Demokrasinin Kilit Taşı - 07
Total number of words is 2853
Total number of unique words is 1790
29.2 of words are in the 2000 most common words
41.0 of words are in the 5000 most common words
48.6 of words are in the 8000 most common words
politikasının eksik yönü, partinin ve partilinin durumu, tek tek
incelenmiştir. Bu çalışmaları yaparken biz; Atatürk'ün CHP programı
hakkındaki, şu sözlerine dayanmaktaydık.
"Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız
Türk Milleti bir de Milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden
yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır".
Raporda, siyasi akımlar ve siyasi kuvvet dengesi şöyle anlatılır;
"Memleketimiz bugün bir ihtilal sonrası ortamı içindedir. Bir yanda eski
iktidarın siyasi halefi olarak görünen büyük bir parti ve mevcut rejimin
dışında hedefler gözeten, çeşitli akımlar. Öte yanda ise 40 yıldır
memleketin kaderi üzerinde etkili olmuş Laik Cumhuriyet esaslarına ve
Demokratik Sisteme bağlı devrimci karakteri ile CHP. Nihayet hiçbir ön
yargısı olmayan fakat, ekonomik, sosyal ve siyasi durumun biran önce
açıklığa kavuşması özlemi içindeki, sade
vatandaş;"
Partilinin durumu anlatılırken:
"Fiili görev alanların birçoğu, Türkiye'nin bugünkü siyasal, ekonomik ve
sosyal meselelerinin ve bu konudaki parti görüşünün nelerden ibaret
olduğunu araştırmamakta ve nedenleri üzerinde durmamaktadır.
Türkiye'deki fikir akımları hakkında çoğunluk bilgi sahibi değildir...."
Parti politikasının eksik yönü anlatılırken de:
"Ekonomik kalkınma ve sosyal adaleti gerçekleştirmek için; halkta,
topyekün bir mücadele isteği yaratılmamıştır. Sonuç olarak; CHP bir
tezin sahibi halinde ortaya çıkmadığı için,bu yöndeki istekler, çeşitli
yollarla, çeşitli akımlar tarafından kolayca istismar edilmiştir...."
Raporun ekonomik durumla ilgili bölümleri özetle şöyledir:
"Ekonomik problemlerimizin başında, Gayri Safi Milli Hasılayı, e
konominin imkan ve kaynaklarından en üst derecede faydalanmak suretiyle,
en kısa sürede arttırmak gelmektedir.".
"Ekonomimizin bir diğer problemi de Milli Gelirin adil ölçüler içinde
dağılımını sağlamak ve sosyal sınıflar arasında gelir bakımından bir
dengeye ulaşmaktır."
"Ekonomimizin üretimle ilgili bütün sektörleri genel bir verimlilik
düşüklüğü ile malul bulunmaktadır."..."Ekonominin bir diğer problemi de
Türk Lirasının istikrarı ve Convertibilitesini sağlamaktır..." Bu
problemlerin çözümünde dış ticaret ve özellikle ihracat büyük bir önem
taşımaktadır. İhracatımız, içinde bulunduğu kısır durumdan kurtarılmalı
ve artan döviz ihtiyaçlarımızı ve ödeme mükellefiyetlerimizi
karşılayabilecek bir düzeye getirilmelidir.
"Esası ve amacı tarımsal üretimin verimliliğini arttırmak olan bir
tarımsal reforma ihtiyaç duyulduğu aşikardır. Bu reform için, iklim,
toprağın bünyesi, yetişen ürünler ve halkın alışkanlıkları, biribirinden
tümüyle farklı olan, çeşitli bölgeler için, tekdüze bir tedbiri
uygulamaya imkan yoktur. Ama değişmeyecek esas, tarımsal verimliliğin
arttırılması olacaktır."
"Bütün bunlarda başarıya ulaşmak için, CHP'nin Türk toplumunun ana
sorunlarına yön verecek Devrimcilik ilkesine dayanmak suretiyle; Halkçı
ve Devletçi yönünü açıkça ve hiçbir doktrin kalıbına bağlı kalmadan,
tarihi gelişim ve memleket şartları karşısında, batının bugünkü Modern
Sosyal Devlet anlayışına uygun olarak harekete geçirmek şarttır..."
Raporu hazırlayanlar arasında İsmail Arar'ı, adını unuttuğum
bir ekonomistti, T.Erdem'i, Nizamettin Neftçi'yi anımsıyorum.
Raporun hazırlanması uzun bir süre aldı. Toplantılara
katılanlar önümüzdeki kongrelerin ve 1965 ön seçiminin "kulis
çalışmaları"'nı da yaptılar. Ne yazık ki bu önemli rapor değerini
bulamadı. 1 Mart 1964'de yapılan İstanbul İl Gençlik Kolu Kongresinin
çalışma raporuna ancak bir ek olabildi.
Partideki Bölük Kumandanı
Senato seçimlerine giderken, istediğimiz olmuş, İl Yönetim
Kurulu değişmişti. Eminönü İlçe Başkanlığı için aday olmaya karar verdim.
Eşim o gün Ankara'daydı. Telefonla görüşürken; "iyi ama, bunun sonucu bir
siyasi intihar da olabilir. Dikkat et..." dedi.
Politikada, davranışların zamanlamasını iyi yapmak gerekir.
İstanbul politikası içinde yıldızımın parlak olduğu günlerdi. Beş altı
yılda İl Yönetim Kurulu Üyeliğine kadar çıkmıştım. İlçe Başkanlığını
kaybettiğim anda, Milletvekili olma şansım yok olurdu. Kararım,
teşkilatta bomba gibi patladı. Askerlikte kendi başına iş yapabilen ilk
ünite "bölük"'müş, o, bir tepeyi iyi tuttumu, öteki birliklerin de
kaderini etkilermiş.
İlçe Başkanlığı da, politikada, bunun gibi birşeydi. Yoklamada
güçlü bir İlçe Başkanı sesini duyurur, kendisi kazanabildiği gibi
başkasını da kazandırırdı. Karar verdiğim zaman, kongreye 1 ay kalmıştı.
Yoğun bir çalışmaya girdim. Taktiğimizi programladık. Ekibimiz, bu
programa göre hazırlandı. Karargah bizim yazıhane idi. Gece gündüz
demeden, herşeyi bırakmış, buna sarılmıştık. Tüm mahalle delegelerinin
listelerini önümüze serdik. Orhan Birgit, Bayazıt Bölgesi delegelerinin
sağlanmasını üzerine almıştı. Öteki bölgelerden de etkili kişileri
delegelerin arasına salmıştık. Gençlik ve Kadın Kolları bizim için
çalışıyorlardı.
İlçe Yönetim Kurulunun saptanması bir hesap işi idi. Öyle
kimseleri yanıma almalı idim ki... Bunlar delegeler üzerinde, etkili
olmalı, kazanmamız için canla başla çalışmalıydılar. Önemli bir yer için
"taze aday" çıktığında, kişisel çıkarlar, gruplaşmalar, klikleşmeler,
propaganda çarklarını döndürür. Örgüt içi propagandaların, olumlu, olumsuz
yönden şaşılacak etkili bir dinamizmi vardır.Propagandanın olumlu yönü,
öne geçerse eğer, bu, çığ gibi büyür, yandaşlarının dilinde insanı
başarının eşiğine kadar sürüklerdi. Olumsuz propaganda ise; o
politikacının kusurlarını, sevilmeyecek yönlerini, yanlış adımlarını, ele
alır, onu yere vuruncaya kadar, büyüyerek süregelirdi. Politikanın yapısı
böyleydi. Politika canlı bir yaratık gibidir. Bu canlılığı, bastığınız
zeminde, duymalısınız, başarıya ulaşabilmek için, onun nefes alış verişine
ve yaşantısına iyi kulak vermelisiniz.
Birgit, sağda solda çıkan yazılarımı toplayıp, bir kitapcık
yayınlamamızın faydalı olacağını söyledi. Kitabın adını "Politikada İnanç"
koyduk. Kitaplı başkan olduğum, gerçekten de delegeler üzerinde olumlu
etki yaptı. Karşımızdakiler de boş durmuyordu;
– "Bir kadın bu İlçenin Başkanlığını yapamaz.."
– "Gece yarısı gidip karakoldan adam kurtarabilir mi?...."
– "Tahtakale'ye girip çıkabilir mi? Fetva Yokuşunun kahvelerinde konuşma
yapabilir mi?....."
– "Kadın, parayı nereden bulup İlçeyi yönetecek?..."
– "Nasıl herkese söz geçirecek?..." gibi yığınla, güçlü, olumsuz
propaganda da vardı.
Delegelerimiz içinde, Hamallar Derneği üyesi olan
Pötürge'liler çoktu. Bunlar, seçimlerde partiye, gözü kapalı, oy veren
insanlardı. Kabadayı adamlardı. Bir kadına oy vermek onlara ters
düşüyordu. Tam inandırıyorduk; ertesi günü elimizden kayıveriyorlardı.
Birgün yazıhaneye girdiğimde; Orhan Birgit, iri yapılı pala
bıyıklı bir Malatya'lıyı karşısına almış dil döküyordu. Adamcağız beni
görünce, yüzü tutmadı.
– "Hanima ray veririm". dedi. Birgit bu fırsatı kaçırmadı:
– "Bana bak... Bekir, Kur'an üzerine yemin eder misin?..." diye sordu.
– "Evet..." dedi, Bekir. Kongrede kendisine bağlı 7 delegesi vardı.
Kongre, eski Eminönü Halkevi binasında toplandı. Yine;
giyinişim, saçım, başım. Yapacağım konuşma, önceden ayarlanmıştı.
Karşımdaki aday, İlçe Yönetim Kurulunda iken, iki yıldan fazla birlikte
çalıştığım ve o gün İlçe Başkanı bulunan Ömer Tevruz idi. Bir Anadolu
çocuğu olan Ömer beyin yapısını tanıyordum. Kongre ise, herkese göre tam
"orta" da idi. Toplantıyı etkileyen kazanırdı.
Rapor okundu, konuşmalar yapıldı, yönetim kurulu aklandı.
Seçime gidilecek iken; Başkanlığa bir önerge geldi. "iki adayda, birer
konuşma yapsınlar... Kendilerini tanıtsınlar..." deniyordu. Tabii bunu biz
ayarlamıştık. Biraz, zalimce idi, ama namuslu bir taktikdi. Başkan ikimize
birden; "Buyurun" dedi. Ben: "Efendim arkadaşımız halen İlçe
Başkanımızdır, o önce konuşsun" diye özür diledim.
Ömer bey, "laf ebesi" değildi. Pek kürsü konuşması yapmazdı,
biliyordum, çıktı heyecanlı haliyle birşeyler söyledi. Kürsüye çağrıldım.
Rahat, fazlası eksiği olmayan, ağırbaşlı, ama içtenlikli bir konuşma
tutturdum. Seçilirsem, İlçeye ne gibi yenilikler getireceğimi, demokraside
kaybetmenin de, kazanmanın da normal olduğunu, kaybedersem, sayın başkanın
emrinde çalışacağımı anlatan bir konuşma. Salona, şöyle... bir baktım
kürsüden, kongreyi alıyordum. Alkışlar arasında indim.
Pembe zemin üzerine beyaz Altı Oklu oy pusulalarının
dağıtılmasına geldi, sıra. Genç kızlar ve hanımlar, ellerinde çiçek gibi
duran pusulaları, güleç yüzlerle dağıtmaya başladılar. Toz pembesi
kağıtlar, salonda, elden ele dolaştı.Oy sandığı, sayım için İl Merkezine
götürülürken; Biz kocamla birlikte eve gittik.
Pirelerle Çocuklar
Bizim çocuklar, oy sayımını izlemek için İl'e gitmişlerdi.
Zaten ikisi de sabahtan beri, kongre salonunun dışında dolaşıp
duruyorlardı. O sıkı çalışmayı yaptığımız günlerde, ellerine para verip
sık sık kebapçıya gönderirdik.
Eve günlerden beri bakılmamıştı, ortalık toz içindeydi,
mutfakta bulaşıklar yığılmıştı. Biraz dinlendikten sonra, başladım
bulaşıkları yıkamaya, kocam içerden sesleniyordu; "Nermin hanım!.. sen
başkanlık çabasındayken, eve pireler basmış. Şimdi bir tane öldürdüm."
Hemen paçaları sıvamalı bir temizleyici bulmalıydım. Tepeden
tırnağa bir temizlik isterdi ev. İki kutu Sheltox almalıydım. Akşam ağız
tadıyla yenecek yemekler yapmalıydım. Bulaşıkları yeni bitirmiştim ki,
kapı çalındı. Birisi, parmağını zile basmış kaldırmıyordu. Dışardan
kahkaha sesleri çığlıklar geliyordu, büyük bir şamata vardı. Gelenler,
bizim gençlerdi. Sayımda önde gidiyormuşum. Giyindim, İl Merkezine gittik.
Sayım bitmişti, başkanlığı 58 oy farkıyla kazanmıştım. Bir gün sonra, İlçe
Merkezini devraldık.
Tutanak
l9.7.l964 tarihinde yapılan Eminönü İlçe Kongresinde İlçe Başkanlığına
seçilmiş bulunan Nermin Neftçi ve bu zaptın altında imzası bulunan yeni
idare Kurulu Üyeleri ile vazifeyi devretmek üzere hazır bulunan eski
İlçe ıdare Kurulu Başkanı Ömer Tevruz ve Sekreter Üye Necdet Algur
22.7.1964 Çarşamba günü saat l8.oo'da İlçe Merkezinde birlikte
toplanıldı.
Ömer Tevruz İlçe Mühürünü ve Necdet Algur da İlçeye ait kütük
defterlerini ve çelik kasanın dışında bulunan dosya ve defterleri teslim
ettiler. İlçe demirbaşına ait ötedenberi bir defter tutulmadığından, bu
eşya aynı usulde muameleye tabi tutuldu. İlçenin makbuzları ve hesabına
ait kayıt defterleri eski muhasip üye Nesibe Batıyok bulunmadığı için
teslim edilmemiştir. Bunların mahfuz bulunduğu çelik dolabın anahtarları
da keza teslim edilmemiştir.
İ m z a l a
r
Parasızlıktan çok kötü bir yere taşınmışlardı. Binbirdirek
Meydanı'nda, İki odalı köhne, izbe bir bina. İlçenin bankadaki hesabında
50 TL. kalmıştı. Partililere, yepyeni bir çalışma programı sözünü
vermiştim. En başta bu binadan kurtulmalı idik. Marmara tarafından
kalkan lodos, bizim yatak odalarını tutardı, estiği zamanlar. O gece
sabaha değin rüzgarın sesini dinledim, gözümü kırpmadan. Böyle bir yükün
altından nasıl kalkacaktım? Parayı nereden bulacaktım? Boyumdan büyük
işlere girmişim gibi geldi.
İlk günler, İlçenin kirasını, çay ve kırtasiye masraflarını,
hep cepten ödedik, ben ve yönetim kurulu üyeleri. Her parti örgütünün
ezeli derdi olan, para bulma çabasına giriştik. Çarcabuk bir "çay"
düzenledik. Çay ve yemek bileti satmanın ne denli zor bir iş olduğunu
biliyordum.
59 yılında idi sanırım, daha İlçe Yönetim Kurulu Üyesi iken,
bir hanım arkadaşımla birlikte, partiye sempati duyanları dolaşıyorduk.
Elektrikli ev aletleri yapan bir sanayiciye gittik. Yaşlı-başlı babacan
bir adamdı; "Gızım" demişti, tatlı bir Anadolu ağzıyla, "Boşuna
yorulman... size bir 50 lira virem de, gözel bir yemek yiyin".
Düzenlediğimiz çaylı toplantıdan 10.000 lira kaldı. O para ile
Çarşıkapı'da yeni bir bina kiraladık. 4 oda 1 salon büyükçe bir yer.
Perdeden, avizeye kadar, çeşitli eşya bağışları geldi.
Çarşıkapı Yeniçeriler Caddesi No:69/2 Cennet Apt. Kat:3 teki yeni ilçe
merkezinin açılışı dolayısı ile tertiplenen toplantıya şeref vermenizi
saygıyla rica ederim..
