İnce Memed - 2 - 30

Общее количество слов 3400
Общее количество уникальных слов составляет 1692
34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
"Bana sivrisinekler bile dokunmaz. Ben cümle mahlukatm derdinden anlarım.
Memed:
Dilinden de... Sultan Süleyman gibi."
Süleyman gibi, diye tekrarladı Halil. "Süleyman gibi... Her adamın bir hüneri
var. Beni de kurt kuş sever. Benim hünerim de bu."
Kendi kendine konuşarak çardağa gitti, çardağın direğinde asılı palaskasını
çividen aldı, bir ince söğüdün gövdesine iyice bağladıktan sonra cebinden
Elbistan çakısını çıkardı, hayranlıkla bakıp: "Halis çelik," dedikten sonra çakıyı
açtı, palaskaya bir iyice tükürdü, kılavlamaya başladı.
Bir haftadır Halil her sabah kalkıyor, önce atla cebelleşiyor, sonra da bıçağını
akşama kadar kılavlıyordu.
Bugün kazıyacağım sakalını, az sonra, dedi Memede. "Öyle bir keskin oldu ki
değmeyecek bile. Bir de sabun buldum, kokulu. Seyran bacının getirdiği
kolonyayı da süreceksin."
Memedin sakalı uzamış, kaşınıyordu. Çok sakallı gezmişti, ister istemez. Ama
bugünler hiç sakallı olmak istemiyordu. Bu lanet Köse de bir'türlü çakısını
keskinleştiremiyordu ki... Bu gidişle çakının kılavlanması bir yıl sürebilirdi.
Köse tam kuşluk vakti: "Tamam," dedi. "Oldu ki, çir gibi oldu."
Memedi çardağın merdivenine oturttu, boynuna bir havlu bağladı, su zaten
ılıktı, sabunladı yüzünü, sabunladı köpürttü. Usta bir berber gibi çakıyı iki
parmağı arasına aldı, yukarı kaldırıp baktıktan sonra başladı. Memedin uzamış
sakalının bir parçasını, yüzü hiç incitmeden götürdü.
Memed:
Yaşa Halil kardaş, dedi. "Eline sağlık. Çok çalıştın ama, ne de keskin yaptın,
duymuyorum bile. Elin çok hafif."
Gözlerini kapayıp kendini Halilin keskin çakısına bıraktı.
Halil az sonra bütün yüzü kazıdı bitirdi, yıkadı sildi. Seyranın getirdiği
kolonyadan da bol bol sürdü.
Kalk artık, geçmiş olsun arkadaş, dedi.
Memed:
Sağ ol Halil, dedi. "Ne de güzel. Hiç duymadım."


Yürüdü. Sonra akima düşmüş gibi arkasına döndü:
O adamı bugün gördün mü? diye sordu.
Halil:
Gördüm, dedi. "Gece yarısına doğru çok uzaktan geçti, yukarıya doğru gitti."
Memed sorusuna karşılık aldığı halde yürümüyor, duruyordu.
Halil onun neyi beklediğini anladı:
Seyran bacı bu gece gelmedi, diye çabucak söyledi. "Bugünler köyün başında
çok işler var. Bu gece onu göremedim."
Adem at bostanlığa dadandı dadanalı her gece sabaha kadar bostanm yöresini
uzaktan dolanıp duruyor, bostana bir türlü yaklaşamıyordu. Atm her gün
tanyerleri ışımadan bostana gelip, orada ağaçların altında durduğunu biliyor,
gene de bostana yaklaşamıyordu. Bostandan ölümden korkar gibi korkuyordu.
Adem bütün hayatında bostandaki adam kadar nişancı bir adamla
karşılaşmamıştı. O kadar uzaklıktan neredeyse tüfeğin yalınıma ateş eden adam
onu vuracaktı. Kıl payı kurtulmuştu. O gün bugündür de bu adamın kim
olabileceğini izliyor, bulamıyordu. Birisi Köse Halildi. Onu yıllardır tanıyordu.
Ötekisi bir yabancıydı. Çocuk kadar cüssesi vardı ama, kurşunları sıkan Köse
Halil olamazdı. O yabancı turnayı gözünden vurur bir bela adamdı.
Merakı İnce Memedin Çukurovada olduğunu duyduğu güne kadar sürdü.
Sonra düşündü. Böylesine belalı bir nişancı olsa olsa İnce Memed olabilirdi. Bu
adam İnce Memed de olsa, Adem de gitse onun yerini Ali Safa Beye söylese,
candarmalar da bir gece bostanı sarsalar, yakalasalar onu, işte o zaman bu cin,
peri soyu, bu pis atı kovalamaktan da kurtulur, eski itibarını gene kazanır,
karısının hasret kaldığı sıcak koynuna, çiftliğin rahatına gene kavuşurdu. Ya bu
adam İnce Memed çıkmaz da candarmalar boşu boşuna gelir de bostanı sarar, eh
boş dönerlerse, işte o zaman seyreyle sen gümbürtüyü. Bir de kadın vardı bu
bostanm yöresinde her gece dönüp duran. Bir tuhaf bir şey bu bostan. Korkulu
bir yer. At da gidiyor oraya sığmıyor.
Adem ikircik içinde günlerdir kıvranıyor, korkuyla bostanm yöresini sabahlara
kadar uzaktan dolaşıyor, oraya iki adım daha yaklaşmaya cesaret edemiyordu.
Memed Savrun çayının başına gitti, bir yaşlı söğüdün köküne sırtını verdi
oturdu. Su aydınlıktı. Küçük ipiltilerle ak çakıl taşlarının üstüne serilmiş
akıyordu. Memed gözünü bu aydınlık içindeki suya dikti. Su ancak ayak
bileklerine çıkacak kadardı. Yarısı dışarıda kalmış iri çakıltaşlarmm sırtları
kurumuştu. Yalnız Memedin önündeki yer dahaca bir derindi. Altı da
çakıltaşlarıyla değil, kaim, renkli kumlarla döşeliydi. Küçük balıklar suyun
dibinde daha aydınlanıp ışıklanarak yukarılara doğru arka arkaya ürkek



kayıyorlardı.
Suyun yüzünden önce bir yaprak geçti. Sonra çok iri kırınızı bir eşekarısı
ölüsü... Sonra da kocaman bir turuncu kelebek, bir kuş kadar, kanatlarını suyun
yüzüne indirip sermiş, öylece geçti. Turuncu kelebek ölü değildi. Ya da Memede
öyle geldi. Suyun dibine düşmüş gölgesi kendisiyle birlikte akıyor, aşağıda, ak
çakıltaşlarmm üstünde büyüyor, küçülüyordu.
Çok güneş vardı, ağır bir sıcak ovayı kasıp kavuruyordu. Göz açıp da kimse
uzun bir süre bu toprağı eriten sıcağa bakamıyordu. Yol yol, iplik iplik çekilen,
değdiği yeri eriten bir sıcak çökmüştü. Az sonra şu akan su duman olup uçacak,
çakıltaşları eriyip çatlayacak, suyun toprağı yarık yarık olacaktı, sıcaktan... Bu
su böyle aydınlık, böyle güzel, şu hayal meyal gözüken dağlardan geliyordu.
Kayalıkların, çamların, gürgenlerin, ulu sedirlerin arasından süzülüp kaynayarak,
durgunlaşıp coşarak, köpüklenerek, düzlüklerce çakıltaşlarmı yayıp, derin
koyaklarda sıkışarak...
Memed bu Savrun suyunu çok iyi tanıyordu. Eşkıyalık, çocukluk günlerinde
bu suyu boydan boya izlemişti. Suya bakıyor hayal kuruyordu. Günlerdir de ilk
olarak hayal kuruyordu. Abdi gitti Hamza geldi, günlerdir ilk olarak akimdan
çıkmıştı. Bir burgu gibi beynine işleyen bu düşüncenin akimdan çıktığının
farkına varsa kim bilir ne kadar şaşardı.
Seyran onu seviyordu. Bunun farkına daha ilk gününden varmış, birkaç gün
ikircik içinde kalmış, sonra da onun kendisini sevdiğine bir iyice inanmıştı. Kız
yanıp tutuşuyor, deh oluyordu. Bu kadar onurlu bir kız kendisini verse verse
ancak bu kadar ele verebilirdi. Sabaha kadar gelip bostanm yöresinde dolaşması
Memedin çok hoşuna gidiyor, damarlarındaki kanı coşturuyordu. Seyranı
düşündükçe delirmiş kanı damarlarında koşturup duruyordu.
Seyranın bostanm yöresinde döndüğünü, hem de kendisi için, sevdadan dört
döndüğünü gördüğü geceden beri de uyumuyor, gözleri karanlık yollarda onun
karartısını arıyor, bulunca da tattan mestoluyor, kendinden geçiyordu. Bir de
Seyran için çok korkuyordu. Fıkaranm başına çok işler gelmişti zaten, bir de bu
gecelerde ona bir şey olmasa bari.
Bir gece Seyrana gözükmek, onun elini tutmak... Bunu deli gibi istiyordu ama
bir türlü de yapamıyordu. Sevilmek duygusu onu bambaşka bir insan etmişti.
Şimdi o da yalnız Seyranı düşünüyordu. Kadife gibi yumuşak, lacivert
gözlerini... Böylesi sıcak, yakıcı, sevgi dolu, dost, insan, saf bir gözü insan soyu
görmemişti. Yüzü, gamzesi, dudakları, inanılmayacak kadar güzel teni... Uzun
boyu, yürüyüşü, salmışı... Sanki toprağa basmadan yürüyordu.
Seyran gözünde büyüyor, daha da güzelleşiyordu. Her gece uyanıyor, Seyranın





ayak seslerini dinliyor, içi içine sığmıyor, sonsuz bir sevginin sıcaklığında
kendinden geçiyor, çardaktan iniyor, ona varmak, elini tutmak istiyor, bir türlü
yapamıyor, sığındığı ağacın kökünün orada büzüldükçe büzülüyor, bir sevgi
fırtınasına tutuluyor titriyordu, usuldan, için için, ılık ılık... Seyrana nasıl
dokunulur, öyle bir güzelliğin nasıl eli tutulurdu, Memedin bir türlü aklı almıyor,
onu düşündükçe de hep başı dönüyordu. Bir de Seyrana çok acıyordu. Onu, onun
sevgisini düşünüyor, gözleri yaş içinde kalıyordu. Nasıl olsa bir gün
öldürülecekti. Öldürmeseler de uzun bir süre burada kalamazdı. Bir
başkaldırmanın ateşinde kavruluyor, kafası, yüreği, elleri ayaklan, saçları, bütün
bedeni bir ateşte zangır zangır sarsılıyordu.
Böyle zamanlarında bir sıtmanın hummasında bedeni yalıma kesmişken o çelik
pırıltı geliyor gözlerine oturuyor, kafasında da sarı altın, güneş pırıltısı savrulup
duruyordu.
Anavarzanm üstünde bir gökyüzü gördü. Bir de hiç kımıldamayan bir ak
bulut... Gök ne kadar mavi, bulut ne kadar aktı... Eğildi elini suya daldırdı, su
parmaklarından süzüldü. Su ne kadar aydınlık, su değildi akan, ışıktı. Köse Halil
bostanm içinde yürüyor, teveklerin kökünü kazıyor, dolduruyordu. Köse Halil ne
iyi, ne dost, ne can adamdı.
Yüzbaşı Faruk, Anavarza savaşı... Savaşta üstlerinde dönen ak şahin,
Yüzbaşının Çukurovada kayadan kayaya, dağdan dağa koşması... Sonra
köylüleri sopanın altına yatırıp kan işetmesi... Kendi yüzünden. Koca Osmana
adam kıyar mı? Belki yüz yaşında var. Bunları düşünmeyi hiç istemiyordu.
Yüreğindeki acının bazı günler derisinin altından dışarıya taştığını duyuyordu.
Bunalıyor, çaresizlikle kıvranıyor, Köse Haldin duyacağına bile aldırmadan
bas bas bağırıyordu:
Öldür beni, öldür beni, öldür beni de kurtar, diyordu. Ya bana bir çıkış yolu
göster, ya da beni öldür yarabbi. Beni içine attığın bu cehenneme
dayanamıyorum. Çatlayacağım.
Koca Osmanm yediği dayağı ta yüreğinde duymuş: "O kocayı dövmeselerdi de
beni, beni öldürselerdi. Nolur, nolur beni öldürselerdi," diye sabaha kadar
inlemiş, toprakta debelenmişti.
Birden gecede delice ayağa fırlıyor, tüfeğini kapıyor, koşarak bostanı çıkıyor,
Anavarzaya aşağı gidiyor, sonra birden akima, Abdi gitti Hamza geldi düşüncesi
saplanıyor, eli ayağı çözülüyor, çaresizliğin toprağına, ateşine oturuyor, orada
kalakalıyordu. Böyle kaçtığı gecelerde onun arkasını bırakmayan Halil, onu bir
çukurda, bir çalı dibinde yumulmuş, kendinden geçmiş buluyor, koluna girip
bostana geri getiriyordu.




Tıraşlı çenesine aynen Köse Halil gibi eliyle dokundu. Gölgesi suyun dibine
düşmüştü. Gölgesinin üstünden bir balık sürüsü geçti. Gölgeden çıkan balıkların
uçan gölgeleri aydınlık çakıltaşlarmm üstüne serpildi. Ortalık hayıt koktu.
Çukurovaya indi ineli Memedin burnu ilk olarak da bugün koku alıyordu.
Kokuya hasret kalmıştı. Hayıt kokusunu doya doya içine çekti. Belli belirsiz
esen bir yel dalgası bir su püreni kokusunu da getirdi hayıt kokusunun ardından.
Çocukluğu geçti hayal meyal gözlerinin önünden. Kulaksız İsmailin
değirmeninin oralarda çok su püreni olur, güzel kokar, anası su püreni çalısından
süpürge yapardı. Memed, Kulaksız İsmailin vurulduğunu daha duymamıştı. Hep
yakaladıklarında Kulaksıza ne yaptıklarını düşünmüştü. Kulaksızın onu
karşılayışını, sonraki davranışını düşündükçe, şu insanoğlu anlaşılmaz bir yaratık
diyordu. Kulaksızı düşündükçe mutlanıyordu.
Sonra ortalık pıtırak koktu. Pıtırak Çukurova kokuşuydu. Sıcakta Çukurova
hep acı acı pıtırak kokardı. Bu yangın toprağı...
Ayağa kalktı, yönünü köye döndü, usul usul tozutan yola baktı, kimse
gelmiyordu. Şimdi şöylece yola düşse, Seyranın evine varsa "Ben geldim
Seyran," dese ne olurdu? Seyran ne yapardı? Yanakları al al olur, yüzüne
bakamazdı. Güzel gözlerini yere diker, bir daha kaldırmazdı. Uzun, güzel
boynu...
Oturup gözlerini gene suya dikti. Seyran karşısındaydı. Seyranın yüzünden
başka hiçbir şey görmüyordu. Seyranın yüzü türlü türlü oluyor, ağlıyor, gülüyor,
bağırıyor, öfkeleniyor, yumuşuyor, sertleşiyordu. Memed hayran, yalnız bu
gözleri görüyor, başka hiçbir şeyi düşünmüyor, konuşmuyor, duymuyordu. Bir
yumuşak büyüde kendini yitirip, sonsuz bir tatta ılık ılık sevgisinin dibine
çöküyor, bir düşten büyüye, bir büyüden düşe gidip geliyordu.
Dayak yiyenleri, Koca Osmanı, beklediği Topal Aliyi, Ali Safanm zulmünü,
candarmaları, Abdiyi, Hamzayı, ölümü, ayrılığı, her şeyi unutmuş gitmişti.
Karşıda, otların arkasında uzun, kırmızı bacaklarıyla sahana sahana leylekler
dolaşıyorlardı.
O gün akşama kadar kalktı kalktı köyden yana baktı, geldi suyun başında
oturdu, suyun aydınlık dibini, suyun üstünde akıp gidenleri izledi. Akşamı dar
etti. Seyran akşamları gelmiyordu. Çoğu zaman gece yarısından sonra bostana
geliyor, oraya her zamanki yerine büzülüp uyuyordu.
Memed o gün Köseyle de hiç konuşmadı. Köse Halil Memedin bu halini
anlıyordu. Yatağa girdi uyuyamadı. Yataktan çıktı, bostanı dolaştı. Köyün
karanlık yollarına döndü döndü baktı. Anavarzanm üstüne doğru sarkmış ay,
daha batmamıştı ama, neredeyse kayalıkların arkasına inecekti. Bostanm dışına



çıktı, Ademin dolaştığı gibi oralarda dolaşmaya başladı. Bazı geceler bu
vakitlerde at doğu yönünden doludizgin gelir, Anavarzaya aşağı akardı. Sonra
şafağa karşı da bostanı birkaç kere dolandıktan sonra, suyun derinleştiği çınarın
altında durur uzun uzun sulanır, sonra da gelir ilerdeki ağaçların yanındaki
tümseğin üstünde dikilirdi.
Adem gene dolaşmaya çıkmıştı. Memed onu görmeden çok önce o Memedi
görmüş kaçıyordu bile.
Adem uzaklarda, solup giden ay ışığında çok uzun bir adam göründü Memedin
gözüne.
Derken ay battı. Memed gündüz oturduğu yere vardı oturdu. Ayaklarını da
suyun içine soktu. Su azıcık serinlemişti. İkindiüstü çıkan garbi yeli daha usul
usul esiyordu. Arada bir duruyor, sonra gene usuldan esiyordu.
Memed bir ayak sesiyle irkildi ama yerinden kıpırdamadı. Seyranı
ürkütebilirdi. Seyran usulca geldi, suyu geçti, vardı her zamanki oturduğu yerde
büzüldü. Yıldız ışıkları az önceki fersiz ay ışığından güçlüydü ya, Memed,
Seyranın karartısını ancak hayal meyal görüyordu. Seyranın ayak sesini duyar
duymaz eli ayağı, bütün bedeni boşanmış, yüreği küt küt atıyordu. Birkaç kez
ayağa kalkıp Seyrana gitmeye yeltendi, yüreği öylesine çarpıyor, öylesine bir
titriyordu ki, kalkmışken gerisin geri oturmak zorunda kaldı. Neden sonradır ki
zar zor kalkabildi. Seyrana yürüdü. Seyran kendine doğru geleni gördü, ağaç
gövdelerinin arkasına ayağa kalkmadan kaydı, suya doğru sürünerek çekildi.
Memed ona bir şey söyleyecek oldu, sesi bozuldu. Ne söylediğini kendi de
bilmedi, sustu. Seyran sesi tanıdı durdu. Memed heyecandan uçarak vardı,
Seyranın elini tuttu. Seyranın eli kızgın demir gibi yanıyordu. Memed onu
kaldırdı, kendine çekti. Seyran kendisini Memede yumuşacık, cansızmışçasına
bıraktı, göğsüne doğru sağıldı. Memed onu kucakladı, boynundan öptü.
Dudakları yanar gibi oldu.
Bir anda geceyi, ağaçları, gelip yanlarında duran atı, dünyayı unutmuşlardı. Ne
zaman soyundular, iki beden ne zaman bir yalımda biribirine kenetlendi farkında
bile olmadılar. Ne yörelerinde vızıldayarak bulut gibi dönen sivrisinekleri
işitiyorlar, ne çıplak bedenlerini yolan dikenlerin, pıtıraklarm acısını
duyuyorlardı. Bir sevişmenin değil, iki hasret bedenin bitişmesinin ateşinde,
tadında, büyüsündeydiler.
Birkaç kez suya girdiler çıktılar. Bedenleri hiç ayrılmayacakmış gibi sonsuz bir
yalımda birleşti. Bir birleşmede toprak gibi, ışık gibi, gelişen büyüyen hayat gibi
zengin bir tattaydılar. Dünyanın ortasında tek başlarına kalmış, dayanılmaz bir
özlemde, sevgide birleşmiş insan soyunun ilk kadınına erkeğine benziyorlardı.


Dağların başı ağarırken Memed kendine geldi. Seyran daha soluk soluğa, ağzı
yukarı suyun kıyısındaki kumların üstüne serilmiş yatıyor, topuğunu sular
yalayıp geçiyordu. Memed onu elinden tutup kaldırımsa böyle delice bir istekte
soluyarak gün kızdırmcaya kadar yatıp kalacaktı.
Suya daldılar. Ayrı ayrı yerlerde, biribirlerine kaş altından bakarak aptes alıp,
giyitlerine koştular, telaşla hemen giyindiler. Biribirlerinin yüzüne bakmadan
suyun kıyısından aşağılara yürüdüler, sonra geriye döndüler. Memed bostana
daldı, olmuş bir karpuz kopardı, kırdılar kemirerek yediler. Karpuz serindi. Seher
yeli esiyordu. Serinlikten, bir de doymuşluktan ürperip usultan titrediler.
Ortalık ağarıp da göz göze gelince birden gülüştüler. Biribirlerine bakıyor
bakıyor, hayran bir şaşkınlıkta, bir büyüde, mucizede gülüşüyorlardı.
Atı gördüler. Gene olduğu yerde duruyordu. Sağ arka ayağını da karnına
çekmiş, kulaklarını düşürmüştü. Seyran ata doğru gitti. Sanki bin yıllık dostmuş
gibi ona yaklaştı, boynunu okşadı, sonra da yelesinden tuttu çekti getirdi. At
arkasından kuzu kuzu geliyordu.
Memed çardağa bağırdı:
Halil, Halil, Halil!
Halil, yarı uyur yarı uyanıktı. Gözlerine inanamadı. Düş mü görüyorum diye
kendi kendine söylendi.
Halil, Halil, bak!
Halil gözlerini ovuşturdu bir daha baktı.
Allah Allah!
Seyran atı çekti getirdi, çardağın yanma bıraktı. At yerinden kıpırdamadı.
Seyran atm boynunu, sağrısını, alnını durmadan okşadı. Yüzünü yağız atm
yüzüne dayadı, bir süre atla yüz yüze kaldılar.
Memed düşündü, bu dostluk geceleri kurulmuş olsa gerek, dedi kendi kendine.
Geceleri yan yana durmuşlar, böyle sarmaşmışlar da at onun kokusuna
alışmış. Yoksa bir anda bir atla bir kadın dost olamaz. Ya da Seyran başka bir
insan.
Halil hemen bir kaim ip getirdi atm boynuna taktı. Sonra da ipin bir ucunu
götürdü, yandaki ağaca bağladı.

51



Ali Safa Beyin çiftliğine doğru durmadan koşan Adem:
Vallahi de o, billahi de o, diyordu. "Billahi de o!"
Kurtulduk. Atı vurmaktan da, kır atm ölümünden de kurtulduk. Bey beni
artıkAyere göğe bastırmaz. Kim bulabilirdi ki böyle bir adamın yerini, kim haber
verebilirdi ki...
"Vallahi de o, billahi de o."
Az sonra, daha gün ışımadan candarmalar, başlarında Yüzbaşı, bizimkilerin
başında Ali Safa Bey, bir o kadar da köylü... Çevirecekler bostanı, daha o
tüfeğine bile davranamadan... Teslim teslim, teslim diye bağıracak.
Ya o değilse?
Ayakları zınk diye duruyordu. Gecede dönüp dönüp bostana bakıyor, adını
duyduydum, diyordu, onun adını da. Ama böyle ünlü bir eşkıya gelir de Kösenin
yanında karpuz bekler miydi aylar ayı? Hiç mi işi gücü yoktu onun? Sazın
sineğin içinde bir de... Beyi öldürecekmiş de. Öldürecek adam onun yolunu
beklemez mi?

Bu yerinden bile kıpırdamıyor. Beyi öldürecek adam hiç yerinden kıpırdamaz
mı? İnce Memed hiç yerinden kıpırdamaz mı?
O değil, o değil...
Ter içinde kalmıştı. Geceye ekşi ekşi ter kokusu yayarak geri dönüyor,
sallanarak ağır ağır yürüyordu.
Bey kandırılmayı hiç sevmez. Yalan söyleyenin tırnaklarını söker. O, gecedeki
güzel sesli kadın ne demişti hele? Sen demişti, sen öldürüldün Adem. Kim

öldürdü beni? Öldürse öldürse beni bu yağız at öldürür. Yağız at öldürdü beni,

canımı aldı. Cin bu! Peri bu! Büyülü bu! Beyim vallahi de billahi de büyülü.

Vurulmaz. Kimse vuramaz onu. İnsan olan, kul olan vuramaz onu. Hiç vuramaz.

Vuranın eli çont, gözü kör olur. Yüz elli yıllık soyluk kağıdı var onun. Hiç yalan
değil, peri soyundan, iyi kimselerden olduğunu gösteren soyluk kağıdı olacak o.
Sen yanlış görmüşsün Beyim. Çok yanlış görmüşsün de beni bu atm ardı sıra
göndermişsin. At değil bu.
Karısı, onun iri memeleri, hep ıslak, kaim kırmızı dudakları, durmadan
gerinmesi gözünde tütüyordu. Bu at var ya, Ademin yurdunu yuvasını yıkmıştı.
Karısı akima geldikçe bütün çektiklerini, yorgunluklarını unutuyor, tepeden
tırnağa şehvet kesiliyor, karısının sert, ıslak kalçaları hiç akimdan çıkmıyor,
gözlerinin önünden gitmiyordu. Karısının kalçası gözünün önüne gelince elleri
yanıyordu.
Vallahi de o, billahi de o.



Geriye dönüyor, gene çiftliğe doğru koşuyordu.
O Köse Haldi de öldürecekler. İnsan sıcaktan yanar ağzı kurur da yıllardan bu
yana tanış olan bir adam, gel arkadaş şu bostandan bir karpuz al, kır ye de
yüreğin soğuşun demez mı? Köse Haldi de öldürecekler. Nekes! Varsın
öldürsünler.
Sabaha kadar ovada bir çiftliğe yürüdü, bir sazlığa. Gün ışığında ovanın
ortasında daha dönüp duruyordu.
Tam üç gün üç gece, çıkınındaki azığı bitinceye, matarasındaki suyu
tüketinceye kadar bir çiftliğe, bir sazlığa, bir çiftliğe, bir sazlığa yürüdü. Üç gün
üç gece bir ikircik cehenneminde yandı. Bir gece yarısı kendisini Beyin
merdiveninin altında buluncaya kadar.
Merdivenin basamağına oturdu, sabahı, Beyin uyanmasını bekledi.
Konağın nöbetçileri gün ışırken, "Kimsin sen?" diye bağırarak onun üstüne
yürüdüler. Adem hemen ayağa fırladı, "Benim," dedi. "Bey uyandı mı?"
Bey de tam bu arada onu görmüştü. Merdivenleri hışım gibi indi. Onu gören
Adem, "Beyim, Beyim," diye söylendi. "Beyim, Beyim... Ben..."
Ah Safa Bey:
Dursun Durmuş, oğlum, gelsene, dişlerinin arasından ıslık gibi bir ses koy
verdi. Dursun Durmuş oradaydı.
Buyur Beyim, diye karşısına dikildi.
Gel, gel, diye merdivenlerden yukarı yürüdü. Merdivenin başına gelince durdu,
aşağıda kalakalmış, durmadan gözlerini kırpıştıran, şalvarı dizlerine kadar
yırtılıp salkım saçak olmuş, elleri, yüzü, ayakları bacakları kerme bağlamış, yara
içindeki, bu insanlıktan çıkmış, görülmemiş bir yaratığa benzemiş Ademi
gösterdi.
Dursun Durmuş oğlum, dedi, "bu öldürülmemiş miydi? Bunun için insanlar
hapiste yatmıyorlar mı, hem de idam talebiyle? Ne yapacağız bunu şimdi?
Ne yapalım Beyim?
Bir süre gözlerini Ademe diktiler, tiksintiyle onu süzdüler. Ali Safa Bey
durgun, telaşsız bir sesle:
Dursun Durmuş oğlum, dedi, "bu kadar düşünecek ne var, bu zaten
öldürülmemiş miydi? Biz öldürmedik ya bunu. Değil mi?"
Öyle Beyim.
Öyleyse kimse farkına varmadan bunu Akçasaza bir götürüver. Kazma kürek
de al kimseye fark ettirmeden. Yanma kimseyi de alma, tek basma gör bu işi.
Öyle göm ki bataklığa kimse bulamasın. Yerini de belle. Belki bir gerekliliği
olur.




Baş üstüne Beyim.
Kusura kalma oğlum Dursun Durmuş, seni böyle ufak tefek işlerle yoruyorum
ama, bunun sağ olduğu bir duyulsa, kasabadaki itibarım sıfıra iner. Durup
dururken şimdi nerden çıktı da bu mendebur başımıza iş açtı? Bunlarda insan
mı? diye söyleniyordu. "Aylarca görünmezler, sonra bir gün bakmışsın ki...
İğreniyorum, iğreniyorum bunlardan, ben ben, ben ben, ben! Haydi oğlum,
kusura bakma, başa gelen çekilir. Daha, çok bu akılsız köpeklerin belasını
çekeceğiz."
Çekeceğiz Beyim, sen sağ ol Beyim.
Merdivenleri indi, Ademin tüfeğini, fişekliklerini aldı, oradaki bir adama
verdi:
Gel arkamdan, diye sert emir verdi Ademe.
Adem:
Dursun kardeş dedi, Beyi görmeliyim. Ona bir müjde getirdim."
Müjden batsın, gel! diye bağırdı Dursun. "Başımın belası..."
Beyi görmeliyim.
Sus, diye bağırdı Dursun. "Bey seni görmek ister mi sanıyorsun? Düş önüme."
Adem onun önüne düştü, yürüdü:
Gidelim, diyordu. "Gidelim de gözlerinle gör, sen de gör. Bak bakalım bu ata
kurşun değiyor muymuş? İyi oldu. Atm yerini de biliyorum. Şimdi varınca
elimle koymuş gibi bulurum onu. Ona kurşun değmiyor ki, değerse de geçmiyor
ki. Benim diyeceğim başka... Hani İnce Memed var ya, işte ben onu gördüm. Bir
de kız... İstersen sen de bir tek kurşun sık yağıza, bakalım vurabilecek misin?
Onu kimsecikler vuramaz, peri soyu o. İyi kimselerden... Hani demem o değil.
İnce Memed var ya, ben onu gördüm işte. Atı göstereyim sana, ondan sonra da
onun yerini göstereyim sana. Bey seni de sever, beni de sever bunu duyunca,
öyle değil mi Dursun kardeş?"
Dursun Durmuş bu sayıklar gibi hım hım konuşan adama kızmış, ifrit olmuştu
zaten. Durup dururken elini kana bulayacaktı, şu pisin yüzünden. Bunlar da
öldürülmeyi öyle hak ediyorlardı ki, öyle bir... Dursun onu dinlemiyordu bile.
Adem atm önünde yürürken durdu, gülümsedi:
Öyle değil mi Dursun kardeş, yerini Beye gösterirsek Bey seni de çok sever,
dedi, "beni de, beni de..."
Dursun:
Çok sever, dedi. "Yürü" diye de bağırdı.
Gün kavuşurken Akçasaza girdiler. Adem:
Dursun kardeş, dedi, "Az sonra at gelir, doludizgin tam şuradan geçer.


Bekleyelim. Sen de bir dene, belki vurabilirsin. Amma hiç ummam. Senin
emeciklerin de benimki gibi boşa gidecek. Biz buradan sonra bostana gidelim.
Bir kez de sen kendi gözlerinle gör, olur mu? Sen İnce Meme..."
Sözü ağzında kaldı, bir kurşun göğsünü deldi geçti.
Dursun kardeş öldürme beni. Neden? Avradımı göremedim ki...
Sallandı yere düştü. Dursun yerde kıvranan Ademe üç el daha ateş etti.
Ademin sol bacağı durmadan bir süre seğirdi seğirdi, sonra da kaskatı kesildi.
Adem yüzükoyun uzanmış, kollarını bacaklarını açmış serilmişti. Çenesinin
altına doğru da kan göllenmişti.

52

Temmuz sıcakları Çukurovada beter olur, yeryüzü, gökyüzü yalıma keser.
Toprak yarılır, otlar sararır, dünya yanık bir sarıya dönüşür. Sümüklüböcekler,
kurumuş, yanmış çöplere sıvanırlar. Böceklerin renkli sert sırtları renklerini
yitirip bir ak pırıltılı yalımda parlarlar. Arılar, sinekler, tek tük bahardan kalmış
kelebekler kocamanlaşır, kartlaşırlar, bir böceğin, sineğin, kelebeğin birkaç misli
olurlar. Kuşlar bile öyle keyifli uçamazlar temmuz sıcağında. Hele öğleleri
sıcakta, havada bir tek kuş bile gözükmez. Kuşları havadan alan, tap diye yere
düşüren sıcaklar derler bu sıcaklara.
Dağlar tepeler bir sıcak, ışık sisinde tüter, erir gibi olurlar. Bomboz kesilmiş
gökten yere binlerce milyonlarca ancak gözün görebileceği kadar ince iplikler
sağılır. Ovayı çepeçevre sarmış yatık Toroslar, Heınite dağı, Nurhak,
Gavurdağları, Yılankale, Dumlukale, Anavarza kalesi, irili ufaklı yüzlerce tepe,
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 31
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов