İnce Memed - 1 - 11

Общее количество слов 3395
Общее количество уникальных слов составляет 1644
36.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
çekilir. Ormanın en ağaçsız yeri... Bunda mutlak bir iş var. Tetik duralım.
Onbaşı:
Etme gediklim, dedi, o çok güvenir kendine. Saralım şunu da bitirelim
işini. Daraltalım çemberi. Bir kaşık suda boğarız.
Çavuş:
Duralım durduğumuz yerde, diye Onbaşıya çıkıştı.
Horaliyle Cabbarın ateşi yeniden başlayınca, Çavuş bunu bir türlü
anlayamadı. Ne oluyordu?
Durdu:
Arkadaşlar, dedi, birbirimizden ayrılmak yok. Hepimiz bir yerden ateş
edeceğiz. Üstümüze gelip, tüfeği kafamıza sıksalar bile yerimizden
kımıldamak yok. Söz mü?
Hep bir ağızdan:
Söz, dediler.
Durdu:
Öyleyse iyi bir yer bulun. Siperlenecek iyi bir yer...
Memed:
Ben bulayım mı?
Sen bul.
Memed bu sırada:
Yatın yatın, diye bağırdı. O hızla yere attı kendisini. Ötekilerde yattılar.
Kulaklarının dibinden vınlıyarak kurşunlar geçiyordu.
Durdu:
Gördüler, dedi. Rahat vermezler burada.
Uzun zaman yattıkları yerden kalkmadılar. Kurşunlar sağlı sollu pat

pat diye yanlarına düşüyordu. Vızıldıyordu kurşunlar.
Zalanın oğlu daha titriyordu.
Vay! Vay! dedi. Memed vurulmuş: Gözleri de fal taşı gibi açıldı.
Durdu:
Gerçek mi? dedi.
Memed, kendinden söz edildiğini sezinleyerek, onlara döndü, sonra:
Ne var?
Zalanın oğlu, dişleri dişlerine çarparak:
Üstün başın kan içinde. Vurulmuşsun.
Memed:
Hiçbir acı duymadım, dedi. Elini başına götürdü. Eline baktı. Eli kızıl
kan içinde kaldı. Yüreği hızla çarpmaya başladı. Orasında burasında
yarayı araştırdı bulamadı.
Durdu, sararmış yüzle Memedin yanına geldi. Yarayı aramaya
başladı. Buldu:
Başından, dedi, azıcık çizmiş.
Memed:
Aldırma, dedi gülümseyerek. Siftah bir...
Kalktı, ormana daldı. Kurşun altında hiçbir şey yokmuş gibi yürüyordu.
Biraz sonra da:
Buraya gelin, diyen sesi duyuldu.
Candarmalar göz açtırmıyorlardı. Gittiler.
Burası, yıkılmış ağaçların üst üste yığıldığı bir çukurdu.
Durdu:
Tamam, dedi. Ağaçları çıkaralım.
Birden üstlerinde bir kaynaşma oldu. Yapraklar dökülmeye, dallar
çatırdamaya başladı. Ağaçları çıkaramadan çukura atlayıp, karşılık
verdiler edilen ateşe. Yağmur gibi kurşun yağdırıyordu iki taraf da. Belki
böyle yarım saat hiç durmadan karşılıklı ateş edildi. Sonra bir ara iki taraf
da ateşi nedense kesiverdi. Durdu artık hiç korkmuyordu.
Gelseler, şimdiye gelirlerdi. Çemberi daraltsalar bile akşama o kadar
çok kalmamıştı. Dayanabilirdi o zamana kadar. Şu Çavuşun önünden
kaçmak istemiyordu artık.
Sonra Horaliyle Cabbar da geldi çukura.
Cabbar:
Hani Recep Çavuş? deyince ortalık karıştı.
Memed:
Birbirinize hiç kızmayın. Ben gider alır getiririm onu.
Ortalık yatıştı.

Emekliye sürüne çukurdan çıktı. Yorgundu. Yorgunluktan soluk alacak
halde değildi. Vardı bir kütüğün dibine uzandı. Bu sırada karşı tarafın
ateşi yeniden başladı. Kütüğün altından bir türlü çıkamıyordu. Nereden
geliyor, nereden atılıyorsa, kurşunlar o kütüğü boyuna dövüp duruyordu.
Bir atlama yaptı. Bir tarafı müthiş acıdı. Kendi kendine, kurşun yedim,
dedi. Kalktı. Sağını solunu yokladı. Ağrıyan yeri yokladı. Yara yoktu.
Recep Çavuşun yanına vardığında her bir yanı kana batmış, eli ayağı
da parçalanmıştı.
Recep Çavuş onu görünce:
Ulan, dedi, bu ne hal? Kan içinde yüzüyorsun.
Memed gülümsedi. Yüzü gözü öylesine kan içindeydi ki, gülümsemesi
belli olmadı.
Haydi gidelim, Recep Çavuş. Senin için geldim.
Recep Çavuş:
Gidin yavrum, dedi, siz kendiniz kurtulun da ben kalayım.
Herifler dört bir yanı kuşatmışlar. Bir deli itin yüzünden bu hallere
düştük işte. Hiçbiriniz kurtulamayacaksınız bu çemberden. Nereye
baksan oradan kurşun geliyor. Asım Çavuş akıllanmış gayri. Bırakın beni
de ben kalayım burada. Bana bak, oğlum Memed, sen iyi bir çocuksun,
eğer bu çemberden kurtulursan gezme bu deliyle. Benim şaştığım, vakit
öğleyi geçti, bunlar daha neden çemberi daraltmıyorlar? Nemiz var,
nemiz yok öğrendiler?
Memed:
Korkuyorlar, dedi.
Recep:
Çok tuhaf.
Memed:
Tek korktukları bizim onlara tuzak kurduğumuzdur. Öyle sanıyorlar.
Bilmiyorlar ki Deli Durdu zıpırlığından kaldı ormanın açıklığında. Bunu hiç
akılları almıyor. Bilmiyorlar ki Durdu, ateşinden vazgeçemedi. Haydi
Çavuş kalk gidelim. Ölürsek de beraber, kalırsak da...
Recep Çavuş:
Memedim, dedi, bundan bir kurtulabilsem...
Memed:
Yaran hafif Çavuş. Kurtulursun.
Çavuş yürüyecek halde değildi. Ağır, kocaman Çavuşu Memed sırtına
aldı. Biraz götürdükten sonra, yere bırakıverdi.
Çavuş Memedin gücünün yetmediğini anladı:
Yavrum, böyle olmayacak. Sırtına alma beni. Gel de sana dayanayım.


Böyle daha iyi...
Memed:
Olur, dedi.
Geçtikleri yerlerde büyük büyük kan pıhtıları bırakıyorlardı. Kurşuna
tutuldular bu ara da... Toprağa yapışırcasına yattılar. Herhal
görülmüşlerdi, Kurşunlar hep sağlı sollu toprağa saplanıyordu.
Recep Çavuş:
İşi azıttılar. Yenice akılları başlarına geldi tereslerin.
Bin bir bela içinde çukura geldiklerinde, iki kişiyi daha vurulmuş
gördüler. Zalanın oğluyla Horali yaralanmıştı. Zalanın oğlu hala
durmadan titriyordu. Ağlıyor, bağırıyor, çağırıyor, tirtir titriyordu.
Kuşatmanın daraldığını fark ettiler. Karşı tarafın atışları da daha
korkutucu olmaya başladı. Durdunun köylüsü Kara Muştan da bu sırada
boyuna bağırıyordu:
Deli Durdu, diyordu. Aksöğüt köyü senin yiğitliğini biraz sonra
görecek. Mustafa dayını sen iyi bilirsin... Mağrur olma oğlum...
Deli Durdu kızıyordu. Kızıyor, karşılık vermiyordu. Uzun zaman ateşi
böyle sürdürdü.
Kara Muştan:
Oğlum Deli Durdu, diyordu, dilin boğazına mı aktı?
En sonunda Durdu dayanamadı, ayağa kalktı:
Kara Muştan Dayı, dedi, ben seni iyi bilirim. Sen de beni iyi bilirsin.
Eğer karıyın donunu senin başına şapka yapmazsam bana da Deli Durdu
demesinler. Bu Deli Durduluk bana haram olsun!...
Tam bu sırada Memed, ayakta dikilmiş duran Durduyu kendine doğru
hızla çekti. Durdu o hızla Memedin üstüne yuvarlandı. Bir an, saniyenin
yarısı kadar bir an daha ayakta kalsaydı. Durdu, beş tane kurşunu birden
yemişti. Çünkü karşı taraftan Kara Muştanla birlikte dört kişi ona nişan
almıştı. Tüfeğin beşi de birden patladı ama, Durdu yerinde yoktu.
Recep Çavuş:
Ulan Deli deyyus, dedi, soytarılığı bir daha yaparsan ilk kurşunu
benden yersin. Hep senin yüzünden zaten.
Deli Durdu Recep Çavuşun bu sözlerine güldü:
Kurşun sıkacak halin varda neden başkalarına sıkmazsın?...
Recep Çavuş Memedi göstererek:
Şu bir karış çocuğa dua oku, dedi. O olmasaydı halimiz dumandı.
Memed içinde müthiş bir acı duydu. Durduya şöyle bir baktı.
Durdu da ona dostça baktı.
Memedin ellerinde, yüzünde, saçlarında kurumuş kanı görünce kendi


kendine gülümsedi. Onun geldiği günü anımsadı. Nasıl da büzülmüştü
Süleymanın arkasına... Süleymanın arkasına gizlenmiş, orada küçücük
kalmıştı. Durdunun gözleri ışıklı bir sevgiyle doldu.
İnsanoğlu, dedi kendi kendine, neleri yok ki... İşte bir avuç çocuk, dün
eşkıya oldu, bugün elli yıllık eşkıyadan daha tecrübeli, daha usta...
Önlerinden bir ses:
Teslim olun, diye bağırdı.
Durdu:
Al sana Kara Muştan, dedi. Bu da senin olsun...
Kara Muştan bir dana gibi böğürerek yere düştü.
Durdu, Recep Çavuşa:
Bunda da mı haksızım, Çavuş? diye sordu.
Recep Çavuş:
Eline sağlık. Allahınızı severseniz, siz burada ölmeye karar mı
verdiniz?
Durdu:
Verdik. Yemin de ettik. Bu çukurdan çıkmayacağız. Sen öyle
söylemedin miydi?
Recep Çavuş:
Makineliyle başladılar. Tarıyorlar. Artık kurtuluş umudu kalmadı. Ya
ölüm, ya teslim.
Memed hayretle, korkuyla sordu:
Ya ölüm, ya teslim mi?
Kafasında o pirinç parıltısı bir yalımlandı, yayıldı, geçti gitti.
Recep Çavuş:
Başka bir yol biliyorsan sen söyle İnce Memed.
Memed:
Sen bilmezsen Çavuş, ben ne bilirim.
Çavuş düşündü kaldı. Yarası sıcaklığını yitirmiş, acımaya başlamıştı.
Düşünmeye bile fırsat vermiyordu. Çavuş başı önde, habire yüzünü
buruşturup, dudaklarını geviyor. Habire geviyordu.
Sonra Çavuş başını kaldırdı. Herkesin üstünde teker teker başını
gezdirdi. Bir teklifim var, dedi. Başarılırsa kurtuluruz.
Diyeceğim yapılırsa, Asım Çavuş buralarda bir dakika durmaz, doğru
yüzbaşının yanına gider.
Neymiş o? dediler.
Recep Çavuş:
Üç tane bomba... dedi. İçinizde o makineliye üç tane bomba
savuracak yiğit var mı?


Cabbar tüfeğini doldururken, arkasına dönüp ona karşılık verdi:
Bunda hepimiz babayiğidiz. Nasıl olsa hepimizi temizleyecek
Asım Çavuş. Öyle olmasın da böyle olsun...'
Memed:
Hiç umut kalmadı mı?
Çavuş:
Tek umut söylediğimdir.
Memed:
Ben varım.
Gözlerine o iğne ucu kadar küçük çelik pırıltı geldi, yerleşti.
Kafasından da gene o pirinç parıltısı şimşek gibi parladı geçti. İçi
mutlulukla, acıyla biran karmakarışık oldu.
Durdu:
Bak hele babayiğide!...
Çukurdan doğruldu.
Bana iki bomba daha verin, dedi.
Cabbardan aldı. Atladı. Bütün gücüyle koşuyordu. Kulaklarının
dibinde kurşunlar vın vın ötüyordu. Kendisini bir taşın ardına attı.
Arkadakiler buna şaştılar. Vuruldu sandılar. Bu hızla giden Deli Durdu
nasıl olur da kendisini vurulmadan yere atar? Taşın altından sarı
çiğdemler çıkmıştı. Sarı, taze. Taş, büyücek, yuvarlak bir taş. Taşı bir
yokladı. Yuvarlak taş yerinden oynuyor. Taşı başına siper etti,
yuvarlanmaya başladı. Beyaz taşa kurşunlar gelip değiyor. Bağrışmalar.
Baktı ki taşla kurtuluş yok. Elli metre ötede bir ağacın çukuru. Oraya
atlamak için ayağa kalktı. Kendini bir külçe gibi çukura fırlattı. Çukurun içi
toprak, çürümüş yaprak kokuyor. Bir çiçek vardır mor, adını şimdi
anımsamıyor. İşte o da kokuyor. Kayalıklarda vardır o çiçek. Her yerde
bulunmaz. Bir dağın tepesinde bir bulut parçası dolanıp durur. Pırıltılar
çökmüş kenarlarına. Sırmalamış.
Makinelinin takırtısını yanı başında duyunca ayıktı. Önünde bir
tümsek var. Tümseğin arkasında bir tümsek daha var. O tümsek
berikinden az daha yüksekçe. Makineliyi iki tümseğin arasına sıkıştırmış
olsalar gerek. Öteden dolanıp, aradaki tümseğe çıkmak gerek. Tümsek,
üstelik de sık ağaçlıklı.
Ayağa kalkıverdi, yürüdü. Kollarını sallaya sallaya, rahat, uzun bir
yolda yürüyormuş gibi yürüdü. Görenler küçük dillerini yuttular. Göz açıp
kapayıncaya kadar bombaları ateşledi, makineliye savurdu. Bir, bir daha.
Bir daha... Büyük gürültülerle yer sarsıldı. Ortalık duman içinde kaldı.
Koşarak arkadaşlarının yanına geldi. Gün batıyordu.



Konuşmadı. Kimseye de bakmadı. Gözleri bir noktaya dikilmişti. Sert
gözler. Yüzü kavrulmuştu. Kurşunlar seyrekleşti. Arada bir, tek tük
düşüyor.
Ayağa kalktı gerildi:
Asım Çavuş, Asım Çavuş, sağlıcakla kal, o dırdırını tamir et de geri
gel. Burada beklerim.
O yandan ses seda çıkmadı.
Durdu Recep Çavuşa sordu:
Sen bu yanları iyi bilirsin Çavuş. Köy möy yok mu bu yanlarda?
Çavuş:
Yok.
Durdu:
Kayalığa kadar yürüyecek miyiz? Yürüyeceksek hal perişan.
Recep Çavuş:
Durmak yok kayalıklara kadar. Ben bile bu yaram, bu ihtiyarlığımla
yürüyorum da... Durmak yok.
Şafağa karşı kayalıklara vardıklarında hiçbirisinde insanlık hali
kalmamıştı. Horali yol boyunca kime, neye olduğu belirsiz sövüp
durmuştu. Daha da sövüp duruyor. Recep Çavuş dayanamamış, bütün
gücüyle dişlerini sıkmasına karşın inlemeye başlamıştı.
Durdu çok durgun, yaralı bitkin kayalıklara oturdu. Ağır ağır bir cigara
sardı. Yaktı. Birkaç duman çektikten sonra Memede döndü:
Dünyada ne isterdim biliyor musun kardaş?
Memed:
Yok, dedi.
Durdu:
Şu vurduğum Kara Mustafa var ya, onun kellesini kesip bir sırığa
geçirmeyi, götürüp bizim köyün orta yerine dikmeyi isterdim. Ne işi var bu
adamın benim takibimde? Söylesene Memed Kardaş, ne işi var?
Cabbar:
Siz ne yaparsanız yapın, diye seslendi uzaktan. Ben acımdan öldüm.
Durdu:
Bir çare bulsan bu işe... Sana babayiğitsin derim.
Cabbar:
Susun da dinleyin, dedi. Çok uzaklardan köpek sesleri geliyor.
Buralarda köy falan yok. Bu köpek sesleri nedir dersiniz?
Recep Çavuş inleye inleye:
Ulan Cabbar, dedi, ben çok eşek adam gördüm ya, senden daha
eşeğini görmedim.


O da nedenmiş Çavuş?
Çavuş:
Görmedim işte, dedi.
Cabbar:
Vay anasını! Demek Çavuş gözünden düşmüşüz.
Çavuş:
Ulan eşek, yani bilemedin mi bu köpek seslerinin nereden geldiğini?
Cabbar:
Ne bileyim bre Çavuş, onları ben doğurmadım ki...
Çavuş:
Ulan eşek, dedi, o köpek sesleri yörük çadırlarından geliyor. Bu
yakınlarda yörükler çadır kurmuşlar, köpekler de onların. Anladın mı
şimdi?
Cabbar:
Anladım.
Recep Çavuş:
İyi ki anladın.
Cabbar:
Öyleyse ben İnce Memedle çadırlara gidip ekmek isteyeceğim. Gelir
misin İnce?
Durdu:
Siz bilirsiniz, dedi. Biz burada ateş yakar ısınırız, sizi bekleriz.
Memed:
Gidelim Cabbar, dedi. Gidelim ama, şu halimize baksana, bizi gören
çingene sanır. Yahut da leş parçalamış köpek sanırlar...'
Cabbar:
Aldırma bre kardeş. Yüzümüzü bir yıkadık mı olur biter.
Kayadan düze kadar, konuşmadan indiler. Birbirlerinin yüzüne
nedense bakamıyorlardı. O da başını ona doğru döndürmeye
korkuyordu, o da... Sanki bir suç işlemişlerdi. Kötü bir suç.
Cabbar en sonunda elini uzattı. Memedin sırça parmağını tuttu.
Memed, ağır başını kaldırdı. Baktı. Cabbar da Memedin gözlerinin içine
baktı. Bir zaman oldukları yerde durarak birbirlerinin gözlerinin içine
baktılar.
Memed:
Cabbar, dedi, bu adam iyi bir adam değil, biz bunun peşine düşüyoruz
ya.
Cabbar:
Anca beraber, kanca beraber dedik bir kere. Gözümüz yanında açıldı.

Gün epeyi yükselmişti ki çadırlara yaklaştılar. Çadırlardan beş altı
tane kocaman köpek üzerlerine doğru koştu.
Cabbar bağırdı:
Köpekleri tutun!
Çadırlardan birkaç tane çocuk çıkıp, geri geri içeri kaçtılar. Analarına:
Eşkıyalar! Eşkıyalar geliyor, dediler.
Bunun üstüne dışarıya kadınlar, onların arkasından da erkekler çıktı.
Memed, büyücek bir çadırın önüne birikmiş yürüklere:
Selamünaleyküm, diye selam verdi.
Yürükler, bu küçücük eşkıyaya şaşkınlıkla baktılar. Ona karşılık
Cabbar iri, güçlü kuvvetli, gösterişli bir adamdı.
Sakallı bir yürük:
Buyurun içeri Ağalar, dedi.
Çadırın içine, kapıdan başlarını eğerek girdiler. İçeri girer girmez
Memed afalladı kaldı. Çadırın içinin güzelliği onu vurdu. Ömründe ilk
olarak böyle bir çadır içi görüyordu. Yörüğün merhabasını bile duymadı.
Gözü çadırın içinde. Çadırın arka tarafında nakışlı çuvallar... Çuvallarda
nakışlar, renkler uçuşuyor. Baş döndürücü bir hızla uçuşuyorlar...
Renklerin cümbüşü veryansın ediyor. Nerden bu kadar çok ışık doluyor
çadırın içine? Işıklar, renkler birbirine karışmış oynaşıyor. Memedin
gözüne bir çuval takıldı. Uzun zaman gözünü çuvaldan alamadı. Çuvalın
üstünde muhabbet kuşları vardı. Küçük küçük... Belki bin tane. Gaga
gagaya vermiş kuşlar... Yeşil, mavi, kırmızı, mor kuşlar. Gözleri yaşla
doldu. Kuşlar renk renk uçuşuyor. Çadırın orta direği oyma... Direğe uçan
geyikler oymuşlar. Tüyleri yıldır yıldır eden geyikler... Som sedeften.
Cabbar:
Ne daldın bre uyansana? diye Memedi dürttü.
Memed, gülümseyerek kendine geldi.
Şimdiye kadar hiç böyle bir çadır içi görmediydim. Cennet gibi bir yer.
Ne kadar da güzel!
Cabbar:
Bu çadır kimin? diye sorunca, karşılarında oturan ak sakallı, yaşlı,
kırmızı yüzlü, gülen, tatlı gözlü adam:
Benim dedi. Bana Kerimoğlu derler.
Cabbar:
Duyardım. Demek Kerimoğlu sensin?
Kerimoğlu, kendine güvenmiş, alışkanlıkla:
Benim, dedi.
Cabbar:



Ağa, seni çok duyardım. İlk olaraktan görüyorum. Saçıkaralı aşiretinin
ağası Kerimoğlu değil mi?
Kerimoğlu:
Öyle, dedi.
İçerisi taze, yeni kaynatılmış sıcak, buğulu süt kokuyordu.
Ağa, Cabbara baktı. Cabbar da Ağaya baktı. Ağa, karısına döndü:
Bu delikanlılar şimdi açlar herhalde. Çabuk olsana karı! diye onu
uyardı.
Karı:
Süt kaynıyor, dedi. Kaynasın bitsin, hemen...
Memed gülümsedi.
Cabbara:
Burnum... dedi.
Cabbar:
Burnuna noldu? diye sordu.
Memed:
Burnum dışardaki süt kokusunu almıştı. Doğru çıktı.
Cabbar:
Benim de, dedi. Açken bütün burunlar bizimkisi gibidir.
Kerimoğlu, kırmızı yüzü biraz daha kızararak, mahcup mahcup:
Oğullar, herhalde çarpışmadan geliyorsunuz?
Cabbar:
Asım Çavuş bizi kıstırmıştı. Kurtulduk çok şükür.
Memed:
Korkak adammış. Yoksa hepimizi teker teker keklik gibi avlardı.
Cabbar:
Sekitmezdi. Boşuna kurşun yaktı.
Kadın sofrayı getirdi ortaya attı. Kerimoğlu gülümseyerek açtı. Memed
ilk kez kendisini bir yere, bir şeye yabancı sandı. Daha doğrusu
kendisine kendi içine bir yabancılıktı bu. Gözü tüfeğine gitti. Sonra kılık
kıyafetini gözünün önüne getirdi. Bütün göğsü boydan boya çaprazlama
fişeklik... Yan tarafında kocaman bir kama ve bombalar. Başında
kirlenmiş, pörsümüş bir mor fes. Üstelik de Deli Durdunun eskisi...
İçinden: Demek eşkıya oldum ha? geçti. Bundan böyle ömrüm eşkıyalıkta
geçecek ha!...
Sofraya önce süt geldi. Buğulanıyordu. Mavi mavi. Üstü de usul usul
kırışarak kaymak bağlıyordu. Arkasından pekmez, sonra da kavurma
geldi. İkisinin de birden ağzı sulandı. Çocuklar gibi gülüşerek birbirlerine
bakıştılar. Kerimoğlu işi çaktı. Onun da yaşlı yüzü güldü. Sütbeyaz dişleri


de ışıldadı.
Buyurun canım, dedi. Buyurun hay yiğen. Ne teklif tekellüf
bekliyorsunuz.
İkisi iki yerden kaşıkları kaptılar. Süte saldırdılar önce. İlk hücumda
sofradaki cümle ekmekler bitti. Sofraya yeniden ekmekler geldi. Süt bitti,
yeniden süt geldi. Yemeği o hızla yiyip bitirdikten sonra:
Ziyade olsun Ağa, dediler. Ağa, usul usul daha yemeğe devam
ediyordu.
Sağ olun yavrular, dedi. Gençlik böyle işte hay yiğenler, dedi.
Sonra, Ağa da elinin tersiyle bıyıklarını silerek sofradan çekildi. Eee,
dedi, sizler cıgara içmez misiniz? Birer cıgara da yakalım. Cabbar, ikimiz
de içmeyiz, karşılığını verdi.
Kerimoğlu, ağarasım ağzına götürdü, çakmak çaktı. Ortaya hoş,
bayıltıcı bir kav kokusu yayıldı. Somurarak cıgarayı yaktıktan sonra: Size
bir şey deyim de gücünüze gitmesin, dedi. Aklınıza da bir şey gelmesin.
Memed:
Söyle Ağam, dedi. Aklımıza ne gelecek.
Kerimoğlu kızardı, bozardı:
Demem o ki, diye kekeledi, bu dağlarda ananız yok, eviniz yok.
Çarpışmadan da çıkmışsınız. Üstünüz başınız kan içinde. Belki yaranız
da var. Çamaşırlarınızı soyunun. Hemen çocuklar yur. Siz de bu arada
benim çamaşırları giyersiniz. Aklınıza Kerimoğlu bizi soyacak da
yakalatacak gelmesin. Kerimoğlunun evinde kimseye kötülük gelmez.
Kerimoğlu ölmeden misafirine kimse dokunamaz. Bunu da böylece
bilesiniz.
Biz Kerimoğlunu biliriz, bre Ağa, dedi, şu aklına gelen şeye bak!
Memed:
Şu aklına gelene...
Kerimoğlu:
Öyle deme hay yiğen. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Her kötülüğü yapar,
her iyiliği de yaptığı gibi. Öyle deme hay yiğen!
Kara gözlü, sürmeli, al yanaklı bir gelin her birinin önüne sabun kokan
bir kat çamaşır getirdi koydu.
Kerimoğlu:
Ben dışarı çıkayım da siz soyunun, dedi. Dışarıya çıktı.
O çıktıktan sonra, Memed:
Bre Cabbar, dedi, ne iyi insanlar var şu yeryüzünde.
Cabbar:
Ne de zalim, ne de melun insanlar var şu yeryüzünde Memed.



Memed:
Bak şu Kerimoğluna, dedi. Bak şundaki misafirperverliğe...
Kerimoğlu dışardan seslendi:
Soyundunuz mu uşaklar? Geleyim mi?
Memed:
Soyunduk, diye cevap verdi.
İçeri giren Kerimoğlu Memede:
Sana bir bakayım, bakayım yaran nasıl?
Memed:
Bakmaya hacet yok, dedi. Başımı kurşun sıyırdı. Küçücük bir sıyrık...
Kerimoğlu Cabbara da sordu:
Sende bir şey yok mu?
Cabbar:
Çok şükür yok, dedi.
Kerimoğlu dışarı gitti. Bir zaman sonra elinde bir çanak, bir takım
bezlerle geldi. Yakıyı eliyle yapmıştı. Memedin yarasını sarmaya başladı:
İki gün içinde hiçbir şeyin kalmaz. Gençliğimizde biz de yaralandık
yavru, dedi. Hepsi gelip geçiyor.
Başı, usta bir cerrahtan daha ustaca sardı.
Memed minnetle:
Eline sağlık Ağa, dedi.
Kerimoğlu:
Yaran hafif ya, havakmış. Şişmiş. Yakı hemen geçirir. Korkma!
Kerimoğlunun tuhaf, çocuk gibi bir hali vardı. Bir şey, bir soru soracağı
zaman yüzü kıpkırmızı kesiliyor utanıyordu. Gülümsüyor, kızarıyor,
bozarıyor en sonunda ezilip büzülerek soruyordu. Gene öyle oldu.
Memede:
Yavru, dedi. Sormak ayıp olmasın, sahiden sen eşkıya mısın?
Sahiden... Yoksa...
Cabbar güldü:
Ağa, dedi, bizim İnce Memed, eşkıyacılık oynuyor.
Memed de gülümsedi:
Yakıştıramadın bana eşkıyalığı öyle mi Ağa?
Kerimoğlu:
Kusuruma kalma yavru, seni hor görmek için söylemedim. Çok
gençsin. On altısında ancak görünüyorsun. Onun için sordum. Kusura
kalma...
Memed; gururla:
On sekiz, dedi.


Kerimoğlu:
Meraklandım bu işe. Allahaşkına alınma. Neden eşkıya çıktın bu
yaşta? diye sorunca, Cabbar:
Ağasının eşeğini hırsızlayıp satmış, sonra ağası döver diye korkmuş,
geldi bize karıştı. Ne yapalım, kabul ettik. İçimizde bir tane de eşek hırsızı
bulunsun. Ne'olur, ne olmaz...
Ağa, Cabbarın alay ettiğini anladı, mahzunlaştı. Sorduğundan pişman
olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Susmuş konuşmuyordu. Cabbar,
Kerimoğlunun bu şakadan üzüldüğünü görünce:
Ağa, sen Demirmenoluklu Abdi Ağa adında birini duyar mısın?
Kerimoğlu:
İyi bilirim onu, dedi. Geçende duydum ki vurulmuş. Ama, ölmemiş.
Yiğeni ölmüş.
Cabbar:
İşte onu vuran bu! dedi.
Kerimoğlu uzun uzun, tepeden tırnağa kadar Memedi süzdü:
Acaip, dedi. Hiç adam vuracak çocuğa benzemiyor bu İnce Memed.
Acaip!
Memed:
Ağam, dedi Kerimoğluna, bu yakıdan azıcık daha yapar mısın bize?
Yaralı arkadaşlarımız var. Onlara da götüreyim...
Yapılmış merhem var, dedi Kerimoğlu. Şifalı merhem. Ondan veririm
sana. Yakı da yaparım şimdi.
Memed:
Kötü gün görme.
Kerimoğlu, büyücek bir bezin içine merhem koydu. Biraz da yakı
yaptı. Getirdi Memede verdi.
Onlar yola düşerken:
Şaştım sana İnce Memed, dedi Kerimoğlu. Sen hiç eşkıya olacak
adama benzemiyorsun. Ama ne yaparsın. Zor gelmiştir herif... İnsanoğlu
bu, kimin içinde ne var bilinmez.
İkisi birden:
Sağlıcakla kal, dediler Kerimoğluna.
Kerimoğlu gülen sütbeyaz dişleriyle:
Uğurola, dedi. Bazı bazı gene uğrayın. Sohbet ederiz.
İkisinin de iki elinde kocaman ikişer torba vardı. Torbalar ağırdı.
Kerimoğlu bu torbaları ekmek, peynir, tereyağıyla doldurmuştu.
Cabbar:
Ne iyi adam.


Memed:
Ne iyi...
Memed birden anımsayınca yüzü değişti:
Yahu Cabbar, dedi. Çamaşırlarını geri vermedik adamın.
Cabbar:
Aldırma, dedi. Çalmadık ya, unuttu...
Memed:
Olmaz, dedi. Geriye dönüp verelim.
Cabbar gülerek:
Kerimoğlunun hakkı var. Hiç eşkıyaya benzemiyorsun.
Memed:
Ne yapayım, dedi. Herkes eşkıya doğmaz ki...
Cabbar:
Öyleyse geri dönüp verelim çamaşırları.
Dönelim, dedi Memed.
Koşa koşa geri döndüler. Kerimoğlu onları şaşkınlıkla çadırın
kapısında karşıladı.
Ne o? dedi. Neden geri döndünüz?
Memed:
Senin çamaşırlarını üstümüzde unuttuk gidiyorduk. Onları geriye
getirdik!
Kerimoğlu:
Ben de bir şey var diye korktum, dedi. Çamaşırlar benim size hediyem
olsun. Çıkarmayın üstünüzden.
Memed:
Olur mu ya?
Kerimoğlu:
Olur olur, dedi. Çıkarırsanız gücenirim.
Kayalığa geldiklerinde karanlık kavuşuyordu. Uzakta, kayalığın
yücesinde bir top ışık kıvılcımlanıyordu.
Cabbar:
Memed kardaş, dedi. Belki şu top ışıktadır bizimkiler...
Memed:
Bizimkiler mi? diye sordu.
Cabbar:
Tabii bizimkiler. Kim yakar o kadar büyük ateşi. Durdu, Asım Çavuşa
inat olsun diye, mahsustan bu kadar büyük yaktırmıştır ateşi.
Memed:
Benim kıpırdayacak halim kalmadı Cabbar, dedi. Şu haber ıslığını

çalsana!'
Cabbar iki parmağını ağzına sokup, güçlü, uzun bir ay ıslığı çekti.
Memed:
Bre Cabbar, dedi, senin de ıslığını bir günlük yoldan dinle. Alimallah
duyulur.
Biraz sonra ateş tarafından bir tüfek sesi geldi. Bunu bir yaylım ateşi
izledi.
Memed:
Bir şey mi var? diye sordu.
Cabbar:
Deli Durdu Ağa bayram ediyor, dedi. Keyfi yerinde olursa boyuna
kurşun yakar:
Islıklarına karşıcı olarak kimse gelmedi. Memed de Cabbar da buna
içerlediler.
Ateşin yanına vardıklarında kan ter içinde kaldıklarını, bittiklerini
hissettiler. Onları bu sefer Durduyla birlikte bütün arkadaşları ayağa
kalkarak karşıladılar. Durdu, onlara yaklaşınca tabancasını çekti:
Şerefe, dedi, birkaç el boşalttı. Sonra: Acımızdan ölüyorduk hepimiz
de, az daha yetişmeseydiniz. Bakın Recep Çavuş daha inliyor. Yaradan
değil. Açlıktan. Alimallah açlıktan...
Ateş bir harman yeri kadar büyüktü. Kocaman, insan boyu yalımlar
birbirlerine sarılarak, eğilip bükülüyorlardı. Odunların çatırtısı ortalığı
tutuyordu. Odunlar, yanarlarken bir hoş koku çıkarırlar. Su yanarmış gibi
bir hoş koku... Yaş odunun yanması bir beter iş. Yalımların ortasında
odun döner durur. Uzun zaman böylece dayanır. Sonra, ortadan ikiye
ayrılarak yalımların içinde yicer gider. Memed, ilk iş olarak Recep
Çavuşun başına varıp:
Nasıl oldu Çavuş? diye sordu.
Çavuş inleyerek:
Yaram azdı, dedi. Havaktı. Ben bu yaradan kurtulamam gayri.
Ölürüm. Ben öldüm gayri...
Memed, ondan sonra da Horalinin yanına vardı.
Sen nasıl oldun Horali kardaş? diye sordu.
Horali ağzını açar açmaz bir küfür sağnağıdır başladı yağmaya:
Anasını avradını... Darıdan ufağını... Kurşununu, eşkıyasını...
Köyünü, ağacını, taşını toprağını, kayasını, yarasını... Abdi Ağanın da
avradını... Yaranın da avradını... Hişt duydun mu sen Abdi Ağa ölmemiş
be. Vay koca pezevenk vay! Üzülme be o koca pezevengin işini görürüz.
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.
Следующий - İnce Memed - 1 - 12
  • Части
  • İnce Memed - 1 - 01
    Общее количество слов 3328
    Общее количество уникальных слов составляет 1697
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 02
    Общее количество слов 3340
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.7 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 03
    Общее количество слов 3283
    Общее количество уникальных слов составляет 1654
    37.3 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 04
    Общее количество слов 3388
    Общее количество уникальных слов составляет 1750
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 05
    Общее количество слов 3309
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.4 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 06
    Общее количество слов 3252
    Общее количество уникальных слов составляет 1727
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    49.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    56.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 07
    Общее количество слов 3436
    Общее количество уникальных слов составляет 1599
    37.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.1 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 08
    Общее количество слов 3410
    Общее количество уникальных слов составляет 1677
    37.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    52.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 09
    Общее количество слов 3352
    Общее количество уникальных слов составляет 1660
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 10
    Общее количество слов 3396
    Общее количество уникальных слов составляет 1704
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 11
    Общее количество слов 3395
    Общее количество уникальных слов составляет 1644
    36.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 12
    Общее количество слов 3441
    Общее количество уникальных слов составляет 1602
    37.1 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.6 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 13
    Общее количество слов 3336
    Общее количество уникальных слов составляет 1768
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.2 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.1 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 14
    Общее количество слов 3383
    Общее количество уникальных слов составляет 1679
    34.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 15
    Общее количество слов 3432
    Общее количество уникальных слов составляет 1610
    37.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    54.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    61.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 16
    Общее количество слов 3456
    Общее количество уникальных слов составляет 1636
    35.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 17
    Общее количество слов 3302
    Общее количество уникальных слов составляет 1548
    35.5 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 18
    Общее количество слов 3322
    Общее количество уникальных слов составляет 1795
    33.7 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    46.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 19
    Общее количество слов 3415
    Общее количество уникальных слов составляет 1620
    35.6 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.3 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 20
    Общее количество слов 3344
    Общее количество уникальных слов составляет 1650
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 21
    Общее количество слов 3442
    Общее количество уникальных слов составляет 1729
    36.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.9 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.3 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 22
    Общее количество слов 3346
    Общее количество уникальных слов составляет 1714
    36.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    51.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    59.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 23
    Общее количество слов 3300
    Общее количество уникальных слов составляет 1668
    35.9 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.8 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    58.9 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 24
    Общее количество слов 3351
    Общее количество уникальных слов составляет 1774
    34.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    50.0 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    57.6 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 25
    Общее количество слов 3364
    Общее количество уникальных слов составляет 1658
    36.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    60.2 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  • İnce Memed - 1 - 26
    Общее количество слов 2886
    Общее количество уникальных слов составляет 1519
    37.4 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
    53.5 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
    62.0 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
    Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов