Yılanların Öcü - 03

Total number of words is 2793
Total number of unique words is 1673
33.8 of words are in the 2000 most common words
46.0 of words are in the 5000 most common words
52.9 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
boyu fışkırıyor. Yukardan yağmur gibi yeşil yeşil dökülüyor!.."
Haçça baktı baktı, dudaklarını devirdi:
"Git adam!.."
"Ne git'i gıı? Askeriyenin her bir işi kolayına! Komutanların evinde bile su varmış! Evinin
içinde! Baya odasının içinde! Urfalı bir çocuk vardı, emir eri. Öyle anlatırdı. Yüzbaşı her
sabah yıkanırmış karısıyla. Hem de üçüncü kattaki evinde! Ak taştan, ak ama nasıl ak, süt
gibi ak bir taştan yalak varmış. Önceden sıcak suyla doldurur, ılıştırır-mış bu ak yalağı.
Sonra girer otururmuş, uzun uzun yıkanırmış biliyor musun? Bıkasıya kadar! İnsan
yıkanmaktan bıkar mı gıı?"
Haçça, saf saf sordu: "Etli miydi yüzbaşı?"
"Etli tabii! Etli ki, kıpkırmızı! Etli olmaz mı yüzbaşı? Mancar! Karısı da etli! Bir gün gördük.
Nasıl kırmızı? İnsanın dudağının içi gibi kırmızıydı avradın yüzü! Allah seni inandırsın, hem
ak, hem kırmızı!"
"Hiç kir yok mu?"
"Ne gezer kir ulan! Hiç yok tabii!.."
"Elleri kuru değil mi?"
"Kuru mu olur? Hep sıcak su, hep sabun!.."
"Çatlak değil mi?"
"Hiç, hiç!.."
Haçça durdu:
"Dünyada en büyük kim, yüzbaşı mı?"
"Yüzbaşıdan büyükleri var! Yüzbaşı ne ki? Albay var, boynu benim belim gibi! Maaşı da
yüksek. Onun karısı daha* ak! Hem de kırmızı! Paşalar maşalar var, kapılardan sığmaz...
Büyük adamlar böyledir, anladın mı?"
Haçça baktı, yeniden devirdi dudaklarım:
"Bayram; bak sana ne diyorum? Tosunu aldıktan sonra dört de
koyun alalım, başka bir şey almayalım. İki yıl sabredelim, ondan sonra sen git Burdur'a, o
duştan al gel!.." j
"Olur ama, duşa para mı yeter gıı?"
"Yeter! Başka bir şeycik almayız iki yıl!.. Bütün paraları irkeriz. Ahmet oğlana bir çizme
alırız alırsak, yeter! Yağın da birazını satarız..."
"Nasıl getireceksin o yalağı, kazanı ta Burdur'dan?"
"Eşekle gelmez mi?"
Cık etti Bayram: "Asla gelmez!.."
"Kağnıyla getirirsin..."
"Ulan!.. Olmayacak işlere boyun kösersin! Atının ayağında nal yok, gider döşemede
koşturursun! Köylü milletine göre değil duş! Onu ancak askeriye yapar! Yüzbaşılar,
albaylar, ve paşalar... Haydi kazanı aldın, yalağı da aldın diyelim, basınçlı suyu nerden
bulacaksın köy yerinde? Bulabilir misin? Haydi söyle bakalım?.."
"Kuyu kazarız evin önüne!"
"Gülerler ulan! Kuyunun suyu fişkırmaz!.."
Haçça, üzgün:
"Eh madem leğen alalım! Büyücek bir leğen! Geniş... Ben her gün İğdeli Pınar'dan taşırım
suyu. Tenekeyi ateşe koydum mu ısınır. Birimize bir teneke yeter. Önce sen dokunursun,
sonra ben. Askeriyeninki gibi olmasa da gene iyi olur! Giysiyi de içerde yıkarım. Giysiden
giysiye külle suyla gözelce ovunursak, bizim de derimizde fazla kir olmaz."
Karısına baktı, bu kez Bayram devirdi dudaklarını:
"Olmaz olur mu?" dedi. "Ne de olsa köylüyüz!.."
