İnce Memed - 2 - 08

Общее количество слов 3486
Общее количество уникальных слов составляет 1680
36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
Sonra birden umutsuzluk duvarına başını vuruyordu. Koca Osmanm artık
burasına kadar gelmişti. Köye geldi geleli lisanı hal ile anlatmadığı kimse
kalmamıştı köye geldiğini, evinde olduğunu. Bir gün de patlayıverecek, herkese
bağıra bağıra büyük sırrını söyleyecekti. Söyleyince ne olacaktı, ağalar, beyler,
hükümet duyacak, olan olacaktı. Epeydir buradaydı. Uzun kalmıştı. Gene de
Koca Osman yiğit çıkmış, herkese geldiğini söylemeye can attığı halde, hiç
kimse duymamış, öğrenememişti. Artık burada durmamalıydı.
Oturduğu yerden kalktı, kapıya geldi, kapının yarığından dışarıyı seyretti. Bir
kürk tavuk, arkasından on beş, yirmi tane civciviyle avludaki tozların içinde
yumak yumak san yuvarlanıyordu. Avlunun ardındaki yoldan kısa boylu, geniş
kalçalı, kırk belikli saçları bütün kuluncuna yayılmış genç bir kız geçti. Bir
köpek, kuyruğunu patancmm arasına kıstırmış, büzülmüş, duvarın dibine
sinmeye çalışıyordu. Köroğlu geldi Memedin akima. Köroğlundan sonra anasını,
Hatçeyi düşündü. Hürü Ana ne yiğit bir kadındı. Şu Çukurovadaki her köyde bir
Hürü Ana olmuş olsaydı Ali Safa da, Arif Saim Bey de görürdü gününü. Sonra
yaşlı iyi yürekli Durmuş Ali... Sonra Topal Ali. Becerikli, iyi dost Topal Ali...
Recep Çavuş, Cabbar... Cabbar eşkıyalık günlerini unutmuş, köye yerleşmiş,
büyük bir tarla da mısır ekmiş. Evlenmiş, iki de çocuğu olmuş.
Hatçe, anası, Abdi Ağa, dağlar, mağara, Kalaycı, hepsi kafasının içinde kopuk
kopuk, aydınlık, belli belirsiz, karanlık, biribirine karışmış, acı, tatlı, büyülü, taş
gibi sert bir düş dünyası... Kafasında dönüp duruyor. Bir seviniyor, bir derin
kedere gömülüyor. Kapıda bir akasya ağacı yoğun, sıcak kokusunu yayıyor.
Binlerce arı çöküşmüş, dolaşıyor akasya çiçeklerinin üstünde, yöresinde. Ağır,
sıcak, yoğun kokudan sarhoş.
Ulu çınar ağacı geldi gözlerinin önüne. Bir büyük yelde akıyordu yaprakları.
Gürlüyordu. Mor kayanın ortasında kıpkırmızı keditaşağı çiçekleri bitmişti. Bir
ocak, bir büyük top. İki kolunla kucaklayamazsm. Yalım gibi, keskin bir
kırmızılık oturmuştu mor kayaların ortasına. Çok uzaklardan gözüküyordu.
Keskin bir kırmızı geldi gözlerinin önüne, yandı, durdu. Köy, en küçük taşı,
suyu, damları, küçük çocukları, çiçekleri, arıları, dağları, kayaları, insanları,
kuşlarıyla gözlerinin önündeydi. Burnuna tütüyordu. İçinde dayanılmaz bir istek




duydu. Nasıl olsa bugünlerde öldürüleceğim, diye düşündü. Şu köyü dünya
gözüyle bir daha göreyim.
Dağları candarmalar, köylüler tutmuştu. Karınca gibi talamışlardı tekmil
Torosu. Delik delik, mağara mağara eşkıya arıyorlardı. Köyden birisi çıkıp da
söylemez miydi? Burada da söyler, diye düşündü. Her yerde söyler. Eşkıyayı
uçan kuş söyler, yatan taş söyler. Eşkıyanın sonu erinde geçinde kurşundur. Ama
iyi, tatlı, insanca, namuslu bir ölüm olmalı gelen, gelecekse...
Koca Osman Ağa gelsin de iznini alıp bu gece yollara düşelim.
Kendi kendine böylece söylenir, düşünür dururken Kamer Ana eve doğru
koşarcasına geldi. Anahtarı sokup iki çevirişte kapıyı açtı. Kapının yanındaki
Meınedi gördü:
Ne o yavru? dedi. "Ne yapıyordun burada?"
Memed:
Dışarıyı seyrediyordum Ana, dedi. "Canım sıkıldı da..."
Kamer Ana ona doğru uzandı, eğildi, usulca:
Köylü biliyor, dedi. "Bizim evde bir şeyler olduğunu sezinliyorlar ama, senin
evde olduğun akıllarına gelmiyor. Herkesin gözü bizim evde. Aaah, o çocuk
Osman yok mu, netti eyledi de herkesin gözünü bizim evin üstüne çekti. Bizim
çocukların hepsi beni bir sıkıştırdılar, bir sıkıştırdılar, söyle evde ne var,
babamızın dilinin altındaki nedir, dediler. Ben de onları yatıştırdım ama
inanmadılar. Bence evi ararlar bugün. Ya da evi göz altında tutarlar, beklerler
evi. Sen yüklükten çıkma Osman gelene kadar, olur mu?"
Memed.
Olur, dedi ama, yüreğine de bir korku düştü. Şu Çukurovanm düzünde
candarmayla çatışırsa ne yapardı? Sonu ölümden başka bir şey değildi. Geceyi
bekleyip, sonra sıvışmaktan başka çare yoktu. Geceye ne kadar zaman vardı?
Kapının tahta yarığından güne baktı, gün yıkılmış gitmişti. Az kaldı diye sevindi.
Gidecekti ama üzülüyordu. Kendisini bu kadar candan seven bir insana
sağlıcakla kal diyemeden, helallaşmadan nasıl giderdi? Koca Osman onu anası
kadar, Hatçe kadar seviyordu.

16

Ali Safa Bey öfke içinde konağın sofasında gidip geliyor, söyleniyor,


homurdanıyor:
"Attığın taş dediğin kuşu vurmuyor," diye hayıflanıyordu. "Daha ne kadar
sürecek bu savaş! Topraklar bomboş duruyor. Şu işe yaramaz köylüler ne
toprağa kendileri bir şey yapıyorlar, ne de bizi bırakıyorlar."
Zeynel sofanın ucundaki kerevette büzülmüş oturuyor, Ali Safa Beyin
öfkesinin iniş çıkışlarına göre değişiyordu. Üzülüyor, seviniyor,
umutsuzlanıyordu. Ali Safa Bey gelip karşısında dikilip duruncaya kadar bu
böylece sürdü gitti.
Ali Safa Bey alaycı, tepeden:
Hani, diye gürledi, "hani Zeynel? Hani, Vayvay köyü bu bahar göç edip
gidecekti? Ne de bilirmişsin, ne de anlarmışsın! Hani, hiçbir şey olduğu yok. Ne
olmuş, biliyor musun Zeynel, ne olmuş? Koca Osmanla Ferhat Hoca önce
Yobazoğluna gitmişler, Vayvaya geri getirmek için, sonra da Sarıçama...
Yalvarmışlar yakarmışlar, onları köye getirememişler. Sen diyordun ki, bu
bahara kimse kalmaz köyde. Ne oldu Zeynel?"
Vallahi bilmem Beyim. Bilmem ki ne oldu? Düşünüyorum, araştırıyorum, bir
türlü bulamıyorum. Yobazın evi yandıktan sonra, köyün üstüne her gece böyle
yağmur gibi kurşun yağdıktan sonra köylüler köyde kalamayacaklardı ama, ne
oldu? Anlamadım Beyim. Önce Koca Osman dikildi köyün ortasına. Sonra
Ferhat Hoca... Her şey birden değişti. Yılmış bitmiş köylü cana geldi. Vallahi
bilmem Beyim, bir şey oldu ama, ne oldu?
"Bu sümsük Kaymakam, Yüzbaşı, ya da Hükümetten başka biri onları
üstümüze kışkırtmasın? Ama kim kışkırtacak, hepsi adamımız, hepsi emrimizde.
Yoksa Arif Saim Bey... Arif Saim Bey olmasın! Arif Saiııı Beyse yandık. Arif
Saim Bey göz dikmesin buralara... Göz dikip de Vayvaylıları üstümüze
kışkırtmasın?"
Arif Saim Beyi çok düşündüm, çok araştırdım. On yıl önce Koca Osmanla bir
kere konuşmuş. Köyden başka hiç kimseyle şimdiye kadar görüşmemiş.
Ferhat Hocayla?
Hiç.
Bu Ferhat Hocaya ne oldu? Şimdiye kadar etliye sütlüye hiç karışmıyordu.
Çok öfkelenmiş diyorlar, en çok ata öfkelenmiş. Bir de köyün her gece
kurşunlanmasına. Bir de Yobazoğlunun haline. Atı ovada dönerken görüyor,
gözlerinden yağmur gibi döküyormuş. Çavuşu vuran Koca Osmandır diyorlar.
Koca Osman eskiden böyle değildi. Köy kurşunlandığında başını dışarıya
çıkaramazdı, değil Çavuşu vurmak."
Bence değişiklik Koca Osmanda. Arif Saim Bey... Bu kadar küçülmez. Bir de


Vayvay köyünün topraklarına ihtiyacı yok. Bir de beni sever. Vayvaym
topraklarını istiyorsa bana söyler... Yok, yok. Hiç kimseyi düşünemiyorum. Belki
Ferhat Hocadan güç alıyorlar.
Belki ama öğrenemedim. Biliyorum ki direnme Koca Osmandan başladı.
Uzun uzun Koca Osmandaki değişikliği anlattı. Bayramlık giyitlerini,
piposunu, köyün içinde hiç kimseyle konuşmadan gülümseyerek üç gün gidip
gelmesini, Yobazoğlunun evi yanarken gülerek pipo içmesini, her şeyi en ince
ayrıntısına kadar anlattı.
Ali Safa Bey sedire çökerken:
Ben bu Koca Osmandan hiçbir şey anlamadım, dedi.
Zeynel:
Çok cesur bir adam, diye karşılık verdi. Gözüpek. On beş tane harbe girmiş
çıkmış. Bedeni tüm yara içinde... Git gel akıllı bence... Bir, çok korkak oluyor,
eline vur lokmasını al, bir, çok cesur oluyor, öfkesinden yanma yaklaşılmaz. Bir
de çok canını seven bir adam. Ben de bu adamı anlamadım gitti."
Ali Safa Bey elini çenesine verdi, çenesini, boynunu kaşıdı:
"Biz de çok harbe girdik çıktık ama, bu geberesice gibi herkesin hakkıyla
oynamadık. Herkesin topraklarını işgal etmedik. Bu kocamış köpek gibi
memleketin istikbaliyle oynamadık. Milletin Çavuşunu kurşunlamadık. Alacağı
olsun o kocamış köpeğin. Bir de o ne idiği belirsiz, hoca mı, imam mı, eşkıya mı
işte onun. Alacakları olsun. Bindireceğiz Zeynel, bindireceğiz, bindireceğiz. Ta
ki canları burunlarından gelinceye kadar, canlarından usanmcaya kadar, Vayvay
onlara cehennem oluncaya kadar. Ya topraklarımı bırakacaklar, ya da bu dünya
onlara cehennem olacak. Şimdi söyle, nereden başlayalım Zeynel?"
Bir düşüncem var Ağam, dedi. "Yağmur Ağaya gidelim, söyleyelim ki köyde
ne kadar at varsa hepsini çaldırsın."
"İyi akıl," dedi Ali Safa Bey, sevindi. "Üstelik her çalman at başına da bir lira
vereceğim Yağmur Ağaya. Üstelik de adamlarım ona yardım ederler. Sen de
yardım edersin Zeynel."
"Ederim Bey..."
Şimdi atlar bir başlangıç olur. Ya dize gelirler, köyü, aman Allah diye
bağırarak bırakır giderler, ya da... Ya da beklesinler. Belalardan bela beğensinler.
Zeynel gözlerini yumup dudaklarını tatla yaladı:
"Bela beğensinler," dedi.
Bu gece Yağmur Ağaya gidiyorum. Sen de Mehedinli köyüne git, bir de
Çıkçıklara... Bizim akrabalara söyle, bu gece köyü gene kurşunlasınlar.
Kurşunlasınlar ki, her gece köyü basanın Çavuş olduğu anlaşılmasın.


Şimdi gidiyorum Bey, dedi Zeynel, konaktan indi, ata bindi sürdü.
Ali Safa Bey düşünüyordu, eğer karşı koyma gücünü bunlara Arif Saim Bey
veriyorsa, bu topraklara göz diktiyse onunla başa çıkmak zordu. Çok yakından
tanıyordu Arif Saim Beyi. Kasabada candarma üsteğmeniydi ve Bingöllü bir
Kürttü. Atak, gözüpek, tutkulu bir kimseydi. Gözünü daldan budaktan
sakınmazın biriydi. Adanayı Fransızların işgal ettiği sıralar Fransızlarla Kuvayi
Milliyeciler arasında ikili oynuyordu. Çok zekiydi. Bugün Ankara Hükümeti
demek, Arif Saim Bey demekti. Mustafa Kemalin en yakın adamıydı ve en
gözde mebusuydu. İnşallah Arif Saim Bey değildir Koca Osmanı kışkırtan.
Başka kim olursa olsun, başa çıkılır. Yeter ki Arif Saim Bey olmasın karşıdaki...
Arif Saim Bey olsa böyle alttan alta köylüleri kışkırtmaz, doğrudan doğruya işe
karışır, köylülere dokunma Ali Safa, diye bir haber gönderir. Yiğitsen ondan
sonra köylülere karış. Kaymakam? Ya Kaymakam? Onda o yürek yok ama, gene
de içten pazarlıklı, saman altından su yürüten birisine benziyor. Bu Kaymakamı
tez günde buradan attırmak, daha mutemet birisini bulup getirmeli. Candarma
Kumandanı Yüzbaşı... Onun etliye sütlüye karıştığı yok. Hiçbir şeyi anlamıyor,
düş içinde dolaşır gibi dolaşıyor dünyayı fıkara... O kalsın. Ondan iyisi can
sağlığı.
İçini gittikçe büyüyen bir sevinç dolduruyordu. Vayvaylılar bir sabah
kalkınışlar bakmışlar ki köyde bir tek at kalmamış. Ata meraklı Vay vay köyü
hep eşekli. Bir tek at kalmış Anavarza yazısında, o da yağız at... Adem onu
vurabildi mi acaba? Yağız atı düşününce içi sızladı. Sonra başka oyunlar, başka
oyunlar. Gelip de: "Biz ettik Bey, sen etme! Bu tarlalar senin. Biz sana kötülük
ettik. İki gün daha izin ver de toparlanalım. Hemen çıkar gideriz," deyinceye
kadar.
Gelmiş, konağın kapısına çoluk çocuk, genç yaşlı, yığılışmış Vayvay
köylülerine konağın balkonundan bakıyor: "Varın gidin, size iki gün izin. Ama
iki gün. İki gün sonra sizi buralarda kimse görmeyecek.. Kendi topraklarımda
kan kusturdunuz bana. Bir insana bu kadar haksızlık edilir mi, ey kardeşler?
Ekip biçmediğiniz tarla sizin neyinize ki?.." diyor.
Vayvaylıdan sonra... Şu karaçalılığı köklemek gerek. Karaçalılık beş bin
dönümdür... Sonra yavaş yavaş Akçasazdan tarla kazanmak... Sonra çiftlikler...
Çukurovada Anavarza toprağında büyük bir çiftliğe, çiftliklere sahip olmak, bir
devlete sahip olmak gibi bir şeydir.
"Ulan Vayvay köylüleri, ulan alçaklar, ulan dikildiniz karşıma şu yüce Aladağ
gibi, şu yüce Düldül dağı gibi... Ulan yol verin. Bu benim için ölüm kalım
savaşıdır, sizin içinse hiçbir şey... Ulan çekilin yolumdan... Çukurova boş




topraklarla ağzına kadar dolu. Ulan Yobazoğlu sen yaşayasın... En büyük iyiliği
sen yaptın bana..."
Cüzdanından Yobazoğlunun ona devrettiği on yedi dönümlük tapuyu çıkardı,
uzun uzun tapuyu elinde tutup seyretti, gülümsedi. Bu elindeki olmasa iş daha
zor olacaktı.
"Veli," diye aşağı kata seslendi. Karayağız, uzun boylu, geniş şalvarı
yalpalanan bir delikanlı çıktı.
Veli, Vayvay köyünün yeri için keşif ne zaman?
Bu aym on sekizinde.
Ehlivukuflar tamam mı?
Tamam Beyim.

17

Elleri boş dönmüşlerdi ama, Koca Osman sevinçliydi. Bir sel yatağından
ilerliyorlardı. Koca Osmanm atı ilerdeydi. Ferhat Hocanın atı geriden geliyordu.
Ferhat Hocanın mümin yüzü, kıvırcık, güneşte yeşillenenAkara sakalları bir
derin düşünceye batmıştı. Gözleri yarı kapalı, bir derin düşüncede uyukluyor
gibiydi. Bir sel yatağından yukarıya doğru çıkıyorlardı. Atların kulaklarına,
gözlerine kapkara mucuklar sıvanmıştı.
Türlü türlü arılar, eşekarıları, boncuklu, kara, sarıca, bal arıları bataklığın
kıyısındaki atların karnına değen nergislerin, yarpuzların, böğürtlenlerin, yaban
güllerinin, püren çiçeklerinin üstlerinde oğul verir gibiydiler. Vızıltıları
koskocaman Akçasaz bataklığında büyük, dalga dalga gelen bir uğultuya
dönüşüyordu. Sel yatağından, atların tırnaklarına değerek bozca yılanlar
akıyordu. Yemyeşil, serin kurbağalar taze taze, küçüklü büyüklü, karınlarını
körük gibi şişirerek dallarda, güneşin ılıklığında soluklanıyorlardı. Atların her
adım atışlarında bir sürü çekirge mısır patlağı gibi durmadan sıçrıyordu.
Koca Osman:
Vay anam, diyordu. "Vay anam! Heriflerin bir gözü korkmuş, bir yılmışlar ki,
vay anam vay!"
Ta ötelerden Anavarza kayalıklarının oralardan bir turaç sesi geliyordu. Turaç
ötüyor, ötüyor, sonra bir süre susuyor, az sonra gene uzun uzun ötmeye


başlıyordu.
Ak bir bulut inceden Anavarza ovasının üstüne kara gölgesini bazı Akçasazm
kaynayan sularına, bazı yeşilden patlamış sazlara, bazı sulara serilmiş binlerce
yaban ördeğinin üstüne, buğday tarlalarına, yabanıl büklere, tepeden tırnağa
açmış yaban laleli düzlüklere düşürerek, bir duman gibi Sülemişten Ceyhan
suyuna, Ceyhan suyundan Bozkuyunun kıraç yamaçlarına, oradan Öksüzlü
üstüne yapayalnız dolaşıp duruyordu.
İnceden esen yel Koca Osmanm tel tel sakalını oynatıyordu.
Vay anam vay! Amma da korkmuşlar. Vay ocağınız bata adamlar. Aç
kalmışlar, nana muhtaç olmuşlar, sürünmüşler, gurbete düşmüşler ama gene
yönlerini köye dönüp de bakamıyorlar. Gözü korkmuş adam, vay senin ocağın
batsın. Bir insana hiçbir şey yapma! Bir kere gözünü korkut yeter. Ölünceye
kadar, kıyamet kopuncaya kadar onu köle yap da kullan. Gözü korkmuş adam
insan değildir. Öyle değil mi Ferhat Hoca?
Ferhat Hoca karşılık vermedi. Duydu mu, duymadı mı hiç belli değil.
Gözü korkmuş adam insan değildir. Ayrı, insandan başka bir mahlukattır gözü
korkmuş adam. Gözü korkmuş adam batsın, öyle değil mi Ferhat Hocam?
Ferhat Hoca gene karşılık vermedi. Koca Osman döndü ona, gene söyledi:
Ne dersin Hocam, belki de sen yılmış adamı insan sayarsın. Yılmış, gözü
korkmuş adam insandan başka mahlukat değil mi Ferhat?
Koca Osman, Ferhat derken olanca sesiyle bağırmıştı. Ferhat Hoca başını
kaldırdı, tok, ağır, inandırıcı bir sesle, tane tane:
Gözü korkmuş adam insandan başka bir mahluktur, dedi.
Koca Osman buna sevindi.
Ama insanın yılmamışı da var. Ne yaparsan yap gözü korkmayanı da var. Öyle
değil mi Hocam?
Var.
"Bir insan ki boyu küçücüktür. Cüssesi bir çocuk cüssesi kadardır. On iki
yaşında bir çocuk cüssesi... Anasını öldürürler, gene gözü korkmaz. Sevgilisini,
en sevdiğini öldürürler gene bana mısın demez. Hükümeti, köylüsü, ağası üstüne
çullanır, kurşun yağmuruna tutarlar gene bana mısın demez. Dağlar kabul etmez
onu, geceler, kovuklar, mağaralar, insanlar kabul etmez onu, gene bana mısın
demez. Demez Ferhat Hocam, demez. Köpekleşmez bizim gibi. Bin yıllık, iki,
üç bin, on bin, yüz bin yıllık bir haksızlığın karşısına dev gibi dikilir."
Mücessem haksızlığı yere serer, öyle mi Osman Ağa?
"Haksızlığın karnını deşer, yere serer Hocam. Sonra da gelir bir fıkaranm,
seksen iki yaşma basmış, küffardan kalmış bir kocamış adamın evine atar


kendini. Bir avuç çocuk, bir çocuk gelir kocamış bir adamın evine sığınır. Bir
avuç çocuk bilir ki kocamış adam onu iki gözünden de esirger."
Koca Osman böyle konuşurken dönüp dönüp Ferhat Hocanın yüzüne
bakıyordu, yüzünde bir değişiklik oluyor mu, diye. Ferhat Hoca hiçbir şeyi belli
etmiyor, hiçbir şeyi anlamamışcasma yüzünde en küçük bir kıpırdama bile
olmuyordu.
Koca Osman, "Eh gayri," diye düşünüyordu, "İnce Memedin bizim eve geldiği
bundarî da başka türlü nasıl söylenir! Bu Ferhat Hoca cin gibi bir adam. Leb
demeden leblebiyi anlar, anlar ama bu kadar açık sözü nasıl anlamıyor. Küçücük,
on iki yaşında bir çocuk kadar gösteren yürekli adam İnce Memed değil mi?
Anası, sevgilisi öldürülen, dağların, gecelerin, insanların kabul etmediği safi
yürek olan yiğit İnce Memed değil mi? Bu benim sevincim, Çavuşu vuruşum,
yiğitliğim, bu bendeki değişme İnce Memed yüzünden değil mi? Ne anlamaz
adamlar! Hiç kimse hiçbir şey anlamıyor. Bu insanlar zaten bu kadar ahmak
olmasalardı, bu dünya bu kadar ahmak olmazdı."
Bana bak, Ferhat Hoca, sen benim bunca zamandır konuştuklarımdan bir şey
anlıyor musun Allah aşkına?
Sel yatağından çıkarlarken Ferhat Hoca atını Koca Osmanm yanma sürdü. Yan
yana gitmeye başladılar.
Bir şeyler anladım Osman Ağa, diye karşılık verdi. "Bir şeyler anladım, diliyin
altında bir şeyler var, söyleyemiyor, lisanı hal ile anlatmaya çalışıyorsun. Bir
şeyler sezinliyorum."
Hem de karanlığın üstüne düşen ışık. Hem de çöldeki kuyu. Hem de umut...
Hem de... Eve varınca göreceksin. Görüp sevincinden deli olacaksın. Göreceksin
ki Hızır Aleyhisselam evimizdedir. Sür atını.
Ferhat Hoca Koca Osmanm söylemek isteyip de söyleyemediği şeye, ışığa,
Hızıra meraktan deli oluyor ama, üstüne varınca Koca Osman huyundaki
insanların da iyice kapanacaklarını biliyordu. Böylesi hallerde Koca Osman
gibisilerin üstüne varmayacaksın, onlar dillerinin altındakini nasıl olsa
çıkaracaklar.
Sür atını Ferhat Hoca, sür!
Kendi de atını kırbaçladı. Heyecanından soluk soluğa kalmıştı. Altındaki at
dörtnalaydı. Hoca da atını dörtnala kaldırdı. Yan yana at sürdüler.
"Evde bir oğul göreceksin ki çok kahır çekmiş. Evde bir şahin göreceksin ki
Çukurovanm yakışığı. Evde bir arslan göreceksin ki safî yürek, evde bir yiğit
göreceksin ki, insan ki insan. Evde bir insan göreceksin ki dost... Hem de
kardeş. Mor kayaların alıcı kartalma benziyor Hoca... Yumuşak, pamuk gibi bir


adam. Ondan İsmet Paşanın, bizim ordu kumandanı Yavuz İsmetin bile ödü
kopuyor. Yavuz İsmet yürekli adamdır, kimseden korkmaz. Mustafa Kemal bile
ondan akıl sorar. Ordunun aklı İsmet, kılıcı Mustafa Kemaldir. Anladın mı
Hocam, bizim evde yatan kim?"
Anlamadım ama çok merak ediyorum, Osman Ağa...
Ne dedin, ne dedin?
Çok merak ediyorum, çok. O adamı çok merak ediyorum. Meraktan deli
oluyorum. "Deli mi oluyorsun? Meraktan? Öyle mi?"
Meraktan Osman Ağa, meraktan, diye bağırdı Ferhat Hoca.
Öyleyse sür atını, kırbaçla da şahinimi bir an önce gör.
Ferhat Hoca altındaki atı kırbaçladı. Yan yana köye kadar doludizgin at
sürdüler.
Avluda attan ilk inen Koca Osman oldu. Ayakları yere değer değmez Koca
Osmanm dizleri büküldü, yere çöktü. Başı döndü ama hemen toparlandı, ayağa
kalktı:
Kamer Ana, Kamer Ana biz geldik, diye içeriye seslendi. İçerden ses şada
gelmedi.
"Kamer Ana, Kamer Ana, ocağı sönmeyesi Kamer Ana, Ferhat Hocayla
birlikte geldik."
Ferhat Hoca da attan inmiş, atını ilerdeki çite bağlamıştı.
Koca Osman kapıya vardı, kapı kilitli değildi, içeriye daldı.
Kamer Ana, Kamer Ana! Neredesin?
Hiçbir ses gelmedi, hiçbir yerden. Sonra hemen Memedin yerine, yüklüğe
koştu, usulca:
Memedim, şahinim, sen neredesin, ses ver, dedi, durdu dinledi. Hiçbir ses
gelmedi bir yerden. Yüklüğün kapağını açtı, eliyle Memedin yatağını yokladı,
kimsecikler yoktu. Ahıra gitmiştir diye ahıra koştu, usulca:
Memedim, şahinim ses ver, dedi. "Gelen Ferhat Hocadır, yabancı değil."
Ortalığı dinledi, hiçbir yerden bir çıt bile çıkmadı.
Ne oldu, ne oldu? diye Koca Osman kendi yöresinde fır dönmeye başladı. Bu
sırada Ferhat Hoca içeriye girmiş, Koca Osmanm haline bir anlam bulmaya
çalışıyordu. Dönüp duran Koca Osmanm koluna girdi, ahrfdan eve girdi.
Ne oldu sana? diye soruyor, uğunan adamdan bir karşılık alamıyordu. Bir anda
su gibi tere battı Koca Osman. Onu köşedeki döşeğe oturtan Ferhat Hoca, gitti
fıçıdan bir tas su getirdi, Koca Osmana içirmeye çalıştı. Çenesi, elleri titriyordu.
Suyu içerken her yere döktü.
Bu sırada içeriye Kamer Ana girdi. Dökülüyordu. Öylesine kederli bir hali

vardı ki, keder yüzünden akıyordu.
Koca Osman:
Çabuk söyle, ne oldu? diye inledi. "Ona ne oldu?"
Hiçbir şey olmadı, diye karşılık verdi, ağıt söyler gibi kırgın bir sesle.
Nerede? diye sorarken Koca Osman azıcık açıldı. "Nerede şimdi?"
Kamer Ana bir Ferhat Hocaya, bir kocasına baktı, sustu.
Söyle, dedi Koca Osman. "Ferhat Hoca bu yiten adamı biliyor ama, kim
olduğunu, neci olduğunu bilmiyor."
Köyünü göresi gelmiş, dedi Kamer Ana. "Köyüne gitti. Yalvardım yakardım,
Osman Emmin gelsin de öyle git, dedim, durmadı. Köyüm burnumda tütüyor,
dedi de başka bir şey demedi, gece yarısı giyindi kuşandı, başını aldı da gitti.
Sana çok selamı var, ellerinden öperim, dedi giderken. Onu dünya gözüyle bir
daha göreceğim, dedi. Belki iki güne kalmaz gelirim de, dedi."
Koca Osman:
Gelmez o, gitti o, diye inledi. "Kolumu kanadımı kırdı da gitti o..."
Ferhat Hocanın elini tuttu:
Şahinimi görmeni çok isterdim dedi. "Demek nasipte yokmuş."
Sustu, bir daha konuşmadı, biraz sonra da uyudu.

18

Yeşil başörtü bağlardı. Uzun boyluydu. Buğday benizli kara saçlıydı. İki kaim
örgü saçları ta kalçasının üstüne kadar inerdi. Azıcık uzun yüzlü, gamzeli,
büyük gözlerinde keder... Dudaklarının ucunda tatlı bir kıvrıntı, uzun, kara,
kıvırcık kirpikleri... Kulağının az altındaki küçücük, serpme üç beni... Yüzüne
tuhaf, büyüleyen bir hava veriyordu. Seyran kutsal, başka dünyalardan gelmiş,
dokunulmaz, yalnız, dünyada hiç eşi olmamış bir yaratığa benziyordu. Uzun bir
süre kimse, kadın olsun, erkek olsun, Seyranın yüzüne bakamazdı. Hele hiç
kimse Seyranın gözlerinin içine bakamazdı. Bir tuhaf, iç burkan, adamı bir
yerlere, bir hüzne, bir dayanılmaz acıya alıp götüren hali vardı. Çok eski,
hüzünlü, yumuşak, bazı da çok sert, büyüleyen, gecelerin, dağların arkasından
gelen bir türküye benziyordu. Çok az konuşur, belki de hiç gülmezdi. Sesi de bin
yıllık bir ağıt, bir keder gibiydi. Ve binde bir güldüğünde, ortalık aydınlanır,


dünya umutlanır, ışıklanırdı. Gülünce ta canevinden güler ve bir kat daha
güzelleşirdi. Yirmi beşle otuz arasında gösteriyordu. Kaç yıldır bu köydeydi,
kimse farkında değildi. Burda doğmuş, burda büyümüşcesine toprağa
yerleşmişti. Başından geçen büyük maceraya, belaya saygı duymayan kimse
yoktu Anavarza toprağında. Bu köyde herkes onu evinin kızı sayıyor, öyle kabul
ediyor, o da kendisini öyle biliyordu. Seyran Kız bu köyden gitse olmazdı, bu
köy ayakta duramazdı. Onlara öyle geliyordu. Başına gelen görülmedik
felaketten sonra Pazarcık dağlarından Seyranın kardeşleri, amca oğullan,
akrabaları onu almaya, memleketine götürmeye gelmişler, Seyranı Anavarza
toprağından, Vay vay köyünden bir türlü sökememişlerdi. Seyran hiç
konuşmamış, susmuştu. Uzun yıllar da sustu. Onu Pazarcık dağlarına
götüremeyen kardeşleri, akrabaları, analarının ağıdma dayanamayıp, büyük bir
oymak halinde dağlardan inmişler, Vayvay köyünün bereketli topraklarına
yerleşmişlerdi. Zengin insanlardı. Çok yiğit, güçlü, sağlıklı, iyi silah kullanan,
iyi ata binen kişilerdi. Cömerttiler, sevgi doluydular. Onlar Çukurovanm
Türkmenini çok sevmişler, büyük bir sevgide, cömertlikte, insan ilişkilerinin
güzelliğinde geleneği olan Çukurova Türkmeni de yiğit dağlıları sevmişti.
Birkaç yıl içinde Türkmenlerle dağlılar kaynaştılar, kız alıp verdiler, kardeş gibi
oldular. Ayrı huyda, yaratılışta insanlardılar ama bir sevgi, cömertlik, bir saygı
geleneğinin güzelliğinde birleşiyorlardı. Seyran Kız kardeşleriyle, akrabalarıyla,
anasıyla bile hiç konuşmuyor, onları bağışlamıyordu.
Anası:
Seyran Kız benimle ağzını açıp bir kere konuşsun, ana desin, ondan sonra
alaca kanım, hemen o an toprağa saçılsın, razıyım, diyordu. Ama Seyran Kız
bana mısın demiyor, ağzını açmıyordu. İlk konuştuğu insan Kamer Anaydı.
Kamer Anayla Seyran Kı z ın sevgileri bir ana kızın sevgisinden de ileriydi.
Seyran Koca Osmanm yataklara düştüğünü komşu çocuk İbrahimden duydu.
İbrahim:
Eve gelmiş Koca Osman, eve gelince bir şey varmış evde bulamamış.
Bulamayınca, işte o zaman da hasta olmuş. Yere düşüvermiş. Bir iyice hasta
olmuş. Ferhat Hoca da bir iyice, çok şaşırmış. Cin çarpmış Koca Osmanı. Koca
Osman var ya, yaralı Yobazmoğluna da, kaçan köylülere de iyicene küsmüş,
diyordu. "Bir iyice. Yaaa..."
Seyran Kız İbrahimi daha fazla dinlemeden Koca Osmanm evine koştu. Kamer
Ana Koca Osmanm yanma oturmuş, elini avuçlarının içine almış, hem okşuyor,
hem de ağlıyordu. Seyranı görünce:
Osman Emmin ölüyor kızım, dedi. "Ölmezse de bu dert onu iflah etmez.


Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 09
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов