İnce Memed - 1 - 01

Общее количество слов 3328
Общее количество уникальных слов составляет 1697
36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
Yaşar Kemal

İnce Memed

Duvarın dibinde resmim aldılar
Ak kağıt üstünde tanıyın beni

Giriş

3

i

Toros dağlarının etekleri ta Akdenizden başlar. Kıyıları döven ak
köpüklerden sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdenizin
üstünde daima, top top ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz, cilalanmış gibi
düz killi topraklardır. Killi toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlerce içe kadar
deniz kokar, tuz kokar. Tuz keskindir. Düz, killi, sürülmüş topraklardan
sonra Çukurovanın bükleri başlar. Örülmüşçesine sık çalılar, kamışlar,
böğürtlenler, yaban asmaları, sazlarla kaplı, koyu yeşil, ucu bucağı
belirsiz alanlardır bunlar. Karanlık bir ormandan daha yabani, daha
karanlık!
Biraz daha içeri, bir taraftan Anavarzaya, bir taraftan Osmaniyeyi
geçip İslahiyeye gidilecek olursa geniş bataklıklara varılır. Bataklıklar yaz
aylarında fıkır fıkır kaynar. Kirli, pistir. Kokudan yanına yaklaşılmaz.
Çürümüş saz, çürümüş ot, ağaç, kamış, çürümüş toprak kokar. Kışınsa
duru, pırıl pırıl, taşkın bir sudur. Yazın otlardan, sazlardan suyun yüzü
gözükmez. Kışınsa çarşaf gibi açılır. Bataklıklar geçildikten sonra, tekrar
sürülmüş tarlalara gelinir. Toprak yağlı, ışıl ışıldır. Bire kırk, bire elli
vermeye hazırlanmıştır. Sıcacık, yumuşaktır.
Üstleri ağır kokulu mersin ağaçlarıyla kaplı tepeler geçildikten
sonradır ki, kayalar birdenbire başlar. İnsan birden ürker. Kayalarla
birlikte çam ağaçları da başlar. Çamların birer billur pırıltısındaki sakızları
buralarda toprağa sızar. İlk çamlar geçildikten sonra, gene düzlüklere
varılır. Bu düzlükler boz topraktır. Verimsiz, kıraç... Buralardan Torosun
karlı dorukları yanındaymış, elini uzatsan tutacakmışsın gibi gözükür.
Dikenlidüzü bu düzlüklerden biridir. Dikenlidüzüne beş kadar köy
yerleşmiştir. Bu beş köyün beşinin de insanları topraksızdır. Cümle toprak


Abdi Ağanındır. Dikenlidüzü, dünyanın dışında, kendine göre apayrı
kanunları, töresi olan bir dünyadır. Dikenlidüzünün insanları, köylerinden
gayrı bir yeri bilmezler hemen hemen. Düzlükten dışarı çıktıkları pek az
olur. Dikenlidüzünün köylerinden, insanlarından, insanlarının ne türlü
yaşadıklarından da kimsenin haberi yoktur. Tahsildar bile iki üç yılda bir
kere uğrar. O da köylülerle hiç görüşmez, ilgilenmez. Abdi Ağayı görür
gider.
Değirmenoluk köyü Dikenlidüzündeki köylerin en büyüğüdür. Abdi
Ağa da bu köyde oturur. Köy, düzlüğün gün doğusuna düşer. Kayalığın
dibindedir. Kayalar mordur. Üstlerini sütbeyaz, yeşile çalan, gümüşi, türlü
renkte lekeler örtmüştür.
Üst başta yaşlı, yaşlılıktan dalları toprağa eğilmiş, dalları kıvrılmış bir
çınar ağacı bütün haşmetiyle yıllardır orada durup durur. Çınar ağacına
yüz metre yaklaşırsın, elli metre yaklaşırsın ortalıkta çıt yoktur. Her bir
yan derin bir sessizlik içindedir. Sessizlik korkutur insanı. Yirmi beş metre
yaklaşırsın gene öyle... On metrede aynı sessizlik. Ağacın yanına gelip
de kayadan yanına dönüncedir ki iş değişir, birdenbire bir gürültü patlar.
Şaşırıverir insan... İlkin kulakları sağır edecek derecede çoktur. Sonra
iner, yavaşlar.
Gürültünün geldiği yer, Değirmenoluk suyunun gözüdür. Göz değildir
ya, bura halkı oraya suyun gözüdür der. Öyle bilir. Bir kayanın dibinden
köpükler saçarak kaynar. İçine bir ağaç parçası atılırsa bir gün, iki gün,
hatta bir hafta suyun üstünde oynadığı görülür. Döndürür. Bazıları iddia
ederler ki, kaynayan su, üstünde taşı bile oynatır, batırmaz. Halbuki
suyun gözü burası değildir. Ta uzaklardan, çamlar arasından yarpuz,
kekik kokularını yüklenerek Akçadağdan gelir. Burada da bu kayanın
altından girer, köpürerek, kaynayarak, bir delice homurtuyla öbür
ucundan çıkar.
Buradan Akçadağa kadar öyle kayalık, öyle sarptır ki Toros, bir ev
yerinden daha büyük toprak parçası görülemez. Ulu çamlar, gürgenler
kayaların arasından göğe doğru ağmıştır. Bu kayalıklarda hemen hemen
hiçbir hayvan yoktur. Yalnız, o da çok seyrek, akşam vakitleri keskin bir
kayanın sivrisinde boynuzlarını, büyük çangallı boynuzlarını sırtına
yatırmış bir geyik, bacaklarını gerip, sonsuzluğa bakarcasına durur.





2

Çakırdikeni en pis, en kıraç toprakta biter. Bir toprak ki bembeyaz,
peynir gibidir. Ot bitmez, ağaç bitmez, eşek inciri bile bitmez, işte orada
çakırdikeni keyifle serile serpile biter, büyür, gelişir. En iyi toprakta bir tek
çakırdikenine rastgelinmez. Bunun sebebi, bir kere iyi toprak boş kalmaz,
her zaman sürülür ekilir. Bir de, öyle geliyor ki, çakırdikeni iyi toprağı
sevmez.
Ne iyi, ne kötü boş bırakılmış orta halli toprakta da biter çakırdikeni.
Çakırdikenini söker, yerini ekerler. Toros eteklerinin doruklara yakın
düzlükleri bu minval üzeredir.
En uzun çakırdikeninin yüksekliği bir metre kadar olur. Bir sürü de
dalları vardır. Dallar dikensi çiçeklerle donanır. Bu çiçekler beş perli, yıldız
gibi, uçları sert, sivri iğnelerin ortasındadır. Her çakırdikeninde bunlardan
yüzlerce bulunur.
Çakırdikeni bittiği yerde bir iki, üç dört tane bitmez. Öyle üst üste, öyle
sık biter ki arasından yılan geçemez. İğne atsan çakırdikeninden yere
düşmez.
Baharda zayıf, açık yeşildir. Hafif bir yel esse, toprağa değecekmiş
gibi yatar. Yaz ortalarında, dikende, önce mavi damarlar peydah olur.
Sonra yavaş yavaş dikenin dalları, gövdesi mavileşir. Açıkça bir mavidir
bu... Sonra mavi gittikçe koyulaşır. Bu en güzel bir mavidir. Bir tarla,
uçsuz bucaksız bir ova tüm maviye keser. Gün batarken eğer bir yel
eserse mavi dalgalanır, hışırdar, aynen deniz gibi. Gün batarken sular
nasıl kızarır, çakırdikeni tarlası da öyle kızarır.
Güze doğru dikenler kurur. Mavilik beyaza döner. Çatırtılar gelir
çakırdikeninden. Düğme büyüklüğünde sütbeyaz sümüklüböcekler vardır
hani. Bunlardan yüzlercesi, binlercesi dikenlerin gövdelerine sıvanır.
Diken gövdeleri boncuk boncuk sütbeyaz olur.
Değirmenoluk köyü çakırdikenlik... Tarla yok, bağ, bahçe yok. Safi
çakırdikenlik. Çakırdikenliğin içinden koşan çocuk soluk soluğaydı.
Çoktanberidir ki durmamacasına koşuyordu. Birden durdu. Bacaklarına


baktı. Dikenlerin yırttığı yerden kan sızıyordu. Ayakta duracak hali yoktu.
Korkuyordu. Ha yetişti, ha yetişecekti. Korkuyla arkasına baktı.
Görünürlerde kimsecikler yoktu. Ferahladı. Sağa saptı. Bir zaman koştu.
Sonra yoruldu. Yorulunca çakırdikenlerinin içine yattı. Sol yanında bir
karınca köresi gördü. Karıncalar iri iri. Körenin ağzında cıvıl cıvıl
kaynaşıyorlar. Bir zaman her şeyi unutup karıncalara daldı. Ve birden
aklına gelince sıçradı. Sağa saptı. Biraz sonra da dikenlikten çıktı.
Dikenliğin kıyısına dizleri üstü çöktü. Baktı ki dikenliğin üstünden başı
gözüküyor, kıçı üstü oturdu bu sefer de. Bacakları kanıyordu. Kan sızan
yerlere toprak ekelemeye başladı. Toprak yaralara düşünce yaktı.
Kayalıklar azıcık ötedeydi. Kayalıklara doğru var gücünü harcayarak
yeniden koşmaya başladı.. En yüksek kayanın altındaki çınar ağacına
vardı. Ağacın dibi bir kuyu gibi derinlemesineydi. Sapsarı, altın renkli,
kırmızı damarlı yapraklar ağacın dibini doldurmuş, gövdeyi yarı beline
kadar örtmüştü. Kuru yapraklar hışır hışır ediyordu. Gitti, kendisini
yaprakların üstüne attı. Çınarın çıplak dallarından birisinin en ucunda bir
kuş duruyordu, çıtırdıyı duyunca uçtu gitti. Yorgundu. Bitmişti. Burada, bu
yaprakların üstünde gecelemeyi geçirdi aklından. Yumuşacık. Oturduğu
yerden kalkamayabilir de. Sonra, olmaz, dedi kendi kendine. Adamı kurt
kuş yer. Ağacın üstünde kalmış yapraklardan birkaçı dolana dolana geldi
öteki yaprakların üstüne düştü. Sonra boyuna birer ikişer düşmeye
başladı.
Kendi kendine konuşuyordu. Sesli sesli konuşuyordu. Sanki, yanında
birisi var da ona söylüyor:
Giderim, diyordu. Giderim bulurum o köyü. Kimse bilmez oraya
gittiğimi. Gider bulurum. Giderim işte. Çoban olurum işte. Çift sürerim
işte. Anam beni arasın işte. Arasın aradığı kadar. Keçi sakallı göremez
yüzümü. Göremez işte. Ya köyü bulamazsam? Bulamam! Aç kalır
ölürüm. Ölürüm işte.
Ilık bir güz güneşi vardı. Kayaları, çınarı, yaprakları yalıyordu. Toprak
taze, apaydınlıktı. Bir iki güz çiçeği toprağı yarmış, ha çıktı, ha çıkacak.
Çirişler acı kokuyor, ıslak ıslak da parlıyordu. Dağlar, çiriş kokar güzün.
Bir saat mi, iki saat'mi ne kadar kaldı orada, belli değil. Ama, gün
yıkıldı gitti dağların ardına. Neden sonradır ki çocuk, söylenmeyi bırakıp,
kendini toparladı. Birden aklına düştü ki, arkasından geliyorlar. Deliye
döndü. Güneşe bir göz atmayı da unutmadı. Güneş başını almış
gidiyordu. Şimdi nereye gitmeliydi? Hangi yöne? Bilmiyordu. Kayaların
arasından incecik bir keçi yolu geçiyordu, ona girdi koşmaya başladı.
Kaya demiyor, çalı, taş demiyor koşuyordu. Yornuğunu iyi almıştı.



Duruyor, biran arkasına bakıyor, sonra gene koşmaya başlıyordu.
Ayakları birbirine dolanıyordu. Bu minval üzre koşarken, çürümüş bir
ağacın üstünde küçücük bir kertenkele ilişti gözüne. Nedense buna
sevindi. Kertenkele onu görünce ağacın altına kaçtı...
Bir sallandı, sonra durdu. Başı dönüyordu. Gözleri karardı. Etrafındaki
dünya topağa dönmüştü. Nasıl da fırlanıyordu! Eli ayağı da titriyordu.
Arkasına baktıktan sonra gene koşmaya başladı. Bir ara önünden bir
keklik zurbası parladı. Kekliklerin kalkışından irkildi. En küçük bir çıtırdı
duysa hep irkiliyordu zaten. Yüreği, bu sebepten, hep deli gibi çarpıyordu.
Umutsuzcasına arkasına gene baktı. Kan tere batmıştı. Dizlerinin bağı
çözüldü. Yere oturuverdi. Düştüğü yer ufacık taşlı bir yamaçtı. Ekşi ekşi
bir hoş ter kokuyordu. Burnuna tatlı bir çiçek kokusu geldi. Gözlerini zorla
açabildi. Başını ağır ağır, korka korka kaldırdı aşağılara baktı. Gün battı
batacaktı. Gölgeler öylesine uzamış. Aşağıda hayal meyal bir toprak dam
gördü. Sevinçten yüreği ağzına geldi. Evin bacasından duman da
çıkıyordu. Duman, ağır ağır, salına salına çıkıyordu. Duman, bir kara
duman değildi. Dumanın rengi hafif mora çalıyordu. Arkasında ayak
sesine benzer bir patırdı duydu. Başını hızla çevirdi. Sol yanında orman
kapkara kesilmiş bir sağnak gibi gökten yere iniyordu. Orman üstüne
üstüne geliyordu. Gene konuşmaya başladı. Ama bağıra bağıra
konuşuyordu. Hem ormandan kaçamasına, aksi yöne yürüyor, hem
olanca gücüyle:
Giderim derim ki onlara... Giderim derim ki... Size derim... Size çoban
olmaya geldim. Çift de sürerim... Ekin de biçerim. Derim ki benim adım
Mistik derim, Kara Mistik... Anam yok, babam yok... Abdi Ağam da yok
derim. Sizin davarınızı güderim... Sizin çiftinizi sürerim. Sizin çocuğunuz
da olurum. Olurum işte. Benim adım İnce Memed değil. Kara Mistik
derler bana. Anam ağlasın. Olurum işte. Gavur Abdi Ağa da arasın beni.
Çocukları olurum işte.
Sonra bağıra bağıra ağlamaya başladı. Karanlık orman akıyordu.
Ağladıkça ağlıyordu. Ağlamaktan, yalnız, avazı çıktığı kadar ağlamaktan
müthiş bir tat duyuyordu. Yamaçtan aşağı inerken ağlaması kirp diye
kesildi. Akan burnunu sağ kolunun yenine sildi. Yen, yamyaş oldu.
Evin avlusuna geldiğinde karanlık kavuşmuştu. Ötelerde birçok ev
karartısı daha gördü. Bir an durdu. Düşündü. Bu köy, o köy mü ola?
Kapının önünde uzun sakalı sallanan bir adam semerle uğraşıyordu.
Başını kaldırınca sakallı, avlunun ortasında, dikilmiş kalmış bir karartı
gördü. Karartı kendisine doğru bir iki adım attı durdu. Adam aldırmadı.
İşine daldı. Ortalık iyice kararınca adamın gözleri görmez olup,


uğraşmayı bıraktı. Ayağa kalktı. Soluna dönünce deminki karartıyı olduğu
yerde öylece dikilmiş durup durur gördü:
Hişt! Hişt! dedi. Hiştişt! Ne işin var burada?
Karartı:
Ben, dedi, çoban olurum sana dayı. Ben çift de sürerim. Her bir iş
yaparım size dayı.
Sakallı adam karartıyı kolundan tuttu içeri çekti:
Gel hele sen içeri, sonra konuşuruz hepsini...
İnceden bir poyraz esiyordu. Memed, tirtir titriyordu. Öyle bir titriyordu
ki uçacak gibi.
Yaşlı adam içerdeki kadına:
Ocağa odun at! dedi. Çocuk titriyor.
Kadın:
Kim bu? diye hayretle sordu.
Yaşlı adam:
Bir tanrı misafiri, diye cevap verdi.
Kadın:
Misafirin hiç de böylesini görmedimdi, diye bıyık altından gülümsedi.
Yaşlı adam:
Gör işte! dedi.
Çocuk, ocağın soluna, duvara iyice yapıştı, büzüldü. Çocuğun
kocaman bir başı vardı. Düz, güneşten solup, kırmızı olmuş kara saçları
alnına, yüzüne dümdüz, dikine düşüyordu. Yüzü ufacıktı. Kupkuru bir
yüzdü. Gözleri kocaman kahverengiydi. Teni güneşten yanmıştı. On
birinde gösteriyordu. Dize kadar da şalvarını çalı yemişti. Bacakları bu
sebepten çıplaktı. Ayakları da yalındı. Bacaklarında kan kuruyup kalmıştı.
Ateşin çok iyi yanmasına rağmen titremesi durmuyordu.
Kadın:
Yavru, dedi, sen açsın; Dur, sana çorba koyayım da iç!.
Çocuk:
İçerim, dedi.
Kadın:
Isınırsın, dedi.
Çocuk:
Titremem durur, dedi.
Kadın, ocakta ateşin yanı başında duran kocaman bir bakır
tencereden kalaylı bir sahana döğme çorbası doldurmaya başladı.
Çocuğun gözleri tenceredeki buğulanan çorbaya dikildi.
Kadın çorbayı getirip önüne yerleştirdi. Eline bir tahta kaşık verdi:

Çabuk çabuk iç! dedi.
Çocuk:
Çabuk içerim.
Adam:
O kadar da çabuk içme ağzın yanar sonra, dedi.
Çocuk:
Yanmaz.
Çocuk gülümsedi. Yaşlı adam da gülümsedi. Kadın onların neye
gülümsediklerine bir anlam veremedi.
Adam:
Çorbayı içince, titremesi durdu aslanın.
Çocuk:
Durdu, dedi, durdu.
Kadın da gülümsedi.
Ocak, çamurla tertemiz sıvanmıştı. Evin damı topraktı. Tavanı çalıyla
döşeliydi. Döşeme yılların isinden kapkara kesilmiş parlıyordu. Evi ikiye
ayırmışlardı. Öteki bölme ahırdı. Bölmenin kapısından sıcak, ıslak bir
hava geliyordu. Nefes karışığı... Bu taze sığır boku, saman, taze dal
kokuyordu.
Derken bölmeden yaşlı adamın oğlu, gelini, kızı da geldi.
Çocuk onlara bir hoş, pel pel baktı.
Yaşlı adam, oğluna:
Misafirimize hoş geldin desene, dedi.
Oğul gayet ciddi:
Hoş geldin kardeş, dedi, ne var, ne yok?.
Çocuk:
Hoş bulduk, diye aynı ciddiyetle cevap verdi. İyilik sağlık.
Kız da, gelin de, hoş geldin, dediler.
O arada, ocaktaki kütük yanmış, tüm yalıma kesmişti.
Çocuk, ellerini koynuna sokmuş büzülmüştü. Yaşlı adam geldi
çocuğun yanına oturdu. Ocağın gür yalımları arkalarına tuhaf gölgeler
düşürüyordu. Bu gölgelere bakarak adam, çocuğun kafasından ne
geçiyor, anlayabilirdi. Yaşlı adam da uzun zaman bir yerde durmayan,
yalımlara göre yer değiştiren gölgelere gözünü dikti. Gözlerini
gölgelerden ayırdığında gülümsüyordu. Yaşlı adamın yüzü uzun, inceydi.
Sakalları sütbeyaz, değirmiydi. Alnını güneş yakmıştı. Bakır rengindeydi.
Yüzüne ocağın yalımları da vurunca, alnı, yanakları, boynu kırmızı bakır
gibi parlıyordu.
Birden aklına gelmiş gibi yaşlı adam doğruldu.


Bre misafir, dedi, senin adın ne? Adını bağışlamadın..
Bana, dedi, İnce Memed derler...
Arkasından, pişman olmuş gibi altdudağını ısırdı. Utangaç utangaç
başını önüne eğdi. Yolda, Benim adım Kara Mistiktir, derim dediği
aklından çıkıp gitmişti. Olsun, dedi kendi kedine, Mistik da neymiş yani
kendi adım dururken. Saklayınca ne var yani adımı. Kim görecek beni bu
köyde.
Yaşlı adam, geline:
Sofrayı serin de yemek yiyelim, dedi. Haydiyin.
Sofra geldi ortaya serildi. Bütün aile ve İnce Memed sofranın etrafına
halka oldular. Yemekte kimse ağzını açmadı. Sessizlik içinde yemek
yendikten sonra, ocağa bir kucak odun daha atıldı. Ocağın tam orta
yerine de yaşlı adam bir kütük getirdi yerleştirdi. Yandaki yalımlar kütüğü
sardılar. Bu, ihtiyarın en büyük zevkiydi. Bunu böyle yapmasa edemezdi.
Etraftaki yalımlar yaşlı adamın kütüğünü sarıverdiler. İşte buna bayılırdı.
Kadın, adamın kulağına eğildi. Yavaş yavaş:
Süleyman, dedi, çocuğun yatağını nereye sereyim?
Süleyman, her zamanki tatlı gülüşüyle gene güldü:
Koca beygirin yemliğinin içine... Nereye olacak? Biz nerede
yatıyorsak... Sevgili misafirim kimbilir nereden, Süleyman demiş de
gelmiş?
Süleyman Memede döndü. Memed, sıcaktan gevşemiş, uyuklar gibi
bir hal almıştı.
Bre misafirim, uykun mu var?
Memed bir silkindi:
Yok, dedi, hiç uykum gelmiyor.
İyice gözlerinin içine bakıp:
Bre İnce Memed, dedi Süleyman, hiç söylemedin. Nereden gelip,
nereye gidiyorsun?
İnce Memed, duman kaçan gözünü ovuşturarak:
Değirmenoluktan geliyor, o köye gidiyorum, dedi.
Süleyman:
Değirmenoluğu biliriz ya, o köy neredeymiş aceb? diye merakla sorar
bir tavır takındı.
Memed, hiç bozmadan:
Dursunun köyü, dedi
Süleyman ısrar etti:
Hangi Dursunun?
Memed:


Abdi Ağa var ya... dedi durdu. Gözleri bir noktaya dikildi.
Süleyman:
Eeee? dedi.
Hani bizim ağamız. Dursun onun tutması işte. Çift sürer. Abdi Ağanın
çiftini sürer. O Dursun işte.
Gözleri parladı. Azıcık duraladı:
Geçende bir doğan yavrusu tuttu kii!... O Dursun işte! Bildin mi onu
sen, şimdi emmi?
Süleyman:
Bildim bildim, dedi. Eee sonra?
İşte onun köyüne gidiyorum. Dursun bana dedi ki... Bizim köyde,
dedi, çocukları dövmezler. Çocukları çifte salmazlar. Bizim köyün
tarlalarında, dedi, çakırdikeni bitmez. Ben, oraya gidiyorum işte.
Süleyman:
Peki o köyün adı neymiş? Söylemedi mi Dursun sana hiç?
Memed sustu. Düşündü. Başparmağını uzun zaman ağzına sokup,
uzun zaman düşündü. Sonra birden:
Yok, dedi. Köyün adını söylemedi Dursun.
Süleyman:
Acaip, dedi.
Memed:
Yaa acaip, diye tekrarladı. Biz Dursunlan beraber çift sürerdik.
Otururdu bir taşın başına. Aaah derdi bizim köyü bir görsen! Taşı toprağı
altındandır derdi. Denizi var, çamı da var, derdi. İnsan denizin üstüne
biner her bir yere gidermiş. Dursun oradan kaçmış. Bana dedi ki, hiç
kimseye söyleme benim oradan kaçtığımı. Ben de anama bile
söylemedim.
Süleymanın kulağına eğilip:
Sen de kimseye deme. Olur mu emmi? dedi.
Süleyman:
Korkma korkma, dedi, hiç kimseye söylemem.
Sonra gelin kalktı gitti. Biraz sonra sırtında dolu bir çuvalla geri döndü.
Çuvalı orta yere indirdi. Çuvalın ağzını açınca dışarı pamuk kozaları
döküldü. Kozalar temizlenmiş, bembeyazdı. Her biri bir top beyaz bulut
gibiydi. Birden evin içini keskin bir koza kokusu aldı.
De bakalım İnce Memed, çek bakalım pamuğu, diye sevinçle söylendi
Süleyman. Göster kendini.
İnce Memed önüne bir kucak pamuk alarak:
Ne var sanki, pamuk çekmek de iş mi?

Alışkın elleri makine gibi işlemeye başladı.
Oğul:
İnce Memed, dedi, şimdi sen o köyü nasıl bulacaksın?
İnce Memed bu sorudan hiç memnun olmadığını gösterir gibi bir hal
takındı. İçini çekti:
Ararım, dedi. O köyün yanında deniz varmış. Ararım.
Oğul:
Bre İnce Memed, dedi, deniz buraya tam on beş günlük yol çeker.
İnce Memed:
Ararım, dedi. Ölürüm de dönmem Değirmenoluğa, Bir daha hiç
dönmem. Dönmem işte.
Süleyman aldı:
Bre İnce Memed, dedi, senin başında bir hal var. Söylesene bana
onu. Ne diye düştün yollara böyle?
İnce Memedin elleri durdu:
Süleyman emmi, dedi dur da sana hepiciğini söyleyim. Benim babam,
dedi, ölmüş. Biricik anam var. Başka hiç kimsemiz yok. Ben Abdi Ağanın
çiftini sürerim.
Buraya gelince gözleri doldu. Boğazı gıcıklanmaya başladı. Kendisini
tuttu. Bıraksa boşanıverecekti.
İki yıldır sürerim çifti. Çakırdikeni beni yer. Dalar... Çakırdikeni adamın
bacağını köpek gibi kapar. İşte o tarlada çift sürerim. Abdi Ağa beni her
gün döve döve öldürür. Dün sabahleyin gene dövdü beni. Her bir yanım
döküldü. Ben de kaçtım oradan. O köye gideceğim. Beni orada bulamaz
Abdi Ağa. O köyde bir adamın çiftini sürerim. Çobanı olurum. İsterse oğlu
da olurum.
Oğlu da olurum derken Süleymanın gözlerinin içine iyice baktı.
Memed dolmuştu. Bir kelime daha söylese boşanacaktı. Onun için
Süleyman, Abdi Ağa lafını değiştirtti:
Bana bak İnce Memed, madem böyle. Sen benim evde kalsana.
İnce Memedin yüzü ışıldadı. Bir sevinç dalgası onu tepeden tırnağa
ürpertti.
Oğul:
Deniz çok uzak İnce Memed. O köy de kolay kolay bulunmaz.
Pamuk çekildi bitti. Ortalığı pamuktan düşen böcekler sarmış, telaşlı
telaşlı oraya buraya gidiyorlardı. Kara, küçücük pamuk böcekleri...
Ocağın bir başına da küçük bir yatak serdiler. Memedin gözlerinden sıcak
bir uyku akıyordu. Yatağa hasretle, ürpertiyle baktı.
Süleyman Memedin durumunu çoktan sezmişti.


Gir! diye yatağı işaret etti.
Memed hiçbir şey söylemeden büzülerek yatağa sokuldu. Dizlerini
göğsüne çekti. Her tarafı havanda dövülmüş gibi ağrıyordu.
Memed, kendi kendine, içinden: Oğlu olurum. Olurum işte. Anam
arasın. Abdi Ağa arasın. Arasınlar işte. Kıyamete dek arasınlar. Dönmem
işte, diyordu.
Gün doğmadan iki saat önce, her gün çifte gittiği vakitte sıçrayarak
uyandı. Yataktan çıktı, dışarıya gitti. Uykulu uykulu dışarıda işedikten
sonra, kendine geldi. Dünkü geceyi, ak sakallı Süleymanı hatırladı.
Süleymanın evi, dedi içinden. O köye gidip de ne yapacağım? Süleyman
Emmimin oğlu olurum. Burada kalırım. Dönmem işte.
Dışarının ayazından üşüdü. Geldi yatağına girdi. Dizlerini gene
göğsüne dayadı. Yatak ısındı. Bugün, gün doğuncaya kadar uyuyacağını
biliyordu. Derken kendinden geçti.
Sabah ayazının üstüne gün doğdu. Ana, ocaktan çorbayı indirdi.
Çorba sıcak, tatlı tatlı ocağın kıyısında tüttü. Oğul, çoktan çifte gitmişti.
Süleyman da semerin başına oturmuş, akşamki bıraktığı yerden
yapmaya başlamıştı.
Kadın:
Süleyman, diye çağırdı, çorba soğuyor. Gel de iç!
Süleyman:
Misafir kalktı mı?
Kadın:
Sabi çocuk, dedi. Fukara çok yorulmuş dün herhalde. Sayıklayıp
duruyor.
Süleyman:
Uyandırma fukarayı. Dün hep kaçmış. Yüzünden belliydi.
Kadın:
Neden kaçmış ola? diye sorunca...
Süleyman:
Çok, çok sıkıştırmışlar, diye cevap verdi.
Kadın:
Yazık, dedi. Ne de güzel çocuk. Dinsizler ne istersiniz parmak kadar
çocuktan?
Süleyman:
Canı istediği kadar kalsın evde.
Bu sırada Memed gerinerek uyandı. Gözlerini iyice iki eliyle ovduktan
sonra ocaklıktan tarafa bakındı. Ağzı açık tenceredeki çorba usuldan
usuldan buğulanıyordu. Başını dışarıya çevirdi. Kapıdan içeri bıçakla


kesilmiş gibi bir güneş şeridi uzanıyordu. Hemen yerinden sıçradı.
Süleyman Memedin telaşını görünce:
Korkma, yavrum, dedi. Zararı yok. Uyu.
Memed döndü, ocaklıktaki bakır ibriği aldı dışarı çıktı. Yüzünü bol
suyla yıkadıktan sonra Süleymanın başına dikildi, onun semer
onarmasını seyre başladı.
Kadın:
Gelin de çorbamzı için. Çorba soğudu, diye tekrar çağırdı.
Süleyman semerin başından üstünü çırparak kalktı. Memede bir göz
kırptı gülümseyerek:
Yürü çorbamızı içelim.
Çorba, sütlü bulgur çorbasıydı. Süt kokusu bulgur kokusuna
karışınca, bir hoş koku meydana getiriyordu. Tahta kaşıklarla çorbayı
içtiler. Çorba Memedin çok hoşuna gitti. Oğlu olacağım işte, dedi.
Süleyman yapıp bitirdiği semerin içine kuru ot basıyordu. Ot, yaşlı,
uzun parmaklarının arasından kayıyordu.
Güz güneşi bütün parlaklığıyla dünyayı doldurmuştu. Kurumuş ottan
ince, altın bir toz çıkıyordu Süleyman karıştırdıkça. Toz güneşin altında
parça parça yayılarak dört bir yana uçuşuyordu.
Süleyman:
Çok mu sıkıştırdı seni Abdi Ağa? diye sordu.
Memed böyle bir soruyu beklemiyordu. Kendini toparladı:
Beni, dedi, döve döve öldürürdü. Hem çift sürdürürdü çakırdikenlikte
yalın ayak. O da ayazda. Hem öldürürdü. Birinde beni bir dövdü, bir
dövdü... Bir ay yataktan kalkamadım. Herkesi döver ya, beni çok döver.
Anam diyor ki, Sarı Hocanın muskası olmasaymış, ben ölürmüşüm...
Süleyman:
Demek burada kalacaksın gayrı?
Memed:
Ne işim var, dedi, o köyde? Buradan on beş gün ötedeymiş. Denizi
varmış, bana ne! Çakırdikeni yokmuş, burada da yok. Ben burada
kalırım. Beni burada kimse bulamaz öyle değil mi? Değirmenoluk köyü
çok ötelerde kaldı öyle mi? Kimse bulamaz değil mi?
Süleyman:
Ula, dedi, deli deyyus, ahacık Değirmenoluk köyü şu dağın
arkacığında. Geldiğin yolu bilmiyor musun?
Memed, hayretler içinde donup kaldı. Gözleri kocaman kocaman
açıldı. Sonra terledi. Teri oluk oluk akıyordu. Bütün umutları suya
düşmüştü. Bir şeyler söyleyecek oldu. Yutkundu. Havada kartallar


dönüyordu. Gözleri onlara takıldı. Süleymana biraz daha sokuldu:
Ben, dedi, o köye gitsem de o adamın oğlu olsam. Beni burada
bulursa Abdi Ağa öldürür:
Süleyman:
Git o köye de, git o adamın oğlu ol, diye serzenişte bulundu.
Memed:
Ben senin oğlun olsam ne iyi olurdu, diye yaltaklandı. Ne iyi olurdu
ama...
Süleyman:
Aması ne?... diye sordu.
Memed:
Beni bulursa... Allah var demez... Kıyık kıyık kıyar beni.
Süleyman:
Ne gelir elden? diye başını tezgahtan kaldırdı. Memedin yüzüne baktı.
Memedin yüzü buruşmuş, yaprak gibi olmuştu. Koca gözleri sönmüş.
Tüm ışığını yitirmiş gibi.
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 1 - 02
  • Части
  • İnce Memed - 1 - 01
    Общее количество слов 3328
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 02
    Общее количество слов 3340
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 03
    Общее количество слов 3283
    Общее количество уникальных слов составляет 1654
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 04
    Общее количество слов 3388
    Общее количество уникальных слов составляет 1750
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 05
    Общее количество слов 3309
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 06
    Общее количество слов 3252
    Общее количество уникальных слов составляет 1727
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 07
    Общее количество слов 3436
    Общее количество уникальных слов составляет 1599
    37.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 08
    Общее количество слов 3410
    Общее количество уникальных слов составляет 1677
    37.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1660
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 10
    Общее количество слов 3396
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 11
    Общее количество слов 3395
    Общее количество уникальных слов составляет 1644
    36.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 12
    Общее количество слов 3441
    Общее количество уникальных слов составляет 1602
    37.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 13
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1768
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 14
    Общее количество слов 3383
    Общее количество уникальных слов составляет 1679
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 15
    Общее количество слов 3432
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    37.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 16
    Общее количество слов 3456
    Общее количество уникальных слов составляет 1636
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 17
    Общее количество слов 3302
    Общее количество уникальных слов составляет 1548
    35.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 18
    Общее количество слов 3322
    Общее количество уникальных слов составляет 1795
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 19
    Общее количество слов 3415
    Общее количество уникальных слов составляет 1620
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 20
    Общее количество слов 3344
    Общее количество уникальных слов составляет 1650
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 21
    Общее количество слов 3442
    Общее количество уникальных слов составляет 1729
    36.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 22
    Общее количество слов 3346
    Общее количество уникальных слов составляет 1714
    36.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 23
    Общее количество слов 3300
    Общее количество уникальных слов составляет 1668
    35.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 24
    Общее количество слов 3351
    Общее количество уникальных слов составляет 1774
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 25
    Общее количество слов 3364
    Общее количество уникальных слов составляет 1658
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 26
    Общее количество слов 2886
    Общее количество уникальных слов составляет 1519
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    62.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов