Cinayetler Oteli - 5

Süzlärneñ gomumi sanı 3998
Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2001
27.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
37.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
43.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
«Guido. sık sık beni tehdit ederdi. Bazen yanında arkadaşla­rıyla gelir ben de içlerinden birindenç ok hoşlanmışım gibi yapar­dım. O zaman Guido kıskançlıktandeliye dönerdi.Çı ldırırdıade­ta. 'Beni aldatırsan seniö ldürürüm,' diye bağırırdı. Ben onun bu davranışlarının melodramlara yakışacağınıdüşünürdüm.»Elvira birdenbire beklenmedik bir anda gülmeye başladı. Sonra,« Bü­tün bunlarç ok eğlenceliydi. Guido'nun ciddi olmadığından emin­dim.»dedi.
BaşmüfettişDavy,« Anlattıklarınızdan böyle bir delikanlınınç ikolatalara zehir karıştıracağınıve sonra da bunu size göndere­ceğini hiçsanmıyorum.»diye konuştu.
Elvira,« Ben de aynıkanıdayım,»diyerek başınısalladı.« Amaç ikolatayıonun gönderdiğini, sanıyorum.Çü nkübaşka kimse yoktu... Bu yüzden bir hayli endişelendim. Buraya döndük­ten sonra da bir pusula aldım...»Durakladı.
«Nasıl bir pusula?»
«Bir zarfın içindeydi. Biri kâğıda oldukça düzgün harflerle 'DİKKATLİOL,' diye yazmıştı. 'SENİÖLDÜRMEKİ STİYORLAR.'»
BaşmüfettişDavy kaşlarınıkaldırdı.« Gerçekten mi?Ç ok garip. O zaman korktunuz mu?»
«Evet. Beni... ortadan kimin kaldırmak isteyebileceğini düşündüm. Bu yüzden deç ok zengin olup olmadığımıanlamayaç alıştım. Sonra geçen gün burada birş ey daha oldu. Metroday­dım, istasyonç ok kalabalıktı. Biri beni raylarınü zerine itmeyeç alıştı.»
Bess Sedgvvich bağırdı.« Hayal dünyan fazla zengin, yav­rum.»
Baba eliyle tekrar kadının susmasınıişaret etti.
Elviraö zür diler gibi mırıldandı.« Evet... Herhalde hayal dün­yam fazla zengin. Benö yle sandım galiba... Yine de... bu akşam olanlardan sonra... bunların doğru olduğuna inanmaya başlıyo­rum.»Birdenbire Bess Sedgvvich'e dönerek, heyecanla konuşma­ya başladı.« Anne* Belki sen bilirsin! Beniö ldürmek isteyen biri olabilir mi? Düşmanım var mı?»
Bess Sedgvvich sabırsızlıkla cevap verdi.« Tabii yok! Budala olma, Elvira. Seniö ldürmek isteyen kimse yok. Seni ortadan kal­dırmayıneden istesinler?»
«Öyleyse bu gece bana kim ateşetti?»
Bess Sedgwich,« Siste seni başkasına benzetmişlerdir,»dedikten sonra Baba'ya döndü.« Bu mümkün değil mi?»
Başmüfettişbaşınısalladı.« Evet. Pekâlâmümkün.»
Bess Sedgvvich büyük bir dikkatle ona bakıyordu. Baba'ya usulca,« Daha sonra...»diye fısıldarmışgibi geldi.
Adam neşeyle,«Ş imdi diğer ayrıntılara geçelim,»diyerek gülümsedi.« Bu gece nereden geldiniz, Miss Elvira? Böyle sisli bir akşamda Square Sokağında ne işiniz vardı?»
«Bu sabah Londra'ya resim dersine geldim. Sonra arkada­şım Bridget'le yemek yedim. Beraber sinemaya gittik. Film bittiği zaman dışarısısis içindeydi. Gitgide artıyordu. Arabayla eve kadar gidemeyeceğimi düşündüm. Bridget'in annesi geceyi onlarda geçirebileceğimi söyledi. Bununü zerine Mildred Yenge­ye telefon ettim. Ben Kent'de Mildred Yengeyle oturuyorum...»
Baba başınısalladı.
«Mildred Yengeye geceyi Londra'da geçireceğimi söyledim. O da, 'Akıllılık edersin,' dedi.»
Baba,« Sonra ne oldu?»diye sordu.
«Birdenbire bana sis azalmışgibi geldi. Geceyi Londra'da geçireceğime yine Kent'e döneyim, dedim. Bridget'le vedalaşa-rak arabaya bindim. Gelgelelim sis tekrar artmaya başladı. Sis yoğunlaştığıiçin yolumu kaybettim. Nerede olduğumu bir türlüanlayamadım. Bu siste hiçbir yere gidemem, diye düşündüm. Bir süre sonra Piccadilly'de olduğumu farkettim. Bu güzel otelinç ok yakın olduğunu biliyordum.Çü nküDerek Amca,İ talya'dan dönüşte beni buraya getirmişti. Bertram Oteline giderim, dedim. Bana mutlaka bir oda bulurlar. Arabayıbir yere bıraktım ve sonra yoldan otele doğru geldim.»
Kız sustu.
BaşmüfettişDavy,« Sonra?»dedi.
«Birdenbire bir silah sesi duydum. Söylediğim gibi kurşun neredeyse yanağımısıyıracaktı. Otelin kapıcısıkoşarak bana doğru geldi. Beni arkaya doğru itti. Sonra... sonra... tekrar ateşedildi. Adam... adamcağız yere yığıldı. Ben de bağırdım.»Elvira titremeye başlamıştı.
Bess Sedgwich yavaşama ciddi bir sesle,« Kendini toplama­yaç alış,»dedi.« Kendini toplamayaç alış.»Lady Sedgvvich sinirle­nen atlarıyla da böyle konuşurdu. Bu sözlerinin etkisi hemen görüldü. Elvira ona bakarak, hafifçe dikleşti. Artık sakinleşmişti.
Bess Sedgvvich,« Aferin,»diyerek gülümsedi.
Elvira, Baba'ya döndü.« Sonra siz geldiniz. Düdükç aldınız. Polise beni otele götürmesini söylediniz.İç eri girer girmez... annemi... annemi gördüm.»Bess Sedgvvich'e baktı.
Baba derin bir soluk aldı.« Böylece hemen hemen bu ana kadar gelmişolduk.»Koltuğunda biraz kımıldandı.« Ladilaus Mali-novvski adında birini tanıyor musunuz?»Sesiç ok sakindi. Kıza
bakmıyordu ama iyice kulak kesilmişolduğu için Elvira'nın bir­denbire soluğunu tuttuğunu anladı. Bu arada Bess Sedgvvich'i inceliyordu.
Elvira uzun bir suskunluktan sonra,« Hayır,»diye mırıldandı.« Hayır... Onu tanımıyorum.»
Baba,« Ya!»dedi.« Ben belki tanıyorsunuz, diye düşündüm. Kendisi bu akşam buraya gelmişolabilirdi. Arabasıdışarıda.»
Elvira tekrarladı.« Onu tanımıyorum.»
Baba elini salladı.« Yanılmışım... Tabii siz onu tanıyorsu­nuz?»Bess Sedgvvich'e dönmüştü.
«Tabii. Ladislaus'u yıllardan beri tanırım.»
Müfettişgülerek ekledi.« Açıkçasıçılgının biridir. Arabasınıdelice bir hızla sürer. Günün birinde boynunu kırıp, rahat ede­cek.»
Elviraş ikâyet dolu bir sesle söze karıştı.« Artık yatabilir miyim?Ç ok...ç ok yoruldum da.»
Baba gülümsedi.« Yorulmanız kadar doğal birş ey olamaz. Bize bütün hatırladıklarınızıanlattınız değil mi?»
Elviraç abucak,« Evet, evet,»dedi.
«Pekâlâ.»
Bess de ayağa kalktı.« Ben de seninle yukarıçıkayım.»
Ana kız dışarıçıktıktan sonra Baba, Komiser VVedell'e dön­dü.
«Elvira Blake, Malinovvski'yi tanıyor. Kız, bir iki günö nce Battterson Parkında onunla başbaşaç ay içiyormuş.»
Komiser VVedell merakla sordu.« Bunu nasılöğ rendiniz?»
«Yaşlıbir kadın söyledi. Bu duruma endişelenen yaşlıbir kadın. Gençadamın kız için uygun bir arkadaşolmadığınıdüşü­nüyordu. Bunda da haklıydıtabii.»
«Özellikle gençadamla kızın annesi...»Komiser VVedell imalıimalıkonuşuyordu.« Malinovvski hangisini tercih ediyor acaba?»
Baba bu soruya aldırmadı.« Malinowski'nin merkeze götürül­mesini istiyorum. Hem deç okç abuk. Arabasıköşede.»
«Acaba Malinovvski de bu otelde mi kalıyor?»
«Sanmıyorum. Onun burada yeri yok. Atmosfere uymaz. Eğer Malinovvski oteldeyse... o zaman buraya kızla buluşmaya girdi. Bence Elvira gençadamıgörmek istiyordu. Onun için böy­le bir gecede otele gelmeyi göze aldı.»
Kapıaçılarak Lady Sedgvvich içeri girdi.
«Geri döndüm.Çü nküsizinle konuşmak istiyorum.»Gözleri­ni Baba'dan ayırarak, diğer iki memura baktı.« Size bildiğim herş eyi anlattım.Ş imdi sizinle bir iki dakikaö zel olarak görüşmek istiyorum.»
BaşmüfettişDavy gülümsedi.« Görüşmememiz için bir neden yok.»Başıyla işaret etti. Gençpolis memuru defterini ala­rak dışarıçıktı. Komiser VVedell de onun peşinden gitti.
Lady Sedgvvich tekrar BaşmüfettişDavy'nin karşısına geçti.« O zehirliç ikolatalar hakkındaki gülünçhikâye... baştan sona saçmaydı. Böyle bir olayın olmadığından eminim.»
«öyle mi? Yani sizce bu hikâyeyi kızınız mıuydurdu?»
«Evet. Ama... sebebi nedir?»
Davy ağır ağır,« Bunu siz bilmiyorsanız,»diye cevap verdi.« Ben nereden bileyim? Ne de olsa Miss Elvira sizin kızınız. Sizin onu benden daha iyi tanımanız lazım.»
Bess Sedgvvich acıacımırıldandı.« Ben onu hiçtanımıyo­rum. Elvira'yıiki yaşından beri görmedim. Onunla ilgilenmedim. Anlayacağınız, Elvira iki yaşındayken babasınıbırakıp kaçtım.»
«A, evet biliyorum. Bence tuhaf birş ey bu.Çü nkümahkeme­ler genellikleç ocuklarıistedikleri zaman annelerine bırakır. Hatta suçlu olsalar bile. Herhalde siz Elvira'nın size verilmesini isteme­diniz.»
«Evet. Böylesinin daha doğru olacağınıdüşündüm. Elvira' nın yanımda... güven içinde olamayacağından emindim.»Bir an durdu. Sonra,«İ nsan karakterini değiştiremez,»diye ekledi.« Doğduğunuz zaman nasılsanız,ö yle gidersiniz. Ben tehlikeli bir hayat sürecek yaradılışta bir kadınım. Kanunlara, geleneklere aldırmam. Elvira'nin tam birİ ngiliz kızıgibi yetiştirilmesinin iyi ola­cağınıdüşündüm. Böylece daha mutlu olacaktı. Ona bakacaklar, koruyacaklardı.»
«Ama buna karşılık anne sevgisinden yoksun kalacaktı.»BaşmüfettişDavy dikkatle kadına bakıyordu.
«Elvira beni sevmeye başlar ve bana bağlanırsa mutsuz ola­caktı. Bana inanmayabilirsiniz. Ama o zamanö yle düşünüyor­dum.»
«Anlıyorum. Hâlâdaö yle mi düşünüyorsunuz?»
Bess ağır ağır,« Hayır,»dedi.«Ş imdi böyle düşünmekle hata ettiğimi anlıyorum.»
«Kızımız Ladislaus Malinowski'yl tanıyor mu?»
«Tanımadığından eminim. Bunu kendi söyledi. Cevabınısiz de duydunuz.»
«Evet, duydum. Ne var ki, kızınız burada benimle konuşur­ken bir korku içindeydi. Bu gece kendisiniö ldürmeye kalkmışlar­dı... Biliyor musunuz, kızınızın hikâyesi doğru da olabilir.»
«Çok gülünçtü. Romanlardaki konulardan farksızdı.»
«Belki. Ama böyleş eyler gerçek hayatta da oluyor, Lady
Sedgvvich. Hem de sandığınızdan daha sık. Kızınızıkimö ldür­mek isteyebilir? Bana bu konuda bilgi verebilir misiniz?»
«Elvira'yıöldürmeyi kimse istemez! Kimse! Kimse!»Kadının sesi tizleşmişti.
BaşmüfettişDavy içiniç ekerek düşünceyle başınısalladı.
 
ONİKİ
BaşmüfettişDavy ertesi günüönce Elvira'nın Mildred Yenge-siyle konuştu ama işine yarayacak birş eyöğ renemedi. Kadın gevezenin biriydi ve susmak bilmiyordu ama işe yarayacak birş ey de söylemiyordu.
Baba, Mildred Yenge gibi değildi. Fazla konuşkan değildi. Albay Luscombe'den de birş eyöğ renemedi.
Sonunda kalkıp Elvira'nın arkadaşıBridget'e gitti.
Kıza ne istediğini anlatınca, Bridget,« Aman,»dedi.«İ yi ki annem sokakta. Doğrusu onun yanında rahat konuşamazdım. Bildiklerimi açık açık anlatamazdım.Çü nküannem her zaman pireyi deve yapar... Oysa ben sizin bütün bu olaylar hakkında elden geldiği kadar bol bilgi edinmeniz gerektiğine inanıyorum.Çü nküElvira'nın bir sorundan dolayıçok endişelendiğini veç ok korktuğunu biliyorum.»
BaşmüfettişDavy'nin yüzünden ne düşündüğünüanlamak mümkün değildi. Adam en babacan tavrıyla,«Ö nce,»diyerek gülümsedi.«Ş uİ talya'dakiÇ ikolata Kutusu olayınıöğrenmek isti­yorum. Anladığıma göre kutudakiç ikolatalardan bazılarızehirli olabilirmiş.»                                       
Bridget gözlerini kocaman kocaman açtı.« Zehirli mi? Hiçsanmıyorum. Elvira o gün bir hayliç ikolata yedi. Gece de hasta­landı. Ertesi sabah, 'Biri bizi zehirlemek istiyor' dedi. Belki içleri­ne enjektörle zehir konmuştur diyeç ikolatalarıinceledik.»
«E? Gerçekten zehir enjekte edilmişmiydi?»
Bridget,« Hayır, edilmemişti,»diye cevap verdi.« Daha doğ­rusu böyle birş ey görmedik.»
«Ama Miss Elvira hâlâçikolataların zehirli olduğuna inanı­yor.»
«Belki... Yine de o günden sonra bu olaydan hiçsöz etme­di.»
«Miss Bridget sizce Miss Elvira birinden mi korkuyor?»
«İtalya'dayken böyle birş ey düşünüyordum. Bu son zaman­larda aklıma geldi.»
«Şu Guido adlıgence ne dersiniz?»
Bridget kıkır kıkır güldü.« Elvira'ya hayrandı. Bazen Elvira'y-la gidip Guido'yla buluşurduk. Ama gizlice.»
«Guido, Elvira'yıölümle tehdit etti mi?»
«Ciddiş ekilde tehdit ettiğini sanmıyorum.»
«O halde... belki de Miss Elvira'nın gizlice buluştuğu biri daha vardı.»
Bridgetş aşkınlıkla devam etti.«Ş ey... Evet...Ö yle biri vardı. Onun kim olduğunu bilmiyorum. Yine de Elvira'nın hoşlandığıbiri olduğundan eminim.Ü stelik o bu konudaç ok ciddiydi. Yani... o gençkimse, Elvira içinç okö nemliydi. Elvira, Guido'yu görmeye gittiğini söylerdi ama buluştuğunun o olmadığınısezer­dim. Böyle kaçamak yaptığızamanlar diğer gençle buluşurdu.»
«Bu Ladislaus Malinowski isimli gençbir otomobil yarışçısıolamaz mı?»
kadar parasıolduğunuöğ renmek istiyordu.»Bridget duraksadık-tan sonra ekledi.« Nedense bu Elvira içinç okö nemliydi.»
BaşmüfettişDavy gülümsedi.« Teşekkür ederim. Banaç ok yardım ettiniz.»
Bir süre sonra Davy, Bloomsbruy'deki eski fakat görkemli hanlardan birine giriyordu. Egerton, Forbes ve VVilborough'un bürolarıbu binadaydı.
BaşmüfettişDavy'i Egerton kabul etti.
Adam, Baba'nın bir geceö nceki olay hakkında anlattıklarınıdinledikten sonra adamınö nünde, masada duran resmi kartına baktı.
