Michael Kohlhaas - 6

Süzlärneñ gomumi sanı 2828
Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1559
30.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
45.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
52.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
Dresden'de durum böyleyken, Lützen'de Kohlhaas'ın talihsiz başına başka bir bela açılmıştı: Kurnaz şövalyeler bunu Kohlhaas'a karşı kullanmanın yolunu bulacak kadar becerikliydiler. At tüccarı tarafından toplanıp genel aftan sonra yeniden yerlerine gönderilen uşaklardan biri, Johann Nagelschmidt, birkaç hafta sonra Bohemya sınırında her türlü alçaklığı yapacak ayarda olan güruhtan bir bölümünü yeniden bir araya toplamayı ve Kohlhaas'ın kendisine öğrettiği bu işi kendi hesabına sürdürmeyi çok kazançlı bulmuştu. Hiçbir işe yaramayan bu herif, bir yandan kendisini izleyen kollukçulara korku vermek, öte yandan, o zamana değin olduğu gibi haydutluklarına katılmalarını sağlamak için kendisine Kohlhaas'ın valisi adını veriyordu. Efendisinden öğrendiği kurnazlıkla, köylerine kasabalarına dönmekte olan yardımcılarından birçoğunun yakalandığını, hatta Kohlhaas'ı Dresden'e vardığı sırada verdikleri sözü tutmayarak hapse tıktıklarını, gözaltına aldıklarını yayıyordu. Noktası noktasına Kohlhaas'ınkilere benzeyen ilanlar asarak, kendi yağmacı güruhunu Tanrı'nın adını kirletenleri cezalandırmak için ayaklanmış bir savaş gücü olarak gösteriyordu; bu güruhun görevi, Elektör Prens'in onlara söz ettiği genel affın uygulanmasını denetlemekten ibaretti. Önce de söylendiği gibi bunların hepsi, ne Tanrı'nın adını kirletenleri cezalandırmak için, ne de başına gelecekler kendilerini ilgilendirmeyen Kohlhaas'a bağlılıklarından yapılıyordu. Aksine, bütün bu işler bir aldatma perdesi altında hiç ceza görmeden, rahatça yağma edip ortalığı kasıp kavurmak içindi. Buna ilişkin ilk haberler Dresden'e gelir gelmez, şövalyeler soruna başka bir biçim veren olaydan duydukları sevinci gizleyemediler. Kurnazca ve üzgün tavırlarla, direnmelerine ve defalarca uyarmalarına karşın Kohlhaas'ı bağışlamakla yanlış bir harekette bulunulmuş, böylece de bu tür serserilere yol görterilmiş olduğunu anımsatıyorlardı. Nagelschmidt'in salt efendisinin güvenliği uğrunda silaha sarıldığı yolundaki yalanlarına inanılmasıyla yetinmeyerek, bütün bu olayların, hükümeti korkutmak ve yargıyı harfi harfine kendi isteğine uygun biçimde çabukça verdirmek amacıyla, doğrudan doğruya Kohlhaas'ın hazırladığı bir düzen olduğu düşüncesini ortaya atıyorlardı. Hatta saki Bay Hinz yemekten sonra Elektör Prens'in bekleme odasında çevresine toplanan bazı avcı soylulara ve saray adamlarına Lützen'deki bu haydutlar sürüsünün dağıtılmasının uğursuz bir gösterişten ibaret olduğunu anlatmaya bile kalktı; başkanın adalet sevgisiyle alay etti ve alaylıca bir araya topladığı birçok örnekle güruhun hâlâ Elektör Prensliğin ormanlarında bulunduğunu, ateş ve hançerle yeniden çevreye saldırmak için at tüccarının bir işaretini beklediğini kanıtladı. Sorunun böyle bir biçim alması üzerine efendisinin şan ve onurunun tehdit edildiğini görmekten hoşnut olmayan Meisen Prensi Christern onu görmek üzere hemen saraya gitti, yeni cinayetlerine dayanıp Kohlhaas'ı alt etmek isteyen şövalyelerin isteklerini sezerek Elektör