"Olmaz!" dedi Haçça. "Ben adamakıllı ovarım! Çorabın içine sabunu koydum da bütün
kuvvetimle ovdum mu, kir mir, bir şeycik kalmaz..."
"Ne kadar ovsan duşun yaptığını asla yapamazsın avradım, uğraşma! Köylünün kiri, öyle
giysiden giysiye ovmakla filan çıkıverse daha ne istersin gı!.." Dudaklarını yeniden devirip
güldü Bayram: "Çok safsın be Haçça!.." dedi. "Hem köylünün kirini bir kezcik temizledin
diyelim, öyle kalacak değil ki! Gene kirlenir! İnsan köy yerinde boyuna terler, toza toprağa
batar, öyle değil mi? Ama onlar hiç terlemez, hiç toza toprağa batmaz. Onları sen ne
bileceksin? Bir yıkandılar mı, kirlenmeye kalmadan bir daha yıkanır onlar! Yaa, akıllım!.."
KOCA KİTAP NE DİYOR?
Taşkelle Mehmet Ustanın dediğini yapacak Haceli. Ama ondan önce kerpiç kesilen yere
uğramalı bir de. Toptan pazarlık edip götürü vermişti. Uğradı baktı. Çok iyi gidiyor iş. Oh!
oh! oh! Küçük kardeşi Boz Ömer başlarında duruyor. Güzel çiğnemişler, aktarmışlar, sakız
gibi yapmışlar çamuru. Böylece kerpiç kaygısı bitiyor. Sevinç içinde ayrıldı ordan. Yürüdü.
Köy içinden geçerken başını döndürüp övünçle baktı yeni evyeri-ne. Düşgücünü işleterek
orda yükselecek haney'i gözünün önüne getirdi. Ak toprak ıslamış, hayatın duvarlarını
sıvıyor karısı Fatma. Diplerine, kırmızı toprakla kuşak çekecek. Cumaları camiye gidecek
kendisi. Köy içinde evi olur da gitmez mi insan? Düzmeşe'den, Gök-çeyaka'dan,
Alanköy'den, Küçük Çardak'tan gelenlerin birini ikisini alıp evine getirecek. Çiçekli
basmadan yün minderler yaptıracak. Hayatın ucundaki tahta sekiye oturmak, ordan cami
çeşmesine baka baka kahve içmek, sonra karısının sahanda pişirdiği yumurtayı yemek,
pekmeze ekmek banmak, bulgur aşını kaşıklamak çok hoş olurdu.
"(Piyangodan da ileri; düşeş!)" dedi. "(Elimle atıp, zarımla getirdim düşeş bu evyeri bana!
Öhho!.. Zaten öteden beri bahtım iyidir. Ara sıra ters gider işte. Şimdi Kurul üyesiyim,
Muhtar Hüsnü ardımda. Ters giden işi doğrusuna döndürürüm. Zor değil artık. Öhho!..)"
Tam caminin avlu kapısından girerken bir öksürük geldi. "(Aşağı Mahalle'deki ev temelli
çürütmüş bizi! Çaba gösterip biladerim Mu-harrem'i de çıkarayım ordan. Kıyıdan köşeden,
Söke'ye gidip gelmeyenlerden bir yıkık alıp oraya bir ev de Muharrem'e yaptırayım. Hazır
kardeşimiz Mevlüt'ün kaynatası usta. Kendim de yardım ederim. En küçük biladerimiz Boz
Ömer'i de yanıma alırım. Bırakıvermem ortada. O da yardımcı olur, kolu gücü yerinde
delikanlı. Askerliğini yapıp gelsin, beğendiği kızı alacağım ona. Kamber'in kızlardan birini
bile alabilirim. Öhhoo!..)"
Kapının dibinde pabuçlarını çıkardı. Beytullah Hoca caminin
içinde inil inil Kur'an okuyor. Sesi geliyor. Kapı hafif aralı. "Bismillâ-hirrahmanirrahimL"
çekti bütünce. Sağ adımını attı. "Öhho!.." Namaz kılmağa geliyor gibi, şapkasının siperliğini
ardına döndürdü. Upuslu yürüdü kapıdan dört beş adım.
Yüksek tavanlı, kireç sıvalı, alçı işlemeli, bezemeli bir yapıydı Ka-rataş camisi. Harfi,
noktası birbirine binmiş yazılarla, çiçekler içinde, peygamberlerin, saygıdeğer halifelerin
adları yazılıydı...
Mihraba ardını dönmüş, sırtına hırkasını geçirmiş, başına yeşilli beyazlı beresini giymiş,
önüne ufacık rahlesini koymuş, durmadan okuyor Hoca. Gerçekte kitaba bakmıyor. Çoğunu
belleğinden okuyor, gözlerini tavanda, duvarda, kapıda gezdirerek, ara sıra yumup açarak,
bilgin bilgin sallanıyor.
Haceli'nin girip geldiğini, orta yerde saygılıca durduğunu gördü. Bir bağlantı yapıp keser
birazdan. Haceli'yle göz göze geldiler. Okumasını sürdürdü Beytullah Hoca. Haceli eşek
değil, anladı, üç adım kadar önünde diz çöküp oturdu. Elini dizine koydu. Dinlemeğe
başladı. Arapçaydı Hoca'nın okuduğu. Bunları anlayacak derecede bilgili değildi Haceli. Ama
korkuya yakın bir saygıyla, hakkını vererek dinliyor. Her halde bunca saygının, diz
çökmenin gereğini anlar Hoca. Fırsat bu fırsat deyip uzattıkça uzatmaz.
Çok eskilerin hocasıydı. Kırk yılı geçmiş, belki elliye devrilmişti, şu köyün camisine emek
veriyor. Ta Yemen'de savaşmış, Kanal çarpışmasında, Kutulamare'de bulunmuştu. Tutsak
olmuştu. Yoksulluklar ve yoksunluklar içinde geçti yılları. Subaya aylık, askere tayın yok.
Askerlik denmez, savaş denmezdi, bir dipli sefillik. At gübrelerinden arpa seçip karın
doyurmuştu çok. Şam'ı, Halep'i o sayede görmüştü. Askerlik, tutsaklık derken tüm kutsal
toprakları dolaşmış, Mekke'yi, Medine'yi "ziyaret" etmişti. Gene de çok talihsiz bir hoca
sayar kendini. Yok denecek kadar azdı cemaati. Hele bahar patlayıp işin gücün ağzı açılınca,
tek kişi kalmaz köyde. Vakit namazlarını iki üç kişiyle, bazan tek kişiyle kılar. Oğlu vardı,
çok istemişti hoca olsun. İki kez "hatim" indirmişti. Sabırsız, sebatsız çıktı. Dünya işleri
daha tatlı geldi. Hovardalık yaptığı çalınıyor kulağına. Çok seviyor, bir türlü ay-nlamıyordu
kadınların ak baldırından, göğsünden, dudağından. İzledi birinde, gözüyle gördü.
Gedikdiş'in Hörü'yle, tahta ambarın
üstünde avkaladıklarını. Sözde evlendi, mevlendi, gene boşlamadı
Kıllıbacak Hörü'yü. Gençliğine, cahilliğine verdi uzun süre. Sabretti. Hoşgörmüş gibi
davrandı. Vaktinde kendi de az çok o taraklara bez germişti: Hatta Arabistan'da! Hatta
daha yakın zamana kadar Fatma-ca'yla! Fakat aktı aktı, duruldu içindeki deli su. Ama oğlu
dur durak bilmedi, hep dörtnala gitti şer yolunda. Şimdi de rakı içiyor kopuk arkadaşlarıyla.
Bir hoca için bundan büyük talihsizlik olur mu? Ve karısı. Söz dinlemez, gem almaz.
