Mesnevi'den Hikayeler - 31
Total number of words is 3707
Total number of unique words is 2011
29.9 of words are in the 2000 most common words
43.6 of words are in the 5000 most common words
51.8 of words are in the 8000 most common words
Meydandan gelen ve dehşetinden cinleri ve perileri bile korkutan bu naralar, bu gürültüler nedir anlamak istiyordu. İmran, " Padişahımızın ömrü uzun olsun İsrailoğulları lütfundan neşeleniyorlar. İhsanlarına seviniyorlar, oynuyorlar, ellerini çırpıyorlar "dedi. Firavun dedi ki" Olabilir. Fakat beni adamakıllı bir vehim bir endişedir kapladı"
Bu gürültü asabını bozdu. "Bu acı dertle, kederle beni kocattı." Padişah, bütün gece ağrısı tutmuş gebe kadın gibi bir yandan bir yana gidip geliyor. Her an "İmran, bu naralar beni dehşetle yerinden sıçrattı" diyordu. Zavallı İmra'nın kudreti yoktu ki karısıyla buluştuğunu söylesin karısı gebe kalınca gökte Musa'nın yıldızının belirdiğini anlatsın. Her peygamber ana rahmine düşünce yıldızı da gökte zuhur eder, parlamaya başlar.
Kör Firavunun hilelerine, tedbirlerine rağmen gökyüzünde Musa'nın yıldızı belirdi. Sabah olunca İmran'a " Git de o gürültünün, o patırtının ne olduğunu anla" dedi. İmran meydana koşup " Bu ne gürültüydü? Padişahlar padişahı uyuyamadı" deyince, her müneccim, yaslılar gibi başı açık, yeni yakası yırtık bir halde toprağı örtü.
Yaslılar gibi sesleri ses veriyor, feryatları ortalığı dolduruyordu. Saçlarını, sakallarını yolup, yüzlerine vuruyorlar, gözleri kanlı yaşlarla doluyordu. İmran " Hayrola. Bu ne feryat, bu ne hal? Bu yomsuz yıl, kötü alametler mi gösteriyor yoksa?" dedi. Özürler serdederek dediler ki: "Emir Tanrının kaza ve kaderi bizi esir etti.
Her çareye başvurduk, fakat padişahın devleti karadı, düşmanı dünyaya geldi, galip oldu. Geceleyin gökyüzünde o çocuğun yıldızı göründü, bizi kör etti. O peygamberin yıldızı gökte yüceldi, biz de ağlamaya, yıldızlar gibi gözyaşları dökmeye başladık"
İmran , içinden sevindi, fakat zahiren " Eyvahlar olsun!" diye elini başına vurup, kızgın suratı asık bir halde deliller gibi akılsız ve güya kendini bilmez bir halde müneccimlerin üstüne yürüyüp onlara oyun oynuyordu. " Padişahımızı aldattınız, hıyanetten, tamahtan vazgeçmediniz.
Onu bu meydana kadar sürükleyip yüzünün suyunu dökünüz, şerefini hiçe saydınız. Ellerinizi, göğüslerinize koyup padişahı dertlerden kurtaracağız diye vaitlerde bulundunuz" dedi. Padişah da bunu duyunca " Hainler, dedi, ben de sizi asayım da görün. Kendimizi gülünç hallere soktuk, düşmanlara mallar ihsan edip ziyana girdik. Bu gece bütün İsrailoğulları, karılarından uzak kaldılar diye, mal da gitti, şeref de. İşe gelince hiçbir şey olmadı. Bu mudur iyi adamların muaveneti, bu mudur iyi kişinin yapacakları iş?
Yıllardır paralar, libaslar alıyor, ülkelerin servetini rahatça yiyip duruyorsunuz. Bu mu sizin tedbiriniz, bu mu nücum bilginiz? Siz besbedava lokma yiyen hilekar ve şom kişilersiniz. Sizi öldürür, parçalatır, ateşlere atar, burunlarınızı, kulaklarınızı, dudaklarınızı kestirir.
Sizi ateşe odun yapar, yiyip içtiklerinizi fitil, fitil burnunuzdan getiririm." Müneccimler, secde edip "Padişahım, Şeytan bu sefer bize galebe etti. Fakat yılardır nice belalar defettik. Yaptıklarımıza vehim bile hayran olmakta. Bu sefer tedbirimiz hiçe çıktı. O peygamberin anası gebe kaldı, o ana rahmine düştü.
Düştü ama padişahım, suçumuzu, affettirmek için biz de doğum gününe dikkat ederiz. Bu fırsatı da kaçırmamak, kaza ve kaderin zuhuruna mani olmak için doğacağı günü hesaplayacak gözleyeceğiz. Ey akıllara fikirler, reyinin kulu, kölesi olan padişah, bunu da yapamazsak bizi öldür" derler.
Firavun düşmanları vurup öldüren takdir oku, yayından fırlamasın diye günden güne dokuz ayı sayıp duruyordu. Takdirle savaşa girişen, takdire baskın yapmaya kalkışan, baş aşağı gelir, kendi kanına bulanır. Yer göğe düşmanlığa kalkışırsa çoraklaşır, ölü haline girer .Resim, ressamına pençe vurmaya kalkarsa kendi saçını sakalını yolmuş olur!
Dokuz ay sonra padişah, yine tahtını meydana kurdurup tellallar çağırttı. Tellallar, " Kadınlar, bütün israiloğullarının kadınları çocuklarıyla meydana gelsinler. Bundan önce erkekler, ihsanlara nail oldular, elbiseler, altınlar elde ettiler. Kadınlar, bu yıl devlet sizin herkes dilediği şeye nail olacak.
Padişah kadınlara elbise verecek, ihsanlar edecek. Çocukların başlarına da altın külahlar koyacak. Padişah diyor ki "Hele bu ay doğanlar yok mu bilhassa onlar ihsanıma, hazinelerime ulaşacaklar" diye bağırdılar. Kadınlar sevindiler çocuklarıyla çıktılar, padişahın otağına kadar gittiler.
Yeni doğurmuş olan her kadın, hileden kahırdan emin bir halde şehirden çıkıp meydan yöneldi. Kadınların hepsi toplanınca erkek çocukları analarının kucaklarından aldılar. Düşman doğmasına, felaket artmasın diye güya ihtiyata riayet ederek başlarını kestiler.
Musa'yı doğurmuş olan İmran 'ın karısına gelince elini, eteğini çekmiş, o kargaşalıktan, o toz dumandan kurtulmuştu. Fakat o alçak Firavun , evlere de hafiye olarak ebeler gönderdi. " Burada bir çocuk var, anası , ürktüğü, şüphelendiği için meydana gelmedi. Bu sokakta güzel bir kadın var, bir de çocuk doğurmuş fakat pek akıllı pek tedbirli bir kadın" diye kovaladılar. Bunun üzerine memurlar eve gelince Musa'nın anası, Tanrı emriyle Musa'yı tandıra attı. Bilen Tanrıdan kadına "Bu çocuğun aslı Halil'dendir. Ey ateş, soğu yakma emrinin koması yüzünden ateş yakmaz, bir zarar vermez" diye vahiy gelmişti.
Kadın vahiy üzerine Musa'yı ateşe attı, fakat ateş Musa'yı yakmadı. Memurlar bunu görünce meyus olup muratlarına erişmediler, çekilip gittiler. Fakat kovucular, yine bu işi anlayıp, Firavundan birkaç para koparmak için memurlara macerayı anlattılar. O tarafa dönün, pencereden iyice bir bakın dediler.
Musa'nın anasına yine "Çocuğunu suya at, saçını başını yolma, ümitlen itimat et, onu Nil'e at, ben onu yüzü ak olarak sana kavuştururum" diye vahiy geldi. bu sözün sonu gelmez ki. Firavunun bütün hileleri, yakasına paçasına dolaşmaktaydı. o dışarıda yüz binlerce çocuk öldürüyordu. Musa ise evinin içinde baş köşede yetişmekteydi.
O uzağı gören kör Firavun , hilelere sapıp deliliğinden nerede yeni doğmuş bir çocuk varsa öldürtmekteydi. İnatçı firavunun hilesi ejderha idi, bütün alem padişahlarının hilelerini yutmuştu. Fakat ondan daha firavun birisi zuhur etti. Onu da yuttu, hilesini de! O bir ejderha idi, asa da bir ejderha oldu.
Bu onu Tanrı tevfikiyle sömürüp yutuverdi. El üstünde el var. Nereye kadar bu. Ta son erişilecek menzile, ta Tanrıya kadar. Çünkü o öyle bir denizdir ki ne dibi var, ne kıyısı, bütün denizler, ona karşı sele benzer. Hileler tedbirler ejderha ise tek Tanrı önünde hepside hiçtir.
Sözün, buraya gelince yere baş koyup mahvoldu. Doğru yolu Tanrı daha iyi bilir. Firavunda olan yok mu? Sen de var. Fakat senin ejderha kuyusuna hapsedilmiş! Yazıklar olsun bunların hepsi de senin ahvalin. Fakat sen, onları Firavuna isnat etmek istersin. Senin halinden bahsettiler mi canın sıkılır, başkasından bahsettiler mi sana masal gelir.
Lakin nefis seni de harap etmiş bu arkadaşın da seni hikayelerle uzaklara atmakta! Senin ateşine atılan odun atılmamakta, onun gibi fırsat bulamıyorsun sen. Yoksa fırsat bulsan senin ateşin de firavunun ateşi gibi yalımlanır!
Firavun, Musa'ya " Ey Kelim, sen neden halkı öldürdün, neden halka korku saldın? Halk senden yılgınlığa düştü, kaçışırken ayaklar altında çiğnenip öldü. Hulasa, halk sana düşman kesildi. Sana karşı erkeğin gönlünde de kin var, kadının gönlünde de halkı kendine davet ediyorsun ama iş aks çıktı.
Sana aykırı hareket etmekten başka çareleri kalmadı. Ben de senin şerrinden kaçıyor, sana aşikare karşı durmuyorum ama aleyhine çömlek kaynatıp duruyorum. Beni aldatmayı gönlünden çıkar, arkandan, gölgenden başka kimsenin geleceğini umma. Bir iş becerdim, halkın gönlüne bir korkudur saldım diye mağrur olma.
Bunun gibi yüzlerce iş becersen sonunda yine rüsvay olursun, hor hakir bir hale gelirsin, seninle alay eder, sana gülüşürler. Senin gibi nice hilebazlar varı. Bizim Mısırımız da nihayet rüsvay oldular" dedi.
Musa, Firavuna dedi ki: "Ben Tanrı emrine karışamam. Emreder de kanımı bile dökerse korkum yok. Ben bu alemde rüsvay olayım, buna hem razıyım, hem de şükrederim. Tek hak yanında yüce olayımda. Halka karşı hor hakir olayım, benimle alay etsinler, bana gülsünler. Tanrıya karşı sevgili olayım,o beni istesin, beğensin. Yeter bu bana.
Bunları da söz olsun diye söylüyorum hani. Yoksa tanrı seni yarın kara yüzlülerden edecek, bu muhakkak! Yücelik onundur, onun kullarınındır. Onun nişanesini Adem'le iblisin hikayesini oku da anla! Tanrının zatına nasıl son yoksa hikmetlerine de son yoktur. Aklını başına al da ağzını yum, yaprağı çevir"
Firavun, Musa'ya " Yaprak bizim elimizde şimdi defter de bizim hükmümüzde, divan da bizim! Bütün bu alem halkı beni seçmiş beni kabul etmiş A Musa, bütün alemde en akıllı sen misin ki? A Musa, sen kendini beğenmiş, almışsın haydi oradan be, kendini az gör, kendine güvenip gururlanma. Dünyanın sihirbazlarını toplayayım da bütün şehre senin bilgisizliğini göstereyim. Fakat bu, bir iki gün içinde olmaz. Bu yaz çağında bana kırk günceğiz mühlet ver" dedi.
Musa dedi ki: " Bana bu hususta izin yok. Ben bir kulum, sana mühlet vermeye emir almadım. Sen hükümdarın, galipsin, benim yardımcım dostum yok. Fakat Tanrı fermanına tabiim, başka bir şeyle işim yok. Diri oldukça seninle canla başla savaşacağım, ben kulum yardımla, yardımcıyla ne işim var? Tanrının hükmü zuhur edinceye kadar seninle uğraşacağım, her hasmı düşmanından Tanrı ayırır"
Firavun, hayır dedi, mutlaka bir mühlet vermek gerek. Beni aldatıp durma, yel alıp poyraz satma. Bu sırada ulu Tanrıdan Musa'ya " Ona bol, bol mühlet ver, korkma. Bu kırk gün mühleti, ona gönül rızasıyla ver de çeşit, çeşit hileler düzsün. İstediği gibi çalıp çabalasın. Ben uyumuyorum ki. Ona söyle, hızlı gitsin, fakat yolu ben tuttum, pusuda ben varım.
Onların hilelerini ben birbirine katar, onların arttırdıklarını ben eksiltirim. Su getirirlerse ateş haline sokar, şerbet içerlerse zehir yaparım. Birbirlerine muhabbet bağlasalar sevgilerini yıkar, berbat ederim. Vehimlerine bile gelmeyen şeyleri yaparım ben. Sen korkma, ona uzun bir müddet mühlet ver asker topla, yüzlerce hileler düz de" diye vahiy geldi.
Musa, " Emir geldi, mühlet sana. Bizden kurtuldun, şimdilik ben yerime gidiyorum" dedi. Musa yola düştü, ejderha da bilgili ve dost bir av köpeği gibi peşine takıldı. Av köpeği gibi kuyruğunu sallayarak gidiyor, ayaklarının altında taşları kum gibi eziyordu. Taşı demiri nefesiyle çekip sömürmekte, demiri apaşikar bir surette ağzında ezip çiğnemekteydi.
Havalanıp burçların üstüne çıkmakta, Rum gürcü herkes ondan kaçmaktaydı. Deve gibi ağzından köpükler saçıyordu. O köpüğün bir katresi kimin üstüne düşse cüzzam illetine tutuluyordu. Dişlerinin gıcırtısı, yürekleri yerinden oynatıyor, kara aslanların bile canları elden gidiyordu.
O seçilmiş peygamber, kavminin yanına varınca ejderhayı boğazından yakaladı, ejderha asa oldu yine. Asya dayandı da dedi ki. Ne şaşılacak şey. Bizim yanımızda güneş, düşmana karşı gece! Ne hayret edilecek şey ki bu ordu, kuşluk güneşiyle dopdolu olan bu alemi görmüyor. Göz de açık, kulak da sonra da bu zeka Tanrının gözbağcılığına hayretteyim!
Ben onlara şaşırıyorum, onlar da bana şaşırıyorlar. Baharın onlar diken,ben yasemin: onlara nice lezzetli şaraplarla dolu kadehler sundum. Fakat onlara kadehteki şerbet taş kesildi. Gül desteleri yaptım, götürdüm, her gül, diken oldu, şerbet zehire döndü. Bu kendisinden geçenlerin oldukça nasıl meydana çıkar?
Yanımızda uyanık bir uyur gerek ki uyanıkken rüyalar görsün! Halkın düşüncelere dalması bu güzelim uykunun düşmanıdır. Halk düşünceleri yatışmasını uyumasın diye bu güzelim uykunun boğazını sıkar. Bir hayret lazım ki düşünceleri silip süpürsün, hayret, fikirleri de yok eder, zikirleri!
Hüner ve marifette kim daha kamilse mana bakımından artta sureta ileridedir. Tanrı " Geri dönenler" dedi. Geri dönmek sürünün yazıdan gelip ağıla gitmesine benzer. Sürü, yazıdan dönüp geldi mi giderken en önde olan keçi artta kalır. Giderken geride kalan topal keçiye gelince suratı asıkları bile güldürecek bir halde öne düşer.
Bu kavim laf olsun diye topal olmadılar ya, öğünmeyi terk ettiler de arı satın aldılar. Bu kavim, hacca ayakları kırık olduğu halde topallaya, topallaya giderler. Sıkıntıdan kurtuluşa gizli bir yol vardır. Bu tarife gönüllerini bilgilerden yıkayıp arıtmışlardır. Çünkü bu yol, zahiri bilgiyi tanımaz.
Bu yolda, aslı o alemden olan bir bilgi gerek. Zira her feri, aslında yol gösterir. Her kanat, denizi aşacak kudrete nereden sahip olacak?Tanrı bilgisi gerek ki insanı Tanrıya ulaştırsın. Şu halde adama sonunda gönülden silinip arıtılması lazım olan bilgiyi neye öğretirsin? Öyleyse bu alemde ileri gitmeye heves etme, topal ol da geri dönerken en öne düş. Ey nazik adam, ileri giden son gelenlerden ol. Taze ve turfanda meyve ağaca nazaran daha ileridedir. Derecesi de daha üstündür. Gerçi meyve ağaçtan sonra vücuda gelir, fakat hakikatte evvel odur, çünkü ağaçtan maksat odur.
Melekler gibi " Bizim bilgimiz yok de , de " Ancak seni bildirdiğin bilgiyi biliriz" sırrı elini tutsun. Bu mektep de hecelemeyi bilmezsen Ahmed gibi akıl ve irfan nuriyle dolarsın. Şehirlerde ad san sahibi olmazsan, Tanrı kullarının halini daha iyi bilir ya, kaybolmazsın, merak etme. Ayın definesini bilinmeyen viranelere gizlerler?
Hiç defineyi bilinen yere koyarlar mı? İşte kurtulmanın, halas olmanın da zahmet ve meşakkatlerde gizlenmesi buna benzer. Burada hatıra birçok şüpheler, tereddütler gelebilir ama iyi at, kösteklerini kırar, bukağıdan kurtuluverir. Onun sevgisi, şüphe ve tereddütleri yakan bir ateştir.
Gündüzün nuru, bütün hayalleri siler süpürür. Ey Tanrı rızasını elde eden, bu sula, sana o taraftan geldi, cevabını da o taraftan ara. Gönlün köşesiz köşe yok mu? İşte o bucak, padişaha varan bir yoldur. Gönlün doğudan da olmayan, batıdan da olmayan aydınlığı, tek bir aydan meydana gelir.
Ey mana dağı, sen yoksullar gibi bu tarafa o tarafta neden ses arayıp durursun. Derde düşünce iki büklüm olup " Yarabbi" diye yalvardığın taraf yok mu, bu sesi de o tarafta ara. Dert ve ölüm zamanı o tarafa yönelir, feryat ve figana düşersin. Dertten kurtulunca neden yabancıya dönüyor, hiç o tarafı aklına bile getirmiyorsun?
Mihnet zamanında " Allah" demeye başlar, sıkıntın geçti mi " Nerede ona yol ?" dersin. Bu hal, şundan ileri geliyor: " Tanrıyı şeksiz, şüphesiz bilen, tanıyan, daima onu anlar, ondan hiç ayrılmaz. Fakat akıl ve şüphesiz bilen, tanıyan daima onu anlar, ondan hiç ayrılmaz.
