Tesla Anlaşılamamış Dahi - 15
Total number of words is 3699
Total number of unique words is 2198
24.0 of words are in the 2000 most common words
37.1 of words are in the 5000 most common words
44.6 of words are in the 8000 most common words
Tesla sağlığında bu projelerinin hayata geçirilebildiğini göremeyecekti. Ama 1980'lerde ABD hükümeti 'Okyanus Termal Enerji Dönüşüm Programı' adı altında bir araştırma başlatacaktı. Halen küçük bir bilim insanı ve teknisyen ordusu okyanus katmanlarındaki ısı farklarının uygun olduğu bölgelerde bu konudaki çalışmalarına devam etmekteler.
Yaşlılığının son yıllarında Tesla tıbbi terapide kullanılan elektrikli osilatör aygıtının büyük övgüler almaya başladığına da tanık olacaktı. Amerika'nın dört bir yanındaki tıp profesörleri, elektrikli osilatörlerle uygulanan tedaviler sonucunda kanser vakalarında ameliyattan çok daha olumlu sonuçlar elde edildiğini duyuruyorlardı.
Modern kanser tedavi çalışmaları elbette çok daha ileri bir aşamada devam etmekte ve Tesla'nın icatlarının tam kapasitesi de hala keşfedilmeye çalışılıyor. Tesla'nın bir çok çalışmasında olduğu gibi, bu alanda da icatlarının olası uygulama alanlarının, bazı durumlarda da teorik yaklaşımlarının genişliği öğrencilerini hayrete düşürmeye yetiyor.
25. SUDAKİ MANTARLAR
Genç bir Alman göçmen olan George Sylvester Viereck, Ho-henzollern ailesinin gayri meşru çocuğu idi. Amerika'ya genç yaşlarında gelmiş ve şiirleri ile öncü sanatçılar arasında yerini almış, siyaset ve gazetecilik alanlarında da adını duyurmuştu. Ancak kısa bir süre içerisinde faşizmin yükselen yıldızları Hit-ler ve Mussolini ile yaptığı röportajlar ile tarafını sergileyecek, Ezra Pound'un da başına geldiği gibi, ünü ağır bir yara alacaktı. II. Dünya Savaşı sırasında, daha önceleri Nazi propagandası yaptığı gerekçesi ile hapse girmesi ile bu konu gündemin üst sıralarına yerleşecekti.
Politik konulardaki tarafsızlığıyla bilinen Tesla ile arkadaşlığı savaş öncesi dönemde başlamıştı. New York'ta sık sık haber-leşiyor, buluşuyorlardı. Viereck, Tesla hakkında olumlu makaleler yazıyor, ikisi arasında sürekli bir şiir alışverişi yaşanıyordu. Telif haklarına önem vermeyişi ve şiire olan yeteneği Tes-la'ya da yansımış ve bu yeni sırdaşı ile birçok şeyini paylaşır olmuştu.
31 Aralık 1934'te kendi eliyle yazdığı ve "Dostuma ve Eşsiz Şaire" diyerek genç Alman'a adadığı bir şiir günümüze değin ulaşabilmiştir. Tesla, o zamanlar yetmiş sekiz yaşındaydı. Şiir "Kozmik telefonumdan bana / Olimpus'tan kopup gelen sesler ulaşıyor" mısralarıyla başlıyordu ve bu da edebi ilhamını hangi konulardan aldığını hemen belli ediveriyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse biraz kafa ütüleyici bir tarzı vardı ama şiirinin mizah duygusundan ve güzel deyişlerden de tamamen yoksun olduğu söylenemez.
7 Nisan 1934 tarihinde yazdığı bir mektupta Viereck'ten aldığı afyon tentür "zehrinden" vazgeçmesini rica ediyor, aksi takdirde beyninin çürüyüp gideceğini belirterek, uyarıyordu kendisini. Viereck parasal konularda da bir hayli sıkıntılı olmalıydı ki Tesla sözlerine "Amerika'nın en büyük şairinin didinen bir mucitten daha iyi bir durumda olmaması çok kötü. Neden ruhbilim üzerine bir makale yazıp, benim sana mektubumda anlattığım deneyimimden söz etmiyorsun? Psişikler o kadar çılgındırlar ki benim mesajı aldığımı ama fazla önyargılı olduğum için anlayamadığımı öne süreceklerdir" diye devam ediyordu.
Viereck'e duyduğu hayranlığı her geçen gün arttıkça kendi el yazısının da genç şairinkine benzemeye başladığını söyleyen bir not da eklemişti mektubuna.
Aralık ayında Viereck'e kardeşi Daniel'in ve annesinin ölümlerinden bahseden uzun bir mektup göndermişti. Öngörüde bulunmadığını ispatlamaya çalışıyor, tüm hayallerinin sebebini kısmi hafıza kaybı ile bağlantılandırmaya çalışıyordu. Mektupta değişik zaman dilimlerinden yazılıyormuş havasını uyandıran ifadeler bulunmaktaydı, kardeşinin ve annesinin ölüm tarihlerini de yanlış vermişti. Tesla gerçeklerden çok rüyalarını anlatır gibiydi.
Konsantrasyonunu tamamıyla kaybettiği, zihnine baskı yapan hatıraların ve imgelerin "suyun üstüne fırlayan mantarlar gibi" ortaya çıktığı dönemlerden bahsediyordu. "Ama haftalarıma mal olan bir çabadan sonra zihnimi tamamen yeni bir konu üzerinde odaklamayı başarabildim ve bu durumda kaldığım sürece başarıya çok uzak olmayacağımı tahmin ediyorum. Fikirlerim her zaman için akılcıdır, zira algılarım oldukça güçlüdür, yani bir tür kahin denilebilir bana. Ama bu halden uzak durabildiğim sürece gayet memnum oluyorum, zira böylesi bir artı yük beyni harap etmekten başka bir işe yaramıyor."
Viereck'in yazıları da bize Tesla'nın o sıralarda hangi konular üzerinde durmakta olduğu hakkında ilginç ipuçları veriyor. Bir dergide yayınlanan "Savaşı Bitirecek Bir Makine" adlı yazısında Tesla'nın 2035 ve 2100 yıllarını ne şekilde hayal ettiğini anlatıyordu.
"İnsan genel anlamıyla bir gücün harekete geçirdiği bir kitledir. Bu nedenle mekaniğe hükmeden kanunlar insan için de geçerlidir."
İnsan ilerleyişini kontrol eden enerjinin arttırılabilmesinin üç şekilde mümkün olabileceğini düşünüyordu. Birincisi, yaşam şartlarının, sağlık koşullarının ve insan genetiğinin iyileştirilmesi; ikincisi, cehalet, delilik ve dinsel köktencilik gibi ilerlemeye ket vuran düşünsel etkilerin ortadan kaldırılması; üçüncüsü, güneş, okyanus, rüzgar ve gelgit gibi doğal ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmaya başlanması.
Hayata dair kendi mekanik görüşlerini "Buda ve Dağdaki Vaiz'"in düşüncelerine benzetiyordu. Evrenin "ezeli ve ebedi bir makine olduğuna, insanın da doğal düzenden bağımsız düşünülemeyeceğine" inanıyordu. "İnsan da bir makinedir. Zihinlerimizi ya da eylemlerimizi etkileyen hiçbir şey yoktur ki öncelikle duyu organlarımıza çarpan dış etkenlerden biri olmasın. Çevremizle olan benzerliğimiz nedeniyle çevremizdeki etkenlere benzer tepkiler veririz ve bundan da kavrayış kaynaklanır. Çağlardan beri sonsuz karmaşıklıktaki mekanizmalar gelişmiştir, ancak ruh ya da tin dediğimiz şeyler bedeninin işleyişinin parçalarından başka bir şey değildir. Bu işleyiş yok olduğunda ruh da yok olur."
Tesla bu fikirleri davranışçılardan, Rus Pavlov'dan ve Amerikalı Watson'dan, çok önceleri dile getirdiğini öne sürüyordu ve bu tip bir mekanik dünya görüşünün dini ya da ahlaki konularla zıt düşmediğini belirtiyordu. 2100 yılında insanlığa egemen olacak iki dinin Budizm ve Hıristiyanlık olacağını iddia ediyordu.
Genetik iyileştirme çalışmalarının da yerine oturacağına inanıyordu. İnsan ırkının kısırlaştırma çalışmaları ile mükemmelle-şeceğine inanıyor ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde delilerin ve suçluların kısırlaştırılmaya başlandığından söz ediyordu.
Bu talihsiz düşüncelerin ne kadar Tesla'ya ya da Viereck'e ait olduğu tam olarak bilinemeyen bir konu. Hangisinin olursa olsun fikirler bu kadarıyla da kalmıyordu. Tesla "genetikçilerin evlenmenin zorlaştırılması gerektiğine inandıklarını" savunuyordu. "Muhakkak ki iyi ebeveyn olamayacak insanların çocuk sahibi olmalarına da izin verilmemelidir. Normal bir insanın genetik olarak suçlu özellikler taşıyan birisiyle evlenmesine izin verilmeyeceği bir çağ gelecektir." Anlaşılan 2035 yılında Genetik Büro, CIA'den daha etkin bir kuruluş olacaktı.
Sonraları daha çok bir çevreci gibi konuşmaya başlayan Tesla denizlerin kirlenmeyeceği, doğal besinlerin tüm dünya uluslarını besleyebileceği, doğal kaynakların daima bilimsel bir koruma ve denetim altında bulundurulacağı, afetlerin, orman yangınlarının ve sellerin engelleneceği bir gelecekten dem vurmaya başlayacaktı. Ve tabii ki hidrolik santrallerden elde edilen elektriğin telsiz nakil istasyonları aracılığıyla aktarılması katı ve akar yakıt tüketimini sıfıra indirecekti.
21. yüzyılda uygarlaşan uluslar bütçelerinin büyük kısmını savaşa değil eğitime harcayacaklardı. Bir zamanlar, ne kadar yok edici olursa savaşların o kadar caydırıcı olacağını ve azalacağını savunmaktaydı. "Ama hata ettiğimi anladım. İnsanın saldırganlık içgüdüsünü hafife almıştım, bunun zayıflaması için bir asırdan daha uzun bir süreye gerek vardır... Savaşlar bitebilir, ancak bu, güçlünün zayıflatılması ile değil her ulusun, zayıf ya da güçlü, kendini savunabilecek bir düzeye erişmesi ile mümkün olabilir."
Burada "her ülkenin, küçük ya da büyük, kendisini saldırılardan koruyabilmesini sağlayacak yeni bir keşiften" söz etmekteydi. Bunun için büyük bir santralin inşa edilmesi gerekliydi ama bir kere inşa edildi mi 200 millik bir çevreye yaklaşan her türlü canlı ve taşıtı yok edebilecek güçte olacaktı. "Yani her türlü saldırganlığı caydıracak güçlü bir engel" oluşturacaktı.
Ama bu icadının ölüm ışını olmadığının da altını çiziyordu. Işınlar mesafe ile bağıntılı olarak yayılma eğilimi sergiliyorlardı. Oysa kendi aygıtı ile binlerce kilometre öteden mikroskobik bir alanın dahi etkilenebilmesi mümkündü.
Bu, radyasyon değil, yüklü parçacık ışını olacaktı. Yaklaşık yarım yüzyıl içerisinde dünyanın iki güçlü ulusu gerçekten de bu tip bir silahın geliştirilmesinde birbirleriyle yarış etmeye başlayacaklardı.
1930'larda Avrupa'da kaynamaya başlayan siyaset kazanının içerisinde Yugoslavya da yerini alacaktı. Hırvat ayrılıkçı hareketlerinin hemen ertesinde Yugoslavya'da diktatörlüğünü ilan eden kral Alexander, 1934 yılında Marsilya'da Hırvat bir teröristin düzenlediği suikast sonucunda ölecekti.
Tesla, hemen New York Times'a "şehit edilen" hükümdarı savunan bir yazı gönderdi. Hırvatları ve Sırpları birleştirmeye çalışan Alexander'ı "Yugoslavya'nın Washington'u ve Lin-coln'ü olarak tanımlıyordu. Alexander'ın birleştirdiği uluslar kopmuşlardı ve tekrar bir araya gelmek için güçlü bir lidere, Ti-to'ya, ihtiyaç duyacaklardı.
Bu arada Franklin Delano Roosevelt ABD başkanlığına seçilmişti, programını uygulamaya koymak üzere hemen Kong-re'yi toplantıya çağıracak, "100 Gün" oturumları diye bilinen çalışmalarla kısa süre içerisinde Amerika'nın gelmiş geçmiş en kapsamlı ve uzun ömürlü sosyal programını yürürlüğe sokacaktı. Bu hareketi ile siyasi rakiplerinin şimşeklerini üzerinde toplayacak ve konunun Yüce Divan'a gönderilmesi gündeme gelecekti. Tesla da Roosevelt'e oy verenler arasındaydı ama o da bu "sosyalistçe" esen rüzgarların tehlikeli olduğunu fikrine kapılacaktı kısa bir süre içerisinde.
Bu arada gizli silahı konusunda her zamankinden daha saplantılı bir tavır sergilemeye başlamıştı. J. P. Morgan'a finansman desteği talebini dile getirdiği mektubunda şunları da yazıyordu: "Paris'i ve Londra'yı bombalayan uçaklar tüm insanlığı dehşete düşürmüş durumda. Oysa benim elimde tüm hava saldırılarını etkisiz kılabilecek bir silah var; sadece geliştirilmesi gerekiyor...
"O yakada da beni takdir eden pek çok kişi var. Lenin, alternatif akım çalışmalarımı Rusya'da sürdürmem için iki kere davet etti beni. Ama çalışmalarımı terk etmek istemedim."
Tesla'nın yeni bir laboratuvara duyduğu ihtiyaç kelimelerle ifade edemeyeceği ölçüdeydi ve bunun için Morgan'ın desteği de çok gerekliydi. "Artık bir hayal adamı değilim, acı deneyimlerim pratik bir insan olmaya yöneltti beni. Çalışmalarımı destekleyecek 25 bin dolarım olsaydı kısa bir süre içerisinde büyük bir servetin sahibi olurdum. Bu icatlarımı size verecek olsam bana bu parayı temin eder miydiniz?"
Mektubunu Roosevelt'in programını yerden yere vuran tümcelerle bitirirken bunun Morgan'ı yumuşatacağından hiç şüphesi yoktu. Ama ekonomik bunalımdan kendisi de bir hayli etkilenmiş olan Morgan yeme gelmeyecekti. Zaten bir bilim insanı da olmadığından Tesla'nın ne zaman makul şeylerden söz edip, ne zaman saçmaladığını da ayırt edemiyordu.
O yıl sonbaharda Westinghouse'a da "parçacık ışını" ile ilgili bir teklifte bulunacaktı. Ama şirket genel müdürü konuyu araştırma bölümü uzmanları ile tartıştığını ve uzmanların konuya şüpheci yaklaştıklarını bildiren bir cevap gönderecekti.
Zaman zaman bulduğu danışmanlık işleri sayesinde Tesla bunalımdan yakasını sıyırabilmeyi başaracaktı, hatta çok ihtiyacı olan arkadaşlarına az da olsa borç vermeye bile devam ediyordu. Westinghouse "eski günlerin hatırına" kendisine ayda 125 dolar gelir getiren bir danışmanlık görevi önermişti. Çok sıkıştığı bir ara dostu Robert Johnson'dan yardım istemiş ve kendisinden, "Bankamda 178 dolarım var, bunun yüzünü sana gönderiyorum, umarım yardımı dokunur" diyen bir not almıştı.
Bir süre sonra Johnson hastalandı. Yaşlı elleriyle Tesla'ya şu mektubu kaleme alacaktı:
"Kalbim hala seninledir, uzun yıllar süren ve her geçen gün daha da içtenleşen dostluğumuz ile...
"Düzeleceğim söyleniyor ama tekrar ayağa kalkabilmem için uzun zamana ihtiyacım var; herhalde büstünün 83'te yayımlanan "Efsanelere Övgü" adlı kitabımda yerini aldığını görebilecek kadar uzun yaşayamayacağım..."
Gerçekten de iyileşecekti ama sadece geçici bir süre için. Eski günleri aklına gelmiş Tesla'ya yine coşkulu bir davet mektubu göndermişti: "Hanımefendilerimiz en nefis tuvaletlerini, beyefendilerimiz en şık takımlarını giyecekler, sana da en yakışıklı giysilerini giyip yarın akşam tüm bayanları büyülemeni tavsiye ederim! Seni en çekici halinle görmelerini istiyorum...
"Her zaman en mutlu günlerimizde seni hatırlayacak olan dostun, Luka J. Filipov."
Sonra hastalanma sırası Tesla'ya geldi. İyice zayıflamıştı. Otel odasından dışarı pek çıkmıyor, süt ve krakerle besleniyordu. Odasındaki raflarda çift ve tek sayıları ifade eden kaplar içinde krakerler dizilmişti. Sweezey bu saplantısını uzun süre
önce keşfetmişti ama şimdi sağlık durumunun gittikçe kötüledi-ğini görerek iyice endişeye kapılıyordu.
"Umarım en kısa zamanda iyileşir kendine gelirsin Tesla. Biz de seni en kısa zamanda ziyaret etmek istiyoruz. Agnes ne zaman istersen yanında olacaktır. Bir telefon etmen yeter. Bunu Mrs Johnson'un hatırı için yapmalısın..." Ama bu arada kendi hastalığı da nüksetmişti ve sonunun geldiğini hissediyordu. "İkimiz de daha uzun yıllar yaşayacak değiliz" diye yazıyordu.
1937 Tesla için acı kayıplar yaşadığı bir yıl olacaktı. Uzun yıllardır en yakınlarından biri olan, sevgili dostu Hobson 16 Martta 66 yaşındayken aniden hayata veda edecekti.
Ekim'in 14'ünde ise Robert Johnson'un hastalığı ağırlaşacak ve ölecekti. Bundan bir süre sonra yine güvercinlerini beslemek üzere soğuk bir kış gecesinde otelinden çıkmış ve en fazla iki blok gidebilmişti ki yoldan geçen bir taksi Tesla'ya çarptı ve yaşlı adamcağızı yola fırlattı. Ayağa kalkabildiğinde tıbbi yardımı reddedecek ve kendisini oteline götürmelerini isteyecekti.
Şokta olmasına karşın William Kerrigan'a telefon ederek güvercinleri besleme işine devam etmesini rica edecekti. Bunu takip eden altı ay boyunca Kerrigan, Bryant parkındaki ve St. Pat-rick Katedrali'nin bahçesindeki güvercinleri beslemeye devam edecekti.
Tesla'nın üç kaburga kemiği kırılmış ve sırtı da fena şekilde incinmişti. Ardından zatürreeye yakalandı ve ilkbahara kadar kendine gelemedi. Ayağa kalkmış olmasına karşın sağlığı eskisinden de kötü bir duruma gelecek ve sık sık mantığını yitirdiği görülmeye başlanacaktı.
Westinghouse şirketindeki eski arkadaşları iki yıl önce Yugoslavya'da, Belgrat'ta kurulan Tesla Enstitüsü'nün ilk icatlarını araştırdığı haberini ulaştırdılar kendisine. Tesla da onuruna inşa edilen enstitü laboratuvarı için çok fazlı alternatif akım makinesinin yanında bir fotoğrafının çekilmesine izin verecekti.
Yugoslav hükümetinin desteği ve vatandaşlarının bağışlarıy-la Tesla'ya yılda 7.200 dolarlık bir maaş bağlanacaktı. Soydaşları sayesinde "bütün zamanların en büyük dahisi" en azından hayatının son yıllarını sefalet içerisinde geçirmeyecekti.
26. KOZMİK KOMÜNYON
"Hakkında bir sürü garip söylenti dolaşmaya başladı" diyordu Agnes J. Holden (Robert ve Katharine Johnson'ın kızı). "Yaşlı bir insanı sekseninden sonra yaptıklarıyla yargılamak büyük haksızlık. Onu otuz yaşlarındayken de tanırdım. O zamanlar genç, neşeli ve esprili bir insandı."
Aslında seksenlerindeki mucit hayatın tadını çıkartmaya ve evren hakkındaki önermelerini geliştirmeye devam ediyordu. Doğum günlerini iple çekiyor, aylar öncesinden makaleler hazırlıyor, arkadaşlarına ve basına bunları şaşalı başlıklar altında sunuyordu. Doğum günü partileri Einstein'ı reddettiği, New-ton'u göklere çıkardığı ve kendi kozmik teorisini anlattığı toplantılara dönüşüyordu.
Sekseninci doğum günü için hazırladığı makale hiçbir zaman bir bütün halinde yayımlanmayacaktı. Makalede ve New York Times'a gönderdiği mektuplarda, günün fizikçileri ile kozmik ışınların doğası hakkındaki atışmasını sürdürüyordu.
Kendi dinamik yer çekimi teorisinin maddelerin gerçek doğasını açıkladığını ve Einstein'ın uzay teorisinin spekülasyonlarına bir son verdiğini iddia ediyordu. Astrofizik ve uzay mekaniği yazılarında ise yer çekimi teorisinden hiç söz etmiyordu.
Uzayda eğrilikler olmasının imkansız olduğunu çünkü etki ve tepkinin bir arada varolduğunu öne sürüyordu. Bir eğrinin tepkisi düzelmek olabilirdi. Ayrıca uzay, eterin varlığı ve onun kaçınılmaz işlevi olmadan açıklanamazdı. Einstein'ın devrimi dalga dalga yayılıyor olmasına karşın o "maddenin kendisinde enerji olamayacağını, bunu ancak çevreden edinebileceğini" savunuyordu. Ve bunun moleküller ve atomlar için de en büyük cisimler için olduğu kadar geçerli olduğunu savunuyordu. Kısacası yerden göğe kadar yanılıyordu. Sekseninci yaş gününde yıldızlar arası iletişimden ve enerji naklinden de söz edecekti:
"Fransız Enstitüsü'ne diğer gezegenler ile haberleşebilmeyi sağlayacak aygıtlarımın açıklamasını ve hesaplamalarını göndereceğim. Hiç şüphem yok 100 bin Frank ödül mutlaka bana layık görülecektir. Para elbette önemsiz bir konu ama bu mucizeyi ilk defa başaracak olmanın vereceği onuru yaşamak için tüm hayatımı feda etmeye razıyım." Yıllar sonra Fransız Enstitüsü Tesla tarafından kendilerine buna benzer bir belgenin gönderilmediğini açıklayacaktı.
"Kendi pratik bakış açımdan en önemli icadım olarak" diye sözlerine devam ediyordu Tesla, "1896 yılında 4 milyon volta kadar yüksek gerilimlerde işletmeyi başarabildiğini tüpü görüyorum... Daha sonraki yıllarda bu tüpü 18 milyon volt gibi yüksek bir gerilimde işletmeyi denediysem de karşılaştığım zorluklar yeni ve daha gelişmiş bir model üretmem konusunda beni ikna etmeye yetmişti. Bu iş ise yapım aşamasında değil ama işletme aşamasında daha büyük güçlükler çıkaracaktı karşıma. Yıllar boyunca işin içinden çıkamayacaktım... Buna karşın yavaş da olsa düzenli bir ilerleme kaydediyordum... En sonunda tam anlamıyla bir başarı elde edecektim. Daha fazla geliştirilmesi pek de mümkün olmayan bir tüp geliştirebilmeyi başarmıştım. Tüp, en basit ilkelere uygun bir şekilde, aşınmayacak tarzda ve istenildiği kadar yüksek gerilimde çalışabilecek biçimde üretilmişti... Büyük akımlar taşıyacak, uygun sınırlar dahilinde istenildiği kadar enerji nakledilebilmesini sağlayacak ve kontrolü de aynı derecede kolay olacaktı. Elde ettiğim sonuçların daha önceden hayal bile edilemediğini düşünüyordum. Ayrıca bu teknoloji ucuz radyum üretilmesinde de kullanılabilecek, atomların parçalanmasından ve maddelerin transmutasyona uğramasından daha verimli ve ucuz olacaktı." Ama bunun atom enerjisinden faydalanılmasında kullanılamayacağını çünkü araştırmaları sonucunda böyle bir şeyin varolmadığını gördüğünü belirtecekti.
İtirafları belli bir can sıkıntısı yarattı çünkü bazı gazeteler Tesla'nın tüpün yapısını açıklamaya hazırlandığını duyurmuşlardı. Ama bu olanaksızdı.
"Tüpün bazı önemli amaçlarda kullanılacağını göz önüne alarak şu anda tam bir açıklama yapmamak gibi bir sorumluluk hissetmekteyim omuzlarımda. Ama bu sorumluluk yükü üzerimden kalktığı anda bilimsel enstitülere aygıtın ve kullanılan tüm teçhizatın ayrıntılı bir teknik açıklamasını vereceğim."
Ne tek bir patente başvuracak, ne de bir prototip üretecekti. Partide açıklayacağı ikinci deneyi "bugüne kadar yapılmış olanlardan kat kat daha üstün bir vakum"du. "Bununla bir mikronun milyarda birine ulaşılabileceğine inanıyorum. Bu tip bir vakumla elektron tüpleri ile elde edilenlerden çok daha güçlü etkiler yaratmak mümkün olabilecektir."
Misafirlere şarap dağıtıldığında ve kadehler kaldırıldığında bir sessizlik kaplayacaktı salonu. Yaşlı adam o sıralarda elektronlar üzerine öne sürülen fikirlere inanmadığını açıklayacaktı. Yüksek bir gerilim ile ve büyük bir vakum etkisi altında diğerlerinden ayrılan bir elektronun normalinden çok daha fazla elektrostatik yük taşıdığına inanmaktaydı.
"Bu, parçacığın tüpte de, dış havada da aynı yükü taşıdığına inananları şaşırtacaktır. Ama çok öğretici bir deneyde tüpten kurtulan parçacığın aşırı yükten kurtulması nedeniyle parlak bir yıldıza dönüştüğünü gözlemledim."
Tesla bir şeyler bulmuş olabilirdi. Uzun yıllar süren araştırmalarda subatomik ve daha büyük parçacıkların elektrik yükleri hesaplanmaya çalışılacaktı. En sonunda 1977 yılında Amerikalı üç fizikçi "çok küçük yüklerin varolabileceğine dair veriler" elde ettiklerini rapor edeceklerdi.
Seksen birinci yaş günü bir yıl önceki icatlar gösterisinin bir tekrarı olacaktı ama uluslararası basında daha çok ses getirecekti.
Partide Yugoslav hanedanını temsilen soylular da hazır bulundu. Çekoslovak bir kabine üyesi de başkanları Eduard Be-nes'i temsilen Tesla'ya Prag Üniversitesi'nin sunduğu bir onur derecesini takdim etti.
Bu partide de muhabirler kendisini gezegenler arası iletişim konusundaki icadı hakkında sıkıştıracaklardı. Tesla da bu icadı ile Guzman Ödülü'ne layık görülmeyi umut ettiğini tekrar edecekti.
İcadın "tam anlamıyla geliştirildiğini" belirtiyordu.
"100 milden enerji nakledilebileceğinden emin olduğum kadar 1 milyon mil uzaklıktan enerji nakledilmesini sağlayabileceğim konusunda da eminim" diyordu. Geçmişte olduğu gibi şimdi de "değişik bir enerji türü"nden bahsettiğini söylüyordu.
Diğer gezegenlerde hayat olduğu "kesin"di. Kendisini endişelendiren tek konu "iğne ucu kadar bir noktada toplanan devasa" enerjinin yoluna çıkan gezegenlere çarpabileceği idi ama astronomların bu konuda kendisine yardımcı olacaklarını umuyordu.
Bu enerji aya gönderildiği takdirde dünyalılar "maddenin gaza dönüşmesi ve dağılması" adlı bir gösteriye şahit olabileceklerdi! Diğer gezegenlerdeki düşünürlerin bu sinyali kozmik ışın bile zannedebileceklerini de sözlerine ekliyordu.
Bir kez daha ucuz radyum üretecek atom-parçalayıcı elektronik tüpünden bahsetmeye başlamıştı. "Bunu ürettim ve denedim. Yalnız dünyaya hediye etmeden önce az bir zaman daha geçmesi gerekiyor."
Bunlar, sadece gençlik düşlerine saplanıp kalan yaşlı bir adamın sayıklamaları mıydı? Profesörler ya sabır çekiyorlar ama bilim yazarları her zaman olduğu gibi onu ciddiye alıyorlardı. Dünya küresel bir savaşın eşiğindeydi. 1940 yılında bir gazeteci Tesla'nın ABD'nin çevresine "telegüç"ten bir Çin Duvarı örme projesini hatırlatacaktı. Bu duvar uçakları 250 metre uzaklıkta karşılayabilecekti. Bir santralin kurulması için gereken 2 milyon dolar sağlandığı takdirde (belki de Tesla'nın sözünü ettiği sınırsız çelik pazarı buydu, kim bilir?) 3 ay içinde projeyi hayata geçirebileceğini iddia ediyordu. Tabii ki Savunma Bakanlığı bu konuda hiç renk vermeyecekti.
Telegücün ikisi test edilmiş dört yeni icada dayandığını iddia ediyordu Tesla: 1. Havada vakumsuz ışın elde edilebilmesini sağlayan bir yöntem; 2. "Çok büyük elektrik gücü" üretilebilmesini sağlayan bir yöntem; 3. Bu gücün arttırılmasını sağlayacak bir yöntem; ve 4. "Devasa itici elektrik gücü" sağlayan yeni bir yöntem.
Uzun yıllar boyunca Tesla'nın yaşam öyküsü üzerinde çalışanlar bu icatların üzerinde çalışıldığını kanıtlayan müsvedde kağıtlarına rastlayamadılar. ABD güvenlik birimleri de bu kağıtların varlığını sonuna kadar inkar ettiler. O'Neill federal ajanların Tesla'nın evindeki her türlü kağıda el koyduğunu açıklayacaktı.
O'Neill ve en sonunda Sweezey de Tesla'nın sözde gizli silahlarının "anlamsızlığını kabul edeceklerdi. O'Neill "Varabildiğim tek sonuç haklarında bir hükme varılabilecek kadar açıklama içermeyen teorilerinin temelde uygulanamaz olduğu idi" diyordu. Bununla beraber Tesla'nın yayımlanmamış makalelerine ulaşamadığını, bunları okumak için gösterdiği her türlü çabanın Tesla tarafından aynı kararlılıkla savuşturulduğunu da sözlerine ekliyordu.
İlgi çekici bir diğer nokta da Tesla'nın türbin ve hava taşıtı tekliflerinin federal arşivlerden uçup gitmiş olmalarıydı.
Mucide layık görülen en son onur derecelerinden biri Tes-la'nın kabul törenine kişisel olarak katılamayacağı kadar hastalandığı bir döneme denk geldi. Göçmen Enstitüsü Biltmore Otel'de onuruna bir tören düzenleyecekti. "George Westingho-use'un insanlığa olan paha biçilemez katkılarını" öven konuşması kendisini temsilen Rado tarafından okunacaktı. Bu arada Tesla kozmik iletişim çalışmaları ile Guzman Ödülü'ne layık görüleceğini tahmin ettiğini bildirmeyi de ihmal etmiyordu.
Son yıllarını eskisi gibi uzaya adayamayacaktı. Mantığının da eskisi gibi işlediği söylenemezdi. Bilim camiasındaki dostları çekingen, iriyarı ve kırık burunlu bir boksörün dostluğundan büyük bir zevk aldığına şahit olduklarında bir hayli şaşırmışlar, hatta utanmışlardı. Dövüşçülere ve boksa duymaya başladığı bu sonradan oluşma hayranlık O'Neill ve Sweezey'nin de kafalarını karıştırmıştı.
"Beyin, Kasla Akşam Yemeğinde." Bunlar gazetede yayımlanan bir fotoğrafın altına atılan başlıktı. Tesla, Zivic kardeşlerle bir akşam yemeğinde mutlu bir şekilde gülümsüyordu: "Dr. Tesla ağır sıklet şampiyonu Fritzie Zivic ile birlikte 18 Aralık akşamı Hotel New Yorker'da toplum içine çıkarak beş yıllık sürgününe son verdi... Ateşli bir spor tutkunu olan Dr. Tesla, Zi-vic'in yapacakları özel karşılaşmada Lew Jenkins'i mutlaka yeneceğine inandığını belirtti..."
Hayatının son yıllarında tüm dünyadan olduğu gibi Avrupa'dan da kopan Tesla savaşta yaşanan trajedilere duyarsız kalmadı. Kendisine Yugoslavya ve Çekoslovakya tarafından verilen unvanlar bu ülkelerin son özgür entelektüel eylemlerinden biri oldu. Kısa bir süre sonra Hitler, Avusturya'yı işgal edecek ve Sudetenland'de yaşayan Alman halkına özerklik verilmesi talebi Çekoslovak hükümetinde krize neden olacaktı. Fikrine başvurmaya bile gerek görülmeden bu talebin ingiltere, Fransa ve İtalya tarafından kabul edilmesi sonucunda Eduard Benes başkanlık görevinden istifa edecekti.
Ardından ise Yugoslavya Kral Naibi Paul, Slavlar'ın Nazi güçlerine katılmasını kabul ederek vatandaşlarının nefretini kazanacaktı. Yugoslavya'nın düşman kardeşleri -ordu, kilise ve köylüler- birdenbire cüretkar bir birlik oluşturdular. Sırplar, Hırvatlar ve Slovenler tek yumruk olacaklardı. Bundan hemen sonra da Sırp ordusu Paul'ü devirecek ve tahta on yedi yaşındaki II. Peter'i oturtacaktı.
Büyük bir saygı beslediği Kral Alexander'ın oğlunun tahta oturduğunu duyan Tesla çok sevindi. Olayların akışı inanılmaz bir hız almaya başlamıştı. Yugoslav halkları arasında artmaya başlayan gerilimin ve anlaşmazlığın farkına varan Tesla yaşayan en büyük Slav kahraman -Hırvatistan doğumlu bir Sırp- olarak Doğu ile Batı arasında ideolojik bir piyon haline gelmeye başlamıştı.
27. ÖLÜM VE DÖNÜŞÜM
Halkın desteğini büyük ölçüde arkasına alan Kral Peter hükümeti Almanlara karşı koyacak ve Hitler ile Prens Paul arasında imzalanan anlaşmayı tanımadığını ilan edecekti. Hemen ardından da Almanların misillemesi gelecekti.
Oysa bu, Yugoslavlar için savaşın henüz başlangıcıydı. Yüzyıllar boyunca sayısız işgale tanık olan halklar kendilerini çabucak toparlayabilmeyi öğrenmişlerdi. Ordunun bir kısmı ve komünist birlikler dağlara çekilmiş ve işgal birliklerine gerilla saldırıları düzenlemek üzere hazırlıklara girişmişlerdi. Bu silahlı güçler savunmasız köylerde kalan yaşlıların ve çocukların kendilerine sağladıkları erzak ile varlıklarını devam ettirebiliyorlardı.
Bir Hırvat olan Tito'nun monarşiye sempati beslemesi için tek bir neden bile yoktu, zira Yugoslavya'ya döner dönmez cezaevine yollanacaktı. Tahliye edildikten sonra metal işçileri sendikasının örgütlenmesinde aktif bir rol oynayacak ve Yugoslav işçi hareketinin oluşumunda etkili bir isim olacaktı. II. Dünya Savaşı sırasında savaşçılara ilham kaynağı olacak ve katı disiplini ile birliklerini yönetecekti. Ne monarşinin, ne de yabancı güçlerin baskısı altında olacak geleceğin Yugoslavya'sının kuruluşunu iple çekiyordu.
Tito'nun fikri Rus modelini izleyerek halk kurtuluş komitelerinin kurulması idi. Mihailoviç ve Çetnikler ise monarşiye sadık yerel yönetim otoriteleri oluşturmaya çalışıyorlardı. İki fraksiyon da Alman ve İtalyan'lara önemli kayıplar verdiriyorlardı ama birbirlerini de kırmaya devam ediyorlardı.
1941'de Yugoslavya yıkıldıktan sonra işler daha karmaşık bir hal almaya başlamıştı. Sırp ve Hırvat soylulardan oluşan bir ekip Amerika Birleşik Devletleri'ne gelmişlerdi. Bir süre sonra yeğeni Sava Kosanoviç aracılığıyla Tesla ile bağlantı kurdular ve kendisinden Sırpların ve Hırvatların birliği yönünde çağrılarda bulunmasını rica ettiler. Zaten Tesla da eskiden beri "Anavatanı Hırvatistan olan bir Sırp" olduğunu söylerdi.
Yugoslavya'nın Washington Büyükelçiliği haber alma servisi şefi Raditsa, "Tesla, Hırvatlar ile Sırplar arasındaki çatışmanın farkında değildi ve seksenini geçkin bir bilim insanı olarak politika konusunda hayli iyimserdi" diyordu.
Tesla New York'ta bir akrabasının bulunması nedeniyle bir hayli mutlu olmuş ve Kosanoviç'in her sözüne tam bir güven beslemeye başlamıştı. Bu dönemde mucit kraliyet hükümetinden ayda 500 dolarlık bir liyakat maaşı alıyordu.
Yurdu hakkında kendi imzasını taşıyan fikirlerinin çoğunun Kosanoviç tarafından kaleme alındığını belirtiyordu Raditsa.
Mihailoviç ile Tito arasındaki çatışmalar su yüzüne çıktığında Washigton'daki Yugoslav haber alma servisinde de bir kriz baş gösterecekti.
Yaşlılığının son yıllarında Tesla tıbbi terapide kullanılan elektrikli osilatör aygıtının büyük övgüler almaya başladığına da tanık olacaktı. Amerika'nın dört bir yanındaki tıp profesörleri, elektrikli osilatörlerle uygulanan tedaviler sonucunda kanser vakalarında ameliyattan çok daha olumlu sonuçlar elde edildiğini duyuruyorlardı.
Modern kanser tedavi çalışmaları elbette çok daha ileri bir aşamada devam etmekte ve Tesla'nın icatlarının tam kapasitesi de hala keşfedilmeye çalışılıyor. Tesla'nın bir çok çalışmasında olduğu gibi, bu alanda da icatlarının olası uygulama alanlarının, bazı durumlarda da teorik yaklaşımlarının genişliği öğrencilerini hayrete düşürmeye yetiyor.
25. SUDAKİ MANTARLAR
Genç bir Alman göçmen olan George Sylvester Viereck, Ho-henzollern ailesinin gayri meşru çocuğu idi. Amerika'ya genç yaşlarında gelmiş ve şiirleri ile öncü sanatçılar arasında yerini almış, siyaset ve gazetecilik alanlarında da adını duyurmuştu. Ancak kısa bir süre içerisinde faşizmin yükselen yıldızları Hit-ler ve Mussolini ile yaptığı röportajlar ile tarafını sergileyecek, Ezra Pound'un da başına geldiği gibi, ünü ağır bir yara alacaktı. II. Dünya Savaşı sırasında, daha önceleri Nazi propagandası yaptığı gerekçesi ile hapse girmesi ile bu konu gündemin üst sıralarına yerleşecekti.
Politik konulardaki tarafsızlığıyla bilinen Tesla ile arkadaşlığı savaş öncesi dönemde başlamıştı. New York'ta sık sık haber-leşiyor, buluşuyorlardı. Viereck, Tesla hakkında olumlu makaleler yazıyor, ikisi arasında sürekli bir şiir alışverişi yaşanıyordu. Telif haklarına önem vermeyişi ve şiire olan yeteneği Tes-la'ya da yansımış ve bu yeni sırdaşı ile birçok şeyini paylaşır olmuştu.
31 Aralık 1934'te kendi eliyle yazdığı ve "Dostuma ve Eşsiz Şaire" diyerek genç Alman'a adadığı bir şiir günümüze değin ulaşabilmiştir. Tesla, o zamanlar yetmiş sekiz yaşındaydı. Şiir "Kozmik telefonumdan bana / Olimpus'tan kopup gelen sesler ulaşıyor" mısralarıyla başlıyordu ve bu da edebi ilhamını hangi konulardan aldığını hemen belli ediveriyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse biraz kafa ütüleyici bir tarzı vardı ama şiirinin mizah duygusundan ve güzel deyişlerden de tamamen yoksun olduğu söylenemez.
7 Nisan 1934 tarihinde yazdığı bir mektupta Viereck'ten aldığı afyon tentür "zehrinden" vazgeçmesini rica ediyor, aksi takdirde beyninin çürüyüp gideceğini belirterek, uyarıyordu kendisini. Viereck parasal konularda da bir hayli sıkıntılı olmalıydı ki Tesla sözlerine "Amerika'nın en büyük şairinin didinen bir mucitten daha iyi bir durumda olmaması çok kötü. Neden ruhbilim üzerine bir makale yazıp, benim sana mektubumda anlattığım deneyimimden söz etmiyorsun? Psişikler o kadar çılgındırlar ki benim mesajı aldığımı ama fazla önyargılı olduğum için anlayamadığımı öne süreceklerdir" diye devam ediyordu.
Viereck'e duyduğu hayranlığı her geçen gün arttıkça kendi el yazısının da genç şairinkine benzemeye başladığını söyleyen bir not da eklemişti mektubuna.
Aralık ayında Viereck'e kardeşi Daniel'in ve annesinin ölümlerinden bahseden uzun bir mektup göndermişti. Öngörüde bulunmadığını ispatlamaya çalışıyor, tüm hayallerinin sebebini kısmi hafıza kaybı ile bağlantılandırmaya çalışıyordu. Mektupta değişik zaman dilimlerinden yazılıyormuş havasını uyandıran ifadeler bulunmaktaydı, kardeşinin ve annesinin ölüm tarihlerini de yanlış vermişti. Tesla gerçeklerden çok rüyalarını anlatır gibiydi.
Konsantrasyonunu tamamıyla kaybettiği, zihnine baskı yapan hatıraların ve imgelerin "suyun üstüne fırlayan mantarlar gibi" ortaya çıktığı dönemlerden bahsediyordu. "Ama haftalarıma mal olan bir çabadan sonra zihnimi tamamen yeni bir konu üzerinde odaklamayı başarabildim ve bu durumda kaldığım sürece başarıya çok uzak olmayacağımı tahmin ediyorum. Fikirlerim her zaman için akılcıdır, zira algılarım oldukça güçlüdür, yani bir tür kahin denilebilir bana. Ama bu halden uzak durabildiğim sürece gayet memnum oluyorum, zira böylesi bir artı yük beyni harap etmekten başka bir işe yaramıyor."
Viereck'in yazıları da bize Tesla'nın o sıralarda hangi konular üzerinde durmakta olduğu hakkında ilginç ipuçları veriyor. Bir dergide yayınlanan "Savaşı Bitirecek Bir Makine" adlı yazısında Tesla'nın 2035 ve 2100 yıllarını ne şekilde hayal ettiğini anlatıyordu.
"İnsan genel anlamıyla bir gücün harekete geçirdiği bir kitledir. Bu nedenle mekaniğe hükmeden kanunlar insan için de geçerlidir."
İnsan ilerleyişini kontrol eden enerjinin arttırılabilmesinin üç şekilde mümkün olabileceğini düşünüyordu. Birincisi, yaşam şartlarının, sağlık koşullarının ve insan genetiğinin iyileştirilmesi; ikincisi, cehalet, delilik ve dinsel köktencilik gibi ilerlemeye ket vuran düşünsel etkilerin ortadan kaldırılması; üçüncüsü, güneş, okyanus, rüzgar ve gelgit gibi doğal ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmaya başlanması.
Hayata dair kendi mekanik görüşlerini "Buda ve Dağdaki Vaiz'"in düşüncelerine benzetiyordu. Evrenin "ezeli ve ebedi bir makine olduğuna, insanın da doğal düzenden bağımsız düşünülemeyeceğine" inanıyordu. "İnsan da bir makinedir. Zihinlerimizi ya da eylemlerimizi etkileyen hiçbir şey yoktur ki öncelikle duyu organlarımıza çarpan dış etkenlerden biri olmasın. Çevremizle olan benzerliğimiz nedeniyle çevremizdeki etkenlere benzer tepkiler veririz ve bundan da kavrayış kaynaklanır. Çağlardan beri sonsuz karmaşıklıktaki mekanizmalar gelişmiştir, ancak ruh ya da tin dediğimiz şeyler bedeninin işleyişinin parçalarından başka bir şey değildir. Bu işleyiş yok olduğunda ruh da yok olur."
Tesla bu fikirleri davranışçılardan, Rus Pavlov'dan ve Amerikalı Watson'dan, çok önceleri dile getirdiğini öne sürüyordu ve bu tip bir mekanik dünya görüşünün dini ya da ahlaki konularla zıt düşmediğini belirtiyordu. 2100 yılında insanlığa egemen olacak iki dinin Budizm ve Hıristiyanlık olacağını iddia ediyordu.
Genetik iyileştirme çalışmalarının da yerine oturacağına inanıyordu. İnsan ırkının kısırlaştırma çalışmaları ile mükemmelle-şeceğine inanıyor ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde delilerin ve suçluların kısırlaştırılmaya başlandığından söz ediyordu.
Bu talihsiz düşüncelerin ne kadar Tesla'ya ya da Viereck'e ait olduğu tam olarak bilinemeyen bir konu. Hangisinin olursa olsun fikirler bu kadarıyla da kalmıyordu. Tesla "genetikçilerin evlenmenin zorlaştırılması gerektiğine inandıklarını" savunuyordu. "Muhakkak ki iyi ebeveyn olamayacak insanların çocuk sahibi olmalarına da izin verilmemelidir. Normal bir insanın genetik olarak suçlu özellikler taşıyan birisiyle evlenmesine izin verilmeyeceği bir çağ gelecektir." Anlaşılan 2035 yılında Genetik Büro, CIA'den daha etkin bir kuruluş olacaktı.
Sonraları daha çok bir çevreci gibi konuşmaya başlayan Tesla denizlerin kirlenmeyeceği, doğal besinlerin tüm dünya uluslarını besleyebileceği, doğal kaynakların daima bilimsel bir koruma ve denetim altında bulundurulacağı, afetlerin, orman yangınlarının ve sellerin engelleneceği bir gelecekten dem vurmaya başlayacaktı. Ve tabii ki hidrolik santrallerden elde edilen elektriğin telsiz nakil istasyonları aracılığıyla aktarılması katı ve akar yakıt tüketimini sıfıra indirecekti.
21. yüzyılda uygarlaşan uluslar bütçelerinin büyük kısmını savaşa değil eğitime harcayacaklardı. Bir zamanlar, ne kadar yok edici olursa savaşların o kadar caydırıcı olacağını ve azalacağını savunmaktaydı. "Ama hata ettiğimi anladım. İnsanın saldırganlık içgüdüsünü hafife almıştım, bunun zayıflaması için bir asırdan daha uzun bir süreye gerek vardır... Savaşlar bitebilir, ancak bu, güçlünün zayıflatılması ile değil her ulusun, zayıf ya da güçlü, kendini savunabilecek bir düzeye erişmesi ile mümkün olabilir."
Burada "her ülkenin, küçük ya da büyük, kendisini saldırılardan koruyabilmesini sağlayacak yeni bir keşiften" söz etmekteydi. Bunun için büyük bir santralin inşa edilmesi gerekliydi ama bir kere inşa edildi mi 200 millik bir çevreye yaklaşan her türlü canlı ve taşıtı yok edebilecek güçte olacaktı. "Yani her türlü saldırganlığı caydıracak güçlü bir engel" oluşturacaktı.
Ama bu icadının ölüm ışını olmadığının da altını çiziyordu. Işınlar mesafe ile bağıntılı olarak yayılma eğilimi sergiliyorlardı. Oysa kendi aygıtı ile binlerce kilometre öteden mikroskobik bir alanın dahi etkilenebilmesi mümkündü.
Bu, radyasyon değil, yüklü parçacık ışını olacaktı. Yaklaşık yarım yüzyıl içerisinde dünyanın iki güçlü ulusu gerçekten de bu tip bir silahın geliştirilmesinde birbirleriyle yarış etmeye başlayacaklardı.
1930'larda Avrupa'da kaynamaya başlayan siyaset kazanının içerisinde Yugoslavya da yerini alacaktı. Hırvat ayrılıkçı hareketlerinin hemen ertesinde Yugoslavya'da diktatörlüğünü ilan eden kral Alexander, 1934 yılında Marsilya'da Hırvat bir teröristin düzenlediği suikast sonucunda ölecekti.
Tesla, hemen New York Times'a "şehit edilen" hükümdarı savunan bir yazı gönderdi. Hırvatları ve Sırpları birleştirmeye çalışan Alexander'ı "Yugoslavya'nın Washington'u ve Lin-coln'ü olarak tanımlıyordu. Alexander'ın birleştirdiği uluslar kopmuşlardı ve tekrar bir araya gelmek için güçlü bir lidere, Ti-to'ya, ihtiyaç duyacaklardı.
Bu arada Franklin Delano Roosevelt ABD başkanlığına seçilmişti, programını uygulamaya koymak üzere hemen Kong-re'yi toplantıya çağıracak, "100 Gün" oturumları diye bilinen çalışmalarla kısa süre içerisinde Amerika'nın gelmiş geçmiş en kapsamlı ve uzun ömürlü sosyal programını yürürlüğe sokacaktı. Bu hareketi ile siyasi rakiplerinin şimşeklerini üzerinde toplayacak ve konunun Yüce Divan'a gönderilmesi gündeme gelecekti. Tesla da Roosevelt'e oy verenler arasındaydı ama o da bu "sosyalistçe" esen rüzgarların tehlikeli olduğunu fikrine kapılacaktı kısa bir süre içerisinde.
Bu arada gizli silahı konusunda her zamankinden daha saplantılı bir tavır sergilemeye başlamıştı. J. P. Morgan'a finansman desteği talebini dile getirdiği mektubunda şunları da yazıyordu: "Paris'i ve Londra'yı bombalayan uçaklar tüm insanlığı dehşete düşürmüş durumda. Oysa benim elimde tüm hava saldırılarını etkisiz kılabilecek bir silah var; sadece geliştirilmesi gerekiyor...
"O yakada da beni takdir eden pek çok kişi var. Lenin, alternatif akım çalışmalarımı Rusya'da sürdürmem için iki kere davet etti beni. Ama çalışmalarımı terk etmek istemedim."
Tesla'nın yeni bir laboratuvara duyduğu ihtiyaç kelimelerle ifade edemeyeceği ölçüdeydi ve bunun için Morgan'ın desteği de çok gerekliydi. "Artık bir hayal adamı değilim, acı deneyimlerim pratik bir insan olmaya yöneltti beni. Çalışmalarımı destekleyecek 25 bin dolarım olsaydı kısa bir süre içerisinde büyük bir servetin sahibi olurdum. Bu icatlarımı size verecek olsam bana bu parayı temin eder miydiniz?"
Mektubunu Roosevelt'in programını yerden yere vuran tümcelerle bitirirken bunun Morgan'ı yumuşatacağından hiç şüphesi yoktu. Ama ekonomik bunalımdan kendisi de bir hayli etkilenmiş olan Morgan yeme gelmeyecekti. Zaten bir bilim insanı da olmadığından Tesla'nın ne zaman makul şeylerden söz edip, ne zaman saçmaladığını da ayırt edemiyordu.
O yıl sonbaharda Westinghouse'a da "parçacık ışını" ile ilgili bir teklifte bulunacaktı. Ama şirket genel müdürü konuyu araştırma bölümü uzmanları ile tartıştığını ve uzmanların konuya şüpheci yaklaştıklarını bildiren bir cevap gönderecekti.
Zaman zaman bulduğu danışmanlık işleri sayesinde Tesla bunalımdan yakasını sıyırabilmeyi başaracaktı, hatta çok ihtiyacı olan arkadaşlarına az da olsa borç vermeye bile devam ediyordu. Westinghouse "eski günlerin hatırına" kendisine ayda 125 dolar gelir getiren bir danışmanlık görevi önermişti. Çok sıkıştığı bir ara dostu Robert Johnson'dan yardım istemiş ve kendisinden, "Bankamda 178 dolarım var, bunun yüzünü sana gönderiyorum, umarım yardımı dokunur" diyen bir not almıştı.
Bir süre sonra Johnson hastalandı. Yaşlı elleriyle Tesla'ya şu mektubu kaleme alacaktı:
"Kalbim hala seninledir, uzun yıllar süren ve her geçen gün daha da içtenleşen dostluğumuz ile...
"Düzeleceğim söyleniyor ama tekrar ayağa kalkabilmem için uzun zamana ihtiyacım var; herhalde büstünün 83'te yayımlanan "Efsanelere Övgü" adlı kitabımda yerini aldığını görebilecek kadar uzun yaşayamayacağım..."
Gerçekten de iyileşecekti ama sadece geçici bir süre için. Eski günleri aklına gelmiş Tesla'ya yine coşkulu bir davet mektubu göndermişti: "Hanımefendilerimiz en nefis tuvaletlerini, beyefendilerimiz en şık takımlarını giyecekler, sana da en yakışıklı giysilerini giyip yarın akşam tüm bayanları büyülemeni tavsiye ederim! Seni en çekici halinle görmelerini istiyorum...
"Her zaman en mutlu günlerimizde seni hatırlayacak olan dostun, Luka J. Filipov."
Sonra hastalanma sırası Tesla'ya geldi. İyice zayıflamıştı. Otel odasından dışarı pek çıkmıyor, süt ve krakerle besleniyordu. Odasındaki raflarda çift ve tek sayıları ifade eden kaplar içinde krakerler dizilmişti. Sweezey bu saplantısını uzun süre
önce keşfetmişti ama şimdi sağlık durumunun gittikçe kötüledi-ğini görerek iyice endişeye kapılıyordu.
"Umarım en kısa zamanda iyileşir kendine gelirsin Tesla. Biz de seni en kısa zamanda ziyaret etmek istiyoruz. Agnes ne zaman istersen yanında olacaktır. Bir telefon etmen yeter. Bunu Mrs Johnson'un hatırı için yapmalısın..." Ama bu arada kendi hastalığı da nüksetmişti ve sonunun geldiğini hissediyordu. "İkimiz de daha uzun yıllar yaşayacak değiliz" diye yazıyordu.
1937 Tesla için acı kayıplar yaşadığı bir yıl olacaktı. Uzun yıllardır en yakınlarından biri olan, sevgili dostu Hobson 16 Martta 66 yaşındayken aniden hayata veda edecekti.
Ekim'in 14'ünde ise Robert Johnson'un hastalığı ağırlaşacak ve ölecekti. Bundan bir süre sonra yine güvercinlerini beslemek üzere soğuk bir kış gecesinde otelinden çıkmış ve en fazla iki blok gidebilmişti ki yoldan geçen bir taksi Tesla'ya çarptı ve yaşlı adamcağızı yola fırlattı. Ayağa kalkabildiğinde tıbbi yardımı reddedecek ve kendisini oteline götürmelerini isteyecekti.
Şokta olmasına karşın William Kerrigan'a telefon ederek güvercinleri besleme işine devam etmesini rica edecekti. Bunu takip eden altı ay boyunca Kerrigan, Bryant parkındaki ve St. Pat-rick Katedrali'nin bahçesindeki güvercinleri beslemeye devam edecekti.
Tesla'nın üç kaburga kemiği kırılmış ve sırtı da fena şekilde incinmişti. Ardından zatürreeye yakalandı ve ilkbahara kadar kendine gelemedi. Ayağa kalkmış olmasına karşın sağlığı eskisinden de kötü bir duruma gelecek ve sık sık mantığını yitirdiği görülmeye başlanacaktı.
Westinghouse şirketindeki eski arkadaşları iki yıl önce Yugoslavya'da, Belgrat'ta kurulan Tesla Enstitüsü'nün ilk icatlarını araştırdığı haberini ulaştırdılar kendisine. Tesla da onuruna inşa edilen enstitü laboratuvarı için çok fazlı alternatif akım makinesinin yanında bir fotoğrafının çekilmesine izin verecekti.
Yugoslav hükümetinin desteği ve vatandaşlarının bağışlarıy-la Tesla'ya yılda 7.200 dolarlık bir maaş bağlanacaktı. Soydaşları sayesinde "bütün zamanların en büyük dahisi" en azından hayatının son yıllarını sefalet içerisinde geçirmeyecekti.
26. KOZMİK KOMÜNYON
"Hakkında bir sürü garip söylenti dolaşmaya başladı" diyordu Agnes J. Holden (Robert ve Katharine Johnson'ın kızı). "Yaşlı bir insanı sekseninden sonra yaptıklarıyla yargılamak büyük haksızlık. Onu otuz yaşlarındayken de tanırdım. O zamanlar genç, neşeli ve esprili bir insandı."
Aslında seksenlerindeki mucit hayatın tadını çıkartmaya ve evren hakkındaki önermelerini geliştirmeye devam ediyordu. Doğum günlerini iple çekiyor, aylar öncesinden makaleler hazırlıyor, arkadaşlarına ve basına bunları şaşalı başlıklar altında sunuyordu. Doğum günü partileri Einstein'ı reddettiği, New-ton'u göklere çıkardığı ve kendi kozmik teorisini anlattığı toplantılara dönüşüyordu.
Sekseninci doğum günü için hazırladığı makale hiçbir zaman bir bütün halinde yayımlanmayacaktı. Makalede ve New York Times'a gönderdiği mektuplarda, günün fizikçileri ile kozmik ışınların doğası hakkındaki atışmasını sürdürüyordu.
Kendi dinamik yer çekimi teorisinin maddelerin gerçek doğasını açıkladığını ve Einstein'ın uzay teorisinin spekülasyonlarına bir son verdiğini iddia ediyordu. Astrofizik ve uzay mekaniği yazılarında ise yer çekimi teorisinden hiç söz etmiyordu.
Uzayda eğrilikler olmasının imkansız olduğunu çünkü etki ve tepkinin bir arada varolduğunu öne sürüyordu. Bir eğrinin tepkisi düzelmek olabilirdi. Ayrıca uzay, eterin varlığı ve onun kaçınılmaz işlevi olmadan açıklanamazdı. Einstein'ın devrimi dalga dalga yayılıyor olmasına karşın o "maddenin kendisinde enerji olamayacağını, bunu ancak çevreden edinebileceğini" savunuyordu. Ve bunun moleküller ve atomlar için de en büyük cisimler için olduğu kadar geçerli olduğunu savunuyordu. Kısacası yerden göğe kadar yanılıyordu. Sekseninci yaş gününde yıldızlar arası iletişimden ve enerji naklinden de söz edecekti:
"Fransız Enstitüsü'ne diğer gezegenler ile haberleşebilmeyi sağlayacak aygıtlarımın açıklamasını ve hesaplamalarını göndereceğim. Hiç şüphem yok 100 bin Frank ödül mutlaka bana layık görülecektir. Para elbette önemsiz bir konu ama bu mucizeyi ilk defa başaracak olmanın vereceği onuru yaşamak için tüm hayatımı feda etmeye razıyım." Yıllar sonra Fransız Enstitüsü Tesla tarafından kendilerine buna benzer bir belgenin gönderilmediğini açıklayacaktı.
"Kendi pratik bakış açımdan en önemli icadım olarak" diye sözlerine devam ediyordu Tesla, "1896 yılında 4 milyon volta kadar yüksek gerilimlerde işletmeyi başarabildiğini tüpü görüyorum... Daha sonraki yıllarda bu tüpü 18 milyon volt gibi yüksek bir gerilimde işletmeyi denediysem de karşılaştığım zorluklar yeni ve daha gelişmiş bir model üretmem konusunda beni ikna etmeye yetmişti. Bu iş ise yapım aşamasında değil ama işletme aşamasında daha büyük güçlükler çıkaracaktı karşıma. Yıllar boyunca işin içinden çıkamayacaktım... Buna karşın yavaş da olsa düzenli bir ilerleme kaydediyordum... En sonunda tam anlamıyla bir başarı elde edecektim. Daha fazla geliştirilmesi pek de mümkün olmayan bir tüp geliştirebilmeyi başarmıştım. Tüp, en basit ilkelere uygun bir şekilde, aşınmayacak tarzda ve istenildiği kadar yüksek gerilimde çalışabilecek biçimde üretilmişti... Büyük akımlar taşıyacak, uygun sınırlar dahilinde istenildiği kadar enerji nakledilebilmesini sağlayacak ve kontrolü de aynı derecede kolay olacaktı. Elde ettiğim sonuçların daha önceden hayal bile edilemediğini düşünüyordum. Ayrıca bu teknoloji ucuz radyum üretilmesinde de kullanılabilecek, atomların parçalanmasından ve maddelerin transmutasyona uğramasından daha verimli ve ucuz olacaktı." Ama bunun atom enerjisinden faydalanılmasında kullanılamayacağını çünkü araştırmaları sonucunda böyle bir şeyin varolmadığını gördüğünü belirtecekti.
İtirafları belli bir can sıkıntısı yarattı çünkü bazı gazeteler Tesla'nın tüpün yapısını açıklamaya hazırlandığını duyurmuşlardı. Ama bu olanaksızdı.
"Tüpün bazı önemli amaçlarda kullanılacağını göz önüne alarak şu anda tam bir açıklama yapmamak gibi bir sorumluluk hissetmekteyim omuzlarımda. Ama bu sorumluluk yükü üzerimden kalktığı anda bilimsel enstitülere aygıtın ve kullanılan tüm teçhizatın ayrıntılı bir teknik açıklamasını vereceğim."
Ne tek bir patente başvuracak, ne de bir prototip üretecekti. Partide açıklayacağı ikinci deneyi "bugüne kadar yapılmış olanlardan kat kat daha üstün bir vakum"du. "Bununla bir mikronun milyarda birine ulaşılabileceğine inanıyorum. Bu tip bir vakumla elektron tüpleri ile elde edilenlerden çok daha güçlü etkiler yaratmak mümkün olabilecektir."
Misafirlere şarap dağıtıldığında ve kadehler kaldırıldığında bir sessizlik kaplayacaktı salonu. Yaşlı adam o sıralarda elektronlar üzerine öne sürülen fikirlere inanmadığını açıklayacaktı. Yüksek bir gerilim ile ve büyük bir vakum etkisi altında diğerlerinden ayrılan bir elektronun normalinden çok daha fazla elektrostatik yük taşıdığına inanmaktaydı.
"Bu, parçacığın tüpte de, dış havada da aynı yükü taşıdığına inananları şaşırtacaktır. Ama çok öğretici bir deneyde tüpten kurtulan parçacığın aşırı yükten kurtulması nedeniyle parlak bir yıldıza dönüştüğünü gözlemledim."
Tesla bir şeyler bulmuş olabilirdi. Uzun yıllar süren araştırmalarda subatomik ve daha büyük parçacıkların elektrik yükleri hesaplanmaya çalışılacaktı. En sonunda 1977 yılında Amerikalı üç fizikçi "çok küçük yüklerin varolabileceğine dair veriler" elde ettiklerini rapor edeceklerdi.
Seksen birinci yaş günü bir yıl önceki icatlar gösterisinin bir tekrarı olacaktı ama uluslararası basında daha çok ses getirecekti.
Partide Yugoslav hanedanını temsilen soylular da hazır bulundu. Çekoslovak bir kabine üyesi de başkanları Eduard Be-nes'i temsilen Tesla'ya Prag Üniversitesi'nin sunduğu bir onur derecesini takdim etti.
Bu partide de muhabirler kendisini gezegenler arası iletişim konusundaki icadı hakkında sıkıştıracaklardı. Tesla da bu icadı ile Guzman Ödülü'ne layık görülmeyi umut ettiğini tekrar edecekti.
İcadın "tam anlamıyla geliştirildiğini" belirtiyordu.
"100 milden enerji nakledilebileceğinden emin olduğum kadar 1 milyon mil uzaklıktan enerji nakledilmesini sağlayabileceğim konusunda da eminim" diyordu. Geçmişte olduğu gibi şimdi de "değişik bir enerji türü"nden bahsettiğini söylüyordu.
Diğer gezegenlerde hayat olduğu "kesin"di. Kendisini endişelendiren tek konu "iğne ucu kadar bir noktada toplanan devasa" enerjinin yoluna çıkan gezegenlere çarpabileceği idi ama astronomların bu konuda kendisine yardımcı olacaklarını umuyordu.
Bu enerji aya gönderildiği takdirde dünyalılar "maddenin gaza dönüşmesi ve dağılması" adlı bir gösteriye şahit olabileceklerdi! Diğer gezegenlerdeki düşünürlerin bu sinyali kozmik ışın bile zannedebileceklerini de sözlerine ekliyordu.
Bir kez daha ucuz radyum üretecek atom-parçalayıcı elektronik tüpünden bahsetmeye başlamıştı. "Bunu ürettim ve denedim. Yalnız dünyaya hediye etmeden önce az bir zaman daha geçmesi gerekiyor."
Bunlar, sadece gençlik düşlerine saplanıp kalan yaşlı bir adamın sayıklamaları mıydı? Profesörler ya sabır çekiyorlar ama bilim yazarları her zaman olduğu gibi onu ciddiye alıyorlardı. Dünya küresel bir savaşın eşiğindeydi. 1940 yılında bir gazeteci Tesla'nın ABD'nin çevresine "telegüç"ten bir Çin Duvarı örme projesini hatırlatacaktı. Bu duvar uçakları 250 metre uzaklıkta karşılayabilecekti. Bir santralin kurulması için gereken 2 milyon dolar sağlandığı takdirde (belki de Tesla'nın sözünü ettiği sınırsız çelik pazarı buydu, kim bilir?) 3 ay içinde projeyi hayata geçirebileceğini iddia ediyordu. Tabii ki Savunma Bakanlığı bu konuda hiç renk vermeyecekti.
Telegücün ikisi test edilmiş dört yeni icada dayandığını iddia ediyordu Tesla: 1. Havada vakumsuz ışın elde edilebilmesini sağlayan bir yöntem; 2. "Çok büyük elektrik gücü" üretilebilmesini sağlayan bir yöntem; 3. Bu gücün arttırılmasını sağlayacak bir yöntem; ve 4. "Devasa itici elektrik gücü" sağlayan yeni bir yöntem.
Uzun yıllar boyunca Tesla'nın yaşam öyküsü üzerinde çalışanlar bu icatların üzerinde çalışıldığını kanıtlayan müsvedde kağıtlarına rastlayamadılar. ABD güvenlik birimleri de bu kağıtların varlığını sonuna kadar inkar ettiler. O'Neill federal ajanların Tesla'nın evindeki her türlü kağıda el koyduğunu açıklayacaktı.
O'Neill ve en sonunda Sweezey de Tesla'nın sözde gizli silahlarının "anlamsızlığını kabul edeceklerdi. O'Neill "Varabildiğim tek sonuç haklarında bir hükme varılabilecek kadar açıklama içermeyen teorilerinin temelde uygulanamaz olduğu idi" diyordu. Bununla beraber Tesla'nın yayımlanmamış makalelerine ulaşamadığını, bunları okumak için gösterdiği her türlü çabanın Tesla tarafından aynı kararlılıkla savuşturulduğunu da sözlerine ekliyordu.
İlgi çekici bir diğer nokta da Tesla'nın türbin ve hava taşıtı tekliflerinin federal arşivlerden uçup gitmiş olmalarıydı.
Mucide layık görülen en son onur derecelerinden biri Tes-la'nın kabul törenine kişisel olarak katılamayacağı kadar hastalandığı bir döneme denk geldi. Göçmen Enstitüsü Biltmore Otel'de onuruna bir tören düzenleyecekti. "George Westingho-use'un insanlığa olan paha biçilemez katkılarını" öven konuşması kendisini temsilen Rado tarafından okunacaktı. Bu arada Tesla kozmik iletişim çalışmaları ile Guzman Ödülü'ne layık görüleceğini tahmin ettiğini bildirmeyi de ihmal etmiyordu.
Son yıllarını eskisi gibi uzaya adayamayacaktı. Mantığının da eskisi gibi işlediği söylenemezdi. Bilim camiasındaki dostları çekingen, iriyarı ve kırık burunlu bir boksörün dostluğundan büyük bir zevk aldığına şahit olduklarında bir hayli şaşırmışlar, hatta utanmışlardı. Dövüşçülere ve boksa duymaya başladığı bu sonradan oluşma hayranlık O'Neill ve Sweezey'nin de kafalarını karıştırmıştı.
"Beyin, Kasla Akşam Yemeğinde." Bunlar gazetede yayımlanan bir fotoğrafın altına atılan başlıktı. Tesla, Zivic kardeşlerle bir akşam yemeğinde mutlu bir şekilde gülümsüyordu: "Dr. Tesla ağır sıklet şampiyonu Fritzie Zivic ile birlikte 18 Aralık akşamı Hotel New Yorker'da toplum içine çıkarak beş yıllık sürgününe son verdi... Ateşli bir spor tutkunu olan Dr. Tesla, Zi-vic'in yapacakları özel karşılaşmada Lew Jenkins'i mutlaka yeneceğine inandığını belirtti..."
Hayatının son yıllarında tüm dünyadan olduğu gibi Avrupa'dan da kopan Tesla savaşta yaşanan trajedilere duyarsız kalmadı. Kendisine Yugoslavya ve Çekoslovakya tarafından verilen unvanlar bu ülkelerin son özgür entelektüel eylemlerinden biri oldu. Kısa bir süre sonra Hitler, Avusturya'yı işgal edecek ve Sudetenland'de yaşayan Alman halkına özerklik verilmesi talebi Çekoslovak hükümetinde krize neden olacaktı. Fikrine başvurmaya bile gerek görülmeden bu talebin ingiltere, Fransa ve İtalya tarafından kabul edilmesi sonucunda Eduard Benes başkanlık görevinden istifa edecekti.
Ardından ise Yugoslavya Kral Naibi Paul, Slavlar'ın Nazi güçlerine katılmasını kabul ederek vatandaşlarının nefretini kazanacaktı. Yugoslavya'nın düşman kardeşleri -ordu, kilise ve köylüler- birdenbire cüretkar bir birlik oluşturdular. Sırplar, Hırvatlar ve Slovenler tek yumruk olacaklardı. Bundan hemen sonra da Sırp ordusu Paul'ü devirecek ve tahta on yedi yaşındaki II. Peter'i oturtacaktı.
Büyük bir saygı beslediği Kral Alexander'ın oğlunun tahta oturduğunu duyan Tesla çok sevindi. Olayların akışı inanılmaz bir hız almaya başlamıştı. Yugoslav halkları arasında artmaya başlayan gerilimin ve anlaşmazlığın farkına varan Tesla yaşayan en büyük Slav kahraman -Hırvatistan doğumlu bir Sırp- olarak Doğu ile Batı arasında ideolojik bir piyon haline gelmeye başlamıştı.
27. ÖLÜM VE DÖNÜŞÜM
Halkın desteğini büyük ölçüde arkasına alan Kral Peter hükümeti Almanlara karşı koyacak ve Hitler ile Prens Paul arasında imzalanan anlaşmayı tanımadığını ilan edecekti. Hemen ardından da Almanların misillemesi gelecekti.
Oysa bu, Yugoslavlar için savaşın henüz başlangıcıydı. Yüzyıllar boyunca sayısız işgale tanık olan halklar kendilerini çabucak toparlayabilmeyi öğrenmişlerdi. Ordunun bir kısmı ve komünist birlikler dağlara çekilmiş ve işgal birliklerine gerilla saldırıları düzenlemek üzere hazırlıklara girişmişlerdi. Bu silahlı güçler savunmasız köylerde kalan yaşlıların ve çocukların kendilerine sağladıkları erzak ile varlıklarını devam ettirebiliyorlardı.
Bir Hırvat olan Tito'nun monarşiye sempati beslemesi için tek bir neden bile yoktu, zira Yugoslavya'ya döner dönmez cezaevine yollanacaktı. Tahliye edildikten sonra metal işçileri sendikasının örgütlenmesinde aktif bir rol oynayacak ve Yugoslav işçi hareketinin oluşumunda etkili bir isim olacaktı. II. Dünya Savaşı sırasında savaşçılara ilham kaynağı olacak ve katı disiplini ile birliklerini yönetecekti. Ne monarşinin, ne de yabancı güçlerin baskısı altında olacak geleceğin Yugoslavya'sının kuruluşunu iple çekiyordu.
Tito'nun fikri Rus modelini izleyerek halk kurtuluş komitelerinin kurulması idi. Mihailoviç ve Çetnikler ise monarşiye sadık yerel yönetim otoriteleri oluşturmaya çalışıyorlardı. İki fraksiyon da Alman ve İtalyan'lara önemli kayıplar verdiriyorlardı ama birbirlerini de kırmaya devam ediyorlardı.
1941'de Yugoslavya yıkıldıktan sonra işler daha karmaşık bir hal almaya başlamıştı. Sırp ve Hırvat soylulardan oluşan bir ekip Amerika Birleşik Devletleri'ne gelmişlerdi. Bir süre sonra yeğeni Sava Kosanoviç aracılığıyla Tesla ile bağlantı kurdular ve kendisinden Sırpların ve Hırvatların birliği yönünde çağrılarda bulunmasını rica ettiler. Zaten Tesla da eskiden beri "Anavatanı Hırvatistan olan bir Sırp" olduğunu söylerdi.
Yugoslavya'nın Washington Büyükelçiliği haber alma servisi şefi Raditsa, "Tesla, Hırvatlar ile Sırplar arasındaki çatışmanın farkında değildi ve seksenini geçkin bir bilim insanı olarak politika konusunda hayli iyimserdi" diyordu.
Tesla New York'ta bir akrabasının bulunması nedeniyle bir hayli mutlu olmuş ve Kosanoviç'in her sözüne tam bir güven beslemeye başlamıştı. Bu dönemde mucit kraliyet hükümetinden ayda 500 dolarlık bir liyakat maaşı alıyordu.
Yurdu hakkında kendi imzasını taşıyan fikirlerinin çoğunun Kosanoviç tarafından kaleme alındığını belirtiyordu Raditsa.
Mihailoviç ile Tito arasındaki çatışmalar su yüzüne çıktığında Washigton'daki Yugoslav haber alma servisinde de bir kriz baş gösterecekti.
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Tesla Anlaşılamamış Dahi - 16
- Parts
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 01Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3772Total number of unique words is 221828.4 of words are in the 2000 most common words42.5 of words are in the 5000 most common words50.5 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 02Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3906Total number of unique words is 216328.6 of words are in the 2000 most common words40.2 of words are in the 5000 most common words47.7 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 03Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3901Total number of unique words is 216228.6 of words are in the 2000 most common words41.5 of words are in the 5000 most common words49.1 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 04Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3668Total number of unique words is 211426.1 of words are in the 2000 most common words38.9 of words are in the 5000 most common words46.1 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 05Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3758Total number of unique words is 209424.8 of words are in the 2000 most common words35.6 of words are in the 5000 most common words42.1 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 06Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3707Total number of unique words is 229424.7 of words are in the 2000 most common words36.0 of words are in the 5000 most common words43.1 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 07Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3843Total number of unique words is 221326.3 of words are in the 2000 most common words38.4 of words are in the 5000 most common words44.6 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 08Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3796Total number of unique words is 219426.3 of words are in the 2000 most common words38.4 of words are in the 5000 most common words45.7 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 09Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3717Total number of unique words is 223024.2 of words are in the 2000 most common words35.8 of words are in the 5000 most common words42.8 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 10Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3717Total number of unique words is 206325.6 of words are in the 2000 most common words38.6 of words are in the 5000 most common words45.5 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 11Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3721Total number of unique words is 207324.8 of words are in the 2000 most common words36.6 of words are in the 5000 most common words44.4 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 12Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3651Total number of unique words is 217323.7 of words are in the 2000 most common words34.6 of words are in the 5000 most common words42.1 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 13Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3777Total number of unique words is 219026.0 of words are in the 2000 most common words38.9 of words are in the 5000 most common words46.6 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 14Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3792Total number of unique words is 212827.8 of words are in the 2000 most common words40.9 of words are in the 5000 most common words48.0 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 15Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3699Total number of unique words is 219824.0 of words are in the 2000 most common words37.1 of words are in the 5000 most common words44.6 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 16Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3578Total number of unique words is 201624.8 of words are in the 2000 most common words37.1 of words are in the 5000 most common words43.0 of words are in the 8000 most common words
- Tesla Anlaşılamamış Dahi - 17Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 1819Total number of unique words is 111026.1 of words are in the 2000 most common words35.9 of words are in the 5000 most common words40.8 of words are in the 8000 most common words