Küçük Ağa - 02

Total number of words is 2829
Total number of unique words is 1557
36.0 of words are in the 2000 most common words
48.5 of words are in the 5000 most common words
55.8 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
Ve, insanın harbin ne demek olduğunu anlaması için bu sesi işitmesi gerekirdi.
Ve bu sesi hiç bir ana bir ikinci defa tekrarlayamazdı.. tekrarlamaya gücü yetmezdi. Onun da imdadına
gözyaşları yetişti: .
— Ana diyen dil erin dert görmesin., ana diyen dil erin şeker yesin, bal yesin.
Merdiven basamakları sarsılıyordu. Üçüncü basamakta kucaklaştılar. Yaşlı kadıncağız nasıl da bir kuvvetle
sarılıyordu oğluna!.. Bu kol an çözmek için ecelin kuvveti bile az gelirdi.
Sonra kendini bıraktı ve sarsıla sarsıla ağlamaya başladı. Sık sık:
— Salih'im, Salih'im, diyordu. Fakat artık salıncaktaki bebeğe söyler gibiydi.
Ve birden dondu kaldı. Ağlamıyordu da. Neden sonra ve büyük bir zorlayışla:
— Kolun... diyebildi.
Salih'e, «İnme trenden... al başını git» dedirten facia başlıyordu. Herşeyi önceden hesaplamış olması işine
yaradı. Şaşılacak bir can sıkıntısı ile:
— Amaan sen de be ana... Geldiğime şükredecek yerde kalkmış kolun diyorsun. Harp bu be ana.
Şimdi şakacılığı da şaşılacak kadar tabii idi:
— Bir kolun lafı mı olur? Afyonlu bir çavuş başını bıraktı da döndü memleketine. Daha neler var... Harp bu.
Kadıncağız uykuda gibi tekrarladı:
— Harp bu... öyle.
Sustular. Dışarda yağmur olanca hızı ile devam ediyor, kül rengi aydınlık gitgide esmerle-şiyordu. İçerde ise
gece başlamıştı bile.
— Lamba nerede ana, yakayım.
— Yakalım ya.
Kaçar gibi uzaklaştı. Salih ne yukarı çıkabiliyor, ne de aşağı inebiliyordu. Bulunduğu basamağa çakılıp
kalmıştı.
Biraz sonra anası geldi:
— İspirte de kalmamış. Var mı sende? Salih kibriti olmadığını biliyordu ama yine
de ceplerini kanştırdı:
— Yok bende de... dur dur, belki torbada vardır.
Taşlığa indi. Bahçe kapışından sızan belli belirsiz ışıkta Niko'nun verdiği paketi açtı. Sucuk, peynir, konserve,
reçel, üç paket İtalyan sigarası ve bir kutu da kibrit.
— Varmış, varmış. Getir lambayı.
Lamba değil kandildi ve haşhaş yağı kokuyordu.
— Gazı kalmadı da.
Ve teselli etmek içinmiş gibi çabucak ekledi:
— Kimsede yok ki... Salih kandili yaktı:
— Biraz su ısıtsak ana... Pek kirliyim. İlâçlı suya hatırdılar ya, trende yeniden bitlendik galiba. Yıkanıvereyim.
Kadın:
— Tabii tabii, dedi ve mutfağa koştu. Salih de ardından ışığı götürdü. Kandili sol eliyle tuttuğu, üstelik iyice
de yana aldığı için yüzünün sağı belli olmuyordu.
«— Onu da sabah görsün» diye düşünmüştü.
— Senin karnın da açtır... Ben yedim de...
— Ben de yedim. İstasyonda... Niko ikram etti.
Kadın yutkundu ve kendini zorladı:
— Sağ olsun... Kötü çıkmadı pek o gâvur oğlu. Bize de öteberi getirdi durdu. Ne ise işte.
Kasabada da cephedekine benzer birşeylerin olduğu belliydi. Üstüne varmadı. Onları yarın çarşıda öğrenirdi.
— Şubeden geçen hafta haber verdiler geliyor diye... Ha bugün, ha yarın... Bekleye bekle-ye bir hâl olduk.
— Tren çok oyalandı yollarda.
Mutfakta biraz önce birşeyler yendiğini belli edecek hiçbir şey yoktu. Gitti taşlıktan Niko'nun paketini getirdi:
— İki lokma birşey yiyiverelim ana.
— Yedim be Salih.
Demek bunun da yalanı olurmuş!
— Hele hele... Bak reçel de var.
Ekmek tenceresi hep eski yerindeydi. Kandili ocağın yanma astı. Tencerenin kapağını kaldırdı, boştu.
— Bitmiş mi?
Ekmeğin dünden bittiğini bilen sanki o değildi. Salih'in içi önce cız etti, sonra da katılaşı-verdi. Fakat yine de
gülmek, sarılıp anasını şa-pur şapur öpmek istiyordu.
— Bende peksimet var. Pek güzel olur re-çelte. Dur çıkarayım.
Torbayı karıştırırken eline ilk önce Adana istasyonunda çaldıkları soğanlardan biriyle taş gibi olmuş bir ekmek
parçası geldi. Bir türlü tek başına kalıp da yiyememişti bunları. İçi dışı peksimet olmuştu.
Ocak tutuşmuş, duvarlarda alevler oynamaya başlamıştı. Peksimetleri alıp mutfağa girdi:
— Keser nerede? Bir de bıçak ver.
— Gâvur işi bunlar Salih... Zehirli filân olmasın.
Salih güldü:
— Yok ana... Bunları da Niko verdi.
— Ne bileyim ben... Çok işittik de... Gâvurlar zehirli şeyler bırakırmış kaçarken...
— Bunlar öylesi değil. Hadi buyur.
Kadın peksimetle başa çıkamıyordu. Fakat elinden geleni yaptı ve epeyce yedi.
Salih epeyce tereddütten sonra sordu:
— iç çamaşırı gibi bir şeyler var mı? Kadın canlandı: .
— Var ya, var ya... Babanınkilerden çıkarayım sana.
Çıkmaya davrandı:
— Işığı al sen..; Burada ocağın şavkı var. Anası yukarıda iki yıldır el sürmediği bir
çamaşır bohçasını açarken Salih de hasır iskemleye çökmüş ve çenesi avucunda, alevlere dalıp gitmişti.
Biri huzur ve ümit günlerinin hatıraları ile mahzun, öteki üç yıldan beri ilk defa yorgundu. Çıtırdayan ocak,
sahanlar, tencereler, iskemle, kapı, tavan, gusülhane, kilim, sedir, çarşaflı, yorganlı yatak, odalar... Kısacası
ev işte!..
Uykusuzluğun, yorgunluğun, bitkinlik haline kadar varması başka, uykusuzluğu, yorgunluğu, pisliği, açlığı
duymak başka şeydi. Salih şimdi bunları duyuyor ve sağ kolunun yokluğuna, yüzünün harap haline rağmen
saadet denen şeyi sezer gibi oluyordu. Yalnız kol ve yüz meselesi de değildi, herkesin, çolak Salih de dahil,
dört elle sarıldığı tatlı hayat artık dul ve ihtiyar bir kadınla sakat oğlunun karşısında, günleri, hattâ saatleri
sıra dağlar, yalçın yarlar gibi dizecek, her günü bir, Kütülammare veya Demmer Tepesi savaşına
döndürecekti.
Amma uyku göz kapaklarını ağırlaştırıyor, kanının akışı ağdalaşıyor ve Salih hazla gülümsüyordu.
Dışarda rüzgâr fırtınaya çevirmiş, hızı dinmeyen yağıştan binlerce kırbaç yaparak camları, çatılan, duvar
ve sokak kapılarını dövmeye başlamıştı. Pervazlar sarsılıyor, zangırdıyor-du. içerde ise alevler, tatlı bir ılıklık,
sessizlik, huzur ve dinlenme, yorgan altında uyuma imkânı vardı. Harpte cephenin mutlak bir emniyet altına
alındığı günler olmuştu. Salih alevleri dalgın dalgın seyrederken bunları hayal meyal hatırlıyor, hatırlıyor ve
işte öyle hazla gülümsü-yordu. Savaş elbette başlayacak ve ecel işaret parmağını akıl dışı bir hız ve
kayıtsızlıkla her yöne birden uzatıp duracaktı. Fakat kurtarılmış garantiye alınmış birkaç gün, h*ttâ birkaç
saat, hayat içinde bir başka hayattı. .
Anası da yukarda zamanı çekip unutmaya, saniyeleri dakika yapmaya çalışıyordu. Mis gibi kokan çamaşır
bohçasında yaşama denilen sonsuz dram, hesapların, kitapların, ümitlerin iflâsı vardı. Kadın, bir tek cümle
kuramadan bu duygu ve seziş sağnağının altında eziliyor, yine cümlelerini bulamadığı endişeler, üzüntüler ve
ümitsizliklerle ölümü bir dua dileği haline getiriyordu. Farkına varmadan tekrar tekrar içini çekiyor, her iç
çekişi ancak bir "Ah" fısıltısı ile nefes kesilmesi olmaktan kurtarabiliyordu.
O değil, bu... Yok şu, şu... Fakat öteki daha iyi... Seçimin bu kadar da zoru olur mu imiş? Birbirinden hiç de
farklı olmayan don, fanila, çorap ve gömleklerden birer tanesini almak için dakikalar geçirdi. Sonra bahçe
tarafındaki odaya giderek aynı ağırlıkla yatağı serdi. Salih alevlerin içinde kaybolup gitmiş, anasını çoktan
unutmuştu. Kadın da oğlunu unutmuştu, fakat bambaşka bir unutuştu bu. Unutuş da değil de sadece çölde
bırakılan koldan ibaret bir hatırlayış.
Su kaynamaya başlamıştı. Salih silkindi
— Ana bu oldu. -İyi.
— Gel de ılıştıralım.
Anasına muhtaçtı. Kadın çağırışın pek farkına varamadı. İndiği zaman ;
— Yatağını da yaptım, dedi.
Su kabını beraber taşıdılar. Soğuk su kabını gusülhaneye Salih taşıdı. Anası kibrit kutusu kadar kalmış bir
sabun getirdi. Cimri .sayılabilecek bir idareli kullanış olmasa o da çoktan biterdi. Salih,
— Benim torbada sabun var, dedi.
Bunu söylemeye mecbur saymıştı kendini. Sonra•
— Hadi sen yat ana, dedi.
— Niye?.. Yatsıyı bekleyeceğim zati. Konuşmaz mıyız?..
— Konuşuruz. Konuşuruz da ben pek yorgunum.
— Helbette... Helbette... Sen yatarsın. İşte giyeceklerin.
Gitti:
Salih torbasını aldı, boşalttı. Kandilin kör ışığında sefalet pek belli olmuyor, her parça bir hatıra ve duygu
değerini koruyabiliyordu.
Çamaşırları tekrar torbaya doldurdu, soyundu, çıkardıklarını da oraya bastı. Bunların iyice kaynaması lâzımdı.
Fakat elbise işi büyük dertti. Ondaki bitleri ne yapmalıydı? Başka bir elbise yoktu, bunları da öyle bir yere
koymalıydı ki, bitler etrafı sarmasın:
«— Sabah ola hayır ola» diye dolak, külot, serpuş ve ceketini de torbaya koydu, ağzını büzerek
gusülhanedeki çiviye astı.
Başını üç defa sabunladı, çitiledi, çitiledi, bütün vücudunu tek eliyle ne kadar mümkünse o kadar sabunladı,
ovdu ve bol bol su dökündü, vücudu da, ruhu da yenilenmiş gibiydi artık. Hele babasının çamaşırları ile
geceliğini giyince büsbütün bir başka adam oldu. Uyku da daha bir tatlı arzu halini almıştı.
Sofaya çıktı. Anası pencerenin önündeki sedirde büzülmüş oturuyordu.
— Ana temiz temiz bir öpeyim de öyle yatayım, dedi.
Eline uzandı.
— Bin yaşa Salihim, el öpenlerin çok olsun. Sesi tuhaf bir şekilde donuktu, duygusuzdu.
Oğlunu kucakladı. Ama bu işi bir makine gibi yapmıştı.
Salih tertemiz yatağın içinde yeni bir insan gibi çabucak uykuya dalarken anası da, o da "El öpenlerinin" çok
değil, hiç olmayacağını pek iyi biliyorlardı. Kadının hüznü burada ebedî ayrılışın melalinden de koyu idi.
Bu ev gelin ve torunlar görmeyecekti.
Bir başka gün başlıyor
Salih horultulu, inlemeli, çırpıntılı, fakat derin uykulu bir gece geçirdi. Top atsalar kulağının dibinde
uyanmazdı. Belki de rüyasında bin-bir topun birden sağ koluna gül e yağdırdığını görmüştü. Fakat gördüğü
rüya ne olursa olsun, ister kâbus ister hurili, kevserli, asla hatırlamayacaktı. O, üç yılın uykusunu uyuyordu."
Anası sık sık uyanmış, her uyanışında da giderek üstünü sıkı sıkı örtmüştü. Salih bunları da farketmedi.
Sabah namazından yarım saat sonra idi. Salih hâlâ inliyor, horulduyor, yarım-yamalak kelimelerle
sayıklıyordu. Kadın üstünü yine açmıştır diye odaya gitti.
Şafak söküyordu. Yağmur dinmişti. Gök masmavi, pencereleri doğuya bakan oda güneşin ilk ışıkları ile
aydınlıktı ve Salih'in yüzü olduğu gibi görünüyordu. Sağ kulak yarım, yanak paramparça, yırtılmış dudağın
aralığından görünen kırık dişler...
Kadının gözleri büyüdü büyüdü ve donup kalan göz kapaklarının arasından camlaşıp kaldı. Bir "Hihh..." hepsi
o kadar ve sersemlemiş bir halde, kaçar gibi dışarı fırladı, merdivenleri yuvarlanır gibi indi, mutfağa girdi,
raftan bir sahan aldı, onu tekrar yerine koydu, ekmek tenceresinin kapağını açtı kapadı ve hasır iskemleye
çöküp kaldı.
Artık iki yanına sal ana sallana ağlıyor, sesini boğmaya çalışarak "Salihim, Salihim" diye inliyordu.
Sonra bu da bitti ve donup kaldı. Aradan ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildi, kapı çalmıyordu. Birisi
idare edermiş gibi kalktı, gidip kapıyı açtı.
Gülümseyen bir kız çocuğu. Elinde bakır bir tepsi. Tepside küçük bir tencere.
Kadın boş gözlerle bakarak:
— Hu?., dedi.
— Salih ağam gelmiş de...
— Gelmiş ya.:.
— Gözünüz aydın diyor anam.
Kadın kendini zorlaya zorlaya cümleyi buldu :
— Aydının içinde kalın.
— Anam bunu gönderdi. Fatma teyzenin telâşı vardır, şunu yiyiversinler diyor. Bulamaç.
— Bulamaç mı?..
Kızcağız şaşırmıştı. Tepsiyi biraz daha uzattı:
— Buyur.
— Ha...
Önce tepsiyi almak istedi. Sonra tencereyi almak icap ettiğini anladı. Fakat uyanmış değildi ve artık asla
uyanmayacaktı. Ara sokağın Fatmanım teyzesi artık "Deli Fadik" olmuştu. Oğlu kalktığı zaman onu
mutfaktaki iskemlede oturur buldu ve bir dokunan olmasa orada hep öyle kımıldamadan kalacağını anladı.
Fakat bunun neden böyle olduğunu anlayamadı. Sebebini sonra sonra öğrenecekti.
Salih gerçi yüzünün halini düşünüyordu ama bu daha çok sokaklar ve çarşı içindi. Anası nasıl olsa kolunun
uçtuğunu öğrenmişti, ötesi teferruattı. Ona böyle geliyordu. Çarşı pazar endişesine gelince, bu iş de
Akşehir'e dönmeye karar verdiği gece kapanmıştı.
Salih bunu sık sık tekrarlayarak yüreğine cesaret vermeye çalıştı. Başardı da.
«— Ana ne var o tencerede?» «— Hı?»
«— O tencerede ne var dedim.» «— Hı?»
Salih kendini zorlayıp gülüyor: «— Hı mı var?»
O da gülüyor, fakat bu duygusuz bir gülüş. Salih güldü diye... «— Ana be...» Silkeleniyor: «— Ana mı
dedin...»
Salih eğilip başındaki ak tülbendi öpüyor:
«— Ana dedim helbette... Ana, ana, ana!»
«— De bir tanem...»
...Ve konuşmalar hep böyle devam ediyor.
«— Soğumuş bulamaç...»
«— Bulamaç mı?»
Salih un çorbasını ısıtıyor.
«— Gel hadi içelim...»
İki kaşık çıkarıyor ve zorla içiriyor.
«— Ana su koyver de ateşe şu benim çamaşırları kaynatalım.»
Bu işi de öyle yaptırabiliyor ve artık cümleyi buluyor:
«— Anama bi hâl olmuş...»
— Hadi sen çık yukarda otur ana.
Ve çıkarıp sedire oturtuyor.
Salih elindeki değnekle kaynayan suyun içindeki çamaşırlarını bastırıyordu. Hiç bir şey düşünmeden dalıp
gitmişti. On saatlik uyku üç yıllık yorgunluğu suyun yüzüne çıkarmıştı. Yatmak, yalnız yatmak istiyordu. Kapı
çalındı.
— Kim o?., diye seslendi.
— Niko, ben, Salih!.. Salih kapıyı açtı.
— Ben terzi Niko!..
Güzel yüzü geniş bir gülümseyişle ışıl ısıldı. Sıhhatli, sağlam, hareketli, dinç ve kendinden emindi. Arada hiç
bir bit yeniği bulunmasa böyle biriyle dost olmak bir ikinci hayat kazanmak gibi bir şey olurdu. Salih:
— Buyur, dedi.
— Yoo. Epey oldu. Giyinmedim de. Niko güldü:
— iyi ki giyinmemişsin.
Elinde bir bohça vardı. Salih ne yapacağını pek bilemiyordu. Nihayet kilerin yanındaki küçük oda geldi aklına.
Yürüdü, kapıyı açtı, eh işte... Hiç de fena değildi. Yerde o güzelim acem halısı cennet bahçesi gibi serili idi.
Demek satılmamış. Duvardaki yeşili bol halı seccade de olduğu gibi duruyordu.
— Gel burada oturalım.
Niko girdi ve sedire rahatça yerleşti. Salih kapının çalmışı ile hiç ilgilenmeyen anasını düşünüyordu. Merdiven
başına kadar giderek seslendi :
— Ana, Niko gelmiş.
Cevap yok. Beklemiyordu da zaten. Döndü:
— Ee, hoş geldin bakalım. Biraz utangaç ilâve etti:
— İkram edecek bir şey de yok galiba.
— Bırak Salih ikramı. Hemen gideceğim. Bak sana ne getirdim.
Bohçayı açtı. Bir kat elbise, bir gömlek. Gülüyordu :
— Terzi Niko geldi dedim ya. Düşündüm ki hazırda elbisen yoktur. Yok değil mi?
Salih yutkundu, ama cesaretle :
— Yok, dedi.
— Hayli giy şunu da bir göreyim. Ceket bol, pantolon uzundu. Niko:
— Korktuğum kadar değil, dedi. Yarım saatlik işi var. Haydi gidelim dükkâna, çabucak yaparım.
Artık bu münasebete razıydı. Altından bir şey çıkıp çıkmayacağını, çıkarsa bunun ne olacağını
umursamayacaktı.
— Dur da anama Allahaısmarladık diyeyim. Merdiveni çabucak çıktı. Anası sedirde, donmuş gibi oturuyor.
Çobankaya'ya bakıyordu:
— Ana bak...
— Hı?..
Dönmedi. Gidip omuzundan tuttu:
— Bi bak hele...
Donuk gözler ve bir "Hı?" daha.
— Eyi mi ana?
Ümit yoktu. Acele acele anlattı, eğildi, önce yüzünü, sonra elini öptü ve:
— Allahaısmarladık, dedi. Akşama gelirim. Döndü. Kadın alçak bir sesle:
— Gidiyor musun? dedi. Salih ümitle durdu:
— Tez geleceğim.
Fakat hayır. Anası Çobankaya'ya dalıp gitmişti. Geride kalan sadece "Gitmenin" bel i belirsiz tortusundan
ibaretti. Kızları gitmiş, büyük oğlu gitmiş, kocası gitmişti. Salih de gitmişti. Dönen bir o idi. Fakat kadın artık
Salih ve ötekiler gitmeden önceki günlerin sisleri içinde sal anıyordu. Yalnız gitmek vardı.
— Hepsi eyi ya, ayağıma ne geyeceğim?
Niko sokak kapısının eşiğinde onu bekliyordu. Salih şapşal şapşal aranıyordu. Zoraki bir gülüşle:
— Bu bayramlıkların altına da yansı uçmuş postallar geyilmez ya! dedi.
Salih birden eğildi. Kilere çıkan dört basamaklı merdivenin yanındaki kapağı açtı. Burası ayakkabı dolabı
yerine kul anılırdı. Nitekim içerde bir alay pabuç vardı. Çıkardı.
Babasıyla ağasının kunduraları, fotinleri, yemenileri, lâstikleri ve mesleri... Fakat hepsi de küflenmiş, takır
takır olmuş. Ümitsizlikle baka kaldı. Niko onu çekti:
— Giy şunları şimdilik. Ama siliver de öyle. Bir çift yemeniyi gösteriyordu. Salih onun dediğini yaptı. Sokağa
çıktılar. Yol boyunca bütün pencereler bir cümle arayan gözler ve aralık dudaklar vardı. Bu gözler, onlar
görünmez olduktan sonra birbirlerine dönüyor ve ancak o zaman aralık dudaklar kıpırdıyordu:
„ «—• Kız, bu Fatmanım teyzenin Salih değil mi?» .
«— Töbe töbe...» •— Vah vah...»
«— Aslan gibi oğlanın haline bak anam.» «— Giz val ahi yüreğim cızz etti...» Niko şen şakrak konuşa
konuşa yürüyor, Salih ona tâbi gidiyordu. Kendini ilk defa bakkal Alâaddin'in dükkânını görünce duydu.
Çınaraltı'nın az aşağısmdaki bu dükkân çocukluğunun nirengi noktalarından biriydi. Buraya ağa-sıyla veya
arkadaşları ile leblebi şekeri, iğde, fıstık almaya gelirlerdi. Dükkân bayramlarda büyülü rüyalara
dönerdi. Kimi karpuz biçimi, kimi üstüvane, fakat hepsi de sarı, mavi, yeşil, kırmızı renkli kâğıt fenerler,
mantar tabancalar, çatırpatırlar, maytaplar, kavanoz kavanoz akide şekerleri, renk renk fırıldaklar., her el
öpmeden
addin'e koştururlardı. Bakkal Alâaddin'in adı da "Aleddin emmi" idi. Şimdi Aleddin emmiye bir selâm
vermeden mi geçecekti?..
Ne çare... Öyle oldu. Çünkü... Çünkü yanında şen şakrak Niko, sırtında Niko'nun getirdiği yepyeni elbise
vardı. Salih bunun ne demek olduğunu daha pek iyi bilmiyor, hattâ hiç bilmiyor, fakat ürkütmeye yetecek
bir şekilde seziyordu. Seziyordu ki bu durum yarım kalan bedenine değilse bile Akşehir'e ihanettir.
Adımlarını hızlandırdı, yan gözle de dükkâna baktı. Raflar bomboştu, o ezeli minderinde şöyle bir dikilip
kendisine bakan "Aleddin emmi" kocamış kocamış çöküp gitmişti. Oğlu Tahsin ne oldu acaba?
Bugün bir başka gündü, bir ikinci hayatın belki de ölümüne kadar sürecek bir rüyanın ilk günü. Ve Salih artık
çarşıdaki "Aleddin em-mi'leri, uzak yakın akrabaları, baba dostlarını ve arkadaşlarının babalarını
düşünüyordu.
Birdenbire sinirleri zemberek gibi gerildi ve içinden, sırtındaki elbiseleri sıyırıp atmak, Ni-ko'ya da; "Haydi
yavrum, bu iş yürümez" demek geldi. Fakat hiç bir şey değişmedi. İplik car miinin yanındaki sokaktan sapıp
Terziler Arastasına vardılar. Niko:
— Buyur, dedi.
Niko'nun dükkânı kocamandı. İçerde üç çırak iki kalfa çalışıyordu. Niko derhal ceketini çıkardı ve eline
mezruyu alarak Salih'in üzerinde bir çeşit prova yaptı.
— Tamam. Gel sen şimdi, biz yukarı çıkalım. Dipte küçük bir asma kat vardı. Çıktılar.
Salih ceketi çıkardı.
— Pantolonunu da. Niko'dan utanacak değilsin ya?
Salih Köyceğiz yukarılarında çayda çırılçıplak yıkandıkları ve çayırların üstünde kuruyun-caya kadar çırılçıplak
yattıkları günleri hatırladı. Niko'nun vücudu pembe beyaz... Hafifçe tombul ve yumuşaktı. O pek
değişmemişti. Buna karşılık kendisininki büsbütün kurumuş, daha da kararıp sertleşmişti.
— Yoo, diye gülümseyerek pantolonunu da çıkardı. Bu arada ceplerinin bomboş olduğunu düşündü:
Niko kalfayı çağırdı:
— Çabucak düzelt, amma önce bize birer de kahve yap, dedi. Rumca konuşmuştu.
Salih masanın arkasında oturuyor, böylece de uzun donlu bacaklarını gizlemiş oluyordu. Birdenbire ciddileşen
Niko damdan düşer gibi sordu:
— Şimdi ne yapacaksın?
— Nasıl şimdi?
Niko, Salih'in onda hiç hatırlamadığı bir ısrarla gözlerinin içine bakıyordu:
— Yani ne iş tutacaksın?
— Haa... Şu mesele.
— Geçinmek lâzım.
— Doğru.
Niko aynı kuvvetle hep gözlerinin içine bakıyordu. Salih:
— Elbette, diye tekrarladı; ama daha bir şey düşünmedim. Dün bir, bugün iki. Bile değil. Sonra eş dostla,
büyüklerle bir konuşmam lâzım.
guıuu:
— Ben eş dost değil miyim?
— Olmasan yaptıklarını yapar miydin?
— Bırak bu yaptıklarımı. Hiç bunlar. Asıl iş geçimi kurtarmakta.
Çırak, dükkânda pişirilen kahveleri getirdi. Niko sigara çıkardı. Yaktılar. Kahvelerini yudumluyor ve
susuyorlardı. Salih'in başı artık eğikti. Niko da bu yüzden onu şimdi daha rahatça, daha emniyetle süzüyor,
kendi üstünlüklerini pervasızca düşünüyordu. Bu acaip birşey-di ve kalbinin daha çok Salih'den yana
çıkmasına sebep oluyordu.
— Dinle bak Salih, dedi. Salih başını kaldırdı, bekledi.
— Hani senin kerpiçliğin yanında bir bahçen var...
Salih düzeltti:
— Benim değil, anamın.
— Olsun. Senin o. Çünkü anan öyle dedi.
— Ne zaman dedi?
— Daha bu geçen güz. Manifaturacı Eftim'i tanırsın. O şimdi benim eniştem. Satın almak istedi de anan:
"Bahçe Salih'in, ben satamam" dedi. Eftim de pek istediğinden değil, yardım olsun diye alacaktı. Bilir bizim
birbirimizi sevdiğimizi. Anan dardaydı, bahçe de bomboş duruyordu. Kim ekip biçecekti? öyle mi?..
— öyle...
— Bu halinle —Niko sağ omuzunu oynatmıştı sermayesiz ne iş yapacaksın, değil mi?
"Değil mi"ler Salih'in sinirine dokunmaya başlamıştı, biraz sertçe:
— Sen konuş hele, dedi.
Niko'nun sesi büsbütün yumuşadı.
— Düşündüm ki, sana bir iş gerek. Hafif bir iş. Bir dükkân. Bir kahve, öyle bir şey işte.
You have read 1 text from Turkish literature.
Next - Küçük Ağa - 03
  • Parts
  • Küçük Ağa - 01
    Total number of words is 2952
    Total number of unique words is 1658
    33.2 of words are in the 2000 most common words
    46.3 of words are in the 5000 most common words
    54.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 02
    Total number of words is 2829
    Total number of unique words is 1557
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    48.5 of words are in the 5000 most common words
    55.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 03
    Total number of words is 2913
    Total number of unique words is 1559
    34.6 of words are in the 2000 most common words
    47.4 of words are in the 5000 most common words
    54.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 04
    Total number of words is 2868
    Total number of unique words is 1664
    31.2 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    52.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 05
    Total number of words is 2898
    Total number of unique words is 1727
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    44.4 of words are in the 5000 most common words
    51.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 06
    Total number of words is 2841
    Total number of unique words is 1672
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    48.9 of words are in the 5000 most common words
    56.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 07
    Total number of words is 2859
    Total number of unique words is 1705
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 08
    Total number of words is 2958
    Total number of unique words is 1653
    31.5 of words are in the 2000 most common words
    44.6 of words are in the 5000 most common words
    51.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 09
    Total number of words is 2887
    Total number of unique words is 1674
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    48.3 of words are in the 5000 most common words
    55.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 10
    Total number of words is 2855
    Total number of unique words is 1594
    36.0 of words are in the 2000 most common words
    50.3 of words are in the 5000 most common words
    57.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 11
    Total number of words is 3075
    Total number of unique words is 1746
    33.5 of words are in the 2000 most common words
    47.3 of words are in the 5000 most common words
    55.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 12
    Total number of words is 3047
    Total number of unique words is 1563
    36.9 of words are in the 2000 most common words
    50.9 of words are in the 5000 most common words
    58.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 13
    Total number of words is 2968
    Total number of unique words is 1715
    32.9 of words are in the 2000 most common words
    48.3 of words are in the 5000 most common words
    57.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 14
    Total number of words is 2927
    Total number of unique words is 1623
    33.4 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    51.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 15
    Total number of words is 2988
    Total number of unique words is 1677
    34.4 of words are in the 2000 most common words
    49.1 of words are in the 5000 most common words
    56.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 16
    Total number of words is 2954
    Total number of unique words is 1674
    35.3 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 17
    Total number of words is 3030
    Total number of unique words is 1524
    35.7 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    56.0 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 18
    Total number of words is 2877
    Total number of unique words is 1623
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    45.9 of words are in the 5000 most common words
    52.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 19
    Total number of words is 2991
    Total number of unique words is 1671
    33.5 of words are in the 2000 most common words
    47.6 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 20
    Total number of words is 2964
    Total number of unique words is 1591
    36.5 of words are in the 2000 most common words
    51.7 of words are in the 5000 most common words
    59.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 21
    Total number of words is 2833
    Total number of unique words is 1623
    35.0 of words are in the 2000 most common words
    49.0 of words are in the 5000 most common words
    57.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 22
    Total number of words is 2988
    Total number of unique words is 1725
    33.4 of words are in the 2000 most common words
    46.4 of words are in the 5000 most common words
    52.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 23
    Total number of words is 3004
    Total number of unique words is 1714
    34.0 of words are in the 2000 most common words
    46.3 of words are in the 5000 most common words
    52.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 24
    Total number of words is 2899
    Total number of unique words is 1684
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    47.0 of words are in the 5000 most common words
    53.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 25
    Total number of words is 2965
    Total number of unique words is 1623
    37.0 of words are in the 2000 most common words
    50.8 of words are in the 5000 most common words
    58.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 26
    Total number of words is 3043
    Total number of unique words is 1671
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    47.9 of words are in the 5000 most common words
    55.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 27
    Total number of words is 3032
    Total number of unique words is 1613
    36.9 of words are in the 2000 most common words
    51.4 of words are in the 5000 most common words
    58.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 28
    Total number of words is 2956
    Total number of unique words is 1686
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    46.7 of words are in the 5000 most common words
    53.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 29
    Total number of words is 2986
    Total number of unique words is 1574
    34.5 of words are in the 2000 most common words
    47.9 of words are in the 5000 most common words
    55.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 30
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1631
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    47.7 of words are in the 5000 most common words
    55.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 31
    Total number of words is 2943
    Total number of unique words is 1597
    33.1 of words are in the 2000 most common words
    45.9 of words are in the 5000 most common words
    52.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 32
    Total number of words is 2986
    Total number of unique words is 1678
    31.1 of words are in the 2000 most common words
    44.3 of words are in the 5000 most common words
    51.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 33
    Total number of words is 2970
    Total number of unique words is 1617
    36.5 of words are in the 2000 most common words
    49.8 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 34
    Total number of words is 2979
    Total number of unique words is 1612
    34.7 of words are in the 2000 most common words
    48.6 of words are in the 5000 most common words
    56.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 35
    Total number of words is 2935
    Total number of unique words is 1612
    34.6 of words are in the 2000 most common words
    48.7 of words are in the 5000 most common words
    54.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 36
    Total number of words is 2982
    Total number of unique words is 1635
    34.8 of words are in the 2000 most common words
    48.2 of words are in the 5000 most common words
    55.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 37
    Total number of words is 2852
    Total number of unique words is 1527
    36.8 of words are in the 2000 most common words
    49.4 of words are in the 5000 most common words
    56.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 38
    Total number of words is 2833
    Total number of unique words is 1694
    31.2 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    51.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Küçük Ağa - 39
    Total number of words is 833
    Total number of unique words is 571
    42.0 of words are in the 2000 most common words
    54.4 of words are in the 5000 most common words
    61.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.