Top. Günü 2 Ekim 1964
s.1800
CHP İlçe Yönetim Kurulu
Başkanı
Avukat Nermin
Neftçi
Bu davetiyeden Eminönü bölgesindeki öteki komşu partilere bile
gönderdik. Hiç unutmam, En büyük çiçek sepeti AP'den gelmişti.
İstanbul'da 60 öncesi, DP'den Nazlı Tılabar, Beyoğlu, Necla
Tekinel ise Sarıyer İlçe Başkanlığı yapmışlardı. CHP'den de, Nimet Uygur,
Samatya İlçesinin Başkanlığında bir süre bulunmuştu. Bu, koca İstanbul'a
göre küçük bir orandı. Partililerin büyük çoğunluğu erkekti. Yönetim
Kurullarında görev alanların ise ancak % 10'nu kadınlardan seçilirdi.
Eminönü gibi önemli bir İlçeye, ilk kez bir kadın başkan olmuştu. İlgi
çekiciydi.
Üniversite çevresi olan bu bölgede, 40'tan fazla öğrenci yurdu
vardı. Kumkapı bölgesindeki Muhsine Hatun Mahallesi'nde, büyük
çoğunluğu gayri müslim olan, vatandaşlar otururdu. Beyazıt, Sultanahmet,
Laleli, Küçük Ayasofya dolaylarında, "Eski İstanbullu" seçmenler
bulunurdu. Sirkeci, Tahtakale ve Küçükpazar'ın altyanları ise, iş
çevresidir. Buralarda bekar hanları vardır. Hanlarda da, Yurdun çeşitli
yerlerinden gelip yerleşmiş Anadolu uşakları: "Bakalım kadın ne
yapacak?..." diye, önce beklediler.
İlçe binasının işlek bir yere taşınması, salonun hergün saat
1600'da lokal olarak açılması, çay ocağının bulunması açılış töreni; ona
oy verenlere güç kattı. İşler, yavaş yavaş yoluna giriyordu. Örgütün tüm
birimlerine ayrı ayrı odalar verildi. Eski, Ocak, Bucak Başkanlarına,
Danışma Kurulu Üyelerine, sivrilmiş delegelere, muhtarlara, "program için
öneriniz varsa bildirin..." diye yazılar yazıldı.
İlçede zehir gibi bir Gençlik Kolu vardı, Başkanı da
T.M.G.T.de Türk Devrim Ocaklarında çalışmış, radyonun "Gençlik Saati"nde
program düzenleyen, spikerlik yapan, Jandarma gibi bir kızdı. Gülsevil
Erbatur daha sonra Tarhan Erdem ile evlendi ve Gülsevil Erdem oldu. Bu
gençlik kolu örnek bir çalışma vermiştir. " Partimizi Tanıyalım" adı
altında her hafta seminerler yapılırdı. Kendi deyimleriyle, Cumartesi
günleri bir "Ağır Top" gelir, konuşma yapardı. Necdet Uğur, Turhan
Feyzioğlu, Sadi Irmak, Coşkun Kırca, Tarık Zafer Tunaya, İhsan Topaloğlu,
gelip de konuşanlardan bir bölümüdür.
Gülsevil Erbatur'un yaptığı, bu ateş gibi çalışmanın, büyük
bir faturası gelirdi her ay, kırtasiyeden, telefonlara, gelen gidene
yapılan çay ikramına kadar. Ama ne olursa olsun, İlçenin başarısına en
büyük katkılardan biridir bu çalışmalar.
Para bulmak gerekiyordu. Eminönü İlçesi, ilk kez, Beyoğlu'na
çıkıp Hilton'da balo düzenledi. Piyangolu, yemekli büyük bir toplantı.
Bizim, o Yükçüler Derneği üyesi olan, Malatyalı delegelerimiz, epeyce
bilet aldılar ve baloya da geldiler. Böylece bir yıllık masrafımızı
çıkardık. İl Kongresini, o yıl bizim arkadaşlar kazanmıştı. 17'nci
Kurultay pek çekişmeli geçmedi.
Washington Restorant'ın yanında olan CHP Çankaya İlçe
Binasının, dar salonunda toplanan "Ana Davalar Komisyonu", Kurultay'a,
partinin siyasal yönü ile ilgili bir rapor hazırlayacaktı. Konular
tartışılırken, İsmail Rüştü Aksal söz almış ve "CHP Ortanın Solunda Bir
Partidir" diyerek, bu deyimi ilk kez kullanmıştır. Daha sonra, Coşkun
Kırca, Eminönü İlçesi seminerinde konuşurken, Ortanın Solundan söz açar;
"Bakın... Bunu ben söylemiyorum Aksal, söylüyor. Aksal..." diye
Kurultayın Ana Davalar Komisyonundaki görüşmelere de değinir. Paşa ise bu
sözü epeyce sonra kullandı.
Partide Bir Deli
Bir gün, odacılık da yapan kahveci Ali'yi bir iş için dışarı
göndermiştim. İlçenin kapısı her zamanki gibi açıktı. Bir ayak sesi
duydum, "Ali" diye seslendim. Odanın kapısı açıldı, içeriye patlak gözlü,
sarkık bıyıklı, acayip kılıklı bir adam girdi. -"Buyurun..." dedim,
oturdu. Hergün gelip gidenlere hiç benzemiyordu. "Nasılsınız?" diye
sordum, tebessüm etti, yüzü biraz yumuşadı. "İyi değilim" dedi. Bizim
partiyi tutarmış, hastaymış iş arıyormuş, iki çocuğu varmış ölmüş. Karısı
kendisini bırakıp kaçmış. Bunları anlatırken, gözleri yuvalarından
dönüverdi, yüzü bir hoş oldu. "Ben" dedi. "Ben, tımarhaneden kaçtım, adam
öldürdüm, karımı bulup, yeniden öldüreceğim..."
O gün ne korku çektiğimi hiç unutmam. Adamın oturduğu yerle,
kapının arasındaki uzaklığı gözümün ucuyla ölçtüğümü anımsıyorum. Çaycı
Ali, bir an önce gelse diye dua ediyordum. Ama Ali ne yapabilirdi? Avuç
içi kadar suratı olan, cılız bir çocuktu. Telefon etsem, adam deli, ne
yapacağı belli olmaz. Daha sonraları, kilometrelerce bir tek ışığın bile
görünmediği, Doğu Anadolu'nun dağ yollarında, gece yolculuğu yaparken
bile, buna benzer bir korku duymadım. Neyse ki ilçe'ye, arka arkaya birkaç
kişi geldi de, adamı yumuşakça alıp götürdüler.
Seçim Var, Seçim
Seçimden önce bu işin kulisi vardı. Yazın başları idi.
"kulisci başılar", Ali Soktorik Bey'in Heybeli Ada'daki evinde toplandık.
Kimler aday olacak, kim kimi destekliyecekti?... Konumuz buydu. Ben ön
seçime aday olmayacaktım. O toplantıya gelmeden, evde günlerce
konuşmuştuk. Siyasi Partiler Kanunu değişiyordu. İl başkanları, ilçe
başkanları aday olacaklarsa eğer, görevlerinden çekileceklerdi.
– "İlçe Başkanlığını bırakırsan gücünün yarısını yitirirsin...."
– "Peki... ne yapalım."
– "En iyisi ön seçimde aday olma."
– "Kocam "Çok tehlikeli..." dedi.
– "Vaz mı geçeyim milletvekilliğinden?"
– "Yoo... Öyle birşey demedim. Tutulan bir ilçe başkanısın, parti
yönetimi kadın adaylar da ister."
– "Yani nasıl olacak?..."
Uzun uzadıya tartıştık ve kumar oynamaya karar verdik.
Herkese, ilçenin dışında kalarak seçim çalışmalarını yürütmenin, benim
için daha önemli olduğunu söyleyecektim.
O günkü toplantıda da böyle konuştum. Herkes şaşırdı. "Çok
şanslısın neden bırakıyorsun?", "Yapma, etme" diyenler de aday olmadığıma
sevinenler de vardı. Öyle ya... Hem bir kişilik yer açılıyordu, hem de
sizi tutan bir ilçe Başkanı delegesinin başında kalıyordu. Ön seçimde, her
ilçenin tuttuğu bir iki adayı vardır. Bunlar için diğer ilçelerle
karşılıklı pazarlık edilir. İstanbul listesinin, ilk 12 sırası çok
önemliydi. (61 seçiminde CHP 12 milletvekilliği kazanmıştı.) Hesaplar ona
göre yapıldı ve 12'lik grup ortaya çıktı. Bizim ilçenin, kendi içinde
çıkardığı aday Orhan Birgit'ti. İlçe dışı tuttuğumuz aday ise, Coşkun
Kırca. Tabii sıra ile diğer 10 kişi. Ben "fedakâr anne" rolündeydim.
Partinin oylarını koruyan, aday adaylarını kanatlarının altına alan. Ehh..
bu fedakâr ana'yı evlatları da bir gün gelir, korurdu. Nerede?... Tabii
Ankara'da.
Ön seçime doğru, çalışmalar hızlandıkça, benim "Genel Merkez
Adaylığım" da yavaş yavaş konuşuluyordu. 12 Ağustos 1965 günü, merkez
yoklamasına katılmak için baş vurdum, Başvuru parası epeyce tutuyordu.
Orhan Eyüpoğlu'ndan borç aldım. İstanbul adaylarının kulisi yürürken,
benimki de Ankara'da gelişiyordu. Heyecanlı bir ön seçim oldu.
İstanbul'dan ön seçime 56 aday katıldı, bunlardan üçü hanımdı: Hasene
Ilgaz, Günseli Özkaya, Zeliha Mavitan. Hiç biri de ilk 12'ye giremedi.
İstanbul'da politika, Türkiye'deki hiç bir yere benzemez. Parti katlarında
çalışanların kaçının, anası babası İstanbulludur. Hatta kaç kişi
İstanbul'da doğmuştur? Pek bilinmez.
65 seçiminde yoklamaya katılan 56 adaydan, 19'u İstanbul
doğumlu imiş. Sanırım bunlardan da ancak 3'ünün, ya da 4'ünün ailesi
İstanbul'ludur. Anadolu'da politika yapan insan, ya ailesinin gücüne,
köklülüğüne dayanır, ya da yaptığı hizmetlere, bazan da varlık gücüne ve
şöhrete.
İstanbul'a ise milletvekili olacak kişi, parti içindeki gücüne
dayanmak zorunluluğundadır. Bir ünlü kişi, oradan yoklamaya girdiğinde,
ünü bile parti içindeki ölçülerle değerlendirilir. Genel seçim günü,
vatandaş sandık başına giderken oyunu partiye atar. Listedeki ünlülerden
dolayı oy verenler ise devede kulak bile değildir. Parti içinde kendi
gücüne güvenen, ön seçimde gelir aday olur. Kazanır veya kazanmaz o
başka...
Bizim Eminönü eski Ocak başkanlarından aslen Malatyalı, iyi
bir insan olan H. Yalçın saat ve fotoğraf malzemesi ticareti yapardı,
Babıali'de cadde üstündeki mağazasında. Hali vakti yerinde idi. Aday
olmaya heveslendi.
Ön seçim aday listeleri, soyadı alfabetik sırasına göre
düzenlenirdi. Soyadının baş harfi "Y" olduğu için listede sonlara
düşecekti. Hiç düşünmeden mahkeme kararıyla "Yalçın" olan soyadını "Alçın"
yaptırdı. İstanbul ön seçimlerinde "para yedirmek" diye pek bir şey yoktu.
Zaten yedirmeye kalksanız kime ve nasıl yetiştireceksiniz. Kaldı ki
delegelerin % 80,'nden fazlası, adaylara ve örgüt yöneticilerine angaje
durumundadırlar. İstanbul'da para yenmez ama, Kumkapı'dan Boğaziçi'ne
kadar sahil gazinolarında çekilen ziyafetlerde, bol bol balık yenir,
rakılar içilir. Tabii bunu da ancak kesesine güvenenler yapabilir.
Dedikodudan öteye pek faydası da olmaz. Bu ziyafetlerde bol bol da
laflanır. Sonunda birbirlerine "ehh...enayinin yemeğini de yedik" derler,
ama ziyafeti çekene teşekkür edilir, "inşallah kazanırsınız" diye dualar
edilir.
İstanbul'un bu ince hesapları yapılırken, bir de bakarsınız
ki, adaylar kendi oyunlarına gelmişler. Liste kombinezonları
tertiplenirken, zayıf aday diye görünen ve kendisine denge için oy
verdirilen, adı sanı duyulmamış birisi, "tak" diye listenin başlarına
geliverir. 69 seçimlerinde İstanbul milletvekili olan "Hüseyin Dolun"
böyle seçilmiştir.
İstanbul'da büyük sandık dalaveralarına, oy hırsızlıklarına,
Eminönü kongresindeki delege marifeti dışında, pek rastlamadım. Herkes cin
gibidir, adamları sabahlara kadar sayımları izler. Ama, beş-on oy bir
yandan ötekine kaydırılmıştır buna da her yerde rastlanır.
Merkez kontenjanı için İstanbul listesinde 3 yer ayrılmıştı.
Rize'de, ön seçimi kaybeden Fuat Sirmen'i 1 numaraya yerleştirdiler. Beni
13'ncü sıraya, Erol Ünal'ı da 15'nci sıraya koydular. Bu durumda 1961
seçimindeki sayıyı tuttursak bile seçilemezdik. Gene de, Genel Başkana ve
Parti Meclisi'ne, "Beni kontenjan adayı gösterdikleri için" teşekkürlerimi
bildiren uzun birer telgraf çektim.
Cihat Baban, ön seçimde 11' nci sırayı almıştır. Fuat Sirmen
1'nci sıraya konulunca, o, 12'nciye geldi. Yani 61'e göre seçim limitine.
Genel Sekreter Yardımcısı olan Cihat Bey'i daha aşağı alamazlardı. Bu
sebeple beni 13'ncü sıraya itmişler. Partide böyle şeylere hazırlıklı
olmak ve kabullenmek insana çok şeyler kazandırır. Dağın ardında bir
incelenmiştir. Bu çalışmaları yaparken biz; Atatürk'ün CHP programı
hakkındaki, şu sözlerine dayanmaktaydık.
"Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız
Türk Milleti bir de Milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden
yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır".
Raporda, siyasi akımlar ve siyasi kuvvet dengesi şöyle anlatılır;
"Memleketimiz bugün bir ihtilal sonrası ortamı içindedir. Bir yanda eski
iktidarın siyasi halefi olarak görünen büyük bir parti ve mevcut rejimin
dışında hedefler gözeten, çeşitli akımlar. Öte yanda ise 40 yıldır
memleketin kaderi üzerinde etkili olmuş Laik Cumhuriyet esaslarına ve
Demokratik Sisteme bağlı devrimci karakteri ile CHP. Nihayet hiçbir ön
yargısı olmayan fakat, ekonomik, sosyal ve siyasi durumun biran önce
açıklığa kavuşması özlemi içindeki, sade
vatandaş;"
Partilinin durumu anlatılırken:
"Fiili görev alanların birçoğu, Türkiye'nin bugünkü siyasal, ekonomik ve
sosyal meselelerinin ve bu konudaki parti görüşünün nelerden ibaret
olduğunu araştırmamakta ve nedenleri üzerinde durmamaktadır.
Türkiye'deki fikir akımları hakkında çoğunluk bilgi sahibi değildir...."
Parti politikasının eksik yönü anlatılırken de:
"Ekonomik kalkınma ve sosyal adaleti gerçekleştirmek için; halkta,
topyekün bir mücadele isteği yaratılmamıştır. Sonuç olarak; CHP bir
tezin sahibi halinde ortaya çıkmadığı için,bu yöndeki istekler, çeşitli
yollarla, çeşitli akımlar tarafından kolayca istismar edilmiştir...."
Raporun ekonomik durumla ilgili bölümleri özetle şöyledir:
"Ekonomik problemlerimizin başında, Gayri Safi Milli Hasılayı, e
konominin imkan ve kaynaklarından en üst derecede faydalanmak suretiyle,
en kısa sürede arttırmak gelmektedir.".
"Ekonomimizin bir diğer problemi de Milli Gelirin adil ölçüler içinde
dağılımını sağlamak ve sosyal sınıflar arasında gelir bakımından bir
dengeye ulaşmaktır."
