Mesnevi'den Hikayeler - 55
Total number of words is 3764
Total number of unique words is 2038
30.7 of words are in the 2000 most common words
44.8 of words are in the 5000 most common words
52.8 of words are in the 8000 most common words
O buz gibi donup kalan adamın cismi de ne bir şeyle uyuşup birleşir, ne de bir şey, onunla uzlaşır. O, ancak kendi nefsinin hırsı peşindedir. O da faydasız değildir, yeşillik padişahı da değil. Eyaz , senin yıldızın, pek yücedir. Her burç, ona durak olamaz. Himmetin öyle her vefayı beğenir, saflığın öyle her saflığa seçip kabul eder mi hiç?
Mesnevi'den Hikayeler
KİBİR
Neşeli ve şaraba düşkün bir bey vardı. Her mahmurun, her çaresiz kişinin sığındığı bir zattı. Esirgeyici, yoksulları korur, altınlar, inciler bağışlayıcı, deryadil bir adamdı.
Erlerin padişahı, inanmış adamların beyi, yol bilir, sırdan anlar, dostlarını görür gözetir bir zattı. İsa'nın zamanı, Mesih'in devri idi. Halkın gönlünü alan, kimseyi incitmemeye gayret eden o güzel beye, bir gece ansızın konuk geldi. O konuk da onun gibi hoş ve iyi bir beydi. Neşelensinler diye şarap içmek istediler. O zaman şarap helaldi. Şarapları azdı dedi ki: Köle, yürü, testiyi doldur, bize şarap getir.
Filan keşişte halis şarap var. Ondan al da canımız, ileri gelenlerin derdinden de halas olsun, halkın derdinden de. O keşişin şarabının bir katrası, binlerce testi, binlerce küp şarabın yaptığını yapar. O şarapta gizli bir maya var, nitekim bazı erler vardır ki aba altında sultandır onlar. Sen paramparça hırkaya bak. Anlaşılmasın diye altının da yüzünü karartırlar.
Lal görünüşte buğulu görünür ama kötü göz, onu beğenmesin diyedir bu. Hazine ve mücevharat, ev içinde olur mu hiç? Hazineler daima yıkık yerlerdedir. Adem'in hazinesi de yıkık yere gömülmüştü de bu yüzden o melun Şeytanın gözü onu görmedi. O, toprağa hor baktı. Fakat can, ona bu toprak, sana bir set olmuştur deme de idi.
Köle iki testi alıp yola düştü. Derhal keşişlerin manastırına vardı. Altını verip o altın gibi şarabı aldı. Taşı verip karşılığında cevheri satın aldı. O şarap ki padişahların başına sıçrar da sakinin başına altın taç koyarlar.
O şarap ki fitneler, kargaşalılar çıkarır, kullarla padişahları birbirine katar. O şarabı ki kemikleri eritir de tamamı ile can yapar, o zaman tahtayla taht bir olur. Ayıkken kulla padişah suyla yağ gibidir ama sarhoşluk vaktinde tendeki cana dönerler. Heriseye benzerler, artık farkları kalmaz. Fakat bu makama varıp gark olmayan bunu fark edemez.
İşte o köle o çeşit şarap almış, o adı sanı güzel beyin köşküne gitmekteydi. Yolda gamlar görmüş beyni kuru, belalara bürünmüş bir zahit, önüne çıkıverdi. Zahidin bedeni gönül ateşleriyle yanmış, evini Tanrıdan başka her şeyden silip süpürmüştü. Nice çaresiz mihnetlere uğramış, binlerce dağlar üstüne dağlar yakmıştı. Her an gönlü, savaşlara düşmüş, gece gündüz riyazatlara sarılmıştı. Yıllarca aylarca kanlara batmış, topraklara bulanmıştı. Gece yarısı o köleyi görünce, dedi ki: Testilerdeki nedir? köle, şarap dedi. Zahit, kimin, kime götürüyorsun? Diye sordu. Köle, o ulu beyin dedi. Zahit dedi ki: Tanrıyı dileyen kişinin ameli böyle mi olur? Hem Tanrıyı istiyor, hem de içip eğleniyor ha! Şeytan şarabı sonra da yarım akıl öyle mi? Senin aklın şarapsız böyle dağınık. Aklına akıllar katmak gerek. Ya sarhoş olunca aklın ne hale gelir ey bir kuş gibi sarhoşluk tuzağına tutulmuş adam?
Ziya-i Delk, hazır cevap ve tatlı sözlü bir zattı. Şeyh-i İslam Tac-ı Belh'in kardeşi idi. Tac-ı Belh, pek kısa boyluydu, adeta bir kuşa benzerdi. Bütün bilgileri bilir, alim faziletli bir adamdı ama Ziya, güzel söz söylemede ve nüktecilikte ondan üstündü. O pek kısaydı, Ziya da haddinden fazla uzun. Şeyhülislam, pek nazlı, pek kibirli bir adamdı.
Bu kardeşinden utandı. Ziya da sözü tesirli bir vaizdi. Bir meclis günü, Ziya meclise geldi, kadınlarla, alim ve temiz kişilerle doluydu. Şeyhülislam, kibrinden kardeşine şöyle kalktı ve yine derhal oturdu.
Ziya alınarak dedi ki: Çok uzun boylusun. Bari o selvi boyundan birazcığını çal. Sende akıl nerede, fikir nerede ki ey bilgi düşmanı tutup şarap içeceksin? Yüzün pek güzel bari biraz da çivit sür. Habeşin yüzüne, çivit, gülünç olur doğrusu. A azgın sende nur nerede de ki kendinden geçiyor da karanlık arıyorsun.
Gölgeyi gündüz aralar. Sense bulutlu gecede tutmuş, gölge aramaya çıkmışsın. Şarap gıda için halka helaldir ama sevgiyi dileyenlere haramdır. Aşıkların şarabı gönül kanıdır. Onların gözleri yolda konaktadır. Böyle bir korkunç çölde bu akıl kılavuzu, tutulup kalır. Sen de kılavuzları gözetirsen kervanı helak eder yolu yitirirsin.
Arpa ekmeği bile hakikatten haramdır. Nefsin önüne kepekle karşılık ekmek koy. Tanrı yolunun düşmanını hor tut. Hırsızı mimbere çıkarma, dara çek. Hırsızın elini kes. Kesmekten acizsen hiç olmazsa bağla. Sen, onun elini bağlamazsan o, senin elini bağlar. Sen, onun ayağını kırmazsan o, senin ayağını kırar.
Halbuki sen, düşmana şarap ve şeker kamışı veriyorsun. Niçin? Ona zehir gibi gül, taş desene. Zahit, gayrete gelip testiye bir taş attı, kırdı. Köle de testiyi elinden atıp zahitten kaçtı.
Beyin yanına gidince bey, şarap nerede? Dedi. Köle bir ,bir macerayı anlattı.
Bey, ateşe döndü, hemen yerinden doğruldu, bana o zahidin evi nerede? Göster dedi. Göster de şu ağır gürzle kafasını ezeyim. O kahpe oğlunun akılsız kellesini kırayım. O, köpekliğinden doğru yolu göstermeyi ne bilir? O, ancak şöhret aşığı. Bu yobazlık, bu riya ile kendisine bir mevki yapmak, bir şey bahane ederek kendini göstermek istiyor. Onun şuna buna riya yapmaktan başka hiçbir hüneri yok. Deliyse, fitne çıkarmak istiyorsa delinin ilacı, öküz aletinden yapılma kamçıdır.
Vurmalı kerataya da kafasındaki Şeytan çıksın. Eşekçiler, nodullamadıkça eşek gider mi hiç? Bey, eline bir topuz alıp sokağa çıktı. Gece yarısı yarı sarhoş bir halde geldi, zahidin evine girdi. Kızgınlıkla zahidi öldürmek niyetindeydi. Zahit, evde bulunan yünlerin altına girip gizlendi. Zahit, beyin sözlerini yün bükenlerin yünleri altına gizlenmiş, işitiyordu.
Orada kendi kendine dedi ki: Adamın çirkinliğini yüzüne karşı ancak ayna söyleyebilir, çünkü onun yüzü serttir. Ayna gibi demirden bir yüz gerek ki sana çirkin yüzüne bak desin.
Padişah Delkak'la satranç oynardı. Delkak padişahı mat etti mi padişah derhal kızardı. Bunu kibrine yediremez, Tu Allah müstehakını versin diye satranç taşlarını birer, birer Delkak'ın başına vururdu.
Al, işte şahın bu senin bu kaltaban derdi. Delkak, aman padişahım der sabrederdi. Bir gün yine padişah mat oldu. Bir oyun daha oynamalarını emretti. Delkak, zemheride çıplak kalmış adam gibi tirtir titriyordu. Bir oyun daha oynadı, yine padişah mat oldu. Tu Allah müstehakını versin zamanı gelince, Delkak sıçradı bir köşeye kaçtı; korkusundan altı tane halının altına girdi. Yastıklarla o altı tane halının altına gizlenip padişahın satranç taşlarından aman buldu. Padişah ne yapıyorsun, bu ne? Deyice, padişahım dedi, Tu Allah müstehakını versin.
Ateşler püskürüyorsun... Senin gibi öfkeli bir padişaha döşeme altından başka yerde doğru söz söylenebilir mi? Sen mat oldun ama ben şahın çarpmasından mat oluyorum. Onun için halıların altından Tu Allah müstehakını versin diyorum!
Mahalle o beyin bağrış, çağırışıyla, kapıyı tekmelemesi, vurun tutun diye nara atmasıyla doldu. Sağdan, soldan halk dışarı fırladı. Ey ulumuz af zamanıdır. Onun beyni kurumuş. Şimdi onun aklı, fikri çocukların aklından fikrinden az. Hem zahit, hem ihtiyar. Bu halindeki şu zahitlik, onu kat, kat zayıflatmış. Bu zahitlikten de bir feyze nail olamamış.
Zahmetler çekmiş de sevgiliden bir hazine elde edememiş. İşler yapmış da bir pul kazanamamış. Ya iş onun harcı değilmiş, ya henüz mükafat vakti gelmemiş. Ya o çalışma çıfıtça bir çalışma, yahut da mükafata erişmesinin bir zamanı, bir saati var. Ona bu dert bu musibet yeter... Şu kanlı ovada kimsiz kimsesiz kala kalmış.
Gözleri ağırlıklı, bir bucağa çekilip oturmuş, yüzünü ekşitmiş, suratını asmış. Ne bir göz hekimi var ki derdine yansın, ne onun aklı var ki bir göz ilacı arayıp bulsun, gözüne çeksin.
Kendi zannına uymuş, çalışıp çabalamaya koyulmuş, işim, iyileşecek diye bir ümide kapılmış.
Halbuki onun tuttuğu yolla sevgilinin vuslatı arasında ne uzun bir mesafe var. Çünkü o, baş aramıyor, reis olmayı istiyor.
Bir an Tanrı ile, nasibim bu hesapta hep zahmet mi diye adeta didişmede. Bir an hep uçuyor, ele geçmiyor, bizim kolumuzu kanadımızı kırıyorsun diye bahtı ile kavga etmede. Kim, renge, kokuya mahpus kalırsa zahit olsa bile huyu iyi olmaz, dar canlıdır.
Bu daracık duraktan çıkmadıkça nasıl olur da ahlakı düzelir, gönlü ferahlar? Zahitlere, genişliğe çıkmadan yalnız bulundukları zaman bıçak ve ustura vermeye hiç gelmez. Darlılarından, muratlarına eremediklerinden, dertlerinden karınlarını deşiverirler.
Mustafa'yı ayrılık derdi kapladı, daraldı mı, kendisini dağdan atmaya kalkardı. Cebrail, sakın yapma. Kün emrinde sana nice devletler taktir edilmiştir deyince, yatışır, kendini atmaktan vazgeçerdi. Sonra yine ayrılık derdi gelip çattı mı, yine gamdan dertten bunaldı mı kendisini dağdan aşağı atmak isterdi. Bu sefer Cebrail görünür, ey eşi olmayan Padişah, yapma bunu derdi.
Hicap keşfedilip de o inciyi koynunda buluncaya kadar bu haldeydi. Halk, her çeşit mihnetten ötürü kendini öldürüp dururken mihnetlerin aslı olan bu ayrılığı nasıl çeksin? Halk canını feda eden şaşar. Fakat bizim her birimiz fedai huyluyuz. Ne mutlu o kişiye ki bedenini, feda edilmeye değer bir dosta feda etmiştir.
Herkes bir fennin, bir sanatın fedaisidir. Ömrünü o yolda sarf eder, ölüp gider. İster doğularda olsun, ister batılarda, herkes, nihayet ölür. O zaman ne aşık kalır, ne maşuk. Hiç olmazsa be devletli, zaten şu hünere gönüllü, kendisini feda etmiş. Onun öldürülmesinde yüzlerce hayat var. Aşık da onca ebedi, maşuk da, aşk da. İki alemde de dileğine ermiş, iyi bir ad san kazanmış.
Ey ulular, aşılara acıyın. Onların şanı, helak olduktan sonra bile helak olmaya hazır bulunmaktadır. Beyim onun kabalığını affet onun derdine bedbahtlığına bak. Onu affet de Tanrı da seni affetsin, suçlarını yargılasın.
Sen de gafletle az testiler kırmamışsındır. Sen de affa ümit bağlamışsındır. Affet de ahrette sen de af edilesin. Kader, ceza vermede kılı kırk yarar.
Bey dedi ki: O kim oluyor ki bizim testimize taş atıp kırıyor? Benim civarımdan erkek aslan bile yüzlerce çekingenlikle korka, korka geçmede. Neden kulumuzun gönlünü incitti, bizi konuğumuzun yanında utandırdı?
Onun kanından daha değerli olan şarabı döktü de kadınlar gibi bizden kaçıp da gizlendi. Fakat tut ki bir kuş gibi uçsun, benim elimden nerede canını kurtaracak? Kahır okumla kanadını kırar, onun arda kalası kanadını koparırım. Benden kaçıp da bir katı taşın içine girse, gizlense yine onu tutar, o taşın içinden çıkarırım. Ona bir kılıç çalayım da bütün kaltabanlara ibret olsun.
Herkese yobazlık satsın, bu yetmiyormuş gibi bir de bize satmaya kalkışsın ha! Onun da cezasını şimdicik vereceğim, onun gibi yüz tanesinin de. Öyle kızmış, öyle kan dökücülüğü tutmuş ki ağzından ateş püskürüyor.
O şefaatçiler, onun o hay hayına karşı birçok defalar elini, ayağını öpüp, dediler ki: A beyim, sana kin gütmek yaraşmaz. Şarap dökülüp gitti ise ne çıkar? Sen, şarapsız da hoşsun. Şarap, neşe sermayesini senden alır. Suyun letafeti senin letafetine imrenir.
Padişahlık et, ey merhamet sahibi, ey kerem sahibinin oğlu kerem sahibi bağışla. Her şarap, bu boya, bu yüze kuldur. Bütün sarhoşlar sana haset ederler.
Senin gül renkli şaraba hiç ihtiyacın yok. Gül rengini bırak, gül renklilik sensin zaten. Ey zühreye benzeyen yüzü kuşluk güneşi olan, ey rengine karşı gül rengi yoksul bir hale gelen bey, şarap küpte gizlice senin yüzünün iştiyakiyle kaynayıp coşar.
Sen baştan başa denizsin, ıslaklığı ne istersin ki? Sen, tamamı ile varlıksın, yokluğu ne arasın ki? Ey parlak ay, tozu ne yapacaksın? Ay bile senin yüzüne bakar da sararır. Sen hoşsun, güzelsin her türlü hoşluğun madenisin. Neden şaraba minnet edersin ki?
Başında "Biz insan oğullarını ululadık" tacı, boynunda "Biz sana kevser ırmağını verdik" gerdanlığı var.
İnsan cevherdir, gök ona arazdır. Her şey fer-i dir, her şeyden maksat odur. Ey akıllar, tedbirler, fikirler kulu kölesi olan bey, mademki böylesin, kendini neden böyle ucuza satıyorsun? Sana hizmet etmek bütün varlık alemine farzdır. Bir cevher, neden arazdan ihsan ister ki? Yazıklar olsun kitaplardan bilgi arıyorsun ha!
Bir bilgi denizisin ki bir ıslaklıkta gizlenmiş; bir allemsin ki üç arşın boyunda bir bedene bürünmüş!
Şarap nedir, güzel ses ve çalgı dinlemek, yahut bir güzelle buluşmak nedir ki sen onlardan bir neşe, bir menfaat ummadasın!
Hiç güneş, bir zerreden borç ister mi, hiç zühre yıldızı, bir küçücük küpten şarap diler mi? Sen keyfiyeti bilinmez bir cansın, keyfiyet alemine hapsedilmişsin. Sen bir güneşsin, bir ukdeye tutulmuşsun; işte bu sana yakışmaz yazık.
Bey dedi ki: Hayır, hayır. Ben, o şarabın adamıyım. Ben, bu hoşluktan alınan zevke kanaat edemem. Ben, yasemin gibi olmayı, gah şöyle, gah böyle eğilip bükülmeyi isterim. Bütün korkulardan, bütün ümitlerde kurtulup söğüt gibi her yana eğilmeliyim. Söğüt dalı gibi sağa, sola dönmeli, onun gibi rüzgarda çeşit, çeşit oynamalıyım. Şarabın verdiği neşeye alışan, nereden bu neşeyi beğenecek hey hocam!
Peygamberler, Tanrı neşesine dalmışlardı, onunla yoğrulmuşlardı da onun için bu neşeden vaz geçtiler. Onların canları, o neşeyi gördüğünden onlara bu neşeler, oyuncak görünmüştü. Diri olan bir güzelliğe dostluk eden, artık ölüyü nasıl kucaklar?
O alem, zerre zerre diridir. Her zerresi nükteden anlar, söz söyler. Onlar, ölü olan cihanda oturmaz, dinlemezler. Çünkü ot, ancak hayvanlara layıktır. Kim gül bahçesinde meclis kurar, yurt tutarsa külhanda şarap içer mi hiç?
Pak ruhun makamı, illiyyin'dir. Pislikte yurt edinense kurttur. Tanrı mahmuruna tertemiz şarap kadehi sunulur. Bu kör kuşlaraysa şu kara ve tuzlu su. Kime Ömer'in adaleti el vermezse onca kanlı Haccac adildir.
Kızlara cansız bebekleri oyuncak diye verirler. Çünkü onlar, diri oyuncaktan bir şey anlamazlar ki. Küçük erkek çocuklar, erliklerinden bir şey anlamazlar, güçleri kuvvetleri yoktur. Onun için onlara tahta kılıç daha yeğdir. Kafirler peygamberlerin kiliselerde yapılmış olan resimleri ile kanaat ederler.
Fakat ay parçaları bizim için apaydın olduğundan resimlerine aldırış bile etmeyiz. Onların birer sureti, bu alemdedir ama birer sureti de ay gibi gökyüzündedir. Bu suretteki ağızları, onlarla düşüp kalkanla konuşur, nükteler söyler. O suretteki ağızlarıysa Tanrı ile konuşur. Görünen kulak, bu sözü duyar, beller. Can kulağıysa Kün emrinin sırlarını işitir.
Ten gözü, insanın şeklini görür, beller. Can gözü, Mazagalbasar sırrını görür, hayran olur. Görünen ayak, mescit safında durur, mana ayağı göğün üstünde tavafta bulunur.
İşte her cüz-ü böyle say... bu, vakit içindedir, zamana bağlıdır, oysa ondan da hariçtir. Zamana bağlı olan, ecele kadar durur. Öbürüyse ebediyete dost, ezele eştir. Bir adı iki devlet sahibidir, bir sıfatı iki kıble imamı.
Ona ne halvetin lüzumu vardır, ne çilenin. Hiçbir bulut onu örtemez. Halvet yurdu, güneş değirmesidir, artık ona nasıl olur da yabancı gece perde kesilir? Hastalık ve perhiz zamanı geçti, buhran kalmadı. Küfür, iman oldu, küfran kalmadı. Elif gibi doğruluğu yüzünden öne geçmiştir. Onda kendi sıfatlarından hiçbir şey kalmamıştır. Kendi huylarından çıkmış tek olmuş... canı, canına can katan sevgiliyse çırılçıplak bir hale gelmiştir.
O tek ve benzersiz, eşsiz örneksiz padişahın huzuruna çırılçıplak gidince padişah, ona kendi kutlu sıfatlarından bir elbise giydirmiştir. Padişahın sıfatlarından bir elbiseye bürünmüş, kuyudan mevki ve ikbal sayvanının üstüne uçmuştur.
Tortulu bir şey saf oldu mu böyle olur. Tıpkı onun gibi o da tasın dibinden üstüne çıkmıştır. Tasın dibindeyken tortuluydu, toprak cüzüleri, ona karışmış, o şomluk onu bulandırmıştı.
Hiç de hoş olmayan dost onun kolunu kanadını bağlamıştı. Fakat o aslında yüceydi. "Yeryüzüne inin" sesi gelince onu Harut gibi baş aşağı asakodu. Harut gökteki meleklerdendi, bir azar yüzünden öylece asılı kaldı. Baş aşağı asılı kalmasının sebebi, baştan çıkması, kendisini baş sanması ve yalnızca öne geçmeye kalkışmasıydı. Sepet kendisini suyla dolu görünce nazlandı, istiğnaya girişti de sudan çekildi hani. Fakat ciğerinde bir katracık suyu bile kalmadı. Bunun üzerine deniz, acıdı da onu tekrar davet etti.
Denizden sebepsiz hizmet karşılığı olmaksızın rahmet gelir. Bu, ne kutlu andır. Tanrı hakkı için denizin etrafında dönüp dolaşmak, denizde gecelerin yüzleri, sarı olsa bile aldırış etmemek gerek. Denizin etrafında dönüp dolaşmalı ki Tanrının lütfu, bağışlaması gelip çatıversin de sararmış yüz, bir mücevher bularak kızarsın. Yüzün sarı rengi, renklerin en iyisidir. Çünkü o yüze kavuşmayı beklemektedir.
Fakat bir adamın yüzünde parlayıp duran kırmızılık, o adamın canının, bulunduğuna kani olmasındandır. Halbuki insan zayıflatan, alçaltan, sarartıp solduran tamahtır. Bu solgunluk ve arıklık, bedene ait illetlerden değildir. hastalıksız bir sarı yüz görse Calinas'un bile aklı şaşar.
Fakat tamahı bağlandın mı Tanrı nurlarına dalarsın. Mustafa bunun için tamaha düşenin nefsi alçalır demiştir.
Gölgesiz nur, latiftir, yücedir. Kafes, kafes vuran nura, bir kalburdan aksetmededir. O kafes şeklindeki gölge, kalburun gölgesidir. Aşıklar, bedenlerinin çıplak olmasını isterler. Fakat erkekliği olmayana ha elbise olmuş, ha olmamış. O ekmek ve sofra, oruçlulara çıkar. At sineğine çorba nedir tencere ne?
Mesnevi'den Hikayeler
KONUK EVİ
Delikanlım, bu denen bir konuk evidir. Her sabah, oraya koşa, koşa bir yeni konuk gelir. Sakın bu, benim boynumda kaldı deme. Şimdicik yine uçar, yokluk alemine gider. Gayb aleminden gönlüne ne gelirse konuktur onu hoş tut.
Birisine ansızın konuk geldi. Ev sahibi konuğunu gerdanlık gibi boynuna taktı. Sofra çıkardı, ağırladı. O gece mahallelerinde sünnet düğünü vardı. Erkek, kadınına gizlice dedi ki: Bu gece iki yatak ser. Bizim yatağımızı kapı yanına yap, konuğun yatağını da öbür tarafa. Kadın, olur iki gözümün nuru, baş üstüne. Hizmetler eder, güler yüz gösteririm, merak etme dedi. Yatakları yapıp sünnet düğününe gitti.
Yüce konuk, kadının kocası ile kaldı. Geceleyin kuru, yaş bir çerez çıkardı. Yediler içtiler. O iki temiz adam, gece geç vakte kadar oturup konuştular, gece yarısına dek iyi, kötü başlarından geçenleri anlattılar. Çerezden, konuşup görüşmeden sonra konuk, uykusuzluktan kalktı, kapı yanındaki yatağa girip yattı.
Adam, utancından ona bir şey diyemedi, canım, senin yatağın bu taraftaki. Sen yatıp uyuyasın diye yatağı, şuraya serdik diye bir söz söyleyemedi. Karısı ile kararlaştırdıklarının aksine, konuk için serilen yatağa girdi, öbür yatakta da konuk yatıp uyudu. O gece şiddetli bir yağmur başladı. Bulutların çokluğu, hayret verecek bir derecede idi.
Kadın gelince konuk öbür taraftadır kocam öbür taraftadır, kapı yanında yatan kocamdır diye, anadan doğma soyunup yorganın altına girdi, konuğu birkaç kere de istekle öptü.
Dedi ki: Hani bir şeyden korkuyordum ya. Başıma geldi mi geldi, geldi mi geldi. Yağmur, çamur yüzünden konuk kakıldı kaldı. Beylik sabunu gibi elinden çıkmasına imkan yok. Bu yağmur çamurda o, nereden gidecek? Başına canına and olsun, adam başımıza kaldı. Konuk bu sözleri duyunca hemen sıçrayıp dedi ki: Kadın bırak beni. Ayakkabım var benim, çamurdan korkum yok. Ben gidiyorum, Allah size hayırlar versin. Yolculukta can, bir an bile eğlenmez. Yolcu derhal geldiği yere dönmeli. Bir yerde kalıp eğlenmek, yol keser.
Kadın, o soğuk sözü söylediğine pişman oldu. Çünkü o eşsiz mihman ürküp yola düşüyordu. Kadın lütfen, hoş gör, ben şaka olsun diye söyledim deyip, secdeler etti, bir hayli yalvarıp sızlandı ama fayda etmedi. Konuk, yola düşüp bunları hasret bıraktı.
Bu yüzden adam da yasa battı, kadın da. Çünkü artık o konuğun yüzünü, leğendeki akisten değil, kendi yüzünden görmüşlerdi. Konuk gitmede ova, konuğun nuru ile cennet gibi aydınlanmadaydı. Adam bundan sonra bu işin derdinden utancından evini konuk evi haline soktu.
Fakat kadının gönlünde de, erkeğin gönlünde de o konuğun hayali, her an derdi ki: Ben, Hızır'ın dostuyum size yüzlerce cömertlik hazinesi saçacaktım, fakat ne yapayım? Kısmetiniz değilmiş.
Konuk evine her gün nasıl bir yüce konuk gelirse onun gibi her an sana bir fikir gelir. Canım, fikri bir adam say. Çünkü adam, fikirle değerlidir, fikirle diridir. Gam fikri, neşe yolunu vurursa gam yeme. O, hakikatte başka neşeler hazırlamaktadır.
O, hayrın aslından yeni bir sevinç, yeni bir neşe gelsin diye evi, başkalarından sıkıca süpürür. Gönül dalındaki sararmış, kurumuş yaprakları ayırır, daldan yeni ve yeşil yapraklar bitmesine yardım eder. Bu alemden öte bir aleme yeni bir zevk gelsin diye eski sevinci, kökünden çeker, çıkarır.
Gam, üstü dallarla yapraklarla örtülü yeni kökü bitirsin diye çürümüş, pörsümüş olan eski kökü yerinden söküp çıkarır. Gam, gönülden neyi döker, yahut koparırsa karşılık olarak mutlaka daha iyisini verir. Hele derdin gamın yakın ehline kul olduğunu iyice bilene daha fazla lütuflarda bulunur.
Bulutla şimşek, asık suratlılık, ekşi yüzlülük göstermese asma yaprağı, doğuya benzeyen gülümsemelerini gösterir mi hiç? Kutluluk, kutsuzluk, gönlüne gelir, konuklar. Bunlar, evden eve giden yıldızlara benzerler. Senin burcunda konakladı mı onun talihi gibi sen de tatlı bir hale, gel, çevikleş.
Böyle hareket et de o yıldız, aya gitti, ulaştı mı o gönül sultanına senden şükür etsin. Sabırlı ve her şeye razı olan Eyyüb, tam yedi yıl Tanrı konuğunu belayı hoş tuttu. O sert ve yüzü pek ala da tanrıya dönünce ondan yüzlerce çeşit şükürlerde bulundu da, dedi ki: Eyyüb ben sevgililerini öldürdüğüm halde sevgisinden bir kere bile yüzünü çevirmedi. Tanrı bilgisine vefakarlıkta bulundu, utancından bela ile adeta sütle bal gibi kaynaştı, karıştı. Senin de gönlüne yeniden yeniye belalar geldikçe o belaları güle güle karşıla.
Ey yaradanım, beni o belanın şerrinden sakla bekle. O yüzden gelecek ihsanları bana haram etme, beni o lütuflara kavuştur. Rabbim, uğradığım belalara karşı lütfet de şükredeyim, geçip giderse ona hasret çekmeyeyim de. O suratı asık derdi koru. O acılığı şeker gibi tatlı say.
Bulutunda görünüşte yüzü asıktır ama gül bahçesini bezer, çalı çırpıyı kırar. Gamı bulut gibi bil de o asık suratıyla pek surat asmaya kalkışma. Belki o inci, elindedir, olur ya. Onun için çalış çabala da senden razı olsun. Hatta böyle olmasa bile bu huyu adet edinir, o güzelim huyla huylanır, o huyu arttırırsın da, başka yerlerde de böyle hareket edersin ve bir gün birdenbire muhtaç olduğun şeye erişiverirsin.
Neşene mani olan düşünce, Tanrının emri ile, Tanrının hikmeti ile gelir. Sen ona felaket deme delikanlım. Belki bir yıldızdır, belki kutluluk kıranındadır. Sen ona fer-i deme, asıl tut da onunla daima maksadına eriş, üstün çık. Onu fer-i sayar, muzır tutarsan gözün, aslı gözler durur.
Halbuki bekleyiş, çeşnide zehirdir adeta. Bu gidişle daima ölüm halinde kalırsın. Onu asıl bil, kucakla da bekleyiş ölümünden kurtul.
Mesnevi'den Hikayeler
ŞEHİT OLMAK
Zengin bir adam vardı. Bu adamın da zühre yanaklı, ay yüzlü, gümüş bedenli bir kızı vardı. Kız, kendini bildi, babası onu kocaya verdi. Fakat kocası kızın dengi değildi. Kavun, karpuz oldu, sulandı mı yarmazsan telef olur gider.
Babası da kızın baştan çıkmasından korktu da onun için onu, dengi olmayan birisine verdi. Kızına dedi ki: Kendini kocandan koru, sakın gebe kalma. Ne yapayım? Bu yoksula seni vermek zorunda kaldım. Bu adamı garip say, garipte vefa olmaz. Ansızın her şeyi bırakır, kaçıp gider. Çocuğu başına dert kalır.
Kızı dedi ki: Babacığım, dediğini tutarım. Öğüdün pek doğru, kabulüm. Babası, her iki üç günde bir kere kızına aman ha sakın diye öğüt veriyordu. Derken kız, birdenbire gebe kalıverdi; ikisi de gençti. Kız, bunu babasından gizledi. Çocuk karnında beş, yahut altı aylık oldu. Artık iyiden iyiye belli oldu. Babası dedi ki: Ben sana ondan kendini koru demedim mi? Öğütlerim yel miydi ki sana tesir etmedi?
Kız, baba dedi, nasıl tahammül edeyim? Erkekle kadın, şüphe yok ki ateşle pamuk. Pamuk ateşten nasıl çekinebilir? Yahut da ateş nasıl olur da pamuğu yakmaz, çekinir?
Babası dedi ki: A kızım, ben sana onun yanına gitme demedim. Yalnız menisinden kendini koru dedim. Tam zevk anında onun beli gelirken kendini çekmeliydin. Kız, peki... beli ne vakit gelecek, ben ne bileyim? Bu, pek gizli bir şey, anlaşılmaz ki dedi.
Babası gözleri süzüldü mü anla ki beli geliyor deyince, kız dedi: Onun gözü süzülünceye kadar benim bu iki gözüm de kör oluyor a baba. Her bayağı akıl, hırs ve öfke zamanı, yerinde durmaz ki.
Bir sofi, askere savaşa gitti. Ansızın savaş başladı. Sofi, ağırlıklarla çadırda kalan zayıflarla beraber kaldı. Erler, ta savaş yerine kadar at sürdüler. Ağır kişiler, toprak gibi yerlerinde kala kaldılar. İleri gidenlerin ileri gidenleriyse yürüyüp ilerlediler. Savaşlar edip üstün gelerek bir çok ganimetlerle geri döndüler.
Sen de al diye sofıye de armağan sundular. O, o armağanı attı, hiçbir şey almadı. Neden kızgınsın dediler. Savaştan mahrum kaldım dedi. Sofi, savaş safında hançer çekip savaşmadığı için bu iltifattan memnun olmadı. Bunun üzerine esir getirdik dediler, birini al öldür. Başını kes de gazi ol. Sofi, buna biraz sevindi yüreklendi.
Suyla alınan aptestin yüzlerce aydınlığı, nuru, feri vardır ama su olmazsa teyemmüm edilir. Sofi, bağlı esiri alıp gaza etmek üzere çadırın arkasına götürdü. Oraya tutsakla gitti ama biraz gecikti diye meraka düştüler. İki eli bağlı tutsak. Onu öldürüvermeliydi. Öldürmede neden bu kadar gecikti, sebebi ne? Dediler.
Mesnevi'den Hikayeler
KİBİR
Neşeli ve şaraba düşkün bir bey vardı. Her mahmurun, her çaresiz kişinin sığındığı bir zattı. Esirgeyici, yoksulları korur, altınlar, inciler bağışlayıcı, deryadil bir adamdı.
Erlerin padişahı, inanmış adamların beyi, yol bilir, sırdan anlar, dostlarını görür gözetir bir zattı. İsa'nın zamanı, Mesih'in devri idi. Halkın gönlünü alan, kimseyi incitmemeye gayret eden o güzel beye, bir gece ansızın konuk geldi. O konuk da onun gibi hoş ve iyi bir beydi. Neşelensinler diye şarap içmek istediler. O zaman şarap helaldi. Şarapları azdı dedi ki: Köle, yürü, testiyi doldur, bize şarap getir.
Filan keşişte halis şarap var. Ondan al da canımız, ileri gelenlerin derdinden de halas olsun, halkın derdinden de. O keşişin şarabının bir katrası, binlerce testi, binlerce küp şarabın yaptığını yapar. O şarapta gizli bir maya var, nitekim bazı erler vardır ki aba altında sultandır onlar. Sen paramparça hırkaya bak. Anlaşılmasın diye altının da yüzünü karartırlar.
Lal görünüşte buğulu görünür ama kötü göz, onu beğenmesin diyedir bu. Hazine ve mücevharat, ev içinde olur mu hiç? Hazineler daima yıkık yerlerdedir. Adem'in hazinesi de yıkık yere gömülmüştü de bu yüzden o melun Şeytanın gözü onu görmedi. O, toprağa hor baktı. Fakat can, ona bu toprak, sana bir set olmuştur deme de idi.
Köle iki testi alıp yola düştü. Derhal keşişlerin manastırına vardı. Altını verip o altın gibi şarabı aldı. Taşı verip karşılığında cevheri satın aldı. O şarap ki padişahların başına sıçrar da sakinin başına altın taç koyarlar.
O şarap ki fitneler, kargaşalılar çıkarır, kullarla padişahları birbirine katar. O şarabı ki kemikleri eritir de tamamı ile can yapar, o zaman tahtayla taht bir olur. Ayıkken kulla padişah suyla yağ gibidir ama sarhoşluk vaktinde tendeki cana dönerler. Heriseye benzerler, artık farkları kalmaz. Fakat bu makama varıp gark olmayan bunu fark edemez.
İşte o köle o çeşit şarap almış, o adı sanı güzel beyin köşküne gitmekteydi. Yolda gamlar görmüş beyni kuru, belalara bürünmüş bir zahit, önüne çıkıverdi. Zahidin bedeni gönül ateşleriyle yanmış, evini Tanrıdan başka her şeyden silip süpürmüştü. Nice çaresiz mihnetlere uğramış, binlerce dağlar üstüne dağlar yakmıştı. Her an gönlü, savaşlara düşmüş, gece gündüz riyazatlara sarılmıştı. Yıllarca aylarca kanlara batmış, topraklara bulanmıştı. Gece yarısı o köleyi görünce, dedi ki: Testilerdeki nedir? köle, şarap dedi. Zahit, kimin, kime götürüyorsun? Diye sordu. Köle, o ulu beyin dedi. Zahit dedi ki: Tanrıyı dileyen kişinin ameli böyle mi olur? Hem Tanrıyı istiyor, hem de içip eğleniyor ha! Şeytan şarabı sonra da yarım akıl öyle mi? Senin aklın şarapsız böyle dağınık. Aklına akıllar katmak gerek. Ya sarhoş olunca aklın ne hale gelir ey bir kuş gibi sarhoşluk tuzağına tutulmuş adam?
Ziya-i Delk, hazır cevap ve tatlı sözlü bir zattı. Şeyh-i İslam Tac-ı Belh'in kardeşi idi. Tac-ı Belh, pek kısa boyluydu, adeta bir kuşa benzerdi. Bütün bilgileri bilir, alim faziletli bir adamdı ama Ziya, güzel söz söylemede ve nüktecilikte ondan üstündü. O pek kısaydı, Ziya da haddinden fazla uzun. Şeyhülislam, pek nazlı, pek kibirli bir adamdı.
Bu kardeşinden utandı. Ziya da sözü tesirli bir vaizdi. Bir meclis günü, Ziya meclise geldi, kadınlarla, alim ve temiz kişilerle doluydu. Şeyhülislam, kibrinden kardeşine şöyle kalktı ve yine derhal oturdu.
Ziya alınarak dedi ki: Çok uzun boylusun. Bari o selvi boyundan birazcığını çal. Sende akıl nerede, fikir nerede ki ey bilgi düşmanı tutup şarap içeceksin? Yüzün pek güzel bari biraz da çivit sür. Habeşin yüzüne, çivit, gülünç olur doğrusu. A azgın sende nur nerede de ki kendinden geçiyor da karanlık arıyorsun.
Gölgeyi gündüz aralar. Sense bulutlu gecede tutmuş, gölge aramaya çıkmışsın. Şarap gıda için halka helaldir ama sevgiyi dileyenlere haramdır. Aşıkların şarabı gönül kanıdır. Onların gözleri yolda konaktadır. Böyle bir korkunç çölde bu akıl kılavuzu, tutulup kalır. Sen de kılavuzları gözetirsen kervanı helak eder yolu yitirirsin.
Arpa ekmeği bile hakikatten haramdır. Nefsin önüne kepekle karşılık ekmek koy. Tanrı yolunun düşmanını hor tut. Hırsızı mimbere çıkarma, dara çek. Hırsızın elini kes. Kesmekten acizsen hiç olmazsa bağla. Sen, onun elini bağlamazsan o, senin elini bağlar. Sen, onun ayağını kırmazsan o, senin ayağını kırar.
Halbuki sen, düşmana şarap ve şeker kamışı veriyorsun. Niçin? Ona zehir gibi gül, taş desene. Zahit, gayrete gelip testiye bir taş attı, kırdı. Köle de testiyi elinden atıp zahitten kaçtı.
Beyin yanına gidince bey, şarap nerede? Dedi. Köle bir ,bir macerayı anlattı.
Bey, ateşe döndü, hemen yerinden doğruldu, bana o zahidin evi nerede? Göster dedi. Göster de şu ağır gürzle kafasını ezeyim. O kahpe oğlunun akılsız kellesini kırayım. O, köpekliğinden doğru yolu göstermeyi ne bilir? O, ancak şöhret aşığı. Bu yobazlık, bu riya ile kendisine bir mevki yapmak, bir şey bahane ederek kendini göstermek istiyor. Onun şuna buna riya yapmaktan başka hiçbir hüneri yok. Deliyse, fitne çıkarmak istiyorsa delinin ilacı, öküz aletinden yapılma kamçıdır.
Vurmalı kerataya da kafasındaki Şeytan çıksın. Eşekçiler, nodullamadıkça eşek gider mi hiç? Bey, eline bir topuz alıp sokağa çıktı. Gece yarısı yarı sarhoş bir halde geldi, zahidin evine girdi. Kızgınlıkla zahidi öldürmek niyetindeydi. Zahit, evde bulunan yünlerin altına girip gizlendi. Zahit, beyin sözlerini yün bükenlerin yünleri altına gizlenmiş, işitiyordu.
Orada kendi kendine dedi ki: Adamın çirkinliğini yüzüne karşı ancak ayna söyleyebilir, çünkü onun yüzü serttir. Ayna gibi demirden bir yüz gerek ki sana çirkin yüzüne bak desin.
Padişah Delkak'la satranç oynardı. Delkak padişahı mat etti mi padişah derhal kızardı. Bunu kibrine yediremez, Tu Allah müstehakını versin diye satranç taşlarını birer, birer Delkak'ın başına vururdu.
Al, işte şahın bu senin bu kaltaban derdi. Delkak, aman padişahım der sabrederdi. Bir gün yine padişah mat oldu. Bir oyun daha oynamalarını emretti. Delkak, zemheride çıplak kalmış adam gibi tirtir titriyordu. Bir oyun daha oynadı, yine padişah mat oldu. Tu Allah müstehakını versin zamanı gelince, Delkak sıçradı bir köşeye kaçtı; korkusundan altı tane halının altına girdi. Yastıklarla o altı tane halının altına gizlenip padişahın satranç taşlarından aman buldu. Padişah ne yapıyorsun, bu ne? Deyice, padişahım dedi, Tu Allah müstehakını versin.
Ateşler püskürüyorsun... Senin gibi öfkeli bir padişaha döşeme altından başka yerde doğru söz söylenebilir mi? Sen mat oldun ama ben şahın çarpmasından mat oluyorum. Onun için halıların altından Tu Allah müstehakını versin diyorum!
Mahalle o beyin bağrış, çağırışıyla, kapıyı tekmelemesi, vurun tutun diye nara atmasıyla doldu. Sağdan, soldan halk dışarı fırladı. Ey ulumuz af zamanıdır. Onun beyni kurumuş. Şimdi onun aklı, fikri çocukların aklından fikrinden az. Hem zahit, hem ihtiyar. Bu halindeki şu zahitlik, onu kat, kat zayıflatmış. Bu zahitlikten de bir feyze nail olamamış.
Zahmetler çekmiş de sevgiliden bir hazine elde edememiş. İşler yapmış da bir pul kazanamamış. Ya iş onun harcı değilmiş, ya henüz mükafat vakti gelmemiş. Ya o çalışma çıfıtça bir çalışma, yahut da mükafata erişmesinin bir zamanı, bir saati var. Ona bu dert bu musibet yeter... Şu kanlı ovada kimsiz kimsesiz kala kalmış.
Gözleri ağırlıklı, bir bucağa çekilip oturmuş, yüzünü ekşitmiş, suratını asmış. Ne bir göz hekimi var ki derdine yansın, ne onun aklı var ki bir göz ilacı arayıp bulsun, gözüne çeksin.
Kendi zannına uymuş, çalışıp çabalamaya koyulmuş, işim, iyileşecek diye bir ümide kapılmış.
Halbuki onun tuttuğu yolla sevgilinin vuslatı arasında ne uzun bir mesafe var. Çünkü o, baş aramıyor, reis olmayı istiyor.
Bir an Tanrı ile, nasibim bu hesapta hep zahmet mi diye adeta didişmede. Bir an hep uçuyor, ele geçmiyor, bizim kolumuzu kanadımızı kırıyorsun diye bahtı ile kavga etmede. Kim, renge, kokuya mahpus kalırsa zahit olsa bile huyu iyi olmaz, dar canlıdır.
Bu daracık duraktan çıkmadıkça nasıl olur da ahlakı düzelir, gönlü ferahlar? Zahitlere, genişliğe çıkmadan yalnız bulundukları zaman bıçak ve ustura vermeye hiç gelmez. Darlılarından, muratlarına eremediklerinden, dertlerinden karınlarını deşiverirler.
Mustafa'yı ayrılık derdi kapladı, daraldı mı, kendisini dağdan atmaya kalkardı. Cebrail, sakın yapma. Kün emrinde sana nice devletler taktir edilmiştir deyince, yatışır, kendini atmaktan vazgeçerdi. Sonra yine ayrılık derdi gelip çattı mı, yine gamdan dertten bunaldı mı kendisini dağdan aşağı atmak isterdi. Bu sefer Cebrail görünür, ey eşi olmayan Padişah, yapma bunu derdi.
Hicap keşfedilip de o inciyi koynunda buluncaya kadar bu haldeydi. Halk, her çeşit mihnetten ötürü kendini öldürüp dururken mihnetlerin aslı olan bu ayrılığı nasıl çeksin? Halk canını feda eden şaşar. Fakat bizim her birimiz fedai huyluyuz. Ne mutlu o kişiye ki bedenini, feda edilmeye değer bir dosta feda etmiştir.
Herkes bir fennin, bir sanatın fedaisidir. Ömrünü o yolda sarf eder, ölüp gider. İster doğularda olsun, ister batılarda, herkes, nihayet ölür. O zaman ne aşık kalır, ne maşuk. Hiç olmazsa be devletli, zaten şu hünere gönüllü, kendisini feda etmiş. Onun öldürülmesinde yüzlerce hayat var. Aşık da onca ebedi, maşuk da, aşk da. İki alemde de dileğine ermiş, iyi bir ad san kazanmış.
Ey ulular, aşılara acıyın. Onların şanı, helak olduktan sonra bile helak olmaya hazır bulunmaktadır. Beyim onun kabalığını affet onun derdine bedbahtlığına bak. Onu affet de Tanrı da seni affetsin, suçlarını yargılasın.
Sen de gafletle az testiler kırmamışsındır. Sen de affa ümit bağlamışsındır. Affet de ahrette sen de af edilesin. Kader, ceza vermede kılı kırk yarar.
Bey dedi ki: O kim oluyor ki bizim testimize taş atıp kırıyor? Benim civarımdan erkek aslan bile yüzlerce çekingenlikle korka, korka geçmede. Neden kulumuzun gönlünü incitti, bizi konuğumuzun yanında utandırdı?
Onun kanından daha değerli olan şarabı döktü de kadınlar gibi bizden kaçıp da gizlendi. Fakat tut ki bir kuş gibi uçsun, benim elimden nerede canını kurtaracak? Kahır okumla kanadını kırar, onun arda kalası kanadını koparırım. Benden kaçıp da bir katı taşın içine girse, gizlense yine onu tutar, o taşın içinden çıkarırım. Ona bir kılıç çalayım da bütün kaltabanlara ibret olsun.
Herkese yobazlık satsın, bu yetmiyormuş gibi bir de bize satmaya kalkışsın ha! Onun da cezasını şimdicik vereceğim, onun gibi yüz tanesinin de. Öyle kızmış, öyle kan dökücülüğü tutmuş ki ağzından ateş püskürüyor.
O şefaatçiler, onun o hay hayına karşı birçok defalar elini, ayağını öpüp, dediler ki: A beyim, sana kin gütmek yaraşmaz. Şarap dökülüp gitti ise ne çıkar? Sen, şarapsız da hoşsun. Şarap, neşe sermayesini senden alır. Suyun letafeti senin letafetine imrenir.
Padişahlık et, ey merhamet sahibi, ey kerem sahibinin oğlu kerem sahibi bağışla. Her şarap, bu boya, bu yüze kuldur. Bütün sarhoşlar sana haset ederler.
Senin gül renkli şaraba hiç ihtiyacın yok. Gül rengini bırak, gül renklilik sensin zaten. Ey zühreye benzeyen yüzü kuşluk güneşi olan, ey rengine karşı gül rengi yoksul bir hale gelen bey, şarap küpte gizlice senin yüzünün iştiyakiyle kaynayıp coşar.
Sen baştan başa denizsin, ıslaklığı ne istersin ki? Sen, tamamı ile varlıksın, yokluğu ne arasın ki? Ey parlak ay, tozu ne yapacaksın? Ay bile senin yüzüne bakar da sararır. Sen hoşsun, güzelsin her türlü hoşluğun madenisin. Neden şaraba minnet edersin ki?
Başında "Biz insan oğullarını ululadık" tacı, boynunda "Biz sana kevser ırmağını verdik" gerdanlığı var.
İnsan cevherdir, gök ona arazdır. Her şey fer-i dir, her şeyden maksat odur. Ey akıllar, tedbirler, fikirler kulu kölesi olan bey, mademki böylesin, kendini neden böyle ucuza satıyorsun? Sana hizmet etmek bütün varlık alemine farzdır. Bir cevher, neden arazdan ihsan ister ki? Yazıklar olsun kitaplardan bilgi arıyorsun ha!
Bir bilgi denizisin ki bir ıslaklıkta gizlenmiş; bir allemsin ki üç arşın boyunda bir bedene bürünmüş!
Şarap nedir, güzel ses ve çalgı dinlemek, yahut bir güzelle buluşmak nedir ki sen onlardan bir neşe, bir menfaat ummadasın!
Hiç güneş, bir zerreden borç ister mi, hiç zühre yıldızı, bir küçücük küpten şarap diler mi? Sen keyfiyeti bilinmez bir cansın, keyfiyet alemine hapsedilmişsin. Sen bir güneşsin, bir ukdeye tutulmuşsun; işte bu sana yakışmaz yazık.
Bey dedi ki: Hayır, hayır. Ben, o şarabın adamıyım. Ben, bu hoşluktan alınan zevke kanaat edemem. Ben, yasemin gibi olmayı, gah şöyle, gah böyle eğilip bükülmeyi isterim. Bütün korkulardan, bütün ümitlerde kurtulup söğüt gibi her yana eğilmeliyim. Söğüt dalı gibi sağa, sola dönmeli, onun gibi rüzgarda çeşit, çeşit oynamalıyım. Şarabın verdiği neşeye alışan, nereden bu neşeyi beğenecek hey hocam!
Peygamberler, Tanrı neşesine dalmışlardı, onunla yoğrulmuşlardı da onun için bu neşeden vaz geçtiler. Onların canları, o neşeyi gördüğünden onlara bu neşeler, oyuncak görünmüştü. Diri olan bir güzelliğe dostluk eden, artık ölüyü nasıl kucaklar?
O alem, zerre zerre diridir. Her zerresi nükteden anlar, söz söyler. Onlar, ölü olan cihanda oturmaz, dinlemezler. Çünkü ot, ancak hayvanlara layıktır. Kim gül bahçesinde meclis kurar, yurt tutarsa külhanda şarap içer mi hiç?
Pak ruhun makamı, illiyyin'dir. Pislikte yurt edinense kurttur. Tanrı mahmuruna tertemiz şarap kadehi sunulur. Bu kör kuşlaraysa şu kara ve tuzlu su. Kime Ömer'in adaleti el vermezse onca kanlı Haccac adildir.
Kızlara cansız bebekleri oyuncak diye verirler. Çünkü onlar, diri oyuncaktan bir şey anlamazlar ki. Küçük erkek çocuklar, erliklerinden bir şey anlamazlar, güçleri kuvvetleri yoktur. Onun için onlara tahta kılıç daha yeğdir. Kafirler peygamberlerin kiliselerde yapılmış olan resimleri ile kanaat ederler.
Fakat ay parçaları bizim için apaydın olduğundan resimlerine aldırış bile etmeyiz. Onların birer sureti, bu alemdedir ama birer sureti de ay gibi gökyüzündedir. Bu suretteki ağızları, onlarla düşüp kalkanla konuşur, nükteler söyler. O suretteki ağızlarıysa Tanrı ile konuşur. Görünen kulak, bu sözü duyar, beller. Can kulağıysa Kün emrinin sırlarını işitir.
Ten gözü, insanın şeklini görür, beller. Can gözü, Mazagalbasar sırrını görür, hayran olur. Görünen ayak, mescit safında durur, mana ayağı göğün üstünde tavafta bulunur.
İşte her cüz-ü böyle say... bu, vakit içindedir, zamana bağlıdır, oysa ondan da hariçtir. Zamana bağlı olan, ecele kadar durur. Öbürüyse ebediyete dost, ezele eştir. Bir adı iki devlet sahibidir, bir sıfatı iki kıble imamı.
Ona ne halvetin lüzumu vardır, ne çilenin. Hiçbir bulut onu örtemez. Halvet yurdu, güneş değirmesidir, artık ona nasıl olur da yabancı gece perde kesilir? Hastalık ve perhiz zamanı geçti, buhran kalmadı. Küfür, iman oldu, küfran kalmadı. Elif gibi doğruluğu yüzünden öne geçmiştir. Onda kendi sıfatlarından hiçbir şey kalmamıştır. Kendi huylarından çıkmış tek olmuş... canı, canına can katan sevgiliyse çırılçıplak bir hale gelmiştir.
O tek ve benzersiz, eşsiz örneksiz padişahın huzuruna çırılçıplak gidince padişah, ona kendi kutlu sıfatlarından bir elbise giydirmiştir. Padişahın sıfatlarından bir elbiseye bürünmüş, kuyudan mevki ve ikbal sayvanının üstüne uçmuştur.
Tortulu bir şey saf oldu mu böyle olur. Tıpkı onun gibi o da tasın dibinden üstüne çıkmıştır. Tasın dibindeyken tortuluydu, toprak cüzüleri, ona karışmış, o şomluk onu bulandırmıştı.
Hiç de hoş olmayan dost onun kolunu kanadını bağlamıştı. Fakat o aslında yüceydi. "Yeryüzüne inin" sesi gelince onu Harut gibi baş aşağı asakodu. Harut gökteki meleklerdendi, bir azar yüzünden öylece asılı kaldı. Baş aşağı asılı kalmasının sebebi, baştan çıkması, kendisini baş sanması ve yalnızca öne geçmeye kalkışmasıydı. Sepet kendisini suyla dolu görünce nazlandı, istiğnaya girişti de sudan çekildi hani. Fakat ciğerinde bir katracık suyu bile kalmadı. Bunun üzerine deniz, acıdı da onu tekrar davet etti.
Denizden sebepsiz hizmet karşılığı olmaksızın rahmet gelir. Bu, ne kutlu andır. Tanrı hakkı için denizin etrafında dönüp dolaşmak, denizde gecelerin yüzleri, sarı olsa bile aldırış etmemek gerek. Denizin etrafında dönüp dolaşmalı ki Tanrının lütfu, bağışlaması gelip çatıversin de sararmış yüz, bir mücevher bularak kızarsın. Yüzün sarı rengi, renklerin en iyisidir. Çünkü o yüze kavuşmayı beklemektedir.
Fakat bir adamın yüzünde parlayıp duran kırmızılık, o adamın canının, bulunduğuna kani olmasındandır. Halbuki insan zayıflatan, alçaltan, sarartıp solduran tamahtır. Bu solgunluk ve arıklık, bedene ait illetlerden değildir. hastalıksız bir sarı yüz görse Calinas'un bile aklı şaşar.
Fakat tamahı bağlandın mı Tanrı nurlarına dalarsın. Mustafa bunun için tamaha düşenin nefsi alçalır demiştir.
Gölgesiz nur, latiftir, yücedir. Kafes, kafes vuran nura, bir kalburdan aksetmededir. O kafes şeklindeki gölge, kalburun gölgesidir. Aşıklar, bedenlerinin çıplak olmasını isterler. Fakat erkekliği olmayana ha elbise olmuş, ha olmamış. O ekmek ve sofra, oruçlulara çıkar. At sineğine çorba nedir tencere ne?
Mesnevi'den Hikayeler
KONUK EVİ
Delikanlım, bu denen bir konuk evidir. Her sabah, oraya koşa, koşa bir yeni konuk gelir. Sakın bu, benim boynumda kaldı deme. Şimdicik yine uçar, yokluk alemine gider. Gayb aleminden gönlüne ne gelirse konuktur onu hoş tut.
Birisine ansızın konuk geldi. Ev sahibi konuğunu gerdanlık gibi boynuna taktı. Sofra çıkardı, ağırladı. O gece mahallelerinde sünnet düğünü vardı. Erkek, kadınına gizlice dedi ki: Bu gece iki yatak ser. Bizim yatağımızı kapı yanına yap, konuğun yatağını da öbür tarafa. Kadın, olur iki gözümün nuru, baş üstüne. Hizmetler eder, güler yüz gösteririm, merak etme dedi. Yatakları yapıp sünnet düğününe gitti.
Yüce konuk, kadının kocası ile kaldı. Geceleyin kuru, yaş bir çerez çıkardı. Yediler içtiler. O iki temiz adam, gece geç vakte kadar oturup konuştular, gece yarısına dek iyi, kötü başlarından geçenleri anlattılar. Çerezden, konuşup görüşmeden sonra konuk, uykusuzluktan kalktı, kapı yanındaki yatağa girip yattı.
Adam, utancından ona bir şey diyemedi, canım, senin yatağın bu taraftaki. Sen yatıp uyuyasın diye yatağı, şuraya serdik diye bir söz söyleyemedi. Karısı ile kararlaştırdıklarının aksine, konuk için serilen yatağa girdi, öbür yatakta da konuk yatıp uyudu. O gece şiddetli bir yağmur başladı. Bulutların çokluğu, hayret verecek bir derecede idi.
Kadın gelince konuk öbür taraftadır kocam öbür taraftadır, kapı yanında yatan kocamdır diye, anadan doğma soyunup yorganın altına girdi, konuğu birkaç kere de istekle öptü.
Dedi ki: Hani bir şeyden korkuyordum ya. Başıma geldi mi geldi, geldi mi geldi. Yağmur, çamur yüzünden konuk kakıldı kaldı. Beylik sabunu gibi elinden çıkmasına imkan yok. Bu yağmur çamurda o, nereden gidecek? Başına canına and olsun, adam başımıza kaldı. Konuk bu sözleri duyunca hemen sıçrayıp dedi ki: Kadın bırak beni. Ayakkabım var benim, çamurdan korkum yok. Ben gidiyorum, Allah size hayırlar versin. Yolculukta can, bir an bile eğlenmez. Yolcu derhal geldiği yere dönmeli. Bir yerde kalıp eğlenmek, yol keser.
Kadın, o soğuk sözü söylediğine pişman oldu. Çünkü o eşsiz mihman ürküp yola düşüyordu. Kadın lütfen, hoş gör, ben şaka olsun diye söyledim deyip, secdeler etti, bir hayli yalvarıp sızlandı ama fayda etmedi. Konuk, yola düşüp bunları hasret bıraktı.
Bu yüzden adam da yasa battı, kadın da. Çünkü artık o konuğun yüzünü, leğendeki akisten değil, kendi yüzünden görmüşlerdi. Konuk gitmede ova, konuğun nuru ile cennet gibi aydınlanmadaydı. Adam bundan sonra bu işin derdinden utancından evini konuk evi haline soktu.
Fakat kadının gönlünde de, erkeğin gönlünde de o konuğun hayali, her an derdi ki: Ben, Hızır'ın dostuyum size yüzlerce cömertlik hazinesi saçacaktım, fakat ne yapayım? Kısmetiniz değilmiş.
Konuk evine her gün nasıl bir yüce konuk gelirse onun gibi her an sana bir fikir gelir. Canım, fikri bir adam say. Çünkü adam, fikirle değerlidir, fikirle diridir. Gam fikri, neşe yolunu vurursa gam yeme. O, hakikatte başka neşeler hazırlamaktadır.
O, hayrın aslından yeni bir sevinç, yeni bir neşe gelsin diye evi, başkalarından sıkıca süpürür. Gönül dalındaki sararmış, kurumuş yaprakları ayırır, daldan yeni ve yeşil yapraklar bitmesine yardım eder. Bu alemden öte bir aleme yeni bir zevk gelsin diye eski sevinci, kökünden çeker, çıkarır.
Gam, üstü dallarla yapraklarla örtülü yeni kökü bitirsin diye çürümüş, pörsümüş olan eski kökü yerinden söküp çıkarır. Gam, gönülden neyi döker, yahut koparırsa karşılık olarak mutlaka daha iyisini verir. Hele derdin gamın yakın ehline kul olduğunu iyice bilene daha fazla lütuflarda bulunur.
Bulutla şimşek, asık suratlılık, ekşi yüzlülük göstermese asma yaprağı, doğuya benzeyen gülümsemelerini gösterir mi hiç? Kutluluk, kutsuzluk, gönlüne gelir, konuklar. Bunlar, evden eve giden yıldızlara benzerler. Senin burcunda konakladı mı onun talihi gibi sen de tatlı bir hale, gel, çevikleş.
Böyle hareket et de o yıldız, aya gitti, ulaştı mı o gönül sultanına senden şükür etsin. Sabırlı ve her şeye razı olan Eyyüb, tam yedi yıl Tanrı konuğunu belayı hoş tuttu. O sert ve yüzü pek ala da tanrıya dönünce ondan yüzlerce çeşit şükürlerde bulundu da, dedi ki: Eyyüb ben sevgililerini öldürdüğüm halde sevgisinden bir kere bile yüzünü çevirmedi. Tanrı bilgisine vefakarlıkta bulundu, utancından bela ile adeta sütle bal gibi kaynaştı, karıştı. Senin de gönlüne yeniden yeniye belalar geldikçe o belaları güle güle karşıla.
Ey yaradanım, beni o belanın şerrinden sakla bekle. O yüzden gelecek ihsanları bana haram etme, beni o lütuflara kavuştur. Rabbim, uğradığım belalara karşı lütfet de şükredeyim, geçip giderse ona hasret çekmeyeyim de. O suratı asık derdi koru. O acılığı şeker gibi tatlı say.
Bulutunda görünüşte yüzü asıktır ama gül bahçesini bezer, çalı çırpıyı kırar. Gamı bulut gibi bil de o asık suratıyla pek surat asmaya kalkışma. Belki o inci, elindedir, olur ya. Onun için çalış çabala da senden razı olsun. Hatta böyle olmasa bile bu huyu adet edinir, o güzelim huyla huylanır, o huyu arttırırsın da, başka yerlerde de böyle hareket edersin ve bir gün birdenbire muhtaç olduğun şeye erişiverirsin.
Neşene mani olan düşünce, Tanrının emri ile, Tanrının hikmeti ile gelir. Sen ona felaket deme delikanlım. Belki bir yıldızdır, belki kutluluk kıranındadır. Sen ona fer-i deme, asıl tut da onunla daima maksadına eriş, üstün çık. Onu fer-i sayar, muzır tutarsan gözün, aslı gözler durur.
Halbuki bekleyiş, çeşnide zehirdir adeta. Bu gidişle daima ölüm halinde kalırsın. Onu asıl bil, kucakla da bekleyiş ölümünden kurtul.
Mesnevi'den Hikayeler
ŞEHİT OLMAK
Zengin bir adam vardı. Bu adamın da zühre yanaklı, ay yüzlü, gümüş bedenli bir kızı vardı. Kız, kendini bildi, babası onu kocaya verdi. Fakat kocası kızın dengi değildi. Kavun, karpuz oldu, sulandı mı yarmazsan telef olur gider.
Babası da kızın baştan çıkmasından korktu da onun için onu, dengi olmayan birisine verdi. Kızına dedi ki: Kendini kocandan koru, sakın gebe kalma. Ne yapayım? Bu yoksula seni vermek zorunda kaldım. Bu adamı garip say, garipte vefa olmaz. Ansızın her şeyi bırakır, kaçıp gider. Çocuğu başına dert kalır.
Kızı dedi ki: Babacığım, dediğini tutarım. Öğüdün pek doğru, kabulüm. Babası, her iki üç günde bir kere kızına aman ha sakın diye öğüt veriyordu. Derken kız, birdenbire gebe kalıverdi; ikisi de gençti. Kız, bunu babasından gizledi. Çocuk karnında beş, yahut altı aylık oldu. Artık iyiden iyiye belli oldu. Babası dedi ki: Ben sana ondan kendini koru demedim mi? Öğütlerim yel miydi ki sana tesir etmedi?
Kız, baba dedi, nasıl tahammül edeyim? Erkekle kadın, şüphe yok ki ateşle pamuk. Pamuk ateşten nasıl çekinebilir? Yahut da ateş nasıl olur da pamuğu yakmaz, çekinir?
Babası dedi ki: A kızım, ben sana onun yanına gitme demedim. Yalnız menisinden kendini koru dedim. Tam zevk anında onun beli gelirken kendini çekmeliydin. Kız, peki... beli ne vakit gelecek, ben ne bileyim? Bu, pek gizli bir şey, anlaşılmaz ki dedi.
Babası gözleri süzüldü mü anla ki beli geliyor deyince, kız dedi: Onun gözü süzülünceye kadar benim bu iki gözüm de kör oluyor a baba. Her bayağı akıl, hırs ve öfke zamanı, yerinde durmaz ki.
Bir sofi, askere savaşa gitti. Ansızın savaş başladı. Sofi, ağırlıklarla çadırda kalan zayıflarla beraber kaldı. Erler, ta savaş yerine kadar at sürdüler. Ağır kişiler, toprak gibi yerlerinde kala kaldılar. İleri gidenlerin ileri gidenleriyse yürüyüp ilerlediler. Savaşlar edip üstün gelerek bir çok ganimetlerle geri döndüler.
Sen de al diye sofıye de armağan sundular. O, o armağanı attı, hiçbir şey almadı. Neden kızgınsın dediler. Savaştan mahrum kaldım dedi. Sofi, savaş safında hançer çekip savaşmadığı için bu iltifattan memnun olmadı. Bunun üzerine esir getirdik dediler, birini al öldür. Başını kes de gazi ol. Sofi, buna biraz sevindi yüreklendi.
Suyla alınan aptestin yüzlerce aydınlığı, nuru, feri vardır ama su olmazsa teyemmüm edilir. Sofi, bağlı esiri alıp gaza etmek üzere çadırın arkasına götürdü. Oraya tutsakla gitti ama biraz gecikti diye meraka düştüler. İki eli bağlı tutsak. Onu öldürüvermeliydi. Öldürmede neden bu kadar gecikti, sebebi ne? Dediler.
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Mesnevi'den Hikayeler - 56
- Parts
- Mesnevi'den Hikayeler - 01Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3710Total number of unique words is 204429.6 of words are in the 2000 most common words43.1 of words are in the 5000 most common words50.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 02Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3738Total number of unique words is 209027.1 of words are in the 2000 most common words39.7 of words are in the 5000 most common words46.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 03Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3690Total number of unique words is 206128.4 of words are in the 2000 most common words41.2 of words are in the 5000 most common words48.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 04Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3642Total number of unique words is 196429.3 of words are in the 2000 most common words42.4 of words are in the 5000 most common words50.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 05Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3602Total number of unique words is 204529.0 of words are in the 2000 most common words43.6 of words are in the 5000 most common words51.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 06Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3690Total number of unique words is 193428.2 of words are in the 2000 most common words42.1 of words are in the 5000 most common words50.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 07Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3680Total number of unique words is 202228.4 of words are in the 2000 most common words40.8 of words are in the 5000 most common words47.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 08Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3635Total number of unique words is 200129.7 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words49.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 09Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3599Total number of unique words is 197129.9 of words are in the 2000 most common words43.8 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 10Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3628Total number of unique words is 200829.1 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words49.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 11Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3657Total number of unique words is 194230.3 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 12Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3619Total number of unique words is 202329.1 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 13Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3506Total number of unique words is 200930.3 of words are in the 2000 most common words44.6 of words are in the 5000 most common words51.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 14Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3586Total number of unique words is 201227.7 of words are in the 2000 most common words41.1 of words are in the 5000 most common words47.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 15Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3637Total number of unique words is 195429.1 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words50.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 16Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3642Total number of unique words is 204829.1 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 17Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3694Total number of unique words is 194931.0 of words are in the 2000 most common words44.7 of words are in the 5000 most common words51.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 18Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3656Total number of unique words is 197129.2 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 19Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3684Total number of unique words is 196428.7 of words are in the 2000 most common words42.1 of words are in the 5000 most common words48.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 20Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3666Total number of unique words is 198828.9 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words50.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 21Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3719Total number of unique words is 206429.2 of words are in the 2000 most common words42.2 of words are in the 5000 most common words48.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 22Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3832Total number of unique words is 203130.1 of words are in the 2000 most common words43.6 of words are in the 5000 most common words50.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 23Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3726Total number of unique words is 200629.7 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words50.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 24Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3668Total number of unique words is 205027.5 of words are in the 2000 most common words41.0 of words are in the 5000 most common words48.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 25Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3741Total number of unique words is 197129.3 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words49.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 26Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3731Total number of unique words is 198329.5 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 27Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3711Total number of unique words is 208827.1 of words are in the 2000 most common words40.9 of words are in the 5000 most common words47.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 28Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3630Total number of unique words is 203728.1 of words are in the 2000 most common words41.5 of words are in the 5000 most common words48.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 29Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3653Total number of unique words is 203128.2 of words are in the 2000 most common words41.4 of words are in the 5000 most common words49.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 30Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3616Total number of unique words is 202429.7 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 31Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3707Total number of unique words is 201129.9 of words are in the 2000 most common words43.6 of words are in the 5000 most common words51.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 32Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3777Total number of unique words is 199230.3 of words are in the 2000 most common words44.0 of words are in the 5000 most common words52.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 33Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3683Total number of unique words is 190830.5 of words are in the 2000 most common words45.3 of words are in the 5000 most common words52.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 34Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3601Total number of unique words is 194531.0 of words are in the 2000 most common words46.1 of words are in the 5000 most common words53.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 35Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3716Total number of unique words is 194630.3 of words are in the 2000 most common words44.7 of words are in the 5000 most common words52.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 36Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3704Total number of unique words is 201029.5 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words51.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 37Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3628Total number of unique words is 196230.0 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words48.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 38Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3642Total number of unique words is 193728.8 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 39Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3685Total number of unique words is 197329.1 of words are in the 2000 most common words42.3 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 40Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3578Total number of unique words is 194229.5 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words50.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 41Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3779Total number of unique words is 189130.8 of words are in the 2000 most common words44.1 of words are in the 5000 most common words52.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 42Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3591Total number of unique words is 199728.4 of words are in the 2000 most common words41.8 of words are in the 5000 most common words48.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 43Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3600Total number of unique words is 201329.0 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words48.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 44Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3789Total number of unique words is 204128.8 of words are in the 2000 most common words41.6 of words are in the 5000 most common words49.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 45Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3662Total number of unique words is 199827.3 of words are in the 2000 most common words40.8 of words are in the 5000 most common words47.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 46Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3602Total number of unique words is 195028.9 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words48.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 47Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3826Total number of unique words is 198829.3 of words are in the 2000 most common words44.2 of words are in the 5000 most common words52.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 48Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3622Total number of unique words is 196130.3 of words are in the 2000 most common words42.5 of words are in the 5000 most common words50.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 49Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3720Total number of unique words is 199830.2 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words51.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 50Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3774Total number of unique words is 206028.2 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words50.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 51Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3721Total number of unique words is 203029.7 of words are in the 2000 most common words44.1 of words are in the 5000 most common words52.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 52Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3688Total number of unique words is 194930.2 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 53Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3799Total number of unique words is 191330.7 of words are in the 2000 most common words44.9 of words are in the 5000 most common words53.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 54Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3878Total number of unique words is 199430.0 of words are in the 2000 most common words43.7 of words are in the 5000 most common words50.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 55Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3764Total number of unique words is 203830.7 of words are in the 2000 most common words44.8 of words are in the 5000 most common words52.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 56Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3733Total number of unique words is 196130.8 of words are in the 2000 most common words45.8 of words are in the 5000 most common words53.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 57Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3763Total number of unique words is 204629.6 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words50.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 58Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3668Total number of unique words is 196529.8 of words are in the 2000 most common words43.8 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 59Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3574Total number of unique words is 189028.9 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words49.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 60Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3639Total number of unique words is 195829.6 of words are in the 2000 most common words43.2 of words are in the 5000 most common words50.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 61Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3698Total number of unique words is 194530.2 of words are in the 2000 most common words44.5 of words are in the 5000 most common words52.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 62Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3553Total number of unique words is 194930.6 of words are in the 2000 most common words43.6 of words are in the 5000 most common words50.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 63Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3729Total number of unique words is 195229.4 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 64Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3705Total number of unique words is 198929.0 of words are in the 2000 most common words42.4 of words are in the 5000 most common words49.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 65Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3686Total number of unique words is 195430.2 of words are in the 2000 most common words44.1 of words are in the 5000 most common words51.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 66Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3778Total number of unique words is 205831.1 of words are in the 2000 most common words44.6 of words are in the 5000 most common words51.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 67Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3637Total number of unique words is 197330.1 of words are in the 2000 most common words44.5 of words are in the 5000 most common words51.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 68Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3702Total number of unique words is 202028.3 of words are in the 2000 most common words40.6 of words are in the 5000 most common words48.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 69Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3675Total number of unique words is 203130.6 of words are in the 2000 most common words43.5 of words are in the 5000 most common words50.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 70Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3674Total number of unique words is 202029.4 of words are in the 2000 most common words42.8 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 71Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3664Total number of unique words is 198428.2 of words are in the 2000 most common words41.5 of words are in the 5000 most common words49.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 72Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3737Total number of unique words is 207328.5 of words are in the 2000 most common words41.5 of words are in the 5000 most common words49.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 73Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3599Total number of unique words is 199229.9 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words50.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 74Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3656Total number of unique words is 206626.6 of words are in the 2000 most common words40.9 of words are in the 5000 most common words47.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 75Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3704Total number of unique words is 203929.8 of words are in the 2000 most common words42.3 of words are in the 5000 most common words49.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 76Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3784Total number of unique words is 199131.8 of words are in the 2000 most common words45.9 of words are in the 5000 most common words53.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 77Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3608Total number of unique words is 203129.7 of words are in the 2000 most common words43.1 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 78Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3648Total number of unique words is 205329.8 of words are in the 2000 most common words42.4 of words are in the 5000 most common words49.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 79Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3659Total number of unique words is 208028.6 of words are in the 2000 most common words41.7 of words are in the 5000 most common words49.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 80Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3811Total number of unique words is 205829.3 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words51.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 81Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2152Total number of unique words is 128037.2 of words are in the 2000 most common words50.0 of words are in the 5000 most common words56.8 of words are in the 8000 most common words