Küçük Ağa - 15

Süzlärneñ gomumi sanı 2988
Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1677
34.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
49.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
56.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
Felâket o idi ve ne felâketti o!.. Koca Yıldırım, aslanların kralı esir düşmüş, ordu bitmiş tükenmişti. Adı Kuvâyi
Milliye değildi, ama o zaman Kuvâyi Mil iyeler türemişti. Adı Çakırsa-raylı değildi amma o zaman da
Çakırsaraylı'lar türemişti. Üstelik o zaman şehzadeler de birbirlerine girmişlerdi; üstelik o zaman devlet bu
kadar kökleşmemişti.
Osmanlı ruhu idi bu, elbette bütün engel eri aşacaktı. Ve aşması lâzımdı. Onsuz bir dünya, hele onsuz bir
İslâm âlemi olabilir miydi?
Kuvâyi Milliye? Fakat Hoca bunun iddialarına, niyetlerine kötü demiyordu ki... Hatta bunlar çok iyi idi.
Ancak, iyi iddia, iyi niyet bir Kuvâyi Mil iye-de değildi. Daha birçok cemiyet kurulmuş, elebaşılar çıkmıştı.
Bunların hepsi de vatanı, milleti kurtarmaktan bahsediyorlardı. Hatta yalnız bundan bahsediyorlardı da, bir
türlü biraraya gelemiyorlardı. Biraraya gelmek şöyle dursun, aralarında çetin anlaşmazlıklar vardı. Neredeyse
Yunan'ı bırakıp birbirlerini ilk düşman sayacaklardı. Böyle olunca, bunlardan birini seçmenin bir kişinin veya
bir topluluğun ihtirasları, hesapları için çalışmaktan farkı mı kalırdı.
Sonra ne olacaktı? Bu kaaar uuyun. un kumandanları ve siyasetçileri; "İşimiz bitti, hadi eyvallah" diye çekip
gidecekler miydi?" Hoca her şeyden çok işte bu soruya takılıp kalıyordu. Ona göre "Zafer" sahibine teslim
edilmeyecekti. Ortaya yeni efendiler çıkacaktı. Düzen altüst olacaktı. Sofra başındaki kavga mil ete hiç bir
savaş yenilişinin veremeyeceği zararı verecekti. Çalkantının durulması için belki de yüz yıl geçecekti. Kısacası
nelerin olacağını artık bir Tanrı bilirdi. Onun bildiği ancak olacakların iyi şeyler olmayacağından ibaretti;
Hoca -neden yalan söylemeli?- arada sırada korkuyla .veya karşısındakinin bir davranışı, bir sözü yüzünden
arada bir "belki de yanılıyorum" derdi. Ama öyle zamanlarında da aklına, kendi görüşlerine inanan binlerce
insan gelirdi. Onları ne yapmalıydı?
Hoca bir yandan, kendini onlarla sımsıkı bağladığını görüyor, bir yandan da onları korkuya karşı bir siper
yapıyordu. Böyle olunca yeni bir anlayış elbette imkansızlaşacaktı.
Reis beyin verdiği iç sarsıntısı da, bu çerçeve içinde öncekilerden çok sürdü, ama geçti gitti... Hoca kendini
bulduğu zaman yapacağı konuşma için daha kuvvetli, daha istekli idi.
Salih, Küçük Hacının aeıuavısuu geçmek, geride bırakmak ister gibi mahmuzlarken, Küçük Hacı da istasyon
müdürünün bindirdiği kara vagonda bir çoban ve kırk kadar koyunla Konya'ya doğru yol alıyordu. Reis beye
gelince, o Engilli'ye kadar Hâmi'nin sürdüğü kendi faytonuyla gitmiş, orada arabayı bırakarak Yalvaç Beline
bir at sırtında varmıştı. Üstünde Salih'in toplusu vardı. Parabel umunu ona vermiş, yerine de bunu almıştı.
Reis bey karısını bir yıl önce kaybetmiş,, biri birbuçuk, öteki de üç yaşında iki kızıyla yalnız kalmıştı.
Çocuklarına bir Ermeni kadın bakardı. Yalnız yaşamasını bilirdi. Medreseden alışkındı buna.
Orada yalnız yemek pişirmeyi, çamaşır ve bulaşık yıkamayı değil, vücudunu çalıştırmayı da öğrenmişti. Yük
kaldırmaya dayanıklı idi, güreş tutmayı becerirdi. Kolayca tedirgin olmazdı, rahat aramazdı. Nükteyi sever,
insanları daha çok severdi. Fakat -seyrek de olsa- kafası bir kızdı, damarı bir tuttu mu da canını bile hiçe
sayardı. Kızgınlığının karşısında direnebilen bir kişi çıkmamıştı. O da bu huyunu iyi bilir, insan içine pek
karışmazdı. Sırf bu yüzden büyük yerlerde çalışmak, düğün dernek işlerine girmek istemezdi.
Yola çıkmadan önce başkâtibi ile görüşmüş, aşağı yukarı vasiyette bulunmuştu. Güvendiği tersine, kendini
asıl öyle anlık kararlarda bulurdu. İşte şimdi' de Ketenlik yaylasında konakladığı bildirilen Çakırsarayh'ya
giderken çiftliğine
gider gibiydi.
Yol geniş bir bükülüşle yükseliyor, kulübeleri, değirmenleri ve ağaçları ile vadi gittikçe aşağıda kalıyordu.
Sağda gittikçe sarplaşan dağ dimdik yükseliyor, solda bir uçurum iniyordu. Gökyüzü kül rengi ve ıslaktı.
Yağmur her an bir tül gibi inebilirdi. Fakat Reis bey yaylaya varana kadar yağmadı.
Reis bey Yalvaç yolunu bırakıp sola sapan patikada gidiyordu. Bir dönemeçte at birdenbire irkildi ve olduğu
yerde çakılıp kaldı. Ne mahmuz, ne kamçı... Hayvan gitmemek için direniyordu.
Reis bey lanet okuya okuya uğraşırken top gibi patlayan kahkahalarla kendine geldi. Hiç de uzakta değiller,
iki surat da böyle aralıksız gülerken şaşılacak kadar birbirlerine benziyordu :
İkisi de feslerine sardıkları şalların ucunu kulaklarına doğru sarkıtmışlardı. İkisinin de, fişeklikleri alaca
mintanlarının göğsünde çapraz yapıyor sonra bir kuşak gibi bel erine dolanıyordu. Yanık yüzleri kara kara ve
parmak parmak- kaşlarla burma bıyıklarının arasında kaybolup gitmiş, sadece birer daracık alından ve
yumuşak gözlerden ibaret kalmıştı. İkisi de yapılı
öteki güya tersledi:
— Bey de len, beye benzer o!
— Atı beyden uyanık haa...
— Beyler öyle olur.
— öyle mi olur?
— öyle olur ya goçum. Sor indi bakalım»
beyin teşrifatı ne yanaymış?
— Ne yana bey?
Reis beyin şaşkınlığı çoktan geçmişti. Gülümseyerek onları seyrediyordu. Bu soruyla bakışları karşılaşınca:
— Bitti mi? dedi, hadi şimdi biriniz gelin de şu inatçı beygiri yedeğe alın. Ürküttünüz hayvanı.
ötekiler birbirlerine bakıştılar.
— Ne duruyorsunuz be, hadi biraz canlanın. Yine bakıştılar. Biri:
— Hadisene koçum, ne bakıyon avel avel? dedi.öteki de kayaların üstünden atlayarak aşağı indi ve atın
yanında; "şimdi ne yapayım?" der gibi durdu.
— Ben Ağır Ceza Reisiyim. Tut kantarmayı; Çakırsarayh'ya gideceğiz.
— Len Ali Ağır Ceza Reisiymiş... Ağaya gidecek.
Ali daha çabuk geldi:
-Eh gidecekse gidecek.Baş üstüne Reis Bey buyur.
Atı yedeğe aldı.On dakika kadar sonra düzlüğe çıkmışlardı. Yayla tatlı bir meyille vadiye iniyor tam karşıda
dimdik bir dağ yükseliyordu.İki tepenin kavşağından yemyeşil bir göl görünüyor onon ardındanda ufuk parça
parça maviliklerle uzayıp gidiyordu.
İki, üç yüz metre kadar ötede Yörük damları vardı, onların yanında da bir sürü at otluyor, birtakım adamlar
gidip geliyorlardı. Ali:
— Reis bey, sen burada bu herifle azıcık eğlenedur. Ben Ağaya haber vereyim. Kusura kalma, emir böyle.
Cevabı beklemeden seğirtti, öteki de özrü tekrarladı.
— Emir böyle de...
Reis bey attan indi. Ayakları iyice uyuşmuştu. Bir yandan yaylanarak mafsallarını çalıştırmaya, bir yandan da
yaylayı çevreleyen camlan seyretmeye- başladı. Aşağıda, damların yanında kokuyu alan köpekler havlıyor,
adamlar onlara doğru bakıyordu. Damların birine giren Ali az sonra çıkarak, bir yandan koşmaya, bir yandan
da "Gelin" diye elini sallamaya başladı. — Buyur Reis bey, bize el ediyor. Yürüdüler. Reis bey on dakika
sonra, tabanı ayı ve koyun postları ile döşenmiş, köşelerine şilteler serili, ocağında çam dalları çatırdayan, loş
bir odadaydı. İçerdeki bütün aydınlık tepedeki el kadar pencereden giriyor, ocağın alevleri ile de
kuvvetlenecek yerde acaip bir şekilde bozuluyordu.
— Buyur bakalım ireis bey.
ye istemeye toparlandı. Reis bey de "Haşşöyle" der gibi:
— Merhaba, dedi ve selâmı öbürlerine de tekrarladı.
— Buyur şöyle, yanıma otur ireis bey. İtiraz etmedi, geçip işaret ettiği yere oturdu.
— Malûm ya, he he he, diye güldü. Buraların ireisi de biziz, haddimiz olmayarak, he he he!..
— öyle oldu.
—- Beğenemedin mi ireis bey?.. Çakırsarayh'nın bu defaki gülüşü cesurdu.
— Anlatması uzun sürer. İyice merak ettiğin bir gün gel, anlatırım. Şimdi ben karanlık basmadan Engil i'de
olmak istiyorum.
Çakırsarayh yine güldü:
— Gelmesi senin elinde emme gitmesi değil ireis bey. Kötü bir maksadı yoktu, nitekim tamamladı :
— Sana bi koyun çevirmeden komayız.
Yanında bir kalpak, bir fes, bir de zabit serpuşu duruyordu. Sırf Reis'i umursamadığını göstermek için
başındaki keçe külahı çıkarıp kalpağı giydi:
— Sen eyi bilin be ireis bey, şunların hangisi yakışır? Biz bi saatte bi garer veremedik de.
Giyip giyip çıkarıyor.Her seferinde de kahkahayı basarak arkadaşlarına:
-Neye döndüm ben diye soruyordu.
Reis Bey bu çarıklı erkanı harbin psikolojik harbini anlamıştı.Elini cebine atarak paketini çıkardı.Bunun üzerine
de Çakırsaraylı telaşlandı:
— Töbe, töbe... buradan sar. N'olacak? Kemâli dağlıyız işte. Len Ali kave sür ocağa. Bi misafir ağırlamayı
bilmezsiniz eşşek herifler. Sar Al anı seversen.
Zor durum aşılmıştı. Reis bey, adamlar biri-birine söylene söylene gidip gelirken sigarayı sarmaya başladı.
Ortalık yatışmış, cezve ocağa sürülmüştü. Ve soğuk harbi kaybeden Çakırsaraylı idi. Reis beye bakarak
konuşmasını bekliyordu. Neye gelmişti? Nihayet dayanamadı.
— Gelişinin sebebi ireis bey? Ayıp olmasın ya...
— Yoo. Ateş var mı?
Çakırsaraylı ocağa uzanarak ucu köz bağlamış bir dal aldı ve tuttu.
Reis bey sigarasını yaktı ve birkaç nefes çektikten sonra:
— Tütün iyiymiş, dedi. Ziyaretimin sebebine gelince... iyi dinle ağa. Demin, "Buraların ireisi de biziz" dedin.
Bir kere ona ireis değil reis derler. Söyle bakayım.
Çakırsaraylı şapşal bir gülüşle arkadaşlarına baktı. Onlar da, kızmak mı, saymak mı gerek? Bir karar
verememişlerdi. Gözlerini ustalıkla kaçırdılar.
— Reis... reis, söyle bakayım. Çakırsarayh aynı gülüşle tekrarladı:Reyis.
-Olmadı ya neise.-o da gülüyordu,dostça fakat pay vermeyen bir gülüşle-Şimdi dinle,siz de iyi dinleyin.Bugün
devletin zaptiyesi,jandarması,kanunu,mahkemeleri sizin gibileri tepeleyecek halde değil.Bunun için de
kendinizi reis ,paşa sanıyorsunuz.Bugün dokunulmuyor,devlet dokunamıyor diye de tepenize hiç bir zaman
ve hiç bir kimse dokunamayacak sanıyorsunuz. Kafanız işlemiyor da ondan. Düşünün şöyle bir bakayım.
Çakırsaraylı bir değil beş-yüz tane, bin tane. Hepsi de birbirinden ayrı, kendi başına buyruk. Yalvaç Belini siz
bir derebeylik sanıyorsunuz, hep elinizde kalacak gibi geliyor size.
Ali kahveyi kulpsuz okkalı bir fincana koyup buyur etti. Reis bey bir yudum içti:
— Kahven de pek iyi Çakırsaraylı. Ha, ne diyordum? Yalvaç Beli hep elinizde kalacak gibi geliyor size. Amma
bir de gâvur ordusu var. Boyuna yürüyor, yürüyor ve girdiği yerde devletin bugün yapamadığını o yapıyor.
Karşısına çıkamazsak yarın buralara da dayanacak, o zaman da ne reis bey kalacak, ne de ireis bey.
Anladınız mı?
Çakırsaraylı bel bel bakıyordu:
— Eee, ne olmuş?
Reis bey kahvesini içiyor, sigarasını tüttürüyordu.
— Sana derim, nişleyelim yani?
Bu sefer de cevabı vermedi, ötekiler kaçamak gözlerle birbirlerine baktılar, sonra da kara kara düşünmeye
vardılar. Neden sonra Çakırsaraylı elinin tersiyle patlattığı bir kalpakla fesi kapının eşiğine fırlattı.Her şeyin
tadı kaçmıştı şimdi.
-Neden sen ireis bey açık söyle.Kendin de dedin bizim kafamız ince laflara ermez.Meramın neyse açık açık
de.
İreisin üzerine basmış bağıra bağıra konuşuyordu.Reis Bey bitirdiği fincanıfesle kalpağı kaldıran,
fakat ne yapacağını bilemeyen Ali'ye
uzattı, sonra da tane tane konuştu, sesini ancak işitebiliyordu ..
— Dinleyin beni. Millet şimdi gâvur ordusunu durdurmaya çalışıyor. Varını yoğunu buna harcıyor. Eli silâh
tutan herkes, sabi-sübyan, hatta karı kız cephede, ırz, namus dâvası bu. Anladın mı? Ümmet-i Muhammedin,
dinimizin, şu konuştuğumuz dilin, şu ekmeğini yediğimiz tarlaların, üstüne bindiğimiz atların, sütünü içtiğimiz
ineklerin, dâvası bu. Kaybettik mi, ne Akşehir'in altını gümüşü kalır, ne de Çakırsaraylı sersemi. Anladın mı?
Çakırsarayh hırslı hırslı bıyığını çiğniyor, suratı kıpkırmızı susuyordu.
— Sana dedim, anladın mı?
— Anlamasam ne olacak?
— Köpek gibi gâvur kurşunuyla gebereceksin! Gâvurdan kurtuldun mu bil ki devlet tepene binecek.
Çakırsaraylı ayağa fırladı. Bacaklarını açmış, sağ eli belinde,, toplu tabancasının kabzasında dimdik
duruyordu. Biraz sonra titremeye başladı.
— Kendini pek kuvvetli buluyorsun değil mi?
Soludu:
-Sus sus diyorum sana,misafirsin yoksa.
-Töğbe estağfirul ah.Belamı geldin sen.
Reis duvara yaslandı.
-Otur Ağa.Kızmak erkeğe yaraşmaz.Düşün aklın yatarsa misafir deme bana vur beni.Ama düşün deddiklerimi
— Ali!..
Tam bir kükreyişti bu. Beş adım ötedeki Ali de farkında olmadan bağırdı .
— Buyur ağam!..
— Çekin atını ireis beyin.
Ali "Başüstune" diye dışarı fırladı. Çakırsaraylı da gidip karşısındaki mindere oturdu:
— Seni sayardım ireis bey emme bi daha karşıma çıkma, kötü olur. Gönlümden geçeni bibilsen..
— Biliyorum, biliyorum. Üzülme. Diyeceğim bitmedi. Asıl doğrusu neye geldiğimi daha söylemedim. Dinler
misiniz?
Çakırsaraylı, hayır mânasına "lıh" dedi.
— Sen bilirsin. Amma dinlesen iyi olurdu. Ayağa kalktı ve birdenbire Küçük Hacı'nın Yüzbaşıya oynadığı
oyunu hatırladı. Güzel bir şey olurdu bu. Yapıverdi de. Şimdi Salih'in toplusu elinde idi. ötekiler şaşkın şaşkın
bakarken tabancayı tekrar cebine koydu.
— Gördün işte Çakırsaraylı. Bütün iş gözünü açıp kapayana kadar olur biter. Ondan sonra bir varmış bir
yokmuş.
İnsan dediğin mum gibidir, bir gaflet anında püf dedin mi söner gider. Gaflet anımız da pek çoktur. İşi
kuvvete dayamamalı. Başkaları, başkaları.. Amma bir gün de sen.
Odada
tıs yoktu.Çam dal arının tısırtıları işitiliyor.Alevler bu sefer Reis Beyi devleştiriyordu.
-İşittikki Akşehir’i basmayı kurarmışsınız.
Ses çıkmadı.
-Doğru nu bu?
Çakırsaraylı kendini bulmaya çalıştı.
-Basacağız.
-Günah.Hırsa kötü kapılmışsınız.Akşehiri kendinizden ayrı düşünüyorsunuz.Halbuki Akşehir’i basarken
kendinizi basacaksınız.Deminde söyledim.Akşehir takattan düştükçe gavur kuvvetlenecek,kuvvetlendikçede
Çakırsaraylıların sonubeter olacak.Kaç adamın var senin?
Çakırsaraylı boş bulundu.Övünmek isteği de karışınca dan diye söyleyiverdi.
-İkiyüztetmişbeş.Hepsi de atlı.
Dikleşmişti.
-Hurşit şavkı yak dedi.Adam kalkıp ocağın üstünde duran lambayı yaktı.Reis bey Filya marka saatini
çıkardı,yedi buçuğa on var.
Akşama üç buçuk saat kaldı.Benyola çıksam iyi olacak.İkiyüz yetmişbeş atlı haaa..Ne güzel,ne ala.Kuvva için
ikiyüzyetmişbeş at bir nimet.İkiyüzyetmişbeş yiğit ayrı bir nimet.İkiyüzyetmişbeş atlı gavurun bir taburunu
perişan eder.Öyle mi Hurşit Ağa?
Hurşit dediği sesini çıkarmadan,fakat ona bakmadan geçip yerine oturdu.
-Din kardeşlerinin canına,ırzına senin dağına taşınaköyüne kentine saldıran düşmanı bırakıpta eli ayağı
tutmayan dedelerine amcalarına,gazilerin cephede döğüşen yiğitlerin bacılarına,helaline saldırmayı gönlün
alır mı?
O zamana kadar dilini yutmuş gibi susan ikik adamdan Hurşit dediği birdenbire konuştu.
-Reis Beyi koyverecekmiyiz ağam?
Reis Beyin yanlış anlamasından korkmuş gibi çabuk çabuk tamamladı.
-Burada yatılayıversin.Konuşur,gülüşürdük.
Belliki
aklı karıncalanmaya başlamıştı.Çakırsaraylı ona bir tuhaf baktı.Amma bu bakışın ne manaya
geldiğini kimse anlayamadı.
-Nasıl dilerse.Biz kal dedik.Koyun yüzülmüştür bile.O sonradan oldu.Atını çekin deyişim.Başımızın üstünde
yeri var.
Hurşit gerisini dinlemedi.Dışarı çıktı.Çakırsaraylı da daha çok Reis için konuşuyordu.
-Otur Allasen.
Fazla
ısrar etmedi ve oturdu.Hurşitin düştüğü tereddüt iyi idi. Ondan faydalanmalıydı. O zamana kadar
ağzını hiç açmayan üçüncü adam da konuştu.
-Belkim merak eden olur ağam. İreis Bey isterse Engilliye haber salalım.
Çakırsaraylı tam bir iyi niyet gösterisi ile;
-İyi düşündün Hüseynim.Tez söyle biri gitsin.Kimi bulacak orda İreis Bey.
-Hamiyi.Benim arabacı.Yakup Ağalarda kalıyor.
Hüseyin de fırladı.İçerde iki kişi kalınca da Çakırsaraylı acele acele ve alçak sesle konuştu.

— Adamlarımın yanında gönlümü kırdın İreis Bey. Bi terbiyesizlik ettimse bundan olmuştur.
Bağışla.
O bu işi bile bile yapmıştı. Hileyi hurdayı da sevmezdi. Düpedüz söyleyiverdi:
— Bak ağa, hatır gönül anlaştıktan sonra gelir. Birbirine kıymayı bile düşünen iki adam elbette ağzına
geleni söyleyecek. Bunda ne senin, ne de benim kabahatim var. Kader bizi karşı karşıya getirmiş, biz ne
yapalım? Mühim olan doğru yolu bulmaktır. Sen benim dediklerimi iyi düşün, haksızsam söyle. Yok, haklısın
diyecek olursan ben senin gönlünü bütün adamlarının önünde fazlasıyle alınm. Tamam mı?
Çakırsaraylı ocaktaki alevlere dalıp gitmişti. Fakat kulağı ondaydı, başını salladı, bu "Tamam" demekti. Bir
zaman sustular. Sonra Çakırsaraylı: — Tamam olmasına tamam ireis bey, amma velâkin, dedi ve epey sonra
devam etti: Biz kötü adam değiliz ireis bey. Eskerden kaçtıysak bi sebebi vardı. Namusumuzu temizlemek
için yaptık. Ee, sona nidecen? Asarlar seni dediler, biz de dağa çıktık. Herkesin bi derdi var. Na şun-daki
ikiyüzyetmiş yiğit var ya, ikiyüzyetmiş de dert var belle. Kimse kimseyi bilmez ireis bey. Sonra ne de olsa biz
iyi kötü cahil adamlarız, aklımız ermez. Aklı erenlerin de biri bi türlü der, öteki bi başka türlü der. İnsan
şaşırıp kalıyor gayri. Ondan sonra da al başını çek git. Bunlar bir bir peşime geldilerse bi hikmeti var
helbette.. büsbütün kötü olsak sözümü tutarlar mı?
İçini çekerek sustu. Reis beyin kalbi dalgalanıyordu. Karşısındaki adam iyi taraflarını, iyi
— Biliyorum ağa., insan her yaptığını isteye isteye yapmaz. Al ah şaşırtmasın bir kere. Bak dinimizde bir laf
var: Kırk yıl günahkâr bir yıl tövbekar, derler. İnsan can ve gönülden tövbe deyip doğru yola girdi mi Allah
da affeder, kul da. İş bunu yapabilmekte. Benim diyeceğim sonunda işte bu. Akşehir'i bassan eline ne
geçecek? Ben sana söyleyeyim-. Hiç... Bafra paketini çıkardı.
— Yak bi sigara. İçindeki bafra değil. Mısır püskülü gibi bir şey. Oluyor amma.
— Buradan yakalım ireis bey. Sen de dedin,
eyi tütün bu.
Sigaraları sarmaya başladılar.
— Çok kötü şeyler yaptın. Dur dinle. Bir kere ben konuşayım, sonra sen de diyeceğini de... Hepsini
biliyorum. Lâkin hâlâ önünde iyi yol var. Demin, Akşehir'i bassan eline hiç geçecek dedim ya, dahası da var.
Haber yayılır yayılmaz kasabadan Afyon'a ve Konya'ya haber yol adılar. Kuvvadan yardım istediler.
Söylendiğine göre bu akşam Akşehir'de beşyüz atlı olacak. Halbuki sen Ortaköy'dekiler gitti diye işi kolay
sandın, öyle değil mi?
Reis bey yanlış bir oyun oynamıştı. Çakırsaraylı yapıştırmak için yanaştırdığı sigarayı üç beş saniye
dudaklarının ucunda tuttu. Gözleri parlıyordu .
Akşehir'i basmaya dört gün önce karar vermiş, kararını da Hurşit'le Hüseyin'e o gece açmıştı. Bunu adamları
duysa duysa ertesi sabah duyacaklardı. Akşehir'e haber salınması ve yardimin gelmesi öyle iki üç günde
olacak şey değildi. Üstelik Çakırsaraylı -Afyon ne ise- Konya'daki durumun ne kadar karışık olduğunu pek iyi
biliyordu. Konya, yardım etmek şöyle dursun, yardıma muhtaçtı.
Reis bey yaptığı yanlışı anlar gibi oldu. Fakat iş işten geçmişti, yeniden başlamak gerekiyordu. Acaba inadı
bırakıp da İstanbul u Hoca'-nın yazdığı mektubu çıkarmalı mıydı? Hoca'ya karşı duyduğu kızgınlık yine ağır
bastı, bunu yapmadı, attığı adımın peşine düştü:
— Yaksana sigaranı. Diyeceğim şu: Akşehir'e elini kolunu sal aya sal aya giremeyeceksin. Seni mavzerle
mitralyözle karşılayacaklar. Sonu ne olur? Kimse bilmez diyelim. Ama kan döküleceği muhakkak. Kimin kanı?
Kardeş kanı, vatanımızı kurtarmak için damlası altından kıymetli olan kan. İşte benim gönlüm buna razı
olmadı.
Çakırsaraylı hep alevlere bakıyor ve susuyordu. Reis beyin gözleri de alevlere dalmış gitmişti. Fakat ikisinin
kafası da harıl harıl çalışıyordu. Reis, kendi kendine konuşur gibi devam etti.
— Akşehir mühim yer. Bunu Kuvva da bildiği için haber uçar uçmaz Konya'ya sevketmek için hazırladığı
birliklerden bir miktarına, Ilgın'dan, Cihanbeyli'den, Çobanlar'dan, Ishaklı'dan, yani senin anlayacağın yakın
yerlerden hemen Akşehir'e git emri verdi. Bunu sana söylemem doğru değil ya, ne ise. Hani sen de bana kaç
adamın olduğunu açık açık deyiverdin. Şimdi gizli kapaklımız yok. Bu da çok iyi bir şey, doğru yola ancak
böyle girilir.
Çok konuştuğunu anlamış, fakat önleyememişti. Bununla beraber yaptığı yanlışı epey düzelttiğini de
seziyordu. Sustu.
Çakırsaraylı'ya gelince, o içinden çıkamayacağı kadar karışık ve belirsiz duygularla bunalmıştı :
"Kardeş kanı... düşman... vatan... Ümmet-i Muhammedin canı ve ırzı... Kuvva..." bunların ne demek
olduğunu şöyle böyle seziyordu. Zor-lasa kafasını belki apaçık anlayacaktı da. Fakat bu Çakırsaraylı'nın
Çakırsaraylı olmaktan çıkıp bambaşka bir adama dönmesi demekti. İşte asıl bunu kuvvetle seziyor, korkuya
benzeyen bir duyguyla meselenin üzerine varamıyordu.
Bambaşka bir adam olmak belki de çok iyi bir şeydi. Reis beyin doğruyu, iyiyi söylediğinden şüphe etmek
aklından bile geçmedi. Fakat yolunu değiştirince hangi şartlarla karşılaşacaktı? Bu şartlara uyabilecek miydi?
Kendisinden istenecek şeyler, o canı gönülden razı olsa bile yapabileceği şeyler mi olacaktı? Sonra,
içinde asıl mizacı haline gelen bir korku vardı, bir güvensizlik vardı. O düzenli hayatı yaşayanlara
güvenemiyor, o devlet ve düzen adamlarından korkuyordu. Dağa çıkışı değilse bile, dağda kalışı, o hayat ve
adamlarla silâh silâha gelişi, bu çatışmada da kan dökücü, kana susamış biri olup çıkması yaratılışından değil,
işte o korku ile o güvensizliktendi.
Pek düşünmek istemezdi, ama, Reis beyin söylediği akibeti o da biliyordu. İpte veya bir kurşunla... Bir gün
kendini belki de en yakın adamı yere seriverecekti. Bunu pek iyi biliyordu. Ne var ki, düşünmediği müddetçe,
bu başına buyruk hayat ona mümkün olan tek hayat gibi gelirdi. Mümkün ve hoşuna giden, tedirgin etmeyen
tek hayat, ölüm korkusu duymuyordu. Öldürülmek ihtimali aklına geldikçe korkmaz, sadece kızar ve bu
ihtimallerin çeşitlerini düşünür, nasıl önleyeceğini, nasıl karşı koyabileceğini hesaplardı. Asıl tuhafı kızmak
da, bu hesaplar da hoşuna giderdi. Böyle zamanlarda yaşamakta olduğunu daha kuvvetle duyardı. Neşesi,

Sez Törek ädäbiyättän 1 tekst ukıdıgız.
