Yılanların Öcü - 04

Total number of words is 2808
Total number of unique words is 1551
33.8 of words are in the 2000 most common words
46.7 of words are in the 5000 most common words
54.2 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
halam varmış. Ortaköy'e gelin gitmiş, bir gece onun da boğazına yılan akmış,
çıkaramamışlar; ölmüş! Daha neler... On yıl kadar oluyor, bir tosunumuz gitti. Ekin
aralarında otlata otlata beslemiştik. Karşıdan bakıldığı zaman kemiği sırıtma-
yan, şöyle ellerinki gibi acar bir öküz diyorduk. Tam boyunduruğa koşacağımız zaman onu
da yılan aldı elimizden! Yılanlar böyle yaptıkça bize de onları bir bir öldürmek düşüyor. Biz
onlara, onlar bize. Birbirimize ne zarar verebilirsek... Yılanlar, güya, toplanıp karar vermiş
aralarında. Bizim kökümüzü yeryüzünden kazımadıkça içleri rahat etmeyecekmiş!.. Kralları
Şahmaran'ı öldürmüşüz çünkü..."
Haçça'nın dehşetten gözleri büyüyor. Birdenbire sordu:
"Yılanlar nasıl karar verebilirmiş? Dili yok, ağzı yok?"
Bayram:
"Tehhoo!.." dedi. "Yılanın dili öyle bir dil ki, insanın dilinden daha anlaşılır! Her yaratığın bir
dili vardır cihanda. Ama yalnız kendi aralarında konuşmaya mahsus. Hem bu yılan milleti
çok akıllı olur Haççaa! Akıllı olur da fikirleri noksan gelir. Hele bir de fikirleri tamam gelse
yok mu, külümüzü temelli göğe uçururlar bizim! Hayvanlar böyledir Haçça!.. Beytullah Hoca
çok anlatır. Kimi hayvanda akıl çok olur, hiç fikir bulunmazmış. Kiminde de fikir çok olur,
hiç akıl bulunmazmış. İkisi birbirine denk olsa, insanlar hayvanlarla asla başa çıkamazmış.
Eşşeğe semer vuramazmışız. Öküzü çifte koşamaz-mışız. İneği sağamazmışız. Beytullah
Hoca diyor ki: "Allanın adaletine hamdolsun! İnsanlar O'nun adaleti sayesinde özgür yaşıyor
dünya-» da?" Beytullah Hoca böyle söylüyor. Beytullah Hocada laf çok..."
Haçça, içinde karmakarışık bir korku; kalbura gitti, bir çıkı daha aldı.
"Bunda feslikân var!" dedi. "Şu sırtlara serpeyim de gözel gözel koksun yarın... Hem de
topfeslikân..."
"Koksun!.." dedi Bayram. Sonra doğrulup oğlunu gözetledi. Öküzle inek beride yayılıyor.
Ahmet ötede bir kofanın çevresinde dönüyor. Elinde kocaman taşlar.
"Heey AhmeeeetL Görünüyor muu?.."
Çocuk başını kaldırıp salladı: "Hayır hayır!"
Bayram: "Görünmüyormuş demek!" dedi. "Çaktılar hemen, sindiler bak! Yani radyo anteni
gibi anteni vardır bu ırzıkırıkların!.."
Haçça:
"Dün fasulyeyle patatesi ekerken unutmuşuz, kendir ekmemişiz# ay Bayram!" dedi. "Boş
bir yer koymadık, ne yapsak acaba? Çok istiyorum birazcık da kendir ekmeyi!"
"Sorun mu?" dedi Bayram. "Kıyılara serperiz, olur biter! Serper, yüzünden yüzünden
karıştırırız."
"Ya öteki tohumları deşersek?"
"Deşmeyiz! Onlar aşağıda kaldı. Kendiri yüze serperiz."
Haçça:
"İyi akıl!" dedi. "Heybede tohum var, çıkarayım da ekiverelim madem!.."
Heybeye doğru yürüdüler beraberce.
"Kendir kokusu öyle hoşuma gidiyor ki!.." dedi Haçça. "Evin içinde, yaz kış, dört kök kendir
olsa, koklasam diye yıllardır hevesleniyorum."
"Saksıya ek de bir tanı istersen!"
Haçça, "(Bu da iyi akıl!)" dedi içinden.
Heybeyi açtılar. Onun da içinden çöreklenmiş bir top yılan çıkacak gibi korkuyor Haçça.
"Gürp gürp!.." vuruyor yüreği. Bayram, karısının korktuğunu anlayınca bileğinden tuttu:
"Ne korkuyorsun Haçça?" dedi. "O kadar değil canım! Heybeye giremezler kolay kolay!
Giremezler asla!.."
Haçça:
"Sekiz dokuz yıldan beri ben de sizin takıma karıştım. Yılanlar beni de kendilerine düşman
bilmez mi?" dedi.
"Dedim ya, akılları var, fikirleri yok. Hiçbir şey yapamazlar, korkma!.."
"Bir daha böyle, yılan çiyan konuşma benim yanımda Bayram! Gözüme günlerce uyku
girmiyor! Geçmiş yıllardan birinde, kaynanam bunlardan biraz anlattı da altı ay hep
korktum. Sana demezdim ama, evin damında bir ufak tıkırdı olsa tingedek düşerdim.
Pardılar-da, merteklerde dolaşır da iniverirler diye korkardım. Hatta ne yalan söyleyim,
şimdi bile yüreğimin yağları eriyor..."
"Erimesin! Neye eriyormuş? Yılan milleti daima alt katlarda dolaşır. Toprağın altına, yada
temelin içine girer onlar. Evin üst katına, damına asla çıkamaz..."
"Neden?"
"Neden olacak? Aklı fazla, fikri eksik de ondan! Ben bu yaşıma geldim, ağaçta yılan
görmedim. Yılan dediğin sürünür gezer. Hem de yerlerde..."
"İyi akıl!" dedi Haçça gene. "Evin her yanını sıvadım. Hiçbir delik yok. Güz gelince damın
merteklerini de sıvayacağım. Ak toprakla bir de yüz çekerim..."
"Çek!" dedi Bayram. "Ev gözelleşir. Şehir evleri gibi olur. Onların evlerinde bizimkiler gibi
dam yok ama. Kiremit döşemişler, altına tavan çakmışlar. Kar gibi tavan..."
"Ben de kar gibi yaparım!"
"Yap..."
Fasulye ile patatesin kıyılarına kendir ekmek için birer küçük çizi çektiler. Sonra kendiri
döküp üstünü örtmeğe başladılar.
Bayram:
"Fazla sık ekmeyelim Haçça!" dedi. "Fasulyenin, patatesin yelini keser sonra!"
"Bu bizim harım daracık!" dedi Haçça. "İnsan neresine ne ekeceğini bilemiyor! Ah, azcık
geniş olsaydı!.."
"O da olur!" dedi Kara Bayram. "Sabret bakalım. Atımın alnına yavaş yavaş gün doğuyor
gali!"
Haçça: "Necip Beyin çiftliğinden eller beşer altışar binlik alırken, biz ala mı bildik? Üç bin!..
Üç binin subasarı üç evlek, kırı da kırk beş dönüm..."
"Yarıcılıktan kurtulduğumuz yeter ulan! Ya gene bu üç evleği eksek, kaldırdığımızın yarısını
ağaya versek daha mı iyiydi? Yılda yirmi dönüm nadas, yirmi dönüm ekin, ondan kalkanın
da yarısını ağa bölse daha mı iyiydi?"
"Az mı çektik Bayram?"
"Az çekmedik. Üç bin liralık borcu yedi yılda ödedik. Kır bayır, fazla kalkmıyor topraktan.
Gayri bundan sonra geniş bir nefes alı-
rız...
"Geniş nefesi, tosunu, koyunu aldıktan sonra alırız! Leğeni, kazanı aldıktan sonra! Evin
yamacına bir küçük oda çevirdikten sonra! Bir göz odada bunca nüfus sıkışıp kaldık. Ya
böyle yapmalı, yada yan odadaki taku tuku temizleyip aşağıya almalı, kaynanama orasını
hazırlamalı. Yada kaynanam şimdiki odada kalmalı, biz yan odaya geçmeliyiz. Borç
ödeyeceğiz diye habayı çulu sattık, bir uçtan da yaygı yapmalıyız biraz..."
Bayram:
"Bu dediklerinin hepsi olur!" dedi. "İçkim, kumarım yok. Çok değil, iki üç yıl sabır yeter.
Düşerse biraz harımlık alırız hatta! Ama paramız olursa tabii. Parası olan her şeyi yapar.
Öteygün konuşuyorlar Nuri'nin Kahve'nin önünde: Necip Bey, çiftliği biz ortakçılarına
satınca bankadan beş yüz bin lirayı almış. Gitmiş doğru İstanbul'un Boğaziçi'ne. Bir büyük
ev yaptırmış. Yedi kat. Bir de büyük bahçe almış. Evin her katında kiracı olarak dört hane
eyleşirmiş. Kıyametin parası aydan aya. Diyorlar ki: "Çiftliği sattı parayı çoğalttı, gitti
İstanbul'a, bir büyük ev aldı. Büyük evden, aydan aya aldığı parayı da çoğalttı mı, bir
büyük otel yaptıracakmış. Büyük otel, günden güne kıyametin parasını getirecekmiş. O
zaman, hem evin, hem otelin gelirini birleştirdi mi, İstanbul'u satın alacakmış. Böyle
diyorlar. To-mafilleri varmış şimdi. On tane kamyonu... "Oteli yaptırdıktan sonra bir de tiren
alacağım şan için!" diyormuş. Sen tireni bir görsen! İyi evler gibi gözel odaları var. Yüz kişi
oturur birinde. Hem oturur, hem gider. Yorulmadan. Şimdi Necip Bey işini yürüttü bak.
Neyle yürüttü? Parayla? Hani bir sıracalı oğlu vardı, onu Avrupa'nın okulunda okutuyor.
Parmak kadar bir şeydi biz delikanlıyken. Kurbağadan korkardı. Avrupa'nın okulunu okuyup
gelince, fabrikacı bir herifin kızını alacakmış. Fabrikacı ne demek? Hep makine yapıyor,
pabuç yapıyor, çizme yapıyor!.. Günde yüz bin pabuç! Varsıl kavat! Belki Türkiye'nin birinci
değilse ikinci varsılı. Necip Bey bu fabrikacıyla parasını birleştirecekmiş sonra. Gayri
önlerine mi geçilir? Diyormuş ki Necip Bey: "Ben oğlumu bakan yapacağım Ankara'ya! Hemi
de bütün bakanların başı yapacağım! Herkes onun sözünü dinleyecek! Oğlum radyoda
bütün millete nutuk okuyacak!" diyormuş. O kurbağadan korkan oğlunu diyor, anlıyor
musun? Neyle olur bunlar? Parayla. Paran olmayınca elin oğlu sana radyoda nutuk okutur
mu? Ama paran olunca okutur. İşte paran oldu mu harım da alınır!"
Haçça:
"Necip Beyin aklı da çokmuş, fikri de!" dedi.
"Parası çok, parasın!.." Dedi Bayram. "Bir adamın parası çok oldu mu, aklı fikri de çok olur.
Parası olmayan adamın aklı fikri çok olmuş, neye yarar? Bak ya, akılla fikir çok olmaya
bende de çok. Ama ha dediğim yere ulaşabiliyor muyum? Sen beni param olsa da görsey-
din! Görseydin nasıl bir harım alırdım? Nasıl bir bağ dikerdim? Nasıl
bir duş alırdım, yalak alırdım, sonda vurdurur, kuyu kazdırır, kazan alırdım! Ama param
olsun, gene yaparım bunları. Gözel bir bahçe çeviririm. Oğlana çizme! Kendime pabuç!
Sana pabuç, anama pabuç! Bak bizim cımbıldak Muhtar paralı. Hiç altta kalmıyor. Nerden
atsan, kedi gibi dört ayağının üstüne düşüyor... Askeriyede yüzbaşı da akıllıydı bizim. Bir
konuşurdu! Bir anlaşılırdı dedikleri, sorma! Aklı fikri denkti. Paşaya cevap verirdi! Paşaya
cevap!.. Derlerdi ki, çok varsıl bir dürzünün kızını almış. Parası olmayan bir Allahın kulu
istediği kadar akıllı fikirli olsun, oluru yok, paşaya cevap veremez! Korkar. Para adamı
yüreklendirir. Para adama cesaret verir. Para adamı konuşturur. Para adamı adam eder
Haçça Hanım!.."
Haçça'nın birdenbire başı döndü. Olduğu yere çöktü. Bayram baktı: Karısı iki eliyle dönen
başını tutuyor.
"Neyin var gu? Çıkar dedim şu yılanları aklından!"
"Yılan değil!" dedi Haçça. İnledi usulca.
"Yılan değil mi? Söyle madem neyin var!"
Yavaşça başını kaldırdı Haçça. Bayram'ın gür kaşları altındaki derin kara gözleri kaygı
doluydu. Kocasının elini tutup karnına götürdü:
"Buramda gene Bayram!" dedi. Harımın çevresindeki karamuk kümelerinden birinin
gereltisinde çalışıyorlardı.
Bayram gülümsedi: "Ne zamandan beri bu?"
"Üç aydan beri..." dedi Haçça. "Üç aydan beri hiçbir şeyler yok! Gözlüyorum gözlüyorum,
gelmiyor! Öteygün Ağali emminin karısı Havalice'ye soracaktım, utandım. İnsan kendi
düzenini bilmez mi? Benim işim saat gibidir. Hafta geçti mi, bil ki yüklüyüm. Şimdi aylar
geçti..."
Bayram:
"Çok iyi!.." dedi birden.
"Ne iyisi be!" diye çırpındı Haçça. Sert baktı kocasına. "Çocuk, çocuk, gene mi çocuk?"
"Gene mi çocuk?" dedin de aklıma geldi! Bak sana anlatayım. Askeriyede, gün anasının
koynuna kavuşurken "içtima" yaparlar. Tii -ii!.. Bir boru çalar, içtimaya gelinir..."
Haçça, Bayramın sözünü kesti:
"Ne demek içtima?"
"Dur yahu! İçtima, askerin toplanması demek. Sen sözümü dinle benim, içtimayı da
anlarsın. Bizim bölükte bir gâvuroğlu vardı. İstanbullu. Adı Hayim. Babasının hatırı fazlaydı.
Kendisi korkak bir şeydi. Korkusundan bomba eğitimine çıkmazdı. Bomba eğitimi olduğu
gün yüzbaşıya söyler, koğuş nöbetine kalırdı. Bu gâvuroğlunun canı asla içtimaya çıkmak
da istemez! Üşenir. Zor gelirdi bu iş ona. Bıkar usanır. Ti i! çaldıkça benzi geçerdi yoksulun.
Ellerini şöyle kaz ayağı gibi açar da: "Aaaah; gene mi içtima; gene mi içtima?" diye ağlardı.
O ağladıkça bölük güler. Seninki de o hesap be Haçça! Sen de bir gebe kalır gibi oldun mu
hemen başlıyorsun: "Gene mi çocuuuuuk; gene mi çocuuuuk?" Ulan ne var gene çocuk
olmayla?"
"İstemiyorum!" diye bağırdı Haçça. "Bu dördüncü olacak! Dört çocuk bizim gibi iki yoksula
ne lazım bugün?"
Bayram:
"Köylü milletine çocuk lazım!" dedi. "Senin aklın ermez! Arka olurlar birbirlerine... Köylük
yerinde yalnız adamın işi küldür. Arkan olacak. Arkan olmadı mı adamım diye gezme
dünyada! Dört olsun, beş olsun, olsunlar..."
"Kırk beş dönüm çorak tarlayla Aydın'in beylerine pamuk çapacısı olsunlar!.."
Bayram seslenmedi. Eli karısının elinde, öyle baktı yüzüne, gözüne. Karısının dolgunca
yüzünde ter domur domur. Hem de kadın kokuyor ıslak ıslak. Elini omuzlarına doğru
götürdü. Boynunu okşadı usuldan usuldan:
"Üzülme sen gene!" dedi. "Bu da olsun, başka olmasın..."
Okşamasını sürdürdü. Saçlarını ensesinden tutup tortop, yukarı kalkan yüzünü, şöyle
aydınlıkta doyasıya bir öpmek istiyordu. Gündüz gözüyle, ışık içinde öpmek! Yutkundu
kaldı.
Haçça yavaşça doğruldu:
"Bu çocuk korkusu olmasa Bayram, ben seni öyle bir seveceğim, öyle bir seveceğim, yani
nasıl seveceğim, bunu sana kolay anlatamam... Diyorum ki, ikimiz bir odada olsak, ışık
olsa, bol su olsa, sıcak su olsa, çarşaflarımız yeni olsa. Senin demin dediğin gözel
sabunlarla yusak her şeyleri. İşten dönünce kendimizi de yusak. Yatağın yanı başına dört
dal kendir koysak. Ondan sonra sarılsak sarılsak birbirimize, bir yatsak, bir yatsak...
Yattıktan sonra da bir uyusak... Hiç uyandıran
olmasa. Hiç kalkmasak. Sabah olunca kendiliğimizden uyansak. Sonra gene yıkansak...
Suları çok seviyorum Bayram! Yatıp kalkıp yıkanmak istiyorum. Suların içinde ölesim
geliyor. Su olmayınca hiç tat almıyorum yatıp kalkmalardan. İmansız bulgur pilavı gibi
tatsız geliyor yatıp kalkmalar bana. Tatsız tuzsuz, yağsız... Sulardan arzumandı-mı
alamıyorum. Sular... Suları çok seviyorum Bayraaam!.."
Bayram'ın ağzının içleri kurudu kaldı birden. Yutkunmak istedi yutkunamadı. Kendini
toparlayıp bir şey demesine kalmadan Ahmet oğlan bağırmağa başladı kofalıktan:
"Babaaaa, babaaa, ulan babaaa!.. Kooooooş!.."
"Yılanlar mı?" diye sordu Bayram silkinerek.
"YılanlaaarL Furdum baba, furduuum!.."
Koştu, bir solukta oğlunun yanına Bayram.
Ahmet, bir adımdan biraz uzun bir yılanı öldürmüştü. Tuttu, yüzünü gözünü öptü oğlunun,
kucağına çekti, başını bağrına bastı. "Irazca ninene muştularız akşam! Ne sevinir!" dedi.
Yılanı çapanın sapına takıp harıma götürdü. Haçça'nın korkmasını filan düşünmeden
kalburun yanına koydu ölü yılanı. Harlıca bir ateş yakıp attı içine, sevinçle, istekle yaktı
ateşin içinde...
Haçça çöktüğü yerden gülerek bakıyor kocasına: "Ortalığı kokuya boğdun Bayraam!
Gömüversen daha iyi değil miydi? Niçin yakıyorsun naleti?"
"Hayır, asla gömemem! Yakarım! Çünkü yılanı öldürdün de yaktın mı rahmet çok yağar!
Ekin dikin, gök göverti bol olur. Bolluk olur o yıl köy! Eskiden de böyle yaparlarmış. Çok
duydum ben bunu..."
"Kimden?" diye sordu Haçça. "Anandan mı?"
"Hem. anamdan, hem Beytullah Hoca'dan! Hemi de Yelyakalı Hacı Zait Hoca'dan!.." Ateşin
arasındaki yılanı dürtüştürdü uzunca bir değnekle, iyi yansın.
Ahmet, elinde taş, yeniden bakmıyor kofaların arasına. Öldürdüğünün eşini de öldürecek.
Tek dolaşmaz, eşli eşli gezerdi yılanlar. O da bunu duymuştu birinden...
SULTANCA'NIN EV YILANI GEZER DOLANI DOLANI
Gün, Havana'nın Sivri'nin ordan inip gitmiş, anasının koynuna kavuşmuştu. Kara
Bayramgil, harımdan dönüyordu. Köy içine girecekleri sıra Haçça:
"Durdur kağnıyı Bayraam!" dedi kocasına. "Ben ineyim, köyün orospuları laf eder..."
Karı koca kağnıya binip köy içinden geçmek ayıp sayılırdı. Ta ninelerden, dedelerden böyle
geliyordu.
"Haydi in bakalım!.." dedi Bayram.
Haçça, Çakırın pınardan doldurduğu testiyi alıp indi.
Ahmet'le babası kağnıyı köy içine sürdü. Çocuk, öldürdüğü yılanı anlata anlata bitiremiyor.
Haçça, kağnının beş adım gerisinden geliyor. Tam köy içine geldiler, Beytullah Hoca da
evinden çıktı, camiye doğru yürüdü. Haçça, Beytullah Hoca'nın yolunu kesmemek için durup
geçmesini bekledi. Beytullah Hoca, değneğine dayana dayana yürüyor. Sapır sapır da şükür
çekiyor durmadan. Ettiği laf anlaşılmaz, çok zaman adımını atmağa derman bulamaz; ay
geçer, yıl geçer eli bolca para görmez, oğlu sözünü tutmaz, karısı yüzüne gülmez; gene de
neye şükür çeker, anlaşılmazdı.
Haçça, daha başkalarına da yol verip fazla gecikmemek için yürüyüşünü hızlandırdı.
Kağnıya yetişti.
Kara Bayram'ın babadan kalma evi köy içine bakıyordu. Ezan okundu mu, isterse o
ölümcül sesiyle Beytullah Hoca okusun, içerden duyulurdu. İki kattı. Altı ahır, samanlık,
koyun damı. Üstü iki oda bir hayat'tı. Odalardan birinde oturur, yer içer, yatarlardı. Birine
de taktuk korlardı. Unları, buğdayları, tohumları, tekneleri, bu taktuk odasında dururdu
hep. Alt kattan üst kata çürük bir merdivenle çıkılıyor. Bayram'ın anası Irazca, her yıl
burdan bir iki düşer, her düşmesinde haftalarca belim bikinim çağıra çağıra yatar. Bayram,
zaman zaman, ormana gidip iki ağaç getirmeyi, bunları tahtacı Battal'a «biçti-
rip "şu musibet merdiven"i bir güzel yenilemeyi aklından geçirir; ama sonra, "daha önemli
bir iş" çıkar, merdiven ikinci planda kalır. Bu yıl niyeti gayet sıkıydı! Nadaslara başlamadan
kağnıyı koşup gidecek, iki civan ağaç devirip getirecek. Böylece hem merdivenden
kurtulacak, hem anasını susturacak. Bu niyetini anlatırken birkaç kez Ahmet'i beraberinde
götüreceğini söyledi. Şimdi o da, "Baba, merdiveni ne zaman yenileyeceksin?" diye soru
açar oldu. Harımın işlerini bitirince hemen bunu ele alacak. Ahmet'in dilinden kurtaracak
kendini. Ahmet, dedesinin Şahmaran'ı öldürdüğü Güroluk çamlığını ille bir görmek istiyor.
Avluda kağnıyı durdurdu Bayram. Anası Irazca, bir yanında küçük Osman, bir yanında
küçük Şerfe, merdiven başında oturuyor. Kinli, kızgın bir görünüşü var.
"Nasılsın ana?" diye bağırdı Bayram aşağıdan.
"Anan nasıl olur bu yaştan sonra?" dedi Irazca. "Siz böyle kağnıya biner, harıma harmana
gidersiniz, ben evde kalır sizin sıpalarla uğraşırım bu sıcaklarda, bu sineklerde! Anan nasıl
olur ay Kara Bayram?.."
"Korkma, sineklere pompa yapacağım ana!" dedi Bayram. "Çerçi Mahmut ilaç getirecek
haftaya. Getirdi mi alıp pompa yapacağım! Hem istiyorsan seni de götüreyim harıma ana?
Gücenik gücenik konuşma böyle!"
Irazca:
"İstemem aman, hiç istemem!" dedi. "Sen şu musibet merdiveni bir yoluna koymadan ben
yukardan aşağıya inmeyeceğim. Kafamı kızdırırsan bir yemin eder, ölesiye inmem bak!
Valla ayakyoluna bile inmem Kara Bayram!.."
"Olacak ana!" dedi Bayram. "Harımın işi tamam sayılır. Yarın da çöyür getirip çitini
besleyeceğim biraz. Çöyür işi yarın biterse, öbürsü gün de bentleri pekiştireceğim. Ondan
sonra Ahmet Efe'yi de yanıma aldım mı, doğruca Güroluk çamlığı!.."
Haçça, kağnıdaki öteberiyi hemen yukarı çıkardı. "Ana, ana!" diye bağrışan çocukları
kucakladı. Çocuklar eteğini çekiyor. Şerfe bir yandan, Osman bir yandan, analarının
kucağına kurulmuş, öpüyorlar. Haçça da onları öpüyor durmadan.
Bayram, öküzle ineği saldı boyunduruktan. Avlu kapısını kapattı usulca.
Merdiven başına oturdular birlikte. Irazca, harımın kendi buyru- ' ğuna göre ekilip
ekilmediği hakkında Haçça'dan bilgi aldı. Haçça hepsini anlattı. Kendir işine sıra gelince
Irazca'mn kaşları çatılıverdi:
"Seyrek saçaydınız bari!" dedi. "Eğer sık saçtıysanız, çıkınca gider, birer birer yolarım!"
Bayram: "Ben çok dedim buna "seyrek saçalım" diye! Ama bu senin gelinin dinlemedi ki!"
dedi.
"Niye dinlemiyormuş?"
"Ne bileyim? Kendir kokusunu çok seviyormuş. Bıraksam her yakaya kendir ekecekti!"
Haçça kulaklarına kadar kızardı.
Irazca: "Ne biçim kafaymış o?" dedi. "Kupkuru kendir kokusu karın mı doyurur? Kendir
dediğin fasulyenin, patatesin yelini kesme-meli! Seyrek ekilmeli, tek tük olmalı!.."
Haçça: "Canım ana!.." dedi. "Buna bakma sen! O kadar sık ekmedik. Ötekiler yelini alır
gene..."
"İyi madem..." dedi Irazca. "Sen kendir lafını bırak şimdi de, ben ocağa aş furdumdu
ikindin. Kalkıp bir bakayım. Piştiyse ekmeğinizi yeyin. Ahmet oğlan acıkmıştır."
Haçça, kucağındaki çocukları silkip fırladı:
"Ben kalkayım ana, sen otur!" dedi.
Irazca doldu taştı. Gelinini seviyor. Her huyunun üstünde bu huyu iyi. Fırlar kalkar. Bir
sözü ağızdan çıkmadan alır. Bayram da öyle. İnsanlıklı.
Bayram, elini Ahmet'in başına koydu:
"Bu Efe bugün çok acıktı ana!" dedi. "İyi bir aşı da hak etti yani! Ne furdun bakalım
ocağa?"
"Keşkek furdum Bayram! Bir pişirimlik bir şey vardı. Eğer iyi bir iş yaptıysa bir parça da
yağ katarım içine! Söyle bakalım ne yaptı?"
"Bir yılan öldürdü kofalıkta!"
"NeeeL" dedi Irazca. Hopladı birden. Filik saçları savruldu yazmasının altından. "Yılan mı?
Bak seeen! Anlat bakalım hemen! Hemen çabuk anlat!.. Eeee?.."
Bayram anlatırken Ahmet'e bir utanma geldi. Oysa başarısını ninesine duyurmayı ne kadar
çok istiyordu! Babası da yılanı kendi öldürmüş gibi özenle anlatıyor.
48
Irazca, Ahmet'i dizine doğru çekti. Sırtını sıvazlamağa başladı: "Aslanım benim! Koçum,
tekem benim! Dedesine çekmiş! Helbet çekecek! Ot kökünün üstünde biter! Kurt ulusundan
gördüğünü işler! Aslanım, Kara Ahmet'im, yiğidim benim!.."
Yeri gelince, Ahmet: "Öteki yılanı da yarın öldüreceğim nine!" dedi. "Aradım bulamadım
bugün..."
"Öteki hangisi? Öteki ne?"
"Öldürdüğümün eşi! Eşli gezmez mi yılanlar?.."
Irazca içeriye, Haçça'ya bağırdı:
"Geliiiin, gı geliiiiin!.."
Haçça, kapıya geldi.
"Geliiin; gövecin dibine bak! Eğer yağ varsa, keşkeğe bir kaşık yağ koy! Tuz torbasındaki
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Yılanların Öcü - 05
  • Parts
  • Yılanların Öcü - 01
    Total number of words is 2772
    Total number of unique words is 1694
    30.7 of words are in the 2000 most common words
    42.0 of words are in the 5000 most common words
    48.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 02
    Total number of words is 2802
    Total number of unique words is 1635
    32.5 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 03
    Total number of words is 2793
    Total number of unique words is 1673
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    46.0 of words are in the 5000 most common words
    52.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 04
    Total number of words is 2808
    Total number of unique words is 1551
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    46.7 of words are in the 5000 most common words
    54.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 05
    Total number of words is 2836
    Total number of unique words is 1595
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    47.1 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 06
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1611
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    44.9 of words are in the 5000 most common words
    52.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 07
    Total number of words is 2771
    Total number of unique words is 1531
    35.1 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    54.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 08
    Total number of words is 2924
    Total number of unique words is 1438
    33.7 of words are in the 2000 most common words
    47.6 of words are in the 5000 most common words
    54.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 09
    Total number of words is 2770
    Total number of unique words is 1434
    35.4 of words are in the 2000 most common words
    48.4 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 10
    Total number of words is 2779
    Total number of unique words is 1594
    32.0 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    51.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 11
    Total number of words is 2647
    Total number of unique words is 1321
    36.4 of words are in the 2000 most common words
    51.0 of words are in the 5000 most common words
    58.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 12
    Total number of words is 2739
    Total number of unique words is 1531
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    47.5 of words are in the 5000 most common words
    54.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 13
    Total number of words is 2879
    Total number of unique words is 1584
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    50.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 14
    Total number of words is 2900
    Total number of unique words is 1583
    34.1 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    53.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 15
    Total number of words is 2745
    Total number of unique words is 1528
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    51.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 16
    Total number of words is 2811
    Total number of unique words is 1561
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    46.9 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 17
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1533
    35.9 of words are in the 2000 most common words
    49.1 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 18
    Total number of words is 2801
    Total number of unique words is 1599
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    52.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 19
    Total number of words is 2838
    Total number of unique words is 1662
    33.0 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 20
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1583
    33.9 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 21
    Total number of words is 2775
    Total number of unique words is 1623
    31.8 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    51.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 22
    Total number of words is 2821
    Total number of unique words is 1524
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    54.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 23
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1600
    31.6 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    51.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 24
    Total number of words is 2671
    Total number of unique words is 1683
    30.1 of words are in the 2000 most common words
    43.5 of words are in the 5000 most common words
    50.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 25
    Total number of words is 9
    Total number of unique words is 9
    33.3 of words are in the 2000 most common words
    44.4 of words are in the 5000 most common words
    66.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.