İnce Memed - 2 - 17

Общее количество слов 3318
Общее количество уникальных слов составляет 1789
32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
harman ekinlerini yaktım. Karısının, gelinlerinin, kızlarının ırzına geçtim, ne
yaptım bilmem ki ona? Şimdi ben nereye gideyim?"
Ali düşündü kaldı:
"Burada kalamazsın. Muhtara. Senin Koca Süleymana geleceğini herkes
bilir. Ormana kaçamazsın. Sıkışır acından ölürsün. Şimdi seni kim görürse haber
verir. Eski İnce Memed yok oldu gitti. Hele Değirmenoluktan birisi seni
görmesin, bir ellerine geç, Değirmenoluklular seni parça parça ederler."
Nereye gideyim Ali?
Ali düşünüyor, düşünüyor bir şey söyleyemiyor.
Şu sıralar dağlarda yaşamanın hiç mümkünü yok. Keski saklandığın yerden,
daha bir iki yıl hiç çıkmasaydm da kendini iyice unuttursaydm.
Memed:
Çukurovadaydım, dedi, oraya damın köşesine oturdu. Çukurovayı, Vayvayı,
Ali Safa Beyi, Arif Saim Beyi, İdris Beyi, öteki Çukurova ağalarını, Seyranı
Aliye bir bir anlattı.
Ali:
Keski dağlara gelmeseydin şu sıra. Koca Osman, Çukurova köylükleri seni ele
vermezlerdi. Sıkışmışlar, senden imdat umuyorlardı. Bütün o köylükler tümden
kırılmadan kimse seni ele vermezdi. Ya buralar... Görseler bir kaşık suda
boğarlar seni. Sen Koca Süleymana bakma. O seni seviyor da... Dağlardan


kurtulmanın çaresi? Benim aklıma hiçbir yer gelmiyor Sarı Ümmetten başka. O
senin için canını verir. Sen gittin de aylarca yas tuttu, iki gözü iki çeşme ağladı.
Ama onun oralar candarma dolu, saklayamaz.
Koca Süleymanı çağırdılar, ona da sordular, o da çok düşündü, Memede bir
sığınca bulamadı. Yel Musa duruyor, duruyor: "Aaah, Maraş elleri," diyordu.
"Alimallah bir İnce Memedi değil, bir orduyu saklardım."
Dört usta, dört eski kurt baş başa verip gece yarısına kadar düşündüler. Bu
arada candarmalar çoktan köye gelmişler, yemeklerini yemişler, uyumuşlardı
bile Yüzbaşı, Hamza, Asım Çavuş da Muhtarın evinde keklik kızartmasıyla rakı
içiyorlardı, onlardan Koca Süleymana her an haber geliyordu. En sonunda
Memed:
Buldum, diye bağırdı. "Buldum. Kulaksız İsmailin değirmenine giderim,
kimsenin akima gelmez."
Topal:
Gelir ama başka çare yok. Birkaç gün kal bakalım orada da biz düşünelim.
Şimdilik en uygun yer orası.
Koca Süleyman:
Orası, dedi. "Biz sonra Topallan düşünürüz."
Memed derin düşüncelere dalmış, ocağın başında düşünüyor, Süleymanm
oğullarına, gelinlerine: "Atı hazırlayın, bol azık koyun. Bal da, yağ da koyun,
kavurma da koyun," dediğini duyuyordu bile.
Neden sonra başını kaldırdı:
Ali kardaş beni iyi dinle, dedi. Yel Musaya döndü: "Sen de iyi dinle koca,"
dedi. Koca Süleymana döndü: "Sen de gene iyi dinle Süleyman Emmi," dedi.
Yutkundu, hazırlandı. Çok önemli bir şeyler söyleyecek, vasiyet edecek bir hal
takındı:
Sizler, dedi, "ellerinin, gözlerinin, akıllarının hüneri çok kişilersiniz, çok şeyler
görmüş geçirmiş, çok ömürler yaşamışsınız. Üçünüz bir aradasınız."
Gene sustu. Kafasını toplamaya çalıştı. Ali onun gözbebeklerinde o çelik
ışıltısını gene gördü.
Benim başıma gelenleri hepiniz biliyorsunuz, diye başladı. "Benim başıma
gelen kul olanın başına gelmedi diyemem, kul olanın başına akıl hayal almadık
işler gelmiştir. Ama benim de başımdan dayanılmaz işler geçti. Hepsini
biliyorsunuz. Sonunda Abdi Ağayı öldürdüm, fakir fıkara kurtulsun deyi.
Kurtuldu da... Abdi Ağa öldükten sonra millet şadlık şadımanlık etti, olmaya
gitsin. Toprağı paylaştı. Köylü de ben de hep böyle gidecek sandık... Sonra ne
oldu? Sonra Kel Hamza geldi, Abdiden bin beter. Eli kanlı. Kan kusturdu


millete. Eee, bunun sonu ne olacak? Abdi gitti, Hamza geldi. Bir Hamza, bin
Abdi etti... Eeee, benim emeklerime, çektiklerime ne oldu, nereye gitti? Büyük
akimız, büyük hüneriniz var, çok gün görmüşlüğünüz var, söyleyin bakayım ben
ne yapayım? Bir akıl verin bana."
Koca Süleyman:
Ben söyledim sana, dedi sert. "Sular aşağı doğru akar hep. Akçadenize doğru.
Suların yukarı doğru aktığını gördün mü hiç?"
Abdi gidip Hamza gelecek hep, öyle mi?
Öyle, dedi Koca Süleyman sakalı titreyerek, kızgın, çaresiz, umutsuz.
Yel Musa:
Ağa gidecek, ağa gelecek Her yerde bu böyle. Allah böyle yaratmış. Kuşlar
kanatlarıyla uçarlar. Yel kanatsız eser. İnsanlar iki ayakları üstünde yürürler. Ay
da, gün de doğar batarlar.
Memed yüzü darmaduman onun da sözünü kesti:
Abdi gidecek Hamza gelecek, öyle mi?
Yel Musa:
Öyle, dedi, boynunu büktü.
Topal konuşmuyordu. Belliydi ki bu işi çok düşünmüştü.
Sen gittikten, Kel Hamza geldikten sonra hep bunu düşündüm. Geceleri uyku
girmedi gözüme. Bir çaresini bulamadım. Derinden içini çekti: "Çok çok
düşündüm, bir yere vardıramadım, bir kazığa bağlayamadım."
Abdi gidecek, Hamza gelecek, Hamza gidecek, Süleyman gelecek, Ali
gidecek, Veli...
Koca Süleyman:
Hep öyle oldu, dedi. "Ali gitti, Veli geldi. Deden gitti, baban geldi. Baban gitti,
sen geldin. Sen gideceksin, oğlun gelecek..."
Öyleyse niye uğraşıyoruz, canımızı dişimize takmışız, sen, ben, Ali, Yel Musa?
"Uğraşıyoruz," dedi güvenli. "Uğraşmak haktır."
At çoktan hazırlanmış kapıda bekliyordu, Memed ayağa kalktı, teker teker
üçünü de kucakladı. Yüzünde ağı gibi yeşilimsi alaycı bir acı donup kalmıştı,
gülümseyen bir acı...
Sağlıcakla kaim, dedi, dışarı çıktı, ata atladı. "Uğraşmak, dövüşmek, canını
kanını vermek... Boş yere... Uğraşmak haktır..."
Kafasındaki bu soru onu gittikçe çökertiyordu.
"Uğraşmak, hiçbir şey değilse uğraşmak, nasıl hak olur?" Şimdiye kadar
tatmadığı ayrı bir duygu içindeydi. Düşünmenin tadını şehvetle bütün bedeninde
duyuyor, çaresizlikle kıvranıyor, çöküyordu.



Değirmene varmış, kapısında durmuş, attan inmek akima düşmüyordu. Ha bire
bir şeyler kuruyor, düşünüyordu. Bir şaşkınlığa düşmüştü ki, kurtulmanın
mümkünü yok. Başını bir türlü alamıyor, kendine gelemiyordu. İdris Beyin
macerası iyice onun kafasını karıştırıyordu. Kendi milleti için kellesini koymuş,
dağa çıkmıştı İdris Bey. Ölüm onu adım adım izliyordu.
Gün doğuşunu çok severdi. Dağların başı mavi bir çizgide koyulaştı, duruldu.
Sonra mavinin altı üstü sırmalandı. Dağlar ıslak ıslak parladı, sonra sise
gömüldü. Kuyrukyıldızı üşümüş bir güneş gibi parladı söndü, parladı söndü,
balkıdı. Sonra ortalık aydınlandı. Memedin haberi bile olmadı. Sırtına çiy
yağmış, atm üstünde kaskatı kesilmişti. Sırtına gün vurup, boynunu yakınca
kendine geldi, hemen attan indi, değirmenin kapısına doğru yürüdü, ayağıyla
kapıya dokundu, kapı aralandı, tıkırtıyı duyan bir ses, içerden, uzak bir
karanlıktan uykulu seslendi:
"Kim o?"
Memed:
İsmail Emmi sen misin? diye sordu.
Ölgün, kırık, uykulu ses:
Benim, dedi. "Benim kardaş, sen kimsin? Un öğütmeye mi geldin? Nerden
buldun ki buğdayı? Hamza mı insafa geldi? Geliyorum. Dur, şalvarımı giyeyim
de geliyorum."
Şalvarını çekiştire çekiştire kapıya geldi. Güneşe gelince gözleri kamaştı. Bir
süre gözlerini uğuşturdu. Sağ elini gözlerine siper edip Memedi azıcık görebildi.
"Bir yolcu musun?" diye sordu.
Memed:
İsmail Emmi ben Memedim, dedi.
Kulaksız İsmail azıcık kendine geldi, silkindi.
Hangi Memedsin? diye sordu, yumuşacık. "Hangi Memedsin sen?"
Memed:
Ben geldim İsmail Emmi, ben. İnce Memed.
Neee! İnce Memed mi? Hangi İnce Memed?
Kaç İnce Memed var İsmail Ağa? dedi Memed.
Kulaksız İsmail alttan yukarı ona bakarak:
Şu eşkıyacılık yapan İnce Memed mi?
O benim işte, dedi Memed.
Kulaksız İsmail durdu ona baktı, baktı hemen geriye döndü, elinde bir sopayla
dışarı çıktı:
Seni kafir, diye Memedin üstüne saldırdı. "Seni kafir oğlu kafir! Sıçtın


ocağımıza, öldürdün, aç kodun beş köyü de daha ben İnce Memedim diye
buralarda, buralarda, buralarda geziyorsun?"
Memed onu hemen yakalayıp sopasını elinden almasaydı, başı gözü
yarılacaktı.
Bileklerini Memedin elinden kurtaramayan Kulaksız İsmail avazı çıktığı kadar
bağırmaya başladı:
İmdaaat, imdaat, can kurtaran yok mu, eşkıya İnce Memed değirmenimi bastı.
Beni öldürüyor, imdaaat, imdaaat! Can kurtaran...
Memed bileklerini bırakmıyor, öteki ortalığı çınlatıyordu. Sıtma görmemiş sesi
dağdan dağa gidiyor, kayalıklarda yankılanıyordu.
Kulaksız bağırıyor, çırpmıyor, Memed ancak:
Deli mi, deli mi oldun İsmail Emmi, aklını mı oynattın? diyebiliyordu.
İmdaaat, öldürüyor! Öldürüyor, öldürüyor...
Kulaksız kendisini yere atmış, çırpmıyor, debeleniyor, kıyameti koparıyordu.
Memed kızdı, tepesinin tası attı, yerdeki Kulaksıza zorlu bir tekme attı,
tabancasını çekti:
Seni, dedi, "kara dinini imanını... Kes sesini! Ya kes, ya şimdi ben senin sesini
keserim.. "
Kulaksız İsmail hemencecik, kirp diye sesini kesti. Hiç ses çıkarmadı. Orada
öyle, yerde, samanların, kurumuş fışkıların üstünde kıvrıldı kaldı. Zayıflamış
bitmiş, boynu daha da uzamış, kırışmıştı. Yalın ayaklarının altı parmak girecek
kadar yarılmıştı. Üstü başı paramparçaydı. Her yerinden kırış kırış olmuş,
büzülmüş eti gözüküyordu. Ağarmış, kirli, uzun sakalı isten sapsarıydı.
Memed ona baktı baktı, yüreği kabardı, boğazına bir şeyler tıkandı. Vardı, onu
yerden kaldırdı, içeriye götürdü. Çam bardağı aldı, bir iyice yüzünü yıkadı.
Sonra dışarda öyle durup duran atı içeriye çekti, bağladı.
Kulaksız İsmail, belini duvara vermiş ağlıyordu. Bir yandan hem hıçkırarak
ağlıyor, hem bir yandan konuşuyordu:
"Kim dedi sana sümüklü İnce Memed, kim dedi sana ağamızı öldür de bizi Kel
Hamzanm zulmüne bırak? Kim dedi sana...
Ağlama İsmail Ağam, ağlama. Bak ne diyeceğim sana."
İstemem... İki yıldır bu değirmenin boğazından bir tane girmedi. Ne bir
buğday, ne bir mısır, arpa, darı tanesi, bir tane öğütmedi bu değirmen. İşte bu
hale getirdin sen bizi. Dikenlidüzünün köylüleri iki yıldır dileniyor. Hepsi de
çırılçıplak... Ya, sen bizi bu hale getirdin işte...
Ağlama İsmail Ağam, ağlama! Bak sana ben ne diyeceğim, bak!
"Ne diyeceksin kafir, dinsiz, kanlı... İki elin güzel, vicdanlı, aslan, merhametli



Ağamızın kızıl kanma bileklerine kadar batmış da, daha bana ne diyeceksin
kafir? Çocuklar açlıktan kumdular kumdular öldüler. Kel Hamzanm ambarları,
kuyuları, tahıl almadı. Köylünün elinde ne varsa aldı, ya, hepsini aldı. Bir tek
tane bile bırakmadı, hem de arpa, hem de darı, hem de mısır tanesi, bir tane
bırakmadı. Herkes acından öldü. Kırfacana döndü millet. Dağlarda ot toplayıp
yedik. Ağaç kabuğu, madımak, kuzukulağı yedik. Ne bulduysak yedik. Ne kadar
sığırımız, öküzümüz, keçimiz, koyunumuz, atımız, eşeğimiz varsa elimizde, Kel
Hamza hepsini aldı. Hükümet zomyla aldı. Bir hafta kendi adamlarıyla dövüyor,
sıradan geçiriyordu köylüyü, bir hafta candarmalara dövdürüyordu. Dövüle
dövüle milletin sırtı yağar oldu, nasır bağladı Memedim, eşkıyam, yüce dağların
alıcı kartalı! Söyle, ben ağlamayayım da kimler ağlasın! Altı aydır boğazımdan
doğru dürüst bir yemek geçmedi. Hep senin yüzünden... Söndürdün ocağımızı,
harap ettin hanemizi. Viran eyledin köyümüzü. İncir diktin ocağımıza. Batırdm
bizi. Kim dedi, kim, kim, kim söyledi sana gül Ağamızı, gözümüzün bebeğini
öldür de bizi böyle öksüz koy diye, kim, kim, kim söyledi sana!"
Abdi Ağayı övmeye başladı. Hem ağlıyor, hem Abdi Ağa üstüne ağıtlar
söylüyordu. Yanık, yürekten, Abdi Ağayı, onun merhametini, insanlığını göklere
çıkaran ağıtlar.
"Ağlama İsmail Ağam, yeter," dedi Memed. "Gel de bir iki lokma bir şey
yiyelim."
Heybeden azık çıkınını çıkardı, açtı. Azığın ortasında, yufka ekmeğe sarılmış,
kızarmış kocaman bir tavuk duruyordu.
Kulaksız İsmail azığa Şöyle bir göz ucuyla baktı, ayağa kalktı, değirmen
taşının oraya gitti, çarpa çarpa yüzünü yıkadı geldi.
Buyur İsmail Ağam, dedi Memed.
Kulaksız İsmail aç kurt gibi saldırdı tavuğa. Memed durmuş onun korkunç bir
iştahla tavuğu yutuşunu seyrediyordu. Kulaksız İsmail iki eli, ağzı, burnu,
çenesi, gözleri kaslarıyla yumulmuş yiyordu. Az bir sürede tavuk bitti. Kulaksız,
kemikleri yalamaya başladı. Birisini yalıyor yalıyor, ötekini alıyordu. Azıkta ne
varsa az zamanda hepsini sümürdü Kulaksız İsmail. Üstüne uzun uzun bir su
içtikten sonra:
"Oooh," dedi. "Ooooh! Cana geldim. Ölmüşlerinin ruhuna... Oooh, karnım
doydu. Kusura kalma yavrum. Babanı çok severdim. Dünyanın en iyi insanıydı.
Etliye sütlüye karışmazdı. Eline vur ağzındaki lokmayı al! Sen bu işi iyi etmedin
Memed. Bizi perişan eyledin. Kusuruma kalma yavrum. Eeee, hoş gelmişsin
bakalım! Bir de sigara olsaydı şimdi... Nerelerdeydin kardaş? Eeee, hoş gelip
safalar getirmişsin bakalım."



31

O gece dehşet bir yağmur başladı. Sanki göklerden ırmaklar boşaltılıyordu.
Yeller esiyor, savuruyor, kırıyor, döküyor, çatılar uçuyor, ağaç dalları, uzun
kavaklar kırılıyordu. Göğün uzağında üst üste şimşekler çakıyor, durmadan
gökler gürlüyor, dağlardan ovaya, ovalardan tepelere, koyaklara yankılanıyordu.
Belalı Çukurova yağmurlarından birisiydi.
Yağmur sabaha karşı yavaşladı. Dereler, koyaklar taşmış geçit vermez olmuştu.
Gün doğarken yağmur da dindi. Islak, yapış yapış, buğuya batmış sıcak, yakıcı
bir güneş doğdu. Güneş buğunun arkasından hayal meyal gözüküyordu.
Tuvarasmda, Zalanmoğlunun sekiz kişilik çetesini candarmalar, eski eşkıya
Kara İbrahimin de yardımıyla kurşundan geçirmişlerdi. Zalanmoğlu on yedi
yaşında, uzun boylu, yakışıklı, kartal burunlu bir gençti. Babasının elinden
tarlasını döverek almış bir kasabalıyı vurmuştu.
Anası onu çok sever, çocukken dizinin dibinden ayırmaz: "Zalanm biricik
oğlu, biricik oğlu," diye severdi. Köylüler de ona bu yüzden Zalanmoğlu dediler.
Ve bütün köy onun adının ne olduğunu unuttu gitti.
Zalanmoğlunun babası yumuşak, iyi bir adamdı. Çınarlı köyünde sulak, çok
güzel tarlaları vardı. Kasabadan Abdullahoğlu bu tarlaya göz koymuş, orayı
bahçe yapmak düşünü kuruyordu. Zalanmoğlunun babası tarlayı satmadı.
Ötekiyse uğraştı, allem etti kallem etti tarlaya kondu. Üstüne üstlük
kasaba külhanbeylerine birkaç kuruş verip adamı iyice dövdürdü.
Zalanmoğlunun babası kasabaya inemez olmuştu. Kasabaya ne zaman inse
dehşet bir dayak yiyor, kan revan içinde köye dönüyordu.
Zalanmoğlu güzel bir Alaman filintası buldu. Çok hızlı bir ata bindi. At
komşularmmdı. Doludizgin kasabaya sürdü. Abdullahoğlu bir aya'kkabıcı
dükkanında oturuyordu. Zalanmoğlu bunu biliyordu. Ayakkabıcı dükkanını
eliyle koymuş gibi buldu. Tüfeğini Abdullahoğluna doğrulttu, tam beş el ateş
etti. Abdullahoğlu cansız yere serildi. Zalanmoğlu da atını dağlara sürdü.
Ölüleri çıplak beygirlere atmışlardı. Ayakları atm bir yanında başlan öteki
yanında sallanıyordu. Zalanmoğlunun uzun boynu sarkmış, sallandıkça başı atm
karnını dövüyordu.


Ölüleri getirip candarma komutanlığının büyük avlusuna attılar. Sekiz ölü
kuşluklayım sıcakta, öyle yattılar kaldılar. Hemen birkaç iri yeşil sinek geldi,
ölülerin başlarının yöresinde vızıldamaya başladılar. Sıcak güneş buğulanıyordu.
Gökyüzü bombozdu, yanıyordu. Tuhaf bir buğulu yanma.
Zalanmoğlu kara bir şayak şalvar giymişti. Bir de gene güzel kara bir kaçak
İngiliz kumaşından ceket giymişti. Ceketin üstünden üç koşar fişeklik geçirmişti.
Fişeklikler savatlı gümüşle kaplıydı. Çerkeş işi. Sapı gümüşlü Çerkeş hançeri
uzağına düşmüştü. Bir kayışla belindeki palaskaya bağlıydı. Dürbünü küçük,
kahverengiydi. Ayağında, altı çok kaim köseleden bir kırmızı Maraş ayakkabısı
vardı. Altına nakışlı bir kurt çorabı çekmişti. Tabancasının sedef sapı
gözüküyordu.
Avlunun ortasına atılmış öteki eşkıyalar da aşağı yukarı böyle giyinmişlerdi.
Ölülerden birisinin başı keldi, dımdızlak... Ünlü Yel Eşkıya dedikleri bu olsa
gerek...
Candarma komutanlığının avlusuna kasabalılar dolmaya başladı. Duyan
geliyordu Zalanmoğlunu görmeye. Zalanmoğlunun köylüleri de duydular. Onlar
da, önde Zalanmoğlunun anası, ağıt yakarak, kadın erkek yola düştüler.
Kasabanın yakınındaki köyler de yollara düştüler. Zalanmoğlunun ölüsünü
görmeye geliyorlardı.
Candarmalar Zalanmoğlunun anasını, babasını, akrabalarını, köylülerini ölüye
yaklaştırmadılar. Öteki eşkıyalara da kimseyi yaklaştırmıyorlardı. Bir
karmaşalık, bir hayhuy sürüp gidiyordu. Ağıt sesleri kasabanın göklerini
çınlatıyor, kadınlar dövünüyorlardı.
Zalanmoğlu upuzun uzanmış, başını sağ yüzünün üstüne yatırmıştı. Puslu
güneşin bulanık aydınlığında terlemiş gibiydi. Yüzünde çocuksu bir gülüş
donmuş kalmıştı. İslak giyitleri biçimli bedenine yapışmıştı. Ötekilerin de...
Buğular fışkırıyordu giyitlerden gün kızdırdıkça.
Yeşil sinekler çoğaldı. Ölülerin üstüne inip kalkıyorlardı.
Zala yaklaşamadığı oğlunun ölüsü yöresinde bir kuş gibi çırpınarak
dönüyor,"Zalannı biriciği, Zalanm biriciği, nasıl kıydılar sana, Zalanm biriciği!
Sinekler konuyor ağzına yüzüne, Zalanm biriciği... Ben öpmeye kıyamazdım
Zalanm biriciği, belemişler kızıl kana... Ben öpmeye kıyamazdım, atmışlar
toprağın çamurun içine. Ne yatarsın Zalanm biriciği, kuşluklaym ısıcakta?
Candarma dayırasmm önünde? Ne yatarsın? diye ağıtlar yakıyordu."
Zala sesi kısılmcaya, halsiz düşünceye kadar söyledi, dövündü durdu.
Sonra Fotoğrafçı Camgöz Emin geldi. Önce Zalanmoğlunu kaldırdılar, duvarın
önüne dikmeye çalıştılar. Zalanmoğlu o kadar kurşun yemiş, bedeni öylesine




hurdahaş olmuştu ki... Giyitleri kanlı çamura belenmişti. Çırptılar.
Zala:
İncitmeyin, incitmeyin biriciğimi, diye son kalan sesiyle bağırıyordu.
İki güçlü kişi sırtı duvara dayalı Zalanmoğlunu ayakta tuttular. Bir candarma
geldi, püsküllü fesini başına geçirdi. Camgöz Emin fotoğrafını çekti. Öldürülen
tüm eşkıyaların fotoğrafını o çekmişti. Fotoğrafı çekildikten sonra adamlar
Zalanmoğlunu bırakıverdiler. Ölü duvarın dibine yığılıverdi. Boynu da sol
omuzuna düştü. Öyle gülümsedi kaldı.
Zala bir çığlık daha kopardı.
Sonra Yel Eşkıyayı getirdiler. Onun da sırtını duvara verip, kollarından tuttular.
Candarmalar onun da fesini getirip başına oturttular. Buna orada bulunan herkes
güldü. Fotoğrafın çekilmesi bitince Yel Eşkıya da yığıldı duvarın dibine. Başı
göğsüne sarktı.
Eşkıyalar avluda iki gün daha kaldılar. Sıcakta koktular, şiştiler, giyitlerine
sığmaz oldular.
Tellal Kambur Ahmet, yakasına madalya yerine fincanını takmış sabahtan
akşama kadar bağırıyordu:
Duyduk duymadık demeyin millet! diyordu. "Zalanmoğlunun çetesi candarma
kumandanlığının kapısında yatıyor. Bir ibret levhasıdır. Gidin görün... Gidin
görün ki, neler doğurmuşlar analar... Ancak bir gün daha kalacak Zalanmoğlu
orada, kokuyor, şişiyorlar... Duyduk duymadık demeyin millet!"
Zala, üç gün, üç gece yemeden, uyumadan orada, candarma komutanlığının
avlusunda gözlerini oğluna dikmiş, bir topacık olmuş oturdu kaldı. Onu oradan
kimsecikler koparamadı.
Üç gün sonra ölüyü Zalaya teslim ettiler. Bir yaralı kartal gibi oğlunun üstüne
atıldı Zala. Onun kokmuş, şişmiş ölüsünü kokladı kokladı...
Yedi eşkıya ölüsünü sahipleri aldılar. Yel Eşkıyanın kimsesi yoktu. Onun da
ölüsünü candarmalar kasabanın dışındaki eski kireç kuyusuna attılar. Ölüsünü
köpekler yedi.
Gedikli Çavuş Hanefi çok yaşlıydı. Saçları apaktı. İnce Memed diye
Zalanmoğlunu vuranlardan birisi de oydu. Kasabanın çarşısına düşmüş, eski bir
destancı coşkunluğuyla olayı anlatıyor:
"İnce Memedi sardık diye seviniyorduk. Tuvarası deresinde sarılan İnce
Memed, İnce Memed de olsa kurtulamazdı. Her yan, yer gök kayalık, diyor
başlıyordu. ""Kayalığın dibinde de eşkıyalar. Çarpışma bir saat sürdü. Bir de
baktık İnce Memed, bir mendili tüfeğinin ucuna bağlamış bize doğru, teslim
teslim, diye bağırarak geliyor. Arkasında da adamları... Yüzbaşı, durun, dedi,




ben İnce Memedi teslim almam. Yaklaşsın ateş edelim... Hepsini öldürdük. Bir
Yel Eşkıya teslim bayrağını açmamıştı. Akşama kadar çarpıştı. Sonra mermisi
bitti. Onu da yakaladık, öldürdük. İnce Memedi yakaladık diye sevindik.
Köylüler baktılar, bu İnce Memed değil, Zalanmoğlu dediler. Yüzbaşı
kederinden ölüyordu. Bu İnce Memedde ne var, ne var ki yakalanmaz," diyordu.
Bu kasaba çok teslim olan eşkıya ölüsü görmüştü. Bundan birkaç yıl önce
Hükümet dağlara haber salmıştı: "Dağda kim varsa gelsinler teslim olsunlar.
Teslim olanlar affedilecek." Ve eşkıyalar teslim olmuşlardı. Bu teslim olan
eşkıyalardan otuz kadarı Kozan hapisanesinde yatıyorlardı. Ünlü eşkıya Hacı
Veli de içinde. Bir sabah bu eşkıyaları kol kola halatlarla bağladılar, Adanaya
götürüyoruz diye, yola çıkardılar. Adana Kozan arasında Sarıçam diye bir yer
vardır. Bodur ağaçlı, kıraç bir yer. Sarıçam deresinde bu otuz kadar eşkıyayı
kurşuna dizdiler. Sonra da kaçtılar da vurduk diye bir rapor uydurdular. Ölülerini
de Sarıçamın deresine gömdüler. Olanı biteni o yörenin bütün köylüleri böylece
görüp duydular.
Kaymakam bu olup bitenlere çok seviniyordu:
"Kanunsuzluklar, kanunsuzluklar yapsınlar, bu onları daha çabuk yıkar,"
diyordu. "Zulüm hiçbir zaman payidar olamamıştır. Çok genç olduklarından
naşi, Cumhuriyetin efendileri bunu bilmiyor, bir zulüm kılıcı gibi halkın üstünde
esiyorlar. Bir zulüm kılıcı, iki gözüm efendim."
Şu İnce Memedi de bir merak ediyordu ki... Kimdi, neydi, nenin nesiydi? Çok
genç bir adammış, diyorlardı. Epey bir zaman ortadan çekilmiş, şimdi gene
meydanı cenge girmişti. Onun da cesedini yakında kasabaya getireceklerdi.
Cumhuriyetimiz çok kuvvetlidir, onu da teslim alıp kurşuna dizecekler pek
yakında. Onu da göreceğiz, iki gözüm efendim. Onu da göreceğiz pek yakında,
diyor, zevkle gözlerini yumuyor, ellerini ovuşturuyordu.
Ve kasabada onun üstüne konuşulanları biraz taaccüp, biraz korkuyla dinliyor,
İnce Memed üstüne mütalaalarda bulunuyordu.
Çok zalim, insafsız, insandan başka bir mahluktur bu, efendim, iki gözüm
ciğerparem. İnsandan ayrı, bambaşka bir mahluk, Türk köylüsü, efendim.
Ellerine bir fırsat düşmeye görsün, babalarının gözlerini oyarlar, diyordu.
İnce Memed bir gece bir zengin ağanın evini basmış Taşoluk köyünde. Ağa
param yok, demiş. Memed öyle mi, diye sormuş. Adamlarına kapıyı kapayın da
bekleyin, demiş. Ağanın üç kızı varmış, on altı, on sekiz, yirmi üç yaşlarında.
Önce onaltı yaşındaki kızı yatırmış konağın ortasına. Babasının, anasının,
kardeşlerinin gözleri önünde ırzına geçmiş. Hem gülüyor, hem ırzına geçiyormuş
kızın. Babası, anası, kardeşleri elleriyle yüzlerini örtmüşler. Sonra kızı


adamlarına terk etmiş. Onlar da kızın ırzına geçmeye başlamışlar. Memed
ortanca kızı yatırmış sonra, onu da bir iyice kirletmiş. Sonra da büyük kızı...
Büyük kız onu çok sevmiş, ben senden ayrılmam Memed, demiş. Memedin
ardına düşmüş.
Memed, ağaya bu muamelelerden sonra, eğer paraları çıkarmazsan, seni de
feci yaparım, demiş.
Zulüm, iki gözüm, nuru aynım, zulüm. Türk köylüsü zulüm makinası...
Adam, nesi var nesi yoksa çıkarmış, altın, gümüş, elmas... Hepsini aldıktan
sonra, hoşça kal, demiş, yürümüş. Büyük kız da bu kafire sevdalanmış ya,
düşmüş ardına. Dağa çıkmışlar, Memed bakmış ki arkasına, 6 kız, büyük kız,
onlarla birlikte gelmiş. Sevdalı. Çevirmiş tüfeğini vuruvermiş.
Belasını bulacak o... Cumhuriyet Hükümetimiz Yunanın, koskoca Düveli
Muazzamanm hakkından geldi ki, bir eşkıya parçasının gelemeye, iki gözüm
sultanım! Az zamanda bekleyin. Zulüm makinaları...
Bir eve girmiş, bakmış ki, kimse yok evde, yalnız beşikte bir bebecik uyuyor.
Meleklere güldü, gülümsüyor. Bu kafir ne yapıyor, hançerini çıkarıyor çocuğun
başını kesiveriyor:
Olamaz, olamaz iki gözüm! Mersi, daha fazla anlatmayın. Facia... İnsan kalbi
dayanamaz buna sultanım. Yürek paralanır. Ancak Türk köylüsünden sadır olur
böyle zulümler. Efendimizden... Kati istihbarattır bu söylediklerim. Hilafım yok.
Büyük bir köye girmiş on kişilik çetesiyle. Bütün köylüyü kadm erkek, çoluk
çocuk, genç yaşlı, hasta sayrı, yatalak kötürüm, köyün orta yerindeki alana
toplamış. Emir vermiş herkes evindeki sacayağını, saban demirini getirsin, diye.
Herkes gitmiş evindeki sacayağını, saban demirini getirmiş. İnce Memed kafiri
emir vermiş ki, köyde ne kadar odun varsa şu alana yığın, demiş. Onlar da
yığmışlar. Yakın odunları demiş, onlar da yakmışlar. Odunlar yanmış köz olmuş.
Büyük köz yığınının içine saban demirlerini, sacayaklarını atm, demiş. Onlar da
atmış. Demirler kıpkırmızı kor gibi olunca, demirleri çıkarın, demiş, çıkarmışlar.
Sacayaklarını boynunuza geçirin, saban demirlerinin de üstüne çıplak
ayaklarınızla basın, demiş. Bir iki kişi tereddüt edecek olmuş, hemen oracıkta
onları vuruvermiş, cesetlerini de yarı canlı yanan közlere attırmış. Bir cızırtı, bir
yağ kokusu almış ortalığı. Bunu gören köylüler sacayaklarını boğazlarına
derakap geçirmişler, çıplak ayaklarıyla da köze basmışlar. Bir cızırtı, bir yanık et
kokusu almış köyü. Aradan haftalar geçti, köy hala yanık insan eti kokusuyla
kokuyor.
İnanılmaz bu anlatılanlara iki gözüm sultanım. İnanılmaz. Fakat kati
istihbaratımızdır efendim. Zulüm... Türk köylüsü zulüm makinasıdır. Velakin


insanoğlu bu kasabada olup bitenlere inanamaz. Zulüm...
Kaymakam ve kasaba daha da azıttı. Elbirliğiyle İnce Memed üstüne akim
hayalin alamayacağı bir kara efsaneyi ördüler, kasabadan öbür kasabalara,
Adanaya, Ankaraya kadar yaydılar. Yalnız kara, karanlık efsaneleri Çukurova,
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 18
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов