🕙 Минуты чтения - 8

Rubailer - 3

Общее количество слов 1071
Общее количество уникальных слов составляет 732
37.2 слов входит в 2000 наиболее распространенных слов
50.7 слов входит в 5000 наиболее распространенных слов
57.8 слов входит в 8000 наиболее распространенных слов
Каждый столб представляет процент слов на 1000 наиболее распространенных слов
  Oğul, dünyamızı aydınlatan şarabı sun;
  Sevinç gülümüze ay ışığı gibi vursun;
  Sular gibi akar gider gençliğin ateşi,
  Bir uykudur o senin uyanık mutluluğun.
  347.
  Dilerim ölünce şarapla yıkanayım
  Şarap şiirleriyle talkınlanayım
  Mahşer günü arayan olursa beni
  Meyhanenin önündeki topraktayım.
  348.
  Senden benden önce de vardı bu gün bu gece
  Felek dönüp durmadaydı hep bu gördüğünce
  Usulca bas toptağa, çünkü bastığın yer
  Bir güzelin gözbebeğiydi beş on yıl önce.
  349.
  Yaşamanı akla uydurman gerekir,
  Ama bilmezsin akla uygun olan nedir;
  Bereket eli çabuktur Zaman Usta'nın,
  Başına vura vura sana da öğretir.
  350.
  Gül mevsimi çimendeyiz su kıyısında
  Birkaç nur yüzlü güzel de var aramızda
  Şarap sun çünkü sabah erken içenlere
  Ne mescit gerekir ne kilise dünyada.
  351.
  Tanrı gönlünce yaratır da her şeyi
  Neden ölüme mahkum eder hepsini?
  Yaptığı güzelse neden kırar atar
  Çirkinse suçu kim kime yüklemeli?
  352.
  Ezel avcısı bir yem koydu oltasına
  Bir canlı avladı Adem dedi adına
  İyi kötü ne varsa yapan kendisiyken
  Tutar suçu yükler kendinden başkasına.
  353.
  Bu dünyada nedir payıma düşen, hiç
  Nedir ömrümün kazancı felekten, hiç
  Bir sevinç mumuyum sönüversem hiçim
  Bir kadehim kırılsam ne kalır benden hiç.
  354.
  O yakut dudakları kızıl kızıl yanan nerde?
  O güzelim kokusu cana can katan nerde?
  Müslümanlara şarap haram edilmiştir derler
  İçmene bak, haram işlemeyen müslüman nerde?
  355.
  Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
  Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
  Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
  Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.
  356.
  Sonsuz çemberinde bu dipsiz evrenin
  Gönül hoşluğuyla iç, geçmeden devrin
  Ecel şarabın sunulunca da ah etme:
  Sıran gelince içmezlik edemezsin.
  357.
  İç, şarap iç, Mahmut olmak budur;
  Çalgı dinle, Davut olmak budur;
  Geçmişi, geleceği düşünme
  Gününü gün et, yaşamak budur.
  358.
  Bu ömür kervanı bir tuhaf gelir gider
  Kazancın, yaşamasını bildiğin günler;
  Saki, bırak şu yarını düşünenleri
  Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver.
  359.
  Kimileri laf dünyasında şişinip durmuş;
  Kimi güzel ardında koşturmuş;
  Perdeler inince anlar her biri, ey Gerçek,
  Senden ne uzak, ne uzak yollara vurmuş.
  360.
  Gönlünce de dönse, bu dünyanın sonu ne?
  Okunup bitse de ömür destanının, sonu ne?
  Yüz yıl dilediğince yaşadın diyelim,
  Bir yüz yıl daha yaşasaydın, donu ne?
  361.
  Bulut geçti, gö yaşları kaldı çimende
  Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
  Bugün bu çimen bizim, yarın kim bilir kim
  Gezecek bizim toprağın yeşilliğinde.
  362.
  Kendi çarkını döndürmeye bak döndükçe dünya;
  Keyfinin tahtına çık kadehle dudak dudağa;
  Tanrının umrunda mı senin günahın sevabın:
  Sen kendi muradını kendi güzelinde ara.
  363.
  Madem ki sevincin adı kaldı yalnız
  Ham şarabı en olgun dost saymalıyız
  Keyfin el çekmeğe kalkmasın kadehten
  Kadehtir şimdi artık tek tutanağımız.
  364.
  Kalk, kalk, yeter uyuduğun, saki!
  Boş kadehim dolsun, dolsun, saki;
  Er geç testi olmadan kafa tasım,
  Sen testiden bana şarap sun, saki!
  365.
  Bu kubbe altındaki bin bir belayı gör;
  Dostlar gideli boşalan dünyayı gör;
  Tek soluk yitirme kendini bilmeden;
  Bırak yarını, dünü, yaşadığın anı gör.
  366.
  Hayat evini sağlam kurmak istersen,
  Günlerini gamsız geçirmek istersen,
  Işıl ışıl şaraptan sakın el çekme,
  Her gününün tadına varmak istersen.
  367.
  Gül der ki yüzüm yüzlerden güzelken
  Ezer suyumu çıkarırlar bilmem neden.
  Bülbül de şöyle der ona sanki içinden:
  Bir yıl dert çekmeden var mı bir gün sevinen?
  368.
  Menekşe mor boyalar sürerken gömleğine,
  Seher yeli el atarken gülün eteğine,
  Aklı olan gümüş bedenli sevgilisiyle
  İçer şarabı, döker kadehi yüreğine.
  369.
  Boştur dünya saki ve şarap olmayınca,
  Irak neylerinin sesi duyulmayınca;
  Nesi var nesi yok bu dünyanın bana sor:
  Boştur geçen ömrün kadehin dolmayınca.
  370.
  Kaygılar tasalar sarmasın içini;
  Olumsuz düşlere kaptırma kendini;
  Ayrılma yarin ve çimenin koynundan
  Kara toprak koynuna almadan seni.
  371.
  Olanların olacağı belliydi çoktan;
  İyiyi kötüyü yazmış kaderi yazan;
  Ta baştan gereği düşünülmüş her şeyin:
  Neden boşuna uğraşır, dertlenir insan?
  372.
  Madem ben kervansarayda kalıcı değilim,
  Şarapsız güzelsiz yaşamak hatadır derim
  Dünya muhdes mi kadim mi diye tartışmak boş:
  Ben gittikten sonra ha muhdes olmuş ha kadim!
  373.
  Meyhane rintlerinin sergerdesi benim;
  Yersiz sözlerle günaha giren benim;
  Gecesini kızıl şaraba kurban eden
  Ciğerinin kanıyla dua eden benim.
  374.
  Dünyada olan biteni ben de görmedeyim;
  Haksızlıkları hep baş köşelerde görmedeyim;
  Fesuphanallah! Nereye bakarsam bakayım
  Kendi mutsuzluğumu her yerde görmedeyim.
  375.
  Bize şarap ve sevgili, size cami kilise;
  Sizler cennetliksiniz, cehennemliğiz bizlerse;
  Kader böyleymiş neylersin, kimsenin suçu yok:
  Kim ne karışır ezel nakkaşının işine?
  376.
  Gülün yüzünde çiy incisi nevruzun ne hos!
  Yeşillikte gönül aydınlatan yüzün ne hoş!
  Dün geçti gitti, hoş değil ondan söz etmemiz:
  Hoş tut gönlün, anma dünü, bak bugün ne hoş.
  377.
  Benim varlığım senin yaptığın bir nakış;
  Türlü garip renklerini hep senden almış;
  Kendimi düzeltmeğe nasıl varsın elim:
  Senden güzelini yapmak bana mı kalmış!
  378.
  Yetmiş iki ayrı millet, bir o kadar da din!
  Tek kaygısı seni sevmek benim milletimin;
  Kafirlik müslümanlık neymiş, sevap günah ne?
  Maksat sensin, araya dolambaçlar girmesin.
  379.
  Feleğin çarkı döner, ne tuz bilir ne ekmek
  Balık gibi çıplak kor gider bizi felek
  Kadınların çıplakları giydiren çıkrığı
  Feleğin çarkından daha yararlı demek.
  380.
  Kalk oyna, ayakların ellerimize uysun
  Biz içerken o mavi gözler süzülsün
  Yirmi yaşında şarap içmenin tadı yok
  Altmışından sonra içeceksin ki değsin
  381.
  Bu fakir köşede şarap ve çalgı yeter bize
  Rahmet umudu, azap korkusu bizim nemize?
  Canı, başı sarığı rehine verip vermişiz
  Hava, toprak, su ve ateş uğramaz semtimize.
  382.
  Zahide hurilerle dolu cennet hoş gelir
  Onun bana üzümün suyu daha hoş gelir
  Onun cenneti veresiye benimki peşin
  Ne var ki uzaktan davulun sesi hoş gelir.
  383.
  Şarap beden gücüdür, can gücüdür bana;
  Çözülmedik ne sırları çözdürür bana;
  İstemem dünyayı ahreti şarap varken:
  Bir damlası iki dünyadan yeğdir bana.
  384.
  Bülbül ötmeğe başlayınca bahçemizde;
  Bir lale gibi açsın şarap elimizde;
  Elde kadehle öldü diyecekler bir gün,
  Ko desin cahil herifler, ne umrumuzda.
  385.
  O bilginler ki evrenin özetidirler;
  Düşüncelerinin atı göklerde gezer;
  İş kavramaya gelince Senin özünü
  Şaşkınlıktan Felek gibi başları döner.
  386.
  Baharlar yazlar geçer sonbahar gelir;
  Ömrümün yaprakları dökülür bir bir;
  Şarap iç, gam yeme, bak ne demiş bilge:
  Dünya dertleri zehir, şarap panzehir.
  387.
  Güzelim can çıkıp gidince bedenimizde
  Birkaç kerpiç olacak mezarımızı örten;
  Gün gelecek, mezar yapmak için başkasına
  Kerpiç dökecekler kalacak toprakla bizden.
  388.
  Aşıklar meclisinde yer bulmuşuz birlikte;
  Dünyanın dertlerinde kurtulmuşuz birlikte;
  İçip birer kadeh bu sevincin şarabından
  Özgürlüğe ermiş, sarhoş olmuşuz birlikte.
  389.
  Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
  Sana soracaklarım var, dedim;
  Sen ki her bilginin temelisin,
  Bana yol göstermelisin.
  Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
  Birkaç yıl daha katlan, dedi.
  Nedir; dedim bu yaşamak?
  Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
  Evi barkı olmak nedir? dedim;
  Biraz keyfetmek için
  Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
  Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
  Kurt, köpek, çakal, makal, dedi.
  Ne dersin bu adamlara, dedim;
  Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
  Benim bu deli gönlüm, dedim;
  Ne zaman akıllanacak?
  Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
  Hayyam' ın bu sözlerine ne dersin, dedim;
  Dizmiş alt alta sözleri,
  Hoşbeş etmiş derim, dedi.
  
Вы прочитали 1 текст из Турецкий литературы.