İnce Memed - 2 - 21

Общее количество слов 3379
Общее количество уникальных слов составляет 1718
31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
akima tıp etti. Yağız attan vazgeçemiyordu. Her şeyi bırakıp gidiyor, ele
geçiremediği bu yağız atı böyle, Anavarza yazısında koyup gidemiyordu.
İçindeki bu duyguyu önceleri anlamadı. Bırakıp giderim ulan, diye bağırdı. Bu at
benim anam babam, kolum bacağım, gözüm mü? Bırakıp giderim ulan.
Ceyhan ırmağının salma bindi öte geceye geçti, gidemedi, geriye döndü. İki
günde bir Ceyhan ırmağının salma binip öteye geçiyor, sonra geri dönüyordu.
Yatmaya kaya gölgesi eğer şahmeran olmasa, sevmeye güzel kısası eğer
fıtnekar olmasa. Atlar şahmerandan korkmazlar ki...
Kim demiş korkmazlar diye! Anavarza kayalıklarının dibinden bir yel parladı,
bir toz direği dikildi, sonunda da hemen söndü.
Çok sıcak var. Bu sıcakta kaya gölgesinde mi olur yağız at, kayalıklarda mı?
Kayalar sıcaktı, yanıyor tütüyordu. Kurumuş kekik kokuyor, her bir yan. Kaya
kovukları, bodur ağaçlar, çiriş çiçeklerinin kurumuşları, sümüklüböcekler kekik
kokuyordu. Her şey kurumuştu. En küçük bir can, bir yeşil yoktu kayalarda.
Mor, boz, açık mavi, kırmızı, sarıca kayalar çatlıyordu. Adem bir kayanın
dibindeki toprakta bir at izi gördü. İzi sürdü. İlerdeki mağaraya gidiyordu.
Umudu yoktu ama, gene de sevindi. İçine bir de korku düştü. Elleri titredi.
Ayaklarını kayalıklar yemiş bitirmişti. Kayalar yanıyordu. Üstüne basamazsın.
İnsanın ciğerine işler. Adem dişlerini sıkıyordu. Gözlerine ter dolmuş, gözleri
yanıyordu. İz onu aldı mağaranın kapısına götürdü. Kaya aralarında keskin
dikenler bitmişti. İğne gibi. Mağaraya gelirlerken sağa sola akan boz, ağılı kaya
yılanları gördü. Kovuğun kapısında ince, kahverengi yarı tozlanmış toprağın
üstünde kuş ayaklarının izleri üst üsteydi. Büyüklü küçüklü bir sürü ayak izi.
Kuş izlerinin yanında yöresinde de çakal, tilki izleri... Tam orta yerde de bir atm
ayak izleri. At, ayaklarmdaki nalın üçünü atmıştı.
Adem izlerin üstüne basıp kovuğun kapısına geldi. Kovuğun ağzının yöresinde
sakızlık ağaçları bitmişti. Kovuğun içindeki at gölgesi yoğunlaştı, belirlendi,
sonra usul usul silindi.
Adem oraya, bir taşın üstüne oturdu, tüfeğinin ağzına kurşun verdi.
Mekanizma sakırdadı. Adem kovuğun dibine doğru beş el ateş ettikten sonra


tüfeğini bir daha doldurdu. Kovuktan dışarıya üç tavşan atladı, yokuştan aşağı
indiler, gözden ıradılar. İzlerin üstüne ağır ağır akarak bir yılan geldi, başını
kaldırdı, yöresine baktı. Adem onun başını nişan aldı, yılanın başı darmadağın
oldu. Bütün Anavarza kayalıkları kurşun sesinden bir kalktı, bir indi.
Alacakaranlıkla birlikte bir serinlik de usulcana iniyordu. Garbi yeli çıkmış,
sıcak kekik, kurumuş ot, yanmış toprak, kaya kokularını dört bir yana saçıyordu,
ağır.
Boz bir bulut gibi yağız at çıktı kovuktan. Kovuğun ağzından genişledi, uzadı,
Ademin üstünden geçti, Ademin eli daha tetiğe varmadan at dağıldı, inceldi,
ortadan silindi. Adem onun arkasından beş el daha ateş etti aşağılara...
Kayalıklar yankılandı. Kurşun seslerini kayalıklar kayalıklara iletti. Adem bir
süre yankılanmaları dinledi. Esen garbi yeli hızlanmış, kayaları boş küpler gibi
öttürüyordu.
Ademin yüreğindeki korku azalıyordu. Çok da acıkmıştı. Şimdi buradan
Seferin evine gitmeliydi. Ondan da utanıyor, yerin dibine geçiyordu. Geceleri
gidip de yorgun insanları uykudan uyandırıp, yemek yaptırmak var mı?
Arkadaşın değil, babanın evi olsun...
Aaah, dedi, "Aaaah, yağız at, seninle kozumu pay edemeden gideceğim.
Gideceğim yağız at, gideceğim. Beni ele aleme, dosta düşmana beş paralık ettin
yağız at! Cinsen de, periysen de, insansan, atsan da yıktın beni. Ulan alacağın
olsun."
Bas bas bağırıyordu da ancak içindeki onulmaz korkuyu atabiliyordu. O da bir
anlık... Sonra atm korkusu geliyor, gene yüreğinin başına çörekleniyordu. Elini
ayağını kesen, onu çont eden bir korku.
Ulan gideceğim, diyor, kayalıklardan aşağı bir adım atıyor, duruyor, sonra da:
"Ulan gitmeyeceğim, seni öldüreceğim," diyor, kayalıklara bağırıyor, sesinin
gürleşen yankılarını dinliyordu.
"Ulan gideceğim, Anavarza kayalıkları sana kalsın. Anavarza, Akçasaz sana
kalsın. Ulan, hepsi senin olsun. Beni yurdumdan yuvamdan ettin. Evimden
barkımdan, Ağamdan ettin. Ekmeğimden aşımdan, dostumdan düşmanımdan
ettin. Kuşlarımdan, arılarımdan ettin. Gideceğim, gideceğim ulan... Aaaah, sana
belanı bulduramadım. Var gönen sonuna kadar. Yendin, bitirdin beni. Yere
gelmemiş sırtımı sen yere getirdin. Ver elini Yüreğir toprağı..."
Yenilgiyi kabul ediyor, kayalıklardan yönünü güneye dönüyor, ipiltiye
boğulmuş ova gözlerini kamaştırıyor, yakıyordu.
Sonra birden dönüyor, coşuyor, meydan okuyor, daha gür bir sesle kayalıklara
bağırıyor, sesinin yankıları büyüyor, yankılanıyor, onu yüreklendiriyordu:


Ulan gitmeyeceğim!
Kayadan kayaya çarpa çarpa biten sesini dinliyor, sonra gene:
Ulan gitmeyeceğim! diye bağırıyordu.
Bu oyunu, sesi kısılmcaya kadar sürdürüyordu. Sonra da durmadan usul usul
mırıldanıyordu kendi kendine.
Ulan gitmeyeceğim. Ulan ya sen beni öldüreceksin, ya ben seni. Birimizden
birimiz, birimizden birimiz... Ulan sen bir peri, cin değil, bir görünmez kimse
değil, bir beni hayvan olsaydın, ya da bir beni adem... Birimizden, birimizden
birimiz...
Gün gölgesini batıya doğru uzatıyor. İncecik kambur, yırtık pırtık bir gölge.
Adem kendi gölgesini bırakmıyor. Sabahın pusu usuldan buğulanıyor, gün
kızdırdıkça da ortadan çekiliyor. Kuşluk vakti Anavarzanm yanmış, kapkara
kesilmiş ovası, Anavarza kayalıkları ipileşiyor, göz kamaştırıyor. Güneş
buğulanıyor, Anavarza kayalıklarından iplik iplik tütüyor.
Adem, ulan, diyor içinden, her yerde ot kurudu. Bir tek Akçasazm ortasındaki
çimenlik düzü var. Taze, yemyeşil otlarıyla. At orada olamaz mı? Çimenlik düzü
akima gelince sevindi. Anavarzada, Akçasazda atm bulunabileceği, atı aradığı
her belirli yere bir ad takmıştı.
