Totem Ve Tabu - 12

Süzlärneñ gomumi sanı 3048
Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1515
27.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
39.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
46.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.

Buna, savımızı totemin kutlandırılması olayına dayayarak yanıt verebiliriz: Bir gün (76) sürüden kovulmuş olan kardeşler birleşir, babalarını öldürerek yer ve böylece babanın sürüsüne bir son verirler. Her birinin tek başına yapmasına olanak olmayan bir işi el birliğiyle yapmaya cesaret eder ve başarabilirler. Ekindeki bir derecelik bir ilerlemenin, örneğin yeni bir silahın icadının onlara bu üstünlük duygusunu vermesi olasıdır. Kuşkusuz bu yamyam vahşiler kurbanlarını yemiştir. Bu güçlü ilk baba, bütün kardeşlerin kıskandığı ve korktuğu bir örnekti, şimdi onu yeme yoluyla onunla özdeşleşmiş olmakta ve her biri onun gücünden bir parça kazanmaktadır. İnsanlığın belki de ilk bayramı olan totem şöleni, bu cinayetin birçok şeyi, toplumsal örgütlenmeyi, ahlâk kurallarını ve dini başlatan bu unutulmaz olayın yinelenmesi ve anılması olmuştur (77).

Bu sonuçları kabul edebilmek için varsayımımızdan tümüyle ayrı olarak yalnızca birleşen kardeşler öbeğinin, çocuklarda ve nevrozlularda gördüğümüz baba karmaşığındaki çift duygunun içeriği olan karşıt duyguların etkisi altında bulunduğunu kabul etmemiz gerekir.

Oğullar cinsellik ve erk isteklerinin yolunda olanca gücüyle karşılarına çıkan babadan nefret ediyor ama aynı zamanda onu seviyorlar ve ona hayranlık duyuyorlardı. Onu ortadan kaldırmakla nefretlerini doyurduktan ve onunla özdeşleşme isteklerini gerçekleştirdikten sonra itilen şefkat içtepileri bu kez görünmeye başlar (78). Bu bir pişmanlık biçiminde olmuş ve genel olarak duyulan pişmanlıkla birleşen bir günah duygusu ortaya çıkmıştır. O zaman ölü, yaşayanlardan daha güçlü olmaya başlamıştır. Bugün bile insanların sonunda bunu görürüz. Babanın sağlığında yasakladığı şeyleri (psikanalizin bize çok iyi gösterdiği ve "arkadan gelen başeğme'' adını verdiğimiz ruh durumuyla) şimdi kendileri yasaklamaktadır. İşledikleri cinayeti babanın yerine konan totemi öldürmenin yasak olduğunu ilan etmekle onarmakta ve kadınlarının herkese serbest olduğunu reddetme yoluyla cinayetin yararından vazgeçmektedirler. Böylece totemizmin temel iki tabusu oğulun günah duygusundan ortaya çıkmaktadır, işte bu nedenden ötürü bunlar Oidipus karmaşığının itilmiş iki isteğine denk düşmektedir. Bu tabulara başeğmeyenler, ilkel toplumun tek derdi olan iki suçu işlemiş olur (79).

Ahlâkın başlangıcını oluşturan totemizmin iki tabusu psikolojik bakımdan denk değerde değildir. Bunların biri, yani totem hayvanın öldürülmemesi tümüyle etkili, acılı örgelere dayanır; baba ortadan kaldırılmıştır, gerçekte hiçbir şey onun yerini tutamayacaktır. Oysa diğerinin, yani ensest yasağının, bundan başka, uygulamada güçlü bir temeli vardır. Çünkü cinsel gereksinimler onları birleştiren bir şey değil, birbirine düşüren bir şeydir. Gerçi kardeşler babayı yenmek için güçlerini birleştirmişse de, kadınlar karşısında birbirlerinin rakibiydiler. Hepsi de babaları gibi kadınları kendi tekellerine almak istiyordu, birbirleriyle dövüşürken oluşan yeni örgüt yok olabilirdi. Çünkü artık babanın rolünü başarıyla oynayacak ve hepsinden daha güçlü olan biri yoktu. Öyleyse, birlikte yaşamak istiyorlarsa (belki de birçok deneyimden sonra görülen buydu), kardeşler için ensest yasağını koymaktan başka çare yoktu. O zaman hepsinin istediği ve hatta uğruna önce babalarını ortadan kaldırdıkları kadından vazgeçiyorlar, böylece sürgünlükleri sırasında büyük bir olasılıkla alışmış oldukları homoseksüel duygulara ve etkinliklere dayanan bu örgütü kurtarmış oluyorlardı. Bachofen'ın keşfettiği ana hakkı kurumunun tohumunun bu durum olması olasıdır, daha sonraları babaerkil aile örgütü buna bir son vermiştir.

Öte yandan totemizmin bir din girişimi olarak düşünülmesi savı, totem hayvanın yaşamını koruyan öteki tabuyla ilgilidir. Oğulların duyguları babanın yerine hayvanda doğal ve uygun bir vekil bulmuştur; fakat ona karşı gösterdikleri yüreksiz davranış, pişmanlık gösterme gereksiniminden daha güçlüydü. Günahlarının yakıcı duygusunu dindirmek ve babayla bir tür uzlaşma sağlayabilmek için, belki de babanın bu vekilini kullanmak istemişlerdir. Totemik sistem babayla bir tür uyuşma biçimi olmuştur; baba, çocuk fantezisinin kendisinden beklediği her şeyi, koruma, özen ve sabır göstermeyi söz verir, buna karşılık da yaşamına saygı göstermek, yani gerçek babayı ortadan kaldıran davranışı toteme karşı yinelememek için söz verilir. Totemizmde bunu yasallaştıran bir çaba vardır. "Eğer baba bize totem gibi davranırsa, biz de asla onu öldürmeye kalkmayız.'' Böylece totemizm, durumu tatlıya bağlamaya ve insana kökenini borçlu olduğu olayı unutturmaya yardım etmiştir.

Bu noktada her dinin özyapısını belirleyen bazı özellikler ortaya çıkmıştır. Totem dini, oğulların duyduğu günah duygusundan, bu duyguyu dindirmek ve incinmiş babayı, yeniden başeğmeyle barıştırma girişiminden doğmuştur. Bütün daha sonraki dinlerin de aynı sorunu çözümlemeye çabalamanın bir sonucu olduğunu gösteren belirtiler vardır, yalnız bu çabalamaya sahne olan ekinin düzeyine ve aldığı yola göre ayrı ayrı biçimlere bürünmüşlerdir, yoksa hepsi de ekinin başlangıcı olan ve bundan sonra da insanlığın yakasını bir daha bırakmayan aynı büyük olaya karşılık olarak oluşmuştur.

Bundan başka yine bu evrede totemizmde ortaya çıkan ve dinde bağlılıkla korunan bir özellik daha vardır. Karşıt duygulardaki gerginlik belki de hiçbir araçla örtbas edilemeyecek kadar büyüktü ya da psikolojik koşullar bu karşıt duyguları her ne biçimde olursa olsun çözümlemeye hiç uygun değildi. Baba karmaşığına bağlı olan çift değerliliğin totemizmde ve bütün dinlerde de sürdüğünü kolayca görebiliriz. Totemizm dininde yalnızca pişmanlık görünümleri ve uyuşma girişimleri değil, babaya karşı kazanılan utkunun kutlanması da vardır. Bundan elde edilen doyum duygusu totem şölenindeki anma törenini ortaya çıkarır. Bu törende "sonradan gelen başeğme''nin koyduğu yasaklar kaldırılır, totem hayvanı kurban etmekle baba öldürümünü yinelemeyi bir göreve dönüştürür, bu öldürümün sağladığı yararlar, yani baba erkinin ele geçirilmesi, yaşamın değişen etkileri altında ortadan kalkmaya her yüz tutuşunda bu görev yinelenir. Oğulun babaya karşı koyması olayına, çoğu kez en dikkate değer giyimlerde ve bambaşka biçimler altında daha sonraki dinlerin oluşumunda raslarsak şaşmamalıyız.

Buraya kadar dinde ve ahlâkta (bunlar totemizmde birbirinden pek o kadar ayrılmamıştı) babaya karşı duyulan sevgi duygularının pişmanlık biçimine dönüşmesinin sonuçlarını göstermişsek de, baba öldürümüne neden olan asıl eğilimlerin üstünlüğünün sürdüğünü unutmamalıyız.

Bu büyük değişmenin dayandığı toplumsal duygular ve kardeşlik duyguları, bundan sonra gelen dönemlerde toplumun gelişmesi üzerine en büyük etkiyi yapmıştır. Ortak kanın kutsallaştırılması ve oymak yaşamında dayanışmanın önemi bunun anlatımıdır. Kardeşler, herkesin yaşamını güvenceye almakla babalarına yaptıklarının başkalarına da yapılmayacağını göstermektedir; babanın sonunun yinelenmesine engel olmaktadırlar. Dinsel düşüncelerle ortaya çıkan totemi öldürme yasağına şimdi toplumun bir de kardeş öldürmeyi yasaklaması eklenmektedir. Ancak öldürme yasağının boy üyelerini sınırlandırmaktan çıkması ve yalnızca "öldürmeyeceksin'' biçimini alması, çok daha sonradır. Başlangıçta kardeş oymağı, baba sürüsünün yerini almakta ve kan bağı da bu konuda güvence vermektedir. Toplum, artık ortak cinayette suç ortaklığı üzerine, din, günah ve arkadan gelen pişmanlık duygusu üzerine kurulmuş olmaktadır, ahlâksa kısmen toplumun zorunlulukları ve kısmen de bu günah duygusunun buyurduğu af dileme üzerine kurulmaktadır.

Böylece psikanaliz, totemik sistem konusundaki daha yeni düşüncelerin aksine ve daha eski düşüncelere uygun olarak gerek totemizmle ekzogami arasında sıkı  bir bağlantı olduğunu, gerekse bunların kökenlerinin aynı zamana denk düştüğünü kabul etmeyi gerektirmektedir.

 

6

 

Dinlerin totemizmden başlayarak bugünkü durumlarına kadar geçirdiği gelişme evrelerini tartışmaya kalkışmaktan beni alıkoyan birçok güçlü nedenin etkisi altındayım. Yalnızca, belirgin bir biçimde kendini gösteren iki ipucunu izleyeceğim: totem kurbanıyla baba-oğul ilişkisi (80).

Robertson Smith, eski totem şöleninin kurbanın özgün biçimi olduğunu bize göstermiştir. İkisinin de anlamı aynıdır: Yani birlikte yemek yemekle kutsallaşmaktır. Kurbanda, ancak bütünün katılımıyla dindirilebilecek olan günah duygusu da sürer. Buna ek olarak, huzurunda kurbanın kesildiği varsayılan boy tanrısı da vardır ve o da, boyun bir bireyi gibi yemeğe katılır ve bu yeme edimiyle boy kendisini onunla özdeşleştirir.

Acaba tanrı kökensel olarak kendisine yabancı olan böyle bir duruma nasıl gelmiştir?

Bunun yanıtı şu olabilir: Bu sırada -ne zaman olduğunu kimse bilmez- tanrı düşüncesi ortaya çıkmış, bütün yaşama egemen olmuş, olduğu gibi kalmak isteyen her şey gibi totem şöleni de kendini yeni sisteme uydurmak zorunda kalmıştır. Bununla birlikte bireyler üzerindeki psikanaliz incelemeleri, bize özellikle tanrı kavramı örneğinin  hep baba olduğunu, tanrıyla kişisel ilişkimizin vücudumuzun babasına olan ilişkisine bağımlı olduğunu, onunla birlikte dalgalanıp değiştiğini öğretmektedir. Tanrı aslında yükseltilmiş bir babadan başka bir şey olmamıştır. Totemizmde olduğu gibi burada da psikanaliz, tıpkı ilkellerin totemlerine ata dedikleri gibi tanrıya baba diyen dindara inanmayı öğütlemektedir. Tanrının psikanaliz tarafından aydınlatılmayan bütün diğer köken ve anlamları ne olursa olsun, eğer psikanalizin dikkate alınmaya değer bir değeri varsa, babanın tanrı kavramındaki payının çok önemli olması gerekir. Fakat baba ilkel kurbanda iki defa temsil edilmiş oluyor demektir, birincisinde tanrı olarak, ikincisinde de kurbanlık totem hayvan olarak temsil edilmiş olması gerekir, psikanalizin verdiği sınırlı hal suretlerini kabul edersek, bunun mümkün olup olmadığını ve anlamının ne olabileceğini araştırmamız gerekir.

Tanrının kutsal hayvanla (totem ve kurban edilen hayvanla) birçok ilişkisi olduğunu biliyoruz:

1. Genellikle bir hayvan, hatta bazen birçok hayvan her tanrı için kutsaldır.

2. Bazı kurbanlarda, özellikle kutsal kurbanlarda, "gizemli'' kurbanlardan tanrı aracılığıyla kutsallaştırılan hayvanın kendisi tanrıya kurban edilir (81).

3. Tanrıya çoğu kez bir hayvan biçiminde saygı gösterilir ya da diğer bir bakımdan, hayvanlar totemizm döneminden çok sonra da tanrı gibi saygı görmüşlerdir.

4. Mitlerde tanrı sık sık bir hayvan biçimine, çoğu kez kendisine kutsal olan hayvanın biçimine sokulur; böylece tanrının kendisinin hayvan olduğu ve dinin daha sonraki evresinde hayvandan geldiği varsayımı apaçık olur. Fakat totemin kendisini, babanın yerine geçirmeden başka bir şey olmadığını da düşünürsek, birçok tartışmadan kendimizi kurtarırız.

Öyleyse totemin, babanın yerine ilk geçen biçim olması, babanın kendi insan biçimini yeniden kazandığı daha sonraki bir dönemde, tanrının babanın diğer bir biçimi olması gerekir. Bütün dinsel evrimin kökünden böyle yeni bir ürünün, yani babaya özlemin ortaya çıkması, zamanla babayla ve belki de hayvanla ilişkide oluşan bir değişikliğin sonucunda mümkün olmuş olabilir.

Hayvandan ruhsal bir soğumanın başlamasını, aynı zamanda hayvanların evcilleştirilmesiyle totemizmin bozulmaya başlamasını bir yana bıraksak bile, bu değişiklikleri yine de kolayca ortaya çıkarabiliriz (82).

Babanın yenilmesiyle ortaya çıkan durumda, zaman geçtikte son derece çoğalan bir baba özlemiyaratması gereken bir etmen vardı. Çünkü babayı öldürmek için güçlerini birleştirmiş olan oğulların her biri, baba gibi olma isteğinin baskısı altındaydı, bu isteklerini babanın yerine koydukları şeyin parçalarını totem şöleninde birleştirmelerinde göstermişlerdir. Kardeş oymağının her bir bireye yaptığı baskı sonucunda, bu istek doyurulmamış olarak kalmıştır. Hiç kimsenin babanın tam erkini elde etmesine (hepsinin aradığı şey bu olduğu halde) izin verilmemiş ve hiç kimse de bunu başaramamıştır. Böylece oğulları cinayete yönelten, babaya karşı duyulan bu acı duygunun zaman geçtikçe dinmiş ve baba özleminin çoğalmış olması mümkündür; içeriği oğulları babaya bağımlı kılma isteği kadar güçlü olan, yenilgiye uğramış babanın yasaklarından kurtuluş demek olan bir ideal doğması mümkündür.

Boyun bireyleri arasındaki eski demokratik eşitlik, ekindeki değişikliklerin işe karışması yüzünden artık sürdürülemezdi; bunun sonucu olarak da eski baba idealini, üstün bir bireye saygı göstererek onu tanrı aşamasına yükseltme yoluyla, yeniden canlandırma eğilimi uyanmıştır. Bir adamın tanrı olması, tanrının ölmesi gibi, bize bugün çirkin görünen bir düşünce klasik Antikite'nin düşüncelerine bile uymayan bir düşünce değildi (83). Fakat boyun kendi atası saydığı öldürülmüş babanın tanrılaştırılması, totemle daha önce yapılan sözleşmeden daha önemli bir af dileme çabasıydı.

Belki de her yerde baba tanrılardan önce gelen büyük ana tanrıların bu evrimdeki yerini göstermem olanaksız. Fakat baba-oğullar ilişkisindeki değişikliğin yalnızca dine özgü kalmadığı kesin gibidir, babanın sessizliğinden etkilenen insan yaşamının diğer cephesine, yani toplumsal örgüte değin doğal olarak genişletilmiştir. Baba-tanrı kurumuyla babasız toplum yavaş yavaş ata erkil bir duruma gelmiştir. Aile, daha önceki ilk sürünün yeniden kurulması ve aynı zamanda babaların eski haklarının büyük bir bölümünün kendilerine geri verilmesi demekti. Bu durumda, yine aile başkanı babalar vardı; fakat kardeş oymağının elde ettiği toplumsal başarılardan vazgeçilmemişti ve yeni aile başkanlarıyla hiçbir sınır tanımayan eski baba arasındaki asıl fark, dinsel gereksinimin, yani babaya karşı duyulan doyurulmamış özlemin sönmemesini sağlayacak kadar büyüktü.

Öyleyse boyun tanrısından önce baba, kurban sahnesinde gerçekte iki kez, yani bir keresinde tanrı olarak, ikinci keresinde de kurbanlık totem hayvan olarak görünüyor demektir. Fakat bu durumu anlamaya çalışırken, bunu üstünkörü bir benzetme deyip geçivermek isteyen, bu oluştaki tarihsel evreleri unutan yorumlara karşı uyanık davranmalıyız. Babanın iki biçimde görünüşü, sahnenin birbiri ardına gelen iki anlamına denk düşer. Gerek babaya karşı duyulan çift duygular, gerekse oğulların sevgi duygularının düşmanlık duygularını yenmesi, burada esnek bir anlatım bulmaktadır. Bunda babanın yenilgiye uğratılması, düşürülmesi oğulların en büyük utkusunu gösteren gereç olmaktadır.

Kurbanın hemen her tarafta kazandığı anlam, yapılan kötü davranışın anısının yaşaması durumunun kendisinde, yapılan aşağılamaya karşılık babanın doyumunu sağlayacak bir şey bulmasıdır.

Daha sonraki evrelerde hayvan kutsallığını yitirir, kurbanla totemin kutlaması arasındaki ilişki ortadan kalkar; kurban ayini yalnızca tanrıya bir armağan sunumu, tanrı uğruna bir özveriyi simgelemeye dönüşür. Bu dönemde tanrıya insanın üstünde o kadar yüksek bir yer verilmiştir ki, ancak aracı rolü oynayan bir rahibin araya girmesiyle kendisiyle ilişkiye girilebilir. Bu sırada toplumsal düzen de ataerkil sistemi devlete dönüştüren tanrı kralları ortaya çıkarır. Tahtından indirilen ve yeniden yerine geçen babanın öcünün çok haince olduğunu söyleyebiliriz; çünkü bu öç alma, son derece güçlü bir yetke biçiminde kendini göstermiştir. Yola getirilen oğullar bu yeni ilişkiyi, eski günah duygularından kurtulmak için kullanmışlardır. O zaman oluşan kurban artık onların işi değildir. Bu kurbanı ancak tanrı istemekte ve buyurmaktaydı. Tanrının kendisi için kutsal olan, ama gerçekte kendisinden başka bir şey olmayan hayvanı öldürmesine ilişkin efsane işte bu evreyle ilgilidir. Bu olay, toplumu ve günah duygusunu başlatan büyük yanlışın olası en büyük yadsınmasıdır. Bu kurban töreninde ikinci bir şaşmaz anlam daha vardır. Daha önce babanın yerine konan tanrının, şimdi daha yüksek bir tanrı kavramına yer vermesine razı oluşu anlatır.

Sahnenin görünüşündeki alegorik yorum, tanrının hayvana karşı utku kazanmış olarak simgelendiğini söylemekle, pskianalizin yorumuna ancak kaba bir biçimde denk düşmektedir. (84).

Fakat ataerkil yetkenin yeniden doğduğu bu dönemde baba karmaşığıyla ilgili olan düşmanca içtepilerin tümüyle yok edildiğine inanmak yanlış olur. Tam tersine, baba yerine iki yeni biçimin, yani tanrıların ve kralların ilk egemenlik evreleri, bize dinin özyapısal özelliği olan çift tavrın en güçlü anlatımını açıkça göstermektedir.

Frazer büyük yapıtı olan The Golden Bough'da, Latin boylarının ilk krallarının, tanrı rolü oynayan ve bu rolünde özel bayramlarda törenle kurban edilen yabancılar olduğu sanısını ileri sürmektedir. Bir tanrının yıllık kurban edilişi (kendi kendini kurban bundan farklıdır) Sami dinlerin önemli bir niteliği olarak görünmektedir. Dünyanın çeşitli insan yaşayan yerlerinde yapılan insan kurbanı töreni, bu insanların yaşamlarına tanrının temsilcileri sıfatıyla son verdiklerini kesin olarak göstermektedir. Bu kurban âdetinin izlerini daha sonraki zamanlarda, canlı kişi yerine cansız bir şeyin (manken) taklidinin konmasında buluruz. Ne yazık ki hayvan kurbanını incelediğim kadar sağlıklı bir incelemeye girişemeyeceğim, teheoanthropik tanrı kurbanı, kurbanın en eski biçimlerini kesin olarak aydınlatır. Fakat kesin kanımıza göre, kurban ediminin nesnesi hep aynı şey olmuştur, bu şey de bir tanrı olarak saygı gösterilen şeyin, yani babanın kendisidir.

Hayvan kurbanının insan kurbanıyla ilişkisi sorunu şimdi kolaylıkla çözülebilir. İlk hayvan kurbanı zaten insan kurbanının, yani babanın öldürülmesinin yerine geçirilmişti ve babanın yerine geçirilen şey yeniden insansal biçimini alınca, yerine geçirilen hayvan da insan kurbanı biçimine geçti.

Böylece ilk büyük kurban ediminin anısı, bütün unutma çabalarına karşın yok edilemez olduğunu göstermektedir. İnsanlar bu kurban ediminin nedenlerinden mümkün olduğu kadar kendilerini kurtarmaya çabaladıkları anda o yine eski biçimini değiştirmeksizin bu kez tanrı kurbanı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yeniden görünüşü birtakım yeniden yorumlamalarla mümkün kılan dinsel düşünüşün geçirdiği evrim aşamalarını burada tümüyle gösterecek değilim. Kurbanı insanlığın ilk tarihinin bu büyük olayına geri götürme düşüncesinden hiç kuşkusuz çok uzak olan Robertson Smith, eski Samilerin tanrının ölümünü kutladıkları şölen törenlerinin "efsanevi bir trajedinin anısının anılması'' olduğunu, bu törenle birlikte yapılan ağlamaların özelliklerinin kendiliğinden sevimli olmayıp zorlayıcı bir nitelik gösterdiğini, bunun tanrısal bir öfkeden korku olduğunu bize söyler (85).

Bu yorumun doğruluğunu kabul edebilecek durumdayız, kurban bayramını kutlayanların duygularında sözünü ettiğimiz durumun doğrudan doğruya anlatımını görürüz.

Şimdi, dinlerin daha sonraki gelişiminde bu iki temel etmenin, yani oğulun günah duygusuyla başkaldırma duygusunun asla kaybolmadığını bir gerçek olarak kabul edebiliriz. Dinin ortaya koyduğu sorunun çözümüne doğru yapılan her girişim, birbirine karşıt iki ruhsal gücün uzlaştırılması girişimleri, ekin değişmelerinin, tarihsel olayların ve ruhsal iç değişmelerin belki de hep birden etkisi altında, yavaş yavaş ortadan kalkar.

Oğulun, kendini baba-tanrının yerine koyma çabası gittikçe daha belirgin olarak gözükmektedir. Tarımın ortaya çıkmasıyla ataerkil ailede oğulun önemi artar. O zaman oğul, ana-toprağı altüst ederek işlemekte simgesel anlatımını bulan ensestçi libidosuna yeni bir anlatım verme cesaretini gösterir. Attis, Adonis, Tammuz, vb. tanrı biçimleri ortaya çıkar; bunlar bereket tanrıları olduğu kadar ana-tanrıların yakınlık göstermesinden yararlanarak babaya başkaldıran ve anneleriyle ensest yapan genç tanrılardı. Fakat bu simgelerle dindirilmeyen günah duygusu, efsanelerde ana-tanrıların bu genç âşıklarına kısa ömür verme, onları hadım etme cezasıyla ya da hayvan biçiminde görünen baba-tanrının öfkesiyle cezalandırma biçiminde kendini anlatır.

Adonis'i, Afrodit'in kutsal hayvanı olan erkek domuz öldürür; Kibele'nin âşıkı olan Attis, hadım edildiği için ölür (86).

Bu tanrıların ölümü karşısında tutulan yas, yeniden dirildikleri zaman gösterilen sevinç, tanrılığı sonsuz olan başka bir oğul kültüne de geçmiştir:

Hıristiyanlık eski dünyada ortaya çıktığı zaman, Mitra dininin rekabetiyle karşılaşmıştı ve uzun zaman hangisinin tanrısının utku kazanacağı kesin olarak belli olmamıştır.

Genç İran tanrısı Mitra'nın parlak çehresi gözden kaçmıştır. Mitra'nın öküzleri öldürdüğünü gösteren tasarımlardan, Mitra'nın, babayı yalnız başına kurban ederek kardeşleri olaya karışma güçlüklerinden kurtaran oğlu simgelediği sonucunu çıkarabiliriz.

Bu günah duygusunu dindirmenin başka bir yolu daha vardı, bunu da İsa yapmıştır. Yani İsa kendi yaşamını kurban etmiş ve bu yolla kardeşlerini ilk günahtan kurtarmıştır.

İlk günah görüşünün kökeni Orpheus inançlarındadır; bu görüş dinsel oyunlarda yaşamış ve sonraları eski Yunan felsefe okullarına geçmiştir (87). Bu görüşe göre, insanlar genç Dionisos Zagreus'u öldürerek vücudunu parçalayan Titanlardan gelmiştir ve bu cinayetin ağırlığı onların üstüne yüklenmiştir. Anaximander'den kalan bir yazı, dünyanın birliğini bu ilk cinayetin bozduğunu, ondan çıkan her şeyin bu cinayetin cezasını çekeceğini söyler (88). Nilus'un betimlediği totem kurbanını (Antikite'nin diğer birçok efsanesinde, örneğin Orpheus'un kendisinin ölümünde olduğu gibi) açıkça anımsatmakla birlikte, burada genç bir tanrının öldürülmesi gibi bir farklılıkla karşılaşıyoruz.

Hıristiyan efsanelerinde insanın ilk günahı hiç kuşkusuz tanrı-babaya karşı başkaldırmasıydı, eğer İsa kendi yaşamını kurban etmekle insanlığı bu ilk günahın yükünden kurtarmışsa, bu günahın aslında bir öldürme olduğu sonucu çıkarılabilir. İnsanda çok derin kökleri olan aynı biçimde karşılık verme yasasına göre, bir öldürme ancak başka bir canın kurban edilmesiyle ödenebilir; kendi kendini kurban etmek, bir kan günahına işaret eder (89). Eğer bir kimsenin canını kurban etmesi, tanrıyla, yani babayla bir uzlaşmayı sağlıyorsa, o takdirde, tövbe edilmesi gereken cinayet ancak babanın öldürülmesi olabilir.

Böylece Hıristiyanlık kuralında insanlık en açık biçimde ilk zamanlarda işlenen günahını kabul ediyor; çünkü şimdi oğulun kurban olarak ölümünde en eksiksiz temizlenişini bulmuştur. Bu kuralda, babayla uzlaşma çok daha başarılı; çünkü bu kurbanla birlikte, insanlığın babaya karşı başkaldırmasına neden olan kadında da tümüyle vazgeçme vardır. Fakat o zaman da karşıt duyguların psikolojik zorunluluğu kendi hakkını istiyor, babaya mümkün olan en büyük tövbeyi ettiren edimin kendisinde aynı zamanda oğul da babanın aleyhine beslediği isteklerin hedefini elde etmiş oluyor. Kendisi de babasının yanında ya da babasının yerine bir tanrı oluyor. Oğulun dini babanın dinini izliyor. Bu yerini almanın bir göstergesi olarak eski totem şöleni yeniden komünyon biçiminde canlanıyor, kardeşler birliği artık babanın değil, oğulun etini ve kanını yiyorlar; bunu yapmakla kardeşler oğulla kendilerini özdeşleştiriyor ve onunla kendilerini kutsallaştırıyorlar. Böylece çeşitli dönemlerde totem şöleniyle hayvan kurbanının, theoanthropik insan kurbanının ve Hıristiyan encharistinin aynı şeyler olduklarını görüyoruz ve bütün bu ayinlerde insanlara o kadar baskı yapan ve fakat aynı zamanda o kadar da gururlandıran cinayetin sonuçlarını seçebiliyoruz. Bununla birlikte, Hıristiyan komünyonu temelinde babanın yeniden bir kez daha ortadan kaldırılışı, günahının temizlenmesi gereken cinayetin bir yinelenmesidir. "Hiç kuşku duyulamaz ki Hıristiyan komünyonu Hıristiyanlıktan çok daha eski olan sacrament'i kendi içinde eritmiştir" diyen Frazer'in bu sözünde ne kadar haklı olduğunu görüyoruz. (90)

7

 

İlk babanın kardeşler birliği tarafından ortadan kaldırılışı gibi bir olayın insanlık tarihinde silinmez izler bırakmış olmasının,  kendini hiç olmazsa anımsanacak birçok yerine geçirme biçimiyle sık sık göstermesi gerekir. (91) Bu izleri, bulunması pek güç olmayan mitolojide göstermek hevesinden sakınıyorum, yalnızca S.Reinach'ın Orpheus'un  ölümü üzerine yaptığı esinleyici incelemedeki bir kaydı izleyerek başka bir alana geçiyorum (92).

Sez Törek ädäbiyättän 1 tekst ukıdıgız.
Çirattagı - Totem Ve Tabu - 13
  • Büleklär
  • Totem Ve Tabu - 01
    Süzlärneñ gomumi sanı 3224
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1568
    29.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    40.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 02
    Süzlärneñ gomumi sanı 3132
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1582
    27.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    39.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.8 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 03
    Süzlärneñ gomumi sanı 3103
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1573
    26.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    43.6 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 04
    Süzlärneñ gomumi sanı 3078
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1735
    29.2 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    49.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 05
    Süzlärneñ gomumi sanı 2990
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1574
    28.2 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    40.8 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 06
    Süzlärneñ gomumi sanı 3065
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1561
    27.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    38.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 07
    Süzlärneñ gomumi sanı 3100
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1656
    27.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    40.8 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 08
    Süzlärneñ gomumi sanı 3065
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1599
    26.8 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    38.0 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    44.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 09
    Süzlärneñ gomumi sanı 3156
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1544
    25.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    37.6 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.2 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 10
    Süzlärneñ gomumi sanı 2877
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1531
    27.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    38.5 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    44.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 11
    Süzlärneñ gomumi sanı 3135
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1603
    26.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    38.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 12
    Süzlärneñ gomumi sanı 3048
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1515
    27.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    39.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Totem Ve Tabu - 13
    Süzlärneñ gomumi sanı 1467
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 899
    32.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    44.5 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.