İnce Memed - 1 - 05

Общее количество слов 3309
Общее количество уникальных слов составляет 1704
35.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
57.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
Hani sen alıp verdiydin?
Adam:
Yok, yok, dedi, ben alıp vermedim. O öldü.
Bunu böyle söyledikten sonra da boylu boyunca arka üstü toprağa
uzandı. Heybesini de başına yastık yaptı.
Mustafa Memedi dürttü. Yavaşça:
Haydi kalk gidelim.
Memed, cevap vermeden kalktı. Gözleri hala ihtiyarın yüzündeydi.
Onlar ayağa kalkınca ihtiyar da gözlerini açtı.
Demek, gidiyorsunuz ha? diyerek sordu.
Memed, hayranlıkla:
Sağlıcakla kal!
Mustafa:
Sağlıcakla kal!
İhtiyar:
Güle güle, dedi, başını heybesinden kaldırdı, onlara baktı.
Onlar yürüdükten sonra başını geri indirdi. Gözlerini kapadı. Su
çağıldıyordu. Deveboynunun çamlığını gelinceye kadar konuşmadılar.
Memedin yüzü zehir gibiydi. Acıydı. Bir zaman içinde bir sevinç
çağıldıyor, sonra kararıveriyordu. Kara yağmur bulutu çökmüş gibi. Yan
gözle birkaç kere Mustafaya baktı. Mustafa şaşkınlık içindeydi. Yokuşu
çıkınca, Memed, yorgun yorgun bir taşın üstüne çöktü.
Birden gülümsedi.
Mustafa bunu fırsat bildi:
Ne güldün desene?


Memed, boyuna gülümsüyordu.
Mustafa:
Desene?
Memed ciddileşti:
Allah bilir ya bu adam Koca Ahmedin ta kendisiydi. Bana öyle geldi.
Mustafa:
Memed kızdı:
Ne lafı? Herif tamı tamına Koca Ahmet.
Mustafa:
De git sen de, dedi. Bu adam hepimiz gibi adam. Dedem gibi üstelik
de. Bunun Koca Ahmede benzer yeri var mı?
Memed:
Alnındaki beni gördün mü? Tam orta yerinde alnının.
Mustafa:
Görmedim.
Alnının orta yerinde yeşil büyük bir ben vardı.
Görmedim.
Gözleri çıra gibi yanıyordu.
Yok.
Gözleri sırça gibi yanıyordu.
Görmedim.
Bana öyle geliyor ki bu adamdan başkası Koca Ahmet olamaz.
Mustafa:
Teh! dedi, böyle adamlar Koca Ahmet olacak olsaydı, dünya
Koca Ahmetlerle dolardı. Bu adam aynen senin benim gibi...
Memed:
Gözleri çıra gibi yanıyordu. Yüzünde bir hoşluk vardı. Bir cana
yakınlık... Keşke baban görseydi bu adamı...
Böyle konuşa konuşa yamaçtan aşağı inerlerken, birden önlerine bir
düzlük çıkıverdi. Düzlükte büyük bir kavaklık vardı. Kavaklığın ortasından
bir su akıyor; kıvrılarak. Ova boyunca. Su, güneşte şavkıyor. Bu kadar
uzun, böyle kıvrıla kıvrıla, ak ışıklar saçarak düz bir ovada giden suyu ilk
olarak görüyorlardı.
Memed:
Yaklaştık.
Mustafa:
Neden belli?
Sular Çukurovada kıvrılır gider. Bence, bu su Savrun suyudur.
Kavaklar da Kadirlinin Değirmen kavaklığıdır. Durmuş Ali Emmi böyle

anlatırdı. Tamam mı?
Mustafa Memedin kızdığını sandı. Sert konuşmuştu da ondan.
Kolay kolay kızmazdı. Bir kere de kızarsa... Beterin beteri olurdu. Bu
sebepten gönlünü almak istedi.
Tamam, dedi. Bura Çukurova işte. Durmuş Ali Emmimin anlattığı iyi
kalmış aklında.
Şabaplıya geldiler. Şabaplının altından geçen su arkı patlamış, alttaki
yolu su basmıştı. Ayaklarını çıkarıp girnek zorunda kaldılar. Şabaplının
aşağısında, yani şimdiki Bolat Mustafanın evinin oralarda bir kırmızı
toprakla bir beyaz toprak yan yanadır. O arayı da cilpirti çalıları almıştır.
Cilpirtiliği geçince kasabanın ilk evleri göründü. Bir kısmı saz evlerdi
bunların. Saz evlerin alt başında büyük kiremitli bir yapı görünüyordu.
Sonra, onların ötesinde, parlayan çinkoları, beyaz badanalı evleri, kırmızı
kiremitleriyle bir oyuncak şehir gibi kasaba uzanıyordu.
Memedle Mustafanın gözleri kasabada. Hayretle açılmış gözleri... Ne
kadar da beyaz. Ne kadar da çok ev! Gözlerini bir türlü kasabadan
alamıyorlar.
Boklu dereyi geçtikten sonra kasabaya girmiş oldular. Gün ışıkları
camları parlatıyordu. Binlerce cam pırıltısı... Sırça saraylar... Dursunun
dediği.... Peri padişahlarının şehri... Sarayları.
Kasabaya girerken sağları solları mezarlıktı. Mezar taşları yan
yatmışlardı. Kararmış mezar taşlarının kuzeye gelen yanları yosun
bağlamıştı. Mezarlığın orta yerinde de yaşlı, dalları çıplak denecek kadar
yapraksız, bir tarafı da tamamen kurumuş ulu bir dut ağacı vardı. Bu
kadar kocaman bir mezarlığı da ilk olarak görüyorlardı.
Çarşıya kadar mezarlığı düşünerek yürüdüler. Mezarlıktan, içlerine bir
korku, bir ürperti düşmüştü. İlk dükkana varınca mezarlığı unuttular. İlk
dükkan küçücük, üstü çinkoyla örtülü bir dükkandı.
Dükkancı bir uzun masanın üstüne renk renk şekerleme dolu
kavanozlar sıralamıştı. Kavanozlu masanın önünde gaz tenekeleri, şeker,
tuz, incir, üzüm sandıkları duruyordu.
Bir zaman yan yana durup, bu dükkanı seyrettiler. Dükkan, Abdi
Ağanın dükkanına hiç benzemiyordu.
Dura seyrede çarşının ortasına geldiklerinde, gün tepenin ardına
iniyordu. Bir kumaş dükkanının önünde durmuşlardı. Türlü göz alıcı
basmalar, yazmalar, şalvarlık kumaşlar, bir ipe dizilmiş kasketler, ipek
krepler... Krepler sıra sıra, bir uçtan bir uca dükkanın içine asılmış. İçerde
kocaman göbekli, kısa boylu bir adam uyuklayıp duruyor.
Büyücek çay taşlarından örülmüş bir kaldırımın üstünde duruyorlardı.



Kaldırım yer yer sökülmüştü. Memedin içinden, toprağı bile örmüşler,
geçti. Çarşının sağ yanına sıralanmış ihtiyar, kambur dut ağaçları vardı.
Bunlar orman gibi birbirlerine geçmişlerdi. Altlarında nalbantlar otururdu.
Burunlarına alışmadıkları bir koku geliyordu. Acı, sabun kokusu... Tuz,
yeni kumaş, küf, zahire kokusu...
Memed, Mustafayı elinden tuttu, bir dut ağacının altına çekti.
Dutta serçeler kaynaşıyorlardı. Bir de vıcırdaşıyorlardı ki, bütün çarşı
sesleriyle doluyordu.
Akşam oluyor Mustafa, neyliyek?
Mustafa, birden toparlandı. Ayıktı.
Neyliyek? diye Memedin gözlerinin içine boş boş baktı. Düş içinde
dolaşır bir hali vardı.
Köylüler kasabaya geldiklerinde handa yatarlarmış. Durmuş Ali emmi
öyle söylerdi. Hana gidelim.
Gidelim. Han hepsinden iyi.
Han nerede ama? Hanı bir bulsak.
Mustafa:
Yaa bulsak, dedi.
Kepenkler şangırtıyla kapanıyordu. Bu kadar gürültü onları afallattı.
Düşleri bir anda bozuluverdi. Serseme döndüler. Buradan da el ele
tutuşup yürüdüler. Yanlarından göğüsleri köstekli iki şişman adam geçti.
Cesaret edip de hanı soramadılar. Sonra bir dükkanın önünde
duraladılar. Gün batmış. Ortalık karanlıkla aydınlık arası. Çocuklar gibi el
ele tutuşmuşlardı. Dükkancı onları müşteri sandı:
Buyurun Ağalar. Ne istiyorsunuz? diye iltifatlı laflar etti.
Kendilerine Ağalar denince utandılar. Dükkanı bırakıp oradan
ayrıldılar. Halbuki hanı soracaklardı.
Dükkanların hemen hepsi kapandı. Oradan oraya dolaşıp
duruyorlardı. Bir saat kadar soracak kimse bulamadan, bir münasip adam
bulamadan dolaşıp durdular. Öyle olur olmaz adamları gözleri tutmadı.
Durup kötü kötü düşünürlerken Memed birden sevindi. Önlerinden, dağ
kolu insanlarının el dokuması, şayak bir ceket giymiş biri, hızla
yürüyordu. Memed, her şeyi unutup onun arkasından koştu:
Kardaş! Kardaş! diye seslendi. Dur hele!
Adam durdu, hayretle onun telaşına baktı. Bu bakış Memede bir hoş
geldi. Beklemiyordu.
Söyle! diye sertçe çıkıştı adam.
Memed:
Biz garibiz, dedi.



Adam:
Eee... Ne istiyorsunuz?
Memed ezildi büzüldü:
Han nerede? Onu soracaktım işte, dedi.
Adam geri döndü:
Gelin arkamdan, dedi, bir sokağa saptı.
Adam hızlı hızlı yürüyordu. Memed adamın yürüyüşüne dikkat etti.
Bu, sarp yerlerin insanının yürüyüşüydü. Sarp yerlerin insanları adım
atarken ayaklarını havaya fazla kaldırırlar. Dizleri hizasına kadar. Sonra
ihtiyatlı, korka korka indirirler. Buna alışmışlardır. Halbuki, ova insanları
tam aksinedir. Ayaklarını yerde sürümesine giderler.
Han, büyük kapılı, kapısının tahtalarını kurt yemiş, çürütmüş, hantal,
çürük bir yapıydı.
Adam:
İşte han burası, deyip yoluna aynı hızla, aynı dağ yürüyüşüyle inip
çıka devam etti.
Memed:
Gidip hancıyı bulmalı.
Mustafa:
Bulmalı.
İçeri girdiler. Hanın içi atlar, eşekler, katırlar, arabalarla doluydu.
İçerde at, eşek gübresi diz boyuydu. Gübre ıslak ıslak; insanın genzini
yakarcasına kokuyordu. Bu keskin kokudan içleri bulandı. Ortada, bir
direğe büyücek bir fener asılıydı. Fener camının çok yeri isten kararmıştı.
Memed, Mustafaya:
Fenere bak! dedi.
Mustafa:
Kocaman.
Ortadan kısa boylu, küçücük, içe çökmüş çeneli bir adam, telaşla
oraya buraya gidip geliyordu. Bir köşede de sırtlarındaki arabalardan
Maraşlı oldukları anlaşılan on beş kişi kadar görünen bir topluluk, yüksek
sesle tartışıyorlardı. Bir tanesi kızmış, habire küfrediyordu. Ağasına,
paşasına, dünyasına, feleğine, anasına, avradına veryansın ediyordu.
Adam, duruyor duruyor, küfre tekrar kaldığı yerden başlıyordu. Bir
tanesi:
Ya bu bezleri satamazsak, diye başlıyor. Küfürbaz da...
Bezin de anasını avradını, diye bitiriyordu.
Ağızlarından ne çıkarsa çıksın:
Onun da anasını avradını, diyor yapıştırıyordu.



Onun da soyunu sopunu, sülalesini...
Farkında olmadan topluluğa yanaştılar. Tartışanlar bunların hiç
farkında olmadılar. En uçta bir ihtiyar oturmuş, kalabalıkla hiç
ilgilenmiyordu. Tatlı, çocuksu bir yüzü vardı. Arada birde, ne düşünüp ne
kuruyorsa, kendi kendine gülüyordu.
Memed, ona hiç çekinmeden yanaştı:
Emmi, dedi, hancı nerede ola?
İhtiyar:
Napacaksın o deyyusu? diye sordu. Suya düşmüş o tıkara dedi, sonra
da.
Mustafa:
Yazık, dedi, fıkaraya.
Memed, bunun üstüne Mustafayı dürttü. O, ihtiyarın şaka ettiğini
anlamıştı.
İhtiyar:
Tam da tepesi üstü düşmüş, diye güldü.
Mustafa gene anlamadı.
Tüüh! Yazık fıkaraya, dedi.
İhtiyar:
Yaa... Çok yazık, dedi.
Memed:
Ona bakma emmi, dedi, biz hana bu gece yatmak için geldik.
Nerede şu adam?
Mustafa afalladı bunun üstüne.
İhtiyar, ortada dolaşıp duran hancıya duyuracak kadar:
Hancı dedikleri pezevenk işte, dedi. Gidin o pezevenge söyleyin
derdinizi.
Hancı duydu, gülümsedi:
Bana bakın, dedi, eğer pezevenk arıyorsanız, esas büyük pezevenk
yanınızdaki ak sakallı... Pezevenklik yolunda ağartmış sakalı,
değirmende değil...
İhtiyar:
Bak, dedi, baş pezevenk; bu delikanlılar yer istiyorlar.
Bu arada, Memed hancıya doğru gitti.
Hancı:
Bu ak sakallı pezevengin yattığı odada yatacaksınız. O, sizi oraya
götürür.
İhtiyar:
Vay pezevenk vay! dedi. Gelin delikanlılar. Yerinizi göstereyim.


Toz kaplamış sallanan bir merdivenden korka korka çıktılar. Merdiven,
dökülecekmiş gibi çatırdıyordu. Toz, toprak içinde yüzen bir odaya
girdiler. Odaya, yan yana bir sürü yatak serilmişti.
İhtiyar:
Siz daha ilk olarak şehire geliyorsunuz. Öyle değil mi?
Memed:
İlk, diye cevap verdi. İlk.
Mustafa:
İlk.
İhtiyar:
Nasıl olur? dedi. Her biriniz yirmi yaşını geçkin görünüyorsunuz: Nasıl
oldu da hiç kasabaya inmediniz?
Memed, utanarak:
İnemedik, dedi.
İhtiyar:
Hangi köydensiniz?
Memed:
Değirmenoluktan...
İhtiyar:
Dağ köyü orası öyle mi?
Memed:
Siz daha yemek yemediniz, deyince müthiş bir açlık duydular.
İhtiyar:
Benim adım Haşan Onbaşı...
Memed:
Benimki Memed. Bu da Mustafa...
Teneke kutuları paslanmış, üzümünün, pekmezinin, helvasının
üstünde kara bulut gibi bir sürü sinek dönen bir bakkal dükkanına girdiler.
Haşan Onbaşı bakkala:
Şu aslanlar ne istiyorlarsa ver. Bana da helva ekmek ver.
Memed:
Bize de helva ekmek versin, dedi.
İpil ipil eden gaz lambasının ışığında helvalarını iştahla yediler.
Handaki odaya geldiklerinde, kendi yataklarından başka bütün
yatakları dolmuş buldular. Soyunmadan yatağa girdiler. Odayı kalın bir
sigara dumanı doldurmuştu. Sigara dumanı kat kattı. Sigara dumanlarının
arkasında kirli, tahta kurusu ölüleriyle benek benek olmuş duvarda bir
gaz lambası hayal meyal gözüküyordu. Yataktakilerin hepsi her yerden
gürültüyle konuşuyorlardı. Haşan Onbaşı, yatağa yerleşmeye çalışan



delikanlılara:
Demek ilk defa handa yatıyorsunuz?
Memed:
Heyye, dedi.
Sonra devam etti:
Adam bu dumandan, bu kokudan boğulacak gibi.
Memedle Mustafanın yatakta kıpırdanmaları durdu.
Haşan Onbaşı:
Nasıl, kasabayı beğendiniz mi?
Memed:
Çok büyük, dedi. Kocaman evleri var. Saray gibi...
Haşan Onbaşı güldü:
Ya Maraşı görseniz siz! dedi. Bir bedesteni var, renk renk ışık. Her
şey yüzüne güler. Lal olur kalırsın karşısında. Bir yanda kutnu
kumaşçılar, bir yanda saraçlar, bir yanda bakırcılar... Ne demezsin. Bir
cennettir Maraş! Maraş bunun gibi yüz tane gelir!
Memed düşündü, düşündü:
Abooov! dedi.
Haşan Onbaşı:
Yaa, dedi. Ya, işte böyle. Bir de İstanbulu görseniz...
Memed içindekini artık tutamayacakmış gibi gerindi. Yüzü karardı,
kırıştı. Birden söyleyince de ferahladı,:
Bu kasabanın ağası kim?
Haşan Onbaşı önce anlamadı:
Ne dedin? diye tekrar ettirdi.
Memed:
Bu kasabanın ağası kim, diyorum, dedi.
Haşan Onbaşı:
Yavrum, dedi, ne ağası? Bu kasabanın ağası olur mu? Burada ağa
yok. Herkes kendisinin ağası. Burada ağa diye zenginlere derler. Ağa
çok...
Memedin kafası almadı:
Buranın bir tek ağası kim? diye tekrarladı. Adı ne? Bu dükkanların, bu
tarlaların sahibi kim?
Haşan Onbaşı işi çaktı:
Sizin köyün Ağası kim? diye Memede sordu.
Memed:
Abdi Ağa.
Onbaşı:

Sizin köyün tarlaları hep Abdi Ağanın mı?
Memed:
Ya kimin olacak?
Onbaşı:
Sizin köyün dükkanı?
Ağanın...
Onbaşı:
Sığırları, keçileri, koyunları, öküzleri?
Çoğu onun...
Haşan Onbaşı sakalını kaşıyıp düşündü.
Sonra:
Bana bak oğlum Memed, dedi. Burada, senin öyle bildiğin ağalar yok.
Bu kasabadaki tarlalar, az çok herkesindir. Tarlasızı da var tabii. Bu
dükkanların her birinin bir sahibi var. Tabii ağaların tarlaları çok.
Fıkaraların az. Çok fıkaranın da hiç yok.
Memed:
Sahi mi? diye hayret çığlığı kopardı.
Onbaşı:
Yalan mı va? dedi. Tabii sahi...
İhtiyar, uzun uzun topraksızları anlattı. Sonra Maraşa geçti, Maraşı
anlattı. Maraştaki pirinç tarlaları, pirinç işçileri. Maraşın bağları, Maraşın
toprağı... Hocaoğlu adında bir Ağa anlattı. Bir dünya kadar toprağı, küp
küp altını olduğunu söyledi. Memed ağzını açmıyordu. Haşan Onbaşı
Kafkasyada esir kalmıştı. Oraları anlattı. Galiçyayi da anlattı. Şamı,
Beyrutu, Adanayı, Mersini, Konyayı, Konyada Mevlana derler bir ulu
yatar, onun türbesini anlattı. Sonra birden anlatmayı bıraktı, yorganı
başına çekti. Odanın içindeki gürültü de durmuştu.
Köşede birisi sazın üstüne yumulmuş, çalıyordu. Usuldan da, duyulur
duyulmaz, kalın bir sesle türkü söylüyordu. Adamın uzun yüzü gaz
lambası ışığı altında türlü türlü şekle giriyor, bir uzuyor, bir kısalıyor, bir
genişliyordu. Memed, hiçbir şey düşünmeden uzun zaman onu dinledi.
Saz çalan sazını başucundaki çiviye taktıktan sonra, yorganı başına
çekti.
Memede olan olmuştu. Gözüne uyku girmiyordu. Düşüncelere
kaptırmıştı kendini. Düşünceler kafasına akın ediyordu. Düşünüyordu
artık. Dünya kafasında büyümüştü. Dünyanın genişliğini düşünüyordu.
Değirmenoluk köyü bir nokta gibi kalmıştı gözünde. O kocaman Abdi
Ağa, karınca gibi kalmıştı gözünde. Belki de ilk olarak doğru dürüst
düşünüyordu. Aşk ile şevk ile düşünüyordu. Kin duyuyordu artık. Kendi




gözünde kendisi büyümüştü. Kendini de insan saymaya başladı. Yatakta
bir taraftan bir tarafa dönerken söylendi.
Abdi Ağa da insan, biz de...
Sabahleyin erkenden Mustafa onu dürttü. Duymadı. Uykudaydı.
Belki de uykuda gibi dalgındı. Mustafa, yorganı onun üstünden çekti.
Üstünde yorgan olmadan uyuyamazdı. Uyandı. Yahut da doğruldu.
Gözleri şiş şişti. Yüzü sararmış, sapsarı kesilmişti. Ama yüzünde bir
memnunluk vardı. Gözlerinde düşünmenin mutluluğu okunuyordu.
Hancının parasını verdiler, çıktılar.
Memed:
Haşan Onbaşı nerede? Ona bir sağlıcakla kal desek, dedi.
Mustafa:
Desek.
Kapıda kısa boylu hancıya sordular.
Hancı:
O pezevenk mi? diye sordu. O pezevenk geceden kalktı, yükünü
yükleyip köylere satmaya götürdü. On gün sonra ancak gelir. Boşverin o
pezevenge.
Memed:
Keşke görebilseydik onu, diye iç çekti.
Mustafa:
Keşke...
Çarşının ortasına geldiler, şaşkın şaşkın durdular. Öylece dikilmiş dört
yanı seyrediyorlardı. Güneş alabildiğine çökmüştü. Çarşının kalabalığı
onlara görülmedik bir kalabalık göründü. Memed, kendi kendine Karınca
gibi kaynaşıyorlar, dedi. Şerbetçiler sarı pirinç güğümlerini yüklenmişler,
ellerindeki sarı pirinç taslarını şakırdatarak bağırıyorlardı:
Şerbet! Şerbet! Bal şerbeti! Meyan kökü! Beyen kökü! Bir içen
pişman, bir içmeyen!
Sarı pirinç güğümlere gün vurup şavkıtıyordu.
Gözü sarı pirinç güğümde kalan Memed, güğümü yakından
görebilmek için:
Şerbetçi, bana bir şerbet ver! dedi. Arkadaşıma da ver!
Şerbetçi öne doğru eğilerek, tası doldururken, o, parlayan pirincin
üzerinde korkarak elini dolaştırdı. Şerbetçi ikisine de birer tas şerbet
doldurdu uzattı. Şerbet soğuk, buz gibi köpükleniyordu. Her ikisi de
şerbeti ancak yarısına kadar içebildiler. Hoşlarına gitmedi.
Bir köşe başında, yüksekçe bir kütüğün üstüne oturmuş biri nal
dövüyordu. Nal şakırtısına türküler döktürüyordu. Bu kasabanın meşhur


Kör Hacısıydı. Memed, güğüme, dövülen nallara hayran kaldı.
Burnuna hoş bir koku geldi sonra. Bu, kebap kokuşuydu. Arkalarına
dönünce, bir yıkık dükkanın içinden yağlı dumanların çıktığını gördüler.
Dumandan keskin bir et kokusu, yağ kokusu fışkırıyordu.
Koku başlarını döndürdü. Kebapçıdan içeri, kendiliğinden giriverdiler.
Kebapçı çırağı Buyurun buyurun, diye iltifatlar etti. Bu daha çok şaşırttı
onları. Oturdular, kebap beklediler. Dünkü çarşı, dünkü kasaba, dünkü
dünya, bugün Memedin gözünde bambaşkaydı.
Bugün ayaklarındaki, yüreğindeki bağ çözülmüştü. Kendisini hür,
geniş hissediyordu. Uçacak gibi hafiflemişti.
Kebabı utana utana yediler. Sanki dükkandaki insanların hepsi
durmuş, onlara bakıyordu. Kebapçı dükkanından çıktıkları zaman
serseme dönmüşlerdi.
Çarşıyı bir uçtan bir uca iki üç sefec kat ettiler.
Memed Mustafaya döndü:
Buranın Ağası yoğumuş, dedi.
Mustafa:
Sahiden.
Memed:
Ağasız köy!
Krepler asılı bir dükkana girdiler. Memed, bir ipek krep seçti. Sarı
ipektendi. İpeği avucunda sıktı, sonra da açtı. Krep avucundan yere
kaydı. Has ipek! Aldılar, dışarı çıktılar.
Mustafa Memede göz kırptı:
Hatçeye değil mi?
Memed:
İyi bildin Mustafa. Akıllı oğlansın! diye alay etti.
Dün akşamki helva yedikleri dükkandan helva aldılar. Sonra fırından
da sıcak ekmek aldılar. Ekmeğin üstünden sıcak sıcak buğu çıkıyordu.
Helvayla ekmeği bir mendile koydular, bağladılar.
Pazaryerindeki beyaz taşın üstüne oturmuşlar, manavlardaki öbek
öbek sarı portakallara gözlerini dikmişlerdi. Kalktılar, birer tane portakal
aldılar, soydular.
Köye doğru yola düştüklerinde vakit öğleye geliyordu. Dikine inen
güneş, gölgelerini tam ayaklarının üstüne düşürüyordu. Küçücük, kara
birer daire gölgeleri.
Kasabanın dışına çıktıklarından itibaren kasaba gözden kayboluncaya
kadar, dönüp dönüp baktılar. Kasabanın üstünde ak bulutlar dönüyordu.
Evlerin bacalarından süzülen gümüşi dumanlar, havada asılıp


kalmışlardı. Kırmızı kiremitler durgun mavinin üstüne yapışmıştı.
Gece yarıyı geçerken köye girdiler. Şafağın yerindeki parlak, kocaman
yıldız doğmuş, etrafa kıvılcım kıvılcım ışık saçıyordu.
Mustafa Memedlerin evi önünde ondan ayrıldı. Çok yorgundu.
Kasabaya gittiğine de gideceğine de pişman olmuştu. Halbuki Memed
onun tam aksi. Sevinç içinde. Memed de kapılarına doğru yürüdü.
Yürüdü ya, ayakları geri geri gidiyordu. Evin duvarına sırtını dayadı,
durdu. Girse mi girmese mi? Girmemeye karar verdi. Döndü, çitlerin
karanlığına sine sine yürüyordu. Bir evin önünde soluk soluğa durdu.
Evin önünde dalları şemsiye gibi açılmış bir dut ağacı vardı.
Durduğu yer dut ağacının altıydı. Sonra, soldaki çitin karanlığına gitti
yere yattı. Yorgunluğu yavaş yavaş çıktı. Bacakları çok uzun, ince yapılı,
rengi yeşile çalan, duman gibi, hani duman arkasından görünen ağaç
yeşili var ya, onun gibi, boynu, gagası gövdesinden ayrı dedirtecek kadar
uzun bir kuş vardır. Hep su kıyılarında bulunur. Adına Değirmenoluk
köylüleri divlik kuşu derler. Sesinden kinayedir. Bu kuş, bir tuhaf, ıslık gibi
öter. Uzun ıslığının sonu kesik kesik biter. Başlar biter, başlar biter. Bütün
ötüşün tadı, örütüşü bu kesik kesik sondadır. Memed bu ötüşü tıpkı
tıpkısına taklit ederdi. Birkaç kere yattığı yerden divlik kuşu gibi öttü.
Gözü kapıdaydı. Kapının da ne açıldığı vardı, ne açılacağı... Sinirlendi.
Üst üste birkaç kere daha öttü. Neden sonradır ki, kapı usulcana açıldı.
Memedin yüreği göğsüne sığmıyacakmış gibi atıyordu. Kapıdan çıkan
karartı sessiz sessiz, yavaştan ona kadar geldi, yanına uzandı.
Çitin dibine doğru iyicene kaydılar.
Memed elini uzattı, usulcana:
Hatçe, dedi.
Hatçe:
Can, dedi. Yolunu, yolunu çok gözledim. Gözlerim yollarda kaldı.
Sıcaklıkları birbirine geçiyordu. Nefesleri bir yalım rüzgarı gibi.
Birbirlerine biraz daha sokuldular. Başı dönüyordu. Buz gibi, yumuşacık
ipekli, bir su gibi, karanlıkta Memedin elinden Hatçenin ellerine aktı.
Bir zaman öylecene sarılmış kaldılar. Konuşmadılar. Tirtir titriyorlardı.
Bacakları geriliyordu. Taze çimen kokusu... Başı dönüyordu. Sen
olmasan ben ölürüm. Yaşamam. İki gün gittin de... Dünya başıma dar
geldi.
Memed:
Ben de duramadım.
Hatçe:
Kasaba?




Memed:
Dur, dedi. Sana söyliyeceğim var. İşler başka... Bir Haşan Onbaşı
tanıdım. Bir Haşan Onbaşı ki, İstanbulu bile görmüş... Bir Haşan Onbaşı
ki... Haşan Onbaşı Maraşlı... Maraşın içinden olurmuş. Bana her bir şeyi
söyledi... Bir Haşan Onbaşı ki, bana dedi ki al nişanlını gel Çukurovaya...
Haşan Onbaşı dedi ki, Çukurovanın ağası yok. Öyle dedi. Haşan Onbaşı
bana tarla bulacak, öküz bulacak, ev bulacak... Haşan Onbaşı var
Çukurovada. Nişanlını kaçır gel dedi.
Hatçe:
Haşan Onbaşı...
Memed:
Bir iyi adam ki canıyın içine koy. Bize her bir şeyi yapacak...
Kaçarsak.
Hatçe:
Kaçarsak...
Memed:
Haşan Onbaşı... Bir sakalı var, uzun. Sütbeyaz. O Çukurovada
varken, bize yok, yok gayri. Yaa, Haşan Onbaşı... Ulan delikanlı, dedi, al
nişanlını, kaçır gel. Peki dedim ben de, on gün sonra alır gelirim.
Hatçe:
On gün sonra...
Babadan da eyi... Bir ak sakalı var, akar su gibi, parıl parıl.
Hatçe:
Hemen gitsek, dedi.
Memed:
On gün sonra...
Hatçe:
Korkuyorum.
Memed:
Haşan Onbaşı Çukurovada varken. Amma benim derdim anam.
Anama zulmeder Abdi.
O da gelir. Mademki Haşan Onbaşı var.
Memed:
Yalvarırım: Söylerim. Onbaşı var derim. Belki gelir.
Hatçe:
Ben korkuyorum. Abdiden korkuyorum. Yeğeni hep bizde. Anamla
hep fiskos... Bir gün önce...
On gün. On birinci deyince... Sen, ben, anam... Bir gece... Yollara...
Ver elini Çukurova... Haşan Onbaşı biz geldik deriz. Şaşar kalır. Bir de

sevinir ki...
Sevinir. Ben korkuyorum.
Uzun uzun sustular. Soluklarından başka ses yoktu. Gece böcekleri
ötüşüyorlardı.
Ben korkuyorum.
Memed:
Onbaşı çok sevinir...
Anamdan korkuyorum.
Memedin başı dönüyor. Sarı çağıltı... Habire dönüyor. Alabildiğine
akan, dönen, şimşeklenen sarı güneş çağıltısı...
On gün deyince, on birinci gün... Yallah...
Hatçe Osmanın kızıdır. Osman yumuşak, kimseyle ilgilenmeyen,
kendi halinde bir adamdır. Hatçenin anasıysa Allahın bir belasıdır. Köyde
ne kadar kavga, ne kadar gürültü varsa içindedir. Uzun boylu, güçlüdür.
Evin bütün işini o görür. Çifti bile o sürer.
Memedle Hatçenin çocuklukları birlikte geçmişti. Erkek çocuklar
içinde, en güzel evciği Memed yapardı. Onu, en güzel de Hatçe süslerdi.
Beraber oynadıkları çocukları oyunlarına bırakır, kendileri başka bir yere
gider oyunlar icat ederlerdi. Türlü türlü...
On beşine değince Hatçe, Memedin anasından çorap örmesini
öğrenmek için; her gün Memedlerin evine gelirdi. Memedin anası ona en
güzel örnekleri verir, en güzel nakışları öğretirdi.
İkide birde de saçlarını okşayarak:
Sen benim gelinim olursun inşallah, sürmelim, derdi.
Hatçenin anasına, herkese, Hatçeden konuşurken gelinim, derdi.
Bunun üstüne, on altı yaşlarında olan oldu. Memed yorgundu. Çift
sürmeden geliyordu. Hatçe de dağdan, mantar toplamadan. Belki bir
aydır birbirlerini görmüyorlardı. Birbirlerine Alacagedikte rastlayınca,
ikisini de bir sevinç, bir gülme aldı. Bir taşın üstüne oturdular. Karanlık
basıyordu. Hatçe kalkmak istedi. Memed, elinden tuttu geri oturttu:
Dur hele! dedi:
Tirtir titriyordu. Her bir yanı ateşe kesmişti. Bedeninde çımgışmalar
oluyordu:
Sen benim nişanlım değil misin? dedi.
Hatçenin ellerini ellerinin içine aldı:
Sen benim... dedi.
Hatçe gülmeye başladı.
Memed:
De kız, dedi, sen benim nişanlım değil misin?


Hatçe Memedden çekiniyordu. Memed tutmuş göndermiyordu. Bir ter
basmıştı ki...
Kız, diyordu. Sen...
En sonunda öpmeyi akıl etti.
Hatçe kıpkırmızı kesilerek Memedi hızla itti. Kaçtı. Memed arkasından
yetişti tuttu. Kız durgunlaşmış, kuzu gibi olmuştu. Memedin de eski
heyecanı azıcık geçmişti.
Bu gece yarısı gelirim, dedi. Büyük dutun gölgesine sığınırım. Divlik
kuşu gibi öterim... Herkes divlik kuşu ötüyor sanır.
Sonra da birkaç kere divlik kuşu gibi öttü:
İşte böyle, dedi.
Hatçeyi bir gülme aldı:
Divlik kuşu gibi... Kimse fark etmez.
Memed:
Biz birbirimizin nişanlısı değil miyiz? Kimse fark etmesin.
Hatçenin birden rengi attı:
Ya bizi gördülerse, dedi, kaçtı.
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 1 - 06
  • Части
  • İnce Memed - 1 - 01
    Общее количество слов 3328
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 02
    Общее количество слов 3340
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 03
    Общее количество слов 3283
    Общее количество уникальных слов составляет 1654
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 04
    Общее количество слов 3388
    Общее количество уникальных слов составляет 1750
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 05
    Общее количество слов 3309
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 06
    Общее количество слов 3252
    Общее количество уникальных слов составляет 1727
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 07
    Общее количество слов 3436
    Общее количество уникальных слов составляет 1599
    37.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 08
    Общее количество слов 3410
    Общее количество уникальных слов составляет 1677
    37.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1660
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 10
    Общее количество слов 3396
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 11
    Общее количество слов 3395
    Общее количество уникальных слов составляет 1644
    36.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 12
    Общее количество слов 3441
    Общее количество уникальных слов составляет 1602
    37.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 13
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1768
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 14
    Общее количество слов 3383
    Общее количество уникальных слов составляет 1679
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 15
    Общее количество слов 3432
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    37.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 16
    Общее количество слов 3456
    Общее количество уникальных слов составляет 1636
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 17
    Общее количество слов 3302
    Общее количество уникальных слов составляет 1548
    35.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 18
    Общее количество слов 3322
    Общее количество уникальных слов составляет 1795
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 19
    Общее количество слов 3415
    Общее количество уникальных слов составляет 1620
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 20
    Общее количество слов 3344
    Общее количество уникальных слов составляет 1650
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 21
    Общее количество слов 3442
    Общее количество уникальных слов составляет 1729
    36.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 22
    Общее количество слов 3346
    Общее количество уникальных слов составляет 1714
    36.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 23
    Общее количество слов 3300
    Общее количество уникальных слов составляет 1668
    35.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 24
    Общее количество слов 3351
    Общее количество уникальных слов составляет 1774
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 25
    Общее количество слов 3364
    Общее количество уникальных слов составляет 1658
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 26
    Общее количество слов 2886
    Общее количество уникальных слов составляет 1519
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    62.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов