İnce Memed - 1 - 18

Общее количество слов 3322
Общее количество уникальных слов составляет 1795
33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
46.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
53.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
yürüdüler. Şafakta, doğu tarafı, bütün büklüğün üstünü bir turuncu ışık
sardı. Bükün koyu yeşili turuncu ışığın içinde eriyor, mavi mavi tütüyordu.
Bütün büklükten, ovadan ağır ağır bir duman kalkıyordu göğe yukarı.
Bacaklarını böğürtlen dikenleri yemişti. Memed çakırdikenliği
düşündü. Nedense kafasında birden sarı pirinç pırıltısı bir şimşek hızıyla
parladı geçti.
Çavuşu sık bir çalının üstüne yatırdılar. Her bir tarafı şişmişti. Kafası,
boynu. Boynu omuzlarından fark edilemiyordu... Çavuş birkaç kere ağzını
açıp konuşacak oldu. Sesi çıkmadı. Eliyle Anavarzayı gösterdi. Bir de
toprağı. Toprağa ısrarla bakıyordu.
Sonra Çavuşun gözlerinden damla damla yaş sızmaya başladı. Sonra
da gözlerini kapadı. Birden upuzun gerildi. Azıcık da doğruldu, düşüverdi.
Memed:
Vay Çavuş vay! dedi.
Cabbar:
Vay!
Memed:
Öleceği hiç aklımdan geçmiyordu.
Cabbar:
Söylüyordu, dedi. Zaten her zaman söylerdi.


Memed:
Muradına erdi mi ola? diye sordu.
Cabbar:
Onun nece olduğu, ne yüzden eşkıya çıktığı, nereli olduğu bilinmezdi.
Bilmem muradına erdi mi?
Memed:
Abdinin öldürülmesini bir istiyordu ki, benden çok. Ona neydi oysa.
Düşman benim düşmanım. Sen Abdi yanmadı, kaçtı dediğinde seni
parçalayacaktı az daha.
Cabbar:
Çıkar hançerini de bir mezar kazalım garip Çavuşa.
Memed hançerini çıkardı, toprağa soktu, eşmeye başladı:
Garip Çavuşa, dedi.
Bir saat içinde, bükün yaş toprağını kazdılar. Göğüs derinliğinde,
geniş bir mezar yaptılar. Kalınca ağaçlardan saldırma da kestiler. Sonra
dikensiz çalı biçtiler. Çavuşu mezara giyitleriyle uzattılar. Saldırmaları
dayadılar, çalıyı üstüne attılar, toprakladılar.
Memed:
Cabbar, dedi, garip Çavuşun başucuna bir ağaç ister. Bir de ağaç
dikelim.
Cabbar:
Dikelim, dedi.
Bilek kalınlığında, araya araya, bir dut ağacı buldular büklükte. Getirip
çavuşun başucuna diktiler.
Memed:
Belki bu ilk mezardır büklükte.
Cabbar:
İlk mezar, diye karşılık verdi. Kim getirip de ölüsünü bükün karanlığına
gömecek!
Az sonra gün doğdu. Çavuşun mezarının taze toprağı buğulanarak
ışıladı. Gün ışır ışımaz, köyden bu yana, Anavarzaya, büklüğe doğru bir
çığrıltı gelmeye başlamıştı.
Cabbar:
Çavuş ne dedi? diye sordu.
Memed:
Anavarzanın kayalıklarını gösterdi, dedi.
Cabbar:
Ceyhan suyuna doğru gitmeliyiz. Bu bükü yarıp da Anavarzayı
bulamayız.


Memed:
Çavuşun dediğini yerine getirmeliyiz. O buraları çok iyi biliyordu. Bu
köyü yaktığından da ne kadar memnundu, değil mi Cabbar? Bütün
Çukurovayı yaksa, kül etse daha çok memnun olacaktı. Bir hoş bir
adamdı şu Çavuş. Belki de şu Çukurova ona çok kötülük etmişti. Kim
bilir?
Cabbar:
Onu bildim bileli Çukurovaya söverdi. Yanında hiç kimse Çukurova lafı
edemezdi. Bazı dalar, hani şu kardaş türküsü var ya onu söylerdi:
Çukurova yana yana ördolur
Her sineği bir alıcı kurdolur
Sen ölürsen yüreğime derdolur
Kalk kardaş gidelim sılaya doğru.
Söyleyip bitirdikten sonra da ağzını açıp kimseye bir laf etmezdi uzun
bir süre. Birkaç gün böyle yalnız dertli gezer, sonra açılırdı. Kim bilir ne
derdi vardı fıkaranın. Kimse ne olduğunu bilemedi. İşte sonu.
Anavarzanın büklüğünde kaldı. Son zamanlarda ne Çukurovaya kızıyor,
ne de o türküyü söylüyordu. Öteki eşkıyalardan duydum, onlar
Çukurovaya indiklerinde, Çavuş inmez, onlar Çukurovadan dönünceye
kadar, tek başına onları beklermiş. İşte akibeti bu. Gene Çukurova
toprağına gömüldü.
Memed:
Bunu istiyordu belki, dedi.
Cabbar:
Yürüyelim Memed, dedi. Biraz sonra büklük insanla, köpekle dolar.
Memed, Çavuşun mezarına döndü:
Güle güle kal Çavuşum, güle güle, dedi, yürüdü. Göz çukurlarında
büyükcek birer damla yaş birikmişti.
Cabbar:
Güle güle, dedi.
Sık, kaplan yaramaz çalıların içinden güçlükle ilerleyebiliyorlardı.
Çavuşun tüfeğini, gümüş işlemeli takımlarını Cabbar almıştı. Bütün bu
yükler, yarılmaz duvar gibi çalılar, bitiriyordu onu. Memede gelince
Memed her zamankinden daha dinç, daha çevik... Yaramadığı çalıları
hançeriyle buduyor. Cabbar eğilerek arkadan geliyor. Memed büyük bir
cebelleşme içinde.
Öğle sıcağı kızdırıyor. Ortalarda, çalıların çıtırtısından başka çıt yok.


Geriye dönüp bakılacak olursa, Memedin çalıları keserek uzun bir tünel
açtığı görülür.
Anavarzaya iki saatlik yolları kaldı. Yalnız gökyüzünü görüyorlar. Bir
de Anavarza kayalığının tepesini.
Bükün yarısına geldiklerinde, gün Anavarzanın tepesinden aşıyordu:
Memed:
Burada duralım gece olsun da öyle çıkarız.
Cabbar:
Ben yorgunluktan öldüm, dedi, uzandı. Sonra Memed de uzandı.
Kayalıklar yakınlarındaydı. Kayalıklardan inen yüzlerce, binlerce ayak
sesi geliyordu.
Memed ayağa kalkıp, baktı:
Göremedim, dedi. Köylüler bizi arıyorlar. Geçti. Arasınlar aradıkları
kadar. Kurtulduk demektir.
Cabbar uzandığı yerden doğruldu:
Şimdi onlar bizi ne dağda, ne de bükte bulamayınca, Azaplı, Sumbas,
kasaba kolunu tutacaklar, bizi pusuya düşürmek isteyeceklerdir.
Memed:
Öyleyse birkaç gün bekleriz, dedi.
Cabbar:
Kozan üstünden çıkarız biz de dağa, dedi.
Memed:
Sen o yolu bilir misin? diye sordu.
O yolu bilmem amma, o dağları bilirim. Anavarzaya çıkınca her taraf
görünür.
Memed:
Haydi ortalık iyice kararmadan çıkalım.
Cabbar:
Ayak sesleri kesildi.
Memed:
Bükün kıyısında pusu kurmasınlar?
Cabbar:
Yok canım, dedi. Nereden akıllarına gelecek.
Memed:
Yürü öyleyse.
Karanlık kavuşuyorduki, Anavarzanın başına çıktılar. Bazı yerlerde ipil
ipil yanan ışıklarla gece içinde uzanıyordu. Ceyhan suyu kara bir şerit
kıvrım kıvrımdı. Aktozlu köyü büyük bir duman çökmüşcesine karanlık
karanlık tütüyordu.



Memed gündoğdu tarafını gösterip:
Burası nere? diye sordu.
Cabbar:
Bozkuyu köyleri olacak, dedi.
Memed:
Oradan gitsek mi, diye sordu. Çok yakın.
Cabbar:
Belki orayı da tutarlar. Ondan korkuyorum.
Memed:
Oradan gidelim, dedi. Gelecekleri varsa görecekleri de var. Sonra
Cabbara döndü. Cabbarın yüzü, karanlıkta hayal meyal seçiliyordu. Ne
diyorsun Cabbar kardaş, dedi, öldümola o melun?
Cabbar:
Sanmam, diye yanıtladı. Eğer içerde olsaydı, kaçmasaydı, tutuşunca
kendini dışarı atardı. Hiç olmazsa bağırırdı.
Memed:
Belki birdenbire dumandan tıkanıp ölmüştür.
Cabbar:
Son zamanlara kadar kurşun sıkıyordu içerden. Tıkanıp ölse onu
yapamazdı.
Memed:
Belki de birdenbire üstüne yanan bir duvar kepmiştir. Tavan
çökmüştür.
Cabbar:
Aaah keşke öyle olsaydı, dedi. Aaah keşke... Bunca çektiklerimiz
boşa gitmezdi.
Tepeden aşağı doğru inmeye başladılar. Adamakıllı da acıkmıştılar.

15

Eski Çukurovayı eskiler anlatırlardı. İnce Memedin eşkıyalığı
zamanında doksanını geçkin bir Koca İsmail vardı. O söylerdi. Yemyeşil,
çimen yeşili gözleri vardı Koca İsmailin. Çenesi bütün Türkmen çeneleri
gibi ince, sakalı seyrekti. Geniş omuzları daha öyle, gençliğindeki gibi
sağlam duruyordu. Gözleri, şahin gözleri gibi keskindi.
Daha avcılığı bile bırakmamıştı. Beli iki büklüm, tüfeği omzunda her
zaman ava giderdi. Yanık Türkmen türküleri söyler, aşiret kavgalarını
anlatırdı. Ve her hikaye sonunda da kavgada aldığı yarayı övünerek
gösterirdi.
Bazı köye sığmaz olur, ev, köy ona dar gelirdi. Türkmenden kalan ne
varsa saklamak, eski Türkmeni ömrünün her saatinde yaşamak isterdi.
Bazı günler de tam coşardı. Sarhoşa dönerdi. Kendi eliyle bakıp
büyüttüğü tor, al tayına biner, çamlı, kekik, yarpuz kokulu dağlara
doludizgin sürerdi. Eski Türkmenden gelen bir rüzgar gibiydi. Göçü,
sürgünü, OsmanlIyla büyük kavgayı söylerdi. Aynalı tüfek, derdi. Nakışlı
dibek öter çadırlarda. Derim evleri al yeşil donanır. Al yeşil bir renk
cümbüşüdür iner Çukurovanın düzüne...
Bundan elli altmış yıl öncesine kadar, diye başlardı Koca İsmail.
Başlar susmazdı. Bir aşk gibi, bir türkü gibi konuşurdu. Çukurova salt
bataklıktı, büklüktü. Yalnız tepe eteklerinde el kadarcık tarlalar...
Çukurovada in yok, cin yok: o zamanlar. Göç başlardı gürül gürül,
Türkmen göçü... Çukurova bayramlığını giyerken. Yani soyunmuş
ağaçlar, soyunmuş toprak, soyunmuş dünya donanırken... Al yeşil, göç
kalkardı, gürül gürül. Alırdık göçü, aşardık dağları, konardık Binboğanın
yaylasına. Kış basarken de inerdik Çukurovanın düzüne.
Büklerini, kamışlıklarını kaplan yaramaz. Bataklık. Düzlüklerinde yılın
on iki ayında otlar dizde. Top top olmuş cerenler gezerdi. Sürmeli gözlü,
ürkek cerenler... Cereni yavuz atlarla avlardık. Atın yiğitliği ceren avında
belli olur. Kamışları kavak boyu uzar giderdi Çukurovanın. Göl kıyılarında,
berdilerin tozakları gün ışığı gibi ışık saçarak dökülürdü sulara. Bütün


Çukurova tepeden tırnağa nergis açardı. Gece gündüz yelleri nergis
kokardı Çukurovanın. Bir belalı işti Çukurova. Akçadeniz dalga vururdu.
Akköpüklü.
Aşiretler konardı oba oba. Dumanlar tüterdi oylum oylum. Osmaniye
Toprakkale düzünü, yani Ceyhan ırmağının dağlara doğru düşen yukarı
yörelerini, deniz geçesini Tecirli aşireti yurt tutardı.
Onun alt yanını, Ceyhanbekirli, Mustafabeyli, Ceyhan kazasını Cerit
aşireti, Anavarzayla Hemite kalesi arasını Bozdoğan aşireti, Anavarza
Kozan arasını Lek Kürtleri, Sumbas suyu Toroslar arasını Sumbaslı
aşireti, şimdiki Ekşiler köyüyle Kadirli arasını da Tatarlı aşireti yurt tutardı.
Bazı bazı yerlerini değiştirdikleri de olurdu. Bozdoğan Ceritin yerine, Cerit
Bozdoğanın yerine geçerdi. En zorlu aşiret Avşar aşiretiydi. O,
Çukurovada canının istediği yere konabilirdi. Önüne geçen olamazdı.
Benim şöyle böyle aklıma geliyor. OsmanlIyla bir kavga oldu.
Kozanoğlu derler bir Bey vardı. Şimdiki Kozanda otururdu. Başta o,
bütün aşiretler OsmanlIyla dövüştü. Osmanlı yeğin geldi. Kozanoğlunu
aldı götürdü. Avşarı da sürdü Bozoka. Darmadağın etti. Dadaloğlu
türküsünü söyler aşiret bozgununun. Bir de Kozanoğlu üstüne yakılmış
bir ağıt vardır.
Koca İsmail, burada susardı. Göz çukurlarına yaş dolardı. Dudakları
titreyerek kalın gür sesiyle Kozanoğlu ağıdını söylerdi:
Çıktım Kozanın dağına
Karı dizleyi dizleyi
Yarelerim göz göz oldu
Cerrah gözleyi gözleyi
Olur mu böyle olur mu
Evlat babayı vurur mu
Padişahın askerleri
Bu dünya böyle kalır mı
Kara Çadır eğmeyinen
Ucu yere değmeyinen
Ne kaçarsın koç Kozanoğlum
Beş yüz atlı gelmeyinen.
İşte bundan sonra aşiretleri zorlan Çukurovaya yerleştirdi Osmanlı.
Tarla verdi, tapu çıkardı. Yaylaya çıkmayalım diye de dağ yollarına asker
dikti. Kimse yaylaya çıkamadı. Aşiret Çukurovada dökülü dökülüverdi.


Kimi sıtmadan kimi sıcaktan... Kıran girdi aşirete... Aşiretin Çukurovada
yerleşip kalmaya hiç niyeti yoktu. OsmanlInın verdiği bağ çubuklarının,
ağaçların köklerini yakıp öyle dikiyorlardı. İşte bu yüzdendir ki, şimdi
hiçbir köyde ağaç yoktur. Sonra baktı ki Osmanlı, aşiret tüm kırılacak.
Yazın yaylaya çıkma izni verdi. Sonra sonra aşiret de Çukurovaya
yerleşmeye, yurt yerlerini köy yapmaya, daha sonraları da ekin ekmeye
başladı. Ondan sonradır ki aşiret bozuldu. Töreler kalktı. Devir döndü.
İnsan miskinleşti. OsmanlInın dediği oldu.
Koca İsmail, aşiret lafı açıldı mı günlerce anlatır, yorulmazdı. Özgür
bir dünyanın özlemini çekerdi. Her sözünün başı, Dadaloğlunu görmüş
adamım ben, derdi. Bununla çok övünürdü.
Bin dokuz yüz on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi... Birinci Dünya
Savaşı, OsmanlInın yenilgisi. Bu sıralar Çukurova asker kaçakları,
eşkıyalarla dolu. Toroslarda eşkıyadan geçilmiyor.
Fransız işgal kuvvetleri Çukurovaya gelmiştir. Eşkıya, asker kaçağı,
yollusu yolsuzu, hırlısı hırsızı, kötü süt emmişi, iyisi kötüsü, genci, kocası,
cümle Çukurova halkı birleşip düşmanı Çukurovadan atma savaşına
katılıyorlar. Düşman kovuluyor. Bütün yurttan da düşman kovuluyor. Yeni
bir yönetim geliyor, yeni bir çağ açılıyor.
On dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru, iskandan yıllarca sonra,
şartlar yavaş yavaş halkı toprağa bağlanmaya mecbur kılar. Toprak yavaş
yavaş değer kazanır. İskana bir türlü dövüş kavga yanaşmak istemeyen
Türkmenler, yaylaları bırakıp toprağa sarılırlar.
Taze Çukurova toprağı bire kırk, bire elli verir. Bu görülmemiş bir
şeydir. Bin dokuz yüzden sonraki yıllarda Çukurovaya şöyle bir bakacak
olursak, bataklıkların az da olsa çekildiklerini, büklerin yakılıp tarla
yapıldığını, bomboş Çukurova toprağının yarı yarıya değilse de, ona
yakın ekilmiş olduğunu görürüz.
Yeni yönetim küçük derebeylerine, derebeyi artıklarına, onların
sınırsız egemenliğine son vermeye çalışır. Zaten son yıllarda derebeylik
kendiliğinden çökmektedir. Onların çokları toprağa, mümkün olduğu
kadar bol toprağa sahip olmak için savaşırlar. Bunu başarırlar da. Fukara
halkın elinden tarlalarını almak için başvurmadıkları çare kalmaz. Kimisi
kanun yoluyla, kimisi rüşvetle, kimisi de zora başvurarak. Halkla yeni
zenginler arasında bir boğuşmadır başlar. Zenginlerin toprakları gittikçe
büyür. İşte bu sıralarda, toprağı için canını dişine takıp vuruşan, hakkını
arayan halka karşı dağlardaki eşkıyalar da bir zor silahı olarak kullanılır.
Bunlar dağlarda beslenir, yönetime karşı da korunurlar. Bu gerekli umara
başvurmadık hemen hemen hiçbir ağa kalmaz. Dağlarda kendisine arka



eşkıya bulamayan ağalar da, yeni eşkıyalar çıkarırlar dağa. Bu yüzden
Toroslar eşkıyayla dolup taşar. Ovadaki, ağaların çıkarları bu sefer de
dağlarda birbirleriyle çarpışmaya başlar. Dağlardaki çeteler birbirlerine
düşüp habire birbirlerini, fukara halkı öldürürler. Ağaların toprakları büyür.
Ali Safa Bey fıkara düşmüş bir ağanın oğludur. Ağa, yoksul
düşmesine karşın oğlunu önce Adana Sultanisinde okutmuş, sonra da
İstanbul Hukuk Mektebi Alisine göndermiştir. Her ne sebeptense Ali Safa
Bey, Hukuk Mektebi Alisini yarıda bırakmış, gelip kasabada avukatlığa
başlamıştır. Bir sürü işlere girip çıktıktan sonra, aklı başına gelmiş, sonra
da dört elle toprağa sarılmıştır.
Önce allem eder, kallem eder, yoksulluk yüzünden, babasının elinden
çıkmış toprakları köylülerden geri alır. Toprak elde etmek hilesini
bulmuştur artık. Doymaz.
Köylüler de ilk iskandaki, yahut ondan sonraların köylüleri değildir
artık. Toprağın altın olduğunu anlamışlar, topraklarına dört elle
sarılmışlardır. Köylülerle Ali Safa Bey arasında yıllarca süren bir savaştır
başlar. Ali Safa Beyin it oğlu iz zekası kendisini bu savaşta gösterir.
Türlü dolaplar çevirir, toprağı köylünün elinden almak için türlü çareler
bulur. Önceleri, işe yarar usulü, iki köyü, üç köyü birbirine düşman etmek,
onlar birbirine düşmüşken, bir yanı tutup, onun yardımıyla, öbür yanın
tarlasına el koymaktır. Bu, en kolaydır, çok da işe yarar. Ama uzun
sürmez. Birbirlerine düşmüş köylüler durumu anlayıp asıl düşmanlarının
kim olduğunu bulurlar. Bulurlar ama iş işten geçmiş, topraklarının en az
yarısı ellerinden çıkmıştır. Ali Safa Beyin çiftliği de iki üç köy arazisi kadar
çoğalmıştır.
Yıllar yılı türlü usuller, türlü çareler bulur Ali Safa Bey. Her usul, her
çare bir iki yıl içinde keşfedilir. Ama; her şeye karşın Ali Safa bey karlı
çıkar. Her yıl sonunda çiftliği biraz daha, biraz daha büyür. Durum o
kerteye gelir ki, sonunda Ali Safa Beyin bütün iplikleri pazara çıkar. Artık
hiçbir köylü Ali Safa Beyin tuzağına düşmez. Bütün mümkünü, çareleri
kesilmiştir. Ama Ali Safa Bey gene de bir amarını bulur.
Bu sıralar dağlarda eşkıyalar vardır. Asker kaçakları, soyguncular,
Kanlılar, başkaldıranlar... Ali Safa Bey bunlardan çıkar sağlamaya bakar
bu sefer de. Dağdaki bir iki çetebaşıyla anlaşır. Bir iki adamını da dağa
çıkarır. Eşkıyaları köylülerin başına musallat eder. Artık Ali Safa Beyin
astığı astık, kestiği kestiktir. Yüreği varsa kımıldasın bir tek köylü bundan
sonra!... Bir gecede evi yıkılır, karısı kaçırılır, işkencelerle öldürülür.
Bunları yaptıranın Ali Safa Bey olduğunu herkes bilir.
Ali Safa Beyin bu yüzden kılına bile hile gelmez. Candarmalar



eşkıyaların peşine takılıp vurulurlar.
Ali Safa Beyin bu usulünü, olağandır ki, öteki ağalar da uygularlar.
Bundan sonradır ki, Çukurova toprakları kana bulanır. Önüne gelen,
önüne geleni vurmaya başlar. Vuran vuranı... Dağlardaki eşkıyalar da
ikiye, üçe, beşe, ona ayrılıp birbirlerine düşerler. Bir gecede birkaç çete
birden ortadan kalkıp; birkaç çete birden türer.
Yalnız Gizik Duran, Kürt Reşit, Cötdelek gibi kendi başlarına buyruk
eşkıyalar, ağaların kışkırtmalarına aldırmamışlar, eşkıyalara ve ağalara
karşı fakir halkı ellerinden geldiği kadar korumaya çalışmışlardır.
Toroslarda ünlenmiş nice kanlının adı sanı unutulduğu halde bunların
türküleri, daha dilden dile dolaşır.
İnce Memedin dağa çıkışı bu zamana, ağaların çıkarları uğruna
dağlarda eşkıyaların birbirlerini yedikleri, Çukurovada, toprağı zorla
elinden alınmış köylülerin inim inim inledikleri zamana rastlar.
Ali Safa Beyin yirmi bin dönümlük toprağı ilk yıl otuz bin dönüme
çıkar. Sonraki yıllarda ise durmadan artar. Otuz beş bin, kırk bin, kırk beş
bin, elli bin... Elli bir bin... Topraksız kalan köylüler de, toptan, Ali Safa
Beyin yarıcısı olurlar. Irgadı olurlar; kendi toprakları üstünde.
Ali Safa Bey uzun boylu, boyuna parlak çizmeler giyen, kalın kara
kaşlı, is rengine çalan bir tuhaf esmer yüzlü bir adamdır. Elindeki
gümüşlü kırbacıyla her zaman parlak çizmelerini döver.
Bugün günlerden salı. Kalaycı çetesinin cephanesi kalmadı diye
haber gelmiş. Cephanenin Suriyeden gelmesine daha bir hafta var. Ali
Safa Bey şaşkın, telaşlı. Büyük konağının içinde sinirli sinirli durmadan
dolanıyor. Düşünüyor. Ama durmadan, zincirleme düşünüyor.
Birkaç yıl daha sabretmeli. Vayvay köyünün de topraklarını elde
edinceye kadar. Sabretmeli. Sonra Ankataya tel üstüne tel, kasaba halkı
hükümete isyan etti, dağları eşkıyalar aldı, hükümet yok mu? diye
feryatlar... Hele bir iki yıl daha sabretmeli. Bre Kalaycı çetesi!...
Karısı sedirde oturmuş, kocasının geliş gidişlerine, gümüşlü kırbacını
parlak çizmelerine vuruşuna hayran bakıyordu. Kızdığı zaman, içinde
tutamadığı gizli sırlarını, planlarını karısına söyler, boşalırdı. Her zamanki
gibi, gene yineledi:
Hanım, dedi, ne yapacağım biliyor musun?
Hanım:
Söyle.
Her zaman böyle başlardı.
Ne yapacağım, biliyor musun? Usandım vallahi... Usandım.
Canımdan bezdim. Bunların elinden. Her Allahın günü cephane. Her




Allahın günü karakol... Usandım. Köylüler birleşmişler dün, Kaymakama
çıkmışlar, usandık eşkıyalardan, malımız, canımız, ırzımız yerde bizim,
elemişler. Tel çekecek olmuşlar Ankaraya... Ben gittim önlerine geçtim.
Kasabamızı lekelemeyin dedim, büyüklere karşı. Daha iki yıl sabretmeli,
yoksa ben memnun muyum onlardan? Vayvay köyünü de, geçireyim bir
ele. Ne yapacağım, biliyor musun avrat?
Kadın başını evet makamında salladı.
Toplayacağım köylüleri başıma, tel üstüne tel Ankaraya. İsyan çıktı
diyeceğim. Dağları eşkıya aldı. Küçük bir eşkıya hükümeti kuruldu. O
zaman hükümet bir alay, yahut bir dağ fırkası gönderecek buraya,
seninkiler tamam. Yakalayacaklar hepsini. Koca Kürt isyanını bastırdı bu
hükümet, iki çarık çürük eşkıyaya hele hele... Telgrafçıya tembih ettim,
eşkıyalar hakkında, kasabayı lekeleyecek hiçbir telgrafı çekmeyecek
Ankaraya... Hiçbirisini... Amma, iki yıl sonra Vayvay toprakları geçince
elime... Ben bilirim o eşkıyalara yapacağımı...
Sustu, daldı. Bir zaman dalgın, başı yukarda, evin içinde dolaştı
durdu.
Kapı açılınca, Ali Safa Bey dalgınlığından ayıktı. Kapıyı açan
hizmetçi, hemen geri kapatıp koşa koşa yukarı çıktı:
Başı gözü sarılı bir adam, dedi. Seni görmek istiyor. Sakalları uzun.
Ali Safa:
Gelsin, dedi.
Başı gözü sarılı adam ofluyarak, kendisini getirdi sedirin üstüne attı:
Selamünaleyküm Ali Safa Beyefendi biraderim, dedi.
Ali Safa:
Aleykümselam.
Adam:
Ali Safa Bey, dedi, senin baban, benim en iyi arkadaşımdı.
Senin ocağına düştüm, dedi. Abdi senin ocağına düştü. Kurtar beni bu
beladan. Bir koca köyü yaktı, gözümün önünde. Ocağına düştü babanın
arkadaşı Abdi senin. Ocağına düştüm. Ali Safa Bey dedim de geldim.
Kurtar beni bu beladan. Ayaklarını öpeyim, kurtar beni. Kurtar bu
beladan. Babanla hukukumuz ileriydi, kardeş gibiydik, kardeşten de
ileriydik. Tabanlarını öpeyim, kurtar beni.
Ali Safa gülümsedi:
Bu telaşın ne? dedi. Hele azıcık yornuğunu al. Konuşuruz sonra.
Abdi Ağa:
Daha telaşın ne, diye soruyorsun. Ben telaş etmeyim de kimler telaş
etsin, Ali Safa Bey? Herif başımın üstünde Azrailin kılıncı gibi dolanıyor.


Benim yüzümden bir kocaman köyü yaktı. Koskocaman Aktozlu köyünü.
Ben telaş... Tabanlarını öpeyim Ali Safa Bey kurtar beni. Kurtar bunun
elinden. Kurtar Ali Safa Bey. Abdi Emmin sana kurban olsun. Uyku dünek
yok bana. Herif Azrailin kılıncı gibi başımın ucunda. Yok bana. Uyku
dünek yok.
Ali Safa Bey:
Abdi Ağa, diye yarı alay, yarı ciddi sordu. Duydum ki bu senin İnce
Memed, el kadar bir çocukmuş.
Abdi Ağa:
Yalan yalan, diye ayağa kalktı. Yalan, kavak kadar uzamış şimdi. Evi
yakarken gözümlen gördüm. İkimiz kadar, kocaman. Yalan yalan!
Çocukluğundaydı. Şimdi ikimiz kadar var. El kadar adam bu işleri
yapabilir mi hiç? Dev kadar, kocaman o melun.
Ali Safa Bey:
Sen merak etme Ağa, diye onu yüreklendirdi. Bir çaresini buluruz.
Kahveni iç hele!
Abdi Ağa hizmetçinin getirdiği kahveyi eli titreyerek aldı. Ortalığa tatlı
bir kahve kokusu yayıldı. Höpürdeterek içmeye başladı.
Ali Safa Beyin karısı gelip, Abdi Ağanın yanındaki sedire oturdu:
Geçmiş olsun Ağa, dedi. Duyduk da sana yüreğimiz yandı. Neler de
gelmiş başına! Vay Abdi Ağa! Ali Safa Bey o gavurun hakkından gelir
inşallah. Sen hiç küşüm çekme.
Köy yandı yanalı, Abdi Ağa bir hoş olmuştu. Boyuna konuşuyor, olayı,
yangını anlatıyordu. Ama önüne kim gelirse. Dinlesin, dinlemesin habire
anlatıyordu. Dinleyenler Abdi Ağaya acıyorlar, İnce Memedi
lanetliyorlardı. Kaymakamı, karakol komutanı, candarması, katibi,
memuru, kasabalısı, köylüsü, herkes Abdi Ağayla hemdert...
Abdi Ağa başından geçeni öyle ağlayarak anlatıyordu ki, acımamak
elde değildi.
Kadını karşısında, kendini dinlemeye hazır görünce, içinden ılık, ılık,
sevince benzer, neşeye benzer bir rahatlık geçti. Abdi Ağanın yüzü,
geceyi anlatmadan önce öyle bir hale, öyle bir perişan, öyle bir acıklı hale
geliyordu ki, konuşmasına bile gerek kalmadan, olanı biteni insan onun
yüzünden okuyuveriyordu.
Kadın:
Hepiciğimizin yüreği yandı. Kaymakamın hanımı dün bize geldiydi.
Dedi ki, Kaymakam küplere binmiş... Ateş saçıyormuş. Onu, demiş,
mutlak yakalamak gerek. Bir koca köy yakılır mı? Kaymakam Beyin
hanımı seni görmeyi de arzuluyordu. Yangından kaçıp kurtulan adam



nasıl adam acaba diyordu. Hepiciğimizin yüreği yandı. Ali Safa Beyin şu
Vayvay köyü işi bitsin, onlara gösterecek. Bir tek eşkıya koymayacak
dağlarda. Hepiciğimizin yüreği yandı Abdi Ağam sana.
Ali Safa Bey, evin o duvarından o duvarına, gümüşlü kırbacını parlak
çizmelerine vura vura gidip geliyordu.
Abdi Ağanın yüzü gerildi, dudakları titredi:
Aaah, diye başladı. Aaah! Benim hanım kızım, şu benim başıma
gelenler. Şu benim başıma gelenler kul olanın başına gelmemiştir. Aaah!
Benim hatun kızım. Güzel kızım. Veli benim yiğenimdi. Fidan gibi, dal
boyluydu Velim. Hatçe onun nişanlısıydı. Hatçeyi kaçırmış bu kafir. Varsın
kaçırsın. Bize ne. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. Benim Velime
kız mı yok? Elini sallasa ellisi. Ben beş köyün ağasıyım. Babam, dedem
de ağası. Yiğenimin nişanlısını kaçırdı ama, gelsin gene köyde otursun,
dedim. Kalmasın el aralıklarında. Benim köylümün hepsi benim oğlum
demektir. Besle kargayı da gözünü oysun derlerdi. İnanmazdım.
Merhametten maraz gelir, derlerdi, inanmazdım. Nene gerek senin.
Akılsızlık bende. Kalsın kaçtığı yerde. Sürüm sürüm sürünsün el içinde.
Aldım yılanı, can düşmanımı getirdim köye. Yiğenimin nişanlısını kaçıranı
affettim de köye getirdim. Sonra yiğenimi öldürdüler. Beni de yaraladılar.
Az daha ölüyordum. Şu benim yaptığım iyiliğe bakın. Onun kötülüğüne...'
Kadın:
Vay Abdi Ağa, vay, dedi. Bu insanlara iyilik yapılmaz. Bizim Safa Bey
hiç mi hiç kimseye iyilik yapmaz.
Abdi Ağa:
Yapmamalı, iyilik yapmamalı imişiz ama geçti. Beni vurduktan sonra o
nankör, o ekmek bilmez, o yediği sofraya bıçak sokan, kaçtı eşkıyalara
karıştı. Varsın gitsin dedim Allah belasını versin. Eşkıya mı olur, kaçak
mı, ne olursa olsun. Bir gün bir haber geldi ki beni öldürmeye ahdetmiş.
Köye doğru çetesiyle geliyor. Yaa hatun kızım, çetesiyle geliyormuş.
Benim için diyormuş ki, onun kanını şerbet gibi içeceğim diyormuş. Bak
benim ettiğim İnsaniyetliğe, bak onun yaptığı melunluğa! Ne ister bilmem
ki benim gibi ihtiyardan? Zaten ayağımın biri çukurda. Namazında,
ibadetimdeyim. Ben ne karışırım dünya işlerine. Baktım ki köye gelecek o
melun, beni öldürecek. O melundan her şey umulur. Kaçtım köyden.
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 1 - 19
  • Части
  • İnce Memed - 1 - 01
    Общее количество слов 3328
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 02
    Общее количество слов 3340
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 03
    Общее количество слов 3283
    Общее количество уникальных слов составляет 1654
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 04
    Общее количество слов 3388
    Общее количество уникальных слов составляет 1750
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 05
    Общее количество слов 3309
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 06
    Общее количество слов 3252
    Общее количество уникальных слов составляет 1727
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 07
    Общее количество слов 3436
    Общее количество уникальных слов составляет 1599
    37.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 08
    Общее количество слов 3410
    Общее количество уникальных слов составляет 1677
    37.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1660
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 10
    Общее количество слов 3396
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 11
    Общее количество слов 3395
    Общее количество уникальных слов составляет 1644
    36.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 12
    Общее количество слов 3441
    Общее количество уникальных слов составляет 1602
    37.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 13
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1768
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 14
    Общее количество слов 3383
    Общее количество уникальных слов составляет 1679
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 15
    Общее количество слов 3432
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    37.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 16
    Общее количество слов 3456
    Общее количество уникальных слов составляет 1636
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 17
    Общее количество слов 3302
    Общее количество уникальных слов составляет 1548
    35.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 18
    Общее количество слов 3322
    Общее количество уникальных слов составляет 1795
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 19
    Общее количество слов 3415
    Общее количество уникальных слов составляет 1620
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 20
    Общее количество слов 3344
    Общее количество уникальных слов составляет 1650
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 21
    Общее количество слов 3442
    Общее количество уникальных слов составляет 1729
    36.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 22
    Общее количество слов 3346
    Общее количество уникальных слов составляет 1714
    36.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 23
    Общее количество слов 3300
    Общее количество уникальных слов составляет 1668
    35.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 24
    Общее количество слов 3351
    Общее количество уникальных слов составляет 1774
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 25
    Общее количество слов 3364
    Общее количество уникальных слов составляет 1658
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 26
    Общее количество слов 2886
    Общее количество уникальных слов составляет 1519
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    62.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов