Sürbeyan

Total number of words is 2466
Total number of unique words is 1477
26.8 of words are in the 2000 most common words
38.8 of words are in the 5000 most common words
45.9 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
İçindekiler:
AŞK
AY GİBİ
BEYAZ SAYFA
BEYAZIN İÇİNDE
BİLİYORSUN
BUĞU
DOSTUM
ELVEDA
GECE VE SEN
GİZEM
İSTANBUL
KAYBETMEK
KISACIK
MEÇHUL
MERHABA
ONDÖRT KASIM
ÖP BENİ
SABIR
SAKLAMBAÇ
SANAL AŞK
SEMA
SEVECEK
SEVİYORUM
TERZİ
UNUTAMIYORUM
UNUTMAM
VAZGEÇMEK
ZALİM YAR

Herkesin, içinde sakladığı ama
Söylemeye cesareti olmadığı duyguları vardır.
İşte Sürbeyan, bazı duyguları dile getirmek için
Söylenen sözlerden ibarettir....

AŞK
Aşk,
Yüksek dağlar zirvesinde açan bir kardelendir.
Dağlarda eteklere iner,
Kıl çadırlardaki Türkmen kızların dudaklarında
Namelere dökülür.
Serin sularla küçük ırmak köylerine iner,
Osman'ın Ayşe'ye olan sevgisini dile getirir.
Rüzgarlarla üzeri kara bulut kaplı pis şehre eser...
Ve bir apartmanın bodrum katında beş dakikalık
zevk için satılır...
Ancak gerçek aşk...
Yaratana duyulan aşktır...

AY GİBİ
Bulutların ardına saklanmış,
Ay gibiydi gözlerin.
Buğulanmış, yağacak gibi gizlenen
Yüreğimdeki özlemler.
Dokunmaya çalıştığımda,
Ulaşamadığım, ulaştığımda
Benliğimi yakan ıslaklığı
Göz yaşlarının.
Ay gibi donuk olurum,
Gözlerim buğulandığında,
Sevdamı gömerim gökyüzüne,
Bulutların sessizliğine.

BEYAZ SAYFA
Yine gömüyorum seni
Beyaz sayfayı kirletmek için,
Yarışan kelimeler arasına.
Ağı ağır, yavaş yavaş
Kayboluyor hayalin,
İskeleden uzaklaşan,
Küçük balıkçı teknesi gibi,
Gönlümden...
Islak,
Birden ıslanıyor kelimeler,
Beyaz sayfam,
Küçük su damlalarıyla.
Kızıyorum balıkçıya
Küreklerle su sıçratıyor diye
Bakıyorum ki balıkçı gitmiş.
Elmacık kemiklerim kaşınıyor,
Dokunuyorum...
Ağlıyorum...
Nasıl da unutmuşum
Ağlamayı,
Ve son noktayı koyuyorum
Sayfanın sonuna
Islanmayan bir yerine
Aynı anda yüreğime...

BEYAZIN İÇİNDE
Evet derken haykırırcasına
Tutmak isterdim,
Beyaz eldivenini,
İçinde elini....
Gözlerimi açtığım zaman her sabah
Yanımda görmek isterdim,
Beyaz geceliğini,
İçinde seni....
Göz yaşlarımı saklarken o an
Bırakmak istemezdim,
Beyaz kefenini,
İçinde seni....

BİLİYORSUN
Niye sana söyleyeyim ki....
Senin,
Belki de benden daha iyi
Bildiğin şeyi...
Seni sevdiğimi.

Her zaman duymalı mısın sanki...
Benim,
Belki de senden daha iyi
Söyleyebildiğimi...
Seni sevdiğimi.

İnanmıyorsun biliyorum,
Biliyorum ve yine de söylüyorum...
Seni...
Senden daha çok seviyorum.

BUĞU
Akan gözyaşım olsun isterim,
İsminle titreyen dudaklarımdan.
Sevişerek yalnızlığımla,
Dumanını üflemek isterim,
Kor olan yüreğimin.
Sessizce kalkarım yataktan,
Göz yaşlarım rahatsız olmasın diye
Ardımdan bana bakar,
Dönüp baktığımda aynadaki akisim.
Birden seni görürüm
Yastığımdaki göz yaşlarımda,
Hala titrek ve soğuk.
Ve parmağımın ucuyla dokunurum
Yokluğuna,
Hiç bir zaman olmayan varlığına...
Yüzümü yıkarken, aynada
İki sönük fer görürüm,
Dokunmaya çalışırım, elimi
Yakar sessizliğin.
Gömleğimi giyerim, düğmelerini
Göz yaşlarım ilikler....
Kahvaltı yapmam bilirsin,
Senden ayrıldığımdan beri,
Nedenini sorarsan dudak bükerim.
Merdivenleri ağır ağır inerim
Tuttuğun tırabzanları tutarak.
Kapıyı açmak istemem korkarım...
Ve yeniden merhaba derim,
Senden sonra yalnızlığa dediğim gibi.
Karamsarlığı yeneceğim derim.
Ve başlarım ucundan yakmaya ateşi.
Unutur, silerim....
Senden önce olanlar gibi
Senden sonra olacakları
Buğulu bir cam misali.....

DOSTUM
Dün akşam yine
Bensiz ağlamışsın,
Haber vermeden
Sessizce...
Bana verdiğin sözü,
Ettiğimiz bağlılık yeminini
Unutarak...
Yaktığın sigarayı söndürürken
Farkına varmadan,
Yüreğime basmışsın.
Dün akşam,
Bensiz ağlamışsın
Hani söz vermiştik,
Hani birbirimizden izin almadan
Ağlamayacak,
Dertlerimize başkalarına
Ortak etmeyecektik.
Hani sevdiklerimize duyduğumuz sevgiyi,
Dostluğumuzun saygısından,
Üstün tutacaktık...
Sakın dostum,
Yüreğinin çırpınışındaki kanat vuruşunun
Sessizliğini duymazlıktan gelme,
Benim sana olan saygımı,
Asla ama asla
Gerçek sevginden üstün tutma...
Unutma ve garanti gör ki,
Ben senin en iyi dostun,
Destekçin ve en çok seveninim...
Her ne kadar bir zamanlar,
Aşığın olsam bile.

Bana soran sen miydin?
Bir erkek ve bir kadın,
Birbirlerinin en iyi dostu
Olabilirler mi? Diye..
Bir zamanlar birbirlerini
Gizliden sevmiş olsalar bile....
Olur be gülüm,
Saygıyı sevgiden,
Sevgiyi de saygıdan ayırdın mı,
Dost, sevgiliden bile zorlu olur.

Ama sevgili...
O zaten sensindir.
Sevdiğinin bedeninde,
Sevdiğinin zihninde,
Sevdiğinin nefesinde bir.
Tek bir vücut, bir çift can...
Önünde, ardında, yanında
Kimse yoktur.
Varlığını gölgende hissettiğin
Bir tek dostundan başka...
Korkma gülüm..
Hep yanında ve derdinde olacağım,
Ama sonsuza kadar değil,
İzin verdiğin süre kadar
Sevdalın kalacağım.

ELVEDA
Ve kapanıyor göz kapaklarım...
Bir ranzanın arasına sıkışmış,
Dik bile oturamadığım
Kibrit kutusu dünyamın içinde.
Belki bir yıl, belki bin yıl geçmiş,
Hesabını yapan dostlarımın özlemi,
Bir de inadına sökmeyen
Şafağın ta kendisi...
Nice gözler kapandı,
Nice yıllar çizildi ranzanın demirlerine,
Nice şafaklar söktü
Ufuktaki yar hasretiyle.
Nice umutlar söndü
Ayak direten günün
Amansız asiliğine...
Geçti, geçiyor,
Kovaladı, yakaladı derken
Yelkovan akrebi sonsuz kadranında,
Sayısız gölgeler eriyip, sis gibi
Dağılırken güzel anılara,
Bir bilet alma zamanının geldiğini söylüyor,
Saça düşen ak damla,
Yürekte sıkışan özlem tufanı,
Son parayla alınmış sigaranın dumanı
Ve ardından el sallayan dostların
Sevinç nidaları...
Kaldırıyorum... bin yılın tozunu
Silkeleyerek küçük çantamı.
Yıl doksandokuzda
İçine kilitlediğim asiliğimi,
Özlemlerimi ve sevgilerimi sakladığım,
İkibinde el değmemiş korkaklığıyla
Hala yerinde duran gerçek yaşam
Savaşını başlatacak hülyalarımı
Yanıma alıyorum...

Elveda diyorum ardımdaki dostlarıma,
Elveda,
Benden sonra kalkan her çantayı
Tutan ellere elveda,
En son ne zaman kullandığımı bilmediğim
Mendilime siliyorum göz yaşlarımı,
Yalnız sizler için değil
Sizden sonrakiler için de ediyorum
Sabır dolu dualarımı
Son kez elveda diyor,
Silip atıyorum tüm kötü anlarımı...

GECE VE SEN
Gecenin yaptığı bu hainlik olmasaydı
Sevmezdim sigaramı, seni sevdiğim kadar
Her nefes çekişte sana bağlılığımı,
Her duman bulutunda yalnızlığımı
Bilmezdim...
Bilmezdim,
Yalnızlığın, susuzluktan ölen bir çiçeğe
Benzettiğini beni...
Seni, içtiğim her sigaranın ucuna ekledim.
Yoo hayır kızma
Yanmayacaksın
Bencil olma.. sen,
Sigarayla yanmaktan korkarken, ben
Sensizlikten kor olmaktayım...
Gecenin yaptığı bu hainlik olmasaydı
Sevmezdim uykusuzluğu, seni sevdiğim kadar.
Göz kapaklarımın her kapanışında sana bağlılığımı
Her iç çekip esnediğimde, yalnızlığımı
Bilmezdim....
Bilmezdim,
Uykusuzluğun, ilaca muhtaç olan
Ölüm eşiğindeki insana benzettiğini beni...
Seni kırptığım her göz kapağına susarım...
Yoo hayır kızma
Uyumayacağım...
Bencil olma, sen unutulup
Yitmekten korkarken, ben
Unutamamaktan kör olmaktayım.
Gecenin yaptığı bu hainlik olmasaydı
Sigara ve uykusuzluğun beni bir mum gibi
Erittiğini anlayamazdım.
Üflüyorum bir fısıltı gibi çıkan
Nefesimle muma...
Mumun alevi yıkılıyor bir anda
Dev bir ağacın yıkılışı gibi.
Ve söndürüyorum sigaramı
Bir daha yakmamacasına
Ve kapatıyorum gözlerimi
Bir daha açmamacasına.
Gecenin yaptığı bu hainlik olmasaydı,
Hainlik yapan bu gece olmasaydı
Belki de unuturdum yokluğunu,
Bir daha olmayacağını, sonsuzluğunu
Eğer gecenin yaptığı bu hainlik olmasaydı.

GİZEM
Düşünmek
Bomboş satırlara bakarak seni,
Aklımdan bir şeyler götürüyor.
Başımı çeviriyorum
Odanın boşluğuna
Her şey aynı değişen bir şey yok
Kafamın içinde
Gitgide büyüyen yokluğun
Kapat gözlerimi
Ve git artık,
Hiç olmadığın kadar yakınıma...

İSTANBUL
Susun be kuşlar,
Neden ötüyorsunuz ki...
Baharın geldiğini
Nispet yaparcasına
Yüzüme vuruyorsunuz.
Sizi bu yaptığınız
Haksızlık değilse,
Benimki de mahkumiyet sayılmaz...
Martı çığlıklarının altında,
Güzelim Marmara'ya manzara
Demli bir çay içmeyeli,
Neredeyse bir ömür oluyor.
Kadıköy vapuruyla karşıya geçerken
Boğazın nefesini, düşmemek için
Tutunduğum zincirlerin ardından
Yüzümde hissetmek...
İskelenin önünde,
El yakan gevrekliğiyle
Bir simit yemek
Boğazın serin sularına karşı.
Beykoz'da paçanın,
Kanlıca'da yoğurdun
Tadına varmak...
Kavak'ta ızgara balık,
Yanında buz gibi bir bira
Yudumlamak,
Üsküdar'da kız kulesine karşı
Sevgilimle öpüşmek...
İstanbul Özlemiyle
Yanıp tutuşmak...
İşte bu beni kahrediyor,
Ana, baba, kardeş, sevgili
Hasreti yetmezmişçesine
Bir de sen katıldın mı
Bu özlem kervanına İstanbul
Yedi tepenin aşkına mahkum olmak
Belki de azaltıyor,
Gönlüme vurulan zincirlerin acısını.

Sana dönüyorum İstanbul,
Bir daha kopmamak arzusu
Ve gönlümde kopan fırtınaların sessizliğinde
Geliyorum İstanbul.....

KAYBETMEK
Hıçkırıklar düğümlendi boğazıma
Adını anamadım...
Kalbimi yaktı mırıltılarım
Dedim düşünmeyeyim, olmasın böyle bir şey
O da olmadı, kalbim
Galip geldi beynime
Ağladım...
Derler ya ölürken
Hayat geçer gözler önünden
Bir film gibi...
Ben de seni izledim
Kare kare, nefes nefes
Ama sonu güzel bitmedi filmin
Hep iyiler kazanacak değil ya...
Yo hayır kızma
Bu filmde kötü yok..
Ama kaybeden,
Tek bir kaybeden var.
Sen...
O güzel yılların, anıların
Değerini kaybeden bir tek sen....

KISACIK
Sana;
hanlar, saraylar, köşkler vaat etmiyorum
Şu küçük gönül evimde
Ebediyete kadar
Ev sahipliği yapmanı istiyorum...

MEÇHUL
Sen kimsin?...
Sarışın mı, esmer mi, kumral mı?
Uğruna şiirler yazdığım,
Adını bile bilmediğim
Sen, kimsin?...
Söyle bana ey sevgili,
Uykumu bölecek kadar sevilen,
Aklımı başımdan alacak kadar
Güzel misin?...
Sen kimsin?..
İn misin, cin misin?, yoksa
Yoksa sadece hayalim misin?
Adına ferman yazdıracak kadar hummalı
Bir aşkın bekçisi misin?...
Sen kimsin?...
Deliren benliğimin habercisi misin?
Ben misin, benim misin?
Acaba Kaf dağındaki
Yediveren misin?...
Söyle bana ey sevgili...
Sen kimsin?.......

MERHABA
Kaldır başını,
Gözlerini dik karşıya,
Bütün heybetiyle yükselen
Karlı dağlara...
Sakın ama sakın kırpma gözlerini
Yüzünü okşayarak geçen rüzgara
Uzat elini,
Parmağının ucuyla dokun
Gökyüzündeki bulutlara,
Başını asla ama asla eğme öne,
Sakın üzülme, düne ve bugüne...
Her şey, belki de hayatım bundan sonra
Başlıyor, şekilleniyor de...
Hüzünlen, ağla, gülümse, haykır
Hiçbir zaman
Ama hiçbir zaman hayır deme

ONDÖRT KASIM
Seni içime sindirdim
Birisi bakıp görmesin diye
Yağmurlara gölge ettim kendimi
Islanmayasın, erimeyesin diye.
Seni, karçiçekleri gibi özledim
Bir mevsim bekledim, gelmedin...
Gelmedin, örtmedin umutlarımı....
Sigaramı sigaramın ucuna ekledim,
Dumanıyla adını yazdım odaya,
Açılan pencereyle dağıldı hülyalarım,
Uçtum pencereden... yakalayamadım,
Seni uyudum her gece
Rüyalarıma bekledim,
Oraya bile gelmedin... uyuyamadım.
Ben de sildim seni içimden
Kör kuyulardan
Ağır ağır su çeker gibi...
Dökülen damlalara rağmen,
Ama en sonunda sildim seni,
Ondört Kasım saat onikiden itibaren...

ÖP BENİ
Öp Beni,
Hadi, yüreğimdeki
Koskoca buz dağını
Eritmek için
Öp beni...
Öyle bir öp ki
Ruhumun eriyip,
Bedenimi terk ettiğini
Hissedeyim
Öyle bir öp ki
Ayların verdiği hasreti
Bir kerede
Silebileyim...

Öp beni,
Akan gözyaşımın
Duruluğunda temizlenen
Kalbimi ısıtmak için
Öp beni....
Öyle bir öp ki..
Beynimde kopan fırtınayı
Dindirebileyim
Öyle bir öp ki
Sana olan aşkımı
Sonsuza dek
Perçinleyebileyim...

SABIR
Bir zamanlar
Kahveyi sütlü ve
Şekersiz içerdim.
Sıcak simidi,
Eritme peynire
Daldırıp yemek,
Çikolatayı
Sıcak sütle yumuşatıp,
Damağımda eritmek,
En sevdiğim şeydi....
Pazar sabahları erken kalkıp
Fenerbahçe'de kahvaltı yapmak
Belki de üşengeç olmadığımı gösteren
Tek kanıttı...
Akşam karanlığında eve dönerken
Altından her geçişimde
Beni selamlarcasına kendiliğinden yanan
Sokak lambasına hayret eder,
Mahallenin yokuş yoluna geldiğimde
İçimi tarif edilmez bir huzur kaplardı.
Telefonlara bakmayı hiç sevmezdim.
Hoş sürekli meşgul olan telefonun
Nefes alabildiği anı yakalayabilen
Birileri pek nadir olurdu.
Patates cipsi,
Litrelik kola ve sigara paketi
Alelacele yenen akşam yemeğinden sonra
En yakın dostum oluverirlerdi...
Eve erken gelmediğim zamanlar
Ya Bakırköy'de olurdum yada Bakırköy'de...
Saçı hafif kel, sakalı top olan arkadaşımla.
Bilardoda yenilmenin tadını çok defa aldım,
Onun bana olan amansız sabrında.
Pek çok gece,
Sabahın görmeyen saatlerine kadar,
İncirli Burger'de oturur,
Bilim ve teknolojinin terazisini sallandırırdık
Biri ölmeyeceğini iddia eden,
Biri de bahtsızlığından yakınan iki arkadaşımla.

Bu alışkanlıklara bir süre ara vereyim dedim...
Demez olaydım.
Ne top sakallı, ne ölümsüz ne de bahtsız
Arkadaşım olmadı ondan sonra...
Beni beklediklerini tahmin ettiğim tüm alışkanlıklarımın
Teker teker dudak büktüğünü hissettim...
Ümidin, beyaz güvercinin kanatlarında uçup,
Ufka karıştığını gördüm.
Şimdi ise sabırsızlanıyorum
Kahvem çikolatam, sıcak sütüm,
Bol susamlı simidim, cipsim, kolam
İstanbul otogarında
Beni karşılayabilecekler mi bilmiyorum...
Sabredin dostlarım
Belki bir gün, belki bugün
Bir daha sizi yalnız bırakmamacasına
Geri dönüyorum...

SAKLAMBAÇ
Yine görüm seni,
Saklanmaya çalışıp
Ardına gizlendiğin
Güneşin ışığında
Gün sarısı saçlarını...
Yağmurdan ıslanmamak için
Gizlendiğin yeşil ormanda
Gördüm gözlerini...
Meltemde, defne yaprağına
Sürünen rüzgar esintisinde
Duydum sesini...
Hep yanımda olma ihtimali
Sıcaklığında hissettim bedenini
Ve kucakladım...
Kocaman, sanki bir buz dağını
Eritecek kadar sıcak olan,
Dokunduğunda, soğuktan donacağını
Sandığım dudaklarımla öptüm
Hayalini...
Neredesin sevgili...
Günde mi, güneşte mi?
Yada her aldığım nefesin
Azrail'e verdiğim son taksitinde mi?

SANAL AŞK
Yıldızlar kadar özgür olmalı
Yanağından süzülen yaşlar,
Parmağının ucuyla yazdığın
İsim gibiyim, buğulu camlar.
Nefesim titrer, kanım donar
Yokluğunda duyduğum zaman sesini,
Yıldızlar kadar özgür olmayı isterim
Geceleri ismini yazdığım yıldızlar gibi...
Dumanı efkarlatır diye
Bir sigara yakarım.
Özenle çıkarıp, jelatinini atmayı
Senden öğrendiğim paketten,
Yüreğime basarak yakarım.
Dumanı karışır içime, saçlarına karışan
Parmaklarım gibi.
Kirpiklerin batar yüreğime
Korkarım yanacaklar diye.
Gözlerin
Ok olur, saplanır gözlerime,
Gülüşüne yanarım
Dökülürken sözler dudaklarından
Kıyamam susarım, sözlerine
Çölde susayan dudaklar gibi.
Yanında olduğum zaman,
Yanımda olmanı isterim
Bana dokunmanı, bakmanı
Hatta kızmanı beklerim
Bu kadar çok sevdiğim için...
Yıldızları dizerim gökyüzüne,
En parlaklarıyla,
Yatmana yakın,
İsmini yazarım gökyüzüne.
Görmeni ve hissetmeni istemem,
Bilirim her zaman,
İsmini korkarak andığımı bildiğini.
Uyurum... sabah nasıl olacak diye
Düşünmekten korkmadan
Sararım kollarımla boşluğu
Ağlar, titrerim karanlıktan korkar misali
Gözlerimi açtığımda yine sen...
Karşımda hayal ettiğim,
Hayal edipte gizlediğim.
Yağmurları hiç sevmedim
Senden sonra
Belki de seni sevdiğim için,
Gözüm yaşlı,
Ödül mü, yoksa ceza mıydı...
Dokunmak gözlerinin içine
Yoksa adını hiç bilmemeli miydim...
Sevgilim...
Öyle miydin.

SEMA
Gemiler yüzdürürüm
Yelken açarak
Umutsuz sevdalara
Ufku olmayan denizlerde.
Fırtına sezerim, sessiz
Kar beyaz bulutlardan gönlüme
düşecek bir yıldırım beklerim...
Kırarım dümenini, şevkimi
kırdığım gibi gönlümün,
Dönerek ruhumun limanına
Demir atarım hayata
Pes edercesine, indiririm
Yelkenlerimi, dokunmadan
Süzülen göz yaşlarıma....

SEVECEK
Zor oldu
Zor oluyor
Zor olacak...
Seni silip atmak,
Varlığını, varlığımdan kazımak
Çok zor olacak
Kolay mı gölgeyi sahibinden
Eti kemiğinden ayırmak?
Hiç denemedim birine bu acıyı vermeyi
Ama iliklerime kadar hissettim...

Her zaman söyleyebileceğim biri olacak
Bundan önce de olduğu gibi..
"Onu seven ve Sevecek olan Kayhan....."

SEVİYORUM
Gözlerim, yine seni arıyor,
ışıldayan yıldızların gölgesinde...
Sesini duymak, sana dokunmak,
Varlığımı hissetmek istiyor bedenim...
Sözlerim hep seni anlatıyor,
Sabaha dek mırıldandığım
Üç-beş uyku nöbetlerinde
Dudaklarınla buluşmak,
Öpüşmek istercesine
Ben seni yaşıyorum sevgilim,
İliklerime kadar,
Hasretinin gölgesinde ıslanıyorum,
Sevgine... Hiç susmuyor
Ve hep söylüyorum
Seni çok ama çok seviyorum....

TERZİ
Önce
Aklımda kestim seni.
Gönlümle aldığım ölçüye bakarak
Sonra, ilmek ilmek teyelledim beynime,
Yaşlı bir terzinin titrek elleriyle
Şimdi ise özenle dikiyorum
Bir daha söküp atılamayacak olan yüreğime

UNUTAMIYORUM
Rüya gibi bir yazdı,
Gezinirdik senin sahillerde,
Hatırlar mısın sahildeki kumları
Sana yazdığım nameleri
Birinde şunlar vardı...
"Aşkının tek mirasçısı,
Bil ki bir tek ben olacağım."

Ama uzun sürmedi mutluluğumuz,
En son konuştuğumuz zaman,
Ağladığımı hatırlarım.
Aldım başımı gittim
Düşündüklerimi bir bilsen
.Nefret ettim sevgimden.
O sıra omzuma biri dokundu,
İrkildim...
Bir de baktım ki,
Mezarının başında dalmışım.
Aradan uzun yıllar geçti, evlendim...
Bir kızım oldu,
Adını, adın koydum.
Seni özleyince ona sarılıyor,
Kokluyor, kokluyor, kokluyorum,
Onu seviyor,
Seni unutamıyorum....

UNUTMAM
Hadi, gel de unut bakalım
Yatağımdaki saç teli,
Dolabımdaki koku,
Aynadaki aksin,
Gömleğimdeki ruj lekesi...
Hepsi birer engel,
Hepsi birer sebep,
Senin varlığını hatırlatan.
Her şeyi,
Ama her şeyi seviyorum...
Bir tek şey hariç..
Yokluğunun, varlığıma olan galibiyeti
Anlıyorsun ya sevgilim,
Seni, ıslanırken iliklerime kadar
Değil unutmak,
Aklıma teğet geçmenden bile korkarım...
Bak sana bir daha söyleyeceğim...
Bundan önce olduğu gibi,
Bundan sonrada seni seveceğim...

VAZGEÇMEK
Bütün kötü alışkanlıklarımı
Terk ettim, seninle birlikte...
Sigaramı, içkimi
Gecenin bir vakti, Ay'ı yakalamak için
Yollarda ayakkabı eskitmeyi.
Sana vermek için, dalından
Koparmayı gülü...
Hatta;
Sekiz on beş vapurunda, sana ulaşmak için
Girdiğim sırada verdiğim
Mücadeleyi...
Bir de resmine baktığımda
Gözlerimden yüreğime çağlayan,
Acıyı bırakabilsem...
Yırtabilsem, kağıt parçasını
Alevine katabilsem yüreğimin
Bütün alışkanlıklarımı terk ettiğim gibi,
Seni düşünmeyi de terk edebilsem....

ZALİM YAR
Bak, kalemim yine seni yazıyor,
Bir sis perdesini dağıtmak için,
Çırpınıyor zihnimde,
Kimi zaman alıp götürüyor hayalini
Yüreğimde akan aşkının seli,
Kimi zamansa bir abide gibi
Meydan okuyor bu amansız borana...
Sen sevdamın pençesinde
Titreyerek sığınırken yüreğime
Bir mola vermek istiyorum,
Kendimi senden kaçırayım diyorum...
Desem o da olmuyor...
Öksürükler yapışıyor boğazıma
Adını haykıramıyorum.
Seviyorum demek istesem
Fırtınadaki gemi gibi
İndiriyorum yelkenlerimi
Söyleyemiyorum...
Söyleyemiyorum çünkü
Yitip gidiyor, sevginden derya olmuş gönlümde.
Ben de gemiyi terk ediyorum,
Usulca, kimse görmeden...
Ne gözlerin, ne kalbin ne de sevdan.
Ama olmuyor... Gözlerin sevdanı kalbine koymuş,
Alnımdan vuruyor bir ok misali
Yıkılıyorum yere dev bir çınar gibi
Sevdam yanında küçülen
Küçüldükçe, bedenimde varlığını yücelten bir çınar
Bir iksir gibi...
İçiyorum seni,
Bir sigara, belki bir yudum su gibi.
Söndüreyim diyorum yüreğime basarak
Sevdamı... Göz yaşlarım karışıyor
İçimde büyüyen yaraya
Yine duman, yine sis....
Ve son nefesimi
Yine sana, yine senin için veriyorum...
Sislerin ardındaki hayaline.
Seni sevdiğimi, senden başka
Herkese söylüyorum.
Belki bir deli, belki bir dahi gibi
Seviyorum...
Zihnimdeki; hayalini, özlemini, hasretini
Seviyorum... benliğimi benden alan
Senin gibi bir zalimi.....
You have read 1 text from Turkish literature.