Küçük Ağa - 11

Total number of words is 3075
Total number of unique words is 1746
33.5 of words are in the 2000 most common words
47.3 of words are in the 5000 most common words
55.4 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
Hoca sağlam tarih bilgisini didikledi: Ertuğrul Gazi'yi, Osman'ı, Murat Hüdavendigâr'ı ve sonra Yıldırım'ı,
Fatih'i, Kanuni Süleyman'ı düşündü. Büyük zaferleri, büyük bozgunları, bilhassa bunları hatırladı. Yıldırım'ı, o
korkunç yenilişi, o yürek paralayıcı çöküp dağılışı bütün yönleri ile hatırladı. Bugünkü durum onun yanında bir
avuntu gibi kalırdı. Böyle iken ne olmuştu?
Osmanlı ruhu idi bu... Bu mucizeler pınarı idi, bitmez tükenmez iman, yaratıcılık ve kudret pınarı idi. Asıl
felâket bu pınara sırt çevirmek, bu pınarın gözlerine taş tıkamak değil de ne olurdu?
Hayır. Hoca'nın aklı ve gönlü başka türlü düşünmeye, Çelebi Mehmet'e ve Yavuz Sultan Selim emanetine
ihanete razı olamıyordu.
Dahası da vardı. Kuvâyi Milliye denilen bu hareket iddia ettiği hedefe varsa ne olacaktı? Bir devlet kavgasıdır
başlamayacak mıydı? İhtiraslar başıboş kalıp binbir dalavere, çeşit çeşit gaddarlıklarla milletin başını
yemeyecek miydi? Devlet temelinden yıkılmayacak mıydı? Yeni bir devlet kurmak kolay mıydı? Bu iş çete
reislerinin harcı mıydı?
Osmanlı ülkesini, Osmanlı Devleti kurtarabilirdi, kurtuluşun belki en zor, en dolambaçlı, en yorucu, yolu bu
olacaktı, ama bu yol en emin yol olacaktı.
Hoca inancını tazeledikçe cesaretini de bulmuş oluyordu. Doktorun filintasına gülerek bakmış ve:
«— Hayırlısı ne ise o olsun» demişti.
Şimdi de artık: "Hayırlısı ne ise o olsun" diyebiliyordu. Evet, ölüm Allanın emri idi ve inanç yoluna gitmenin
şekli ne olursa olsun, heder olmakla alâkası yoktu. Bu daima şehadetti. Hoca, "Sonsuz aczime bakmadan
kader ile mücadele-
ye kalkışıyorum diye düşündü bu yüzden de utandı,utandı, kendini ayıpladı.
Yatıp uyumadan önce duyduğu son şey esef idi, sitem idi.
«— İhanet olmasaydı...» diye mırıldandı.
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Taşmedresenin arkasındaki buluşma yerine en geç gelen doktor oldu. Onu beklerken ondan bahseden
olmamış, fakat hepsi de önce hafif bir meraka, sonra sonra da endişeye kapılmıştı. Her gelen doktoru orada
bulacağını sanıyordu. Her gelen:
«— Doktor gelmedi mi?» diye sordu.
Çünkü doktor, gitmeden önce:
"En az benim işim sürecek" demişti.
Bunu hatırlamak kuşkularını arttınyordu. Yüzbaşı Hamdi ayrıca, Salih'e de güvenemiyordu. içi ona
ısınmamıştı. Kendini tutamayarak Halis'e sordu:
— Nasıl biridir şu kolsuz adam?
Halis de aynı şeyi düşünüp duruyordu. Dudaklarını hafif hafif dişledikten sonra konuştu:
— Salih mi? Ben de tanımam. Babası iyi adamdı. Ama Salih'i pek kötülediler. Kendi de dedi ya, çok
berduş olmuş.
Sustular. Halis daha çok kendini yatıştırmak isteğiyle:
— Fakat, dedi, kancıklık etmez gibi geliyor bana.
— Onu demek istemedim... Elbette etmez.
Ve nihayet bahçe duvarlarının arasından geçen ırmağın susuz yatağındaki. çakıl taşları ses vermeye başladı.
Hızlı, fakat emin tempolu adımlar yaklaşıyordu. Yamru yumru ve kocamış bir erik ağacının iyice darlaştığı
köşeden doktor ay ışığına çıkıverdi:
— Tamam mıyız? Yüzbaşı:
— Şimdi tamam olduk, dedi ve gülerek itiraf etti. Bunları bilmem ama benim yüreğim tıp tıp etmeye
başlamıştı.
Hepsi birden, hem de aynı çocuksu gülüşle: —? Benimki de, dedi. Yüzbaşı sordu:
— Bekleyecek bir şey var mı? Doktor:
— Yoo, dedi, binelim. Hadi eyval ah Rıza, Salih'i sevdirmeye çalış oğlum. Yarın da göz kulak ol, o değilden
peşini bırakma.
Nallar su yatağındaki çakılları dövüyordu. On dakika kadar sonra bahçeler bitti, ay ışığının altında bir ninni
veya bir sıla türküsü gibi uzayıp giden ovaya çıktılar. Dörtnal gidiyor, bağıra bağıra konuşuyorlardı, önce
doktor anlattı. Sonra da:
— Eee Yüzbaşım. Küçük Hacı ne yaptı? Dikleşti mi? iyice vesveselendim, inan bana... dedi.
Yüzbaşı o yamru yumru vücuduna tuhaf ve vahşi bir kuvvet tesiri kazandıran davudi sesiyle bastı kahkahayı:
— Hani haksız da sayılmazsın doktor; herif rezil etti beni.
— Rezil etti yahu. Düpedüz rezil etti işte. Dinle de yalansa, yalan dersin. Kapıyı çaldım. O taş merdivenin
yanındaki pencere açıldı, kafesin ardından bir gölge "Kim o?" dedi. Ben de; "Konya'dan geliyorum. Hacı beye
Kaşıkçı Mehmet efendiden haber getirdim" dedim. Gölge birkaç saniye olduğu yerde kımıldamadan kaldı. Ben
kuytudaydım. "Herif şimdi gel hele şöyle" derse ne halt ederim diye düşündüm. O zaman diyeceklerimi o
içerde, ben sokakta söyleyecektim. Hani böylesi daha iyi olurmuş. Ne ise... Domuz herif meğer senin
bildiğinden de betermiş. "Bir dakika" dedi, pencereyi kapattı. Az sonra kapı açıldı. Adı Küçük Hacı imiş
herifin. Kendisi gibi, geceliğinin üstüne gabardin bir pardesü giymiş, sağ eli cebinde. Hiç de çakmadı ya...
Hikmetini de sonra anladım bunun. "Buyur, dedi. Hacı bey benim" dedi. Sırıtıyordu. Kibar adammış doğrusu
diye geçirdim kafamdan. Girdik içeri. Hemen yandaki odaya buyur etti, "Kahve içen mi?" diye sordu. Yine
sırıtarak da, "Bende halis kahve var" dedi.
"İyi olur," dedim.
öyle ya, az vakit geçsin ben de kendimi toparlayıp bir karar vereyim. Giderken şöyle şöyle başlayıp, şöyle
bitireyim, demiştim ama dediklerimin hepsi de uçup gitmiş. Sebebi de belli. Ben koca herifin biri diye
kurmuştum kafamda. Koca olmasına koca ya, benim sandığım gibi iki büklüm, sarsağın biri değil. Cebinden
daha benim gibi iki üç yüzbaşı çıkar. Keratanın cebinde başka şey de varmış meğer... Ne ise, o ayrı bahis,
lâfı uzatmayayım; kapıyı araladı:
"Kız Fadim, bize iki kahve yap!" diye bağırdı... Eli hep cebinde.
Ben işi yüzsüzlüğe vurmuştum; "Şeker de var mı Hacı bey?" diye sordum.
"Buluruz, dedi; seninki şekerli mi olsun?" "Tatlıyı severim" dedim.
"öyleyse tatlı konuşalım!" diye sırıttı ve önümden dolanarak sol tarafıma geçti.
Böylece sağ tarafı serbest kalıyordu. Ben mecburen ona dönünce de benim sağ kolum yastığa dayanıyordu.
Şimdi bir şey diyeyim: Haiü, eli cebinde... Sol tarafıma geçti, sağ yanı serbest kalıyordu filan diyorum ya,
bunları, ben sonradan düşündüm. Yoksa her şey olup biterken ben aval aval bakıyordum.
Ne ise... Tabakamı uzattım. "Tütün içmem, sen sar" dedi. Ağır ağır sardım. Maksat vakit geçsin, kahve lâfın
üstüne gelmesin. Ama o beklemek istemiyordu; "Ne der, ne yapar bizim Kaşıkçı?» diye sordu. Alay eder gibi
bir sırıtışı vardı. Aptal ık bu ya, kendimi tutamadım.
"Ben sizin Kaşıkçıyı maşıkçıyı tanımıyorum" deyiverdim. Büsbütün sırıtmasın mı?
"Belli..." dedi. Sordum: "Nereden bel i?" Yine sırıttı ve "Tanışan Mehmet Efendi demezdin, ona yediden
yetmişe herkes Mehmet Çelebi der" dedi.
"öyle olsun fark etmez," dedim.
îyice bozulmuşum. Herif bu sefer kalktı mı benimle açıktan açığa zevklenmeye; "Olur böyle şeyler, üzme tatlı
canını. Daha toysun, kırka bastın mı?" dedi. "Hayır, dedim, daha elliye bile
dört senem var." Bastı kahkahayı. Ben de güldüm. Birdenbire, "De diyeceğini bakalım" dedi.
Kahveler gelmişti. Bir höpürdettim ve başladım anlatmaya, önce senin dediğin gibi bir eyce övdüm. Aklından,
hamiyetperverliğinden, vicdanından bahsettim. Bir keyiflendi ki, o kadar olur.
Sonra memleketin halinden, Yunan ordusunun, Rum çetelerinin, Ermenilerin yaptığı zulümlerden başlayıp
Kuvâyi Milliyenin gayretlerine geçtim ve sonunda kendisi gibi akıl, vicdan ve hamiyet sahibi insanlara olan
ihtiyacımızı söyledim, sonra "Vatan, mil et için çalışmanızı istiyoruz" dedim.
Keşke demez olaydım; herif: "İstiyorsunuz demek... Peki siz kimsiniz?" demesin mi?
"Biz Kuvâyi Milliyeyiz" dedim.
«Kuvâyi Milliyeye aklım ermez. Vatan, mil et için elbette ölene kadar çalışacağız. Anıma çetecilerin hesabına
değil. Bu iş devlet işidir» dedi.
«Kuvâyi Milliye çete değildir. Türk ordusudur» dedim. Aldırmadı ve:
«Öyleyse girsin padişahım?.sın emrine» dedi.
Bunun şimdilik neden uygun olmadığını, hatta neden imkânsız olduğunu anlatmaya çalıştım. Dinlemedi bile.
«— înat etme Hacı bey» dedim. Sesim ters çıktı galiba.
«— Edersem ne olur?» diye dik dik baktı, ipin ucunu kaçırmıştım, artık elimde değildi. Kucağımdaki filintayı
oynatarak:
«— Fena olur, iş o zaman zora dökülür» dedim.
«— Yani buna mı?» dedi ve demesiyle birlikte sağ elini cebinden çıkarması bir oldu... Pabuç gibi bir
şinayderin namlusu iki gözünün arasına kör kör bakıyordu.Bozmadım.
«— Tam bildin Hacı bey» dedim.
Köftehorun hoşuna gitmiş galiba bu efelik; bir kere daha bastı kahkahayı ve:
«— Bak delikanlı, dedi; sen "Biz" diyorsun ya, ben de tek değilim. Bir de biz varız. Sana kıymak zorunda
kalacağımı bile bile, şimdi senin teklifini ne kabul ne de reddedebilirim. Biz de yarın bu mesele için toplanıp
karar verecektik. Ondan önce bir şey diyemem. Seni ben yeni gördüm. Neyin nesisin bilmem. Amma doktor
beyle beraber gelmişsiniz. Biz onu severiz. Kötü yola gitmeyeceğine inanırız. Madem ki onun arkadaşısın, sen
de iyi adamsın elbette. Dedikleriniz de doğru. Ne var ki, bu dâva bir doğru ile bitmez. Ölçüp biçmek gerek.
Hele bir enine boyuna müşavere edelim, son sözümüzü o vakit söyleriz. Şimdilik duamız şudur: Aliah ümmet-
i Muhammedine doğru yolu göstersin. Hadi sen şimdi yoluna git. Haftaya varmaz bizden haber alırsınız.»
İster istemez ayağa kalktım ama, demeden de yapamadım; alay ettiğimi göstermeye çalışarak:
«— Tabii, dedim, toplantınıza İstanbul u Hoca efendi riyaset edecek.»
Ters ters cevap verdi:
«— Hoca efendi âlimdir, fâzıldır, vatanperverdir, iman sahibidir. Bizim kendisine hürmet ve itimadımız
sonsuzdur. Bir tek kusuru var, o da pek genç olması Bizim hesabımızda onun gençliği de vardır.»
Tabanca hâlâ elinde idi ama, unuttuğu içindi Yüzbaşı hikâyesini bitirince, başta doktor olmak üzere hepsi de
uzun uzun güldüler. Ay ışığının yıkadığı uçsuz bucaksız ova, arkada mor bir aydınlığın büsbütün devleştirdiği
Sultan Dağları, önde barut rengi bir tütüşle ince bir şerit gibi Emir Dağları... Ve nal seslerini bastıran bu
kahkahalar.
Daha sonra takılmalar, şakalaşmalar, nükteler başladı. Gülmek için, ciğerdeki bütün pis havayı, son zerresine
kadar püskürtüp atan kahkahalar için bol fırsat buldular, icat ettiler.
Lâfla iş görmek, doktor dahil hiçbirinin hoşuna gitmiyordu. Bu belki de çok yorgun, fakat aynı zamanda çok
endişeli oluşlarmdandı. Uzun, akıl almayacak kadar uzun dakikaların ördüğü, o yıl ar boyunca süren, her biri
bir başkasına aitmiş sanılan yıl ar boyunca süren zaman, yani harp, insanlardan ayrılamaz dedikleri
taraflarından çoğunu silip süpürüp götürmüştü. Konuşmak yok, düşünmek, hatta düşünmek bile değil de,
hatırlamak, ümit etmek, hayal kurmak, ümitsizliklerle ürpermek, can korkusundan donup kalmak vardı.
Konuşmalar sadece ve sadece yapılacak işlere bağlı idi. Bu işler de kazanmak, kaybetmemek, öldürmek,
öldürülmemek ve daha az ölerek daha çok öldürmek endişelerinden ibaretti. Ve bu yıl arca, aylarca değil,
dakikalarca, saniyeler boyunca böyle sürmüştü.
Bu demekti ki, insan ve insanlar yoktur, ümitler, arzular, can çekmeleri, özlemeler, hülyalar yok demeye
mecbur olduğunuz kadar abestir, gerçek dışıdır ve sâdece taarruz veya ric'at veya oyalama veya sarma veya
sarılmama plânlan, emirleri vardır.
Doktor şeyhin yanındaki esaret günlerinde de, Kuvâyı Milliye hareketi başlamadan önce de sık sık
düşünmüştü:
Harp onu bilmeyen için ne kadar akıl dışı, ne kadar insan ve hayat gerçeklerine zıd ise, onu bilenler için de
tek gerçek halini alıyor, o kadar tabi leşiyordu. Sanki harpsiz hayat olamazdı, harpsiz hayat, yapmacık,
düzmece, yalan idi.
Doktor bunu düşünmeye mecbur olur ve acı acı gülerek: "Bu da bir çeşit şehit düşmek., hayatı asıl harpten
sağ çıkanlar kaybediyor" derdi.
Kuvâyi Milliye ruhunun, bütün yorgunluklara, yokluklara ve engel ere rağmen yurdu birdenbire sarıvermesi
bundandı, büyük harbin hak olan neticeyi vermeyişindendi; savaşçı olsa olsa zaferde, hak olan zaferde
kendini bulma imkânına kavuşabilirdi. Zafer, belki de harp denilen fahişenin vaadettiği öpücüktü. Fahişe,
fakat Messalina'lar, Kleopatra'lar, Zenon'lar gibi bir fahişe... İnsana herşeyini bıraktıran, insanı herşeyin-den
vazgeçirtsn bir fahişe...
Doktor böyle düşünmenin çok geniş çapta hata olduğunu çok sonraları anlayacak, bunun için at sırtlarında
işte böyle kilometreler, kilometreler aşması, aynı kilometreleri karda, ayazda, kıraçta, güneşte, yağmurda,
çamurda yaya geçmesi, kurşun sağnağı altında deli gibi bir tümsek arayanları görmesi, yahnayaklı kızların,
gök ekin gibi delikanlıların gözleri önünde "Allah" diyerek ruh teslim edişine şahit olması gerekti. Kısacası
yanılmanın düzelişi büyük bir milletin bir tek kalp gibi ortaklaşa duyduğu istiklâl azminin harpten çok başka
ve çok üstün bir mâna kazanmasına bağlı idi.
Doktor bu nal seslerinin, bu çocukça taşkın neşenin sırrını asla çözemeyeceğini sanıyor, yavaş yavaş hüzne
kayıyordu. Bu şahane gece, bu zaferlere olduğu kadar bozgunlara da kayıtsız ovanın ve dağların üstünde
kimbilir daha kaç milyon kere yenilecek, kimbilir kaç nesil gelip geçecek, kaç nesil böyle geceleri yaşayacaktı
ve her nesil, her tekinde kimbilir hangi duygular, hangi düşüncelerle gelip geçecekti?
Bunları tahmin mümkün müdür? Değildi elbette. Amma kolay ve kafi olan bir şey, bir ihtimal vardı, belki de
tek gerçek bu idi ki, gelip geçecek milyonlar ve milyonlar bir vakitler bu ovanın, böyle bir gecesini işte bu nal
seslerinin ve bu kahkahaların uyandırmaya çalıştığını asla bilmeyecekti. Bir tek kişi olsun, Doktor,
Gönülsüzlerin Haydar'ı, Yüzbaşı Hamdi'yi. Mülâzimi evvel Niyazi'yi, Sıhhiyeci Ali Çavuşu ve ebedi melankolisi
ile Topbaşların Halis'i bilmeyecekti.
Gelen nedir? Zafer veya diyeti imkânsız yeniliş mi? Bunu tarih her nesle bar bar bağıracak, ama hiç bir nesil
bu geceki nal seslerini ve kahkahaların sahiplerini bilemeyecekti ve bilinmeyen onbinler olacaktı daha.
Sır, galiba işte bu unutulmaya mahkûmiyeti bile bile maceraya razı oluşta, bu rızayı yaratan akıl ermez
hakikatte idi, ölümü bir tesel i saydıran imanda idi. Zaferi harpten ayıran, harbin üstüne çıkaran asil ve
mukaddes bir şey vardı bu dört nal a, .bu kahkahalarda. Bu atlar, bu kahkahaların sahipleri büyük bir akışın
zerrecikleri idi. Irmak bütün mevsimlerin şarkılarını söyleye söyleye denize doğru akıyordu.
Doktor hüznünden utandı ve bir silkinişle bu akışın ruhuna uydu.
Demiryolunu gölün güney kıyısına inen bir yoldan geçtiler ve az sonra onlara yedi atlı daha katıldı. Birliğin
başında İtalyancayı çok iyi bilen genç bir ihtiyat zabiti vardı. O da hikâyesini anlattı:
İstasyona gitmiş, demiryolunun muhafazasına ayrılan İtalyan bölüğünün kumandanı ile konuşmuştu. Milli
hareket sadece istilâ hareketine karşı idi. Mütareke hükümlerine aykırı davranış bahis konusu değildi, hele
kendilerine düşmanlık hiç düşünülemezdi. Fakat onlar da, bu meşru müdafaa çalışmalarına ve iç
anlaşmazlıklara karışmamalı idiler.
İtalyan zabiti tam bir anlayış, hatta yakınlık göstermişti. Teklifi kabul ediyor, tabii karşılıyordu. Kendilerine
yalnız söz vermekle kalmamış, bir sürü konserve, et, sigara ve kahve de hediye etmişti. Dostluğun devamını
istiyordu.
Beş atlı oniki olmuş, Ortaköy'e üç dört kilometre kala da Cihanbeyli'den aşağı yukarı aynı işler için giden
birliğin katılışıyle yirmisekizi bulmuştu. Şimdi nal seslerinin bir başka heybeti, kahkahaların bir başka
pervasızlığı vardı. Haberler iyi idi. Yüzbaşı Hamdi:
— Fuat Paşanın keyfini görmeli şimdi, dedi. Fakat doktorun aklı fikri İstanbul'lu Hoca'da ve yarın Akşehir'de
yapılacak toplantıda idi. Doğup büyüdüğü memleketinden kötü bir ses gelmesin istiyordu.
Köye girdiler. Ceza Reisi Mehmet bey çiftliğini onlara karargâh olarak vermişti. Nöbetçiler atların takımlarını
çıkarıp terlerini alırken kafilenin çoğu,ahırların üstündeki odalarda uykuya varmıştı.Kabul etmek,her zaman
doğru
bulmak değildir
Bursa'nın Yunanlılara düşmesi Türkiye'deki son durgun göl eri de bir fırtına gibi allak bul ak etti. Bursa
sağlam Osmanlılar için en azından İstanbul kadar değerli, fakat İstanbul'dan daha aziz idi. Bursa büyük
nurun doğduğu, geliştiği ocaktı, aklın, bilginin, adaletin ve imanın fetih orduları yarattığı, kuvvet kaynağı
olduğu ilk payitahttı. Ve Orhan orada, Murat orada, Osman, Osman... Osman orada...
Bu yürek paralayıcı düşmenin hemen arkasından köylerde, kentlerde, hatta üç beş çadırlık yörük obalarında
çırpınan, dövünen, gözleri kanlı yaş akıtan, saçı sakalına karışmış, kimi genç, kimi koca, kimi bir kaplanı iki
bacağından tuttu mu ikiye ayıracak kadar yiğit, kimi çökmüş, iki büklüm olmuş bedenini taşıyamıyacak kadar
takatsiz, fakat hepsi de bir ateşle cayır cayır yanan gezginler görülmeye başladı.
İşte o son durgun göl eri altüst eden bunlardı. Pis ve dünkü köle Yunan'ın Orhan'ı, Murat'ı, Osman'ı cennete
geçiren kabirlere yaptığı hakaretleri anlatıyor, Doğu'nun Batı haline getirilmek üzere olduğunu söylüyor, bir
ilâhi kanuna saldıranlara karşı eli kolu bağlı durmanın cehennemlik suçların tek bağışlanmayanı sayılacağını
en sağır gönül ere bile aşılıyorlardı.
Bunların aralarında bir tane de Mehmet Akif vardı. Fakat bunların hepsi de, karınca kararınca, birer Mehmet
Akif'tiler. Belki de ikinci Mehmet Akif işte böylece bu yüzden doğuyor, bütün yurt havasına yayılan erkek
iradenin, durdurulamaz mücadele azminin, hayatı hiçe saydıran vatan, istiklâl ve hürriyet aşkının toplandığı
pota oluyordu.
Artık yalnız eli silah tutanlar değil, beş on okka yük taşıyabilecek, bir kağnının öküzlerine tembel dürtebilecek
çocuklar ve kadınlar da cihada akıyordu. Daha şimdiden isimler çıkmıştı ortaya; Kara Fatma'lardan, Ayşe
onbaşılardan. Pembe çavuşlardan bahsediliyordu. Kadınlık ilk defa şehadet ve gaza ertebelerine ermişti.
* *
Toplantı Mumcu Mustafendinin, Taşköprü'den Kızılca'ya giderken sağ tarafa düşen daracık sokaktaki evinde
yapıldı. Küçük Hacının dediği gibi bu doktorların gittiği geceden hemen bir sonraki gece idi. Misafirler
yatsıdan çıkınca birer ikişer gelmişlerdi. Ay yine yusyuvarlak, dünya yine masmavi bir nur içinde idi. Büyük
bahçeye bakan bir odada toplanmışlardı.
Hepsi tamam olup, son "merhaba, merhaba" lar da bitince ev sahibi doğrudan doğruya konuya girdi:
— Dinlen ağalar: Ben Mehmet'imi yarın doktor beyin yanına selametliyorum. Daha onyedisine yeni bastı.
Allah inayet buyurur da şerbet-i şehadeti nuş eder umarım. Demem o demek ki ben kararımı verdim ağalar.
Siz ne dersiniz?
Yaşlarına, başlarına göre kimi bir mindere bağdaş kurmuş, kimi sedire veya yere diz çökmüş misafirler yön
değiştirip dalgalanıyor gibi oldular. Kimi sinirli sinirli burnunu çekti, kimi gırtlağını temizledi. Fakat bir iki
dakika kadar konuşan çıkmadı. Ali emmi ters ters bakıyordu. Israrına rağmen kimsenin gözleriyle
karşılaşmadı. Pek dalmış gibiydiler. Önce yavaş yavaş sıvazladığı sakallarını çekiştirmeye başladı, sonunda da
söver gibi:
— Len insafsızlar, bir hayırlı olsun demek de mi yok? dedi. Mustafendi tosun gibi oğlunun harbe gideceğini
haber veriyor da Ese'nin Şaban gibi alık alık susuyorsunuz.
Ali emmi "Harbe gitmek"ten bahsetmiş, bunu da bilerek yapmıştı. Kuvâyı Milliye demek harbediyordu. Bir iki
zihin buna takıldı, ama takıldığını belli eden yoktu. Böyle olmasına rağmen Ali emmi taşıverdi ve kime
söylediğini kimsenin anlayamadığı bir ustalıkla:
— Ne sanırdın dangalak, harp ya... Hem de cihad, cihad-ı ekber len... Aç gözünü. Tövbe estağfurul ah.
Serseme bak, len Yunan gelmiş Osman Gazinin, Yıldırım Han'ın mezerini çiğner, bununla da kalmaz adını
defterden silmek ister, topumuzun din ocağına, iman ocağına kast eder, vatanımızı elimizden almak ister.
Ermenisi şarkta, Pontus'u şimalde ümmet-i Muhammed'in ırzına, namusuna, canına kıyar. Yalan mı len,
hepinize soruyorum, yalan mı?
Başlar eğildi:
— Doğru ya... Senin ırahatın bugünlük len avanak, bugünlük. Yann senin bacanda baykuş öter. Bi umut
varsa o da Kuvvada len, Kuvvada! Aç gözünü. Yunanı, Ermeniyi kovmaya, Pontus'u bastırmaya, evlâd-ı
İslâmı kurtarmaya can koyanlar mücahit değil de kimmiş mücahit? De ba-
. kalım kimmiş? Topunuza sorarım kimmiş?
Başlar hep eğikti. Ali emmi hasmını açık düşürmüş bir pehlivan gibi kabara kabara, ama vakur bir sesle:
— Hayırlı, uğurlu olsun, Mustafendi. Al ah gazilik ihsan etsin, yüreğine korku düşürmesin. Amin, dedi.
Ve "Amin" mırıltıları duyuldu. Odanın havası biraz ferahlamış gibiydi. Demirci Sabri Usta, bu havaya arka çıktı
ve gülerek:
— Ali emmi be, dedi, senin tütününü pek övüyorlar, doğru mu?
Ali emmi şakaya razı olmuş bir terslikle söylendi:
— Ne sandın? Doğru ya... Sucu Ömer sağ olsun. Kaçak tütünün kuyusu onda.
Gülüştüler. Sabri Usta:
— Bir tane sarmadan inanmam, dedi.
Ali emmi gümüş tabakasını kuşağının arasından çıkarıp ona attı:
— Bedava buldun diye dolma gibi sarma... Hacı Yusuf lâfa karıştı:
— Ali emmi, çok öfkelisin be... İyice koca-dın, öfke yaramaz sana.
— Ne bildin kocadığımı zevzek herif?
— Nereden bilecem, dedi, rahmetli anam Ali emminin anasıyla aynı gün evlendik, aynı gün doğurduk der
dururdu da ondan. Hani anam beni, rahmetli anan da seni aynı gün doğurmuş da..
— Şuna bak şuna... Zevzek dedim ya... Ülen sen kocadıysan ben de mi kocadım olacak? Senin gönlün
kocamış, gönlün... Yeni mi bilirim ben seni. Kırk yıldır kocadık gayri der durun... Hem sen benden tam bir
namaz önce doğmuşsun!..
Hepsi de gülüşürken ortaya söyledi:
— Yalan ha!.. Benimki zevklenmek... Yoksa benim mezerime bir kürek toprak atmadan göçmez o.
Hacı Yusuf can-ı gönülden :
— Allah göstermesin, dedi.
— Sen olacağına bak Hacım, kazık çakacak değiliz ya...
"Allah geçinden versin..." dediler. Ali emmi:
— Hey gidi eski günler hey, dedi, böyle bir yârenlik oldu mu çaylar gider, kahveler gelirdi... Şimdi adam bi
kupa su istemeye utanıyor.
Mustafa efendi:
— Daha ölmedik Ali emmi, çocuklar ıhlamur kaynatacaklar, dedi. Hani istersen cin misiri de patlatırız.
Ali emmi:
— Bizim ev değil ki bulunmasın, dedi ve birdenbire ciddileşiverdi, biz essahtan kocamışız, lâfın ucunu
koyverdik gitti.
Mevlit ağa enfiyesini çekmeye hazırlanırken-.
— Ha acık da gülüverelim be Ali emmi, dedi. Ve arka arkaya, üç el ateş eder gibi hapşırdı.
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Küçük Ağa - 12
  • Parts
  • Küçük Ağa - 01
    Total number of words is 2952
    Total number of unique words is 1658
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    46.3 of words are in the 5000 most common words
    54.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 02
    Total number of words is 2829
    Total number of unique words is 1557
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    48.5 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 03
    Total number of words is 2913
    Total number of unique words is 1559
    34.6 of words are in the 2000 most common words
    47.4 of words are in the 5000 most common words
    54.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 04
    Total number of words is 2868
    Total number of unique words is 1664
    31.2 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    52.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 05
    Total number of words is 2898
    Total number of unique words is 1727
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    44.4 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 06
    Total number of words is 2841
    Total number of unique words is 1672
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    48.9 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 07
    Total number of words is 2859
    Total number of unique words is 1705
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 08
    Total number of words is 2958
    Total number of unique words is 1653
    31.5 of words are in the 2000 most common words
    44.6 of words are in the 5000 most common words
    51.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 09
    Total number of words is 2887
    Total number of unique words is 1674
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    48.3 of words are in the 5000 most common words
    55.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 10
    Total number of words is 2855
    Total number of unique words is 1594
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    50.3 of words are in the 5000 most common words
    57.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 11
    Total number of words is 3075
    Total number of unique words is 1746
    33.5 of words are in the 2000 most common words
    47.3 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 12
    Total number of words is 3047
    Total number of unique words is 1563
    36.9 of words are in the 2000 most common words
    50.9 of words are in the 5000 most common words
    58.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 13
    Total number of words is 2968
    Total number of unique words is 1715
    32.9 of words are in the 2000 most common words
    48.3 of words are in the 5000 most common words
    57.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 14
    Total number of words is 2927
    Total number of unique words is 1623
    33.4 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    51.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 15
    Total number of words is 2988
    Total number of unique words is 1677
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    49.1 of words are in the 5000 most common words
    56.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 16
    Total number of words is 2954
    Total number of unique words is 1674
    35.3 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 17
    Total number of words is 3030
    Total number of unique words is 1524
    35.7 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    56.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 18
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1623
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    45.9 of words are in the 5000 most common words
    52.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 19
    Total number of words is 2991
    Total number of unique words is 1671
    33.5 of words are in the 2000 most common words
    47.6 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 20
    Total number of words is 2964
    Total number of unique words is 1591
    36.5 of words are in the 2000 most common words
    51.7 of words are in the 5000 most common words
    59.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 21
    Total number of words is 2833
    Total number of unique words is 1623
    35.0 of words are in the 2000 most common words
    49.0 of words are in the 5000 most common words
    57.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 22
    Total number of words is 2988
    Total number of unique words is 1725
    33.4 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    52.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 23
    Total number of words is 3004
    Total number of unique words is 1714
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    46.3 of words are in the 5000 most common words
    52.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 24
    Total number of words is 2899
    Total number of unique words is 1684
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    47.0 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 25
    Total number of words is 2965
    Total number of unique words is 1623
    37.0 of words are in the 2000 most common words
    50.8 of words are in the 5000 most common words
    58.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 26
    Total number of words is 3043
    Total number of unique words is 1671
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    47.9 of words are in the 5000 most common words
    55.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 27
    Total number of words is 3032
    Total number of unique words is 1613
    36.9 of words are in the 2000 most common words
    51.4 of words are in the 5000 most common words
    58.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 28
    Total number of words is 2956
    Total number of unique words is 1686
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    46.7 of words are in the 5000 most common words
    53.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 29
    Total number of words is 2986
    Total number of unique words is 1574
    34.5 of words are in the 2000 most common words
    47.9 of words are in the 5000 most common words
    55.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 30
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1631
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 31
    Total number of words is 2943
    Total number of unique words is 1597
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    45.9 of words are in the 5000 most common words
    52.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 32
    Total number of words is 2986
    Total number of unique words is 1678
    31.1 of words are in the 2000 most common words
    44.3 of words are in the 5000 most common words
    51.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 33
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1617
    36.5 of words are in the 2000 most common words
    49.8 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 34
    Total number of words is 2979
    Total number of unique words is 1612
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    56.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 35
    Total number of words is 2935
    Total number of unique words is 1612
    34.6 of words are in the 2000 most common words
    48.7 of words are in the 5000 most common words
    54.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 36
    Total number of words is 2982
    Total number of unique words is 1635
    34.8 of words are in the 2000 most common words
    48.2 of words are in the 5000 most common words
    55.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 37
    Total number of words is 2852
    Total number of unique words is 1527
    36.8 of words are in the 2000 most common words
    49.4 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 38
    Total number of words is 2833
    Total number of unique words is 1694
    31.2 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    51.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 39
    Total number of words is 833
    Total number of unique words is 571
    42.0 of words are in the 2000 most common words
    54.4 of words are in the 5000 most common words
    61.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.