İnsanın Trajedisi - 6
Süzlärneñ gomumi sanı 3575
Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1949
32.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
46.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
53.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
Bu yana, bu yana, sayın bayanlar, baylar!
(Baraka etrafında itişip kakışmalar.)
İBLİS
Aman Adem! Burada bizden söz ediyorlar,
Doğrusu güzel şey, altı bin yıl sonra bile
Neşeli gençliği eğlendirecek
Bir rol oynamış olmak.-
ADEM
Vazgeç tatsız şakalardan, gidelim buradan.-
İBLİS
Tatsız şaka mı? Baksana hepsi eğleniyor
Biraz önce Nepos'u dinlerken
Sıralarda uyuklayan şu kırmızı yanaklı oğlanların.
Peki, kim söyleyecek kimin haklı olduğunu,
Uyanan kuvvetin onuruyla, hayata
Yeni ayak basanların mı? Yoksa
Çürümüş beyinleriyle, göçmekte olanların mı?-
Acaba bir Shakespeare, daha fazla mı hoşuna gidiyor senin
Bu yozlaşmış kargaşanın onların hoşuna gittiğinden?
ADEM
İşe tam da yoz'dur, tahammül edemeyeceğim.
İBLİS
Yunan dünyasından kalmış üstünde.
Oysa ben, oğluyum - istersen babası de,
Ruhlar için pek fark etmez-
Yeni akımın, romantika'nın,
Tam da yozlaşmıştan zevk alıyorum ben.
İnsan çehresinde, bir maymun hattı;
Mükemmelin ardından bir çirkef;
Anormal duygulara, rahip fistanı;
Fahişenin utangaçlıktan dem vurması;
Buhur yakmak alçaklığa, adiye;
Kendini yıpratmış kişinin lanet okuması şehvet hazzına
Unutturuyor bana dünyamı yitirdiğimi,
Çünkü her varlıkta doğuyorum yeniden.-
KUKLA OYUNCUSU
(Adem'in omzunu dürterek)
İşgal etmeyin bu güzel yeri.
Hey, ahpap! Bedava eğlendiren,
Hayatından bıkıp kendini asandır ancak.
(Adem ve İblis kenara çekilirler. Bir küçük kız, menekşe
satarak gelir.)
KÜÇÜK KIZ
Küçük menekşeler, ilk elçileridir
Güzel ilk yazın. Buyurun, alın!
Bu küçücük çiçek, yetime ekmek parası
Ve fakir olana bile güzel süs olur.-
BİR ANA
(Menekşe satın alarak)
Ver, ver bana! Götüreyim ölü yavrumun mezarına.
BİR KIZ
(O da satın alır.)
Ne güzel süs olacak kara saçlarıma.
KÜÇÜK KIZ
Menekşeler! Buyurun, baylar!
(Geçer.)
BİR MÜCEVHERCİ
Bu hınzır da durmadan yarışıyor bizimle,
Rağbetten düşüremedik bir türlü.-
Oysa güzel gerdana pahalı inci yaraşır,
Onu da çıkaran artık
Dehşetli bir cesaretle
Meydan okuyor denizlerin dibinin canavarına.-
(İki kentli kız beraber gelir.)
BİRİNCİ KENTLİ KIZ
Ne güzel kumaşlar, ne değerli mücevherler!
İKİNCİ KENTLİ KIZ
Biri çıksa da panayır hediyesi alsa bize.
BİRİNCİ KENTLİ KIZ
Bu günün erkeği, böyle şeyi ancak
İğrenç birtakım amaçlarla yapar.
İKİNCİ KENTLİ KIZ
Onun için bile yapmaz, zevksizleşti artık,
Hafifmeşrep kadınlarla havyar şımarttı.
BİRİNCİ KENTLİ KIZ
Kendinden öyle emin ki, oralı bile olmaz.
İKİNCİ KENTLİ KIZ
Ya da öyle pısırık ki, cesaret edemez.
(Geçip giderler.)
(Bir çardak altındaki masaların etrafına oturmuş işçiler,
içki içer ve eğlenirler. Geriden müzik sesi duyulur ve dans edenler
görülür. Asker, sivil renkli bir kalabalık eğlenmektedir.)
MEYHANECİ
(Müşteriler arasında)
Neşelenin, beyler, dün geçti artık,
Yarına ise asla çıkamayacağız,
Tanrı aç koymaz yarattığı kuşları
Ve her şey beyhudedir, diyor İncil.
İBLİS
Hoşuma gitti bu felsefe.
Oturalım şu gölgelik yere,
Seyredelim ne kadar ucuza ve ne kadar güzel
Eğleniyor halk, ekşi şarapla ve berbat müzikle.
BİRİNCİ İŞÇİ
(Masa başında)
Makinalar, inan, şeytanın işi:
Ağzımızdan kapıyorlar lokmamızı.
İKİNCİ İŞÇİ
İçki kalsın bize yeter, unuturuz.
BİRİNCİ İŞÇİ
Zengin ise - şeytanın ta kendisi, emiyor kanımızı.
Şimdi gelse ya buraya! Göndereyim canını cehenneme.
Geçenlerdeki olayı sık sık tekrarlamalı.
ÜÇÜNCÜ İŞÇİ
Ne geçecek eline. Bu gün idam edilecek.
Bizim yazgımız ise sürüp gidecek.
İKİNCİ İŞÇİ
Saçmalamayın; gelsin, geleceği varsa zenginin,
Bir şeycik yapmam ona, oturturum yanıma.
Görürüz asıl kim efendi ve kim biliyor eğlenmeyi.
MEYHANECİ
(Adem'e hitaben)
Ne arzu ediyorsunuz, beyim?
ADEM
Hiçbir şey.
MEYHANECİ
Defolun öyleyse buradan, serseriler!
Para mı kesiyor sandınız beni,
Yoksa dilenci mi olsun çocuğum, karım?
ADEM
(Yerinden kalkarak)
Nasıl cüret ediyorsun böyle konuşmaya?
İBLİS
Boş ver edepsize!
ADEM
Gel gidelim, devam edelim seyretmeye
Nasıl hayvanlaştığını insanın.
İBLİS
Hah, işte burada çoktandır aradığım.
Burada eğlenebiliriz canımızın istediği gibi,
Bu gürültü, bu cümbüş, bu delişmen kahkaha,
Sefahat ateşinin kudurması
Nasıl da yansıyor çehrelere pembe dalgalarla,
Sefalet içinde kurulan ahmakça rüyalar gibi.
Ne harikulade değil mi?
ADEM
Beni iğrendiriyor.
(Bu arada dans edenlerin yanına varırlar. İki dilenci çekişerek
gelir.)
BİRİNCİ DİLENCİ
Burası benim yerim, iznim var.
İKİNCİ DİLENCİ
Merhamet et, öleceğim açlıktan
Çalışamıyorum iki haftadan beri.
BİRİNCİ DİLENCİ
Gerçek dilenci bile değilsin demek,
Beceriksiz ahmak, polis çağırayım hemen.-
(İkinci dilenci sıvışır; birinci dilenci yerine geçer.)
Allah rızası için bir sadaka verin,
Acıyın fakire, beyefendiciğim!-
(Bir asker, bir genç kalfanın elinden dans ettiği kızı
kapar.)
ASKER
Defol ordan pis köylü.- Yoksa sen de
Adam mı sandın kendini?
KALFA
Anlarsın şimdi,
İnanmıyorsan eğer.
İKİNCİ KALFA
İlişme, çekil daha iyi.
Şöhret, iktidar, hepsi onun.
BİRİNCİ KALFA
Olur mu ya, tepeden bakarak bize, tuz biber ekiyor üstüne
Kanımızı sülük gibi emdiği yetmiyormuş gibi.
BİR FAHİŞE
(Şarkı söyleyerek)
Ejderhaların ağzından bile aldılar
Bir vakitler altın elmayı-
Şimdi de yetişiyor elmalar,
Ejderhalar çoktan yok oldu.
Avanaktır bakıp bakıp da
Gözüne alamayan koparmayı.
(Bir delikanlıya sokulur.)
İBLİS
(Eğlenenlere dalıp kalarak)
Bu cilveler inan olsun hoşuma gidiyor benim.
Göstersin zengin, demir sandıktaki
Hazinelerini; pintinin üstünde
Oturduğu sandıkta kum da olabilir, altın da.-
Ne kadar duygulandırıcı şu delikanlının kıskançlığı!
Nasıl üstüne titriyor yanındaki kızın tek bir bakışının.
Anlıyor yaşadığı dakikanın değerini,
Gerçi çok iyi biliyor - ama aldırdığı yok -
Gelecekte başkasının koluna gireceğini.
ADEM
(Müzisyenlerden birine hitaben)
Neden böylesine kepaze ediyorsun sanatı, söyle!
Çaldıkların hoşuna gidiyor mu senin?
MÜZİSYEN
Ne münasebet! Gider mi hiç! Hatta sonsuz bir işkence
Her gün bunu çalmak ve bakıp durmak
Nasıl çılgıncasına eğlendiklerine.
Rüyalarıma bile giriyor bu vahşi sesler.
Ama ne yapayım, yaşamam gerek, başka iş gelmiyor elimden.-
İBLİS
(Hala eğlenenlere bakmaya devam ederek)
Kim tasavvur edebilirdi, göz açıp kapayana kadar süren
Gençliğin, böyle derin bir felsefesi olacağını?-
Şu kızcağız biliyor, sonuncusu olmadığını
Şimdi duyduğu hazzın, yaşamındaki dakikanın,
Ve bir yandan öperken, yeni ilişki arıyor
Daha şimdiden gözleri.- Ah sevgili çocuklar;
Bilseniz ne kadar sevinçle seyrediyorum şimdi sizleri!
Günah ve sefalet olsun size bedduam!
İKİNCİ KALFA
(Şarkı söyleyerek)
Bütün hafta çalıştıktan sonra
İç rahatlığı ve şarkıyla
Aşkı ve şarabı tadana
Şeytan vız gelir vız!
(Kilise müziğinin son nağmeleri duyulur, Havva, kentli bir
kız olarak elinde dua kitabı ve bir çiçek demetiyle, anasının yanı
sıra kiliseden çıkar.)
BİR SATICI
Buraya, buraya, güzel küçük hanımcığım!
Bundan ucuzunu bulamazsınız hiçbir yerde.
BAŞKA BİR SATICI
İnanmayın sakın, ölçüsü eksik,
Malı eski. -Siz bana gelin, güzel küçük hanım!-
ADEM
Ah İblis! Sen böylesine aşağılık bir yerde oyalarken beni,
Tecessüm etmiş selamet, ben farkına bile varmadan
Geçip gidecek yanımdan.
İBLİS
Peki, hangisi bu cennet parçası, göstersene -
Zira şeytandan bile bekleyemezsin her halde,
Durmadan zevkini araştırmasını.
Ona kavuşturması seni, yeter.
ADEM
Şu hanımdan başkası olabilir mi?
İBLİS
Böyle söyler.
Ağaçkakan da, kurt yakaladığı zaman kendisine;
Kıskanç gözlerle bakar etrafına ve sanır ki
Dünyada bundan güzeli olamaz yemin.
Oysa güvercin iğrenerek bakar aynı yeme.
İnsan da selametini kendisi bulur ancak
Hem de çok defa tam da
Bir diğerinin cehennem ettiği yerde.-
ADEM
Ne kadar vakur, el değmemiş faziletin ta kendisi.
Yaklaşmaya cesaret edemiyorum adeta.
İBLİS
Korkma, ilk defa yanaşmıyorsun kadınlara,
Hem eninde sonunda satılık olacak o da.
ADEM
Sus!
İBLİS
Hem belki, diğerlerinden daha pahalı.
(Bu arada genç bir delikanlı, mahçup bir tavırla Havva'ya
yaklaşarak yürek biçiminde bir çörek uzatır.)
GENÇ
Küçük hanım, rica ederim, bu ufacık panayır armağanını
Kabul edin.
HAVVA
Ne kadar naziksiniz, Arthur, hatırladınız beni.
ANNE
Çoktan görmedik sizi, neden gelmiyorsunuz ziyaretimize?
(Alçak sesle konuşurlar. Adem, delikanlı ayrılıncaya kadar
heyecanla onlara bakar.)
ADEM
Bu yeni bitme delikanlı mı sahip olacak
Erkek yüreğimin çaresiz arzusuna?
Ne kadar candan konuştu onunla, nasıl gülümsedi-
Elini de sallıyor ardından - ah, ne işkence, ne azap!-
Mutlaka konuşmalıyım onunla.
(Havva'ya yaklaşır.)
ANNE
Arthur'un ailesi
Varlıklı, doğru, ama bilmiyorum
Ne gözle bakıyorlar seninle olan ilişkisine.
İyisi mi, yan çizme bence, sana bu gün bir demet çiçekle
Sürpriz yapan öbür delikanlıdan.
ADEM
Hanımlar, izin verin eşlik edeyim size,
Bu kalabalıkta bir şey gelmesin başınıza.
HAVVA
Bu ne terbiyesizlik!
ANNE
Çekilin buradan, münasebetsiz!
Yoksa bu kızı, önüne gelen herkesin
Güzel sözler söyleyebileceği bir kız mı sandınız?
ADEM
Başka şey söylenebilir mi ki? - Çok kez böyle düşledim
Kadın mükemmelliğinin en güzel idealini.
ANNE
Canınızın istediğini düşleyebilirsiniz;
Ama bu kızcağızın iltifatına mazhar olacak kişi
Sizin gibi bir serseri olamaz.-
(Adem müşkül bir vaziyette kalmış dururken çingene
kadın Havva'ya yaklaşır.)
ÇİNGENE KADIN
Ah dünyalar güzeli kıymetli hanımcığım,
Gösteriverin ufacıcık beyaz elinizi,
Anlatayım size talihin bin bereketinin
Mutlu hayatınızı nasıl yeşerteceğini.
(Eline bakarak)
Güzel bir kısmet var - hem de çok yakın -
Güzel yavrular, sağlık ve varlık,
(Para alır.)
İBLİS
(Adem'i göstererek)
Hemşire hanım! Şu bizim arkadaşın falına da baksana!
ÇİNGENE KADIN
İyi göremiyorum, açlık yahut urgan.-
ADEM
(Havva'ya hitaben)
Beni reddetmeyin. Bu kalbin
Benim için yaratıldığından eminim.-
HAVVA
Anne, engel olsana -
ANNE
Polis çağırıyorum
Hemen uzaklaşmazsa.
HAVVA
İlişme-aklı başına gelir belki.
Hem aslına bakarsan kötü bir şey yapmadı ki.
(Geçip giderler.)
ADEM
Ah sen kutsal şiir, kayıp mı oldun büsbütün
Bu kaskatı gerçek dünyasından?
İBLİS
Ne münasebet! O yürek biçimi çörek,
Çiçek demeti, o danslar, o çardak altı
Başka şey miydi yani? O kadar müşkülpesent olma,
Bol bol var daha, düş kurmaya yarayacak eşya.
ADEM
Neye yarar, kar hırsı, menfaat avcılığı
Pusu kurmuş aralarında; bencil olmayan
Ruh yüksekliği kalmamış hiçbir yerde.
İBLİS
Ona da rastlanır okul sıralarında
Henüz sokulmadığı yerlerde yaşam kavgasının
Böyle birkaç kafadar geliyor da işte.-
(Birkaç öğrenci gezinerek gelirler.)
BİRİNCİ ÖĞRENCİ
Aman çocuklar, ne iyi! Arkamızda bıraktık küflü binayı.
Fiyakalı bir şey yapıp zevkini çıkaralım bu günün.
İKİNCİ ÖĞRENCİ
Kırlara çıkalım, nefret ediyorum şehirden
Bu kısıtlı düzeninden, bu tacir dünyasından.
ÜÇÜNCÜ ÖĞRENCİ
Dalaşalım birisiyle,
Heyecanlı, erkekçe eğlence olur.
BİRİNCİ ÖĞRENCİ
Kapıverelim askerlerin kucaklarından
Kızlarını, çıngar çıkar o anda,
Birlikte kırlara gideriz sonra,
Birkaç duble biraya, müziğe yetecek paramız var daha,
Zaferimizin sarhoşluğuyla akşama kadar
Yaşarız prensler gibi, içkili heriflerin arasında.
DÖRDÜNCÜ ÖĞRENCİ
Harika olur çatlatmak birkaç mankafayı.
BİRİNCİ ÖĞRENCİ
İttifakımızın bağlarını pekiştirip
Elimizden geldiğince eğlenelim şimdi,
Vatan uğrunda coşkuyla dolup
Daha soylu bir kavga alanını işgal edeceğimiz güne dek.
(Giderler.)
ADEM
Ne kadar hoş bir manzara, bu yamyassı dünyada,
Güzel bir çağın filizlendiğini sezdi gönlüm.
İBLİS
Göreceksin ne hale gelecek o filiz
Dershanelerin tozunu silktiği zaman.
Bize doğru yaklaşan şu iki fabrikatör de
Gençliklerinde, önceki çocuklar gibiydi aynen.
(İki fabrikatör konuşarak gelir.)
BİRİNCİ FABRİKATÖR
Ne yapsam boş, zorluyor rekabet,
Ucuz mal peşinden koşuyor herkes.
Malımın kalitesini düşürmem gerek.
İKİNCİ FABRİKATÖR
İyisi mi, işçilerin ücretini azaltmalı.
BİRİNCİ FABRİKATÖR
O olmaz, şimdi bile ayaklanıyorlar,
Yaşayamıyorlarmış sözde itler;
Belki de bu şikayette biraz hakları var.
Ama kim dedi onlara evlensinler,
Kim dedi altı tane çocuk yapsınlar?
İKİNCİ FABRİKATÖR
O halde daha sert davranmalı,
Gecenin yarısını fabrikada geçirsinler,
Kalan yarısı yeter dinlenmeye
Zaten doğru olmaz onların rüya görmeleri.
(Giderler.)
ADEM
Kahrolasıcalar! - Neden engel olmadın onları görmeme.-
Ama söylesene, o kızcağız ne oldu?
İblis, şimdi göster kudretini,
Yardım et, dinlesin beni.
İBLİS
İblis bile
Heder etmez kuvvetini böyle hiçten bir şeye.
ADEM
Senin için hiç olan, benim için bütün bir dünya.
İBLİS
Kazan öyleyse kalbini.- Yalnız hislerini sınırlamasını bil,
Yalandan korkma,
Her sorumu yanıtla. Göreceksin düşecek kollarının arasına.-
(Arkalarında kulak misafiri olan çingene kadının da
duyması için sesini yükseltir.)
Şimdi anlıyorsunuz değil mi mylord, ne kadar nahoş
Tebdil-i kıyafet edip halk arasına karışmak,
Biteviye can sıkıcı şeylerle karşılaşıyor insan.
Şuradaki ahali bir sezse, dört adet gemimizin
Hindistan'dan gelerek bu gün limana varacağını;
Başka türlü davranırlar bize karşı.
ADEM
Muhtemeldir.
ÇİNGENE KADIN
(Başını yan tarafa çevirerek)
Bu keşif büyük para edecektir.
(Adem'e hitaben)
Bir dakika, beyim, - siz gizlediniz kimliğinizi,
Ben de cezalandırdım falınıza bakarak,
Zira hiçbir şey sır kalmaz
Benim gibi çoktandır şeytanla iş birliği yapan biri önünde.
İBLİS
(Başını yan tarafa çevirerek)
Bir bu eksikti, ihtiyar acuze!
ÇİNGENE KADIN
Sizin gemileriniz bu gün burada olacak.
Lakin bundan da sevinçli olan haber
Güzel bir kızın yanıp tutuştuğudur uğrunuzda.
ADEM
Peki, nasıl elde edebilirim onu?
ŞARLATAN
Savulun yoldan! -Saygı isterim,
Bilim yolunda ağardı saçlarım,
Doğanın gizli hazinelerini
Tükenmez çabayla bulup çıkardım.
ADEM
Bu acaip deli ne böyle, İblis?
İBLİS
Bilim, yaşayabilmek için de şarlatan.
Aynen senin bilginlik yaptığın zamanlardaki gibi,
Ne var ki şimdi eskisinden daha fazla gürültü yapmak gerek.
ADEM
Ben bu derecesini asla yapmadım.
Rezalet!
İBLİS
Kabahat onun değil,
Doğasındadır onun korkmak ve kurtulmak istemek
Mezar taşına şunların yazılmasından:
Ex gratia speciali
Mortuus in hospitali.
Feda etti gecesini gündüzünü başkaları uğrunda,
Nihayet ödülünü isteme sırası geldi.
ŞARLATAN
Emek verdim insanlar uğruna,
Nihayet, şanlı sonuç işte burada:
Bu küçük kaptaki hayat iksiri
Hastayı, yaşlıyı gençleştirir.
Büyük firavunlar bunu içerlerdi eskiden,
Bu gene Tankred'in sihirli sevda içkisi
Helene bunu kullanıyordu güzelliği için,
Bu da Kepler'in astrolojisi.-
ADEM
Duyuyor musun neler satıyor? Biz gelecekte arıyoruz
Aydınlığı, o ise çoktan geçmiş olanda.
İBLİS
Saygı duyulmaz şimdiki zamana asla.
Yatak odamızda insan büyüklüğündedir-
Karımızdır o, on yıllık evlilikten sonra-
Kaç tane beni olduğunu bile biliriz.
ŞARLATAN
Alın, buyurun, alan pişman olmaz,
Böyle fırsat geçmedi ele şimdiye dek, bir daha da geçmez.
KALABALIK ARASINDAN
Ver bana - Hangisini olsa satarım.
Amma talihliyiz.- Ne değerli mal aldık.
İBLİS
Hele bak, hiçbir inancı kalmamış olan bu halk,
Mucize denince, nasıl da saldırıyor.-
(Havva annesiyle birlikte geri gelir; onları, fısıltıyla konuşan
çingene kadın izler.)
HAVVA
Boş laf, tanıyoruz dedik ya.
ÇİNGENE KADIN
Cehennemlik olayım eğer doğru değilse.
Öylesine tutkun ki bey size,
Hemen bu gün gözdesi yapmaya hazır.
Prensesler gibi yaşarsınız,
Dört atlı araba koşturur tiyatroya, dansa.
ANNE
Aslına bakarsak, bu yüz kat daha evla
Başında baş örtüsü, kuruyup solmaktan
Pis bir kunduracının kokmuş dükkanında.
ÇİNGENE KADIN
Bakın, orada duruyor - nasıl da aranıyor.
HAVVA
Hala göremedi, ayıp.-
Elleri narin, asalet var duruşunda.-
ANNE
Yanındaki de fena değil hani,
Gerçi burnu çengel gibi, bacakları çarpık,
Ama o kadar saygı değer, yaşlı başlı bir erkek.-
Ben gidiyorum, kızım. En iyi ara buluculuk
Baş başa bırakmak olacaktır sizleri.
ÇİNGENE KADIN
(Adem'e hitaben)
İşte sizin için yanıp tutuşan güzel burada.-
ADEM
Hemen koşayım ona. Ah ne saadet, ne büyük zevk!
ÇİNGENE KADIN
Arayı bulanı da unutmayın ama.
İBLİS
(Çingene kadına para verir.)
Para arkadaştan, el sıkmak benden.
ÇİNGENE KADIN
(Haykırarak)
Ay! Amma da kuvvetli el!
İBLİS
Haz duyardın cadı,
Rolünü oynadığın sahiden sen olsaydın eğer!
HAVVA
(Adem'e hitaben)
Bana bir panayır hediyesi alır mısınız,
Bu güzelleştiricilerden birini örneğin.-
ADEM
Yüzündeki büyüleyici kadınlıktır
En eşsiz güzelleştirici.
(Bu arada şarlatan gider.)
HAVVA
Ah, ne kadar lütufkarsınız.
ADEM
Mahcup etme beni.
Pırlantalar, inciler takayım güzel gerdanına;
Süslemek istediğim için değil,
Parlamak için bundan daha iyi yer olmayacağından.
HAVVA
Öte tarafta birçok mücevherci gördüm.
Ama benim gibi fakir bir kıza yakışmaz ki!
ADEM
Gidip bakalım haydi!
İBLİS
Lüzum yok,
Fevkalade güzel mücevherler var yanımda.
(Mücevherleri verir, Havva büyük bir coşkuyla alarak
bakar ve takınır.)
HAVVA
Ah ne güzel, ne zarif, ne hoş; herkes kıskanacak bunları.-
ADEM
Ama şu yürek biçimi çöreği görmeyeyim bir daha!
HAVVA
Atayım, eğer hoşlanmıyorsanız.
İBLİS
Tamam. Ben de üstüne basayım.
(Basar.)
HAVVA
Ne oluyor,
Birisi mi bağırıyor, yoksa bana mı öyle geldi?
(Bu arada, araba içinde bir mahkum getirirler; sahnenin
ortasından geçirirlerken millet arkasından koşuşur.)
KALABALIK ARASINDAN
Haydi çabuk.- Söylemedim mi ben, ne kadar korkak olduğunu.-
Hala somurtuyor.- Gelin, gidelim arkasından!
ADEM
Ne bu gürültü, ne bu görülmedik itiş kakış?
HAVVA
Asmaya götürüyorlar. Oh, iyi ki buradayız.
Haydi biz de gidelim; öyle heyecan verici ki bu manzara!
Hem de mükemmel bir fırsat mücevherlerimi göstermek için.
ADEM
Suçu ne bu sefilin?
HAVVA
Bilmem.
İBLİS
Fark etmez zaten. Ama ben söyleyeyim gene:
Lovel'in fabrikasında çalıştı uzun yıllar boyunca
Çekip durdu ciğerlerine zehirli kalayı,
Hastahanelik oldu, haftalarca yattı.
Sevgili eşi çaresiz durumda kaldı,
Lovel'in oğlu gençti ve de iyi yürekli
Birbirlerini buldular, unuttular her şeyi.-
BİRİNCİ İŞÇİ
Gülsün yüzün ahpap! Şehit oluyorsun,
Aramızda ışıyacak daima adın.
İBLİS
Koca iyileşince hastalıktan, bulamadı karısını,
Yeri dolmuştu, boşuna iş aradı;
İsyanla doldu yüreği ve cüret etti tehdide,
Tokat oldu Lovel'in oğlunun yanıtı.
Bu lanetin ise bir bıçak geçti eline -
Götürüyorlar işte şimdi - İhtiyar Lovel çıldırdı.-
(Son kelimeleri söylerken Lovel, bir delinin melankolisiyle
gelir.)
LOVEL
Yalan söylüyorsun, yalan, çılgın değilim ben,
Anlamıyor muyum ne fısıldadığını oğlumun yarasının?
Al bütün hazinelerimi,
Tek duymayayım bu sesi. Çıldırayım daha iyi!
ÜÇÜNCÜ İŞÇİ
Korkma, metin ol; gün gelir, alınır intikamın.
BİRiNCİ İŞÇİ
Dik tut başını! Soysuz olanlar onlar.-
(Mahkum eşliğindekilerle birlikte gider.)
ADEM
Soluk kesen manzara, neden çıktın önüme?
Kim söyleyecek şimdi hangisi daha suçlu,
Yoksa asıl suçlu sadece toplum mu?-
Toplumun çürüdüğü yerde suç ürer, çoğalır.
LOVEL
Toplum, evet.- Al hazinelerimi,
Tek duymayayım yaranın söylediklerini.-
(Gider.)
HAVVA
Gidelim haydi, yer bulamayacağız sonra.
ADEM
Şükürler olsun sana kader, hakim yapmadın beni.
Kolay iştir yan geldiğin divandan kanun yapmak-
Yüzeysel kişi için kolaydır yargıya varmak;
Ama ne kadar zordur, iç alemi araştırıp
Köşesini bucağını hesaba katan için.
İBLİS
Böyle ilkelerle sona ermez dava.
Kötülüğü kimse kötülük olsun diye yapmaz;
Şeytan bile birtakım haklara atıf yapar,
Ve herkes kendisininkini en kuvvetlisi sayar
Hukuk alimi bir hamlede kesiverir ipliklerini
Bin tane filantrop'un bile çözemeyeceği
Karmakarışık düğümün.-
(Bu arada Tower'e varırlar; bir duvar oyuğunda kutsal
resim durur.)
HAVVA
Birazcık duralım, dostlarım,
Demetimi bu aziz resme iliştireyim.-
İBLİS
(Fısıldayarak)
Aman, sakın bırakma
Mahvoluruz yoksa.
ADEM
Masum çocuk - ben engel olamam -
HAVVA
Alışmıştım bu resmi, daha çocukken
Anmayı her seferinde önünden geçerken,
Şimdi de öyle huzur veriyor ki.-
Duralım biraz. Hemen telafi edelim
İhmal ettiklerimizi.
(Resmin kenarına çiçek demetini iliştirir, ama çiçekler
birden solar, o anda boynundaki kollarındaki mücevherler
de kertenkele olarak kayar.)
Tanrım, ne oluyor?
İBLİS
Boşuna uyardım seni.
HAVVA
İmdat!
ADEM
Telaş etme, sevgilim, herkes bize bakıyor-
Daha güzellerini takarım sana.
HAVVA
Çekil yanımdan, çekil! İmdat, acıyın bana!
Sahtekarlar ve korkunç cadı
Rezil ettiler namuslu bir kadını.-
(Etraftakiler gruplar halinde toplanmaya başlarlar. Çingene
kadın polislerle birlikte gelir.)
ÇİNGENE KADIN
İşte buradalar, sahte para verdiler,
Eriyip cıva oldu avucumda.
İBLİS
Belki de kusur
Senin avucundaydı, parada değil.-
Adem, gidelim çabuk, burda eyleşmek doğru değil.
(Tower'in içinde kaybolurlar. Aşağıda gruplaşmalar ve
gürültü patırdı artarken yeniden kulenin tepesinde görünürler.)
ADEM
Gene yanıldım, yeterli sandım
Devirmek geçmişin hayaletlerini
Ve serbest rekabet sağlamak kuvvetlere.-
Attım makinadan bir ana vidayı,
Tutanı makinayı, saygı ve sevgiyi,
İhmal ettim daha güçlü bir başkasını koymayı yerine.
Bu ne biçim yarışma? Kimileri kılıçla
Duruyor çıplak hasmının karşısında;
Bu ne biçim bağımsızlık? Yüzlercesi aç kalıyor
Girmezse birilerinin boyunduruğuna.
Köpeklerin kavgası bu, bir parça kemik için.
Bunun yerine, toplum istiyorum ben,
Cezalamayan, koruyan; ürkütmeyen, coşturan,
Ortak güçle uyumlu işleyen,
Bilimin tasarladığı gibi aynen;
Ve düzenine, aklın kanat gerdiği bir toplum.-
Gelecek bu, hissediyorum, biliyorum.
Götür, İblis, götür beni o dünyaya.-
İBLİS
Gafil insan, görüşün dar olduğundan
Salt dağınık gruplar görüyorsun aşağıda.
Yok mu sanıyorsun uyumlu işleyiş
Yok mu sistem hayatın atelyesinde?
Bir lahza bak öyleyse ruh gözlerinle
Ve gör yarattıkları işi.
Ne ki onlar bize çalışıyorlar, ufacık kendilerine değil.-
(Ortalık iyice kararır; panayır yerindekiler küçük gruplar
oluştururlar. Bu gruplar sahnenin ortasında kocaman bir mezar
kazarlar etrafında dans ederek mezarın açık ağzından arka
arkaya içine atlarlar; kimileri sessizce, kimileri bir şeyler
söyledikten sonra.)
KORO
Haydi, haydi, vınlasın kazma:
Bu gün bitmeli, yarın geç olur,
Hoş birkaç bin yıl sonra bile
Tamamlanmayacak büyük eser.
Beşik ve tabut aynı şeydir,
Bu gün tamamlar yarın başlayacağını,
Daima açtır ve daima toktur,
Bu gün içine giren, yarın kalkacaktır!
(Matem çanları çalmaya başlar.)
Akşam çanları başladı çalmaya,
Bitirdik, çekilelim istirahate,
Sabah yeni yaşama uyanacak olanlar
Büyük esere yeniden başlasınlar.-
KUKLA OYUNCUSU
Ben, komediyi oynadım,
Eğlendirdim ama eğlenmedim.
MEYHANECİ
Herkes bitirdi şarabını
Beyler, iyi geceler!
KÜÇÜK KIZ
Sattım menekşelerimin hepsini,
Mezarımda biter artık yenileri.
ÇİNGENE KADIN
Herkes geleceğini öğrenmek istedi,
Şimdi korkuyla kapıyorlar gözlerini.
LOVEL
Bahtiyarlık vermedi hazinelerim
Şimdi bedavadan huzura kavuşuyorum.
İŞÇİ
Cumartesi akşamı, hafta tamamlandı burada,
Çıkaracağım nihayet yorgunluğumu.
ÖĞRENCİ
Güzel bir düş görüyordum, uyandırdılar,
Gel, güzel rüya, devam edelim gene.
ASKER
Kendimi çok yiğit sandım,
Pis bir çukura düşüverdim.
FAHİŞE
Mahmurluk geçti, boyalar silindi,
Burası çok soğuk; acaba aşağısı daha mı iyi?
MAHKUM
Kal kelepçe, bu zavallı hiç'in üstünde
Başka kanun seziyorum, bu eşiğin ötesinde.
ŞARLATAN
Birbirimizi aldattık, biliyoruz, diye.
Hepimizin sesi kesildi şimdi, gerçeğin önünde.
HAVVA
Ne duruyorsun ayaklarımın dibinde, açık ağızlı derinlik!?
Karanlığının beni korkuttuğunu sanma.
Toprak düşüyor içine yalnız, topraktan olan insan.
Ben başımda Gloria ile aşarım bunu.
Aşkın, şiirin ve gençliğin
Koruyucu melekleri yolumu açıyor ebedi yurduma doğru;
Bu toprağa sadece gülümseyişim haz verir,
Güneş ışığı misali, çehrelere değdiği zaman.
(Örtüsünü, harmaniyesini mezara atar
Gloria'nın ışıkları arasında yükselir.)
İBLİS
Tanıdın mı, Adem?
ADEM
Ah Havva, Havva!
:::::::::::::::::
ON İKİNCİ SAHNE
(U biçiminde inşa edilmiş mükemmel bir Falanster'in avlusu.
Binanın her iki kanadının zemin katı açık bir kemer altı oluşturuyor.
Sağ taraftaki kemer altında işleyen buhar makinaları
arasında işçiler çalışıyor. Sol taraftaki kemer altında, doğa
bilimlerine ilişkin eşya, mekanik araçlar, astroloji ve kimya aletleri
ve diğer özel aletler müzesinde bir bilgin bir şeylerle uğraşıyor.
Falanster'de yaşayan herkes aynı kıyafette giyinmiş. Gündüz vakti.)
(Adem ve İblis avlunun tam ortasında yerden çıkıverirler.)
ADEM
Bu ne biçim ülke? Bu nasıl halk? Nereye geldik?
İBLİS
Eski ülküler yok artık.
Çok alelade değil miydi vatan kavramı?
Geleneklere bağlılık doğurmuştu bir zamanlar onu,
Dar görüşlülük ve rekabet besledi, korudu.
Şimdi bütün dünya geniş bir vatan,
Ortak hedefe doğru yoldaşı birbirinin her insan,
Ve sessizce akıp giden bu güzel düzenin
Üstünde, saygıyla kanat geriyor bilim.
ADEM
Gerçekleşti demek ruhumun ideali,
Bunların hepsi güzel, böylesini istemiştim ben de.
Sadece bir şeye acıyorum: vatan kavramına,
Sanırım kalabilirdi
Yeni düzende de. İnsanın benliği sınır ister
Korkar sonsuzdan.
İç değerlerinden kaybeder, yayılırsa eğer,
Geçmişe ve geleceğe şiddetle bağlıdır.
Ve korkarım içi titremez o kadar büyük dünya uğrunda
Anne ve babasının mezarı için titrediği kadar.
Ailesi için canını bile veren
Dostu için ancak göz yaşı döker.-
İBLİS
Bakıyorum vazgeçtin bile idealinden
Daha gerçekleşemeden önce.
ADEM
Yok, öyle sanma, sadece merakımı uyandırdı:
Nasıl bir ülkü ki bu, koca dünyayı birleştirebiliyor,
Ve coşku dedikleri - bu güne dek yüz türlü
Alçaklıkla körüklenmiş,
Ve sadece hayalci kavgalarda sömürülmüş-
Kutsal ve ebedi ateşini insan kalbinin,
Nihayet soylu bir amaca yöneltebiliyor.-
Ama dur, söylesene sen, neredeyiz, neresi burası?
Haydi gezdir ki haz duysun gönlüm,
O kadar mücadeleye karşın
Hak ettiği mükafatı olan bahtiyarlığını görüp insanın.
İBLİS
Burası daha birçok benzerleri olan bir falanster,
Yeni ülküler insanının yaşadığı yer.-
ADEM
Gezelim öyleyse.
İBLİS
Dur, o kadar acele etme.
Önce soyunalım eski derimizden.
Eğer Adem ve İblis olarak gelirsek,
(Baraka etrafında itişip kakışmalar.)
İBLİS
Aman Adem! Burada bizden söz ediyorlar,
Doğrusu güzel şey, altı bin yıl sonra bile
Neşeli gençliği eğlendirecek
Bir rol oynamış olmak.-
ADEM
Vazgeç tatsız şakalardan, gidelim buradan.-
İBLİS
Tatsız şaka mı? Baksana hepsi eğleniyor
Biraz önce Nepos'u dinlerken
Sıralarda uyuklayan şu kırmızı yanaklı oğlanların.
Peki, kim söyleyecek kimin haklı olduğunu,
Uyanan kuvvetin onuruyla, hayata
Yeni ayak basanların mı? Yoksa
Çürümüş beyinleriyle, göçmekte olanların mı?-
Acaba bir Shakespeare, daha fazla mı hoşuna gidiyor senin
Bu yozlaşmış kargaşanın onların hoşuna gittiğinden?
ADEM
İşe tam da yoz'dur, tahammül edemeyeceğim.
İBLİS
Yunan dünyasından kalmış üstünde.
Oysa ben, oğluyum - istersen babası de,
Ruhlar için pek fark etmez-
Yeni akımın, romantika'nın,
Tam da yozlaşmıştan zevk alıyorum ben.
İnsan çehresinde, bir maymun hattı;
Mükemmelin ardından bir çirkef;
Anormal duygulara, rahip fistanı;
Fahişenin utangaçlıktan dem vurması;
Buhur yakmak alçaklığa, adiye;
Kendini yıpratmış kişinin lanet okuması şehvet hazzına
Unutturuyor bana dünyamı yitirdiğimi,
Çünkü her varlıkta doğuyorum yeniden.-
KUKLA OYUNCUSU
(Adem'in omzunu dürterek)
İşgal etmeyin bu güzel yeri.
Hey, ahpap! Bedava eğlendiren,
Hayatından bıkıp kendini asandır ancak.
(Adem ve İblis kenara çekilirler. Bir küçük kız, menekşe
satarak gelir.)
KÜÇÜK KIZ
Küçük menekşeler, ilk elçileridir
Güzel ilk yazın. Buyurun, alın!
Bu küçücük çiçek, yetime ekmek parası
Ve fakir olana bile güzel süs olur.-
BİR ANA
(Menekşe satın alarak)
Ver, ver bana! Götüreyim ölü yavrumun mezarına.
BİR KIZ
(O da satın alır.)
Ne güzel süs olacak kara saçlarıma.
KÜÇÜK KIZ
Menekşeler! Buyurun, baylar!
(Geçer.)
BİR MÜCEVHERCİ
Bu hınzır da durmadan yarışıyor bizimle,
Rağbetten düşüremedik bir türlü.-
Oysa güzel gerdana pahalı inci yaraşır,
Onu da çıkaran artık
Dehşetli bir cesaretle
Meydan okuyor denizlerin dibinin canavarına.-
(İki kentli kız beraber gelir.)
BİRİNCİ KENTLİ KIZ
Ne güzel kumaşlar, ne değerli mücevherler!
İKİNCİ KENTLİ KIZ
Biri çıksa da panayır hediyesi alsa bize.
BİRİNCİ KENTLİ KIZ
Bu günün erkeği, böyle şeyi ancak
İğrenç birtakım amaçlarla yapar.
İKİNCİ KENTLİ KIZ
Onun için bile yapmaz, zevksizleşti artık,
Hafifmeşrep kadınlarla havyar şımarttı.
BİRİNCİ KENTLİ KIZ
Kendinden öyle emin ki, oralı bile olmaz.
İKİNCİ KENTLİ KIZ
Ya da öyle pısırık ki, cesaret edemez.
(Geçip giderler.)
(Bir çardak altındaki masaların etrafına oturmuş işçiler,
içki içer ve eğlenirler. Geriden müzik sesi duyulur ve dans edenler
görülür. Asker, sivil renkli bir kalabalık eğlenmektedir.)
MEYHANECİ
(Müşteriler arasında)
Neşelenin, beyler, dün geçti artık,
Yarına ise asla çıkamayacağız,
Tanrı aç koymaz yarattığı kuşları
Ve her şey beyhudedir, diyor İncil.
İBLİS
Hoşuma gitti bu felsefe.
Oturalım şu gölgelik yere,
Seyredelim ne kadar ucuza ve ne kadar güzel
Eğleniyor halk, ekşi şarapla ve berbat müzikle.
BİRİNCİ İŞÇİ
(Masa başında)
Makinalar, inan, şeytanın işi:
Ağzımızdan kapıyorlar lokmamızı.
İKİNCİ İŞÇİ
İçki kalsın bize yeter, unuturuz.
BİRİNCİ İŞÇİ
Zengin ise - şeytanın ta kendisi, emiyor kanımızı.
Şimdi gelse ya buraya! Göndereyim canını cehenneme.
Geçenlerdeki olayı sık sık tekrarlamalı.
ÜÇÜNCÜ İŞÇİ
Ne geçecek eline. Bu gün idam edilecek.
Bizim yazgımız ise sürüp gidecek.
İKİNCİ İŞÇİ
Saçmalamayın; gelsin, geleceği varsa zenginin,
Bir şeycik yapmam ona, oturturum yanıma.
Görürüz asıl kim efendi ve kim biliyor eğlenmeyi.
MEYHANECİ
(Adem'e hitaben)
Ne arzu ediyorsunuz, beyim?
ADEM
Hiçbir şey.
MEYHANECİ
Defolun öyleyse buradan, serseriler!
Para mı kesiyor sandınız beni,
Yoksa dilenci mi olsun çocuğum, karım?
ADEM
(Yerinden kalkarak)
Nasıl cüret ediyorsun böyle konuşmaya?
İBLİS
Boş ver edepsize!
ADEM
Gel gidelim, devam edelim seyretmeye
Nasıl hayvanlaştığını insanın.
İBLİS
Hah, işte burada çoktandır aradığım.
Burada eğlenebiliriz canımızın istediği gibi,
Bu gürültü, bu cümbüş, bu delişmen kahkaha,
Sefahat ateşinin kudurması
Nasıl da yansıyor çehrelere pembe dalgalarla,
Sefalet içinde kurulan ahmakça rüyalar gibi.
Ne harikulade değil mi?
ADEM
Beni iğrendiriyor.
(Bu arada dans edenlerin yanına varırlar. İki dilenci çekişerek
gelir.)
BİRİNCİ DİLENCİ
Burası benim yerim, iznim var.
İKİNCİ DİLENCİ
Merhamet et, öleceğim açlıktan
Çalışamıyorum iki haftadan beri.
BİRİNCİ DİLENCİ
Gerçek dilenci bile değilsin demek,
Beceriksiz ahmak, polis çağırayım hemen.-
(İkinci dilenci sıvışır; birinci dilenci yerine geçer.)
Allah rızası için bir sadaka verin,
Acıyın fakire, beyefendiciğim!-
(Bir asker, bir genç kalfanın elinden dans ettiği kızı
kapar.)
ASKER
Defol ordan pis köylü.- Yoksa sen de
Adam mı sandın kendini?
KALFA
Anlarsın şimdi,
İnanmıyorsan eğer.
İKİNCİ KALFA
İlişme, çekil daha iyi.
Şöhret, iktidar, hepsi onun.
BİRİNCİ KALFA
Olur mu ya, tepeden bakarak bize, tuz biber ekiyor üstüne
Kanımızı sülük gibi emdiği yetmiyormuş gibi.
BİR FAHİŞE
(Şarkı söyleyerek)
Ejderhaların ağzından bile aldılar
Bir vakitler altın elmayı-
Şimdi de yetişiyor elmalar,
Ejderhalar çoktan yok oldu.
Avanaktır bakıp bakıp da
Gözüne alamayan koparmayı.
(Bir delikanlıya sokulur.)
İBLİS
(Eğlenenlere dalıp kalarak)
Bu cilveler inan olsun hoşuma gidiyor benim.
Göstersin zengin, demir sandıktaki
Hazinelerini; pintinin üstünde
Oturduğu sandıkta kum da olabilir, altın da.-
Ne kadar duygulandırıcı şu delikanlının kıskançlığı!
Nasıl üstüne titriyor yanındaki kızın tek bir bakışının.
Anlıyor yaşadığı dakikanın değerini,
Gerçi çok iyi biliyor - ama aldırdığı yok -
Gelecekte başkasının koluna gireceğini.
ADEM
(Müzisyenlerden birine hitaben)
Neden böylesine kepaze ediyorsun sanatı, söyle!
Çaldıkların hoşuna gidiyor mu senin?
MÜZİSYEN
Ne münasebet! Gider mi hiç! Hatta sonsuz bir işkence
Her gün bunu çalmak ve bakıp durmak
Nasıl çılgıncasına eğlendiklerine.
Rüyalarıma bile giriyor bu vahşi sesler.
Ama ne yapayım, yaşamam gerek, başka iş gelmiyor elimden.-
İBLİS
(Hala eğlenenlere bakmaya devam ederek)
Kim tasavvur edebilirdi, göz açıp kapayana kadar süren
Gençliğin, böyle derin bir felsefesi olacağını?-
Şu kızcağız biliyor, sonuncusu olmadığını
Şimdi duyduğu hazzın, yaşamındaki dakikanın,
Ve bir yandan öperken, yeni ilişki arıyor
Daha şimdiden gözleri.- Ah sevgili çocuklar;
Bilseniz ne kadar sevinçle seyrediyorum şimdi sizleri!
Günah ve sefalet olsun size bedduam!
İKİNCİ KALFA
(Şarkı söyleyerek)
Bütün hafta çalıştıktan sonra
İç rahatlığı ve şarkıyla
Aşkı ve şarabı tadana
Şeytan vız gelir vız!
(Kilise müziğinin son nağmeleri duyulur, Havva, kentli bir
kız olarak elinde dua kitabı ve bir çiçek demetiyle, anasının yanı
sıra kiliseden çıkar.)
BİR SATICI
Buraya, buraya, güzel küçük hanımcığım!
Bundan ucuzunu bulamazsınız hiçbir yerde.
BAŞKA BİR SATICI
İnanmayın sakın, ölçüsü eksik,
Malı eski. -Siz bana gelin, güzel küçük hanım!-
ADEM
Ah İblis! Sen böylesine aşağılık bir yerde oyalarken beni,
Tecessüm etmiş selamet, ben farkına bile varmadan
Geçip gidecek yanımdan.
İBLİS
Peki, hangisi bu cennet parçası, göstersene -
Zira şeytandan bile bekleyemezsin her halde,
Durmadan zevkini araştırmasını.
Ona kavuşturması seni, yeter.
ADEM
Şu hanımdan başkası olabilir mi?
İBLİS
Böyle söyler.
Ağaçkakan da, kurt yakaladığı zaman kendisine;
Kıskanç gözlerle bakar etrafına ve sanır ki
Dünyada bundan güzeli olamaz yemin.
Oysa güvercin iğrenerek bakar aynı yeme.
İnsan da selametini kendisi bulur ancak
Hem de çok defa tam da
Bir diğerinin cehennem ettiği yerde.-
ADEM
Ne kadar vakur, el değmemiş faziletin ta kendisi.
Yaklaşmaya cesaret edemiyorum adeta.
İBLİS
Korkma, ilk defa yanaşmıyorsun kadınlara,
Hem eninde sonunda satılık olacak o da.
ADEM
Sus!
İBLİS
Hem belki, diğerlerinden daha pahalı.
(Bu arada genç bir delikanlı, mahçup bir tavırla Havva'ya
yaklaşarak yürek biçiminde bir çörek uzatır.)
GENÇ
Küçük hanım, rica ederim, bu ufacık panayır armağanını
Kabul edin.
HAVVA
Ne kadar naziksiniz, Arthur, hatırladınız beni.
ANNE
Çoktan görmedik sizi, neden gelmiyorsunuz ziyaretimize?
(Alçak sesle konuşurlar. Adem, delikanlı ayrılıncaya kadar
heyecanla onlara bakar.)
ADEM
Bu yeni bitme delikanlı mı sahip olacak
Erkek yüreğimin çaresiz arzusuna?
Ne kadar candan konuştu onunla, nasıl gülümsedi-
Elini de sallıyor ardından - ah, ne işkence, ne azap!-
Mutlaka konuşmalıyım onunla.
(Havva'ya yaklaşır.)
ANNE
Arthur'un ailesi
Varlıklı, doğru, ama bilmiyorum
Ne gözle bakıyorlar seninle olan ilişkisine.
İyisi mi, yan çizme bence, sana bu gün bir demet çiçekle
Sürpriz yapan öbür delikanlıdan.
ADEM
Hanımlar, izin verin eşlik edeyim size,
Bu kalabalıkta bir şey gelmesin başınıza.
HAVVA
Bu ne terbiyesizlik!
ANNE
Çekilin buradan, münasebetsiz!
Yoksa bu kızı, önüne gelen herkesin
Güzel sözler söyleyebileceği bir kız mı sandınız?
ADEM
Başka şey söylenebilir mi ki? - Çok kez böyle düşledim
Kadın mükemmelliğinin en güzel idealini.
ANNE
Canınızın istediğini düşleyebilirsiniz;
Ama bu kızcağızın iltifatına mazhar olacak kişi
Sizin gibi bir serseri olamaz.-
(Adem müşkül bir vaziyette kalmış dururken çingene
kadın Havva'ya yaklaşır.)
ÇİNGENE KADIN
Ah dünyalar güzeli kıymetli hanımcığım,
Gösteriverin ufacıcık beyaz elinizi,
Anlatayım size talihin bin bereketinin
Mutlu hayatınızı nasıl yeşerteceğini.
(Eline bakarak)
Güzel bir kısmet var - hem de çok yakın -
Güzel yavrular, sağlık ve varlık,
(Para alır.)
İBLİS
(Adem'i göstererek)
Hemşire hanım! Şu bizim arkadaşın falına da baksana!
ÇİNGENE KADIN
İyi göremiyorum, açlık yahut urgan.-
ADEM
(Havva'ya hitaben)
Beni reddetmeyin. Bu kalbin
Benim için yaratıldığından eminim.-
HAVVA
Anne, engel olsana -
ANNE
Polis çağırıyorum
Hemen uzaklaşmazsa.
HAVVA
İlişme-aklı başına gelir belki.
Hem aslına bakarsan kötü bir şey yapmadı ki.
(Geçip giderler.)
ADEM
Ah sen kutsal şiir, kayıp mı oldun büsbütün
Bu kaskatı gerçek dünyasından?
İBLİS
Ne münasebet! O yürek biçimi çörek,
Çiçek demeti, o danslar, o çardak altı
Başka şey miydi yani? O kadar müşkülpesent olma,
Bol bol var daha, düş kurmaya yarayacak eşya.
ADEM
Neye yarar, kar hırsı, menfaat avcılığı
Pusu kurmuş aralarında; bencil olmayan
Ruh yüksekliği kalmamış hiçbir yerde.
İBLİS
Ona da rastlanır okul sıralarında
Henüz sokulmadığı yerlerde yaşam kavgasının
Böyle birkaç kafadar geliyor da işte.-
(Birkaç öğrenci gezinerek gelirler.)
BİRİNCİ ÖĞRENCİ
Aman çocuklar, ne iyi! Arkamızda bıraktık küflü binayı.
Fiyakalı bir şey yapıp zevkini çıkaralım bu günün.
İKİNCİ ÖĞRENCİ
Kırlara çıkalım, nefret ediyorum şehirden
Bu kısıtlı düzeninden, bu tacir dünyasından.
ÜÇÜNCÜ ÖĞRENCİ
Dalaşalım birisiyle,
Heyecanlı, erkekçe eğlence olur.
BİRİNCİ ÖĞRENCİ
Kapıverelim askerlerin kucaklarından
Kızlarını, çıngar çıkar o anda,
Birlikte kırlara gideriz sonra,
Birkaç duble biraya, müziğe yetecek paramız var daha,
Zaferimizin sarhoşluğuyla akşama kadar
Yaşarız prensler gibi, içkili heriflerin arasında.
DÖRDÜNCÜ ÖĞRENCİ
Harika olur çatlatmak birkaç mankafayı.
BİRİNCİ ÖĞRENCİ
İttifakımızın bağlarını pekiştirip
Elimizden geldiğince eğlenelim şimdi,
Vatan uğrunda coşkuyla dolup
Daha soylu bir kavga alanını işgal edeceğimiz güne dek.
(Giderler.)
ADEM
Ne kadar hoş bir manzara, bu yamyassı dünyada,
Güzel bir çağın filizlendiğini sezdi gönlüm.
İBLİS
Göreceksin ne hale gelecek o filiz
Dershanelerin tozunu silktiği zaman.
Bize doğru yaklaşan şu iki fabrikatör de
Gençliklerinde, önceki çocuklar gibiydi aynen.
(İki fabrikatör konuşarak gelir.)
BİRİNCİ FABRİKATÖR
Ne yapsam boş, zorluyor rekabet,
Ucuz mal peşinden koşuyor herkes.
Malımın kalitesini düşürmem gerek.
İKİNCİ FABRİKATÖR
İyisi mi, işçilerin ücretini azaltmalı.
BİRİNCİ FABRİKATÖR
O olmaz, şimdi bile ayaklanıyorlar,
Yaşayamıyorlarmış sözde itler;
Belki de bu şikayette biraz hakları var.
Ama kim dedi onlara evlensinler,
Kim dedi altı tane çocuk yapsınlar?
İKİNCİ FABRİKATÖR
O halde daha sert davranmalı,
Gecenin yarısını fabrikada geçirsinler,
Kalan yarısı yeter dinlenmeye
Zaten doğru olmaz onların rüya görmeleri.
(Giderler.)
ADEM
Kahrolasıcalar! - Neden engel olmadın onları görmeme.-
Ama söylesene, o kızcağız ne oldu?
İblis, şimdi göster kudretini,
Yardım et, dinlesin beni.
İBLİS
İblis bile
Heder etmez kuvvetini böyle hiçten bir şeye.
ADEM
Senin için hiç olan, benim için bütün bir dünya.
İBLİS
Kazan öyleyse kalbini.- Yalnız hislerini sınırlamasını bil,
Yalandan korkma,
Her sorumu yanıtla. Göreceksin düşecek kollarının arasına.-
(Arkalarında kulak misafiri olan çingene kadının da
duyması için sesini yükseltir.)
Şimdi anlıyorsunuz değil mi mylord, ne kadar nahoş
Tebdil-i kıyafet edip halk arasına karışmak,
Biteviye can sıkıcı şeylerle karşılaşıyor insan.
Şuradaki ahali bir sezse, dört adet gemimizin
Hindistan'dan gelerek bu gün limana varacağını;
Başka türlü davranırlar bize karşı.
ADEM
Muhtemeldir.
ÇİNGENE KADIN
(Başını yan tarafa çevirerek)
Bu keşif büyük para edecektir.
(Adem'e hitaben)
Bir dakika, beyim, - siz gizlediniz kimliğinizi,
Ben de cezalandırdım falınıza bakarak,
Zira hiçbir şey sır kalmaz
Benim gibi çoktandır şeytanla iş birliği yapan biri önünde.
İBLİS
(Başını yan tarafa çevirerek)
Bir bu eksikti, ihtiyar acuze!
ÇİNGENE KADIN
Sizin gemileriniz bu gün burada olacak.
Lakin bundan da sevinçli olan haber
Güzel bir kızın yanıp tutuştuğudur uğrunuzda.
ADEM
Peki, nasıl elde edebilirim onu?
ŞARLATAN
Savulun yoldan! -Saygı isterim,
Bilim yolunda ağardı saçlarım,
Doğanın gizli hazinelerini
Tükenmez çabayla bulup çıkardım.
ADEM
Bu acaip deli ne böyle, İblis?
İBLİS
Bilim, yaşayabilmek için de şarlatan.
Aynen senin bilginlik yaptığın zamanlardaki gibi,
Ne var ki şimdi eskisinden daha fazla gürültü yapmak gerek.
ADEM
Ben bu derecesini asla yapmadım.
Rezalet!
İBLİS
Kabahat onun değil,
Doğasındadır onun korkmak ve kurtulmak istemek
Mezar taşına şunların yazılmasından:
Ex gratia speciali
Mortuus in hospitali.
Feda etti gecesini gündüzünü başkaları uğrunda,
Nihayet ödülünü isteme sırası geldi.
ŞARLATAN
Emek verdim insanlar uğruna,
Nihayet, şanlı sonuç işte burada:
Bu küçük kaptaki hayat iksiri
Hastayı, yaşlıyı gençleştirir.
Büyük firavunlar bunu içerlerdi eskiden,
Bu gene Tankred'in sihirli sevda içkisi
Helene bunu kullanıyordu güzelliği için,
Bu da Kepler'in astrolojisi.-
ADEM
Duyuyor musun neler satıyor? Biz gelecekte arıyoruz
Aydınlığı, o ise çoktan geçmiş olanda.
İBLİS
Saygı duyulmaz şimdiki zamana asla.
Yatak odamızda insan büyüklüğündedir-
Karımızdır o, on yıllık evlilikten sonra-
Kaç tane beni olduğunu bile biliriz.
ŞARLATAN
Alın, buyurun, alan pişman olmaz,
Böyle fırsat geçmedi ele şimdiye dek, bir daha da geçmez.
KALABALIK ARASINDAN
Ver bana - Hangisini olsa satarım.
Amma talihliyiz.- Ne değerli mal aldık.
İBLİS
Hele bak, hiçbir inancı kalmamış olan bu halk,
Mucize denince, nasıl da saldırıyor.-
(Havva annesiyle birlikte geri gelir; onları, fısıltıyla konuşan
çingene kadın izler.)
HAVVA
Boş laf, tanıyoruz dedik ya.
ÇİNGENE KADIN
Cehennemlik olayım eğer doğru değilse.
Öylesine tutkun ki bey size,
Hemen bu gün gözdesi yapmaya hazır.
Prensesler gibi yaşarsınız,
Dört atlı araba koşturur tiyatroya, dansa.
ANNE
Aslına bakarsak, bu yüz kat daha evla
Başında baş örtüsü, kuruyup solmaktan
Pis bir kunduracının kokmuş dükkanında.
ÇİNGENE KADIN
Bakın, orada duruyor - nasıl da aranıyor.
HAVVA
Hala göremedi, ayıp.-
Elleri narin, asalet var duruşunda.-
ANNE
Yanındaki de fena değil hani,
Gerçi burnu çengel gibi, bacakları çarpık,
Ama o kadar saygı değer, yaşlı başlı bir erkek.-
Ben gidiyorum, kızım. En iyi ara buluculuk
Baş başa bırakmak olacaktır sizleri.
ÇİNGENE KADIN
(Adem'e hitaben)
İşte sizin için yanıp tutuşan güzel burada.-
ADEM
Hemen koşayım ona. Ah ne saadet, ne büyük zevk!
ÇİNGENE KADIN
Arayı bulanı da unutmayın ama.
İBLİS
(Çingene kadına para verir.)
Para arkadaştan, el sıkmak benden.
ÇİNGENE KADIN
(Haykırarak)
Ay! Amma da kuvvetli el!
İBLİS
Haz duyardın cadı,
Rolünü oynadığın sahiden sen olsaydın eğer!
HAVVA
(Adem'e hitaben)
Bana bir panayır hediyesi alır mısınız,
Bu güzelleştiricilerden birini örneğin.-
ADEM
Yüzündeki büyüleyici kadınlıktır
En eşsiz güzelleştirici.
(Bu arada şarlatan gider.)
HAVVA
Ah, ne kadar lütufkarsınız.
ADEM
Mahcup etme beni.
Pırlantalar, inciler takayım güzel gerdanına;
Süslemek istediğim için değil,
Parlamak için bundan daha iyi yer olmayacağından.
HAVVA
Öte tarafta birçok mücevherci gördüm.
Ama benim gibi fakir bir kıza yakışmaz ki!
ADEM
Gidip bakalım haydi!
İBLİS
Lüzum yok,
Fevkalade güzel mücevherler var yanımda.
(Mücevherleri verir, Havva büyük bir coşkuyla alarak
bakar ve takınır.)
HAVVA
Ah ne güzel, ne zarif, ne hoş; herkes kıskanacak bunları.-
ADEM
Ama şu yürek biçimi çöreği görmeyeyim bir daha!
HAVVA
Atayım, eğer hoşlanmıyorsanız.
İBLİS
Tamam. Ben de üstüne basayım.
(Basar.)
HAVVA
Ne oluyor,
Birisi mi bağırıyor, yoksa bana mı öyle geldi?
(Bu arada, araba içinde bir mahkum getirirler; sahnenin
ortasından geçirirlerken millet arkasından koşuşur.)
KALABALIK ARASINDAN
Haydi çabuk.- Söylemedim mi ben, ne kadar korkak olduğunu.-
Hala somurtuyor.- Gelin, gidelim arkasından!
ADEM
Ne bu gürültü, ne bu görülmedik itiş kakış?
HAVVA
Asmaya götürüyorlar. Oh, iyi ki buradayız.
Haydi biz de gidelim; öyle heyecan verici ki bu manzara!
Hem de mükemmel bir fırsat mücevherlerimi göstermek için.
ADEM
Suçu ne bu sefilin?
HAVVA
Bilmem.
İBLİS
Fark etmez zaten. Ama ben söyleyeyim gene:
Lovel'in fabrikasında çalıştı uzun yıllar boyunca
Çekip durdu ciğerlerine zehirli kalayı,
Hastahanelik oldu, haftalarca yattı.
Sevgili eşi çaresiz durumda kaldı,
Lovel'in oğlu gençti ve de iyi yürekli
Birbirlerini buldular, unuttular her şeyi.-
BİRİNCİ İŞÇİ
Gülsün yüzün ahpap! Şehit oluyorsun,
Aramızda ışıyacak daima adın.
İBLİS
Koca iyileşince hastalıktan, bulamadı karısını,
Yeri dolmuştu, boşuna iş aradı;
İsyanla doldu yüreği ve cüret etti tehdide,
Tokat oldu Lovel'in oğlunun yanıtı.
Bu lanetin ise bir bıçak geçti eline -
Götürüyorlar işte şimdi - İhtiyar Lovel çıldırdı.-
(Son kelimeleri söylerken Lovel, bir delinin melankolisiyle
gelir.)
LOVEL
Yalan söylüyorsun, yalan, çılgın değilim ben,
Anlamıyor muyum ne fısıldadığını oğlumun yarasının?
Al bütün hazinelerimi,
Tek duymayayım bu sesi. Çıldırayım daha iyi!
ÜÇÜNCÜ İŞÇİ
Korkma, metin ol; gün gelir, alınır intikamın.
BİRiNCİ İŞÇİ
Dik tut başını! Soysuz olanlar onlar.-
(Mahkum eşliğindekilerle birlikte gider.)
ADEM
Soluk kesen manzara, neden çıktın önüme?
Kim söyleyecek şimdi hangisi daha suçlu,
Yoksa asıl suçlu sadece toplum mu?-
Toplumun çürüdüğü yerde suç ürer, çoğalır.
LOVEL
Toplum, evet.- Al hazinelerimi,
Tek duymayayım yaranın söylediklerini.-
(Gider.)
HAVVA
Gidelim haydi, yer bulamayacağız sonra.
ADEM
Şükürler olsun sana kader, hakim yapmadın beni.
Kolay iştir yan geldiğin divandan kanun yapmak-
Yüzeysel kişi için kolaydır yargıya varmak;
Ama ne kadar zordur, iç alemi araştırıp
Köşesini bucağını hesaba katan için.
İBLİS
Böyle ilkelerle sona ermez dava.
Kötülüğü kimse kötülük olsun diye yapmaz;
Şeytan bile birtakım haklara atıf yapar,
Ve herkes kendisininkini en kuvvetlisi sayar
Hukuk alimi bir hamlede kesiverir ipliklerini
Bin tane filantrop'un bile çözemeyeceği
Karmakarışık düğümün.-
(Bu arada Tower'e varırlar; bir duvar oyuğunda kutsal
resim durur.)
HAVVA
Birazcık duralım, dostlarım,
Demetimi bu aziz resme iliştireyim.-
İBLİS
(Fısıldayarak)
Aman, sakın bırakma
Mahvoluruz yoksa.
ADEM
Masum çocuk - ben engel olamam -
HAVVA
Alışmıştım bu resmi, daha çocukken
Anmayı her seferinde önünden geçerken,
Şimdi de öyle huzur veriyor ki.-
Duralım biraz. Hemen telafi edelim
İhmal ettiklerimizi.
(Resmin kenarına çiçek demetini iliştirir, ama çiçekler
birden solar, o anda boynundaki kollarındaki mücevherler
de kertenkele olarak kayar.)
Tanrım, ne oluyor?
İBLİS
Boşuna uyardım seni.
HAVVA
İmdat!
ADEM
Telaş etme, sevgilim, herkes bize bakıyor-
Daha güzellerini takarım sana.
HAVVA
Çekil yanımdan, çekil! İmdat, acıyın bana!
Sahtekarlar ve korkunç cadı
Rezil ettiler namuslu bir kadını.-
(Etraftakiler gruplar halinde toplanmaya başlarlar. Çingene
kadın polislerle birlikte gelir.)
ÇİNGENE KADIN
İşte buradalar, sahte para verdiler,
Eriyip cıva oldu avucumda.
İBLİS
Belki de kusur
Senin avucundaydı, parada değil.-
Adem, gidelim çabuk, burda eyleşmek doğru değil.
(Tower'in içinde kaybolurlar. Aşağıda gruplaşmalar ve
gürültü patırdı artarken yeniden kulenin tepesinde görünürler.)
ADEM
Gene yanıldım, yeterli sandım
Devirmek geçmişin hayaletlerini
Ve serbest rekabet sağlamak kuvvetlere.-
Attım makinadan bir ana vidayı,
Tutanı makinayı, saygı ve sevgiyi,
İhmal ettim daha güçlü bir başkasını koymayı yerine.
Bu ne biçim yarışma? Kimileri kılıçla
Duruyor çıplak hasmının karşısında;
Bu ne biçim bağımsızlık? Yüzlercesi aç kalıyor
Girmezse birilerinin boyunduruğuna.
Köpeklerin kavgası bu, bir parça kemik için.
Bunun yerine, toplum istiyorum ben,
Cezalamayan, koruyan; ürkütmeyen, coşturan,
Ortak güçle uyumlu işleyen,
Bilimin tasarladığı gibi aynen;
Ve düzenine, aklın kanat gerdiği bir toplum.-
Gelecek bu, hissediyorum, biliyorum.
Götür, İblis, götür beni o dünyaya.-
İBLİS
Gafil insan, görüşün dar olduğundan
Salt dağınık gruplar görüyorsun aşağıda.
Yok mu sanıyorsun uyumlu işleyiş
Yok mu sistem hayatın atelyesinde?
Bir lahza bak öyleyse ruh gözlerinle
Ve gör yarattıkları işi.
Ne ki onlar bize çalışıyorlar, ufacık kendilerine değil.-
(Ortalık iyice kararır; panayır yerindekiler küçük gruplar
oluştururlar. Bu gruplar sahnenin ortasında kocaman bir mezar
kazarlar etrafında dans ederek mezarın açık ağzından arka
arkaya içine atlarlar; kimileri sessizce, kimileri bir şeyler
söyledikten sonra.)
KORO
Haydi, haydi, vınlasın kazma:
Bu gün bitmeli, yarın geç olur,
Hoş birkaç bin yıl sonra bile
Tamamlanmayacak büyük eser.
Beşik ve tabut aynı şeydir,
Bu gün tamamlar yarın başlayacağını,
Daima açtır ve daima toktur,
Bu gün içine giren, yarın kalkacaktır!
(Matem çanları çalmaya başlar.)
Akşam çanları başladı çalmaya,
Bitirdik, çekilelim istirahate,
Sabah yeni yaşama uyanacak olanlar
Büyük esere yeniden başlasınlar.-
KUKLA OYUNCUSU
Ben, komediyi oynadım,
Eğlendirdim ama eğlenmedim.
MEYHANECİ
Herkes bitirdi şarabını
Beyler, iyi geceler!
KÜÇÜK KIZ
Sattım menekşelerimin hepsini,
Mezarımda biter artık yenileri.
ÇİNGENE KADIN
Herkes geleceğini öğrenmek istedi,
Şimdi korkuyla kapıyorlar gözlerini.
LOVEL
Bahtiyarlık vermedi hazinelerim
Şimdi bedavadan huzura kavuşuyorum.
İŞÇİ
Cumartesi akşamı, hafta tamamlandı burada,
Çıkaracağım nihayet yorgunluğumu.
ÖĞRENCİ
Güzel bir düş görüyordum, uyandırdılar,
Gel, güzel rüya, devam edelim gene.
ASKER
Kendimi çok yiğit sandım,
Pis bir çukura düşüverdim.
FAHİŞE
Mahmurluk geçti, boyalar silindi,
Burası çok soğuk; acaba aşağısı daha mı iyi?
MAHKUM
Kal kelepçe, bu zavallı hiç'in üstünde
Başka kanun seziyorum, bu eşiğin ötesinde.
ŞARLATAN
Birbirimizi aldattık, biliyoruz, diye.
Hepimizin sesi kesildi şimdi, gerçeğin önünde.
HAVVA
Ne duruyorsun ayaklarımın dibinde, açık ağızlı derinlik!?
Karanlığının beni korkuttuğunu sanma.
Toprak düşüyor içine yalnız, topraktan olan insan.
Ben başımda Gloria ile aşarım bunu.
Aşkın, şiirin ve gençliğin
Koruyucu melekleri yolumu açıyor ebedi yurduma doğru;
Bu toprağa sadece gülümseyişim haz verir,
Güneş ışığı misali, çehrelere değdiği zaman.
(Örtüsünü, harmaniyesini mezara atar
Gloria'nın ışıkları arasında yükselir.)
İBLİS
Tanıdın mı, Adem?
ADEM
Ah Havva, Havva!
:::::::::::::::::
ON İKİNCİ SAHNE
(U biçiminde inşa edilmiş mükemmel bir Falanster'in avlusu.
Binanın her iki kanadının zemin katı açık bir kemer altı oluşturuyor.
Sağ taraftaki kemer altında işleyen buhar makinaları
arasında işçiler çalışıyor. Sol taraftaki kemer altında, doğa
bilimlerine ilişkin eşya, mekanik araçlar, astroloji ve kimya aletleri
ve diğer özel aletler müzesinde bir bilgin bir şeylerle uğraşıyor.
Falanster'de yaşayan herkes aynı kıyafette giyinmiş. Gündüz vakti.)
(Adem ve İblis avlunun tam ortasında yerden çıkıverirler.)
ADEM
Bu ne biçim ülke? Bu nasıl halk? Nereye geldik?
İBLİS
Eski ülküler yok artık.
Çok alelade değil miydi vatan kavramı?
Geleneklere bağlılık doğurmuştu bir zamanlar onu,
Dar görüşlülük ve rekabet besledi, korudu.
Şimdi bütün dünya geniş bir vatan,
Ortak hedefe doğru yoldaşı birbirinin her insan,
Ve sessizce akıp giden bu güzel düzenin
Üstünde, saygıyla kanat geriyor bilim.
ADEM
Gerçekleşti demek ruhumun ideali,
Bunların hepsi güzel, böylesini istemiştim ben de.
Sadece bir şeye acıyorum: vatan kavramına,
Sanırım kalabilirdi
Yeni düzende de. İnsanın benliği sınır ister
Korkar sonsuzdan.
İç değerlerinden kaybeder, yayılırsa eğer,
Geçmişe ve geleceğe şiddetle bağlıdır.
Ve korkarım içi titremez o kadar büyük dünya uğrunda
Anne ve babasının mezarı için titrediği kadar.
Ailesi için canını bile veren
Dostu için ancak göz yaşı döker.-
İBLİS
Bakıyorum vazgeçtin bile idealinden
Daha gerçekleşemeden önce.
ADEM
Yok, öyle sanma, sadece merakımı uyandırdı:
Nasıl bir ülkü ki bu, koca dünyayı birleştirebiliyor,
Ve coşku dedikleri - bu güne dek yüz türlü
Alçaklıkla körüklenmiş,
Ve sadece hayalci kavgalarda sömürülmüş-
Kutsal ve ebedi ateşini insan kalbinin,
Nihayet soylu bir amaca yöneltebiliyor.-
Ama dur, söylesene sen, neredeyiz, neresi burası?
Haydi gezdir ki haz duysun gönlüm,
O kadar mücadeleye karşın
Hak ettiği mükafatı olan bahtiyarlığını görüp insanın.
İBLİS
Burası daha birçok benzerleri olan bir falanster,
Yeni ülküler insanının yaşadığı yer.-
ADEM
Gezelim öyleyse.
İBLİS
Dur, o kadar acele etme.
Önce soyunalım eski derimizden.
Eğer Adem ve İblis olarak gelirsek,
Sez Törek ädäbiyättän 1 tekst ukıdıgız.
Çirattagı - İnsanın Trajedisi - 7
- Büleklär
- İnsanın Trajedisi - 1Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3600Unikal süzlärneñ gomumi sanı 200929.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.41.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.49.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- İnsanın Trajedisi - 2Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3566Unikal süzlärneñ gomumi sanı 191430.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.45.0 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.52.6 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- İnsanın Trajedisi - 3Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3559Unikal süzlärneñ gomumi sanı 198528.8 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.41.8 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.49.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- İnsanın Trajedisi - 4Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3591Unikal süzlärneñ gomumi sanı 195330.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.43.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.50.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- İnsanın Trajedisi - 5Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3588Unikal süzlärneñ gomumi sanı 194631.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.44.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.51.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- İnsanın Trajedisi - 6Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3575Unikal süzlärneñ gomumi sanı 194932.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.46.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.53.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- İnsanın Trajedisi - 7Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3619Unikal süzlärneñ gomumi sanı 189331.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.45.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.52.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- İnsanın Trajedisi - 8Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 2145Unikal süzlärneñ gomumi sanı 124736.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.48.6 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.55.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.