Yılanların Öcü - 22

Total number of words is 2821
Total number of unique words is 1524
36.0 of words are in the 2000 most common words
48.6 of words are in the 5000 most common words
54.7 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
Gitti çağırdı. Sultanca, Ahmet, Şerfe, Osman, hep kalktılar. Haçça da kalktı. Çıktılar. Çıkıp
dizildiler. Karşı evlerde komşular çıktı. Bakışıyorlar. Ortalık bir küçük şenlikti.
"Bu da yeter be Irazca teyze!" dedi Mustafa. "Cihanda bir adama bu kadar şan da yeter!..
Valla çok bile!.."
"(Seviniyor yoksul!)" dedi Irazca.
Mustafa, birden ciddileşti:
"Şimdi Bayram Efendi; Muhtarın yeni sözünü söylüyorum sana, dikkat et!.." dedi. "Akşam
ekmeğini yedikten sonra, deral Oda'ya geleceksin!"
"Ne yapacak Oda'da?" diye atıldı Irazca.
"Bilmem! Bütün Kurul toplanıyor. Ayrıca Kosa'yı, Ağali'yi de çağırttı. Haceli filan da
gelecek. Her halde bir barış konuşması olsa gerektir!"
"Asla barışmam!.." dedi Bayram.
"O nalet herifin evine bir daha ayak basmayız biz!" dedi Irazca. "Git, aynen söyle! Aynen
söyle o hırsız köpeğe!.."
"Valla benimki bu kadar Irazca teyze!" dedi Mustafa. "Benimki bu sözü size söylemekti,
işte söyledim. İster gelirsiniz, ister gelmezsiniz. Yalnız Muhtardır, çağırdı mı gitmek gerekir.
Boş yere beni bir daha yormayın buraya kadar! Bana da yazıktır değil mi Irazca teyze!"
"Sen hiç yorulma aslanım!" dedi Irazca. "Biz gelmeyiz! Bizim o Muhtar denen dürzüyle
hiçbir işimiz kalmadı! Biz işimizi mahkemede göreceğiz! Git böyle söyle!.."
Bekçi Mustafa, bir daha: "Siz bilirsiniz!" deyip ayrıldı. "(Yükünüzü çok yüceye yığıyorsunuz
siz de canım! Bana kalsa bu kadarı yeter!)"
Haceli'nin kardeşleri köy içine geldi birkaç kez. "Bunları göreceğimize ölsek daha iyiydi!"
diye ileri geri söylendiler. İki kürek toprak atmadılar dolan temele. Haceli, toprağı Fatma'yla
birlikte, küreyip bitirdi. Son kalanı da sağa sola dağıtıp, "Haydi!" dedi karısına. Fatma,
yazmasının ucuyla boynunun terini sildi. Sonra iki yanına göz attı; millet kaş kaş olmuş,
bakıyor! Damların saçaklarında civil civil kuşlar ötüşüyor.
Kuşlar ötüşüyor, millet bakışıyor.
Fatma: "(Rezil rüsva ettin bizi eşşek herif!)" dedi hışımla. Başını yere eğdi. Yürüdü
Haceli'nin ardından. Dünya başına yıkılıyor.
32 ELİN ADAMI
Koşa, Muhtarın kocakapısını vurdu.
Yelyakalı konuk fosur fosur sigara içiyor.
Baktı çıkan yok, açtı kapıyı, içeri girdi. Boynu tasmalı ak köpek havladı kalktı. "Ooşt, ooşt
Akış!" çekti Koşa. Bağırdı: "Muhtaaaar, aay Muhtar!.. (Dürzüüü!..) İlk akşamdan yattın mı
ulan? Kapıya çık! (Eşşek herif!..) Köpeğine parçalatıyorsun bizi hem de konuğumuzu!.."
Yukardan, döşeli odanın kapısı açıldı.
Bekçi Mustafa çıktı:
"Akış, Akış!.." diye bağırdı köpeğe.
Köpek sustu.
Koşa: "Ulan Mustafa, sen olmasan bu dürzünün köpeği bizi parçalıyordu yahu!" dedi.
"Kendi parçalandığıma yanmazdım da, konuğumuza ayıp olurdu. Haşşöyle! "Oşt!" de
şuna!.."
Merdivenleri çıktılar.
Mustafa bir "Buyrun!" çekti.
"Kalabalık mı içerisi?" dedi Koşa.
"Yooook!" dedi Mustafa. "İki üç kişi var! (Daha Haceli Efendi filan gelmedi! Bayram Efendi
de gelmedi!)"
Kapı açılır açılmaz Muhtar ayağa kalktı:
"Buyuruuuun, buyrun!.." Vardı, konuğun elini sıktı. Aldı, ocağın sağ başına oturttu. "Sen de
şöyle buyur kardaşım!" diye Kosa'ya sol başı gösterdi.
Koşa: "Olmaz!" dedi. "Oraya sen otur! Ben şöyle konuğumun yanına oturayım! Ne olur, ne
olmaz! Bizim Mustafa olmasa, az daha köpeğine parçalatıyordun bizi! İyisi mi, değerli
konuğumuza sahip olalım. Gözümüzün önünde dursun şöyle..."
Muhtar:
"Muhtarın kapısına her zaman için bir acar köpek gerekir Koşa!" dedi. "İyi gelenlere değil,
kötü gelenlere!.." Kosa'nın konuğuna döndü: "Öyle değil mi, kardaşım?"
Konuk: "Helbet!" dedi. "Köy yerinde her kapıya bir köpek şart
ki, milletin namusunu beklesin!.."
Ayağa kalkmış iki üç üye konuğun elini sıkıp oturdu. Muhtar da geçti yerine.
Konuk, sözünü sürdürdü:
"Şehir yerinde, dahi kasabalarda, caddeler polis dolu! Şehirlinin namusunu polis bekler!
Şehirlinin, kasabalının... Ama köy yerlerinde de birer polis dikeyim demeğe kalksa,
hökümet iflas eder! Sebebine gelince, Türkiye Cumhuriyeti'nde gökte yıldız kadar köy var
maşaal-lah! Onun için köpek çok iyidir. Muhtarın kapısındaki de acar olmalıdır. Ola ola koca
bir köyün başı olmuştur. Hatta bir değil, iki, üç beslenmesi uygundur..."
"Doğru söylüyor! Gerçek doğru söylüyor! Köyün başı, başkanı Muhtardır. Bunu hepiniz
biliyorsunuz. Gerçekte resmen Cumhurbaşkanı Hazretlerini temsil ediyoruz şunun
şurasında! Ama tantana ve saltanata değer vermediğim için bir köpekten fazla
beslemiyorum. Her ne kadar Cumhurbaşkanını temsil ediyorsam da tabanım köylüdür.
Köylülükte savurganlık iyi değildir!"
"(Senin beslediğin köpekler sana yeter!)" dedi Koşa içinden.
"(Yoksulları, arkasızları evine çekip dövmek için kıyamet kadar köpeğin var, bilmiyor
muyuz?)"
Muhtar, Yelyakalı konuktan hoşlanmıştı:
"Sizin köyde Deli Ahmet çok iyi ahbabımdır! Muhtarınızı da severim! Nasıl gidiyor işleriniz?
Bizim ahbap ne yapıyor?"
"Deli Ahmet iyidir! Dükkânını geliştirdi. Tekmil köylüyü kendine bağladı alışveriş yönünden.
Yalnız, veresiyecilikten şikâyetçi az biraz..."
"Efendim; veresiyecilik, bir tüccar için büyük yıkımdır! Ama ne yaparsın? Köylü kısmı
alışmış! Ha dediğin zaman para bulunmaz elinde. Bu işin çözümü, arpayla buğdayla,
yumurtayla, yani her şeyle tı-rampacılıktır. Hem sattığın maldan kâr edeceksin, hem
topladığın arpa buğdaydan üç beş kuruş çıkaracaksın. Güz veresiyesi tutturacaksın. Bugün
dört okkaya geçen maldan, güze olursa, beş okka isteyeceksin. Çünkü, senin de sermayen
bağlanır. Sermayen fazla bağlandı mı batarsın. Her işin başı sermayedir. Çok önemlidir.
Sermayesi büyük olan adam, bütün bir köyü şahsına teslim alır. Hele çok büyük tüccar
oldun mu, hökümet bilem elini öper!.. Sermaye gibisi var mı?.."
Konuk: "Bizim Deli Ahmet de öyle yapıyor!" dedi. "İşini bilir yani! Kafası çalışır!.."
"Öyle olması lazım!.."
"Kafası çalışmayan adama kolay kolay "deli" demezler köy yerinde! Bizim Deli Ahmet, üç
beş yıl sonra kasabaya göçer kardaşım! Şimdiki zamanda, köy yerinde iş kalmamıştır. Köy
yerinde yaşamak zorlaşmıştır. Dirlik düzenlik uçmuştur. İdare eskisi kadar kolay değildir.
Millet üremiştir. Utanmadan hâlâ da üremektedir. Tarla kıt gelmektedir. Toprak kıt
vermektedir. Bereketi günden güne düşmektedir. Yazyurdu'ndaki tarlamızdan babam
sağken biz, on dört kağnı buğday atardık harmana. Şimdi ben beş kağnıdan fazla
atamıyorum!.. Gözel sürüyorum, gözel nadas ediyorum, gene de bir kağnı fazla vermiyor.
Demek ki verimi azalıyor. Demek ki gücü diniyor tarlanın. Onun için bir parça palazlanan
hemen kasabaya! Kasaba kurtarır kardaşım! Kıyıdan köşeden bir yer bulup iyi kötü bir ev
düzeceksin, içine yerleşeceksin! Küçük bir de dükkân; gelip geçen köylüleri üteceksin!
Köydeki tarlaları satmayıp ortağa vereceksin. Her bir yerde sözün dinlenecek. Yalnız oy
zamanı değil, her zaman elini öpecekler... Köydeki gibi karışanın görüşenin de olmayacak...
Göreceksin, bu dediğim çıkacak: Bizim Deli Ahmet, üç yıl sonra kasabaya göçmüş
olacaktır!.."
"Deli Ahmet işini bilir!" dedi Muhtar.
Konuk da: "Bilir!" dedi. "Zaten şimdiden koymuş kafaya! Gidecek! "Hiç olmazsa çoluk
çocuğum rahat yaşar!" diyor. "Altı yok çarık gibi sürünmezler!" diyor. "Ayakları pabuç yüzü
görür! Okurlar!" diyor. "Köy yerinde ölün de, dirin de irezil!" diyor. "Hiç olmazsa dört yanı
duvar çevrili mezarlıklara gömülürsün kasabada!" diyor."
Bekçi .Mustafa, öbür odadan, bir elinde tepsi, bir elinde cezveyle girip geldi. Cezvedekini,
ayakta, fincanlara böldü. Önce konuğa, sonra Kosa'ya, sonra Muhtara, üyelere sundu.
Muhtar, fincanı alırken:
"Bu bizim dürzüler gelmedi!" dedi. "Naza mı çekiyorlar yoksa kendilerini? Hörpp!.."
Koşa, Muhtarın yüzüne baktı.
Muhtar: "Efendim!.." dedi. "Yavşak büyüdü bit oldu, enik büyüdü it oldu! Şu bizim
Haceli'yle Kara Bayram'ın arasındaki nizayı biliyorsunuz. Hörpp!.. Barıştırıvereyim şunları
dedim kendi kendime.
Hörpp!.. Çağırttım; ama beyefendiler, tenezzül edip gelmiyor bakin! Hörpp!.."
"Olur böyle şeyler! Hörpp!.." dedi Koşa.
"Şimdi, ikisi de birbirini mahkemeye verecek! Birisi, birisinin kerpiçlerini kırmış. Hörpp!..
Birisi birisinin karısını dövmüş. Çocuğunu düşürmüş. Hörpp!.. İnip çıkacaklar durmadan.
Kasabadaki hancılarla arzuhalcılara yemlik olacaklar. Hörpp!.."
Kösa:
"Daha vakit erken. Hörpp!.." dedi. "Şimdi gelirler. Şöyle kendi kendimize konuşmamız iyi
değil mi? Hörpp!.."
"İyi ama, hörpp..." dedi Muhtar. Elindeki fincanı tepsiye bıraktı. "Olmazsa sen bir daha
bakıver şunlara!" dedi Bekçiye. "Gelecekse gelsinler. Gelmeyeceklerse, ben pek hevesli
değilim onların işini görmeğe... Dedim ya, yavşak bit, enik it oldu!"
Koşa, "(Şu senin gözlerindeki hain pırıltı!..)" diye baktı Muhtara. Irazca'nın dövülmüş
oğlunu köy içinden götürüşü gözünün önüne geldi. Koltuğunun altında ası kuzunun derisi:
"(Kuzu, kuzuuu! Yavşak büyümüş bit olmuş, enik büyümüş it olmuş!.. Dürzü!.. Öyle ya, it
olmuş!.. Ama bırakmıyorsun ki Kara Bayram adam olsun!..)" Kuzu derisi gözünün önünden
gitmiyor Koşanın. Görmüştü gözüyle...
Muhtar konuşuyor:
"Haceli'ye köy içinden bir evyeri verdik; "Manzaramızı kapatıyor!" diye ayaklandı bu
seninkileri Sankim bu köyde bir Kurul yok, bir Muhtar yok; biz burda eşşek başıyız gibi, ana
oğul kalkıverdiler! Haceli'nin onca emekle, parayla kazılmış temelini doldurdular. Kalkı-
Verdiler, kerpicini kırdılar. Etek etek ziyana girdi adam. Haceli de o öfkeyle Kara Bayram'ın
evine hücum etti!.. Onda da var kabahat! Maşa varken elini ateşe ne furuyorsun, ayı? Gel
bana haber ver, ben yapayım kanun yolundan mamelesini!.."
"(Yaptın ya!)" dedi Koşa. "(Daha ne yapacaksın ırzıkırık?)"
"Tabii, hücum edince, gözü de fırlamış yuvasından! Bayram'ın karı avluda giysi yuyormuş!
Bir kucak taşla soluk soluğa yürümüş üstüne! Fırmuş bir iki! Karı da gebe değil mi! Kara
Bayramda akıl mı var? Akşam demez, sabah demez, köpek gibi çatışır karıyla! Çocuk
düşmüş kardaşım! Karının kam durmamış! Bir işittim ki, durum kötü! Karataş'ta cinayet
çıktı olacak. Arada Haçça gelin ölecek.
Köyün gül adı boklanacak! Karının kanı da akar Allah akar kardaşım! Hemen atı eğerletip
Bekçiyi Ortaköy'e saldım. Sağlıkçı Şakir Efendiyi çağırttım. Eksik olmasın, hatırımızı saydı,
kan durdurucu ilaçlarla çıktı geldi. İğnelettim. Birtakım kuvvet iğneleri furdurdum. Şimdiye
kadar bu kuvvet iğnelerini onun sülalesi yememiştir! Sayemizde kuvvet iğnesi gördüler!
Neyse, tabi söylemesi ayıp, bütün bunlara katlandık. Kolay değil, hem atıyla, hem
kendisiyle, Sağlıkçı Şakir Efendinin kahrını çektik bunca gün. Şakir Efendi, gerçekten efendi
adam. Senin benim yediğimi yeyip her gün "Şükür!" çekmeyi bilmez. İşte biz bu koca
köyün namusunu böyle tekmil ediyoruz. Karşıdan kolay görünür, ama kolay değil. Hasılı,
Kara Bayram'ın karısı eskisinden sağlam oldu. Son iğnesi bugün, yada yarın... Şakir
Efendinin işi çıktı. Düz-meşe'ye gitti. Bütün bu iğne ve bakım giderlerini vereceğiz keseden.
Yani, Haceli'den alacağız diyorum. Kaymakam Efendimiz de temel işini menetti. Haceli'ye
emir verip doldurttum. Şimdi sen söyle kardaşım Koşa, ben daha ne yapayım?"
"(Kuzu?)" dedi Koşa.
"Bende bir kusur kalmışsa söyle!"
"(Bayramın yediği sopalar?)"
Konuk hemen atıldı ordan:
"Valla, bu seninki Muhtarlık değil, bilirlerse atalıktır!" dedi. "Bu işte senin savsaklaman filan
yok! Hiç korkma! Sana bir bela gelmez bu işten! Atını yollayıp Sağlıkçı'yı da getirmişsin!
Daha ne isterler?.."
"Ölürdüüü, ölürdü!.." dedi Muhtar. "Eğer Sağlıkçıyı getirtme-sem, kanı durmaz, valla
ölürdü! Kaç tanesini gördük böyle? Sonra ne olurdu? Deli Haceli cezaevine giderdi. Kara
Bayram da kansız kalır, perişan sürünürdü!.."
"(Kansız mı kalırdı hiç? Haceli'nin koca götlü Fatma'yı çekerdi kucağına sıcacık, keyfine
bakardı!..)"
"Öyle değil mi kardaşım Koşa, sen söyle?"
Koşa:
"Valla Muhtar bak!.." dedi. "Bu işe ta baştan fırsat verilmeyecekti! Bütün kabahat sende!
Kalktın gittin, evinin önüne temel kazdırttın Bayram'ın! Senin evin önüne bir temel kazsalar
kendin göğe sıçrarsın! Kara Bayram yoksul moksul, ama herkes bir şeref taşır. Yarın bir
kavgaya karışacak olsa, "Senin evinin önüne ev yaptılar, şimdi de ağzına
atar gibi avlusuna gübre atıyorlar ulan! Madem yürekliydin o zaman niye ses çıkarmadın?"
dediler mi, adamın yaşamasından ölmesi iyidir. Bunu yapmayacaktın. Eşşeğin canı yandı
mı, kıratı kor geçer dedikleri budur işte! Şimdi Kara Bayram'ın canı yandı. Yanınca, hepimizi
tepti geçti..."
"Yapma yahu, gözünü seveyim!" diye bağırdı Muhtar. "Durup dururken şimdi bir iş de
seninle çıkarmayalım Koşa! Bu ne biçim konuşmadır böyle bre aslan kardaşım? Biz seni
çağırttık şuraya, Allah için bir doğru laf edesin diye!.. Sen de kalkmış, Kara Bayram'ı
arkalıyorsun! Bize muhaliflik ediyorsun! Bu senin yaptığın ayıptır bir köyün Muhtarına ve
Kuruluna karşı... Uyan Koşa, uyan aslan kardaşım!.."
"Benim söylediklerim doğrudur!" dedi Koşa. "Yalan söyleyenin anasını, avradını sinkaf
edeyim, bak!.. Sen nerenin sözünü ediyorsun Muhtar. Dövüş olduğu gün gittim, Kara
Bayram'ın Haçça'yı gördüm. Eli ayağı tutmaz dişeylinin belini kolunu ezmek ne demek? Zarı
zarı ağlıyordu! Tolu gibi döküyordu ağladıkça! Kıvranıyordu... Bu köyde kimseye soluk
aldırmayacak mıyız yoksa? Kara Bayram'ı çekip dövdürmüşün evinde. Serilmiş yatıyordu.
Atılmış gitmişti koskoca erkek! Her yanı morarmıştı. Ortada bir insanlık vardır. Böyle orospu
oyunları, adam olana yakışmaz! Elini ayağını bağlatıp dövdürmüşün; böyle söyledi..."
"Şart olsun yalan!.. Ve dubara!.."
"Senin kapıdan Kara Bayramın topallayarak çıktığını gözümle gördüm! Yalan değil! Ben
ömrümde yalan söylemedim! Kendi gözümle görmesem inanmam!.."
"Gözünle görmüş olabilirsin! Bir kıymeti yoktur! Yalan yalandır! Topallayarak çıkması
numaradır. Kara Şili'nin oğludur o! Ondan her şey umulur! Demek şimdi de bizim
namusumuzla oynuyor? Bak bak bak!.. Topallayarak, yıkılarak! Bak şu dürzünün siyasetine!
İngilizin aklına gelmez valla!.."
"Demek Bayram'ın yaptığı siyaset! Seni yere çalmak için uyduruyor? Ama... Haceli'yi
tuttuk, Kurula üye yaptık. Dedik ki yetişsin. Bir adamı birdenbire bu kadar şımartmak mı
gerekirdi? O kim oluyor da köy içinde ev yapıyor? Köy içi kim, o kim? Herkes haddini bilsin
biraz. Evet, her komşuya birer tünek şart. Kabul ediyorum. Ama uy-
gunu var. Haceli'ye uygun evyeri çooook! Kaymakam ne güzel söyledi: "Önce yıkıkları
tüketin, ondan sonra köyün içine sıra gelsin!" Hatta ne hacet? Köyün kıyılarına gitsinler!
Nüfus artıyor, ama ne kadar artarsa artsın, Karataş'ın evleri ta Sankurt'a kadar uzanacak
değil ya! Hani sözgelimi, eşeğe gem vurma, kendini at sanır! Onun gibi. Biz Haceli'yi üye
yaptık, ama ardından sen böyle ilerlet demedik.."
Muhtar:
"Evet!.." dedi. "Orası öyle! Haceli'yi biraz fazla şımarttık. Zaten ben onun haklı olduğunu
söylemiyorum! Velakin, şimdi bir karışık iştir oldu. Bunu böyle kendi aramızda bırakalım da
hökümetin nazarında köyümüzün adını berbat etmeyelim! Bir çözüm bulalım. Senin böyle
konuşman hatadır. İşi körüklemektir. Sen öyle konuş ki, bu hayvanlar yola gelsin! Bugüne
bugün köyün eşrafındansın! Ara bulmak sevaptır..."
"Valla biz sana işin doğrusunu konuştuk! Doğrusu budur. Düzeltmeğe çalışalım ama zor!
Bu işin iki ucunu bir araya getirmek çok zor şimdi!.."
"Tüm iğne paralarını Haceli'den alırız! Bayram'a da deriz ki: "Vazgeç davadan!" Temeli de
dolturttuk..."
"Ya Haceli'nin kerpici?" dedi Koşa: ""Kerpicim!" diye tutturursa o da?""
"Ben onu kerpicinin içine sıçarım!" dedi Muhtar. "Ne kerpiciy-miş? Ev bastı; basmasaydı!.."
Bekçi Mustafa, kocakapıdan çıkıp giderken, Haceli geldi öksüre öksüre. Mustafa:
"Seni bekliyorlar!" dedi. "Yürü çabuk! Bak, yeniden ayağına gidiyordum!" Dönüp kapıyı
açtı, kev kev eden köpeği susturdu. Mustafa, yürüdü köy içine doğru.
Haceli yukarı çıktı.
Sokaklarda tek tük insanlar. Bol köpek sesleri. Evlerin kapıları kapalı. Işık sızmıyor. Bilinen
köy gecesi. Nuri'nin Kahvesi yanıyor. İki saat oturup dağılırlar. Hava bulutlu. Bulutlar
kuzulamış. İnce bir ay, görünüp görünüp yitiyor. Yıldızlar seçilmiyor gene.
"(Dizimde derman, içimde can yok!.. Koşuyorum durmadan! Bu Kara Bayram inatçıdır!
Anası da inatçıdır! Ulan Irazca, ulan kır
domuz! Ulan köy yerini bilmiyor musun? Şimdi kendini naza çekersin çekersin; sonunda
Muhtar bir fırsatını buldu mu, görürsün o zaman nazlanmayı! Bulur da! Sen bir yanlış adım
atarsın engücü?..)"
Bayram'ın evden yana saptı.
"(Evet, aklım erer: Dayattığına göre elinde bir kuvvet olsa! Nerde sende o kuvvet? Dün bir,
bugün iki! Kaymakam arkaladı diye güvenme bakalım! Bugün var, yarın yoktur!..
Osmanlının dostluğu dostluk değildir eskiden! Düşeceksin mahkemeye, bitip tükenmez
bilmez duruşmalar. Altı ay demeden eriyecek elindeki. Zaten neyin var! Bir kez başladın mı
gidip gelmeğe, ha şunda kazanacağım, ha bunda kazanacağım diye bırakamazsın da! Neyin
var, neyin yoksa satarsın. Çok da önemli bir şey mi kazanacaksın sanki? Buna karşı,
tarlaların gider. Öküzün, ineğin gider. Koyunun kuzun var, onlar gider. Mahkeme bu! Yarın,
keşif getir derler. Harcırah yatır derler. Elin oğlu atla da gelmez, altına cip ister! Bir kötü cip
iki yüz liraya patlar senin gibi yoksula! Bırak, neyine senin? Bak, gözelce pes ediyorlar.
Karını iğnelettiler. Temeli doldurdular. Bu kadar şeref yeter köy yerindeki adama! Daha
Muhtar kalkıp senin elini mi öpecek Kara Bayram? Bayram Bey?)"
Çatma kapıyı açıp girdi. Tornan gene hırladı. "Ooooşt!.. Ooşt!.. Yat aşağıya!.." diye bağırdı.
Yattı köpek. Yukarı çıktı. Evin kapısını da açtı. Ocağın başına çokaşmışlardı. Irazca bir
köşede, Bayram öbür köşede... Haçça, Bayram'ın yanına ilişmişti... Ahmet de kardeşleriyle
çekişip duruyor.
"Gene gelir!" diyordu Bayram. "(Geldi işte!)" Hiç kıpırdamadı. Ahmet ayağa kalktı. Haçça
kalkmağa çalıştı.
Mustafa: "Rahatsız olma Haçça gelin!" dedi. "Oturmayacağım!.." Bayram'a döndü: "Kalk
bakalım Bayram efendi! Muhtar, Köy Kuruluyla birlikte seni bekliyor. "Çabuk gelsin!" diyor!"
"(Bayram Efendiymiş!)" dedi Irazca. "(Bir söz söyleyip kalbini kıracağım şimdi senin!..)"
"Kalk çabuk, Bayram Bey!.."
"Bizim sülalemizde Bey yok Mustafa!.." diye bağırdı Irazca. "Danlı danlı konuşup durma!
Bir söz söyleyip kalbini kıracağım! Biz sana cevap vermedik mi akşamdan: "Gitmeyeceğiz!"
Niye böyle söylemiyorsun o hırsız köpeğe?"
"Irazca hala! Ne sözü söyleyip kalbimi kıracaksın? Ben buraya keyfimden gelmiyorum üst
üste! Ben bir emir kuluyum. İnsafınız varsa, bir çağırmayla kalkar gelirsiniz. Ala sabahta
kalkıyorum ben ayağa! Başlıyorum koşmağa! İslama eziyet haram Irazca hala! Baktın ki
Muhtar seni çağırtıyor, ama iyi, ama kötü, kalkar gidersin!.."
Irazca:
"Çok gittiiiik!" dedi. "Sopa yemeğe mi gidelim yeniden?"
"Ne sopası? Bir alay millet var! Koşa var, konuğu var, tekmil Köy Kurulu var. Haceli var.
Ağali de gelecek... Öyle ya, ederler bir söz, dinlersin! İşine gelirse kabul eder, gelmezse
etmezsin. Neye beni yorup duruyorsunuz?.."
Bayram kalktı: "Yürü gidelim!"
Irazca bir çığlık attı:
"Nereye gidiyorsun ulen eşşek herif? Ne söyleyeceğini iyi düşündün mü? Düşünmeden
nereye gidiyorsun? Teslim olmaya mı gidiyorsun Muhtaraa?.."
"Hiç üzme kendini ana!" dedi Bayram. "Düşündüm: Sözcük çıkmayacak ağzımdan! Dinleyip
geleceğim..."
"Gene faka bastırırlaar!.."
"O biraz zor bu kez!"
" Kandırırlaaar!
"Bir cevap vermem ki! Dinler gelirim..."
"Hiç gitmesen olmaz mı? Ne işin kaldı senin Köy Muhtarıyla, Kuruluyla? Senin işin
mahkemeyle değil miydi? Göz bakar, su akar! Apaydınlık bir durum! Bir bakmada anlar
mahkeme senin işini! Talik bile etmez, edemez! Gün atmaz, atamaz! Uzatmaz, uzatamaz!
Daha ne gidiyorsun?.."
Bayram, Bekçiyle çıkıp gitti.
"Eşşek oğlan! Zeyinsiz oğlan! Gitme dedim, ha gitme bakalım!.. Gitme, onlar senin ayağına
gelsin! Gitme!.."
Haçça: "(Onlar senin ayağına gelse, oturtacak evin, döşşeğin var mı ay anam!)" dedi kendi
kendine.
"Belli değil mi onların ne diyeceği? Gitme!.. Aaaah!. Dalına basıp "Eh!" dedirtecekler.
Düşmanın canını yakmaya bir fırsat geçti elimize, onun da değerini bilmiyor bizim kuş kafalı
Bayram! Ödlek Bayram!.. Ödlek Bayram!.. Ödlek Bay... Ödlek... Öd...lek..."
33 GENE YILANLAR
Sultanca yapayalnız.
"(Vakit ne vakit oldu!)" dedi kendi kendine. "(Kalkıp şu namazı kılayım! Kılıp yatayım...)"
Ölüyor yalnızlıktan.
Kıblesine döndü. Başladı.
Hem namaz kıldı, hem "hayırsız" oğullarına atıp tuttu. İlendi. Hem de yılanları düşündü.
Allahın geciken adaletini düşündü. Öyle bir değişim istiyor, olacak gibi değil: Oğullarının
oturduğu yukarı evler, hemen bir tılsımla yere çöksün, alçalsın! Gene aynı tılsımla, kendi
oturduğu bu ev yükseliversin birdenbire! Yukarı eve ne yılan uğrayabilir, ne çıyan! O
zaman, tekmil yılanlar, oğullarının oturduğu odalara doluşsun, uyur uykularında yakalasın
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Yılanların Öcü - 23
  • Parts
  • Yılanların Öcü - 01
    Total number of words is 2772
    Total number of unique words is 1694
    30.7 of words are in the 2000 most common words
    42.0 of words are in the 5000 most common words
    48.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 02
    Total number of words is 2802
    Total number of unique words is 1635
    32.5 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 03
    Total number of words is 2793
    Total number of unique words is 1673
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    46.0 of words are in the 5000 most common words
    52.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 04
    Total number of words is 2808
    Total number of unique words is 1551
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    46.7 of words are in the 5000 most common words
    54.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 05
    Total number of words is 2836
    Total number of unique words is 1595
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    47.1 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 06
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1611
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    44.9 of words are in the 5000 most common words
    52.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 07
    Total number of words is 2771
    Total number of unique words is 1531
    35.1 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    54.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 08
    Total number of words is 2924
    Total number of unique words is 1438
    33.7 of words are in the 2000 most common words
    47.6 of words are in the 5000 most common words
    54.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 09
    Total number of words is 2770
    Total number of unique words is 1434
    35.4 of words are in the 2000 most common words
    48.4 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 10
    Total number of words is 2779
    Total number of unique words is 1594
    32.0 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    51.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 11
    Total number of words is 2647
    Total number of unique words is 1321
    36.4 of words are in the 2000 most common words
    51.0 of words are in the 5000 most common words
    58.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 12
    Total number of words is 2739
    Total number of unique words is 1531
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    47.5 of words are in the 5000 most common words
    54.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 13
    Total number of words is 2879
    Total number of unique words is 1584
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    50.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 14
    Total number of words is 2900
    Total number of unique words is 1583
    34.1 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    53.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 15
    Total number of words is 2745
    Total number of unique words is 1528
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    51.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 16
    Total number of words is 2811
    Total number of unique words is 1561
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    46.9 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 17
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1533
    35.9 of words are in the 2000 most common words
    49.1 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 18
    Total number of words is 2801
    Total number of unique words is 1599
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    52.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 19
    Total number of words is 2838
    Total number of unique words is 1662
    33.0 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 20
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1583
    33.9 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 21
    Total number of words is 2775
    Total number of unique words is 1623
    31.8 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    51.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 22
    Total number of words is 2821
    Total number of unique words is 1524
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    54.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 23
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1600
    31.6 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    51.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 24
    Total number of words is 2671
    Total number of unique words is 1683
    30.1 of words are in the 2000 most common words
    43.5 of words are in the 5000 most common words
    50.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 25
    Total number of words is 9
    Total number of unique words is 9
    33.3 of words are in the 2000 most common words
    44.4 of words are in the 5000 most common words
    66.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.