İnce Memed - 2 - 13

Общее количество слов 3363
Общее количество уникальных слов составляет 1760
34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
otların üstünde bir kan lekesi, bir yular, belleme parçası bile kalmamış. Kartallar,
köpekler hepsini sömürmüşler. Böyle olacağını Adem iyi biliyordu.
Çok şükür Allahım sana, dedi. "Bu beladan da kurtardın beni. Yağız atı
öldürmeyi de bana nasip eyledin. Sana çok şükür. Eve varınca sana bir tellice
horozu kurban keseceğim. Ama şu kır atı nasıl bulacağım? Ya yağız atm kellesi?
Beyi, öldürdüğüme nasıl inandıracağım?"
Çok acıkmıştı. Bataklığın aşağıda bir yar vardı. Yarın dibinde çok yarpuz
bitmişti.Bir de dut ağaçları vardı oralarda. Çaykarası soğuktu. Oraya gitti,
belinden azığını çözdü. Azığının bezi ıslanmış, suya batmıştı. Ter ta ekmeğe
kadar işlemişti. Ekmek kurumuş, taş kesilmişti. İçeriye işleyen ter bile bu taş
gibi ekmeği yumuşatamamıştı.
Adem ekmeği çaykaraya soktu, kapkara balçık gibi ekmeği bir süre soğuk suda
tuttu, ekmek azıcık yumuşadı, kemirmeye başladı. Kemirerek kara balçığı
bitirdi. Azığmdaki çökeleği de avuç avuç ağzına attı. Sonra yola düştü. Akşam
serinliği çıkmıştı. Garbi yeli esiyor, güneyde, uzaklarda ak yelken bulutları
kabarıyordu. Yollar tozuyor, tozdirekleri güneyden kuzeye döne döne
yürüyorlardı.
Eve gidemezdi. Beye ne söyleyecekti? Kır at çiftliğe varmış mıydı?
Birden kartallara kızdı. Pis mendeburlar. Bırakmazlar ki insan öldürdüğü atm
ölüsünü görsün. Kemiklerini bile yerler. Ulan pis kuşlar, kuş hiç kemik yer mi?
Siz kuş değil, köpeksiniz be... Köpoğlu köpek. Ulan köpoğlu köpekler.
İtler. Sürüngenler. Leş yiyiciler. Ulan gösteririm size. Yürüdükçe öfkesi büyüyor,
taşıyordu.
Anavarza kayalıklarına gelince alacakaranlık çöktü. Kayalıktaki yöresi kırmızı
deliğin üstünde dört beş kartal kanatlarını kısmışlar, boyunlarını içlerine
çekmişler öyle duruyorlardı. Tüfeğini doğrulttu, en kocamanına nişan aldı, tetiğe
bastı. Nişan aldığı kartal tenger menger kayalıklardan aşağı yuvarlanmaya
başladı. Adem vardı, yarı yere kadar inmiş kartalın yanma tırmandı. Daha
ölmemiş, kayalıkları çırmalayan kartalın kanadının ucundan tuttu, arkasından
sürüklemeye başladı. Aşağı indi.
Hiçbir şey düşünmüyor, içindeki öfke taştıkça taşıyordu. Yolda öfkesinden
ayağının ökçesiyle can çekişen kartalın başını bir iyice ezdi.
Ayakları onu aldı, dosdoğru Anavarza köyündeki askerlik arkadaşı Kürt


Seferin evine götürdü. Birden başını kaldırdı ki Seferin evinin kapısında.
Sefer onu görmüş, çardağın merdiveninden aşağı iniyor.
Hoş geldin Adem kardaş, ben de seni bizi unuttun sanıyordum. Bak çocuklar
ne kadar büyüdüler!
Ademin kanadının ucundan tutup sürükleyerek getirdiği kartalı gördü.
Ne o? Bu ne? Bize kartal mı getirdin?
Adem sürükleyerek getirdiği kartala şöyle bir göz attı, hemen elindeki kartalın
kanadını bıraktı.
Yolda gelirken vurdum da, çocuklar oynasmlar diye, dedi.
Gel hele çardağa yukarı. Yorgun görünüyorsun.
Karısına seslendi:
Çabuk bir ibrik getir. Doldur da bir iyice yüzünü yusun Adem. Bak kim
gelmiş!
Adem bir iyice ellerini, yüzünü yıkadı, kuruladı. Çardağa çıktı. Toga çorbası
vardı, yarpuz doğranmış. Adem günlerdir sıcak yemeğe hasretti, çorbayı
sümürdü. Sonra yastığa köskelip, olanı biteni, yağız atla arasındaki dövüşü,
kartalları Sefere uzun uzadıya anlattı.
Ne diyorsun Sefer? Bana bir akıl ver, diye de sözünü bağladı.
Sefer düşünüyordu. Adem bir soru daha sordu Sefere:
Öldürdüğüm yağız at mıydı dersin?
Sefer:
Bilemem, diyordu. "Kimse de bilemez. Kır at sağsa onu, yağız at sağsa onu
arayacak, birisinden birisini göreceksin. Böyle eli boş Ali Safa Beye gidilmez.
Rahatın bozulur. Elalemin de oyuncağı olursun. Atı kartalların yediğini, bu
yüzden atı göremediğini de kimseciklere, avradına bile söyleme. Elalem seni
düdüğe koyar da öttürür."
Adem o gece çardakta sabaha kadar uyumadı, kurdu durdu. Daha gün ışımadan
çardaktan indi, yola düştü. Bereket Seferin karısı azığını geceden hazırlamıştı da,
onu aldı. Yoksa azık düşünecek hali yoktu.
Ceyhan ırmağının kıyısını dolanarak doğuya yöneldi, Anavarzanm ucunu
geçti, öte yana dolandı. Bir ses geldi kulağına, nal sesine benzer, başını kaldırdı,
yağız atla burun buruna geldi. Tam kayanın ucuna dikilmiş, usul usul kuyruğunu
sallıyordu. Adem ne yapacağını şaşırdı, dizinin bağı çözüldü, oraya yığıldı kaldı.
At az sonra kımıldadı, kayadan aşağı korkusuzca süzüldü indi, kendi yöresinde
birkaç kez döndükten sonra Kesikkeli üstüne aldı yatırdı.
Adem:
Ben ne bileyim ben, diyor, oturduğu yerden kalkmaya çabalıyordu. Sağ elini





toprağa bastırmış: "Ben ne bileyim, ben," diyordu. "Aaah, ben ne bileyim ben..."

24

Köylüde gözle görülen bir değişiklik olmuştu. Herkes canlanmıştı. Evden eve
gidip gelmeler, gülmeler.
Koca Osmandan yakınmalar: "Kör olası Koca Osman, kıskandı da bize
göstermedi onu. Kör olası, kör olası ha nolurdu azıcık da biz görseydik gül
yüzünü onun," diyorlardı. "Yalnız kendi görecek. Haset koca."
Hiç karnı yer mi başkası da görsün?
"İnsanlar kocadıkça nekes olurlar zaten..."
"Üç gün ağzında galyeni kurula kurula köyün içinde bir dolaşması vardı,
Sultan Süleyman belliyordu kendini, öyle kurumlu."
Onmayası koca... Şahini yuvadan uçurunca yataklara düştü.
Düşsüün!
"Düşsün de gebersin."
Ömrü kesilesi koca, azıcık köylü de görse güzel yüzünü onun ne olurdu?
Seni bilmiş, seni diye gelmiş evine...
Kıskanacak ne var köylüden?
Yataklara düşmüş, inşallah kalkamaz.
Kim bilir nasıl bir adamdı!
Kim bilir nasıl iyi bir yüzü vardı!
Diyorlar ki savaşa girince o, tüfeği yirmi kulaç uzuyormuş.
Diyorlar ki, ona hiç kurşun geçmezmiş.
Diyorlar ki Asım Çavuş bir gece uyurken onu yakalamış.
O, öylece uyuyormuş...
Hiçbir şeyden haberi yok fıkaranm.
Aynen bebecikler gibi.
Asım Çavuş bir manga askerine emir vermiş: Boşaltın kurşunları şunun
karnına...
"Boşaltmışlar."
Bir de bakmışlar ki...


Ne görsünler!
Kurşunlar ona geçmiyor.
Geçmiyor!
Geçemez.
Geçmeyecek...
Ömrü kesilesi nekes Koca Osman, Ağamızı bize göstermedi ki...
Canımızı...
"Yavrumuzu..."
Şahinimizi...
Gülümüzü...
Gene de kıvançlıydılar. Koca Osmana kızıyorlar, öfkeleniyordular ama, gene
de o köylerine gelmişti ya, yeterdi. Bir de haberleri olsa birazıcık yüzünü
görselerdi, ne olurdu yani?
İçlerine bir güven girmişti. Ali Safa korkusu dört beş gündür silinip gitmişti.
Böyle bir adam var mıydı yok muydu unutup gitmişlerdi. İçten içe bir düğün,
bayram havası köyü sarıyor, onları cana getiriyordu.
Osman Ağa neden haber vermedin onun köye geldiğini bize?
Korktum yavrularım, çok korktum.
Biz ne yapardık ona?. Onu gözümüzden bile esirgerdik.
Köylü sana küs. Baksana o gittikten sonra bile cana geldi köylü. Gidip gelmesi
bile...
Söyleyemezdim kimseye. Bir ağa, ya da hükümet duysaydı... Sararlardı köyü,
öldürürlerdi şahinimi. Cesaret edemezdim.
Biz onu şaha, padişaha vermezdik. Canımızı almadan onu bizden kimse
alamazdı.
Ne bilirdim, ne bilirdim, bir kuş gelmiş, bir çalıya sığınmış.
Ona kurşun geçmez ki...
"Bir orduya karşı durur o."
"Gencosman o."
Ne bilirdim, çocuklarım, ne bilirdim!
"Olur mu, burnunun ucunu göstermedin bize."
"Kendi istemedi. Arkasında bir ordu candarma vardı. Aylarca hiç yemek
yememiş, bir deri bir kemik kalmış. Beni bu halimde köylüye gösterme Osman
Emmi, dedi bana."
"Biz ona yemek yedirir, yağ balla beslerdik."
Uzun bir süre köylü onu görmediğine hayıflandı. Koca Osmana beddualar
ettiler, onu sorgulara çektiler. Niçin, niçin görmemişlerdi onu? Böyle bir fırsat


bir daha ele geçer miydi? Yakın köyler de Koca Osmanı kınadılar. Kırıldılar,
küstüler.
Sonra onu Vay vay da, öteki köylerde görenler çıktı. Onu nasıl gördüklerini
ortalığa düşüp anlatmaya başladılar. Koca Osman hasta yatağında unutuldu gitti.
Onu her gören kendine göre bir hikayeyle anlatıyordu.
Önce Veli işe girişti, onu Koca Osmanm evine götüren:
"Kan uykularda, yorgun uyuyordum," diye başladı. "Bir düş görüyordum,
hayrola, bir su akıyordu, çok aydınlık, gün ışığı akıyordu su değil. Suyun içinden
uzun boylu, çaprazlama fişek takmış, yemyeşil yanan tüfekli bir adam çıkıyordu.
Bir ses geldi kulağıma: Osman Ağa, Osman Ağa! Hayalde miyim, düşte miyim
derken uyandım. Baktım ki kapıda birisi, açtım kapıyı. Bir adam, bir uzun boylu
adam, üstünde başında kurşundan iğne atacak yer bulamazsın, öyle bezenmiş.
Dürbünü altın, parıl parıl... Tabancasının, kamasının sapı da altın. Her yeri altın.
İçeriye buyur ettim. Geldi, ışığı yaktım, oturdu, duvara sırtını verdi. Bir gözleri
vardı, azıcık durup da bakamazsm, içine bir korku düşer. Çakmak çakmak
gözleri. Alıcı kurt gözü gibi. Namaz kıldı. Elleri bileklerine kadar yemyeşil oldu
namaz kılarken. Yemek çıkardım, yemek yedi. Hiç konuşmuyor, hep
düşünüyordu. Adını bağışla, dedim. Üç kere söyledim,
aldırmadı.Duymamışcılığa vurdu. Sonra ayağa kalktı, başı huğun otlarına
değiyordu. Bizim kapıdan iki büklüm olarak çıkıyordu, öyle uzundu. Bizim
kapıdan Seyfali geçer de, hem de dimdik, başının üstünde iki karış da boşluk
kalır. Kapıya doğru yürüdü. Seni Osman Ağaya götüreyim, dedim. Sen onun
evini bana göster, dedi. Bir de bana dedi ki bu köy zulüm altında inliyormuş.
İnsanlar bu kadar zulme layık değildir, dedi. Koca Osmanm evini gösterdim.
Yağmur çiseliyordu. Merak ettim, kapıda bekledim. Koca Osmanm kapısında
dev gibi bir ateşböceği çaktı durdu, yandı söndü. Sonra, o günden sonra Koca
Osmanm evinin eşiğinde o ışık yandı durdu."
Veli her gün, yeni, güzel bir hikaye anlattı onun üstüne. Sonra onu Selver
Hatun görmüştü. Öteki köyden Molla Mustafa, Anavarza köyünden Cabbar,
Hacılardan Kör Ahmet, Narlıkışladan Kürt Cimşit, Vayvaydan Zeynel, Kürt
Teınir, Öksüzlüden Muttalip görmüştü. Onu orada, Koca Osmanm ahırında,
atlılar köyü gece bastığında, Kürt Keremin avlusunda köyü basanlara kurşun
sıkar, Çavuşu vurur, öküzler gibi bağırtırken çok gören olmuştu.
Bir de gecenin karanlığında Akçasazm kıyılarını, Anavarza Kalesini dolaşırken
onu çok gören olmuştu. Bir kayanın üstüne oturuyor, başını elleri arasına alıyor
düşünüyordu. Yanında yöresinde yüzlerce kartal uçuşuyor, kartallar gelip yanma,
dizinin dibine konuyorlardı. İri kartalların sırtını okşuyordu, kuzu sırtı okşar



gibi...
Bir keresinde onu, iri, çok iri bir kır atın üstünde görmüşlerdi. At öyle hızlı
koşuyordu ki, ayakları yere değmiyordu. Yelesi bulutlar gibi.
İş oraya vardı ki, Vayvayda, öteki köylerde Memedi görmeyen çok az kişi
kaldı.
Onun köye geldiğini duyan Sarıçama sığınmış Vayvay köylüleri de
hayıflandılar. Keski köyde olsaydık da onun gül yüzünü, mübarek yüzünü
görseydik dediler. Ne dedik de Koca Osmanm sözünü tutmadık! Tutmadık da
köye dönmedik! Yobazoğlu da yaptığı sersemliğe yanıyordu. Geldi Koca
Osmandan özür diledi: "O zaman dönmediğime itler gibi pişman oldum," dedi.
"Ne bilirdim? Söylemedin ki..."
Köyün bütün çocukları da görmüştü onu. Aralarında sabahlardan akşamlara
kadar onu anlatıyorlar, onu yaşıyorlar, onun oyunlarını oynuyorlardı. Onlar da
büyükler gibi onun adını ağızlarına almıyorlar, oyunlarında ona türlü türlü adlar
takıyorlardı. Oyunlarda ağalar, candarmalar çok korkuyorlar, tir tir titriyorlardı.
Onun önünde duramayıp yere düşüyor, yalvarıyorlar, ayaklarını öpüyorlardı.
Kıvranarak, burunlarını silerek, hıçkırarak yerde bir sürüngen oyunu
oynuyorlardı.
Yerden biter, gökten iner gibi her gün bir türkü de çıkmaya başladı, onun
üstüne. Yanık ağıtlar, heybetli destanlar, gülünçlü türküler, oyun türküleri...
Çocuklar bile onun için türkülü bir oyun yaptılar.
Köylülerin ona karşı bu davranışları Koca Osmanı son derece kıvançlandırdı,
onu cana getirdi. Başka türlüsü olsaydı Koca Osman düştüğü bu yataktan bir
daha kolay kolay kalkamazdı. Öylesine bir kederle düşmüştü yataklara.
Köylünün kıvancı, sevinci az sürdü. Üç gecedir köyü kurşunluyordular ama,
köylü bana mısın demiyor, korkmuyor, aldırmıyordu. Varsınlar kurşunlasınlar,
kurşunlasınlar kurşunlayabildikleri kadar. Gelecekleri varsa, görecekleri de var.
Titrek bacakları üstüne ancak dikilebilen Koca Osman, atlılar geceleri köye
kurşun yağdırırlarken, dışarıya çıkıyor, dolma tabancasının her iki gözünü de
birden:
Gelin köpekler gelin, kurşunlayın köpekler kurşunlayın, geleceğiniz varsa
göreceğiniz de var, diye bütün gücüyle bağırarak boşaltıyordu.
Köyün geceleri basılmasını köylü artık bir oyun, her gece yenilenen Ali Safa
Beyin bir oyunu saymaya başlamıştı.
Bir sabah uyandılar ki ne görsünler, şaşkına döndüler. Gözlerine, kulaklarına
inanamadılar. Köydeki bütün atları gece alıp götürmüşler. Bir tekini bile
bırakmamasıya. Her şey akıllarına gelirdi de bir bu gelmezdi akıllarına. Eee, bu




köylü atsız ne yapacak?
Sevinçleri, kıvançları kursaklarında kaldı. Şimdi ne yapacaklardı? O gün
akşama kadar hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey konuşmadan köyün içinde
dolaştılar durdular. Kimsenin ağzını bıçaklar açmıyordu.
İkinci günün sabahı korkunç bir haber köyü bir baştan bir başa dolaştı, hırsızlar
gece yaşlı atları götürmemiş, öldürmüşler, Çıkçıklar deresine doldurmuşlardı.
Uzaklara baktılar, Topraktepenin oralarda kartallar dönüyordu. Oraya koştular,
vardılar baktılar ki ne görsünler, bir sürü at ölüsü yan yana yatıyor.
Bu olay üstüne hemen o sabah iki kişi evini yükleyip, ver elini Sarıçam deyip
çekti gitti. Çok kişi gidecekti. Ferhat Hoca önlerine geçti:
Zulme karşı koymamak kafirliktir, diyordu. "Çocuğunun rızkını, baba yurdunu
korumamak, bırakıp gurbet ellere düşmek kafirliktir. Zulme karşı koymamak
zalime ortak olmaktır. Korkmak, korkudan dolayı yılmak kafirliktir."
Yoksa köy yarı yarıya boşalıyordu.
Allah bize de bir sahip gönderecek, diyordu. "Bakın o nasıl geldi köye, onu
tutamadık. Şahini biz elimizden uçurduk. O burda olsaydı, bütün bu işler
başımıza gelir miydi?"
Zeynel hem Ferhat Hocayi dinliyor, hem:
Hiç, diyordu. "Bu başlangıç daha. Daha neler gelecek başımıza. Daha neler,
neler, neler de neler! Korkmak kafirlik mi değil mi, korkma da görelim Ferhat
Hoca!" diyor, meydan okuyordu.
Ferhat Hoca ona hiç karşılık vermiyor, yalnız:
Allah yoksulunu yalnız bırakmayacak, diyor, büyük imanını sesinde
topluyordu. "Allah zulme karşı koyanlarla her zaman birlik olmuştur. Yoksa
yeryüzünde zulüm bu kadar azalır mıydı?"
Seyfalinin evinde toplandılar, uzun bir tartışmadan sonra atları istemek için
Yağmur Ağaya gitmeye karar verdiler. Bütün dünya biliyordu ki bir köyün bütün
atlarını ancak Yağmur Ağa çaldırabilir. Ferhat Hoca, Seyfali, Şefçe Kahya
atlandılar, doğru Yağmur Ağanın çiftliğine gittiler. Yağmur Ağa Şefçe Kahyanın
yakın tanıdığıydı. Seferberlikte ikisi de Torosta asker kaçağı olarak birlikte
dolaşmışlardı. Tam üç yıl. Yağmur o zaman çok gençti.
Şefçe Kahya attan iner inmez:
Ulan Yağmur, dedi, "ayıp değil mi bu senin yaptığın? Bütün dünyanın atlarını
çaldırıyorsun, çaldır. Ama bizden ne istedin? Ulan oğlum ite köpeğe uydun da
neden çaldırdın atlarımızı?"
Konağın merdivenlerinde onları karşılayan Yağmur, Şefçe Kahyanın sözlerine
hep gülüyor:


Kim çalmış, kim çalmış senin atı? diyordu. "Atm çalınmış da altındaki at
kimin?"
Şefçe Kahya:
Ulan it, diye bağırdı, "bu atları sana gelmek için Narlıkışladan Memidik
Ağadan istedik. Anladın mı? Köyde bir tek at koymamış, kör, topal, uyuz, hasta,
hepsini çaldırmışsın. Yaşlıları da öldürtmüşsün. Ulan uyuz..."
Gelin hele, gelin yukarı da konuşalım.
Sedire oturdular, kahve içtiler, yemek yediler, Yağmur Ağa onlara çok saygı
gösterdi, ama atları vermedi. Yalvardılar, tehdit ettiler, kızdılar, köpürdüler, atları
alamadılar.
Ferhat Hoca:
Yusufu kuyudan çıkaran Mevla, bir olup bize bakmaz mı dersin? diye Yağmur
Ağaya sordu. "Allah bize de bir sahip göndermeyecek mi dersin, Yağmur Ağa?"
Şefçe Kahya onun sözünü tamamladı:
Allah bize sahibi gönderdi ama, biz onu, gözümüzü kör ettik de tutamadık.
Yoksa senin hırsızların köyün yakınından geçebilirler miydi?
Yağmur Ağa gülüyordu. Onları gülerek uğurladı.
Boynu bükük, kırılmış köye döndüler.

25

Ali Safa Bey pencereden dışarıya baktı, ötede, avlunun dışında üç atlı karartısı
duruyordu. Bir tanesi çok uzun boyluydu ve atm üstünde dimdikti. Ötekilerden
bir at boyu ilerdeydi. Atlılar epey bir süreden beri orada duruyorlar, hiç
konuşmuyorlardı. Pencerenin arkasındaki Ali Safa da dalmış gitmişti.
Odanın eşikliğinde duran yanaşma:
Ne söyleyim İdris Beye? dedi. "Çoktan beri orada bekliyor."
Ali Safa düşünüyordu. İdris Beyle görüşse mi görüşmese mi? İdris Bey ısrar
ediyordu. Bu, bir ayda onun çiftliğine altıncı gelişiydi ve her seferinde de yok
dedirtmişti. Şimdi düşünüyordu. Arif Saim Beyle ilişkilerinde işe yarayabilir
miydi? Onu düşünüyordu. Arif Saim Bey belli olmazdı ki, sert bir adamdı. Belki
de İdris Beyi çiftliğe aldı da, konuştu, diye kızabilirdi.
Gün inmiş, neredeyse batacak. Alacakaranlık ağır ağır ovada yürüyor. İdris



Beyin tüfeğinin, hançerinin, fişekliklerinin, dizgininin gümüşüne son ipiltiler
vurmuştu.
Ne dedi İdris Bey? diye adama yeniden sordu.
Safa Beyi görmeliyim diyor. Çok önemli bir işi varmış, öyle söyledi.
Ali Safa Bey biraz daha düşündü. Biraz daha dışardaki atlı, silahlı üç Çerkese
baktı. İdris Bey pırıltı içinde kalmıştı.
Son ışıklar da ağır ağır siliniyordu.
Çağır gel İdris Beyi, diye emir verdi. "Saygıda kusur etmeyin."
Üç adam atlardan indiler. İdris Bey önde, arkadaşları arkada ağır ağır
merdivenleri çıktılar. Ali Safa Bey onları merdiven başında bekliyordu.
Hoş geldiniz, hoş geldiniz kardeşim İdris Bey, diye karşıladı. Kucaklaştılar.
Arkadan gelen İdris Beyin adamlarıydı. Onlara da şöyle bir başıyla hoş
geldiniz dedi.
İdris Bey önde, Ali Safa Bey arkada odaya girdiler. Ali Safa Bey adamları
odaya çağıramadı. Çerkeş göreneğini azıcık biliyordu, silahlı adamlar beylerinin
yanında oturamazlar, kapıda ayakta beklerlerdi.
İdris Bey, saf, mert, çocuksu haliyle:
Çok geldim size Safa Bey. Belki on kez. Hiçbirisinde bulamadım. Uzaklardan,
hem de kaçak size kadar gelebilmek benim için ne demek, biliyor musunuz?
Yüzde yüz ölüm demek. Ölümü göze aldım.
Oturun, oturun hele, sonra konuşuruz. Oturun canım, bir kahve için. Siz çok
tehlikeli işler yapıyorsunuz, güpegündüz dolaşıyorsunuz Çukurovada, olmaz.
İdris Bey sedire otururken:
Gece bir kurt gibi de ovaya inmek ağrıma gidiyor. Bir ay önj ce candarmayla
Bozkuyunun altındaki derede karşı karşıya gell dik. Çarpışma dört saat sürdü.
Bereket gece indi de kurtulduk. Kurtulduk, size geldik ki gene evde yoksunuz.
Kürt Ah Ağaya gittik, orada bir hafta kaldık. Bizi iyi sakladı Ali Ağa, dedi.
Ah Safa Bey:
Bunun sonu neye varacak diye düşünüyorum, dedi acımaklı bir sesle.
İdris Bey, her şeyi göze almış bir sesle, gülerek:
Sonu malum, dedi. "Sonu o kadar malum ki benim için... Arif Saim Bey için
de sonu malum olmalı. Size bunu söylemeye geldim işte."
Arif Saim Bey kuduruyor, deliriyordu. Ne demek, ne demekti bu. Bir Çerkeş
parçası gelsin de Çukurovada karşısına dikilsin. Hem de otuz yaşında olmayan,
dil bilmez bir Çerkeş parçası...
Ulan sana gösteririm Çerkesoğlu, diye kendi kendine basbas bağırıyordu.
"Ulan seni gerisin geri Kafkasyaya, Bolşeviklerin içine sürmezsem bana da Arif


Saim demesinler."
Paşaya da çok kızıyordu. "Aaah ah! Paşa," diyordu. "Bu ne biçim anlayıştır.
İnsan da bu kadar kendisini vatana millete verir mi? İnsan da bu kadar idealist
olur mu? Biz kanımızı bunun için mi, aç susuz sürünelim, şöyle bir
Çerkesoğluna oyuncak olalım diye mi akıttık? Kellemizi koltuğa alıp bunun için
mi bu vatanı kurtardık? Kanun, nizam... Anladık, iyi güzel. Çocuklarımız aç
kalacak, dileneceğiz Paşam, dileneceğiz. Ulan Çerkesoğlu, sana bir kahramanı
yedirmeyeceğim. Paşa da isterse kellemi kessin. Paşa da bizi yanında kara
gözlerimiz için tutuyorsa, bıraksın bizi, bize ihtiyacı yoksa bıraksın. İnsin
omuzlarımızdan. Biz de başımızın çaresine bakalım."
Akmezar köylülerinden diretenleri teker teker çağırıyor, bir yana biraz para
koyuyor, bir yana da bir yığın kızılcık sopası: "Seç bakalım, İdris Beyin kulu. Ya
parayı, ya sopayı seç."
Kimi parayı, kimi sopayı seçiyordu. Sopayı seçenler korkunç dayak, küfür
yiyordu. Ölümüne. Dayağı yiyenler yarı canlı, bir çıplak beygirin üstüne
atılıyorlar, Akmezar köyünün ortasına bırakılıyorlardı.
Çiftlik konağının önünde büyük bir karaçalılık vardı. Arif Saim Bey sonunda
dil bilmez Çerkesleri soyup, arkalarında eli kırbaçlı beş kişiyle bu karaçalılığa
salıvermeye başladı. Bir yandan Çerkeslerin sırtlarında kırbaçlar saklıyor, bir
yandan da dikenler köylülerin çıplak bedenlerini yiyordu. Bedenler kıpkızıl kana
kesinceye, "tapu da senin olsun, toprak da Bey," deyinceye kadar işkence
sürüyordu.
Böylelikle Arif Saim Bey çok tarla aldı. İdris Beyin, akrabalarının, ona uyup
diretenlerin tarlaları kaldı. Arif Saim Beyin tarlaları Akmezarm inatçı
köylülerinin tarlalarını çepeçevre sardı. İdris Beyin, ona uyanların tarlaları Arif
Saim Beyin toprakları ortasında bir ada gibi kaldı. Şimdi vermesin İdris
tarlaları... Vermesinler bakalım!
Vermesinler köpekler, diye bağırıyordu Arif Saim Bey. "Sürsünler bakalım
nasıl süreceklerse tarlalarını, eksinler bakalım."
Kara Ford bir kere daha geldi Akmezar köyünde İdris Beyin kapısında durdu.
Toz toprak içindeydi ve dingiline kadar tozlara gömülmüş, kocaman gözleri
biraz daha kocamanlaşmıştı.
Köylüler ve İdris Bey onu eskisinden daha büyük saygıyla karşıladı. Arif Saim
Bey gene eskisi gibi kuruldu, konuşmadı, yalnız ayrılırken:
İdris Bey, dedi çok yüksekten, "sizin ve bir kısım arkadaşlarınızın toprakları
benim tarlalarımın içinde kaldı. Tarlalarımı çiğneyip geçemezsiniz. Buna izin
vermem. Tarlalarınım ortasında kalan bu tarlaları bana satmaz mısınız? Ne


düşünüyorsunuz?"
İdris Bey son sözünü sert söyledi:
"Ben ve arkadaşlarım, topraklarınız içinde kalan..."
"Ortasında."
Ortasında kalan tarlalarımızı satmayacağız efendim. Arif Saiın Bey ona elini
uzatırken:
Çok genç, çok yiğit, çok mert bir insansınız, sizinle dost olmak isterdim ama,
geçti, diye acı acı gülümsedi. "Allahaısmarladık."
Arif Saiın hemen on kişiyi silahlandırdı. Onlara özel bekçi giyitleri giydirdi.
Yeşil. Ve:
Tarlalarınım içinden kim geçerse, topraklarımı kim çiğnerse vurun, emrini
verdi. Sonbahardı, çift sürme zamanıydı, genç bir Çerkeş olan Fehmi öküzlerini,
sabanını almış tarlasına gidiyordu. Arif Saim Beyin bekçileri Fehmiye geri dön,
dediler,
Fehmi aldırmadı, yürüdü. Bekçiler başka bir şey demediler, kurşunladılar.
Fehminin ölüsü üç gün Arif Saim Beyin tarlalarında kaldı. İdris Bey şikayet etti.
Arif Saim Beyin bekçilerinden birisini aldılar, götürdüler hapse attılar. Bekçi
hapiste üç ay kaldı. Arif Saim hemen atladı Sivasa gitti. En büyük mahkeme
Sivastaydı o zamanlar. Bekçiyi beraat ettirdi, sonra da vardı, adamın elinden
tutup hapisten çıkardı, çiftliğe getirdi, onu orada bekçilere baş yaptı.
Sonra o yıl, Arif Saim Beyin topraklarını çiğneyerek kendi topraklarına
geçmek isteyen üç kişiyi daha vurdular. Çerkeslerin ölülerine kimseler
yaklaşamadı günlerce. Ölüler Arif Saimin topraklarında koktular. Onları vuran
da ancak üç ay kaldı hapiste. Bir Sivas yolculuğu daha her şeyi çözümledi.
O yıl Arif Saim Beyin topraklan ortasında kalmış topraklar sürülüp ekilemedi.
Ertesi yıl da öyle oldu. Ekilemiyordu ama, bu topraklar çiftliğin ortasına bir ur
gibi, süreli, kanayan bir yara gibi duruyordu. "Gelecek yıl Çerkesler gene
sürmeye gelecekler, gene öldürüleceklerdi. Sonunda Paşa duyacak, çocuklar bu
ne kepazelik diyecekti. Paşadan çok korkuyordu. Paşaya da, başımda böyle
böyle bir hal var, köylüler, gerici köylüler bana zulmediyorlar, diyemeyecekti.
Şu kanayan yarayı tez günde iyi etmeliydi.
Kara Ford, gözleri biraz daha kocamanlaşmış, İdris Beyin kapısında bir daha
durdu. Arif Saim Bey daha şişmanlamış, heybetlenmişti. Çerkesler ve İdris Bey
onu gene aynı saygıyla karşıladılar. Arif Saim bu sefer yukarı, konağa çıkmadı.
İdris Bey, şu tarla işini konuşmaya geldim. Böyle, topraklarınım içinde ada
gibi kalmış tarlalar ne işinize yarayacak?
İdris Bey:



Ben ve arkadaşlarım, topraklarınızın içinde kalan... Çok sertti sesi.
Arif Saim ona elini uzatırken acı acı gülümsedi:
Ne yazık, çok gençsiniz, dedi. "Sizinle dost olmalıydık."
Ve Kara Ford Akmezar köyüne bir daha uğramadı.
Kasabada Noterlik ödevini Mahkeme Başkatibi Fazlı Bey görüyordu. Ufak
tefek, hileci, korkak, sarhoş bir kişiydi. Osmanlı kalıntısı olduğu için yeni
hükümetten, onun adamlarından ödü patlıyordu.
Arif Saim onu çiftliğe çağırttı.
Fazlı Bey, dedi, "biliyorsunuz, senedi siz yapmıştınız, hani Akmezar köyünden
İdris Beyden yüz elli bin lira alacağım vardı."
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 14
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов