İnce Memed - 2 - 28

Общее количество слов 3345
Общее количество уникальных слов составляет 1696
35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
Ferhat Hoca önde, başı önüne iyicene sarkmış, Yobazoğlu arkada, o da öyle,
görmüyorlar, duymuyorlardı. Bağrışan, söven, taşlayan kalabalığın arasında önce
pazaryerine getirildiler. Tellal Kambur Ahmet burada caniler üstüne, insanlık,
kan üstüne uzun bir nutuk çekti, gözleri yaşartan. Sonra taş, pislik, çamur, küfür
yağmuru gene başladı.
Boğazlarında ip, arkalarında yüzlerce kişi Ferhat Hocayla Yobazoğlu bütün
kasabayı dolaştırıldılar. Kambur Ahmet her mahallede bir iki kere durdu dehşet
nutkunu tekrarladı.
Mahpusaneye getirildiklerinde ikisi de ayakta duracak halde değildi. Yarı
baygın duvarın dibine yığılışıverdiler.
Ah Safa Bey o gece Nazifoğlunun lokantasında kasabanın adli ve mülki
erkanına büyük bir rakı ziyafeti çekti. Ziyafette Zeynelin ve Ademin ne kadar
iyi, dost, sadık insanlar olduklarını söyledi. Onların insanlıklarını, faziletlerini
saydı döktü. Onlar böylesi alçakça, rezilce, canavarca bir ölüme layık insanlar


değillerdi.
Ali Safa Bey öyle candan, öyle güzel konuştu ki bu gece herkesi dilhun eyledi.

46

Daha günün doğmasına çok vardı ama ortalık ağarmış gibiydi. Cığıl cığıl akan
Savrun suyunun çamurlu kıvrımının kıyısında bitmiş mavi çiçekle sıvanmış
yarpuzların yaprakları terlemişti. Çiçeklerdeki bal arıları, öteki arılar kanatlarını
sırtlarına yatırmışlar uyuyorlardı. Arada sırada da anlar şöyle bir ürperiyorlar,
titrer gibi yapıyorlardı.
Bostan çardağının dibi, yöresi karpuz kabuklarıyla doluydu. Kesilmiş,
kemirilmiş, parçalanıp hiç dokunulmamış karpuz kabukları... Çürümüş
karpuzların kokusu bütün bostana, yöreye sinmişti.
Memed çoktan uyanmış bostanm içini dolaşıyor, düşünüyordu. Şu başıma
gelenler diyordu kendi kendine. Bütün başından geçenler teker teker gözlerinin
önünden geçiyordu. Nereden başlamış, nereye varmıştı. Koskoca Hükümet,
Çukurova ağaları canlarını dişlerine takmışlar, onu arıyorlardı. Bölük bölük
candarmalarmı üstüne yolluyorlardı. Bir de eşkıya gibi eşkıya olsa kim bilir ne
olacaktı! Ne istiyorlar benden, diye içinden geçiriyordu.
Koca Osman birkaç gün önce bir mutluluk halinde bostana düşmüş:
Şahinim, demişti, "bu işin üstesinden geldik artık, Ali Safanm belini kırdık.
Senin adını duyan köylüler, kaçmışlar da korkmuşlar, senin burada olduğunu
duyar duymaz yüreklerine bir yiğitlik ateşi düşmüş, duramamışlar, koşmuşlar
köye geldiler. Yobazoğlu da geldi. Sen burada, şu durduğun yerde durdukça
köylü dağları düz edecek. Ali Safa bugünlerde erinde geçinde belasını bulacak.
Deli Muslu oğlan iyi çalışıyor. Herkesler de Deli Muslu oğlanın yaptıklarının
senin başının altından çıktığını biliyor. Doğru, sen olmasan, sen bize yürek
vermesen biz avratlar gibi Safanm altına pısardık. Doğru doğru, dosdoğru.
Anavarza binekleri, kurda benzer sinekleri, Memed sana oğul demem,
yıkmayınca konakları..."
Bu ağıdı Koca Osman ağzından kaçırmış, sonra da pişman olmuştu.
Yani yani konakları biz yıkacağız. Sen işte böyle burada duracak, yiyip içip
yatacak, bize gölge olacaksın. Bes, bu kadarlığı bize yeter. Sen burada dur, biz


kendi işimizi kendimiz görürüz.
Koca Osman ciddileşmişti, gözlerinde umutsuzluk, korku:
Şahinim, demişti, "şunu bil ki, hiç akima küsüm düşmesin, senin Çukurovada
olduğunu tüm Anavarza ovası biliyor. Ama nerede olduğunu kimse bilmiyor.
Senin Çukurovaya indiğini de hiçbir köylüden hiçbir ağa, hükümet adamı
duyamaz. Köylü milleti sırasında taş gibi ketumdur. Taş gibi oğul. Sen burada
rahat et."
Memed bunların da kendisinden çok şey beklediğini, hele Koca Osmanm
söylediği ağıttan sonra iyice anlamıştı. Onu ne sanıyorlardı acaba? Birkaç yıl
dağda gezmiş, zorla dağa itilmiş, başına olmadık işler açılmış, yıkılmış, köy köy,
dağ dağ dolaşmış, başını sokacak bir delik bulamamış da gelmiş buraya sığınmış
birisiydi.
Memed yanında yöresinde olanı biteni anlamaya çalışıyor, sabahlardan
akşamlara, akşamlardan sabahlara kadar kafa yoruyordu. Olanın bitenin
birtakımını geçirdiği deneylerden dolayı anlıyor, bir kısmına da hiç akıl
erdiremiyordu. Şu koca Osman boşuna yeliyor uğraşıyordu. Ali Safa Bey onları
köylerinden sürecekti. Arkasında Hükümet, yanında ağalar, başında bir sürü
silahlı adamı. Koca Osmanm da güvendiği kendisi, İnce Memed! Bir tek adam.
Koca Osman bilmiyor muydu ki candarmalar bir haber alsalar, burada,
Akçasazm bataklığında sıkıştırsalar, bir bölük candarmayla onun İnce Memedini
keklik gibi avlarlardı?
Teslim olmayacağım, öldürecekler beni, diye gülümsedi.
Ali Safayı öldürdüler diyelim, daha kötü bir Ali Safa çıkmayacak mı
karşılarına? Hem de beterin beteri. Hamzanm Değirmenoluk köylüsüne
yaptıklarını kılı kılma öğrenmişti. Bir iş yapalım, bir iyilik edelim derken zulüm
olduk fıkaralarm başına. Köylü ne kadar bana küsse, sövse, beni yerse hakkı var.
Bir daha diye düşünüyordu, bu Çukurdan diri çıkamayacağım. Şu bostanda
rahatlıkla ölümü bekliyorum. İdam fermanımı boğazıma takmışım, Anavarza
ovasında dolanıp duruyorum. Abdi gidince Hamza gelmese iş kolay... Bir Abdi
gidiyor bin Hamza geliyor. Her dövüş boşa. Koca Osmanm, Vay vay köyünün de
dövüşleri boşa. Tez günde burasını bırakıp başka bir yere yerleşseler... Başka bir
yerde de karşılarına başka bir Ali Safa çıkmayacak mı?
Güze varmadan beni burada candarmalar yakalayacaklar. Hem de Vayvay
köylüsü yerimi haber verecek Yüzbaşıya. Ala kanım Akçasazm çürümüş
toprağına saçılacak.
Burada uyuşmuş, yarı uykulu, yarı ölü yaşamaktan başka çare yok. Köse
Halilin yanında.



Köse Halille durmadan da, giden Ahdinin yerine gelen Hamzayı konuşuyorlar,
kafa yoruyorlar, bir çıkar yol bulamıyorlardı. Bir kaçacak, sığınacak delik de
bulamıyorlardı. Nereye gitsen ağa var, candarma var. Nereye gitsen İnce
Mernedi tanırlar. Hay İnce Memed batsın. Hem de yerin dibine. Burada durup
ölümü bekleyecekti. Nereye gitse, başını hangi taşa vursa ölüm ardından
gelecekti.
Köse Halil canlı, terütaze bir adamdı. Gözüpek. Ha desen Ali Safanm
konağına bir anda yürüyecek yüreklilikteydi. Memed, Halde hayranlıkla bakıyor,
Halilse onun yılgınlığını, yitıııişliğini, burada oturmuş ölümü tevekkülle
beklemesini bir türlü anlamıyordu. Böyle de İnce Memed mi olurmuş, diye
düşünüyordu. Kim bilir, zaar İnce Memedler de böyle olurlarmış.
Evvelsi gün Ferhat Hocayla Yobazoğlunu candarmalarm alıp götürdüklerini
duydukları an, Memedin yüzünü gören Halil onun hakkmdaki düşüncelerini
değiştirdi. Memedin yüzü, gözleri, elleri, sesi, her şeyi birden değişivermişti.
Bedeninin yapısı bile bir anda değişmişti. Köse Halil kendi kendine, işte İnce
Memed dedikleri de bu olsa gerek, demiş, sevinmişti.
Ferhat Hocanın, Yobazoğlunun başına gelenleri en küçük ayrıntılarına kadar
onlara Seyran anlatıyordu. Ellerindeki ağır zincirleri, kasabadaki aşağılamaları...
Memed susuyordu. Halil birden onun yüzünün bambaşka olduğunu, keskin bir
bıçağın ağzına benzediğini gördü. Gözlerinde bir iki kez küçücük ışıklar çaktı.
Sonra bir çelik ışıltısı geldi gözbebeklerine oturdu.
Seyran birden konuşmasını kesti, bir tuhaf, gözlerini daha şimdi görüyormuş
gibi Memede dikti. Şimdi şimdi, bu adam yitiklerden gelmiş gibiydi.
Gözlerindeki çelik pırıltı oraya çakılmış kalmıştı.
Ortalıkta derin bir sessizlik vardı. Derin, korkulu... Sinek kanatlarının sesleri
duyulur. Sıcaktı. Her şey bir kamaştırıcı ışıkta yanıyor, eriyor, akıyordu.
Memedin başında sarı ışıklar çakıyordu. Kıvılcımlanıyor, saçılıyor, büyük bir
hızla gözleri kör eden sarı ışıklar savruluyor, dönüyorlardı. Dünya sapsarı
kesilmiş, savrulan, akan, uğunan, saçılan, kıvılcımlanan sarı ışık içinde balkıyıp
duruyordu.
Memed sendeleyerek çaykaraya kadar yürüdü, başını çaykaranm buz gibi
suyuna daldırdı çıkardı, daldırdı çıkardı, sonra hızla bostanm içinde yürüyerek,
bastığı yeri bilmeyerek, ayakları teveklere takılarak yürümeye başladı. Şimdi
ortadan her şey silinmişti. Otlar, ağaçlar, Anavarza kayalıkları, su, toprak,
Akçasazm bükleri, karşıdaki yatık dağlar, her şey silinmiş, ortada yalnız bir öfke
heybeti gibi Memed kalmıştı. Halil, Seyran ondan gözlerini ay ıramıyorlardı.
Memed uzun bir süre gitti geldi, gitti geldi. Sonra bostanm ortasında dikildi




kaldı. Dimdik. Yere saplanmış keskin bir kılıç gibiydi.
Halil onun yanma vardı:
Kardeş, dedi, "Memed, burada dikilip kalma. Çok sıcak var. Sonra güneş
çarpar, hasta olursun."
Çardağın altına geldiler. Karpuz kabuklarının üstüne çöküşmüş binlerce
kırmızı eşekarısı, sarıca arılar, balardan, boncuklu arılar, karaca arılar
havalandılar. Saydam kanatları ağır güneşte binlerce titreşimde ipileşti.
Memed, Seyrana baktı, onu gördü. Bu sefer yüzü daha başka oldu. İlık, dost,
tatlı, bir hoş bir yüz. Gülümsedi.
Çardağın altına otururken:
Vay Ferhat Hoca vay! dedi. "Aslan gibi de adamdı. Ben hiç böyle bir hoca
görmedim. Koca Süleyman ne dedi, biliyor musun Halil?"
Halil:
Yoook, dedi.
"Koca Süleyman bana, Abdi gider de yerine Hamza gelirse, dedi... İşte öyle
dedi. Dünyada boş olan, işe yaramaz olan hiçbir şey yok, dedi. Uğraşmak
haktır. Savaşmak haktır. Dövüşmek, boş olmaz, haktır, dedi."
Yüzü azıcık güldü, sonra kapandı.
Burayı bırakıp gitmeli, nereye gitmeli? Zararım oluyor fıkaralara. Ferhat Hoca
içerde, boş yere belki fıkarayı asacaklar. Onlar benim yüzümden karşı çıkınca
Ah Safa da atının başını çekmeyecek, bindirecek. Kıyasıya bir dövüş
başlayacak. Sonu neye varacak bunun sonra, hiç! Vay vay köyünün ezildiği
yanma kar kalacak...
Ama nereye, ne yana gitmeli? Dağlar, köyler, insanlar, çalılar kabul etmez oldu
bizi.
Derin derin içini çekti.
Şu Koca Osman ona çok şeyler anlatmıştı. Cin fikirli bir adamdı. Ali Safa
Beye de yenileceklerini avucunun içi gibi biliyordu. Ali Safa giderse onun yerine
Kenan Safanm geleceğini de biliyordu. Tepelerine bin misli bir bela, bir hışım
gibi ineceğini de... Ama gene cebelleşmekten geriye kalmıyordu, ölümü de göze
alaraktan. Yaşlıların canı kıymetli olur, Koca Osmana canı da vız geliyordu. O
olmamış olsaymış, bu köyde değil insan, siniler sinek bile kalmayacak, Ali
Safaya çoktan teslim olacaklarmış.
Binlerce ceren gelirmiş güneyden, çölden her şubat Çukurovaya, Anavarza
yazılarına. Sürü sürü dolaşırlarmış yazıda. Ceren sürüsü üstünde sivri kanatlı,
hızlı karakuşlar... Karakuşlar cerenlerden de hızlı uçarlarmış. Varır cerenlerin
sırtına konar, arkadan gagalarını cerenlerin gözlerine saplarlar çıkarır yerlermiş.


Koca Osman diyordu ki:
Kör cerenlerin hali yürekler açışıydı. Anavarza yazısında yüzlerce kör olmuş,
çaresiz ceren döner dururdu, bizim gençliğimizde. Kör cerenleri kimse tutup
kesmeye de kıyamazdı. Öyle ölür giderlerdi.
Kör cerenleri düşünmek, sonra da sesli: "Ben bir kör cerenim, Anavarza
yazısına düşmüş," demek hoşuna gidiyor. "Çaresiz bir kör cerenim karakuşun
pençesinde..."
Anavarza yazıları ağarıyordu. Bir insanın göbeğine gelecek kadar koyu bir pus
çökmüştü toprağa. Ağaçlar pusun üstüne gövdesizlermiş gibi oturmuşlardı.
Alacakaranlıkta, söğütlerin bu yanma, tümseğin üstüne karartı gene geldi
usulca kondu. Memed bir haftadır gelip buraya konan karartıyı artık iyice
tanıyordu. Gecede, uzaktan uzağa bir yakınlıkları olmuştu.
Bu at yağız donlu bir Arap atıydı.
Yağız at bütün gece Narlıkışlanm altındaki düzlükte koşuyor, yayılıyor,
kişniyor, bir ışık görürse kendi yöresinde topaç gibi dönüyor, sonra da tanyerleri
ışımadan çok önce bostana geliyor, usulca, hiç ses çıkarmadan, söğütlerin
önündeki tümseğin üstüne çıkıyor, orada öylece hiç kıpırdamadan duruyordu.
Memed de at gelmeden çok önceleri Halilin yaptığı sinek sarayından çıkıyor,
ötelerden, uzaktan her gece aynı zamanda bostana gelen atı seyreyliyordu.
Yağız at gittikçe çoğalan sabah ışığında usul usul ortaya çıkıyordu. Gün
doğarken ışık içindeki at bir güzellik oluyor, bu görülmedik güzellik karşısında
Memedin yüreği atıyor, gözünü güzel attan ayıramıyordu.
Gene gözleri attaydı. Onun karanlığın içinden ağır ağır sıyrılışını soluğunu
tutmuş, hiçbir ayrıntısını gözden kaçırmadan izliyordu. At, ışık içinde kalıp da
tam belirince gene yüreği çarpmaya başladı. Bir güzellik karşısında uzun
yıllardan bu yana yüreği böyle çarpmamıştı. Bu at soyu insan soyundan da güzel,
diye konuşuyordu kendi kendine, her gün atışında.
Uzun beli daha da incelmişti. Kalem kulaklarını dikmişti. Uzun, gür, ta ayak
bileklerine kadar inen kuyruğunu belli belirsiz sallıyordu. Uzun yelesi sağa
yatmıştı. Düz, cilalanmış gibi yatmış, tertemiz tüyleri yıldırdıyordu. Yağız atm
donu ışıktan ışığa değişiyor, bazı gümüş gibi oluyor, bazı da kapkara kesiliyordu.
Işığına göre. Gergin derisinde, üstüne sinekler konmadığından dolayı, seğirmeler
olmuyordu.
Şimdi az sonra, güneş kızdırırken yağız at kımıldayacak, başını bir sağa bir
sola güçlüce sallayacak, sonra upuzun, belki boyunun iki mislr uzayacak,
bostanm üstünden bir bulut gibi akacak, uzayacak, genişleyecek, büyüyecek,
Akçasazm üstüne ağacak, donu ağır ağır gümüş rengine dönecek, gittikçe


açılacak, açılacak gözden silinecek, havaya, büke, suya, ağaçlara karışıp
gidecekti.
Memed bu her sabah gördüğü atı Köseye söylememişti. Ha şimdi, ha birazdan
Köseyi uyandırayım da atı ona göstereyim derken unutuyor, bu arada at da akıp
gidiyor, Akçasazda bir anda ortadan siliniyor, sazlara karışıyor gidiyordu.
Koşarak çardağa vardı, kısık bir sesle, heyecanlı:
Halil, Halil, dedi, "uyan!"
Halil hemen ayağa fırladı, iki yumruğunu gözlerine götürdü, uykusundan
uyandırılmış, dudaklarını sundurup ağlamaya hazırlanmış bir çocuk gibiydi.
Sonra donunu çekiştirmeye başladı.
Memed:
Gel Halil, diye onu kolundan tutup ardınca sürükledi. "Burada duralım."
Azıcık kendine gelen Halil:
Ne var, ne oldu? diye uykulu sordu.
Memed parmağıyla atı gösterdi:
At, dedi, "orada..."
Beklediler. Kendine iyice gelen Halil, gözleri karanlığa alışınca:
Biliyorum, dedi, "bu atı. Çok yakından tanıyorum."
Sustu sustu. Bir daha konuşmadı. Yan yana atı seyretmeye başladılar. İkisi de
ne olup biteceğini biliyordu.
Günün ucu gözüktü. Yağız at bütün güzelliğiyle ortaya çıktı, kımıldadı,
uçacakmış gibi ön ayaklarını iki üç kez havaya kaldırıp şahlandı, sonra da
söğütlerin altından Akçasaz üstüne süzüldü, aktı, büklüğe karıştı.
Halil:
Ben bu atı tanıyorum, dedi. "Bu at..."
Atm macerasını Memede anlatmaya başladı.
Memed:
Bu atı yakalayalım Halil, dedi. "Ben de bu atı biliyorum. Yobazoğlunun evi
yandığı gece köydeydim, Vay vay da... Şu atı bir yakalayabilsek..."
Köse Halil kestirdi attı:
Bu atı kimsecikler yakalayamaz, dedi. "Hiç kimse bu atm yanma bile
yaklaşamaz. Bir hoş bir at bu. Bakıyorsun bir batmış, günlerce ortada yok.
Bakıyorsun hiç beklemediğin bir anda karşında. Nereye gittiğini, nereden
geldiğini kimse bilemez."
Memed:
Aaah, bu atı bir yakalayabilsek, diye iç geçirdi.
Halil:

Onu akimdan çıkar, dedi. Ve atın hikayesini sürdürdü.

47

Memed yeni uykuya dalıyordu ki yeri göğü sarsan bir at kişnemesiyle uyandı.
Kişnemenin ardından üç el kurşun sesi geldi. At durmadan, delicesine üst üste
korkmuş bir atm kişnemesiyle kişniyordu. Memed çardaktan aşağı indi,
giyinmeden alelacele tüfeğini aldı Savrunun kıyısına vardı, karşıya geçip yarın
ardına siperlendi. Halil de don gömlek arkasından gelmişti. Halili böyle görünce
Memed kızdı.
Gel buraya, diye ona seslendi. Halil geldi, yanma diz çöktü. Uzaktan iki el
daha ateş edildi, atm kişnemesi daha büyüdü, daha delileşti. Gene çm çm öttü.
Memed karşıdaki tüfeğin yalımını nişanladı, beş el boşalttı. Gece yarısı
bilmediği bir tüfeğin yalınıma ateş etmek onu bir tuhaf eylemişti.
Az sonra önlerinden, burunlarının ucundan doludizgin sünmüş bir at
karartısının geçtiğini gördüler. Memedle Halil bir süre orada beklediler. Atm
karartısı gözden yitti gitti, ta uzaklardan ayaklarının güpürtüsü geliyordu.
Güpürtüyü dinlediler. Güpürtü uzaklaştı uzaklaştı, sonra da duyulmaz oldu.
Toprağı dinliyorlardı. Bu kurşun sesleri neydi? Acaba Memedin yerini
candarmalar bulmuşlar mıydı? Bulmuşlarsa kim haber vermişti? Burasını bir
Kamer Ana, Koca Osman, Ferhat Hoca, bir de Seyran biliyordu. Bir de boynu
uzun Seyfali... Hiç kimse de, öldürseler burasını candarmalara haber vermezdi.
Belki mahpusanede Ferhat Hocayı sıkıştırmışlardı da o söylemişti.
Ya Halil? Memed ay ışığına döndü, Haldin yüzüne uzun bir süre baktı. Halil
haber verir miydi?
Kim haber verdi dersin yerimizi, Halil?
Halil:
Bilemiyorum, dedi. "Bilen yok ki birisi haber versin. Bilenleri de kesseler
söyletemezler."
Seyfali?
Bakma onun kaz boynu gibi uzun boynuna. Çok yiğit bir adamdır Seyfali.
Burada sarılırsak kurtuluş yok Halil. Burası dağlara benzemez. Dağlarda insanı
her kaya, her çalı saklar. Bu ovada her şey insanı ele verir. Çukurovaya güven




olmaz. Hadi kalk Akçasaza girelim. İstersen sen burada bekle.
Ben de seninle geleceğim, dedi Halil. "Ah bir de silahım olsaydı."
Git de çardağın altından benim tabancamı al, gel!
Halil koşarak çardağa gitti, elinde tabancayla hemen geriye döndü.
Bak, diye Memed eğildi. "Bak orada... Bir karartı geliyor."
Halil baktı: "Tüfeği var ama, bu bir candarma değil," dedi.
Adam üstlerine geliyordu.
Memed:
Ben şuraya kamışların içine gideyim, sen geleni karşıla. Merak ettim. Kimmiş
bakalım?
Savrunu geçti, kamış kümesinin içine girdi, oturdu.
Birden aşağıdan at ayaklarının güpürtüleri gene gelmeye başladı. Bunu duyan
karartı bir an durdu, sonra da hemen bir tümseğin arkasına yattı. Oradan
kulaklarına bir mekanizmanın şakırtısı geldi.
Atm ayaklarının güpürtüleri gittikçe yaklaşıyordu. Tümseğin arkasından arka
arkaya üç yalım parladı, kurşun sesleri geceyi yırttı. Arkasından da var gücüyle
at kişnedi. Atm ayaklarının sesi de az sonra duyulmaz oldu.
Karartı Halilden iki yüz adım kadar uzaklıktaydı. Halil onun ayağa kalktığını
gördü. O da kendinde olmadan karartıyla birlikte ayağa kalktı. Karartı Halili
gördü. Halile doğru birkaç adım attı, sonra nedense durdu, sonra da arkasına
dönüp geldiği yöne doğru aldı yatırdı.
Halil:
Ağam, Memed Ağam, dedi, "adam kaçıyor, ne yapayım?"
Memed kamışlıktan çıktı, koşarak Haldin yanma geldi. Karartı bir sel
çukuruna girmiş, gözükmez olmuştu.
Ay Anavarza kayalıklarının üstüne iniyordu. Anavarza kayalıkları uzaktan, ay
ışığında gümüşten, donatılmış pırıltılı bir büyük gemiye benziyordu. Duman
içinde ağır ağır ilerliyor, altındaki Akçasaz bataklığı da bükleri, kamışlıkları,
sazlarıyla kapkara, dumanlı, dalgalı bir denize benziyordu.
Az sonra ay batacak, uzaktaki Anavarza kayalıkları karanlığın içine
gömülecek, belli belirsiz bir gölge gibi akıp gidecekti.
Memed:
Hiçbir şey yapma, dedi. "Gördün mü kurşunu nereye sıkıyordu?"
Halil:
Gördüm, dedi. "Altın güpürtülerinin geldiği yöne döndü, sıktı."
Memed:
Atm binicisi var mıydı? diye sordu. "Ben göremedim."



Halil:
Ben de göremedim, dedi.
At hangi yöne gitti? Bizim at olmasın?
Halil kesinlikle:
Bizim at, dedi.
Gece sıcaktı. Zor soluk alıyorlardı. Bir tuhaf bir kuş sık sık ötüyordu. İnsanın
tüylerini ürperten uğursuz bir sesle. Gece cikiliyordu. Sivrisineklerin sesinden
gece ötüyordu. Bulut bulut çullanıyorlardı Memedle Halilin üstüne.
Memed:
Şaştım, dedi. "Bu Çukurova bir hoş bir yer. Gecenin karanlığında bir adam bir
ovaya düşmüş bir atı kurşunluyor. Olacak iş mi? Üstelik de avı vuramıyor,
olacak iş mi?"
Halil gene kesinlikle:
Bizim atı, dedi.
Konuşarak çardağa geldiler, sinek saraylarının içine girdiler. Ay battı. Yıldızlar
çoğaldı, büyüdü. Yıldızlar bir mavide çakıyorlardı. Gökyüzü yıldız döşeliydi.
İğne atsan yıldızdan göğe düşmezdi. Hiç yıldız da akmıyordu, durgun, esintisiz
bir geceydi, silme.
Savrunun ince çığıltısı kulaklarına geliyordu.
Kulaklarına at ayaklarının güpürtüsü gene gelmeye başladı. Ama at çok
uzaklarda olmalıydı. Güpürtü gittikçe de yaklaşıyordu.
Memed sinek sarayından çıktı, çardaktan aşağı indi:
Halil kardaş, dedi, "çok merak ettim. Acep bizim atm üstünde birisi mi var?"
Halil:
Ben de geliyorum, dedi, çardaktan atladı. Gene eski yerlerine vardılar, yarı
siper aldılar.
Atm güpürtüleri gecede yaklaştı, büyüdü, at önlerine geldi, tam geçerken
onları gördü, ürktü. Arka ayakları üstüne dikildi. Göğe doğru birkaç kez atm
karartısı uzadı uzadı söndü. At gözden iradı gitti, uzaklardan güpürtüsü geldi.
Bizimki, dedi Memed.
Halil:
Bizimki...
Birisi öldürmek istiyor atı.
Halil:
Ah Safa Bey.
Memed:
Belki.




Çardağa çıktılar, sinek sarayına girdiler. Bütün gece boyunca seher vaktine
kadar atın güpürtüsü uzaklaştı küçüldü, yaklaştı büyüdü.
Kuyrukyıldızı çıktı. Gece serinledi. Kuyrukyıldızı çok parlaktı. Dört beş yıldız
büyüklüğündeydi. Bazı bir güneş gibi parlıyor, bazı ışığı donuklaşıyordu. Bazı
ışığı sapsarı oluyor, bazı aklaşıyordu. Dönüyor, büyüyor, yalp yalp balkıyor, buz
gibi donuyordu.
Çardaktan indiler, söğütlerin oraya varıp bir kamış kökünün ardına sindiler. At
yavaş yavaş, tırnaklarının ucuna basarcasma uzun adımlarla yürüdü, geldi eski
yerinde durdu.
Ortalık usul usul ağardıkça at da ortaya çıkıyordu. Terlemişti, boynunda,
sağrısında köpük izleri vardı. Yağız at kapkara kesilmiş, ıpıslak, günün ilk
ışıklarında parlıyordu. Yorulmuş, boynu düşmüştü, uyuklar gibiydi.
Halil:
Şuna yaklaşayım mı? diye sordu. "Belki bana gelir. Hayvanlar benden
kaçmazlar. En yabanılları bile. Çakallar, tilkiler bile."
Memed sustu.
Halil ayağa kalktı, ayakkabılarını çıkardı, kayar gibi ata doğru ilerlemeye
başladı, ata yaklaştı. Ata yaklaşırken, cuk cuk cuk yapıyordu. Atsa hiç durumunu
bozmuyordu. Haldin ata yaklaştıkça umudu büyüyor, Memed olanı biteni can
gözüyle izliyordu. Halil ata yaklaştvyaklaştı, üç adım yanma kadar geldi. Tam
üstüne atılıp tutacakken at kulaklarını dikti, Halde döndü, bir insan gibi baktı,
başını kaldırdı, birden gerildi, Memed onun upuzun uzadığını, ta buradan oraya
kadar uzadığını gördü. At bir anda bostanm içinden süzüldü, kaydı gitti.
Bostanm üstünde, boşluğunda upuzun kara bir gölge bir süre Memedle Haldin
gözlerinde salındı kaldı.

48

Ana, Ana, diyordu Seyran. "Kamer Ana, böyle de iş mi olur, yanıyorum.
Başım dönüyor, ayakta duramıyorum. Korkuyorum Ana!"
Kamer Ana anlayışlı, mutlu mutlu gülüyordu. Yüzünde bir acı. Muradına
erememişim, dünyanın en güzel yaratığı, gene yolunu sarpa sürdün. Korkun boş
değil. İnce Memed dedikleri bir eşkıya. Eşkıyayı dersen de bugün var yarın



yok. Gene yangının, yalınım yüreğinde kalacak, güzeller güzelim, diye
düşünüyor, içindekini Seyrana söyleyemiyordu. Azizden sonra Memed...
Güzellerin talihi güzel olmaz. Analarından kötü kaderleriyle doğarlar. Yıllardır
ona şu köyde vurulmayan erkek kalmadı da hiçbirisine bakmadı, Azizin yatağına
erkek giremez dedi de... Sonunda varıverdi Memede sevdalandı. Sevdanın
böylesi, umutsuzu beter olur. Oğlanın da, Memedin de ona hiç aldırdığı yok. Kız
günlerdir yanıp tutuşuyor, gözünün içine bakıyor, ne yapıp yapıyor, bir yolunu
buluyor, gece olsun gündüz olsun onu görüyor, sesini duyuyor, fırsatını bulunca
da oturup akşamlara kadar gözlerini yüzüne dikip seyrediyor. Bunu bir erkek
anlamaz mı, hele Memed gibi cin bir adam? O da anlıyor da, bu sevdanın sonu
olmadığını biliyor da, kızı daha çok üzmemek için aldırmaz görünüyor belki...
Üzülme kızım, diyordu ona Kamer Ana. "Senin yüzünü gören her erkek sana
vurulur. Mümkünü yok vurulur. Şu koca köyde sana vurulmayan kaldı mı? Genç
olsun koca olsun, hasta sayrı olsun, sana vurulmayan erkek kaldı mı? Sana
gökteki kuşun, yerdeki karıncanın, yılanın erkeği bile vurulur. Bu Memedin
başındaki hal büyük. Başı kayısı olmuş fıkara."
Bakmıyor Ana, hiç yüzüme bakmıyor. Benden haberi bile yok. Oralı bile değil.
Yüzüme baktığında da hep bana soruyor. Abdi gitti Hamza geldi, bunun bir yolu
yok mu? Başka hiçbir şeyi düşünmüyor. Bu düşünce onun başını almış gitmiş,
akimdan çıkaramıyor. Belki de Hatçeyi düşünüyor hep. Hatçe benden güzel
miydi ki? diye yakmıyordu.
Köyün içini dört dönüyor, boyuna da köyün dışına çıkıp bostandan yana
bakıyor, ancak azıcık böyle rahatlıyordu. Ya haberi olur da beni hiç sevmezse,
sevmediğini söylerse, ölürüm, öldürürüm kendimi, diye gözüpek bir duyguda
kıvranıyordu. Yüzü, çocuksu erkek bedeni hiç gözlerinin önünden gitmiyordu.
Onu görmek isteği saçlarının köküne kadar bütün bedenini sarınca, yerinde
duramaz olunca Kamer Anaya geliyor:
Ana ölüyorum, Ana bir şey bul da ona götüreyim, diye yalvarıyordu. Kamer
Ana gülüyor:
Deh kız, diyordu, "bostana taşıya taşıya evde bir şey bırakmadın ki..."
Gene de Seyranın bostana götüreceği bir şeyi buluyordu.
Deh kızım, güzeller güzelim, kadersizim, kimsesizim, umutsuzum, ne olacak
senin sonun?
Seyran başını sonunu hiç düşünmüyor, yalnız Memedi düşünüyordu. Ona bir
şey olmasın, onun tırnağına taş değmesin de Seyran varsın ölsün. Sevdadan
ölsün, üzüntüden, Memedin başına gelecek kötülüklerin korkusundan ölsün...
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 29
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов