Bir Düğün Gecesi - 11

Total number of words is 2927
Total number of unique words is 1656
31.9 of words are in the 2000 most common words
44.2 of words are in the 5000 most common words
51.4 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
Bol, mavi pantolonlu kadın. Reklâmcı. Tezel’in hiç pırıltısız boynuna, kulaklarına
acıyarak bakmak istiyor ama, bu elinden gelmiyor. Bakışları Tezel’e değer değmez
ufalanıyor. Reklâmcı kadının koyu renk, uzun tırnakları durmaksızın boynundaki
şangırtıları arasında dolaşıyor. Boynundaki, kollarındaki, parmaklarındaki, kulaklarındaki
bütün bu kalabalığın, bu sesli pırıltının bir şey, ‘adamakıllı bir şey’ olmadığına kimse
inandıramaz onu. İnandırmamak Tezel’in vurdumduymaz, aldırmaz mı, yoksa kılını
kıpırdatmaksızın hiçleyici, ezici mi, nasıl denirse işte öyle olan bluzu bile. Reklâmcı göz
ucuyla yeniden tartıyor Tezel’i: Hay Allah! Önü sonu bir beyaz bluz. Tepesine
darmadağınık toplanmış saçlar... Gözaltları ise daha bu yaşta balon balon. Yine de çekici
bu hınzır! Nasıl oluyor? İnsan bunun karşısında derlenip toparlanmak, neyim eksik, neyim
yanlış, diye sormak zorunda kalıyor. Hadi canım! Çekici olsa ne çıkar? Kaç parası var? Kaç
elması? Tam takır, kuru bakır bir Tezel işte! Onda bu züğürtlük varken erkek tavlamakta
beni geçecek değil ya?
Pierre Loti–Keşanlı Ali kırması genç adama bir omzuyla yaslanıveriyor.
“Şimdi mi? Şimdi Tufan Reklâm’ın sahibiyim şekerim, duymadın mı?” derken oluyor
bütün bunlar. Aynı an’da Tezel’in bu şangırtılı kadından kaçmak, uzaklaşmak, bir an önce
içkisiyle –benimle de değil– başbaşa kalmak istediğini seçiyorum. Ama Tezel’inki boşuna
çaba. Tufan Reklâm’ın sahibi buna izin verse de, belli, favorili adam izin vermeyecek. O
adam, reklâmcı tarafından kuşatılmış kaleye girmeye hazırlanıyor. Yüzü pomatlı, gözleri
de sürmeli. Bana sürmeliymiş izlenimi veren gözlerinde gizli bir kıpırdanış: Boşver sen bu
yaşı geçmiş reklâmcı karıyı. Bana bak, çünkü ben sana bakıyorum. Seninle ilgileniyorum.
Daha da çok ilgileneceğim.
Ne ki Tezel bu tür bakışlardan, gizli göz kırpışlardan huylanıp da, üstünü başını
silkeleyecek kadınlardan değil. Hani o, acaba biryerlerimden bir ucuzluk mu akıyor, diye
kendini üzenlerden...
Çok güzel Ömer. Bak, kafan artık ne değişik konularla uğraşıyor. Kendini ekonomiden,
bilimden boşalttın. Bir torba iyi seçilmiş deniz çakılı. Topla topla, ne yapacaktın? Bir
mozaik. Sonunda torbayı alırsın. İşte böyle tepenaşağı getirirsin. Bir deniz kıyısına bile
değil, bir çöplüğün yanına boşaltıverirsin. İyice bir silkelersin torbayı. Oh, sen sağ – ben
selâmet! Özel Kalkınma Mantığı. Bağımlı Ekonominin Sınıfsal Temeli. Türkiye’nin
Devletçi Kapitalizmi... Güzel seçilmiş deniz çakılların senin. Bunların özenle ayıklanması,
ayrıştırılması. Sen ayrıştır. Sulan–dıkça güzelleşen bir mozaik kimin nesine? Ortalıkta kol
gezen vebaya, o durmadan çoğalan kuşkuya seni de kurban istemek varken. Daha neler!
Bu yaşta, istesen de boşaltamayacağın kafanla sen kendine üzülemezsin bile! En iyisi
döndür başını. Pierre Loti’ye bak. Ona sırtını dayamış şangırtılı kadına... Zaten Tezel de
sana bakmıp duruyor: Al şunları başımdan! İmdat!
Almayacağım. Her şeyden birden kopmanın pek kolay olmadığını görüyorsun değil mi
Tezel? Bir yere girince, en azından üstüne başına oranın kokusunun sineceğini?
Birer uyduruk selâmla tanıştık. Pierre Loti benzeri genç adam. Kafam iyice
karışmadıysa, onu bir yerlerden tanıyorum. Sanki bir kez, ayaklarında Yunan’ın yüksek
sandalları, üstünde kiremit rengi bir harmani, başında defne dallarından bir taçla onu, bir
yükseltinin üstünde, tanınan bir sesle “Ey Thebai halkı!..” derken gördüm. Kuzgun kara
saçlarını bol talk pudrasına bulamış, kırçıl sakalları ve bıyıkları tutkallanmış, yüzüne
kahverengi kalemle derin çizgiler çekilmiş olarak... Şimdi gördüğüm Pierre Loti duruşu ise
bu düğün için seçilmiş bulunsa gerek. Keşanlı Ali de öz kendisi. Daha çok bir Şark
dansözünü andıran ve az önce adının İnci olduğunu öğrendiğim kadının omuz başında
hem gaddar bir efendi, hem süngüsü düşük bir uşak gibi duruyor. Adımları yerinde
sayarken de kadını izliyor. Omuzları, başı, alnı ise ‘Efendi benim’ diyor.
“Ayol valla, nerdeyse tanıyamayacaktım seni be Tezel!”
“Zaten pek rastlaşmazdık, öyle değil mi?”
Tezel’in çenesi durur mu? Kadının coşkusunu, o kolayca insan sevişini, kolayca ve
balıklama insanlara yaklaşışmı ne diye bozuyorsun sanki?
“Yok, niye? Abinde görüşmüştük ya?.. İlhan’ı hep görüyorum. Bir yığın işimiz oluyor
onunla. Beyefendi enişten oluyor, değil mi? Ablanı hiç tanımıyorum. Sorması ayıp, abinle
konuşmuyorlar mı ayol? Ayol, ölür mu? Hele böyle bir günde? Bakın size Semih’i
tanıştırayım. Ay aman, unutup gitmişim. Semih şekerim, kocam...”
Tezel’in alnı can sıkıntısıyla iyice buruşmuş, kestirip atıyor:
“Tanıyorum.”
Buldum. Bu Pierre Loti bir tiyatro oyuncusu. Bunlar bir punduna getirip anaları yerinde
reklâm patroniçeleriyle evlenirler. Ondan sonra televizyonu aç, karşında bunlar. Radyoyu
aç, bunların sesi. Bir akşamüstü radyonun düğmesini çevirirsin; nefret sesi, sevda sesi,
yakarma sesi, tehdit sesi, onur sesi, erdemlilik sesi, kıskançlık sesi, vatanperver ses...
Hepsinin kesin belirlenmiş tonları vardır. Böyle, sekiz on kalemde toplanmış ses tonlarıyla
adamın kafasını patlatır dururlar. İyice gergin bir çelik teli ortasından çekip bırakırsın;
sözü bu tınlamaya teslim edersin, nefret sesi olur. Sanki bol soda içmişsindir. Nefes borun
gazla sıkışmıştır. Güç soluk alıp vermektesin. Geğirmekle geğirmeni tutma arası bir sesle
konuşursun; demek ki bir kadına aşkını bildiriyorsun. Avurduna iki badem şekeri
sokuşturursun. Olmazsa, ağaçtan yapılma bir ağızlığı yan dişlerinin arasına sıkıştırırsın ve
‘Yarın başka şartlar altında yine görüşürüz’ dersin; birini tehdit ettiğin anlaşılır.
Tezel’e:
“Eskiden... İstanbul’dayken biz... İmparator Conz’un turnesindeyken... Bir serginize
uğramıştım. Resme pek merakım yoktur da, bir arkadaşın ısrarı üstüne şöyle bir
uğramıştım o sergiye...” diyor reklâmcının hem efendisi, hem uşağı olan Semih. Bir kaşı
yukarda. Ses tonu: Ilık. İyi bir konyak akıyor genzinden aşağı. Ama kendisi, konyağın iyi
bir konyak olduğunun ayrımında değil. Ses tonu ılık, kavrayıcı çıksın, yeter. Çapkın bir
erkek sesi: Ne olsa ilginç kadın Tezel. Yeni bir yüz. Yarın yine İstanbul turnesi... Yine
açıkta kalmayayım...
“Bir şey içsek canım!”
İsteğini bana bakarak belirtiyor: Ne duruyorsun bay profesör, kımıldasana!.. Bize bir
şeyler ikram etsene. Sen de bu ailedensin madem, ev sahibi sayılırsın. Ayrıca burda senin
sosyalistliğin falan sökmez. Hele şimdi hiç.
Toplumculuktan birçok toplumcu tarafından kızağa çekildiğini bilse, –karın bile– bir
parmağının ucuyla şöyle göğsünden iter ya da dikildiği yerde gıcırdayacakmış izlenimi
veren pabuçlarını burnuna dayayarak ‘Boya şunları’ diyebilirdi sana. Sevin ki, bilmiyor!
Tezel, kaçarcasma yanımızdan sıyrılıp geçen garsonu kolundan tutarak yolunu
çevirmese Pierre Loti’yi nasıl hoşnut ederdim, bilemiyorum. Yine iyi kız, anlayışlı kız şu
Tezel. Bu–kadar da değil. Reklâmcı İnci’nin Semih’i, garsonun tepsisinden kendine içki
seçerken ve bu arada tehdit sesini kullanarak:
“Ne var bu bardaklarda?” diye sorarken Tezel, reklâmcı kadına şöyle demesin mi:
“İlhan’la işin tıkırında, anladık. Bu erkek manken ne oluyor peki?”
“Aa, aşkolsun ayol!”
Bütün yanıt bu. Ve bir kahkaha. Ne anlama geldiği asla anlaşılmayan, daha doğrusu işi
gürültüye getirmekten gayrı hiçbir amacı bulunmayan bir kahkaha. Reklâmcı İnci’nin
kuyu gibi açılan ağzı. Sonra büzdürüp o kuyu ağzını Tezel’e, sus ayol sus, duyar şimdi
herkes, –Semih’e aldırdığı yok– demeye getirişi...
Yine de burada Tezel’i uzaktan yakından tanıyan üç kişi varsa, o üç kişi için de orospu
olan Tezel. Özellikle Müjgân için. Müjgân, kocasıyla reklâmcı İnci arasındaki ilişkiye göz
yumabilir. Bu Semih de İnci ile İlhan arasındaki ilişkiye severek katlanabilir. Çünkü bu
ilişkinin ortasında parlak çıkar yıldızı oturmakta. Ama Tezel’inki ne? Tezel’inki düpedüz
aile ahlâkını hiçe saymak. Müjgân’ı da, İlhan’ı da elâlemin gözünde rezil etmek: İyi oldu
işte. Buldular cezalarını. O zamanlar bunların zamanıydı. Kimseye soluk aldırmazlardı.
Kimse de ilişemezdi. Bu ebediyete kadar kimse de ilişemez demek değil ya? Aysel’e de bak;
hem öğrencileri kışkırtacaksın, hem onlarla kırıştıracaksın, hem bunu gizlemeyeceksin,
hem de hâlâ seni o üniversitede bırakacaklar, ne iyiymiş? Biz bırakır mıyız?
Müjgân uzaktan, dört konuk arası bulduğu boşluktan reklâmcıya el sallıyor. Ona el
sallarken bunları demiyorsa, ne diyor? Senin de yuvanı yapacak gün gelir, mi demek
istiyor? Oyuncu Semih de o zaman bana kalır, mı demek istiyor? Artık hangi nedenleyse,
yarı düşman–yarı dost, o sıkışık durumda bile yakaladığı ilk fırsatta, çok boyalı gözlerini
bizim taraftan ayırmıyor.
“Evlâdım AyşenL Şekerim, damat da pek akıllı çıktı valla. İnat çocukmuş haa... Ne yaptı
yaptı, sonunda muradına erdi. Ayşen sülün gibi kız. Varlıklı da. Babası sağolsun... Sen
şundan haber ver, sen şuna bak ayol!”
Reklâmcı, çok yüzüklü parmaklarından ikisini bitiştirmiş, para sayar gibi yapıyor.
Tezel’in bakacağı yer mi yok? O, elindeki kadehin dibine bakıyor. Burnunu kadehe
sokmuş, en sonunda reklâmcıyla kendi arasına istediği uzaklığı koyuyor. İçki olunca kolay.
O zaman sığınacak başka yer aramaz. Kadehin içine sığınır.
“Bu votka mı sahi?”
Oyuncu Semih yüzünü buruşturmuş, bana soruyor. Yüzünü votkaya mı buruşturuyor,
bana mı, şimdi ayırdedemem artık. Şimdi buradan bir an önce uzaklaşmam gerek. Yoksa,
bir an önce düğünden çıkıp gideceğim. Tarım Bakanlığı’nda çalışan bay, önümü kesip de
bana saygılarını sunmasaydı, şu an reklâm saatlerinin kötü aşk hikâyelerini ya da
‘Anılarımızdan Seçmeler’i dinlemek zorunda kalmayacaktım. Bir yere gideyim.
Kayınvalidemin yanma gideyim.
Tam özür dileyip ayrılacaktım. Pierre Loti, bu kez azarlar–casma yineledi sorusunu:
“Votka mı, değil mi?” “Size ne tad veriyor?”
Bunlar ne de çabuk şaşırırlar! Deşifreleri her zaman noksan. Ezberlenmemiş, önden
tasarlanmamış bir söz nasıl bulunup çıkarılır şimdi? O düşünedursun, ben biraz
dolaşayım.
“Nereye?” diyor Tezel ansızın. İçki kadehinin içinden çıkıyor. Böylece reklâmcıyla
oyuncu da onun gerçek sesini ilk kez duyuyorlar. Ya da bana öyle geliyor. “Anneye bir
bakayım.”
Kayınvalideme bir bakayım, diyorum ama, gittikçe artan kalabalık onun önüne kaim bir
duvar çekmiş. Bu duvarı yıkıp geçmek kolay olmayacak. Şişman kadın kalçalarından aşağı
inen parlak kumaşlar, bodur erkek bacaklarında koyu renk pantolonlar, ayaklarında iyice
parlatılmış siyah ayakkabılar, çok kalabalık bir bilekten aşağı sarkan zincirli bir küçük
çanta, bir çocuk, banyo köpüğünden daha az köpürmüş ve daha küçük. Sahi, pembe banyo
köpüğü nerelerde? Acaba hâlâ orada mı, gelinle damadın arasında, itip kakarak onları,
lüleli saçlarını Ayşen’in beyaz eteklerine sürtüp durmakta mı ve Ayşen bu sürtünmelerden
hâlâ bunalmakta mı? Kaldırıp bir tokat atsam bu kıza, der gibi?
O kız birden benim bacaklarımın dibinde bitiyor.
“Acaba, babamı gördünüz mü?”
“Baban kim kızım senin?”
“Benim babam Bay Ertürk, bilmiyor musunuz? Babamı çağırıyorlar.”
Kendisine verilen bir görevi çok önemseyen bir çırpmış içinde.
“Babanı kim çağırıyor?”
“Benim babamı Nuriş halam çağırıyor.”
Anlaşıldı. Emekli albayımızın kızı olan bu banyo köpüğü, okulda arkadaşlarından epey
dayak yiyor. Müzevir kılıklı bir kız çünkü.
Emekli albayın içerlerde bir yerlere girip çıktıkça yuvarlayıverdiğini sandığım içkilerden
tüy gibi hafifleyen –az önce bu denli çevik, kendine de bu denli güvenli değildi– tıknaz
gövdesi ordan oraya uçuyor. Et benleriyle dolu yüzü kıpkırmızı.
“Bak kızım, orda işte baban.”
“Nerde amca?”
Cehennemin dibinde! Bana ne senin babandan canım? “Üff, nerde, nerde?” diye
sızlanırken bırakıyorum o kızı da. Belli olmaz, şimdi ağlamaya başlar. Ondan sonra, işin
yoksa tut elinden, emekli albayı kovalamaya başla...
Kendimi bir duvar dibine atar atmaz –burdan herkes, her köşe görülebiliyor ve ben her
şeyin dışında oluyorum–, algıladım. Algıladığım şey, son kerte şaşırttı beni. Hem şaşırttı,
hem garip bir ürperti duydum. Sevince benzer bir şey.
Bende sayıların, istatistiklerin, kuramsal kitapların dışına taşmış, daha doğrusu onları
dibe döşeyerek kendi üste çıkıp oturan bir yan gelişiyor. Sanki, torbamdaki güzel çakıl
taşlarını bir çöplüğün yanına boşaltıverdikten sonra, kendimi böyle herkeslerin tek tek
seçilebildiği bir köşede bulunca, yepyeni bir kişiliğe bürünmüşüm. Bu salona şimdi, şu an
girmiş gibiyim. Sı–kıyönetimli bir yılın bir gecesinde, adı Anadolu Kulübü olan bir yere şu
an dalmışım sanki. Hoş. Çok hoş. Yepyeni duygularla bezeli yepyeni bir kimlik bu. Görüyor
musun Ömer, bir romancı olmanın eşiğinde duruyorsun.
Az önce Tezel’i düşünürken, Ayşen’i ya da Engin’i düşünürken, Aysel ikide bir zihnimi
dolaşıp giderken, dahası burada gördüğüm her yüze bir söz, her söze bir anlam, her
anlama uzak–yakm bir geçmiş, şu an’a da yine uzak–yakın bir anlam yakıştırırken bunun
bilincinde değildim. Şimdi, sırtımı dayadığım bu duvar dibinde, ansızın bilincindeyim
bunun. Bilincinde olmam hem iyi, hem çok kötü. Bundan sonraki günlerimi roman
okuyarak geçirmeyi düşünüyordum. Şimdi öylesi rahatlıkla düşünemem bunu. Şimdi, bu
düğüne ve bu düğündeki yüzlere, her şeye eski Ömer olarak bakma güçlüğü çekeceğim.
Ailenin dengeli damadı olarak, uzaktan ve soğuk ve serinkanlı. Fazla bulaşmadan bu
kalabalığa...
Gel de bulaşma!
“Neden yalnızsınız Ömer Bey? Şöyle geçsenize. Bakın, oğlum Yılmaz da orda.”
Neden yalnızsınız?
Bunu, kafasına kızılla kahverengi arası, kara lahana yaprakları benzeri dolambaçlı bir
peruk oturtmuş şu kadından, emekli albayımızın karısından duymak istemezdim. Oraya
gi–decekmişim, oğulları Yılmaz’m yanına. Köpüklü kızlarından sonra, demek şimdi sıra
onunla tanışmakta. Gönül hanımın takma saçı naylon kıllardan yapılmış olmalı. Ölü
maddenin pırıltısında. Yüzü de böyle. Donuk, anlamsız, derinliksiz, plastik bir pırıltıda.
Fabrikadan yeni çıkmış, boyaları kurumamış bir kukla başı ya da. Ama dudaklarının iki
yanında, dağılmış sürmelerinin iki ucunda Ertürk’e karılık, o çocuklara da analık etmiş
olmanın ince çizgileri var. Bu plastik yüze biraz canlılık katan da o çizgiler zaten. Bir de,
omzundaki uçsuz–sapsız, kısa kürkü bir türlü yerinde tutamadığı için, onu dizgine almaya
savaşan yıpranmış elleri. Cilâsı yer yer dökülmüş tırnakları...
“İyi burası Gönül hanım.”
Sesimde kaçınılmaz bir yakınlıkla söyledim bunu. Şimdi soğuk değilim. Uzak değilim.
Ne garip. Nerdeyse bu kadına yakınım. Kadıncağız da beklemediği bu yakınlıktan,
sesimdeki bu sıcaklıktan, yıllarca bekledikten sonra en sevecen abisine, en koruyucu
yakınma kavuşmuşçasma mutlandı. Ona bu sesle ‘Gönül hanım’ diyen hiç kimse olmamış
mı acaba?
Gönül hanım, yıllar önce yardımseverler tarafından gelin edilmiş birine benziyor.
Üstüne eğreti giydirilmiş o gelinliğe ömür boyu değer olmaya çalışmış, ama bunu bir türlü
gereğince yerine getirememiş. Başındaki saç gibi kürkü de eğreti. Kolundaki sarı pırıltılı,
çok örselenmiş çanta eğreti. Boynundaki iki sıra altın zincir bile eğreti. Oysa burda pek çok
kadının boynunda tıpkısı var bu zincirlerin; en eğretisi onunki. Kahverengi ipek kadife
giysisinin yakasını biraz açmak istemiş; bu açıklık da eğreti. Ürkek bir açıklık gerdanının
açıklığı. Makas vurulmuş, sonra durulmuş: Dur, yeter o kadar! İki göğüs arasındaki çizgi
görünmesin. Senin göğüs açmaktaki yerin bukadar. Orada dur.
“Ay benimki beni çağırıyor... Nuriye ablam bir bardak su istemişti de... Nerde bulsam?”
Tümgeneralin karısı asansörün karşısında dikilip durmaktan bunalmış mı, üstüne
fenalık mı gelmiş, ne olmuş? Görünmüyorlar ki... Hani her şey görünecekti burdan?
Gönül hanım, küçücük yarım kürkünü –Etol mü diyorlar, onun güdük bir yavrusu işte–
düşürmemeye çalışarak kalabalığı yarıyor. Perukalı başını dik tutmaya çalışarak.
Susturmaya çalışarak o başı.


Gönül’ün Dertli Başı

Ne yaptım komşum? Ömer beye karşı ayıp mı ettim acaba? Koskoca profesör. Tam
konuşacaktı, sözünü yarıda koydum. Dinlesene: Su koşturacağız büyük görümceme. Su:
Git Gönül, bana bir bardak su bul, çabuk. Dilim kurudu!
Bunlar bizi hep uzak tutarlar zaten. Hizmetçileriyiz sanki. Dolma sardıracaklar mı,
mantı açtıracaklar mı, varız. Düğünde, bir yeğenimizin düğününde onlarla yanyana sıraya
dizilmeye gelince, yoğuz. Hep bizimkinin köpekliğinden! Hep o ezdirir de beni böyle,
bütün aileye komşum. Yirmi iki Şubat’ta bari bir şey oluverşeydi, bir şey becerebilseydi!..
Geldik Remzi abisine kul, gidiyoruz Hayrettin eniştesine râm.
“Affedersiniz.” “Pardon, pardon.” “Dur hele garson, bir börekcik de ben alıvereyim. İçim
kıyıldı.”
Nerde bu adam? Kız pis, sana şunu bul gel, demediler mi? O da kayboldu ortalardan
işte. “Ay pardon efendim. Bastım mı yoksa?”
İnci’ye bak. Şıllık. Kullandığı etolü getirmiş sana da küçük görümcen, anladın mı
Gönül? Hıh, Eytın hanım. Ayol ne zaman Ayten’din, ne zaman Eytın oldun desene. Artık
bir kurum, bir çalım. Doğrusu, düğünde ne yapacağım, herkesler öyle giyinip kuşanırken
ben ne olacağım, el içine yarım yırtık mı çıkacağım herif, deyip duruyordum. Bir de tuttum
yalvardım Ertürk’e. Kendin bir şey almayacaksın, beş on lira vermeyeceksin belli, sen git
artık avuç avuç kazandığın o paracıkları elin kanlarıyla, sarhoş herifleriyle ye, beni
düşünme, dedim. Yaz bari ablana da Amerika’dan gelirken bana bir etol getirsin. Şu,
tuvalet üstüne konulan, sırta be, sırta konulan kürklerden işte. Hem bedava getirecek değil
ya. Yavaş yavaş ödersin, ne var? Başka ne zaman benim bir kürküm olur, söylesene?
“Bir dakika kardeşim.” “Pardon.” “Bir dakika.” Öff, durmuyor, işte, kayıyor rezil kürk.
Bu sefer direttim artık. Ağladım, bağırdım. Sanki biz çocuk doğurmadık. İki tane! Sanki
biz bu aileye gelin gelmedik. Sanki ben bu aileye Konya’dan geldim de, kendileri
İstanbullarm saraylarından çıkmalar... Hem ben sizin gibi bir kasaba parçası değilim ayol.
Koskoca, Konya gibi bir şehirde doğdum.
Söylendim artık komşum. Şurama geldi; döktüm, döşendim. Olsun, canıma değsin!
Sonunda ablasına yazdı. Yazdı ya, kimbilir nasıl kem–küm etti. Ayten de getire getire
kendi kullanılmış kürkünü getiriyor. Modası geçmiş, suyu çıkmış. Bir de demez mi: Al
Gönülcüğüm, güle güle kullan. Para mı olurmuş? O nasıl söz kız? Bunu nasıl olsa
kullanmıyordum artık. Dolapta durup duruyordu. Sen kullan bari. Bir işe yarasın. Ertürk’ü
de sıkmışsın. Bir kürk için değer mi allahaşkma? Al senin olsun.
Al senin olsunmuş. Duyuyor musun Gönül? Olmaz olsun. Kayıp duruyor işte,
durmuyor. Ben şöyle uzunca, gri bir şey istiyordum. Tam olmasa bile, Müjgân
hanımınkine yakın bir şey. Buna bak, düttürü. Kollanma bile inmiyor. Koyu renk. Koyu
kahve her şeyle gitmez. O kadarını anlamaz mıyım? Mecbur oldum, iki günün içinde şu
kadifeyi diktirttim bu sefer de. Bizimki taa Kore’den getirmiş, o zamandan beri sandığımda
duruyor, güzel, mavi bir brokarım vardı. Asıl onu diktirmiştim ben. Nuriş ablamın
terzisine gittim de, zaman yok, yetişmez demesin mi kadın? Nuriş ablam istese, dikiver şu
Gönül’ünkini de, dese, dikmez miydi? Karşı durabilir miydi bu zamanda? Demez! Bizi kim
düşünecek? Sonra da, “Ay yazık etmişsin canım kumaşa.” Böyle kendini beğenmiş, böyle
insanlıksız bunlar. Sanki ne oldu? Oğlunuzun biri anarşist çıktı işte. Fıs fıs fıs fıs, siz
istediğiniz kadar saklamaya gizlemeye çalışın, dünya âlem duydu, biliyor. Kaç gündür
kaçak olduğunu bizim kapıcı bile biliyor. Siz hâlâ düğün yapın bakalım. Ay, yarın çıkar
bizim eve gelirse ya? İster misin bu gece varıp girmiş olsun bizim eve? Gelmez, gelemez
canım. Çekinir. Dayısının evi ne olsa; aranır. Aranmaz, aranmaz! Herkesler tembihli.
Olsun. Yine de çıkıp gelmesin. Ben ne severdim Hakan’ı. Bu Ercan’dan çok severdim. Bir o
yakınlık gösterdi bana. Ah, Hakanım, sen başını bir dertlere sarmış olma da. Oh güzel
oğlum. Ananın yüreği kan ağlıyor şimdi. Belli etmediğine kim bakar? Kan ağlıyor
ağlamasına tabii, fakat o tuvaletleri dikinirken iyiydi, beni düşünen kim?
Ağzım olsa da, söyleyebilsem komşum.
“Ahmet, benimkini gördün mü kardeşim? Hem sen burda durmasana. Aşağıda dursana.
Aaa!..”
Böyle tarassut altında düğün nerde görülmüştür? Gelenler de sanıyorlar ki kapıdakiler
Paşa abimi beklemek için. Paşalığı icabı. O da var, o da var, Hakan da var. Bilmez miyim?
Hakancığım bir seferinde demesin mi, Gönül yenge, anamı, babamı, bu ailede sizden
başka kim varsa hepsini reddedeceğim! Aman oğlum, bu nasıl söz öyle? Beni düşün. Kimse
düşünmez, sen bari düşün. Ben böyle diyorum, o bana, senin de aklın bir şeye ermiyor
yenge. Erse ezdirir misin kendini böyle diyor. Sanki erse ne olacak, ermese ne olacak.
Benim Yılmaz’la ne iyiydiler çocukken. Ne iyi anlaşır, oynarlardı. Benim Yıl–maz’ı hep bu
Hakan korurdu. Sonra düşman kardeşlere döndüler. Yılmaz daha neyse ne. Özbeöz
abisiyle, Ercan’la bile düşman oldu bu. En çok da, abisinin Ayşen’e göz dikmesine içerledi
sanırsam. Gizli gizli o mu âşıktı kıza yoksa? Öteki atak. Amerikalarda okumuş, işini bilir.

You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Bir Düğün Gecesi - 12
  • Parts
  • Bir Düğün Gecesi - 01
    Total number of words is 2761
    Total number of unique words is 1577
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    44.6 of words are in the 5000 most common words
    50.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 02
    Total number of words is 2831
    Total number of unique words is 1671
    32.9 of words are in the 2000 most common words
    46.2 of words are in the 5000 most common words
    53.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 03
    Total number of words is 2980
    Total number of unique words is 1709
    30.3 of words are in the 2000 most common words
    42.5 of words are in the 5000 most common words
    49.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 04
    Total number of words is 2823
    Total number of unique words is 1626
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    42.8 of words are in the 5000 most common words
    50.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 05
    Total number of words is 2943
    Total number of unique words is 1691
    30.3 of words are in the 2000 most common words
    42.0 of words are in the 5000 most common words
    48.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 06
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1635
    30.7 of words are in the 2000 most common words
    44.0 of words are in the 5000 most common words
    50.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 07
    Total number of words is 2815
    Total number of unique words is 1572
    33.0 of words are in the 2000 most common words
    45.3 of words are in the 5000 most common words
    51.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 08
    Total number of words is 2846
    Total number of unique words is 1613
    32.9 of words are in the 2000 most common words
    45.9 of words are in the 5000 most common words
    53.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 09
    Total number of words is 2844
    Total number of unique words is 1558
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    44.1 of words are in the 5000 most common words
    50.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 10
    Total number of words is 2751
    Total number of unique words is 1624
    31.9 of words are in the 2000 most common words
    44.3 of words are in the 5000 most common words
    50.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 11
    Total number of words is 2927
    Total number of unique words is 1656
    31.9 of words are in the 2000 most common words
    44.2 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 12
    Total number of words is 3008
    Total number of unique words is 1667
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 13
    Total number of words is 2918
    Total number of unique words is 1586
    32.6 of words are in the 2000 most common words
    44.9 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 14
    Total number of words is 2719
    Total number of unique words is 1531
    32.5 of words are in the 2000 most common words
    44.6 of words are in the 5000 most common words
    50.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 15
    Total number of words is 2816
    Total number of unique words is 1614
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    46.9 of words are in the 5000 most common words
    54.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 16
    Total number of words is 2916
    Total number of unique words is 1579
    33.0 of words are in the 2000 most common words
    45.2 of words are in the 5000 most common words
    50.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 17
    Total number of words is 2781
    Total number of unique words is 1603
    32.1 of words are in the 2000 most common words
    44.9 of words are in the 5000 most common words
    51.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 18
    Total number of words is 2732
    Total number of unique words is 1516
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    46.5 of words are in the 5000 most common words
    53.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 19
    Total number of words is 2771
    Total number of unique words is 1548
    33.5 of words are in the 2000 most common words
    46.3 of words are in the 5000 most common words
    53.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 20
    Total number of words is 2849
    Total number of unique words is 1711
    31.0 of words are in the 2000 most common words
    42.2 of words are in the 5000 most common words
    50.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 21
    Total number of words is 2717
    Total number of unique words is 1524
    31.9 of words are in the 2000 most common words
    42.3 of words are in the 5000 most common words
    48.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 22
    Total number of words is 2847
    Total number of unique words is 1572
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    45.2 of words are in the 5000 most common words
    50.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 23
    Total number of words is 2798
    Total number of unique words is 1540
    31.4 of words are in the 2000 most common words
    43.5 of words are in the 5000 most common words
    50.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 24
    Total number of words is 2747
    Total number of unique words is 1460
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    47.4 of words are in the 5000 most common words
    53.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 25
    Total number of words is 2714
    Total number of unique words is 1477
    32.7 of words are in the 2000 most common words
    45.4 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 26
    Total number of words is 2840
    Total number of unique words is 1503
    31.5 of words are in the 2000 most common words
    44.3 of words are in the 5000 most common words
    49.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 27
    Total number of words is 2815
    Total number of unique words is 1511
    32.6 of words are in the 2000 most common words
    45.6 of words are in the 5000 most common words
    51.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 28
    Total number of words is 2817
    Total number of unique words is 1669
    29.9 of words are in the 2000 most common words
    41.9 of words are in the 5000 most common words
    47.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 29
    Total number of words is 2722
    Total number of unique words is 1568
    30.8 of words are in the 2000 most common words
    42.9 of words are in the 5000 most common words
    49.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Bir Düğün Gecesi - 30
    Total number of words is 2266
    Total number of unique words is 1264
    34.3 of words are in the 2000 most common words
    46.0 of words are in the 5000 most common words
    51.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.