Demokrasinin Kilit Taşı - 24

Total number of words is 2940
Total number of unique words is 1666
28.0 of words are in the 2000 most common words
39.6 of words are in the 5000 most common words
46.2 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
İnönü’nün bazı ilçe kongrelerinden ve Adana İl Kongresi’nden sonra sertleşmesi bence böyle düşünmesinden ileri gelmektedir. Siyasi partiler ona göre demokratik sistemin en sağlam ayaklarıdır. Siyasi partilerdeki yozlaşma ise demokratik sistemi dejenere edecek, geleceğe dönük huzursuzlukları doğuracaktır.
Adana İl Kongresi'nden sonra Satır ekibinin tabandan gelme güçlerinin ne kadar zayıf olduğu anlaşılmıştır. Hükümetin bakanları bile yöreye getirilerek Satırcılara çalıştırılmış fakat Ecevit’in dinamik gücüne ve kulisine karşı yenik düşmüştür. Halbuki ortada İnönü denen bir politik gerçekde vardır. Bu gerçek Satır'dan Satırcı'dan, Ecevit’ten Ecevitçi'den de apayrı bir gerçektir. Bir ayrı müessesedir. Hatta zaman zaman partilerinde üstündedir. Ama ne yazık ki bu müessese; bir yandan Türkiye’nin yararına ve Türkiye içinde de partisinin yararına çalışmakta bulunduğu bir sırada, Satır-Ecevit vuruşmalarında ortada bırakılıyor ve yıpratılıyordu.
Çok önceleri kravatlılar-kravatsızlar tartışması sırasında; kravatsızların partiye getirdiği “taraftar delege yazmak, üst kademelerden gidip kongreleri bir hizbin yararına göre tanzim etmek” durumları alınan önlemlerle geçiştirilmiş. Bütün bu çalışmaları partiyi demokratikleştirmek için ve halk yararı için yaptıklarına da kimse inanmamıştı. 12 Mart'tan sonra ise, CHP’nin içine düştüğü ve iki başlı görüntüler verdiği bu son durumlar bakalım nasıl gelişecekti. Elimizden hiçbir şey gelmiyordu. Satırcıların İsmet Paşa’yı kendilerine siper tutmalarına çok kızıyorduk. Ecevit’inde Satırcılara vururken İnönü’yü zayıflatmalarına ve yıpratmalarına bir o kadar. Orhan Eyüboğlu’nun dışında koyu Ecevit’çi olupta bizim kişiliğimizi iyi bilen bizi sayıp seven tek-tük arkadaşımız kalmıştır. Nizam'la benim politik varlığımıza değer verdikleri için olacak gelip, gelip bizimle konuşuyorlardı.
Politik bir kişiliğim vardı. En azından ben öyle sanıyordum. Bir yazı yazmalıydım. Partideki durum hakkında ne düşündüğümü anlatmalıydım. Böylesine ara yerde kalmak ve yanlızlığa itilmek insana üzüntü veriyordu. Milliyet Gazetesi'nde neşretmesi için Abdi İpekci'ye bir yazı gönderdim. Yazım Düşünenlerin Düşüncesinde 4 sütün üzerine yayınlandı.

CHP’deki Mücadele Ve Taraflar
CHP yarım yüzyıllık tarihinin en büyük bunalımını geçiriyor. Parti içindeki olaylar iyimser yorumlara uygun, gelecek için parlak oluşumları gösterir nitelikte değildir. Gerçekte, CHP bir açmazla karşı karşıyadır. Bu açmaz partiyi, mahvolmaya kadar götürebilir. CHP’de bugün bir savaş vardır. Bu savaş parti politikasını saptamak ve değiştirmek savaşıdır. Her savaşda ve çekişmede olduğu gibi bunun da tarafları vardır.
12 Mart sonrası hükümetlerine katılmak ve parlamentoda desteklemek politikası bu savaşın başlangıcı ve sürdürülme nedenidir. Bu politikanın parti içinde savunucusu ve yürütücüsü yani taraflardan biri Sayın İnönü diğeri ise, ona karşı çıkan ve değiştirilmesini istemek suretiyle, Genel Başkana ters düştüğünü söyleyen Sayın Ecevit’tir. Çatışma bugünkü noktaya varılsın diye başlatılmamıştır belki, ama Türkiye’nin koşulları ve çeşitli etkenler, çatışmayı başlatanları buraya kadar getirmiştir.
Her anlaşmazlığın ve her savaşın başlangıcında bir anlaşma olmazsa, sonunda bir yenen ve yenilen bulunur. Bize öyle geliyor ki, Partideki bunalımın sonunda, kim yenerse yensin kaybeden CHP olacaktır. Neden böyledir, niçin buraya gelmiştir?

Sola Yöneliş
1961 Anayasasıı'nın getirdiği düzen, anayasal her kurum gibi CHP'nin de yapısını, tutumunu ve olaylara bakıştaki görüş açısını muhakkak etkiliyecekti. Nitekim de etkiledi. Anayasa’nın tanıdığı özgürlükler, sol akımların siyasal alanda düşünce ve örgüt olarak ortaya çıkmasını sağlamıştı. Müdafa-i hukuktan bu yana devrimciliği prensip edinen, ve bütün ilkeleri bu yönde saptanan CHP, devrimciliğin neresinde olduğunu yeni anayasal düzen içinde belirtmek gereğini duydu. Genel Başkan'ın 1965 seçimleri öncesinde, “ortanın solu” bir politika güdüleceğini söylemesi, başta Sayın İnönü’nün kendisi olmak üzere, parti içindeki bir takım düşünce odaklarının, bu gereği duymasından ileri gelmiştir. (CHP’nin devrimciliği aşırı solun kendileri için kullandıklarından ayrıdır.)
1965 seçimlerinde CHP oylarının düşmesi, “ortanın solu” deyimine karşı duyulan kuşkuları arttırmıştı. Çünkü İnönü’nün devlete sahip çıkan güven veren kişiliğine rağmen, “ortanın solu” deyiminin ve deyimle birlikte gelecek politikanın, toplumda baştan beri bir şüphe ve kuşku uyandırdığı inkar edilemez. Bazı parti yöneticileri seçimden önce “ortanın solu” nu savundukları halde, seçim kaybını bu şüphe ve kuşkulara bağladılar ve deyime karşı çıktılar. Genel Başkan'dan yana olanlar ise, bunun yalnız bir slogan olmayıp, belirli bir anlayış ve politikayı birlikte getirdiğini savunuyorlardı.

Ecevit’in Zaferi
O günlerde çoğunluğu ilk kez parlamentoya seçilen, 10-12 kişilik bir topluluk, ortanın solu hareketinin, parti içinde öncüsü ve kadro başlangıcı oldu. Bende bunlardan birisiydim. 18. kurultayda ortanın solu politikasının ve genel başkanının bu yöndeki beyanlarının onaylanması, aynı zamanda bu ekibin başarıya ulaşmasını sağlamıştı. Böylece partide Ecevit yönetimi başladı. Artık resmi parti politikası haline gelen ortanın solunu işlemek ve halka anlatmak gerekiyordu. Bu yapılırken, başta Sayın İnönü’ye ve yeni kadroya karşı yeni direnmeler görüldü. Direnmeler ve çatışma, olağanüstü kurultay ve Güven Partisi ayrılmasıyla bitti.
1969 seçimlerinden sonra çıkan anlaşmazlık ise, 20. kurultayda Ecevit’in ve yeni kadronun kesin başarısıyla sonuçlandı. Ecevit bütün bu çatışmalarda, Genel Başkanla beraber olmuş ve onun desteğini sağlamıştır. Bu arada ortanın solu ve buna bağlı düzen değişikliği programları, genel başkanın desteğiyle, Ecevit ve arkadaşlarınca işleniyor ve halka anlatılıyordu. Zaman zaman bir takım bocalamalar olmuş, toplum içinde yerleşmek isteyen çeşitli akımlar çengel atmaya çalışmışlar fakat sağduyu, iyiniyet ve hepsinin üstünde Genel Başkan'ın devlet adamlığı ve engin tecrübesi sayesinde bütün bunlar atlatılmıştı.

İnönü Ne Yaptı?
Bu arada Türkiye çalkantıya girmişti. 12 Mart geldi. Genel Başkan'a göre, 12 Mart hafife alınır yeni bir yönetim denemesi olmadığı gibi, bir faşist idare kurma teşebbüsü de değildi. Anarşi ve bunalım karşısında baş vurulan bir tedbirdi. Bu geçici dönemi en az zararla atlatmak gerekliydi. 12 Mart’ın geleceği yolundaki belirtiler, çok daha önceden başlamıştı. Ama bu yola sapılmasını önleyecek tedbirler alınamıyordu. Belirtiler böyle bir harekete yüzde yüz karşı olduklarını, sonradan ortaya koyan siyaset adamlarınca, devamlı olarak bilinçlerinin altına doğru itiliyor, bunun gerçekleşmemesi dileği, gerçekleştirilemiyeceği inancı haline getiriliyordu. 12 Mart’tan sonra bu siyaset adamlarında görülen panik, böyle bir varsayımın ve ruh halinin sonucudur.
İnönü ise gerçek tehlikeler geçirmiş ve bunların gerçekçi tedbirlelerle önlenebildiğini hayatı ile yaşamış bir lider olarak, paniğe uğramayan ve gelen siyasi ortam hakkında yanlış tahminde bulunmayan belki de tek siyaset adamıdır. Bunda Sayın İnönü’nün, Türk ordu bünyesini çok iyi tanıması ve o bünyedeki rahatsızlıkların getireceği sonuçları iyi bilmesi büyük etkendir.
12 Mart’ın getirdiği hükümetlere üye vermek veya belirli bir ölçüde desteklemek yolundaki girişimler, rejimi normale döndürmek için gerginliği azaltıcı görüşmeler ve temaslar yapmak bazılarınca sanıldığı gibi saray politakacılığı değil, bir devlet adamlığıdır. 12 Mart’ın getirdiği ortamda devlet adamlığı, memleketin içinde bulunduğu koşulları en iyi biçimde değerlendirip, demokratik sistemi ayakta tutabilme yeteneğidir. İnönü bu yeteneği göstermiştir. Hazır bir demokratik ortam içinde yetişip politika yapan liderlerle, ortaçağ koşulları içinde bulunan bir toplumdaki totaliter idareyi, demokratik yönetime dönüştüren lider arasındaki farktır bu. Geri kalmış toplumlarda rejimlerin kaderi, çok kere liderlerin kişiliklerine ve davranışlarına bağlı kalıyor. Yarım asır öncesine kadar Osmanlı sistemi içinde kendileriyle birlikte yaşadığımız batılı ve doğulu bütün uluslara bakalım: Türkiye’nin 25 yıldır yerleştirmeye çalıştığı demokratik sistemle yönetilen bir ülke var mıdır içlerinde? Bir kısmı sol bir kısmı sağ totaliter rejimlerle yönetilmekte, bazıları ise doğrudan doğruya askeri cuntaların yönetiminde bulunmaktadır. Herhalde Türkiye’nin bu değişik ortama gelişinde, CHP’nin ve onun liderinin kişiliği kolay kolay inkar edilemez.
12 Mart’a gelinceye kadar liderin bu alandaki yetenekleri ve gerçek devrimciliği hakkında en ufak bir şüphe beslenmemiş, hatta bu özellikler övülerek, güdülen politikanın başarıya ulaşması için en büyük destek sayılmıştır.

Ters Düşme
Kurulan hükümete üye verilmesi ve meclisde güven oyu ile desteklenmesi, Genel Başkan'a ters düşmenin başlangıcı görünmektedir. Sayın Ecevit Genel Sekreterlikten istifasında, bu ters düşmenin gerekçelerini şöyle sıralamıştı: “12 Mart bir cunta hareketidir. Hareket iktidara gelmekte olan ortanın soluna karşı yapılmıştır. Hareketi yapanlar, partiler üstü değil, hizipler üstü bile olamamışlardır. Başbakan istifa etmiş bir CHP’lidir. Bu nedenle, hükümete partili bakan vermek ve desteklemek partiyi yıpratacaktır.” Ecevit yönetiminin son iki yıllık sorumluluğunu paylaşan, siyasi hayatı, ortanın solu hareketi içinde gelişen bir CHP’li olarak şuna inanıyoruz ki; Sayın Ecevit bu gerekçeleri ileri sürüp istifa ettikten sonra, (Biz şahsen istifa gerekçelerine katılmamış ve istifa etmemesi gerektiğini israrla savunmuşuzdur. Bu gün de aynı kanıdayız.) Partinin resmi politikasını her gün eleştirmeseydi bugünkü bunalıma girilmezdi. Halbuki Sayın Ecevit 1965’de başlayıp 20. kurultayla pekleşen ve her adımında, İnönü’nün desteği ve tasvibi bulunan bir tutumu ve bu tutumun geliştirdiği kadrolaşmayı kendine malederek, partinin resmi politikasına ve Genel Başkana açıkça cephe almış durumdadır bugün. Sayın Ecevit’e göre, ortanın solunu ve CHP’ni kurtarmak için böyle davranılmaktadır. Eğer böyle yapmamış olsalardı, ortanın solunun akıbeti “Köy Enstitülerine” benzeyecek, CHP günden güne yıpranacak, demokrasinin geri dönme ümidi kalmayacaktı.

Bir Çıkmaz mı ?
Olağanüstü şartlarla kurulan bir hükümete üye vermek ve onu desteklemek, CHP gibi bir muhalefet partisini bir ölçüde yıpratabilir, doğrudur. Fakat bunun üstüne üstüne giderek parti içindeki bunalımı yoğunlaştırmak, bu yıpranma ile ölçülemiyecek kadar ağır sonuçlar doğuracaktır. Bugün yapılmak istenen, Genel Başkan'ı politika değişmeye zorlamaktır. Zorlamanın ise sonucu ancak kurultayda alınabilir. Ortalıkda bir anlaşma belirtisi de olmadığına göre, Genel Başkan'ın politikası kurultayda ya onaylanacak ya da reddedilecektir. Onaylanırsa, Sayın Ecevit’in parti içinde sürdüre geldiği gayrı resmi politikanın gerekçeleriyle birlikte tüzük dışı oluşu perçinlenecektir. Onaylamazsa, Genel Başkaniın politikası mahkum olacaktır. Bunun ortalaması yoktur.
Kongreler, kurultaylar kazanılabilir. Bir parti örgütü tüm olarak veya büyük çoğunluğuyla ele geçirilebilir. Fakat İnönü gibi bir liderin politikasını mahkum edip onu saf dışı bırakmak gemiyi içindekilerle birlikte batırır ve hiç kimseye şeref kazandırmaz. Sayın İnönü’nün son mesajlarından birisinde dediği gibi Genel Başkan'ı yok farzetmek ya da, iki günlük ömrü kaldığını hesap ederek politika yapmanın verimli ve faydalı bir yol olmadığı anlaşıldığı zaman iş işten geçmiş olacaktır.
Nermin Neftçi
26 Ocak 1972, Milliyet
Milliyet Gazetesi'nde çıkan bu yazımla ben yerimi İsmet Paşa’nın yanında aldığımı partideki durum hakkındaki görüşlerimi, açıkça resmen ilan etmiştim ve böylece rahatlamıştım. Hükümete destek vermek veya vermemek hakkındaki, İnönü-Ecevit ayrılığı, teşkilatta kamu oyunda “eski-yeni” (genç-yaşlı), (ilerici-gerici) biçiminde işleniyordu. İsmet Paşa Genel Başkan'dı. CHP tüzükleri ilk yazılışından bu güne değin, partinin Genel Başkanı'nı tesbit edilen politikanında başı olarak gösterirdi. Bu durum ve tutum tüzüğün temelinden gelen bir anlayıştı.
Genel Başkan yetkilerini ve konuşmalarını, genel sekretere devredebilirdi. İsmet Paşa, anlaşmazlık çıkıncaya kadar Ecevit’e böyle davranmıştı. Hatta o normal zamanlarda Merkez Yönetim Kurulu toplantılarına da katılmazdı. Ecevit kendisi ona haber götürür, ilişki kurardı. ışler tam bir karşılıklı güven anlayışı içinde sürdürülürdü. Milliyet gazetesinde, Abdi İpekçi, Genel Başkan ınönü ile sorulu cevaplı bir röportaj daha yapıyordu.

– (Abdi İpekçi) “Paşam Ecevit bana dedi ki, “Sayın Genel Başkanı'mız 12 Mart'tan sonra kurulan Erim hükümetinin kuruluşunu ve iş başında kalışını uygun buldu. Ben uygun bulamadım ve genel sekreterlikten ayrıldım. Görüş ayrılığı sadece bu noktadaydı. Fakat genel başkanımız bunu uygun bulduğu için ben kendisine saygısızlık da göstermedim, bu hareketi baltalayıcı bir harekette de bulunmadım. Birinci ve İkinci Erim Hükümeti'nde de aynı şekilde davrandık. Biz bu hükümetin birincisini de ikincisini de aslında benimsemiyoruz. Fakat Genel Başkanı'mız uygun bulduğu için razı oluyoruz. İhtilaf aslında gösterildiği kadar büyük değildir. Ve biz ikinci Erim hükümetini düşürmek gibi bir tertibin içinde de değiliz dedi” demişti.
– (Paşa istifa etmiş bir genel müdür misali verir.) “Bütün işler istifa etmiş bir genel müdürün dudakları arasından idare ediliyor” der.
– (İpekçi) “Ecevit’le konuşmamda bunun üzerinde durdum. Bana dedi ki; “İstifa edip evimde bir köşeye çekilip susmam. Ancak demokratik düzende olmayan ülkelerde düşünülen bir şeydir. Orada bazı yetkililer görevlerinden istifa yahut, ayrıldıkları takdirde seslerini keserler, bir köşeye çekilirler” dedi.
– (İnönü) “Bu söylediklerine memnun oluyorum. Demekki benim karşıdan gördüğüm gibi istifa etmekle parti yönetiminden çekildiğini kabul etmiyor”.
– (İpekçi) “Yönetimde değilde meseleler hakkında görüşler açıklamak.”
– (İnönü) “Fikirlerini söylemek manası altında fiilen yaptığı yönetimdir. Buna devam ediyor ben de öyle görüyorum ve bundan şikayet ediyorum.”
– (İpekçi) “Diyelim ki kurultay Ecevit ve arkadaşlarını seçti, o zaman tekrar beraber çalışmak söz konusu olur mu?”
– (İnönü) “Kiminle beraber çalışmak?”
– (İpekçi) “Sizinle”.
– (İnönü) “Benim fikrime mugayir olan bir parti yönetimine, kurultay karar verirse beraber mi çalışacağım? Anlamadığım, aklımın ermediği bir fikri benim tatbike mecbur olacağımı zannetmek nereden çıkıyor?”
– (İpekçi) “O zaman ne yapacaksınız Paşam?”
– (İnönü) “Ne yapacağım çekileceğim tabii .”

Karşılıklı demeçlerle, bildirilerle ayrılık derinleşmektedir. Tarafsız kalacağını söylemiş olan Kırıkoğlu da özetle, “yetkilerimizi hiç bir kurul ya da kişi ile paylaşmamakta kararlıyız” diyerek demeç veriyordu. Mustafa Ok, İlyas Seçkin bile İnönü’yü eleştiriyor, Turan Güneş "dişe diş kavga vermek zorundayız" diyor, Ferda Güley “istifa müessesesi sadece bizim için değildir, Genel Başkan için de vardır” gibi konuşmalar yapıyordu.
Şubatın sonuna doğru CHP olağanüstü kurultayı, parti içinde, Meclis'te, teşkilatta bütün basında konuşulan en önemli konudur. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay partilere gönderdiği mektuplarla, “Hükümet önceden verilecek yetki ile teçhiz edilmelidir.” mesajını vermiş ve siyasi tartışmaların bir süre durmasını istemiş. Başbakanın, siyasi tartışmalardan ve aleyhinde basında çıkan yazılardan, parlamentodaki çalkantılardan huzursuz olduğunu, iki kez istifa etmek istediğini açıklamıştı.
Siyasi partiler Sunay’ın mektubuna cevap hazırladılar. CHP ittifak halinde, “Siyasi çekişmenin durduğu yerde demokrasi yoktur. Parlamentonun yetkileri devredilemez” kararına vardı. Demirel, grubunda yaptığı konuşmada, “Buhran içinde buhranı destekleyemeyiz” demişti. İsmet Paşa’nın, siyasi suçluların idamına karşı çıkması, yetki kararnamelerine direnmesi askeri savcılar hakkında tahkikat istemesi hususundaki davranışları ve bu davranışların kurullarca da desteklenmesi, Ecevit'le arasında bir yakınlaşma olur umudunu yaratıyordu. Ama böyle bir sonuçta çıkmadı.
Parti kongrelerinde olaylar birbirini kovalıyordu. Ecevit-Paşa mücadelesi çok tatsız bir tablo çiziyordu. Ben artık politikayı tümden bırakmaya kendimi alıştırıyordum. Seçim bölgem yoktu. Muş beni seviyordu, alışmıştı da. Ama yetişmiş evlatları vardı, ısrar etseler bile orasını bir kez daha denemeyecektim. Nizam'ın rahatsızlıkları da beni etkiliyordu. Ecevit’e olan inancımın tam orta yerine ise 12 Mart'tan sonraki tutumları nedeniyle, adeta bir bomba düşmüştü .
Ortanın solu düşüncesi ise, kendisini çok iyi motive eden Ecevit’le bir hizbin elinde kalmış gibiydi. İnönü’ye karşı çıkılmaklada kendi yaratıcısını ve kendi kaynağını ,koruyucusunu yıpratıyordu.
İnönü, 3-4 ili bile dolaşacak durumda değildi. İsteseydi belki parti içi yasaların çiğnenmesi açısından (siyasi partiler kanunu ve CHP tüzüğü) yasal yolları deneyebilirdi. Bu konuda haklıda olurdu bence. O zamanda, en başından inandığı bir demokratik sola karşı çıkmış gibi gösterilecek, belkide kendisine karşı çıkanları daha da kahraman yapacaktı. Örfi idare izin vermediği için İzmir Kongresi Manisa'da toplandı. Prof. Turan Güneş ve Orhan Birgit, İlyas Seçkin bu kongre için bizzat Ecevit tarafından görevlendirilmişlerdi. Prof. Güneş bir gün önce stratejiyi çizdi. Kongre Divan Başkanlığı'na Yılmaz Alpaslan’ın getirilmesi kararlaştırıldı ve bu kongredede aynı taktikler tekrarlandı.
İsmet Paşa'yı alkışlamak, onun başını çektiği resmi parti politikasına karşı çıkmak çocuk aldatır gibi bir kongre taktiği uygulamak, hem de bunu İnönü gibi, süper bir kişiliğe karşı yapabilmek, acaba demokrasinin temelindeki akılcılık ve dürüstlük kurallarına ne derecede uymaktaydı. Böylesi bir davranışın, insanın kişiliğini hafife alan, onu inciten, yaralayan bir tutum olduğunun ayıbını taşıyanlara şaşıyordum. Ankara İl Kongresi’nde de “Paşaya alkış, Ecevit'e oy” takdiği uygulandı. Bu kongrenin de başkanlığına, Merkez Yönetim Kurulu üyesi İlyas Seçkin getirilmişti. Denetleme durumunda olan her çeşit şikayet mercii olan merkez yönetim kurulunun bir üyesinin, kongre başkanı yapılışı Paşa'yı gene çok sinirlendirmişti.
Genel Başkan olarak Ankara İl Kongresi'nde delegelere hitaben yaptığı konuşmada, İnönü 12 Mart’tan bu yana Parti içinde olanları anlattıktan sonra konuşmasını şöyle sürdürüyordu:

“Bülent Ecevit Merkez Yönetim Kurulu’nu tamamiyle kendi kontrolu altında bulundurmaktadır. Ve istemediği zaman düşürebilmekte veya yenilerini seçtirebilmekterdir. Bugünkü bunalımın temel şekli, temel sebeplerinden birisi Parti Meclisi’nde Bülent Ecevit’in tam çoğunlukta bulunmasıdır. Tam çoğunlukta bulunması neden mahzurludur? Çünkü ters düştüğünü istifa ettiğini kendisi ilan ettiği halde, partiyi fiilen idare etmekten vazgeçmemiştir. İstifa eden kendisi. Kimse kendisini zorlamadı.
Merkez Yönetim Kurulu'nda bulunan taraftarları Sayın Bülent Ecevit’in arzusuna göre kongreleri idare ederler. Bu idarenin adı halk idaresidir. Tam halk idaresi. Demokratik rejime fiilen aleyhtar olan aşırı sağ ve aşırı sol’un bütün idarelerinde, dillerindeki bahane budur. Halk idaresini bahane ederek kendi arzu ve hakimiyetlerini yürütmek. Şimdi bugünkü vaziyetimizde Merkez Yönetim Kurulu dengeli kontrol yapacak kudrette değildir. Tam bir klik, tam dar zihniyetli hizip elinde Parti Meclisi çalışmaktadır. Ve bu çalışma ile Sayın Bülent Ecevit politikasını, hem Meclise hem Genel Başkan'a hem de memlekete kabul ettirme iddiasındadır. Onun için bu, usul dışında bir davranıştır. Onun için bu, kanun dışında bir davranıştır. CHP’liler hiçbir zaman kanun dışında bir usulü tercih edecek, hoş gösterecek bir davranışı kabul etmeyeceklerdir. Ben kanun dışı bir idarenin kurulmaması, yerleşmemesi için sonuna kadar mücadele edeceğim.
Bu kongrenin ne şartlar altında hazırlandığını yakından biliyorum. Aylardan beri takip ediyorum. Hiçbir usul tanımazlar hiçbir delege hakkı tanımazlar. Her türlü marifeti yaparak bir noktayı ellerine siper almışlardır. Ortanın Solu’nu müdafaa edeceklerdir. Zannediyorlar ki, Ortanın Solu’nu Ecevit müdafaa eder görünerek birçok vatandaşlar vefa duygusuna ve hepsinden önce Bülent Ecevit’in kanun dışı usullerle partiyi idare etmek, Merkez Yönetimi idare etmek ve Millet Meclisi gruplarına hakim olmak arzusuna yardımcı olmak isterler.”

O günlerde Ecevit’in komünist olduğuna dair sözler çıkarılıyor ve yayılıyordu. İnönü, bunada değiniyor ve kongrede Ecevit’in komünist olmadığını bu sözlerin iftira olduğunu söyleyince büyük bir tezahürat yapılıyordu

“Önce söylemeliyim ki, bugün sürmekte olan ihtilaf doğrudan doğruya İnönü’nün izlediği, İnönü’nün CHP adına ülkede yürütmek istediği politikaya karşı devam ediyor. ıhtilaf, bu politikanın taraftarı olanlarla olmayanlar arasındadır. Eski Genel Sekreter maksatlarından vazgeçer, sakin sakin istifa etmiş bir Genel Sekreter halini alabilirse bugünkü ihtilaf bir anda söner. Ama bunu insanlar yapabilir mi? Ben zannediyorum ki Sayın Bülent Ecevit, o kadar ileri gitmiş ve o kadar çok tertibe girmiş ki şimdi artık dönmesi güçtür.”
Gene alkışlanan İsmet Paşa oldu, kazanansa Ecevit. Sonradan bin pişman olacak olan adam Rauf Kandemir 399 oy aldı. Karşı tarafsa 152 oy da kaldı. İnönü Grupta yaptığı konuşmada da şöyle dedi ;

“Eski Genel Sekreter esas noktalarda, artık başka bir görüşte olduğunu söyleyince parti meclisinde bulunan çokluk, onun yeni ve bilinmeyen politikasının uygulama aracı haline gelmiştir. Ülke için meçhul, ülke gerçeklerine uyumsuzluğunu, sağduyu ile ne kadar ters düşebileceğini 12 Mart’tan sonraki dönemde ispatlamış bu hizip, başarılı olur da Parti’yi ele alırsa başa gelecek halllerden ciddi olarak endişe ederim.”
Bu konuşmasında Genel Başkan ilk kez kurultay sözünü ağzına almıştır. Vaziyeti en sonunda kurultaya böylece anlatacağını söylemiştir. O sırada ortaya olayların çıkması Ecevit ile İnönü'yü biraz yumuşatmış gibi görünmüştü. Ankara Sıkıyönetim Savcısı Baki Tuğ, Dev-Genç iddianamesinde CHP’yi ağır bir dille suçluyordu. İddianamede aynen şu paragraf geçiyordu. “Solun üçüncü sızma yoluda CHP’nin araladığı, ortanın solu kapısıdır.” Başta İnönü olmak üzere Ecevitçi olsun olmasın tüm CHP’liler sert tepkiler gösteriyor, bu davranış partiye yapılmış bir iftiradır deniyordu.
Bir başka olaysa Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarının önlenmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurma konusudur. Grupta askerlerle sıkı görüşenler bu kararlara aslında karşı oldukları halde açık biçimde konuşmuyor, Paşa'nın politikasına uymuş gibi görünüyorlardı. Bu durum ve tutumu iyi bilen İsmet Paşa ikinci bir cephe daha açılmasından sanırım çekiniyordu. İnönü bu konuda parti meclisini toplamış ve CHP olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasının kararını almış, grubada kabul ettirmiştir. Ecevit'le de konuşan İnönü, “yanımda olacaksın bu meseleyi birlikte çözeceğiz, aramızdaki bütün anlaşmazlıkları kaldırıyorum” diyordu. Ama her iki uçtan tezviratçılar anlaşmazlıklarda ısrarlıydı. Kırıkoğlu ;

“Gruptaki görüşmelerin büyük bir kısmı gözünüzün önünde cereyan etti. Merkez Yönetim Kurulu ve Parti Meclisi’ne ağır hücumlar oldu. Ben Parti’nin en yüksek karar organına hokkabaz dedirtmeyeceğim. Sizden de şikayetçiyim, sizden, “Genel Başkanı bulunduğum meşru kurullara küfrettirmem” diyeceksiniz diye bekledim bunu yapmadınız. Eğer darılmak, kırılmak, kendi haklarının ayaklar altına alınmasından davacı olmak gerekiyorsa, Paşam, biz sizden de davacıyız.”
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Demokrasinin Kilit Taşı - 25
  • Parts
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 01
    Total number of words is 2766
    Total number of unique words is 1733
    28.6 of words are in the 2000 most common words
    41.5 of words are in the 5000 most common words
    48.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 02
    Total number of words is 2751
    Total number of unique words is 1773
    28.1 of words are in the 2000 most common words
    39.9 of words are in the 5000 most common words
    47.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 03
    Total number of words is 2912
    Total number of unique words is 1925
    29.4 of words are in the 2000 most common words
    41.4 of words are in the 5000 most common words
    48.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 04
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1834
    28.9 of words are in the 2000 most common words
    42.4 of words are in the 5000 most common words
    49.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 05
    Total number of words is 2866
    Total number of unique words is 1813
    29.5 of words are in the 2000 most common words
    41.6 of words are in the 5000 most common words
    49.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 06
    Total number of words is 2863
    Total number of unique words is 1758
    28.9 of words are in the 2000 most common words
    40.7 of words are in the 5000 most common words
    49.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 07
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1790
    29.2 of words are in the 2000 most common words
    41.0 of words are in the 5000 most common words
    48.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 08
    Total number of words is 2894
    Total number of unique words is 1875
    28.6 of words are in the 2000 most common words
    41.6 of words are in the 5000 most common words
    48.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 09
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1853
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    48.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 10
    Total number of words is 2882
    Total number of unique words is 1823
    30.2 of words are in the 2000 most common words
    42.5 of words are in the 5000 most common words
    49.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 11
    Total number of words is 2850
    Total number of unique words is 1850
    29.1 of words are in the 2000 most common words
    41.3 of words are in the 5000 most common words
    48.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 12
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1855
    27.6 of words are in the 2000 most common words
    39.3 of words are in the 5000 most common words
    46.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 13
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1794
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    39.4 of words are in the 5000 most common words
    46.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 14
    Total number of words is 2916
    Total number of unique words is 1735
    29.8 of words are in the 2000 most common words
    43.1 of words are in the 5000 most common words
    51.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 15
    Total number of words is 2837
    Total number of unique words is 1827
    28.8 of words are in the 2000 most common words
    42.6 of words are in the 5000 most common words
    49.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 16
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1785
    31.8 of words are in the 2000 most common words
    45.3 of words are in the 5000 most common words
    53.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 17
    Total number of words is 2838
    Total number of unique words is 1848
    29.8 of words are in the 2000 most common words
    43.3 of words are in the 5000 most common words
    50.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 18
    Total number of words is 2762
    Total number of unique words is 1715
    29.1 of words are in the 2000 most common words
    41.9 of words are in the 5000 most common words
    48.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 19
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1837
    28.5 of words are in the 2000 most common words
    42.3 of words are in the 5000 most common words
    50.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 20
    Total number of words is 2952
    Total number of unique words is 1745
    30.6 of words are in the 2000 most common words
    43.8 of words are in the 5000 most common words
    50.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 21
    Total number of words is 2899
    Total number of unique words is 1813
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    40.4 of words are in the 5000 most common words
    47.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 22
    Total number of words is 2804
    Total number of unique words is 1692
    27.9 of words are in the 2000 most common words
    39.3 of words are in the 5000 most common words
    47.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 23
    Total number of words is 2936
    Total number of unique words is 1715
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    48.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 24
    Total number of words is 2940
    Total number of unique words is 1666
    28.0 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 25
    Total number of words is 2940
    Total number of unique words is 1705
    30.3 of words are in the 2000 most common words
    43.3 of words are in the 5000 most common words
    50.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 26
    Total number of words is 2892
    Total number of unique words is 1840
    27.4 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 27
    Total number of words is 2928
    Total number of unique words is 1711
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.9 of words are in the 5000 most common words
    47.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 28
    Total number of words is 3028
    Total number of unique words is 1793
    31.4 of words are in the 2000 most common words
    42.9 of words are in the 5000 most common words
    49.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 29
    Total number of words is 3007
    Total number of unique words is 1807
    29.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    47.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 30
    Total number of words is 3070
    Total number of unique words is 1785
    28.7 of words are in the 2000 most common words
    41.0 of words are in the 5000 most common words
    48.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 31
    Total number of words is 3021
    Total number of unique words is 1916
    27.0 of words are in the 2000 most common words
    39.1 of words are in the 5000 most common words
    46.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 32
    Total number of words is 2981
    Total number of unique words is 1848
    30.8 of words are in the 2000 most common words
    44.1 of words are in the 5000 most common words
    50.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 33
    Total number of words is 3039
    Total number of unique words is 1886
    28.1 of words are in the 2000 most common words
    40.1 of words are in the 5000 most common words
    48.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 34
    Total number of words is 2892
    Total number of unique words is 1713
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    39.1 of words are in the 5000 most common words
    45.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 35
    Total number of words is 3073
    Total number of unique words is 1897
    27.4 of words are in the 2000 most common words
    40.1 of words are in the 5000 most common words
    47.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 36
    Total number of words is 3000
    Total number of unique words is 1810
    27.3 of words are in the 2000 most common words
    39.5 of words are in the 5000 most common words
    47.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 37
    Total number of words is 2922
    Total number of unique words is 1751
    27.9 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 38
    Total number of words is 2910
    Total number of unique words is 1741
    26.0 of words are in the 2000 most common words
    37.9 of words are in the 5000 most common words
    44.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 39
    Total number of words is 1792
    Total number of unique words is 1162
    30.5 of words are in the 2000 most common words
    43.0 of words are in the 5000 most common words
    50.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.