Cinayetler Oteli - 6

Süzlärneñ gomumi sanı 4066
Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2143
25.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
35.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
41.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
«Biliyorum. Adam Piskopos Pennyfather'e benziyordu. Saç­ları... Elbisesi... Herş eyi... Ne var ki, o Piskopos Pennyfather gibi yürümüyordu. Sanıyorum daha gençbir adamdı.Ü zgünümç okü zgünüm. Herhalde sizi yanlışyola sürükledim. Yine de o gece gördüğüm Piskopos Pennyfather değildi.»
Davy mırıldandı.« Bir bakıma haklıydınız. Piskopos Pennyfat­her o gece otele döndü. Geldiğini kimse görmedi. Ama bu da o kadarş aşılacak birş ey değil.Çü nküadam Bertram'a döndüğüzaman gece yarısınıçoktan geçmişti. Merdivenlerdençı ktı. Yan­daki odanın kapısınıaçarak içeri girdi. Ondan sonra ne olduğu­nu bilmiyoruz. Zavallıbunlarıhatırlamıyor. Hafızasınıcanlandır­manın yolunu bulsaydık...»
Miss Marple düşünceli düşünceli başınısalladı.« Tabii o Almanca kelime var.»
«Hangi Almanca kelime?»
«Ah, unuttum. Ama...»
Piskopos Pennyfather'di gelen...«İç eri girebilir miyim? Dene­me nasıl oldu?»Kapıdan girdi.
Baba,« Harika oldu,»diye cevap verdi.« Ben de Miss Marp-le'la konuşuyordum. Kendisini tanıyorsunuz değil mi?»
«Evet, evet...»Pennyfather'in sesinden bundan pek emin olmadığıanlaşılıyordu.
«Miss Marple o gece neler yaptığınızınasılöğ rendiğimizi anlatıyordum. Gece yarısından sonra tekrar otele döndünüz. Yukarıçıktınız. Odanızın kapısınıaçarak, içeri girdiniz...»Durdu.
Miss Marple birdenbire bağırdı.« Almanca kelimenin ne oldu­ğunuş imdi hatırladım Doppelgönger.»
Piskopos Pennyfather'in yüzünde hayret dolu bir ifade belir­di.« Tabii! Tabii! Bunu nasıl oldu da unuttum. Biliyor musunuz?
Çok haklısınız.Erika'nın Duvarları filmini seyrettikten sonra bura­ya otele döndüm. Yukarıçıktım. Odanın kapısınıaçtım ve ne gör­düm biliyor musunuz?İ nanılacak gibi değildi. Kaptyıaçtım ve tam karşıda bir koltukta kendimin oturduğunu gördüm. Evet, ben karşıdaki koltukta oturuyordum. Sizin dediğiniz gibi bir 'Dop-pelgönger'di bu. Benim eşim. Ne garip değil mi? Ondan son­ra?.. Durun bakayım.»Gözlerini tavana dikerek hatırlamayaç alış­tı.
Baba atıldı.« Ve o zaman sizi gördükleri içinç okş aşırdılar.İç lerinden biri olancaş iddetiyle başınıza vurdu.»
Kısa bir süre sonra, Piskopos Pennyfather, Chadminster'e doğru yolaçı ktı. Artık herş eyi hatırlayan adam olanlarıdüşüne­rek başınısallıyor, yolda kendisini bulduklarınıiddia edenç iftin aslındaö yle hayırsever insanlar olmamasınaü zülüyordu.
BaşmüfettişDavy, Miss Marple'ısalonda bir köşeye oturt­muştu. Adam,« Beni burada on dakika bekleyebilir misiniz?»diye sorarak uzaklaştı.
«Tabii beklerim.»
Miss Marple de oturup düşünmek istiyordu zaten...
DEDEKTİF OLABİLİR MİSİNİZ?
Buraya kadar katili bulmak ve esrarıçözmek için gerekli bütün ipuçlarıverildi.
Şimdi iyi düşünün. KATİL KİM? Bertram Otelinde nasıl işler dönüyor?
 
ON BEŞ
Miss Marple, acaba BaşmüfettişDavy benden bu sefer ne yapmamıisteyecek, diye düşünüyordu. Adamın oldukça heye­canlıolduğunu sezmişti. Baba'nın planlarımeyve vermekü zerey­di. Bu onun zafer günüsayılabilirdi.
Bertram Otelinde yaşam yine eskisi gibiydi.
Miss Marple kendi kendine, hayır, dedi. Pek de eskisi gibi değil. Arada bir fark var. Ama bu fark nerede, onu bilmiyorum. Belki de herş eyin nedeni otele kaygılıbir havanın hakim olması.
Dışkapılar açılarak BaşmüfettişDavy içeri girdi. Adam hızla Miss Marple'in oturduğu tarafa geldi. Neşeli bir tavırla,« Lady Sedgwich'i ziyaret edeceğiz,»diyerek gülümsedi.
«O hâlâburada mıkalıyor?»
«Evet. Kızıda yanında.»
Miss Marple ayağa kalktı. Etrafına bir göz atarak, usulca mırıldandı.« ZavallıBertram.İ nsan, bir sanat eseri mahvolduğu zamanç okü zülüyor.»
Baba düşünceli düşünceli,« Ne demek istediğinizi anlıyo­rum,»dedi.
Asansörle yukarıçıkarak, koridorda ilerlediler. Lady Sedg-
wich pencerenin yanındaki yüksek arkalıklıkoltukta oturuyordu. Dizlerininü stünde bir kitap vardı. Ama kadının bunu okumadığıanlaşılıyordu.
«Demek yine siz geldiniz, BaşmüfettişDavy.»Gözlerini ondan ayırarak, Miss Marple'a baktı. Yüzünde hafif bir hayret ifa­desi belirdi.
BaşmüfettişDavy,« Miss Marple da benimle geldi,»dedi.« Miss Marple... Lady Sedgvvich.»
Bess Sedgvvich başınısalladı.« Sizinle dahaö nce de tanış­mıştık. Geçen gün Selina Hazy'nin yanındaydınız değil mi?»Biraz duraksadıktan sonra devam etti.« Rica ederim, oturun.»Tekrar BaşmüfetişDavy'e döndü.« Elvira'ya ateşeden adam hak­kında yeni haberleriniz var mı?»
«Pek var sayılmaz.»
«Saldırgan hakkında fazla birş eyöğ renebileceğinizi sanmı­yorum. Sisli havalarda onun gibi serserilerİ nlerinden dışarıçıka­rak, yalnız başına dolaşan kadınlarıararlar.»
Baba,« Bir dereceye kadar doğru bu. Kızınız nasıl?»dedi.
«Elvira kendine geldi artık... Albay Luscombe'e telefon ettim. Kızımıyanıma alacağımıduyuncaç ok memnun oldu.»
Bess birdenbire bir kahkaha attı.« Sevgili Derek, Elvira'yla beni biraraya getirmek için az uğraşmadı.»
Baba,« Sanırım bu konuda haklıydı,»diye cevap verdi.
«Hayır, hayır, değildi. Amaş u ara Elvira'nın benimle oturma­sıiyi olacak.»Başınıçevirerek pencereden dışarıbaktı.\ Tekrar konuşmaya başladığızaman sesi iyice değişmişti.« Duyduğuma göre bir arkadaşımıtutuklamışsınız... Ladislaus Malinovvski'den söz ediyorum. Onu neyle suçluyorsunuz?»
BaşmüfettişDavy düzeltti.« Malinowski tutuklanmadı.Ş u ara tahkikatımızda bize yardım ediyor.»
«Onu hangi konuda sorguyaç ektiğinizi sorabilir miyim? Yok­sa böyle birş ey sormamam mıgerek?»
«Bir kere Michael Gorman'ınö ldüğügece ne yaptığını öğrenmek istiyoruz.»
Bess Sedgvvich koltuğunda doğrulup oturdu.« Yani Elvira'ya ateşedenin Ladislaus olduğunu mu sanıyorsunuz? Bu gülünçfikir de nereden aklınıza geldi. Onlar birbirlerini tanımıyorlar bile.»
«Bu işi Malinovvski yapmışolabilir.Çü nküo gece arabasıköşedeydi.»
Lady Sedgvvichö fkeyle,« Saçma,»diye homurdandı.
«Michael Gorman'inö lümüsiziü zdümü, Lady Sedgvvich?»
Kadın hayretle ona baktı.« Gorman'ınö lümünüduyuncaç okü züldüm.Çü nküoç ok cesur bir adamdı.»
«Onu tanıyordunuz değil mi?»
«Tabii. Buradaç alışıyordu.»
«Sanırım onu daha iyi tanıyordunuz, değil mi?»
«Ne demek istiyorsunuz?»
«Rica ederim, Lady Sedgvvich! Michael Gorman sizin koca-nızdıdeğil mi?»
Kadın bir iki dakika cevap vermedi. Gelgelelim endişeli veyaş aşırmışgibi de davranıyordu. Nihayet içiniç ekerek arkasına yas­landı.« Siz birçokş eyi biliyorsunuz değil mi, başmüfettişbey... Michael Gorman'ıyirmi yıldan beri görmemiştim. Hatta daha uzun bir süreden beri. Sonra bir gün otelin penceresinden bak­tım ve... Micky'i tanıdım.»
«O da sizi tanıdımı?»
«Evet. Doğrusu birbirimizi tanımamızş aşılacak birş eydi.»
Bess Sedgwich'in yüzünde tuhaf bir ifade belirmişti.«Çü nküonunla ancak bir hafta beraber kaldık. Sonra ailem izimizi buldu. Micky'e para verdiler, beni de rezil olduğumu söyleyerek eve götürdüler. Tekrar içiniç ekti. Micky'le kaçtığım zamanç ok genç­tim. Budalanın,çı lgının biriydim.Ç ok inatçıydım. Kafam da o romantik hayallerle doluydu. Micky benim için bir masal kahra­manından farksızdı. Bunun nedenini biliyor musunuz?Ç ok iyi ata binmesi. Korkunun ne olduğunu bilmezdi.Ç ok yakışıklıve neşe­liydi. Bütünİ rlandalılar gibi tatlıdilliydi.»Başınısalladı.« Ancak hayranlığım uzun sürmedi... Başbaşa geçirdiğimiz ilk yirmi dört saat beni düşkırıklığına uğratmaya yeterli geldi.Ç ok içiyordu. Kaba ve hain bir tarafıvardı. Ailem beni eve götürmek için gelin­ce rahat bir soluk aldım. Micky'i bir daha görmek, adınıduymak bile istemiyordum.»
«Aileniz onunla evli olduğunuzu biliyor muydu?»
«Hayır. Ben de Micky'le evli olduğumu sanmıyordum.»
«Neden? Niçin sanmıyordunuz?»
«Mick'le Ballygovvlan da evlendik. Ama ailem beni almaya gelince bana evliliğimizin sahte olduğunu söyledi. 'O töreni arka­daşlarımla aramızda hazırlayıverdik,' dedi. Ben artık ondan herş ey beklediğim için bu sözlere inandım. Micky'den böyle birş ey beklenebilirdi. Bilmiyorum bu yalanıneden uydurdu? Ailemin ver­diği paraya ihtiyacıolduğu için mi? Yoksa kanunen reşit olma­mışbir kızla evlendiği için cezalandırılacağından korktuğundan mı? Her neyse... O zaman Micky'nin sözlerinin doğru olduğuna inandım.»
«Ya sonra?»
Bess Sedgvvich derin düşüncelere dalmıştı.« Yıllar... yıllar sonra, hayatıdaha iyi tanıdığım ve kanuni işlerden de anlamaya
başladığım zaman, 'Galiba' dedim. 'Ben yıllarö nce Michael Gor-man ile gerçekten evlenmiştim.'
«Yani aslında Lord Coniston'la evlendiğimiz zaman iki kocalıolmuştunuz. Bu ikinci evlilik yasal sayılmazdı.»
«Evet... Johnny Sedgwich ve Amerikalıkocamla olan evlilik­lerim deö yle...»BaşmüfettişDavy'e bakarak, neşeyle güldü.« Bü­tün bu evliliklerim yasal değildi. Ne gülünçdeğil mi?»
«Michael Gorman'dan boşanmayıdüşünmediniz mi?»
Lady Sedgwich omuzunu silkti.« Bu bana gülünçbir rüya gibi geliyordu. Tekrardan geçmişi hatırlatmakta bir anlam yoktu. Ve durumu Johnny'e açtım.»Bu ismi söylerken sesi yumuşayıp, tatlılaşmıştı.« O bu konuya aldırmadıbile. Johnny de, ben de kanuna saygısıolan insanlar sayılmazdık.»
Baba sakin bir sesle,« Sonra,»dedi.« Kasım ayında Michael Gorman ortayaçı karak, sizeş antaj yaptı.»
«Saçma! Onun banaş antaj yaptığınıda kim söyledi?»
Baba ağır ağır dönerek, sandalyesinde dimdik ve sessiz sedasız oturan yaşlıkadına baktı.
«Siz!»Bess Sedgvvich hayretle Miss Marple'ısüzdü.« Siz bu konuda ne bilebilirsiniz ki?»Yaşlıkadınısuçlamıyordu. Sadece sesinde merak vardı.
Miss Marple,« Bu oteldeki koltukların arkalıklarıyüksek,»diye cevap verdi.« Yazıodasında,şö mineninö nünde oturuyor­dum. Siz, mektup yazmak için içeri girdiniz. Odada başkalarının da olduğundan haberiniz yoktu sanırım.İş te bu yüzden istemeye­rek Gorman'la yaptığınız konuşmayıduydum. Pencereyi açıp, ona seslendiğiniz zaman sözlerinizi ister istemez işittim.»
Bess ağır ağır başınısalladı.« Sizi suçlamıyorum. Ama duy­duklarınızıyanlışanlamışsınız. Micky banaş antaj yapmadı. Belki
bunu düşünmüştüama o girişime geçmeden onu uyardım.»Dudaklarıyine o neşeli ve kaygısız gülümsemeyle büküldü. Bu gülümseme kadının yüzüneç okç ekici bir ifade veriyordu.
Miss Marple mırıldandı.« Evet. Onu vurmakla tehdit ettiniz. Küstahlığımımazur görün. Ama pek iyi yaptınız. Sorunu mükem­mel birş ekilde idare ettiniz.»
Bess Sedgvvich kaşlarınıalayla kaldırdı.
Miss Marple konuşmasınısürdürdü.« Ne var ki, bu konuşma­yıyalnız ben duymadım.Şö minenin karşısındaki diğer koltukta da biri oturuyordu.»
Miss Marple, BaşmüfettişDavy'e yalvarırcasına baktı. Ada­ma,« Bu işi yapmak gerekirse... siz yapın,»der gibiydi.
«Olamaz!»Bess'in sesi iyice yükselmişti.« Elvira'mıoturuyor­du? Anlıyorum... evet, anlıyorum. Herhalde Elvira bazışeyler düşündü...»
Davy,« Kızınız duyduklarınaç okö nem verdi,»dedi.« Bu yüz­den de kalkıpİ rlanda'ya gitti. Orada gerçekleriöğ renmeyeç alış­tı. Bunuöğ renmek hiçde güçdeğildi.»
Bess Sedgvvich ağır ağır,« Zavallıyavrucak,»diye mırıldandı.«Ş imdi bile bana birş ey sormadı. Herş eyiİç ine atıyor. Eğer bana sorsaydı, ona herş eyi anlatır... bunun o kadarö nemli olma­dığınısöylerdim.»
BaşmüfettişDavy cevap verdi.« Bu konudaki fikrinizi kabul etmeyebilirdi.»Sonra sanki dedikodu yapıyormuşveya anıların­dan söz ediyormuşgibi bir tavırla,«Ç ok garip...»diye devam etti.Ş imdi onda sürülerinden, bu yıl aldığıüründen söz eden birç iftçi hali vardı.« Birçok hatalar sonunda gördüğüm herş eye inanmasınıiyiceÖğ rendim.Ö zellikle basit gözükenş eylere. Aslın­da bu cinayette böyleydi. Kız, birinin kendisine ateşettiğini ama
kurşunun kendine gelmediğini söyledi. Kapıcıonu kurtarmaya koşmuşve o sırada ikinci kurşun adamın göğsüne isabet etmişti. Kız olayıbuş ekilde görmüşolabilir. Ama olayların göründüğügibi olmasıdaş art değil.»
Susarak dikleşti. Sonra da,« Birazö nce,»diye devam etti.« Büyük bir heyecanla Ladislaus Malinowski'nin kızınızıöldürme­ye kalkmasıiçin bir neden olmadığınısöylediniz. Bu konuda sizinle aynıkanıdayım. Gerçekten böyle bir neden olmadığından eminim. Malinovvski bir kadınla kavga edecek ve sonra bıçağını çekerek onuö ldürecek yapıda biri. Yine de gençadamın bir avlu­ya saklanıp, kızısoğukkanlılıkla vuracağınıhiçsanmıyorum. Mali-nowski'nin başka biriniö ldürmek istediğini düşünelim. Gençadam planınıdikkatle yapıyor. Sisli bir gece seçerek, avluya sak­lanıyor ve kızınız sokakta belirinceye kadar bekliyor. Elvira'nın geleceğini biliyor.Çü nküişleriö yle ayarlamış. Malinovvski bir el ateşediyor. Ama bunu kıza isabet ettirmek niyetinde değil. Kur­şunun Elvira'nın yakınından geçmesi için elinden geleni yapıyor. Ama o telaşarasında kız kendisine ateşedildiğini sanıyor. Acıacıbağırıyor. Otelin kapıcısıkoşarak geliyor ve Malinovvski deö ldürmek için geldiği adamıvuruyor. Yani Michael Gorman'ı.»
«Bütün bunların tek kelimesine bile inanmam. Neden Ladisla­us, Mick Gorman'ıöldürmek istesin?»
Baba mırıldandı.«Ş antaj yüzünden.»
«Yani Micky'i Ladislaus'aş antaj mıyapıyordu? Ne için?»
Baba,« Belki Bertram Otelinde olanlar yüzünden... Michael Gorman bu konuda birçokş eyiöğ renmişolabilirdi.»
«Bertram Otelinde olanlar yüzünden mi? Ne demek istiyorsu­nuz?»
BaşmüfettişDavy içiniç ekti.«İ yi bir işdi bu, Lady Sedgvvich,
mükemmel birş ekilde planlanmış, ustalıkla uygulanmıştı. Ne var ki, hiçbirş ey sonsuza kadar devam etmez. Geçen gün Miss Marple buradaki tuhaflığın ne olduğunu sordu. Bu soruyuş imdi cevaplandıracağım. Bertram Oteli aslında yıllardan beri karşılaştı­ğımız en usta, en büyük birş ebekenin merkeziydi.»
Bir iki dakika derin bir sessizlik oldu. Sonra Miss Marpleö ne doğru eğildi.
Sanki bir konuşmaya devam ediyormuşgibi,«Ç ok ilginç,»dedi.«Ç ok ilginç.»
Bess Sedgwich ona doğru döndü.« Bunaş aşırmışgibi bir haliniz yok, Miss Marple.»
«Doğrusunu isterseniz pekş aşmadım. Birbirine uymayan bir sürüayrıntının farkına varmıştım. Burası,İ nanılmayacak kadar hoşbir yerdi. Ne demekİ stediğimi anlıyorsunuz değil mi? Tiyat­roç evresinden olanların 'Olağanüstübir oyun' diye anlattıkları şeylere benziyordu bu... Aslında ustalıkla oynanan bir oyundu. Gerçekleİ lgisi yoktu... Bir sürüufak ayrıntıvardı.İ nsanın bazıkimseleri eski dostlarısanmasıve sonra yanıldığınıanlaması.»
BaşmüfetişDavy söze karıştı.« Böyleş eyler olur tabii. Oysa bu oteldeç ok sık oluyordu.Ö yle değil mi, Miss Marple?»
Yaşlıkadın başınısalladı.« Evet. Selina Hazy gibi kimseler sık sık bu hataya düşerler. Ama başkalarıda aynışeyi yapıyorlar­dı, insan ister istemez bunun farkına varıyordu.»
BaşmüfettişDavy, Bess Sedgvvich'e döndü.« Onun gözün­den hiçbirş ey kaçmıyor.»Sanki Miss Marple en sevdiği numara­yıyapan fok balıklarından biriydi.
Bess Sedgvvich merakla Baba'ya baktı.« Burasının birş ebe­kenin merkezi olduğunu söylediğiniz zaman neyi kastediyordu­nuz? Bence Bertram dünyanın en ciddi, en sakin otellerinden biri.»
Baba güldü.« Tabii. Bu duruma getirilmek için uzun uzun düşünülmüş, bir hayli para ve zaman harcanmış. Gerçekle, sah­te birbirine büyük bir dikkat ve kurnazlıkla karıştırılmış. Metrdotel Henry harika bir aktör. Herş eyiç ok iyi idare ediyor. Humfries denen adamdan kuşkulanmak kimsenin aklına gelmiyor. Adamın bu memlekette sabıkasıyok. Ama dışarda bazıtuhaf otel işlerine karışmış. Usta karakter aktörleri oteldeki rollerini gayet iyi oynu­yorlar.Ş unu da itiraf edeyim. Bütün buö rgüt bende derin bir hayranlık uyandırıyor. Buş ebeke, memleketin milyonlar kaybet­mesine neden oldu. Scotland Yard'ın ve taşradaki polisö rgütü­nün, yanlışizler peşinden koşarak yorulmasına sebebiyet verdi. Her seferinde elimize bir ipucu geçirdiğimizi sanıyor, tam soruş­turma ilerlerken yanıldığımızıanlıyorduk. Ama sabrımız sayesin­de bazışeyleriöğ rendik. Bilgimizi yavaşyavaşbiraraya getirdik. Bir sürüplakanın durduğu ve bunlarınç abucak bazıarabalara takıldığıbir garaj. Eşya taşımak için bir kamyon. Bir bakkal kam­yoneti.İ ki tane uydurma posta kamyonu. Yarışarabasıyla bir iki dakikada korkunçmesafeleri aşan bir yarışçı. Diğer tarafta eski Morris-Oxford arabasıyla dolaşan yaşlıbir rahip. Bir kulübede oturan ve yaralılara yardım eden, sık sık bir doktorla da temasa geçen 'hayırsever' bir bahçıvan... Bütün bunlarıuzun uzun say­mamın gereği yok.»
BaşmüfettişDavy başınısalladı,« işin yarısıbu. Diğer yarısı-nıysa Bertram Oteline gelen yabancılar meydana getiriyor. Dahaç ok Amerika'dan ve sömürgelerden gelen yolcular. Kendilerin­den kuşkulanılmayan zenginler ve onlarınşı k, zarif bavulları... olaylarıbirbirine bağlamak veya iddialarımızıispat etmek zor ola­cak. Ama sonunda bunu da yapacağız. Gerekli olan ilk adımıattık.Ö rneğin Cabot'lar...»
Bessç abucak,« Cabot'lara ne olmuş?»diye sordu.
«Onlarıhatırlıyor musunuz? Hoşbir Amerikalıçift Fransa'ya
buraya gelmişlerdi. Yine de oteleüçü ncükez uğramayacaklardı. Zatenş ebekeden olanlar oteleüç kez gelmiyorlar. Evet... Cabot'larıCalais'de gümrüğe girdikleri zaman yakaladık. Yanla­rındaki gardrop bavul mükemmelş ekilde yapılmıştı.İç inde deüç yüz bin sterlinden fazla para saklıydı. Yani...İ rlanda soygununda ele geçen para. Tabii bu her yılç alınan paranın yanında devede kulak kalıyor.»
Başmüfettişalay dolu bir sesle sözlerine devam etti.
«Şebekenin merkezi Bertram Oteli.Ç alışanların yarısıdaç eteden zaten. Müşterilerden bazılarıiddia ettikleri kimseler. Bazı­larıda değil. Bu arada 'benzetme oyununu' da unutmayalım. Mesela Hakim Ludgrave'u alalım. Tanınmışbir kişi. Kocaman bir burun. Bir et beni. Onun kılığına girmekç ok koley. Piskopos Pennyfather'in kılığına girmek deö yle. Kabarık beyaz saçlı, dal­gın ve sakin bir din adamı. Hareketlerini, gözlüklerininü zerinden dalgın dalgın bakışınıİyi bir aktör kolaylıkla taklit edebilir.»
Bess,« Ama bütün bunların ne yararıolabilir?»diye sordu.
Baba cevap verdi.« Belli değil mi? Hakim Ludgrave soyulan bir bankanın civarında görülüyor. Biri onu tanıyor ve bundan söz ediyor. Bu konuyu soruşturuyoruz. Bir yanlışlık olduğunu arılıyo­ruz.Çü nküHakim Ludgrave soygun sırasında başka yerde oldu­ğunuİ spat ediyor...»Bir an durdu.« Biliyor musunuz bütün bunla­rın bir anlamıolduğunu neden sonra anladık. Hiçkimse,ü nlübiri­ne benzetilen adamınü stünde durmuyordu... Adam aslında seçi­lenü nlükişiye de pek benzemiyordu. Makyajla onu bu hale sokuyorlardı, işbitince, adamın da rolüsona eriyor ve oç abu­cak makyajınıçıkarıyordu. Tabii o arada polisin aklıda iyice karı­şıyordu. Soygun yerinin civarında kimler görülmemişti ki? Yük­sek mahkemeden bir hakim, bir başdiyakoz, bir amiral, bir ge-
neral... Bedhampton'dakiİ rlanda postasısoygunundan sonra parayıLondra'ya getirebilmek için ayrıayrıdört araçkullanıldı. Soygunç ok iyi birş ekilde hazırlanmış, plan ustalıkla uygulanmış­tı. Ama o geceç ete bir terslikle karşılaştı. Yaşlıve dalgın din bilgi­nimiz Piskopos Pennyfather yanlışgünde uçakla Lozan'a gitmek için otelden ayrıldı. Onu havaalanından geriç evirdiler. Adam, Cromvvell Yolunaçı karak, bir sinemaya girdi. Otele gece yarısın­dan sonra dönerek, yukarıya odasınaçı ktı. Anahtar cebindeydi. Kapıyıaçarak içeri girdi ve fena haldeş aşaladı. Karşıdaki koltuk­la kendisi oturuyordu.Ç etedekiler deş aşırmışlardı. Kapıaçılmışve Lozan'da olduğunu sandıklarıPiskopos Pennyfather içeri gir­mişti. Gerçek Pennyfatherçı kageldiği sırada ona benzetilen adam Beldhomptan'a gidip rolünüoynamaya hazırlanıyordu.Ç etedekiler ne yapacaklarınışaşırdılar.İç lerinden biri hemen harekete geçti. Bu Humfries'di sanırım. Atılıp, yaşlıadamın başı­na bir darbe indirdi. Sanıyorum biri buna kızdı.Ç ok kızdı. Ve ihti­yar adamımuayene edince onun sadece bayılmışolduğunu anla­dılar. Bu yüzden de işlerine devama karar verdiler. Sahte Pisko­pos Pennyfather odadançı karak, ayrıldı. Arabayla bu 'bayrak yarışında' rolünüyapacağıolay yerine gitti. Asıl Piskopos Penny-father'i ne yaptılar. Bunu sâdece tahmin edebiliyorum. Sanıyo­rum onu arabayla bahçıvanın kulübesine götürdüler. Bu trenin soyulacağıyerdenç ok uzakta değildi. Kendisine orada bir dok­tor bakabilirdi. Piskopos Pennyfather'in oç evrede görüldüğüduyulunca da, herş ey birbirine uymuşolurdu. Herhalde adam ayılıncaya kadarç etedekiler kötüanlar geçirdiler. Sonra da Pennyfather'in hiçolmazsa sonüç günühatırlayamadığınıanladı­lar.»
Miss Marple sordu.« Aksi takdirde onuö ldürecekler miydi?»
Baba,« Hayır,»diye cevap verdi.« Onuö ldüreceklerini sanmı­yorum. Biri buna kesinlikle izin vermezdi. Tâbaşından beriç eteyi yöneten kimsenin cinayetten hoşlanmadığıanlaşılıyordu.»^
Bess Sedgwich mırıldandı.«İ nanılacak gibi değil... Elimizde Ladislaus Malinovvski'yi bu hayaliç eteye bağlayacak deliller oldu­ğunu sanmıyorum.»
Baba,« Elimde Ladislaus Malinovvski'nin aleyhinde bir sürüdelil var.Ç ok tedbirsiz biri. Otelde görülmemesi gerekirken bura­ya sık sık geldi.İ lk seferinde kızınızla ilişki kurabilmek için uğradı. Aralarında böyle karar vermişlerdi.»
«Saçma! Elvira size Ladislus'u tanımadığınısöyledi.»
«Bana böyle söyledi ama aslında bu doğru değildi. Elvira, Malinovvski'yeâşı k. Onunla evlenmek istiyor.»
«Buna inanamam!»
BaşmüfettişDavyı srar etti.« Sizİş inİç yüzünüöğrenecek durumda değilsiniz. Mallnovvskl, sırlarınıherkese açacak bir insan değil. Kızınızıise hemen hemen hiçtanımıyorsunuz. Mali­novvski'nin Bertram Oteline geldiğiniöğ reninceç ok kızdınız değil mi?»
«Neden kızayım?»
Baba,«Çü nkü,»dedi.«Ç etenin reisi sizsiniz. Siz ve metrdo­tel Henry. işin maddi tarafına Capello kardeşler bakıyor. Avru-pa'daki bankalarda hesap açma işleriyle ve diğer mali ayrıntılarla onlar meşgul oluyorlar. Amaç etenin elebaşısısizsiniz. Planlan siz yapıyorsunuz.Ç eteyi siz yönetiyorsunuz. Herş ey sizin başını­zın altındançı kıyor, Lady Sedgvvich.»
Bess ona bakarak güldü.«Ö mrümde bu kadar gülünçbirş ey duymadım.»
«Sözlerim hiçde gülünçdeğil.Ç ok zeki, cesur, gözünü
budaktan esirgemeyen, pervasız bir insansınız. Herş eyi denedi­niz. Sununda kanuna karşıgelmeyi de denemeye karar verdiniz. Buç ok heyecanlı, tehlikeli bir oyundu. Sizi cezbeden para değil, işin eğlence tarafıydı... Bundan eminim. Fakat cinayete, adam yaralamaya tahammülünüz yoktu. Onun için soygun sırasında kimse yaralanmıyor veyaö ldürülmüyordu. Sadece gerektiği zaman kurbanların kafasına dikkatle ve ustalıkla vuruluyordu. Bili­yor musunuz?Ç ok ilginçbir kadınsınız. Gördüğüm suçluların arasında sizin gibi gerçekten ilginçkişiler pek azdır.»
Uzun bir sessizlik oldu. Sonra Bess Sedgvvich ayağa kalktı.« Sizçı ldırmışsınız.»Elini telefona doğru uzattı.
«Avukatınızımıarayacaksınız. Fazla birş ey söylemeden ona danışmanız iyi olur. Avukatınızın fikrini alın.»
Almacıkaldırmışolan Bess Sedgvvich sert bir hareketle bunu yerine bıraktı.« Doğrusunuİ sterseniz avukatlardan nefret ederim. Pekâlâ... Dediğiniz gibi olsun... Evet,ç eteyi ben idare ediyordum. Doğrusuç ok da eğlendim. Bankaları, trenleri, posta­neleri ve zırhlıarabalarısoyarak, paralarıele geçirmek gerçektenç ok eğlenceli oluyordu. Ama biz işi zamanında kesmedik. Soy­gunlara devam ettik. Neyse... Ben zevkli dakikalar geçirdim ya. Yalnız Ladislaus Malinovvski hakkında yanılıyorsunuz. Michael Gorman'ıoö ldürmedi. Benö ldürdüm.»Birdenbire tiz bir sesle, heyecanla bir kahkaha attı.« Beni neyle tehdit ettiği... neler söyle­diği o kadarö nemli değil. Micky'e kendisini vuracağımısöylemiş­tim. Bunu Miss Marple da duymuş. Sonunda dediğimi yaptım ve onu vurdum. Ladislaus'un yaptığınıiddia ettiğinizş eyleri aslında ben yaptım. O avluya ben saklandım. Elvira geçerken, havaya doğru bir el ateşettim. Kız acıacıbağırdı. Micky koşarak gelince de onu vurdum. Bende otelin bütün kapılarının anahtarıvardı.
Avludaki kapıdan usulca içeri girerek, odamaçı ktım. Tabancanın Ladislaus'un olduğunuöğ reneceğiniz veya ondan kuşkulanaca­ğınız hiçaklıma gelmedi. Silahı, onun haberi olmadan arabasın­danç almıştım. Emin olun bunu kuşkulan onunü zerineç ekmek için yapmadım.»Telaşta Miss Marple'a doğru döndü.« Unutma­yın, siz tanıksınız. Söylediklerimin hepsini de duydunuz.Michael Gorman'ıbenöldürdüm!..»
Davy başınısalladı.« Belki bütün bunlarıMalinovvski'yeâşı k olduğunuz için söylüyorsunuz.»
«Onaâşı k değilim.»Bess'in sesi sertleşmişti.« Ben sadece onun samimi dostlarından biriyim. Evet... Birbirimizden hoşlanı­yorduk ama Ladislaus'a hiçbir zamanâşı k olmadım. Benö mrüm­de bir defaâşı k oldum. Bir tek kişiyi sevdim. Johnny Sedg-wich'i.»İsmi söylerken sesi değişmiş, alçalıp yumuşamıştı. Son­ra devam etti.« Ama Ladislaus arkadaşım. Onun yapmadığıbirş ey yüzünden cezalandırılmasınıistemem.Michael Gorman'ıbenöldürdüm. Bunu açık açık söyledim. Sözlerimi Miss Marple da duydu. Veş imdi sevgili BaşmüfettişDavy...»Sesi heyecanla yükseldi. Tatlıkahkahasıodada yankılar yaptı.«Ş imdi... beni yakalayabilirseniz yakalayın.»
Çevik bir hareketle, telefonu pencereye fırlatarak, camıkırdı. Oturmuşolan Baba daha ayağa kalkmadan pencereden fırladı. Alttakiçı kıntıdan hızla ilerlemeye başladı.
Davy telaşla diğer pencereye doğru atıldı. Camıaçarak, cebindençı kardığıdüdüğüçaldı.
Miss Marple da adamın yanına gitti. Bertram Otelinin dik cephesine baktılar.
Miss Marple,« Düşecek,»diye haykırdı.« Yağmur borusun­dan yukarıtırmanıyor. Ama neden yukarıçıkmak istiyor.»
«Daha daçı kacak. Ancak buş ekilde kurtulabilir. Bunu kendi­si de biliyor.Ş una bakın. Bir kedi gibi tırmanıyor. Tehlikeye aldır­dığıyok.»
Dikkatle seyrettikleri gençkadın gözden kayboldu. Baba hafifçe geriç ekildi.
Miss Marple sordu.« Siz de gidecek misiniz?»
BaşmüfettişDavy başınısalladı.« Böyle birş ey olabileceğini düşünerek adamlarımıçeşitli yerlere yerleştirdim. Onlar ne yap­malarıgerektiğini biliyorlar. Hoş, Bess Sedgvvich ellerinden kaçarsa hiçşaşmam. Binde bir rastlanacak bir kadın o.»içiniç ekti.« Bess Sedgvvichçı lgının biri. Her kuşakta böyleleriçı kar. Onlarıehlileştirmezsiniz. Topluma karışarak, kanuna saygılıdav­ranmalarını, sakin bir hayat sürmelerini sağlayamazsınız. Onlar kendi-yollarında giderler. Eğer iyi insanlarsa, ormanda cüzzamlı-lara bakarlar veya kendilerini bir amaçuğruna feda ederler. Eğer kötüyseler, duymayıbile istemeyeceğiniz kötülükler yaparlar. Bazılarıise sadeceçı lgındırlar. TıpkıLady Sedgvvich gibi.»
«Onun buş ekilde hareket edeceğini biliyor muydunuz?»
«Pek bilmiyordum. O böyle bir kadın işte. Beklenmedikş ey­ler yapıyor. Herhalde bütün bunlarıdüşündü. Ne olacağınıtah­min etmişti.Ş urada oturmuşbize bakıyor, konuşuyor ve o arada da düşünüyor planlar yapıyordu. Sanıyorum... hah...»Birdenbire sustu. Sokaktan bir arabanın ani homurtusu, tekerlek gıcırtısıve ekzozun patırtısıgelmişti. Baba dışarısarktı.« Tamam kaçmış. Arabasına atlamış.»
Araba iki tekerleğinü zerinde dönerken lastikler inilder gibi bir sesçı kardı. Sonra o güzel beyaz canavar homurdanarak yol­da ilerledi.
BaşmüfettişDavy,«Ç arptı,»diye bağırdı.Ş imdi o kendine
özgütavırlarıyla, sabırlısabırlıbekliyordu. Miss Marple da sessiz sedasız yanında durmaktaydı. Sonra haber etrafa yayıldı. Karşı-öaki kaldırımda duran bir adam başınıkaldırıp BaşmüfettişDavy'e bakarak, elleriyleç abucak birtakım işaretler yaptı.
Baba ağır ağır,«Ö lmüş,»dedi.« Olanca hızıyla parkın par­maklığına bindirmiş. Başka kimseye birş ey olmamış. Sadece bir iki araba hafifçeç arpışmış...İ yi birş ofördüLady Sedgwich... Ama artıkö ldü...»Dönerek, bir iki adım attı.« Neyse... Kadın herş eyi anlattı. Bunu siz de duydunuz.»
Miss Marple,« Evet,»dedi.« Bess Sedgwich'in söylediklerini duydum.»Bir an durdu. Sonra da usulca ekledi.« Tabii anlattıkla­rıdoğru değildi.»
Baba dönüp ona baktı.« Demek ona inanmadınız?»
«Siz inandınız mı?»
Başmüfettiş,« Hayır,»diye cevap verdi.« Asıl hikâye değildi bu. Bess Sedgwichş artlara uymasıiçinç abucak bu masalıuydurdu. Ama söyledikleri doğru olmazdı. Michael Gorman'ıo vurmadı. Kapıcıyıkiminö ldürdüğünübiliyor musunuz?»
Miss Marple,« Tabii biliyorum,»dedi.« Onu Elviraö ldürdü.»
«Hahl Bu aklınıza ne zaman geldi?»
«Tâbaşından beri böyle olup olmadığınıdüşünüyordum.»
Baba içiniç ekti.« Ben deö yle. Kız o geceç ok korkmuştu.Ü stelik yalanlarıdaö yle beceriksizceş eylerdi ki.İ lkö nceleri cina­yetin nedenini anlayamadım.»
Miss Marple,« Ben deö yle,»diye mırıldandı.« Bu beni birazş aşırttı. Kız annesinin yasal olmayan birş ekilde evlendiğini anla­mıştı. Ama bunun için cinayet işler miydi? Herhalde işe para konusu da karıştı?»
BaşmüfettişDavy,« Herhalde,»dedi.« Babasıkıza büyük bir
 
servet bırakmış. Elvira annesini Michael Gorman'la evli olduğunuöğ renince, onun Conisten'le yaptığıevliliğin kanunen geçeri^ sayılmayacağınıanladı. Herhalde o zaman, babamın servetini bana vermeyecekler, diye düşündü. Onun kızıyım ama meşıiısayılmıyorum artık.»Davy bir an durarak, içiniç ekti.« Oysa yanılı-yordu. Dahaö nce de böyle bir olayla karşılaştık. Herş ey vasiyet­namenin yazılışşekline bağlı. Conisten parayıona bırakmış, vasi­yetnamesinde de Elvira'nın adınıaçıkça yazmış... Evet, parayıona verecekler. Ama kız bunu bilmiyordu.»
«Elvira'nın paraya neden bu kadar ihtiyacıvardı?»
BaşmüfettişDavyö fkeyle homurdandı.« Ladislaus Malinovvs-ki yüzünden tabii. Adam kızla parasıiçin evlenebilirdi. Elvira ona deli gibiâşı ktı.»
Miss Marple mırıldandı.« Biliyorum.»Sonra açıkladı.« Parkta başbaşaç ay içtikleri gün herş ey kızın yüzünden belliydi.»
«Elvira serveti sayesinde Ladislaus'u elde edeceğini... para­sıolmadığındaysa gençadamın kendisiyle evlenmeyeceğini bili-, yordu.»Baba'nın yüzünde acıbir ifade belirmişti.« Bu yüzdenç ok iyi planlanmışbir cinayet hazırladı. Kız, avluya saklanmadıtabii. Orada kimse yoktu. Elvira parmaklıkların yanında durarak, havaya bir el ateşetti ve bağırmaya başladı. Michael Gorman koşarak otelden gelince onu vurdu ve haykırmasına devam etti. Tabiişü pheleri Ladislaus'unü zerineç ekmek amacında değildi. Tabancayıgençadamın arabasındanç almıştı.Çü nkükolayca silah bulmasıimkânsızdı. Cinayeti Ladislaus'un işleyeceğinden kuşkulanacağımız aklına bile gelmedi. Gençadamın o gece ote­lin civarında olduğunu da bilmiyordu. Ama o gece müthişbir kor­kuya kapılmıştı. Daha sonra daö yle... Annesi ise onun adına kor­kuyordu.»
Miss Marple açık açık sordu.« Ne yapacaksınız?»
«Cinayeti onun işlediğini biliyorum ama elimde delil yok.»Birdenbire duraklayarak Miss Marple'ısüzdü. Sonra o da bir soru sordu.« Siz ne yapacaksınız? Siz tanıksınız. Kızın annesinin söylediklerini duydunuz.»
Miss Marple içiniç ekti.« Biliyorum. Kadın bunu iyice aklıma sokmayaç alıştıdeğil mi? Kızınınş erbet kalmasıiçinö lümüseçti. Benden istediği bifö lünün son arzusu sayılabilir.»
Aradaki kapıaçılarak Elvira Blake içeri girdi. Sırtında sade mavi bir elbise vardı. Uçuk sarısaçlarıyüzünüçerçeveliyordu.İ talyan tablolarındaki meleklere benziyordu.
Kız,« Bir arabanın hareket ettiğini duydum,»dedi.« Sonra bir gürültü... Herkes bağırıştı... acaba bir kaza mıoldu?»
BaşmüfettişDavy ciddi bir tavırla.« Size acıbir haber verece­ğim içinç okü zgünüm, Miss Elvira. Annenizö ldü.»dedi.
Elvira soluğunu tuttu.« Hayır, hayırl»Bu hafif, kararsız bir karşıkoymaya benziyordu.
Baba devam etti.« Anneniz kaçmayaç alışıyordu. Ama kaç­madanö nce Michael Gorman'ıöldürdüğünüitiraf etti.»
«Yani o... yani annem...ö yle mi söyledi?»
Başmüfettiş,« Evet,»diye cevap verdi.« Annenizö yle söyle­di. Sizin buna ekleyecek birş eyiniz yok mu?»
Elvira ona uzun uzun baktı. Sonra da usulca başınısalladı.« Hayır.»Sesi titremeye başlamıştı. Tekrar,« Hayır,»dedi. Ama bu sefer tavrıdeğişmişti. Başınıkaldırdı. Bir an... kısa bir an tıpkıannesine benzedi. Kararlıbir tavırla,« Cinayeti o işlemedi,»diye bağırdı. Ama gözlerinde yine korku dolu bir ifade belirmişti.« An­nem ne söylemişolursa olsun, katil değildi. Kapıcıyıbenö ldür­düm.»
Baba başınısalladı.« Biliyorum.»
Kızın gözleri dolmuştu. Kendini tutamayarak, ağlamaya baş­ladı. BaşmüfettişDavy onu bir koltuğa oturttu. Elvira hıçkırıklarıarasında herş eyi itiraf etti. Olay tahmin ettikleri gibi olmuştu. Ne var ki, Elvira,« Michael Gorman'ıkorkutmak istemiştim,»diyeı srar ediyordu.« Ben ikinci kez tetiğiç ektiğim sırada da tabanca­ya doğru uzandı. Go... Gorman'ın bu kadar cesur olduğunu bil­miyordum. Bağırmaya başladığım zaman gerçekten korkmuş­tum.»
Sez Törek ädäbiyättän 1 tekst ukıdıgız.
Çirattagı - Cinayetler Oteli - 7
  • Büleklär
  • Cinayetler Oteli - 1
    Süzlärneñ gomumi sanı 4055
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2189
    25.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    42.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 2
    Süzlärneñ gomumi sanı 4137
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2201
    26.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 3
    Süzlärneñ gomumi sanı 4098
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2035
    26.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.6 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 4
    Süzlärneñ gomumi sanı 4088
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2227
    26.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 5
    Süzlärneñ gomumi sanı 3998
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2001
    27.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    37.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    43.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 6
    Süzlärneñ gomumi sanı 4066
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2143
    25.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    35.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 7
    Süzlärneñ gomumi sanı 99
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 86
    56.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    63.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    65.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.