Yılanların Öcü - 10

Total number of words is 2779
Total number of unique words is 1594
32.0 of words are in the 2000 most common words
43.6 of words are in the 5000 most common words
51.0 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
Isırgan otu gibi yapıştı yakama, koparıp atamıyorum. Gönlüm baharını alamadı. Günler
geçip gidiyor. Gençlik gidiyor. Dünya gidiyor. Ge-limli gidimli dünya, ahir son ucu ölümlü
dünya! Ölümlü, ama dö-nümlü değil Iraz hala!.."
"Kadın kızım!.." dedi Irazca. "Gönlün varsa, bugünden tezi yok, gel hemen otur benim eve!
Evelallah, Bayram'ım seni de idare eder inşaallah! istersen hiç gitme, hazır gelmişken!.."
Fatma şaşırdı. Bozuldu. Salkım saçak bir ağlama tutturdu sonra: "Öldürürler beni Iraz
hala!" dedi. "Çentik çentik ederler etimi! Parçalayıp köpeğe atarlar!.."
"Öyleyse çek arabanı!.. Benim oğlumun dirliğini bozma! Bu sözü de dememiş ol bana! Hem
kimsin sen? Benim düşmanımın karısı! Eğer hayırlı komşu olmak istiyorsan, söyle kocan
olacak soysuza, evimin önünden çekilsin! Yanımızda yöremizde yıkıklar var, alsın birini,
temizlesin, oraya yapsın evini! Sen de oğluma göz koyma. Yamyormu-şun,
tutuşuyormuşun, var mı yararı? İş işten geçmiş bir kez... Dişini sık, gönlünü susturmaya
bak iyi kötü! Dünyada herkesin vardır bir gönlünün yanıp tutuştuğu, yanıp tutuşup
alamadığı, varamadığı... Ama ne yapacaksın, düzeni kurup gidenler işin bu yanını
düşünmemiş. Anlaşıldı mı kızım?"
Fatma, ak üzüm tanesi gibi döküyor gözlerinden:
"Bu dediklerimi kimseye deme hala! Halamsın. Anamdan ilerisin. Yazım bu benim. Benim
yazım kötüymüş. Aşağı Mahalle' nin de-lisiyle günler tükeniyor mu ay halam? Bu sözümü
deme kimseye. Bay-ram'a bile deme. Haçça'ya hiç deme. Kavga dövüş olursa Haceli'ye de
deme. "Karın kokar Fatma geldi de böyle böyle dedi!" deme öfkene uyup. Beni düşün hala!
Beni yerler sonra. Ben bu kadar kötü müy-düm? Ben âlemin ednası mıydım? Hu hu hu!.."
Fatma dolu dolu ağlıyor. Irazca, Fatma'nın sulu gözlerini görmemek için başını çevirdi,
Haceli'den yana baktı:
"Kocan kağnıyı boşalttı, kalk! Buraya ayak basma bir daha! Söyle Haceli'ye; direnip
durmasın. Çeksin ayağını!.."
Kalkmadan, gözyaşını dastarının ucuyla sildi iyice. Dolgun göğüslerinin gerdiği sıkması,
tam oralarından erişmişti. Yuvarlak omuz başlarıyla, iri gövdesiyle Fatma, Haçça'dan daha
alımlıydı. "(Ama neyleyim?)" dedi Irazca. "(Oğlanın başına bir de bunu dert etmeyim!)"
Fatma ağır ağır kalkıp gitti:
"Bu dediğimi kimselere deme kurban olduğum halam! Ben bir
garibim bu Karataş'ta. Kimse halimi anlamıyor, sen anla, gözel
halam..." Bir selvi dalı gibi sallanarak süzüldü gitti.
Irazca: "(Garip Fatma, kadersiz Fatma!..)" dedi içinden. Fatma'nın hali dokunmuştu.
Ağlayacak gibiydi. "(Ne suçu var şu Müslümanın? Ne suçu var da Deli Haceli'ye tutsak ettin
bunu ay eözel Allahım?)"
Haceli, kağnıyı boşalttıktan sonra öküzleri döndürdü:
"Dertli Irazca ne cevap veriyor?" dedi karısına.
Fatma yutkundu:
"Ne cevap versin? Akıl sır erdiremedim ben bu işlere! Irazca'da demir gibi bir inat var.
Döndürmenin çaresi yok! "Yakarım evinizi!" diyor. "Benimle komşu olacaksanız, işte surda
yıkıklar var, alın birini, yapın bir ev!" diyor. "Adam olan adam, gelip ev önüne ev yapmaz!"
diyor."
Haceli, avucunda sıkıp durduğu toprağı savurdu yere:
"Sen bin kağnıya!" dedi. "Övendereyi al, yollan taşocağına! Ben dünkü işçileri getireyim!
Açsınlar temelleri yeniden. Son haddine kadar uğraşacağım ben de! Dönersem eşşeğim!
Nesine güveniyor da "Yaptırmam!" diyormuş dertli Irazca? Nasıl yaptırmazmış? Benim
kardaşlarımın her biri birer çam yarması! Benim kardaşlanma ben demiyorum da ondan!
Gidip bir anlatayım, "Mesele bu şekilde!" diye, bir de o zaman görsün Irazca! Haydi şimdi
sür kağnıyı!.."
Fatma:
"Sen açarsın, geceleyin gelip gene doldururlar!" dedi. "Boşalt doldur, doldur boşalt; yazık
değil mi emeciklerinize? Bir işçi kaç ban-nota geliyor? Gel bu çıkmaz işten vazgeç. Bulalım
şuralardan bir yıkık, kendimiz açıp paklayalım, yapalım bir ev. Ben paklayıp açayım, gene
gündüz çalışayım, bu belanın üstüne varmayalım!.."
Haceli köpürdü:
"Bin ulan şu kağnıya, geçmişi boklu! Köpek eniği gibi yenileyip durma karşımda! Yoksam
itaat etmiyor musun? Etmiyorsan haber ver! Haber ver de bir dakikanın içinde görüvereyim
hesabını!.."
Fatma kağnıya binip sürdü. Köy içinden aşağı, yıkılmış gibi çekilip gidiyor. Öyle bir ağlamak
istiyor, bağıra bağıra, sesini dağların ardındaki köylere duyura duyura... İçinde çöreklenen
bir acı var. On gün ağlasa bitmeyecek. Acısı içinden çıkıp gitmeyecek. "(Kör şeytanından
bulasıca! Her şeyin bir yolu yordamı var. Düşünmeden danış-
madan gelip kazma furulur mu elin evinin önüne? Karıncanın bile canı var. Nalet herif, elin
insanı bırakır mı seni kendi keyfine? Kalka-bilirsen kalk bakalım şimdi bu belanın altından!
Yanı başlarında gözel yıkıklar var işte. Kadın ne gözel söyledi! Nasıl olsa parayı veriyorsun,
buraya vereceğine, oraya ver! Gözelce temizleyelim. Kazalım temelimizi. İstediğin biçimde
bir ev yap, otur içine. Kavgaya ne hacet, kırgınlığa ne hacet!)"
Söylenip gidiyordu.
Akşam olup da ıslak odaya kapandığında, kara çalı gibi elleri, kurumuş bedeniyle Haceli,
üstüne kartallar gibi çullandığı zaman duyduğu sıkıntıyı duyuyor içinde: "(Bir koku var bu
Haceli'de, bir koku! Kötü! Çürük biber kokusu gibi bir koku! Ağzıma burnuma çaput
tıkmışlar gibi bunalıyorum. Boğulacak gibi oluyorum. O kendi işinde çalınıp çırpınırken,
titrerken, ben, "Kurtar Allahım beni!" diye haykırmak istiyorum. Mapuslar gibiyim. Daracık
bir demir sandıkta kapalıyım. Havamı kesmişler, boğuluyorum. Yelimi kesmişler,
yanıyorum. Susadım su isterim! Bana pınar gösterin! Ben pınardan kanmam! Bayram'ın
tatlı göl suları gibi parlak gözleri var. Bayram'in diri kol arı var... Bol sulardan isterim...
Bayram'ın kollarını isterim...)"
Aah; Bayram da bir istese onu! Haçça da istese, olur. O ister Haçça'yı. Kulu kölesi olur.
Ama ne onlar ister, ne ötekiler bırakır. Haçça'nın istemesi hiçbir işe yaramaz. "(Haçça
yumuşaktır. Haçça... Haçça'nın ne günahı var, benim ne günahım var?)"
15 ALA KERPİÇ
Torunları iki yanında.
Irazca merdivenin başında.
Irazca, Haceli'nin evyerinden gözünü ayırmadan bakıyor, düşünüyor: Yasılmağa gelmez
köylük yerinde. Bu mil et, millet değil, illet! Bir sezdiler mi adamın yasıldığını, binerler
dalına. Bir daha belini doğrultamaz o adam. Ne yapıp, Haceli'yi söküp atmalı!
"Nişledin ana?" dedi Bayram.
"Yok bir şey!" dedi Irazca.
"Demek gene açtırıyor ha?"
"Açtırıyor!"
"Bu gece gene dolduracak mıyız ana?"
" Dolduracağız!"
"Dövüş kavga lüzum ederse?"
"Edeceğiz!"
"Kardaşlarıyla gelirse?"
"Biz de hepimiz varacağız! Evcek!.. Ahmet, Osman, Şerfe, sen, ben... Hepimiz!.."
"Ölmek var ana..."
"Dönmek yok!.."
"Ana!.."
"Sussss! Anasını köyün köpeği parçalayasıca! Sus!.. Sus eşşek herifin dölü! Sus babalar
deviresiL Sus boynu altında kalası!.."
Habire, "Sus!" çekiyor. Birdenbire değişiyor, halden hale geçiyor. Ağılı, acılı anılara geçiyor.
Yukarı Mahalleden görümcesini görmüş, geliyor. Üye İbrahim'in babası Barnik Hamdi
muhtardı. Şimdiki Halil İbiş de bekçi. Melek Hasangilin köşeye kıvrıldı: "Dur bakalım!" dedi
iki jandarma. Terlemişler. Şişmişler karakolda. Omuzlarında birer tüfek. Çekti kasaturasını
biri: "Dur, kıpırdama bakalım!.."
"Önce bir yalvarayım dedim jandarmalara. Halil İbiş'in yüzüne baktım. Geri baktım, acap
Muhtar filan çıkar gelir mi? Acap Melek
Hasan'ın babası, biladeri bir yandan bir imdat eyler mi? Çıkmadı kimse, ben de
yalvarmadım. Göbeğimin üstünden salladı elini. Önül-ceğim kolanla bağlıydı belime. Çekti,
ama kopmadı. Kürt müydü, Laz mıydı ne bileyim? O yanlardan gelir jandarmalar. Bu
yandan da o yanlara gider. "Hiç kıpırdama!.." dedi, kasaturayı soktu, içten dışa doğru
savurdu. Kesti kolanı. Küçük Çardak'ta Sahan Eyse rahmetliye dokutmustum; kolandı bu!
Kökboyalı, karalı, kırmızılı, aklı... Önül-ceği Gökçeyaka'da Hafız Ahmet'in anası dokumuştu;
ince kuzu yününden eğirmiştim: Kara, mor! Mor kuzunun yününden, kara kuzunun
yönünden, ak kuzunun... Kesti doğradı. Verdi elime. Bekçi Halil İbiş'e sordum: "Neyin nesi
bu ceza?" "Aman Iraz bacı, olmaz olsun, Kıyafet Kanunu, önülcek yasak! Fes yasak!" dedi.
"Peki kolanı neye kesti devrilesi?" Baktı yüzüme bön bön: "Heralda önülcek kolanı diye!"
dedi. "Biliyorsan söyle bana Halil İbiş, kim çıkarmış bu kanunu?" "Ankara..." dedi. Dedim
ona: "Yemen, Yunan bitti, şimdi de Ankara mı başladı? Ne istersiniz benim önülceğimden,
önülcek kolanımdan yıkılasılar?" Neyin bekçisiydi Halil İbiş? Elini salladı jandarmalara
göstermeden, yürüdü yanlarından..."
Böyle bir anı, daha dün olmuşçana akıp gidiyor.
"Kara Şali, yukarı köylere ava gitti. Ulupınarlı Habil'in iyi arkadaşı. Üç gün sonra bulunup
geldi. "Benim önülceğimi kestiler Şali!.." dedim. Baktı baktı, sustu. Taş konuştu, Kara Şali
konuşmadı. Yemen'i, Yunan'ı bildiği gibi Ankara'yı da biliyordu belki...
"Eski Bağ'da ev içi kadar bir yere haşhaş ektim. Pekmezle tepside dondurmasını severdi
benim avcı. Bağlara floksera gelmemiş daha. Bol üzüm kırıyoruz. Üzümü küfeler almıyor.
Kağnılara atıyoruz, öküzler çekmiyor. Hıdırellez geçti. Gündönümüne varıyoruz. Haşhaşı
çizmeğe gittim tek başıma. Bayram oğlan ufak. Kabakuşluk oldu geçti. Sıcaklar bastı iyice.
Yoldan yanda kuru örü bir temel var. Yanı sıra bardak erikleri, Arvallı erikleri, karanfil
armutları var. Ayvadanı otlarının arasından yürüdü ala çilli bir yılan! Boğazının altında
küpeler! Gözleri de ne gözel oluyor hey Allahım! Özenip bezenip kendin mi yaratıyorsun
bunları meleklerine havale etmeden? Yılanı bile sevesi geliyor insanın!.. Savaş var ya
aramızda. Armudun dibindeki sırığı kaptım, çekildim iki üç adım. İnsan gibi başını kaldırıp
yarı beline kadar dikiliyor. Sırık elimde üzerine yürüyorum, kaçmıyor. Furuyo-
rum, biraz sakınıyor, ama temelin içine sıvışmıyor. O zaman düşündüm, bunların hepsi
düşman değil mi yoksa? Böyle bir kuşkuyu kafadan içinde buldum. Ama tür tür, bin türlü
yılan; hangisi düşman, hangisi değil, nasıl bileceksin? Onun için furdum sırığı boynuna,
beline! Kaçmadı. Furdum... Erkek gücü yok bende ama alışkınım, salladığım değiyor.
Değince de koca sırık yakıyor canını. Hâlâ kaçmıyor. "Dur bakalım, şimdi saldıracak bana
bu!" dedim, saldırmasına kalmadan furdum başına, boynuna, yaraladım. Kaçıp gitse,
bırakacağım yaralı maralı. İlerde daha çok iş açacak başımıza; bile bile bırakacağım! Ama
kaçmıyor. Kara Şâli'nin Yemen'de kalan kardeşi Kadir'e benziyor. Ne severdim Kadir
rahmetliyi. On yedi yaşında gitti köyden. Onu Selimiye kışlasına tıkmışlar. Bitlendirmişler
biraz. Sonra bindirmişler Pendik iskelesinden. Mektuplar oradan atılırdı. Duyardık Pendik
iskelesi, Pendik iskelesi... Bir mektubu geldi Kadir'in, yıllarca kendi gelmedi, sesi ünü yitti
gitti. Yitik dediler. Sonra bulunup geldi, Yunan zamanı gene gitti. Hiç gitmez siması
gözümün önünden. Şimdi yılanın suretinde görünmesinin nedeni ne ola Allahım? Yılan gözel
diye mi? Kaçıp gitse sevineceğim, gitmiyor. Ne yapayım, ne edeyim? Bunda bir tuzak var
dedim, furdum sırığı. Tozuttum oraları. İyice yaralandı, acıyı aldı bu. İşte o zaman başladı
saldırmaya! Uçuyor havada, uçup sarp sarp furuyor! Kaçıp armudun dibinden dolanıyorum.
Boş yanını bulup bir daha furuyorum. Uçan yılan çok gördüm. Birini Necip Bey'in Körebe
tarlasında orak biçerken. Hiç unutmam, uçtu geldi, görür görmez yere yattık, geçti gitti!
Şındıllı Hörü'nün eşeğin kulağını kırpmış! Ortaköy'de Alimecikgilin duvarı delip yitmiş. Bu da
öyle uçacak yarası ağır olmasa! Demek iyi yaralamışım. Ama hâlâ sarp sarp furuyor. Sırığın
ucunu dürttüm boynundan bastım. Toprağa girdi yarısı. Yarısı havada, kayış gibi furuyor
dala yaprağa. Bana da rasgetiriyor arada. Acısı her acıdan ağır, yakıcı! Yaralı halinde
yıkacak beni. Kerimoğlu, Arap Değirmeni'nden geliyormuş, o yetişti. Elbirliği edip öldürdük
de kurtuldum. Hemen çalıdan çırpıdan bir ateş becerip attım içine, yaktım! Ertesi gün de
dedim: "Irazca gitme! Haşhaşı batsın!" Çok severdi tepside pekmezle dondurmasını.
Önüme yılan çıktığını duyunca baltayı alıp gitti Kara Şali. Derlerdi de inanmazdım. Aynı o
kuru örünün içinden çıkıp gelmiş eşi. Canını dişine takıp uğraşmış, öldürmüş zor şer. Kabul
ettim yılan milleti eşli
gezer. O gün bugün çok yılanın hakkından geldik eşli meşli. Şimdi bir Muhtarın, bir
Haceli'nin hakkından mı gelemeyeceğim?.."
Öyle dalıyor, düşünüyor. Bir ırmak geliyor, ateşi söndürüyor, içindeki çörü çöpü silip
süpürüyor. Tutup ırmağı Haceli'nin üstüne püskürtüyor. İçerisinden gök gürlemeleri gibi bir
şeyler yuvarlanıp geliyor. Jandarmalar geliyor, değişmiş giysileri. Seller geliyor köpürerek.
Çildede yanından yılanlar geliyor, küpeli, ayakta... Su yılanı gibi bü-küle büküle, öterek...
Sonra bir el geliyor. Tanımadığı, bilmediği bir el, tutup yüreğini sıkıyor. Göğsünde bir
azman köpek. Neyin nesi, kimin fesi ise, bir de körük bulunup geliyor. Bir ses, "Kalk bağır,
kalk!" diyor. Dizleri yaylanıp duruyor. Gözleri Haceli'nin işçilerde; yolunu bulmuş bir mekik
gibi gidip geliyor. Gözleri, Halil İbiş'in kollarıyla iniyor, oğlu İsmail'in kollarıyla kalkıyor.
Küreği onlarla birlikte dolduruyor, onlarla birlikte boşaltıyor.
Bayram:
"Askeriyede bir usul vardır ana!.." diyor. "Komutanlar, "Asker boş durmasın!" der.
Komutanlar, "Asker boş durdu mu kötülük düşünür!.." der. Bir yeri gösterip, "Kaz bakalım
burasını!" der. Kazdırır... Tam karavana zamanı başka bir komut: "Doldur bakalım
burasını!" Bu sefer doldurtur. Haceli'ninki de o hesap ana! O kazdırıyor, biz dolduruyoruz. O
gene kazdırıyor..."
"Kazdırsın!.." dedi Irazca. "Aklı yoksa elli gün kazdırsın, serseri; biz de elli gün
dolduracağız!.."
İçi çalkalanıyor. Uzun kavaklar, selvi kavaklar, selvi de kavaklar!.. Kavaklar kadar uzun bir
sopa düşünüyor. Kaldırıp Haceli'nin beline indiriyor sopayı. On bin sekiz yüz otuz sekiz!..
Sekizler bir sepet yumurta gibi yuvarlanıyor önünden. Haceli'nin dilsiz ağızsız yoksul kağ-
aısı, Haceli'nin ölüsünü kendiliğinden kaldırıp götürüyor. Taşlar yas tutmuyor, kerpiç
çukurunda ala kurumuş kerpiçler ağıt düzmüyor. Sıcaktan çatlayan çaresiz taşlar, deliler
gibi boşanıyor, peş peşe dizilip ırmağa koşuyorlar. Taşlar, taşlar, hey taşlar!.. Hey
Karataş'ın taşları!.. ' Dev boyutlu zebella bir köprü üstünde Irazca, korkuluğa tutunmuş,
salınıp giden sulara tükürüyor. Her soydan, boydan tür tür yılan, suya doluşmuş, oynuyor,
akıyor. Öte öte akıyorlar. Çayır çimen bir bahçenin içinde Fatma... Bayramın götürdüğü
bulamaçtan içiyor, kulaklarını ısırıyor, etini, orasını burasını dişliyor oğlanın! Kurşun
gibi bir at, ön ayakları sekili, rüzgârda yitiyor, torunu Ahmet, koşara-dım büyüyor.
Önündeki çapa sapı, tavuk tüylerine karışmış, görünmüyor. Gözleri görmeyen pembe bir
kedi, et istiyor. Haceli'nin ala kurumuş kerpiçleri, ker...piç...ler, piçoğlu piçler!.. Kerpiç
olduklarına pişman kerpiçler! Taş olmayı, toprak olmayı severlerdi, sevmediler.
Sevdirmediler...
"Haceli'nin kerpiçleri kurudu mu acap?"
"Haberim yok ana!"
"Anaan Allah belasını versin! Allah senin de belanı versin! Kerpiçlerin de belasını versin!
Haceli'nin de belasını versin! Benim de belamı versin! Muhtarın da, imamın da, üyenin de
belasını versin!.. Kerpiçler, ker...piç...ler!.."
"İster kurusun, ister kurumasın, söyle ne fark eder? Ne fark eder? Söyle devrilesi Kara
Bayraam! Ne fark eder?"
"Sen bilirsin ana!" dedi Bayram. "Sen nerde, ben de orda! Karar verdim, sen nerde, ben de
orda!.."
Çapalar, kürekler, dişler, tırnaklar, dirsekler, topuklar... Uyku!.. İyi kerpicin çamuru, kerpiç
olmadan önce hiç olmazsa bir gece yatıp uyumalı, dinlenmelidir. Toprak yorgundur. İyi
kerpicin çamurunu en az üç kez aktarmalıdır. Bey konağının kerpicini yedi gün yatırdılar,
yirmi kez aktardılar. Niçin aktarılmasın? Tüm Karataş işçisiydi!.. Kerpiç!.. Uyku!.. Para!..
Ev!.. Komşu!.. Ev değil, komşu!.. Fatma!.. Fatma ile Bayram mı?..
Bekçi Mustafa avlu kapısına gelip yaslandı: "Kara BayraaaamL"
Uykusunda bıçaklanmış bir ineğin sesine benziyor sesi: "Aaay Kara Bayram!.." Irazca
belinledi. Bayram silkindi:
"Yukarı gelsene Mustaf ağa, yukarın!.."
"İşim acele Kara Bayraam!.." dedi Bekçi. "Koca köyü bir daha dolaşacağım akşam akşam!
Çok işim var gene!.." Bir uçtan da kapıyı
açıp içeri girdi. "Davran bakalım keseye! Bu sabah köye salma salındı Yarın, yada öbürgün
Kaymakam geliyor. Cafer Onbaşı karakoldan haber salmış. Belkim yarın öğleye burda
olacak. Parayı toplayıp acele tedarik görecekler. Rakı şarap için Ortaköy'e adam salacaklar.
Hazırlık büyük olacak. Haydi bakalım, aç kesenin ağzını!.."
"Kaç para vereceğiz Mustaf ağa?" dedi Bayram.
"İki lira!"
"Herkes iki lira mı?"
"Herkese ne bakarsın? Senin herkesle ilişkin kalmadı gayri! Üç boya ayırdılar köyü: Bir lira,
bir buçuk, iki lira!.."
"Bizi birinci boydan saydılar demek?"
"Birinci boydan saydılar; iyi bildin!.."
"???.."
"Elimde liste yok, ama kafam listeden sağlamdır. Muhtar iki sefer okuttu, ben de baştan
sona belledim. Evet, şimdi iki lira vereceksin Kara Bayram! Birinci boydan oldun bugünden
başlayarak!"
"Salmayı üçüncü boydan verirdik..."
"Eee; insanın hali her zaman bir olup durmaz! Bazen iner, bazen çıkar. Demek ki şimdi sen
çıkmışın. Diyeceksin ki, üç günün içinde insan çıkar mı? Çıkar kardaşım! İşini uydurursa üç
saatin içinde bile çıkar. Sen de çıkmışın! İşini ilerletmişin! İki tane karı almışın. Tarlaların
büyümüş. Subasarın çoğalmış. Çifti atla sürüyormuşun. Kız gibi bir Eskişehir arabası
almışın. Yarın öbürgün bir de motor alacakmı-şın. Ardında römork. Bir de patos...
Karılarının boynu sarı altın. Birinci boydan salmayı sen vermeyeceksin de ben mi vereceğim
bu köyde? Ben, dört çocuk babası, kendisi bekçi, karısı gündelikçi, Burdur ilinin, Yeşilova
ilçesinin, Karataş köyünden, 1338 doğumlu, ayağı çarıksız, sırtı gömleksiz, Osman oğlu
Mustafa Değneksiz mi vereceğim, sen vermeyeceksin de Kara Bayram?.."
Irazca, Bekçi Mustafa'ya baktı baktı:
"Öyle ya!" dedi. Dudaklarına yaprak gibi bir gülümseme geldi. Geldiği gibi de uçup gitti o
incecik gülümseme. "Biz vereceğiz bugünden sonra birinci boy salmayı!.."
Bayram kalkıp içeri gitti geldi:
"Al sana bir buçuk lira!" dedi. Çıkıdan çıkarıp uzattı. "Üstü yok! Muhtara, "Birinci boydan
olmayı kabul etti, ama parası çıkışmadı!"
dersin!"
"Öyle dersin!" dedi Irazca da. "Eğer çok zor ederse, gelir söylersin, ben veririm! Birinci
boydanız az çok! Bizim elimizden hiçbir iş kurtulmaz kolay kolay! Muhtar mızırdanır ederse,
hemen gel bana, vereyim elli daha!"
"Evet!.." dedi Bayram.
Mustafa:
"Ben Muhtara anlatırım..." dedi.
"Anlat!" dedi Bayram. "Ne dersen de..."
"Ne dersen de..." dedi Irazca da.
Mustafa gitti.
Irazca:
"Biz sofrayı hazır edene kadar, Ahmet'le ikiniz Sultan teyzene bir daha bakıp gelseniz!"
dedi Bayrama. "Ne yapıyor, ne halt ediyor? Geçimi iyi mi yılanıyla? Arayıp soramadık..."
"Gidip bakalım!" dedi Bayram.
Irazca:
"Fazla oyalanmayın haa!.." dedi.
Bayram: "Oyalanmayız!" dedi.
Ahmet, babasının ardına takıldı. Avludan çıktılar.
Koşaradım gidiyorlar.
"Yarın Güroluk çamlığına gidiyor muyuz baba?"
"Ne var Güloluk çamlığında?"
"Ağaç getireceğiz ya merdivene!.. Ninem diyor ki: "Bıktım şu merdivenden!" diyor. "Senin
baban çok tembel!" diyor. "Şunu bir yenilemedi!" diyor..."
"Yenileriz!." dedi Bayram.
"Yarın gidecek miyiz baba?"
"Bilmem!"
"Niye bilmezsin yahu?"
"Bilmem, bir düşünürüz. Hele bir sabah olsun..."
"Sabah olunca mı düşünceksin?"
"Sabah olunca!"
"Niye şimdi düşünmüyorsun?"
"Şimdi olmaz."
"Neden?"
Bayram durakladı:
"Bak Ahmet!" dedi. "Biz şimdi Sultan teyzeye gidiyoruz!" "İnsan giderken düşünemez mi?"
Bayram gene durakladı: "Yarın düşünürüz! Sabah erken kalkarız..." "Şimdi düşün, şimdi!.."
"Şimdi kafam karışık..." Ahmet, babasının elinden tuttu: "Kim karıştırdı kafanı?" Kara
Bayram bir daha durakladı: "Haceli dürzüsü karıştırdı!" dedi. "Niye karıştırdı Haceli
dürzüsü?" "Ne bileyim ben? Evimizin önünü kazıyor baksana!.." "Kazsın! Biz de
doldururuz... Karanlık basınca, ninemle kalkarız!.. Anamla sen de gelirsin! Bir doldururuz,
bir doldururuz, değil mi baba?"
"Doldururuz!"
"O zaman kafan düzelir mi?"
"Düzelir!"
"Kafan düzelince düşünür müsün?"
"Düşünürüm!"
"Öyleyse hemen dolduralım!"
"Dolduralım!"
"Ekmeği de çabuk yiyelim!"
"Yiyelim!"
"Sultan teyzenin evinde çok oturmayalım!"
"Oturmayalım!"
"Çabuk bakıp hemen dönelim!"
"Dönelim!"
Ahmet, babasının önüne geçti. Adımlarını iyice açtı. Sultanca'run avlu kapısına yaklaşırken
de koşmağa başladı. Koştu koştu, kapıda durdu. Daha babası yetişmeden kapıyı açtı, girdi
içeri.
Sultanca, kapının önünde abtest alıyordu. Ahmet'i böyle soluk soluğa görünce şaşırdı.
Abtestini tamamlamadan sordu:
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Yılanların Öcü - 11
  • Parts
  • Yılanların Öcü - 01
    Total number of words is 2772
    Total number of unique words is 1694
    30.7 of words are in the 2000 most common words
    42.0 of words are in the 5000 most common words
    48.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 02
    Total number of words is 2802
    Total number of unique words is 1635
    32.5 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 03
    Total number of words is 2793
    Total number of unique words is 1673
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    46.0 of words are in the 5000 most common words
    52.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 04
    Total number of words is 2808
    Total number of unique words is 1551
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    46.7 of words are in the 5000 most common words
    54.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 05
    Total number of words is 2836
    Total number of unique words is 1595
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    47.1 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 06
    Total number of words is 2853
    Total number of unique words is 1611
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    44.9 of words are in the 5000 most common words
    52.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 07
    Total number of words is 2771
    Total number of unique words is 1531
    35.1 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    54.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 08
    Total number of words is 2924
    Total number of unique words is 1438
    33.7 of words are in the 2000 most common words
    47.6 of words are in the 5000 most common words
    54.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 09
    Total number of words is 2770
    Total number of unique words is 1434
    35.4 of words are in the 2000 most common words
    48.4 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 10
    Total number of words is 2779
    Total number of unique words is 1594
    32.0 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    51.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 11
    Total number of words is 2647
    Total number of unique words is 1321
    36.4 of words are in the 2000 most common words
    51.0 of words are in the 5000 most common words
    58.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 12
    Total number of words is 2739
    Total number of unique words is 1531
    33.8 of words are in the 2000 most common words
    47.5 of words are in the 5000 most common words
    54.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 13
    Total number of words is 2879
    Total number of unique words is 1584
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    50.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 14
    Total number of words is 2900
    Total number of unique words is 1583
    34.1 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    53.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 15
    Total number of words is 2745
    Total number of unique words is 1528
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    51.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 16
    Total number of words is 2811
    Total number of unique words is 1561
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    46.9 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 17
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1533
    35.9 of words are in the 2000 most common words
    49.1 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 18
    Total number of words is 2801
    Total number of unique words is 1599
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    52.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 19
    Total number of words is 2838
    Total number of unique words is 1662
    33.0 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 20
    Total number of words is 2799
    Total number of unique words is 1583
    33.9 of words are in the 2000 most common words
    46.6 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 21
    Total number of words is 2775
    Total number of unique words is 1623
    31.8 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    51.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 22
    Total number of words is 2821
    Total number of unique words is 1524
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    54.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 23
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1600
    31.6 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    51.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 24
    Total number of words is 2671
    Total number of unique words is 1683
    30.1 of words are in the 2000 most common words
    43.5 of words are in the 5000 most common words
    50.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yılanların Öcü - 25
    Total number of words is 9
    Total number of unique words is 9
    33.3 of words are in the 2000 most common words
    44.4 of words are in the 5000 most common words
    66.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.