Yaban - 18

Total number of words is 2802
Total number of unique words is 1690
27.9 of words are in the 2000 most common words
40.2 of words are in the 5000 most common words
47.7 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
beslenen, saltanat rejimine atfediliyor. Yeni rejim bu noksanı çoktan düzeltmiş. Hem bu ince
nezaketine, hem edebi bir Türk eserini tercümedeki himmetine, hem de o kitabı bir bed'a
denecek kadar nefis bir şekilde bastırmasına ayrı ayrı teşekkürden sonra Yaban'daki o hayrete
şayan realizmi'i açıkça konuşabiliriz.
Eskiden Anadolu köyü ve Anadolu köylüsü deyince, romantik bir saffet içinde gözönüne şu
çeşit bir levha gelirdi: Yeşilliklere gömülü, seyrek beyaz evler, evlerin çitle çevrili geniş
avlularında testi pembe yüzlü köy kızları; halis süt, hilesiz yağ, yağlı yoğurt, tabii kaymak ve
odaların kar gibi patiska minderlerinde oturan melek gibi köylüler; ne hile ne hud'a, hepsinin
dini bütün.
Halbuki... bütün bunları tamamen tersine çeviririz. Anadolu köyü mü? Çorak bir toprak,
keleş tepeler, bulanık bir dere, izbe evler. Davarı cılız, sütü sulu, yağı karışık, peyniri imansız;
halk hep sakat, kör, topal, kel, kambur; herkes kendi menfaatinde, ne vatan hissi, ne
mukaddes duygu, pislik, gübre, çirkef. Ne istila'ya karşı nefret duyan var, ne istiklal
hummasından haberdar olan.
Evvelki tam müsbet ne kadar romantikse bu tam menfi de o kadar romantik. Yakup
Kadri'nin romanı işte bu tam menfi'yi anlatıyor. O Yaban'da realizmin sonuna gideyim derken
bilmeyerek, romantizmin sonuna gitti. Anadolu köyünün hakikati sonda değil, ortadadır. Tam
müsbet ne kadar doğru değilse tam menfi de o kadar doğru değil: Anadolu köylerinin cennet
gibi olanları da var, berbat olanları da. Köylülerin temizleri de var, madrabaz olanları da.
Yiğitler, korkaklar, sağlamlar, çürükler, müfsid olan, mümin olan... Hayır, Anadolu'nun köyü
de köylüsü de tek değildir.
Herr Schultz'un Yaban'ı son derece realist telakki etmesini mazur görürüz. Bir Türk'ün
kendi milletini methetmesi bir ecnebiyi belki inandırmaz ama hicvetmesi derhal inandırır.
Meziyeti meydana çıkarırsak romantik fakat nakiseyi teşhir edersek realist. Yaban realizmin
kendini değil cazibesini avladı.
Muhterem mütercim yalnız maruz değil haklıdır da: Kendisinin mukaddemede Yakup
Kadri'nin şahsiyeti ve san'atını anlatırken söylediği gibi Yaban müellifi Türkçemizin san'atkar
bir naşiridir. Kariini kaleminin büğüsü ile sürüklemeyi bilir. Sonra eserde yer yer realist
parçalar var. Mesela köyün en zengini ve en kötüsü Salih Ağa'nın yaz kış çorapsız ayaklarına
verdiği hareketlerle gösterdiği manalar ne kadar diri anlatılıyor. Gene mesela Süleyman'la
Cennet'in macerası bir küçük hikaye olmak itibariyle ne güzeldir. Gene mesela Emeti Kadın'ın
torunu küçük sığırtmaç Hasan'ın portresi nasıl füsunlu çizilmiş, gene mesela... saymağa lüzum
yok. Parça parça güzellikler, peki; fakat romanın umumi havası, hayır.
(...) Bizleri değil bizler Anadolu'yu da biliyoruz, davayı da, fakat bilmiyenleri aldatıyorsun;
bak, Almancaya yapılan tercüme ile meydana çıktı. Alman mütercim tasvir etmektedir.
Ah muhterem Max Schultz eğer millet Ahmet Celal'in anlattığı köy olsaydı istiklal cengi mi
olurdu? İşin asıl mühim tarafı burası. Mühim, sakat, sakar ve feci tarafı... Bunu bir yazı ile
konuşalım.
Ahmet Celal'in sakarlığı ve sarsaklığı bize kötüleri yazışında değil yalnız kötüyü
görüşündedir. O gözüne sadece kara gözlük taktı. Kara gözlük, mavi gözlük, hayır, realite
ancak tabii gözle görülür. Muhterem mütercim, sizi temin ederim, Türk köylüsü henüz romana
girmemiştir. Biz henüz kendimizi arıyoruz.
Madem ki mukaddemenizde dediğiniz gibi, Türk istiklal hareketine karşı Anadolu halkının
vaziyetini gösteren içtimai kıymeti haiz bir roman arıyordunuz, bari Halide Edip'in Vurun
Kahpeye'sini tercüme edeydiniz. O da Yaban gibi Milli Mücadelenin ilk devrine aiddir. Onda
da vak'a küçük kasabada geçer. Orada da Hacı Fettah Efendi gibi mürteciler, Kantarcıların
Hüseyin gibi dessaslar, orada da Yaban'ın Salih Ağa'sı gibi düşmanla elbirliği edenler var.
Fakat orada ihtiyar Ömer Ağa ve karısı Gülsüm gibi tertemiz halk tipleri, Tosun gibi yiğit,
Aliye gibi idealist kızlar da var. Mademki öyle bir kitap arıyordunuz keşke elinize Yaban yerine
Vurun Kahpeye geçseydi.
Nasuhi Baydar'ın Yücel'de yayımlanan (s. 85, 1942) yazısı ise, bir bakıma gerçekliği
çarpıttığı için Yaban'ı ele, tirenlere verilmiş bir cevaptır:
Yaban'ın tezi inkılap nesilleri için pek aziz olan Köyü kalkındırma davasında en iyi
niyetlilerin bile önüne aşılmaz bir engel gibi sık sık çıkan bir ruh uçurumunu bütün derinliği
ve genişliği, girinti ve çıkıntıları, belki korkunçluklarıyla, fakat beğenilmemesi imkansız bir
medeni cesaretle aydınlatan tezdir.
Köylü, duygusunu, düşüncesini, dilini anlayamadığı ve hayat şartıyle uyuşamadığı için
şehirliye yaban –yabancı diyor; fakat şehirli için de duygusunu, düşüncesini, dinini
anlıyamadığı ve hayat şartlarıyla uyuşamadığı köylü yabandır. Lakin kusur kimde? Köylünün,
duygusu basit, düşüncesi geri, dili işlenmemiş ise onu o halde bırakmış olarak vebali şehirlinin
değil midir? O Osmanlı şehirlisinin ki asırlar boyunca yalnız kendini düşünmüş köylüye başka
bir cinstenmiş gibi hep yüksekten bakmış, onu ancak her türlü hizmetine koşmuş, tarlada
rençber, aşar mültezimi önünde durmadan veren mükellef, kapısında uşak, sınırında nöbetçi
olmaktan başka bir rol sahibi tanımamış, okutmamış, öğretmemiş, maddi ve manevi binbir
bela ve musibet karşısında müdafaasız, çaresiz, zavallı bırakırken hiçbir merhamet ve
mesuliyet duymamış ve sonra, günün birinde, kolu ve kanadı kırılıp da, mağlüp ve bezgin,
sığındığı köyde kudretsizliği kadar şüphesinden, beceriksizliği kadar gururundan ona
ısınamamış, onu kendisine ısındıramamıştır.
Yaban'ın tezi işte budur. Ne müthiş tez!
İmparatorluk idarecilerinin bile bile, isteye isteye yıllarca ve yıllarca tatbik ettikleri
obscurantisme politikası hasılalarıyle Cumhuriyet idarecilerinin iyi niyetlerini kıyaslayan
muharrir, bütün bunları ve ilerleme emeli karşısına dikilecek olan daha nice köstekleyici
unsurları tasavvur etmemek ve realiteyi –elbette mübalağalandırarak– münevverin önüne
koyup: Gafil, gafil, büyük davanda yardımını beklediğin köylü işte! Ve işte sen! dememek kabil
miydi?
Yaban, bence, ancak bu endişenin mahsulüdür ve yalnız yazıldığı günler değil, ilhamı
alındığı tarih, yani Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına rastlıyan devir dahi gözden uzak
tutulmamak şartiyle, itiraf etmeli ki köylerimizde Yaban'ın bütün kahramanları birer birer,
Yaban'dan tasvir edildiği gibi; yaşamışlardır ve yine itiraf etmeli ki, zaman zaman köye
yaklaşmak hevesine düşmüş olan münevverler birer Ferit Celal Paşazade Ahmet Celal
vaziyetine düşmekten kurtulamamışlardır. Bu hali bilmek mi, bilmemek istemek mi bir
cemiyet için faydalıdır?
Yaban'da bazı teknik zaaflar olduğunu, bir Flaubert dikkat ve itinası ile her tarafının
defalarca gözden geçirilmiş bulunmadığını hatta Balzac'a has ihmallere onda sık sık
rastlandığını kabul etmekle beraber Yaban'ı bir Madame Bauvary, bir Egenie Grandet gibi
mensup olduğu edebiyata damgasını vuran çok kuvvetli bir eser olarak bir daha selamlarız.
(...) Fakat Yaban, tok sözlü dostun sözlerindeki gerçek merhametle dolu ve merhametin
bizzat kendisidir. Onu romantizmanın hayal ve his aleminde yetişmiş, bu alemin pembe
ufuklarına, soluk benizli narin kızlarına veya sinema perdeleri kahramanlarının hep Happy
end ile tatlıya bağlanan maceralarına alışmış olanlar, bir de ne acıklı bir madunluk duygusu
içinde çalkalandıklarını farkedemiyen demagoglar anlamadı.
Vecdi Bürün de (Çınaraltı, s. 49, 1942) Nasuhi Baydar'la aynı düşüncededir:
(Yaban), İstiklal Harbimiz esnasındaki Anadolu'nun yediği birçok darbelerle, yapyalnız
kalan, ihanetlere uğrayarak asırlardır çocuğu olduğu imparatorluğun çöküşü ile yerle gök
arasındaki kimsesizliğin kefeniyle sarılı, tek kollu bir adamın ve bu tek portresidir diyorum:
Zira her portre bize çizenle çizilen arasındaki münasebetlerin, kifayet ve kif'ayetsizliklerin
yekünunu verir. Anadolu, o zaman güzel müsbet ruhlarla dolu olduğu kadar, çirkin menfi
ruhlarla da doludur. Her bozulma her nizamsızlık böyledir. Sonra romanın kahramanı birçok
sebeplerle tam bir adamcıl olmuştur. Elbette insanlardan ve bilhassa çözülme anında o bir
türlü toparlanamayanlardan; toparlanmaya ve ayaklanmaya karşı (gaflet içinde), hiçbir şey
olmuyormuş gibi hareketsiz kalanlara kızarak, onlardan nef'ret edecektir; Allah'ın bile son
derece hasis davrandığı topraklar üzerinde böyle bir hava ile zarflanmış adam, adamcıl olur,
evinin altındaki ahırda beslediği eşeği sever: Fakat koca Türk İmparatorluğu'nun sağlam,
temiz, hem de bir atom taşımamacasına temiz ruhunun ayaklanmasına ve üzerine
saldıranların, canına kastedenlerin suratında devirler açar bir tokat gibi şaklamasına tek kollu
adamcıl iştirak edecektir. Bu tokatta mana olarak onun da hissesi var. Çünkü bir nizamı; bir
Türk nizamını o kadar özlüyor.
Yakup Kaari'nin müspete dönük adamcıl muvaffak olmuş bir yaratmanın bütün şartlarını
taşıyor. Fakat onun müstakil bir kahraman, tam bir roman kahramanı olabilmesi için bir parça
daha serbest kalması, müellifin müdahalesinin yaptığı bazı yerlerde kahramanı silecek kadar
üzerine şiddetli hissedilen baskıdan kurtulması lazımdır. Diğer bütün şahıslar halis reelin
ipliğiyle dokunmuş, fevkalade canlı, varlıklarını vergilere borçlu olmayan kendiliğinden
yaşamakta olan insanlar.
Bütün kusurlarına rağmen (Yaban), İstiklal Harbimizi bir izah teşrifatından, hitabet
kürsülerindeki, radyo kürsülerindeki aletlerin içine girerek fiziki bir tevrit halinde donup
kalmaktan kurtararak, bütün kahraman ve korkakları, insan ve şüphe edenleri, aziz ve rezilleri
ile vatan sahnemize çıkaran bir eşerdir. (Yaban)da sanat bakımından yer yer rastladığımız
kıymetleri bir tarafa bırakırsak bile yalnız bunun için, tam bir portre olabilmenin bir çok
şartları, kendisile ittifak etmiş olan bu esere gözlerimizi çevirmemiz lazımdır. Ve yine bunun
içindir ki bu eserden hakaretle bahsetmek doğru olmaz. (Yaban) sağlam kıymetlerin romanı
olduğuna göre ona çatmak bir parça da kendimize çatmak olur.
Nihad Sami Banarlı ise, Resimli Türk Edebiyatı adlı kitabında (s. 395) Yaban'a karşı
çıkanlarla birleşir. Ama onlar gibi tam reddedemez romanı:
Yaban, Birinci Dünya Harbi'nde sağ kolunu kaybettiği için hemen bütün cemiyete, hatta
bütün hayata küsmüş, isteksiz ve hedefsiz bir insan gözüyle görülen Türk Köylüsünün
romanı'dır. Türkiye'deki köylü–şehirli anlaşmazlığının (...) iktisadi, içtimai, din, dil, velhasıl
tarih bakımından sayısız sebepleri vardır. Bu sebepler iyi araştırılırsa, bu tarihi talihsizliğin
kabahatini ne köylüye, ne de hatta şehirliye yüklemek kolay değildir. Yaban ise, böyle bir
maziyi araştırmaya lüzum görmeksizin köylüye adeta fena gözle bakan bir roman olmuştur.
Yaban, esas itibariyle ciddi bir yaramıza dokunan ve dokunduğu için hayırlı bir iş gören
romanlarımızdandır. Fakat bu yaraya dokunuş, o kadar sert, öylesine hoyratça olmuştur ki,
okuyan, ister istemez, muharririn Türk köylüsüne karşı bir hayli zalim davrandığını düşünmek
zorunda kalır.
Bu eserde vahşi denilebilecek kadar iptidai, insani hayal şartlarından, insan zevk ve
duygularından uzak, bilhassa şehirliye karşı düşmanlık hisleriyle dolu bir köylünün hayatı
vardır. Bu köylünün güzel denilebilecek hiçbir hareketi, hiçbir san'atı yoktur...
Gerçi köylüyü bu derece sefil ve iğrenç bulan adam, yine köylünün – bizce– pek haklı olarak
yaban dediği, bir ruh hastası, zayıf ve mütereddi bir mahluk, bir yarım münevverdir. Bu adam
elbette köylünün iyi cephelerini de görebilecek bir karakter değildir. Fakat vaziyet bu duruma
girince Türk köylüsünü böyle menfi bir adamın gözleriyle görüp, o kadar insafsızca
hırpalamakta ne mana kalır?
Yine Yaban'ın bize tarif ve tasvir ettiği köylü, Orta Anadolu'nun bağrı yanık topraklarında
kavrulup kalmış bir tek köyün halkıdır. Fakat Yaban'ı okuyan yabancılar ve hatta bir çok şehir
insanları diğer bir çok köylerimizin de böyle olmadığını bu eserin neresinden
anlayabileceklerdir.
Öyle görülüyor ki, bu eserin kudretli san'atkarı bizim zayıf kalmış taraflarımızı milli ve
marazi bir infıalle karşılayan, o kadar ki hiddetini, ancak bizi hırpalamak suretiyle yenebilen,
tamamiyle müsbet duygularla doludur.
Önce de belirttiğim gibi, 1960'tan sonra Yaban'a farklı bir biçimde yanaşıldığını görürüz.
Artık, ne gerçek–yalan tartışması, ne de günün siyasal isterleri doğrultusunda tavır alma
sözkonusudur. Yaban Yakup Kadri'nin romancılığı içinde ele alınır, edebiyatın ölçüleriyle
değerlendirilir, Türk edebiyatının gelişimindeki yeri belirtilir. Çeşitli yazarlarımızın
kitaplarından ya da yazılarından alıntıladığımız aşağıdaki parçalar, Yaban'ın değeri konusunda
yeterli bir bilgi verecektir:

NİYAZİ AKI
Yaban, Yakup Kadri'nin 1921'de Tetkik–i Mezalim heyeti ile Anadolu'da yaptığı tetkik
gezisinin mahsulüdür. İfadesine göre, kendisine Erkan–ı Harbiye tarafından 2. Şube
istihbaratı namına yarı resmi bir vazife verilmiştir. Yirmi kadar hikaye ve bir hayli makaleyle
döndüğü bu seyahat yazarın gözleri önünde yurda ait yeni mevzular ve yeni meseleler çıkarır.
Bunlardan biri köy, diğeri köylü ve münevver ayrılığıdır.
Ergenekon 1 de toplanan (Ankara Yolunda–1921), (Kütahya'dan Simav'a–1921), Dergah'ta
çıkan (Düşmanın yaktığı köyler ahalisine 1922) gibi makalelerde yazarı halka götüren duygu ve
fikirlere rastladığımız gibi, yazarın kafasında köylü ve münevver anlaşmazlığı diye bir davanın
belirtileri de sezilir. 1922'de yazdığı Kadın ve Ukubet'i de Yaban'da (s. 43) buluruz; bilhassa,
Anadolu toprağının insan için ne tükenmez bir sabır ve metanet kaynağı oluşunu anlatan
sayfaların (56, 57) 1923'te yazdığı Yunus Emre ile yakın alakasını görürüz. Hüküm Gecesi'nin
son sayfaları da münevver ve köylü münasebetlerine temas eder. Bütün bu hazırlıklar Yaban'a
bir zemin teşkil eder.
Vak'aları Eskişehir, Kütahya, Simav havalisinde geçen Yaban, Sakarya Savaşı'nda bozulan
düşmanın kaçışı esnasında biter. Ankara, Sakarya Savaşı'ndan önce başlar; bu itibarla iki eser
zaman bakımından iç içe girerler. (...) Yaban'da bazı meseleleri ortaya koyan yazar Ankara'da
bunların cevabını vermeye çalışıyor gibidir.
Her iki roman da aynı mevzu etrafında döner. Yaban, nüfusunun çoğu köylü olan bir
memlekette bu kitlenin hayat şartlarını; manevi durumunu, zavallılığının sebeplerini inceler;
Ankara ise yine bu kitle de dahil olmak üzere aynı kötü şartların devamına rağmen bir
kalkınışın hikayesidir.
(Y.K Karaosmanoğlu, 120–121, 1960)
VEDAT GÜNYOL
Yaban, bir bakıma, aydınla köylünün, halkın anlaşmamalarının verdiği bir acıyı dile
getiriyor denilebilir: Bir yanda, en ilkel içgüdülerden kurtulamamış, bakımsız, kılavuzsuz,
kadere boyun eğen cahil bir köylü tabakası, öbür yanda, aslından, kökünden habersiz, bu
toprağın malı olmayan ve hepsi dışarıdan gelen maddeler, unsurlarla yoğrula yoğrula adeta
sınai adeta kimyevi bir şey halini almış olan tabiat garibesi bir aydın tabaka var. Kendini
büyük bir tehlike önünde hisseden ve bir fedakarlık ihtiyacı içinde halka doğru giden aydın,
karşısında, güvensiz, kümes mahlukatı gibi her biri bir köşeye sinen insanlar buluyor. Hiçbir
yerde, hiçbir devirde, bir milletin iki sınıfi yekdiğerinden bu kadar ayrı, yekdiğerinden bu
kadar zıt kalmamıştır. (Ergenekon)
Yaban bizi ilk olarak, bir köye gerçekten sokmayı başarmıştır. Yüzbaşı A. Celal'in benliğinde
birbirine zincirlenen parça parça tablolar, bize bir köy çevresini yansıtıyor. Edebiyatımızda
Yaban'la Vurun Kahpeye'den önce, bir çok köylere, kasabalara girmiştik. Ama, hepsinde,
köyden, kasabadan sadece kuru bir dekorun ruhsuz iskeleti vardı. Yaban'da köylüyü ruhuyla,
hayat felsefesiyle canlanmış buluyoruz. Bu, büyük bir başarıdır; Orta Anadolu, kaderciliğin,
bağnazlığın en geniş anlamda ağır bastığı; tembelliğin, dünyadan kopmuşluk duygusunun
kökleştiği yer. Anadolu köylüsünde ta cinsiyete, ta instenktlere kadar hükmeden bu mahallilik
bu tecerrüt duygusu, acaba ruhları yalnızlığa, uzlete davet eden bu ıssız yaylaların icabı mıdır?
Yoksa içtimai bir teşekkül kusurundan mı hasıl oluyor? İkisinden de. Ama, Halide Edip kadar
Yakup Kadri de bu ikincisi üzerinde daha çok duruyor.
(Dile Gelseler, s. 6, 16, 1966)
FETHİ NACİ
Yakup Kadri denilince Yaban gelir çoğumuzun aklına. Kimi eserlerin böyle talihi var:
Önemleri değerlerinden büyük oluyor. Bu, sanırım eserin bir toplum gereksinmesini
karşılayışından ileri geliyor. Aydınlarımız arasında Yaban'ı okumayan yok gibidir. Bunda
aydınlarımızın, bugün bile, Ahmet Celal'i kendilerine yakın bulmalarının payı büyük olsa
gerek. Aydınlarımız da Ahmet Celal gibidirler. Bir yandan birtakım ülküler uğruna giriştikleri
savaşların değerinin halkça anlaşılmasını isterler, öbür yandan halkın geriliği karşısında bir
suçluluk duygusuna kapılırlar. Toplumsal yapıları bakımından kitle hareketlerinden çok aydın
kişilerin çabalarına elverişli ülkelerde aydınların kaderi budur sanıyorum.
Yaban, dünyadan elini eteğini çekmek isteyen bir aydın kişinin acı ve korkunç bir hakikatle
karşı karşıya gelmesinin tepkilerini anlatır. Aydın kişi ile köylüler (acı ve korkunç hakikat)
arasındaki düşünce ayrılığı bütün ayrıntılarıyla verilmiştir. Sağ kolumu ben onlar için
kaybettim diyen Ahmet Celal, bir yandan da köylülerin geriliği, cehaleti karşısında aydınlar
takımını suçlayan bir aydın kişidir. Yakup Kadri hep Ahmet Celal'ir karamsar gözüyle bakar
olaylara, kişilere: Ama bu, söylenmesi yürek isteyen birtakım acı gerçeklerin söylenmemesine
engel olmaz. Yaban'ın en önemli yanı da burasıdır. Ne var ki Yakup Kadri'nin, Ahmet Celal'e,
Emine'den
biraz sevgi görünce, Türk köylüsü ile Türk entelektüeli arasındaki acıklı davadan hiçbir eser
kalmadığını söyletmesi kişiyi yadırgatıyor; pek ucuz bir çözüm yolu gibi görünüyor. Ama
roman sonunda Emine'yi bırakmak zorunda kalan Ahmet Celal'in Bize gene yol göründü,
demesi sembolik ve epey karamsar bir anlam kazanıyor: Aydınlar yollarında gene yalnız
yürüyecekler.
(On Türk Romanı, s. 28–29, 1371)
CEVDET KUDRET
Roman, anı biçiminde yazılmıştır. Yazar, eserini, Kurtuluş Savaşı sıralarında, Porsuk Çayı
kıyısındaki bir Anadolu köyüne yerleşen Ahmet Celal'in anı defteri olarak sunar.
Eserin bir çok yerlerinde (...) köylü–aydın ilişkisi üzerine, roman sınırını aşıp makale
sınırına giren ve yazarın kişiliğini açıkça ortaya koyan sahifeler vardır. Yazarın deyimiyle
hikayeyi bölük pörçük eden bu feryadımsı hutbeler ve bu çeşit tiradlarla Yaban'ın hemen her
tarafı tıklım tıklım doludur. Bu tutum, realist bir eserde, roman tekniği bakımından
bağışlanamayacak önemli bir kusurdur. Bunu, önsözde kendisi de açıklayan sanatçı, Yaban bir
objektif roman değildir. (...) Bu, ne bütün manasıyle bir roman, ne bütün manasıyle bir sanat
ve edebiyat işidir. (...) Yaban, çölde bir feryattır der.
(Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, 2. bas., 152–153, 1970)
RAUF MUTLUAY
... Eserin tezi, yüzyıllarca aydınların hiçbir şey vermediği Anadolu halkıyla, üst kat kişileri
arasındaki uyuşmazlık, uzaklık, yabancılık, ilgisizlik sorunudur. Yazarın gezi izlenimlerindeki
gözlemlerinden doğmuş bu tablo, Sakarya Savaşı sonrasındaki ezik Anadolu'nun, Kurtuluş
Savaşı sırasındaki umutsuz halkımızın yaşamını canlandırdığı için karamsar görünmüş,
haksızca eleştirilmiştir.
Dönemine uygun bir roman, edebiyatımızın köyü konu edinen en uyarıcı eserlerinden
biridir.
(100 Soruda Çağdaş Türk Edebiyatı, s. 207, 1973)
Cumhuriyet'in onuncu yıl eşiğinde yazarın toplumuna ödediği borçtur Yaban. Sezgiyle bile
olsa Yakup Kadri, Türk köyünün, verdiği görev oranında zaferden pay almadığını –dolaylıkla–
anlatmaktadır. (...) Birinci Dünya Savaşı'nın yoksunluklarını yaşamış bir Batı Anadolu
köyünün sorumluluğu kime aittir? Ne padişahlık devrinin eleştirisi söz konusudur, ne
Cumhuriyet hükümetine yol gösteriş. Ama gene de bu gerçekçilik, halkımızı masabaşı
söylevleriyle sevdiklerini söyleyenlerin pembe gerçekçiliğini tedirgin edecektir.
... Günümüzden kırk yıl önce yazılmış bu röportaj–anı defteri biçimindeki roman,
sanıldığından çok etki getirmiştir. İlerde köy edebiyatına koşulacak pek çok kişi bu
gözlemlerin gerçekliğine yaslanacak, gerekliliğini savunacaktır. Ve tektir bu kitap
Karaosmanoğlu'nun repertuvarında. (...) Yakup Kadri, bu dönemde –belki sürekli
yolculukların izlenimiyle hiç olmazsa tren pencerelerinden gördüğü– Anadolu bozkırının
gerçeğini dile getirmek istemiştir. (...)
Yaban, toplumumuzun ilerde meydana çıkacak ana sorunlarına, biraz anakronik de olsa,
dikkatli bir yaklaşımdır ve onun zaferi, Yakup Kadri'nin adı yanına eklenen bir onur olur.
(50 Yılın Türk Edebiyatı, s. 552–553, 1973)
DR. AYTEKİN YAKAR.
Yaban'da Karaosmanoğlu'nun maksadı, doğrudan doğruya Milli Mücadele gerçeğini
yansıtmak değildir. Yaban, o günlerin geri ve bakımsız bir köyünün hastalıklarını teşhir
etmektedir. Yalnız bu teşhirin zamam olarak, Milli Mücadele günleri seçilmiştir.
1919–1923 yıllarının verileri üzerine kurulmuş görünen ve 1923'de yayınlanan Yaban,
gerçekte 1923–1930 yılları arasının, yeni toplum yapısının yeniden kurulmaya çalışıldığı
devrimler çağının, bu devrimlerle çalkalanan sosyal ortamın direniş ve davranışlarının yazarda
yarattığı hayal kırıklığından etkiler taşır.
Yazar, devrimler çağında uğradığı bu hayal kırıklığını, Milli Mücadele günlerinde İkdam'da
yazdığı makalelerini topladığı Ergenekon'larının sonsözünde kendisi de doğruluyor. Sonsözün
yer aldığı Ergenekon'ların İkinci Kitapı 1930'da yayınlanmıştır. Yaban'ı 1932'de yayınlandığı
düşünülürse, Ergenekon'ların sonsözüyle Yaban'ın aynı psikoloji ortamının mahsulleri olduğu
kesinlikle belirir. (...)
Yazar psikolojisini, yani hayal kırıklığını verebilecek kahramanı da başarıyla yaratmıştır.
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Yaban - 19
  • Parts
  • Yaban - 01
    Total number of words is 2653
    Total number of unique words is 1600
    24.0 of words are in the 2000 most common words
    36.1 of words are in the 5000 most common words
    43.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 02
    Total number of words is 2955
    Total number of unique words is 1746
    31.8 of words are in the 2000 most common words
    45.1 of words are in the 5000 most common words
    52.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 03
    Total number of words is 2944
    Total number of unique words is 1750
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    50.1 of words are in the 5000 most common words
    56.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 04
    Total number of words is 2831
    Total number of unique words is 1654
    36.3 of words are in the 2000 most common words
    51.8 of words are in the 5000 most common words
    60.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 05
    Total number of words is 2895
    Total number of unique words is 1633
    37.4 of words are in the 2000 most common words
    51.9 of words are in the 5000 most common words
    59.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 06
    Total number of words is 2852
    Total number of unique words is 1658
    35.3 of words are in the 2000 most common words
    50.4 of words are in the 5000 most common words
    57.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 07
    Total number of words is 2951
    Total number of unique words is 1671
    34.9 of words are in the 2000 most common words
    50.4 of words are in the 5000 most common words
    57.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 08
    Total number of words is 2909
    Total number of unique words is 1690
    35.8 of words are in the 2000 most common words
    49.3 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 09
    Total number of words is 2947
    Total number of unique words is 1673
    36.5 of words are in the 2000 most common words
    50.3 of words are in the 5000 most common words
    56.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 10
    Total number of words is 2850
    Total number of unique words is 1677
    35.9 of words are in the 2000 most common words
    48.5 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 11
    Total number of words is 2843
    Total number of unique words is 1623
    35.5 of words are in the 2000 most common words
    50.0 of words are in the 5000 most common words
    57.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 12
    Total number of words is 2830
    Total number of unique words is 1611
    35.8 of words are in the 2000 most common words
    50.1 of words are in the 5000 most common words
    58.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 13
    Total number of words is 2910
    Total number of unique words is 1642
    36.4 of words are in the 2000 most common words
    50.8 of words are in the 5000 most common words
    58.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 14
    Total number of words is 2827
    Total number of unique words is 1672
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    56.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 15
    Total number of words is 2766
    Total number of unique words is 1590
    35.7 of words are in the 2000 most common words
    50.4 of words are in the 5000 most common words
    57.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 16
    Total number of words is 2879
    Total number of unique words is 1731
    32.0 of words are in the 2000 most common words
    45.4 of words are in the 5000 most common words
    52.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 17
    Total number of words is 2909
    Total number of unique words is 1655
    27.1 of words are in the 2000 most common words
    38.9 of words are in the 5000 most common words
    46.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 18
    Total number of words is 2802
    Total number of unique words is 1690
    27.9 of words are in the 2000 most common words
    40.2 of words are in the 5000 most common words
    47.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Yaban - 19
    Total number of words is 1511
    Total number of unique words is 1016
    27.6 of words are in the 2000 most common words
    39.4 of words are in the 5000 most common words
    46.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.