İnce Memed - 2 - 32

Общее количество слов 3377
Общее количество уникальных слов составляет 1673
35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
büyük köprüyü görünce koşmaya başladı. Bentler köprünün altındaydı.
Pişmanoğlu Savranun suyunu buradaki bentlerle kesmişti. Kalabalık geldi,
bentlerin başında durdu, geldi durdu, geldi durdu. Çıt çıkmıyordu. Gelenler
geliyor, gözlerini bentlerin üstündeki güllenmiş sulara dikiyor bekliyordu.
Birden hiçbir şey olmamış gibi kalabalık ağır ağır suya indi. Bir anda da
ortalık karıştı. Suyun içinde insandan başka bir şey gözükmedi bir süre.
Kalabalık açıldığı zaman bentlerin yerinde en küçük bir şey, bir taş, bir tahta, bir
çalı bile kalmamıştı. Kalabalık kapkara bir kapanmış, bir açılmıştı.
Sular aşağı doğru çağlıyordu. Suların çağlamasıyla birlikte de bir sevinç
gümbürtüsü koptu kalabalıktan. Sesler öylesine gürdü ki, kasaba sarsıldı, titredi.
Çağlayıp aşağı akan sularla birlikte aşağı doğru köylüler de aktılar, sonra toptan
suya eğilip köpüklenen akan sudan içtiler. Suyla birlikte aşağılara iniyorlardı. Bir
zaferin deli sarhoşluğundaydılar. O kadar gülüyorlar, eğleniyorlar, o kadar
gürültü yapıyorlardı ki, kimse kimsenin ne dediğini anlamıyordu. Kulakları sağır
gibi olmuştu.
Çağlayıp akan su böyle birkaç kilometre aynı hızla aşağılara indi, sonra
yavaşladı durdu. Suyun yatağı, insan bacağı girecek kadar binlerce yarıkla
yarılmıştı. Sular geliyor yarıklara doluyor, yarıkları doldurduktan sonradır ki
akıyor, başka bir yarığa gelince gene duruyor, onu dolduruyordu. Kalabalık
gözünü dikmiş yürümeyen, akmayan bu lanet suyu izliyordu. O gece uyumadan
sabaha kadar suyun başını beklediler. Su akşamdan sabaha kadar ancak bin, bin
beş yüz adımlık bir yol alabilmişti.
Su geliyor, geliyor, hooor diye gürültülerle yarıklara doluyordu.
Kasabalılar işin aslını anlayınca sevinç içinde dışarı fırladılar, onlar da geldiler,
durmadan gelip yarıkları dolduran, akmamakta ayak direyen suyun başına
birikiştiler. Köylüler gibi gözlerini suya dikip beklediler.
Kaymakam o kadar korkmuştu ki, haberi alınca çok öfkelendi:
Bunların hepsini tevkif etmeli, diye bağırdı. Ali Safa Beyin can attığı bir şeydi
bu, Kaymakamı kışkırttı. Yalnız Yüzbaşı Faruk buna razı gelmedi. Adamlar
susuz kalmış, gelmiş bir kişinin bendini bozmuştu. Bunda ne vardı?
Ali Safa Beye göre bu bir ayaklanmaydı. Köylü ayaklanmış, kasabanın üstüne
yürümüştü.
Bunlar, bu hareket cezasız kalırsa, çok ağır bir şekilde cezalandırılmazsa,
neticede çok büyük hadiseler olur. Bu bir ayaklanmadır. Bu harekete katılan
bütün köylüler tevkif edilmelidir, diye ayak diretti.
Savcı orada öyle duruyor, söze hiç karışmıyordu. Ali Safa Bey onu köşeye


çekti, kulağına bir şeyler söyleyip eline şişkin bir zarf tutuşturdu.
Biraz sonra savcı:
Bunların hepsini tevkif için mahkemeye yazıyorum, dedi. "Az sonra tevkif için
karar çıkacaktır."
Yargıcın koluna girdi, dışarıya çıktılar.
İkinci günün ikindisiydi. Garbi yeli esiyor, ortalığı toza boğuyordu. Bir bölük
candarma, başlarında Yüzbaşı Farukla geldi, gözlerini yarıklara dolan, bir türlü
ilerlemeyen suya dikmiş kalmış bekleşen köylülerin üstüne, havaya ateş
etti. Köylüler biribirlerine sokuluştular. Candarmalar bir daha ateş etmek
gerekliliğini duymadılar. Köylüleri toparladılar candarma komutanlığının
avlusuna doldurdular. Orası almadı camiye, cami avlusuna doldurdular. Orası da
almadı, Ala Camiye götürdüler... İlkokula, Ermeni örenine doldurdular.
Kasabanın boş avluları köylülerle doldu taştı. Başlarında birer ikişer candanna,
sıcağın alnında aç susuz piştiler. Susuzluktan, açlıktan kıvranan köylülere kimse
yaklaşıp bir damla su, bir lokma ekmek veremiyordu.
Bu sırada Ali Safa Bey durmuyor, Vayvaylılara haber üstüne haber yolluyordu:
"Köyümü bırakır giderseniz sizi affettiririm, yoksa Hükümete isyan bayrağı
açtığınızdan dolayı ileri gelenleriniz asılacak, ötekiler de on beşer yirmişer yıl
hüküm giyecektir."
Köylüler birkaç gün daha direttiler, razı gelmediler. Ama açlık, susuzluk öyle
bir hal aldı ki susuz çocukların bağrışları, kadınların inlemeleri sabaha kadar
kasabayı çınlattı. Bu çığrışmalara dayanamayan kasabalılar sabaha karşı
mahpuslara su, ekmek verdiler.
Koca Osman Ali Safanm karşısına çıkmadı.
Ölürüm de o herifin pis yüzüne bakmam, diyordu.
Dahası yarası iyi olmayan boynu uzun Seyfali, Koca Osmanm oğlu Hüsam, bir
de Veli, Safa Beyin konağına gittiler. Savcı, Kaymakam da "oradaydı. Kafayı
çekiyorlardı. Gittiler, köşeye bir sedirin üstüne oturup terbiyelice iki ellerini
dizlerinin üstüne uzattılar, öyle durdular. Başlan önlerindeydi.
Savcı:
Siz, dedi, "çok kötülük yaptınız Ali Safa Beye. Zulmediyorsunuz adama."
Seyfali:
Haşa, diye ayağa kalktı. Başı tavana değiyordu.
Savcı:
Sus! dedi, "Otur yerine. Daha bu gece sizden beş delikanlı Safa Beyin çiftliğini
yakarken yakalandı."
Ah Safa Bey söze karıştı:


Deli Muslu, öteki birisinin adı da Süleyman. Beş kişi, dedi. "Benden ne
istiyorsunuz arkadaşlar, ben ne yaptım size?"
Seyfali ayağa kalktı:
Bırakın bizi, Vayvayı bırakıp gideceğiz. İskandan beri baba toprağımızı... Ne
yapalım, kader böyle imiş, dedi, sesi ağıt söyler gibiydi. "Baba toprağımızı..."
Ne zaman? diye heyecanla sordu Ali Safa Bey.
Gene ağıt söyler gibi bir sesle:
Hemen, dedi Seyfali. "Bizi bırakır bırakmaz. Başımızı alıp gideceğiz."
Savcı:
Haydi gidin öyleyse, yarın sabah serbestsiniz, dedi.
Köylüler çekildiler gittiler ve sabahleyin erkenden de bırakıldılar.
Vayvaylılar dilleri boğazlarına akmış, suskun, köylerine dönerlerken Savrun
çayı boyunca yürüdüler. Su ancak Amberinarkı köyüne kadar yürümüştü.
Amberinarkmm altında su daha hooor diye yarıkları dolduruyordu.

55

Kafasındaki sarı pırıltı genişledi, çoğaldı, iplik iplik uzaklardan geldi, sağıldı,
sonsuz bir hızla döndü, savruldu, kıvılcımlandı, saçıldı, sonra da derinden derine
balkıdı.
Çok sıcak vardı. Memed çayın kuru yatağına baktı, incecik bir su gelmiş
yarıklara sessiz doluyordu. Demek Vayvay köyü göç ediyor ha, diye düşündü. O
çelik ışıltısı gene geldi gözlerine oturdu, gözbebeklerine çakıldı kaldı. Koca
Osman, Seyran, boynu uzun Seyfali, güzel gözlü Ferhat Hoca, inatçı Yobazoğlu,
Kamer Ana, Selver Gelin geldi gözlerinin önüne. Demek artık bunların hepsi
Vayvayı bırakıp gideceklerdi. Ya da çoktan çekip gitmiş, Vayvay köyünü
bomboş bırakmışlardı. Seyran da iki gündür uğramamıştı. Son geldiğinde de söz
söylememiş, ama öylesine bir gücengin bakmıştı ki, Memedi iliklerine kadar
ürpertmişti. Yenilmişlik, yılgınlık damgasını Seyranın da alnına vurmuştu. Er
geç onu da çürütecekti.
Topal Ali orada duruyor, topal ayağını altına çekmiş, söğüt dalından bir tuhaf
bir düdük yapıyordu. Köse Halilse çayın kıyısına gitmiş, suların yarıkları
dolduruşunu seyrediyordu.


Ali neden sonradır ki başını kaldırdı Memedin yüzüne baktı, bakar bakmaz da
gözlerindeki ışıltıyı gördü. Yüzünden sevinçle acı, gülmekle ağlamak arası bir
hava geldi geçti. Memed kalktı oraya gitti, Alinin yanı başında durdu. En dost
bakışlarla ona baktı. Elini de omuzuna koydu. Bir süre kaldırmadı. Sonra
çardağa gitti, bohçasını yatağın altından çekti aldı. Üstündeki şalvarı mintanı
çıkardı bir yana koydu, kendi giyitlerini de çabucak, göz açıp kapayıncaya kadar
giyindi. Tabancasını, hançerini, dürbününü taktı, fişekliklerini bağladı.
Filintasını omuzuna astı, üstüne de sırmalı Maraş abasını geçirdi. Fesini elinde
bir süre evirip çevirdikten sonra giymeyip abasının içindeki cebe koydu.
Çorapları dizine kadardı. Ayakkabısı kurumuş, azıcık sıkıyordu ama açılırdı.
Şimdi kılığı Çukurovaya nasıl gelmişse öyleydi.
Topal Alinin önüne geldi durdu. Gözlerindeki parıltı daha parlayıp büyümüştü.
Kafasındaki sarı ışık seli durmadan akıyor, yarıklara doluyor, balkıyordu.
"Sağ kalsa da, bin yıl yaşasa da bu korku Hamzayı iflah etmez. Efendime
söyleyim hiç etmez. Böyle bir korku hangi adamın kanma girmiş, yüreğine
işlemişse, o adam bitmiştir arkadaş. Efendime söyleyim, dağdan taştan uçan
kuştan can umuyordu Hamza. Üstünde bir kuş kanadı görse, bir arı vızıltısı
duysa sıçrayıp ayağa kalkıyor, Memed geliyor, diye bağırarak dışarı uğruyordu.
Sonunda evlere, damlara, köye sığamaz oldu. Dağlara düştü. Her gün bir
mağarada, bir kovukta saklanıyordu. Gidiyor kovuğun en karanlık yerine
gizleniyor, yemek yemeden, su içmeden, uyumadan orada büzülüp kalıyor,
birden sıçrayıp dışarıya fırlıyor, 'geliyor Ali, beni kurtar, geliyor,' diye var
gücüyle bağırıyor, bana sarılıyordu. Böyle böyle, günlerce Alidağmda bir kovuk,
bir tek mağara koymadık, dolaştık. Senin Çukurovaya indiğini bir çobandan
duyduğu sabahı tarif edemem. Bir seviniyor, bir seviniyordu dille anlatılamaz.
Bayağı yüreğim acıdı Hamzaya."
Yüreğin mi acıdı Hamzaya? diye sordu Memed.
Vallahi yüreğim acıdı dedi Topal Ali. "Duruyor duruyor, o Çukurovadan sağ
çıkamaz diyordu, Çukurova eşkıyanın ölüm fakıdır. Kurtulsa bile yarı canlı
kurtulur, burada da benim elime düşer, ben de İnce Memede hiçbir şey yapmam.
Canını bağışlarım, iki de köyümü ona veririm, o da benim canımı bağışlar,
diyordu. Başını yastığa koyar koymaz uyudu, üç gün uyanmadı, uyanır uyanmaz
da beni çağırdı, çabuk ol Ali, dedi, çabuk çabuk ol, bin benim atıma hemen in
Çukurovaya, yardım et Ali Safa Beye, Yüzbaşıya, sen olmazsan onun izini
kimse sürüp de koca Çukurovada bulamaz... İnce Memedi, o şeytanı... Ata
bindim geldim Çukurovaya, Ali Safa Beyin evine indim. Böyle böyle dedim,
Hamza Ağanın selamı var, mübarek ellerinden öpüyor. Bey beni çok sevdi,


günlerce yanından ayırmadı, beni padişah konuklar gibi konukladı. Bana
izciliğin sırrını anlattırdı durdu. Sonunda ben ona, Bey ağam, dedim, ben buraya
vazifeyle geldim, gideyim de şu İnce Memed mendeburunun izini süreyim de
size şu iflahsızı yakalattırayım. O sağ oldukça bize rahat yok, dedim. İşte
geldim, hem de efendime söyleyim ki, şu İnce Memed rezilinin izini de sürdüm
buldum."
Memedin yüzünü Ali hiç böyle acılı, kaya gibi de sert görmemişti. Gözlerine
çakılmış kalmış çelik ışıltısını da böyle görmemişti.
İkindiyi geçiyordu. Uzakta, güneyde, Akdenizin üstünde ak yelken bulutları
usul usul kabarıyor, göğe doğru yükseliyordu. Az sonra sert bir garbi yeli dalgası
geldi, ortalık birazıcık serinledi. Sonra durdu. Bir süre durdu esti, esti durdu.
Sonra yelken bulutları iyice kabarıp yükseldiler, yükseldikçe de ışıklanıyor,
büyüyorlardı.
Derken garbi yeli bütün hızıyla başladı, tozu dumana kattı. Toz direkleri yer
yer yollarda patladı, güneyden Toroslara doğru akmaya başladılar.
Memed, Topal Alinin elini tuttu, gözlerini de gözlerinin içine dikti sustu.
Ali:
İyi, dedi kendi kendine konuşur gibi.
Memed:
Ben Vayvaya bir uğrayacağım...
Ali:
Öyleyse seni kasabanın dışında beklerim, dedi. "Bak, beni iyi dinle, kasabanın
dışındaki kuru dereyi bilirsin."
Bilirim.
İşte tam yolun sağında, dereyi aşağı inerken çok eski kocamış bir sakızlık
ağacı var. Dibinde de bir tek mezar. Bu ağaç zifiri karanlıkta bile gözükür. Seni
onun altında beklerim.
Memed çıplak ata atladı. Haldin günlerce örerek yaptığı yuları tuttu çekti.
Köse dalmış gitmiş daha yarıklara dolan sulara bakıyordu.
Hakkını helal et Halil, dedi Memed, atı sürdü, bostanm içinden çıktı. Bir toz
bulutunun içine daldı, biraz sonra da atin başını Vayvay köyünün ortasında, ulu
dut ağacının altına çekti.
Koca Osman hastalanmış, yataklara düşmüştü. Yatağını da evine değil, ulu dut
ağacının altındaki sedirin üstüne yaptırmıştı. Kamer Anayla Seyran onun başını
bekliyorlardı. Koca Osmanm ayaklarının oraya doğru da başka bir sedirin üstüne
Seyfalinin yatağını sermişlerdi. Çınarın altına geçen gün yakalanan Deli
Muslunun anasıyla Seyranın anası da gelmişti. Köyde bunlardan başka



kimsecikler kalmamış, köylü ardına bile bakmadan nereye olursa olsun başını
almış gitmişti.
Seyfali diretmiş, gitmem de gitmem. Ben baba toprağımda öleceğim. Başka
yerde ölmekten korkuyorum, demiş ağlamıştı. Karısı da çocukları da onu böyle
hasta hasta bırakıp gitmişlerdi.
Bir de dağlılar, yani Seyranın kardeşleri, akrabaları çıkmamışlardı evlerinden.
Ferhat Hocanın karısı da onlara sığınmıştı.
Memed attan indi Koca Osmana doğru yürüdü. Koca Osman onu görünce
yastıktan başını ağır ağır kaldırdı, baktı, sonra başını yastığa geri koydu gözlerini
yumdu.
Yüzü solmuş, her zamankinden daha çok kırışmıştı. Kırışıktan gözleri bile
gözükmüyordu. Memed geldi, onun elini tuttu avuçlarının arasına aldı. Koca
Osman zorla gözlerini açtı, Memede baktı. Memed onun gözlerinde bağışlamaz
bir güceniklik okudu.
Nasılsın Emmi, geçmiş olsun, dedi kırık bir sesle.
Koca Osman 'ona karşılık vermedi. Memed bekledi bekledi Koca Osmandan
bir ses çıkmadı.
Yeniden:
Nasılsın diyorum Osman Emmi sana, dedi, Koca Osman gene karşılık
vermeyince Kamer Ana araya girdi:
Osman, Osman, dedi, "bak Memed seninle hellalaşmaya gelmiş, çocuk gidiyor.
Sana nasılsın diyor."
Koca Osman gözlerini açtı Memedin yüzüne dikti, baktı kaldı. Neden sonradır
ki duyulur duyulmaz bir sesle:
Kocadım İncem kocadım, dedi. "Yoruldum Memed yoruldum, yenildim oğul
yenildim... "
Gözlerini yumdu. Memed anladı ki Koca kendisine bir iyice küsmüş. Eğer
gücenmemiş olsaydı ona şahinim derdi.
Memed, Seyfalinin de yanma vardı, ona da geçmiş olsun dedi. Seyfalinin uzun
boynu biraz daha uzamış, yüzü gözü yara bere içinde kalmış, şişmiş, morarmıştı.
Ayağa kalktı, bomboş kalmış, ıpıssız köye şöyle bir göz gezdirdi. Bakışları
geldi Seyranın üstünde durdu. Sonra gene Koca Osmana yürüdü, vardı onun
elini yeniden tuttu, iki eli arasına aldı, okşadı öptü. Ağlamsı, bozuk bir sesle de:
Hakkını helal et Osman Emmi, dedi.
Koca Osmanm dudakları kıpırdadı. Memed Kamer Anaya gitti, aldı onun da
elini öptü. Kamer Ana da onu kucakladı boynundan öptü: Memed teker teker
orada bulunan herkesle helallaştıktan sonra geldi Seyranın yanında durdu. Bir



türlü başını kaldırıp Seyranın yüzüne bakamıyordu. Seyranın sağ yanma sarkmış
elini usulca tuttu sıktı. Sonra gene usulca, incitmekten korkarmışçasına Seyranı
kucakladı, başı yerde atma atladı, doldurdu, doludizgin bir toz bulutu içinde
köyden uzaklaştı gitti. Seyran ona güle güle, uğur ola diyemedi, arkasından
bakamadı, ağlayamadı, gülemedi, orada öyle koca dutun yanı başında, güneşin
altında kurudu kaldı.
Kasabanın kıyısındaki sakızlık ağacına vardığında gün çoktan batmıştı. Ali
onun savrulup gelen karartısını daha uzaktan görmüş, yoluna çıkmıştı.
Memed:
Ali, dedi.
Ali:
Benim.
Memed atm başını çekti.
Ali:
Şimdi gideceğiz, Bey evdedir. Evde değilse de sen yukarı çıkıp Beyi
bekleyeceksin. Diyeceksin ki beni çiftlikten Dursun Durmuş gönderdi,
diyeceksin. Unutma, Dursun Durmuş.
Memed:
Unutmam, dedi.
Senden hiç şüphelenmezler. Onlara her gece senin gibi silahlı çok adam gelir
gider.
Kasabanın ışıksız, karanlık sokaklarını geçtiler, yüksek bir avlu duvarının
kapısı önüne geldiler. Kapı büyük ve kemerliydi. Ali atından indi tahta kapıyı
açtı. Kapı gıcırdadı. Memed atı içeriye sürüp yere atladı.
Ah atm başını tutup ona az ilerdeki merdiveni gösterdi. Memed koşarak
merdivenleri çıktı, kapıyı çaldı, içerden bir kadın:
Kim o? diye sordu.
Memed soğukkanlı:
Benim, dedi. "Çiftlikten geliyorum. Dursun Durmuş Ağa gönderdi. Bey evde
mi?" Kadın:
Bir adam geldi. Çiftlikten geliyormuş. Dursun göndermiş, diye içeriye Beye
seslendi.
Memed, Beyin: "O adamı içeriye al," dediğini duydu, ilk olaraktan
soğukkanlılığını yitirip yüreği çarpmaya başladı. Bey yataktaydı, elinde bir
gazete tutuyordu. Memed içeriye girince kapıyı usulca arkasından kapattı. Bey
gazeteden başını kaldırıp:
Ne var, ne oldu gene? diye umursamaz sordu.

Memed:
Benim adım İnce Memed, dedi birden. Tok, meydan okuyan bir sesle. "Beni
bilebildin mi?"
Ali Safa Beyin elindeki gazete düştü, yatakta yarı doğralmuş öyle kalakaldı.
Yüzü apak oldu, gözlerinin karası bile aka kesti. Dudakları titredi. Ağzını birkaç
kez açtı açtı kapadı, sesi çıkmadı.
Memed elindeki filintasını ona doğrulttu, üç el ateş etti. Kurşunların yelinden
odadaki lamba söndü. Hemen o anda konağın içinde bir kıyamettir koptu.
Memed ağır ağır merdivenleri indi, Alinin elindeki atını aldı, atladı doludizgin
kasabayı çıktı. Bir süre gittikten sonra atm başını çekti, kulak verdi kasabayı
dinledi. Kasabadan koygun bir uğultudan başka hiçbir ses gelmiyordu. Ne bir
kurşun sesi, ne de başka bir ses... Atını yeniden doldurdu.
Gün doğuyordu ki Değirmenoluk köyüne girdi. Doğru Abdi Ağanın evine
sürdü, kapıda durdu:
Hamza Ağa, Haınza Ağa, diye bağırdı. Sesi duyan Hamza dışarıya fırladı,
Memedin yanma geldi, Memed tabancasını çekip yumuşak bir sesle ona:
Düş önüme, dedi.
Hamza durdu, bir süre gözlerini kirpiştirerek atm üstündeki adama baktı, onu
tanıdı, sonra da köyün içine doğru, "Öldürüyorlar, öldürüyorlar," diye bağırarak
aldı yatırdı. Boğazlıyorlarmış gibi bir sesle durmadan, "İnce Memed beni
öldürüyooor, öldürüyooor, öldürüyooor!" diyor, bağırarak oraya buraya koşuyor,
başını kapıdan kapıya vuruyor, kapılar açılmıyordu. Memed de biraz uzağından
atm üstünden onu izliyordu. Bir çığlık, bir umutsuzluk, bir ölüm kasırgası
halinde Hamza bir süre var gücüyle koşarak düşe kalka köydeki her kapıya
vardı:
Öldürüyorlar, öldürüyorlar, kurbanınız olayım öldürüyorlar, diye yalvardı.
Kendi evinin kapısına bile vardı. Yalvardı. Kendi evi de yüzüne kapanmıştı,
açılmadı.
Saçlarına kadar terlemiş, gözleri görmez olmuş, başı kesilmiş tavuk gibi
yönsüz, oradan oraya koşuyor, çırpmıyor, bir vardığı kapıya bir daha bir daha
gidiyor, çaresiz, bitkin köyün içinde dört dönüyordu. Bir an durdu, azıcık
düşündü, sonra var gücünü toplayıp köyün dışına doğru koşmaya başladı. Köyü
dışarı çıkıncaya kadar belki on kez tepesi üstü yere kapaklandı kalktı, kapaklandı
kalktı.
Memed hiç soğukkanlılığını bozmadan, arayı açıp kapamadan, o hızlanırsa
hızlanarak, yavaşlarsa yavaşlayarak ardınca at sürüyordu. İşte böylece Hamza
önde Memed arkada köyün yöresini üç kez döndüler. Hamza bir ara durdu,



döndü, boş gözlerle Memede baktı. Sonra birden gene delicesine koşmaya
başladı. Köyün içine saptı. Ayakta duracak hali kalmamış, her iki üç adımda bir
kez yere düşüyor, toprağa boylu boyunca seriliyor, sonra büyük bir çabayla geri
kalkıyor, kaçmaya uğraşıyordu. Memed onu böylece süre süre köyün alanına
kadar getirdi:
Dur burada, diye bağırdı.
Ortalıkta kimsecikler yoktu. Hiçbir canlı da gözükmüyordu. Ne kedi, ne
köpek, hiçbir canlı... Ne de gökten bir kuş geçiyordu.
Hamza son bir gayretle:
Yetişin öldürüyorlar, öldürüyorlar, diye bir daha bağırdı, sonra da olduğu yerde
durdu. Sağa sola sallanıyor, yaprak gibi titriyordu.
Dişleri biribirine çarpa çarpa:
Beni öldürme efendim, dedi. "Şu köyün beşini de sana vereyim. Allahaşkma."
Sözü ağzında kaldı. Memed onun kafasına tabancasındaki kurşunları boşalttı.
Hamza hemen ölmedi, toprağı pençeleriyle çırmalamaya, yırtmaya başladı.
Kendi yöresinde fır dönüyor, toprağı yırtıyordu.
Memed omuzundan ağır ağır filintasını aldı doğrulttu, bir tarak fişeği daha
Hamzanm üstüne boşalttı. Hamza olduğu yere yüzüstü yumuldu kaldı. Memed at
üstünde onun yöresinde dönüyor, filintasını doldurup doldurup yumulmuş
kapkara yatan ölünün üstüne boşaltıyordu. Ölünün yöresinde deli gibi at sürüyor,
gidiyor geliyor, hırsını alamıyor, onun üstüne bir tarak daha kurşun boşaltıyordu.
Dışardan Memede bakanlar onun bir acayip, bir eski at oyunu oynadığını
sanıyorlardı.
Memed sonunda yoruldu, atının üstünde alanın ortasında, ölünün yanı başında
dimdik durdu. Terlemiş, ter kara perçemlerinden şıp şıp diye atm boynuna
damlıyordu. Sırtından, abasının dışına da ter fışkırmıştı. At da köpük içinde
kalmış, yağız at biraz daha kapkara kesilmiş, kömür karası olmuştu.
Köylüler birkaç kez evlerinin kapısından, pencerelerinden korka korka
başlarını dışarıya uzatıp geri çekildiler. Onu öyle atı üstünde dimdik, kaya gibi
gördüler.
Yağız at daha körük gibi soluyor, üstündeki Memed de öyle dimdik, dalıp
kalmış kıpırdamıyordu.
Gün bir kavak boyu yükseldi. Kara perçemi, yüzü su gibi ter içinde kalmış
Memedi, köpüğe batmış uzun boyunlu, büyük gözlü yağız atı ışığa boğdu.
Gölgeler çekildi. Köyden hiç çıt çıkmıyordu. Bir sinek uçsa kanadının sesi
duyulurdu. Her yan ıpıssızdı. Bu köy kuruldu kurulalı sanki buraya hiçbir canlı
uğramamıştı. Ortalık sessizlikten öylesine çm çm ötüyordu. Bir yağız at, bir de


üstündeki Memed, bir de aşağıda yumulmuş kapkara yatan ölü... Başkaca, dünya
bomboş kalmıştı. Bir kuş bile ötmüyor, bir arı bile vızıldamıyordu. Uzakta, ötede
kabarıp soluklanan masmavi Dikenlidüzüydü. Dikenlidüzü apaydınlık serilmiş
yatıyordu. Ve gittikçe güzelleşen yağız atm sağrısına pul pul düşen ışıklardı...
Memed atının üstünde durmuş kalmış, gözleri bir atmacanın gözleri gibi köyün
ev aralarını dolaşıyor, bomboş alanlarda boşu boşuna bir kıpırdanma, bir ses
arıyordu. Bir kapı, beş kapı, on kapı açılacak, köyün bütün kapıları açılacak,
insanlar ha şimdi, ha birazdan şu alana doluşacaklardı. Memed bunu niçin
bekliyordu, kendisi de bilmiyordu ama bekliyordu.
Uzun bekledi. Köy daha ıssızlaştı, daha boşaldı. Ne gelen vardı ne giden.
Memed bir çıtırtı duymaya bile can atıyordu.
Birden, usul usul uzaklardan gelen bir ayak sesiyle irkildi. Başını yana
çevirince giyinmiş kuşanmış, ak başörtüsü bağlayıp, küpelerini, mercan
gerdanlığını takmış, renk renk ipekli Tarabulus kuşağını özenle beline dolamış
yukardan aşağı gelen Hürü Anayı gördü. Atının başını onun geldiği yöne çevirip
sürdü. Az sonra karşı karşıya kaldılar. Memedin yüzü açıldı, gülümsedi,
bakıştılar. Sonra başlarını çevirip yerde yumulmuş yatan ölüye baktılar. Hürü
Ana da gülümsedi. Sonra bakışları bir süre köyün içini taradı durdu, geldi gene
ölünün üstünde durdu. Ölünün yanında yattığı taş çukura kanı dolmuş,
göllenmişti. Kanın üstünde şimşek gibi bir yeşil sinek çaktı.
Bir daha göz göze gelip bakıştılar. Memed atını Hürü Anaya doğru iki adım
daha yürüttü.
Ana, Ana, dedi, "Hürü Ana, hakkını helal et."
Başka bir şey söylemedi. Hürü Ana da konuşmadı. Atının yularını çekti, başını
Alidağma doğru çevirdi, doldurdu. Yağız at yıldırım gibi köyden çıktı.
Alidağmdan yana bir kara ok gibi aktı, bir anda da gözden iradı kayboldu gitti.
Hamzanm ölüsü yattığı yerde, orada taş çukurunun yanı başında iki gün öylece
yumulmuş kaldı. Köylüler evlerinden dışarı çıkmadılar. Sadece, o da çok
meraklılar, başlarını evlerinin kapısından dışarıya çıkarıp, görebildikleri kadar
alanın ortasındaki ölüye bakıp başlarını hemen içeriye geri çektiler. Üçüncü
günün sabahı Pancar Hösük evinden elinde bir iple çıktı, alanın ortasına geldi,
ipi ölünün ayağına bağladı, ölüyü köyün dışına sürükledi, uzaklara götürdü,
Kulaksızın değirmeninin altındaki uçurumdan aşağı yuvarladı.
"Müstahakım buldun teres," dedi, arkasından da güldü. "Kel kafir. Aradığını
buldun işte. Var git şimdi de kel kerkezlere yem ol!"
Bundan sonra köylüler bir süre hiçbir şey yapmadan, ellerini ılıktan soğuğa
vurmadan, biribirleriyle hiç konuşmadan, korkarak köyün içinde tembel, aylak,



ellerini kollarını sallaya sallaya dolaştılar...
Sonra bir gün usulca vardılar Kel Hamzanm kilerinin kapısını açtılar.
Hamzanm karıları hiç ağızlarını açmadan uzaktan kileri açan köylüleri, oralı
değilmişcene seyredip durdular. Kiler hızman hızman yağ, bal, pekmez, sandık
sandık kuru üzüm, badem, ceviz, incir, kuru dut, armut, elma kurularıyla,
balkabaklarıyla ağzına kadar doluydu. Bütün köyün gözünün önünde kileri,
hiçbir sızıltıya meydan vermeden kardeşçe paylaştılar. Bir pay da Hamzanm
karılarına ayırıp, "Alm bu da sizin payınız," dediler.
Sonra da, kiler paylaşmasından uzun bir süre sonra da Hamzanm evinin önüne
yığılıp karılarından paraları istediler. Kadınlardan birisi ağzına kadar basa basa
doldurulmuş bir torbayı getirdi onlara verdi. Oturup onu da kardeşcene pay
ettiler. Bir pay da Hamzanm karılarına verdiler. Sonra herkes Kel Hamzanm bir
çoğunu satamadığı, atını, eşeğini, keçisini, öküzünü, ineğini gidip Hamzanm
evinin kapısından aldı evine getirdi. Sonra yıllardır buğday, arpa, darıyla
doldurulmuş ambarları açıp onu da kardeşçe pay ettiler. Bir payını da Hamzanm
karılarına verdiler.
Bütün bunları çok sessiz, azıcık korkarak, çekinerek, azıcık da utanarak, çıt
çıkarmadan uslu uslu yaptılar.
Güz geldi çattı, hiç kimsede bir kıpırdanma olmadı. Soğuk yeller esti, gölgeler
yayılıp soldu, çakırdikenliği kurudu, çatırdadı gene hiç kimsede en küçük bir
kıpırdanma olmadı. Nerdeyse çift koşma zamanı da gelip geçecek, gene
köylüler ellerini arkalarına bağlamış, geriye doğru kaykılmış, biribirlerinin
gözlerinin içine bakarak köyün içinde dolaşıp duracaklardı. Eğer Abdaloğlu
Bayramın tan davulu imdatlarına yetişmeseydi.
Bir sabahtı, daha gün ışımamıştı ki kulaklarına köyün ortasından bir tan davulu
sesi geldi. Davul ağır, güvenli, koygun koygun ötüyordu.
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 33
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов