Tesla Anlaşılamamış Dahi - 08

Total number of words is 3796
Total number of unique words is 2194
26.3 of words are in the 2000 most common words
38.4 of words are in the 5000 most common words
45.7 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
"Kıvılcım bir metre öteden atladı ve beni sağ omzumdan çarptı. Bu beni allak bullak etti. Asistanım akımı anında kesme-seydi bu benim sonum olabilirdi. Sol göğsümde elektriğin çarptığı yerdeki acayip yarayı gösterebilirim size. Sağ ayağımdaki çorap da elektriğin akıp gittiği yerde yandı, kül oldu. Elbette akımın hacmi çok küçüktü, aksi takdirde bunun sonu kesin bir ölüm olurdu."
Edison'un AC'nin tehlikelerini anlatan kampanyası nedeniyle kazanın etkilerini küçümsüyor olması da ihtimal dahilinde.
Muhabir kıvılcımların ne kadar uzaklığa atlayabileceğini sormuştu.
"Makinelerimden laboratuvanmm bir ucundan diğer ucuna sıçrayan kıvılcımlar çıktığını gördüm, yani sözgelimi on-on beş metre. Aslında bu mesafe sınırsızdır, yalnız bir metreden sonrasını takip edemezsiniz, çok hızlı akıp gider... Evet otuz kilometrelik bir şimşek yaratabileceğimden eminim ve bu da bana pek pahalıya patlamayacaktır."
Kendisine laboratuvarında çalışırken sık sık kazalar meydana gelip gelmediği sorulduğunda, "Hayır, çok nadiren. Yılda ortalama bir kere falan. Ve hiç kimse makinelerim yüzünden ölmedi. Ekipmanımı yaparken hiç kimseyi öldürmeyecek olmasına dikkat ederim. Laboratuvarımın iki yıl önce yanması başıma gelen en büyük kazaydı. Kimse bunun benim için ne kadar büyük bir kayıp olduğunu tahmin edemez" cevabını verecekti.
Bir an düşündü. Ve üçüncü bir kişiyi anlatır gibi verimli bir mucidin asıl üzüntü kaynağının ne olduğunu anlatmaya başladı.
"Birçok fikir birbirini kovalar zihninde, o ancak bunların pek azını uçup gitmeden yakalayabilir ve bunların arasından da daha azını mükemmelleştirebilecek zamanı ve gücü bulabilir hayatında. Bu o kadar sık olur ki başka bir mucit onun çıkaramadığı fikirleri ondan önce doğuruverir. Ah, size söyleyeyim, işte bu durum dostumuzun kalbini gerçekten sızlatır."
Laboratuvarı yandığında havayı yeni bir yöntemle sıvılaştırmak için geliştirdiği aletinin de onunla birlikte kül olduğunu söylüyordu. "Başarının eşiğindeydim ve aylarca süren gecikmenin sonunda Alman bir bilim insanı problemi çözmüş olacaktı..."
Onu ticari açıdan büyük önem taşıyan sıvı oksijen konusunda geride bırakan Linde idi. Tesla elektrik kablolarının yapay yoldan yalıtılmasında kullanılacak bir soğutma yöntemi üzerinde çalışıyordu.
"O günlerde o denli kederli ve umutsuzdum ki kendi kendime uyguladığım ve beni yeniden hayata döndüren elektrik tedavisi olmasaydı ayağa asla bir daha kalkabilecek olduğuma inanmıyorum. Gördüğünüz gibi elektrik yorgun bir bedene tam da ihtiyaç duyduğu şeyi veriyor; yaşama gücü, dayanma gücü. O büyük bir hekim, belki de hekimlerin en büyüğü."
Sık sık keyifsiz olup olmadığı sorulduğunda ise, "Pek sık denemez herhalde... Sanata eğilimli insanların şevkleri onları çoğunlukla, bir gökyüzüne fırlatır, bir yerin dibine geçirir. Ama özünde, diyebilirim ki, çok mutlu bir hayatım var, tasavvur edebildiğim hayatların en mutlusu" karşılığını verecekti.
Araştırmaları sırasında yaşadığı muazzam heyecanı şu sözlerle anlatıyordu: "Bir mucidin, beynindeki bir varlığın bir başarıyı ortaya çıkarmak üzere olduğu sırada hissettiklerini gölgede bırakabilecek boyutlarda bir esrimenin daha olabileceğine inanmıyorum insanın yüreğinde... Böylesi bir duygu insana, yemeyi, içmeyi, uyumayı, dostları, aşkı her şeyi ama her şeyi unutturur."
Bu şekilde muhabiri, adeta planlı bir şekilde, bir sonraki soruya çekmişti: Peki, "sanatçı yaradılışına sahip insanlar için" evliliğin uygun olduğuna inanıyor muydu?
Tesla etraflıca düşündü.
"Bir ressam için, evet; bir müzisyen için, evet; bir yazar için, evet; ama bir mucit için, hayır. Çünkü bu ilk üçünün ancak bir kadının verebileceği ilhama ihtiyaçları var, aşkları onları daha büyük eserlere yöneltmeli; ama bir mucidin vahşi, arzulu nitelikteki doğası çok yoğundur ve aşkını bir kadına yönelttiği takdirde bilime verebileceği hiçbir şeyi kalmaz. Sanmıyorum ki, anabileceğimiz çok sayıda evli barklı mucit olsun."
Bunun iki kere evlenmiş olan Edison'a bir gönderme olup olmadığı konusunda ise yorum yapmaktan kaçınıyordu.
Biraz duraksadıktan sonra da bekarlığı konusunda neler hissettiğini açıklamak için, sonradan muhabirin çok dokunaklı diye niteleyeceği şu sözleri sarf edecekti: "Bir yandan da üzücü bir durum bu çünkü zaman zaman kendimizi çok yalnız hissederiz."

11. MARS'A DOĞRU
Katharine'den gelen mektuplar hem karmaşık duygularını, hem de Tesla'ya duyduğu bitmeyen ilgiyi ele veriyordu. Bugün içerdikleri mesajları tam olarak anlamak güç. Coşkulu bir üslupla kaleme alınmış bu yazılar bazen tam bir aşk mektubuna dönüşmek üzereyken yarıda kesiliyor. Ancak Tesla'nın onu cesaretlendirecek bir davranışta bulunmadığını tahmin etmek pek de zor değil.
3 Nisan 1896 tarihinde, Tesla'yı evlerine davet edecek ve bir gün önce karşılaştıklarında gözüne pek de sağlıklı görünmemiş olmasına rağmen yine de kendisini eğlendirebileceğine inandığını "ve çocukluk günlerine dönmek" istediğini anlatan bir not gönderecekti. Paskalya yortusunun gelip çattığını söylüyordu. "Hep büyük değişiklikler gerçekleşeceği zaman bunu bilip bilemediğini merak ederdim" diyordu. "Baharın yaklaştığını biliyor musun? Eskiden bu bana neşe verirdi, şimdi ise hüzünlendiriyor. Kaçmaktan yorgun düştüğüm pek çok şeyi ifade ediyor bu bana... kopmalar, ayrılıklar. Ben de senin gibi hep aynı doğrultuda gidebilmeyi, hep söylediğin gibi, ara vermeden kendi hayatımı yaşayabilmeyi isterdim. Bu yaşadığım hayat kime ait bilmiyorum ama benim hayatım olmadığından eminim. Görüyorsun ya, yarın akşam gelmelisin."
Johnsonlar o yazı Maine'de geçirmişlerdi ama Tesla'dan ayrı kalmak Katharine'in kederini perçinlemiş, onun sağlığı için duyduğu endişeyi artırmıştı.
"Bir hata yapıyorsunuz sevgili dostum, hem de ölümcül bir hata" diye yazıyordu. "Değişikliğe ve dinlenmeye ihtiyacınız olmadığını düşünüyorsunuz. O kadar yorgunsun ki neye ihtiyacın olduğunu dahi bilemiyorsun..."
Bu sıcak mektuplara karşılık Tesla ona muzip mektuplar yazıyor ya da aklına geldikçe çiçek yolluyordu. Belki de tehlikeli sularda seyrettiğini hissediyordu. Robert da onun arkadaşıydı ve Katharine'i seviyordu da. Ama en azından kendi hisleri için endişelenmesine gerek yoktu. Zayıf düştüğü tek bir anı dahi hatırlamıyordu.
Johnson'la genellikle din, şiir konularında yazışıyorlardı. Acaba Tesla Century'nin Mayıs sayısı için ünlü bir ressama poz vermeyi kabul eder miydi? Tesla zaman zaman "Sevgili Lu-ka"ya, hala kendisini sevdiği için duyduğu minneti anlatan coşkulu mektuplar da yazardı.
Kendisi ateşli bir mümin olmasa da, Tesla dinin insanlar için biçilmiş kaftan olduğunu düşünürdü. Kaygılarının dayanılmaz bir hal aldığı ve sermayeyi kediye yüklediği bir dönemde Budiz-me merak sarmıştı. Budizmin ve Hıristiyanlığın geleceğin en önemli dinleri olacağına inanıyordu. Bu nedenle Johnson'a Budizm hakkında bir kitap göndermiş ve şu yanıtı almıştı: "Bay Şövalye: Bu taraklarda beziniz olduğundan hiç haberim yoktu ama şimdi bu kitabı okuduktan sonra sizin hakkınızda her zaman olduğundan daha sık düşünmeye başlayacağım; sizi temin ederim bu kırk yılda bir anlamına gelmiyor."
Birkaç gün sonra Johnsonlar onu yine yemeğe davet ettiklerinde onlara, şakayla karışık, seçkin insanlara olan zafiyetini dile getiren şu cevabı yollayacaktı: "Eğer misafirleriniz (sıradan ölümlüler) varsa gelmeyeceğim. Eğer Padewski, Röntgen ya da Mr. Anthony varsa geleceğim. Lütfen cevaplayınız."
O yıl Noel, ailesindeki neşeye karşın, belki de bu sebeple, Katharine için pek de mutlu geçmemişti. Kendisini kapana kısılmış hissediyordu. Kocası ve çocukları kendisini seviyorlardı ve içinde bulunduğu sosyal çevreyi seviyordu ama ona hayatının önemli bir bölümü elden gidiyormuş gibi geliyordu. Yavaş yavaş yok oluşunu izlemek için yaşamaya değer miydi?
Noel'in ertesi günü Tesla'ya şunları yazmıştı:
"Sana güller için defalarca teşekkür etmeyi denedim. Karşımda o kadar harikalar, o kadar güzel kokuyorlar ki... Sana yazarken hep atılımlar yapmam ve hep kendimi zorlamam gerekiyor çünkü söylemek istediklerimi bir türlü ifade edemiyorum. Geçen akşam kaba davranmak istemedim. Sadece hayal kırıklığı içindeydim. Seni çok özlüyorum ve bunun böyle devam edip edemeyeceğini düşünüyorum. Senden daha ne kadar ayrı kalabilirim? Yine de seni iyi, mutlu ve başarılı görmek beni memnun ediyor. Yeni yıl için tüm dileklerim seninle."
Tesla da tipik bir şekilde cevap verirken tansiyonu esprilerle düşürmeye çalışıyordu. Ama bunu yaparken de fazlasıyla acımasız olmayı başarabiliyordu. "Bir gün önce senden çok daha tatlı ve etkileyici olan kız kardeşini gördüm" gibi uygun olmayan sözler sarf edebiliyordu. Sonra da çok sevdiği işinin başına dönüyordu umursamadan.
1893 yılında radyo alıcı ve vericileri üzerine verdiği ve gerekli altı temel ekipmanı açıkladığı seminerlerinden sonra, laboratu-varı ve New York'un belirli yerlerindeki istasyonlar arasında işletilebilecek düzeneği kuracaktı. Adams'tan aldığı para ve Westing-house'dan gelen destek sayesinde bayağı ilerleme kaydetmişti.
Gerekli patentleri almadan önce Electrical Review'a başarılı denemeler yapıldığını bildirecekti. Ama yayınlanan raporda genel ve sakınımlı bir dil tercih edilmişti: "Bir verici ve uzak noktalarda, akım ve menzil göz önüne alınmadan, bu vericiden yayınlanan sinyallere duyarlı elektrikli alıcılar kurulmuş bulunuyor. Ve bu işlem şaşırtıcı derecede az enerji ile uygulanmıştır."
Tesla, Houdson Nehri üzerinde bir teknedeki alıcı ile labora-tuvarından gönderilen sinyalleri yakaladığı bir deney yapmıştı. Tekne Houdson sokağındaki yeni laboratuvarından yaklaşık kırk kilometre uzaklıktaydı ve bu Tesla'nın aletlerinin kapasitesinin bir bölümüydü sadece.
Gerekli patent başvurularını 2 Eylül 1897 tarihinde yaptı ve bunlar da 1900 yılında onaylandı. Sonradan patentler hakkında Marconi ile mahkemede uzun bir çekişmeye giriştiler. Ama yasal haklarının çiğnendiğine ilişkin dava açan taraf bu defa Tes-la'ydı.
1898 yılında güdümlü taşıtların radyo dalgalarıyla uzaktan kumanda edilmesi üzerine patent bürosuna başvuracak ve onay alacaktı. Bu konu telsiz iletisinin potansiyel ve mükemmel bir uygulamasını da barındırıyordu bünyesinde. Tesla radyo ya da otomasyondaki bu büyük ilerlemeyi kamuoyuna ayrı ayrı değil, bir arada duyurabilmek için sabırsızlanıyordu.
Bir yıl önce, Niagara Şelalesi enerji şebekesinin devreye sokulması ve GE'nin enerji nakil hatlarının inşasını tamamlaması dolayısıyla yaptığı konuşmada, artık sıranın en büyük düşü olan "istasyondan istasyona tel kullanılmadan enerji nakledilebilme-si" projesine geldiğini söylemişti. Davetli kodamanlar -mühendisler, sanayiciler ve iş adamları- bu konuşmayı karışık duygular içinde dinlemişlerdi. Bu deli dahi, daha hatların yapımı yeni bitmişken ve tam da kar edilmeye başlanacağı sırada bunların tarihe gömüleceğini söylüyordu. Ama pek yakında gazeteler dünyanın dört bir yanında, Tesla'nın kırk kilometre uzaklığa enerji ve sinyal gönderebilmekle kalmadığım, aynı zamanda bunu telsiz yapabildiğini duyurmaya başlayacaklardı.
Ve Tesla kendinden o kadar emindi ki, kısa bir süre içerisinde Mars'la iletişimin sağlanabileceğini iddia ediyordu.
Electrical Review'da da Mr. Tesla'nın, bugüne kadar ulaşılabilen mesafelerden daha büyük bir alanda elektrik akımı iletebi-len bir alet geliştirdiği ve bu sayede akımın, atmosferin yoğun olmadığı ve üretilen belirli akımı rahatça iletebildiği rakımlarda belirlenecek bir terminale iletilebileceği duyuruluyordu. "Uzak bir noktada ve yaklaşık olarak aynı seviyede kurulacak ikinci bir terminal akımı çekecek, alacak, bu akımı dağıtım ve kullanım için geliştirilecek aygıtlarla yeryüzüne nakledecektir."
Önceden yapılmış tüm tasarımları gölgede bırakacak bir ekipman kurmuştu. Çeşitli boyut ve türlerde bobinler, ya da yüksek frekans transformatörleri üretmişti. Bunların arasında harika bir tasarım örneği olan ve milyonlarca voltluk elektromo-tiv enerjisi üretebilecek düz-spiral bir rezonant transformatör de vardı.
Bu tip bir ekipmanın sınırsız olanaklar sağladığını düşünmekteydi: Mars'a Chicago'ya gönderir gibi bir mesaj yollanabi-lecekti. "Mümkün olan gerilimin önünde pratikte hiçbir engel olmadığını düşünüyorum" diye yazıyordu Electrical Review'da, "Bu alandaki çalışmalarım sonunda elde ettiğim sonuçların en önemlilerine ulaşmıştım. Bunlardan bir tanesi, normal koşullar altında mükemmel bir yalıtkan olan atmosferik havanın, bu tip bobinlerle üretilebilen yoğun elektromotiv enerji akımları söz konusu olduğunda iyi bir iletken olabildiği idi... Hava o derece iletken oluyordu ki tek bir terminalden kaynaklanan deşarj yoğunlaşmış atmosferdeymişçesine serbest yayılabiliyordu. Bir başka olgu da, hava yoğunlaştırıldığında ve elektriğin gerilimi artırıldığında iletkenlik kalitesinin çok hızlı yükseliş göstermesi idi. Sıradan akımların aktarılmasına olanak vermeyen barometrik basınç oranlarında dahi bu bobin tarafından üretilen akımlar bakır bir teldeymişçesine rahat akabiliyorlardı."
Böylece atmosferin yüksek seviyelerinde yüksek miktarlarda elektrik enerjisinin istenilen uzaklığa gönderilebileceğini ispatladığını söylüyordu. Bu arada en az bunun kadar önemli bir gerçek üzerinde durduğunu da fark etmişti: birkaç milyon voltluk enerji deşarjları atmosferik nitrojende güçlü çekimler ortaya çıkmasına, oksijen ve diğer elementlerle birleşmesine neden oluyordu. "Bu enerji o kadar güçlü ve bunun gibi güçlü deşarjlar o kadar ilginç davranıyor ki, zaman zaman atmosferin alev alabileceği -dehşet verici bir olasılık- korkusuna kapıldığım da oldu. Bunu üstün bir zeka gücüne sahip olan Sir William Crookes da daha önce fark etmişti. Böyle bir felaketin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini kim bilebilir ki?"
Elektrik rezonansı Tesla'nın orijinal fikri değildi. Lort Kel-vin de daha önceden kondansatör deşarjının matematiksel potansiyellerini hesaplamıştı ama Tesla bu eşitliğe yeniden hayat vermiş ve uygulamaya koymuştu.
Electrical Review'da 1889 yılında yayımlanan ve Tesla'nın gökyüzünde yangın çıkarmaktan korktuğunu açıkladığı makalede mucidin üzerinde çalıştığı aletle birlikte çekilmiş fotoğrafları da yayımlanmıştı. Birisinde yaklaşık sekiz milyon voltluk bir gerilim ile uzak mesafelere havadan elektrik enerjisi gönderme deneyleri sırasında elde edilen olağanüstü bir şimşek görülebiliyordu. Bir diğerinde ise mucit elinde 1.500 mumluk bağlantısız bir ampul olduğu halde poz vermişti, fotoğraf da bu ışık kaynağı ile çekilmişti. Frekansın saniyede milyonlara ulaştığı hesaplanıyordu.
Bir üçüncüsünde ise Tesla'nın elinde gururla tuttuğu, uzaktaki bir osilatörden yayılan dalgalarla beslenen ve kendi bedeninin kapasitesine ayarladığı bir bobin vardı. Elektrik çarpmasından korunmak için bobini yoğun titreşimin çok az hissedildiği birleşim noktasından tutuyordu. Güçlü parıltılarla aydınlanan bobinin taşıdığı gerilim yarım milyon volta ulaşıyordu.
Bu olağanüstü ve ürkütücü serinin en sonuncusu şu manşetle yayımlanmıştı: "Bu deneyde operatörün osilatöre doğrudan bağlantılı olan bedeni yüksek bir gerilimle yüklenmiştir. Fotoğrafta belirli bir büyüklükteki kalay levhanın uç noktasında elle tutulan iletken çubuk görülebiliyor. Operatör durağan elektrik dalgasının üzerinde ve çubuk ile levha çevrelerinde olağanüstü bir hareket halindeki hava sayesinde parıldıyor. Laboratuvarı aydınlatmakta olan bir vakum tüp, tavanda oldukça yüksekte olmasına karşın, operatörün bedeninden yayılan dalgalardan etkilenerek ışıldıyor."
Tesla böyle sihirbazlıklara bayılıyordu ama kendisini şov yapmakla ve yararlı bir aygıt geliştirememekle suçlayanlara verilecek bir cevabı da vardı. Elbette ki bu sihirler daha sıradan meyveler de verecekti. Elektrikli rezonans ve kusursuz eşzamanlı devreler sayesinde nitrojen havadan ayrıştırılabilecekti. Bu yolla büyük değere sahip suni azotlu gübre üretilebilecekti. Ayrıca güneşte olduğu gibi yayılım gösterecek ışık çok daha ekonomik yollardan üretilebilecek ve asla patlamayan lambalara hapsedilebilecekti.
Düşleri ütopikti: İnsanlar açlıktan ve ölesiye çalışmaktan kurtulacaklardı, dünya çapında iletişim kolaylaşacaktı; ve sonuncu olarak da o diğer gezegenlerde de insanlara benzer yaşam formlarının varolduğuna inanıyordu. Marslılar'ın "istatistiki bir gerçeklik" olduğunu düşünüyordu.
Bu arada, fazla karmaşık şeyler düşünmeyi sevmeyen arkadaşlarının hayatı da doğal akışında ilerlemekteydi. Katharine dokunaklı ve iğneli bir mektup göndermişti; arkadaşlarını sürekli reddetmekten vazgeçmesini tembihleyip bir partiye davet ediyordu Tesla'yı. Johnsonlar'ın çocukları serpiliyordu ve Katharine onların kendisine ihtiyaç duymadığı bir günün geleceğini sezinleyebiliyordu. Zaman hızla akıp gidiyordu ve yaklaşan ölümün ayak sesleri onu ürkütüyordu: "Milyonları, cafcaflı unvanları, Waldorf'u ve Fifth Aveneu'yü bir yana bırak" diyordu, "bu tek unvanı olan sıradan ve basit insan için büyük bir zayıflık."
Tesla labaratuvarından çıkacak ve partiye gelecekti. Düzenlenen parti eski günleri geri getirir gibi olmuştu. Ama laboratu-varın çağrısı onu yine çekecekti. Tesla uzun bir süredir, Mark Twain'in de eğlence ve sağlık için düzenlenmiş bir deneyde üzerine çıkmasına izin verdiği mekanik vibratörler üzerine çalışmaktaydı. Bir keresinde neredeyse umulmadık etkiler yaratmanın eşiğinden dönmüştü.
1898 yılında bir gün küçük bir elektromekanik osilatör üzerine çalışırken bunu, tüm iyi niyetiyle, laboratuvarının tam merkezinden bodrumun tabanına dek uzanan demir bir sütuna bağlamıştı.
Düğmeyi çevirip iskemlesine kurulmuş ve ortaya çıkacak tüm etkileri not etmek üzere eline bir defter almıştı. Bu makinelere hayrandı çünkü titreşim her seferinde biraz daha arttıkça atölyesindeki eşyalarda bir rezonans etkisi belirmeye başlıyordu. Örneğin mobilyalardan biri titremeye, sarsılmaya başlıyor, daha sonra diğerleri de bu dansa birer birer katılıyorlardı. Frekans arttırılınca her şey bir an için duruluyor ama neden sonra dans kaldığı yerden, bu defa çok daha çılgınca olmak kaydıyla, devam ediyordu.
Tesla'nın farkında olmadığı şey tabana doğru giden demir sütun boyunca güçlenerek ilerleyen rezonansın Manhattan'ın altyapısını dört bir yandan titretmeye başladığıydı. (Normalde depremler merkez üslerinden biraz uzaklıkta daha şiddetli hissedilirler.) Binalar kıpırdanmaya başlamıştı, camlar sarsılıyor ve yakınlardaki İtalyan ve Çin mahallelerindeki insanlar sokaklara akın ediyorlardı.
Tesla'yı zaten mimlemiş olan Mulberry Street'teki Emniyet Müdürlüğü kısa bir süre içinde şehrin başka hiçbir yerinin depremden etkilenmediğini öğrenecekti. Derhal deli mucidi kontrol etmek üzere iki polis memuru görevlendirilecekti. Bu arada Tes-la binayı titretmeye başlayan sarsıntının henüz farkına varmamıştı. Ama kısa bir süre içinde o da duvarlarının ve yerin titremeye başladığının farkına varacaktı. Buna hemen bir son vermesi gerektiğini bildiğinden eline geçirdiği ilk balyozu osilatö-rün tam tepesine indirecekti.
Mükemmel bir zamanlamayla, iki polis memuru tam da o anda içeri dalmıştı. Tesla da onları başıyla nazikçe selamlayacak ve şunları söyleyecekti:
"Üzgünüm beyler. Hemen ve pek de alışık olmadığım bir şekilde yarıda kesmek zorunda kaldığım deneyimi izleyebilmekten sadece birkaç saniye ile mahrum kaldınız... Fakat eğer akşama doğru uğrayabilirseniz üzerinde durabileceğiniz bu platforma yeni bir osilator bağlayacağım. Bu deneyimi çok ilginç ve heyecan verici bulacağınıza eminim. Fakat ne yazık ki şimdi sizi geçirmem gerekiyor çünkü yapacak çok işim var. İyi günler beyler."
Muhabirler laboratuvarına akın ettiklerinde ise onlara istese Brooklyn Köprüsü'nü bile yerle bir edebileceğini söyleyecekti.
Yıllar sonra bir çalar saatten daha büyük olmayan bir osila-törle gerçekleştirdiği deneylerden söz edecekti Alan L. Ben-son'a. Vibratörü altmış santim boyunda, beş santim kalınlığında bir çelik halkaya takmıştı. "Uzun bir süre hiçbir şey olmadı... Ama nihayet... koca çelik halka titremeye, bir kalp gibi açılıp kapanmaya başladı ve en sonunda koptu!"
"Bunu bir balyozla başaramazsınız" diye açıklayacaktı muhabire. Ama bir bebeğe bile zarar vermeyecek sürekli tıklamalar yapabilmişti.
Bu başlangıçla şevklenen Tesla koltuğunun altına sıkıştırdığı osilatör ile yapımı henüz tamamlanmamış çelik bir bina bulmak üzere dolaşmaya başlayacaktı! Wall Street bölgesinde on katlı çelik konstrüksiyonlu bir inşaat görecek ve vibratörü kirişlerden birine iliştirecekti.
"Birkaç dakika içerisinde kirişin titremeye başladığını hissedecektim. Yavaş yavaş titremenin yoğunluğu arttı ve tüm inşaatı kaplamaya başladı. En sonunda yapı gıcırdamaya ve bükül-meye başlamıştı. İşçiler deprem olduğunu sanmış ve iskelelerden aşağı atlamıştı. Binanın yıkılacağı söylentileri yayılmaya başlamış polis birlikleri yola çıkmışlardı. Ciddi bir sonuç doğmasına mahal vermeden vibratörü cebime attığım gibi uzaklaştım oradan. Eğer on dakika daha fazla işler halde bıraksaydım tüm yapı yerle bir olacaktı. Aynı vibratörle Brooklyn Köprüsünü bir saatten kısa bir süre içerisinde yerle bir edebilirdim."
Hepsi bu kadarla da kalmıyordu. Dünyayı da aynı şekilde ikiye bölebileceğini söyleyerek Benson'ı dehşete düşürecekti. Onu "bir elma gibi ikiye bölebilir, insan ırkının sonunu hazırlayabilirdi. Dünyanın titreşimlerinin bir saat kırk dokuz dakikalık bir periyot ile seyrettiğini söylüyordu. "Yani, dünyaya şu anda vurduğum takdirde küçülen bir dalga, genişleme formunda, bu kadarlık bir süre sonunda aynı yere geri gelecektir. Aslında dünya da tüm cisimler gibi sürekli titreşim halindedir. Sürekli daralan ve genişleyen.
"Şimdi tam küçülmeye başladığı anda bir ton dinamit patlattığımı düşünün. Bu küçülmeyi hızlandıracak ve bir saat kırk dokuz dakika sonunda eşdeğerde hızlanmış bir genişleme meydana gelecektir. Genişleyen dalga geri çekilmeye başladığı anda bir ton dinamit daha patlattığımı düşünün, bu da küçülme dalgasını biraz daha hızlandıracaktır. Ve bu işlemin art arda tekrar edildiğini düşünün. Bunun doğuracağı sonuçlardan kuşku duyabilir misiniz? Aklınızda şüpheye hiç yer olmasın. Dünya ikiye ayrılacaktır. İnsan, tarihi boyunca ilk defa olarak kozmik gidişata müdahale edebilmenin bir yolunu bulmuş oluyor!"
Benson, dünyayı parçalamak için ne kadar zamana ihtiyaç duyacağını sorduğunda ise alçakgönüllülükle şu yanıtı verecekti: "Aylar sürer. Bir ya da iki yıl geçmesi gerekebilir. Ama birkaç hafta içerisinde dünya öyle büyük bir titreme ile sarsılmaya başlayacaktır ki nehirler yataklarından fırlayacak, binalar yerle bir olacak, yeryüzü yüzlerce metre yüksekliğe çıkıp düşecek, bu da uygarlıkları ortadan kaldırmaya yetecektir. Vatandaşları rahatlatacak şekilde iddiasını sonradan değiştirecekti. İlkenin şaşmaz olduğunu söylüyordu ama dünyada mükemmel bir rezonans yaratmak da olanaklı değildi.
Çoğunlukla olduğu gibi Tesla'nın basına yaptığı açıklamalar basit gösteriş düşkünlüğü olarak değerlendirilecekti. Ama yine çoğunlukla olduğu gibi araştırması kusursuzdu. "Telejeodina-mik" adını verdiği yeni bir bilim dalı üzerine çalışmaya başlamıştı ve önemli sonuçlar elde edecekti. Aynı titreşim ilkesinin, denizaltı ve gemi gibi uzaklardaki nesneleri saptamak için kullanılabileceğini fark etmişti. Mekanik titreşimler ile dünyanın titreşiminin birlikte kullanılarak maden ve petrol rezervlerinin nasıl ortaya çıkarılabileceğini bulmaya çalışıyordu. Modern yeraltı araştırma tekniklerinin temeli de böylece atılmış oluyordu.
Tesla, O'Neill'in, daha önce şiddetli bir deprem meydana gelmiş bir bölgeye yerleştirilecek ciroskop bataryalarının yeryüzünün içinde düşük seviyelerde rezonans yaratacak şekilde eşit aralıklarla vuruşlar yapması ile katmanlar üzerindeki baskının azaltılabileceği ve bu sayede ciddi depremler yaşanmasının engellenebileceği teorisini destekliyordu. Bugün sismologlar bu varsayımları yenilenen bir ilgi ile gözden geçirmeye başladılar.

12. ROBOTLAR
1898 yılında Edison ve Tesla kendilerini, sıradan insanları en sıradışı buluşlarla etkilemeye çalıştıkları kıyasıya bir çekişmenin içinde bulmuşlardı. Haberler San Francisco'ya kadar yayılmıştı. "Edison düşüncenin fotoğrafını çekebildiğini duyurdu. Tesla da güneş ışınlarını kullanarak çalışan bir makine yaptığını. Bu icadın halen deney aşamasında olduğu söyleniyor ancak mucit başarısızlık olasılığının sıfır olduğunu da sözlerine ekliyor. Güneş ışınlarından enerji elde ettiğini öne sürüyor. Bu enerji de elektrik üreten bir buharlı makineyi çalıştırıyor."
Tesla'nın güneş enerjisi istasyonu olarak kullandığı odanın tavanı camla kaplıydı. Asbest ve taştan bir yatağın üzerinde kalın camdan devasa bir çubuk vardı. Çevresinde de güneşin ışığını yansıtacak şekilde asbestle kaplı aynalar vardı. Söylediğine göre sistemin tek karmaşık yanı, daima gizli bir kimyasal işlemden geçirilmiş su ile dolu olan silindirin içiydi.
Özel kimyasal işlem sayesinde bütün gün boyunca güneşin ışınları ile kolayca ısınan su buhar makinesini işletmeye başlayacaktı. Bu da evlere ve fabrikalara -bulutlu günler için depolamaya yetecek kadar- elektirik üretecekti.
Bu kadar basit bir sistem geliştirdiği için yine kendisiyle alay edileceğini zannettiğini söylüyordu. Daha sonraki deneyler tersini gösterdi ama Tesla bu enerjinin üretim maliyetinin en alt seviyeye çekileceğini ve olası jeneratör kazalarına karşı bataryalarda bir yıllık enerji ihtiyacının depolanabileceğim iddia ediyordu. Bu sistem sayesinde "insanlar, hayatları pahasına yerin altına girerek, buharlı makineleri ancak kısa bir süre için çalıştırabilecek kömürü çıkarma zahmetinden kurtulacaklardı. Gerçekten de güneş enerjisi ile çalışan motorun, hem kömür, hem de diğer yakıtlarla çalışan motorun yerini alacağına inanıyordu. İcatlarını çalışan makineler haline getirmek, çoğunlukla yalnız çalışmayı tercih eden ve yeni fikirlerin istilasına kapılıp giden Tesla için gittikçe daha büyük bir sorun oluşturmaya başlıyordu. Bu durum yeni vakum tüp fotoğrafçılık ışıklarında da yaşanıyordu.
Robert Johnson'a şunları yazmıştı: "Fotoğrafçılık için güneşten daha iyi bir ışık kaynağına sahip olduğuma inanıyorum ama bunun üzerinde çalışacak vaktim yok..." Gizemli yeni ışığının maharetlerini göstermek amacıyla aktör John Jefferson'un birkaç fotoğrafını çekmişti. (Fosforlu ışıkla ilk fotoğrafları çekmesinden beş yıl önce.) Bu, New York Times'da şu sözlerle duyurulacaktı: "Eğer Nikola Tesla'nın vakum-tüpler üzerine fikirleri sağlam temeller üzerine oturuyorsa, fotoğrafçılık bundan sonra güneş ışığına muhtaç kalmayacak demektir." Electrical Revi-ew'da bunun vakum tüpler konusunda daha önce hiç araştırılmamış bir gelişme olduğunu bildiriyordu. Tüpün desteğinde çekilen fotoğraflar gazetelerde boy boy yayınlanmışlardı. Ama daha sonra uzun bir süre bu konuda pek ses çıkmayacaktı.
Başka pratik icatlar aklını çeliyor, onu üzerinde çalışmak istediği temel araştırma konusuna eğilmekten alıkoyuyordu. Ge-orge Westinghouse hararetle kendisinden "alternatif akımı basit ve ekonomik bir yoldan sürekli DC akıma çevirecek bir aygıt" geliştirmesini istiyordu. Pittsburglu sanayicinin akımların dönüştürülmesini istemesinin temel nedenlerinden biri de elektrikli tren sahasına atılmak istemesiydi. Tesla cevaben bu konu üzerine kafasını fazlasıyla yorduğunu ve elinde bu amaca hizmet edebilecek bir değil birden çok aygıt olduğunu ve hepsi için de büyük bir talep olduğunu yazacaktı.
İkna olmuştu ve AC/DC ile çalışan trenlerle güvenli bir şekilde saatte iki yüz mile varan hızlarda seyahat edilebileceğini duyuracaktı. Her zaman olduğu gibi, bu iddiası da tüm halkın olduğu kadar meslektaşlarının da dikkatini hemen bu konu üzerinde toplayacaktı. Westinghouse, Tesla ile konvertörlerinden biri için kontrat imzalamıştı. Bu arada Tesla'ya icadının daha gelişmiş modelleri için de peşinen 6 bin dolar vermişti. Bu sıralarda Tesla'nın eline pek fazla para geçmiyordu. Ama en azından borcu da yoktu.
Mayıs ayında Belçika Prensi Albert, ABD'yi ziyarete geldiğinde programına Tesla'nın laboratuvarını da dahil etmişti. La-boratuvarın kendisini "derinden etkilediğini" belirten Prens, mucidin de, görüştüğü Amerikalılar arasında üzerinde en çok etki bırakan kişi olduğunu sözlerine ekliyordu.
Asaletin erdemlerini asla göz ardı edemeyen Tesla da Wes-tinghouse'a bir telgraf çekerek prensi Pittsburg'daki evine davet etmesini önerecekti. Westinghouse da bunun harika bir fikir olduğunu düşünerek bu tavsiyeye uyacaktı. Daha sonra da birlikte Niagara Şelalesi'ndeki enerji şebekesini ziyaret edeceklerdi. Bu arada yayıncı William Randolph ulusu İspanya'ya karşı girilecek bir savaşa doğru ustaca kışkırtıyordu. İspanyollar'a, "nazik Küba halkına" acımasız davranışlarından dolayı medya-tik bir yaylım ateşi açmıştı. Maine savaş gemisinin Havana limanına doğru seyrederken esrarengiz bir biçimde batması da tüm ülkeyi intikam hırsına sürüklemek için bulunmaz bir fırsattı. Basının yaygarasına kapılan ABD Kongresi de İspanya'ya savaş ilan etmekte gecikmeyecekti.
Bu ulusal feveranın ortasında bir bahar akşamı, Tesla, John-sonlar ve kardeşleri Agnes ile yakışıklı deniz subayı Teğmen Richmond Pearson Hobson, Waldorf otelinde yemekteydiler. Bu, Johnson'ın kardeşi Agnes'in toplum içine ilk esaslı çıkışı ve Teğmen Hobson'ın Tesla'ya laboratuvarında son defa veda etmesi için bir fırsattı. Bu arada bir donanma sırrı hakkında konuşmaktaydılar. Tam o sırada içeriye, sunduğu kartvizitinde Philedelphia Press adına çalıştığı yazılı olan bir muhabir dalacaktı.
"Savaş gemileri ile yüz mil uzaklıktan haberleşmeyi olanaklı kılan bir telsiz geliştirdiğinizi duyduk Dr. Tesla."
"Bu doğru" diye cevapladı mucit, "ama size bunu ayrıntılarıyla açıklayamam. Şu kadarını söyleyebilirim ki eğer bu cihazlar gemilerimize avantaj sağlayacak bir şekilde kullanılabilirler-se ülkeme hizmet etmiş olmaktan gurur duyacağım."
"O halde kendinizi iyi bir Amerikalı olarak mı görüyorsunuz?" diye kurcalamaya devam etti muhabir.
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Tesla Anlaşılamamış Dahi - 09
  • Parts
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 01
    Total number of words is 3772
    Total number of unique words is 2218
    28.4 of words are in the 2000 most common words
    42.5 of words are in the 5000 most common words
    50.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 02
    Total number of words is 3906
    Total number of unique words is 2163
    28.6 of words are in the 2000 most common words
    40.2 of words are in the 5000 most common words
    47.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 03
    Total number of words is 3901
    Total number of unique words is 2162
    28.6 of words are in the 2000 most common words
    41.5 of words are in the 5000 most common words
    49.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 04
    Total number of words is 3668
    Total number of unique words is 2114
    26.1 of words are in the 2000 most common words
    38.9 of words are in the 5000 most common words
    46.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 05
    Total number of words is 3758
    Total number of unique words is 2094
    24.8 of words are in the 2000 most common words
    35.6 of words are in the 5000 most common words
    42.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 06
    Total number of words is 3707
    Total number of unique words is 2294
    24.7 of words are in the 2000 most common words
    36.0 of words are in the 5000 most common words
    43.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 07
    Total number of words is 3843
    Total number of unique words is 2213
    26.3 of words are in the 2000 most common words
    38.4 of words are in the 5000 most common words
    44.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 08
    Total number of words is 3796
    Total number of unique words is 2194
    26.3 of words are in the 2000 most common words
    38.4 of words are in the 5000 most common words
    45.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 09
    Total number of words is 3717
    Total number of unique words is 2230
    24.2 of words are in the 2000 most common words
    35.8 of words are in the 5000 most common words
    42.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 10
    Total number of words is 3717
    Total number of unique words is 2063
    25.6 of words are in the 2000 most common words
    38.6 of words are in the 5000 most common words
    45.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 11
    Total number of words is 3721
    Total number of unique words is 2073
    24.8 of words are in the 2000 most common words
    36.6 of words are in the 5000 most common words
    44.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 12
    Total number of words is 3651
    Total number of unique words is 2173
    23.7 of words are in the 2000 most common words
    34.6 of words are in the 5000 most common words
    42.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 13
    Total number of words is 3777
    Total number of unique words is 2190
    26.0 of words are in the 2000 most common words
    38.9 of words are in the 5000 most common words
    46.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 14
    Total number of words is 3792
    Total number of unique words is 2128
    27.8 of words are in the 2000 most common words
    40.9 of words are in the 5000 most common words
    48.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 15
    Total number of words is 3699
    Total number of unique words is 2198
    24.0 of words are in the 2000 most common words
    37.1 of words are in the 5000 most common words
    44.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 16
    Total number of words is 3578
    Total number of unique words is 2016
    24.8 of words are in the 2000 most common words
    37.1 of words are in the 5000 most common words
    43.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Tesla Anlaşılamamış Dahi - 17
    Total number of words is 1819
    Total number of unique words is 1110
    26.1 of words are in the 2000 most common words
    35.9 of words are in the 5000 most common words
    40.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.