Prensten, mümkünse, at tüccarının hiç bekletilmeden hemen sorguya çekilmesi için izin rica etti. At tüccarı, bir kolluk görevlisi aracılığıyla hükümete çağrıldığı için şaşırmıştı, küçük oğulları Heinrich ile Leopold kucağında olduğu halde göründü; çünkü bir gün önce uşak Sternbald, beş çocuğunu bulundukları Mecklenburg'dan (17) getirmişti. Burada anlatılması uzun sürecek bazı düşünceler onu, ayrılacağı sırada masumca gözyaşları dökerek kucağa alınmalarını isteyen oğullarını birlikte hükümete götürmek zorunda bırakmıştı. Prens, Kohlhaas'ın kendi yanına yere koyduğu çocuklarını güler yüzle seyredip yaşlarını ve adlarını dostça sorduktan sonra, ona eski uşağı Nagelschmidt'in Erzgebirge vadilerinde ne işler karıştırdığını açtı ve Kohlhaas'a eski uşağının sözde bildirilerini uzatarak, kendini temize çıkarmak için ne biliyorsa söylemesini istedi. Her ne kadar at tüccarı bu utandırıcı ve haince yazılmış kâğıtları görünce korktuysa da, prens gibi adil bir adama, kendisine karşı ileri sürülen şikâyetlerin anlamsızlığını inandırıcı bir dille açıklamakta güçlük çekmedi. Kendi anlatışına göre çok iyi bir yol tutan davasının sonuçlanması için üçüncü bir kişinin yardımına gereksinimi olmadığı gibi, yanında taşıdığı ve prense gösterdiği belgelerden de Nagelschmidt'in kendisine böyle bir yardımda bulunmayı hiç de istemeyeceği anlaşılıyordu. Çünkü Kohlhaas bu herifi ülkede açıktan açığa yaptığı ırza saldırı ve başka serseriliklerinden dolayı çetesini dağıtmadan az önce Lützen'de asmak istemiş, fakat bu sırada Elektör Prens'in bağışladığı genel af aralarındaki bütün ilişkiyi ortadan kaldırarak onu da kurtarmıştı; her ikisi de bir gün sonra birbirine amansız düşman olarak ayrılmışlardı. Kohlhaas, Nagelschmidt'e mektup yazmayı önerdi; öneri kabul olunduğundan, oturdu, Nagelschmidt'e bir mektup yazdı; bu mektupta, onun kendisine ve yardımcılarına söz verilen genel affın dürüstçe yerine getirilmediği için ayaklandığı yolunda uydurduğu yalanı alçakça bir icat olarak nitelendirdi; kendisinin Dresden'e vardığında ne hapsedildiğini, ne de gözaltına alındığını, davasının da arzusuna uygun bir durumda bulunduğunu anlattı ve onu, genel affın ilanından sonra Erzgebirge'de işlediği kundakçılıktan dolayı, çevresine toplanmış olan güruha bir uyarı olmak üzere, adaletin pençesine teslim edeceğini bildirdi. Bunun üzerine vaktiyle Kohlhaas tarafından idama mahkûm edilip, ancak Elektör Prens'in çıkardığı ferman sayesinde yakasını kurtaran bu değersiz herif hakkında halkı aydınlatmak için, at tüccarının Lützen Sarayı'ndayken yukarıda belirtilen ahlaksızlıklarından dolayı onu cezalandırma kararının bazı evrelerini anlatan kâğıtlar duvarlara asıldı. Bunun üzerine prens, sorgu sırasında durum gereği kendisinden şüphe edildiğinden dolayı, Kohlhaas'a yatıştırıcı sözler söyledi. Dresden'de bulunduğu sürece ona bağışlanan genel affın asla geri alınmayacağına söz verdi; masasının üstünde duran meyvelerden çocuklara ikram etti, onlara elini uzattı, Kohlhaas'ı selamlayıp gitmesine izin verdi. At cambazının başında dolaşan tehlikeyi anlayan başkan da onun sorununu yeni olaylarla karışıp bulanmadan çözmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Kurnaz şövalyelerin istedikleri ve yaptıkları da sorunu karıştırmaktan başka bir şey değildi; eskiden olduğu gibi sessizce suçu üzerlerine alıp sadece hafif bir ceza bekleyecekleri yerde, şimdi suçu hile ve yalanla yadsımaya kalkışıyorlardı. Bir yandan Kohlhaas'ın yağızlarının soylunun hiç haberi olmadan ya da pek az bilgisi olarak şato vekilharcı ve kâhyasının kişisel davranışları yüzünden Tronkenburg'da alıkonulduklarını ileri sürüyorlardı; bir yandan da hayvanların daha oraya geldikleri zaman tehlikeli bir nezleye tutulmuş olduklarını söylüyor, bunu kanıtlamak için de güçlükle bulabildikleri tanıkları gösteriyorlardı. Bu kanıtları da derin araştırma ve sorgular sonunda geri çevrilince, bir hayvan hastalığı yüzünden on iki yıl süreyle Brandenburg'dan Saksonya'ya at sokulmasının yasak edildiğini bildiren, Elektör Prense ait bir fermanı getirdiler. Bu, Kohlhaas'ın sınırdan geçirdiği atları tutmanın, soylunun yalnızca yetkisi değil, ödevi de olduğunu gösteren açık bir kanıttı. Bu sırada Kohlhaas, Kohlhaasenbrücklü namuslu memurdan zararının ödencesi olarak çiftliği geriye alabileceğini öğrendiğinden, bu işin mahkemece çözümü için birkaç gün kalmak üzere Dresden'den ayrılıp memleketine gitmek istiyordu; hiç kuşkusuz bu, yukarıda söylediğimiz işten fazla -kışlık tohumun ekilmesi zamanı da gelmiş olmakla birlikte- böyle garip ve düşündürücü olaylar karşısında kendi konumunu anlamak amacıyla verilmiş bir karardı. Belki buna, keşfini aynı şeyleri duymuş olanlara bıraktığımız, başka nedenler de katılıyordu. Bunun üzerine yanına dikilen korumanı orada bırakarak başkana gitti ve ona, memurun mektupları elinde olduğu halde umduğu gibi mahkemede kendisine gerek yoksa sekiz ya da on iki gün içinde geri dönmek üzere Brandenburg'a gitmek isteğinde olduğunu açtı; bu sürenin sonunda geriye döneceğine söz verdi. Başkan neşesi kaçmış, düşünceli düşünceli yere bakarak, asıl şimdi onun orada bulunmasına her zamankinden fazla gerek olduğunu itiraf etmek zorunda olduğunu söyledi. "Çünkü karşı tarafın hileli ve kurnazca girişimleri yüzünden mahkeme önceden kestirilemeyen birçok durumda, sizin anlatımınıza ve açıklamalarınıza gereksinim duyabilir" dedi. Fakat Kohlhaas, sorun hakkında iyice aydınlatılmış olan avukatının bu işi görebileceğini anlatıp, sekiz günde geri döneceğini söyleyerek nazikçe ricasında direnince başkan, kısaca Meissen Prensi Christiern'den bunun için pasaport istemesi gerektiğini söyleyerek gitmesine izin verdi. Başkanın çehresinden her şeyi anlayan Kohlhaas, daha da kararlı olarak hemen oracıkta oturdu ve hiçbir neden ileri sürmeden, hükümetin şefi olan Meissen Prensi'nden sekiz gün içinde Kohlhaasenbrück'e gidip dönmek üzere iki pasaport rica etti. Bu yazısına yanıt olarak, saray komutanı Baron Siegfried von Wenk imzasıyla, şu yolda bir hükümet kararı aldı. Kohlhaasenbrück'e gitmek üzere istediği pasaport hakkındaki dilekçesi saygıdeğer Elektör Prense sunulacak ve onun yüksek kararları çıkar çıkmaz pasaportlar kendisine gönderilecekti. Kohlhaas, avukatından nasıl olup da hükümet kararının kendisine başvurduğu Meissen Prensi Christiern tarafından değil de Siegfried von Wenk adında bir Baron (18) tarafından imzalandığını sorması üzerine, avukattan Prens'in üç gün önce çiftliğine gittiği ve hükümet işlerinin saray komutanı Baron Siegfried von Wenk'e bırakıldığı yanıtını aldı; bu kişi, yukarıda adı geçen ve aynı soyadını taşıyan şövalyenin amcaoğluydu. Bu durum karşısında heyecan içinde kalbi hızla atan Kohlhaas, hükümdara sunulması can sıkıcı bir biçimde geciken ricası hakkındaki kararı uzun süre bekledi; ama, ne bu karar çıktı, ne de muhakkak olarak verileceği söylenmiş olan mahkeme yargısı. On ikinci gün hükümetin kendisi hakkında düşündüklerini, ister iyi olsun, ister olmasın, öğrenmek için oturdu ve gereksinimlerini anlatarak hükümetten dilediği pasaportları yeniden rica etti. Fakat beklediği yanıt ertesi gün de gelmedi. Akşamüstü, durumunu ve özellikle doktor Luther aracılığıyla kendisine bağışlanan genel affı düşünerek arkadaki odasının penceresine yaklaştığı zaman, Meissen Prensi tarafından Dresden'e geldiğinde yanına verilen korumanları avluda kendilerine ayırdığı küçük yapıda göremeyince şaşırdı. Yanına çağırdığı evin emektar uşağı Thomas'a: "Buna ne anlam veriyorsun?" diye sorunca, uşak içini çekerek: "Ah efendim, işler yolunda gitmiyor pek! Bugün her zamankinden fazla olan korumanlar karanlık çökünce evin dört yanına dağıldılar; ikisi kalkan ve mızraklarla öndeki kapının yanında sokakta duruyor, ikisi arkada bahçe kapısında, ikisi de ön odadaki saman yığınının üstünde; geceyi orada geçireceklerini söylüyorlar" yanıtını verdi. Rengi atan Kohlhaas döndü: "İster az olsunlar, ister çok, sorun onların burada bulunmalarında... Sofaya çıkar çıkmaz iyi görmeleri için ışık koymalısın" dedi. Çanak dökme bahanesiyle öndeki pencereyi açıp yaşlı adamın anlattığı bu durumun doğru olduğuna kanısına vardıktan sonra -çünkü tam bu sırada bu düzen başladı başlayalı asla görülmemiş bir önlem olarak sessizce nöbet değiştiriliyordu-, uykusu gelmeden yatağına girdi, ertesi gün göreceği işler hakkındaki kararı hemen verilmişti. Çünkü hükümet bağışladığı affı bozduğu halde adilmiş gibi görünüyordu. Kohlhaas da buna kızdığı kadar hiçbir şeye kızmıyordu. Artık açıkça görüldüğü gibi gerçekten tutuklu bulunuyorsa, hükümeti açık bir bildiriyle böyle olduğunu itirafa zorlayacaktı. Bunun üzerine şafak sökerken uşağı Sternbald'a atları arabaya koşmasını ve evin önüne getirmesini buyurdu; söylediğine göre, kendisini birkaç gün önce görüp çocuklarıyla birlikte davet eden eski tanıdığı kaymakamı ziyaret için Lockewitz'e gidecekti. Bu yüzden çıkan gürültüleri işitip merakla başlarını uzatarak hazırlıkları gören Landsknechtler, aralarından birini gizlice kente gönderdiler. Birkaç dakika sonra birçok kollukçuyla birlikte bir küçük memur göründü, sanki bir işi varmış gibi karşıdaki eve girdi. Oğullarını giydirmekle uğraşan, aynı zamanda bu hareketlerin de farkında olan Kohlhaas, arabayı kapının önünde gereğinden fazla bekletti. Polisin önlemlerinin sona erdiğini görünce, onların bu hareketlerine hiç aldırmadan çocuklarıyla kapının önüne çıktı, geçerken kapının önünde duran askerlere, kendisini izlemelerinin gereksiz olduğunu söyledi, oğullarını arabaya bindirdi, buyruğu üzerine yaşlı uşağın kızının yanında kalacak olan kızlarını öptü, ağladıkları için onları avuttu. Henüz arabaya binmişti ki, hükümet memuru zaptiyelerle birlikte karşı evden çıktı, ona yaklaştı ve nereye gitmek istediğini sordu. Kohlhaas'ın kendisini ve iki oğlunu birkaç gün önce davet eden Lockwitz'deki bir dostuna gideceği yolundaki yanıtı üzerine, hükümet memuru bu takdirde bir parça beklemesi gerektiğini, çünkü Meissen Prensi'nin buyruklarıyla birkaç süvarinin kendisiyle birlikte geleceğini söyledi. Kohlhaas arabadan gülerek kendisini sofrasına çağıran bir dostun evinde güvenlikte olamayacağını mı sandıklarını sordu. Memur neşeli ve nazik bir tavırla tehlikenin gerçekten büyük olmadığını söyledi, aynı zamanda askerlerin ona yük olmayacaklarını da sözlerine ekledi. Kohlhaas ciddi bir biçimde, Meissen Prensi'nin Dresden'e geldiği zaman koruman verip vermemeyi kendi isteğine bıraktığını söyledi; memur bu hale şaşıp temkinli cümlelerle burada bulunduğu sürece nöbetçilerin hep dikili bulunduklarını anımsatınca, Kohlhaas, evine nöbetçi dikilmesine neden olan olayı anlattı. Memur bu anda polis müdürü görevini gören saray komutanı Baron von Wenk'in buyruklarıyla, onun korunmasını kendine bir ödev bildiğini söyledi: Yanına kimsenin katılmasını istemiyorsa ve bu işte bir yanlışlık varsa, düzeltilmesi için doğrudan doğruya hükümete başvurmasını rica etti. Kohlhaas memura canlı bir bakış fırlatarak ne biçimde olursa olsun bu işi çözmeye karar verdiğini, bunun için hükümete gideceğini söyledi; kalbi atarak arabadan indi, çocukları uşakla eve taşıttı. Uşak arabayla evin önünde dururken, memur ve korumanlarla hükümete yollandı. Saray komutanı von Wenk, Nagelschmidt'in güruhundan bir gün önce akşamüstü Leipzig yakınlarında yakalanarak getirilen bir haydut çetesini gözden geçiriyor, yanındaki şövalyeler de onlara ağızlarından dinlemek istedikleri birçok şey soruyorlardı; tam o sırada at tüccarı yanındakilerle birlikte salona girdi. Kohlhaas'ı görünce şövalyeler haydutların sorgusunu bırakıp seslerini kestiler ve Baron ona doğru gidip ne istediğini sordu. At cambazı Lockewitz'de kaymakamın evinde öğle yemeği yeme niyetinde olduğunu, yanında bulunmalarına gerek olmayan askerlerin burada bırakılmasını istediğini saygılı bir dille anlatınca, Baron'un rengi attı, başka bir tümceyi yutarken: "Lockewitz'deki memurun şöleninden şimdilik vazgeçip evinde rahat rahat otursan daha iyi edersin" diye yanıtladı. Sonra bütün konuşmayı keserek küçük memura döndü ve bu adam hakkında verdiği emrin bir hikmeti olduğunu, onun ancak altı süvariyle birlikte kentten ayrılabileceğini söyledi. Kohlhaas: "Ben tutuklu muyum? Yoksa bütün dünyanın gözü önünde bana resmen bağışlanan genel af bozuldu mu?" diye sordu. Baron, kıpkırmızı kesilmiş olduğu halde ona döndü, burnuna kadar sokuldu, gözlerinin içine bakarak: "Evet, evet" diye yanıt verdi. Arkasını döndü, onu orada bırakıp Nagelschmidt'in uşaklarının yanına gitti. Bunun üzerine Kohlhaas salondan ayrıldı. Her ne kadar attığı adımlarla kendisine kalan biricik kurtuluş yolunu, kaçmayı zorlaştırdığını anladıysa da, böyle davranmış olduğundan dolayı hoşnuttu. Çünkü artık genel affın maddelerine uygun davranmaktan kurtulmuştu. Eve gelince hayvanların koşumlarını çözdürdü, hükümet memuruyla birlikte çok üzgün ve sarsılmış bir durumda odasına çekildi. Bu adam, at tüccarını iğrendiren bir biçimde, bunların hepsine herhalde bir yanlışlığın neden olduğunu, bu yanlışlığın da yakında çözüleceğini anlatırken, işareti üzerine kollukçular evin avluya açılan bütün kapılarını sürmeliyorlardı. Memur, öndeki büyük kapıyı her zamanki gibi isteğine göre kullanabileceğine güvence verdi.
Bu sırada Nagelschmidt, Erzgebirge ormanlarında kollukçular ve ücretli askerler tarafından o kadar sıkıştırılmıştı ki, üzerine aldığı böyle bir işi yardım olmadan yapamayacağından, Kohlhaas'ı da gerçekten bu işe karıştırma düşüncesine kapıldı. Davasının ne durumda olduğunu gelip geçen bir gezginden hemen hemen bütün inceliklerine kadar öğrenmiş olduğundan, aralarındaki açık düşmanlığa karşın at tüccarını, kendisiyle yeniden ilişki kurmak için harekete geçireceğine inanıyordu. Bunun üzerine çok güç okunan Almancasıyla yazılmış bir mektubu uşaklarından birine vererek ona gönderdi. Mektupta şöyle yazılıydı: "Altenburg ülkesine gelip dağıtılan adamlardan geriye kalanların yönetimini yeniden eline almak istersen, seni Dresden'deki hapishaneden kaçırmak için at, adam ve parayla yardıma hazırım." Buna ek olarak ileride daha uysal, daha temiz ve daha iyi olacağına söz veriyor, bağlılığının bir göstergesi olarak da onu hapsedildiği yerden kurtarmak üzere Dresden yakınlarına bizzat gelmek için sabırsızlandığını anlatıyordu. Bu mektubu götürmekle görevlendirilen uşak kötü bir raslantı sonucu olarak Dresden'in hemen yanı başındaki bir köyde küçükten beri yakalandığı saralardan birine tutuldu. Mintanının içinde taşıdığı mektubu yardımına gelenler buldular. İyileşince yakalanıp halkın ortasında korumanlar eliyle hükümete sürüldü. Saray komutanı von Wenk mektubu okuyunca, hemen Elektör Prensi görmeye, saraya gitti: Yaraları iyileşen Bay Kunz'u ve Bay Hinz ile başmabeyinci Kont Kallheim'ı orada buldu. Bu baylar, Kohlhaas'ın hemen tutuklanması ve Nagelschmidt ile gizliden gizliye anlaşması nedeniyle mahkemeye verilmesi gerektiği düşüncesindeydiler; böyle bir mektubun at tüccarı tarafından yazılmış bir mektuba yanıt olduğunu ve yeni haydutluklar yapmak için aralarında edepsizce ve canice bir anlaşma olmadan böyle bir şeyin yazılamayacağını kanıtladılar. Elektör Prens, Kohlhaas'a söz verdiği özgürlüğü yalnızca bu mektuba dayanarak kaldırmayı kesinlikle geri çevirdi; Nagelschmidt'in mektubundan ikisi arasında önceden bir ilişki olmadığı anlamının çıkabileceği düşüncesindeydi. Bu sorunun aydınlanabilmesi için başmabeyincinin önerisi üzerine uzun duraksamalardan sonra mektubu Nagelschmidt'in gönderdiği adamla, sanki herif önceden olduğu üzere özgürmüş gibi Kohlhaas'a göndermeye ve onun yanıt verip vermeyeceğini beklemeye karar verdiler. Bunun üzerine hapse tıkılan uşak ertesi gün hükümete götürüldü. Orada saray komutanı ona mektubu yeniden verdi ve kendisine özgür bırakılacağını, şimdiye kadar işlediklerinden dolayı ceza görmeyeceğini söz vererek, sanki bir şey olmamış gibi onu at tüccarına götürüp teslim etmesini buyurdu. Herif de hiç duraksamadan bu kötü hileyi yapmayı hemen kabul etti; hükümet memurunun pazardan alıp ona verdiği yengeçleri satma bahanesiyle Kohlhaas'ın odasına girdi. Çocuklar yengeçlerle oynarlarken mektubu okuyan Kohlhaas, başka zaman serseriyi ensesinden yakalar ve kapısının önünde duran askerlere teslim ederdi: Fakat böyle bir hareketin de kesinlikle aleyhine yorumlanacağını düşündüğünden ve dünyada hiçbir şeyin kendisini içine düştüğü bu beladan kurtaramayacağını bildiğinden, herifin tanıdığı suratına umutsuzca baktı, nerede oturduğunu sordu ve birkaç saat sonra efendisine vereceği yanıtı almak üzere gelmesini buyurdu. Tam o sırada kapıdan giren Sternbald'a odada bulunan adamdan çokça yengeç almasını tembih etti. Bu iş bitip her ikisi de birbirini tanımadan ayrıldıktan sonra oturdu, Nagelschmidt'e: Önce Altenburg'daki çetesinin başına geçmesi önerisini kabul ettiğini, buna göre beş çocuğuyla kendisini tutuklu bulunduğu yerden kurtarmak için iki atlı arabayı Dresden yanındaki Neustadt'a göndermesini, çabuk ilerlemek için de bir çift koşum hayvanının Wittenberg yolu üzerinde bulundurulmasını, çünkü anlatılması uzun sürecek nedenler yüzünden ancak bu uzun yoldan ona gelebileceğini, her ne kadar kendisini bekleyen askerleri rüşvetle kazanacağını umuyorsa da, kaba güçle karşılaşırsa kendisine yardım edecek sadık, cesur ve iyi silahlandırılmış birkaç adamını Neustadt'ta hazır bulundurmasını, bütün bu önlemlere ilişkin ödemeler için kendisine uşakla yirmi altın kuron gönderdiğini ve hesabını işler bittikten sonra isteyeceğini, gereksiz olduğu için kurtuluşu sırasında kendisinin Dresden'de bulunmasını yasakladığını, hatta çetenin bu sırada yönetimi için Altenburg'da kalması buyruğunu verdiğini bildiren bir mektup yazdı. Akşama doğru uşak gelince mektubu verdi, ona bol ikramda bulundu ve iyice dikkat etmesini tembih etti. Niyeti beş çocuğuyla birlikte Hamburg'a, oradan gemiye binip doğuya, Doğu Hindistan'a ya da tanımadığı insanların ülkesine gitmekti. Çünkü yağızların beslenmesi sorununda Nagelschmidt ile işbirliği yapmaya karşı duyduğu tiksintiden ayrı olarak, bu sorun onun kederle burkulmuş gönlünden artık çıkmıştı. Herif saray komutanına bu yanıtı teslim eder etmez, başkan görevinden alınıp yerine başmabeyinci Kont Kallheim getirildi ve Elektör Prens'in buyruğuyla Kohlhaas tutuklanarak zincire vuruldu, kentin zindanına atıldı. Bu mektuba dayanılarak aleyhine dava açıldı. Mahkemede kâğıdı önüne tutup yazının kendisinin olduğunu kabul edip etmediğini soran danışmana: "Evet" ve kendisini savunmak için bir şey söyleyip söylemeyeceği sorusuna da gözlerini yere dikerek: "Hayır" yanıtını vermesi üzerine hayvan derisi yüzenlerin çırakları tarafından kızdırılmış kıskaçlarla etlerinin parçalanması ve vücudunun yakılması yargısı verildi.
Zavallı Kohlhaas'ın Dresden'de durumu böyleyken Brandenburg Elektör Prensi onu haksızlık ve keyfiliğin elinden kurtarmak için, Elektör Prenslik başbakanlığına bizzat verdiği bir notayla at tüccarının Brandenburg uyruğunda olduğunu belirtti. Çünkü Spree ırmağı kıyısında birlikte gezerlerken kentin cesur komutanı Bay Heinrich von Geusau ona, bu yabana atılmayacak garip adamın öyküsünü anlatmıştı. Buna şaşırıp kalan efendisinin sıkıştırması üzerine, Başbakan (19) Kont Siegfried von Kallheim'ın yakışık almayan davranışları yüzünden kendi üzerine düşen suçu itiraf etmemek de elinden gelmedi. Bunun üzerine Elektör Prens çok öfkelenerek başbakanı çağırdı: Sorguya çekip, bütün suçun onun Tronka ailesiyle akrabalığında olduğunu anladıktan sonra, onu büyük bir hışımla görevinden alarak yerine Bay Heinrich von Geusau'ı başbakan olarak atadı.
Sez Törek ädäbiyättän 1 tekst ukıdıgız.
Çirattagı - Michael Kohlhaas - 7
  • Büleklär
  • Michael Kohlhaas - 1
    Süzlärneñ gomumi sanı 3885
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2040
    30.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    43.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Michael Kohlhaas - 2
    Süzlärneñ gomumi sanı 2355
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1359
    37.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    50.0 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    57.3 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Michael Kohlhaas - 3
    Süzlärneñ gomumi sanı 3468
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1946
    32.2 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    54.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Michael Kohlhaas - 4
    Süzlärneñ gomumi sanı 3185
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1808
    32.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.8 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    53.2 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Michael Kohlhaas - 5
    Süzlärneñ gomumi sanı 3896
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1984
    29.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    43.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Michael Kohlhaas - 6
    Süzlärneñ gomumi sanı 2828
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1559
    30.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    52.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Michael Kohlhaas - 7
    Süzlärneñ gomumi sanı 4044
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1964
    31.2 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.8 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    53.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Michael Kohlhaas - 8
    Süzlärneñ gomumi sanı 2176
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1239
    35.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    49.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    56.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.