Kayıp Zamanda Işıltılar - 13
Total number of words is 831
Total number of unique words is 582
39.7 of words are in the 2000 most common words
52.5 of words are in the 5000 most common words
61.1 of words are in the 8000 most common words
Dinginlik şaşırtıyor beni bazen. Bir süre öylece duruyor ve uyumuş zannediyorum kendimi. Rüya görmüyorum, çünkü düşler benden uzak. Saf gerçeklikle karşı karşıya kalınca rüyalara bir yer kalmıyor beynimde. Sokak lambasının ışığında uçuşan sinekler bile mutlu etmeye yetiyor beni. Onlara bakıyor ve belirsiz bir boşlukta hissediyorum tekrar kendimi. Öylece dolaşıyorum orda. Gecenin üstüne bir örtü çekmek istiyor ve sonsuzlaştırmak istiyorum onu.
Bir ateş, bir yıldırım ya da bir boğuntu deliyor kulak zarlarımı. Endişe içinde kalıyor ve şaşkınca etrafa bakıyorum. Göz önümde olmayan bir nesne geceme bir çığlıkla konuk oluyor. Aldırmak istemiyorum ona. Kulaklarımı tıkıyor ve gözümü tek bir yıldızın parlamasındaki azalmalara yoğunlaştırıyorum. Tekrar sessizlik oluyor o zaman. Gecede iz bırakmak isteyen çığlıkların boğulmasında ortak oluyor, kalın bir duvarın örülmesinde ellerimi durmaksızın hizmete sokuyorum.
Bir süre sonra çığlıklar da susuyor ama beynimde izleri kalıyor. Gökyüzü ışıldayan gündüze kapı aralarken esen rüzgârda bir sıcaklık hissediyorum. Soğuk su alıyorum kendime. Serinliği üstüme giyiniyor ve amansızca, hareket eden bir nesne arıyorum. Beynimde hala bir çığlık var; susmuyor, susturamıyorum. Hani korkmuyor değilim o çığlığı da boğmaktan; bende ölürüm belki onunla, başka bir gün benim çığlığımı da bir başkası boğar.
Gece ruhsuz artık. Üzerime binen bu ağırlıkla uçmak artık imkânsız. Sabretmeliyim belki, ya da şanssızlığıma üzülmeliyim. Ya da bağırmalıyım! Benden yardım isteyen o sese bir işaret göndermeliyim. Belki o boğmaz beni. Duru sesini benimle paylaşır ve gökyüzüne doğru uçar gideriz. Kurtarır mıyım onu bilmiyorum. İki korkak birbirini kurtarır mı?
Pes ediyorum ardı sıra. Çığlığı yanıma alıyor ve yatağa gidip tekrar yatıyorum. Kucaklaşıyor benimle o. Her tınısındaki bitmek bilmeyen anlamları bana açıklıyor. Tekrar eziliyorum. Utanç içinde başımı yastığa gömüyor ve kendimi tabut içinde mumyalanmış düşlüyorum.
Gündüz geliyor eninde sonunda. Yakıcı güneş ışığını yüzüme vurarak uyandırıyor beni. Mızmızlanıyor ve kalkmak istemiyorum yataktan. Sokağa çıkıp gece çığlıklarına ortak olmak istemiyorum.
Mikail Boz
Okula verdiği aranın ardından, dışarıdan bitirmek için girdiği ortaokul sınavı çıkışında, aklına gelen öyküyü kâğıda geçirmesi ve ilk defa düşlemlediği dünyanın bir parçasını yarattığı öyküleri, bir gün dergilerde ve kitaplarda yayınlanacak dense buna pek inanmaz, olsa olsa güzel bir hayal derdi Mikail. Şu an bu kitabın içinde bulunmayan, yazılan dosyalarının da nereye gittiği belli olmayan “Sınav Canavarı” adını verdiği öyküsü, onun o zamana kadar henüz gitme fırsatı bulmadığı bir yola davet ediyordu. Zaten oldukça uzun bir süredir aklını meşgul eden konular hakkında notlar alıyor, tanımadığı kişilere mektuplar yolluyor, gazeteci kimliklerine bürünüp kilise gezip, papazlarla sohbet ediyordu.
Ona sorulsa, yazarlığı, bir şeyleri hazmedemediği anda, bir yüzleşmenin kendini dayattığı anda ortaya çıkıvermişti. Bu yüzden her yazışında bir arayış içinde bulunuyor, mümkünse mütevazı sorular sorup bunlara cevap bulmaya çalışıyordu. Cevabın azda olsa siluetinin belirdiği her anda birileri ile bunu paylaşmak istiyor, bu paylaşımın ortasında da öyküleri yer alıyordu. Yazarlık soruların ve cevapların paylaşılmasıydı onun için. Farklı bir sorusu ve cevabı olan herkese kapıyı araladı.
İlk öyküsünün ardından yazdığı öyküyü bir e-dergiye gönderdiğinde, nerden bu izlenimi edindi bilinmez, kesin yayınlanacak zannetmişti. Öykünün yayınlanması yerine aldığı eleştirinin değerini çok sonraları anladı. O zaman fark etti ki, yazarlık asla bitmiş tükenmiş bir şey değildir. Çok sonraları katıldığı öykü yarışmasında da kesin bir derece alacağına inanmıştı ama, o zaman da aldığı onu silkeleyen bir eleştiri oldu. O zaman pek kızmadı. Yine silkindi, kendinde ve “yazarlığında” bazı şeyleri bir kenara fırlattı. Açıkçası iyi de etti. O zamandan bu yana geçen zamanda, en azından “okumayı istediği” öyküler yazmaya çalışıyor ve bunu başardığını hissettiği her anda anlatılması pek de mümkün olmayan, ama eli kalem tutan herkesin bilebileceği bir duyguyu hissediyor. Şimdi ise birkaç dergide yazıları çıktı, bu e-kitapla buluşmalarına bir kapı aralıyor ve boş bulunduğu her anda makaleler yazıp bir şeylerin cevabını bulmaya çalışıyor.
Elbette onun doğduğu bir yer var. Onunda pek kutlanmayan bir doğum günü, üzerinde düşlem gücü bakımından büyük etkiler bırakan bir doğduğu köy var. 19.07.1983 tarihinde, anlaşılacağı gibi yazın kahredici sıcaklığının ortasında, annesini kötürüm bırakacak vaziyette bir hamilelik döneminden sonra doğmuştu. Annesi yıllar sonra bu acıları anlattığında, geçen zamanı düşlüyor ve kahkahalarla gülüyordu Mikail.
Minicik bir çocukken okula yazılma isteği duyacak kadar maymun iştahlı, kendine gülen öğretmenlere küfür edecek kadar da cesur bir çocuktu. Herkes “oku” demesine rağmen o, daha ilkokulu bitirir bitirmez iş hayatına atıldı. Anlaşılacağı ve tahmin edileceği gibi bundan pişmanlık duyduğunda çok geçti. Berberlikte, tuhafiyede ve İstanbul’a taşınıp konfeksiyonda işçi olarak çalıştı. Belki ömrünün en ağır, ama en öğretici yıllarıydı o zamanlar. İnsanlığın, çalışmanın, sömürünün ne olduğunu öğrendi ve artık acıları bir kenara bırakıp önüne bakmaya, olumsuz gördüğü ne varsa değiştirmeye çalışıyor.
Okula ara vermişti demiştik. Konfeksiyonda ne hikmetse aklına bazı şeyler dank etti ve tekrar, hem çalışıp hem de okuyup yaşamına devam etti. Şimdi hala liseyi okumakta ve pek de hoş zamanlarda gelmeyen askerliğini yapmaya hazırlanmakta. Kim bilir belki de, kitabının kapağını çok sonraları görecek. Ama her şeyde olduğu gibi bununda yaşamda atılan mütevazı bir adım olduğunu biliyor. Keşke şimdi babası olsa da hastalığında, “Bir kitap çıkaracağım,” dediği anda bunu başıyla onaylayan babasına dijital de olsa bu kitabını gösterseydi.
Mikail şimdi askerliğine son hazırlıklarını yaparken kendine her zaman eleştirileri ile yardımcı olan Orkun Emin Uçar’a da teşekkür etmeden yapamıyor. Kendisini bir çorba gibi tanımlıyor ve bu çorbada tuzu olan herkese candan teşekkür ediyor.
Bir ateş, bir yıldırım ya da bir boğuntu deliyor kulak zarlarımı. Endişe içinde kalıyor ve şaşkınca etrafa bakıyorum. Göz önümde olmayan bir nesne geceme bir çığlıkla konuk oluyor. Aldırmak istemiyorum ona. Kulaklarımı tıkıyor ve gözümü tek bir yıldızın parlamasındaki azalmalara yoğunlaştırıyorum. Tekrar sessizlik oluyor o zaman. Gecede iz bırakmak isteyen çığlıkların boğulmasında ortak oluyor, kalın bir duvarın örülmesinde ellerimi durmaksızın hizmete sokuyorum.
Bir süre sonra çığlıklar da susuyor ama beynimde izleri kalıyor. Gökyüzü ışıldayan gündüze kapı aralarken esen rüzgârda bir sıcaklık hissediyorum. Soğuk su alıyorum kendime. Serinliği üstüme giyiniyor ve amansızca, hareket eden bir nesne arıyorum. Beynimde hala bir çığlık var; susmuyor, susturamıyorum. Hani korkmuyor değilim o çığlığı da boğmaktan; bende ölürüm belki onunla, başka bir gün benim çığlığımı da bir başkası boğar.
Gece ruhsuz artık. Üzerime binen bu ağırlıkla uçmak artık imkânsız. Sabretmeliyim belki, ya da şanssızlığıma üzülmeliyim. Ya da bağırmalıyım! Benden yardım isteyen o sese bir işaret göndermeliyim. Belki o boğmaz beni. Duru sesini benimle paylaşır ve gökyüzüne doğru uçar gideriz. Kurtarır mıyım onu bilmiyorum. İki korkak birbirini kurtarır mı?
Pes ediyorum ardı sıra. Çığlığı yanıma alıyor ve yatağa gidip tekrar yatıyorum. Kucaklaşıyor benimle o. Her tınısındaki bitmek bilmeyen anlamları bana açıklıyor. Tekrar eziliyorum. Utanç içinde başımı yastığa gömüyor ve kendimi tabut içinde mumyalanmış düşlüyorum.
Gündüz geliyor eninde sonunda. Yakıcı güneş ışığını yüzüme vurarak uyandırıyor beni. Mızmızlanıyor ve kalkmak istemiyorum yataktan. Sokağa çıkıp gece çığlıklarına ortak olmak istemiyorum.
Mikail Boz
Okula verdiği aranın ardından, dışarıdan bitirmek için girdiği ortaokul sınavı çıkışında, aklına gelen öyküyü kâğıda geçirmesi ve ilk defa düşlemlediği dünyanın bir parçasını yarattığı öyküleri, bir gün dergilerde ve kitaplarda yayınlanacak dense buna pek inanmaz, olsa olsa güzel bir hayal derdi Mikail. Şu an bu kitabın içinde bulunmayan, yazılan dosyalarının da nereye gittiği belli olmayan “Sınav Canavarı” adını verdiği öyküsü, onun o zamana kadar henüz gitme fırsatı bulmadığı bir yola davet ediyordu. Zaten oldukça uzun bir süredir aklını meşgul eden konular hakkında notlar alıyor, tanımadığı kişilere mektuplar yolluyor, gazeteci kimliklerine bürünüp kilise gezip, papazlarla sohbet ediyordu.
Ona sorulsa, yazarlığı, bir şeyleri hazmedemediği anda, bir yüzleşmenin kendini dayattığı anda ortaya çıkıvermişti. Bu yüzden her yazışında bir arayış içinde bulunuyor, mümkünse mütevazı sorular sorup bunlara cevap bulmaya çalışıyordu. Cevabın azda olsa siluetinin belirdiği her anda birileri ile bunu paylaşmak istiyor, bu paylaşımın ortasında da öyküleri yer alıyordu. Yazarlık soruların ve cevapların paylaşılmasıydı onun için. Farklı bir sorusu ve cevabı olan herkese kapıyı araladı.
İlk öyküsünün ardından yazdığı öyküyü bir e-dergiye gönderdiğinde, nerden bu izlenimi edindi bilinmez, kesin yayınlanacak zannetmişti. Öykünün yayınlanması yerine aldığı eleştirinin değerini çok sonraları anladı. O zaman fark etti ki, yazarlık asla bitmiş tükenmiş bir şey değildir. Çok sonraları katıldığı öykü yarışmasında da kesin bir derece alacağına inanmıştı ama, o zaman da aldığı onu silkeleyen bir eleştiri oldu. O zaman pek kızmadı. Yine silkindi, kendinde ve “yazarlığında” bazı şeyleri bir kenara fırlattı. Açıkçası iyi de etti. O zamandan bu yana geçen zamanda, en azından “okumayı istediği” öyküler yazmaya çalışıyor ve bunu başardığını hissettiği her anda anlatılması pek de mümkün olmayan, ama eli kalem tutan herkesin bilebileceği bir duyguyu hissediyor. Şimdi ise birkaç dergide yazıları çıktı, bu e-kitapla buluşmalarına bir kapı aralıyor ve boş bulunduğu her anda makaleler yazıp bir şeylerin cevabını bulmaya çalışıyor.
Elbette onun doğduğu bir yer var. Onunda pek kutlanmayan bir doğum günü, üzerinde düşlem gücü bakımından büyük etkiler bırakan bir doğduğu köy var. 19.07.1983 tarihinde, anlaşılacağı gibi yazın kahredici sıcaklığının ortasında, annesini kötürüm bırakacak vaziyette bir hamilelik döneminden sonra doğmuştu. Annesi yıllar sonra bu acıları anlattığında, geçen zamanı düşlüyor ve kahkahalarla gülüyordu Mikail.
Minicik bir çocukken okula yazılma isteği duyacak kadar maymun iştahlı, kendine gülen öğretmenlere küfür edecek kadar da cesur bir çocuktu. Herkes “oku” demesine rağmen o, daha ilkokulu bitirir bitirmez iş hayatına atıldı. Anlaşılacağı ve tahmin edileceği gibi bundan pişmanlık duyduğunda çok geçti. Berberlikte, tuhafiyede ve İstanbul’a taşınıp konfeksiyonda işçi olarak çalıştı. Belki ömrünün en ağır, ama en öğretici yıllarıydı o zamanlar. İnsanlığın, çalışmanın, sömürünün ne olduğunu öğrendi ve artık acıları bir kenara bırakıp önüne bakmaya, olumsuz gördüğü ne varsa değiştirmeye çalışıyor.
Okula ara vermişti demiştik. Konfeksiyonda ne hikmetse aklına bazı şeyler dank etti ve tekrar, hem çalışıp hem de okuyup yaşamına devam etti. Şimdi hala liseyi okumakta ve pek de hoş zamanlarda gelmeyen askerliğini yapmaya hazırlanmakta. Kim bilir belki de, kitabının kapağını çok sonraları görecek. Ama her şeyde olduğu gibi bununda yaşamda atılan mütevazı bir adım olduğunu biliyor. Keşke şimdi babası olsa da hastalığında, “Bir kitap çıkaracağım,” dediği anda bunu başıyla onaylayan babasına dijital de olsa bu kitabını gösterseydi.
Mikail şimdi askerliğine son hazırlıklarını yaparken kendine her zaman eleştirileri ile yardımcı olan Orkun Emin Uçar’a da teşekkür etmeden yapamıyor. Kendisini bir çorba gibi tanımlıyor ve bu çorbada tuzu olan herkese candan teşekkür ediyor.
You have read 1 text from Turkish literature.
- Parts
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 01Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4024Total number of unique words is 210731.4 of words are in the 2000 most common words47.0 of words are in the 5000 most common words54.5 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 02Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4092Total number of unique words is 195635.4 of words are in the 2000 most common words51.1 of words are in the 5000 most common words59.1 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 03Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4079Total number of unique words is 205634.1 of words are in the 2000 most common words49.0 of words are in the 5000 most common words55.9 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 04Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4056Total number of unique words is 198034.8 of words are in the 2000 most common words49.0 of words are in the 5000 most common words57.5 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 05Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4090Total number of unique words is 199133.0 of words are in the 2000 most common words46.0 of words are in the 5000 most common words53.8 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 06Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4007Total number of unique words is 193035.3 of words are in the 2000 most common words50.7 of words are in the 5000 most common words57.7 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 07Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4108Total number of unique words is 200533.6 of words are in the 2000 most common words48.4 of words are in the 5000 most common words55.6 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 08Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4035Total number of unique words is 216532.7 of words are in the 2000 most common words46.9 of words are in the 5000 most common words55.4 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 09Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4021Total number of unique words is 191035.4 of words are in the 2000 most common words51.5 of words are in the 5000 most common words59.6 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 10Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4125Total number of unique words is 206134.9 of words are in the 2000 most common words50.4 of words are in the 5000 most common words58.2 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 11Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4067Total number of unique words is 196634.9 of words are in the 2000 most common words51.7 of words are in the 5000 most common words59.1 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 12Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 4113Total number of unique words is 203334.9 of words are in the 2000 most common words50.6 of words are in the 5000 most common words59.1 of words are in the 8000 most common words
- Kayıp Zamanda Işıltılar - 13Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 831Total number of unique words is 58239.7 of words are in the 2000 most common words52.5 of words are in the 5000 most common words61.1 of words are in the 8000 most common words