Bir sıcak batak suyunu geçti. Altı kumdu. Su dizkapaklarma kadar geliyor,
bacaklarını yakıyordu. Kaynamış su gibi. Mandalar yatmış kaynamış suya, hiç
kıpırdamıyorlardı. Sıcak suyu geçti. Mor çiçekler açmış, üstü kurumuş, bastıkça
kırağı gibi çatır çatır kırılan bir toprağa geldi. Toprak kırıldıkça ayakları cıvık bir
çamura gömülüyordu. Kurumuş toprağa yapışmış mor çiçekler silme, karşıdaki
kapkara kesilmiş berdiliğe kadar uzanıyordu. Berdiliğe vardı. Bu berdilik
tehlikeliydi. Berdi köklerinin arasında su yeşildi. Suyun yüzü yeşil yosundan
kaymak bağlamıştı. Kaymağın üstünde renk renk kuş tüyleri uzun kısa, irili
ufaklı yüzüyordu. Adem her zaman bu sudan korkmuştu. Derin kuyular vardı
içinde. İnsanı çeker götürürdü. Onun için Adem bu suyun içinde yürürken hep
berdi köklerine tutunurdu. Berdiliği zor bela öğleye kadar geçebildi. Akçasazm
Gökbitiren büküne girdi. Bu adı bu büke Adem mi takmıştı, yoksa eskiden beri
buraya Gökbitiren bükü mü derlerdi, bilemiyordu. Gerçekten göğe yukarı
bakınca gök gözükmüyordu. Büklüğün içi büyük kaplumbağalar, yılanlar,
tilkiler, domuzlar, türlü kuşlarla doluydu. Her dalda, sarmaşıkta bir yuva vardı.
Her bir büyük arı peteğinin yanında bir yuva. Burasını da geçti. İkindi olmuştu.
Ulu bir çınar ağacına vardı. Ağacın tam tepesinde kocaman bir leylek yuvası
vardı. Öteki dallar da büyüklü küçüklü yüzlerce yuvayla bezeliydi. Yuvalardaki


yavrular, başlarını dışarı uzatmışlar, büyük sarı ağızlarıyla her daldan budaktan
binlerce kıyameti koparıyorlardı. Adem çınara belini verip orada azıcık
yomuğunu aldı. Belindeki azık çıkınında göçmen köyünden aldığı kocaman
somununa daha dokunmamıştı. Bataklıkta incirler vardı. Bir incir ağacı bulup,
sapsarı kesilmiş iri, ballı incirleri ekmeğine katık edecekti. Yuvalardaki civcivler
o kadar fazla ses çıkarıyorlardı ki, Ademde baş beyin kalmadı. Gülümseyerek
dallara baktı, yüzlerce baş, kocaman açılmış sapsarı ağızlarla basıyorlardı
şamatayı.
Vay ocağınız bata vay, bu ne biçim bağırma! Yeri göğü biribirine katıyorsunuz,
dedi Adem.
Çimenlik düzüne yaklaştıkça sabrı tükeniyor, yüreği tatlı bir heyecanla
çarpıyordu. Birkaç kere bu çınarı görmüş ama ad koymayı akıl etmemişti. Bu
çınarın adını da, "Kuşluk Tarlası" koydu. Burada da kuş bitiyor, diyordu kendi
kendine. Burası da Kuşluk Tarlası. Ekin gibi kuş yavrusu bitmiş, kocaman sarı
ağızlı. Kuşların açılmış gülünç ağızlan onu ta içten güldürüyordu.
Karanlık çukuru geçti. Bir kuytu gibi, kapkara yosun bağlamış küçük bir
göldü. Bir seferinde atm kapkara büyük hayalini bu kara suda görmüştü. Su kara,
at kara... Biribirlerine karışıp gitmişti. Adem de suyun ortasına ortasına,
ürpererek kurşunları sallamıştı. Öyle kaim, yarı çamur bir suydu ki, kurşunlar bir
damla su fışkırtmamışlardı dışarıya.
Karanlık çukurundan sonra birden karşısına çimenlik düzü çıkıverdi. Taze,
yepyeni, gıcır gıcır çimenler, yeşil serilmişti. Hiçbir çiçek, arı, kelebek, kuş
yoktu çimenliğin üstünde. Sade, lekesiz bir inceden yeşillik. Çok yorulmuştu,
çimenliğin ucuna oturdu. Gün görünmüyordu ama, ışıkların çekilişinden
Anavarzanm ardına doğru sarktığı belli oluyordu. Çimenliğin bir kısmına bir ışık
düşüyor, bir kısmı da gölgede kalıyordu. Gölgeli alan uzadıkça uzuyor,
genişledikçe genişliyordu. Çimenliğin göğünden bir kuş bile uçmuyordu.
Burada da yok, diye söylendi. Adem içini çekerek, "Halbuki ata benzer bir at
bu çimenliğe gelmemeli mi? Eeeee, kuşlar da gelmiyor, arılar da... Hiçbir yaratık
gelmiyor."
Yornuğunu alınca ayağa kalktı, çimenliği fırdolayı dolaşmaya başladı.
Çimenliğin kıyısından şıkır şıkır, dibi kumlu, aydınlık bir su akıyordu. Aydınlık
ayak bileklerine kadar çıkıyordu. Suyun içinden yürüdü. Hiçbir iz yoktu. Ne at
izi, ne kuş, ne kaplumbağa, ne herhangi bir hayvan izi. Adem döndü, suyun
kıyısındaki kendi izine baktı. Sonra çimenliği bir uçtan bir uca yürüdü geçti.
Çimenliği geçerken burnuna keskin bir su püreni kokusu geldi, aradı bulamadı.
Öteki kıyıda da oturdu biraz. Sonra, gün kavuşmadan Kuyruksuz ağacı tutayım,


belki yağız at oraya gelmiştir, diye düşündü. Kuyruksuzun altından güzel, soğuk
bir çaykara kaynardı. Adem terlemiş, dört yana ekşi bir ter kokusu fışkırtıyor,
alışkın olan burnu bile bu ter kokusunu duyuyordu.
At Kuyruksuzdadır. Başka türlüsü olamaz. Orada, Kuyruksuzun dibinde iri
çiçekli gülün yanında, sağ art ayağını karnına çekmiş duruyordun Yanma yönüne
iri gözlerini daha da açmış bakmaktadır. Kuyruksuzda değilse, Kel Mıstıktadır.
Kel Mıstıkta değilse, Kürt Kızındadır, orada değilse Kirmen Çiçeğindedir.
Hiçbirisinde değilse yağız at göğe çekilmiştir. Bir ömür araşan da bulunmaz.
"Ulan bir ömür olsa da arayacağım seni! Ulan yağız at, gözümün feri
çekilinceye, ak sakalım dizlerimi dövünceye, dizlerime kara su ininceye kadar,
son soluğumu verirken bile seni arayacağım. Ulan seninkisi yiğitlik de, inat da,
bizimkisi tavşan boku mu? Bizde de var o kadar adamlık."
Gün kavuşuyordu ki Kuyruksuza geldi. Kuyruksuzda ne at, ne de onun gölgesi
vardı. Suyun başına yorgun çöktü. Bir iki çökelek kırıntısıyla, somunundan
büyük bir parçayı yedi. Büyük bir sivrisinek bulutu içinde kalmış, sinekler
başının yöresinde uğulduyordu. Son lokmasını daha yutmamışken orada uyudu
kaldı. Uyandığında üstüne gün düşmüş, ter içinde kalmış. Sıcak derin, koyu, ipil
ipil, tüten, sapsarı, yapış yapıştı.
Gözlerini ovuşturdu. Doğru Kel Mıstığa yollandı. Kel Mistik her zaman
yakasına bir kuru yaprak takardı. Bataklığın ortasındaki bu tepenin yamacında
da Kel Mistik gibi, tepesi kurumuş yapraklı, alt dalları yeşil bir ağaç vardı. Onun
için Kel Mıstığa benzetiyordu burasını. Kürt kızı dediği yer karmakarış çiçekli
bir yerdi. Orada çiçekler renk renk, boy boydu. Bir Kürt kızı görmüştü eskiden,
bu yer gibi nakış nakıştı.
Bugün bulacağım diyordu. Tünel gibi uzun büklere, büklerin altına girdi.
Nilüferli bir su onu dibine çekti. Suyla birlikte fıkır fıkır kaynadı. Kel Mıstığa,
Kürt Kızma uğradı. Deli Ağaca uğradı, Sümbül Tekesine üç kez uğradı. Atm imi
timi yoktu. Çok iri, bacakları uzun, kaim, insan boyunda boz yeşili bir kuş gördü
Sümbül Tekesinde. Buraya neden Sümbül Tekesi adını koymuş bilmiyordu. O
anda akima o ad gelmiş, söyleyivermişti. Kuşun yanma vardı, kuş uçmadı. Uzun
boynuna elini koydu, kuş oralı olmadı. Bir kanadı düşmüştü. Yarasına
baktı, kurtlanmıştı. Torbasından tuz çıkardı, kurtlanmış yaraya ekeledi. Kuş can
havliyle bir sıçradı elinden kurtuldu, uzağa indi. Tek kanadıyla, sekerek epeyce
gitmişti.
Ulan bu atı bugün Kurtlar Oymağında bulacağım.
İçindeki umut koygunlaştıkça sevinci artıyor, oynar gibi yürüyordu uzaktaki
Kurtlar Oymağına doğru. Orada, orada, yağız at orada... Filintasını omuzundan


aldı, yokladı, kurşun ağzmdaydı. Bıçağına baktı, o da yerli yerinde duruyordu.
Bugün yağız atın kellesini kesecek, karısına dönecekti. Öfkeleniyor, seviniyor,
Kurtlar Oymağına yaklaştıkça karısını daha çok özlüyor, bir şehvet ateşinde
yanıyordu.
Orada, diye mırıldanıyordu. "Orada olmasa, içime böylesine doğmazdı. Orada,
orada!"
Kurtlar Oymağına gelirken gözlerini kapadı. Açtığı zaman da ileriye değil,
yere önüne baktı. Çok sıcak vardı. Sıcak gittikçe de koyulaşıyor,
dumanlanıyordu. Kurtlar Oymağına gelince ortada durdu, tüfeğini sağ elinde
tarttı, yanma yönüne, arkasına baktı. Bir süre kendi yöresinde döndü. Hiçbir şey,
bir gölge bile göremedi, güneş buğusunun içinde. Yere çöküverdi:
Yüreğir toprağına gitmeliyim, dedi usuldan. "Bu kafirin bulunup bulunacağı
yok."
Kafir derken de içine bir korku düştü. Kutsal bir şeye sövmüş gibi. Azıcık da
rahatladı. "Kafir, kafir," diye içinden geçirirken dişlerini sıktı, dişleri
çatırdadı. Sıçtın çarkıma... Elalemin içine çıkamaz ettin. Kimsenin yüzüne
bakamaz ettin. Bir ömür boyu süründüm, bir lokma ekmek buldum, onu da sen
aldın elimden. Yerimden ettin, evimden... Gül yüzlü avradımdan ettin.
Boğazına bir yumruk geldi tıkandı. Ağlasa, boşansa kurtulacaktı. Bir süre
sıcağın alnında kımıldamadan, terleyerek orada uğundu kaldı. Sırtından,
yüzünden, bacaklarından su gibi ter akıyordu.
Sevinçle ayağa fırladı. "Mutlak Gülfatmadadır!"
Bolu dağlarında candannalık ederken, çok iri, güzel, bir insan boyunda bir
çiçeğe rastgelmiş, çiçeğe hayran kalmıştı. Bu kadar iri bir çiçeği Akçasazda da
görmemişti. Köylülere bu çiçeğin adını sonnuş, gülfatma demişlerdi. Çiçeği bir
kucak, salkımsaçaktı. Gülfatma adını taktığı yerde de o çiçeklere benzer iri, daha
da iri salkımsaçak çiçekler görmüştü.
Gülfatmada çiçekler boyunu aşıyor, Adem çiçeklerin içinde yitiyordu. Bir gün
karanlık çöküyordu. Bir hoş, gün ışırkene benzer bir karanlık... Gecenin bir ucu
aydınlanıyor, gecenin bir ucunda aydınlıklar yoğunlaşıyor, öteki ucunda
karanlıklar genişliyordu. Adem en çok bu tuhaf karanlıktan korktu, ödü patladı.
İşte tam bu anda da atm ayağının tapırtısını duydu. At, çiçeklerin üstünden
süzüldü geçti. Bir anda dağıldı, ortadan silindi, bir duman gibi inceldi, Adem
tüfeğine davranmcaya kadar, at yitti gitti.
Bugün gene gelecek, dedi Adem. "O alıştığı yeri çok sever. Gülfatmaya bayılır
o. Bayılır."
Sıcak, taş gibi ağır, omuzlarına oturdu. Soluk alamıyordu ama, yürüyordu.

Gülfatmadaki iri çiçekler, buğulu sıcağın içinde belli belirsiz daha da
güzelleşiyorlardı.

36

Yarı beline kadar çamura batmış Memed, Kürt Keremin kapısında duruyordu.
Gavurdağlarmm ardından güneşin yarısı görünmüştü ama, bıçak gibi keskin bir
sıcak vardı. Evlerin arasına alaca gölgeler düşmüştü. Memed, Kürt Keremin
kapısından ayrıldı. Yalpalıyordu. Köyün ortasındaki yoldan, ayak bileklerine
kadar tozlara batarak Selver Gelinin kapısına kadar gitti, bir an orada durdu,
sonra geriye döndü. Evleri hayal meyal görüyordu. Burasını, Vayvay köyünü
gecenin karanlığında, bu halinde nasıl bulmuş, nereden, hangi yollardan,
candarmalara yakalanmadan, kimselere gözükmeden nasıl gelebilmişti? Bunu
hiç bilemiyordu. Yoksa değirmenden kendini suya atıp da aktığında ayakları mı,
kendinde olmayarak, almış onu buraya atmıştı? Bir içgüdü mü getirmişti onu
buraya? Yoksa Sarı Ümmet mi? Sarı Ümmeti hayal meyal ansıyordu.
Seyfalinin evinin kapısında da bir an durdu. Boş gözlerle bakıyordu her şeye,
bakıyor görmüyordu. Sonra ulu ağaan yanma geldi durdu. Belinden aşağı
bataklık çamurları akıyordu. Tüfeğinin kundağı da çamura batmıştı. Alaca
gölgeler çekildi, kızgın güneş bir köz yığını gibi Vayvay köyünün bozarmış
otlarına, tozlu yoluna, yanmış, kavrulmuş gibi duran evlerinin üstüne düştü.
Tüfeği, dürbünü, kaması, koşar koşar bağlanmış fişeklikleri, başındaki
püsküllü kırmızı fesiyle Memed eşkıyacılık oynayan şöyle irice bir çocuğa
benziyordu. Önce, Memedi köyde, gün doğmadan az önce birkaç kadın, birkaç
erkek görmüş aldırmamış, üstünde durmamışlardı.
Ulu ağacın altında duran Memed gene yürüdü. Başıboş, öyle köyün içinde
dolanıp duruyordu.
Memedi önce İbrahim çocuk gördü. Hüsam gördü. Hüsam, Ferhat Hocaya:
Köyün içinde, çocuk gibi, silahlı birisi dolanıp durur, kim ola ki? diye sordu.
Ferhat Hoca evinin kapısında duruyor, somurtuyordu. Harmanların yanması
onun belini bükmüştü. Ne yapacağını bilemiyordu. Dışarıya şöyle bir göz attı.
Silahlı, pusatlı, çamur içindeki, küçücük, kamburu çıkmış, yumularak yalpalayan
adamı gördü. Adam toz içindeki ayaklarını ölü gibi sürüklüyordu. Hemen



Seyfaliye gitti:
"Seyfali, Seyfali çık hele dışarı. Çık hele, bu ne biçim iş... Şu adama baksana!"
Ferhat Hocayla birlikte oraya gelen Hüsam:
İşte böyle, köyün içindeepeydir dolanıp duruyor. Varıyor, bir kapının orada
azıcık duruyor, sonra yürüyor. İşte böyle.
Seyfali uzun boynunu kıvırdı kıvırdı, köyün tozları içinde uykuda gibi
sallanarak yürüyen adama baktı:
Bir hoş, bir tuhaf, dedi. "Adam tam teçhizat. Ne ola ki?"
Sonra öteki köylüler duydular, bir anda ağacın altı mahşer oldu. Soluklarını
tutup, uyurgezer gibi köyün içini dolanan adama korkuyla, merakla baktılar.
Adam gitti geldi, durdu yürüdü. Kendi kendine konuştu, kalabalığın burnunun
dibinden birkaç kez geçti. Hiç kimseyi görmedi, hiçbir şeyi duymadı. Ta ki Koca
Osman kalabalığı görüp, değneğine çöke çöke ağacın dibine gelene kadar. Koca
Osman ağacın dibine geldi, sağ kaşını eliyle tutup yukarı çekti, köylülerin
baktığı yöne doğru baktı. "Amanın!" dedi. "Amanın, düş mü, düş mü
görüyorum? Düş mü? Hayal mi görüyorum, düş mü?"
Elleri ayakları titredi. Değneği elinden düştü. Sağ kaşını yukarı çekti,
baktı: Amanın, amanın bakın hele, bu adam silahlı mı?
Silahlı, diye bağırdılar, heyecanla.
Koca Osman topallayarak, soluğu taşarak Memede doğru koştu, vardı ona
sarıldı:
"Yavrum," dedi, "hoş gelmişsin. Dar günde yetişenim. Biliyordum geleceğini.
Bu dar günde bizi yalnız koymayacağını biliyordum. Yaktı," diye inledi Koca
Osman. "Yaktı da kül etti. Harmanlarımızı, yiyeceğimizi, tüm Anavarza ovasını
cayır cayır yaktı. Bu ne hal?"
Bu sırada yanlarına Ferhat Hoca geldi. Koca Osman, Ferhat Hocanın elinden
tuttu bir eliyle. Bir koluyla da Memedi kucaklamış tutuyordu:
Gel, dedi. "O, şahinim. Gelmiş. Ben sana demedim mi? Demedim mi? O bizi
kara günlerimizde tek başına koymaz, demedim mi?"
Kalabalık geldi, yanlarını yönlerini sardı. Kadın, genç kız, yaşlı, çocuk
kalabalığının ortasında kaldılar bir süre. Ne yapacaklarını bilemediler. Memed
donmuş, bomboş gözlerle kalabalığa bakıyor, yüzünden hiçbir şey belli
olmuyordu. Yüzünde en küçük bir kıpırtı yoktu.
Kalabalık susuyordu. Kimseden çıt çıktığı yoktu.
Ferhat Hoca konuştu:
Koca Osman, dedi, "Bunun başında bir hal var. Baksana oğlana, çamur içinde.
Giyitleri de paramparça olmuş."


O zamana kadar Koca Osman, Memedin halinin farkında değildi, bir çığlık
attı, onun koluna girdi:
Şahinim, yavrum, ne olmuş sana? Bu ne hal? Yiğidim, şahinim... Hocam,
kurban olayım sana, iyi bak, yaralı olmasın şahinim...
Memedin bir koluna da Ferhat Hoca girdi, onu Koca Osmanm evine
sürüklediler.
Bundan sonradır ki kalabalığın dili açıldı. Konuşmaya başladılar. Hiç kimse
İnce Memed sözünü ağzına almıyor, herkes ya şahin diyor, ya o diyordu.
Konuşuyorlar, ne konuştukları üstünde durmuyorlardı. Onu ilk görüşleri büyük
bir hayal kırıklığı oldu. Ona bakıyorlar bakıyorlar, içlerinden, bu mu İnce
Memed, diyorlardı. Bu küçücük, perişan, kamburu çıkmış, kendinden geçmiş
çocuk mu İnce Memed?
Kalabalık geldi Koca Osmanm evinin önüne yığılıştı. Gene sustular. Bir süre
ayakta dikildikten sonra fırdolayı çitlerin dibine oturuştular, sırtlarını çitlere
dayadılar, gene sustular. Çocuklar bile konuşmuyor, bebeler bile ağlamıyorlardı.
İçerde İnce Memedi Ferhat Hoca kendi eliyle soydu, çamurlu şalvarını "hemen
yıkayın," diye Kamer Anaya verdi. Bütün bedenine bir bir baktı. Sağ baldırında
bir kurşun yarası gördü. Yara derinde değildi. Bacakları da yer yer yırtılmıştı.
Başka bir şeyi yoktu.
Memede boyuna sorular soruyor, karşılık alamıyorlardı. Memedin dişlerinin
kenetlendiğinin farkına Ferhat Hoca neden sonra vardı.
Yeniden:
Osman Ağa, dedi, "bu çocuğun başına büyük işler gelmiş. Gelmiş ki dişleri
kenetli. Onu bu hale düşürmüş. Onun başına gelen ölüm korkusu, candarma
çatışması değil. Daha beteri gelmiş. Baksana görmüyor, duymuyor."
Kamer Ana bir çocuk yıkar gibi onun elini ayaklarını, yüzünü bir güzelce sıcak
suyla, sabunla yıkadı. Memede bir yatak serdiler hemen. Ferhat Hoca onu kendi
eliyle yatağa yatırdı. Memed başını yastığa koyar koymaz uyudu.
Gün öğle olmuş, sıcağın altındaki kalabalıktan çıt çıkmıyordu. Güneş
yakıyordu. Koca Osmanm avlusunun tozları fırın külü gibi dokunanı yakıyordu.
Güneş tepede kaynıyordu. Birden Deli Muslu ayağa kalktı. Çok uzun boylu,
koyu esmerdi. Uzun bacaklarıyla bir tazıya benziyordu. Uzun kollarını
sallayarak:
Ne demek istiyorsunuz? diye bağırdı. "Akılsızlar! Şahin de küçük ama vermez
avını. Dağlarda bir orduyla çarpışmış, bir koca ordunun canına etmiş de oradan
geliyor. Ne pustunuz öyle? Ne umudunuzu kırdınız? Geldi ya... Vay vay köyü
dedi de geldi ya. Yetişti imdadımıza. Şahin de küçük ama, onunla kartallar



dövüşemez. Ocağı batası umutsuzlar!"
Kalabalık kıpırdadı, gene her ağızdan bir ses çıkmaya başladı. Koca Osmanm
evinden az sonra bir uğultu yükseldi. Önüne gelen önüne gelenle konuşuyor,
içlerindeki umut, sevinç gittikçe büyüyordu. Az sonra, önce kadınlar, sonra
erkekler, çocuklar ağız dolusu gülmeye başladılar. Köyün üstündeki yas havası
bir anda dağıldı. Üstlerindeki boğucu kara bulut kalktı.
Uyumuş, diyorlardı. "Başına büyük bir iş gelmiş de uyumuş. Dağda bir
orduylan dövüşmüş, orduyu bozmuş, azıcık bacağından yaralanmış. Başına
olmadık işler gelmiş, kimse bilmiyor. İşte bunun için böyleymiş. Uyurgezer
olmuş da uyumuş."
Yavaş yavaş dağıldılar. Cana geliyordu köy. Usuldan, görülür görülmez
cırnağını çıkarmış bir kartala benziyordular. O gün bütün evlerde en güzel
yemekler pişti. Evden eve şakalar atıldı. Şakayla karışık, yakası açılmadık
küfürler çınlattı ortalığı. Akşama doğru olanı biteni duymuş Abdal Aşır
davulunu çekmiş, zurnacı oğluyla birlikte köye düştü. Halaylar başladı hemen.
Gece de sinsin oynandı. Yaz gecesinin yapış yapış sıcağında, bir harman yeri
büyüklüğündeki ateşin yöresinde sıcaktan terleyip dönerek, bu köyde, belki de
ilk oynanan sinsindi bu. Yazın düğün dernek olmaz, olsa da yaz geceleri sinsin
oynanmazdı. Narlıkışla, Yalnızdut, Öksüzlü, Akmaşat, Şıhmemetli, Dedefakılı
köyleri de duydu Memedin Vay vay a geldiğini. Hemen o gün onlar da atlara,
arabalara binip Vayvaya geldiler, şenliğe katıldılar. Gelemeyenler de köylerinde
sevindiler.
Düğün dernek sevinç bittikten sonra, yediden yetmişe köy j lülerin içine bir
ikircik düştü. Bu ikircik Memedin Vayvayda olduğunu bilen bütün köylülerin de
içine düştü.
Ne var yani, diyorlardı. "Gece girse de kimse görmeseydi onu. Dalgündüz
köye de girmek yiğitlik mi yani? Varsın yiğitlik de geriye kalsın."
Ya bir ağa duyarsa?
Ya bir ağa iti?
Ya bir candarma görürse?
Olur mu bu kadar da tedbirsizlik?
Olur mu, böyle olur mu?
Dalgündüz! Elini kolunu sallaya sallaya...
Adam da köye girer mi?
İnsan safî yürek olsa, gene de dalgündüz, bir eşkıya bir köye girer mi?
Babasının evi de olsa, bir eşkıya bir köye böyle gelir mi?
Kurşun geçmese de bir eşkıya Çukurovanm düzünde böyle de gezer mi?


İnsan şahin de olsa...
Şahin de olsa, Hükümete böylesine meydan okur mu?
Böyle konuşuyorlar ama, böyle konuşmalarıyla bir çeşit övünüyorlardı.
Memedin dalgündüz köye girmesinden ne kadar kaygılanıyor, ne kadar
korkuyorlarsa o kadar da seviniyor, övünüyorlardı.
Biraz boyu kısa ama varsın olsun, diyorlardı. "Adamda yürek var ki, nah bu
kadar, demircilerin örsü gibi."
İnce Memed dediğin de böyle gelir bir köye, dedi Selver Gelin.
Bütün köylüler gözlerini belertip öfkeyle Selver Geline baktılar. Selver Gelin
anlaşmayı bozduğunu anladı:
Yani o, dedi. "Yani şahinimiz de böyle gelir."
Baktı ki köylülerin bakışları onu bağışlamadı. "Kocalık batsın," diye yerindi.
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 22
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов