Çalıkuşu - 23

Total number of words is 2851
Total number of unique words is 1591
34.4 of words are in the 2000 most common words
48.9 of words are in the 5000 most common words
56.4 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
kadar da belli oluyor!" der gibi bir ahenk geliyor.
Evet, bu gülünç "operakomik" dekoru içinde gülünç bir komedya oynayacaktık,
niçin? Bunu daha sonra anlayacağım. Şimdilik hiçbir şey sezdirmemek, sakin ve
cesur olmak lâzım.
Herhalde, bu paşalar, sürpriz yapmasını çok seven insanlar. Fakat benim de,
bugün inatçılığım üstümde. Ne yaparlarsa yapsınlar, şaşırmış görünmeyeceğim.
Galiba, benim utanmamı, kaçınmamı bekliyorlar hiç vakar ve sükûnumu bozmadım.
Nerime Hanım dedi ki:
- Feride Hanımefendi, siz de bizim gibi istanbullusunuz. Amcazade ve süt
kardeşim Ihsan'ı size takdim etmemde bir mahzur görmezsiniz, değil mi?
Ben, hiç fütursuz:
- Bilâkis, çok memnun olurum efendim, dedim. Sonra, onun söz söylemesine meydan
vermeden kendimi takdim ettim:
- Feride Nizamettin. Maarif ordusunun küçük zabitlerinden...
Genç zabit, o güzel ve cüretkâr sükûnunu muhafaza edemedi. Hakkı da yok mu ya?
Küçük iptidaiye hocası birkaç gün evvel amele kıyafetinde gördüğü bir şahsı,
bugün güneş gibi parlak, peri masalı şehzadeleri gibi güzel ve muhteşem görür de
heyecanından bayılmaz; bu, akla sığar şey mi?
Evet, bilâkis, o şaşırdı. Bize mektepte, ehemmiyetli bir şeymiş gibi senelerce
özene bezene talim ettikleri o mahut; "Selam merasimi"ni pek iyi bilmiyordu.
Galiba, bir asker temennası için kaldırdığı elini yarı yolda tekrar indirdi,
elimi tutmayı tercih etti. Fakat, bu defa da elimdeki eldiveni gördü. Bu biçare
eldivenden, birdenbire ateş almış gibi öyle bir dehşetle elini çekmesi vardı
ki...
Üç, beş dakika kadar hiç fütursuz konuştum. Göz göze geldikçe zavallı delikanlı,
besbelli amele kıyafetiyle benden su istediğini hatırlıyor, muhcubane gözlerini
indiriyordu. Fakat ben, hiç oralı olmuyor, onu ilk defa görmüş gibi
konuşuyordum.
Biraz sonra Nerime Hanım'la içeri giriyoduk. Kadıncağız, tereddütle bana baktı
ve dedi ki:
- Feride Hanım, tabii Ihsan'ı tanıdınız. Mektepteki vakayı, demek o da
biliyordu. Sadece:
- Evet, dedim.
- Belki aklınıza bir şey gelir. Size işin doğrusunu söyleyeyim efendim, ihsan,
arkadaşlarıyla bahse girmiş. Gençlik bu ya efedim, olur şeyler.
Hayretle dudaklarımı bükmekten kendimi alamadım:
- Ne münasebet efendim?
Nerime Hanım, kızarıyor, mahcubiyetini saklamak için gülüyordu:
- Efendim, zabitlerden bazıları size mektepten gelirken tesadüf etmişler, pek
güzel olduğunuzu söylemişler. Biz istanbulluyuz, tabii buralılar gibi bunu bir
hakaret saymayız değil mi, güzelim? ihsan, bahse girmiş: "Mutlaka bir çaresini
bulur, bu Muallime Hanım'la görüşürüm." demiş. O gün, üşenmeden amelelerden
birinin elbisesini giyinmiş, bahsi kazanmış. Tuhaf değil mi?
Ben, cevap vermedim. Zavallı Nerime Hanım, sözlerinin yaptığı soğuk tesiri pek
iyi anlıyordu.
Bugünkü garip komedyanın son perdesini tekrar yukarı salonda oynadık, ihsan
Bey'le görüştüğüm haberi, bizden çok evvel yukarı gelmişti. Bütün simalar bunu
gösteriyordu.
Büyük Hanımefendi'nin gizli bir işareti üzerine solandaki-ler dışarı çıktılar.
Yalnız Nerime Hanım kaldı.
Hanımefendi biraz tereddütten sonra söze başladı:
- Ihsan'ı nasıl buldunuz, hanım kızım? Ben, yine gayet sade:
- Çok iyi bir genç görünüyor, hanımefendi. O:
- Yüzü de güzeldir, tahsili de iyidir: Terfian Beyrut'a tayin edildi.
- Ne kadar iyi! Hakikaten güzel, sevimli bir genç. Malumatı da, dediğiniz gibi
mükemmel görünüyor.
Ana kız, birbirinin yüzüne baktılar. Bu sözlerime hem hayret ediyorlar, hem
memnun oluyorlardı.
- Allah senden razı olsun, kızım! işimizi kolaylaştırdın dedi. Ben Ihsan'ın
sütannesiyim, evlat gibi elimde büyüttüm. Feride Hanım kızım, genç kızlarla
doğrudan doğruya konuşmak olmaz ama, maşallah, siz akıllı uslusunuz. Sizi
Allah'ın emriyle Đhsan'a istiyorum. Sizi pek beğenmiş. Mademki siz de onu
beğendiniz inşallah mesut olursunuz. Bir ay izin alırız, düğününüzü burada
yaparız, olmaz mı? Sonra beraber Beyrut'a gidersiniz.
işin buraya geleceğini daha evvelden hissetmiştim. Hakikaten gülünecek bir
vakaydı. Fakat, bilmem neden, yabancı memlekette kocaya istenilmek bana bu
dakikada garip bir mahzunluk veriyordu. Mamafih, neşem gibi hüznümden de renk
vermedim:
- Hanımefendi, bu cariyeniz için büyük şeref. Size de, ihsan Bey'e de bütün
kalbimle teşekkür ederim. Fakat mümkün değil, dedim.
Büyük Hanım, birdenbire şaşırdı:
- Niçin kızım? Biraz evvel onu beğendiğinizi, güzel bulduğunuzu söylediniz ya!
Gülerek cevap verdim:
- Hanımefendi, yine tekrar ediyorum ki, ihsan Bey, güzel ve değerli bir genç,
fakat aramızda bir izdivaç ihtimalini aklımdan, yahut kalbimden geçirmiş
olsaydım, bu meziyetlerini açıktan açığa söyleyebilir miydim efendim? Bu, bir
genç kız için biraz fazla serbestlik olmaz mıydı?
Ana kız, tekrar birbirlerine baktılar, küçük bir sükût hüküm sürdü. Sonra,
Nerime Hanım, ellerimi tuttu:
- Feride Hanım! Herhalde kati cevabınız bu olmayacak, çünkü ihsan, çok müteessir
olacak.
- ihsan Bey, yine tekrar ediyorum, çok güzel bir genç, kimi isterse alabilir.
- Evet, fakat o, sizi istiyor. Demin size arkadaşlarıyla bir bahse tutuştuğunu
söylemek lâzım geldi. Hiç böyle şey olur mu, güzelim? Zavallı çocuk, on gündür
öyle telaş içinde ki: "Ölürüm, ondan vazgeçemem, mutlaka, alacağım!" diyor.
Nerime Hanım'ın, bu bahsi uzatacağını, beni kandırmak için birçok şeyler
söyleyeceğini hissediyorum. Nazikâne, fakat gayet kati birkaç sözle buna imkân
olmadığını söyledim. Gitmek için müsaade istedim.
Nerime Hanım, adeta müteessir olmuştu. Yorgun bir tavırla annesine:
- Kuzum anne, Ihsan'a söyle, benim dilim varmayacak, Feride Hanım'ın
reddedeceğini aklına bile getirmiyordu. Şimdi, çok müteessir olacak, dedi.
Ah, bu erkekler! Hepsinde aynı gurur, aynı kendini beğenmişlik. Bizim de bir
kalbimiz olduğunu, bizim de "mutlaka" isteyecek bir şeyimiz olabileceğini, bir
türlü akıllarına getirmek istemiyorlar.
Paşanın landosu beni evime bıraktığı vakit Munise, komşudaydı. Soyunmadan evvel
bir kere daha kendimi seyretmek istedim. Oda, iyiden iyiye kararmıştı. Duvara
vurmuş donuk bir ay ışığına benzeyen aynada, kendimi hayal meyal seçebiliyordum.
Bilmem nasıl bir ışık oyunu oldu. Lacivert kısa elbisem bana beyaz gibi göründü.
Uzun etekleri karanlıklarda kaybolan bir beyaz ipek.
Birdenbire ellerimi yüzüme kapadım. Bu dakikada Munise odaya girdi:
- Abacığım!
Ondan imdat ister gibi ellerimi uzattım. "Munise" diyeçektim,
fakat dudaklarımdan yanlışlıkla başka bir isim, nefret ettiğim büyük
düşmanımın ismi çıktı.
Ç..., 6 Mayıs
Bu hafta benim kısmetim açıldı. Dünkü vakanın sıcağı sıcağına bugün bir
komedyaya daha kahraman oldum. Fakat, bu dünkünden bin kat daha gülünç, bin kat
daha isyan ettirici bir komedya.
Vakayı olduğu gibi yazıyorum. Sahne, bizim aşağı misafir odası, Hafız Kurban
Efendi'nin karısı, arkasında düğünlere giderken giydiği gron çarşafı, boynunda
dizi dizi beşibirlikleriy-le misafir geliyor. Mamafih, halinde bir tuhaflık var,
gözleri ağlamış gibi. Konuşmaya başlıyoruz.
Ben:
- Galiba teklifli bir yere misafir gideceksiniz. O:
- Hayır, hemşireceğim, mahsus size geldim. Ben:
- Ne kadar süslüsünüz bugün. Benim için mi? O:
- Evet, hemşire sizin için. Ben gayri ihtiyari eğlenerek:
- O halde, bana görücü geldiniz? O, saf gözlerinde saf bir hayretle:
- Nereden bildiniz? Ben, birdenbire şaşaladım:
- Nasıl, siz bana görücü mü geliyorsunuz?
- Evet, hemşireceğim! Ben:
- Kimin için?
O, dünyanın en sade bir şeyinden bahseder gibi:
- Bizim efendi için.
Bu kadar saf bir kadının, böyle hiç renk vermeden şaka etmesi, tabii hoşuma
gidiyor, kahkahalarla gülüyordum. Fakat o, gülmüyor, bilâkis gözlerinde yaşlar
var!
O:
- Hemşireceğim, efendi size göz koymuş, sizi almak için beni boşamaya kalktı.
Yalvardım, yakardım: "Ziyanı yok, o hanımı al, tek beni boşama. Biz, güzel güzel
geçiniriz. Ben, sizin yemeğinizi pişiririm, hizmetinizi ederim!" dedim. Kuzum
kar-şedeşim, bana acı!
- Bu Kurban Efendi sizi bırakırsa, beni alabileceğinden emin mi?
O, isyan ettirici bir saffetle:
- Öyle ya! Tam elli beşibiryerde vermeye razıyım, diyor. Ben:
- Zavallı komşum, haydi gönlün rahat etsin. Dünyada, böyle bir şeye imkân yok.
Biçare kadın, dualar ediyor ve perde kapanıyor.
Ç..., 15 Mayıs
Bu akşam, mektep tatilinde Müdire Hanım, beni odasına çağırdı, çatkın bir
çehreyle şu sözleri söyledi:
- Feride Hanım kızım, ciddiyet ve hayretinizden memnunum. Fakat bir kusurunuz
var: Kendinizi hâlâ istanbul'da sanıyorsunuz. Güzellik başa beladır, diye meşhur
bir söz vardır kızım, siz hem güzel, hem yalnız bir taze olduğunuz için
kendinizi biraz daya iyi korumanız lâzım gelirdi. Halbuki bazı
ihtiyatsızlıklarınız oldu. Telaş etmeyiniz kızım. Kabahat demiyorum, sade
ihtiyatsızlık. Mesela, bu memleket o kadar kapalı bir yer değil, kadınlar epeyce
süslü olarak gezebiliyorlar. Muallimlerimiz de hakeza. Fakat, başkaları için
tabii görülen bir şey, sizde
nazarı dikkati celp etti. Çünkü, kızım, gençliğiniz, güzelliğiniz, her rast
geldiğiniz erkeğe baş çevirtiyordu. Öyle ki, kasabada gizliden gizliye bir
dedikodu başladı. Ben, burada, hiçbir şey bilmem gibi otururum ama, her şeyi
haber alırım. Mesela, kışladaki zabitlerden, kahvedeki esnaftan tutunuz da,
idadi mektebindeki büyük talebelere varıncaya kadar sizi uzaktan tanımayan,
sizden bahsetmeyen yokmuş.
Bunlardan ne hakla ve niçin size bahsettiğim meselesine gelince, buna da iki
sebep var kızım. Birisi tecrübesiz, fakat cidden iyi bir çocuksunuz. Biz, artık
insan sarrafı olduk, onun için size bir analık, ablalık vazifesi yapmak istedim.
Sonra, mektebin menfaati meselesi var, kızım. Öyle değil mi?
Müdire, yüzüme bakmadan tereddütle devam ediyordu: - Mektep, cami gibi mukaddes
bir yerdir. Onu dedikodudan, iftiradan, daha sair lekelerden korumak bizim için
en büyük vazifedir. Öyle değil mi? Halbuki bu münasebetsiz dedikodular mektebe
de, maateessüf, söz getirmeye başladı. Akşam üstü kızlarını, kardeşlerini almak
için, mektep kapısına gelen peder ve biraderlerin ne kadar çok olduğuna dikkat
ediyor musunuz? Siz, belki farkında değilsiniz. Fakat ben biliyorum. Onlar,
çocuklarından ziyade sizi görebilmek için geliyorlar. Bir gün, fakir
talebelerimizden birinin saçlarını örmüşsünüz, ucuna bir de kurdele paraçası
takmışsınız. Bilmem kimden duymuşlar, çapkın bir mülazım, sokakta çocuğa para
vererek kurdeleyi, elinden almış. Şimdi ara sıra yakasına takıyor: "Bana artık
paşalar paşası demelisiniz, değil mi Gülbeşeker'den nişan aldım!" diye
arkadaşlarını eğlendiriyor muş.
Dün, kapıcı Mehmet Ağa, tuhaf bir haber verdi: Evvelki gece, meyhaneden dönen
sarhoşlar, mektebin kapısında durmuşlar, bunlardan birisi: "Ben duvardaki siyah
taşa Gülbeşeker'in elini sürdüğünü gördüm. Allah hakkı için şu Hacer-i Esvedi
bir öpelim!" diye nutuk vermiş. Görüyorsunuz ki kızım, bunlar ne kendiniz için,
ne mektep için hiç hoşa gideçek
şeyler değil. Halbuki bu yetmiyomuş gibi, bir tedbirsizlik daha yapmışsınız.
Abdürahim Paşa'nın evinde Yüzbaşı ihsan Bey'le konuşmuşsunuz. Hanımefendinin
teklifini kabul etmiş olsaydınız, bunda bir beis görülmeyebilirdi. Fakat, genç
bir adamla görüşmeniz, sonra da bu kadar iyi bir kısmeti reddetmeniz nazarı
dikkati çekti: "Mademki ihsan Beyi istemedi, demek, bir başkasını seviyor, acaba
kimi?" yolunda dedikodular meydan aldı.
Bu sözleri cevap vermeden, hiçbir hareket yapmadan dinlemiştim. Evvela, benim
itiraz ve isyanımdan korkan müdi-re, şimdi bilakis, sükûtumdan şüpheleniyordu.
Bir parça tereddütle:
- Bunlara ne dersiniz, Feride Hanım? diye sordu. Hafifçe içimi çektim, düşüne
düşüne:
- Sözlerinizin hepsi doğru Müdire Hanım, dedim. Kendim de yavaş yavaş farkına
varıyorum. Bu güzel memlekete acıyorum, fakat ne yapayım? Siz artık idareye
yazarsınız, bir sebep göstererek beni başka bir yere göndermelerini istersiniz.
Bu işte bana edeceğiniz en büyük insaniyet ve mürüvvet, asıl sebebi
söylememek... Lütfen başka bir bahane bulunuz: "idaresiz" deyiniz, "Elinden iş
gelmiyor, cahil" deyiniz, "asi" deyiniz, ne derseniz deyiniz, Müdire Hanım, size
hatırım kalmaz. Yalnız: "Şehirde dile düştüğü için istemiyorum!" demeyiniz.
Müdire bir şey söylemeden düşünüyordu. Gözlerimin dolduğunu göstermemek için
pencereye döndüm. Ufukta akşamın uçuk mavi seması içinde, ince ince tüten
dumanlara benzeyen karşı dağları seyretmeye başladım.
Çalıkuşu, bu dağlardan, yine gurbet kokusu almaya başlıyordu. Gurbet kokusu! Bu
kokuyu bütün ruhuyla koklamayanlar için ne manasız bir söz! Hayalimde yollar,
gittikçe incelip mahzunlaşan, bitip tükenmez gurbet yolları uzanıyor, kulağımda
Çeçen arabalarının o ince yanık sesli çıngırakları ağlıyordu.
Ne vakte kadar Yarabbi, ne vakte kadar? Niçin? Hangi emele yetişmek için?
Ç..., 5 Haziran
Kuşlarımın ahi tuttu. Tatilin bu uzun aylarında onlar gibi mahpus kaldım. Müdire
Hanım, eylülden evvel başka bir yere nakletmeye imkân olmadığını söyledi.
Şimdilik kendimi unutturmaya çalışıyor, hemen hiç sokağa çıkmıyorum. Komşularım
da artık beni eskisi gibi aramıyorlar, ihtimal, bu dedikodulardan gözleri
korktu. Yalnız, ara sıra teyzeme benzeyen bir büyük hanımla konuşuyorum. Hele
sesi öyle benziyor ki geçen gün, utana utana ondan bir şey istedim:
- Kuzum hanımcığım, bana hocanım demeyin, sadece Feride deyin, olmaz mı? dedim.
Komşum, bir parça şaşırdı, fakat arzumu reddetmedi. Bana söz söylerken gözlerimi
kapıyorum, kendimi Kozyatağı'nın bahçesinde -Ne münasebetsiz sözler söylüyorum?
Galiba bende sinir hastalığı başlıyor. Herhalde bir kararsızlık var yine eskisi
gibi gülüyorum, yine Munise ile hamal çocukları gibi alt alta, üst üste
boğuşuyoruz. Yine kuşlara ıslık çalıyorum. Fakat hüznüm gibi neşemin de kararı
yok. içim içime sığmıyor.
Buraya gelirken gece vapurda uykum kaçmıştı. Yanık ses-1 li bir yolcu suların
karanlığına -karşı: "Sendedir avare gönlüm, [ sendedir" diye bir şarkı
söylemişti.
Bunu o gece işitmemle unutmam bir olmuştu. Aylardan l sonra, bahçemdeki
çiçeklerin açmaya başladığı bir nisan gününde, durup dururken yavaş yavaş bu
şarkıyı söylemeye baş-1 ladım. insan ruhu ne anlaşılmaz bir muamma? Bir kere
işitti-1 ğim bu şarkıyı, bestesiyle, güftesiyle nasıl aklımda tutmuştum! O
günden sonra, iş görürken, kuşlara su verirken, pencerem-1 den görünen deniz
parçasını seyrederken bu şarkı, dudakları-'
mm ucuna geliyor. Dün akşamüstü: "Sendedir avere gönlüm sendedir" diye son
mısraı tekrar ederken hiç sebepsiz ağlamaya başladım. Bu adi şarkı parçasının ne
güftesinde, ne bestesinde ağlanacak hiçbir şey yok. Dedim ya, sinir. Bir daha bu
şarkıyı söylemeyeceğim.
C..., 20 Haziran
Mektepte Nazmiye isminde bir arkadaşım vardı. Yirmi dört yirmi beş yaşlarında,
güzelce, şen, şakacı bir kız; gayet tatlı söz söylüyor, güzel ut çalıyor, bunun
için kibar aileler el üstünde tutuyorlar, her gece bir yere davet ediyorlar.
Muallim arkadaşları onu pek sevmezler, hakkında bazı ufak tefek dedikodular
işitiyorum.
ihtimal, biraz açık giyinmesini hoş görmüyorlar, yahut da kıskanıyorlar, ne
bileyim?
Nazmiye'nin bir yüzbaşı nişanlısı varmış. Çok iyi bir çocukmuş. Fakat bu
nişanlının ailesi şimdilik evlenmelerine rıza göstermediğinden, münasebetlerini
gizli tutuyorlar. Nazmiye, bunu bana, bir sır gibi söyledi, kimseye söylemememi
tembih etti.
Dün evde, can sıkıntısından bunalacağım bir dakikada Nazmiye geldi:
- Feride Hanım sizi almaya geldim. Bu gece Feridun'un teyzesine davetliyim.
Subaşı'ndaki bağında ziyafet veriyor. Sizi tanımadığı halde gözlerinizden öptü.
Mahsus rica etti.
Nazmiye, gözlerinin sitemli bir bakışıyla:
- Nişanlımın teyzesi niçin senin yabancın olsun? Hem başka bir fikrim daha var,
sana nişanlımı göstereceğim. Zannediyorum ki, zevkimi takdir edeceksin. Sen
gitmezsen vallahi ben de gitmem.
Ben gitmemek için birçok bahaneler gösteriyordum.
Fakat hepsine cevap buldu. Zaten benim bahanelerim de çocukça şeylerdi ki,
yukarıda da söyledim ya, Nazmiye, çok şeytan bir kız! Đnsanın altçenesinden
girip, üstçenesinden çıkıyor.
O kadar dil döktü, o kadar yalvardı ki, dayanamadım, arzusunu kabul ettim.
Yalnız, bir şey dikkatimi celp etmişti. Munise'yi giydirmek isteğim vakit
Nazmiye, hafifçe kaşlarını çatmış:
- Küçüğü de götürecek misin? demişti.
- Tabii, Munise'yi nasıl evde yalnız bırakayım? Bir mani mi var? diye sordum.
- Hayır, ne mani olacak? Daha iyi. Bazen onu evde bırakıyorsun da...
- Evet, fakat şimdiye kadar gece yatısına gitmedim ki.
Ben, artık pek gözü kapalı bir kız sayılmazdım. Đki seneden beri dışarılardan
çok şeyler görmüş, çok şeyler işitmiştim. Ne oldu, nasıl bir gaflet dakikama
geldi de Nazmiye'nin bu sözleri beni şüpheye düşürmedi? Bir türlü bunu
anlamıyordum.
Đhtimal, can sıkıntısı, açık hava ihtiyacı beni iyiden iyiye bunaltmıştı.
Küçük bir talika arabası bizi derenin öbür kıyısına geçirdi. Bahçeler arasında,
yapraklarla örtülü ince yollardan birisine girerek yarım saat, üç çeyrek uzakta
bir bağa götürdü. Buraları ne tenha, fakat ne güzel yerlerdi. Yolda bir sürüye
tesadüf ettik. Đhtiyar bir çoban, bir bostan kuyusunun tahta tulumbasını çekerek
taş bir yalakta koyunlarını suluyordu. Đnce boy-nuzlarıyla yalağın başında
birbirlerini iten keçi yavruları Munise ile bana Mazlum'u hatırlattı, merakımızı
kaldırdı.
Gözlerimizde yaşlarla arabadan atladık, bir keçi yavurusu yakalayarak uzun
kulaklarını, sular damlayan ince çenesini öptük. Bir aralık çobandan onu satın
almayı düşündüm. Fakat neye yarar? Mademki yakında yine bırakıp gideceğiz.
Derdimiz eksik gibi niçin başımıza yeni bir sevda satın almalı?
Gittiğimiz köşk; ucu bucağı görünmeyen bir bağın ortasında eski bir bina idi.
Etrafını yüksek çardakların yeşilliği sarmıştı.
Feridun Bey'in teyzesi, yaşlı, şişman bir kadın. Elbisesini, süsünü doğrusu
gözüm tutmadı, ihtiyar bir kadına bu kadar fantezi yakışmaz. Saçları sarıya
boyalı, şakağında laden, yüzünde tekerlek allıklar, hasılı acayip bir şey!
Bu kadın, bizi üst katta bir odaya aldı, çarşafımı çıkardı. Sonra, fazla bir
teklifsizlikle koklar gibi yanaklarımı öperek:
- Görüştüğümüze memnun oldum, elmas kızım. Gülbeşeker de ne Gülbeşeker! Sahiden
insanın yiyeceği geliyor. Yanıp tutuştukları kadar varmış, dedi.
Fena halde bozuldum. Fakat renk vermemek lâzım. Ne söylediğini bilmeyen bazı
münasebetsizler vardır ya, onlardan olacak.
Bir odada epeyce zaman beni Munise ile yalnız bıraktılar. Güneş batmıştı.
Çardığı örten sık yaprak kümeleri içinde akşamın pembe yaldızı yavaş yavaş
sönüyordu. Küçükle şakalaşarak kendimi oyalamaya çalışıyordum. Fakat, yüreğime
gizli bir kurt düşmüştü, içim içime sığmıyordu.
Bahçeden karışık, kadın erkek sesleri, kahkahalar, hafif hafif çığlıklar
geliyor, bozuk bir kemanın akort edildiği işitiliyordu.
Pencereden başımı uzatım. Sık asma yaprakları arasında hiçbir şey seçmek mümkün
değildi.
Nihayet, merdivenden doğru, gürültü ve ayak sesleri gelmeye başladı. Kapı
açıldı. Ev sahibi hanım, elinde kocaman bir lamba ile içeri girdi.
- Elmas kızım, seni ihmal ettim ama, mahsus karanlıkta bıraktım. Güneş batarken
bu bahçelerin güzelliğine doyum olmaz.
Đhtiyar kadın, lambanın fitilini düzelterek, mehtap gecelerinde bu bahçenin
cennet gibi olduğunu anlatırken Nazmiye girdi. Kapının dışında gözüme uzun boylu
iki zabit üniforması
Reşat Nuri Gûntekin
ilişti. Başım açıktı, gayri ihtiyari çekindim. Kolumla saçlarımı kapamak
istedim.
Nazmiye gülüyor:
- Cicim, sen ne kadar dışarlıklı olmuşsun? Herhalde nişanlımdan kaçacak
değilsin, çek kolunu, ayıp vallahi! diyordu. Hakkı vardı, fazla kaçınmak için
sebep yoktu.
Zabitler, biraz tereddütle odaya girmişlerdi. Nazmiye onlardan birini takdim
etti:
- Feridun Bey, nişanlım, Feride Hanım, arkadaşım. Talihime iki sevdiğimin
isimleri de birbirine yakın düştü.
Küçüklüğümde büyükannem acayip bir kibrit kutusu alırdı. Bunların üstünde burma
bıyıklı, çarpık omuzlu, kıvırcık saçlıların bir filozası gözünün üstüne kadar
inen bir panayır palikaryası resmi vardı. Đşte bu Feridun Bey, tıpkı kibrit
kutularının birinden fırlamış gibiydi. Elimi, teklifsizce sert avucunun içine
aldı, sallaya sallaya.sarsa sarsa sıkarak:
- Efendim, teşekkür ve minnettarlığımızı sunarız, âlemimize şeref verdiniz, sağ
olun, dedi. Sonra da arkasında duran zabiti takdim etti.
- Müsaade ederseniz kulunuz da candan bir arkadaşı, bir velinimeti takdim etsin:
Binbaşı Burhanettin Bey. Binbaşı ama bildiğiniz binbaşılardan değil, meşhur
Solakzadelerin küçük mahdumu...
Solakzadelerin bu küçük beyi hemen kırk beşi aşkın bir zattı. Saçlarıyla
bıyıklarının bir kısmı ağarmıştı. Bir kibar evladı olduğu halinden belliydi.
Giyinişi, duruşu, söz söyleyişi Feridun'dan büsbütün başka idi. Çehresi ve beyaz
saçları, arkadaşının bana verdiği korku ile karışık fena tesiri hemen hemen
izale eti. içime biraz emniyet gelir gibi oldu.
Burhanettin Bey, kolay ve seri söz söylüyordu. Nazik bir baş işaretiyle uzaktan
selam verdi, hafifçe eğilerek:
- Burhanettin bendeniz. Efendim, peder merhum emlaki içinde en ziyade bu bağı
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Çalıkuşu - 24
  • Parts
  • Çalıkuşu - 01
    Total number of words is 2690
    Total number of unique words is 1666
    29.6 of words are in the 2000 most common words
    42.6 of words are in the 5000 most common words
    51.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 02
    Total number of words is 2748
    Total number of unique words is 1698
    31.6 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    54.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 03
    Total number of words is 2794
    Total number of unique words is 1629
    32.2 of words are in the 2000 most common words
    48.0 of words are in the 5000 most common words
    55.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 04
    Total number of words is 2894
    Total number of unique words is 1567
    35.8 of words are in the 2000 most common words
    49.9 of words are in the 5000 most common words
    57.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 05
    Total number of words is 2755
    Total number of unique words is 1566
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    48.1 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 06
    Total number of words is 2715
    Total number of unique words is 1554
    33.3 of words are in the 2000 most common words
    47.0 of words are in the 5000 most common words
    54.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 07
    Total number of words is 2858
    Total number of unique words is 1509
    35.3 of words are in the 2000 most common words
    49.4 of words are in the 5000 most common words
    56.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 08
    Total number of words is 2809
    Total number of unique words is 1533
    36.1 of words are in the 2000 most common words
    49.8 of words are in the 5000 most common words
    57.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 09
    Total number of words is 2835
    Total number of unique words is 1670
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 10
    Total number of words is 2815
    Total number of unique words is 1612
    36.8 of words are in the 2000 most common words
    52.4 of words are in the 5000 most common words
    59.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 11
    Total number of words is 2850
    Total number of unique words is 1677
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    47.8 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 12
    Total number of words is 2881
    Total number of unique words is 1774
    32.0 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 13
    Total number of words is 2779
    Total number of unique words is 1673
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    48.1 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 14
    Total number of words is 2800
    Total number of unique words is 1643
    33.7 of words are in the 2000 most common words
    47.8 of words are in the 5000 most common words
    56.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 15
    Total number of words is 2818
    Total number of unique words is 1600
    34.1 of words are in the 2000 most common words
    49.9 of words are in the 5000 most common words
    57.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 16
    Total number of words is 2830
    Total number of unique words is 1630
    34.9 of words are in the 2000 most common words
    51.0 of words are in the 5000 most common words
    58.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 17
    Total number of words is 2771
    Total number of unique words is 1607
    35.7 of words are in the 2000 most common words
    51.3 of words are in the 5000 most common words
    59.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 18
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1597
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    48.4 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 19
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1684
    34.9 of words are in the 2000 most common words
    48.8 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 20
    Total number of words is 2785
    Total number of unique words is 1605
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    46.8 of words are in the 5000 most common words
    54.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 21
    Total number of words is 2817
    Total number of unique words is 1639
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    49.6 of words are in the 5000 most common words
    57.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 22
    Total number of words is 2743
    Total number of unique words is 1584
    32.7 of words are in the 2000 most common words
    48.2 of words are in the 5000 most common words
    55.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 23
    Total number of words is 2851
    Total number of unique words is 1591
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    48.9 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 24
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1616
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    55.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 25
    Total number of words is 2762
    Total number of unique words is 1576
    34.8 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    56.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 26
    Total number of words is 2829
    Total number of unique words is 1521
    38.0 of words are in the 2000 most common words
    52.4 of words are in the 5000 most common words
    60.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 27
    Total number of words is 2788
    Total number of unique words is 1572
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    50.2 of words are in the 5000 most common words
    57.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 28
    Total number of words is 2820
    Total number of unique words is 1611
    35.0 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    57.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 29
    Total number of words is 2859
    Total number of unique words is 1575
    33.9 of words are in the 2000 most common words
    48.5 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 30
    Total number of words is 2717
    Total number of unique words is 1462
    37.3 of words are in the 2000 most common words
    51.6 of words are in the 5000 most common words
    59.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 31
    Total number of words is 2707
    Total number of unique words is 1405
    37.5 of words are in the 2000 most common words
    52.7 of words are in the 5000 most common words
    60.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 32
    Total number of words is 2851
    Total number of unique words is 1636
    34.2 of words are in the 2000 most common words
    49.3 of words are in the 5000 most common words
    56.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 33
    Total number of words is 1234
    Total number of unique words is 750
    37.0 of words are in the 2000 most common words
    51.9 of words are in the 5000 most common words
    59.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.