İnce Memed - 1 - 14

Общее количество слов 3383
Общее количество уникальных слов составляет 1679
34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
57.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
Yüreği kazınıyordu. Barsakları, midesi birbirine yapışmış gibi... Oğlu
vurulduğu günden beri ağzına bir lokma koymamıştı. Dışardan burnuna
erimiş yağ, kızarmış soğan kokusu geldi. Kızğın yağın çorbaya
dökülürken çıkardığı cızırtıyı işitti.
Hatçe çorba dolu sahanı getirdi, Irazın önüne koydu.
Teyze, dedi, nolursun?
Eline de bir tahta kaşık tutuşturdu. Irazın kaşığı unutmuş bir hali vardı.
Kaşık eline yakışmıyor gibiydi. Düşecekmiş gibi duruyordu elinde.
Hatçe, çorbayı içmeyeceğinden korkarak:
Haydi teyze, dedi. Haydi haydi nolursun!
Iraz çorbayı içip bitirdikten sonra Hatçe:
Teyze, dedi, ibrikte su var. Yüzünü yu! Kendine gelirsin.
Iraz, Hatçenin dediğini yaptı. Gitti yüzünü yıkadı.
Eksik olma güzel kızım, dedi. İnşallah muradına erersin.
Hatçe:
Keşke, dedi, ah bre hatun teyzem, keşke. Ah keşke.
Başından geçenleri oturdu, Iraza bir bir anlattı:
Yaa, diyordu, hatun teyzem, işte böyle oldu, Dünyada hiçbir şey
istemem Memedimden bir haber alsam. Tam dokuz ay oldu buraya
düşeli. Ne gelen var, ne giden... Anam olacak anam, karnından düştüğüm
anam bile bir kere geldi. Yaaa hatun teyzeciğim, ilk günler bu delikte aç
açına yattım. Sonra mahpusların çamaşırlarını yudum da... Yaaa hatun
teyzem... Bir haber alsam... Ölü mü diri mi, bir haber alsam. İsterlerse
assınlar beni. Umurumda değil. Memedimden bir haber gelsin...
Irazın durgunluğu, sersemliği gün geçtikçe azalıyordu. Sonraları
mahkumlardan öğrendi ki, kapıyı ben baltayla kırdım. İçerdekilerin
hepsini öldürecektim, o piç gelmeseydi. Evi de içerdekileri de yakmak için
yaktım, dememeliydi mahkemede. On tane de oğul öldürülebilir, ispat
edilmezse, yani gören, bilen olmazsa olayı, kanun katili tutamazdı. Iraz ilk



günlerde bu haksızlığı bir türlü anlıyamıyordu. Sonra gitgide kavradı.
Bundan sonraki mahkemelerde verdiği bütün ifadelerde her şeyi inkar
ediyordu.
Aaaah! diyordu, dışarda olsaydım, oğlumu Alinin öldürdüğünü
hükümete gösterirdim. Aaah! diyordu.
Hatçe, onu teselli etmeye çalışıyordu.
Çıkarsın inşallah Iraz hatun teyzem. Çıkarsın da oğlunu öldüreni
hükümete teslim edersin. Ya benim halim! Ya şu genç yaşım!
Çürüyeceğim. Üstüme ıspatçılık eden edene.
Aradan günler geçti... Irazla Hatçe, ana-kız gibi oldular. Belki de ana-
kızdan daha ileri. İçtikleri su ayrı gitmiyordu. Şimdi ikisinin de derdi bir tek
dert olmuştu. Hatçe, Rızanın boyunu bosunu, kara gözlerini, kalem gibi
parmaklarını, halay çekişini, çocukluğunu, çocuklukta neler yaptığını,
Irazın onu ne kahırlara katlanarak büyüttüğünü, tarla meselesini, son
cinayeti en ince noktasına kadar, yaşamış, görmüş gibi biliyordu. Iraz da
öyle. O da Memede ait ne varsa... Evcik yaptıkları günden beri hepsini
biliyordu.
Son günlerde ikisinin derdi de, sevinci de birleşti. Bir tek düşünceleri
vardı. O da Memed.
Irazla Hatçe, bütün gün, akşamlara, gece yarılarına dek çorap
örüyorlar. Gözlerini kör edercesine. Ördükleri çoraplar kasabada şöhret
yapmıştı. Nişanlısını öldüren kızla, oğlu vurulan kadının çorabı...
Çoraplarda nakışların en acısı uçuşuyordu. Hatçeyle Iraz, örnek filan
almıyorlar, nakış üstüne nakış yaratıyorlardı. Ağı gibi acı renkler, acı
nakışlar. Kasaba, kasaba oldu olalı nakışın bu kadar etkileyenini, acısını,
güzelini görmemiştir. Kasaba bunu böyle kabullenmiş. Böyle söylüyor.
Mahpusaneye ilk giren insan şaşırmıştır. Dünyadan apayrı düşmüş
gibi olur. Sanki başka bir dünyadadır. Uçsuz bucaksız bir ormanda
kaybolmuştur. Ondan da beter. Topraktan, evden barktan, dosttan,
sevgiliden, her şeyden bütün bağlarını koparmışçasına uzaktır.
Bir derin, ıpıssız boşlukta döner. Sonra başka bir hali daha vardır yeni
mahpusun, taşı toprağı, duvarı, o azıcık görünen gökyüzünü, kapıyı,
demir parmaklıklı pencereleri bile düşman sayar kendisine. Hele bir de
parası yoksa bir köşede boynu bükük kalakalır.
Hatçeyle Irazın böyle gece gündüz gözlerini kör edercesine çorap
örmeleri boşuna değildir. Kazandıkları paranın kuruşuna bile
dokunmuyorlardı. Yemiyorlardı. Birkaç aydır bütün yiyecekleri;
hapisanenin verdiği tek tayındı. Memed, ergeç nasıl olsa gelecekti. Belki
yarın, belki de bir ay sonra. Mutlak tutup getireceklerdi. Ona para gerekti.



Bir köşede boynu bükük kalmasın diyedir, bu kadar göz nuru...
Iraz:
Kızım, diyordu, bizim gibi sıkıntı çekmeyecek Memedimiz.
Burada biz varız.
Hatçe övünerek:
Biz varız ya teyze, diyordu. Biz varız.
Iraz:
Memedimizin burada parası da var. Daha da kazanırız o gelinceye
kadar. Geldiği gün paranın hepsini eline veririz. Ona buna mahcup
düşmez. Eline bakmaz elalemin.
Geceleri yorgun, gözleri acıyarak yataklarına giriyorlar, uzun uzun
konuşuyorlar, dertleşiyorlardı. Memed için türlü ihtimaller üstünde
duruyorlardı. Akla hayale sığmaz. Neler icat etmiyorlardı! En sonunda
Hatçe anasına kızıyor:
Şu anam da, diye başlıyordu. Şu benim anam da ana mı? Ben ondan
ne istedim sanki? Anam, dedim, kulun kölen olurum anam, Memedimden
bir haber. Senden başka hiçbir şeycik istemem, dedim. Gitti de bir daha
gelmedi.
Iraz:
Kim bilir, dedi, nolmuştur tıkara anana? Neler gelmiştir onun da
başına?
Iraz, anayı her zaman böyle savunurdu.
Her geceki gibi, gene gece yarısı yataklarına girdiler. Yatakları
nemden ıslak ıslaktı. Gece böcekleri ötüyordu. Karanlığa çabucak alışsın
diye de usul usul gözlerini ovuşturdular.
Hatçe:
Iraz teyze, dedi.
Iraz:
Ne? diye sordu.
Her gece böyle başlarlardı.
Hatçe:
Islak, dedi.
Iraz:
Nedelim ya kızım? diye karşılık verdi.
Hatçe:
Benim anam da ana mı? dedi.
Iraz:
Kim bilir, neler gelmiştir fıkaranın başına? diye gene her zamanki
sözünü söyledi.


Hatçe, anasının üstünde durmadan başka konuya atladı.
Çukurovada, Yüreğir toprağında bir gözcük evimiz olacaktı, dedi.
Memed yanaşmalık edecek, sonra da küçücük bir tarla alacaktık.
Memed, böyle söylerdi, işte.
Iraz:
Yaşınız genç. Gene olur, dedi.
Hatçe:
Beni kebapçıya götürecekti kasabada.
Iraz:
Gene götürür.
Konuşma bu minval üzere uzar, en sonunda Hatçe, dalar giderdi.
Kendisinin hapiste, Memedin de kaçak olduğunu unuturdu. Iraz da
unuturdu. Gene unuttular:
Yüreğir toprağı, diye sayıkladı. Yüreğir toprağı sıcaktır. Güneşlidir. Bir
ekin olur, kaplan sökemez. Bizim tarlamız otuz dönüm.
Iraz:
Yaaa kızım otuz dönüm.
Hatçe:
Yarısına buğday, yarısına arpa ektik.
Iraz:
Buğdayın ortasına da iki evlek soğan...
Hatçe:
Evimizin içini yeşil toprakla sıvadım.
Iraz:
Yeşil toprak... Kırmızısı da var.
Hatçe:
Bir ineğimiz var. Koca gözlü, kırmızı bir inek... Bir de buzağısı...
Iraz burada susar, karşılık vermezdi. Gene sustu.
Hatçe sözünü sürdürdü:
Benim evim senin evin. Memed senin oğlun, ben de kızınım.
Kızımsın...
Hatçe:
Evimizin önündeki salkım söğüdün dalları sarkar. Yere ulaşır.
Iraz:
Dört bir yanına çit çekeriz. Ortasına bahçe... Çiçeklik...
Hatçe, derin bir uykudan silkinircesine kendine gelir:
Memedi ne zaman tutup getirirler ola? diye Iraza sorardı. Gene sordu:
Hı? Ne diyorsun teyze?
Iraz:



Yarın değilse, bir ay sonra...
Hatçe:
Biz varız, değil mi teyze? dedi.
Iraz:
Biz varız, dedi konurlu. Paramız da var.
Böylece uykuya dalarlardı. Gene daldılar.
Cuma günüydü. Cuma günü kasabanın pazarı kurulur. Hatçenin her
Cuma günü gözleri yollarda kalırdı. Anası gelecekse Cuma günü gelirdi.
Hatçe bugün de çok erkenden, daha gün doğmadan uyanmış, bari bugün
gelse, demişti. Her Cuma böyle derdi.
Kuşluğa doğruydu ki, omzu heybeli, uzun boylu bir kadın korka sine
hapisaneye doğru geliyordu:
Hatçe:
Iraz teyze, diye bir çığlık kopardı.
Iraz içerden:
Ne var kızım? diye heyecanla koştu.
Hatçe:
Anam dedi.
Iraz yola doğru baktı. Yan yana durdular. Yorgun, ayakları yalın, kara
yazmasının ucunu dişleri arasına almış, topallayarak gelen kadına
baktılar. Kadının başı önündeydi. Mahpusanenin kapısına gelince durdu.
İncecik, derisi, kemiğine yapışmış, sinirden tirtir titreyen gardiyan, kadına
bağırarak sordu:
Ne istiyorsun karı?
Kadın:
Kızım var içerde, onu görmeye geldim, dedi.
Hatçe:
Ana, dedi.
Kadın usul usul başını kaldırdı, gardiyana baktı.
Efendi kardaş işte kızım bu, dedi.
Gardiyan:
Görüşebilirsiniz.
Heybesini duvarın dibine indirdi. Kendi de belini duvara verdi oturdu.
Ooof, dedi, kemiklerim sızlıyor.
Hatçe, öylecene durmuş, anasına bakıyordu. Kadının ayakları parça
parça yırtılmış, tırtıkları arasına toz dolmuştu. Saçları tozdan aklaşmış,
boynundan aşağı bir çamurlu ter yürümüştü. Kaşları kirpikleri tozdan
gözükmüyordu. Yırtık, kirli fistanı bacaklarına dolanmıştı. Bu hali
görünce, Hatçenin anasına olan kızgınlığı geçti. İçine bir acıma doldu.

Gözleri yaşardı. Boğazı gıcıklandı. Bir türlü anasının yanına varamıyordu.
Anası, öylesine durup, kendine yaş dolu gözlerle bakan kızını gördü.
Onun da boğazı gıcıklandı. Ne diyeceklerini düşünüp de kendisini
tutmasa boşanacaktı.
Gelsene kadersizim, gelsene anayın yanına, gelsene gün görmemiş
kızım, dedi.
Kendisini artık tutamayıp usul usul içine akıta akıta ağlamaya başladı.
Hatçe vardı, onun elini öptü. Yanı başına da oturdu. Iraz da geldi bu
sırada yanlarına:
Hoş geldin bacı, dedi.
Hatçe, anasına Irazı tanıttı:
İşte bu Iraz teyze, dedi. Beraber yatarız.
Ana:
Nolmuş bu bacıma da? diye merakla sordu.
Hatçe:
Rızasını vurmuşlar, dedi.
Ana:
Vay! dedi, vay! gözleri körolasıcalar. Vay bacım.
Bir sürecik üçü de sustu. Sonra, ana başını yerden kaldırıp konuştu:
Kızım, dedi, sırma saçlı da, kara gözlü kızım, kusuruna kalma anayın.
O gavur Abdisi benim başıma neler getirmedi!... Arzuhal vermişim diye
hükümete, neler getirmedi başıma!... Onun elinden çektiğimi bir ben
bilirim. Benim bir daha kasabaya inmemi yasak etti. Yaa gül kızım...
Yoksa gül kızımı dört duvar arasında, elin kasabasında yalnız başına kor
muydum! İki güne bir gelirdim sırma saçlı kızımın yanına.
Nedense, konuşmayı birdenbire kirp dedi kesti. Geldiğinden beri de ilk
kez yüzü ışıyordu. Kadınların başını kendine doğru çekip, usuldan
usuldan konuşmaya başladı.
Dur güzel kızım, az daha unutuyordum. Sana havadisim var.
Memed, eşkıya olmuş! Eşkıya!
Ana, Memed lafını edince, Hatçenin yüzü kül kesildi. Yüreği,
göğsünün içine sığmayacakmış gibi, parçalanırcasına atmaya başladı.
Memed, onları vurunca gitmiş Deli Durdunun çetesine karışmış. Elaleme
etmediklerini koymuyorlarmış. Yoldan da kimseyi geçirmiyorlarmış. Bütün
yolları bağlamışlar. Önlerine geleni öldürüyorlar, donlarına kadar, anadan
doğina soyuyorlarmış...
Hatçe kızgınlıkla:
Memed, böyle işler yapmaz. Memed, adam öldürmez, dedi.
Ana:


Ben ne bileyim kızım, dedi, hep böyle söylüyorlar. Deli Durdudan
sonra Memedin adı söyleniyor. Ünü sardı dört bir yanı. İnce Memed
diyorlar da bir daha demiyorlar. Ben ne biliyim kızım? Ben de elin
yalancısıyım. Abdi gavuru Memedi böyle duyunca, bir ay kadar evinin
yöresine her gece dört beş tane nöbetçi koydu. Köylüler diyor ki, dışarda
beş tane silahlı nöbetçi beklerken, içerde gene korkuyor, sabahlara dek
gözlerine uyku girmiyormuş. Evin içinde dolanıp duruyormuş. Sonra,
evine Asım Çavuş gelmiş, İnce Memedi takip ettiğini söylemiş. Bu dağlar,
İnce Memed gibi bir eşkıya daha görmedi, demiş. O olmasaydı, ben Deli
Durdu çetesini darmadağın ederdim, demiş. Bunun üstüne, Abdi Ağa
başını aldı, köyden gitti. Kimi diyor ki kasabada oturuyor, kimi diyor ki
aşağı Çukurova köylüklerine inmiş. Kimi de Ankaraya, büyük hükümete
kaçmış diyor. Yani Abdi Ağa Memedden kendisini saklıyor. Ben de Abdi
Ağa köyde yokken gül kızıma gideyim, dedim. Yaa gül kızım işte böyle...'
Bunları anlatırken yüzü rahat, gülümser gibiydi. Bitirince, yüzü
yemyeşil, ölü yeşiline kesti. Boğulur gibi bir hal aldı. Memedin eşkıya
oluşuna Iraz da, Hatçe de sevinmişti. Göz göze geldiler. Gözleri konuştu.
Anasının yeşil, boğulacakmış gibi olan yüzünü görünce korktular.
Hatçe kekeliyerek:
Ana, ana ne var? diyebildi ancak.
Ana:
Sorma kızım, dedi. Sana kötü bir haber vereceğim. İnşallah yalan.
Gelirken duydum. Dilim varmıyor demeye kızım. Dilim varmıyor.
Sabahleyin kızım, sabahleyin duydum ki, dün sabahleyin kızım. Duydum
ki, bir yörük ağası yüzünden Deli Durduyla Memed dövüşmüşler. Deli
Durdu iki arkadaşıyla birlikte Memedi de vurmuş. Öyle duydum, kızım.
Memed, yörük ağasını kayırmış. Deli Durdu da onu vurmuş. Bir atlı
geçmiş köyün içinden, atlı bir yörükmüş. Üstü başı cephane doluymuş. İki
tane tüfeği varmış. Yörük ağasına yardıma gittiğini söylemiş. Kan tere,
köpüğe batmışmış altındaki at. Köylüler öyle söylediler. O söylemiş
Memedin vurulduğunu...
Hatçe, ilk önce dondu kaldı. Sonra Irazın ellerine yapışıp kendisini
onun kucağına attı:
Bu da mı geliciydi başıma teyze? diye bastı çığlığı. Sonra birden
sustu.
Ana:
Ben gidiyorum, dedi. Allahaısmarladık kızım. Sana doğru bir haber
ulaştırırım yarın bir gün. Heybede yağ var. Yumurta, ekmek var: Gelecek
cuma gene gelirim. O gavur köye gene gelmemişse. Heybeye sahip ol.


Yitmesin. Sağlıcakla kalın, dedi, yola düştü.
Yolda yürürken:
Dememeliydim bunu ona. Dememeliydim, dedi kendi kendine.
Hatçe durup durup yeniden hıçkırmaya başlıyordu:
Ah, diyordu, gavur Deli Durdu nasıl kıydın Memedime? Adam
arkadaşına kıyar mı hiç? Nasıl kıydın?...
Iraz, teselli ediyordu:
Eşkıya olan eşkıyanın her gün ölüm haberi gelir, inanma. Buna
alışacaksın.
Hatçe dinlemiyordu onun söylediklerini:
Ben yaşamam, diyordu, Ben yaşamam Memedimin ardına.
Iraz kızdı:
Bre kız, dedi, ne biliyorsun öldürüldüğünü oğlanın. Diri adama
ağlanmaz. Ben çocukluğumda, yok yok, gençliğimde olacak. Koca
Ahmedin ölüm haberini belki yirmi kez duydum. Daha sağmış Koca
Ahmet.
Aaah! Teyzem bu öyle değil ki, diyordu. Bu yeni eşkıya daha.
Ben yaşamam gayri. Ben ölürüm.
Iraz:
Eşek kız, dedi, eşkıyalar bazı bazı öldü haberini, kendileri mahsustan
çıkarırlar. Bak, onun eşkıya olduğunu duyunca keçi sakallı köyden
kaçmış. Belki bu haberi keçi sakallı için çıkardı o. Kendisini öldü
çıkaracak. Keçi sakallı köye gelince onu öldürecek. Belki bir düzen.
Hatçe:
O böyle şeyler yapmaz teyzem, dedi. Ben bundan sonra yaşamam.
Ölürüm teyzem, dedi.
Sonra sıtmaya tutulmuş gibi titremeye, yanmaya başladı. Iraz onu
kucağına aldı, getirdi yatağına yatırdı.
Dur hele, diyordu, dur hele akılsız kızım, gün doğmadan neler doğar!
Dur hele! Böyle her şeye inanma...
İkinci gün, yataktan ölü gibi kalktı Hatçe. Alnına kara bir yazmayı çeke
çeke bağlamıştı. Yüzü mum rengini almıştı. Donuk, sapsarı. Bu haberden
sonra, Hatçe iflah olmadı. Gün günü daha sarardı, daha zayıfladı. Uyku
uyuyamıyor, yatağın içinde sabahlara kadar, başını dizlerinin üstüne
koyup oturuyordu.
Onunla beraber, Iraz da uyumuyordu.
Konuşmuyorlardı geceleri. Fakat Iraz, ikide birde:
Göreceksin deli kızım, diyordu. Göreceksin. Memedin yakında iyi
haberi gelecek.



Hatçe oralı bile olmuyordu.

14

İki günden beri gündüzleri bir yere saklanıp, geceleri yol alıyolardı.
Çamlı kayalıkların başına gelmişler, orada mola vermişlerdi.
Deli Durdunun bir tuzağa düşüreceğinden korkuyorlardı.
Cabbar:
O bunu bir türlü kaldıramaz. Bize bir kötülük yapıncaya kadar gözüne
uyku girmez. Onun yüreğinden ne geçerse bilirim. Dört yıl beraber
gezdim. Çok yaşamaz. O bu günlerde yer kurşunu ya... Peşimizi de
bırakmaz. Yoksa ölür. Bize bir şey yapamazsa çatlar ölür. Şimdi mutlak
peşimizdedir. Keşke bunu yapmasaydık, dedi, keşke...
Memed:
Korkuyor musun Cabbar? diye sordu.
Cabbar:
Yok amma, dedi.
Memed:
Amması ne?
Cabbar:
Yani... Yani peşimizi bırakmaz da...
Memed:
Geleceği varsa...
Cabbar:
Öyle insanca gelmez ki, dedi. Bir yerde, hiç umulmadık bir yerde pusu
kurar. Pususuna düşeriz. Yoksa, erkekçesine karşı karşıya, gelse... Allah
ya ona verir, ya bize...
Recep Çavuş dalmış, batan güne, güneşin bir tarafını kırmızılaştırdığı
çam ağacının tepesine bakıyordu. Gün batıyordu. Başını usul usul indirdi.
Yüzünü, boynundaki yaraya sarılı alacalı bezi, batan gün yaldızlıyordu.
Ya bize verir, dedi.
Yeniden çam ağacının tepesine daldı.
Cabbar:
Bana gücendin mi Memed kardaş? diye sordu.


Memed:
Yok, dedi, neden güceneyim kardaş? Belki dediklerinde haklısın.
Bana da öyle geliyor ki peşimizi bırakmaz.
Cabbar:
Demek istedim ki tetik bulunalım. Nolur nolmaz...
Memed:
Haklısın dedi. Nolur nolmaz.
Recep Çavuş:
Beni dinleyin çocuklar, dedi. Ben, bu dağların nesini severim biliyor
musunuz?
Memed, gülümsedi:
Yok, dedi.
Recep Çavuş:
Gün batarken ağaçlarını. Gün batarken hani ağaçlara pare pare ışık
düşer. İşte onu.
Memed:
Anladım, dedi.
Gün battı. Karanlık kavuştu. Ay yarımdı. Çok kalmıyor, hemen
batıyordu. Ay, ağaçların gölgesini usuldan yere düşürdü. Gölgeler
birbirlerine karışıyordu. Seçilmiyorlardı.
Cabbar:
Yürüyelim mi? diye sordu.
Memed:
Yürüyelim, dedi, ayağa kalktı.
Recep Çavuş:
Durun hele çocuklar, azıcık beni bekleyin, diyerek bir kayanın dibine
doğru gitti. Orada biraz eğlendikten sonra döndü geldi.
Karanlık kavuşunca, kayanın dibinde bir hoş, bir yeşillik gördüm. Yeşil
bir kıvılcım... Yeşil yalım. Vardım baktım ki yosunmuş...
Cabbar güldü. Memed de işin farkına vardı güldü:
Bre Recep Çavuş, karanlıkta yosunu yeşil yalım gördün öyle mi?
Recep Çavuş gayet ciddi:
Şaştım bu işe. Bakın işte şurada.
Memed:
Tamam mı yeşil yalıma baktığın? diye sordu. Öyleyse yürüyelim.
Recep Çavuş:
Daha da bakmak isterdim ama, işimiz var.
İşimiz var. dedi.
Kayalıklardan inmeye başladılar. İki gündür hep kayalıklarda

yürüyorlardı. Yürüyorlar değil, sürünüyorlardı. Sabahtan beri de azıkları
bitmişti. Acıkmışlardı. Ayaklarında ayakkabı kalmamış, zımpara taşı gibi
kayalar, onları yemişti. Ayaklarında yalnız ayakkabılarının yüzü kalmıştı.
Ellerinin içi soyulmuş, kızıl ete kesmişti. Kan da akıyordu.
Recep Çavuş:
Gene başladık, dedi. Gene başladık sürünmeye. Ne korkuyorsunuz
böyle o deli namussuzdan? Ne korkuyorsunuz be? İnelim aşağı. Pusu
mu kuracak, ne halt karıştıracaksa karıştırsın.
Memed:
Öfkelenme Recep Çavuş iniyoruz.
Recep Çavuş:
Elimin acısı, boynumdaki kurşun yarasından acı geliyor. Ben bu ellerle
nasıl kurşun sıkarım? Bir de öfkelenme diyorsun: Nasıl öfkelenmem ben.
Memed:
Geçer bre Çavuş, dedi: Köye varırsak yakı yaptırırım ellerine.
Cabbar:
Kocakarılardan beter oldun sen.
Recep Çavuş kızdı:
Bir daha böyle konuşursan Cabbar, dedi. Seni oraya çivilerim
alimallah. Anladın mı?
Memed:
Cabbar sus! diye gözdağı verdi.
Cabbar kahkahayla gülüyordu.
Recep Çavuş onun gülmesine de kızdı.
Dişlerini sıkarak:
Herif adam değil ki, dedi, orospu dölü.
Memed:
Şimdi şimdi düze ineriz aslan Recep Çavuş, diye onu yatıştırmaya
çalıştı.
Recep Çavuş:
Şu orospu dölüne söyle de gülmesini kessin. Alimallah çivilerim.
Bunun üstüne Cabbar Recep Çavuşun yanına yaklaştı, elini hızla
tuttu, öptü.
Barıştık işte. Daha ne istiyorsun? diye güldü.
Recep Çavuş yumuşamadı:
Ben orospu dölleriyle barışmam, dedi.
Memed, lafı değiştirmek için:
Çavuşum, tüfeğin dolu mu? diye sordu.
Çavuş:


Dolu! diye sertçe karşılık verdi.
Memed:
Çok iyi.
Recep Çavuş:
Beşini de o Abdi gavurunun başına boşaltacağım. Parça parça,
darmadağın olsun kafası... Zulmeder mi fakir fukaraya?
Memed:
Beraber sıkacağız, dedi. Benim yüreğim soğumaz elimlen
öldürmezsem onu.
Müthiş kin duyarak düşünüyordu. Bir adam öldürmek!... Bir adamı
tamamen ortadan kaldırıp yok etmek... Bu, kendisinin elindeydi şimdi ha!
Ormandaki attığı kurşunlar geliyordu gözünün önüne. Velinin can verişi
geliyordu. Toprakta, çamurun içinde debelenişi... O, adam öldürmek
demek değildi. Tabancayı ateşlerken dünyadan bir insanı ayırıyorum
dememişti. Yakayı kurtarmak böyle daha kolay, mümkün olmuştu. Şimdi
bir adam öldürecek. Bir cana kıyacak... Öfkesi, aşkı, sevgisi olan bir şeyi
ortadan kaldıracaktı. Buna, kendinde hak görmüyor gibi bir duyguya
kapılmıştı. Düşünmeyi, hem de enine boyuna, derinliğine düşünmeyi
öğrenmişti. Kasabadaki Haşan Çavuş... Belki de aşkı öğretmiştir
düşünmeyi. Kim bilir! Abdiyi öldürmezse ne olurdu? Bir an, belli belirsiz,
hayal meyal bu düşünceden korktu. Savmaya çalıştı. O savmak
istedikçe, Allahın belası düşünce geliyor, sırnaşıyordu. Hele köye bir
varalım da...
Recep Çavuş, var gücüyle bağırdı:
Yetişin, düşüyorum.
Vardılar gördüler ki Çavuş, bir ayağını bulunduğu kayadan ötekine
atmak istemiş, ayağı yetişemeyince, geriye de çekememiş... Elleriyle bir
ağacın köküne yapışıp, osada asılıp kalmıştı. Çektiler.
Recep Çavuş bezgin bezgin:
Allahaşkına söyle Memed, daha ne kadar var düzlüğe?
Memed:
Ha indik, ha ineceğiz.
Ay tam karşı dağın ardına iniyordu ki, düzlüğe vardılar.
Recep Çavuş:
Hah işte şöyle! dedi. Bir kayadan düşüp parçalanmadan geldik. Pusu
mu kuracak, kursun deli deyyus. Şurada bir iyice dinlenelim. Avuçlarımın
içi bir sızlıyor ki...
Ötekilerin de avuçlarının içi, dizleri, ayakları sızlıyordu. Her parçaları
bir kaya başında kalmış gibiydi.


Konuşmadılar. Memed, gene derin bir düşünceye dalmıştı. Diyordu ki,
kendi kendine, Abdi ölümü hak etmiştir. İneklerini çekip götürüşleri
geliyordu gözünün önüne... Çakırdikenlikte, bıçak gibi ayazda, ayaklarını,
bacaklarını dikenler yiye yiye çift sürüşü geliyordu. Ayazda, dikenlerin
yırttığı yerler ateş düşmüş gibi cayır cayır yanar, adamın yüreğine işler.
Zehir gibi acı, kahırlı çocukluğu toptan geliyordu aklına... Abdi ölümü hak
etmiştir. Hele varalım köye.
Cabbar dürttü:
Heeeyyy Memed! Gene ne daldın?
Memed:
Hiç, dedi, utanarak.
Cabbar:
Kalkın yola düşelim. Sabaha kalırsak hiçbir şey yapamayız.
Memed:
Hakkın var, dedi.
Kalktılar. Bir çeyrek kadar yürüyünce çakırdikenliğe düştüler.
Recep Çavuş:
Vay anam vay! dedi. Kayalığın gözünü seveyim. Bu dikenler adamın
bacağını köpek gibi dalıyor.
Memed, sesi bozularak:
Bu çakırdikenlik, o çakırdikenlik işte. Benim çift sürdüğüm yer.
Recep Çavuş durmadan:
Vay anam vay! diyordu: Vay anam vay!
Cabbar:
Bre Memed, dedi, bu kadar çakırdikenini saban sökemez ki... Dikenlik
değil, ormanlık... Vay anam vay!
Memed:
Ormanlık.
Cabbar:
Kayalıklardan sonra da böyle bir diken ormanına düşerse insan...
Talih dediğin de...
Vay anam vay! İnce Memedin de talihi böyle olur. Vay anam vay!
Durup soluk alıyorlar, bacaklarından sızan kanı elleriyle yüklüyorlardı.
Memed küfrediyordu. Çocukluğunda ettiği küfürleri yinelemekten tat
duyuyordu. Bu küfürlerin çoğunu Dursundan öğrenmişti. Dursun şimdi
nerelerdeydi acaba? Vay anam vay! Çakırdikenleri hışırdıyordu. Bastıkça,
ağır, koygun bir ses çıkarıyorlardı. Gecenin ıssızlığında ses ta uzaklardan
duyuluyordu. Vay anam vay!
Cabbar:




Diken neyse ne ya, dedi, şu topraktaki ufacık taşlar da ayrı bir bela.
Memed:
İşte çift sürdüğüm yerlere geldik. Tam buralar.
Vay anam vay!
Uzaktan, güneyden bir horoz sesi geldi. Horoz, uzun uzun, arkasını
kesmeden ötüyordu. Sonra, bir dereye düştüler. Ayaklarının altından taş
yuvarlanıyordu. Burdaki çakırdikeni daha beterdi.
Vay anam vay!
Dereyi çıkınca, karşılarına, karanlığa yapıştırılmış daha koyu bir
karanlık gibi ulu çınarın karartısı çıktı. Çınara doğru yürüdüler. Çınarın
arkasını dönünce, top gibi bir su gürültüsü patladı.
Vay anam vay!
Memed:
Köye geldik, dedi. Suya inip elimizi yüzümüzü yıkayalım. Ben size
yarın birer tane çarık yaparım ki...
Suya inip, ayakkabılarını çıkardılar. Ayaklarını suya soktular.
Vay anam vay!
Cabbar:
Recep Çavuş, dedi, yeter gayri baba! Çakırdikenlikten çıktık.
Recep Çavuş:
Ben böyle dikenliğe hiçbir yerde rastlamadım. Vay anam vay!
Memed:
Buraya göz derler işte...
Bir zamanlar Süleymanın evine kaçtığında, anasının gelip, haftalarca
bu suyun gözüne baktığını, ölüsünün bu kayanın dibinden çıkmasını
beklediğini anımsadı. Anası aklına düştü. Kendi kendine belki bin birinci
kez sordu: Anamı nettiler ola? Ha? Cabbar, anamı nettiler ola?
Cabbar:
Hiçbir şey yapamazlar, dedi.
Recep Çavuş:
Vay anam vay! diyordu. Buralar neresi böyle?
Memed:
Buraya gözün gürültüsü derler. Aşağıda değirmen vardır. Kulaksız
İsmailin değirmeni...
Bak kardaş! Köye girmeden oraya gidip, bir haber alalım. Daha iyi
olur.
Vay anam vay!
Cabbar, Recep Çavuşa:
Allah billah aşkına yeter Çavuş! dedi.




Memed:
Belki daha iyi olur. İsterseniz gidelim Kulaksızın değirmenine...
Cabbar:
Böyle daha iyi. Bence, hiçbir yere, hiçbir köye elini kolunu sallaya
sallaya girmemeli.
Recep Çavuş:
Bakın, bu doğru işte, diye söylendi. Bu soytarı, köpoğlu Cabbarda iş
var. Eşkıyalıkta, dağı taşı, kurdu karıncayı kendine her zaman düşman
bileceksin. Her taşın ardında bir pusu var gibi davranacaksın. Sen daha
yenisin ya, pişkinsin oğlum Memed. Düşünmek, tecrübenin yerini tutar.
Sen, her şeyi inceden inceye düşün.
Ayağa kalktılar. Uzakta, bir kıvılcım gibi yanıp sönen bir ışık göründü.
Memed:
Bir ışık dilimi görünüyor ya orada, işte Kulaksız İsmailin değirmeni o.
Değirmene yaklaşırlarken, ötede bir sürü köpeğin havlaması duyuldu.
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 1 - 15
  • Части
  • İnce Memed - 1 - 01
    Общее количество слов 3328
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 02
    Общее количество слов 3340
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 03
    Общее количество слов 3283
    Общее количество уникальных слов составляет 1654
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 04
    Общее количество слов 3388
    Общее количество уникальных слов составляет 1750
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 05
    Общее количество слов 3309
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 06
    Общее количество слов 3252
    Общее количество уникальных слов составляет 1727
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 07
    Общее количество слов 3436
    Общее количество уникальных слов составляет 1599
    37.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 08
    Общее количество слов 3410
    Общее количество уникальных слов составляет 1677
    37.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1660
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 10
    Общее количество слов 3396
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 11
    Общее количество слов 3395
    Общее количество уникальных слов составляет 1644
    36.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 12
    Общее количество слов 3441
    Общее количество уникальных слов составляет 1602
    37.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 13
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1768
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 14
    Общее количество слов 3383
    Общее количество уникальных слов составляет 1679
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 15
    Общее количество слов 3432
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    37.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 16
    Общее количество слов 3456
    Общее количество уникальных слов составляет 1636
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 17
    Общее количество слов 3302
    Общее количество уникальных слов составляет 1548
    35.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 18
    Общее количество слов 3322
    Общее количество уникальных слов составляет 1795
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 19
    Общее количество слов 3415
    Общее количество уникальных слов составляет 1620
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 20
    Общее количество слов 3344
    Общее количество уникальных слов составляет 1650
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 21
    Общее количество слов 3442
    Общее количество уникальных слов составляет 1729
    36.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 22
    Общее количество слов 3346
    Общее количество уникальных слов составляет 1714
    36.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 23
    Общее количество слов 3300
    Общее количество уникальных слов составляет 1668
    35.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 24
    Общее количество слов 3351
    Общее количество уникальных слов составляет 1774
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 25
    Общее количество слов 3364
    Общее количество уникальных слов составляет 1658
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 26
    Общее количество слов 2886
    Общее количество уникальных слов составляет 1519
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    62.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов