Çalıkuşu - 06

Total number of words is 2715
Total number of unique words is 1554
33.3 of words are in the 2000 most common words
47.0 of words are in the 5000 most common words
54.3 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
- Peki... Peki... Ne istersen, dedi ve hâlâ hafif hafif başını sarsmakta devam
etmeme rağmen tekrar uyudu.
Kâmran'ın gelmesi hakikaten keyfimi kaçırdı. Ona karşı duyduğum hiddete,
korkuya, iğrenmeye benzer karmakarışık his günden güne artıyordu. Karşı karşıya
geldiğiniz zaman hiç sebep yokken kabalık ediyor ve kaçıyorum.
Bereket versin Aziz Eniştem, misafirine fena halde kancayı takmıştı. Onunla
görüştürmek için eve çeşit çeşit insanlar çağırıyor ve hemen her gün uzun bir
araba gezintisine yahut yerlilerden birinin bağ ve bahçesine davete götürüyordu.
Bir sabah yine böyle bir davete gitmeye hazırlanırken kuzenimle merdiven başında
karşılaştım. Yolumu kesti, işitilmedi-ğinden emin olmak ister gibi bir tavırla
etrafına baktıktan sonra:
- ikramın fazlalığından öleceğim, Feride, dedi. Ben, onunla merdiven parmaklığı
arasındaki aralıktan ona sürünmeden geçip geçemeyeceğimi hesap ederek:
- Fena mı? dedim. Sizi her gün gezdiriyorlar. Kâmran, komik bir yeisle
gülümsedi, gözlerini tavana kaldırdı:
- "Misafir misafiri çekemez" ama, misafirin misafire ev sahibini çekiştirmesi
eski usullerdendir, dedi. Bari ben de öyle yapayım...
Kuzenim nedense benim ilk gece söylediğim "misafir misafiri çekemez" sözüne
içerlemişti. Đkide birde bana bunun için taş atıyordu.
- iyi ama, dedim. Ortada şikâyet edilecek bir şey yok. Her gün yeni yerler,
insanlar tanıyorsun. O, tekrar dudak büktü:
- Tanıdığım insanlar hiç öyle zevk verici insanlar değil. Artık kendimi
tutamadım:
- Sizi eğlendirecek insanı nereden bulup getirsinler, zavallılar? dedim.
Kâmran, kendisini eğlendirecek insandan kimi kastettiğimi anlamıştı. Heyecanla
elerini uzattı:
- Feride, dedi.
Fakat uzanan elleri boşta kaldı. Ben, onun vücuduyla merdiven parmaklığı
arasındaki delikten fırlayıp kaçmıştım. Basamakları ikişer ikişer atlayıp şarkı
söyleyerek bahçeye doğru koşuyordum.
Nihayet bir gün Müjgân bana edeceğini etti...
Bir sabah, onunla deniz kenarındaki bayırda dolaşıyorduk.
Gece yağmur yağdığı için havada tatlı bir sonbahar serinliği vardı. Dumana, sise
benzeyen şekilsiz bir bulut, güneşi saklıyor, denizin durgun yüzünde nereden
geldiği belli olmayan uçuk bir aydınlık titriyordu.
O gün nasılsa serbest kalan Kâmran'ın caddeden geçtiğini gördüm.
iri bir ağaç kökünde oturan Müjgân'ın yüzü deniz tarafına dönük olduğu için o,
bunun farkında olmamıştı. Ben de görmezlikten gelerek bir yarım çevirme
hareketiyle vücudumu aynı istikamete çevirmiştim. Fakat hiçbir şey görmediğim,
işitmediğim halde onun bize doğru geldiğini seziyor, ensemde hafif bir ürperti
hissediyordum. Müjgân:
- Ne o, sen birdenbire sustun, dedi ve başını çevirince on, on beş adım ileride
Kâmran'ı gördü.
Ayaküstü birkaç dakikalık bir sabah sohbetinden kaçınmaya artık imkân
kalmamıştı.
Kâmran, Müjgân'a takılmakla söze başladı:
- Bugün de şemsiyenizi unutmamışsınız, dedi. O, gülerek cevap verdi:
- Evet ama, bugün de yağmur tehlikesi var...
Kuzenim, kendi durgun ve kararsız mizacına benzeyen bugünkü havadan pek
hoşlandığını anlatıyordu. Müjgân, buna itiraz etti. Elindeki şemsiyeyi açıp
kapamakla eğlenerek:
- Güzel ama, insana hüzün veriyor, dedi. Bu mevsimden sonra günler ekseriya
bugüne benzer. Sonra kış. Bilmezsiniz buranın kışı ne kadar sıkıcıdır:.. Babam
aksi gibi öyle bir alıştı ki, başka bir yere kaydıracaklar diye ödü kopuyor.
Kâmran, şaka etti:
- O kadar aleyhinde bulunmayın. Kim bilir, belki zengin bir yerli ile
evlenirsiniz.
Müjgân, işi ciddiye alarak başını salladı:
- Allah esirgesin, dedi.
Bu esnada yanımızdan -çıplak ayakla bir balıkçı geçiyordu. Bir gün kendimi
Marika diye tanıttığım ihtiyar balıkçı. Başı yine bir kırmızı mendille sanlı.
Bana aşinalık etti:
- Çoktan görünmüyorsun, Marika, dedi.
- Bir gün sizinle balığa çıkmaya hazırlanıyorum, dedim.
Konuşa konuşa bayırın kenarına doğru yürümeye başladık.
Biraz sonra tekrar yanlarına döndüğüm zaman, Müjgân, kuzenime bu Marika
hikâyesini anlatıyordu. Sözünü bitirdikten sonra bileğimden tuttu:
- Beni değil ama, galiba Feride'yi büsbütün Tekirdağ'da bırakacağız, dedi.
Kısmeti çıktı. Isa kaptan diye bir balıkçının oğluna istiyorlar. Balıkçı deyip
de geçmeyin. Son derece zengin bir insan.
Kâmran gülüyor:
- Milyoner de olsa o kadar demokrat olamayız, değil mi, Feride? diyordu. Ben,
kuzen sıfatıyla buna katiyen razı olmam.
Akıllı uslu Müjgân'ı bugün hangi hain şeytan dürtüyordu. Kâmran'm bu sözüne
karşı ne dese beğenirsiniz?
- Hepsi o kadar değil, Feride'nin daha yüksek kısmetleri de var. Mesela ateş
gibi bir süvari zabiti her akşamüstü atıyla evimizin karşısına geliyor, kendini
Feride'ye beğendirmek için tehlikeli hünerler yapıyor.
Kâmran, bu sefer kahkaha ile gülüyor. Fakat bu kahkahanın içinde deminki gülüşe
benzemeyen, tuhaf bir şey, bir kırıklık vardır.
- Buna diyeceğim yok. Cevap vermek kendi hakkı, diyordu.
Müjgân'a gizli bir "Sana gösteririm" işareti yaparak:
- Sen çok oluyorsun artık, dedim. Bilirsin ki, böyle lakırdılardan hoşlanmam.
O, ihtiyaten, Kâmran'm arkasına geçerek bana göz kırptı:
- Yalnızken böyle konuşmuyorsun ama, dedi.
- Yalancı, iftiracı...
Bu sefer, Kâmran, işi parmağına dolamıştı: j- Bunu bana da söyleyebilirsin,
Müjgân, diyordu. Ben yabancı değilim ki...
Hiddetle ayağımı yere vurdum:
- Anlaşıldı. Sizinle kavga etmeden konuşulmayacak. Allahaısmarladık, dedim ve
hiddetle denize doğru yürümeye başladım.
*
Yürümeye başladım, fakat bir his bana bu uzaklaşmanın, başlamış lakırdıyı
bırakmayacağını haber veriyordu. Bayırın kenarına gittikten sonra hiddetle
denize taş atmaya başladım. Ara sıra yere eğilir gibi yaparak arkaya bakıyordum.
Gördüğüm şeyler, hiç emniyet verecek gibi değildi. Müjgân, beni mahvetmek
üzereydi ve bunun önüne geçmek için benim elimde çare yoktu.
Evvela gülerek konuşuyorlardı. Sonra ikisi de ciddileşti-ler. Müjgân,
söyleyeceği şeyleri bulmakta güçlük çekiyor gibi şemsiyesiyle toprağa çizgiler
çiziyor, kuzenim bir heykel gibi dimdik duruyodu. Nihayet ikisinin de dönüp bana
baktıklarını ve fenası, yanıma doğru yürümeye başladıklarını gördüm.
işin anlaşılmayacak bir yeri kalmamıştı. Kendimi bayırın en dik yerinden olanca
hızımla aşağıdaki kumsala kapıp koyuverdim. O gün, o inişte nasıl olup da
yuvarlanmadığıma, hem de bir yerimden değil de birkaç yerimden kırılıp
dökülmediği-me hâlâ şaşarım.
Mamafih, bu tehlikeli deligözlülük de beni kurtarmıştı. Başımı çevirince onların
bayırın başka tarafından yavaş yavaş inmekte olduklarını görmeyeyim mi?
Koşmaya başlayacak olsam, bu nazlı insanların -ata da binseler beni
yakalayamayacakları muhakkak. Ancak şu var ki, benim kaçışım manalı olacak, her
şeyi anladığımı, yahut hiç değilse bir şeyden şüphelendiğimi gösterecek.
Onun için, hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi, ara sıra denize taşlarımı atmakta
devam ederek, hızlı hızlı yürüdüm, ilerideki burnu dönersem selamete çıkmış
olacaktım. Fakat
aksiliğe bakın ki, bu sabah deniz çekilmiş, kayanın ucunda kupkuru bir geçit
açılmıştı.
Planım hazırdı. Kumsalda biraz daha yürüdükten sonra, oradaki bir keçi yolundan
tekrar bayıra tırmanmaya başlayacaktım. Burası, keçilerin bile zor çıkacakları
bir yol olduğu için onlar beni kovalamaktan vazgeçecekler, izimi kaybetmiş
olacaklardı.
Yalnız, buranın öte tarafında, birdenbire karşıma çıkan bir komedi yahut facia,
birkaç dakika bana her şeyi unutturdu. Biraz evvel yanımızdan geçen ihtiyar
balıkçı, elinde bir kürekle kara bir sokak köpeğini kovalıyordu. Hayvan, bağıra
bağıra oradan oraya kaçıyor, ihtiyar, ara sıra yetiştikçe küreği biçarenin,
ötesine berisine yapıştırıyordu.
Evvela köpeğin kuduz olması ihtimali aklıma geldi ve du-raladım. Fakat şimdilik
balıkçı, ondan daha kudurmuş görünüyor, kendini kaybetmiş bir halde, çarpınıp
çırpınıyor ve bağırıyordu.
Birdenbire yanına yaklaşmaya cesaret edemeyerek bağırdım:
- Ne var, ne istiyorsun zavallı hayvandan? ihtiyar, iyiden iyiye solumuştu. Bir
an, dayağa fasıla vererek küreğine dayandı. Ağlar gibi bir sesle:
- Ne olacak, ateşte kaynayan katranı devirdi meret, dedi. Lâkin, bunu onun
yanına bırakmayacağım.
Hiddetin sebebi anlaşılmıştı. Köpek, balıkçının kumsalda bir çalı ateşi üzerinde
kaynamakta olan bir teneke katranını devirmişti. Büyük suç! Fakat, herhalde
hayvancığın sandal küreğiyle öldürülmesini icap ettirecek derecede büyük suç
değildi.
Köpek bir kaya kovuğunun içine, aklınca emin bir yere saklanmıştı. Biraz sonra
kürekli düşmanının, ikinci bir hücumuna uğradığı zaman ne yapacağını, kendi
ayağıyla girdiği bu kapandan nasıl kurtulacağını düşünmeden, kesik kesik uluyordu.
Kumsal boyunca dümdüz koşup gitseydi, yahut benim tasarladığım yoldan bayıra
tırmansaydı mutlaka kurtulacaktı.
Vaktim olsa, bu zavallı köpeği kurtarmak için bir şey yapardım. Fakat ne çare
ki, benim derdim de kendi başımdan aş-rkındı. Ben de onun gibi kovalanıyordum.
Müjgân'la kuzenimin, burnu dönmeleri tekrar aklımı başımdan aldı ve arkama
dönmeden yine hızlı adımlarla biraz yürüdükten sonra, bayıra tırmanmaya
başladım.
Mamafih, evvelce de düşündüğüm gibi, büsbütün kaçmaya da içim razı olmuyordu,
ikide birde duruyor, belli etmeden yavaşça arkama, daha doğrusu aşağıya
bakıyordum.
Facia, Müjgân'la Kâmran'ı da alakadar etmiş görünüyordu. Devrilmîş katran
tenekesinin başında heyecanla konuşuyorlardı.
Nihayet, kuzenimin cebinden çantasını çıkardığını, balıkçıya paralar verdiğini
gödüm. Daha garibi, sevinçle küreğini yere atan balıkçı, bana dönüyor, elleriyle
işaretler yapıyordu.
Müjgân'ın yaptığını hatırladıkça, aklım çileden çıkıyor, bütün vücudumu ateş
basıyordu. Ara sıra tırnaklarımla avuçlarımı kopararak: "Rezil oldum, alacağın
olsun, Müjgân!" diyordum.
O hızla zannederim ki, istanbul'a kadar giderdim. Fakat kapının önünde Aziz
Eniştem karşıma çıktı:
- Kız, ne o çehre? Pancar gibi kızarmışsın! Biri mi kovaladı, diye yolumu kesti.
Sinirli bir gülme ile "Ne münasebet!" dedim ve çocuk sesleri gelmekte olan
arkaya bahçeye koştum.
Arka bahçede, büyük bir gürgen ağacına asılı, bir kolan salıncağı vardı. Bazı
günler komşu çocuklarını toplayarak, burasını bayram meydanlarına çevirirdim.
Bugün, küçük arkadaşlarım, benim davetimi beklemeden irili ufaklı bir sürü
halinde gelmişler, salıncağın etrafını sarmışlardı.
Ne güzel tesadüf! Eve gelirken odama kaçarak kapıyı kilitlemeyi
düşünmüştüm. Fakat onlar, muhakkak arkamdan gelecekler, zorla kapıyı
açtırmak isteyerek, sofada rezalet çıkaracaklardı. Halbuki şimdi, çocukların
arasına karışır, işi deliliğe vurarak onların yanıma sokulmalarına mani
olabilirdim Arkadaşlarım arasında salıncağa önce binmek yüzünden kavga çık-"
mıştı. Ben, hemen aralarına atıldım, kollarımla onları iki tarafa dağıtarak:
- Hepiniz kenara sıralanın, bakayım... dedim. Ben, sizi birer birer kendim
sallayacağım.
Salıncağa atladım, küçüklerden birini de karşıma alarak, yavaş yavaş sallamaya
başladım.
Çok geçmeden onlar sökün ettiler ve çocukların arkasında durdular.
Müjgân, hızlı hızlı soluyor, ara sıra eliyle göğsünü bastırı-yodu. Kuzenim, onu
fazlaca koşturmuş olacaktı.
içimden: "Daha beter ol!" dedim ve salıncağı hızlandırdım.
Kenarda nöbet bekleyen çocuklar titizlenmeye, "Çok oldu ama, bizi de, bizi de!"
diye bağrışmaya başlıyorlardı. Fakat ben, kulak asmıyor, basımdaki gürgenin sık
yapraklarını hışırdatarak, gittikçe artan bir hızla havalanıyordum.
Bu hal, çocukları büsbütün hırslandırmıştı. Sabırsızlıklarından, çizdiğim sınırı
aşarak, kendilerini salınacağın önüne atıyorlar, Müjgân'la Kâmran, onları
kollarından çekerek yüzlerini, gözlerini çarpıp dağıtmalarına mani oluyorlardı.
Daha fenası, benimle beraber sallanan küçük de kesilmişti. Dizlerimin arasında
çığlık çığlığa haykıran bu yumurcağın ipleri bırakmasından, yere düşüp
ölmesinden korkmaya başlamıştım.
Çaresiz salıncağı durdurdum ve çocuğa çıkışmaya başladım. Bir parça hızlı
sallanmaktan korkacak çocuğun, kolan salıncağında ne işi vardı? Bunlar evde
küçük kardeşlerinin beşiğinde sallansalar daha iyi olurdu. Daha buna benzer
birtakım sözler. Yani açıkçası, Kâmran'ın bana lakırdı söylemesine
fırsat vermemek için şirret bir yaygara. Bereket versin öteki çocuklar da ayrı
perdeden, ayrı tempodan başka yaygaralar koparıyorlar, bahçeyi cehenneme
çeviriyorlardı.
- Beni de, Feride Abla. Beni de. Beni de.
- Hayır, hiçbirinizi almayacağım, korkuyorsunuz.
- Korkmayız Feride Abla, korkmayız, korkmayız, korkmayız.
Bu esnada evin penceresinden teyzemin sesi işitildi:
- Feride, onların da biraz gönlünü ediver, canım.
- Teyze, böyle söylüyorsunuz ama, düşerlerse, bir yerleri kırıhrsa sonra beni
haşlarsınız.
- A kızım, çocukları düşürtmek şart değil ya. Yavaş sal-layıver.
- Teyze, bilmez gibi söylemeyin, rica ederim. Kırk yıllık Çalıkuşu'nu daha
tanımadınız mı? Bana güven olur mu? Uslu uslu başlarım. Sonra salıncak gidip
geldikçe şeytan yavaş yavaş dürteler: "Haydi, haydi. Biraz daha!" diye. "Etme,
eyleme, yanımda çocuklar var!" diye cevap veririm. Fakat o: "Haydi Feride, haydi
Feride!" diye tekrar eder. Bu kadar teşvike bir zavallı Çalıkuşu nasıl dayanır,
insaf etsenize!
Gevezeliğim tükeniyor, fakat arkam dönük olduğu halde, kuzenimi omuz başımda
hissediyordum. Sesim kesilir kesilmez onun başlayacağına hiç şüphem yok. Ne
yapmalı? Onunla yüz yüze gelmeden nasıl kaçmalı?
Eteklerime bir çocuğun sarıldığını görüyorum, koltuklarının altından tutarak
havaya kaldırıyorum. Bu, misafirlerimin en miniminisi, yedi, sekiz yaşında bir
bebekti. Yüzünü yüzüme yaklaştırarak:
- Hatırın kalmasın ama, seninle hiç olmaz diyorum. Bu tombul yanacıkları
kanatırsak ne olur?
Çocuğun arkasını bir gölge kaplıyor. Bu, Kâmran'dır. Bu başı başımdan ayırır
ayırmaz onunla yüz yüze, göz göze geleceğime hiç şüphe yok. Artık kurtuluş
çaresi kalmadı. Ondan
kaçınmak, korkmak dünyada kibrime yediremeyeceğim şey, onun için küçüğü
kollarımdan indiriyorum ve dimdik Kâm-ran'ın gözlerine bakıyorum:
- Haydi küçük, Kâmran ağabeye yanaş, o, hanım gibi nazlı, nazik bir çocuktur.
Ninnisi eksik bir sütnine gibi seni sarsmadan, yormadan uslu uslu sallar.
Yalnız, fazla kıpırdama. Çünkü nazik kollan seni zapt edemez, tkiniz de
düşersiniz.
Niyetim, gözlerim gözlerine dikili, ona baş eğdirip neticeye kadar bu küstah ve
zalim alaya devam etmek. Fakat o, gözlerini kaçırmıyor, mendilimle tozlu
avuçlarımı silmeye başlıyorum.
Kâmran:
- Eğleniyorsun öyle mi yaramaz? dedi. Şimdi görürüz, beraber sallanacağız.
Çevik bir hareketle ceketini çıkardı. Müjgân'ın kollarına fırlattı.
Teyzem pencereden:
- Aman, Kâmran, çocukluk etme. O canavarla başa çıkamazsın, bir yerini kırar,
diye bağırıyordu.
Çocuklar, eğlenceli bir şey seyredeceklerini anlayarak geri çekildiler. Biz
salıncağın yanında yalnız kaldık.
Kuzenim gülerek:
- Ne bekliyorsun, Feride? dedi. Korkuyor musun? Bu sefer yüzüne bakmaya cesaret
edemeyerek:
- Ne münasebet, dedim ve salıncağa atladım.
Đpler gıcırdadı, salıncak yavaş yavaş hareket etti.
Ben, ihtiyatlı davranıyor, çok zorlu olacağını hissettiğim bu sallanmada
kuvvetimi muhafaza etmek için dizlerimi hafif çe bükmekle iktifa ediyordum.
Gitgide süratimiz artmaya, gürgen, gittikçe çoğalan yaprak hışırtılarıyla
sarsılmaya başladı.
ikimiz de dişlerimizi sıkıyor, bir kelime bize biraz kuvvet zayi ettirecekmiş
gibi susuyorduk.
Hareketin sarhoşluğu yavaş yavaş beni sarıyor kendimden geçiyordum. Alaycı bir
sesle:
- Pişman olmaya başladınız mı acaba? diye sordum. O da, gülerek.
- Kimin pişman olacağını görürüz, dedi.
Dağınık saçlarının arkasından, pırıl pırıl yanan yeşil gözleri bende garip bir
kin; bir zulüm meyli uyandırıyordu. Kuvvetle dizlerimi bükerek salıncağa çılgın
bir sürat verdim. Şimdi, her gidiş ve gelişte başımız yaprakların içine dalıp
çıkıyor, saçlarımız birbirine karışıyordu. Bir aralık, bir rüya içinde gibi
teyzemin "Yeter, yeter!" diye bağıran sesini işittim.
Bunu Kâmran da tekrar etti: .
- Yeter mi, Feride? dedi.
- Onu size sormalı, diye vecap verdim.
- Benim için hayır, dedi. Müjgân'dan öğrendiğim güzel şeyden sonra, yorulmama
imkân yok...
Dizlerim birden bire gevşedi, iplerin elimden kurtulmasından korktum.
Kâmran, devam etti:
- Bunu ümit ediyordum. Ben, buraya senin için geldim Feride...
- inelim artık, düşeceğim, diye yalvardım. O, düşkünlüğümü anlamadı:
- Hayır, Feride, dedi. Benimle evlenmeye razı olduğunu ağzından işitmeden seni
bırakmam, beraber düşüp ölünceye kadar.
Dudakları saçlarımın arasından alnıma, gözlerime dokunuyordu. Dizlerim büküldü;
birbirine kenetlenmiş ellerim açılmamakla beraber kollarım iplerin etrafına
kaydı. Kâmran, beni bu esnada kavramamış olsaydı, muhakkak düşecektim. Fakat
onun kuvveti beni muhafaza etmeye kâfi değildi. Muvazenesi bozulan salıncağın
birdenbire dönen ipleri arasında yere yuvarlandık.
Hafif bir sersemlikten sonra gözlerimi açtığım zaman kendimi teyzemin kucağında
buldum.
Islak bir mendille şakaklarımı siliyor:
- Bir yerin acıyor mu, kızım? diyordu.
- Hayır teyze, dedim.
- Öyleyse niçin ağlıyorsun? Gözlerindeki yaşlar ne?
- Ben mi ağlıyorum, teyze? Başımı teyzemin göğsüne soktum:
- Düşmeden evvel ağlamış olacağım, teyze dedim.
Üç gün sonra, Ayşe Teyzem'Ie Müjgân da bize katılmış olarak sürü sepet
istanbul'a dönüyorduk. Havadisi oğlunun bir mektubuyla öğrenen Besime Teyzem ile
Necmiye bizi, Galata rıhtımında karşılamaya koşmuşlardı.
Nişanlılığımın ilk haftaları herkesten kaçmakla geçti. Bunların başında Kâmran
geliyordu. O, benimle yalnız kalmak, beraber gezinmek ve konuşmak istiyordu.
Zannederim, bu, her nişanlı gibi onun da hakkıydı. Fakat ne çare ki, ben
dünyadaki nişanlıların en acemi ve vahşisiydim. Kâmran'ın bana doğru geldiğini
gördüğüm zaman ürkmüş bir at gibi patır patır kaçıyordum, arkamdan sapan taşı
yetişemiyordu.
Müjgân vasıtasıyla ona bir ültimatom vermiştim. Karşı karşıya geldiğimiz zaman
benimle nişanlı gibi konuşmayacaktı. Sözünü tutmazsa her şeyi bozacağımı
yeminlerle söylüyordum. Müjgân, Tekirdağ'da olduğu gibi burada da ara sıra beni
yatağımda sıkıştırıyor:
- Niçin bu deliliği yapıyorsun, Feride? diyordu. Biliyorum ki, onu ölesiye
seviyorsun. Bunlar, sizin en güzel zamanlarınız-dır. Kim bilir, onun sana
söyleyecek ne güzel şeyleri vardır...
Müjgân, bazen bu kadarla kalmıyor, incecik elleriyle saçlarımı okşayarak onun
ağzından konuşuyordu.
Yatağımda büzülerek:
- istemiyorum... Korkuyorum, utanıyorum, tuhaf bir şey işte... Anlatamayacağım
ki, diye sızıldanıyor, daha üstüme varırsa ağlıyordum.
Sonra, beni bırakıp yatmaya gittiği zaman Kâmran'ın söylediği şeyleri kendi
kendime tekrar ediyor, bu kelimelerin ahengi içinde uykuya dalıyordum.
Teyzem, bana özene bezene bir nişan yüzüğü yaptırmıştı. Benim yaralı parmaklanma
yakışmayacak kadar göz alıcı, zengin taşı vardı...
Bunu teyzem, bir istanbul dönüşünde, beni bir pencere kenarına çekerek bir
sürpriz gibi gösterdiği., karşıki ağaçların içinde kaybolmak üzere olan güneşe
tutup parıldattığı zaman, gözlerimi kapayarak geri çekildim, ellerimi arkama
sakladım, kızardığımı göstermemek için yüzümü perdenin karanlığına siper ettim.
Teyzem, beni anlamadı, sevinçle boynuna sarılmayışıma hayret eder gibi:
- Beğenmedin mi yoksa, Feride? dedi. Soğuk bir sesle:
- Çok güzel teyze, mersi, dedim.
Bu hareketime, canının sıkıldığı anlaşılıyordu. Mamafih, bu, uzun sürmedi.
Tekrar gülümsemeye başlayarak:
- Elini uzat da bir tecrübe edelim, dedi. Eski bir yüzüğünü ölçü verdim,
inşallah dar falan değildir.
Teyzem kolumu zorla çekecekmiş gibi, arkama sakladığım parmaklarımı birbirine
kilitliyordum:
- Şimdi imkânı yok, teyze dedim. Daha sonra...
- Çocukluk etme, Feride.
inatla başımı önüme eğdim, ayaklarımın ucuna bakmaya başladım.
- Birkaç gün sonra akrabalarımıza bir küçük davet vereceğiz. Nişan takacağız.
Yüreğim hızlı hızlı çarpıyordu:
- Đstemem, dedim. Buna mutlaka lüzum görüyorsanız ben mektebe gittikten sonra
yapın.
Güzel bir azarı hak etmiştim. Fakat, teyzem, yine büyüklüğün kendinde kalmasını
istedi. Gülümserken dudaklarını kısarak hafif bir alay geçti:
- Nasıl, nişan toplantısında senin yerine bir vekil mi koyacağız? Nikâhta
öyledir ama kızım, nişanda henüz böyle bir âdet çıkmamıştır.
Verilecek cevap olmadığı için önüme bakmakta devam
ediyordum.
Teyzem, alacağım dersin şiddetini gidermek için bir eliyle belimden tuttu; ötek
eliyle çenemi, saçlarımı, alnımı okşayarak:
- Feride, zannederim ki, artık çocukluğu bırakmak zamanı gelmiştir, dedi. Şimdi
senin yalnız teyzen değilim, annenim de... Buna pelc mumnun olduğumu söylemeye
lüzum yok değil mi? Sen, Kâmran için, huyunu bilmediğim herhangi bir yabancı
kızdan çok daha iyisin. Yalnız... Yalnız biraz fazla havaisin. Çocuklukta bu,
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Çalıkuşu - 07
  • Parts
  • Çalıkuşu - 01
    Total number of words is 2690
    Total number of unique words is 1666
    29.6 of words are in the 2000 most common words
    42.6 of words are in the 5000 most common words
    51.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 02
    Total number of words is 2748
    Total number of unique words is 1698
    31.6 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    54.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 03
    Total number of words is 2794
    Total number of unique words is 1629
    32.2 of words are in the 2000 most common words
    48.0 of words are in the 5000 most common words
    55.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 04
    Total number of words is 2894
    Total number of unique words is 1567
    35.8 of words are in the 2000 most common words
    49.9 of words are in the 5000 most common words
    57.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 05
    Total number of words is 2755
    Total number of unique words is 1566
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    48.1 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 06
    Total number of words is 2715
    Total number of unique words is 1554
    33.3 of words are in the 2000 most common words
    47.0 of words are in the 5000 most common words
    54.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 07
    Total number of words is 2858
    Total number of unique words is 1509
    35.3 of words are in the 2000 most common words
    49.4 of words are in the 5000 most common words
    56.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 08
    Total number of words is 2809
    Total number of unique words is 1533
    36.1 of words are in the 2000 most common words
    49.8 of words are in the 5000 most common words
    57.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 09
    Total number of words is 2835
    Total number of unique words is 1670
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 10
    Total number of words is 2815
    Total number of unique words is 1612
    36.8 of words are in the 2000 most common words
    52.4 of words are in the 5000 most common words
    59.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 11
    Total number of words is 2850
    Total number of unique words is 1677
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    47.8 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 12
    Total number of words is 2881
    Total number of unique words is 1774
    32.0 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 13
    Total number of words is 2779
    Total number of unique words is 1673
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    48.1 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 14
    Total number of words is 2800
    Total number of unique words is 1643
    33.7 of words are in the 2000 most common words
    47.8 of words are in the 5000 most common words
    56.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 15
    Total number of words is 2818
    Total number of unique words is 1600
    34.1 of words are in the 2000 most common words
    49.9 of words are in the 5000 most common words
    57.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 16
    Total number of words is 2830
    Total number of unique words is 1630
    34.9 of words are in the 2000 most common words
    51.0 of words are in the 5000 most common words
    58.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 17
    Total number of words is 2771
    Total number of unique words is 1607
    35.7 of words are in the 2000 most common words
    51.3 of words are in the 5000 most common words
    59.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 18
    Total number of words is 2832
    Total number of unique words is 1597
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    48.4 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 19
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1684
    34.9 of words are in the 2000 most common words
    48.8 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 20
    Total number of words is 2785
    Total number of unique words is 1605
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    46.8 of words are in the 5000 most common words
    54.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 21
    Total number of words is 2817
    Total number of unique words is 1639
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    49.6 of words are in the 5000 most common words
    57.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 22
    Total number of words is 2743
    Total number of unique words is 1584
    32.7 of words are in the 2000 most common words
    48.2 of words are in the 5000 most common words
    55.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 23
    Total number of words is 2851
    Total number of unique words is 1591
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    48.9 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 24
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1616
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    55.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 25
    Total number of words is 2762
    Total number of unique words is 1576
    34.8 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    56.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 26
    Total number of words is 2829
    Total number of unique words is 1521
    38.0 of words are in the 2000 most common words
    52.4 of words are in the 5000 most common words
    60.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 27
    Total number of words is 2788
    Total number of unique words is 1572
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    50.2 of words are in the 5000 most common words
    57.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 28
    Total number of words is 2820
    Total number of unique words is 1611
    35.0 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    57.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 29
    Total number of words is 2859
    Total number of unique words is 1575
    33.9 of words are in the 2000 most common words
    48.5 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 30
    Total number of words is 2717
    Total number of unique words is 1462
    37.3 of words are in the 2000 most common words
    51.6 of words are in the 5000 most common words
    59.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 31
    Total number of words is 2707
    Total number of unique words is 1405
    37.5 of words are in the 2000 most common words
    52.7 of words are in the 5000 most common words
    60.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 32
    Total number of words is 2851
    Total number of unique words is 1636
    34.2 of words are in the 2000 most common words
    49.3 of words are in the 5000 most common words
    56.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Çalıkuşu - 33
    Total number of words is 1234
    Total number of unique words is 750
    37.0 of words are in the 2000 most common words
    51.9 of words are in the 5000 most common words
    59.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.