Çirattagı - Küçük Ağa - 16
  • Büleklär
  • Küçük Ağa - 01
    Süzlärneñ gomumi sanı 2952
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1658
    33.2 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    54.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 02
    Süzlärneñ gomumi sanı 2829
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1557
    36.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    48.5 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.8 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 03
    Süzlärneñ gomumi sanı 2913
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1559
    34.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    54.8 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 04
    Süzlärneñ gomumi sanı 2868
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1664
    31.2 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.0 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    52.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 05
    Süzlärneñ gomumi sanı 2898
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1727
    31.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    44.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 06
    Süzlärneñ gomumi sanı 2841
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1672
    34.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    48.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    56.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 07
    Süzlärneñ gomumi sanı 2859
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1705
    33.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 08
    Süzlärneñ gomumi sanı 2958
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1653
    31.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    44.6 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 09
    Süzlärneñ gomumi sanı 2887
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1674
    34.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    48.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 10
    Süzlärneñ gomumi sanı 2855
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1594
    36.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    50.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    57.3 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 11
    Süzlärneñ gomumi sanı 3075
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1746
    33.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 12
    Süzlärneñ gomumi sanı 3047
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1563
    36.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    50.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    58.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 13
    Süzlärneñ gomumi sanı 2968
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1715
    32.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    48.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    57.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 14
    Süzlärneñ gomumi sanı 2927
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1623
    33.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 15
    Süzlärneñ gomumi sanı 2988
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1677
    34.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    49.1 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    56.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 16
    Süzlärneñ gomumi sanı 2954
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1674
    35.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    49.5 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    56.6 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 17
    Süzlärneñ gomumi sanı 3030
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1524
    35.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    48.6 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    56.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 18
    Süzlärneñ gomumi sanı 2877
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1623
    33.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    52.6 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 19
    Süzlärneñ gomumi sanı 2991
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1671
    33.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.6 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 20
    Süzlärneñ gomumi sanı 2964
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1591
    36.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    59.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 21
    Süzlärneñ gomumi sanı 2833
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1623
    35.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    49.0 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    57.2 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 22
    Süzlärneñ gomumi sanı 2988
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1725
    33.4 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    52.2 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 23
    Süzlärneñ gomumi sanı 3004
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1714
    34.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    52.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 24
    Süzlärneñ gomumi sanı 2899
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1684
    33.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.0 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    53.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 25
    Süzlärneñ gomumi sanı 2965
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1623
    37.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    50.8 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    58.6 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 26
    Süzlärneñ gomumi sanı 3043
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1671
    33.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.2 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 27
    Süzlärneñ gomumi sanı 3032
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1613
    36.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    58.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 28
    Süzlärneñ gomumi sanı 2956
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1686
    33.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    46.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    53.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 29
    Süzlärneñ gomumi sanı 2986
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1574
    34.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.2 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 30
    Süzlärneñ gomumi sanı 2970
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1631
    34.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    47.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 31
    Süzlärneñ gomumi sanı 2943
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1597
    33.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.9 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    52.8 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 32
    Süzlärneñ gomumi sanı 2986
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1678
    31.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    44.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 33
    Süzlärneñ gomumi sanı 2970
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1617
    36.5 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    49.8 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    56.6 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 34
    Süzlärneñ gomumi sanı 2979
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1612
    34.7 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    48.6 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    56.8 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 35
    Süzlärneñ gomumi sanı 2935
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1612
    34.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    48.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    54.8 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 36
    Süzlärneñ gomumi sanı 2982
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1635
    34.8 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    48.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    55.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 37
    Süzlärneñ gomumi sanı 2852
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1527
    36.8 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    49.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    56.6 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 38
    Süzlärneñ gomumi sanı 2833
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 1694
    31.2 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    45.0 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    51.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Küçük Ağa - 39
    Süzlärneñ gomumi sanı 833
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 571
    42.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    54.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    61.7 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.