İnce Memed - 2 - 12

Общее количество слов 3392
Общее количество уникальных слов составляет 1735
33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
Bingöllüydü ve fıkara bir Kürdün oğluydu. Zar zor okuyabilmiş, Harbiyeyi
binbir müşkülatla bitirebilmişti. Okuryazarlığa öyle çok hevesi yoktu. Silah
kullanmayı çok seviyordu. En büyük övüncü tabancayla çok uzaktan gümüş
paraları vurmasıydı.
Mustafa Kemal Paşa onu Kozandan alıp bir güney iline, Fransızlara karşı halkı
teşkilatlandırmaya gönderdi. O, oraya gitmeden aylar önce, halk Fransızlara
karşı teşkilatlanmış, çarpışmaya başlamıştı bile. Yer yer de Fransızları bozguna
uğratmıştı. İlin yiğit halkı hiçbir yerden yardım görmeden Fransızları çöle doğru
sürüyordu. Arif Saim Bey bu halk güçlerinin başına geçti ve Fransızlar, bütün
güney illerinde yenildiği gibi, bu ilde de bozguna uğradı ve memleketi bırakıp
gitti. Arif Saim Bey de, bütün savaşa katılmış zabitler gibi İstiklal Madalyasıyla
taltif edilip, kahraman ilan edildi ve Mustafa Kemal Paşanın has adamlarından
birisi oldu. İlk olarak da candarma komutanı bulunduğu yerden mebus seçtirildi.
Arif Saim Bey mebus olup Ankaraya yerleşince ilk işi bir otomobil almak
oldu. Sonra mal mülk edindi. Cumhuriyetin kuruluş devirleri geçip de ortalık
durulunca, ilk işi çok yakından tanıdığı Çukurovaya gelmek oldu. Çukurovanm
altın toprakları onun en büyük tutkusuydu. Kurtuluş Savaşı olmasaydı eğer, bu
toprakların bir avucuna bile sahip olmayı düşünemezdi. Bu toprakların büyük bir
kısmı Sultan Abdülhamidin, derebeylerin, Mısırlı dedikleri Arapların, bir de
Ermenilerindi.


Arif Saim Bey Çukurovaya gelirken otomobiline bir de tarım, toprak uzmanı
almıştı. İşte beraberinde Akmezar köyüne getirdiği boz giyitli, eli hep ceket
düğmesinde olan kişi bu ziraat uzmanıydı. Adı da Ahmet Beydi. Ahmet Bey
öğrenimini Budapeşte Yüksek Ziraat Okulunda yapmıştı. Memleketteki birkaç
uzmandan birisiydi.
Ankaradan çıkarlarken Arif Saim Bey:
Kardeşim Ahmet Bey, demişti, "sizi bana büyük bir toprak mütehassısı diye
tavsiye ettiler. Şimdi sizinle Çukurovaya gideceğiz, altımızda otomobil,
Çukurovayı adım adım dolaşacağız. Siz toprağın kalitesine bakacak, bana
Çukurovanm en verimli toprağını tespit edeceksiniz, ben de tespit ettiğiniz bu
toprağı alacak, buraya Türkiyenin en büyük, en modern çiftliğini kuracağım."
Önce Yüreğir ovasını, Tarsus yörelerini dolaştılar. Karataşa, Ağba bataklığına
indiler. Ahmet Bey toprağa bakıyor, bitkilerini inceliyor, köylülerle konuşuyor,
ölçüyor biçiyor, defterine yazıyor, "Evet efendim, gidebiliriz," diyor, başka bir
söze varmıyor, sadece düğmelerini ilikliyor, boyun kırıyordu. Ödevini çok iyi
yaptığı, yapacağı her halinden belli oluyordu. Ağbadan Yumurtalığa geldiler,
Yumurtalıkta üç gün kaldılar. Arif Saim Bey otomobilini Yumurtalıktan Aptioğlu
çiftliğine sürdü. Bir eski maarif vekili mebus arkadaşı Aptioğlu çiftliğine sahip
olmuştu. Bu onu çok kıskandırmış, deh etmişti. Aptioğlu çiftliğine sahip olan
mebus halbuki hiçbir cepheye gitmemiş, onlar gibi kelleyi koltuğa almamış,
Ankarada yan gelmiş yatmıştı. Bu çiftliğe nasıl, niçin sahip olmuştu? Ne hakkı
vardı?
Aptioğlu çiftliğinin toprağını inceleyen mütehassısa dişlerinin arasından çıkan
ıslık gibi bir sesle sordu:
Nasıl?
Mükemmel, dedi Ahmet Bey.
Bana bulacağınız toprak bundan daha iyi olacak.
Başüstüne Beyim.
En güzel topraklar benim olacak. Benim hakkım. Cephede kanı döken benim.
Kelle koltukta ben dövüşürken, o karısının koynunda uyuyordu.
Evet Beyim, bulacağız Beyim.
Tabii bulacaksın.
Hafif bir Kürt aksanıyla konuşuyordu.
Aptioğlundan Ceyhana vurdular. Kozana, Dumluya çıktılar. Dört gün de
Osmaniye dolaylarında dolaştılar. Kadirliye vardılar, Akçasazm kıyılarını
dolandılar. Ahmet Bey Akçasazm kıyısında çok güzel bir toprak buldu:
Bey, bu toprak ölümsüz bir toprak, dedi. "Kıyamete kadar bire elli verir, bire


yetmiş beşe kadar da çıkarılabilir verimi."
Arif Saim Bey sordu:
Bire elli, bire yetmiş beş vermek ne demek?
Ahmet Bey karşılık verdi:
Toprağa bir tek tohum atarsanız, elli tohum alırsınız.
Ortalama, ya da kötü bir toprak?
Kötü bir toprak bire bir, bire iki, bire üç, en çok bire beş verir.
Nerde var bu topraklardan?
Bütün Orta Anadolu böyledir.
Hazin.
Orta toprak bire on, bire on beş verir.
Çok iyi... Ölümsüz toprak ne demek?
Toprak fazla kullanılırsa yavaş yavaş verimini yitirir, gücü azalır. İşte bu
ölümsüz toprak dediğim toprağın gücü hemen hemen hiç azalmaz. Böyle
topraklar aşınmazlar. Kendi kendini besleyen, safi mil, yığma, bataklık
toprağıdır ölümsüz toprak.
Bu toprak ölümsüz toprak mı?
Ölümsüz.
Ahmet Beyin bulduğu ölümsüz toprak bir eski çiftlikti. Eski Türkmen
beylerinden Akhocaoğullarmmdı. Bugünlerde Akhocalar darmadağınıktı. Büyük
toprakları parçalanmıştı. Ahmet Beyin beğendiği topraksa Selim Beye düşmüştü.
Selim Bey çiftlikle, toprakla uğraşmıyordu. Yağmur Ağanın at hırsızlığı çetesine
girmiş at hırsızlayıp duruyordu. Arif Saim bunu böyle öğrenince çok sevindi.
Kasabaya gidip hemen Mal Müdürünü huzuruna çağırttı.
Mal Müdürü dedi ki: "Selim Beyin toprağı Hazine malı değildir, fakat o
yakınlarda üç yüz dönümlük bir Hazine toprağı var, Ermenilerden kalma. Bu üç
yüz dönümlük tapu Selim Beyin çiftliğini de içine alır."
Ve nasıl alabileceğini de açık açık anlattı. Arif Saim Beyin aklı yattı.
Hiç kimsenin haberi olmadan hemen satışa çıkarın.
0 gün o toprağı hemen satışa çıkardı Mal Müdürü Mazlum Bey. Toprak açık
artırma ile satılacaktı. Açık artırmanın günü geldi doldu. Hiç kimse katılmadı
açık artırmaya. Üç yüz dönümlük tapu yirmi üç liraya Arif Saim Beyin üstünde
kaldı.
Arif Saim Bey çiftliğinin sınırını çizer, bu sınırın içine at hırsızı Selimin
çiftliğini de alırken, Akhocalar soyu haberlendi. Akhocalarm en yaşlısı, gün
görmüşü, uzun, ak bıyıklısı Aziz Ağaydı. Aziz Ağa durumu öğrenince ateşlendi.
Toprak gidiyordu. Toprak kendisinin değildi ya, Arif Saim Bey bu biçimde



Akhocalar toprağını alırsa, ellerinde bundan sonra bir avuç toprak bile
tutamazlardı. Onun için gayrete geldi, atma atladı, Adanadaki eski, büyük, köklü
derebeylere gitti. Bu derebeylerden birisi iktidardaki tek partinin, Halk Partisinin
Genel Sekreteriydi. Bu iki köklü soy çok eskiden beri dosttular. Çıkarları
biribirine uzun yıllardan bu yana bağlıydı.
Genel Sekreter durumu öğrenince doğru Paşaya gitti, Arif Saim Beyin
tutumunu ona hikaye etti. Paşa bu işe ne dedi, ne söyledi, onu kimse bilemedi.
Yalnız Arif Saim Bey Selim Beyin çiftliğinden el çekti, bir daha da oranın
semtine bile uğramadı. Yirmi üç liraya aldığı üç yüz dönümü de unuttu gitti.
Başına gelen bu korkunç olaydan sonra Arif Saim Bey Ahmet Beyle birlikte
Dörtyola gitti. Dörtyolda bir hafta kaldılar. Dörtyolda büyük portakal bahçeleri
vardı. Arif Saim Bey Dörtyolda kaldığı süre içinde oranın zenginleri, ayan ve
eşrafıyla konuştu. Dörtyolda da Hâzineye kalmış Ermeni mülkleri ve portakal
bahçeleri vardı. Arif Saim bu mülklerden ve bahçelerden en güzelini Paşaya
hediye ettirdi.
Ne demek! diyordu. "Bu yurdun kurtarıcısının burada bir bahçesi olmasın!
Olur mu?"
Öfkeden köpürüyor, utançtan yerin dibine geçiyordu.
Zaten zenginler, ayan ve eşraf Mustafa Kemal Paşaya böyle bir hediye yapmak
içnrcan atıyorlardı. Fakat Kumandanın tepkisinin ne olacağını kestiremiyorlar,
korkuyorlardı. Padişahlara toprak, bahçe, köşk hediye ekmek Osmanlılarm son
yıllarında derebeylerin gelenekleri arasına girmişti.
Arif Saim Beyin teklifine derecesiz sevindiler.
Arif Saim Bey bundan sonra toprak yağmacılığına bir kulp bulmuştu.
Çukurovada döndürdüğü dolapları eğer Paşa duyar da kızarsa:
Paşam, diyecekti, "halk çalışmalarımıza bir cemile olarak bana, aynen size
yapılan hediye gibi birazıcık bir toprak parçası hediye etti. Derebeyler beni
çekemediklerinden dolayı size şikayet ettiler. Halkın bu cemilesini nasıl kabul
etmeyebilirdim!"
Ahmet Beyin Çukurovada en çok beğendiği ikinci toprak Akmezar köyünün
yakınındaki bir küçük çiftlik oldu. Ermeniler kaçarlarken, bu küçük çiftliğin
sahibi Ermeni çiftliğini bir Türkmen dostuna satmış oldu. Türkmenle Ermeni can
arkadaştılar.
Ermeni dedi ki:
Eğer döner gelirsem kardeş, toprağımı bana geriye verirsin. Geriye
dönemezsem çiftlik senin olsun. Anan sütü gibi ye iç, kullan, helal olsun.
Arif Saim Bey Ahmet Beye tekrar tekrar soruyordu:


Ölümsüz toprak mı, Selimin toprağından da iyi mi?
Büyük bir güvenle Ahmet Bey:
Evet, diyordu "Selimin toprağından da iyi. Bu kadar güzel bir toprak parçası
ancak dünyanın birkaç ülkesinde vardır. Nil kıyılarında bile böylesi bir toprak
zor bulunur."
Arif Saim Bey hemen o gün kasabada bir araştırma yapıp çiftliğin macerasını
öğrendi. Fıkara Türkmeni çağırtıp önüne on lira attı:
Şu Ermeni çiftliğini bana devret, dedi.
Arif Saim Beyin huzuruna otomobile bindirilip, iki candarmayla apar topar
getirilen fıkara Türkmenin ödü kopmuştu. Yolda getirilirken öldürüleceğini,
hapsedileceğim, en azından sürgüne gönderileceğini kuruyordu. Arif Saimin
ününü bütün Anadoluda duymayan kalmamıştı ki... Onun karşısına çıkan sağ
kalamazdı.
Türkmen asılmak yerine, dayak yerine önünde bir de on liralık görünce
gözlerine inanamadı. Bir on liraya, bir kaim kara, çatık kaşlı Arif Saim Beyin
sert yüzüne bakıyordu. Altından bir çapanoğlu çıkmasın diye, kuşkulu gözleri bir
süre Arif Saim Beye, Arif Saim Beyden onluğa gitti gitti geldi."
Al, al Mahmut, dedi Arif Saim Bey, anlayışlı. "Bu para senin hakkın."
Mahmut, Beyin kendisine adıyla seslenmesine sevindi, azıcık yüreklendi.
Al diyorum sana Mahmut, al! Al kardeş, senin hakkmdır. Ne kadar zamandır
koynunda taşıyorsun bu tapuyu?
Mahmut:
On yıldır, diye bağırdı.
Arif Saim ağır ağır on lirayı iki parmağıyla, tiksinir gibi yüzünü buruşturarak
yerden aldı Mahmuda uzattı:
Al, dedi. "Bu tapuyu on yıldır cebinde taşımışın, her yıl için bir lira."
Mahmut parayı aldı, koynuna soktu, hemen yere yatıp Beyin ayaklarına
kapandı. Yanındakiler Mahmudu yerden kaldırdılar. Bey ağır ağır cebinden bir
beş liralık daha çıkardı, Mahmuda verdi. Mahmudun davranışı onu çok
duygulandırmıştı.
Sen hiç asker oldun mu Mahmut?
Mahmut hemen hazırol durumuna geçip, Arif Saim Beyin karşısında dimdik
durdu. Çivi gibi, yere saplanmış dimdik duruyor, kıpırdamıyordu. Gözlerini de
bir noktaya dikmiş, kırpmıyordu.
Oldum Kumandanım, dedi, bir çırpıda künyesini saydı.
Harbettin mi?
Ettim Kumandanım.


"Nerelerde?"
Mahmut, soluksuz bir çırpıda saydı:
Galiçyada, Çanakkalede, Kütülamarada, Yunanda...
Hiç yara aldın mı?
Aldım Kumandanım.
Nerenden?
Boynumdan, kasığımdan, kolumdan, ayağımdan.
Gazisin ha? Madalyan var mı?
Yok Kumanda'hrm.
Mahmut!
Buyur Kumandanım.
Yakında çiftliği ihya edeceğim. Seni sevdim. Gelir çiftlikte çalışır mısın?
Tapu memuru defter elinde bekliyordu. Tapu devri muamelesi hemen orada
başladı, bitti. Mahmut parmak bastı, Bey şatafatlı imzasını binbir kurumla attı.
Mahmutla el sıkıştılar. Mahmut, Beyin yanından deli gibi bir sevinçle çıktı.
Köyüne giderken topukları arkasını dövüyor, bir sevinç türküsü gibi esiyordu.
İşte böylecene Türkmen Mahmudun çiftliğin tapusunu Arif Saim Beye
devretmesiyle Akmezar köylülerinin de maceraları başlamış oldu. Genç İdris
Beyin başına olmadık işler işte bu günden sonra açıldı.
Arif Saim Beyin beğenip satın aldığı çiftliğin tapusu ancak iki üç bin dönümü
kapsıyordu. Arif Saim Bey gibi cephelerde kan dökmüş, Paşaya en yakın bir
arkadaş olmuş, milli kahraman payesine ulaşmış bir insana bu kadar toprak yeter
miydi? Gerçekten ayıptı. Bu pay dilenci payıydı. Bir milli kahramanı insan
kendisi de olsa bu dereceye düşüremezdi. Akmezar köylülerinin de toprakları
çoktu. Çeçenler ne anlarlardı topraktan, at yetiştirsinler onlar, varsınlar Yağmur
Ağanın çetesine girsinler, at hırsızlasınlar.
Arif Saim Bey gülüyordu:
Bıraksınlar toprağı topraktan anlayanlara, onu sevenlere, kendileri de
sevdikleri işi icra etsinler. Baba mesleklerine dönsünler.
Akmezarlılardan önceleri toprak almak kolay oldu. Kolay oldu çünkü genç
Milli Mücadele kahramanımızın bir hayata uyma, koşullardan faydalanma zekası
vardı. Akmezar Çerkesleri üstünde uzun, ciddi araştırmalar yaptı. Tutkularını
öğrendi. Yaşlılar, ikinci, üçüncü kuşak da olsalar, daha Karkası, Kafkasm
geleneklerini seviyorlardı. Karkastan kopup gelmişlerdi ama Kafkas onlar için
bir düş dünyası, bir düş cennetiydi. Her sözlerinin başı Karkastı, memleketti. Ve
ellerinde Kafkastan kalmış kutsal bir emanetti at. Atı Kafkastakinden de daha
çok seviyorlardı. Bey bunu öğrenince Yağmur Ağayı çağırdı, onu bir gece

evinde konukladı. Uzun uzun eski günleri konuştular. Arif Saim Bey kasabada
candarma kumandanı olduğu günlerden tanıyordu Yağmur Ağayı. Onu çetesiyle
birlikte beş kere yakalamış, beş keresinde de bırakmıştı.
Kendisi, Yağmur Ağayı bırakışmı salt onu sevdiği sebebine bağlıyordu ki,
yalandı. Yağmur Ağayla bazı işlerde işbirliği yapmıştı. Bu işbirliğini şimdi
söylemek ne Yağmur Ağanın işine geliyor, ne de Arif Saim Beyin işine... Karışık
işlerdi. Ağızlarına bile almıyor, biribirlerinden bile utanıyorlardı.
Bir keresinde Yağmur Ağa boş bulundu:
Bey, biz Fransızlarla... diyecek oldu. Bey hemen onun sözünü kesti.
Ne Fransızları! diye bağırdı.
Yağmur Ağa her şeyi anladı. Aralarında da olsa Arif Saim Bey, milli
kahraman, Fransızlarla işbirliği yaptığını konuşmak istemiyordu. Bir daha hiç
konuşmadılar. Ama bütün Çukurova bu işbirliğini biliyordu.
Eee Yağmur Bey, çete gelişti mi? Günde kaç at çalmabiliyor? diye Arif Saim
Bey çok ciddi soruyor, öteki de aynı ciddiyetle karşılık veriyordu:
Çete çok büyüdü sayenizde Bey, diyordu. "Cumhuriyetimizin sayesinde.
Şimdilik çetenin çok tecrübeli hırsızlardan müteşekkil üç yüz otuz altı kıymetli
mensubini var. Bir de onların yardımcıları var. Yardımcılarının da yardımcıları
var. Bin beş yüz kişilik bir cemiyetin şimdilik başıyız Bey."
Bir ordu.
"Evet Bey, şimdilik bir ordu. Kafkasyada, İranda çok güzel atlar var. O atları
alıp, Karadeniz kıyılarında satıyoruz. Kafkaslarda, İranda biraz zor oluyor at
hırsızlığı ama, en usta hırsızları, bilhassa Çerkesleri oralara gönderiyorum.
Karadenizden çaldırdığım atları ise Doğuya, Dördüncü Orduya gönderiyorum.
Fazla iklim değişikliği atları yaşatmıyor. Bir yıl Kafkastan üç yüz at indirdim
Çukurovaya, hepsi öldü. Sinekten, sıtmadan yaşamadılar. Suriye, Irak, Urfadan
aldığımız atları Garbi Anadoluya, İzınire, Aydına, Denizliye, Manisaya
gönderiyorum. Savaş oralardaki at neslini tüketmiş. Garbi Anadoluda at çok
pahalı ve saydığımyerlerden gelen atlar Garbi Anadolunun iklimine iyi intibak
ediyorlar. Garbi Anadolundan çaldırdığım atları Orta Anadoluya geçiriyorum.
Sanıyorum ki atçılığı geliştirme teşkilatımızı İrana, Afganistana, Hindistana
kadar yayabileceğim. Öyle bir plan üstünde çalışıyorum."
Bu büyük gayretinizi, Yağmur Ağa, Paşaya söyleyeceğim. Sanırım ki seni bir
mebuslukla taltif ederler. Türk milletine hizmetiniz büyük.
Böyle çok ciddi yüzlerle, çok ciddi konuşurlarken birden basıyorlardı
kahkahayı.
İyice güldükten sonra, at hırsızlığı çetesiyle alay ettikten sonra, ciddi işlere


geliyordu sıra...
Yağmur Ağa at hırsızlığını çok seviyor, her yıl onun sayesinde yüzlerce, hatta
binlerce at bölgeden bölgeye, memleketten memlekete taşmıyordu. Yağmur Ağa
Ortaşarkta at neslini ıslah için elinden geleni yapıyordu. Yakında Uzunyaylanm
Çerkeslerinin tümü, Çukurovahlarm büyük bir kısmı Yağmur Ağa çetesine
girerse hiç şaşmamalıydı.
Yağmur Ağanın eski, büyük çiftliğinde eski, ünlü, büyük at hırsızları, yeni,
genç at hırsızlarına at hırsızlığı dersleri veriyorlar, gözlerinin tuttuklarını Yağmur
Ağaya götürüp, al tepe tepe kullan Bey, diyorlardı. Seksenlik, güçlü, yiğit at
hırsızı Üzeyir, çiftlikte istidatlı hırsızlara bukağı açma, bukağı kırma, bukağılı at
hırsızlama talimleri yaptırıyordu.
Yağmur Ağanın bu durumunu Çukurovada, Türkiyede bilmeyen yoktu. Bu
büyük, güçlü şebekenin gizlisi saklısı yoktu, işini apaçık, herkesin gözü önünde
görüyordu.
Geçen yıl bir İraklı Arap şeyhinin çok güzel bir atı çalındı. Şeyh atma deli gibi
tutkundu, düştü yollara, soluğu Yağmur Ağanın çiftliğinde aldı. Derdini iki gözü
iki çeşme Yağmur Ağaya anlattı. "Atım bulunmazsa ben yaşamam Yağmur
Ağa," dedi. Bir kese altın çıkardı. "Bunun hepsini al ama atımı bana bul," dedi.
Yağmur Ağa mert adamdı, şeyhin parasını almadı. Haline çok acımıştı. Elinden
tutup tavlaya götürdü. Şeyh şöyle uzaktan atlara bir göz attı. "Bu atların içinde
atım yok," dedi.
Yağmur Ağa onun yanma namlı hırsızlardan birisini verdi: "Şeyhin atını
bulmadan gelmek yok," dedi.
Altı ay sonra şeyhin atını Marmarisin bir dağında bir Yörük Beyinde buldular,
Yağmur Ağanın selamını söylediler, Yörük Beyi atm parasını bile almadan atı
şeyhe geri verdi.
Arif Saim Bey:
Yağmur Ağa, dedi, "bana iki ay içinde en az yüz tane, Çukurova iklimine
dayanıklı at bulacaksın."
Yağmur Ağa:
Baş üstüne. Hepsi aynı don mu olsun?
Türlü donda olmasını tercih ederim. On tane doru, on tane kır, beş tane al,
kula, ebeş...
İki ay içinde yüzden fazla at geldi Arif Saim Beyin çiftliğine.
Arif Saim Bey önce Çerkeş Yakubu çağırdı. Yakup çok yaşlı, hala attan inmez,
tiridi çıkmış, parlak çizmeli, kızıl sakallı bir Çerkesti. İdris Beyin babasının değil
de kendi babasının Bey olduğunu, İdris Beyin babasının da kendilerinin kölesi


olduğunu her gittiği yerde söylerdi.
Arif Saim Bey:
Yakup Bey, dedi, "kaç dönüm tarlan var?"
Yüz yirmi dönüm.
Arif Saim Bey onu elinden tuttu, atların doldurduğu tavlaya götürdü.
Tarlanın tapusunu bana vereceksin, buradan da beğendiğin iki atı alacaksın.
Yakubun gözleri faltaşı gibi açıldı:
Doğru mu Bey? Ama bunlar çok asil atlar.
Seç seç! Asil atlar olsun. Daha iyi ya!
Çerkeş Yakup bir hafta tavlaya, atların arasına karışıp kendisine iki at
seçti. Gerçekten iki çok güzel, üçer yaşlı kır at seçmişti. Bir hafta uğraşmaya
değer. Köye vardı, her şeyi anlattı. Birkaç kişi hemen atlarına atladı Arif Saim
Beye koştular: "Bizim de tarlamız var Bey," dediler. Bey tarlalarının dönümünü
sordu, her birisine tarlasının çokluğuna göre bir, iki, üç, beş, yedi at verdi.
Birkaç ay içinde Arif Saim Beyin tavlasında çok az soylu at kalmış, Akmezar
köyünde de çok kişi atlanmıştı.
Bu minval üzere önceleri Akmezarlılardan toprak almak çok kolay oldu.'Sonra
işler gittikçe sarpa sardı. Arif Saim, Çeçenleri korkutma yolunu seçti. Bunda da
biraz başarı kazanıp, biraz daha toprak elde etti. Başta İdris Beyle köylünün bir
kısmı dayattılar, topraklarından Arif Saim Beye bir avuç toprak bile vermemeye
yemin ettiler. Köylerini bırakıp nereye, ne yana gideceklerdi? Bunu İdris Beyin
kafası bir türlü almıyordu:
Arif Saim Bey:
Nereye isterseniz, sizi oraya iskan ettiririm, diyordu.
Arif Saim Beyin siyah, Ford marka, büyük gözlü otomobili diz boyu tozlara
bata çıka İdris Beyin evine çok gitti geldi. Çok cebelleştiler. Arif Saim Bey İdris
Beye çok yerinde, güzel önerilerde bulundu. Hatta: "Paşaya söyler seni mebus
bile seçtiririm," dedi. İdris Bey gene ona bir karış toprak vermedi. Arif Saim Bey
tehditlerde bulundu, İdris Bey bu tehditlere karşı:
Boynumuz kıldan ince Beyim, diyordu da bir şey demiyordu. "Ne yapalım
Beyim, boynumuz kıldan incedir."

23


Ademin içini onulmaz bir korku sarmıştı. Dün geceden beri ayakta, Akçasazm
kıyısına gidiyor, bataklığın sularına ayaklarını sokuyor, sonra geriye, dibinde
durduğu çınar ağacına geliyordu. Çok sivrisinek vardı. İslık çalar gibi
vızıldıyorlar, Ademin yüzüne, boynuna, ellerine ayaklarına sıvanıyorlardı.
Sırtından, kaim mintanından, gömleğinden bile geçiriyorlardı hortumlarını.
Adem dalgındı. Acaba vurduğu kendi bindiği kır at mıydı, yoksa yağız at mı?
Yağız atı vurdum gibi geliyor bana, diye içinden durmadan tekrar ediyordu. Yere
düşerken kapkara bir ağaç gibi devrildi. Kapkaraydı. Kır at olsa güneşte parlardı.
Beyaz bir bulut gibi. Bunları kuruyor, seviniyor, yarın Beye gideceğim, yağız
atm kellesini götürüp avluya atacağım, düşmanıym ömrü bu kadar olsun Beyim
diyeceğim. İstersen Yobazoğlunun, Koca Osmannı da, İnce Memedin de
kellesini getireyim. İstersen Kemal Paşanın da... Kendi kendine gülüyor,
karanlıkta atın bulunduğu yere uzun uzun bakıyor, atm kapkara karartısını
görüyor. Bak, diyordu kendi kendine, bak, bak! Kapkara uzanmış oraya. Yağız at
dedik de nişan aldık. Şimdiye kadar hiç kurşunumuz boşa gitti mi? Nergislerin
arasına giriyor, çiçekleri eziyor, gidiyor çaykaradan soğuk bir su içiyor. Bunu da
başardık, diyordu. Bu işin altından da yüzümüzün akıyla çıktık. Sazlıktan çınarın
dibine geliyor, ama ağaçtan ileriye bir adım bile atamıyordu. Varayım bakayım,
diyor, atm ölüsüne doğru bir adım atıyor, içine bir korku düşüyor, öteki ayağını
kaldıramıyor, geriye dönüyordu. Birden akima düşüyor, ya vurduğum kır atsa,
Bey ölünceye kadar yüzümüze bakmaz, bakmaz, bakmaz, diye içinden inliyordu.
En güzel atını vurduk fıkaranm... Tavlasının en güzel atını seçip aldık, sonra da
beş kurşunda... Gidip atm ölüsünü görmek, bu korkunç işkenceden kurtulmak...
Geceye ağır, yapış yapış bir pus çökmüş. Sinekler, yanan elleri, giyitleri,
kasketi, ayakları ıpıslak pustan. Yapış yapış. Durmadan da terliyor. Hiç mi hiç
bir yel esmiyor. En küçük bir fisilti bile yok. Boğucu bir sıcak. Adem yakasını
bağrını yırtarcasma açtı. Sıkıntıdan çatlıyor. Yerinde duramıyor.
Bir ara uyumak istedi, başını bir tümseğe koydu, uyku bana mısın demedi.
Oysa eskiden, daha dün bile, başını yastığa koyar koymaz uyurdu. Bir süre
debelendi durdu, sonra kalktı, Ana var za kalesine aşağı yürüdü. Kırlangıçlar
gecede bile önünden fırt fırt geçiyorlardı. Atm ölüsünden uzaklaştıkça içi
hafifliyor, yüreğine inceden, ılık bir sevinç doluyordu. Sabaha kadar böylece
yürüdü. Gün işiyordu ki durdu, geriye döndü, dün akşamki atı vurduğu yere
baktı, atm ölüsü gözükmüyordu ama, uzun çınar ağacı, geniş dallarıyla
kararıyordu. Çınar ağacının az ötesinde, göğün uzağında da bir kartal sürüsü
dönüyordu.
Adem bir süre orada kımıldamadan çınar ağacını, aşağı doğru inen kartal





sürüsünü seyretti. Ellerini havaya açtı, bir çocuk saflığı, bir çocuğun yürekten
istemesiyle:
"Vurduğum yağız at olsun, Allahım," dedi. "Vurduğum yağız at değilse ben
kimsenin, insan olanın yüzüne bakamam Allahım. Karımı da, onu candan ileri
severim, sen tanığımsm Allahım, onu da bir daha göremem."
Karısını dehşet özlediğini anladı. Onunla yattığı son günü getirdi gözünün
önüne. Sıkı, iri memeleri çok sıcaktı.
Yağız at değilse ölen, ben ölürüm Allahım. Bana yardım et!
Çınarın oraya durmadan kartallar gökten süzülüp geliyor iniyorlar, kanatlarını
açıp toprakta sekiyorlar, sonra otların arasında gözden yitiyorlardı.
Atm ölüsüne doğru koşmaya başladı. Çınara varınca gözünü yumacak, tam
atm ölüsünün oraya varınca açacaktı.
Çok sıcak vardı. Kızgın bir güneş düşmüş Anavarza ovasının düzüne, kasıp
kavuruyordu. Güneş ateş kusuyordu. Ortada hiçbir canlı kalmamış, at, eşek, kurt,
kuş, arı, böcek, örümcek, yılan hepsi gölgeliklere, serinlere sığınmışlardı.
Soluk soluğa çınara geldi. Öyle bir yorulmuştu ki, ayakta kalamadı, çınarın
kökünün dibine yığılıverdi. Uykusuzluktan da ölüyordu. Bitmişti. Başını çınarın
köküne koydu. Göz ucuyla da gökten sağılıp gelen kartallara bakıyordu.
Kartallara dalmışken uyudu. Tüfeğini sağ eliyle sıkı sıkıya kavramıştı.
Gökten kartallar indiler, yüzlerce sağıldılar. Dört bir yanı kartalların kanat
şapırtıları aldı. Kara, boz, turuncuya çalan kartallar. Yaşlı, genç akbabalar.
Akbabalar atm ölüsüne yaklaşamıyorlar, uzaklarda duruyorlar, kartalların çekilip
gitmesini bekliyorlardı.
Atm ölüsünün başında bir kanat karmaşası, bir kartallar kaynaşması bir süre
sürdü, kartallar atm ölüsünün üstünde üst üste bindiler, biribirlerinin üstüne
yığılıştılar. Kanatlar savruldu. Durmadan gökten kartallar süzülüp iniyorlardı.
Atm ölüsüyle Ademin altında uyuduğu çınarın arası, çınarın altı, Ademin yanı
yöresi kapkara, kanat çırpan kartala kesti.
Sonra kartallar ikindine doğru çekilmeye başladılar. Son kartal da atm
ölüsünden bir damla koparacak et bulamayıp çekildi gitti. Ortada bir baş, azıcık
kuyruk kaldı. Azıcık da yele. Apak bir iskelet yığını kalmıştı attan.
Kartalların arkasından birkaç cılız köpek geldi. Atm iskeletini ortadan alıp
sazlığın kuytusuna, bir söğüdün derinine çektiler, orada rahat yalamaya
başladılar.
Ademin üstüne gün geldi. Adem günün altında yandı kavruldu. Çıpıldak tere
battı. Sonra da uyandı. Uyandığında ilk olaraktan baktı ki, atm orada ne kartal
var, ne bir şey... Atm kemikleri nerede? Yalnız orada kemiklerin yerinde üç dört








çok yaşlı, kanatları düşmüş akbaba dolaşıp duruyor. Bunun böyle olduğuna
Adem sevindi. İçinden, anasını satayım öldürdüm yağız atı, dedi. Hem de
kartallar yedi etini. Hem de kemiklerini köpekler aldı götürdü.
Atm olduğu yere vardı. Attan en küçük bir işaret bile kalmamıştı. Toprakta,
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 13
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов