Küçük Ağa - 08

Total number of words is 2958
Total number of unique words is 1653
31.5 of words are in the 2000 most common words
44.6 of words are in the 5000 most common words
51.5 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
Çünkü, İstanbullu Hoca ile papazı, meyhanedeki Rumlarla buradaki cemaati birbiriyle karşılaştırmasından
doğmuştu bu gurur.
Bu karşılaştırmayı elinde olmadan yaptı ve sonunda İstanbul'lu-Hoca'yı daha akıllı, daha bilgili, daha güzel
dilli buldu. Papa*: sinsi, hileci ve dalavereci idi... İkiyüzlü idi. Bende Rumların farfaracılığına, nankörlüğüne
ve kahpeliğine karşı burada dinleyen-, doğru mu, değil mi diye düşünen, doğru yolu bulmak için çalışan
insanlar vardı. Salih seziyordu ki, bu cemaat doğru dedi mi bir, artık dağılmaz, yenilmez, dağlan devirirdi. Bu
cemaati Salih tıpkı tıpkısına kendisine benzetiyordu:
«— Doğruyu bulmak da mesele ha...» diye mırıldandı ve aynı anda bir Hoca'ya. bir de doktor beye baktı.
Doktor ona,iğne ucunda oturuyormuş gibi geldi.
Ve hoca şimdi bir hesap dersi verirmiş gibi devam ediyordu:
«— Seni birlik, beraberlik doğurdu, büyüttü, yüceltti. Bunu unutmuş, kendi başına gidiyorsun. Nereye?
Uçuruma! Sen Müslümansın ve Osmanlısın.»
Cami "Elhamdülillah" diye uğuldadı.
«— Hamd ile iş bitmez. Hem hamd ediyor, hem de kanından, etinden ayrılmak istediğini farketmiyorsun.
Sedef-i dürr-i kâinat efendimiz "Çapulculuk, soygunculuk eden bizden değildir" buyurdu. Sen köyler
basmaya, adam kaldırmaya başladın. O iki kâinatın övündüğü, o Hak'kın sevdiği kulu, "Müslim, dilinden ve
elinden Müslümanların selâmette kaldığı kişidir" buyurdu sen din kardeşlerine illal ah dedirtiyorsun. Uçurum
seni yutacak.»
Hoca günün meselelerine kendi üslûbunca girmişti. Şimdi çeteleri, eşkiyalan lanetliyor, on-lann saldığı
korkuya ve panik istidadına karşı en kuvvetli ittifakı ilân ediyordu. Doktor: "Bu konuda yapacağı başka bir
şey yok" diye düşündü. Fakat aldanmıştı:
«— Haydutu yalnız Allanın ateşine bırakma. Yalnız bedduana sığınıp onun sana saldırmasını, tıpkı komşun
gibi eli kolu bağlı bekleme. Komşunla birleş. Belki ona gelen belâ seni bir sonraki sıraya koymuştur.
Birleşeceksin. Haksız kuvvet kul andı mı, haklıya da kuvvet farz olur, vâ-cib olur. Bunun yolunu
konuşacağız.»
Hoca, doktorun gözünde bir başka mâna daha kazanmıştı: "Şu işi bir becerirse" diye heyecanla kımıldadı.
Böyle bir şeyi ne kendi, ne arkadaşları düşünmüştü. Fakat şimdi, "Neden olmasın?" diyebiliyordu.
Hoca tekrarladı:
•— Sen Müslümansın ve Osmanlısın. Bunun ne demek olduğunu sana söyleyeyim mi? Dinle: Senin cedlerin
defalarca ve defalarca Konstantiniyye diye sefere çıktılar.
Amma yalnız kanları bu fethin misilsiz şerefini elde etmeye yetmedi. Ve Arap dahi defalarca aynı şeref
uğruna, başlarında Eyyub En-sâri'nin taşıdığı sancak da olduğu halde aynı sefere çıktılar. Amma bu emsalsiz
fethe yalnız İslâm da yetmedi. Vakta ki senin kanın İslâmın imanı ile birleşti, işte o zaman Al ah'ın takdis
ettiği büyük feth müyesser oldu. Senin ikbalin, senin varlığın bu birliğe bağlıdır. Birinden kop-tun mu uçurum
seni yutar, yutacaktır. Ve sen al ve yeşil sancağı unutmak üzeresin, birbirinden ayırmak üzeresin. Uyan.»
Doktor sarsıldı. Sıra şimdi Kuvâyi Müliyeye gelmişti. Gerçekten de, Hoca, onun düşündüğü anda aynı kelime
ile gürledi:
«— Kuvâyi Mil iye mi dedin? Bu nifakın ta kendisidir. Bu çulsuz çuvalsız aklın, tek aklın peşine düşüp
uçuruma sürüklenen gafletin, kaa-til kastın ta kendisidir. Vatanı kurtaracakmış ha?..»
Hoca bu son suali kükrer gibi sormuştu. Hakaret dolu bir sesle devam etti:
«— Peki. Ya Çakıcı da vatanı kurtarmak için derse? Ya Sarıca çetesi, ya Çakırsaraylı güruhu, ya Şaşı'nın
avanesi de aynı şeyi söylerse? Ya sen birini, ya ben ötekini seçersem? Söyle, nifak cehennemi bu değil de
nedir? Bunu söyle!.. Seni senden ayırmak isteyene, koparmak isteye* ne, bunun için de en şaşkın, en âciz
vaktini seçene uyacak mısın? Bunu söyle. Seni bekleyen uçurumu düşün, önce bunu düşün de söyle!..»
Doktor kendini bulmak için çabalıyordu. Büyük hareketler, büyük bayraklar isterdi ve bayrakların
büyüklüğünü anlamak güçtü. Kabulün iyiniyeti, uyanıklığı ne kadar aziz ise red, din, eski bayraktaki direnişin
iyiniyeti ve ümidi de o kadar meşru idi.
Bunu düşünmek doktoru sarstı. Ne demişti, Hoca, "Düşman üç mü, beş mi? Sen ona bir de kendini ekle ve
dört de, altı de" dememiş miydi? Doğrusu da bu idi ve bu, Hoca'nın kastı için ne kadar doğru ise, doktorun
benimsediği cephe için de o kadar doğru idi. "Eyvah ki savaşı önce kendi kendimize karşı kazanmak
zorundayız" diye düşündü. Düşündü ki bunun da zoru vardı, çünkü savaşın sonucu, savaşın kendisinden de
önemliydi. Sonucu alacak hak mı, yoksa bâtıl mı olacaktı? Ve bâtıl da kendini hak bilerek savaşacaktı.
Milletlerin tarihinde böyle bir trajedi daha var mıydı?
Hoca samimiyetin büsbütün kuvvetlendirdiği mantık ve güzel konuşma gücü ile işte, cephesini
gerçekleştirmeye girişmiş bile. Bu cephe altı asırlık geleneğin, şanların zaferlerin, refah ve gururların, asıl
büyüğü imanın, inancın yarattığı Padişah ve Halife-i Ru-yi zemin adına -ne korkunçtu bu ya Rabbi- Yunan'a
karşı değil, doktorun bulunduğu kardeş cepheye karşı savaşacak, hiç yoksa direnecekti. Ne korkunçtu bu ya
Rabbi?Ve işte Allah evinde diz dize omuz omuza idiler.
Aynı dilekler için el açmışlardı. Aynı yolu arıyorlardı. Doktor önündeki safda, başı önüne eğik, gözleri yumulu,
hafifçe sallanarak dinleyen genç irisine baktı. Yeni yetişmelerden, olsa olsa onsekiz yaşında arslan gibi biriydi
bu ve belki de bir gün kendisiyle silâh silâha çatışacaktı, öyle mi? Hem de aynı kutsal dilek uğruna öyle mi?
Doktorun çene kemikleri oynamaya başlamıştı. Ve Hoca, en pinti bir hesapla cemaatın yüzde seksenine
hâkim olmuş, kendi iklimine sürükleyip götürüyordu. Doktor gittikçe derinleşen korkunç bir uçurum görür,
bağların bir bir koptuğunu duyar gibi oldu ve telâşlandı. Hoca'yı, büyük bir kuvvetin o kuvvet kadar büyük bu
sözcüsünü başıboş bırakmamalıydı, önce doğru olanın tespiti şarttı. Uyandıracağı tepkinin korkusunu da
duyarak konuşmaya karar verdi. Konuşacaktı. Soracaktı. Cemaati bir başka yönde de düşünmeye
zorlayacaktı.
Keşke dün gece yapmak istediğini yapsa ve Hoca'nın kapısını çalsaydı. Fakat Salih'i aynı kapıda görünce
vazgeçmiş, geri dönmüştü. Salih neden tokmağa dokunamamıştı? Bilmiyordu. Ama kendisi, o ayrılınca,
pekâlâ yeniden gidebilirdi Hoca'ya. Bunu yapsa ne kadar iyi olurmuş.
Doktor acı bir pişmanlık duyuyordu şimdi. Hoca'nın aynı saatlerde evinde nasıl bir tereddüt içinde olduğunu
bilseydi bu acı elbet de büsbütün ağırlaşacaktı. Hoca neler söylemişti bu arada? Hiç bilmiyordu. Yalnız
kararını verip yeniden dinlemeye başlayınca vaazın artık bitmek
«— Kim birliği bozarak nifak çıkarırsa bizden değildir... Ve Allah bir olanlarla beraberdir!»
Hoca konuşmasının bittiğini öksürerek belli etti ve o anda da, o uyur gibi görünen cemaat kımıldamaya,
mırıldanmaya başladı. Tek bir varlık haline gelen topluluğun konuşmayı benimsediği, onda beklediklerini
bulduğu anlaşılıyordu, öyle mırıltılardı bunlar.
Vakit geçirmemesi gerekti. Doktor kımıldanmaların hareket, mırıldanmaların gruplar arası konuşmalar halini
alacağını ve cemaatin birkaç dakika içinde dağılacağını biliyordu. Asıl kötüsü dağılmadan da önce hava
kaybolacaktı.
Duyduğu kuvvetli heyecanı yenemeyeceğini anlamıştı. Bu boş çabalamadan vazgeçerek dizlerinin üzerinde
mümkün olduğu kadar doğruldu :
— Hoca efendi...
Dili damağı kurumuştu. Sesini yanındakiler bile ancak duyabildi. Yutkundu, öksürdü ve zorladı : . — Hoca
efendi!
Bu sefer nispeten iyiydi. Bozuktu ama işitildi, hiç değilse hoca işitti:
— Buyur doktor bey!
Demek tanıyordu kendisini. Mırıltılar bir an kesildi, başlar kendine doğru uzandı, göz)er yol aradı, sonra yine
mırıltılar başladı:
— Haydar beymiş bu!..
— O burada mıymış?
— İşte işte, na ülen, Durmuş'un yanında. Başı kalpaklı.
— Sus ülen, ne deyecek bakalım.
Hoca kendinden emin, ama ne geleceğini pekâlâ sezmiş, bir çocuğa cesaret verir gibi, pek de ciddiye
almadan, ama şefkatle pırıl pırıl gülümsüyor, doktorun konuşmasını bekliyordu. Doktor, bütün cemaat da
beklemeye başlayınca konuşmak zorunda olduğunu, fakat konuşmak isteğinin çoktan eriyip gittiğini hissetti.
Kötü durum. Dudakları ve damağı dilinde bir parça ıslaklık arayıp duruyordu. Boştu, dili de kupkuruydu.
Hafifçe öksürdü ve üçüncü defa tekrarladı:
— Hoca efendi bizi irşad ettiniz. İmanımızı pekleştirdiniz. Yalnız...
öksürdü ve Hoca bu psikolojik anı kaçırma-
dl:
— Yalnız?., diye üstünlüğünü ilân eden gür bir sesle, bekliyorum der gibi tekrarladı.
— Yalnız pek iyi anlayamadığım bir nokta var.
Hoca bu defa yanılmıştı. O doktoru yine bocalayacak, susacak sanıyordu.
«— Nedir onlar?» diye yeniden araya girmek istedi. Fakat o küçümseme ve cemaatin dikkati doktoru belli
belirsiz bir kızgınlıkla tahrik etmişti, bırakmadı:
— Belki de mesleğimin verdiği bir alışkanlık. Bizim için, meselâ diyorum, baş ağrısı yoktur, baş ağrıları vardır,
yani, baş ağrısı değil, sebep mühimdir. Sırt ağrıları, karın ağrıları da öyle, dermansızlıklar, ateş basmaları,
terlemeler de öyle. önce sebebi bulmalı, ağrıyı yapan basit bir soğuk algınlığı mı, yoksa içerden bir yara.
bere, bir ur mu var? Bunu bilmeli.
Hoca sakalını sıvazlamaya başlamıştı. Şeyhülislâm efendi hazretlerinin, "Oğlum Mehmet Reşit efendi, senin
için bir tek tehlike var, o tla gençliğin" deyişini hatırladı ve elini sakalından çekti.
Beride cemaat, bilhassa yaşlılar bu ağrı, sancı bahsi ile iyice ilgilenmişti. Doktorun hesabı doğru çıkmıştı.
Şimdi hâkim duruma geçen kendisi idi. Sesi açıldı, tatlı, incitmeden vekârını buldu :
— önce hastalığın adını koymalı, başka hastalıkla karıştırmamak demek istiyorum Hoca efendi. Yoksa
doktor hastası için, hastalığından da tehlikeli olur. Çok mühimdir bu, takdir buyurursanız. Bu yüzden de
doktorlar...
Hoca bütün zorlamalarını iflâs ettiren bir sinir gerileyişiyle:
— Fazla uzadı galiba doktor bey... dedi. Doktor tatlı bir utangaçlıkla gülümsedi.
— Çok haklısınız hoca efendi hazretleri. Mazur görün. Dilim böyle konuşmalara pek yatkın değildir de.
Diyeceğim şu •. Bazı kelimeler vardır ki, bunlar da can düşmanı hastalıklar kadar mühimdir, ötekiler insanın,
bunlar da bütün milletin sağlığı ile ilgilidir. Bunun için ilk yapılacak şey bunların da ne olup olmadıklarını
tespittir. Meselâ "Birlik"; yine meselâ "Nifak". Tam bir isabet ve derin bir vukufla izah buyurduğunuz üzere
birlik Allahın takdis ve siyanetine mazhar olmuş en büyük kuvvet, nifak ise mahvın sebebidir.
Doktor acele konuştuğunun farkına vardı. Sebep de Hoca'mn "Fazla uzadı galiba doktor bey" deyişi idi. Yine
farkına vardı ki, Hoca'nın
tesirinden tamamen kurtulamıyordu. Cemaatin ilgisini kazanmıştı, bu da yeterdi. Gerisini umursamayıp tane
tane konuşmaya karar verdi. Bu susuş da tam yerine denk gelmişti. Kafalar harıl harıl işliyordu: "Sırt ağrısı -
üşütme - ur -doktor yanıldıysa!.. Birlik, nifak, iyi ama, bu da bilinmeli. Nasıl bilinmeli? Bakalım ne diyecek?"
Ve doktor, beş on saniyelik susuşundan sonra, ciğerlerinin bütün gücü ile "Haşa" dedi ve yumuşak bir sesle
devam etti:
— Haşa, en ufak benzetme kasdıyla söylemiyorum. Sadece anlamak istediğim şeyi daha açık belirtebilir
miyim diye söylüyorum. Çakır-saraylı eşkiyası da, Sarıca zâlimi de, bunların benzerleri de "Birlik"
kurduklarını, birliğin kuvvetini, nifakın yıkıcılığını iddia etmezler mi?
Cemaat hafifçe dalgalandı, Hoca'nın eli yine sakalına uzandı, fakat hemen dizinin üzerine, ötekinin yanına
döndü. Doktor vakit bırakmadan devam etti:
— Bunların ne mal olduklarını, ne için birleştiklerini ne yapıp ne ettiklerini biliyoruz. İddialarının bâtıl oluşunu
ispat edebiliriz. Fakat... -Doktor bir yutkunmadan sonra ciddi, müsamahaya, hele tâvize hiç yanaşmayacağını
belli eden bir sesle devam etti-: Fakat iddialarını ciddiye almak zorunda bulunduğumuz bazı teşebbüsler
var. Bunlar karşı karşıya gelince "Birlik" nerededir? "Nifak" hangi taraftadır? İnsan tereddüde düşüyor.
Hoca artık sağ eline söz geçiremiyordu. Sakalını sıvazlaya sıvazlaya sordu:
— Meselâ? -ve alaylı alaylı ilâve etti-: Mi-sal i konuşmayı seviyorsunuz da...
— Meselâ Damat Ferit Paşa Kaoınesı uo vâyi Mil iye.
Sustu. Başlar yine dalgalanmış, dikkatler yine pırıldamıştı. Hoca da susuyordu. Bir zorlayışla:
— Açık konuşun doktor bey... dedi. Doktor bundan açık nasıl söylenir acaba?
der gibi alnını kırıştırıp düşünüyor taklidi yaptıktan sonra tane tane açıkladı:
— İki taraf da söze vatanın, milletin selâmeti diye başlıyor ve birliğe davet edip karşı tarafı nifak ile
suçlandırıyor. Bu da milleti şaşırtıyor.
Hoca'nın çıkışı sert oldu.
— Millet şaşkın değil. İyi biliyor.
— Doğrudur Hoca efendi. Mil et inşallah dediğiniz gibidir. Fakat ben pek iyi bilmiyorum ve bizzat Kuvâyi
Milliye de gösteriyor ki, bana benzeyenlerin sayısı epey kabarık.
Doktor uyanık davranmış, Dersaadet bile değil de Damat Ferit Paşa kabinesi demişti. Hoca bu kurnazlığı
anlıyor ve iyiden iyiye sinirleniyordu. Doktor ondaki bocalamanın cemaate de sirayet ettiğini kestirince
cesaretle konuştu:
— Kuvâyi Mil iye'nin vatanı, milleti ve Zât-ı Şahâne'yi bugünkü zor durumdan kurtarmak gayesine
dayanan gayretlerini nasıl bir nifak diye vasıflandırabilir, bu iddiasını nasıl çürütebiliriz? Hükümet eli kolu
bağlı vaziyette ve düşmanın emr-ü kumandasında. Salâh ve necatımız için ne yapabilir? Hiç!..
Hoca gürledi:
— Hiç mi?
Doktor ise büsbütün yumuşadı:
— Anlamak istiyorum Hoca efendi. Ne yapabilir?
Başlar artık boyuna dalgalanıyor, bir Hoca'-ya, bir doktora dönüyordu. Her dönüş arasındaki üç beş saniyede
beyinler harıl harıl işliyordu.
«— Hiç olur muymuş?..»
?— öyle ya na yapabilir?..»
Ve doktor memnundu. Meseleye kendi penceresini de açmıştı. Artık cemaat kasabaya yalnız Hoca'nın cümle
ve hükümleriyle dağılmaya-cak, aralarından: "Ya len, Kuvva öyle dedikleri gibi değilmiş. Gönülsüzlerin doktor
bey camide Hoca'nın annacına annacına alnına- söyleyiverdi" diyenler çıkacaktı.
El altından anlatmaya çalışmak başka, bu başkaydı. Doktor epey düşman kazanacağını da biliyordu. Ama
değerdi. Korktuğu tek şey, Kaymakamın işe el koyup kendisini tevkife kalkışmasıydı. Eh, bu ihtimal için de
alabileceği tedbiri almıştı. Al ah kerimdi.
Hoca:
— Her şeyi, yapabilecek her şeyi yapar ve yapılabilecek her şeyi ancak hükümet yapabilir. Hükümet Zat-ı
Şahâne'nin hükümetidir. Henüz sulh imzalanmamıştır. Sulhu imzalayacak olan ne hükümettir ne de yenilen
ordular. Padişahımız efendimizin nüfuzu, dirayeti, riyaseti ve mu-vazene-yi âlemin icapları, ancak bunlar,
fakat mutlaka bunlar kurtaracaktır vatanı ve mil eti. Amma Ümmet-i Muhammed'i birbirine düşmüş, ikiye
bölünmüş görmek düşmanın ihtirasını azdırmaktan başka bir şeye yaramaz.
"Yaramaz ya" diye düşünen başlar doktora
— Vaziyet bu ise elbette üogruauı. işitiyor ve iyi kötü biliyoruz ki.
Mahsustan öksürdü. Bu kısacık ara da düşüncelerin dalgalanmasına yetti •.
«— Biliyor muymuş? Ne biliyormuş ki?..» Doktor yine iddiasız görünmeyi başararak, sadece merak eden,
öğrenmek isteyen biri gibi konuştu:
— İşitiyoruz ki, Kuvâyı Milliye Zât-ı Şahâ-ne'ye katiyyen karşı değildir. Siz onu Sarıca, Şaşı, Çakırsaraylı
güruhuyla bir tuttunuz. Biz biliyoruz ki, Kuvâyı Milliye böyle eşkiyaları tenkil etmeye çalışmakta ve
etmektedir. Sonra duyduğumuza göre Zât-ı Şahane de Kuvâyı Mil iye'-ye karşı muhabbetkâr ve himayekâr
imiş, teşvik ve teşci etmekte imiş.
Doktor en kuvvetli kozunu oynamıştı. Yapabileceği etkinin en çoğunu yaptığını, mırıltı ve kımıldanmalardan
anladı, bu yüzden de Hoca'nm cevabı ne olursa olsun, üzerine gitmemeye karar verdi. Burada ve böyle bir
anda sonuç alınamayacağım pek iyi biliyordu. Yine pek iyi biliyordu ki, sert bir çatışmada büyük bir çoğunluk
Hoca'yı tutacak, hem de daha kuvvetle tutacaktı.
Beride Hoca da başka türlü düşünmüyordu ve o, doktorun tam zıddına, elinden gelen bütün şiddetiyle
yüklendi:
— Yalan!..
Cemaat ürperdi, doktorun başı şöyle bir döndü. Fakat Hoca mükemmel bir dönüşle onu kımıldayamaz hale
getirdi.
bu teşekkülün başınaa ouiunamai Rütbeleri ref edilen, çoğu gıyaben mahkûm olan sergüzeştçiler! Asıl
tehlikeli olanlar bunlardır. Bunlardır ki, diğer eşkiya güruhunu kendilerine ilhak etmek, daha da
kuvvetlenmek ister, razı olmayanları tepelerler. Böyle yaparlar ki mil etin başına tam belâ olsunlar,
ihtiraslarına ulaşsınlar. Onlar mal ve makam muhterisleridir. Re-sûlullah sal al ahü aleyhi ve sellem "Bir koyun
sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun sürüye yaptığı zarar ve bozgunluk, kişinin mal, şeref ve makama
olan ihtirası ile dinine yaptığı zarar kadar olamaz" buyurdu. Bunlar işte onlardır ve bunların yanında
Sarıca'lar, Çakırsa-ray'lılar zemzemle yıkanmış gibidirler. Çünkü devlet iddiaları yoktur. Devlet içinde
devlet, devlete karşı devlet dâvası gütmezler. Onlar fetva da veriyorlar. Şeyh-ül tslâma karşı konuşuyorlar.
Hangi bilgi, hangi ehliyetle? Fahr-i Kâinat efendimiz ne buyurmuş, hatırla: "Kim ehliyetsizliğine rağmen fetva
verirse gök ve yer melekleri lanet eder", hatırla.
Doktor başını yere eğmiyor, söylediklerinde, inanç ve tereddütlerinde ısrar ettiğini Hoca'ya bakarak
belirtmeye çalışıyordu. Fakat söyleyecek sözü yoktu artık. Olsa bile söylememesi gerekti. Hoca'nın otoritesini
bütün şiddeti ile ortaya koymak kararında olduğunu iyice anlamıştı.
Sessizlik uzun, çok uzun gelen, herkeste bu etkiyi yapan bir dakika kadar sürdü. Hoca tam bir meydan
okuyuşla başını daha da dikmiş, hatta hafifçe arkaya atmış bekliyor, doktorun cevap vermeyeceğinden emin
bekliyordu. Sonra perde
bir hadîs ile bitirdi:
«— Aralarında belki de bu gayeye hulûs-ı kalb ile bağlananlar, belki de iman za'fının doğurduğu telâş ile
halâs bu yoldadır diye nefsle-rini feda edenler vardır. Amma unutma ki bâtıl, yanlış zehab ile hak olamaz.
Bâtılın mazereti yoktur. Aldanmayı önle, bunun için çalış. Gayretin idrâke mazhar olmazsa el erini kavuşturup
boynunu bükme, oturma. Gayretinden vazgeçmeyene acı, fakat cezasını ver. Bunu ihmal etme. Zira gaafil,
bırakırsan kul an ile hakkı da zarardide edecektir. Devlet iddiasında bunlar. Bunlar Devlet-i Osmaniye'nin ve
Muhammed ümmetinin kaderi üzerine kumar oynuyorlar. Meydanı boş sanıp külah kapma sevdasına
düşüyorlar ve halâs yoluna kaya dikiyorlar. Farzı muhal ender muhal, tut ki sırf şahıslarını ve ihtiraslarını
ilgilendiren bu emellerinde muvaffak oldular, beyliklerini kurdular, silâhlan, palalan ile ümmeti hükümleri
altına aldılar. Sonu ne olacak? Cevap ver, sonu ne olacak? Susuyorsun. Cevabını sana ben diyeyim, dinle :
"İdare ehli olmayana geçince kıyamete intizar et!"
Hadis-i şerifin önce Arapça aslını okumuş, Türkçesini kürsüye yumruk vurur gibi söylemişti ve son hitaplan,
üslubunun dışında, belli bir şekilde daha çok doktora idi. Doktor elinde olmadan başını eğdi. Hoca'nın
muzaffer edası kimseye batmıyor, aykın gelmiyordu. Doktor bunu anladı.
Hoca sakin bakışlarını cemaatin üzerinde ağır ağır, her safta tuta tuta dolaştırdı ve hâkim bir sesle sordu:
— İçinde bir tereddüdün var mı? Aklının yatmadığı bir şey var mı? Varsa sor, çekinme. Yatağına şüphe kurdu
ile girme: Günahtır. Nahak yere vebal taşıma. Allanın evindesin. Buraya şüphe ile, endişe ile, tereddüt ile gir,
fakat şüphesiz, endişesiz, tereddütsüz çık!
Bekledi. Sağdan soldan, ön ve arka saflardan-.
"Al ah senden razı olsun" sesleri işitildi ve
cami on - onbeş dakikada ancak boşalabildi.
Doktor kendisiyle konuşmak isteyenlerin bulunduğunu anlamıştı. Fakat bunları görmemezlikten geldi,
niyetleri de haliyle tavrıyla önledi. Yalnız Salih ona aldırmamıştı.
«— Merhaba doktor bey, hoş geldin» dedi.
Doktor donuktu:
«— Merhaba, hoşbulduk» diye cevap verdi
ve dönüp gitmeye hazırlandı.
«— Sana diyeceklerim var doktor bey. Mühim de.»
Doktor duraklar gibi oldu, ama bir şey söylemedi.
«— Akşam geleyim mi?» Doktor ona dikkatli dikkatli baktı. «— Ben Topbaşlarda olacağım!» Yürüyüp gitti.
Salih de, bunun «Oraya gel» demek olduğuna karar verdi. Heyecanlıydı, bu heyecanda da doktoru görünce
duyduğu sevinç
vardı.
Dışarı çıktığı vakit ne yapacağını bilemiyordu. İstediğini yapabilse doğru Salim'in kahvesine gidecekti. Hem
de koşar adımla. Fakat bu arzu için artık eskisindende cesaretsizdi. Artık eskisi gibi "Hıhıhı" diye sırıtacak
cesareti kalmamıştı.
Niko'ların meyhanesinde görüp işittikleri Salih'i ta yüreğinden sarsmış, bir başka adam, o değilse bile
bambaşka duyguların ve arzuların adamı yapmıştı. Bir sorumluluğu olduğunu şimdi artık seziyor, hatta
anlıyordu. Bu sorumluluğu açıkça öğrenmek, bunu karşılamak için neler yapabileceğini, neler yapması
gerektiğini bilmek istiyordu. Hem de hırsla. Fakat bunu kimden öğrenecek, bunu hatta, kime kabul
ettirebilecekti? Değiştiğini, hiç değilse değişmek istediğini kime anlatabilirdi?
Bu arada: "Ah sağ kolum" diye hayıflandığı çok olmuştu. Bu noktada da takıhp kalacaktı. Bir sabah, sanki bir
ilhamla, "Ne dırlayıp duruyorsun ülen Salih sağ kolun olmayacak, olmayacak işte. Sen bu halinde
yapabileceğini yapmaya bak" deyiverdi. Ne yapabilirdi? Şimdi de işte bu sorunun buhranı içinde
kıvranıp duruyordu.
Önce rakıyı bıraktı. Bu kararı verirken "Ego tskopso to krasi - şarabı keseceğim" şarkısını mırıldanıyordu.
Rumcayı ve Rumları da bırakacağım, dedi ve onu da yaptı. İlk iş olarak, dükkânı devretti. Bu işler olurken
Niko'nun babasıyla bir konuşma geçmişti •.
«— Niko?.. Bırak be Salih, Niko'yu, oynattı o galiba. İstanbul'a gitti.»
«— Ne yapacakmış İstanbul'da?..»
«— Ne bileyim ben. Sürünecek! Dönüş parasını bulsa bari. Ne gülüyorsun sen?..»
«— Ben mi? Hiç tuhafıma gitti de.»
«— Ne gitti tuhafına?..»
«— Aldırma barba. Dur dur, sıkma canını söyleyeyim. Niko'yla benim göbeğim bir kesilmiş galiba. Ben de
İstanbul'a gitmeye hazırlanıyorum da ondan güldüm. Niko'ya "Oynattı" dediğine göre bana da zırdeli dersin
gayri...»
«— Niye diyecekmişim?»
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Küçük Ağa - 09
  • Parts
  • Küçük Ağa - 01
    Total number of words is 2952
    Total number of unique words is 1658
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    46.3 of words are in the 5000 most common words
    54.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 02
    Total number of words is 2829
    Total number of unique words is 1557
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    48.5 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 03
    Total number of words is 2913
    Total number of unique words is 1559
    34.6 of words are in the 2000 most common words
    47.4 of words are in the 5000 most common words
    54.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 04
    Total number of words is 2868
    Total number of unique words is 1664
    31.2 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    52.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 05
    Total number of words is 2898
    Total number of unique words is 1727
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    44.4 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 06
    Total number of words is 2841
    Total number of unique words is 1672
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    48.9 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 07
    Total number of words is 2859
    Total number of unique words is 1705
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 08
    Total number of words is 2958
    Total number of unique words is 1653
    31.5 of words are in the 2000 most common words
    44.6 of words are in the 5000 most common words
    51.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 09
    Total number of words is 2887
    Total number of unique words is 1674
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    48.3 of words are in the 5000 most common words
    55.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 10
    Total number of words is 2855
    Total number of unique words is 1594
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    50.3 of words are in the 5000 most common words
    57.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 11
    Total number of words is 3075
    Total number of unique words is 1746
    33.5 of words are in the 2000 most common words
    47.3 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 12
    Total number of words is 3047
    Total number of unique words is 1563
    36.9 of words are in the 2000 most common words
    50.9 of words are in the 5000 most common words
    58.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 13
    Total number of words is 2968
    Total number of unique words is 1715
    32.9 of words are in the 2000 most common words
    48.3 of words are in the 5000 most common words
    57.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 14
    Total number of words is 2927
    Total number of unique words is 1623
    33.4 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    51.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 15
    Total number of words is 2988
    Total number of unique words is 1677
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    49.1 of words are in the 5000 most common words
    56.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 16
    Total number of words is 2954
    Total number of unique words is 1674
    35.3 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 17
    Total number of words is 3030
    Total number of unique words is 1524
    35.7 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    56.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 18
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1623
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    45.9 of words are in the 5000 most common words
    52.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 19
    Total number of words is 2991
    Total number of unique words is 1671
    33.5 of words are in the 2000 most common words
    47.6 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 20
    Total number of words is 2964
    Total number of unique words is 1591
    36.5 of words are in the 2000 most common words
    51.7 of words are in the 5000 most common words
    59.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 21
    Total number of words is 2833
    Total number of unique words is 1623
    35.0 of words are in the 2000 most common words
    49.0 of words are in the 5000 most common words
    57.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 22
    Total number of words is 2988
    Total number of unique words is 1725
    33.4 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    52.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 23
    Total number of words is 3004
    Total number of unique words is 1714
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    46.3 of words are in the 5000 most common words
    52.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 24
    Total number of words is 2899
    Total number of unique words is 1684
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    47.0 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 25
    Total number of words is 2965
    Total number of unique words is 1623
    37.0 of words are in the 2000 most common words
    50.8 of words are in the 5000 most common words
    58.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 26
    Total number of words is 3043
    Total number of unique words is 1671
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    47.9 of words are in the 5000 most common words
    55.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 27
    Total number of words is 3032
    Total number of unique words is 1613
    36.9 of words are in the 2000 most common words
    51.4 of words are in the 5000 most common words
    58.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 28
    Total number of words is 2956
    Total number of unique words is 1686
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    46.7 of words are in the 5000 most common words
    53.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 29
    Total number of words is 2986
    Total number of unique words is 1574
    34.5 of words are in the 2000 most common words
    47.9 of words are in the 5000 most common words
    55.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 30
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1631
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 31
    Total number of words is 2943
    Total number of unique words is 1597
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    45.9 of words are in the 5000 most common words
    52.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 32
    Total number of words is 2986
    Total number of unique words is 1678
    31.1 of words are in the 2000 most common words
    44.3 of words are in the 5000 most common words
    51.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 33
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1617
    36.5 of words are in the 2000 most common words
    49.8 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 34
    Total number of words is 2979
    Total number of unique words is 1612
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    56.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 35
    Total number of words is 2935
    Total number of unique words is 1612
    34.6 of words are in the 2000 most common words
    48.7 of words are in the 5000 most common words
    54.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 36
    Total number of words is 2982
    Total number of unique words is 1635
    34.8 of words are in the 2000 most common words
    48.2 of words are in the 5000 most common words
    55.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 37
    Total number of words is 2852
    Total number of unique words is 1527
    36.8 of words are in the 2000 most common words
    49.4 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 38
    Total number of words is 2833
    Total number of unique words is 1694
    31.2 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    51.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 39
    Total number of words is 833
    Total number of unique words is 571
    42.0 of words are in the 2000 most common words
    54.4 of words are in the 5000 most common words
    61.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.