Çalıkuşu - 30

Total number of words is 2717
Total number of unique words is 1462
37.3 of words are in the 2000 most common words
51.6 of words are in the 5000 most common words
59.0 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
"Ben, ne o memleketi, ne o insanları artık hatırlamıyorum bile!" demiş.
Feride'ye karşı kusurlarım, haksızlık-
larım çok enişte, bunu biliyorum. Fakat, siz de insaf edin, onun da beni bu
kadar çabuk unutması doğru muydu? Mamafih, bunlar lüzumsuz sözler, artık devam
etmeyelim. Size uğurlar olsun. Ben, arabadan iniyorum. Yürüye yürüye eve
geleceğim. Bu bozuk yollar, beni fena halde sarstı. Aziz Bey içini çekti:
- idare adamları hakikaten bedbaht insanlar. Şu yolları senelerce evvel kendim
yaptırdım. Irgat başı gibi, güneşin altında yandım. Herhalde seni sarsan yollar
değil. Kâmran, iftira etme. Ne iyi etmişler de yedi sene evvel beni bu
mutasarrıflıktan azletmişler. Haydi oğlum, fakat geç kalma, çünkü ihtiyarlık,
teyzeni de beni de berbat etti. Geç kalırsan, o meraktan; ben açlıktan
bayılırız.
Kâmran'ın arabadan indiği yer yine o köprübaşıydı. On sene evvel yine böyle bir
ağustos sonu akşamında buraya kadar gelmiş, çürük tahtaların üstüne oturarak
ayaklarını sallamıştı.
Tekirdağ'da bulunduğu yirmi günden beri âdet etmişti. Her akşamüstü buraya kadar
gelir, sonra yolların alacakaranlığı içinde yavaş yavaş, düşüne düşüne geri
dönerdi.
Kocasının bu muvakkat memuriyetle Anadolu'ya gittiği günden beri çocuklarıyla
beraber Tekirdağ'da oturan Müjgân, bir akşam Kâmran'a:
- Çok yorgun görünüyorsun, galiba uzaklara gittin? demişti.
Kâmran, hüzünle gülümseyerek cevap vermişti:
- Đyi tahmin ettin Müjgân, çok uzaklara gittim, on senelik uzak bir maziye.
Daha başka şeyler söyleyecekti, fakat Müjgân bu sözden bir şey anlamıyor gibi
dudaklarını bükmüş, sadece:
- Öyle mi? diyerek arkasını çevirmişti. Müjgân, kadın kalbinin o kadar inatçı
olan gizli infiallerinden biriyle senelerden beri Kâmran'a dargındı. Onun
yanında Feride için bir tek kelime söylemiyordu.
Kâmran, bahçelerin arasından yavaş yavaş eve dönerken iyiden iyiye akşam
olmuştu. Karşı dağlarda gün hâlâ sönmemişti. Kenarlarından doğru dolmaya yüz
tutmuş, seçkin menekşelere benzeyen bir gece başlıyordu.
Genç adam, bahçe aralarındaki yollardan birinin yanında durdu, onun
ateşböceklerinin yıldızlarıyla benekli yeşil karanlığını uzun uzun seyretti. O
akşam, Feride'nin bu yoldan çıktığını görmüştü. Kenarlarında kısa saçlarının
lüleleri çıkan başörtüsü, beyaz, kısa tersane elbisesiyle Çalıkuşu'nun önünde
yürüdüğünü, topuksuz çocuk potinlerinin ucu ile taşları sektirdiğini hâlâ
görüyordu.
Vakit epeyce geçmişti. Evdekilerin merak edeceklerini bildiği halde bir türlü
gitmek istemiyor, eski bir rüyanın izlerini arar gibi yollarda gecikiyordu.
Uzakta, sokak kapısının önünde beyazlı bir kadın hayaleti gördü. Müjgân'dı.
Ekseri akşamları en küçük çocuğu ile beraber caddeye çıkar, onu koltuklarından
tutarak yürüme talimleri yaptırırdı.
Kâmran'ı görünce uzaktan kolunu sallamaya başladı:
- Kâmran, ne kadar yavaş yürüyorsun? Nerede kaldın bu vakte kadar?
- Hiç Müjgân, hava pek güzel de.
Müjgân'ın bu gece yanında çocuğu yoktu. Buna mukabil halinde bir tuhaflık, daima
sakin yüzünde biraz heyecan görünüyordu.
- Müjgân, sende bir hal var!
Genç kadın bir şeyler söylemek istiyor, fakat kelime bulamıyordu. Bir adım geri
çekildi, kapı ile iç duvarın arasındaki köşeyi göstererek:
- Bak, bugün kim geldi Kâmran? dedi.
Kâmran, hayretle başını çevirdi, iç kapıdaki fenerden süzülüp gelen mavimsi
aydınlığın içinde ta yakında Feride'nin ela gözlerini gördü. Bebeklerinden birer
mavi yıldız parlayan bu
gözler gülüyor, biraz solgun ve süzgün görünen bu güzel yüz gülüyor. Feride -
altı seneden beri hayalperest gözlerini her yumdukça gördüğü gibi ta yakınında,
kalbinin içinde gülüyordu. Kâmran, hafifçe sallandı, güzel bir rüyayı
kaybetmekten korkanlar gibi bir an gözlerini yumdu, yanında dayanacak bir yer
aradı. Birbirlerine söyleyecek söz bulamıyorlar, sadece tit-reye tireye
bakışıyorlar, dudaklarıyla birbirlerine gülümsemeye çalışırken gözlen yaşlarla
perdeleniyordu. Müjgân, bu dakikanın güçlüğünü hissetti. Feride'yi elinden tutup
Kâmran'ın önüne getirdi. Ağır manalarla dolu bir sesle:
- Teyze çocukları hemen hemen kardeş demektir. Feri-de'nin erkek kardeşi
olmadığı için sen, doğrudan doğruya onun ağabeyi sayılırsın Kâmran; kardeşine
"Hoş geldin," desene!...
Kâmran hâlâ bir şey söyleyemiyordu. Hafifçe eğildi, Feri-de'nin saçlarına
dudaklarını dokundurdu. Sonra kulağına söyler gibi gayet yavaş:
- Sizi tekrar görmek memnuniyetini söyleyebilmek için kelime bulamayacağım
Feride Hanım, dedi.
Bu söz, Ferıde'ye cesaret verdi. Eski berrak ahengine sakat billurlar gibi
belirsiz bir şikâyet ihtizazı düşmüş sesiyle:
- Teşekkür ederim Kâmran Bey, dedi. Ben de öyle, çok memnun oldum.
- Ne vakit geldiniz?
- Bugün, öğleye doğru. On gün evvel Đstanbul'a gelmiştim. Hiçbirinizin orada
olmadığını haber aldım. Halbuki teyzelerimi, hepinizi çok göreceğim gelmişti.
Belki onlardan da beni göreceği gelenler vardır, dedim. Zaten Tekirdağ, gezmeye
alışmış insanlar için ne kadarcık bir yer, değil mi Kâmran Bey?
Müjgân, tekrar söze karıştı:
- Güzel ama, hanıma, beye, teklife, tekellüfe lüzum yok, demin de söyledim. Siz,
hemen hemen öz kardeş sayılırsınız. Hatta, Kâmran'a "ağabey" desen pek doğru
olur, Feride.
ikisi de gözlerini yere indirdiler. Feride, korka korka:
- Sahi, sana ağabey dememe müsaade eder misin Kam-ran? dedi.
Cevap beklerken Kâmran'a bakmıyor, ateşböceklerinin kaynaştığı karanlıklarda
gözleriyle bir şey arıyordu.
Kâmran kırgın bir tavırla cevap verdi:
- Sen nasıl istersen öyle olsun Feride... içinden nasıl gelirse.
Artık sakin sakin konuşabiliyorlardı. Feride, birkaç kelime ile seyahatini
anlattı:
- istanbul'da bazı işlerim vardı; sonra dediğim gibi, hepinizi çok göreceğim
gelmişti. Doktor enişten iki ay izin verdi. Teyzelerimi, hepinizi sıhhatte
bulduğuma ne kadar memnun oldum. Yalnız sen bir felakete uğramışsın Kâmran,
istanbul'da işittim, çok, çok müteessir oldum. Bu kadar az bir zaman içinde
zevceni kaybetmek ne felaket! Fakat küçüğün var. Allah onun ömrünü Necdet'e
versin. Ne güzel çocuğun var Kâmran. O kadar sevdim ki, gelir gelmez arkadaş
olduk, şimdiye kadar benim kucağımda oturdu. Zaten ben, küçüklerle öyle çabuk
ahbap olurum ki...
Feride, söylemeye devam ettikçe yavaş yavaş açılıyor, sözleri, tavırları o eski
yaramaz çocuk hafifliklerini tekrar bulmaya başlıyordu
Onun sesini dinlemek, söyleyen dudaklarını, gecenin içinde parıldayan ela
gözlerini görmek öyle bir saadetti ki, genç adam bir şey düşünmüyor, hatta onun
bir başkasının karısı olduğunu, bu saadetin bir ay, bir buçuk ay sonra yeniden
bir rüya olacağını bile aklına getirmiyor. Bir tek korkusu vardı: içeriden onun
geldiğini fark etmeleri. Her korktuğu gibi, bu da nihayet başına geldi. Onları
kapının yanında ilk defa gören Ner-min oldu. Genç kız, çıngır çıngır bağırarak
Kâmran'ın geldiğini haber verdikten sonra yanlarına koştu. Feride'yi tekrar
kollarına alarak:
- Seni unutmadığıma Kâmran ağabeyim de şahittir, Feride abla, kırmızı entarili
abladan en çok onunla bahsederdik, değil mi Kâmran ağabey? dedi.
II
O gece, akşam yemeği bir düğün ziyafetine benzedi. Sofranın başında çocuk gibi
maskaralıklar eden Aziz Bey:
- Ah Çalıkuşu, sen beni adeta dertli etmiştin! Sesin kulağıma geldikçe ağlayacak
gibi olurdum. Meğer ben seni ne kadar severmişim, diyordu.
Senelerden sonra, bir daha görmekten ümit kestikleri bir günde yuvaya dönen
Çalıkuşu, oraya sadece biraz neşe değil, eski günlerinin rikkat ve muhabbet dolu
bir parçasını da beraber getirmiş gibiydi. Bütün yüzler gülüyor, bütün kalplerde
-açık pencerelerden içeri dolan, lambaların etrafında dönen pervaneler, gece
böcekleri gibi bir şeyler titriyordu. Sadece, yemeğin sonuna doğru Besime Hanım
ehemmiyetsiz bir şey söylerken birdenbire ağlamaya baladı. Fakat derhal
gözlerini sildi:
- Hiçbir şey yok, annesini, Güzide'yi hatırladım da, diyordu.
Dizlerinin üstünde Kâmran'm çocuğiına üzüm yediren Feride başını eğdi, bir an
yüzünü küçüğün .kıvırcık sarı saçları içinde sakladı, o kadar. Sonra eski şenlik
yine yerine geldi.
Bir aralık Besime Hanım kocasıyla beıaber Trabzon'da bulunan Necmiye'den
bahsediyordu:
Feride, derin bir göğüs geçirdi.
- O acıyı bilirim teyze, benim küçüğüm de> hastalıktan gitti, diye cevap verdi.
Sofradakiler hayretle birbirlerine bakıştılar. Ayşe Teyze:
- Demek senin çocuğun vardı? Bilmiyorduk, dedi.
Reşat Nuri Güntektn
Feride, mahzun mahzun başını salladı:
- inci gibi bir kız, görmeliydiniz, ne güzeldi! Yavrumu bir türlü kurtarmak
mümkün olmadı. Ayşe Teyze tekrar sordu:
- Çocuğun kaç yaşında öldü, Feride? Feride, yine o saffetle dudaklarını bükerek:
- Tam on üçünü bitirmişti, ilk çarşafını dikiyordum. Kaynana olacaktım, dedi.
Sofrada bir kahkaha koptu. Aziz Bey:
- Ah Çalıkuşu, yüz yaşına girsen yine deliliği, şakayı bırakmayacaksın, diyordu.
Feride'nin on üç yaşındaki kızına herkes gülüyordu. Fakat, Feride'nin kirpikleri
yaşla doluydu. Necdet'i daha kuvvetle göğsüne çekti, söyledikçe artan bir
mahzunlukla onlara Mu-nise'nin hikâyesini anlattı:
O gece, geç vakte kadar oturdular. Aziz Bey, ara sıra:
- Feride, kızım, sen yol yorgunusun, yat artık, diyordu. Çoktan beri uyuyan
Necdet'i hâlâ kollarından bırakmayan Feride gülüyor:
- Ziyanı yok enişte, ben asıl sizin aranızda dinleniyorum, beni asıl yalnızlık
yordu, diyordu.
Parlak ela gözlerinin, biraz kısa dudağının o hiç sönmeyen gülümsemesiyle
saatlerce konuştu. Eski Çalıkuşu tamamıyla uyanmıştı. Hoşa giderek dinlendiğini
gördükçe kelimeleri ezip büzüyor, yalnız sevilen ve beğenilen çocukların bildiği
o sevimli, nazlı hareketlerle dudaklarını büzerek, dişleriyle dilini ısırarak,
yanağını çukurlaştırarak mütemadiyen söylüyordu. Öyle ki, sevincinin verdiği
sarhoşluktan bir türlü ayrılama-yan ihtiyar enişte, eski bir şakasını tekrar
etmek arzusundan kendini alamadı. Küçükken, Feride'nin üst dudağını parmakları
arasına sıkıştırır: "Seni yaramaz Çalıkuşu seni, benim kirazımı almışsın ha, ver
geri bakayım!" diye bu dudağın ucunu zorla öperdi.
Etraftan kopan kahkahalar içinde: "Yapma, enişte!" diye haykıran Feride'yi zorla
çenesinden tuttu, bu eski şakayı tekrar etti. Sonra dikkatle Feride'nin yüzüne
bakarak: "Ne yapayım, Çalıkuşu? Kabahat senin, evli barklı oldun, hâlâ tabiatın
çocuk, hatta yüzün bile çocuk. Kim bu çehreye genç bir kız çehresi der?" dedi.
Kâmran bulunduğu köşede sarardığını hissetti. Çalıkuşu' nün bir başkasına ait
olduğunu ilk defa bu dakikada anlıyordu.
III
Bu geceyi takiben iki gün içinde Kâmran, Feride'yi pek az görebildi. Çalıkuşu,
on sene evvel Tekirdağ'da kendi yaşında birçok kızla ahbap olmuştu. Bunlar,
şimdi evli barklı hanımlardı. Feride'yi rahat bırakmıyorlar, saatlerce gelip
oturdukları yetmiyormuş gibi, giderken de Çalıkuşu'nu beraber sürüklüyorlar, ev
ev, bahçe bahçe gezdiriyorlardı.
Kâmran'ın g>zli gizli üzüldüğünü gördükçe Müjgân, adeta seviniyor, gözlerinin
içi gülerek şikâyet ediyordu:
- Nafile, Feride'yi bize bırakmayacaklar. Mamafih, her şeyden evvel onun
eğlenmesi, açılması lâzım.
Kâmran, bu iki gün içinde Feride'yi bir kere yemekte, bir kere de çarşaflı
olarak sokaktan dönerken görebildi.
Üçüncü gecenin sabahıydı. Kâmran, âdeti hilafına çok erken uyanmıştı. Ortalık
yeni ağarıyordu. Köşk, daha uykudaydı. Kâmran, odanın panjurlarından birini
ittiği vakit, Feride'yi bahçede gördü. Pencerenin açıldığını o da fark etmişti.
Başını kaldırdı, yeni doğan güneşe karşı elini gözlerine siper ederek:
- Uyandınız mı, Kâmran Bey? Ne kadar tabiatınızı değiştirmişsiniz. Eskiden sizi
uyandırabilmek için panjurlarınıza yazın avuç avuç çakıl taşı, kışın bir yığın
kartopu atmak lâzım gelirdi. Siz de biraz Anadolulu olmuşsunuz. Ben, orada bu
saatte
kalktığım vakit: "Tembel, insan üstüne güneş doğurur mu?" diye beni
ayıplarlardı.
Eski hafif, alaycı Çalıkuşu'nu hatırlatan bu sözleri söyleyen sesinde kalbe
serinlik ve tazelik hisleri veren berrak bir akarsu ahengi yardı. Kâmran, biraz
korkarak sordu:
- Ben de geleyim mi, Feride?
O, hâlâ elleri güneşe karşı gözlerinde, ta eskiden yaptığı gibi gizli gizli
eğlenerek:
- Rutubetin nazik vücudunuzu incitmesinden korkmaz-sanız fena olmaz. Size
Anadolu ikramı yaparım.
Kâmran'ı kocaman bir ceviz ağacı altına götürdü, akşamdan bahçede unutulmuş bir
iskemleye oturttu:
- Şimdi bir parça beni bekleyeceksiniz, Kâmran Bey.
- Hani teklif, tekellüf bırakacaktın?
- Biraz sabır, o kendi kendine gelir. Birdenbire hürmetsizliğe cesaret
edemiyorum. Kâmran güldü:
- Fakat bu, daha büyük hürmetsizlik Feride, seni men ederim. Bana: "Siz",
"Kâmran Bey" derken eğleniyorsun gibi geliyor.
Feride de gülüyordu:
- Doğru, hakkınız var, hakkın var, gayret ederim. Şimdi bana müsaade, sana süt
pişireceğim.
- Feride, rica ederim.
- Nafile, ısrar etme. Bir Anadolu kadınına karşı en iyi kompliman; onun iş
görmesine, hizmet etmesine müsaade etmektir.
Biraz eğlenerek, biraz mahzun devam ediyordu:
- Bizim kendimizi beğendirmek için ev işi görmekten başka hiç cazibemiz yok
ki...
Bahçenin içine, elinde bakraçla, kuru dal parçalarıyla gidiyor geliyor, yeni
uyanan bahçıvanla konuşan sesi işitiliyordu.
Nihayet, elinde dumanları tüten bir süt bardağı ile geldi.
- Süt, istediğim gibi değil. Kâmran, fakat üç gün sonra -Bugün ne? Pazartesi-
Perşembe sabahı için seni bir sabah ziyafetine davet ediyorum. Aynı koyunun
sütünü içeceksin, fakat göreceksin ki bambaşka bir şey, âdeta güzel bir meyve.
Bu benim büyük bir sırrım! Nasıl olacak diye merak etmiyor musun? Aman, ne
hissizlik... Ben, sana şimdiden söyleyeyim. Üç gün koyunu armutla besleyeceğim.
Sen, galiba üşüyeceksin, hava biraz serin. Đster misin Besime Teyzem: "Deli kız,
oğlumu hasta ettin!" diye beni paylasın? Dur, ben rutubete filan alışkınım, sana
atkımı vereyim.
Bir çengelliiğne ile boynuna iliştirdiği kırmızı yün atkıyı çıkardı. Sabah
rutubetinden müteessir oluyor gibi hafifçe titreyen Kâmran'ın omuzlarını,
göğsünü örttü.
Kâmran'ın gözlerinde on sene evvelki bir akşamın hayali uyanıyordu.
Kozyatağı'ndaki köşkün dış kapısı önünde yine böyle omuzlarına kendi küçük
lacivert paltosunu koyan kısa etekli, siyah önlüklü, minimini mektep kızını,
onun mor mürekkeple lekeli küçük parmaklarını gördü; büyük bir adam gibi: "Artık
seni muhafaza etmek benim vazifem!" diyen sesini işiti.
- Kâmran, bunaklar gibi elinden sütünü düşüreceksin, dizlerin yanacak, niçin
öyle daldın?
- Hiç, aklıma bir şey geldi de...
Feride, bu akla gelen şeyin söylenmesine mani olmak ister gibi, acele acele:
- Benim de öyle, seni omzunda atkı ile görünce, Kâmran Hanım dediğim aklıma
geldi.
*
Feride işini bitirdikten sonra Kâmran'ın karşısında alçak bir mutfak iskemlesine
oturmuştu. Kalın, donuk Bursa ipeğinden -dışarı biçimi bol bir elbise, boynunu,
vücudunu geniş,
hafif kıvrımlarla örtüyordu. Dirsekleri dizlerine dayalı, bilekleri çenesinin
altında birleşmiş, yanakları açık avuçlarının içinde, konuşmaya başladı.
Kâmran, onun yüzünü bu kadar temiz bir aydınlık içinde, bu kadar yakından ilk
defa görüyordu: Çehresi biraz zayıflamış, süzülmüştü. Bu süzgünlük, gözlerini
daha büyük gösteriyor, kenarlarını belli belirsiz bir mahmurlukla gölgeliyordu.
Beş sene evvelki Çahkuşu'nun yaldızlı bir ışıkla dolu ela gözlerine ateş yanında
unutulmuş çiçeklerin hummalı yanıklığı düşmüştü. Bu gözler yine eskisi gibi
gülüyor, yine eskisi gibi masum bir cesaretle kaçınmadan bakıyordu. Fakat,
Kâmran'a öyle geldi ki artık eskisi gibi onların derinliğini, nihayetini görmek
mümkün değildir.
Saçlarını dışarlık kızları gibi ortasından ayırarak iki kalın örgü ile yanlarına
bırakmıştı. Bu saçlar o kadar sıkı örülmüştü ki, alnının, şakaklarının derisini
geriyor, kaşlarının dağınık uçlarını biraz yukarıya kaldırıyor, daha şeffaf ve
nazik görünen teninde ince mavimsi damar gölgeleri meydana çıkarıyordu.
Kâmran, onun sözlerinden ziyade sesini dinleyerek bu güzel yüzü seyrederken bir
şeye dikkat etti: Feride'nin rengi, tabii hayatını yaşayan bir genç kadının
mesut rengi değildi. Bu tende koparılmadan solmaya mahkûm güllerle aşksız
ihtiyarlamaları mukadder kızlarda görülen hummalı kızıllığa benzer gizli bir
ateş, mustarip bir şeffaflık vardı.
Sabah güneşi, bu çehrede öyle ince, öyle manalı çizgiler aydınlatıyordu ki, genç
adamı sardıkça sarıyor, ona ağlamak arzuları veriyordu. Istırabın bir genç kız
yüzünü bu kadar gü-zelleştirebileceğini, Kâmran dünyada aklından geçirmemişi.
Feride, dudağının o hiç sönmeyen gülümsemesiyle, eski ahengine görünmez bir
yerinden ince bir yara almış billurların donuk, şikâyetli ihtizazı düşmüş
sesiyle çocukluk hatıralarından bahsediyordu.
Kâmran, cesaret etti, ona daha yeni bir hatıra sordu:
Feride, ağır bir tavırla başını salladı:
- Aklımda kalmadı, Kâmran. On beş yaşına kadar, buraya gelinceye kadar olan
vakaları hatırlıyorum, ötesini bir duman kapladı göremiyorum.
Hatıralarına çöken bu dumandan bahsederken, gözlerini de bir duman buruyor,
başını yana çevirerek uzaklara bakıyordu.
Bu en eski çocukluk hatıralarından sonra birdenbire hayatının son beş senesine
atlamıştı. Hacı Kalfa'nın bir halini, Zeyniler muhtarının bir sözünü, Müdür
Recep Efendi'nin bir tuhaflığını hatırlarken gülen gözlerine, canlanan
hareketlerine bazen hiç şüphesiz bir yorgunluk düşüyor, o vakit, sesindeki
belirsiz, sakat, billur ihtizazı daha derinleşiyor, üzgün bir yürek gibi
titriyordu.
Bir su kenarından bahsederken Kâmran, gözlerini kapadı: "Sakın bu, başını
sevdiğinin dizlerine koyarak gözlerine baka baka tambur çaldırdığın çağlayan
kenarı olmasın," diye kendine sordu.
Çalıkuşu, hayatının en manasız, en ehemmiyetsiz birkaç parçasını söyledikten
sonra birdenbire aklına gelmiş gibi:
- Kâmran, daha sana eniştenin fotoğrafını göstermedim, dedi.
Kâmran'a, ince bir altın kordonla boynuna bağlı bir altın madalyon uzattı:
Genç adam, sarardığını; titrediğini belli etmemeye çalışarak fotoğrafı aldı.
Feride, onunla beraber fotoğrafı görmek için başını uzatıyor, yüzünü yüzüne
yaklaştırıyordu:
- Şu çehreye bak, Kâmran, ne necip, ne güzel bir yüz, değil mi?
Genç adam, belli etmeden gözucuyla Feride'ye bakıyordu.
O, öyle dalgın bir muhabbetle fotoğrafı seyrediyordu ki, farkında olmadı.
Bu dakika, Kâmran'ın hayatında en acı bir ıstırap ve isyan dakikası oldu. Demek
Feride'nin ince, nazlı, masum güzelliği bu beyaz saçlı, kaba yüzlü, iriyarı
ihtiyara gıda olmuştu.
Gözlerinin önünde çılgın bir hayal uyanıyor; Feride'yi, utancından dalga dalga
kızaran yanaklarında yarı kapalı ela gözlerinden dökülmüş yaşlar, masum çocuk
dudaklarında yalvarmaya benzer urpermelerle bu ihtiyarın kollarında hırpalanıyor
görüyordu.
Çalıkuşu, bakmadan bunu hissetmiş gibi hafifçe silkindi, ağır ağır madalyonu
tekrar göğsüne koyarak:
- Bana artık müsaade Kâmran. Zannederim, bugün misafirler var, dedi.
IV
Çalıkuşu, yuvaya döneli on gün olmuştu. Aziz Bey, her akşam tekrar ediyordu:
- Dikkat ediyor musunuz çocuklar? Eve bir başkalık geldi. Çalıkuşu, bu sefer
kırlangıç kuşlarına benzedi. Kanatlarının altında adeta bir bahar getirdi. Yazık
ki bir gün daha geçti, diyordu.
Feride, gülüyor:
- Ziyanı yok, enişte. Birkaç sene sonra yine izin alır, gelirim. Siz üzülmeyin.
Hem de önümüzde bu kadar gün varken... Niçin şimdiden kendimize zehretmeli,
diyordu.
Çalıkuşu, tamamıyla eski Çalıkuşu olmuştu. Geçici bir fırtına ile örselendikten
sonra tekrar güneşe kavuşan taze çiçekler gibi günden güne açılıyordu.
Yeniden, evdeki çocukların elebaşısı olmuştu. Müjgân'ın üç yaşındaki kızıyla
ondan biraz büyük olan Necdet'ten on
yedisini bitiren Nermin'e kadar büyüklü küçüklü bütün çocuklar, ona
bağlanmışlardı; sabahtan akşama kadar eteklerini bırakmıyorlar, köşkü şenliğe,
kahkahaya boğuyorlardı.
Büyükler, bazen yaramazlığın bu derecesinden şikâyet ediyorlardı. Fakat başka
bir cihetten de seviniyorlardı. Onlar, her şeye rağmen iki eski nişanlıydı, ilk
günlerde beş senede kapanan eski yaralarının yeniden açılmasından korkmuşlardı.
Fe-ride'nin taşkın şenliği, onu böyle uzaktan görmekten başka bir şey istemiyor
gibi görünen Kâmran'ın halim, sakin bahtiyarlığı onlara biraz emniyet vermeye
başlamıştı.
Mamafih, ihtiyatı elden bırakmıyorlar, onlarda en eski zamanlardaki: "Büyük
ağabey" ile "Küçük kız kardeş" hislerini yeniden kuvvetlendirmeye
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Çalıkuşu - 31
  • Parts
  • Çalıkuşu - 01
    Total number of words is 2690
    Total number of unique words is 1666
    29.6 of words are in the 2000 most common words
    42.6 of words are in the 5000 most common words
    51.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 02
    Total number of words is 2748
    Total number of unique words is 1698
    31.6 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    54.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 03
    Total number of words is 2794
    Total number of unique words is 1629
    32.2 of words are in the 2000 most common words
    48.0 of words are in the 5000 most common words
    55.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 04
    Total number of words is 2894
    Total number of unique words is 1567
    35.8 of words are in the 2000 most common words
    49.9 of words are in the 5000 most common words
    57.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 05
    Total number of words is 2755
    Total number of unique words is 1566
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    48.1 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 06
    Total number of words is 2715
    Total number of unique words is 1554
    33.3 of words are in the 2000 most common words
    47.0 of words are in the 5000 most common words
    54.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 07
    Total number of words is 2858
    Total number of unique words is 1509
    35.3 of words are in the 2000 most common words
    49.4 of words are in the 5000 most common words
    56.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 08
    Total number of words is 2809
    Total number of unique words is 1533
    36.1 of words are in the 2000 most common words
    49.8 of words are in the 5000 most common words
    57.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 09
    Total number of words is 2835
    Total number of unique words is 1670
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 10
    Total number of words is 2815
    Total number of unique words is 1612
    36.8 of words are in the 2000 most common words
    52.4 of words are in the 5000 most common words
    59.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 11
    Total number of words is 2850
    Total number of unique words is 1677
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    47.8 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 12
    Total number of words is 2881
    Total number of unique words is 1774
    32.0 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 13
    Total number of words is 2779
    Total number of unique words is 1673
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    48.1 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 14
    Total number of words is 2800
    Total number of unique words is 1643
    33.7 of words are in the 2000 most common words
    47.8 of words are in the 5000 most common words
    56.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 15
    Total number of words is 2818
    Total number of unique words is 1600
    34.1 of words are in the 2000 most common words
    49.9 of words are in the 5000 most common words
    57.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 16
    Total number of words is 2830
    Total number of unique words is 1630
    34.9 of words are in the 2000 most common words
    51.0 of words are in the 5000 most common words
    58.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 17
    Total number of words is 2771
    Total number of unique words is 1607
    35.7 of words are in the 2000 most common words
    51.3 of words are in the 5000 most common words
    59.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 18
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1597
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    48.4 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 19
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1684
    34.9 of words are in the 2000 most common words
    48.8 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 20
    Total number of words is 2785
    Total number of unique words is 1605
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    46.8 of words are in the 5000 most common words
    54.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 21
    Total number of words is 2817
    Total number of unique words is 1639
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    49.6 of words are in the 5000 most common words
    57.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 22
    Total number of words is 2743
    Total number of unique words is 1584
    32.7 of words are in the 2000 most common words
    48.2 of words are in the 5000 most common words
    55.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 23
    Total number of words is 2851
    Total number of unique words is 1591
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    48.9 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 24
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1616
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    55.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 25
    Total number of words is 2762
    Total number of unique words is 1576
    34.8 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    56.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 26
    Total number of words is 2829
    Total number of unique words is 1521
    38.0 of words are in the 2000 most common words
    52.4 of words are in the 5000 most common words
    60.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 27
    Total number of words is 2788
    Total number of unique words is 1572
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    50.2 of words are in the 5000 most common words
    57.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 28
    Total number of words is 2820
    Total number of unique words is 1611
    35.0 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    57.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 29
    Total number of words is 2859
    Total number of unique words is 1575
    33.9 of words are in the 2000 most common words
    48.5 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 30
    Total number of words is 2717
    Total number of unique words is 1462
    37.3 of words are in the 2000 most common words
    51.6 of words are in the 5000 most common words
    59.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 31
    Total number of words is 2707
    Total number of unique words is 1405
    37.5 of words are in the 2000 most common words
    52.7 of words are in the 5000 most common words
    60.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 32
    Total number of words is 2851
    Total number of unique words is 1636
    34.2 of words are in the 2000 most common words
    49.3 of words are in the 5000 most common words
    56.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 33
    Total number of words is 1234
    Total number of unique words is 750
    37.0 of words are in the 2000 most common words
    51.9 of words are in the 5000 most common words
    59.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.