İnce Memed - 2 - 31

Общее количество слов 3367
Общее количество уникальных слов составляет 1784
34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
hüyük uzaklarda hayal meyal, bir sıcak, ışık dumanının içinden ancak seçilirler.
Belli belirsiz, bir tül ardından gözükür gibi.
Bütün ova sabahtan ikindine kadar çatır çatır eder, ortalıkta pek canlıya benzer
bir yaratık gözükmez. İnsan bu sıcaklarda durmadan terler. Terlemesiyle de
kuruması bir olur.
Toprak, kaya, taş buğulanır, erir gibidir. Yalnız büyük sıcaklarda sular
buğulanmazlar. Durgun, donuk sıcağın altında öylece serilir, aktıklarını belli
etmeden süzülür dururlar.
Memed böyle bir sıcağı ilk olarak görüyor, bazı boğulacak bir duruma



geliyordu. Köse Halilse alışmış hiç aldırmıyor, "Memed kardaş, zor değil, zor
değil alışacaksın," diyordu.
İkindi üstleridir ki Anavarza ovası canlanıyordu. Uzakta Akdenizin üstünde ak
yelken bulutları kabarıp göğe doğru ağıyor, ağan bulutlarla birlikte de serinletici
garbi yeli esmeye başlıyordu. Yel önce bir esiyor, sonra kesiliyor, esiyor
kesiliyor, sonra birden boşanıyordu. Akdenizin oralarda, yollarda bellerde uzun
kavaklar gibi dönerek toz direkleri ovayı dolaşıyorlardı. Şurada patlayıp, burada
sönerek, büyüyüp küçülerek, uzayıp kısalarak ovayı dönüp duruyorlardı. Birden
bütün yollar beller, tepeler hüyükler, yeryüzü gökyüzü büyük bir toz bulutuna
gömülüyor, koca ova uzun bir süre bu bulutun içinde kalıyordu. Tozdan hiçbir
yeri, burnunun ucunu bile göremiyordun. Bazan da garbi yeli öylesine esiyordu
ki bir damla toz kaldırmıyordu. Bir yağmur sonu yeli gibi...
Bazı öyle sıcaklar olurdu ki arılar peteklerinde, kuş yavruları yuvalarında,
kaplumbağalar çanaklarında, çiçekler tomurcuklarında, karıncalar körelerinde
kuruyup kalırlardı. Yangın toprağının ayrı bir kokusu, kuru, acı, buruk, ayrı bir
tadı vardı. Hıltanlar, kurumuş, acı pıtıraklar, su pürenleri çatır çatır eden dökülen
kurumuş kokularıyla kurumuş Çukurova toprağının hoş bitkileriydi.
Temmuz ayında Akçasazm batağı da kaynardı. Öylesine sıcak olurdu ki batak,
parmağının ucunu sokamazdın içine. Kaynayan bataklıktan fokurtular gelirdi.
Bir kazanda sular nasıl fokur fokur kaynarsa, bataklık suyu da öyle fokurtularla
gece gündüz kaynar, bir ulu dev gibi derinden derinden sarsılarak, büyük
gürültülerle soluk alırdı. Bataklığın soluklanışı, durmadan fokurdayarak
kaynaması, bu ağır, derinden gelen gümbürtü buralarını yaşamamış bir kişiyi
ürkütür, hele geceyse, hele karanlıksa tüylerini diken diken ederdi.
Yanında Halil gibi bu toprakların ustası bir kişi olmasaydı Memed Anavarza
toprağını, Akçasaz bataklığını bu kadar kolay yaşayamazdı.
Her zamanki gibi Memed gene erkenden uyandı, suya gitti, yıkanacaktı.
Gözlerine inanamadı. Düş mü görüyordu? Ortalıkta su falan bir şey
gözükmüyordu. Eğildi suyun yerine dokundu. Kumlar, çakıltaşları eline geldi.
Acaba yanılıyor muyum diye sağa sola, aşağı yukarı seğirtti. Tanıdığı, suya
girdiği yerlere baktı, yanılmıyordu. Su çekilip gitmişti. Ama akıp dururken bir
kocaman su nereye çekilip giderdi? Kim bilir, bu Çukurovanm da huyu böyle
diye düşündü. Sonra Halili uyandırıp sormak akima geldi:
"Halil, Halil, Halil," diye bağırdı, "su kurumuş, Halil."
Halil uyanmıştı:
Ne olmuş? diye sordu.
Memed:


Su kummuş, dedi.
Halil koşarak geldi, suya baktı. Su yoktu.
Her zaman bu su böyle kumr mu? diye sordu Memed.
Köse Halil:
Bazı, bazı, dedi düşünceli. "Çeltik ekerler. Ama böyle kökten kesildiğini hiç
görmedim."
Suyun kıyısına oturdular, bacaklarını küçük yardan aşağı sarkıttılar.
Konuşmadan gün doğuncaya kadar yan yana öyle düşündüler kaldılar.
Ağır, bir köz yığını gibi doğdu güneş. Hemen çiyleri bir anda kumtup ortalığı
kavurdu. Savmnun yatağının ıslak toprağı da o gün öğleye kadar kumdu. Dik
yerler küçük, örümcek ağları gibi yarıldı da.
İkindiye doğmydu ki, heyecan içinde, alı al mom mor, saçları, kaşı kirpiği, eli
ayağı toza batmış, yalnız dişleri ışılayan Seyran geldi. Koşmuş, soluk soluğaydı.
Kesti, dedi. "İşte şimdi ne yapacağız? Ali Safa suyumuzu kesti. Her şeye
dayandık, şimdi ne yapacağız?"
Memed anlamadı. Koca bir su nasıl kesilirdi? Seyran anlattı. Yıllar önce ovaya
bir Maraşlı gelmiş. Adı da Pişmanoğlu Mustafaymış. Savmna arklar açıp bentler
yapmış, ovayı bataklık eyleyip pirinç ekmiş. Ama hiçbir zaman suyu
kurutamamıştı. Az da olsa, pirinç tarlalarından geçip sapsarı da kesilse bir
değirmenlik su akmış gelmişti.
Seyran:
Dün, dedi, "köye üç atlı doludizgin girdi. Başlarında Dursun Durmuş. Dursun
Durmuş köylüyü başına topladı. Beyden haber getirdim dedi. Safa Beyin selamı
var, toprağımdan çıksınlar, köyümü bıraksınlar diyor. Onlar eğer köyümü bırakıp
gitmezlerse, o sümüklü İnce Memede güvenip de topraklarımdan çıkmazlarsa,
açlıkla, ırzlarıyla terbiye edemedim onları, susuzlukla terbiye edeceğim. Kerbela
gibi olacak Vayvay. Hem de öteki köyler. Onların yüzünden öteki köyler de
yandı ama, ne yapalım yansınlar. Suç bende değil. Vayvay köyünde. Gelsinler,
susuz kalan öteki köyler kozlarını Vayvaylılarla pay etsinler. Çıkarsınlar Vayvayı
toprağımdan, suları hazır. Bey dedi ki, inat etmesinler, her şeye dayanılır da
susuzluğa dayanılmaz. Çocuklara bataklık suyu da içirmesinler. Hepsi kırfacan
gibi kırılırlar. Ben böyle söylüyorum işte, suç benden kalktı. Dursun Durmuş
böyle dedi, sonra atma bindi, çekildi gitti."
Seyran suçluymuş gibi Memedin yüzüne hiç bakamıyordu.
Birkaç gün sonra iş iyice anlaşıldı. Ali Safa, Pişmanoğluna gitmiş, "Mustafa
Bey," demişti, "bütün Savrunun suyunu keserseniz, bu yüzden de Vayvaylar
topraklarını bırakıp giderlerse, size çeltik ekmeniz için üç yıl topraklarımı kirasız

veriyorum."
Pişmanoğlunun canına minnetti. Hemen gitti, bentleri biraz daha kalınlaştırdı,
bentlerden aşağı bir damla su bile akıtmadı.
Ali Safa Bey gülüyor:
Ben ben, ben ben, ben işte böyle yaparım, yaparsam adama. Güvensinler
bakalım o hayali İnce Memedlerine, diyor övünüyordu.
Çünkü Yüzbaşı Faruk ovayı aramış taramış, İnce Memedin izine rastlamamış,
köylülerin bir hayali İnce Memed yarattıklarına inanmış, inancını da herkese
söylemişti. Söylemiş değil, rapor olarak Vekalete bildirmişti.
Ah Safa Bey, Yüzbaşıya inanmıştı ama, tedbirli olmakta da kusur etmemiş,
çiftliğin idaresini az bir süre için, şu İnce Memed muamması çözülünceye kadar
Dursun Durmuşa bırakmış, kendisi de kasabadaki evine çekilmişti. Hayal meyal,
ne olursa olsun, canını tehdit eden bir bela vardı ve bu bela da başının üstünde
dönüp duruyordu.
Suyu kesmeyi akıl etmekle köylüye karşı şimdiye kadar bulduğu en iyi
yıldırma biçimini bulmuştu. Bundan dolayıdır ki çok kıvançlıydı. Hem de
temmuz ayında, dayansınlar bakalım...
Birinci, ikinci, üçüncü gün göleklerden içtiler. Bir hafta sonra gölekler de
kurudu. Çaykaralar açtılar, köylüler çaykaralarm başında kuyruk olup
akşamlardan sabahlara, sabahlardan akşamlara dek beklediler. Az bir sürede
çaykaralar da kurudu. Çayın yatağında, yarlarında açtıkları çukurlar bir damla su
vermedi.
Kuyular açtılar. Köylerin toprağının bir kulaç aşağısı çakıllı kum çıkıyor, ne
kadar kuyu açarlarsa açsınlar hemen, bir iki kova su almadan çöküyordu. Kuyu
kazmaktan köylülerin ellerinin içine kan oturdu, yara oldu. Vayvay köyünde bir
günde sekiz çocuk ölüsü birden kalktı.
Köylerin üstüne sıcak, sarı bir toz durmadan yağıyor, evlerin içlerine, en kuytu
yerlerine kadar, insanların derilerinin altına kadar işliyordu.
Bir damla su için Aşağıçiyanlıda birisi en yakın arkadaşını vurdu, öldürdü.
Memed sabahtan uyanıyor, suyun yatağına düşüyor, saatlarca yukarı doğru,
kasabanın altına kadar yürüyor, geri dönüyordu. Suyun yatağı gün geçtikçe daha
çok yarılıyor, yarıklar büyüyordu. Yatağın bazı yerleri kül gibi sıcak toza
dönüşmüştü. Bazı yeşillenmiş, kokmuş gölekler, yarılmış toprakta balık ölüleri,
kaplumbağa ölüleri...
Yeşillenmiş, pis, balık ölüleriyle kokuşmuş bir gölekten umutsuz bir
kaplumbağa susuzluktan ölmemek için çabalıyor, başını çamurlu sudan dışarı
çıkarıp dört bir yana bakmıyor, umutsuz başında çamurlar kuruyordu.



Memed bu suyun ölüsüne, sevdiği bir insanın ölüsüne acır gibi acıyordu.
Perperişan kokuşmuş, ölmüş, milyonlarca yarıkla parça parça bölünmüş bir su
yeri. Memed bu suyun yatağını her gün bir ağıt gibi dolaşıyordu. Köylülerin
durumlarını hiç düşünmek istemiyor, onları kafasından kovuyor, yalnız içini
çekerek:
Bela kesildik adamların başına diyordu. "Bela."
Aşağıçiyanlı, Kümbet, Amberinarkı köylüleri bir araya geliyor, buna bir çare
bulmaya çalışıyor, bir türlü işin içinden çıkamıyorlardı.
Eğer Ah Safa Bey Memedden korkup da kasabaya çekilmiş olmasaydı belki
Vayvay köyü bir öğle sıcağında, susuzluk imanlarına tak dediğinde, bir yılgınlık
anında ayağa fırlarlar, köyü boşaltıverirlerdi. Öteki köylerden, ne Çiyanlıdan, ne
Dedefakılıdan, ne de Narlıkışladan bir tek kişi çıkıp da:
Arkadaş siz de terk ediverin şu köyü de biz de şu susuzluk belasından
kurtulalım, demedi. "Siz de kurtulun, biz de kurtulalım," demedi, "bak
çocuklarımız kırfacana tutulmuş gibi kırılıyorlar," demedi.
Her köyden bir adam alıp birkaç kez Kaymakama gittiler, durumlarını, kötü
hallerini, çocuklarının ölümünü uzun uzun anlattılar. Kaymakam her seferinde
de yapma bir acımanın altındaki büyük bir kıvançla ellerini ovuşturdu:
Çok üzüldüm, geçmiş olsun, geçmiş olsun, başınız sağ olsun... Çok üzüldüm.
Ama ne yapalım çeltik ekmiş Pişmanoğlu Mustafa Bey... Milli servet,
kurutamayız ki... dedi.
Peki biz ne yapalım?
Çok üzüldüm, çok üzüldüm, bir çaresine bakın efendim. Bir çaresini bulun.
Size su mu taşımamı istiyorsunuz, ben Kaymakam mıyım sucu muyum? diye
köylülere bağırdı.
Mahsustan, bizi kaçırmak, topraklarımıza oturmak için Ali Safa Bey
mahsustan yaptı. Suyun aktığı yerde çeltik yok ki... O yanda da başka köyler su
içinde kaldılar. Çamur içinde...
Karışmam, diyordu Kaymakam. "Karışmam efendim, hele Ali Safa Beyin
işlerine hiç karışmam. Ben kahyası mıyım, yoksa yoksa bir kanun adamı mı?
Gidin Ali Safa Beyle anlaşın, sonra bana gelin. Ali Safa Beyle anlaşmak
dururken bana niçin geldiniz? Ah Safa Beye gidiniz, oraya, evine. Hem siz
çamur içinde kalan köylülerin avukatı mısınız? Bir şikayetleri varsa bize
gelsinler. Hem şurada ne kaldı ki Ağustos, Eylül... Dayanın efendim. Dayanmak
vücudu mukavim kılar. Az su içmek sıhhate daha faydalıdır efendim. Çok
üzüldüm, susuzluğunuza çok çok üzüldüm. Bu sizin memleket de çok sıcak, çok
sıcak, insan bir an terden ibaret kalıyor iki gözüm. Kemiklerim bile ter olup


akacak. Çok sıcak, çok sıcak," diyordu.
Ankaraya, Adanaya teller de çektiler, hiçbir karşılık gelmedi, hiçbir tepkisini
duymadılar.
Memedle Halil de arada sırada susuz kalıyorlar, Halil ne edip ne eyliyor
bataklıktaki bir çaykaradan soğuk sular bulup getiriyordu. Her zaman taze ve
soğuk...
Seyran fırsat buldukça Memede geliyor, geceleri Savrunun kuru yatağında
gene öyle ateşli, candan sevişiyorlardı.
Köylü hafiften de olsa Memedin aleyhine dönmüştü. Konuşanlar, yılmışlar,
çaresizler sözlerinin arasına istemeden de olsa Memedi yeren birkaç sözcük
sıkıştırıyorlardı. Seyranı bu sözler ta yürekten yaralıyordu. Memede toz
kondurmak istemiyordu. Elinden geldiğince de köydeki bu durumu Memede
sezdirmemeye çalışıyordu. Bu laf arasındaki iğneli sözlere karşı Koca Osman
köpürüyor, küplere biniyor, sözü söyleyeni anasından doğduğuna bin pişman
ediyordu. Ediyordu ama elin ağzı torba değil ki çeke bağlayasm.
Ne oldu yani İnce Memed Çukurovaya indi de?
Yedi bitirdi bizi Ali Safa.
Adını duyduk da geri döndük köye.
Adı batsın.
Ondan da bir umut olur sandık.
Umudu batsın.
Atımız gitti.
Malımız gitti.
İrzımız gitti.
Canımız gitti.
Adını duyduk da köyü bırakıp gitmedik.
Adı batsın.
Köyde susuzluk, hastalık arttıkça da Koca Osmana, İnce Memede yüklenmeler
artıyordu.
Fıkara Ferhat Hoca da, Allahın adamı da hapislerde çürür, onların yüzünden...
"Onlara uymasaydı..."
Asacaklar fıkarayı...
Bütün bunların Memedin kulağına gitmemesi, bu ağır havayı Memedin
sezmemesi gerekti. Bütün bunlar Seyrana zor geliyordu. Memed gene de bir
şeyler sezinliyor, bir şeyler kuruyor, sinirleniyor, kahroluyordu. Bu, durmadan
Seyranın ağzını aramasından belliydi.
Onun bütün bu rahatsızlıklarına sebep belki geçen gün Kamer Ananın


ağzından kaçan sözlerdi.
Kamer Ana:
Bre oğlum Memed, burada yattın kaldın, hiç canın sıkılmıyor mu?' Suyun, hem
de soğuk suyun var değil mi? Biz köyde yandık. Bir damla su için can veriyoruz,
demişti.
Kamer Ana belki de bu sözleri kötü bir niyetle söylememişti ama, gene de bu
sözler düz bir söze benzemiyordu. Altında kızgın bir taş vardı. Kamer Ananın
sözleri Memedin yüreğine kurşun gibi saplandı.
O da bu sözleri söylediğine bin pişman olmuştu ama bir kez ok yaydan
çıkmıştı.
O gün bu gündür Kamer Ana bostana uğramıyordu.
Adamların başına bela olduk. Susuz koyduk, aaah! Aç koyduk. Perişan
eyledik, aaah! İrzlarını ayakaltma aldırdık, umutlarını kırdık, güvenlerini aldık
yüreklerinden. Aldık, aaah, ah ki aaah!

53
İdris Bey geceleri bir alıcı kurt gibi Çukurovada dolaşıyor, üstüne ne kadar
candarma gelirse gelsin bozuyordu. Böylesine gözüpek bir adamı bu ova çok az
görmüştü. Onun yiğitliğini, gözünü daldan budaktan sakmmazlığmı, ölümü hiçe
saydığını bilen candarmalar da ona pek öyle yaklaşamıyorlardı. İdris Beyin bu
yanda olduğunu duyunca onlar öteki yana gidiyor, İdris Beyi oralarda
arıyorlardı. Bir de onun başına gelenleri herkes biliyor, bundan dolayı da ona
saygı duyuyorlardı.
İdris Bey uçan kuştan car umuyordu. Çukurovada gitmedik ağa, bey, hatırlı
kişi bırakmamıştı. Ta Antepteki çok koyunlu Kürt Hurşit Beye bile gitmişti.
Hurşit Bey, "Tanırım tanırım Arif Saimi, onunla birlikte savaştık ama çok
şımarmış, ne oldum delisi olmuştur. Ona insan sözü anlatmak zordur," demişti.
"Senin şimdiki söylediklerin ona hiç anlatılamaz."
Gene de atma binmiş ta Antepten Arif Saim Beye gelmiş, İdris Beyle
barışması dileğinde bulunmuştu.
Arif Saim Bey ona da ötekilere verdiği karşılığı vermiş, onu da eli boş
çevirmişti.
Daha kışın Çukurova kışlağı, yazın Toros yaylağı olan, üç eteğini çıkarmamış


Türkmen Beyi saygıdeğer Kürt Ali Ağayı da üç sefer Arif Saim Beye gönderdi.
Onurlu Ali Ağa her gidişinde eli boş döndüğü halde İdris Beye dayanamamış,
ona üç sefer gitmişti.
Sonra Kozandaki okuryazar Kurdoğlu gitti. Soyu ta Osmanlıya, Kayıhanlıya
çıkardı. O da eli boş döndü.
Koca konağının içinde tek başına yaşayan, yoksul, soyu büyük Payaslıoğlunu
da gönderdi. O da eli boş döndü.
Adanadaki Ramazanoğlu, atçılar başı Yağmur, Karamüftüoğlu Tevfık Ağa,
Çokaklı uzun bıyıklı Ahmet Efendi, oğlu çok, cin fikirli boynu eğri Bolat
Mustafa da gitti. Bunların hiçbirisi İdris Beyi kıramıyor, boş döneceklerini bile
bile Arif Saim Beye uğruyorlardı.'
Arif Saim Bey bütün bu barış elçilerine aynı karşılığı veriyor:
Demek sonu kötü olacakmış, hele şunun sonunu bir görelim, diyor, başkaca
konuşmuyordu.
Arif Saim Bey İdris Beye çok acıyor, ona yüreği paralanıyordu, ama ne yapsın.
Bu adam bu çağda soyu tükenmiş saf, mert, yiğit kişilerden birisiydi. Böyle bir
düşmanı olmak bir insan için ne şerefti. Arif Saim Bey, İdris Beyin
düşmanlığıyla gerçekten övünüyordu.
Yazık yazık, ama ne kadar yazık, şu dünyada yalnız onunla dost olunabilirdi.
Başvurmadık insan bırakmayıp umudunu iyice yitiren İdris Bey bir akşamüstü
Koca Osmanm evine geldi, atından inmeden içeriye seslendi:
Osman Ağa, Osman Ağa!
Koca Osman onu Çerkeş şivesinden tanıdı, dışarıya çıktı. Ne için geldiğini de
biliyordu.
Haydi gidelim, dedi, İdris Beyin atını çardağın merdivenine çekip,
merdivenden onun terkisine atladı. "Sür," dedi.


Bostana vardıklarında Memed daha uyumamıştı. Attan indiler. Karanlıkta
Memedle İdris Bey kucaklaştı.
Hele bir ateş yakın da biribirimizin yüzünü görelim.
Hemen kummuş hıltan sapı topladılar, bir büyük ateş yakıp uzağına oturdular.
İdris Bey hemen söze girdi. Memede bakmıyormuş gibi davranıp onu kaş
altından durmadan süzüyordu: Memed de bu bakır yüzlü yakışıklı adamın hiçbir
davranışını gözden kaçırmıyordu. Çok güven verici bir hali vardı. İdris Bey de
Meınedi tam anlattıkları gibi bulmuştu. Ama biraz saf, çocuksuydu yüzü. Elleri
ayaklan bir yaramaz çocuğun ellerine ayaklarına benziyordu. Az önce topacını,
oyuncaklarını kırmış da koşarak buraya gelmiş bir çocuğun ellerine... Memedin
hiçbir hali İdris Beyi şaşırtmadı.
Memed kardaş, dedi, "seninle işbirliği yapmak istiyomm. Sana bunu teklife
geldim. Senin emrine girmek istiyomm. Çünkü sen çok ünlü, çok yiğit, temiz,
soylu bir insansın. Senin kumandan altında düşmanlarla savaşmak benim için
şeref olur."
Çok uzun konuştu. Memedin hiç duymadığı sözler kattı sözlerine, Memedi
övdü, sevdi.
Memed susuyor, hiç karşılık vermiyordu. Gece yarıya doğmydu ki, onun
sürekli ısrarlarına dayanamadı, Abdi gitti Hamza geldi meselesini uzun uzun, en
küçük ayrıntısına kadar anlattı, sözlerini de:
Hatçenin kanı, anamın ölümü, benim dağlara düşmem işte buna yaradı, diye
bitirdi. "Abdi gitti Hamza geldi."
İdris Bey:
Hamzayı da öldür, dedi.
Memed, İdris Beyin saflığına gülümsedi.
Gene Hamza gelecek. İlde Hamza çok. Hamzanm kökünü kurutmak yok mu?
İdris Bey:
Onu bilmem, dedi. "Ben önce Hamzayı ortadan kaldırırım, gelecek Hamzayı
da geldiği zaman düşünürüm."
Koca Osman, Halil, öteki Çerkesler hiç söze karışmadan onları dinliyorlardı.
Memede de hak veriyorlardı. Birisini öldürsen yerine bini çıkıyordu. Hepsini
toptan öldürsen, onların yerine gene toptan geleceklerdi.
Memed sözünü:
İşte benim elimi kolumu bağlayan, beni öldüren bu. Çabamın hiçbir işe
yaramaması, işe yaramaması değil, sonun daha kötü olması, beterin beteri
olması, işte beni kahreden, bana uykuları haram ettiren bu. Ben kaş yapayım
derken göz çıkardım. Hem de kocaman bir köyün gözünü. Benim yüzümden




köylülerim zulüm gördüler, açlıktan şişerek öldüler, benim yüzümden... Benim
yüzümden gül gibi kızların ırzına geçtiler. İşte elimi kolumu bağlayan bu, diye
bitirdi.
İdris Bey, Memedin derdinden hiçbir şey anlamamıştı.
Şimdi ben gidiyorum, diye ayağa kalktı. "İki gün sonra geleceğim. En mühim
işimi görüp geleceğim. Şimdi vakit yok. Ben geldikten sonra dağa çıkarız, orada
bana bütün bunları yeniden iyice anlatırsın. O zaman ben de anlar, senin yarana
merhem olurum."
Memed hiç karşılık vermedi. İdris Bey atma atladı:
Allahaısmarladık, dedi: "İki gün sonra..."
Memed:
Güle güle... diye söylendi, onun ardından tuhaf bir hüzünle baktı.
Koca Osman, Memedin yüzüne hiç bakmıyordu. Ona hiç şahinim dememişti.
Gözlerinde derin bir acı, bir güceniklik vardı. Yüzüne ağı gibi bir keder
çöreklenmiş oturmuştu. Kırışıklıklar daha çoğalmış, üst üste bindirilip
karıştırılmış bir örümcek ağı yığınına benziyordu yüzü.
Sabahleyin bostandan ayrılırken:
Memed oğlum, dedi Koca Osman, "bu Safa bizi bitirdi, yıktı, ona bir şey
yapmak da elimizden gelmedi." Döndü, arkasına bakmadan, yürüdü gitti.
Çürümüş, yıkılmış bir ağaç gibi çürüklerini döke döke, acı bir türkü gibi
sıcağın altında yuvarlanıyordu.
Memedin boğazına bir şeyler tıkandı kaldı.
İdris Bey ertesi sabah daha gün ışımadan Arif Saim Beyin konağına vardı.
Konağın silahlı bekçileri onu gördüler. Dur diyemediler. İdris Bey atını sürdü,
avlunun ortasında konağın yirmi adım ötesinde durdu:
Arif Saim Bey, Arif Saim Bey, diye bağırdı. "Ben İdris, ben İdris. İşte geldim."
Arif Saim Bey yatağından fırladı, pencereye geldi, perdeyi araladı dışarıya baktı.
İdris Bey arkasındaki üç adamıyla atının üstünde dimdik, sarı saçları, savatlı
gümüş takımları, kara kalpağının altından taşmış altın sarısı saçları, bir yırtıcı
kuşun gözlerine benzeyen mavi ışıklı gözleriyle bir onur, bir yiğitlik heykeli gibi
duruyordu.
Arif Saim Bey, Arif Saim Bey, ben İdris. Geldim işte.
Arif Saim Bey pencereyi açtı:
Buyurun İdris Bey, dedi en yumuşak, en sıcak, dost sesiyle. "Buyurun yukarı,
hemen giyiniyorum."
Yukarı gelemeyeceğim Arif Saim Bey, siz aşağı buyurun. Hem de tabancanızı
alıp öyle buyurun. Siz bir askersiniz. Sizinle çarpışmaya, kozumuzu pay etmeye

geldim. Tabancanızı alıp buyurun aşağı...
Arif Saim Bey pencereyi kapadı, içeriye çekildi.
İdris Bey orada atının üstünde sabırsızlıkla duruyor, gözleri konağın kapısında,
gelecek Arif Saim Beyi bekliyordu. Bekledi bekledi, sabırsızlandı. Güneşin ilk
ışıkları ovayı yaladı geldi. Gün bir kavak boyu yükseldi, İdris Bey daha
bekliyordu. Sonunda dayanamadı:
Arif Saim Bey, Arif Saim Bey...
Sözünün arkasını getiremedi, arkadan gelen bir kurşun ensesinden girdi,
boğazını parçalayıp çıktı. İdris Bey atının üstünden yere usulca cansız
süzülüverdi. Kalpağı yana, başının az ötesine kaydı, sarı saçları toza serildi,
karıştı. Kanı omuzlarının yanma göllendi, saçlarına kadar geldi, bulaştı.
Arkadaşları atlarından indiler, kalpaklarını çıkardılar, kalpaklı sağ ellerini
göğüslerine bastırıp Beylerinin huzurunda bir süre sessiz durdular. Sonra
ödevlerini yerine getirdiler. Sonra da ölüyü incitmekten korkarak atının üstüne
koydular, oradan sessizce uzaklaştılar. Arif Saim arkalarından baktı baktı:
Yazık, dedi. "Çok yazık. Onunla dost olunabilirdi."
İdris Beyin vurulma haberini Memede Topal Ali getirdi. Memed İdris Beyin
öldürülmesine ne kadar üzüldüyse Alinin gelişine de o kadar sevindi.

54

Bir sabah daha ortalık yeni işiyordu ki Anavarza kalesinin kuzeyindeki ovadan
bir bölük insan doğuya doğru yürüdü. Ne için yürüdüklerini, nereye gittiklerini
kimse bilmiyordu. Sonra Savrun üstü köylerinden, Çiyanlıdan, Narlıkışladan,
Dedefakılıdan köylüler geldiler bu kalabalığa katıldılar. Kovanlarından uğramış
arılar gibi köyler boşalıyor, çoluk çocuk, kadın erkek, hasta sayrı, genç yaşlı
kalabalığa katılıyorlardı. Azaplı köyü yörelerinin de köyleri yürüyen kalabalığı
duyup gördüler, onlar da köylerinden dışarı uğradılar. Şimdi kalabalığın nereye,
niçin gittiği belliydi. Kasabaya doğru uzun, geniş bir toz bulutu çekiliyordu. Bu
uzun bulut gittikçe de uzuyor, genişliyordu. Halil bir ağacın tepesine çıkmış,
kalabalığı izliyor, aşağıdaki Memede olanı biteni söylüyordu. Az sonra alelacele
ağaçtan indi, Memede:
Saklan, 'dedi. "Bir bölük insan da bizim köyden bu yana geliyor."



Vayvay köyü de yola düşmüştü. Önde kadınlar, arkada çocuklar, daha arkada
da erkekler, geldiler bostana girdiler, her birisi bostandan birer, ikişer karpuz
koparıp koltuklarına aldılar, durmadan, konuşmadan geçtiler gittiler, az ilerdeki
büyük kalabalığa katıldılar. Halil de onlara karışmıştı.
Kalabalığın yarısı çamur içindeydi. Tepeden tırnağa kadar, Pişmanoğlu suyu
arklarından aşağı ovaya salıvermiş, bir sürü köyü su altında bırakmıştı.
Nedir bu hal ey Pişmanoğlu? diye soranlara, "Ne yapayım bu kadar suyu,
içecek değilim ya, elbet bir yere bırakacağım," diye gülerekten karşılık
veriyordu. Pişmanoğlu kocaman göbekli, hep gülen bir adamdı.
Varsın şu yaz gününde bir iyice suya doysun teresler, diyordu. "Ya susuzların
yerinde olsalar ne yapacaklardı? Millet aşağıda bir damla su için can veriyor, bu
teresler de ayaklarına gelmiş nimeti tepiyorlar. Basacağım suyu, basacağım
üstlerine. Bu sıcakta gözleri suya doysun."
Durmadan kasabada çarşı çarşı, dükkan dükkan böylece konuşuyor, milleti
güldürüyordu. Daha da çok onun sözlerine Ali Safa Bey, Kaymakam, Yüzbaşı
Faruk kasıklarını tuta tuta gülüyorlardı.
Uzun, geniş, gittikçe de uzayan, genişleyen toz bulutunun içindeki kalabalık
kasabanın altındaki kubbeye gelince bir an durdu. Azıcık karıştı ortalık, büyük
bir gürültü ta kasabaya kadar ulaştı. Buraya gelinceye kadar kalabalıktan çıt
çıkmamış, susmuşlardı.
Savrun boyu köylüleri, su altında kalmış çamur içindeki Azaplı yöresi
köylüleri elleri ayaklan, yüzleri gözleri, saçları, tüm bedenleriyle bir toz
deryasına batıp çıkmışlar, tozdan adam olmuşlardı.
Kasabalılar, köylüler kubbenin oraya gelip durduktan, dünyayı gürültüye
boğduktan sonradır ki ancak, büyük öfkeli bir köylü kalabalığının kasabaya
doğru yürüdüğünü duydular. Önce şaşkın şaşkın biribirlerinin yüzlerine baktılar,
inanmadılar. Bir sessizlik oldu. Sonra güldüler, şakalaştılar. Sonra bir de baktılar
ki kubbenin altındaki gedikten görülmemiş, bitmeyen tükenmeyen bir kalabalık
sökün etti. Hemen gürültüyle kepenkler indirildi, herkes evine kaçtı sığındı.
Kapılar kapatılıp ardından muhkem sürgülendi. Yüzbaşı Faruk ne yapacağını
bilemiyordu. Kaymakam, öteki memurlar, ağalar, candarma komutanlığına
sığındılar.
Yüzbaşı sonunda candarmalara sert:
Süngü tak, emrini verdi.
Bu bir ayaklanma mıydı? Ağaların çoğu tir tir titriyordu. Hepsinin de yüzleri
ölü yüzü gibi. Kaymakam yere, bir duvarın dibine yığılmış, teşbihini çıkarmış,
dudakları kıpır kıpır durmadan dualar okuyor dört bir yana üflüyordu.


Kalabalık tepenin dibindeki, kasabanın ayakucundaki ak taştan örülmüş güzel,
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 2 - 32
  • Части
  • İnce Memed - 2 - 01
    Общее количество слов 3145
    Общее количество уникальных слов составляет 1840
    27.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    41.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 02
    Общее количество слов 3578
    Общее количество уникальных слов составляет 1648
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 03
    Общее количество слов 3488
    Общее количество уникальных слов составляет 1687
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 04
    Общее количество слов 3514
    Общее количество уникальных слов составляет 1719
    36.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 05
    Общее количество слов 3448
    Общее количество уникальных слов составляет 1743
    32.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 06
    Общее количество слов 3479
    Общее количество уникальных слов составляет 1643
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 07
    Общее количество слов 3507
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    34.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 08
    Общее количество слов 3486
    Общее количество уникальных слов составляет 1680
    36.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1708
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 10
    Общее количество слов 3335
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    35.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 11
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1698
    34.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 12
    Общее количество слов 3392
    Общее количество уникальных слов составляет 1735
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 13
    Общее количество слов 3363
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 14
    Общее количество слов 3422
    Общее количество уникальных слов составляет 1720
    34.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 15
    Общее количество слов 3389
    Общее количество уникальных слов составляет 1672
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 16
    Общее количество слов 3402
    Общее количество уникальных слов составляет 1763
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 17
    Общее количество слов 3318
    Общее количество уникальных слов составляет 1789
    32.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 18
    Общее количество слов 3326
    Общее количество уникальных слов составляет 1757
    32.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 19
    Общее количество слов 3280
    Общее количество уникальных слов составляет 1737
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 20
    Общее количество слов 3386
    Общее количество уникальных слов составляет 1765
    33.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 21
    Общее количество слов 3379
    Общее количество уникальных слов составляет 1718
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    47.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    55.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 22
    Общее количество слов 3348
    Общее количество уникальных слов составляет 1730
    33.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 23
    Общее количество слов 3445
    Общее количество уникальных слов составляет 1667
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 24
    Общее количество слов 3370
    Общее количество уникальных слов составляет 1678
    33.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 25
    Общее количество слов 3372
    Общее количество уникальных слов составляет 1760
    31.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 26
    Общее количество слов 3407
    Общее количество уникальных слов составляет 1725
    33.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 27
    Общее количество слов 3343
    Общее количество уникальных слов составляет 1778
    32.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 28
    Общее количество слов 3345
    Общее количество уникальных слов составляет 1696
    35.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 29
    Общее количество слов 3417
    Общее количество уникальных слов составляет 1699
    34.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 30
    Общее количество слов 3400
    Общее количество уникальных слов составляет 1692
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 31
    Общее количество слов 3367
    Общее количество уникальных слов составляет 1784
    34.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 32
    Общее количество слов 3377
    Общее количество уникальных слов составляет 1673
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 2 - 33
    Общее количество слов 538
    Общее количество уникальных слов составляет 408
    33.8 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    48.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    54.4 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов