İnce Memed - 1 - 02

Общее количество слов 3340
Общее количество уникальных слов составляет 1610
36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
61.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
Memed, Süleymanın kendisine baktığını fark edince biraz daha anına
sokuldu elinden tuttu.
Nolursun? diye gözlerinin içine bütün arzusunu toplayıp baktı.
Öteki:
Korkma, dedi.
Memed, acı acı, bir sevinç, bir korkuyla karmakarışık güldü.
Sonra Süleyman işini bitirdi ayağa kalktı. Memede dedi ki:
Bre İnce Memed, benim işim var şu karşıki evde. Oraya gitmeliyim.
Sen, ne istersen onu yap. Gez köyün içini.
Memed ondan ayrılıp köyün içine daldı. Bu, yirmi, yirmi beş evlik bir
köydü. Evleri ham toprakla yapılmıştı. Biçimsiz, üst üste, gelişigüzel
konmuş taşlarla yapılmıştı. Ham toprak... Yükseklikleri yerden bir metre...
Köyü bir uçtan bir uca dolaştı. Çocuklar bir gübreliğin üstünde köküç
oynuyorlardı. Kadınlar gördü. Evlerinin günden yanına, duldaya
oturmuşlar çıkrık eğiriyorlardı. Bir tek de köpek gördü. Kuyruğunu iki
patancının arasına kıstırmış, korka korka bir duvarın dibinden yürüyordu.
Bu köyün her bir tarafını gübre almış. Akşama kadar köyü ev ev dolaştı.
Hiç kimse ona, nereden gelip, nereye gidiyorsun demedi. Kendi köyleri
olsa, bir yabancı görseler, bütün çocuklar başına toplanırlardı. Bu köy, bir
başka köy... İşte, bu, zoruna gitti.
Eve gelince Süleymanı karşısında buldu.
Süleyman:
Bre İnce Memed, dedi, hiç uğramadın eve. Ne var, ne yok?

İyilik, dedi.
Bundan sonra Memed, köyün içini birkaç gün daha gezdi. Birkaç
çocukla arkadaş oldu. Köküç oynadı. Üstüne köküç oynayan çıkmadı.
Ama Memed, bu hüneriyle övünmedi. Başka bir çocuk olsaydı Memedin
yerinde, övünmesinden geçilmezdi. O, çocuk işi der gibi, omuz silkti. Bu
sebeptendir ki, Memedin onları yenişi, çocukların zoruna gitmedi. Sonra,
Torosların güz yağmurları başladı. Güz yaprakları nasıl düşer, Toros
yağmurları da öyle kocaman taneli düşer.
Gök gürlüyordu. Köyün üst başındaki dağdan, düzlüğe doğru taşlar
yuvarlanıyordu. Dağ ormanlıktı. İri ağaçları vardı. Orman, üst üste. Sıktı.
Memed, bir gün Süleymana geldi dedi ki:
Süleyman emmi, böyle dur dur ne olacak? Benim canım sıkılıyor.
Boşuna da ekmek yiyorum.
Süleyman:
Dur hele. Acelen ne? Sana da iş bulunur bre İnce Memed.
Birkaç gün yağmur ara verdi. Islak taşların, kayaların, ağaçların,
toprağın üstünde güneş parlıyordu. Ortalık usuldan da buğulanıyordu. Bir
de köyün içinden buğuyla birlikte gübre kokusu geliyordu. Bazı bazı da
güneşi bulutlar örtüyordu. Gümüşi bulutlar...
İnce Memed, evin kapısındaki bir taşın üstüne oturmuş, Süleymanın
kendisi için ham gönden diktiği çarığı ayaklarına giyiyordu. Çarık ıslaktı.
Çarığın üstünde mor tüyler de vardı. Tüylerden bunun bir tosun derisi
olduğu anlaşılıyordu.
Çarıktan dolayı sevinçten uçuyordu İnce Memed.
Süleyman geldi İnce Memedin başucuna dikildi. Çarığı bağlayışını
seyrediyordu. Memedin elleri, çarık bağlamaya alışkın eller... Öyle
gösteriyor. Kaytanları taktı taktı, getirdi arkadan düğümledi.
Süleyman:
Bre İnce Memed, dedi, sen çarık bağlamakta ustaymışsın.
İnce Memed başını kaldırıp gülümsedi:
Ben çarık bile dikerim Süleyman emmi, dedi. Ama sen iyi dikmişsin
bunu.
İnce Memed, ayağa kalktı. Şöyle bir iki kere kuvvetlice bastı. On, on
beş adım yürüdü. Geri geldi. Biraz daha yürüyerek çarıklarına baktı.
Hayrandı. Geldi Süleymanın karşısına durdu:
Ayağıma iyi oturdu, dedi.
Yola düştüler. Yolda, İnce Memedin gözleri hep çarıklarda. Bazı çabuk
çabuk yürüyor. Bazı duruyor inceden inceye tetkik ediyordu. Bazı bazı da
eğilip çarığın tüylerini okşuyor.


Süleyman; Memedin bu sevincine ortak oluyor. Memnun oluyor.
Sanırsam hoşuna gitti Memed?
Memed:
İyi oturdu ayağıma. Severim böyle çarıkları, diye cevap verdi.
Süleyman:
Bak, dedi, İnce Memed, o köye gideydin, sana böyle çarığı kimse
dikemezdi.
Memed:
O köyde akakkabı giymezler mi? diye yarı saf, yarı itçesine sordu.
Süleyman, itlik mi, değil mi kavrayamadı:
Giyerler ya, çarık giymezler.
Memed:
Anladım, dedi.
Yürüye yürüye köyün dışına çıktılar. Memed, birden ferahladı. Tarlalar,
ta öteki dağın dibine kadar uzanıyordu. Bu tarlalarda da iş yoktu.
Çakırdikeni yoktu ama, gene de iş yoktu. Bu tarlalar, taşlı tarlalar...
Memed, bir ara durdu sordu:
Böyle nereye gidiyoruz Süleyman emmi?
Süleyman:
Gezmeye çıktık, dedi.
Memed üstelemedi. Yürüdüler.
Memedin yeni çarıklarına çamur sıvandı, Memed, içinden, çarıklara
bulaşan çamura küfretti.
Köy, uzaklarda kaldı. Köyden, bir iki dumandan başka hiçbir şey
gözükmüyordu.
Süleyman:
Beni dinle İnce Memed, dedi. İşte buralarda otlatırsın keçileri. Ta şu
ötelere de gidebilirsin. Yalnız şu kınalı tepenin ardına geçme. O taraf
sizin köy, seni alır götürürler.
Gitmem, dedi. İyi ki söyledin.
Süleyman:
Haydi dönelim, dedi.
Döndüler. Gökteki bulutlar bembeyazdı. Harman yerleri koyu yeşil
birer daire halinde taşlı tarlalara serpilmişti. Uzun otlara yapışmış tek tük
sümüklüböcek görülüyordu.
Süleyman:
Bre İnce Memed, dedi, çok mu sıkıştırdı keçi sakallı Abdi seni?
Memed durdu. Süleyman da durdu. Memed, yeni çarıklarına bir göz
daha attı.



Süleyman:
Şuraya oturalım.
Memed:
Oturalım, dedi. Sonra da başladı anlatmaya:
Bak sana deyim Süleyman emmi, babam öleli var ya, elimizde nemiz
var, nemiz yoksa hepiciğini almış Abdi Ağa. Anam bir laf söylese döve
döve öldürür. Beni de tutar kolumdan yere çalar. Beni birinde iki gün
ağaca bağladı. Bıraktı gitti yazının ortasında. Yaa, orada, ağaca iki gün
sarılı kaldım da anam geldi açtı. Anam olmasaydı beni kurtlar parçalardı
orada.
Süleyman içini çekti:
Demek böyle senin işler İnce Memed? dedi kalktı. Arkasından Memed
de kalktı.
Süleyman:
Dediğim gibi eyle İnce Memed. O kınalı tepenin arkasına geçme.
Birisi görür, haber verir keçi sakallı Abdiye, seni alır götürürler.
Memed:
Tövbeler olsun, dedi.
Ertesi sabah, Memed çok erken uyandı, yataktan kalktı. Hemen
dışarıya fırladı. Şafağın yeri usul usul ağarıyordu. Süleymanın yatağına
gitti. Horultuyla uyuyordu. Dürterek Süleymanı uyandırdı.
Süleyman uykulu uykulu:
Ne o? Sen misin İnce Memed? diye sordu yavaştan.
Memed:
Benim, dedi iftiharla. Sonra da ekledi:
Vakit geç. Ben keçileri süreceğim.
Süleyman hemen kalktı. Gözleriyle karısını araştırdı. Karı çoktandır
kalkmış inek sağıyordu dışarda. Karısına seslendi:
Çabuk İnce Memedin azığını hazırlayın.
Kadın sütlü ellerini büyük bir tencerede yıkarken:
Kalsın, dedi, gerisini de akşam sağarım.
Azığı, el değer etek değmez, hazırlayıverdi. Ocakta kaynamakta olan
çorbadan da çorba koydu Memedin önüne. Memed, çorbayı bir anda
sümürdü. Gözle kaş arası azığı beline bağladı, keçileri önüne kattı.
Başından yağlanmış, eski şapkasını çıkardı keçilerin üstüne doğru fırlattı:
Alloooş bre, dedi. Yaşasın.
Arkasından Süleyman:
Uğurlu kademli olsun, diye bağırdı.
Memed, keçilerle birlikte gözden kayboluncaya kadar döndü döndü


ona baktı.
Süleyman, sonra kendi kendine:
Vay, dedi, vay! çocukluk...
Karısı yanına geldi:
Gene dertlendin, dedi. Derdin ne?
Süleyman içini çekerek:
Bak şu çocuğa neler etmiş keçi sakallı Abdi! Yürek parçalanır haline
çocuğun. Babasını tanırdım. Mazlum, kendi halinde bir adamdı. Bak şu
çocuğun haline! Canından usanmış da kendisini dağlara, kurdun kuşun
arasına atıvermiş!... Bak hele!
Karısı:
Bre Süleyman, dedi, sen de her şeyi kendine dert edersin. Gel içeri de
iç çorbanı.

3

Akşam oldu, çiftçilerin hepsi çiftten döndü. İnce Memed gelmedi. Gün
battı. İnce Memed gelmedi. Karanlık kavuştu, gene İnce Memed gelmedi.
Yandaki komşu evden, Zeynep kadın, Memedin anasına seslendi:
Döne! Döne! Daha Memed gelmedi mi?
Döne inler gibi:
Gelmedi bacım. Gelmedi daha Memedim. Ben, ne yapayım şimdi?
Zeynep belki on seferdir Döneye söylüyordu. Gene tekrar etti:
Git, dedi, soruver Abdi Ağaya. Belki onlara gelmiştir. Git de soruver
bacım. Şu senin de başına gelenler!.. Vay fıkara Döne!
Döne:
Bu benim başıma gelenler!.. Benim başıma gelenler!. Memedim köye
gelseydi, hiç durmadan bir yerlerde, doğru eve gelirdi. Abdi Ağanın
evinde bir lokma durmaz o. Gene de varayım gideyim. Belki...
Gökyüzünde ay yoktu. Bulutlu olduğu için yıldızlar da gözükmüyordu.
Bir karanlık vardı!... Silme karanlık. Döne, Abdi Ağanın evine doğru yola
düştü. El yordamıyla yürüyordu. Bir el kadar pencereden azıcık ışık
sızıyordu. Işığa vardı. Işığın yanında yüreği gürp gürp, ederek durdu. Bir
iki yutkundu. Eli ayağı titriyordu. Dişini sıktı.
Neden sonradır ki, boğazından bir ses çıkabildi. Ses, ölü bir ses...
Abdi Ağam! Abdi Ağam! Tabanlarının altını öptüğüm Abdi Ağam!
Memedim daha gelmedi. Sizin evde mi ola? Sormaya geldim.
İçerden kalın, gür bir ses duyuldu:
Kim o? Ne istiyorsun bu gece vakti hatun?...
Döne tekrarladı:
Kurban olduğum Abdi Ağam! Memedim gelmedi eve. Sizde mi ola?
Onu sormaya geldim.
İçerdeki gür ses:
Allah belanı versin. Sen misin Döne?
Döne:
Benim Ağam, dedi.

Ses:
Gel içeri. Ne istiyorsun bakalım?
Döne, ezile büzüle içeri girdi. Abdi Ağa, ocağın başına, bir sedirin
üstüne bağdaş kurmuş oturuyordu. Başındaki kadife kasketinin siperi sol
kulağının üstünde. Yolda belde, kasabada hep böyledir. Bununla
sofuluğunu göstermek ister. Üstüne ipekle işlenmiş, nakışlı bir mintan
giymişti. Büyük taneli kehribar tespihini şakırdatıyordu.
Uzun, keskin yüzlü, küçücük, yeşil mavi karışığı, bir hoş gözlü, pembe
yanaklıydı Abdi Ağa.
Gene ne istiyorsun? Söyle bakalım, diye tekrarladı.
Döne, ellerini önüne kavuşturmuş, öne doğru biraz eğilmiş, sol elini de
sağ elinin içine almış, boyuna sıkıp duruyordu.
Ağam, dedi, Memedim daha gelmedi çiftten. Sizde mi ola, deyi
geldim.
Abdi Ağa:
Hah, dedi, ayağa kalktı. Daha gelmedi ha? Vay it oğlu it vay!
Daha gelmedi ha! Ya öküzlerim?..
Kapıya hızla, geceliğini savurarak geldi. Dışarı bağırdı:
Dursun, Osman, Ali nerdesiniz?
Üç ses, üç yerden:
Buradayız Ağa, dedi.
Abdi Ağa:
Çabuk gelin buraya, dedi.
Üç kişi karanlıkta koşa koşa geldiler. Bunlardan biri, kırk yaşlarında
gösteren Dursundu. Dursun çok iri yarıydı. Ötekilerse on beşer
yaşlarında iki çocuktu.
Ağa:
Hemen tarlaya gidin, arayın o it oğlu iti. Öküzleri mutlaka bulmalısınız.
Bulmadan dönmeyin. Anladınız mı?
Dursun:
Biz de onu konuşuyorduk. Noldu aceb Memede? Daha gelmedi,
diyorduk. Gider ararız, diye söylendi.
Birden Döne hıçkırmaya başladı.
Abdi Ağa tiksintiyle:
Kes, dedi. Kes! Ne yapacağız bakalım, bu senin it oğlu itiyin elinden?
Eğer öküzlere bir şey olmuşsa, onda kemik komaz kırarım. Kemiklerini
tüm un ederim.
Dursun, Ali, Osman karanlığa atıldılar. Döne de arkalarına düştü.
Dursun, Döneye:


Bacım, dedi, sen gelme. Biz, bulursak buluruz. Belki sabanın bir
tarafını kırmıştır. Belki boyunduruğu kırmıştır. Korkusundan gelemiyordur
belki. Sen gelme. Biz bulur getiririz. Dön, bacım Döne!
Döne:
Kurbanlarınız olayım, yavrumu bulmadan gelmeyin. Dursun emmisi,
yavrum sana emanet. Yavrumu bulmadan gelme. Yavrum sana emanet.
Yavrumu bulmadan gelme! Yavrum seni çok severdi Dursun emmisi!
Kadın, geri evine döndü.
Üç kişi karanlığa karıştı. Gecede, uzaklaşan ayaklarının sesi
duyuluyordu. Alışkın ayaklar, gidecekleri yolu biliyorlardı. Önce ufacık
taşlı bir tarlaya düştüler. Sonra, keskin bir kayalığı aştılar. Kayalığın
arkasına dinlenmek için oturdular. Üçü de yan yana... Sokulmuşlar.
Birbirlerinin üstüne abanmışlar. Böyle uzun zaman sustular. Belalı bir
karanlık vardı. Böceklerin ötüşünden başkaca da çıt yoktu. Önce Dursun
konuştu. Kimseye değil, geceye söylüyordu.
Noldu bu çocuğa acep? Nereye gitti?
Osman:
Kimbilir ki...
Ali:
Memed bana ne diyordu, haberiniz var mı? Ben diyordu, o köye
gideceğim. Öldürseler durmam, diyordu.
Dursun:
Kaçmasın Memed. Bir delilik yapmasın?
Ali:
Kaçtıysa iyi etti, diye dişlerinin arasından ıslık gibi bir laf bıraktı.
Osman:
Çok iyi etti.
Ali:
Bizimkisi ölümden beter.
Osman:
Çukurovaya bir atabilsek kendimizi.
Dursun:
Çukurova yakın, dedi. Yüreğir toprağı var. Bizim köy, diye devam etti.
Çok çalışırsın ama, kendi kendiyin ağasısın. Ne karışanın olur, ne
görüşenin. Tarlalara bir bakarsın bulut çökmüş sanırsın kara toprağa.
Öyle pamuk olur işte. Toplarsın. Okkası on kuruştan.
Bir yazda Abdi Ağanın verdiğinin, yani yılda verdiğinin beş mislini
alırsın. Bir şehir var, Adana şehri. Safi sırçadan, tiril tiril yanar gece
gündüz. Aynen güneş gibi. Onun içinde gezersin. Evlerin araları, onlar


sokak derler adına, cam gibidir. Balı dök yala. Trenler gelir gider. Denizin
üstünde bir köy kadar vapurlar yüzer. Dünyanın öteki ucuna gider. O da
güneş gibi yanar. Işığa boğulmuştur. Bir bakarsın bir daha gözünü
alamazsın. Para dersen sel gibi Çukurovada. Yeter ki sen çalış.
Osman birdenbire ortaya bir sual attı:
Dünya ne kadar büyük ola?
Dursun:
Çook, dedi.
Ayağa kalktıklarında Dursun köyünü anlatıyordu hala.
Kayalıktan sonra da, bir çakırdikenliğe düştüler. Çakırdikeni
bacaklarına sarılıyor, bacaklarını dişliyordu.
Osman:
Memedin çift sürdüğü tarla buralarda olacak, diye ötelerden seslendi.
Dursun:
Buraları ben bilmem. Siz bilirsiniz, diye cevaplandırdı.
Alinin:
İşte burası, diyen sesi sağ yandan duyuldu.
Dursun:
Burası mı? diye inanmaz inanmaz sordu.
Ali:
Tabii burası. Havayı koklasana, sürülmüş toprak kokusu geliyor.
Dursun durdu. Derin derin havayı içine çekti:
Öyle, dedi.
Öndeki Osman seslendi:
Ayağım sürülmüş toprağa batıyor.
Ali:
Benim de...
Dursun:
Bekleyin beni. Ben de geleyim.
Durdular. Dursun arkalarından yetişti.
Şimdi çift sürdüğü yeri bulmaya çalışalım, dedi Dursun. Ne dersiniz?
Osman:
O kolay, dedi. Buluruz.
Ali:
Üşüdüm yahu, dedi.
Dursun:
Şunu bulalım da sonra, diye yatıştırdı onu.
Osman bağırdı bu sırada:
Çektiği evlekler öyle duruyor. Bugün çift sürmemiş.


Ali de gidip ayağıyla yordamladı. Sürülmüş tarLanın kıyısını birkaç
kere de dolaştı.
Bugün çift sürmemiş Memed, evlekler öyle duruyor.
Dursun:
Başına bir iş gelmesin? diye acımış bir sesle sordu. Sesinde biraz da
hayret vardı.
Osman:
Ona hiçbir şey olmaz. Şeytanın kardeşidir o. Hiçbir şey olmaz ona.
Ali:
Dursun emmi, sen bilmez misin onu? Ona bir şey olur mu? diye
berkitti.
Dursun:
Allah vere de öyle olaydı. Memed çok iyi çocuk. Öksüz.
Sürülmüş tarlanın ortasında durdular. Osman, çalı çırpı topladı. Aliyle
Dursun konuşurlarken o ateşi yaktı. Ateşin başına geçtiler oturdular. Türlü
ihtimaller üstünde durdular. Bayılabilirdi. Kuduz kurt gelir kapabilirdi onu.
Bir hırsız gelir elinden öküzleri alırdı. Daha ne kadar ihtimal varsa,
üzerinde teker teker durdular. Ama, üstünde ısrarla durdukları bir tek
ihtimal yoktu. Hepsi de olabilirdi. Bir teki de olmayabilirdi.
Dursunun yüzüne ateşin yalımı vuruyordu. Kırmızı bakırın rengine
çalıyordu yüzü. Yüzünde belli belirsiz, mutlu bir gülümseme vardı.
Ateş yandı geçti. Ocakta, kedi gözü gibi birkaç köz ışıldadı kaldı.
Canları sıkılıyordu. Ali bir türkü söyledi. Dertli bir türküydü bu. Geceye
yayıldı:
Kapıya oturmuş kurar araba
Bugün efkarlıyım gönlüm haraba
Kitaplar getir de yeminler edem
Senden gayrisine demem merhaba.
Üşüdüler. Osman çalı çırpı topladı, ateşi yeniledi. Dursunla Ali de
kalktılar çalı toplamaya gittiler. Büyük bir yığın çalı yığdılar ateşin yanına.
Osman:
Eeee ne yapalım şimdi? dedi.
Dursun:
Biz şimdi boş dönersek köye, Abdi Ağa kıyameti koparır. İyisi mi
burada yatalım. Sabahleyin arar buluruz.
Ali:
O Memed hiç bulunmaz gayri. O köye gitti o, neredeyse o köy.
Dilinden düşürmüyordu.
Dursun güldü.

Ateşi devam ettirmek için Ali nöbetçi oldu, ötekiler kıvrıldılar. Ali
gözlerini ateşe dikmiş kalmıştı. Bir ara başını kaldırdı. Gözlerini ateşten
aldı. Karanlıklara daldı. Kendi kendine Gitti, dedi.
Gitsin. İyi yaptı. O sırçadan şehire gitti. Ilık Yüreğir toprağına gitti.
Gitsin. İyi yaptı. Varsın gitsin.
Osman uyanınca nöbeti ona devretti. Bir keseğe başını koyarken:
Oraya gitti değil mi Osman? Memed, oraya gitti. Dursunun söylediği
yere.
Osman:
Oraya... dedi.
Şafağın yeri ışırken üçü de uyandı. Tan yerinde hafif bir kızıllık vardı.
Bulutların kenarı sırmalanmıştı. Az sonra kırmızı kenarlı bulutlar
beyazlaşmaya başladı. Sonra bir yel esti. Birazcık soğuk ama, çok tatlı.
Seher yeliydi. Az sonra ortalığı seçebildiler. Sürülmüş toprağın ötesinde,
çakırdikeni günün doğduğu yere kadar uzanıyordu.
Üçü birden ağır ağır tarlanın ortasından ayağa kalktılar. Sabah ışığı
içinde kaldılar. Koyuca gölgeleri günbatıya doğru uzanmıştı. Üçü de
kollarını açarak gerindi. Sonra üçü de yere çömelip işedi. Gerine gerine
Memedin çift sürdüğü tarlayı dolaştılar.
Osman:
Bakın ize, dedi, öküzler sabanla gitmişler. Arkalarında sabanla...
Haydi izleyelim.
İzleye izleye yürüdüler. Bir yerde uzun uzun durdular, konuştular.
Burada bir çift öküz yatmıştı. Kocaman izleri bozulmamış, daha kalıp gibi
duruyordu. Hem de boyundurukla, arkalarında sabanla yatmışlardı.
Doğan gün, ortalığı ısıtmaya başladı. Çakırdikenlikten çıktılar, akar
suya geldiler. Ali, birden bir çığlık attı. İkisi birden Aliden yana döndüler.
Dönünce, boyunlarında boyunduruk; arkalarında saban, tam koşum
halinde öküzleri gördüler. Öküzün biri mor, biri kırmızıydı. İki öküzün de
kaburgası kaburgasına geçmişti.
Osmanın yüzü sapsarı kesildi:
Bir hal var bu çocuğun başında. Memed kaçsaydı, öküzleri böyle
koşum halinde koyup gitmezdi. Bir hal var başında.
Ali:
Hiçbir hal yok başında. Öküzleri kurnazlığından öyle bıraktı gitti. O
köye gitti o.
Osman kızdı:
O köy, o köy... Siz de... Neymiş o köy? Deli misin sen?
Dursun gülümsedi:


Kavga etmeyin yahu, dedi.
Öküzleri önlerine kattılar.
Köye girdikleri zaman gün kuşluktu. Karşıdaki dağdan bile yavaş
yavaş sis kalkıyordu.
Dönenin başına ne kadar çoluk çocuk, kadın, genç, yaşlı varsa
toplanmıştı. Yanaşmaların önünde koşulu öküzleri görünce ayağa
kalktılar hep birden. Hiç kimse konuşmuyordu. Gözleri öküzlere dikilmişti.
Döne bir çığlık attı, öküzlere doğru koştu:
Yavrumu nettin Dursun emmisi? Yavrum seni çok severdi:
Dursun:
İşte, öküzleri böyle koşulu bulduk derede.
Kadın dövünüyordu:
Memedim yavrum... Gün görmemiş öksüzüm...
Dursun:
Bacı, dedi, ona hiçbir şey olmamıştır. Ben ararım onu. Arar bulurum.
Döne laf dinlemiyordu. Hem ağlıyor, hem de:
Gün görmemiş öksüzüm, diyordu boyuna.
Sonra Döne çırpına çırpına tozların ortasına düştü. Orada kesik kesik
inlemeye başladı. Yüzü, gözü, saçları apak toza belenmişti. Sonraları
yüzü, göz yaşından çamura kesti.
Kalabalık öyle donmuş, bir öküzlere, bir Döneye bakıyordu.
Kalabalıktan, iki kadın usulca ayrıldı. Geldiler, toprakta belenmekte olan
kadını kollarından tuttular kaldırdılar. Döne, yarı baygındı.
Başı, ölü başı gibi sağ omzuna düşmüştü. Koluna girdiler evine
götürdüler. Döne gittikten sonra kalabalık bir karıştı, canlandı. İlkin,
kocakarı Cennet konuştu. Ona, at yüzlü Cennet derlerdi.
Uzun yüzü, kırışık kırışıktı. Boyu çok uzundu. İnce parmakları dal
gibiydi. Fıkara Döne, dedi, noldola oğluna?
Elif atıldı. Köyde şom ağızlılığı ile ün salmıştı. Kısa boyluydu. Ölmese
gelirdi Memed, dedi.
Sonra bu söz boydan boya kalabalığı dolaştı:
Ölmese gelirdi.
Ölmese gelirdi.
Ölmese gelirdi.
Elif tekrar söz aldı:
Belki babasının düşmanları öldürmüştür.
Cennet karı:
Babasının düşmanları yoktu. İbrahim karıncayı incitmemişti diye
cevap verdi.


Beyaz başörtüler, alacalı bulacalı yazmalar, mor fesler, bakır paralı
alınlar kalabalığı dalgalandı:
İbrahim karıncayı incitmemişti.
İbrahim karıncayı...
Karıncayı incitmemişti.
Sonra ortalık karıştı. Her ağızdan bir ses çıkmaya başladı.
Vay Memed!
Vay öksüz!
Gözün kör olsun gavur dinli.
Sonra bir teklif dalgalandı kalabalığın üstünde. Kimin söylediği bellisiz.
Döne kartal dönen yerlere gitsin baksın.
Leş üstünde kartal döner.
Nerede kartal dönüyor orada...
Orada...
Bütün kalabalık bir anda bunu söyleyen kadına döndü. Bir an sessizlik
oldu. Kalabalık, bir an gene dondu. Tekrar canlandı.
Suyun gözüne düşmüştür.
Gözüne düşmüştür.
Gözüne...
Kalabalık yönünü doğuya döndü. Önce ayakları çıplak çocuklar
yürüdüler. Onların ardından ayağı çıplak kadınlar... Önce çakırdikenliğe
çocuklar düştü. Ardından kadınlar... Çocukların bacakları ala kan içinde
kaldı. Çocuklar, gene koştular. Kadınlarsa, bu önlerine çıkan
çakırdikenine beddua ettiler:
Kökü geçesice...
Çakırdikenliği çıktıktan sonra, onun ckasından da kayalar göründü.
Yorulmuş, ayakları kanamış çocuklar geride kaldılar, kadınlar öne
düştüler. Çınara ulaştıklarında yorulmuşlardı. Ulu çınar fışıldıyordu.
Birden su gürültüsünü duyunca durakladılar. Bir zaman soluk aldıktan
sonra, hep birden suya koşmaya başladılar. Gelen suyun gözüne gözünü
dikip baktı. Gelen baktı. Kadınlar, yan yana, üst üste halka oldular. Su,
büyük kayanın dibinden köpük saçarak kaynıyordu. Kayanın sol yanında
büyücek bir havuz oluyordu su. Kaynayan suyun üstüne üç dört yaprak
düşmüştü. Akıp gitmiyor, dolanıp duruyorlardı köpükler arasında.
Hiç çıt çıkarmadan uzun zaman baktılar.
Cennet karı:
Çocuk buraya düşseydi, şimdiye kadar suyun yüzüne bir kere
olsun çıkardı, dedi.
Kalabalık, gene karıştı. Başlar dalgalandı:



Bir kere olsun çıkardı.
Çıkardı...
Kalabalık yorgun, bitkin, umutsuz, neşesiz, sallana sallana geri
döndü. Bunda çocuklar arkada kalmışlar, oynaya oynaya geliyorlardı.
Kalabalık, toplu halde de yürümüyordu. Her biri bir yerde, başı eğik
gidiyorlardı.
Döne, bu günden sonra, ağlaya ağlaya yataklara düştü. Ateşler içinde
yandı. Köyün genç kızları da ona yardım ettiler. Döne birkaç gün sonra
yataktan kalktı. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Alnına da beyaz bir bez
bağlamıştı.
Bir gün köyün içini meraklı bir haber dolaştı:
Döne yemiyor, içmiyor, suyun gözünün başına oturmuş gözünü
kırpmadan suya bakıyor, çıkacak mı diye oğlunun ölüsünü bekliyor.
Haber doğruydu. Döne her sabah, gün doğmadan kalkıyor, suyun
başına gidiyor, gözlerini sudan ayırmadan habire bakıyordu.
Bu, böyle on gün kadar sürdü. Sonra, Döne bitkin geldi evine kapandı.
Şimdi de başka bir şey taktı aklına. Gene her sabah çok erkenden
kalkıyor, damın başına çıkıyor, uzak göklere gözünü dikiyor, gökleri
araştırıyor. Nerede sönen bir kartal kümesi varsa yaya yapıldak oraya
koşuyordu. Bir iğne, bir ipliğe dönmüştü. Bazen kartallar çok uzaklarda,
mesela Yağmurtepenin üstünde dönüyorlardı. Orası bir günlük yol çeker.
Döne, oraya da gidiyordu.
Bir gece Dönenin kapısı dövüldü. Bir ses:
Döne bacı aç! Ben Dursunum, dedi.
Döne umutla, korkuyla kapıyı açtı.
Gel Dursun kardaş! Memedim seni çok severdi, dedi.
Dursun, Dönenin serdiği döşeğe ağır, temkinli oturduktan sonra:
Bana bak bacı, dedi. Benim yüreğim öyle hükmediyor ki oğlun ölmedi.
Bana öyle geliyor ki başını aldı gitti bir yere. Ben, onu bulurum.
Döne, Dursunun yanına çöküverdi:
De, dedi. Dursun kardaş. Bir bildiğin mi var?
Dursun:
Bildiğim yok ya bacı, yüreğim öyle hükmeyliyor.
Döne:
Dillerine kurban olayım kardaş senin, diye yalvardı.
Dursun:
Ben onu ararım. Arar bulurum. Sana şu kadarlığını söyleyim ki oğlun
ölmedi. Memed ölmedi.
Döne onu uğurlarken:



Bir umudum sende kaldı kardaş. Ah oğlumun bir sağlık haberini
alsam... Dünyada hiç başka bir şey istemem. Sen bilirsin Dursun Ağam.
Dillerine kurban olduğum. Sen bilirsin, dedi.

4

Yaz geldi çattı. Ekinler biçiliyor. Sıcaklar veryansın ediyor.
Çukurovanın sıcağına sarı sıcak derler. Ak sıcaklar çöktü.
İnce Memed geldi geleli çoban değil, İnce Memed, evin oğlu.
Süleyman, İnce Memedi canı gibi seviyor. Gelgelelim, cin gibi, neşeden
taşan oğlana son günlerde bir hal oldu. Ağzını bıçaklar açmıyor. Bir
efkardır kaptırmış kendisini. Eskiden türkü söylerdi durmadan. Yanık
söylerdi. Türküler de yok gayrı.
Keçilerini en iyi otlağa, en iyi yapraklı ormana götürürdü. Eskiden bir
keçi, durup azıcık otlamasın, azıcık durgun görünsün, Memed derhal fark
eder, ona bir çare bulur, iyileştirirdi. Şimdi keçileri salıveriyor otlağa,
oturuyor bir ağacın, bir kayanın gölgesine, çenesini değneğine dayıyor,
dalıp gidiyor. Arada sırada da dayanamayıp kendi kendine konuşuyor.
Anacığım... Vay anacığım! Ekinlerini kim biçer ola şimdi? Gavur Abdi
Ağa! Anacığım! Ekinlerimiz kuruyup dökülecek. Ekinleri kim biçiyor şimdi
anacığım? Ben olmayınca anacığım?
Duruyor, göğe, gökteki bulutlara, toprağa, kızarmaya yüz tutmuş
ekinlere bakıyor.
Leyleğin gözündeki tarla kurumuştur şimdi. Kim biçer ola? Anacığım!..
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 1 - 03
  • Части
  • İnce Memed - 1 - 01
    Общее количество слов 3328
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 02
    Общее количество слов 3340
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 03
    Общее количество слов 3283
    Общее количество уникальных слов составляет 1654
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 04
    Общее количество слов 3388
    Общее количество уникальных слов составляет 1750
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 05
    Общее количество слов 3309
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 06
    Общее количество слов 3252
    Общее количество уникальных слов составляет 1727
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 07
    Общее количество слов 3436
    Общее количество уникальных слов составляет 1599
    37.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 08
    Общее количество слов 3410
    Общее количество уникальных слов составляет 1677
    37.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1660
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 10
    Общее количество слов 3396
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 11
    Общее количество слов 3395
    Общее количество уникальных слов составляет 1644
    36.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 12
    Общее количество слов 3441
    Общее количество уникальных слов составляет 1602
    37.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 13
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1768
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 14
    Общее количество слов 3383
    Общее количество уникальных слов составляет 1679
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 15
    Общее количество слов 3432
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    37.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 16
    Общее количество слов 3456
    Общее количество уникальных слов составляет 1636
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 17
    Общее количество слов 3302
    Общее количество уникальных слов составляет 1548
    35.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 18
    Общее количество слов 3322
    Общее количество уникальных слов составляет 1795
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 19
    Общее количество слов 3415
    Общее количество уникальных слов составляет 1620
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 20
    Общее количество слов 3344
    Общее количество уникальных слов составляет 1650
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 21
    Общее количество слов 3442
    Общее количество уникальных слов составляет 1729
    36.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 22
    Общее количество слов 3346
    Общее количество уникальных слов составляет 1714
    36.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 23
    Общее количество слов 3300
    Общее количество уникальных слов составляет 1668
    35.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 24
    Общее количество слов 3351
    Общее количество уникальных слов составляет 1774
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 25
    Общее количество слов 3364
    Общее количество уникальных слов составляет 1658
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 26
    Общее количество слов 2886
    Общее количество уникальных слов составляет 1519
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    62.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов