Kutupyıldızı - 7
Süzlärneñ gomumi sanı 1594
Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1103
26.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
38.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
43.3 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
— diyalektik : Platon'daki anlayışla, bir konuda, karşılıklı soru-yanıt yoluyla, bir kişiyi kendi mantıksal kabullerinden hareket ederek ikna etme yöntemi.
— kuvvet kanıtı için bkz. Bl. 50.
34.
— dam üstünde saksağan : Türkçe'ye biraz. fazla (!) çevirdiğim deyim, aslında «göz üstünde yumruk» : birşeyi göstermek isterken kişinin gözüne yumruk atmak, gibi bir anlam olsa gerek...
— Amphitryon : Eski Yunan mitologyasında, Amphitryon'un karısı Alkmene'ye Zeüs «görünür» ve bu beraberlikten Herkül doğar. Nietzsche Hristiyan tanrısının Meryem'e «görünme»siyle koşutluk kuruyor, (bkz. aşağıdaki not).
— teslis : (Trinitaet; trinitas) Hristiyanlığın, «Baba», «Oğul» ve «Kutsal Ruh»tan oluşan «üçlü-birliği»; «Tanrı», «İsa» ve «Ruhülkudüs»ün hem ayrı üç şey, hem de aynı tek şey olduğunu bildiren öğreti.
— kirlenmemiş peydahlanma : unbefleckter Empf aengniss (conceptio immaculata, bkz. Bl. 56) Meryem'in bakire, 'kirlenmemiş' olarak İsa'ya hamile kalması.
37.
— Imperium Romanum : Roma İmparatorluğu; «yayıldığı, egemenlik kurduğu alan» anlamında.
38.
— genç bir prens : O sıralarda yeni Kaiser («İmparator») olan genç II. Wilhelm.
39.
— yaratıcı (erfinderisch) : Sanattaki anlamında değil, örneğin «teknik buluş» anlamında.
— Naksos : Şarap tanrısı Dionysos'un yoğun olarak tapınıldığı yerlerden, ve mitologyada, Dionysos ile Ariadne'nin karşılaştıkları ada. Nietzsche, muhtemelen, ilk kitabı olan Musikinin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu'na ve orada ele aldığı iki tanrıya, Apollon ile Dionysos'a gönderide bulunuyor.
— görüngüsellik : (Phaenomenalitaet) Yalnızca «görünen» kadarıyla yetinmek, anlamında.
40.
— Farisi : (Pharisaeer) Eski İbrani inançlarından oluşan katı tarikatın üyesi; İsa'nın en çok karşı çıktığı, geçerlikteki dinin rahipleri.
— canaille : (Fra.) ayaktakımı, adi suçlu. (Çarmıh Roma'da en aşağı idam biçimiydi.)
42.
— Dysangelist : Kötü haberci; Nietzsche «Evangelist» («iyi haberci») nin karşıtını kuruyor.
— tiranize etmek/tiran1ık : Dehşete, korkuya salmak/bu yolla kurulmuş tek kişi yönetimi.
44.
— ultime ratio : (Lat.) En son neden/amaç/ölçü.
— biri dışında : Nietzsche kendini kastediyor...
45.
— hükmetmek : Markus alıntısında «yargılamak», Pavlus alıntısında ise «egemenlik kurmak» anlamında.
— molozlar : (Gesindel) Sürü üyesi anlamında, bkz. Bl. 57'ye not.
46.
— Polonya'lı Yahudiler : yoksulluklarından dolayı, «kirlilik»leriyle 'ünlü'ydüler.
— e tutto festo : (İta.) Herşey(iyle) sağlam/sımsıkı.
— Pilatus : yargılanmak üzere karşısına getirilen İsa'ya, kendisini «Yahudilerin Kralı» sayıp saymadığını sorunca, İsa, şu yanıtı verir (Yuhanna, 18, 37-38) : «Kıral olduğumu sen söylüyorsun [yahut, bunu diyorsun çünkü kıralım]. Ben bunun için doğmuşum, ve bunun için dünyaya geldim ki, hakikate şehadet edeyim. Hakikatten olan herkes benim sesimi işitir.» Bunun üzerine «Pilatus ona : Hakikat nedir? dedi. / Bunu dedikten sonra, tekrar Yahudilere çıktı, ve onlara dedi : Ben onda hiç bir suç bulmuyorum.» «Yahudi Pazarlığı »yla da, «Fısıh» bayramı nedeniyle bir suçlu bağışlamak için İsa'yı öneren Pilatus'dan, Yahudilerin soyguncu Barabas'ı bağışlamasını istemeleri, İsa'yı ise çarmıha germesini istemeleri; Pilatus'un da buna uyması kastediliyor.