Uzun bir sessizlikten sonra başınıkaldırarak, dikkatle Baş­müfettişDavy'i süzdü.« Tuhaf bir olay bu... Siste Bertram Oteli... Ne taraftan ateşedilmiş?»
«Siz yüzünden bundan pek emin değiliz. Miss Elvira da kesin birş ey söyleyemedi. Ama aşağıdaki avluya gizlenmişoldu­ğunu sanıyoruz.»
«Demek adam kıza iki kez ateşetmiş.»
«Evet.İ lk kurşun Miss Elvira'ya isabet etmemiş. Otelin kapı­sında duran kapıcıhemen kıza doğru koşmuş. Ve ikinci el ateşedilmeden evvel Miss Elvira'yıarkasından itmiş.»
«Cesur bir adammış.»
BaşmüfettişDavy başınısalladı.« Evet.Ç ok cesur bir adam­mış. Savaşta büyük kahramanlık göstermiş: Michael Gorman adında birİ rlandalıydıo.»  -
«Michael Gorman,»Egerton kaşlarınıçatarak düşündü.« Ha-
yır... Bir an bu ismi duyduğumu sandım...Ş imdi, bana neden gel­diğinizi sorabilir miyim, başmüfettiş?»
«Bana biraz bilgi verebileceğinizi umuyorum. Bana kızın kay­gılıolduğunu, birş eyden korktuğunu söylediler. Hayatının tehli­kede olduğuna inandığından söz ettiler. Elvira sizi görmeye geldi­ği zaman sizde de böyle bir izlenim uyandırdımı?»
Egerton ağır ağır cevap verdi.« Hayır. Bunu pek iddia ede­meyeceğim. Ne var ki kızın bazısözleri tuhafıma gitti.Ö rneğin 'Birdenbireö ldüğümde servetim kime kalır?' diye sordu. Sonra yirmi birine basıp reşit olduğu zaman eline kaçpara geçeceğiniöğ renmek istedi... Aslında oldukça normal...»
«Elvira'ya bir hayli para kalmışsanırım.»
«Evet, serveti oldukça büyük. Başmüfettiş, kız, laf arasında evlenmekten de söz etti.»
«Size kızın bir erkekle ilişkisi varmışgibi geldi mi?»
«Elimde delil yok ama... Evet. Aklıma hemen bu geldi. Lus-combe... Yani Elvira'nın diğer vasisi Albay Luscombe son dere­cede saf ve temiz bir adamdır. Kendisine kızın bir delikanlıyla iliş­kisi olabileceğini...ü stelik onu onaylayamayacağımızısöyleyince fena haldeü züldü.»
BaşmüfettişDavy kısaca,« Uygunsuz bir genç,»dedi.
«Ya? O halde gençadamın kim olduğunu biliyorsunuz.»
«Bunu kolaylıkla düşünebilirim. Elvira'nın Ladislaus Mali-novvski'yle ilgisi var sanırım.»
«Şu otomobil yarışçısıyla mı? Gerçekten. mi? Yakışıklıbir maceraperest. Kadınlar ona bayılıyorlar. Doğrusu Elvira'yla nasıl tanıştığınımerak ettim. Ayrıayrıdünyaların insanlarıonlar. Yal­nız... sanıyorum Malinovvski birkaçayö nce Roma'daydı. Herhal­de gençadamla orada tanıştu»
«Olabilir... Elvira, Malinovvski'yle annesi aracılığıyla tanışmışolamaz mı?»
«Ne? Bess aracılığıyla mı? Buna hiçihtimal vermem. Bess'le kızıpek birbirlerini tanımazlar.»
«Lady Sedgvşşçh de banaö yle söyledi. Kızın başka akrabasıvar mı?»           .-?
«Hayır, pek de var sayılmaz. Bess'in iki ağabeysi savaştaö ldüler. Elvira da ihtiyar Conisten'in tekç ocuğuydu. Kız, Bayan Melford'u 'Mildred Yenge' diyeç ağırıyor ama kadın aslında Albay Luscombe'in akrabası. Luscombe eski kafalıbir adam ama Elvira için elinden geleni yaptı. Bunlar güçşeyler...»
BaşmüfettişDavy mırıldandı.« Acaba Miss Elvira gizlice evlenmişolamaz mı?»
«Elvira daha rüştünüispat etmedi. Evlenmek için vasilerinin iznini almasıgerekir.»
;   Baba,« Hukuki bakımdanö yle ama,»dedi.« Gençler her zaman vasilerinin izinlerini beklemiyorlar.»
«Biliyorum.Ü züntüverici birş ey bu. O zaman harekete geç­meye, onlarımahkemenin vesayeti altına sokmaya zorunlu olu­yorsunuz. Daha bir sürüİş. Tabii bu güçlükleri yenmeye de yet­miyor.»
Davy,« Evlendikten sonra ne yapılsa boş,»diye cevap verdi.« Elvira evliyse... birdenbireö lürse, serveti kocasına kalacak değil mi?»
«Eivira'nın evlenmişolduğunu pek sanmıyorum. O büyük birö zenle yetiştirildi ve...»Davy'nin alaycıgülümsemesini farkede-rek durakladı.
Elvira belki dikkat veö zenle yetiştirilmişti ama kız ne yapmış
yapmışahlaksız bir gençolan Ladislaus Malinovvski'yle tanışmış­tı-
Egerton kararsızlıkla,« Evet,»diye mırıldandı.« Annesi kocası­nıbırakıp kaçmıştı.»
«Evet, annesi kaçmıştı.Çü nküo böyle bir kadın. Fakat Miss Elvira annesinden farklı. O da Lady Sedgvvich gibi istediğini yap­maktan hoşlanıyor ama onun yöntemleri farklı.»
«Yani... siz... eminsiniz...ş ey...»
BaşmüfettişDavy,« Henüz birş eyden emin değilim,»diye cevap verdi.
 
ONÜÇ
Önceleri Malinovvski polislerin davetini alayla karşıladı... BaşmüfettişDavy'nin odasında kendisine gösterilen sandal­yeye oturduktan sonra Komiser VVedelI'le Baba'ya bakarak bir kahkaha attı.
«Çok komik! O kadar da ciddi görünüyorsunuz ki. Soru sor­mak için beni buraya davet etmeniz daha da gülünç... Ben sizi ilgilendirecek birş ey yapmadım. Hiçbirş ey.»
BaşmüfettişDavy sakin ve resmi bir tavırla konuşmaya baş­ladı.« Bize soruşturmamızda yardım edebileceğinizi düşündük, Bay Malinovvski. Bir Mercedes - Otto arabanız var sanırım. Plaka' numarasıFAN 2266.»
«Böyle bir arabamın olmamasıiçin ciddi bir neden var mı?» «Yok efendim. Hiçyok. Biz sadece numara konusunda karar veremiyoruz da... Arabanız M. 7. numaralıkarayolunda görülmüş. Arria o zaman plakasıdeğişikmiş.»
«Saçma. Herhalde gördükleri başka bir arabaydı.» «O tip arabadan pek yok. Olanlarıkontrol ettik tabii.» «Trafik polislerinin söylediği herş eye inanıyorsunuz demek?İş te buç ok komik. Bu olay nerede olmuş?»
«Polis sizi Bedhampton civarında bir yerde durdurarak, ehli­yetinizi sormuş.İ rlanda postasının soyulduğu gece olmuşbu.»
Ladislaus Malinovvski sakin sakin cevap verdi.« Beni gerçek­tenç ok eğlendiriyorsunuz.»
«Tabancanız var mı?»
«Tabii, hem bir rovelverim, hem de bir otomotiğim var. Onlar için gerekli izni de aldım.»
«İyi... Bu silahlarş imdi nerede?»
«Onların nerede olduğunu pekâlâbildiğinizden eminim, Baş­müfettişDavy. Küçük tabanca Mercedes - Otto'nun gözünde. Rovelver ise dairemde, bir masanınç ekmecesinde.»
Davy gülümsedi.« Rovelver gerçekten söylediğiniz gibi apart­manınızda birç ekmecede. Ama diğer tabanca arabanızın gözün­de yok. Acaba söz ettiğiniz silah bu mu, Bay Malinovvski?»
Masanınü zerinden küçük bir otomatik tabancayıuzattı.
Ladislaus Malinovvski büyük bir hayretle,« A, evet.»dedi.« Tabanca bu. Demek otomatiği arabamdan siz aldrnız.»
Baba başınısalladı.« Hayır, biz bunu arabanızdan almadık. Tabanca otomobilinizde değildi. Bunu Square Sokağında bir avluda bulduk. Bildiğiniz gibi bu sokağa Picadilly Meydanından sapılır. Bu tabanca sokaktan ilerleyen veya koşan biri tarafından atılmışolabilir.»
Ladislaus Malinovvski omzunu silkti.« Bunun benimle bir ilgi­si yok. Tabancayıoraya ben atmadım. Silah, bir iki günö nce ara­banın gözündeydi.»
«Bay Malinovvski, Michael Gorman'ın 26 Kasım gecesi bu tabancayla vurulduğunu biliyor musunuz?»
«Michael Gorman mı? O da kim? Bu isimde birini tanımıyo­rum.»
«Michael Gorman, Bertram Otelinin kapıcısıydı.»
«A, evet. Gazetelerden olayıokudum. Adam, benim taban­camla mıvurulmuş? Saçma!»
«Saçma değil. Balistik uzmanlarıbunu iyice incelediler. Silah­lar hakkında bilgimiz var. Uzmanların yanılmayacaklarınıda bil­meniz gerek.»
«Cinayetiü zerime yıkmayaç alışıyorsunuz. Ben polislerin ne yaptığınıbilirim.»
«Bu memleketin polisini daha iyi tanıdığınızısanıyordum, Bay Malinovvski.»
«Michael Gorman'ıbenim vurduğumu mu iddia ediyorsu­nuz?»
«Biz sadece ifadenizi almak istiyoruz.Ş imdilik sizi suçlamıyo-ruz.»
«Ama böyle düşündüğünüz belli. O tuhaf kılıklıkapıcıyıbenim vurduğumu sanıyorsunuz. Onu nedenö ldüreyim? Adama borcum yoktu. Ona kızmıyor ve nefret etmiyordum.»
«Ateşedilen gençbir kız. Gorman onu kurtarmaya koştu ve bu yüzden de ikinci kurşunu göğsüne yedi. Söz ettiğim gençkızıtanıdığınızısanıyorum. AdıElvira. Elvira Blake.»
«Yani... Biri benim tabancamla Elvira'ya ateşmi etti?»Gençadamın sesinde derin bir hayret vardı.
«Belki gençkızla aranızda bir anlaşmazlıkçı ktı.»
«Yani Elvira'yla kavga ettiğimi ve sonra da onu vurmaya kalktığımıiddia ediyorsunuz. Evleneceğim kızıneden vurayım?»
«Bunu da ifadenize geçirelim mi? Yani Elvira Blake'le evlene­ceğinizi?»
Ladislaus bir an kuşkuya kapıldı. Sonra da omzunu silkerek,
«O henüzç ok genç,»diye cevap verdi.« Onunla bu konuyu görüşmem gerek.»
«Belki Elvira sizinle evlenmeye söz verdi, sonra da fikrini değiştirdi... Kızın korktuğu biri vardı. O siz misiniz, Bay Malinovvs-ki?»
«Ben onunö lmesini neden isteyeyim? Ya onaâşığı m ve evlenmek istiyorum ya daâşı k değilim. O zaman da Elvira'ylâevlenmeme gerek yok. Konu bu kadar basit işte. Elvira'yınedenö ldüreyim?»
Davy bir süre bekledi. Sonra da sakin ve kayıtsız bir tavırla,« Tabii kızın annesi de var,»diye mırıldandı.
«Ne?»Malinövvski yerinden fırladı.« Bess? Bess kendiö z kızı­nıöldürmeye mi kalkacak? Siz iyiceçı ldırmışsınız! Bess, Elvira'yıniçinö ldürsün?»
«Elvira' nın annesinden başka yakın akrabasıyok. Kızö ldü­ğüzaman o büyük serveti Bess Sedgvvich'e kalacak. Annelerinç ocuklarınıöldürdükleriç ok görülmüştür.Ç ocukların anneleriniö ldürdükleri deö yle.»
«Dedim ya! Siz iyiceçı ldırmışsınız!»
«Miss Elvira'ylâevlenmek istediğinizi söylüyorsunuz. Belki de kızlaç oktan evlendiniz.Ö yleyse kızö ldüğüzaman o büyük servet size kalacak.»
«Bu delice sözlerin arkasıgelmeyecek mi? Ben Elvira'ylâevli değilim. Güzel bir kız. Ondan hoşlanıyorum. O da banaâşı k. Evet, bunu itiraf ediyorum. Onunlaİ talya'da tanıştık. Bir hayli eğlendik. Ama işte o kadar. Artık kızla bir ilgim kalmadı. Anlıyor musunuz?»
«Öyle mi? Daha birazö nce kesin bir tavırla kızla evleneceği­nizi söylüyordunuz, Bay Malinövvski. Doğru değil miydi?»
«Böylesi daha namusluca diyeö yle söyledim. Sizİ ngilizler o kadar... o kadar namus düşkünüsünüz ki. Kızın annesiyle... sami­miyetinizç ok ileri. Bunu açıklamak istemedim. Bu yüzden kızla... nişanlıolduğumuzu evleneceğimizi söyledim. Böylesi sizlerin daha hoşuna gidecekti.»
«Bu sözleriniz banaç ok saçma ve mantıksız gözüktü. Para­ya epeyce ihtiyacınız var değil mi, Bay Malinovvski?»
«Bu doğru başmüfettiş. Benim her zaman paraya ihtiyacım var. Acıbirş ey bu.»Gülümsedi.« Bana bütün soracağınız bu kadar mı?»
«Şimdilik bu kadar. Tabancanın sizin olduğunu söylediniz. Buç ok işimize yarayacak doğrusu.»
«Çok işinize mi yarayacak? Nasıl?..»Duraklayarak, elini uzat­tı.« Lütfen tabancamıbana geri verin.»
«Üzgünüm silahınızın daha bir süre bizde kalmasıgerekiyor. Onun için size bir makbuz yazacağım.»
Dediğini de yaptı. Ve makbuzu Malinovvski'ye verdi.
Gençadam, bir an ateşsaçan gözlerle Baba'ya baktı. Son­ra da dışarıfırlayarak, kapıyıarkasındanç arptı.
Davy mırıldandı.«Ö fkeli bir genç.»
Komiser VVedell,« Onu Bedhampton ve sahte plaka hakkın­da sıkıştırmadınız,»diyeş ikâyet etti.
«Evet. Onu korkutmak istiyordum. Ama fazla korkmasınıda istemiyordum. Her seferinde bir tekş ey içinü zülecek. Odadançı karken bir hayli endişeliydi.
«Bizim ihtiyar sizi görmek istiyordu. 'İşi biter bitmez bana gelsin,' dedi.»
BaşmüfettişDavy başınısallayarak dışarıçıktı. Biraz sonra
Scotland Yard Müdür YardımcısıSir Ronald Graves'in kapısına vuruyordu.
Sir Ronald,« Merhaba, Baba,»diyerek gülümsedi.« Soruştur­ma ilerliyor mu bari?»
«Evet, efendim, ilerliyor. Ağa bir sürübalık düştü. Hepsi de küçük. Ama yakında irileri de elimize geçecek.»
Sir Ronald memnuniyetle başınısalladı.«İş te bu iyi,ç ok iyi...»
 
ON DÖRT
Miss Marple, St. Mary Mead köyünden kalkan ilk trene yetiş­mişti. Paddingtonİ stasyonunda indiğinde BaşmüfettişDavy'nin her zamanki babacan tavırlarıyla kendini beklediğini gördü.
Adam,« Kalkıp buraya kadar geldiğiniz içinç ok teşekkür ederim,»dedi gülümseyerek. Yaşlıkadınıkolundan tutarak, kala­balığın arasından geçirdi. Dışarıçıkararak, onu bekleyen araba­ya götürdü.
Şoför kapıyıaçınca Miss Marple otomobile bindi. Başmüfet­tişDavy de yanına oturduktan sonra araba hareket etti.
Miss Marple,« Beni nereye götürüyorsunuz, başmüfettişbey?»diye sordu.
«ŞertramOteline.»
«Bertram Oteline mi? Sahi mi? Neden?»
«Bu sorunun resmi cevabışu: 'Polis soruşturmaya yardım edebileceğinize inanıyor'.»
«Bilinen sözler bunlar. Aynızamanda bir hayli tehlikeli. Polis birini tutuklamadanö nce hep böyle söyler, değil mi?»
Baba bir kahkaha attı.« Sizi tutuklayacak değilim, Miss Marp-
le. Silah patladığızaman yanımdaydınız. Benden iyi tanık mıolur?»
Bertram Otelinin kapısından girerlerken, Miss Gorringe başı­nıkaldırarak onlara baktıve hemen doğruldu. Ama BaşmüfettişDavy, Miss Marple'ıdoğru asansöre götürdü.
İkinci katta asansörden inerek, koridordan ilerlediler. Baba 18 numaralıodanın kapısınıaçarken, Miss Marple,« Bu benim kal­dığım oda,»diye mırıldandı. Kapıdan girip etrafına bakınarak, hafifçe içiniç ekti.« Doğrusu burasıçok rahattı...»
Baba başınısalladı.« Evet. Oteldekiler 'rahat'ın ne olduğunu iyi biliyorlar.»
Miss Marple birdenbire,« BaşmüfettişDavy,»dedi.« Yorgun gözüküyorsunuz.»
«Biraz dolaşmak zorunda kaldım. Açıkçasıirlanda'dan yeni döndüm, Miss Marple.»
«Sahi mi? Ballygovvlan'den mi?»                   
Baba irkildi.« Ne? Siz Ballygovvlan'i nereden biliyorsunuz?»Sesi yükselmişti.« Affedersiniz, Miss Marple. Birdenbireş aşır­dım.»
Yaşlıkadın onu affettiğini belirten bir ifadeyle gülümsedi.
Baba,« Herhalde Michael Gorman size Ballygovvlan'li oldu­ğunu söyledi.»dedi.« Bu ismi ondan duydunuz değil mi?»
Miss Marple güldü.« Bir bakımaö yle, bir bakıma değil.»
«Merakımıhoşgörün. Bu Ballygovvlan konusunu neredenöğ rendiniz?»
Miss Marple,« Aslında bu biraz utanılacak birş ey,»diye cevap verdi.« Ben... bu adıbirileri konuşurken tesadüfen duy­dum. Onlarıözellikle dinlemiyordum. Herkesin girebileceği bir salonda oturuyordum. Bir insan konuşurken sesini alçaltmazsa
bundan onun duyulmaktanç ekinmediği anlamıçıkar. Tabii bazen sizin oç evrede olduğunuzu farketmez. Kalabalık bir yerde olduğu, başkalarının da içeri girebileceği aklına gelmez. O zaman seçeceğiniz iki yol var, birini tercih etmek zorunda kalırsı­nız. Ya ayağa kalkıpö ksürürsünüz ya da sessiz sedasız oturup, sizi görmemelerini sağlarsınız. Her iki durumda daç ok sıkılırsı­nız.»
BaşmüfettişDavy saatine baktı.« Beni dinleyin. Bu konuyu sizinle uzun uzun konuşmak istiyorum. Ama Piskopos Pennyfat­her neredeyse gelecek. Gidip onu almalıyım. Bunun sizce bir sakıncasıyok ya?»
«Ne sakıncasıolabilir?»
BaşmüfettişDavy gülümseyerek odadançı ktı.
O sırada Piskopos Pennyfather de Bertram Otelinin kapısın­dan içeriye giriyordu. Adam her zamanki dalgın tavırlarıyla danış­maya gitti. Miss Gorringe onu sevinçle karşıladı.
«Piskopos Pennyfather! Sizi gördüğüme o kadar memnun oldum ki. Eşyalarınızımıalmaya geldiniz? Eğer haber verseydi­niz bavullarınızıyollardık.»
Piskopos Pennyfather,« Teşekkür ederim,»diye cevap verdi.« Her zamanki gibi yineç ok naziksiniz... Fakat bugün Londra'ya gelmem gerekti.İ nmişken eşyalarımıda alayım, dedim.»
Miss Gorringe başınısalladı.« Sizin için o kadar endişelendik ki. Ortadan kaybolmuştunuz. Kimse nerede olduğunuzu bilmiyor­du. Duyduğuma göre bir araba kazasıgeçirmişsiniz.»
Piskopos Pennyfather,« Evet,»dedi.« Evet. Son zamanlarda herkes arabasınıfazla hızlısürüyor. Hoşben kazayıhatırlamıyo­rum ya, o da başka. Doktor beynimin sarsıldığınısöyledi... Ney­se...İ nsan yaşlandıkça, hafızasıda...»Üzüntüyle başınısalladı.
«Eğer yardımsever birç ift beni yolun kenarında bulmasalardıne olurdu bilmem.»Gülümseyerek sordu.« Ya siz nasılsınız, Miss Gorringe?»
Miss Gorringe de gülümsüyordu.«Ç ok iyiyim.»
Piskopos birdenbire Miss Gorringe'in her zamankinden fark­lıolduğunu gördü. Ne olmuştu? Kadın biraz zayıflamışmıydı? Yoksa... evet, evet, Miss Gorringe'in endişeli bir hali vardı, ihti­yar adam telaşla,« Hasta değilsiniz ya?»dedi.« Biraz zayıflamışsı­nız galiba.»
«Otelde bir hayli sorunçı ktı, Piskopos Pennyfather. Belki gazetelerde okudunuz. Kapıcımız Gormanö ldürüldü.»
Piskopos Pennyfather başınısalladı.« Evet, burada bir cina­yet işlendiğini gazetelerde okudum.»
'Cinayet' kelimesinin açık açık söylendiğini duyan Miss Gor­ringe titredi.« Kötü.Ç ok kötü...Ş imdiye kadar Bertram da böyle birş ey asla olmamıştı. Yani burasıöyle cinayet işlenen bir yer değil.»
Piskopos Pennyfather bir haftaö nce gazetelerde okudukları­nıyavaşyavaşhatırlıyordu.« Evet, evet...Ş imdi aklıma geldi. Ama ben vurulanın bir kız olduğunu sanıyordum.»
«Lady Sedgwich'in kızınımıkastediyorsunuz? Herhalde onu burada vasisi Albay Luscombe'le gördünüz. Anlaşılan siste biri kıza saldırmış. Herhaldeç antasınıalıp kaçmak istiyordu. Her ney­se serseri kıza ateşetmiş. Tabii cesur ve soğukkanlıbir adam olan Gorman hemen koşup kızınö nüne siper olmuş. Ve bu yüz­den de vurulmuşzavallı.»
Piskopos başınısalladı.«Ç ok acı...Ç ok acı...»
Miss.Gorringe,« Herş ey altüst oldu,»diyeş ikâyet etti.« Yani polisler durmadan otele gelip gidiyorlar. Aslında bu olağan. Ne
var ki, polislerin otelde dolaşmasıhoşkaçmıyor. Gerçi Başmüfet­tişDavy'le Komiser VVedell saygıdeğer insanlar gibi duruyorlar. Hemen hemen bizlerden farksızlar yani.»
Piskopos Pennyfather kekeledi.«Ş ...ş ey... Evet...»
Miss Gorringe,« Hastaneye gitmek zorunda kaldınız mı?»diye sordu.
Piskopos,« Hayır,»diyerek başınısalladı.« Sözünüettiğim hayırseverç ift... yani bir bahçıvanla karısıbeni yolda bularak yan­larına aldılar. Bana ellerinden geldiği kadar baktılar. Onlara min­nettarım. Dünyada sevecen merhametli insanlar olduğunu anla­mak insanaü mit ve cesaret veriyor.Ö yle değil mi?»
Miss Gprringe de aynıfikirdeydi.« Gerçektenö yle.İ nsan gazetelerde o cinayetleri... korkunçhaydutların bankaları, trenle­ri soyduklarını, insanlarıyollarındanç evirdiklerini okuyunca baya-,ğıü mitsizliğe kapılıyor.»Başınıkaldırıp baktı.« BaşmüfettişDavy merdivenlerden iniyor. Herhalde sizinle konuşmak isteyecek.»
BaşmüfettişDavy,« Hoşgeldiniz, efendim,»dedi.« Nasılsınız? Kendinize geldiniz mi artık?»
Piskopos,« Artıkç ok iyiyim,»diye cevap verdi.« Ama hâlâbazışeyleri hatırlamıyorum. Doktor, 'Belki de hafızanız tamamıy­la düzelemeyecek' diyor.»
Baba başınısalladı.«Ü midiniz kırılmasın. Böyleş eyler hiçbelli olmaz.»Piskoposu kontuardan uzaklaştırarak, asansöre doğru götürdü.« Sizinle küçük bir deneme yapmak istiyorum. Siz­ce bir sakıncasıyok değil mi? Bana yardım edecek misiniz?..»
BaşmüfettişDavy 18 numaralıodanın kapısınıaçtığızaman yalnızdı.
Pencereninö nündeki koltukta oturan Miss Marple ona doğ­ru dönerek,« Bugün sokak kalabalık,»diye konuştu.« Her zaman­kinden daha kalabalık.»
«E, tabii. Berkeley Meydanıyla Shepherd'in Mefket'e bura­dan gidiliyor...»
«Ben yayalarıkastetmedim. Söylemek istediğim işyapan adamlar. Yol onaran adamlar... Bir telefon tamir kamyoneti bir­çokö zel araba.»
Baba onaşö yle bir baktı.« Miss Marple bana yardım etmeni­zi istiyorum. 19 Kasım gecesi yaptıklarınızıtekrarlayın. Uyuyordu­nuz, uyandınız. Veya tuhaf bir gürültüuyanmanıza neden oldu. Elektriği yakıp, saate bir göz attınız. Sonra yataktan kalkıp, kapı­yıaçtınız ve dışarıbaktınız. Bütün bunlarıtekrarlayabilir misiniz?»
Miss Marple,« Tabii,»dedi. Ayağa kalkarak yatağa doğru git­ti.
«Bir dakika.»
BaşmüfettişDavy uzanarak, yandaki odayla aradaki duvara vurdu.
Sonra da,« Piskopos Pennyfather yandaki odada,»diye açık­ladı.« Kendisine ona kadar saymaâınısöyledim.»Baba saatine baktı.« Haydi. Başlayın bakalım.»
Miss Marple yatağın başucundaki lambaya dokundu. Hayali bir saate baktı. Ayağa kalkarak kapıya gitti. Açarak dışarıya bak­tı. Sağında, Piskopos Pennyfalıher odasındançı kmışmerdivenin sahanlığına doğru gidiyordu.
Adam sahanlığa erişerek, basamaklardan inerken Miss Marple nefesini tuttu. Sonra da geri döndü.
BaşmüfettişDavy,« E?»dedi.
Miss Marple,« O gece gördüğüm adam Piskopos Pennyfat­her olamaz,»diye cevap verdi.« Yaniş imdi gördüğüm adam pis-kopossa...»
«Ama siz demiştiniz ki...»
Sez Törek ädäbiyättän 1 tekst ukıdıgız.
Çirattagı - Cinayetler Oteli - 6
  • Büleklär
  • Cinayetler Oteli - 1
    Süzlärneñ gomumi sanı 4055
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2189
    25.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.4 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    42.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 2
    Süzlärneñ gomumi sanı 4137
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2201
    26.6 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.5 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 3
    Süzlärneñ gomumi sanı 4098
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2035
    26.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.6 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.0 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 4
    Süzlärneñ gomumi sanı 4088
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2227
    26.1 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    36.3 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 5
    Süzlärneñ gomumi sanı 3998
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2001
    27.3 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    37.2 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    43.4 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 6
    Süzlärneñ gomumi sanı 4066
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 2143
    25.0 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    35.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    41.1 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.
  • Cinayetler Oteli - 7
    Süzlärneñ gomumi sanı 99
    Unikal süzlärneñ gomumi sanı 86
    56.9 süzlär 2000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    63.7 süzlär 5000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    65.9 süzlär 8000 iñ yış oçrıy torgan süzlärgä kerä.
    Härber sızık iñ yış oçrıy torgan 1000 süzlärneñ protsentnı kürsätä.