Demokrasinin Kilit Taşı - 19

Total number of words is 2846
Total number of unique words is 1837
28.5 of words are in the 2000 most common words
42.3 of words are in the 5000 most common words
50.3 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
olmadığımızı ispat için hepimiz elimizden geleni şuursuzca yapıyoruz."
İstanbul'da ve Kocaeli'nde Sıkıyönetim ilan edilmişti. Bu
ortamda Kurultay hazırlıkları da sürüyordu. 3 Temmuz günü toplanan CHP
20'nci Kurultay'ı, yapısı açısından, son yılların kurultaylarına göre
değişikti. İnönü'yle uyum içinde görünen bir Genel Merkez, örgüte hakim
olmuş ve Kurultay ona göre hazırlanmıştı. Ecevit ekibi, çok rahat bir
zafer kazandı o gün.
1950'den beri yapılan Kurultaylarda, hep karma bir parti
Meclisi kurulurken, bu kere, "Merkez Listesi", dernekçiler deyimiyle;
"Tulum" çıkarmıştı.
Eskiden beri gelenek olan, sadece çarşaf liste kullanmak,
adetinin dışına çıkılmış, basılı özel listeler kullanılmıştı. Bu sistemi
isteyen Genel Merkez idi. Paşa'nın ısrarı olmasa, ayrıca bir "Çarşaf
Liste" bile basılmayacaktı. Sonunda hazırlanan Çarşaf Liste ise, Kurultay
salonuna çok geç getirildi ve bu yüzden de hiç etkisi olmadı. Seçilen
Parti Meclisi, bazılarına göre bir hizip meclisiydi. "Hizipten" olmayan ve
Paşa'nın zoru ile listeye alınan Kemal Satır'la, Kemal Demir, bir gün
sonra istifa ettiler.
Kimilerine göre bu sonuç, bir hizbin kazanması değil ,
"Partinin yeni atılımları ve kendi kendini yenilemesi sürecinde bir
entegre duruma gelişi" idi. Bende buna inananlardandım. Bana göre CHP,
1950'den 1970 yılına kadar geçen bu yirmi yıllık politika kesitinde, bir
yandan yelpazade sol kanattaki yerine yerleşmeye çalışıyor, bir yandan da,
henüz çok genç olan demokratik hayatımızın sistem olarak gelişebilmesi
için çabalar harcıyor, devleti ve toplumu kollayarak, izleyerek hala en
büyük rolü oynuyordu.
Genel Başkan'ın önderliğinde, Genel Sekreter'in çalışmaları
"ortanın solu"nu kitlelere taşımaları, anlatmaları iyi sonuçlar veriyordu.
Ben de bu uğranşlara bir ucundan katkı sağlayan, yükselen değerlerin
içinde bir misyonun insanıydım.
Bana göre Ecevit, İsmet Paşa'dan sonra da bu misyonu
sürdürebilme ümidini gösteriyordu. O yetişmekte bulunan, İnönü'nün
rahlesinde ders gören ve lider olabilme yeteneğini ispatlamaya çalışan
Genel Sekreter'di Bize bu görüntüsü içinde güven verirdi. Döneme en
başında imzasını atmış olan Genel Başkan İnönü'nün en büyük yardımcısı
olarak görürdüm onu. Politik kişiliği ile geleceğe dönük olumlu sinyaller
verdiğini konuşurduk aramızda. İnönü'nün ona olan güvencesini sürdürdüğü
faydalı çalışmalarında ilerlediği sürece de onunla birlikte bulunuyorduk.
Eşim Nizamettin son kurultaydaki bu tekdüzelikten huzursuzdu. Parti
meclislerinin kuruluşundaki geleneğe ilk kez uyulmuyor, çok seslilik
yerine, o gün için tek sesli yapıda bir parti meclisi seçiliyordu.
"Partideki denge unsurunun bozulması doğru olmamıştır" diyordu
Merkez Yönetim Kurulu da tabii bu yapıya uygun seçildi. Ben de
girmiştim, ekibin adayı olarak. Bize, "Ecevit Tayfası" demişlerdi. Zaten
Turan Güneş, Kurultay'da konuşurken; "Merkez Yönetim Kurulu'nda Ecevit
tayfasıyız diyen adam benim. Tayfa sözünde elbetteki bir şaka payı vardır,
ama (sözlük) anlamıyla tayfa ne demek ise, bu anlamda Ecevit'in tayfası
olmaya devam edeceğim. Siyasette Ecevit büyük adamdır. Türkiye'nin 600
ilçesini tetkikler yaparak öğreniyor, dolaşıyor." diyor ve "Siyasette
eylem yapan, büyük kitleleri harekete geçiren insandır." biçiminde
anlatıyor ve bu deyimi böylece tescil ediyordu.
Genel Sekreter Ecevit'in Kurultay sonrası örgüte yolladığı
genelgede ise;

"Tükenmez devrimci, büyük insan İnönü'nün önderliği insanlığın
gelişme çizgisinde, ergeç erişmemiz gereken aşamalara, doğal olarak
beklenebileceğinden çok daha erken erişmemizi sağlayacaktır..."
diyordu. Genelge gittiğinde, 1970 yılının 19 Temmuz günü idi. Hiç birimiz,
sekiz ay, sekiz gün sonra (12 Mart 1971 ) bir askeri müdahalenin olacağını
bilmiyorduk. Meğer bu Yirminci Kurultay, Genel Başkan İsmet İnönü'yü seçen
son kurultaymış da haberimiz bile yokmuş.
1. Bölümün Sonu



II. BÖLÜM
AYAK SESLERİ
Ulus Gazetesi'nin muhabirleri, gençlik kolları, milletvekilleri, hepimiz olayları anında duyardık. Sinirlerimiz haber alma konusunda yay gibiydi, gerilmişti. Merkez yönetim kurulu sık sık toplanıyordu, gazetelerin yazdıkları haberler ise, bize göre bir gün sonra bayatlamış olarak çıkardı.
Niğde öğrenci yurdunda, dernek seçimleri sırasında olay çıkmıştı. Bir kısım öğrenci Siyasal Bilgiler Fakültesinden, polislere ateş açmış, polis fakülteyi ve öğrenci yurdunun çevresini sarmıştı. Öğrenciler polisleri yurda sokmamak için direnmişler, “Katil iktidar” diye bağırmışlar ve ateş etmişlerdi.
Patlamalar, tabanca sesleri ve kurşun vınlamaları çevre evlerden duyuluyormuş. Polis, “sis” ve “göz yaşartıcı” bombaları kullanarak binalara girmiş. O sırada nereden haber almışlarsa, komandolarda, olay yerine gelerek polise yardımda bulunmuşlar. Çarpışma sırasında, bazı öğrencilerle üç polis yaralanmış.
27 Ocak 1971 tarihli gazeteler ise, ertesi gün özet olarak şöyle yazıyordu:

"Ellerindeki coplarla fakülte yurduna giren polisler, kız-erkek demeden, önlerine gelen öğrencileri rasgele dövmeye başlamışlar. Olay yerine gelen Fakülte Dekanı Cahit Talas Emniyet Genel Müdürü'nü telefonla aramış, "yurtta yüzlerce öğrenci rasgele coplarla dövülmekte ve polis arabalarına bindirilip götürülmektedir. Sebep nedir, suçlu kimlerdir ?. Nereye götürüyorlar bilmiyorum. Lütfen olay yerine siz gelin, birlikte araşıtıralım. Bu arada bana bile hakaretler yağdırıyorlar"
Beklenen Emniyet mensupları bir türlü gelmemiş, çatışma devam etmiştir. Dekan'ın önünde alnı yaralı bir kız çocuk vardır. Komandolar öğrencileri polis arabalarına sürükleyerek,“Girin Mao'nun piçleri” diye bağırmaktadırlar.
Dekan Talas bu kez Valiyi arar, Vali üniversiteyi ve öğrencileri suçlamaktadır. Neden sonra olay yerine gelen Emniyet 1. Şube Müdürü'nün gözü önünde de öğrencilerin rasgele polis arabalarına doldurulduğunu gören Talas, “Aklıma nereden geldi o şaşkınlıkta bilemiyorum. Eskiden beri tanışırız, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Cihat Alpan Beyi' aradım “Lütfen Cihat Bey, Sayın Cumhurbaşkanımızdan rica ediyorum. Bu olaylara müdahale etsinler diye yalvardım” diyormuş.
CHP Merkez Yönetim Kurulu tahkik için Şeref Bakşık'la, Orhan Birgit'i, gruptan da Reşit İlkeri'i, olay yerine göndermişti. Olaylar söylendiğinden de kötüydü. Durum Genel Başkan'a da iletildi.
Gazetelerde “SBF'' nin bildirisi vardı. “Bütün kararlar çiğnenerek ve suç işlenerek yapılan bir olaydır. ODTÜ yurdunun boşaltılması üzerine resmi kararla Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin yurdunda misafir edilen Pakistanlı ve Kıbrıslı öğrencilerinde aynı muamelelere maruz bırakılmaları, yurttaki görevli personelin, “parmak koparılmaya varıncaya dek” dövülmeleri ve “devlet malının devletin polisi” tarafından talan edilmesi işlenen suçların sadece bir kısmıdır” deniyordu.
Olaylar bütün üniversitelerde vardı. ODTÜ’de, Hacettepe Üniversitesi’nde, Ziraat Fakültesi’nde ve sokakta, her yerdeydi. Doğan Avcıoğlu şöyle yazıyordu

“Faşizme teşne, Anayasa’dan şikayetçi en geri ve işbirlikçi sınıflar iktidardadırlar ve faşizmin en koyusuna doğru yol almaktadırlar. Bundan daha kötüsü, Türkiye’nin koşullarında düşünülemez. Fakat ülkemizin davası, kötülerden en az kötüyü seçme davası değildir. Mazlum ülkeler arasında ilk kurtuluş savaşını veren Türkiyemiz, en geri ve uydu ülkeler safına sürüklenmenin ayıbını silebilmek için, kurtuluş yolunda, 1919 yıllarında olduğu gibi bir sıçrama yapmak zorundadır. Bu büyük kurtuluş sıçramasını yapabilecek miyiz? Uzun vadede iyimser olmakla birlikte, yakın gelecekte bunu başarabileceğimizi sanmıyoruz."
02. 03. 1971/ Devrim
Yön Dergisi'nde de o günlerde aynı paralelde yazılar çıkardı. Bu yazılarda ağırlıklı olarak, “Bağımsız bir Türkiye” yeni bir Kurtuluş Savaşı silkinmesi işlenirdi.
Sokaklara dökülen, olayların içindeki gençler bu gazeteleri kapışıyor, okuyor ve etkisi altında kalıyorlardı. Öğretmenlerin bir kısmı onlarla birlikte idi. Olay liselere de sıçramış Dev-Genç'in uzantısı, “Dev-Lis” kurulmuştu. Analar, babalar pencere önünde okullarından dönen evlatlarını bekler olmuştu. Üniversitelerde boykotlar sürüyor, bankalar soyuluyor. Öğretmenler yürüyor , emekliler yürüyor, sokak yürüyor ve toplum kaynıyordu.
Fısıtlı gazetesi kulaktan kulağa her yeri; dolaşmakta idi. “Olayların arkasında Deniz Gezmiş varmış” , “Deniz Gezmiş ODTÜ’de saklanıyormuş.”, “Ülkücüler (Komandolar) 50 komando kampında eğitiliyor.”, “Devrimcilerse Filistin Kamplarında teröre hazırlık dersleri alıp yetiştiriliyormuş.”
Manisa’nın Börtlüce Köyü öğretmeni Hüseyin Ergun köy bütçesini imzalamadı diye yarı çıplak soyulmuş, üzerine katran dökülmüş, boynuna ip geçirilerek “işte bakın görün bu bir komünisttir” diyerek sokaklarda dolaştırılmıştı.
Toplumdaki bu kargaşanın yanında siyasi partilerin içide rahat değildi. 20. Kurultay sonrası CHP içinde merkez yönetim kurulu ile grup arasındaki geçimsizlik derinleşiyordu. AP'de Bilgiç'ciler sorunu sürüyor. TİP'de ise Mehmet Ali Aybar, Sadun Aren ile Behice Boran grubu çekişiyordu.
Milli Güvenlik Kurulu 4.5 saat süren bir toplantı yapmış, birlikte yemek yemişler, sivil üyelerin ayrılmasından sonrada askerler uzun bir süre birarada kalmışlardı. Başbakan Süleyman Demirel , Kuruldan çıkarken kapıdaki gazetecilere “Bu olayları yapanlar şehir çetesidir, bir gün pişman olacaklar” diyor, İsmet İnönü ise 30 Ocak günü şöyle konuşuyordu ;

“Bazı kimselerin savunmak istediği saldırganlar hiç bir hak tanımayan, cemiyette idare tarzı olarak bildiğimiz kuralların hepsine birden meydan okuyan ihtilalci geçinen insanlardır... Saldırganlar akıllarını başlarına alsınlar, kimseyi kandıramazlar. Ellerini kana bulamasınlar, her kasıt, her yanlışlık nihayet tamir olunur. Kanla biten sonuç ise onarılamaz...özerklik savaş değildir. Üniversite özerkliği, bilim ve düşünce, hiç bir siyasi baskı altında bulunmamasının esası, milletlerin bulduğu bir yasadır. Ama, özet olarak bu kural üniversiteyi silah deposu haline getirmeye müsaade etmez, karşıdır”
diyor, Anayasa'yı, Devleti tahrip etmek isteyen “bağırıcılar”a sesleniyordu.
Bütçe çalışmaları normal senelerde bile çok önemlidir. Siyasi partiler milletvekillerinin Ankara’dan uzaklaşmalarına izin vermezler. Kimi kez oturumlar gece yarısına kadar devam eder ve muhalefetin tenkitlerine, iktidar çokluğu, birtakım savunmalarla cevap verirdi. Genel kuruldaki bütçe muzakerelerinde milletvekilleri, Bütçe Plan Karma Komisyonu'nda yaptıkları gibi, seçmene selam alışkanlıklarını kişisel olarak sürdüremezler. Artık Grup sözcüleri, daha çok partilerinin, seçmene selamını ele alırlardı.
Bu seferki Bütçe müzakerelerinde ise, dönemin bütün özelliği göze çarpmaktadır. Reformların yapılamayışını ve anarşinin önlenemeyişini anlatarak, parlamentodaki muhalefet Hükümeti yerden yere vurmaktadır.
Diyanet İşleri bütçesi görüşülürken olay çıktı. CHP’li Başkanvekili Mustafa Kemal Palaoğlu, Başkanlık Kürsüsündeydi. AP’li İsmail Hakkı Şengüler, "10 yıl - 20 yıl - 30 yıl bu memlekette din düşmanlığı yapıldı. Yavrularımızın taze dimağlarına dinsizlik tohumları ekildi” biçiminde bir konuşma tutturunca, Palaoğlu itiraz etmiş, konuşmayı Atatürk dönemine dil uzatma niteliğinde gördüğü için tavzih istemiş, konuşmacı aynı biçimde devam edincede Atatürk hayranlığı ile ün yapan Başkan Vekili Palaoğlu cübbesini çıkararak genel kurula istifasını vermişti.
O günlerde Meclis'te bir Anayasa tadil teklifi, yeterli imzayı toplayabilmek için elden ele dolaştırılmaktaydı. Teklifte siyasi partilere Hazine'ce para yardımı yapılması ile Milletvekili maaşlarının arttırılması konusu vardı. MYK olarak biz, milletvekilleri maaşları için Anayasa teklifi yapılmasını gerekli görmemiştik. Partilere, Hazine yardımı yapılmasından yanaydık. Ecevit’te “Hazine yardımı olmadan Genel Sekreter olarak parti yönetemem” diyordu.
Bir Mart günü Meclis’te 1971 yılı bütçesi 97 kırmızı oya karşı 230 güven oyuyla kabul gördü. 3 Mart günü Orgeneral Tağmaç Hava Kuvvetleri binasında yüksek rütbeli havacı kumandanlarla bir toplantı yapmıştı. Onların şikayetlerini dinlediği, görüşlerini sorduğu, huzursuz olan kumandanları konuşarak yatıştırdığı haberleri hem basında, hemde Meclis kulislerinde dolaşıp duruyordu.
Eşim Nizamettin, bir koroner spazmı daha geçirmişti. O günlerde doktorumuz ve dostumuz Turan Akyol, bir süre yatak istirahati vermişti. Kerkük asıllı Korgeneral Abdurrahman Ergeç, Nizam'ın çocukluk arkadaşıdır. Sık görüşürdük. Nizam'ı yoklamaya geldiğinde bize Ordunun içinde karışıklık bulunduğunu her an bir şeyler olabileceğini ima etti. Haber önemliydi. Genel Başkan'a ve Genel Sekreter'e ulaştırılmalıydı.“Onların çevreleri geniştir buna benzer haberleri her yönden alırlar” diye düşündük gene de görevimizi yapmalıydık. İsmet Paşa ile ilişkilerimiz o tarihte çok resmi ve mesafeli idi. Genel Sekreteri atlamak olmazdı. Zaten Genel Sekreter, İnönü ile hergün görüşürdü. En doğrusu Ecevit’e söyleyelim, İnönü’ye bildirmeyi o takdir etsin dedik. Öylede yaptık.
Memleket karışıktı, ordu karışıktı. Mart ayının başında Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu diye bildiriler yayınlanmaya başlanmıştı. Bu sırada dört Amerikalı Gölbaşı'ndan kaçırıldı. Karşılığında bütün devrimcilerin serbest bırakılmaları ve yanısıra 40 bin dolar isteniyordu. Serbest bırakılanlara soruşturma da yapılmayacaktı. Bu bildirilerle Devlete karşı meydan okunuyordu. İsmet Paşa; ”Tarihimiz böyle örneklere tanık değildir” diyor; özetle kaçırılanların kıllarına dokunulmaksızın salıverilmelerini istiyordu.
Teröristlerin verdikleri süre tamamlandığında 4 Amerikalı’yı sakladıkları Kavaklıdere’deki bir apartmandan serbest bıraktılar.
Nizam’a yatak istirahati iyi gelmişti. Doktoru 2-3 gün sonra normal hayata ve işlerine dönebileceğini söyleyince hele, hele elektrosu da normal görüntü verince çok sevinmiştik. Ben ve Nizam'ın iki kız kardeşleri, Emel ve Gülderen, ona çok iyi bakmıştık. Doktoru Turan Akyol; stresten uzak durmasını söylemişti. Sokağın ve toplumun yaşadığı çeşitli olayların arasında, hele eşi de aktif politikanın tam ortasında ise, bir insan stresten nasıl uzak durabilirdi?
Zaten kendiside politikanın içinde değil miydi. Telefonun başının ucundan kaldırılmasına bile razı olmamıştı. Yattığı yerde bütün gazeteleri okuyor. Rüzgarlı Sokak'taki arkadaşlarla konuşuyor. Yorumlar yapıyordu. Asıl politikanın proto tipi oydu. Hayatımız yanlızca evde değil politikanın içinde de yanyanaydı ve özdeşleşmişti.

Mart'ın Onikisi
Sabahları Ecevit genellikle Rüzgarlı Sokak'ta merkezdeki odasında bulunurdu. Bende MYK üyesi olarak her sabah merkeze uğramayı adet edinmiştim. O sabahta içimde Nizam'ın iyileşme sevinci gidip partideki haberlere bir kulak kabartayım dedim. Binanın kapısında Ecevit’le karşılaştım. Yanında Turan Güneş vardı. Parti arabası hazırlanmış onu bekliyordu. Arabaya binmek üzereyken Nizam'ı sordular, “iyileşmesine sevindik” dediler. Adana'ya gidiyorlarmış. “Ortalık çok karışık keşke ayrılmasanız. Ergeç Paşa'nın sözedişlerini Genel Başkana iletebildiniz mi?” diye soracak oldum. Ecevit sinirliydi. “Nermin Hanım ne yapalım yani biz parti çalışmasını durduramayız” gibilerde bir şeyler söyledi ve arabaya bindi.
Ecevit’in son zamanlarda bana böyle sinirli cevaplar vermesine üzülüyordum. Arada sırada başkalarına da yapıyormuş. “Üzülme" derlerdi "Adam büyük yük altında; hem bu hareket sana mahsus değil, hepimize böyle davranıyor zaman zaman.” Merkezde biraz oyalanıp eve döndüm.
Nizam uzanmış müzik dinliyordu, radyodan. Önünde gene gazeteler vardı. Radyo sustu, 13 bülteninin ilk haberi bir muhtıra idi. Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç'ın ve Kuvvet Komutanlarının imzasını taşıyordu. Cumhurbaşkanı ile TBMM.’ye hitaben yazılmıştı.

1- Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatıyla, yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyetiinin geleceği ağır bir tehlike içine itilmiştir.
2- Türk Milletiinin sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetlerin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla Meclislerimizce değerlendirilerek, mevcut anarşik durumu giderecek ve anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektidir.
3- Bu husus süratle tahakkuk ettirilmediği takdirde Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyetini korumak ve kollamak görevini yerine getirerek idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır.Bilgilerinize.”

Nizam “Eyvah koptu” dedi, yataktan fırladı ve pantalonunu giymeye başladı.

– “Nereye gidiyorsun?”
– “Bir gidip Pembe Köşk'e bakacağım. Sen kal”

dedi ve çıktı. Arkasından “gel, ben gideyim, sen hastasın” diye sesleniyordum. Duymadı bile. Gözümün önünde 27 Mayıs sabahı tankların pencere önünden sıra sıra geçişleri canlanıyordu. Ama bu bir muhtıra el koyma değil ki, Meclis feshedilmiyor, partiler kapatılmıyor, Anayasa yürürlükte diye düşündüğümü anımsıyorum.
Pembe Köşk'te Paşa'nın yanında, Kemal Demir, Necdet Uğur, Metin Toker varmış. Telefonlarla haber almaya çalışılıyormuş. Paşa'nın merak ettiği ordunun içindeki durummuş. Israrla, Birinci, İkinci ve Üçüncü Ordu'nun durumlarını araştırıyormuş. O sırada odanın kapısı açılmış sapsarı bir yüzle Ecevit içeri girerken “Paşam karşı çıkmamız gerekiyor” diye konuşmuş. Nizam, “benim anladığım Paşa eski bir kumandan olarak önce ordunun içine bir teşhis koymaya çalışıyordu. Birinci derecede sorumlu kişilerin arasında daha fazla bulunmama bilinciyle izin isteyerek oradan ayrıldım, işte durum böyle” demişti. Çok sonraları Ecevit, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki röportajında, Altan Öymen’e o günü anlatırken; ”yolda gözlerimin yaşardığını hatırlarım, birdenbire demokrasiye ve ortanın solu hareketine verdiğimiz bütün emeklerin yok olacağı kaygısını duydum” demişti
Başta İnönü olmak üzere herkes partide aynı kaygıları duyuyordu. Herkes şaşkındı, üzgündü, suskundu. Başbakan Süleyman Demirel aynı gün istifasını verdi. Yeni hükümet kurulana dek görevi sürecekti.

12 Mart ve Meclis
Millet Meclisi Genel Kurulu’na girdiğimde kürsüdeki Başkanvekili Fikret Turhangil'di. Oturum açıldı: “Bir sunuş var” diyerek muhtırayı okutmaya başladı. Gözüm sağ balkondaki şeref locasına ilişti, orada yanlız başına oturan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Cihat Alpan’dı. Demokratik Parti Grup Başkanvekillerinden Hasan Korkmazcan; “Muhatap değiliz” diye bağırdı oturduğu yerden. Başkan,“Muhatap parlamentonun kendisidir, okunacak ve zapta geçireceğim.”
Biz CHP’liler Başkan'a, “Hükümet nerede” diye soruyorduk. AP sıralarından, “Oku...Oku” sesleri yükseliyordu. Meclis Genel Kurulu’nda usulden olmayan bir diyalogtur başlamıştı. Milletvekilleri oturduğu yerden söz almadan konuşuyorlar, bağırıyorlar, Başkansa onları cevaplıyordu. Tam bir kargaşa süregeliyordu. Mesajın okunması bittiğinde Bağımsız İçel Milletvekili Celal Kargılı’nın tek başına bir alkış tutturduğu görüldü. Demokratik Parti'den Kadri Erogan yerinden kalkıp kürsünün önüne yürüdü. “Sayın Başkanım söz istiyorum. Müzakere açılsın, aksi halde, parlamento manevi eza altında bulunduruluyor anlamı çıkar.”Başkan “Size hak vermemek mümkün değil ancak, usul açısından, iç tüzük açısından burada yaptığımız sadece bir sunuştur. Biliyorsunuz, sunuş üzerinde müzakere açılmaz" diyerek gündemdeki diğer maddelere geçmişti.
Tam o sırada Genel Kurula; CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün yanında Bülent Ecevit, Necdet Uğur ve Orhan Birgit ile birlikte girdikleri görüldü. Sessizce yerlerine geçip oturmuşlardı. İçimden şöyle düşünmüştüm, “Bu ince bir davranış tarzı. Galiba muhtırayı dinleyerek muhatap olmamayı yeğlemişlerdi. Bu bir çeşit pasif direniş gibi bir şeydi”. Tesadüf bu ya gündem gereği İstiklal Marşı’nın kabul edilişinin 50. yılını kutlama maddesi de sıradaydı. İstiklal Marşı şiir olarak Başkan tarafından ayakta okunuyordu. Milletvekilleri de ayağa kalkarak ezberden ona katıldılar.
Ne muhtıra okunurken, ne de İstiklal Marşı sırasında Hükümet üyelerinden kimseyi görememiştik. Sanki bir parlamento oyunu oynarmışız gibi geliyordu bana. 12 Mart'ın ayak sesleri çoktan beridir duyuluyordu da galiba kapıyı yeni açmıştı. Perde kalkmış, sahnede biz vardık ve parlamentoculuk oyununu oynuyorduk. Oyunu ne kadar güzel oynasak da parlamentonun kişiliğindeki özü bir türlü ortaya çıkaramıyorduk.
Silahlı Kuvvetler, polis, jandarma alarmda idi. Bu durum Hükümet kuruluncaya kadar sürecek deniliyordu. İsmet İnönü, “Bütün dikkatim demokratik rejimin işlemesi üzerinedir” dedi. Başka yorum yapmadı.
Bir gün sonra, Deniz Gezmiş’in Sivas’da yakalanması önemli bir haberdi. Diğer partilerin hükümetle ilgili görüşleri de belirmeye başlamıştı. Demokratik Parti; seçim değil, güçlü bir hükümet, Güven Partisi ise, bağımsız bir başbakan ve milli beraberlik hükümeti istiyordu. AP elinden iktidarın alınmış olmasına rağmen, kurulması muhtemel bir hükümet içinde de dışında da olsa destekleme temayülü gösteriyordu.
Bizim Merkez Yönetim Kurulu, başta İnönü olmak üzere, muhtıraya karşı çıkılmasından yanaydık. 14 Mart günü Süleyman Demirel, “Müşterek yönetim kurullarını topladı. Toplantı gizli yapılıyordu. Dışarı sızan haberde ise Süleyman Bey, “Sabırlı olmak gereklidir, duygusal davranılmamalıdır” işareti vermiş, bir söylentiye göre de Isparta usulü, “Ayağımıza bir diken battı onu çıkaracağız” demişti.

CHPinin Olaya Bakışı
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütün üst kurulları olaya olumsuz bir gözle bakıyorduk. 15 Mart Pazartesi günü Genel Başkan İnönü, CHP’nin ortak grubunu topladı. Yorgundu. Bir konuşma yaptı, özet olarak,

“Biz ordu müdahalesi olur diye hiç bir zaman düşünmedik. Hiç birisi ile, hiç bir münasebetimiz yoktur. Aşırı uçlar, parlamento hayatına bir ordu müdahalesi ile nihayet verilmesini teşvik etmişler, her surette tahrik etmeye çalışmışlardır. Bunların bazıları açıktan aşırı sağcı veya aşırı solcu olarak bilinmektedir. Bunlar aşırı fikirlerinin tatbik edileceği zaman gelmiştir diye adeta sevinçten uçmaktadırlar. Tahmin olunabilir ki bu kadar yakından ordu hareketini takip eden ve onun icraatını bu kadar tasvip eden insanların ordu ile daha da çok münasebet aramış olmaları da mümkündür.....”
Genel Başkan düşüncelerini şöyle bağlıyordu:

“Sayın Cumhurbaşkanı bize fikirlerinizi söyleyin demiştir. Kendilerine sunmadan önce yarın fikirlerimizi tekrar sizinle görüşeceğim. Şimdiden söyleyebilirim ki parlamento böyle bir baskı altında kaldıktan sonra artık görevini yapacak halde değildir. icranın emri altında bulunan kumandanların takdir edeceği veya tenkit edeceği ölçüye göre hükümetler kalacak veya kalmayacak, böyle bir düzen demokratik düzen değildir. Demokratik düzenin bir an önce avdet etmesi için Sayın Cumhurbaşkanına yapacağımız teklif, geçici bir hükümetin kurulmasıdır. Bu hükümet asayişi muhafaza etmekle görevli olsun, seçimi uygulama görevini de yerine getirsin. Benim bulabildiğim yol, budur.”
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Demokrasinin Kilit Taşı - 20
  • Parts
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 01
    Total number of words is 2766
    Total number of unique words is 1733
    28.6 of words are in the 2000 most common words
    41.5 of words are in the 5000 most common words
    48.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 02
    Total number of words is 2751
    Total number of unique words is 1773
    28.1 of words are in the 2000 most common words
    39.9 of words are in the 5000 most common words
    47.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 03
    Total number of words is 2912
    Total number of unique words is 1925
    29.4 of words are in the 2000 most common words
    41.4 of words are in the 5000 most common words
    48.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 04
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1834
    28.9 of words are in the 2000 most common words
    42.4 of words are in the 5000 most common words
    49.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 05
    Total number of words is 2866
    Total number of unique words is 1813
    29.5 of words are in the 2000 most common words
    41.6 of words are in the 5000 most common words
    49.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 06
    Total number of words is 2863
    Total number of unique words is 1758
    28.9 of words are in the 2000 most common words
    40.7 of words are in the 5000 most common words
    49.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 07
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1790
    29.2 of words are in the 2000 most common words
    41.0 of words are in the 5000 most common words
    48.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 08
    Total number of words is 2894
    Total number of unique words is 1875
    28.6 of words are in the 2000 most common words
    41.6 of words are in the 5000 most common words
    48.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 09
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1853
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    48.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 10
    Total number of words is 2882
    Total number of unique words is 1823
    30.2 of words are in the 2000 most common words
    42.5 of words are in the 5000 most common words
    49.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 11
    Total number of words is 2850
    Total number of unique words is 1850
    29.1 of words are in the 2000 most common words
    41.3 of words are in the 5000 most common words
    48.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 12
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1855
    27.6 of words are in the 2000 most common words
    39.3 of words are in the 5000 most common words
    46.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 13
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1794
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    39.4 of words are in the 5000 most common words
    46.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 14
    Total number of words is 2916
    Total number of unique words is 1735
    29.8 of words are in the 2000 most common words
    43.1 of words are in the 5000 most common words
    51.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 15
    Total number of words is 2837
    Total number of unique words is 1827
    28.8 of words are in the 2000 most common words
    42.6 of words are in the 5000 most common words
    49.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 16
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1785
    31.8 of words are in the 2000 most common words
    45.3 of words are in the 5000 most common words
    53.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 17
    Total number of words is 2838
    Total number of unique words is 1848
    29.8 of words are in the 2000 most common words
    43.3 of words are in the 5000 most common words
    50.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 18
    Total number of words is 2762
    Total number of unique words is 1715
    29.1 of words are in the 2000 most common words
    41.9 of words are in the 5000 most common words
    48.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 19
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1837
    28.5 of words are in the 2000 most common words
    42.3 of words are in the 5000 most common words
    50.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 20
    Total number of words is 2952
    Total number of unique words is 1745
    30.6 of words are in the 2000 most common words
    43.8 of words are in the 5000 most common words
    50.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 21
    Total number of words is 2899
    Total number of unique words is 1813
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    40.4 of words are in the 5000 most common words
    47.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 22
    Total number of words is 2804
    Total number of unique words is 1692
    27.9 of words are in the 2000 most common words
    39.3 of words are in the 5000 most common words
    47.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 23
    Total number of words is 2936
    Total number of unique words is 1715
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    48.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 24
    Total number of words is 2940
    Total number of unique words is 1666
    28.0 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 25
    Total number of words is 2940
    Total number of unique words is 1705
    30.3 of words are in the 2000 most common words
    43.3 of words are in the 5000 most common words
    50.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 26
    Total number of words is 2892
    Total number of unique words is 1840
    27.4 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 27
    Total number of words is 2928
    Total number of unique words is 1711
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    40.9 of words are in the 5000 most common words
    47.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 28
    Total number of words is 3028
    Total number of unique words is 1793
    31.4 of words are in the 2000 most common words
    42.9 of words are in the 5000 most common words
    49.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 29
    Total number of words is 3007
    Total number of unique words is 1807
    29.4 of words are in the 2000 most common words
    40.8 of words are in the 5000 most common words
    47.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 30
    Total number of words is 3070
    Total number of unique words is 1785
    28.7 of words are in the 2000 most common words
    41.0 of words are in the 5000 most common words
    48.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 31
    Total number of words is 3021
    Total number of unique words is 1916
    27.0 of words are in the 2000 most common words
    39.1 of words are in the 5000 most common words
    46.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 32
    Total number of words is 2981
    Total number of unique words is 1848
    30.8 of words are in the 2000 most common words
    44.1 of words are in the 5000 most common words
    50.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 33
    Total number of words is 3039
    Total number of unique words is 1886
    28.1 of words are in the 2000 most common words
    40.1 of words are in the 5000 most common words
    48.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 34
    Total number of words is 2892
    Total number of unique words is 1713
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    39.1 of words are in the 5000 most common words
    45.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 35
    Total number of words is 3073
    Total number of unique words is 1897
    27.4 of words are in the 2000 most common words
    40.1 of words are in the 5000 most common words
    47.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 36
    Total number of words is 3000
    Total number of unique words is 1810
    27.3 of words are in the 2000 most common words
    39.5 of words are in the 5000 most common words
    47.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 37
    Total number of words is 2922
    Total number of unique words is 1751
    27.9 of words are in the 2000 most common words
    39.6 of words are in the 5000 most common words
    46.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 38
    Total number of words is 2910
    Total number of unique words is 1741
    26.0 of words are in the 2000 most common words
    37.9 of words are in the 5000 most common words
    44.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Demokrasinin Kilit Taşı - 39
    Total number of words is 1792
    Total number of unique words is 1162
    30.5 of words are in the 2000 most common words
    43.0 of words are in the 5000 most common words
    50.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.