Demokrasinin Kilit Taşı - 03

Total number of words is 2912
Total number of unique words is 1925
29.4 of words are in the 2000 most common words
41.4 of words are in the 5000 most common words
48.1 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
yabancıydık. Bu ilgi ve saygı, eskiden beri süre gelen, bir alışkanlıktı,
bir töreydi Türkmenler arasında.
Ailenin tapuya dayalı topraklarında köyler vardı. Düzen,
Osmanlı Toprak düzeni olarak süre geliyordu. Köylerde oturanlar,
toprakları ekenler, bir kira verirlerdi bize. Bu da alınan ürünün "onda
bir" sınırını hiç aşmamıştır. Toprakların bir bölümünü, kendimiz eker
biçerdik. Traktörlerimiz, biçer döğerlerimiz vardı. Çiftlik sahibi olmanın
getirdiği bir bolluk görünürdü. Pirinçden sebzeye, meyveye kadar, evde
pişen ekmeğin buğdayına kadar, kendi ürettiklerimizdi. Sepetler dolusu
domatesler, sabah sabah gelir büyük evin bahçesindeki sinilere
boşaltılırdı. Bunlar satılık olanların dışındaydı. Eşe dosta gönderilir,
salçası yapılırdı. Kavun, karpuz, incir, üzüm de böyle, bir hesabı kitabı
tutulmazdı bunların
Köylüye faizsiz kredi veren bir çeşit banka, islah edilmiş
tohumluk, ilaçlar veren, bir tarım kuruluşu gibiydik. Köylüler arasında
kız kaçırma, yaralama gibi ufak tefek olaylar çıktığında hükümete
gidilmez, bey'e başvurulurdu. İki taraf çağrılır, tanıklar dinlenir, haklı
haksız saptanır, gereği söylenirdi. Verilen karara hep uyulurdu. Uyulmasa
ne olacaktı?. Hiçbir şey, zorlayıcı gücümüz yoktu ki....
Bir kız kaçırma olayına tanık oldum. Göldere köyünden
ufak-tefek, zayıf-nahif bir delikanlı, bizim topraklardaki Ömerbey
köyünden kız kaçırmak istemiş. Becerememiş, yakalanmıştır. Çiftlik
kahyamız, olay çıkmasın diye, onları kendi evine, ayrı odalara kapatmış.
Eşimin haberi oldu. Olayları önlemek için ikisini de, bir minibüse koyup,
büyük konağa getirdiler. Oğlan selamlığın üst katında bir odaya
hapsedildi. Kızı ise, haremin mutfak bölümüne verdiler. Meğer kız, beşik
kerteği ile, başkasına nikahlıymış. Kaçıran çocukla evlenmesi için
nikahlısının kendisini boşaması gerekiyordu. O da büyük para almadan,
boşamaya yanaşmıyordu. Kız iğfal edildiğini söylediği için kaçıranla
evlendirmekten başka çare de yoktu.
Birinci pazarlık nikahlıyla yapıldı. Oğlan tarafından yüklüce
bir para kopardı, kızı boşadı. Bu sefer kızın yakınlarına geldi sıra:
Onlar da korkunç bir başlık parası istediler. Sonunda, her iki tarafa
haber salındı, selamlığa gelsinler dendi. Kız ve oğlan tarafından 20-30
silahlı, aynı gün geldiler. Tüm silahları alınarak bir odaya kitlendi.
Adeta, bir Ayak Divanı kuruldu. İfadeler alındı. Tanıklar dinlendi ve bey
kararını verdi.
– "Şu kadar parayı kız tarafına vereceksiniz."
– "Geline, şunları şunları takacaksınız."
– "Nikâh, günü geldiğinde, burada kıyılacaktır."
– "Gelinle güvey kendi köylerinde değil, uzak bir yerde
oturacaklar."
–"Karar bundan ibarettir."
Her iki taraf orada yemek yiyecekti yan yana. O gece
selamlıkda yatılıp, ertesi gün gidilecekti. Kuzu kuzu yemeklerini yediler,
ertesi sabah herkes kendi köyüne gitti. Kız, eski nikâhlısından boşandığı
için, şeriata uygun olarak, üç aylık –iddet müddeti-– süre beklendi. Güzel
bir gelinlik dikildi, öteberi alındı. 18 yaşlarında, iri yarı, kırmızı
yanaklı bir kız olan "Şüka" bu süre içinde, biraz Türkçe öğrendi. El
yıkamasını bile doğru dürüst bilemezken, orta hizmeti yapar oldu.
Yağmuru iyi olan yıllar, büyük ürün alınırdı, çok da para
tutardı. Ama o, eski düzene dayanan yaşantının içinde, bu erir giderdi.
Elimizde fazla para kaldığı yoktu. Rahat yaşıyorduk her şey boldu.
Haremdeki bina çok eskimişti. Onarmakla kurtulamazdı. Çaresiz yıktırıldı.
Yerine, modern, tek katlı bir ev yapıldı.
Konağın karşısındaki kendi evimizde ayrı bir yaşantımız vardı.
Evimizi kendi yaşantımıza göre döşemiştik. Kimisi Avrupalı olan,
misafirlerimiz gelir giderdi. Çocuklar, çoğunluk büyük evin avlularında,
bahçelerinde oynarlardı. Değer yargıları, başka başka olan insanların da
birbirleriyle anlaşıp dost olabileceğini ben burada anladım. Nizam bana
çok yardımcı oldu. İnsanları anlamak onlara sevgi ile yaklaşmak ve hoş
görülü olmaya çalışmak, bu konuda kolaylık sağlıyordu. Yıllar sonra
atılacağım politikada, hele Muş milletvekili olduğum zamanlar, halkla
ilişkilerimde, çalışmalarımda, Kerkük'de öğrendiklerimden çok yararlandım.
İnsan doğup büyüdüğü yerlerden uzakta, sürekli yaşadığı zaman,
o yeri daha genişlemesine ve derinlemesine anlamaya başlıyor. Orada
konuşulan Türkçe'de nasıl da su katılmadık, Orta Asya kökenli, sevimli
sözler vardı. Folklörü zengin bir yöreydi. Konuşula konuşula, şeffaflaşmış
bir ata sözü, ya da bir benzetiş, bir deyim, kimi kere dört-beş cümle ile
anlaşılabilecek bir deyişi, nasıl da tanımlayıveriyordu kısa yoldan. Bir
yıl sonra ben de onlar gibi o yöre ağzını konuşabiliyordum. Önce ayrı
dünyaların ölçüleri gibi gelen davranışları, sonraları anlam kazandılar,
bana da yakın gelmeye başladılar.
Yaşlı kişilerle konuştukça, İstanbul kültürünün dışında, başka
oluşumları öğreniyordum. Kerkük'ü tanımaya anlamaya başlamıştım. Orta
Asya'nın Selçukluların, Osmanlıların, Anadolu'nun bir kaynaşımı gibiydi.
Törelerde, dilde, sanatta, yemeklerde bile. Örneğin, bayramlarda
seyranlarda yapılan ve misafirlere sunulan bir çeşit kurabiye vardı.
Cevizlisi ve sadesi olurdu. Buna külçe derler orada. Merak ederdim bu ad
nereden çıkmış diye. Meğer Orta Asya'dan gelmeymiş. İbni Batuta ünlü
seyahatnamesinde, Harezm Emiri Kutlu Demür'ün konağında, "külçe dedikleri
yağlı ekmek" yediğini söyler, sonraları öğrendim. İşte bunun gibi şeyler.
Kendime yeni bir uğraş buldum. Not defterimi alıyor, yaşlı
kişileri konuşturuyor, konuşturuyordum, konuşturuyordum. Akşamları kimi
kere Avrupa'ya! da giderdik. 20-25 yıldır oradaki petrolleri işleten
İngilizler, yüzme havuzları, tenis kortları, sineması, lokantası, çeşitli
oyun ve oturma salonlarıyla, büyük ve güzel bir klüp yapmışlardı, kendi
sitelerinin içinde. Ne de olsa petrolle ilişkili bir soyadı taşıyorduk.
Bize bir misafir kartı gönderdiler. Baloları, garden partileri olurdu,
katılırdık zaman zaman.
Lisede öğrendiğim yarım yamalak Fransızcamla anlaşabilmek için
ders almaya başladım. Çarlık Rusya'sından gelmiş Albay Vladimir Ioltkin ve
soylu Rus ailesinden gelen eşi, Nazım Beyden bize müdevver aile
dostlarımızdı. "Madam Rus, Fransız okullarından yetişmeydi. O güzelim
Fansızcasıyla bana ders vermeye gelirdi. Mösyö Ioltkin, Petrol şirketinde
desinatör olarak çalışırdı. Güzel resim yapardı. Adamlarımız arasında
kimse adını kullanmazdı. "Urus geldi", "Urus gitti" derlerdi. 70 yaşlarını
çoktan geçmişlerdi. İkinci Dünya Savaşında, Hitler, Rusya'ya saldırınca,
Mösyö Ioltkin, Stalin devrilecek diye sevinirken, karısı Rus askerleri
ölüyorlar diye, hüngür hüngür ağlarmış. Kuzey ormanlarından getirilip, o
sıcak topraklara dikilmiş, iki çam ağacına benzetirdi Nizam onları.
Birbirlerine verdikleri güçle yaşarlardı. İstanbul'dayken duyduk aynı
gecede iki saat ara ile ölmüşler.
Arkamızda kalan Ankara, kendi evimizdeki yaşantımız, akşamları
kimi zaman uğradığımız Avrupalı çevre, bir de her gün girip çıktığımız,
eski konak. Töreleriyle, yaşantısıyla, gelenin gidenin uyduğu
kurallarıyla, ayak divanına benzer toplantılarıyla. Arife günleri,
kandillerde dizi dizi kazanların, hayrat için kaynadığı avlularıyla.
Ramazan geceleri, hafızların okuduğu Kur'an sesleriyle, güğümlerde pişen
kahvesi ve kahvecileriyle. Birçok insanın gelip günlerce bir kervansaray
gibi kaldığı kuytu, sıvası dökülmüş selamlık odalarıyla, tarih öncesi
yaratıklara benzeyen "konak" içine her girdiğinizde, ömrünüzden çok
gerilere gider, eskiyi yaşar bir zaman tüneli'nden geçerdiniz...
Toros Ekspresi Musul'a, pazartesi ve perşembe günleri gelir.
İstanbul gazeteleri ise ondan bir gün sonra elimize geçerdi. Mehmet Habib
Sevimli'nin kitapçı dükkanına bir araba koşturur, gazeteleri dergileri
getirtirdik. Bir hafta öncesinin yazılarını, haberlerini, yutar gibi
okurduk. Saatlerce, hiç konuşmadan, gazetelerin, dergilerin birini alır,
birini bırakırdık.
Türkiye'deki politikayı adım adım izliyorduk. 1952'de gezmek
için geldiğimiz Ankara'da Çankaya ilçesine uğramış aidatımızı vermiştik.
Bir yıl önce partiden sormuşlardı "kalıyormusunuz-kalmıyormusunuz?" diye.
Biz kalanlardandık. Kimliğimize, yeni kayıt numaramızı yazdılar. Benimki
356 iken 64, kocamınki de 65 olmuştu. Bize gelinceye kadar 306 üyeden
391'i yoktu. O güne kadar partiye dayanan, ondan bir destek arayanlar ya
bu işi bıraktılar ya da başka kapılara gittiler. Kalanlar, partinin uzun
muhalefet yıllarında dayanacağı kişilerdi.

Ne Orada, Ne Burada
1954 seçimleri yaklaşırken karı-koca gerçekten Avrupa'daydık.
Kocam sağlık nedeniyle İsviçre'ye gitmişti. Arkadan, ben de gittim. Orada
buluştuk. Geze geze İtalya üzerinden Bağdat ve Kerkük'e döndük.1954
seçiminin sonuçları 1950'den de kötüydü. Ama bu bizi hiç yıldırmadı. Aynı
yıl, sonbaharda, okul çağı gelen büyük oğlumuzu İstanbul'a getirip,
Galatasaray'ın Kabataş'taki ilkokul bölümüne yatılı verdik. Artık yarı
orada, yarı burada idare edecektik.
İstanbul'da bir ev aradık. İnsan alıştığı yerden başkasına
gidemiyor. Şişli'yi, Nişantaşı'nı düşünmedik bile. Çocukluğumuzun geçtiği
yerler bizi çekti. ikimizin de yıllar önce oturduğumuz sokakların birer
ucunun açıldığı Piyerloti Caddesindeki dostluk Yurdu Sokak'da, eski, büyük
bir evden bozma apartmanın dört odalı birinci katını kiraladık. Gün gelir,
yarar diye sakladığımız eşyaları, Kadıköy'den getirip evi bir güzel
döşedik. Küçük oğlanı da yuvaya verdik.
Ortaköy'deki "ılk kısım" Galatasaray'a ya tramvayla, ya da
dolmuşla gidip geliyorduk. Okullar kapanınca, o yaz sıcağında, Güneye
doğru her yıl yola çıkardık. Tatili eski konakda geçirirdik. Karşıdaki evi
boşaltmıştık. Haremdeki yıkılan binadan kalma, yarı bodrum katı orada
serdap denir, bizim yazlık, yaşama dinlenme yerimizdi, serin olurdu.
Ortasında, kalın tek sütunlu, dört kemerli, dört kubbeli, 70 metrekare
büyüklüğündeki bu eski yapıyı, sağlam olduğu için yıkmamış, yeni eve
eklemiştik. Bir köşesinde gündüzleri öğlen uykusuna yattığımız karyolalar,
bir köşesinde koltuklar, öteki yanda da, bir büyük yazı masası olan
çalışma yerimiz.
Geceleri o tuğla döşeli, bir yanı meyve bahçesi olan avluda
yatılırdı, serin serin. İstanbul dönüşleri, çocuklar bayram ederdi. Koca
şehrin gürültüsü, yorgunluğu, dolmuştan otobüse, otobüsten tramvaya
koşuşması, ucu ucuna, hesaplı kitaplı yaşanması burada unutulurdu. hani
derler ya!. "Ekmek elden su gölden" benim için tam anlamıyla öylesiydi.
Okullar açılınca biz yine İstanbul'a dönerdik. Eşim ise, çiftlik işleri
tavsayınca, kasım sonuna doğru gelir, Nisan'a kadar kalırdı. Kendimize
böyle bir düzen kurmuştuk.
O yıl, bende bir yazı yazma hevesi uyanmıştı. Hıfzı Topuz'la
eşim Yedek Subaydan arkadaştılar. Bir "Deneme" mi ona verip, "Bunu
Akşam'da basabilirmisin?..." dedi. Vali Mümtaz Tarhan'ın, yerlere tükürme
yasağı koyduğu günlerdeydi. Çok kızdığım bu pis adete karşı hazırladığım
yazı, Akşam'da çıktı. Daha sonra Hıfzı Bey bana, arada sırada
cevherlerimi!... döktüreceğim, "Kadın Gözüyle" başlıklı bir sütun verdi.
Kaç yazı yazdım bilmiyorum, ama yazılarımın çıktığı gazetelerden birer
adette kocama gönderirdim.
08.05.1956 günlü mektubunda ,"Pazar günü 3 tarihli
mektubunu, 1 tarihli Akşam gazetesini aldım. "Köylü kızımız" adlı yazıyı
okudum. Vasat derecede bir yazı. Tabii her yazı aynı kuvvette olmaz. Fakat
devam ettiğin takdirde, iyi bir fıkracı olacaksın. Tekniği kavramış
görünüyorsun" diye beni teşvik ediyordu. Tatilde Irak'a gelirken Akşam
gazetesinden bir "Muhabirlik Belgesi" almamı da sağlık veriyordu.
Gerçekten de böyle bir belge aldım. Ama ne Irak röportajı yaptım, ne de
bir şey. Belgeyi bir anı diye saklarım. Onun yerine, o yaz, önceden
derlediğim ata sözlerini, deyimleri, manileri ele aldım. "serdap"'daki,
kocaman yazı masasında keyifli keyifli yazdım. Notlarımı topladım. Bir yıl
sonra ise, gittiğimde kocamla birlikte yazıyı yeniden gözden geçirdik.
Ufak bir kitabın iskeleti ortaya çıktı.
1957 seçimleri yaklaşıyordu. Eşim bana, İstanbul'a dönünce,
partiye uğramamı seçimlerde çalışmamı hatırlattı. Kendisi işi gücü bırakıp
gelemiyordu. Sonra da mektuplarda yazdı durdu.
Yalnızdım iki çocuk okutuyordum, ev işleriyle uğraşıp
duruyordum. İstanbul'un politik çevresini tanımıyordum, parti
militanlığının tadını da henüz pek almamıştım. İki sandık müşahidliğinin
ötesinde parti içi çalışmalara yabancıydım. Bir çekingenlik vardı içimde.
09.10.1957günlü mektubunda:

"....Sana, geçen mektuplarımda, partiye müracaat et demiştim. Bilmem ne
yaptın. Eğer görev verirlerse, seçim kanununu ve değişiklikleri iyice
bilmem lazım Bunun için de bir adet kanuna ihtiyacın var.
Cağaloğlu'ndan Vilayet'e taraf inerken, sağ kolda, daha Vilayet'e
varmadan, Hak Kitabevi var oraya gidersin. Yeni basılan ve bütün
değişiklikleri ihtiva eden bir seçim kanunu yayınlamışlar.Kendine bir
tane al, çok işine yarar. Ne yapayım karıcığım? Bu işler benim
kursağımda kaldı. Bari sen çalış"
diyordu. Anlaşılan özendirmeler faydalı olmuş ki; partiye gittim. Kadın
kollarının, seçim çalışmalarına ve gezilere katıldım. Bu çalışmaların
başkanlığını Mebrure Aksoley hanım yapıyordu. İstanbul'un ilçelerini
dolaşıyor, hanımlarla sohbet toplantıları düzenliyorduk. Kocam muradına
ermişti. Her hafta kendisine rapor gibi mektuplar yazdım. Yavaş yavaş bir
seçim çalışması heyecanının ne olduğunu anlıyordum. Eminönü ilçesi beni
Balıkesir Öğrenci Yurdu'ndaki bir sandıkta müşahit olarak görevlendirdi.
Seçim gününe kadar, sandıkla ilgili kurs gördük.
Muhalefet-iktidar çatışmalarının sert günleriydi. CHP Teşkilatı iktidara
karşı büyük bir güvensizlik içindeydi."Sakın" dediler "sandık başında,
D.P.'liler size sigara, çay, kahve ikram ederlerse almayın... Sık sık
kapalı hücreye girip oy pusulalarını denetleyin... Yanınızda bir kibritle
birer tane mum bulundurun. Bakarsınız elektrik söner oyların üstünde
oynanır."
Seçime değil de, savaşa gider gibi hazırdım artık. Sadece
kılıç kalkanım eksikti. Ankara'daki 1950 İl Genel Meclisi seçimlerine
benzemiyordu bu, çok heyecanlanmıştım. Gittiğimde ancak sandık başkanı
gelmişti. Kendimi tanıttım, büyük bir katılık içinde göreve başladım.
Dikkat kesilmiştim. Sık sık girip partimizin oy pusulalarını kontrol
ediyordum. O kadar çok girip çıkmışım ki... D.P.'liler itiraz ettiler.
Hemen yanımda taşıdığım Parti talimatını ve kanunu çıkarıp ilgili
maddeleri okudum. Bana yapılan her çeşit ikram çay, kahve, sigara,
reddediyordum. Sandık üyeleri, D.P.'li müşahit, yaşlı başlı kişilerdi,
güler yüzlü idiler. Benim tuttuğum sigarayı, ısmarladığım çayı
alıyorlardı. Öyle... "Sürmeyi gözden çalacak", benimle harbe duracak,
insana benzemiyorlardı. Yaptığımdan utandım ve yumuşadım, üstümdeki
gerginlik kalktı.
Sandık açıldığında C.H.P. büyük fark yapmıştı. Tutanağı alıp
sevinçle İlçeye koştum. Öyle tecrübesizdim ki... Türkiye'de hep CHP
kazanmış sanıyordum. İlçedekilerin asılmış suratlarını görünce durumu
anladım. Parti çalışmam o yıl o kadarla kaldı.

Küçük Bir Kitap
Kerkük'deyken yazıp hazırladığım kitap taslağını, sınıf
arkadaşım Canan'ın babası Hasan Ali Yücel'e götürdüm. Eniştemin de mahalle
arkadaşıydı zaten. Basılmaya değer mi?... diye görüşünü alacaktım. Okudu,
içindeki deyimler, maniler, onu çok duygulandırmıştı, gözleri yaşardı.
"Bir ek yapmadan böylece bastır" dedi.
Kışa doğru, eşim gelince kitabı basıma verdik. Kapağını
rahmetli Özdemir Asaf'ın zevkine bırakmıştık. Onun, Vatan Gazetesi
yanındaki, kuytu, yarı bordum, küçük matbaasında, deniz mavisi serigrafi
kartona, koyu lacivertle "O Yakadan Bu Yakaya" nın kapağı basıldı. Kendi
şiir kitapları, tek tek sayfalar olarak basılıyor, sonra
birleştiriliyordu. Bu ilk kez gördüğüm bir teknikti. Bizim kitabın iç
baskısını beğenmemişti:
"Keşke bunu da burada bassaydık" dedi. İyi bir dost
bulmuştuk. Zaman zaman Atlas sinemasının altındaki "Kulis"'de
rastlaşırdık. Kitaptan eşe dosta birer tane gönderdim.

Kızım Efendim, 20
Mart 1957
İçi gibi dışı da güzel kitabınızı alalı epey oldu. Teşekkürlerimin
gecikmesinin nedenini, işimin çokluğuna verin. Bu kitapta, Kerkük, mavi
bir türmeye bürünmüş gibi güzel. Onu hasretle, sevgiyle, iştiyakla
okudum. ıyi etmişsiniz ilaveleri yapmamışsınız, yazıların bütünlüğü
bozulmamış. İran'a gitmek istiyorum. Bağdat'tan geçerek Kerkük'e bu
sefer sırasında uğrayabilirmiyim kestiremiyorum. Annem, Refika, pek çok
selamlar ederler. Ben size ve eşinize sevgilerimi yollarım. En iyi
dileklerimle.


Yücel


"Deneme, eleştirme, gezi türüne üç yapıt katılmıştı. Bunlarda,
İ.Tarus'un "UZUN ATLAMA", Salah Birsel'in "SEN BENİ SEV", Nermin
Neftçi'nin "O YAKADAN BU YAKAYA" adlı betikleriydi. İlhan Tarus, usta
bir yazardı. Oysa diline önem vermemesi kendisine oy kaybettiriyordu.
S.Birsel'in temiz bir dili vardı. N.Neftçi ise yargıcıların çoğu
tarafından ilk kez karşılaşılan bir denemeciydi. Oysa küçük yapıtı hemen
bütün yargıcılarca beğenilmişti. Kerkük'ü anlatan bu küçük betiğin,
başarılı bir dili, sevimli bir değişi vardı. Bu türde de oylamaya
geçince oylar bir hayli dağıldı. Her üç yapıtta sevilmiş yanları
bulunmakla beraber, gereken dört oyu toplayamadı. Ancak N.Neftçi'ye
gerek folklör, gerek dil çalışmasından ötürü, bir teşekkür mektubu
yazılması çoğunlukça uygun görüldü."
Orhan
Hançerlioğlu
Türk Dili Sanat Ödülleri (VARLIK Sayı 488 15 Ekim 1958)
Kitaptan bir tane Hıfzı Topuz'a gönderdik. O da okusun diye,
Melih Cevdet Anday'a vermiş. Ertesi günü Melih Cevdet Anday: "Kitabı
Kadıköy vapuruna binince açtım, ininceye dek elimden bırakmadım. Onun
(yani benim) 1955-1956'da Akşam'da yazdığı fıkraları hale-yola sokmak için
canım çıkardı. Bunu da öyle bir şey sanmıştım." Hıfzı bey bunu bize
anlatırken kahkahalarla gülmüştük. Meğer, büyük fıkra yazarı!.. olan
benim, o yazılarım biraz da dostluk hatırı için çıkarmış.

Gün Işığında Kerkük'te Bayram
".....Nermin Neftçi'den Allah razı olsun bir kitapçık vermiş elimize,
orada eski Kerkük'ün bayramlarını anlatıyor."
Ahmet Kabaklı (Tercuman
1957)
Nasıl olmuşsa, bu küçücük şey, bir uçtan bir uca, ayrı ayrı
düşünceleri, bir beğeni noktasına getirmişti. Fesübhanallah....

İstanbul'un Taşı Toprağı
1958 senesi ortalarına doğru artık oralarda iş bitmişti.
Irak'daki rejim değişmiş, o çağının gerçeklerine aykırı olarak sürüp giden
düzen, tarihe karışmıştı. Eylül'e doğru, çocuklarla İstanbul'a döndük.
Kocam, "Birkaç ay kalır işleri derleyip toparlarım" demişti. Bana da: "Sen
de bak bakalım... Muhtar seçimleri yapılıyor, Binbirdirek mahallesi
muhtarı olabilirmisin?" Seçim yapılmadı o yıl. Yapılsa da kazanma şansım
yoktu. İlçe Kadın Kolu Yönetim Kurulunda çalışmaya başladım.
10 Kasım 1958 günü sabahı, kapı çalındı. Her elinde bir bavul
eşim Nizamettin karşımdaydı. "Eh... artık tamam... O defteri de kapattık"
dedi. Açtık İstanbul defterini.. Eski "Büyük Evi" gerçek olarak
yaşamıştık. Ortaçağdan beriye birkaç yüzyılın koşulları içinde yedi yıl
süreyle yuvarlanıp durmuştuk. Yaşamımızı sanki ikiye katlamışız gibiydik.
Ama hepsi zaman tünelinin öteki ucundaki "Hayal beldesinin" masalı
olmuştu. İstanbul'daki yaşam hayal beldelerinde beylik yapmaya benzemezdi.
Ne binecek otomobillerimiz vardı, ne de emredecek adamlarımız. Hayatı
kendi kendimize göğüsleyecektik yıkılmadan.
1948'den 1958'e kadar 10 yıl geçmişti. Dostlar, arkadaşlar,
çok yol almışlardı. Politikada ilerleyip milletvekilliğine gelenler.
Üniversitede doçent, profesör olanlar, yıllardır avukatlık yapanlar.
Kaybedilen yılları kazanmak gerekiyordu... Boşluğu kapatmak için
sıçramalıydı.Karı koca oturdular.... külâhları önlerine koyup:
–"Ne yapalım?" dediler.
Tartışmasız bir konu vardı. Politika, o yapılacaktı. Kalıyordu
ekmek kapısı ve iş. Birkaç yere baş vurulacak, birşey çıkmazsa avukatlık
yazıhanesi açılacaktı. O arada ikimizde Avukatlık stajını bitirmiştik.
Politikayı kim yapacaktı?.... İkisi de yapabilirlerdi... Kadındaki
politika kurdu yavaş yavaş kanlanmaya, benliğini kemirmeye başlamamış
değildi ama, asıl prototip kocaydı. Ondaki politika kurdu daha yaşlı, daha
iri, çok da besiliydi... Politika yapmak ise golf oynamak, tenis oynamak,
yoksa denizde birlikte yüzmek, ya da bakkal dükkanını işletmek değildi. Bu
öyle bir işti ki... Ona bir ucundan başlayan, sonuna kadar götürmeliydi.
Kunduracı yanında çıraklığa başlıyan: Eh;.ben artık kalfa oldum, yeter"
derdi ama, Politikada "varım" diyebilmek için sesini ülke çapında
duyurmak zorunluydu. O zamanlar bir arkadaşları çok sonraları "Tabii
Milletvekili olmak ister politikaya giren. Bu ilkokula başlayan bir
çocuğun, sonunda üniversite diploması alması gibi bir şeydir." demişti.
Fakat karı-kocanın, ikisinin birden, politikaya girip Hukuk diploması alır
gibi, birlikte milletvekili olmaları olanağı yoktu. Hele İstanbul, iyi
yetişmiş politikacı yönünden çok zengindi. İl başkanı bir eski başbakandı.
İl Yönetim Kurulunda ise bakanlık görmüş üyeler, ya da ilerde kabineye
girebilecek yetenekte kişiler vardı.
"Aktif politikayı kadın yapsın!..." dediler. Bu karar, adamın
yapısına da daha bir uygundu. Partiye katkıda bulunabilecek çapı vardı. Ne
görev verilse yerine getirmeye de hazırdı. Bunun yanında, "Kişilik
tartışmalarına" yatkın değildi. Politikaya, seçime giren insanın ise er
geç kişiliği de tartışılırdı. Kadın ise bu tartışmalara kolayca girebilir,
hırpalanmayı, zedelenmeden atlatırdı. Yapıları başkaydı... avantajlar da
başka...

Elinin Hamuruyla
Zaten birkaç aydır, Eminönü İlçe Kadın Kolu Yönetim
Kurulundaki bir boş üyeliğe atanmış gibiydim. Nuriosmaniye Caddesindeki
İlçe merkezi, birinci katında hamallar derneğinin oturduğu iki katlı bir
yapıydı. Daracık merdivenleri kapkaranlıktı. Sonraları bir ampul takıldı.
İlçede görev alanların çoğunluğu Halkevleri'ndendi. İçlerinden
bir-ikisi Müdafa-i Hukuk döneminden bu yana partili olan saygıdeğer yaşlı
insanlardı. İlçe tek parti döneminin, o devlet kokan, o her şeyi en iyi
biliyormuşçasına, biraz tepeden bakan, size birşeyler öğretmek isteyen
kapalı bir çevre idi.
Bizim, üyesi olduğumuz Binbirdirek Ocağı'nın ayrı bir binası
yoktu. İlçe merkezinde çalışılırdı. Ocağın "mamelekinin" saklandığı
dolapta, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Binbirdirek Ocağı'nın karar defterinden
tutun da, 1339'da basılan Müdafa-i Hukuk Grubu Tüzüğünden bu yana bütün
tüzük ve programlar, Cumhuriyet Halk Fırkası İstanbul Vilayeti Teşkilatı
Grafiği, Genel Sekreterlik tamimleri gibi o birçoğu antikalaşmış ciltler
dururdu. Ocak başkanı da bu müzenin dekoruna yakışan bir "Curator" du
sanki. Kartvizitinde "Alaattin Ergin, Serbest Gazeteci" diye yazardı. Bir
ucu dinleme aleti olan gözlüğünün kalın camları ardından bakardı. Ocak
toplantıları aksatmadan yapılır, defterler düzenli tutulurdu. İki buçuk
oda olan, ikinci katın en büyük odasında, İlçe Başkanının görkemli masası
dururdu. Duvarlarında her biri adam boyunda, kalın yaldız çerçeveli,
Atatürk ve İnönü tabloları asılıydı. Bunlar mallarına el konurken, Eminönü
Halkevi'nden kaçırılmış.
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Demokrasinin Kilit Taşı - 04
  • Parts
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 01
    Total number of words is 2766
    Total number of unique words is 1733
    28.6 of words are in the 2000 most common words
    41.5 of words are in the 5000 most common words
    48.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 02
    Total number of words is 2751
    Total number of unique words is 1773
    28.1 of words are in the 2000 most common words
    39.9 of words are in the 5000 most common words
    47.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 03
    Total number of words is 2912
    Total number of unique words is 1925
    29.4 of words are in the 2000 most common words
    41.4 of words are in the 5000 most common words
    48.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 04
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1834
    28.9 of words are in the 2000 most common words
    42.4 of words are in the 5000 most common words
    49.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 05
    Total number of words is 2866
    Total number of unique words is 1813
    29.5 of words are in the 2000 most common words
    41.6 of words are in the 5000 most common words
    49.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 06
    Total number of words is 2863
    Total number of unique words is 1758
    28.9 of words are in the 2000 most common words
    40.7 of words are in the 5000 most common words
    49.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 07
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1790
    29.2 of words are in the 2000 most common words
    41.0 of words are in the 5000 most common words
    48.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 08
    Total number of words is 2894
    Total number of unique words is 1875
    28.6 of words are in the 2000 most common words
    41.6 of words are in the 5000 most common words
    48.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 09
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1853
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    48.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 10
    Total number of words is 2882
    Total number of unique words is 1823
    30.2 of words are in the 2000 most common words
    42.5 of words are in the 5000 most common words
    49.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 11
    Total number of words is 2850
    Total number of unique words is 1850
    29.1 of words are in the 2000 most common words
    41.3 of words are in the 5000 most common words
    48.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 12
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1855
    27.6 of words are in the 2000 most common words
    39.3 of words are in the 5000 most common words
    46.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 13
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1794
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    39.4 of words are in the 5000 most common words
    46.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 14
    Total number of words is 2916
    Total number of unique words is 1735
    29.8 of words are in the 2000 most common words
    43.1 of words are in the 5000 most common words
    51.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 15
    Total number of words is 2837
    Total number of unique words is 1827
    28.8 of words are in the 2000 most common words
    42.6 of words are in the 5000 most common words
    49.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 16
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1785
    31.8 of words are in the 2000 most common words
    45.3 of words are in the 5000 most common words
    53.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 17
    Total number of words is 2838
    Total number of unique words is 1848
    29.8 of words are in the 2000 most common words
    43.3 of words are in the 5000 most common words
    50.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 18
    Total number of words is 2762
    Total number of unique words is 1715
    29.1 of words are in the 2000 most common words
    41.9 of words are in the 5000 most common words
    48.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 19
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1837
    28.5 of words are in the 2000 most common words
    42.3 of words are in the 5000 most common words
    50.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 20
    Total number of words is 2952
    Total number of unique words is 1745
    30.6 of words are in the 2000 most common words
    43.8 of words are in the 5000 most common words
    50.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 21
    Total number of words is 2899
    Total number of unique words is 1813
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    40.4 of words are in the 5000 most common words
    47.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 22
    Total number of words is 2804
    Total number of unique words is 1692
    27.9 of words are in the 2000 most common words
    39.3 of words are in the 5000 most common words
    47.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 23
    Total number of words is 2936
    Total number of unique words is 1715
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    48.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 24
    Total number of words is 2940
    Total number of unique words is 1666
    28.0 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 25
    Total number of words is 2940
    Total number of unique words is 1705
    30.3 of words are in the 2000 most common words
    43.3 of words are in the 5000 most common words
    50.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 26
    Total number of words is 2892
    Total number of unique words is 1840
    27.4 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 27
    Total number of words is 2928
    Total number of unique words is 1711
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.9 of words are in the 5000 most common words
    47.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 28
    Total number of words is 3028
    Total number of unique words is 1793
    31.4 of words are in the 2000 most common words
    42.9 of words are in the 5000 most common words
    49.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 29
    Total number of words is 3007
    Total number of unique words is 1807
    29.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    47.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 30
    Total number of words is 3070
    Total number of unique words is 1785
    28.7 of words are in the 2000 most common words
    41.0 of words are in the 5000 most common words
    48.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 31
    Total number of words is 3021
    Total number of unique words is 1916
    27.0 of words are in the 2000 most common words
    39.1 of words are in the 5000 most common words
    46.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 32
    Total number of words is 2981
    Total number of unique words is 1848
    30.8 of words are in the 2000 most common words
    44.1 of words are in the 5000 most common words
    50.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 33
    Total number of words is 3039
    Total number of unique words is 1886
    28.1 of words are in the 2000 most common words
    40.1 of words are in the 5000 most common words
    48.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 34
    Total number of words is 2892
    Total number of unique words is 1713
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    39.1 of words are in the 5000 most common words
    45.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 35
    Total number of words is 3073
    Total number of unique words is 1897
    27.4 of words are in the 2000 most common words
    40.1 of words are in the 5000 most common words
    47.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 36
    Total number of words is 3000
    Total number of unique words is 1810
    27.3 of words are in the 2000 most common words
    39.5 of words are in the 5000 most common words
    47.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 37
    Total number of words is 2922
    Total number of unique words is 1751
    27.9 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 38
    Total number of words is 2910
    Total number of unique words is 1741
    26.0 of words are in the 2000 most common words
    37.9 of words are in the 5000 most common words
    44.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 39
    Total number of words is 1792
    Total number of unique words is 1162
    30.5 of words are in the 2000 most common words
    43.0 of words are in the 5000 most common words
    50.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.