"Ekonomimizin üretimle ilgili bütün sektörleri genel bir verimlilik
düşüklüğü ile malul bulunmaktadır."..."Ekonominin bir diğer problemi de
Türk Lirasının istikrarı ve Convertibilitesini sağlamaktır..." Bu
problemlerin çözümünde dış ticaret ve özellikle ihracat büyük bir önem
taşımaktadır. İhracatımız, içinde bulunduğu kısır durumdan kurtarılmalı
ve artan döviz ihtiyaçlarımızı ve ödeme mükellefiyetlerimizi
karşılayabilecek bir düzeye getirilmelidir.
"Esası ve amacı tarımsal üretimin verimliliğini arttırmak olan bir
tarımsal reforma ihtiyaç duyulduğu aşikardır. Bu reform için, iklim,
toprağın bünyesi, yetişen ürünler ve halkın alışkanlıkları, biribirinden
tümüyle farklı olan, çeşitli bölgeler için, tekdüze bir tedbiri
uygulamaya imkan yoktur. Ama değişmeyecek esas, tarımsal verimliliğin
arttırılması olacaktır."
"Bütün bunlarda başarıya ulaşmak için, CHP'nin Türk toplumunun ana
sorunlarına yön verecek Devrimcilik ilkesine dayanmak suretiyle; Halkçı
ve Devletçi yönünü açıkça ve hiçbir doktrin kalıbına bağlı kalmadan,
tarihi gelişim ve memleket şartları karşısında, batının bugünkü Modern
Sosyal Devlet anlayışına uygun olarak harekete geçirmek şarttır..."
Raporu hazırlayanlar arasında İsmail Arar'ı, adını unuttuğum
bir ekonomistti, T.Erdem'i, Nizamettin Neftçi'yi anımsıyorum.
Raporun hazırlanması uzun bir süre aldı. Toplantılara
katılanlar önümüzdeki kongrelerin ve 1965 ön seçiminin "kulis
çalışmaları"'nı da yaptılar. Ne yazık ki bu önemli rapor değerini
bulamadı. 1 Mart 1964'de yapılan İstanbul İl Gençlik Kolu Kongresinin
çalışma raporuna ancak bir ek olabildi.
Partideki Bölük Kumandanı
Senato seçimlerine giderken, istediğimiz olmuş, İl Yönetim
Kurulu değişmişti. Eminönü İlçe Başkanlığı için aday olmaya karar verdim.
Eşim o gün Ankara'daydı. Telefonla görüşürken; "iyi ama, bunun sonucu bir
siyasi intihar da olabilir. Dikkat et..." dedi.
Politikada, davranışların zamanlamasını iyi yapmak gerekir.
İstanbul politikası içinde yıldızımın parlak olduğu günlerdi. Beş altı
yılda İl Yönetim Kurulu Üyeliğine kadar çıkmıştım. İlçe Başkanlığını
kaybettiğim anda, Milletvekili olma şansım yok olurdu. Kararım,
teşkilatta bomba gibi patladı. Askerlikte kendi başına iş yapabilen ilk
ünite "bölük"'müş, o, bir tepeyi iyi tuttumu, öteki birliklerin de
kaderini etkilermiş.
İlçe Başkanlığı da, politikada, bunun gibi birşeydi. Yoklamada
güçlü bir İlçe Başkanı sesini duyurur, kendisi kazanabildiği gibi
başkasını da kazandırırdı. Karar verdiğim zaman, kongreye 1 ay kalmıştı.
Yoğun bir çalışmaya girdim. Taktiğimizi programladık. Ekibimiz, bu
programa göre hazırlandı. Karargah bizim yazıhane idi. Gece gündüz
demeden, herşeyi bırakmış, buna sarılmıştık. Tüm mahalle delegelerinin
listelerini önümüze serdik. Orhan Birgit, Bayazıt Bölgesi delegelerinin
sağlanmasını üzerine almıştı. Öteki bölgelerden de etkili kişileri
delegelerin arasına salmıştık. Gençlik ve Kadın Kolları bizim için
çalışıyorlardı.
İlçe Yönetim Kurulunun saptanması bir hesap işi idi. Öyle
kimseleri yanıma almalı idim ki... Bunlar delegeler üzerinde, etkili
olmalı, kazanmamız için canla başla çalışmalıydılar. Önemli bir yer için
"taze aday" çıktığında, kişisel çıkarlar, gruplaşmalar, klikleşmeler,
propaganda çarklarını döndürür. Örgüt içi propagandaların, olumlu, olumsuz
yönden şaşılacak etkili bir dinamizmi vardır.Propagandanın olumlu yönü,
öne geçerse eğer, bu, çığ gibi büyür, yandaşlarının dilinde insanı
başarının eşiğine kadar sürüklerdi. Olumsuz propaganda ise; o
politikacının kusurlarını, sevilmeyecek yönlerini, yanlış adımlarını, ele
alır, onu yere vuruncaya kadar, büyüyerek süregelirdi. Politikanın yapısı
böyleydi. Politika canlı bir yaratık gibidir. Bu canlılığı, bastığınız
zeminde, duymalısınız, başarıya ulaşabilmek için, onun nefes alış verişine
ve yaşantısına iyi kulak vermelisiniz.
Birgit, sağda solda çıkan yazılarımı toplayıp, bir kitapcık
yayınlamamızın faydalı olacağını söyledi. Kitabın adını "Politikada İnanç"
koyduk. Kitaplı başkan olduğum, gerçekten de delegeler üzerinde olumlu
etki yaptı. Karşımızdakiler de boş durmuyordu;
– "Bir kadın bu İlçenin Başkanlığını yapamaz.."
– "Gece yarısı gidip karakoldan adam kurtarabilir mi?...."
– "Tahtakale'ye girip çıkabilir mi? Fetva Yokuşunun kahvelerinde konuşma
yapabilir mi?....."
– "Kadın, parayı nereden bulup İlçeyi yönetecek?..."
– "Nasıl herkese söz geçirecek?..." gibi yığınla, güçlü, olumsuz
propaganda da vardı.
Delegelerimiz içinde, Hamallar Derneği üyesi olan
Pötürge'liler çoktu. Bunlar, seçimlerde partiye, gözü kapalı, oy veren
insanlardı. Kabadayı adamlardı. Bir kadına oy vermek onlara ters
düşüyordu. Tam inandırıyorduk; ertesi günü elimizden kayıveriyorlardı.
Birgün yazıhaneye girdiğimde; Orhan Birgit, iri yapılı pala
bıyıklı bir Malatya'lıyı karşısına almış dil döküyordu. Adamcağız beni
görünce, yüzü tutmadı.
– "Hanima ray veririm". dedi. Birgit bu fırsatı kaçırmadı:
– "Bana bak... Bekir, Kur'an üzerine yemin eder misin?..." diye sordu.
– "Evet..." dedi, Bekir. Kongrede kendisine bağlı 7 delegesi vardı.
Kongre, eski Eminönü Halkevi binasında toplandı. Yine;
giyinişim, saçım, başım. Yapacağım konuşma, önceden ayarlanmıştı.
Karşımdaki aday, İlçe Yönetim Kurulunda iken, iki yıldan fazla birlikte
çalıştığım ve o gün İlçe Başkanı bulunan Ömer Tevruz idi. Bir Anadolu
çocuğu olan Ömer beyin yapısını tanıyordum. Kongre ise, herkese göre tam
"orta" da idi. Toplantıyı etkileyen kazanırdı.
Rapor okundu, konuşmalar yapıldı, yönetim kurulu aklandı.
Seçime gidilecek iken; Başkanlığa bir önerge geldi. "iki adayda, birer
konuşma yapsınlar... Kendilerini tanıtsınlar..." deniyordu. Tabii bunu biz
ayarlamıştık. Biraz, zalimce idi, ama namuslu bir taktikdi. Başkan ikimize
birden; "Buyurun" dedi. Ben: "Efendim arkadaşımız halen İlçe
Başkanımızdır, o önce konuşsun" diye özür diledim.
Ömer bey, "laf ebesi" değildi. Pek kürsü konuşması yapmazdı,
biliyordum, çıktı heyecanlı haliyle birşeyler söyledi. Kürsüye çağrıldım.
Rahat, fazlası eksiği olmayan, ağırbaşlı, ama içtenlikli bir konuşma
tutturdum. Seçilirsem, İlçeye ne gibi yenilikler getireceğimi, demokraside
kaybetmenin de, kazanmanın da normal olduğunu, kaybedersem, sayın başkanın
emrinde çalışacağımı anlatan bir konuşma. Salona, şöyle... bir baktım
kürsüden, kongreyi alıyordum. Alkışlar arasında indim.
Pembe zemin üzerine beyaz Altı Oklu oy pusulalarının
dağıtılmasına geldi, sıra. Genç kızlar ve hanımlar, ellerinde çiçek gibi
duran pusulaları, güleç yüzlerle dağıtmaya başladılar. Toz pembesi
kağıtlar, salonda, elden ele dolaştı.Oy sandığı, sayım için İl Merkezine
götürülürken; Biz kocamla birlikte eve gittik.
Pirelerle Çocuklar
Bizim çocuklar, oy sayımını izlemek için İl'e gitmişlerdi.
Zaten ikisi de sabahtan beri, kongre salonunun dışında dolaşıp
duruyorlardı. O sıkı çalışmayı yaptığımız günlerde, ellerine para verip
sık sık kebapçıya gönderirdik.
Eve günlerden beri bakılmamıştı, ortalık toz içindeydi,
mutfakta bulaşıklar yığılmıştı. Biraz dinlendikten sonra, başladım
bulaşıkları yıkamaya, kocam içerden sesleniyordu; "Nermin hanım!.. sen
başkanlık çabasındayken, eve pireler basmış. Şimdi bir tane öldürdüm."
Hemen paçaları sıvamalı bir temizleyici bulmalıydım. Tepeden
tırnağa bir temizlik isterdi ev. İki kutu Sheltox almalıydım. Akşam ağız
tadıyla yenecek yemekler yapmalıydım. Bulaşıkları yeni bitirmiştim ki,
kapı çalındı. Birisi, parmağını zile basmış kaldırmıyordu. Dışardan
kahkaha sesleri çığlıklar geliyordu, büyük bir şamata vardı. Gelenler,
bizim gençlerdi. Sayımda önde gidiyormuşum. Giyindim, İl Merkezine gittik.
Sayım bitmişti, başkanlığı 58 oy farkıyla kazanmıştım. Bir gün sonra, İlçe
Merkezini devraldık.
Tutanak
l9.7.l964 tarihinde yapılan Eminönü İlçe Kongresinde İlçe Başkanlığına
seçilmiş bulunan Nermin Neftçi ve bu zaptın altında imzası bulunan yeni
idare Kurulu Üyeleri ile vazifeyi devretmek üzere hazır bulunan eski
İlçe ıdare Kurulu Başkanı Ömer Tevruz ve Sekreter Üye Necdet Algur
22.7.1964 Çarşamba günü saat l8.oo'da İlçe Merkezinde birlikte
toplanıldı.
Ömer Tevruz İlçe Mühürünü ve Necdet Algur da İlçeye ait kütük
defterlerini ve çelik kasanın dışında bulunan dosya ve defterleri teslim
ettiler. İlçe demirbaşına ait ötedenberi bir defter tutulmadığından, bu
eşya aynı usulde muameleye tabi tutuldu. İlçenin makbuzları ve hesabına
ait kayıt defterleri eski muhasip üye Nesibe Batıyok bulunmadığı için
teslim edilmemiştir. Bunların mahfuz bulunduğu çelik dolabın anahtarları
da keza teslim edilmemiştir.
İ m z a l a
r
Parasızlıktan çok kötü bir yere taşınmışlardı. Binbirdirek
Meydanı'nda, İki odalı köhne, izbe bir bina. İlçenin bankadaki hesabında
50 TL. kalmıştı. Partililere, yepyeni bir çalışma programı sözünü
vermiştim. En başta bu binadan kurtulmalı idik. Marmara tarafından
kalkan lodos, bizim yatak odalarını tutardı, estiği zamanlar. O gece
sabaha değin rüzgarın sesini dinledim, gözümü kırpmadan. Böyle bir yükün
altından nasıl kalkacaktım? Parayı nereden bulacaktım? Boyumdan büyük
işlere girmişim gibi geldi.
İlk günler, İlçenin kirasını, çay ve kırtasiye masraflarını,
hep cepten ödedik, ben ve yönetim kurulu üyeleri. Her parti örgütünün
ezeli derdi olan, para bulma çabasına giriştik. Çarcabuk bir "çay"
düzenledik. Çay ve yemek bileti satmanın ne denli zor bir iş olduğunu
biliyordum.
59 yılında idi sanırım, daha İlçe Yönetim Kurulu Üyesi iken,
bir hanım arkadaşımla birlikte, partiye sempati duyanları dolaşıyorduk.
Elektrikli ev aletleri yapan bir sanayiciye gittik. Yaşlı-başlı babacan
bir adamdı; "Gızım" demişti, tatlı bir Anadolu ağzıyla, "Boşuna
yorulman... size bir 50 lira virem de, gözel bir yemek yiyin".
Düzenlediğimiz çaylı toplantıdan 10.000 lira kaldı. O para ile
Çarşıkapı'da yeni bir bina kiraladık. 4 oda 1 salon büyükçe bir yer.
Perdeden, avizeye kadar, çeşitli eşya bağışları geldi.
Çarşıkapı Yeniçeriler Caddesi No:69/2 Cennet Apt. Kat:3 teki yeni ilçe
merkezinin açılışı dolayısı ile tertiplenen toplantıya şeref vermenizi
saygıyla rica ederim..
Top. Günü 2 Ekim 1964
s.1800
CHP İlçe Yönetim Kurulu
Başkanı
Avukat Nermin
Neftçi
Bu davetiyeden Eminönü bölgesindeki öteki komşu partilere bile
gönderdik. Hiç unutmam, En büyük çiçek sepeti AP'den gelmişti.
İstanbul'da 60 öncesi, DP'den Nazlı Tılabar, Beyoğlu, Necla
Tekinel ise Sarıyer İlçe Başkanlığı yapmışlardı. CHP'den de, Nimet Uygur,
Samatya İlçesinin Başkanlığında bir süre bulunmuştu. Bu, koca İstanbul'a
göre küçük bir orandı. Partililerin büyük çoğunluğu erkekti. Yönetim
Kurullarında görev alanların ise ancak % 10'nu kadınlardan seçilirdi.
Eminönü gibi önemli bir İlçeye, ilk kez bir kadın başkan olmuştu. İlgi
çekiciydi.
Üniversite çevresi olan bu bölgede, 40'tan fazla öğrenci yurdu
vardı. Kumkapı bölgesindeki Muhsine Hatun Mahallesi'nde, büyük
çoğunluğu gayri müslim olan, vatandaşlar otururdu. Beyazıt, Sultanahmet,
Laleli, Küçük Ayasofya dolaylarında, "Eski İstanbullu" seçmenler
bulunurdu. Sirkeci, Tahtakale ve Küçükpazar'ın altyanları ise, iş
çevresidir. Buralarda bekar hanları vardır. Hanlarda da, Yurdun çeşitli
yerlerinden gelip yerleşmiş Anadolu uşakları: "Bakalım kadın ne
yapacak?..." diye, önce beklediler.
İlçe binasının işlek bir yere taşınması, salonun hergün saat
1600'da lokal olarak açılması, çay ocağının bulunması açılış töreni; ona
oy verenlere güç kattı. İşler, yavaş yavaş yoluna giriyordu. Örgütün tüm
birimlerine ayrı ayrı odalar verildi. Eski, Ocak, Bucak Başkanlarına,
Danışma Kurulu Üyelerine, sivrilmiş delegelere, muhtarlara, "program için
öneriniz varsa bildirin..." diye yazılar yazıldı.
İlçede zehir gibi bir Gençlik Kolu vardı, Başkanı da
T.M.G.T.de Türk Devrim Ocaklarında çalışmış, radyonun "Gençlik Saati"nde
program düzenleyen, spikerlik yapan, Jandarma gibi bir kızdı. Gülsevil
Erbatur daha sonra Tarhan Erdem ile evlendi ve Gülsevil Erdem oldu. Bu
gençlik kolu örnek bir çalışma vermiştir. " Partimizi Tanıyalım" adı
altında her hafta seminerler yapılırdı. Kendi deyimleriyle, Cumartesi
günleri bir "Ağır Top" gelir, konuşma yapardı. Necdet Uğur, Turhan
Feyzioğlu, Sadi Irmak, Coşkun Kırca, Tarık Zafer Tunaya, İhsan Topaloğlu,
gelip de konuşanlardan bir bölümüdür.
Gülsevil Erbatur'un yaptığı, bu ateş gibi çalışmanın, büyük
bir faturası gelirdi her ay, kırtasiyeden, telefonlara, gelen gidene
yapılan çay ikramına kadar. Ama ne olursa olsun, İlçenin başarısına en
büyük katkılardan biridir bu çalışmalar.
Para bulmak gerekiyordu. Eminönü İlçesi, ilk kez, Beyoğlu'na
çıkıp Hilton'da balo düzenledi. Piyangolu, yemekli büyük bir toplantı.
Bizim, o Yükçüler Derneği üyesi olan, Malatyalı delegelerimiz, epeyce
bilet aldılar ve baloya da geldiler. Böylece bir yıllık masrafımızı
çıkardık. İl Kongresini, o yıl bizim arkadaşlar kazanmıştı. 17'nci
Kurultay pek çekişmeli geçmedi.
Washington Restorant'ın yanında olan CHP Çankaya İlçe
Binasının, dar salonunda toplanan "Ana Davalar Komisyonu", Kurultay'a,
partinin siyasal yönü ile ilgili bir rapor hazırlayacaktı. Konular
tartışılırken, İsmail Rüştü Aksal söz almış ve "CHP Ortanın Solunda Bir
Partidir" diyerek, bu deyimi ilk kez kullanmıştır. Daha sonra, Coşkun
Kırca, Eminönü İlçesi seminerinde konuşurken, Ortanın Solundan söz açar;
"Bakın... Bunu ben söylemiyorum Aksal, söylüyor. Aksal..." diye
Kurultayın Ana Davalar Komisyonundaki görüşmelere de değinir. Paşa ise bu
sözü epeyce sonra kullandı.
Partide Bir Deli
Bir gün, odacılık da yapan kahveci Ali'yi bir iş için dışarı
göndermiştim. İlçenin kapısı her zamanki gibi açıktı. Bir ayak sesi
duydum, "Ali" diye seslendim. Odanın kapısı açıldı, içeriye patlak gözlü,
sarkık bıyıklı, acayip kılıklı bir adam girdi. -"Buyurun..." dedim,
oturdu. Hergün gelip gidenlere hiç benzemiyordu. "Nasılsınız?" diye
sordum, tebessüm etti, yüzü biraz yumuşadı. "İyi değilim" dedi. Bizim
partiyi tutarmış, hastaymış iş arıyormuş, iki çocuğu varmış ölmüş. Karısı
kendisini bırakıp kaçmış. Bunları anlatırken, gözleri yuvalarından
dönüverdi, yüzü bir hoş oldu. "Ben" dedi. "Ben, tımarhaneden kaçtım, adam
öldürdüm, karımı bulup, yeniden öldüreceğim..."
O gün ne korku çektiğimi hiç unutmam. Adamın oturduğu yerle,
kapının arasındaki uzaklığı gözümün ucuyla ölçtüğümü anımsıyorum. Çaycı
Ali, bir an önce gelse diye dua ediyordum. Ama Ali ne yapabilirdi? Avuç
içi kadar suratı olan, cılız bir çocuktu. Telefon etsem, adam deli, ne
yapacağı belli olmaz. Daha sonraları, kilometrelerce bir tek ışığın bile
görünmediği, Doğu Anadolu'nun dağ yollarında, gece yolculuğu yaparken
bile, buna benzer bir korku duymadım. Neyse ki ilçe'ye, arka arkaya birkaç
kişi geldi de, adamı yumuşakça alıp götürdüler.
Seçim Var, Seçim
Seçimden önce bu işin kulisi vardı. Yazın başları idi.
"kulisci başılar", Ali Soktorik Bey'in Heybeli Ada'daki evinde toplandık.
Kimler aday olacak, kim kimi destekliyecekti?... Konumuz buydu. Ben ön
seçime aday olmayacaktım. O toplantıya gelmeden, evde günlerce
konuşmuştuk. Siyasi Partiler Kanunu değişiyordu. İl başkanları, ilçe
başkanları aday olacaklarsa eğer, görevlerinden çekileceklerdi.
– "İlçe Başkanlığını bırakırsan gücünün yarısını yitirirsin...."
– "Peki... ne yapalım."
– "En iyisi ön seçimde aday olma."
– "Kocam "Çok tehlikeli..." dedi.
– "Vaz mı geçeyim milletvekilliğinden?"
– "Yoo... Öyle birşey demedim. Tutulan bir ilçe başkanısın, parti
yönetimi kadın adaylar da ister."
– "Yani nasıl olacak?..."
Uzun uzadıya tartıştık ve kumar oynamaya karar verdik.
Herkese, ilçenin dışında kalarak seçim çalışmalarını yürütmenin, benim
için daha önemli olduğunu söyleyecektim.
O günkü toplantıda da böyle konuştum. Herkes şaşırdı. "Çok
şanslısın neden bırakıyorsun?", "Yapma, etme" diyenler de aday olmadığıma
sevinenler de vardı. Öyle ya... Hem bir kişilik yer açılıyordu, hem de
sizi tutan bir ilçe Başkanı delegesinin başında kalıyordu. Ön seçimde, her
ilçenin tuttuğu bir iki adayı vardır. Bunlar için diğer ilçelerle
karşılıklı pazarlık edilir. İstanbul listesinin, ilk 12 sırası çok
önemliydi. (61 seçiminde CHP 12 milletvekilliği kazanmıştı.) Hesaplar ona
göre yapıldı ve 12'lik grup ortaya çıktı. Bizim ilçenin, kendi içinde
çıkardığı aday Orhan Birgit'ti. İlçe dışı tuttuğumuz aday ise, Coşkun
Kırca. Tabii sıra ile diğer 10 kişi. Ben "fedakâr anne" rolündeydim.
Partinin oylarını koruyan, aday adaylarını kanatlarının altına alan. Ehh..
bu fedakâr ana'yı evlatları da bir gün gelir, korurdu. Nerede?... Tabii
Ankara'da.
Ön seçime doğru, çalışmalar hızlandıkça, benim "Genel Merkez
Adaylığım" da yavaş yavaş konuşuluyordu. 12 Ağustos 1965 günü, merkez
yoklamasına katılmak için baş vurdum, Başvuru parası epeyce tutuyordu.
Orhan Eyüpoğlu'ndan borç aldım. İstanbul adaylarının kulisi yürürken,
benimki de Ankara'da gelişiyordu. Heyecanlı bir ön seçim oldu.
İstanbul'dan ön seçime 56 aday katıldı, bunlardan üçü hanımdı: Hasene
Ilgaz, Günseli Özkaya, Zeliha Mavitan. Hiç biri de ilk 12'ye giremedi.
İstanbul'da politika, Türkiye'deki hiç bir yere benzemez. Parti katlarında
çalışanların kaçının, anası babası İstanbulludur. Hatta kaç kişi
İstanbul'da doğmuştur? Pek bilinmez.
65 seçiminde yoklamaya katılan 56 adaydan, 19'u İstanbul
doğumlu imiş. Sanırım bunlardan da ancak 3'ünün, ya da 4'ünün ailesi
İstanbul'ludur. Anadolu'da politika yapan insan, ya ailesinin gücüne,
köklülüğüne dayanır, ya da yaptığı hizmetlere, bazan da varlık gücüne ve
şöhrete.
İstanbul'a ise milletvekili olacak kişi, parti içindeki gücüne
dayanmak zorunluluğundadır. Bir ünlü kişi, oradan yoklamaya girdiğinde,
ünü bile parti içindeki ölçülerle değerlendirilir. Genel seçim günü,
vatandaş sandık başına giderken oyunu partiye atar. Listedeki ünlülerden
dolayı oy verenler ise devede kulak bile değildir. Parti içinde kendi
gücüne güvenen, ön seçimde gelir aday olur. Kazanır veya kazanmaz o
başka...
Bizim Eminönü eski Ocak başkanlarından aslen Malatyalı, iyi
bir insan olan H. Yalçın saat ve fotoğraf malzemesi ticareti yapardı,
Babıali'de cadde üstündeki mağazasında. Hali vakti yerinde idi. Aday
olmaya heveslendi.
Ön seçim aday listeleri, soyadı alfabetik sırasına göre
düzenlenirdi. Soyadının baş harfi "Y" olduğu için listede sonlara
düşecekti. Hiç düşünmeden mahkeme kararıyla "Yalçın" olan soyadını "Alçın"
yaptırdı. İstanbul ön seçimlerinde "para yedirmek" diye pek bir şey yoktu.
Zaten yedirmeye kalksanız kime ve nasıl yetiştireceksiniz. Kaldı ki
delegelerin % 80,'nden fazlası, adaylara ve örgüt yöneticilerine angaje
durumundadırlar. İstanbul'da para yenmez ama, Kumkapı'dan Boğaziçi'ne
kadar sahil gazinolarında çekilen ziyafetlerde, bol bol balık yenir,
rakılar içilir. Tabii bunu da ancak kesesine güvenenler yapabilir.
Dedikodudan öteye pek faydası da olmaz. Bu ziyafetlerde bol bol da
laflanır. Sonunda birbirlerine "ehh...enayinin yemeğini de yedik" derler,
ama ziyafeti çekene teşekkür edilir, "inşallah kazanırsınız" diye dualar
edilir.
İstanbul'un bu ince hesapları yapılırken, bir de bakarsınız
ki, adaylar kendi oyunlarına gelmişler. Liste kombinezonları
tertiplenirken, zayıf aday diye görünen ve kendisine denge için oy
verdirilen, adı sanı duyulmamış birisi, "tak" diye listenin başlarına
geliverir. 69 seçimlerinde İstanbul milletvekili olan "Hüseyin Dolun"
böyle seçilmiştir.
İstanbul'da büyük sandık dalaveralarına, oy hırsızlıklarına,
Eminönü kongresindeki delege marifeti dışında, pek rastlamadım. Herkes cin
gibidir, adamları sabahlara kadar sayımları izler. Ama, beş-on oy bir
yandan ötekine kaydırılmıştır buna da her yerde rastlanır.
Merkez kontenjanı için İstanbul listesinde 3 yer ayrılmıştı.
Rize'de, ön seçimi kaybeden Fuat Sirmen'i 1 numaraya yerleştirdiler. Beni
13'ncü sıraya, Erol Ünal'ı da 15'nci sıraya koydular. Bu durumda 1961
seçimindeki sayıyı tuttursak bile seçilemezdik. Gene de, Genel Başkana ve
Parti Meclisi'ne, "Beni kontenjan adayı gösterdikleri için" teşekkürlerimi
bildiren uzun birer telgraf çektim.
Cihat Baban, ön seçimde 11' nci sırayı almıştır. Fuat Sirmen
1'nci sıraya konulunca, o, 12'nciye geldi. Yani 61'e göre seçim limitine.
Genel Sekreter Yardımcısı olan Cihat Bey'i daha aşağı alamazlardı. Bu
sebeple beni 13'ncü sıraya itmişler. Partide böyle şeylere hazırlıklı
olmak ve kabullenmek insana çok şeyler kazandırır. Dağın ardında bir
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Demokrasinin Kilit Taşı - 08
- Parts
- Demokrasinin Kilit Taşı - 01Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2766Total number of unique words is 173328.6 of words are in the 2000 most common words41.5 of words are in the 5000 most common words48.8 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 02Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2751Total number of unique words is 177328.1 of words are in the 2000 most common words39.9 of words are in the 5000 most common words47.4 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 03Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2912Total number of unique words is 192529.4 of words are in the 2000 most common words41.4 of words are in the 5000 most common words48.1 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 04Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2799Total number of unique words is 183428.9 of words are in the 2000 most common words42.4 of words are in the 5000 most common words49.4 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 05Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2866Total number of unique words is 181329.5 of words are in the 2000 most common words41.6 of words are in the 5000 most common words49.0 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 06Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2863Total number of unique words is 175828.9 of words are in the 2000 most common words40.7 of words are in the 5000 most common words49.0 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 07Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2853Total number of unique words is 179029.2 of words are in the 2000 most common words41.0 of words are in the 5000 most common words48.6 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 08Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2894Total number of unique words is 187528.6 of words are in the 2000 most common words41.6 of words are in the 5000 most common words48.6 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 09Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2853Total number of unique words is 185328.4 of words are in the 2000 most common words40.8 of words are in the 5000 most common words48.9 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 10Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2882Total number of unique words is 182330.2 of words are in the 2000 most common words42.5 of words are in the 5000 most common words49.2 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 11Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2850Total number of unique words is 185029.1 of words are in the 2000 most common words41.3 of words are in the 5000 most common words48.3 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 12Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2832Total number of unique words is 185527.6 of words are in the 2000 most common words39.3 of words are in the 5000 most common words46.9 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 13Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2832Total number of unique words is 179427.1 of words are in the 2000 most common words39.4 of words are in the 5000 most common words46.1 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 14Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2916Total number of unique words is 173529.8 of words are in the 2000 most common words43.1 of words are in the 5000 most common words51.1 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 15Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2837Total number of unique words is 182728.8 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 16Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2877Total number of unique words is 178531.8 of words are in the 2000 most common words45.3 of words are in the 5000 most common words53.1 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 17Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2838Total number of unique words is 184829.8 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 18Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2762Total number of unique words is 171529.1 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words48.5 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 19Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2846Total number of unique words is 183728.5 of words are in the 2000 most common words42.3 of words are in the 5000 most common words50.3 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 20Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2952Total number of unique words is 174530.6 of words are in the 2000 most common words43.8 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 21Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2899Total number of unique words is 181327.1 of words are in the 2000 most common words40.4 of words are in the 5000 most common words47.9 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 22Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2804Total number of unique words is 169227.9 of words are in the 2000 most common words39.3 of words are in the 5000 most common words47.6 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 23Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2936Total number of unique words is 171528.4 of words are in the 2000 most common words40.8 of words are in the 5000 most common words48.7 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 24Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2940Total number of unique words is 166628.0 of words are in the 2000 most common words39.6 of words are in the 5000 most common words46.2 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 25Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2940Total number of unique words is 170530.3 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words50.5 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 26Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2892Total number of unique words is 184027.4 of words are in the 2000 most common words39.6 of words are in the 5000 most common words46.0 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 27Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2928Total number of unique words is 171128.4 of words are in the 2000 most common words40.9 of words are in the 5000 most common words47.5 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 28Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3028Total number of unique words is 179331.4 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words49.7 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 29Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3007Total number of unique words is 180729.4 of words are in the 2000 most common words40.8 of words are in the 5000 most common words47.5 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 30Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3070Total number of unique words is 178528.7 of words are in the 2000 most common words41.0 of words are in the 5000 most common words48.1 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 31Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3021Total number of unique words is 191627.0 of words are in the 2000 most common words39.1 of words are in the 5000 most common words46.4 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 32Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2981Total number of unique words is 184830.8 of words are in the 2000 most common words44.1 of words are in the 5000 most common words50.7 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 33Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3039Total number of unique words is 188628.1 of words are in the 2000 most common words40.1 of words are in the 5000 most common words48.0 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 34Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2892Total number of unique words is 171327.1 of words are in the 2000 most common words39.1 of words are in the 5000 most common words45.9 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 35Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3073Total number of unique words is 189727.4 of words are in the 2000 most common words40.1 of words are in the 5000 most common words47.3 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 36Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3000Total number of unique words is 181027.3 of words are in the 2000 most common words39.5 of words are in the 5000 most common words47.1 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 37Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2922Total number of unique words is 175127.9 of words are in the 2000 most common words39.6 of words are in the 5000 most common words46.3 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 38Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2910Total number of unique words is 174126.0 of words are in the 2000 most common words37.9 of words are in the 5000 most common words44.9 of words are in the 8000 most common words
- Demokrasinin Kilit Taşı - 39Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 1792Total number of unique words is 116230.5 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words