Fakat akıl ve şüphe hicaplarında kalan kişiye Tanrı tecellisi, gah örtülür, gah yenini, yakasını yırtıp görünür. Aklı cüzi gah üstündür, gah baş aşağı ,aklı külli ise bütün hadiselerden kurtulmuştur, emindir. Akılla hüneri sat da hayreti satın al. Oğul, horluğa doğru git, Buhara ya değil!
Biz neyse bu derece de söze daldık? Hikaye söyleyelim derken hikaye olduk gitti. Ben yokum zaten ağlayıp, ağlayıp sızlayarak masal oldum gitti. Bu suretle secde edenler arasına katılayım, onlarla beraber yuvarlanayım bari. İş bilen, söz anlayan adama bu söz, hikaye değil. Halimi anlatıyorum ben, sevgilinin huzurundayım ben!
Asi, bunlar önce gelip geçenlere ait aslı yok masallar dedi ya. Kuran hakkında söylenen bu söz, nifak eseridir. İçinde Tanrı nuru olan Lamekan aleminde nerede geçmiş, nerede gelecek, nerede hal, geçmiş, gelecek, sana göredir. Yıksa hakikatte ikisi de birdir. Fakat sen iki sanırsın.
Bir adam, onun babasıdır, bizim oğlumuz, Zeydin altında olan dam, Amr'ın üstündedir. Damın altta, üstte oluşu, o iki adama göredir. Hakikatteyse dam tek bir şeydir, işte o kadar! Bu söz, onun misli değildir, bir misaldir ancak, eski harfler, yeni manayı ifade edemez ki. Ey tulum, burası madem ki ırmak kıyısı değil, ağzını kapat. Bu şeker denizinin ne kıyısı var, ne kenarı!
Musa, dönüp firavun kalınca bütün rey ve tedbir sahiplerini danışmak üzere çağırdı. Bizim de sihirbazlarımız var. Her birisi sihirde tek, bütün sihirbazlar onlara uymakta" dediler. Padişahın, Mısır sultanı olan Firavunun Mısır civarındaki bütün sihirbazları çağırmasını kararlaştırdılar.
Firavun hemen bütün sihirbazların toplanması için etrafa bir hayli adam gönderdi. Nerede ünlü bir büyücü varsa gelmesi için on haberci yolladı. İki genç vardı ki büyü de pek şöhret bulmuşlardı. Sihirleri aya bile tesir ederdi. Aydan apaşikar süt sağarlar, bir yere gidecekleri vakit küplere binip giderler.
Ay ışığını bez şekline sokup ölçer, biçer satarlardı. Müşteri, para verip alır. Sonra anlayınca eyvahlar olsun deyip hayıflanmaya, yüzüne vurmaya başlardı. Onların, buna benzer nice sihirleri vardı ki herkes apaçık görür dururdu. Onlara da " Padişah şimdi sizden bir çare aramakta. İki yoksul adam gelip padişahın köşkü önüne otağ kurdu.
Bir sopadan başka bir şeyleri yok. Fakat emirleriyle ejderha oluyor. Padişah da çaresiz kaldı, ordusu da. Bu iki kişinin elinden hepsi feryad ve figana geldi. bir çare bulmanız için bu kulunu size gönderdi. Size haber gönderip buyuruyor ki: bunları defetmek için bir çare bulun.
Karşılık olarak size hesapsız hazineler bağışlayacak" diye haber gönderdi, bu haberi duyunca iki büyücünün de gönüllerine hem korku düştü, hem sevgi. Cinsiyet damarı atmağa başladı, ikisi de hayretlerinden başlarını dizlerine koydular. Sofinin meşk yeri dizidir. Müşkülünü halletmek hususunda iki diz, adeta sihirbazdır.
O iki büyücü, bu haberi alıp hayrete daldıktan sonra annelerine " Anne, babamızın mezarı nerede? Bize göster" dediler. Anneleri, onlara rehberlik etti, babalarının mezarını gösterdi. Üç gün Tanrı rızası için oruç tuttular. Sonra " Baba, padişah korkmuş, bize emir göndermiş.
İki adam, onu sıkıştırmış, ordusunun önünde şerefine, haysiyetine dokunmuş. Onların ne silahları var, ne askerleri. Bir tek asaları var ama o asa da kıyametler koparıyormuş. Sen zahiren toprakta yatıp uyuyorsun ama hakikatte doğrular ülkesine gitmişsin. Eğer onların yaptıkları sihirse bize haber ver.
Canım babacığımız, onlar Tanrı eriyse, yaptıkları iş Tanrıdansa yine bildir. De onlara uyalım, secde edelim, kendimizi bir kimyaya atalım ( da halis altın olalım). Ümidi kesilmiş biçareleriz. Bize bir ümit ver Tanrı tapısından sürülmüşleriz, bizi o tapıya yine onun keremi çekti" diye yalvardılar.
Babaları, onlara rüyalarında dedi ki: "Oğullarım bunu açıkça söylemeye imkan yok. Apaçık ve olduğu gibi söylememe izin yok. Ama bu sır, uzak değil gözümün önünde. Size bir nişane göstereyim de gizli şey aşikar olsun. Gözlerimin nurları, oraya varın da onun uyumakta olduğu yeri anlayın. O hakikat sahibi uyurken korkmayın asayı almayı kalkışın.
Eğer çalabilirseniz o sihirbazın biridir. Sihirbaza karşı çare bulmayı bilirsiniz siz. Yok eğer çalışmasanız aman ha aman. Kendinize gelin, o Tanrı eridir. Ululuk sahibi ve hidayet verici Tanrının elçisidir. Yeryüzü doğudan batıya kadar Firavunla dolsa savaş zamanı Tanrı, yine onu üstün eder. Firavun baş aşağı gelir.
Babalarının canı yavrucuklarım, bu doğru nişaneyi verdim işte. Buna göre iş yapın, Tanrı doğrusunu daha iyi bilir. Yavrularım, sihirbaz uyuyunca sihrinin, hilesinin hükmü kalmaz. Çoban uyudu mu kurt emin olur. Çoban uykuya daldı mı dikkati elden gider. Fakat bir hayvana Tanrı çobanlık ederse kurt, oraya nereden yol bulur, onu kapmayı nasıl umabilir?
Hakk'ın yaptığı sihir, haktır, yerindedir. O yerli yerinde olan şeye sihirbazlık demek hatadır. Babalarının canı yavrular, bu keskin bir nişanedir. O peygamber, zahiren ölse bile tanrı yine onu yüceltir, kadrini yükseltir.
Tanrının lütufları, Mustafa'ya vaitlerde bulundu da dedi ki " sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez. Senin kitabını, mucizeni ben yüceltirim. Kurandan bir şey eksiltmeye, ona bir şey katmaya yeltenen kişiye ban mani olurum. Ben seni iki cihanda da korurum. Sözünü kınayanları terk eder, onları hor hakir bir hale korum.
Hiç kimse kuranı değiştirmeye kudret bulamaz ona ne bir şey ilave edebilirler, ne ondan bir şey eksiltebilirler. Sen benden daha iyi başka bir koruyucu arama! Senin parlaklığın gün geçtikçe artırır, adını altınlara, gümüşlere bastırırım. Senin için mimberler, mihraplar kurdururum.
Ben, seni öyle seviyorum ki senin kahrın, benim demektir. Şimdi adını korkudan gizlice söylüyorlar, namaz kılacakları zaman gizleniyorlar. Melun kafirlerin korkusundan dinin mağaralarda gizili kalıyor ya. Bütün alemi minarelerle dolduracağım, asilerin gözlerini kör edeceğim ben.
Kulların şehirler alacak mevkiler bulacak. Dinin balıktan aya kadar her tarafı kaplayacak, ey Peygamberimiz, sen sihirbaz değilsin, doğrusun sen de Musa'nın giydiği elbiseyi giymişsin, sen de onun gibi bir Peygambersin. Kuranın Musa'nın asasına benzer küfürleri ejderha gibi sömürüp yutar.
Sen toprak altında uyursun ama o tertemiz söz asa gibi her şeye agahtır. Kast edenlerin elleri o asaya ulaşamaz. Uyu ey padişah uyu uykun mübarek olsun! Bedenin uyur ama nurun göklere ağar, düşmanlarını kahretmek için okunu kur, yayını ger. Felsefeci, aleyhine söylenmeye yeltenir ama nurunun oku ağzını oklar, onu susturur."
Hakikaten de öyle oldu, hatta bu vaitten de üstün şeyler vücuda geldi. o uyudu, fakat bahtı, ikbali uyumadı. Babalarının canı yavrularım, sihirbaz uyudu mu işinin parlaklığı gider, sihrinin tesiri kalmaz." Bu sözleri duyup uyandılar, ikisi de kabri öpüp o ulu savaş için Mısır'a hareket ettiler.
Mısır'a varınca Musa'yı, Musa'nın evini aramaya başladılar. Onların Mısır'a geldikleri gün de Musa tesadüfen bir hurma ağacının altında uyumaktaydı. Sordukları adamlar onlara " Varın hurmalıkta arayın" dediler. Hurmalığa geldikleri zaman bir de baktılar ki hurma fidanlarının dibinde bir uyuyan var, fakat cihanın uyanığı!
Naz ederek baş gözlerini yummuş ama arş de gözlerinin önünde, ferş de! Gözleri açık, fakat gönlü uykuda nice adamlar var. Zaten su ve toprak ehli olanın gözü ne görebilir ki? Fakat gönlü uyanık olanın baş gözü uyusa bile gönlünde yüzlerce göz açılır. Gönül ehli değilsen uyanık ol, uyuma. Bir gönül işte, mücadeleye giriş.
Gönlün uyandın mı güzelce uyu. Gayri gözünden ne yedi kat gök kaybolur, ne altı cihet! Peygamber " Gözüm uyur ama kalbim nasıl uyur, buna imkan mı var?" dedi. Bekçi farz et ki uyumuş fakat padişah uyanık ya, gönül gözleri açık olduğu halde uyuyanlara can feda!
Ey manevi er, gönül uyanıklığını anlatmaya kalkışsam binlerce mesneviye sığmaz. Sihirbazlar, Musa'yı sırt üstü yatmış görünce asayı çalmaya kalkıştılar. Hemencecik asayı çalmak için Musa'nın ardından gidecekler, sopayı kapıvereceklerdi. Onlar, azıcık yürüyüp bu işe niyetlenir niyetlenmez asa titremeye başladı.
Öyle bir titremeye başladı ki her ikisi de korkudan yerlerinde katılıp kaldılar. Sonra asa ejderha oldu, onlara saldırdı, ikisi de sapsarı kesilip kaçmaya başladılar. Korkudan her inişte sendeleyip yuvarlanarak yüz üstü düşüyorlar, kalkıp yine kaçmaya çalışıyorlardı. Katiyetle anladılar ki bu iş Tanrı işi, sihirbazların harcı değil bu!
Korkularından adeta sıtmaya, hummaya tutulmuş gibi titriyorlardı; ölüm haline gelmişlerdi. Yaptıkları işten dolayı özür dilemek üzere Musa'ya bir adam gönderdiler. " Evvelce sana hasat ediyor, seni kıskanıyorduk, o yüzden sınadık, yoksa seni sınamak kimin haddine düşmüş?
Sen bir Padişahsın, senin yanında biz mücrimiz bizi affet ey Tanrı dergahı haslarının hası! Diye ricada bulundular. Musa onları affetti, derhal iyileştiler, sıhhat buldular, Musa'nın önünde yere secde ettiler. Musa dedi ki: " Ey ulular, sizi affettim. Cehennem teninize haram oldu, canınıza da.
Ey dostlar, ben sizi görmemiş olayım, siz de beni görmemiş gibi davranın. Kalben aşina, fakat zahiren yabancı bir halde padişahın huzuruna benimle savaşmaya gelin!" bunun üzerine sihirbazlar yeri öpüp gittiler, çağırıldıkları zamanı ve fırsat vaktini gözetmeye koyuldular.
Sihirbazlar Firavunun huzuruna geldiler. Firavun onlara bir çok ihsanlarda bulundu, elbiseler veri. Onlara daha bir hayli ihsanlarda bulunacağına dair vaitlerde bulundu, önceden de kullar, atlar, ağır ve değerli şeyler, yiyecek ve içecek verdi. Ondan sonra:
" Ey devletimle ileri giden kişiler, imtihandan galip gelirseniz, size o derecede ihsanlarda bulunacağım ki cömertlik de utanacak" dedi. Sihirbazlar da cevaben dediler ki: " Padişahın sayesinde galebe edeceğiz, düşmanın bitik bir hale gelecek. Biz bu fende saflar bozan yiğitleriz alemde kimse bizimle başa çıkamaz."
Musa'nın anılışı, hatırları oraya bağlıyor, bu hikayeler evvelce olup biten şeylere aittir zannını veriyor. Halbuki Musa'yı anmamız işi gizlemek için yoksa Musa'nın nuru, ey iyi adam, senin bugün elinde. Musa da sende, Firavun da. Bu iki düşmanı da kendindin de ara sen. Musa, kıyamete kadar vardır. Nuru hep o nurdur, başka nur değil. Değişen yalnız kandildir.
Bu kandille fitil başka, fakat nuru başka nur değil, hep o alemden. Kandile bakarsan kayboldun gitti. Çünkü ikilik ve sayıya sığış, kandile göredir. Fakat nura baktın mı ikilikten de , önü sonu bulunan cisim aleminin sayısında da kurtulursun. Ey varlık hulasası, müminle Mecusi ve Yahudi'nin birbirlerine aykırılığı, hep bakış, görüş yüzündendir.
Mesnevi'den Hikayeler
NEFSİNİZİ ÖLDÜ SANMAYIN
Eski vakaları bilip söyleyenden bir hikaye dinle de bu üstü örtülü sırdan bir koku al. Bir yılancı, afsunlarla yılan tutmak üzere dağlara yüz tuttu. Arayan ister yavaş gitsin, ister hızlı ,nihayet aradığını bulur. İki elini de aramadan çekme. Arama yolda en iyi bir kılavuzdur.
Topal olsan, sakat olsan bile, uyuklar gibi halde, hatta edepsizcesine de olsa ona doğru kımıldan, onu ara. Gah lafla, gah susarak, gah şuraya, buraya boynunu uzatarak, o padişahın kokusunu almaya çalış. Yakup oğullarına " Yusuf'un kokusunu haddinden fazla arayın" dedi.
Siz de her duygunuzu istidatlı bir hale getirin de her yanda adamakıllı onu araştırın. Allah, " Tanrı lütfundan meyus olmayın, ümit kesmeyin" dedi. Çocuğunu kaybetmiş Yakup gibi sen de bucak, bucak yürü. Onu ağzınla sorup soruşturun. Dört yana kulak verip onu araştırın!
Nereden bir güzel koku alırsan koklayın. Ne taraftan o aşinanın kokusunu alırsanız o tarafa yürüyün! Nerede bir kişiden lütuf görürsen o adama mukayyet ol, belki o lütfun aslına yol bulursun, olur ya! Bütün bu hoşluklar, ulu bir denizdendir. Sen cüzü bırak da külle dön.
Bu gürültü asabını bozdu. "Bu acı dertle, kederle beni kocattı." Padişah, bütün gece ağrısı tutmuş gebe kadın gibi bir yandan bir yana gidip geliyor. Her an "İmran, bu naralar beni dehşetle yerinden sıçrattı" diyordu. Zavallı İmra'nın kudreti yoktu ki karısıyla buluştuğunu söylesin karısı gebe kalınca gökte Musa'nın yıldızının belirdiğini anlatsın. Her peygamber ana rahmine düşünce yıldızı da gökte zuhur eder, parlamaya başlar.
Kör Firavunun hilelerine, tedbirlerine rağmen gökyüzünde Musa'nın yıldızı belirdi. Sabah olunca İmran'a " Git de o gürültünün, o patırtının ne olduğunu anla" dedi. İmran meydana koşup " Bu ne gürültüydü? Padişahlar padişahı uyuyamadı" deyince, her müneccim, yaslılar gibi başı açık, yeni yakası yırtık bir halde toprağı örtü.
Yaslılar gibi sesleri ses veriyor, feryatları ortalığı dolduruyordu. Saçlarını, sakallarını yolup, yüzlerine vuruyorlar, gözleri kanlı yaşlarla doluyordu. İmran " Hayrola. Bu ne feryat, bu ne hal? Bu yomsuz yıl, kötü alametler mi gösteriyor yoksa?" dedi. Özürler serdederek dediler ki: "Emir Tanrının kaza ve kaderi bizi esir etti.
Her çareye başvurduk, fakat padişahın devleti karadı, düşmanı dünyaya geldi, galip oldu. Geceleyin gökyüzünde o çocuğun yıldızı göründü, bizi kör etti. O peygamberin yıldızı gökte yüceldi, biz de ağlamaya, yıldızlar gibi gözyaşları dökmeye başladık"
İmran , içinden sevindi, fakat zahiren " Eyvahlar olsun!" diye elini başına vurup, kızgın suratı asık bir halde deliller gibi akılsız ve güya kendini bilmez bir halde müneccimlerin üstüne yürüyüp onlara oyun oynuyordu. " Padişahımızı aldattınız, hıyanetten, tamahtan vazgeçmediniz.
Onu bu meydana kadar sürükleyip yüzünün suyunu dökünüz, şerefini hiçe saydınız. Ellerinizi, göğüslerinize koyup padişahı dertlerden kurtaracağız diye vaitlerde bulundunuz" dedi. Padişah da bunu duyunca " Hainler, dedi, ben de sizi asayım da görün. Kendimizi gülünç hallere soktuk, düşmanlara mallar ihsan edip ziyana girdik. Bu gece bütün İsrailoğulları, karılarından uzak kaldılar diye, mal da gitti, şeref de. İşe gelince hiçbir şey olmadı. Bu mudur iyi adamların muaveneti, bu mudur iyi kişinin yapacakları iş?
Yıllardır paralar, libaslar alıyor, ülkelerin servetini rahatça yiyip duruyorsunuz. Bu mu sizin tedbiriniz, bu mu nücum bilginiz? Siz besbedava lokma yiyen hilekar ve şom kişilersiniz. Sizi öldürür, parçalatır, ateşlere atar, burunlarınızı, kulaklarınızı, dudaklarınızı kestirir.
Sizi ateşe odun yapar, yiyip içtiklerinizi fitil, fitil burnunuzdan getiririm." Müneccimler, secde edip "Padişahım, Şeytan bu sefer bize galebe etti. Fakat yılardır nice belalar defettik. Yaptıklarımıza vehim bile hayran olmakta. Bu sefer tedbirimiz hiçe çıktı. O peygamberin anası gebe kaldı, o ana rahmine düştü.
Düştü ama padişahım, suçumuzu, affettirmek için biz de doğum gününe dikkat ederiz. Bu fırsatı da kaçırmamak, kaza ve kaderin zuhuruna mani olmak için doğacağı günü hesaplayacak gözleyeceğiz. Ey akıllara fikirler, reyinin kulu, kölesi olan padişah, bunu da yapamazsak bizi öldür" derler.
Firavun düşmanları vurup öldüren takdir oku, yayından fırlamasın diye günden güne dokuz ayı sayıp duruyordu. Takdirle savaşa girişen, takdire baskın yapmaya kalkışan, baş aşağı gelir, kendi kanına bulanır. Yer göğe düşmanlığa kalkışırsa çoraklaşır, ölü haline girer .Resim, ressamına pençe vurmaya kalkarsa kendi saçını sakalını yolmuş olur!
Dokuz ay sonra padişah, yine tahtını meydana kurdurup tellallar çağırttı. Tellallar, " Kadınlar, bütün israiloğullarının kadınları çocuklarıyla meydana gelsinler. Bundan önce erkekler, ihsanlara nail oldular, elbiseler, altınlar elde ettiler. Kadınlar, bu yıl devlet sizin herkes dilediği şeye nail olacak.
Padişah kadınlara elbise verecek, ihsanlar edecek. Çocukların başlarına da altın külahlar koyacak. Padişah diyor ki "Hele bu ay doğanlar yok mu bilhassa onlar ihsanıma, hazinelerime ulaşacaklar" diye bağırdılar. Kadınlar sevindiler çocuklarıyla çıktılar, padişahın otağına kadar gittiler.
Yeni doğurmuş olan her kadın, hileden kahırdan emin bir halde şehirden çıkıp meydan yöneldi. Kadınların hepsi toplanınca erkek çocukları analarının kucaklarından aldılar. Düşman doğmasına, felaket artmasın diye güya ihtiyata riayet ederek başlarını kestiler.
Musa'yı doğurmuş olan İmran 'ın karısına gelince elini, eteğini çekmiş, o kargaşalıktan, o toz dumandan kurtulmuştu. Fakat o alçak Firavun , evlere de hafiye olarak ebeler gönderdi. " Burada bir çocuk var, anası , ürktüğü, şüphelendiği için meydana gelmedi. Bu sokakta güzel bir kadın var, bir de çocuk doğurmuş fakat pek akıllı pek tedbirli bir kadın" diye kovaladılar. Bunun üzerine memurlar eve gelince Musa'nın anası, Tanrı emriyle Musa'yı tandıra attı. Bilen Tanrıdan kadına "Bu çocuğun aslı Halil'dendir. Ey ateş, soğu yakma emrinin koması yüzünden ateş yakmaz, bir zarar vermez" diye vahiy gelmişti.
Kadın vahiy üzerine Musa'yı ateşe attı, fakat ateş Musa'yı yakmadı. Memurlar bunu görünce meyus olup muratlarına erişmediler, çekilip gittiler. Fakat kovucular, yine bu işi anlayıp, Firavundan birkaç para koparmak için memurlara macerayı anlattılar. O tarafa dönün, pencereden iyice bir bakın dediler.
Musa'nın anasına yine "Çocuğunu suya at, saçını başını yolma, ümitlen itimat et, onu Nil'e at, ben onu yüzü ak olarak sana kavuştururum" diye vahiy geldi. bu sözün sonu gelmez ki. Firavunun bütün hileleri, yakasına paçasına dolaşmaktaydı. o dışarıda yüz binlerce çocuk öldürüyordu. Musa ise evinin içinde baş köşede yetişmekteydi.
O uzağı gören kör Firavun , hilelere sapıp deliliğinden nerede yeni doğmuş bir çocuk varsa öldürtmekteydi. İnatçı firavunun hilesi ejderha idi, bütün alem padişahlarının hilelerini yutmuştu. Fakat ondan daha firavun birisi zuhur etti. Onu da yuttu, hilesini de! O bir ejderha idi, asa da bir ejderha oldu.
Bu onu Tanrı tevfikiyle sömürüp yutuverdi. El üstünde el var. Nereye kadar bu. Ta son erişilecek menzile, ta Tanrıya kadar. Çünkü o öyle bir denizdir ki ne dibi var, ne kıyısı, bütün denizler, ona karşı sele benzer. Hileler tedbirler ejderha ise tek Tanrı önünde hepside hiçtir.
Sözün, buraya gelince yere baş koyup mahvoldu. Doğru yolu Tanrı daha iyi bilir. Firavunda olan yok mu? Sen de var. Fakat senin ejderha kuyusuna hapsedilmiş! Yazıklar olsun bunların hepsi de senin ahvalin. Fakat sen, onları Firavuna isnat etmek istersin. Senin halinden bahsettiler mi canın sıkılır, başkasından bahsettiler mi sana masal gelir.
Lakin nefis seni de harap etmiş bu arkadaşın da seni hikayelerle uzaklara atmakta! Senin ateşine atılan odun atılmamakta, onun gibi fırsat bulamıyorsun sen. Yoksa fırsat bulsan senin ateşin de firavunun ateşi gibi yalımlanır!
Firavun, Musa'ya " Ey Kelim, sen neden halkı öldürdün, neden halka korku saldın? Halk senden yılgınlığa düştü, kaçışırken ayaklar altında çiğnenip öldü. Hulasa, halk sana düşman kesildi. Sana karşı erkeğin gönlünde de kin var, kadının gönlünde de halkı kendine davet ediyorsun ama iş aks çıktı.
Sana aykırı hareket etmekten başka çareleri kalmadı. Ben de senin şerrinden kaçıyor, sana aşikare karşı durmuyorum ama aleyhine çömlek kaynatıp duruyorum. Beni aldatmayı gönlünden çıkar, arkandan, gölgenden başka kimsenin geleceğini umma. Bir iş becerdim, halkın gönlüne bir korkudur saldım diye mağrur olma.
Bunun gibi yüzlerce iş becersen sonunda yine rüsvay olursun, hor hakir bir hale gelirsin, seninle alay eder, sana gülüşürler. Senin gibi nice hilebazlar varı. Bizim Mısırımız da nihayet rüsvay oldular" dedi.
Musa, Firavuna dedi ki: "Ben Tanrı emrine karışamam. Emreder de kanımı bile dökerse korkum yok. Ben bu alemde rüsvay olayım, buna hem razıyım, hem de şükrederim. Tek hak yanında yüce olayımda. Halka karşı hor hakir olayım, benimle alay etsinler, bana gülsünler. Tanrıya karşı sevgili olayım,o beni istesin, beğensin. Yeter bu bana.
Bunları da söz olsun diye söylüyorum hani. Yoksa tanrı seni yarın kara yüzlülerden edecek, bu muhakkak! Yücelik onundur, onun kullarınındır. Onun nişanesini Adem'le iblisin hikayesini oku da anla! Tanrının zatına nasıl son yoksa hikmetlerine de son yoktur. Aklını başına al da ağzını yum, yaprağı çevir"
Firavun, Musa'ya " Yaprak bizim elimizde şimdi defter de bizim hükmümüzde, divan da bizim! Bütün bu alem halkı beni seçmiş beni kabul etmiş A Musa, bütün alemde en akıllı sen misin ki? A Musa, sen kendini beğenmiş, almışsın haydi oradan be, kendini az gör, kendine güvenip gururlanma. Dünyanın sihirbazlarını toplayayım da bütün şehre senin bilgisizliğini göstereyim. Fakat bu, bir iki gün içinde olmaz. Bu yaz çağında bana kırk günceğiz mühlet ver" dedi.
Musa dedi ki: " Bana bu hususta izin yok. Ben bir kulum, sana mühlet vermeye emir almadım. Sen hükümdarın, galipsin, benim yardımcım dostum yok. Fakat Tanrı fermanına tabiim, başka bir şeyle işim yok. Diri oldukça seninle canla başla savaşacağım, ben kulum yardımla, yardımcıyla ne işim var? Tanrının hükmü zuhur edinceye kadar seninle uğraşacağım, her hasmı düşmanından Tanrı ayırır"
Firavun, hayır dedi, mutlaka bir mühlet vermek gerek. Beni aldatıp durma, yel alıp poyraz satma. Bu sırada ulu Tanrıdan Musa'ya " Ona bol, bol mühlet ver, korkma. Bu kırk gün mühleti, ona gönül rızasıyla ver de çeşit, çeşit hileler düzsün. İstediği gibi çalıp çabalasın. Ben uyumuyorum ki. Ona söyle, hızlı gitsin, fakat yolu ben tuttum, pusuda ben varım.
Onların hilelerini ben birbirine katar, onların arttırdıklarını ben eksiltirim. Su getirirlerse ateş haline sokar, şerbet içerlerse zehir yaparım. Birbirlerine muhabbet bağlasalar sevgilerini yıkar, berbat ederim. Vehimlerine bile gelmeyen şeyleri yaparım ben. Sen korkma, ona uzun bir müddet mühlet ver asker topla, yüzlerce hileler düz de" diye vahiy geldi.
Musa, " Emir geldi, mühlet sana. Bizden kurtuldun, şimdilik ben yerime gidiyorum" dedi. Musa yola düştü, ejderha da bilgili ve dost bir av köpeği gibi peşine takıldı. Av köpeği gibi kuyruğunu sallayarak gidiyor, ayaklarının altında taşları kum gibi eziyordu. Taşı demiri nefesiyle çekip sömürmekte, demiri apaşikar bir surette ağzında ezip çiğnemekteydi.
Havalanıp burçların üstüne çıkmakta, Rum gürcü herkes ondan kaçmaktaydı. Deve gibi ağzından köpükler saçıyordu. O köpüğün bir katresi kimin üstüne düşse cüzzam illetine tutuluyordu. Dişlerinin gıcırtısı, yürekleri yerinden oynatıyor, kara aslanların bile canları elden gidiyordu.
O seçilmiş peygamber, kavminin yanına varınca ejderhayı boğazından yakaladı, ejderha asa oldu yine. Asya dayandı da dedi ki. Ne şaşılacak şey. Bizim yanımızda güneş, düşmana karşı gece! Ne hayret edilecek şey ki bu ordu, kuşluk güneşiyle dopdolu olan bu alemi görmüyor. Göz de açık, kulak da sonra da bu zeka Tanrının gözbağcılığına hayretteyim!
Ben onlara şaşırıyorum, onlar da bana şaşırıyorlar. Baharın onlar diken,ben yasemin: onlara nice lezzetli şaraplarla dolu kadehler sundum. Fakat onlara kadehteki şerbet taş kesildi. Gül desteleri yaptım, götürdüm, her gül, diken oldu, şerbet zehire döndü. Bu kendisinden geçenlerin oldukça nasıl meydana çıkar?
Yanımızda uyanık bir uyur gerek ki uyanıkken rüyalar görsün! Halkın düşüncelere dalması bu güzelim uykunun düşmanıdır. Halk düşünceleri yatışmasını uyumasın diye bu güzelim uykunun boğazını sıkar. Bir hayret lazım ki düşünceleri silip süpürsün, hayret, fikirleri de yok eder, zikirleri!
Hüner ve marifette kim daha kamilse mana bakımından artta sureta ileridedir. Tanrı " Geri dönenler" dedi. Geri dönmek sürünün yazıdan gelip ağıla gitmesine benzer. Sürü, yazıdan dönüp geldi mi giderken en önde olan keçi artta kalır. Giderken geride kalan topal keçiye gelince suratı asıkları bile güldürecek bir halde öne düşer.
Bu kavim laf olsun diye topal olmadılar ya, öğünmeyi terk ettiler de arı satın aldılar. Bu kavim, hacca ayakları kırık olduğu halde topallaya, topallaya giderler. Sıkıntıdan kurtuluşa gizli bir yol vardır. Bu tarife gönüllerini bilgilerden yıkayıp arıtmışlardır. Çünkü bu yol, zahiri bilgiyi tanımaz.
Bu yolda, aslı o alemden olan bir bilgi gerek. Zira her feri, aslında yol gösterir. Her kanat, denizi aşacak kudrete nereden sahip olacak?Tanrı bilgisi gerek ki insanı Tanrıya ulaştırsın. Şu halde adama sonunda gönülden silinip arıtılması lazım olan bilgiyi neye öğretirsin? Öyleyse bu alemde ileri gitmeye heves etme, topal ol da geri dönerken en öne düş. Ey nazik adam, ileri giden son gelenlerden ol. Taze ve turfanda meyve ağaca nazaran daha ileridedir. Derecesi de daha üstündür. Gerçi meyve ağaçtan sonra vücuda gelir, fakat hakikatte evvel odur, çünkü ağaçtan maksat odur.
Melekler gibi " Bizim bilgimiz yok de , de " Ancak seni bildirdiğin bilgiyi biliriz" sırrı elini tutsun. Bu mektep de hecelemeyi bilmezsen Ahmed gibi akıl ve irfan nuriyle dolarsın. Şehirlerde ad san sahibi olmazsan, Tanrı kullarının halini daha iyi bilir ya, kaybolmazsın, merak etme. Ayın definesini bilinmeyen viranelere gizlerler?
Hiç defineyi bilinen yere koyarlar mı? İşte kurtulmanın, halas olmanın da zahmet ve meşakkatlerde gizlenmesi buna benzer. Burada hatıra birçok şüpheler, tereddütler gelebilir ama iyi at, kösteklerini kırar, bukağıdan kurtuluverir. Onun sevgisi, şüphe ve tereddütleri yakan bir ateştir.
Gündüzün nuru, bütün hayalleri siler süpürür. Ey Tanrı rızasını elde eden, bu sula, sana o taraftan geldi, cevabını da o taraftan ara. Gönlün köşesiz köşe yok mu? İşte o bucak, padişaha varan bir yoldur. Gönlün doğudan da olmayan, batıdan da olmayan aydınlığı, tek bir aydan meydana gelir.
Ey mana dağı, sen yoksullar gibi bu tarafa o tarafta neden ses arayıp durursun. Derde düşünce iki büklüm olup " Yarabbi" diye yalvardığın taraf yok mu, bu sesi de o tarafta ara. Dert ve ölüm zamanı o tarafa yönelir, feryat ve figana düşersin. Dertten kurtulunca neden yabancıya dönüyor, hiç o tarafı aklına bile getirmiyorsun?
Mihnet zamanında " Allah" demeye başlar, sıkıntın geçti mi " Nerede ona yol ?" dersin. Bu hal, şundan ileri geliyor: " Tanrıyı şeksiz, şüphesiz bilen, tanıyan, daima onu anlar, ondan hiç ayrılmaz. Fakat akıl ve şüphesiz bilen, tanıyan daima onu anlar, ondan hiç ayrılmaz.
Fakat akıl ve şüphe hicaplarında kalan kişiye Tanrı tecellisi, gah örtülür, gah yenini, yakasını yırtıp görünür. Aklı cüzi gah üstündür, gah baş aşağı ,aklı külli ise bütün hadiselerden kurtulmuştur, emindir. Akılla hüneri sat da hayreti satın al. Oğul, horluğa doğru git, Buhara ya değil!
Biz neyse bu derece de söze daldık? Hikaye söyleyelim derken hikaye olduk gitti. Ben yokum zaten ağlayıp, ağlayıp sızlayarak masal oldum gitti. Bu suretle secde edenler arasına katılayım, onlarla beraber yuvarlanayım bari. İş bilen, söz anlayan adama bu söz, hikaye değil. Halimi anlatıyorum ben, sevgilinin huzurundayım ben!
Asi, bunlar önce gelip geçenlere ait aslı yok masallar dedi ya. Kuran hakkında söylenen bu söz, nifak eseridir. İçinde Tanrı nuru olan Lamekan aleminde nerede geçmiş, nerede gelecek, nerede hal, geçmiş, gelecek, sana göredir. Yıksa hakikatte ikisi de birdir. Fakat sen iki sanırsın.
Bir adam, onun babasıdır, bizim oğlumuz, Zeydin altında olan dam, Amr'ın üstündedir. Damın altta, üstte oluşu, o iki adama göredir. Hakikatteyse dam tek bir şeydir, işte o kadar! Bu söz, onun misli değildir, bir misaldir ancak, eski harfler, yeni manayı ifade edemez ki. Ey tulum, burası madem ki ırmak kıyısı değil, ağzını kapat. Bu şeker denizinin ne kıyısı var, ne kenarı!
Musa, dönüp firavun kalınca bütün rey ve tedbir sahiplerini danışmak üzere çağırdı. Bizim de sihirbazlarımız var. Her birisi sihirde tek, bütün sihirbazlar onlara uymakta" dediler. Padişahın, Mısır sultanı olan Firavunun Mısır civarındaki bütün sihirbazları çağırmasını kararlaştırdılar.
Firavun hemen bütün sihirbazların toplanması için etrafa bir hayli adam gönderdi. Nerede ünlü bir büyücü varsa gelmesi için on haberci yolladı. İki genç vardı ki büyü de pek şöhret bulmuşlardı. Sihirleri aya bile tesir ederdi. Aydan apaşikar süt sağarlar, bir yere gidecekleri vakit küplere binip giderler.
Ay ışığını bez şekline sokup ölçer, biçer satarlardı. Müşteri, para verip alır. Sonra anlayınca eyvahlar olsun deyip hayıflanmaya, yüzüne vurmaya başlardı. Onların, buna benzer nice sihirleri vardı ki herkes apaçık görür dururdu. Onlara da " Padişah şimdi sizden bir çare aramakta. İki yoksul adam gelip padişahın köşkü önüne otağ kurdu.
Bir sopadan başka bir şeyleri yok. Fakat emirleriyle ejderha oluyor. Padişah da çaresiz kaldı, ordusu da. Bu iki kişinin elinden hepsi feryad ve figana geldi. bir çare bulmanız için bu kulunu size gönderdi. Size haber gönderip buyuruyor ki: bunları defetmek için bir çare bulun.
Karşılık olarak size hesapsız hazineler bağışlayacak" diye haber gönderdi, bu haberi duyunca iki büyücünün de gönüllerine hem korku düştü, hem sevgi. Cinsiyet damarı atmağa başladı, ikisi de hayretlerinden başlarını dizlerine koydular. Sofinin meşk yeri dizidir. Müşkülünü halletmek hususunda iki diz, adeta sihirbazdır.
O iki büyücü, bu haberi alıp hayrete daldıktan sonra annelerine " Anne, babamızın mezarı nerede? Bize göster" dediler. Anneleri, onlara rehberlik etti, babalarının mezarını gösterdi. Üç gün Tanrı rızası için oruç tuttular. Sonra " Baba, padişah korkmuş, bize emir göndermiş.
İki adam, onu sıkıştırmış, ordusunun önünde şerefine, haysiyetine dokunmuş. Onların ne silahları var, ne askerleri. Bir tek asaları var ama o asa da kıyametler koparıyormuş. Sen zahiren toprakta yatıp uyuyorsun ama hakikatte doğrular ülkesine gitmişsin. Eğer onların yaptıkları sihirse bize haber ver.
Canım babacığımız, onlar Tanrı eriyse, yaptıkları iş Tanrıdansa yine bildir. De onlara uyalım, secde edelim, kendimizi bir kimyaya atalım ( da halis altın olalım). Ümidi kesilmiş biçareleriz. Bize bir ümit ver Tanrı tapısından sürülmüşleriz, bizi o tapıya yine onun keremi çekti" diye yalvardılar.
Babaları, onlara rüyalarında dedi ki: "Oğullarım bunu açıkça söylemeye imkan yok. Apaçık ve olduğu gibi söylememe izin yok. Ama bu sır, uzak değil gözümün önünde. Size bir nişane göstereyim de gizli şey aşikar olsun. Gözlerimin nurları, oraya varın da onun uyumakta olduğu yeri anlayın. O hakikat sahibi uyurken korkmayın asayı almayı kalkışın.
Eğer çalabilirseniz o sihirbazın biridir. Sihirbaza karşı çare bulmayı bilirsiniz siz. Yok eğer çalışmasanız aman ha aman. Kendinize gelin, o Tanrı eridir. Ululuk sahibi ve hidayet verici Tanrının elçisidir. Yeryüzü doğudan batıya kadar Firavunla dolsa savaş zamanı Tanrı, yine onu üstün eder. Firavun baş aşağı gelir.
Babalarının canı yavrucuklarım, bu doğru nişaneyi verdim işte. Buna göre iş yapın, Tanrı doğrusunu daha iyi bilir. Yavrularım, sihirbaz uyuyunca sihrinin, hilesinin hükmü kalmaz. Çoban uyudu mu kurt emin olur. Çoban uykuya daldı mı dikkati elden gider. Fakat bir hayvana Tanrı çobanlık ederse kurt, oraya nereden yol bulur, onu kapmayı nasıl umabilir?
Hakk'ın yaptığı sihir, haktır, yerindedir. O yerli yerinde olan şeye sihirbazlık demek hatadır. Babalarının canı yavrular, bu keskin bir nişanedir. O peygamber, zahiren ölse bile tanrı yine onu yüceltir, kadrini yükseltir.
Tanrının lütufları, Mustafa'ya vaitlerde bulundu da dedi ki " sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez. Senin kitabını, mucizeni ben yüceltirim. Kurandan bir şey eksiltmeye, ona bir şey katmaya yeltenen kişiye ban mani olurum. Ben seni iki cihanda da korurum. Sözünü kınayanları terk eder, onları hor hakir bir hale korum.
Hiç kimse kuranı değiştirmeye kudret bulamaz ona ne bir şey ilave edebilirler, ne ondan bir şey eksiltebilirler. Sen benden daha iyi başka bir koruyucu arama! Senin parlaklığın gün geçtikçe artırır, adını altınlara, gümüşlere bastırırım. Senin için mimberler, mihraplar kurdururum.
Ben, seni öyle seviyorum ki senin kahrın, benim demektir. Şimdi adını korkudan gizlice söylüyorlar, namaz kılacakları zaman gizleniyorlar. Melun kafirlerin korkusundan dinin mağaralarda gizili kalıyor ya. Bütün alemi minarelerle dolduracağım, asilerin gözlerini kör edeceğim ben.
Kulların şehirler alacak mevkiler bulacak. Dinin balıktan aya kadar her tarafı kaplayacak, ey Peygamberimiz, sen sihirbaz değilsin, doğrusun sen de Musa'nın giydiği elbiseyi giymişsin, sen de onun gibi bir Peygambersin. Kuranın Musa'nın asasına benzer küfürleri ejderha gibi sömürüp yutar.
Sen toprak altında uyursun ama o tertemiz söz asa gibi her şeye agahtır. Kast edenlerin elleri o asaya ulaşamaz. Uyu ey padişah uyu uykun mübarek olsun! Bedenin uyur ama nurun göklere ağar, düşmanlarını kahretmek için okunu kur, yayını ger. Felsefeci, aleyhine söylenmeye yeltenir ama nurunun oku ağzını oklar, onu susturur."
Hakikaten de öyle oldu, hatta bu vaitten de üstün şeyler vücuda geldi. o uyudu, fakat bahtı, ikbali uyumadı. Babalarının canı yavrularım, sihirbaz uyudu mu işinin parlaklığı gider, sihrinin tesiri kalmaz." Bu sözleri duyup uyandılar, ikisi de kabri öpüp o ulu savaş için Mısır'a hareket ettiler.
Mısır'a varınca Musa'yı, Musa'nın evini aramaya başladılar. Onların Mısır'a geldikleri gün de Musa tesadüfen bir hurma ağacının altında uyumaktaydı. Sordukları adamlar onlara " Varın hurmalıkta arayın" dediler. Hurmalığa geldikleri zaman bir de baktılar ki hurma fidanlarının dibinde bir uyuyan var, fakat cihanın uyanığı!
Naz ederek baş gözlerini yummuş ama arş de gözlerinin önünde, ferş de! Gözleri açık, fakat gönlü uykuda nice adamlar var. Zaten su ve toprak ehli olanın gözü ne görebilir ki? Fakat gönlü uyanık olanın baş gözü uyusa bile gönlünde yüzlerce göz açılır. Gönül ehli değilsen uyanık ol, uyuma. Bir gönül işte, mücadeleye giriş.
Gönlün uyandın mı güzelce uyu. Gayri gözünden ne yedi kat gök kaybolur, ne altı cihet! Peygamber " Gözüm uyur ama kalbim nasıl uyur, buna imkan mı var?" dedi. Bekçi farz et ki uyumuş fakat padişah uyanık ya, gönül gözleri açık olduğu halde uyuyanlara can feda!
Ey manevi er, gönül uyanıklığını anlatmaya kalkışsam binlerce mesneviye sığmaz. Sihirbazlar, Musa'yı sırt üstü yatmış görünce asayı çalmaya kalkıştılar. Hemencecik asayı çalmak için Musa'nın ardından gidecekler, sopayı kapıvereceklerdi. Onlar, azıcık yürüyüp bu işe niyetlenir niyetlenmez asa titremeye başladı.
Öyle bir titremeye başladı ki her ikisi de korkudan yerlerinde katılıp kaldılar. Sonra asa ejderha oldu, onlara saldırdı, ikisi de sapsarı kesilip kaçmaya başladılar. Korkudan her inişte sendeleyip yuvarlanarak yüz üstü düşüyorlar, kalkıp yine kaçmaya çalışıyorlardı. Katiyetle anladılar ki bu iş Tanrı işi, sihirbazların harcı değil bu!
Korkularından adeta sıtmaya, hummaya tutulmuş gibi titriyorlardı; ölüm haline gelmişlerdi. Yaptıkları işten dolayı özür dilemek üzere Musa'ya bir adam gönderdiler. " Evvelce sana hasat ediyor, seni kıskanıyorduk, o yüzden sınadık, yoksa seni sınamak kimin haddine düşmüş?
Sen bir Padişahsın, senin yanında biz mücrimiz bizi affet ey Tanrı dergahı haslarının hası! Diye ricada bulundular. Musa onları affetti, derhal iyileştiler, sıhhat buldular, Musa'nın önünde yere secde ettiler. Musa dedi ki: " Ey ulular, sizi affettim. Cehennem teninize haram oldu, canınıza da.
Ey dostlar, ben sizi görmemiş olayım, siz de beni görmemiş gibi davranın. Kalben aşina, fakat zahiren yabancı bir halde padişahın huzuruna benimle savaşmaya gelin!" bunun üzerine sihirbazlar yeri öpüp gittiler, çağırıldıkları zamanı ve fırsat vaktini gözetmeye koyuldular.
Sihirbazlar Firavunun huzuruna geldiler. Firavun onlara bir çok ihsanlarda bulundu, elbiseler veri. Onlara daha bir hayli ihsanlarda bulunacağına dair vaitlerde bulundu, önceden de kullar, atlar, ağır ve değerli şeyler, yiyecek ve içecek verdi. Ondan sonra:
" Ey devletimle ileri giden kişiler, imtihandan galip gelirseniz, size o derecede ihsanlarda bulunacağım ki cömertlik de utanacak" dedi. Sihirbazlar da cevaben dediler ki: " Padişahın sayesinde galebe edeceğiz, düşmanın bitik bir hale gelecek. Biz bu fende saflar bozan yiğitleriz alemde kimse bizimle başa çıkamaz."
Musa'nın anılışı, hatırları oraya bağlıyor, bu hikayeler evvelce olup biten şeylere aittir zannını veriyor. Halbuki Musa'yı anmamız işi gizlemek için yoksa Musa'nın nuru, ey iyi adam, senin bugün elinde. Musa da sende, Firavun da. Bu iki düşmanı da kendindin de ara sen. Musa, kıyamete kadar vardır. Nuru hep o nurdur, başka nur değil. Değişen yalnız kandildir.
Bu kandille fitil başka, fakat nuru başka nur değil, hep o alemden. Kandile bakarsan kayboldun gitti. Çünkü ikilik ve sayıya sığış, kandile göredir. Fakat nura baktın mı ikilikten de , önü sonu bulunan cisim aleminin sayısında da kurtulursun. Ey varlık hulasası, müminle Mecusi ve Yahudi'nin birbirlerine aykırılığı, hep bakış, görüş yüzündendir.
Mesnevi'den Hikayeler
NEFSİNİZİ ÖLDÜ SANMAYIN
Eski vakaları bilip söyleyenden bir hikaye dinle de bu üstü örtülü sırdan bir koku al. Bir yılancı, afsunlarla yılan tutmak üzere dağlara yüz tuttu. Arayan ister yavaş gitsin, ister hızlı ,nihayet aradığını bulur. İki elini de aramadan çekme. Arama yolda en iyi bir kılavuzdur.
Topal olsan, sakat olsan bile, uyuklar gibi halde, hatta edepsizcesine de olsa ona doğru kımıldan, onu ara. Gah lafla, gah susarak, gah şuraya, buraya boynunu uzatarak, o padişahın kokusunu almaya çalış. Yakup oğullarına " Yusuf'un kokusunu haddinden fazla arayın" dedi.
Siz de her duygunuzu istidatlı bir hale getirin de her yanda adamakıllı onu araştırın. Allah, " Tanrı lütfundan meyus olmayın, ümit kesmeyin" dedi. Çocuğunu kaybetmiş Yakup gibi sen de bucak, bucak yürü. Onu ağzınla sorup soruşturun. Dört yana kulak verip onu araştırın!
Nereden bir güzel koku alırsan koklayın. Ne taraftan o aşinanın kokusunu alırsanız o tarafa yürüyün! Nerede bir kişiden lütuf görürsen o adama mukayyet ol, belki o lütfun aslına yol bulursun, olur ya! Bütün bu hoşluklar, ulu bir denizdendir. Sen cüzü bırak da külle dön.
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Mesnevi'den Hikayeler - 32
- Parts
- Mesnevi'den Hikayeler - 01Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3710Total number of unique words is 204429.6 of words are in the 2000 most common words43.1 of words are in the 5000 most common words50.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 02Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3738Total number of unique words is 209027.1 of words are in the 2000 most common words39.7 of words are in the 5000 most common words46.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 03Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3690Total number of unique words is 206128.4 of words are in the 2000 most common words41.2 of words are in the 5000 most common words48.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 04Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3642Total number of unique words is 196429.3 of words are in the 2000 most common words42.4 of words are in the 5000 most common words50.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 05Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3602Total number of unique words is 204529.0 of words are in the 2000 most common words43.6 of words are in the 5000 most common words51.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 06Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3690Total number of unique words is 193428.2 of words are in the 2000 most common words42.1 of words are in the 5000 most common words50.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 07Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3680Total number of unique words is 202228.4 of words are in the 2000 most common words40.8 of words are in the 5000 most common words47.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 08Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3635Total number of unique words is 200129.7 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words49.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 09Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3599Total number of unique words is 197129.9 of words are in the 2000 most common words43.8 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 10Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3628Total number of unique words is 200829.1 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words49.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 11Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3657Total number of unique words is 194230.3 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 12Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3619Total number of unique words is 202329.1 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 13Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3506Total number of unique words is 200930.3 of words are in the 2000 most common words44.6 of words are in the 5000 most common words51.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 14Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3586Total number of unique words is 201227.7 of words are in the 2000 most common words41.1 of words are in the 5000 most common words47.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 15Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3637Total number of unique words is 195429.1 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words50.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 16Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3642Total number of unique words is 204829.1 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 17Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3694Total number of unique words is 194931.0 of words are in the 2000 most common words44.7 of words are in the 5000 most common words51.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 18Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3656Total number of unique words is 197129.2 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 19Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3684Total number of unique words is 196428.7 of words are in the 2000 most common words42.1 of words are in the 5000 most common words48.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 20Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3666Total number of unique words is 198828.9 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words50.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 21Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3719Total number of unique words is 206429.2 of words are in the 2000 most common words42.2 of words are in the 5000 most common words48.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 22Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3832Total number of unique words is 203130.1 of words are in the 2000 most common words43.6 of words are in the 5000 most common words50.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 23Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3726Total number of unique words is 200629.7 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words50.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 24Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3668Total number of unique words is 205027.5 of words are in the 2000 most common words41.0 of words are in the 5000 most common words48.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 25Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3741Total number of unique words is 197129.3 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words49.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 26Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3731Total number of unique words is 198329.5 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 27Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3711Total number of unique words is 208827.1 of words are in the 2000 most common words40.9 of words are in the 5000 most common words47.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 28Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3630Total number of unique words is 203728.1 of words are in the 2000 most common words41.5 of words are in the 5000 most common words48.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 29Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3653Total number of unique words is 203128.2 of words are in the 2000 most common words41.4 of words are in the 5000 most common words49.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 30Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3616Total number of unique words is 202429.7 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 31Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3707Total number of unique words is 201129.9 of words are in the 2000 most common words43.6 of words are in the 5000 most common words51.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 32Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3777Total number of unique words is 199230.3 of words are in the 2000 most common words44.0 of words are in the 5000 most common words52.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 33Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3683Total number of unique words is 190830.5 of words are in the 2000 most common words45.3 of words are in the 5000 most common words52.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 34Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3601Total number of unique words is 194531.0 of words are in the 2000 most common words46.1 of words are in the 5000 most common words53.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 35Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3716Total number of unique words is 194630.3 of words are in the 2000 most common words44.7 of words are in the 5000 most common words52.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 36Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3704Total number of unique words is 201029.5 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words51.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 37Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3628Total number of unique words is 196230.0 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words48.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 38Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3642Total number of unique words is 193728.8 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 39Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3685Total number of unique words is 197329.1 of words are in the 2000 most common words42.3 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 40Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3578Total number of unique words is 194229.5 of words are in the 2000 most common words43.3 of words are in the 5000 most common words50.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 41Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3779Total number of unique words is 189130.8 of words are in the 2000 most common words44.1 of words are in the 5000 most common words52.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 42Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3591Total number of unique words is 199728.4 of words are in the 2000 most common words41.8 of words are in the 5000 most common words48.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 43Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3600Total number of unique words is 201329.0 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words48.7 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 44Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3789Total number of unique words is 204128.8 of words are in the 2000 most common words41.6 of words are in the 5000 most common words49.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 45Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3662Total number of unique words is 199827.3 of words are in the 2000 most common words40.8 of words are in the 5000 most common words47.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 46Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3602Total number of unique words is 195028.9 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words48.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 47Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3826Total number of unique words is 198829.3 of words are in the 2000 most common words44.2 of words are in the 5000 most common words52.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 48Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3622Total number of unique words is 196130.3 of words are in the 2000 most common words42.5 of words are in the 5000 most common words50.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 49Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3720Total number of unique words is 199830.2 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words51.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 50Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3774Total number of unique words is 206028.2 of words are in the 2000 most common words41.9 of words are in the 5000 most common words50.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 51Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3721Total number of unique words is 203029.7 of words are in the 2000 most common words44.1 of words are in the 5000 most common words52.5 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 52Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3688Total number of unique words is 194930.2 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 53Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3799Total number of unique words is 191330.7 of words are in the 2000 most common words44.9 of words are in the 5000 most common words53.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 54Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3878Total number of unique words is 199430.0 of words are in the 2000 most common words43.7 of words are in the 5000 most common words50.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 55Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3764Total number of unique words is 203830.7 of words are in the 2000 most common words44.8 of words are in the 5000 most common words52.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 56Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3733Total number of unique words is 196130.8 of words are in the 2000 most common words45.8 of words are in the 5000 most common words53.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 57Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3763Total number of unique words is 204629.6 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words50.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 58Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3668Total number of unique words is 196529.8 of words are in the 2000 most common words43.8 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 59Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3574Total number of unique words is 189028.9 of words are in the 2000 most common words42.6 of words are in the 5000 most common words49.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 60Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3639Total number of unique words is 195829.6 of words are in the 2000 most common words43.2 of words are in the 5000 most common words50.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 61Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3698Total number of unique words is 194530.2 of words are in the 2000 most common words44.5 of words are in the 5000 most common words52.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 62Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3553Total number of unique words is 194930.6 of words are in the 2000 most common words43.6 of words are in the 5000 most common words50.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 63Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3729Total number of unique words is 195229.4 of words are in the 2000 most common words43.4 of words are in the 5000 most common words50.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 64Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3705Total number of unique words is 198929.0 of words are in the 2000 most common words42.4 of words are in the 5000 most common words49.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 65Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3686Total number of unique words is 195430.2 of words are in the 2000 most common words44.1 of words are in the 5000 most common words51.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 66Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3778Total number of unique words is 205831.1 of words are in the 2000 most common words44.6 of words are in the 5000 most common words51.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 67Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3637Total number of unique words is 197330.1 of words are in the 2000 most common words44.5 of words are in the 5000 most common words51.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 68Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3702Total number of unique words is 202028.3 of words are in the 2000 most common words40.6 of words are in the 5000 most common words48.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 69Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3675Total number of unique words is 203130.6 of words are in the 2000 most common words43.5 of words are in the 5000 most common words50.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 70Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3674Total number of unique words is 202029.4 of words are in the 2000 most common words42.8 of words are in the 5000 most common words50.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 71Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3664Total number of unique words is 198428.2 of words are in the 2000 most common words41.5 of words are in the 5000 most common words49.8 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 72Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3737Total number of unique words is 207328.5 of words are in the 2000 most common words41.5 of words are in the 5000 most common words49.2 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 73Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3599Total number of unique words is 199229.9 of words are in the 2000 most common words42.9 of words are in the 5000 most common words50.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 74Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3656Total number of unique words is 206626.6 of words are in the 2000 most common words40.9 of words are in the 5000 most common words47.6 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 75Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3704Total number of unique words is 203929.8 of words are in the 2000 most common words42.3 of words are in the 5000 most common words49.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 76Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3784Total number of unique words is 199131.8 of words are in the 2000 most common words45.9 of words are in the 5000 most common words53.3 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 77Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3608Total number of unique words is 203129.7 of words are in the 2000 most common words43.1 of words are in the 5000 most common words49.9 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 78Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3648Total number of unique words is 205329.8 of words are in the 2000 most common words42.4 of words are in the 5000 most common words49.0 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 79Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3659Total number of unique words is 208028.6 of words are in the 2000 most common words41.7 of words are in the 5000 most common words49.1 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 80Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 3811Total number of unique words is 205829.3 of words are in the 2000 most common words43.0 of words are in the 5000 most common words51.4 of words are in the 8000 most common words
- Mesnevi'den Hikayeler - 81Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.Total number of words is 2152Total number of unique words is 128037.2 of words are in the 2000 most common words50.0 of words are in the 5000 most common words56.8 of words are in the 8000 most common words