— Petronius : Neron'un sarayında «Arbiter» (yargıç) olan (Titus? Gaius?) «zarif Petronius»'un günümüze kalmış, roman biçimindeki yapıtı üç uçan gencin maceralarını renkli bir dille anlatır. Petronius, siyasal entrikalar içinde kalıp yargılanınca bilek damarlarını kesip intihar etmiştir.
47.
— deus qualem Paulus creavit, dei negatio : (Lat.) Değil mi ki tanrı Paulus'u yarattı, yadsıyorum tanrıyı.
— in praxi : (Lat.) Pratikte.
— thora : Eski İbranice sözcük, «öğreti» anlamına gelir, Musa'nın yasalarını niteler. Nietzsche, Yunanca «tanrı» (teos) sözcüğünün kökü ile ilgi kuruyor.
— İskenderiye : Eski Yunan sonrası ve Hristiyanlık öncesinin en gelişmiş kültür ve bilim merkeziydi.
48.
— Bu bölümdeki matrak geçişiyle, Nietzsche Eski Ahit'in Çıkış (Genesis) öykülerini izliyor: Havva'nın Yılan'a kanarak Adem'e Bilgi Ağacı'nın meyvesinden yedirmesi; Tanrı'nın onları cennetten kovuşu; göklere dek vararak Tanrı'ya ulaşacak Babil Kulesi'nin inşası ve Tanrı'nın insanlara ödek olarak farklı diller vermesi, onları «halk»lara ayırması; insanların kötü yola sapmaları üzerine Tanrı'nın (yalnızca Nuh'un gemisinin kurtulduğu) Tufan'ı yaratması...
— Heva : Nietzsche İbranice «yılan» anlamına gelen sözcük ile, Adem'in 'eşi’ Havva arasında ilişki kuruyor (Havva (Eva) için genellikle verilen kök, «efa», «ewa»dır.)
50.
— önceden kurulmuş uyum : (Praestablierte Har monie) Leibniz'den kaynaklanan ve «dünya olayları» ile «tanrı iradesi» arasında ilişki kuran kavramı, Nietzsche burada, nedensel olarak bağlı olmayan, ama ortaya çıkışlarında koşutluk gösteren iki olay dizisi, anlamında kullanıyor.
— kuvvet/lilik kanıtı : (Beweis der Kraft) Birşeyin, insanları harekete geçirme 'kuvvet'ine sahip olduğuna göre doğru olması gerektiğini söyleyerek bunu kanıtlama.
— absurdum: (Lat.) saçma, abes, akıldışı.
51.
— in majorem dei honorem : (Lat.) Ulu tanrının şerefi adına : Papazların kutsama sırasında söyledikleri söz.
— training : (ing.) İdman, antrenman, alıştırma.
— folie circulaire : (Fra.) Kısır döngülü düşünce içeren delilik.
— rancune : (Fra.) Küçük hınç, kin.
— in hoc signo: (Lat.) Bu işaretle/simgeyle.
52.
— histerik/raşitik : Nietzsche, kadınlarda görülen aşırı uyarılmışlık durumları ile, çocuklarda görülen, kemik gelişmesi hastalığı yüzünden ortaya çıkan devinim bozukluklarını kastediyor.
— superbia : (Lat.) Üstünlük gururu.
— Pietist : «Safiyane» dinsellik öğütleyen Protestan mezhebi üyesi.
— ephexis : (Yun.) Sıra gözetmek, yöntemlilik.
— Zerdüşt gönderisi : «Rahipler üzerine» adlı bölümden (11. Kısım, 4. Bölüm).
54.
— kuşkucu : Yukarıda (Bl. 12) «şüpheci» dediğimiz «Spektiker»e. burada, 'teknik/felsefi' anlamından çok, yaygın anlamında kullanıldığından, bu karşılığı veriyoruz.
— Carlyle, Thomas (1795-1881) : İskoç düşünür. Bazen Nietzsche'ci de sayılan yazar, «kahraman» ve «üstün insan» düşüncelerini Nietzsche'nin onaylamadığı bir romantiklikle yorumlamıştır.
55.
— Antisemit : Yahudi düşmanı Alman. Doruk noktasını Nazizmde bulacak olan ırk düşüncesine dayalı Alman Milliyetçiliği ile Yahudi aleyhtarlığı, bu sıralarda (özellikle Wagner'in çevresinde) 'serpilmeğe' başlamıştı. Nietzsche bunlara başından beri şiddetle karşı çıkmıştır.
— Kant : Nietzsche'nin burada eleştirdiği, Kant'ın etik görüşündeki; ahlak sorunlarının «teorik» aklın konusu olamayacağı, ancak «pratik» akıl için «gerçeklik»leri olduğu düşüncesidir. Ancak Nietzsche, Kant'a (dolaylı da olsa) «vahiy» düşüncesini yakıştırırken haksızlık ediyor : Kant'a göre gerçi ahlak sorunları «bilgi» konusu edinilemez, ama yaparak, eylem yoluyla («pratik akıl»la) gerçeklenir. (Nietzsche'nin Kant eleştirileri genellikle düşünürün kendi yapıtlarına değil, o sıralarda «Kant» adı altında «ortada gezinen» anlayışlara yöneliktir —ya da, ancak bunlara yönelmiş olmakla haklı hale gelir.)
— Manu : Ahlak öğütleri içeren Eski Hint (Budist) Yasalar Kitabının adı. «insan» demek olan sözcük, bu kitapta «insanın ilk atası» gibi bir anlamda yer alır.
57.
— in flagranti : (Lat.) Suçüstü (yakalanma).
— in infinitum : (Lat.) sonsuza dek : Bitmeyen, sonu gelmeyen 'dizi'lerin sıfatı.
— ayrıcalık(lı hak) : olarak çevirdiğim (Vorrecht). sözcük kuruluşuyla «ön(celikli)hak» hem başkaları bakımından öncelik taşıyan bir hak, hem de «geçiş üstünlüğü» gibi bir anlamda, bir üstünlük hakkı.
— Bir hak, bir ayrıcalıktır, : çevirisi, anlamı veriyor ama sözcüklerin hakkını (!) vermiyor : Ein Recht ist e in Vorrecht.
— askerlik : «Dünya»dan 'el-etek çekme', 'münzevilik'. Burada, 'kendini zora koşma' anlamı vurgulanıyor.
— düzeyler düzeni : (Rangordnung) Nietzsche'nin temel kavramlarından, değerlilik açısından bir alttakiler-üsttekiler düzenlemesi («hiyerarşi»). Nietzsche'ye göre her değerler dizgesi böyle bir düzenlemedir.
— pulchrum est paucorum homineum : (Lat.) Güzellik pek az insan [a vergi] dir; ya da, (pauca/orum okuyarak), güzellik insanın pek az söz [e gereksinim duyduğu bir şey] dir. («Pek az» anlamına gelen «paucus», Nietzsche'nin «en azlar»ını çağrıştırıyor : Bkz. önsöz, ve bu bölüm.)
— sürü/sürücüleri : (Gesindel) Nietzsche'nin ağzında en ağır 'küfür' : hem «uşak», hem «sürü», hem «ayaktakımı» gibi anlamlara gelir. (Yukarıda Bl. 45'de «moloz» dedik...)
— sosyalist/anarşist : Bunlar yazılırken, 1905'de doruğuna varacak toplumsal -eylemli 'anarşistlik' dönemine daha epey var; «Sosyal Demokrat» hareket de henüz başlangıçlarında. Nietzsche'nin zamanında, hoşnutsuzlukla etrafa bombalar fırlatan, devlet adamı öldüren «anarşist»ler vardı; «sosyalizm» de (1848'den sonra) en 'hırçın' dönemini yaşıyordu.
58.
— aere perrennius : (Lat.) Zamana göğüs geren; çağlar boyu kalan.
— sub specie aeterni: Bkz. yukarıda Bl. 17'ye not.
— unio mystica : (Lat.) (Tanrı ile) gizemli birliğe varmak.
— bengi Yahudi : Bir yandan «İbrahim Oğullarının 'dünya durdukça' varolacakları düşüncesine, bir yandan da tarih boyunca varolmaya 'mahkum edilmiş' olmaları düşüncesine gönderide bulunuyor.
— BüyükAna/Osiris/Mithras : Asya kökenli ve gizli tapınma törenleri içeren (Grek öncesi) ilkel dinler.
— Paulus'un Şam'da yaşadığı : Paulus çeşitli zamanlarda İsa Mesih'in ya da Ruhülkudüs'ün kendisine görünerek yol gösterdiğini anlatır.
— Hrist : (Christ) «uyaklılığı» vermek için böyle yazıyoruz. Almancada Christ İsa'yı («Christus», «Jesus») olduğu kadar, herhangi bir «Hrist/iyan»ı niteler. («Uyaklılığı» sağlayan «ist», tabiî ki, «Hristos»dan gelen «Hrist» ve «Nihil/ist»te bambaşka anlamlarda...)
60.
— İsviçreli bekçi : Yoksul İsviçreli 'şövalye'ler, çeşitli sarayların, bu arada da Kilise büyüklerinin, 'kapıkulluğu'nu, paralı askerliğini yaparlardı.
61.
— Sezar Borjiya : Cesare Borgia (1475 ya da 76 -1507), İspanya kökenli İtalyan soylu ailesinin üyesi; Papa VI. Alexander'in gayrimeşru oğlu. Rönesans'ın kültürlü ve maceraperest, 'parlak' kişiliklerinden; aynı zamanda çeşitli siyasal 'kudretlilik' girişimleriyle tanınır —Papa olmasına da 'kıt kalmıştı'... Nietzsche'nin «Üstinsan» için verdiği ender tarihsel örneklerdendir.
— paccatum originale: Bkz. Bl. 10'a not.
— «Özgürlük» savaşı : Alman birliğinin kurulması,
— Reich : «İkinci» Alman «İmparatorluğu».
62.
— humanitas :. (Lat.) İnsanlık; 'hümanizm'in temelindeki anlamda.
— komplo : (Verschworung) Almanca sözcüğü Frenkçesiyle çeviriyorum (!) : «gizlice biraraya gelerek ortak bir düşmana karşı ortaklaşa eyleme geçmek için yemin etmek» anlamında «komplo kurmak»...
— dies nefastus : (Lat.) Lanetli gün.
«Yasa»
Filolojik verilere göre, Nietzsche bu parçayla ne yapacağına (yayımlayıp yayımlamayacağına, ve hangi kitabının sonunda yayımlayacağına) bir türlü karar verememiş. Bunun yazılı olduğu sayfa uzun süre Ecce Homo elyazmasının sonunda yer almış, Nietzsche'nin yapıtlarının birçok basımında ise (kızkardeşi Elizabeth'in 'sansür'üne uğrayarak) yer almamış.
Öte yandan, Podach, «Yasa»dan sonra, «Çekiç Konuşuyor » başlığı altında ve Zerdüşt 3, 90 gönderisiyle, Zerdüşt'ün III. Kitabından, «Eski ve Yeni Levhalar Üzerine» Bölümünün 30. Kesimi'ni veriyor. K G W ise, Antichrist metnini «Yasa» ile bitiriyor; buna karşılık, aynı başlık ve aynı gönderiyle aynı Zerdüşt Bölümü'nün bu kez 29. Kesimi'ni, Nietzsche'nin bir önceki kitabı Götzen- Daemmerung (Putların Batışı)'un sonuna koyuyor. «3, 90» gönderisinden, Zerdüşt III.'ün ilk basımının sayfa gönderisini anlarsak, iki basım arasındaki bu uygunsuzluk, elimizdeki verilerle bir «muamma» olarak kalıyor. KGW, Götzen-Daemmerung'u, basıma temel olan yazması Nietzsche'nin elinden geçmiş olan 1889 basımından verdiğine göre, burada herhalde bir yanılma olmasa gerek; ancak Podach da, «Çekiç Konuşuyor» başlıklı parçayı, elyazmasının sayfa numarasını belirterek veriyor. Bu bakımdan, «günahı onların boynuna» diyerek, bu parçanın çevirisini, yukarıda ana metne (K G W 'ye uyarak) almadık, ama, çevirisini (Podach'a uyarak) aşağıda sunuyoruz :—
Ey istemim benim, sen her zorluğun mucizesi zorunluğum benim! Koru beni bütün küçük yengilerden!
Sen yazısı ruhumun, yazgı dediğim! Sen içimdeki! Üstümdeki! Koru ve esirge beni bir büyük yazgı için!
Ve son büyüklüğümü, istemim, esirge en sonuncun için, — ki amansız olasın yengin içinde, Ah; kimler yenilmedi ki kendi yengilerine!
Ah, kimlerin gözü kararmadı ki o esrik alacakaranlıkta! Ah, kimlerin ayağı kaymadı ki ve unutmadı ki yengisinde —ayakta durmayı! —
—Ki ben bir kez dolu ve olgun olayım büyük öğlede: dolu ve olgun, tıpkı eriyik maden gibi, şimşek yüklü bulut gibi, şişmiş meme gibi:
—dolu ve olgun kendimle ve en gizli istemim için, okunu özleyen bir yay, yıldızını özleyen bir ok :
—bir yıldız, dolu ve olgun öğlesinde, eriyik, delik deşik kutsanmış yokedici güneşoklarıyla: —kendisi bir güneş ve amansız bir güneşsistemi, yengisinde yoketmeye hazır!
Ey istem, her zorluğun dönüm noktası, sen benim zorunluğum! Esirge beni bir büyük yengi için! — —
— kuvvet kanıtı için bkz. Bl. 50.
34.
— dam üstünde saksağan : Türkçe'ye biraz. fazla (!) çevirdiğim deyim, aslında «göz üstünde yumruk» : birşeyi göstermek isterken kişinin gözüne yumruk atmak, gibi bir anlam olsa gerek...
— Amphitryon : Eski Yunan mitologyasında, Amphitryon'un karısı Alkmene'ye Zeüs «görünür» ve bu beraberlikten Herkül doğar. Nietzsche Hristiyan tanrısının Meryem'e «görünme»siyle koşutluk kuruyor, (bkz. aşağıdaki not).
— teslis : (Trinitaet; trinitas) Hristiyanlığın, «Baba», «Oğul» ve «Kutsal Ruh»tan oluşan «üçlü-birliği»; «Tanrı», «İsa» ve «Ruhülkudüs»ün hem ayrı üç şey, hem de aynı tek şey olduğunu bildiren öğreti.
— kirlenmemiş peydahlanma : unbefleckter Empf aengniss (conceptio immaculata, bkz. Bl. 56) Meryem'in bakire, 'kirlenmemiş' olarak İsa'ya hamile kalması.
37.
— Imperium Romanum : Roma İmparatorluğu; «yayıldığı, egemenlik kurduğu alan» anlamında.
38.
— genç bir prens : O sıralarda yeni Kaiser («İmparator») olan genç II. Wilhelm.
39.
— yaratıcı (erfinderisch) : Sanattaki anlamında değil, örneğin «teknik buluş» anlamında.
— Naksos : Şarap tanrısı Dionysos'un yoğun olarak tapınıldığı yerlerden, ve mitologyada, Dionysos ile Ariadne'nin karşılaştıkları ada. Nietzsche, muhtemelen, ilk kitabı olan Musikinin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu'na ve orada ele aldığı iki tanrıya, Apollon ile Dionysos'a gönderide bulunuyor.
— görüngüsellik : (Phaenomenalitaet) Yalnızca «görünen» kadarıyla yetinmek, anlamında.
40.
— Farisi : (Pharisaeer) Eski İbrani inançlarından oluşan katı tarikatın üyesi; İsa'nın en çok karşı çıktığı, geçerlikteki dinin rahipleri.
— canaille : (Fra.) ayaktakımı, adi suçlu. (Çarmıh Roma'da en aşağı idam biçimiydi.)
42.
— Dysangelist : Kötü haberci; Nietzsche «Evangelist» («iyi haberci») nin karşıtını kuruyor.
— tiranize etmek/tiran1ık : Dehşete, korkuya salmak/bu yolla kurulmuş tek kişi yönetimi.
44.
— ultime ratio : (Lat.) En son neden/amaç/ölçü.
— biri dışında : Nietzsche kendini kastediyor...
45.
— hükmetmek : Markus alıntısında «yargılamak», Pavlus alıntısında ise «egemenlik kurmak» anlamında.
— molozlar : (Gesindel) Sürü üyesi anlamında, bkz. Bl. 57'ye not.
46.
— Polonya'lı Yahudiler : yoksulluklarından dolayı, «kirlilik»leriyle 'ünlü'ydüler.
— e tutto festo : (İta.) Herşey(iyle) sağlam/sımsıkı.
— Pilatus : yargılanmak üzere karşısına getirilen İsa'ya, kendisini «Yahudilerin Kralı» sayıp saymadığını sorunca, İsa, şu yanıtı verir (Yuhanna, 18, 37-38) : «Kıral olduğumu sen söylüyorsun [yahut, bunu diyorsun çünkü kıralım]. Ben bunun için doğmuşum, ve bunun için dünyaya geldim ki, hakikate şehadet edeyim. Hakikatten olan herkes benim sesimi işitir.» Bunun üzerine «Pilatus ona : Hakikat nedir? dedi. / Bunu dedikten sonra, tekrar Yahudilere çıktı, ve onlara dedi : Ben onda hiç bir suç bulmuyorum.» «Yahudi Pazarlığı »yla da, «Fısıh» bayramı nedeniyle bir suçlu bağışlamak için İsa'yı öneren Pilatus'dan, Yahudilerin soyguncu Barabas'ı bağışlamasını istemeleri, İsa'yı ise çarmıha germesini istemeleri; Pilatus'un da buna uyması kastediliyor.
— Petronius : Neron'un sarayında «Arbiter» (yargıç) olan (Titus? Gaius?) «zarif Petronius»'un günümüze kalmış, roman biçimindeki yapıtı üç uçan gencin maceralarını renkli bir dille anlatır. Petronius, siyasal entrikalar içinde kalıp yargılanınca bilek damarlarını kesip intihar etmiştir.
47.
— deus qualem Paulus creavit, dei negatio : (Lat.) Değil mi ki tanrı Paulus'u yarattı, yadsıyorum tanrıyı.
— in praxi : (Lat.) Pratikte.
— thora : Eski İbranice sözcük, «öğreti» anlamına gelir, Musa'nın yasalarını niteler. Nietzsche, Yunanca «tanrı» (teos) sözcüğünün kökü ile ilgi kuruyor.
— İskenderiye : Eski Yunan sonrası ve Hristiyanlık öncesinin en gelişmiş kültür ve bilim merkeziydi.
48.
— Bu bölümdeki matrak geçişiyle, Nietzsche Eski Ahit'in Çıkış (Genesis) öykülerini izliyor: Havva'nın Yılan'a kanarak Adem'e Bilgi Ağacı'nın meyvesinden yedirmesi; Tanrı'nın onları cennetten kovuşu; göklere dek vararak Tanrı'ya ulaşacak Babil Kulesi'nin inşası ve Tanrı'nın insanlara ödek olarak farklı diller vermesi, onları «halk»lara ayırması; insanların kötü yola sapmaları üzerine Tanrı'nın (yalnızca Nuh'un gemisinin kurtulduğu) Tufan'ı yaratması...
— Heva : Nietzsche İbranice «yılan» anlamına gelen sözcük ile, Adem'in 'eşi’ Havva arasında ilişki kuruyor (Havva (Eva) için genellikle verilen kök, «efa», «ewa»dır.)
50.
— önceden kurulmuş uyum : (Praestablierte Har monie) Leibniz'den kaynaklanan ve «dünya olayları» ile «tanrı iradesi» arasında ilişki kuran kavramı, Nietzsche burada, nedensel olarak bağlı olmayan, ama ortaya çıkışlarında koşutluk gösteren iki olay dizisi, anlamında kullanıyor.
— kuvvet/lilik kanıtı : (Beweis der Kraft) Birşeyin, insanları harekete geçirme 'kuvvet'ine sahip olduğuna göre doğru olması gerektiğini söyleyerek bunu kanıtlama.
— absurdum: (Lat.) saçma, abes, akıldışı.
51.
— in majorem dei honorem : (Lat.) Ulu tanrının şerefi adına : Papazların kutsama sırasında söyledikleri söz.
— training : (ing.) İdman, antrenman, alıştırma.
— folie circulaire : (Fra.) Kısır döngülü düşünce içeren delilik.
— rancune : (Fra.) Küçük hınç, kin.
— in hoc signo: (Lat.) Bu işaretle/simgeyle.
52.
— histerik/raşitik : Nietzsche, kadınlarda görülen aşırı uyarılmışlık durumları ile, çocuklarda görülen, kemik gelişmesi hastalığı yüzünden ortaya çıkan devinim bozukluklarını kastediyor.
— superbia : (Lat.) Üstünlük gururu.
— Pietist : «Safiyane» dinsellik öğütleyen Protestan mezhebi üyesi.
— ephexis : (Yun.) Sıra gözetmek, yöntemlilik.
— Zerdüşt gönderisi : «Rahipler üzerine» adlı bölümden (11. Kısım, 4. Bölüm).
54.
— kuşkucu : Yukarıda (Bl. 12) «şüpheci» dediğimiz «Spektiker»e. burada, 'teknik/felsefi' anlamından çok, yaygın anlamında kullanıldığından, bu karşılığı veriyoruz.
— Carlyle, Thomas (1795-1881) : İskoç düşünür. Bazen Nietzsche'ci de sayılan yazar, «kahraman» ve «üstün insan» düşüncelerini Nietzsche'nin onaylamadığı bir romantiklikle yorumlamıştır.
55.
— Antisemit : Yahudi düşmanı Alman. Doruk noktasını Nazizmde bulacak olan ırk düşüncesine dayalı Alman Milliyetçiliği ile Yahudi aleyhtarlığı, bu sıralarda (özellikle Wagner'in çevresinde) 'serpilmeğe' başlamıştı. Nietzsche bunlara başından beri şiddetle karşı çıkmıştır.
— Kant : Nietzsche'nin burada eleştirdiği, Kant'ın etik görüşündeki; ahlak sorunlarının «teorik» aklın konusu olamayacağı, ancak «pratik» akıl için «gerçeklik»leri olduğu düşüncesidir. Ancak Nietzsche, Kant'a (dolaylı da olsa) «vahiy» düşüncesini yakıştırırken haksızlık ediyor : Kant'a göre gerçi ahlak sorunları «bilgi» konusu edinilemez, ama yaparak, eylem yoluyla («pratik akıl»la) gerçeklenir. (Nietzsche'nin Kant eleştirileri genellikle düşünürün kendi yapıtlarına değil, o sıralarda «Kant» adı altında «ortada gezinen» anlayışlara yöneliktir —ya da, ancak bunlara yönelmiş olmakla haklı hale gelir.)
— Manu : Ahlak öğütleri içeren Eski Hint (Budist) Yasalar Kitabının adı. «insan» demek olan sözcük, bu kitapta «insanın ilk atası» gibi bir anlamda yer alır.
57.
— in flagranti : (Lat.) Suçüstü (yakalanma).
— in infinitum : (Lat.) sonsuza dek : Bitmeyen, sonu gelmeyen 'dizi'lerin sıfatı.
— ayrıcalık(lı hak) : olarak çevirdiğim (Vorrecht). sözcük kuruluşuyla «ön(celikli)hak» hem başkaları bakımından öncelik taşıyan bir hak, hem de «geçiş üstünlüğü» gibi bir anlamda, bir üstünlük hakkı.
— Bir hak, bir ayrıcalıktır, : çevirisi, anlamı veriyor ama sözcüklerin hakkını (!) vermiyor : Ein Recht ist e in Vorrecht.
— askerlik : «Dünya»dan 'el-etek çekme', 'münzevilik'. Burada, 'kendini zora koşma' anlamı vurgulanıyor.
— düzeyler düzeni : (Rangordnung) Nietzsche'nin temel kavramlarından, değerlilik açısından bir alttakiler-üsttekiler düzenlemesi («hiyerarşi»). Nietzsche'ye göre her değerler dizgesi böyle bir düzenlemedir.
— pulchrum est paucorum homineum : (Lat.) Güzellik pek az insan [a vergi] dir; ya da, (pauca/orum okuyarak), güzellik insanın pek az söz [e gereksinim duyduğu bir şey] dir. («Pek az» anlamına gelen «paucus», Nietzsche'nin «en azlar»ını çağrıştırıyor : Bkz. önsöz, ve bu bölüm.)
— sürü/sürücüleri : (Gesindel) Nietzsche'nin ağzında en ağır 'küfür' : hem «uşak», hem «sürü», hem «ayaktakımı» gibi anlamlara gelir. (Yukarıda Bl. 45'de «moloz» dedik...)
— sosyalist/anarşist : Bunlar yazılırken, 1905'de doruğuna varacak toplumsal -eylemli 'anarşistlik' dönemine daha epey var; «Sosyal Demokrat» hareket de henüz başlangıçlarında. Nietzsche'nin zamanında, hoşnutsuzlukla etrafa bombalar fırlatan, devlet adamı öldüren «anarşist»ler vardı; «sosyalizm» de (1848'den sonra) en 'hırçın' dönemini yaşıyordu.
58.
— aere perrennius : (Lat.) Zamana göğüs geren; çağlar boyu kalan.
— sub specie aeterni: Bkz. yukarıda Bl. 17'ye not.
— unio mystica : (Lat.) (Tanrı ile) gizemli birliğe varmak.
— bengi Yahudi : Bir yandan «İbrahim Oğullarının 'dünya durdukça' varolacakları düşüncesine, bir yandan da tarih boyunca varolmaya 'mahkum edilmiş' olmaları düşüncesine gönderide bulunuyor.
— BüyükAna/Osiris/Mithras : Asya kökenli ve gizli tapınma törenleri içeren (Grek öncesi) ilkel dinler.
— Paulus'un Şam'da yaşadığı : Paulus çeşitli zamanlarda İsa Mesih'in ya da Ruhülkudüs'ün kendisine görünerek yol gösterdiğini anlatır.
— Hrist : (Christ) «uyaklılığı» vermek için böyle yazıyoruz. Almancada Christ İsa'yı («Christus», «Jesus») olduğu kadar, herhangi bir «Hrist/iyan»ı niteler. («Uyaklılığı» sağlayan «ist», tabiî ki, «Hristos»dan gelen «Hrist» ve «Nihil/ist»te bambaşka anlamlarda...)
60.
— İsviçreli bekçi : Yoksul İsviçreli 'şövalye'ler, çeşitli sarayların, bu arada da Kilise büyüklerinin, 'kapıkulluğu'nu, paralı askerliğini yaparlardı.
61.
— Sezar Borjiya : Cesare Borgia (1475 ya da 76 -1507), İspanya kökenli İtalyan soylu ailesinin üyesi; Papa VI. Alexander'in gayrimeşru oğlu. Rönesans'ın kültürlü ve maceraperest, 'parlak' kişiliklerinden; aynı zamanda çeşitli siyasal 'kudretlilik' girişimleriyle tanınır —Papa olmasına da 'kıt kalmıştı'... Nietzsche'nin «Üstinsan» için verdiği ender tarihsel örneklerdendir.
— paccatum originale: Bkz. Bl. 10'a not.
— «Özgürlük» savaşı : Alman birliğinin kurulması,
— Reich : «İkinci» Alman «İmparatorluğu».
62.
— humanitas :. (Lat.) İnsanlık; 'hümanizm'in temelindeki anlamda.
— komplo : (Verschworung) Almanca sözcüğü Frenkçesiyle çeviriyorum (!) : «gizlice biraraya gelerek ortak bir düşmana karşı ortaklaşa eyleme geçmek için yemin etmek» anlamında «komplo kurmak»...
— dies nefastus : (Lat.) Lanetli gün.
«Yasa»
Filolojik verilere göre, Nietzsche bu parçayla ne yapacağına (yayımlayıp yayımlamayacağına, ve hangi kitabının sonunda yayımlayacağına) bir türlü karar verememiş. Bunun yazılı olduğu sayfa uzun süre Ecce Homo elyazmasının sonunda yer almış, Nietzsche'nin yapıtlarının birçok basımında ise (kızkardeşi Elizabeth'in 'sansür'üne uğrayarak) yer almamış.
Öte yandan, Podach, «Yasa»dan sonra, «Çekiç Konuşuyor » başlığı altında ve Zerdüşt 3, 90 gönderisiyle, Zerdüşt'ün III. Kitabından, «Eski ve Yeni Levhalar Üzerine» Bölümünün 30. Kesimi'ni veriyor. K G W ise, Antichrist metnini «Yasa» ile bitiriyor; buna karşılık, aynı başlık ve aynı gönderiyle aynı Zerdüşt Bölümü'nün bu kez 29. Kesimi'ni, Nietzsche'nin bir önceki kitabı Götzen- Daemmerung (Putların Batışı)'un sonuna koyuyor. «3, 90» gönderisinden, Zerdüşt III.'ün ilk basımının sayfa gönderisini anlarsak, iki basım arasındaki bu uygunsuzluk, elimizdeki verilerle bir «muamma» olarak kalıyor. KGW, Götzen-Daemmerung'u, basıma temel olan yazması Nietzsche'nin elinden geçmiş olan 1889 basımından verdiğine göre, burada herhalde bir yanılma olmasa gerek; ancak Podach da, «Çekiç Konuşuyor» başlıklı parçayı, elyazmasının sayfa numarasını belirterek veriyor. Bu bakımdan, «günahı onların boynuna» diyerek, bu parçanın çevirisini, yukarıda ana metne (K G W 'ye uyarak) almadık, ama, çevirisini (Podach'a uyarak) aşağıda sunuyoruz :—
Ey istemim benim, sen her zorluğun mucizesi zorunluğum benim! Koru beni bütün küçük yengilerden!
Sen yazısı ruhumun, yazgı dediğim! Sen içimdeki! Üstümdeki! Koru ve esirge beni bir büyük yazgı için!
Ve son büyüklüğümü, istemim, esirge en sonuncun için, — ki amansız olasın yengin içinde, Ah; kimler yenilmedi ki kendi yengilerine!
Ah, kimlerin gözü kararmadı ki o esrik alacakaranlıkta! Ah, kimlerin ayağı kaymadı ki ve unutmadı ki yengisinde —ayakta durmayı! —
—Ki ben bir kez dolu ve olgun olayım büyük öğlede: dolu ve olgun, tıpkı eriyik maden gibi, şimşek yüklü bulut gibi, şişmiş meme gibi:
—dolu ve olgun kendimle ve en gizli istemim için, okunu özleyen bir yay, yıldızını özleyen bir ok :
—bir yıldız, dolu ve olgun öğlesinde, eriyik, delik deşik kutsanmış yokedici güneşoklarıyla: —kendisi bir güneş ve amansız bir güneşsistemi, yengisinde yoketmeye hazır!
Ey istem, her zorluğun dönüm noktası, sen benim zorunluğum! Esirge beni bir büyük yengi için! — —
Sez Törek ädäbiyättän 1 tekst ukıdıgız.
- Büleklär
- Kutupyıldızı - 1Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 4013Unikal süzlärneñ gomumi sanı 212624.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.36.5 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.42.3 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- Kutupyıldızı - 2Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3966Unikal süzlärneñ gomumi sanı 206225.2 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.36.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.43.2 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- Kutupyıldızı - 3Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3476Unikal süzlärneñ gomumi sanı 175027.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.40.5 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.47.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- Kutupyıldızı - 4Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3678Unikal süzlärneñ gomumi sanı 195927.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.39.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.45.2 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- Kutupyıldızı - 5Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3830Unikal süzlärneñ gomumi sanı 199126.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.38.0 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.44.6 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- Kutupyıldızı - 6Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 3711Unikal süzlärneñ gomumi sanı 223122.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.34.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.40.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
- Kutupyıldızı - 7Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.Süzlärneñ gomumi sanı 1594Unikal süzlärneñ gomumi sanı 110326.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.38.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.43.3 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.