Vaktiyle boşayıp atsa ne vardı. Talihsizliği acılı bir çörek gibi oturup durur içinin
derinliğinde. Kızları da başka başka yüzkaralarıydı... Yuta yuta verem olmaktansa temelli
hocalığa verdi kendini. "Hakk"ımı az verdiniz, camiye az geldiniz demeden, köylüye kafa
tutmadan, Muhtarın, Kurul üyelerinin arkasından atmadan götürüp gidiyor bunca yıldır.
Daha kaç yıl götürecek kimbi-lir?
Birden sesini değiştirdi, "Sadagallahülaziiim!.." dedi. "Süphane rabbike rabbil izzetü amme
ya süfuun!.." Bitiriş duasını tamamlayıp "Fatiha!" dedi. El kaldırdı havaya, okuyup üfürdü,
elini yüzüne çaldı.
Fatiha'dan sonra Haceli de el kaldırdı, okuyup üfürdü, elini yüzüne çaldı. Sonra dizin dizin
gitti. Hoca'nın eline kavuştu, saygılıca öptü, alnına götürdü.
Mutlandı, ansızın bir gönenç duydu Beytullah Hoca, Köy Kurulu'nda üye, gençten bir adam,
olağanüstü saygı gösteriyor, aferin!.. İçinden içinden gülerek, hem de göz ucuyla süzerek,
"Hoş geldin evladım Haceli Efendi!" dedi. "Nasılsın bakalım, iyi misin?"
"Sağlığına duacıyım Hocam! Al ah ömrünü uzatsın..."
"Hayrola? Bir derdin mi var?"
"Sağ ol! Hiçbir derdim yok Sayın Hocam! (Var gerçekte, çok derdim var, ama şimdi onların
sırası değil!) Hiçbir derdim yok çok şükür! Yalnız, Aşağı Mahalle'nin batağında çoluk çocuk
neler çektiğimi biliyorsun. O yüzden yeni bir ev yaptırmaya niyetlendim. Kerpicim kesiliyor.
Allah izin verir, hem de nasip ederse hemen başlatacağım. Yeri, sahipli mi, değil mi, bir
anlayıver diye zatına geldim..."
Dikkatle dinledi, içinden içinden gülmesini sürdürdü Beytullah Hoca. Sonra usulca sordu:
"Hayırlı uğurlu olsun! Cenaballah erdirsin, vardırsın, çoluk çocuğunla güle güle oturmayı
nasip etsin; nereye yaptırıyorsun evi?"
"Köy içine yaptırıyorum değerli Hocam. Bilmem haberin var mı,
köy sandığı sıkışık biraz. Bir heykel davası var il merkezinde. Vali salma salmış. Kaymakam
para istiyor. Muhtar Yeşilova'ya gitti. Bana bir evyeri verdi. Hemen aldım. Çünkü bir yandan
çok lazım, oturduğum evden su çıkıyor, bir yandan da köy sandığının durumu. Alıvere-yim
dedim. Borç harç. Ne yapayım Hocam? Allahın büyük desteğiyle Muhtar Hüsnü'nün
gölgesinde gün gören bir tünek sahibi olayım diyorum. Taşkelle'ye temelinin kazıklarını
çaktırmadan sana geldim, benden ilmini esirgeme gözel Hocam..."
"Allah tuttuğun taşları altın etsin Haceli! Sıra saygı bilen insana canımı esirgemem! Hele
söyle bakayım, köy içinin neresi oluyor senin evyeri? Karşıdan bakınca uygun mu önce?"
"Uygun Hocam, birinci! Düzmeşe yoluna çıkmadan..."
"Kara Bayram'ın evinin yanı mı?"
"Biraz önüne düşüyor Hocam..."
"Kaça aldın oğlum orasını?"
"Yedi yüze aldım değerli Hocam! Güze dedik Muhtarla, ama belki hemen isteyecek!
Yeşilova'ya Kaymakamın toplantısına gitti bu sabah erkenden..."
"Gözel yer oğlum; camiye karşı, ve birinci! Bu Kara Bayram'ın babası Kara Şali biraz saftı,
ama temiz adamdı. On dört yıl askerlik yaptı. Yaralandı, sakatlandı, tutsak düştü, çile çekti,
Yemen, Yunan, hiç kaçmadı! Dönüp geldi, "Madalya verelim gel!" diye çağırdılar, gitmedi.
Kaçanlar şimdi şeref aylığı alıyor. Kendisi ölüp gitmişlerin çoluk çocuğu, karıları... Kara Şali,
"Ben vatanım, Allahım için savaştım!" dedi, dönüp bakmadı. Pek sinerli savaşlar değildi o
savaşlar be oğlum! Üstümüzde Allah var, her ayıbımızı gördü, şimdi de konuştuklarımızı
duyuyor; bir yandan din kardeşlerimize silah çekmeyelim diye, bir yandan bıkkınlıktan,
bezginlikten hep kaçtık! Cebelibereket'e kadar yirmi üç günde geldim ben. Gündüzleri bir
çalının, bir dikenin dibinde saklandım, geceleri yürüdüm. Çöl köylerinden dilendiğim ekmeği
günde kurutur, suda ıslatır yerdim. Dişlerimin dibinde et kalmadı be oğlum.
Cebelibereket'ten bu yana da sürüne sürüne on günde kavuştum. Doğruyu ahrette mi
söyleyelim, hep kaçtık! Yemen savaşları ölüm savaşlarıydı! Baban Deli Mehmet'le Pendik
iskelesinden binmiş idik vapura. Çanakkale'de yaralandı. Selimiye'de bitlendi. Asker biti aklı
karalı, sıvandı kolumuza belimize. Ben onu süpürdüm,
o beni. Ben de Yunanda yaralandım. Gene kaçacaktım. Kemal Paşa tabancasını çekti,
"Kaçanı kendi elimle vururum! Karınız kızınız düşman elinde! Siz düşünmüyor iseniz ben
düşünüyorum; kaçmayın!" dedi. Bir yandan aç, bir yandan çıplak, bir yandan da kurşun
korkusu; atıldık düşmanın üstüne. İstersen atılma. Al aah, öldürmedi mi öldürmüyor.
Bayram'ın babası Kara Şâli'yle aynı günde dönüp geldik. Allahtan bir engel yoksa, şimdi
oğluyla komşu olacaksın. Onu ardına alacaksın. Çoluk çocuğun Bayram'ın çoluk çocuğuyla
uzluk edebilir mi? Karın Fatma geçimli mi Haceli Efendi?"
O kadar uzatmış, hem de dağıtmıştı ki sözü, sabrı bitiyordu Ha-celi'nin. Karakol
soruşturması yapar gibi, "Karın Fatma geçimli mi?" diyor. Caminin içinde, Kelâmı Kadim'in
başında Fatma'nın sözünü filan ne açıyorsun be Hoca?
"Fatma senin iyi bildiğin insandır. Uzluk yönünden Al anın meleğidir, bu kadar derim..."
"Aferin maşallah!.."
"Sağ olasın Hocam..."
"Yeri de Muhtar verdi değil mi?"
"Sandık namına Muhtar verdi. Yedi yüze..."
"Kazık çaktıracaksın, danışmağa geldin?"
"Danışmağa geldim, sahipli mi, değil mi?"
"Hayhay! Açar kitabı bakarım. Ancak..."
Hoca'nın yüzüne derin bir yalvarmayla baktı Haceli: "Çabuk bak gözel Hocam!.." dedi.
Beytul ah Hoca, sol eliyle ak sakalını tuttu, sağ eliyle önündeki Kelâmı Kadim'i kapattı.
"Ancak akşama bakabilirim diyecektim, ama öğlen namazından sonra uğra! Bakar araştırır,
söylerim inşaallah!.."
"Şimdi baksan olmaz mı Sayın Hocam?"
"Şimdi hemen olmaz oğlum! Okuyup üfürmem, kitapları açıp ince ince araştırmam lazım...
Bu da biraz sürer..."
"Peki öğlene olsun saygıdeğer Hocam! Yarın Halil İbişle oğlunu alacağım. İki de bizim
bilâderler; dört! İşbaşı yaptıramazsam boşu boşuna para vermem gerekir, yazık değil mi
Hocam! İşler ağzını açtı, biliyorsun! Elini öpeyim çabuk bak da kazıkları bugün çaktırayım
Taş-kelle'ye. Yarına hazır olsun aman Hocam!"
"Allahtan bir engel çıkmazsa akşamüstü çaktırırsın Haceli. Yarına
gene
hazır olur!.." dedi Beytullah Hoca, kalktı. Haceli'nin önü sıra
çıktı camiden. Gün ışığı her yeri kaplamıştı.
"(Yedi yüz lira verecekmiş! Muhtarla anlaşmış...)" diye söylene söylene gidiyordu
Karataş'ın kadim hocası. "(Ardında Muhtar, Koca Dumlu dağı gibi destek! Evet, eveeet!..)"
diyor, Kara Bayram'ın evine doğru bakıyor. Bayram'ın anası filik saçlı Irazca, eşeği, danayı
çıkarmış, hergeleye sürüyor. "(Deli Haceli'nin ardında Koca Dumlu gibi Muhtar Hüsnü...)"
Kitabullah'ı açıp bakacaktı... Bakıp da ne diyecekti Beytullah Hoca? Yerlerin, yeraltında
yatan eski sahiplerini, yenilerden takan olmadığını çok iyi biliyor. "(Allaaah bin bin razı
olsun Taşkelle'den! Ustası Ethemce'nin yolundan çıkmıyor. Temel kazıklarını çakmadan bir
sorduruyor gene!..)" Kendi de uygun bir karşılık bulup söylüyor. "(Ardında Muhtar...)"
"Yok oğlum Haceli, sahipli değil! Yok! Cenaballah, evelinden ahirinden sana uygun görmüş
orayı! Çaktır kazıklarını!.." diyecek. Ardında Koca Dumlu gibi Muhtar vardı...
YILANLAR
Koca Dumlu, toprağın yüzüne çökmüş, uyur gibi oturuyor. Başında, göğsünde gün ışıkları
oynaşıyor. Kara Bayram, koca dağa hayran bakıyor uzaktan. Ansızın bir çığlık duydu:
"Babaaaa!.. Ulan babaaa!.."
Ahmet geliyordu soluyarak.
Hemen doğruldu Bayram.
Ardından Haçça da kalktı. Düşündü, ne var acaba?
Bayram: "Ne var ulan Ahmeet?" diye bağırdı. "Nedir babam o halin?"
Haçça, kendi kendine: "Korkmuş bu çocuk, başında kötü bir iş var heralım..." dedi.
Ahmet soluk soluğa yaklaşıp geldi:
"Yılan va-var, baba yı-yılaaaaaan!.." diye kekeledi.
Bayram, oğlunun omzunu tuttu:
"Nerde ulan yılan, göster nerdee?"
"Kofaların arasında!.. Önümden akıp gitti baba! U-upuzun!.."
"Nereye gitti?"
"Öküzün yanındaki kofaların i-içine!.."
Bayram koştu. Çapa elinde, kapıdan atladı. Hemen öküzüıı yanına vardı. Çapanın sapıyla
dürttü, "Yürü Çelik Paşa, hoooha!.." dedi, yürüttü öküzü. Sonra ineği sürdü: "Haydi
Aymelek!.. Kıvrayıvetin azıcık!.." Kofalıktan ikisini de çıkardı. Kofaların arası korkuluydu.
Kofasız yerlerde de ottan kökten eser yoktu. Mallar kemire kemire bir şey koymamışlardı.
"Hoooha!.." dedi.
"Heeey, Ahmeeet!.." diye bağırdı sonra.
Ahmet, anasının yanına durdu. Eli ayağı titriyor. Haçça su içirmeye çalışıyor. "Bir yanına bir
şey olmasa bari ay anam!.." diyor oğlu-
na.
"Ahmeeet, ulan Ahmeeet!.." Ahmet dönüp babasına baktı. "Hangi kofanın içine aktı yılan
ulan?"
Ahmet eliyle, başıyla işaret etti:
"Ardındaki kofanın, işte o kofanın!.."
Haçça da kalkıp o yana doğru yürüdü.
Bayram kofaların içini bir bir gözden geçiriyor. Çapanın sapı ile karıştırıyor, dürtüştürüyor.
Karıştırırken eline kofanın dikenleri batıyor, kanatıyor.
"Bulursan öldürecek misin?" dedi Haçça.
Baktı karısına: "Yooook(!)" dedi Bayram. Güldü. "Hiç öldürür müyüm? Akşama yemeğe
çağıracağım eve!"
"Ne zararı var sana yılanın?"
"Bugüne kadar hiç duymadın mı anamdan? Savaşımız var yılan milletiyle! Bu ırzıkınklar,
oldu bitti, bizim takıma düşmandır! Öküze ineğe zarar verirler! Fırsatını buldular mı
esirgemezler!.."
"Madem surda çayırda gütsün çocuk..."
"Oraya da gelirler! İçinde kötülük oldu mu burdan yürüyüp İzmir'e kadar gider yılan
milleti! Üşenmez! Onun için, çayıra da gelirler Haçça! Bize büyük hınçları var!.."
Bayram durup Ahmet'e seslendi:
"Gel ulan ödlek!.. Gel şuraya!.. Adam bu kadar korkar mı bir yılandan? Bir de çavuş
diyoruz sana. Efe diyoruz... Gel surda, alanda güt malları; gel!.. Bak, saklandı namussuz!
Görürsen çabuk bana haber ver. Hem hiç korkma, aldın mı taşı, yapıştır. Sonra da kaç.
Mümkünü yok yetişemez!" Karısına göz kırptı: "Biz de gidelim haydi!" dedi.
Yeniden işin başına geldiler.
"Buralara da tere, marul saçalım Bayram!" diyor Haçça. Elindeki çıkıyı açıp tohumu saçıyor.
Sonra hafifçe toprağı karıştırıyor, yanındaki testiden üzerine az az su serpiyor. Biraz da
kavun, kelek ekecekler harımın taban yanına. Her çeşitten olacak harımlarında. Güzel
olacak.
Bayram, hem çalışıyor, hem çok eski bir kitaptan okuyup anlatır gibi, Kara Şali takımına
düşman olan yılanları anlatıyor:
"Güroluk çamlığında bir Şahmaran varmış. Bir başına dolaşırmış oralarda. Cümle yılanların
kralıymış. Oralara insan ayağı uğratmaz-mış. Oralardan çam değil, çiğdem bile
koklatmazmış. Çevresinde kavmi kabilesi. Bir hoş saltanat sürüp gidiyormuş... Duyarsın,
benim
babam Kara Şali herkesin gittiği yola gitmezmiş. Kalkmış, bir gün, bu yasak dağa saban
okluğu kesmeğe gitmiş. Şahmaran, Ayının Bal Yediği Dere'de bir küçük çamın dibindeymiş.
Başı tavşan başına benzer. Gözleri tavşan gözünden iri. Kulakları küpeli. Çöreklenmiş
yatıyor. Derisinin kimi yeri kırmızı. Beneklerinin kimi beyaz, kimi sarı, kara mara, boz...
Alem, "Sana dokanmayan yılan bin yıl yaşasın!" deyip dururken, babamın efeliği tutmuş:
"Milletin yüreğini titreten namussuz bu mu?" deyip çekmiş nacağı! Kuyruğunun uzunluğu,
belinin kalınlığı filan korkutmamış gözünü! Yılanın tavşan başı, tavşan gözü vız gelmiş.
Parça parça doğrayıp yığmış oraya! Eşeğe yükleyip köye getirmek istemiş; bir yanına odun
sarıp yüklemeyi düşünmüş. Sarp sarp düşmüş parçaları. Babamı sevmeyenler, "Yılanı
uykuda bastırmış!" diye bir söylenti çıkarmışlar, ama hiç tutmamış. Tutar mı? İsterse
uykuda olsun! Böyle bir yılanı öldürmek kolay mı?.. Şu Ömer Çavuş filan üşenmeden
bakmaya gitmişler. Yiye yiye bitirememiş kartallar. Anlatmış gelince: "Deli bu Kara Şali!"
demiş. Babamın şanı, dağların ardındaki köylere taşmış. Yirmi gün kadar da hasta yatmış
bundan ötürü. Genç yaşında. Gençmiş o zaman. Anamı almamış daha... Yemen'e filan
gitmemiş..."
Haçça dinliyordu.
"Anam anlatır bunları sık sık!" dedi Bayram. "Masal söker gibi söker... Duymadın mı hiç?"
"Bunu duymadım..."
"Duy işte! O günden beri Güroluk çamlığının tekmil yılanları bizim takıma düşmandır! Hem
de inadına çoğalmış, kırı bayırı, çamuru çayırı doldurmuşlardır. Küpeli, çıngıraklı, başı
boynuzlu, tokalı, ufacık kafalı; çil, yeşil, kırmızı, boz, Alanköylü Hacı Arap gibi kara, gelin
gibi süslü, padişah gibi bezemeli boyamalı yılanlar... Tür tür gelip malımıza canımıza ne
zarar verebilirlerse kâr sayarlar. Üç yılda bir saldırırlar. Aşağı Bekköy'de benim adını aldığım
bir Bayram emmim vardı. Onun bir kızı; adı Hanife. Sekiz yaşındayken, çavdar biçtikleri
tarlada, ahlatın dibinde uyurken yılan sokup öldürdü bu Hanife'yi. anam anlatır, gene bir
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Yılanların Öcü - 04
  • Parts
  • Yılanların Öcü - 01
    Total number of words is 2772
    Total number of unique words is 1694
    30.7 of words are in the 2000 most common words
    42.0 of words are in the 5000 most common words
    48.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 02
    Total number of words is 2802
    Total number of unique words is 1635
    32.5 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 03
    Total number of words is 2793
    Total number of unique words is 1673
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    46.0 of words are in the 5000 most common words
    52.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 04
    Total number of words is 2808
    Total number of unique words is 1551
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    46.7 of words are in the 5000 most common words
    54.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 05
    Total number of words is 2836
    Total number of unique words is 1595
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    47.1 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 06
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1611
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    44.9 of words are in the 5000 most common words
    52.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 07
    Total number of words is 2771
    Total number of unique words is 1531
    35.1 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    54.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 08
    Total number of words is 2924
    Total number of unique words is 1438
    33.7 of words are in the 2000 most common words
    47.6 of words are in the 5000 most common words
    54.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 09
    Total number of words is 2770
    Total number of unique words is 1434
    35.4 of words are in the 2000 most common words
    48.4 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 10
    Total number of words is 2779
    Total number of unique words is 1594
    32.0 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    51.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 11
    Total number of words is 2647
    Total number of unique words is 1321
    36.4 of words are in the 2000 most common words
    51.0 of words are in the 5000 most common words
    58.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 12
    Total number of words is 2739
    Total number of unique words is 1531
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    47.5 of words are in the 5000 most common words
    54.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 13
    Total number of words is 2879
    Total number of unique words is 1584
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    50.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 14
    Total number of words is 2900
    Total number of unique words is 1583
    34.1 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    53.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 15
    Total number of words is 2745
    Total number of unique words is 1528
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    51.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 16
    Total number of words is 2811
    Total number of unique words is 1561
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    46.9 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 17
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1533
    35.9 of words are in the 2000 most common words
    49.1 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 18
    Total number of words is 2801
    Total number of unique words is 1599
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    52.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 19
    Total number of words is 2838
    Total number of unique words is 1662
    33.0 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 20
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1583
    33.9 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 21
    Total number of words is 2775
    Total number of unique words is 1623
    31.8 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    51.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 22
    Total number of words is 2821
    Total number of unique words is 1524
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    54.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 23
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1600
    31.6 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    51.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 24
    Total number of words is 2671
    Total number of unique words is 1683
    30.1 of words are in the 2000 most common words
    43.5 of words are in the 5000 most common words
    50.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 25
    Total number of words is 9
    Total number of unique words is 9
    33.3 of words are in the 2000 most common words
    44.4 of words are in the 5000 most common words
    66.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.