Değirmen, Kağnı, Ses - 19

Total number of words is 2017
Total number of unique words is 1135
37.4 of words are in the 2000 most common words
51.1 of words are in the 5000 most common words
58.3 of words are in the 8000 most common words
Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
bu sözler şiddetli bir mayi halinde giriyormuş gibi zaman zaman
sarsılıyordu.
Biraz sonra kadın do,ğruldu. Elini yanımdakinin omuzuna
vurduktan sonra ağır, fakat ahenkli adımlarla uzaklaştı. O zaman
erkeğin gözlerinde biraz evvelki tatlı ve yalvaran bakışın
yerini alev gibi parlayan bir ihtiras aldı. Ürperdiğimi hissettim.
Hayatımda hiçbir erkeğin bir kadına bu kadar isteyerek, bu kadar
deli gibi, bu kadar yeis içinde baktığını görmemiştim. Hiçbir
şey sormaya cesaret edemedim.
Kadın ileride birkaç yaşlı ve şişman adamın yanına oturdu.
Bunların halleri, evlerinden bir gecelik kaçamak yapan orta
halli esnaf olduklarını gösteriyordu. Zaman zaman yanlarındaki
kadını unutarak birbirleriyle münakaşaya dalıyorlar ve kadın
bu sırada uyuklar gibi oluyordu.
Yanımdaki adamın gözleri hala o tarafta idi. Yavaşça, bir
şey içmesini teklif ettim.
Hep o teşekkür etmek isteyen bakışı ile beni süzdü:
-Şarap içerim...- dedi.
Garsonu çağırdım. Yanımdakine şarap getirmesini söyledim.
Tanır gözlerle ona baktı ve yanılmadımsa gülümser gibi
oldu. Bu benim için pek de hoş olmayan bir gülümseme idi.
Yanımdaki bir bardak doldurup bir nefeste diktikten sonra
zeki bir bakışla:
-Burada beni tanırlar- dedi ve ilave etti: -Gene şarap ısmarlatacak
birini buldum diye gülüyor!-
Hayretle baktım.
-Her zaman sizin gibi biri çıkmıyor...- dedi. -Bütün gece
bir şey içmeden oturuyorum. Barın sahibi de kızıyor...-
Gözlerini buğulamaya başlayan şaraptan biraz daha içerek:
-Marina da ısmarlayabilir, fakat sarhoş olmamı hiç istemiyor.
Sonra beni eve götürmekte güçlük çekiyor.-
Gözleri tekrar kadına doğru kaydı ve deminki gibi alevleniverdi.
Zamanı geldiğini sanarak:
-Arkadaşınız mıdır?- dedim.
-Evet!- dedi. Fakat bu evette benim anlayamadığım bir
şeyler de gizli gibiydi. Yüzüne baktım.
-İkimiz de Romanyalıyız!- dedi. -Altı senedir de beraberiz...-
O zaman alelade bir vaka karşısında kalıvermekten doğan
bir inkisara uğradım. Fakat birbirlerine karşı olan hallerini
hatırlayınca, bu aleladeliğin arkasında başka şeyler, anlaşılmaz,
karanlık birtakım şeyler bulunması lazım geleceğini düşünerek
büsbütün meraklandım.
Yanımdaki ikinci şişeye de başlamıştı. Salonu gitgide daha
çok sis kaplıyordu. Masalar tenhalaşmış, kadınların yüzüne daha
açık bir yorgunluk çökmüştü. Masalarda uyuyup kalmamak
için kendilerini sarsıyorlardı. Büfedeki adam da bir kenara
oturmuş ve çenesini eline dayayarak düşünceye dalmıştı. Keman
bilmem kaç yüzüncü defa Toselli'nin serenadını haykırıyor
ve piyanist başını arkaya fırlatarak, bu parçayı ilk defa çaldığı
zamanki coşkunluğunu bulmaya çabalıyordu.
İkinci şişeyi de yarılayan adam, elini omuzuma koydu:
-Siz garip bir insansınız!- dedi. -Konuşmuyor, sormuyorsunuz.
Fakat öyle bir haliniz var ki, her şeyi anlayabilirsiniz
hissini veriyor.-
Eliyle yakasını tuttu, şarap şişesini itti. Bir şey söylemek istiyordu.
Masanın üstünde duran elime yapıştı: -Artık dayanamayacağım...-
dedi. -Artık dayanamayacağım. Söyleyin bana... Ben ne yapayım?-
Elimi çektim. O da toplanır gibi oldu ve önüne baktı. Sonra
hafif bir sesle:
-Affediniz... Affediniz. Aman Yarabbi, sizi ne kadar taciz
ediyorum...- diye yalvardı.
Kendisini teskin ettim:
-Söyleyiniz- dedim, -sizi alaka ile dinleyeceğim!-
-Ah!.. Alaka ile değil... Beni anlayarak dinleyiniz... Bana
acıyınız. Ahhh!..- diye inledi. Sonra birdenbire, mukaddeme filan
yapmadan, anlatmaya başladı:
-Sekiz sene evvel... O zaman Bükreş Üniversitesi'nde okuyordum.
Dişçi olacaktım. Babam Köstence'de doktordu. Vaziyeti
fena değildi. Bana neşeli bir talebe hayatı temin edebiliyordu.
Bilmem gittiniz mi, Bükreş, dünyanın en neşeli şehri, Bükreş
Üniversitesi dünyanın en neşeli mektebidir... Ben de oranın
en neşeli talebesiydim... Belki de en yaramaz talebesi. Kadınların
üzerinde de hususi bir nüfuzum vardı. Onları mühimsemeden
kendilerine lakayt olmadığımı hissettirmenin usulünü biliyordum.
Birçok istasyonları arkasında bırakan bir tren kadar
tabiilikle birinden ötekine atlıyordum. Fakat son sınıfta iken
küçük bir Besarabyalı kız beni kendine bağlamaya muvaffak
olmuştu. Hatta ikimiz aynı pansiyona taşınmıştık. Çok çapkın
bir mahluktu. Dünyada kederin ne olduğunu bilmiyordu. Birkaç
ay beraber yaşadıktan sonra kış vakansı geldi. Ben Köstence'ye
gidecektim. Hiç teessürsüz birbirimizden ayrıldık. On beş
gün sonra dönecektim.
Köstence'ye öğle üzeri geldim. Trenden çıkar çıkmaz kalabalık
bir alayla karşılaştım. Durup seyrettim. Bir sürü halk arasında,
çiçeklerle süslenmiş bir kamyon geçiyor ve bunun içinde
beyaz elbiseler giydirilmiş, adeta daha çocuk denebilecek bir
genç kız ayakta durup etrafa selamlar veriyordu. Başında hanımellerinden
bir taç vardı. Yanımdakilere sordum. 'Köstence
Güzellik Kraliçesi!' dediler; ilk kraliçe seçimi bu sene olduğu
için, halk pek coşkun ve dün akşamdan beri bütün Köstence
ayakta imiş.
Otomobildeki kıza baktım. Yüzü biraz yorgun, biraz şaşkın
ve biraz da mesuttu.
Alay geçtikten sonra evime gittim.
O gece kraliçenin şerefine bir balo veriliyordu. Arkadaşlarım
muhakkak benim de gelmemi istediler. Yorgun olduğumu
filan söyledim, ısrar ettiler.
Biliyor musunuz, bir dakika, hatta bir saniyede verilen veya
verilmeyen bir karar, bir tereddüt anı, insanın hayatı üzerinde
ne uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor.
O gün baloya gitmesem, arkadaşlarımın muhakkak fazla
şiddetli olmayan ısrarlarını biraz kuvvetle reddetsem, hayatım
kim bilir nasıl bir istikamet almış olacaktı.
O akşam baloya gittim. Kalabalıktık. Kraliçe her dansta
başka bir gencin kollarında görülüyordu. Birkaç kere yanımdan
geçti. Yüzü gündüzki gibi biraz yorgun, biraz şaşkın ve biraz
da mesuttu.
Bir aralık büfeye gitmiştim. Arkamdan birisi çekti. Döndüm:
Arkadaşlarımdan biri. Yanında kraliçe vardı. Bizi tanıştırdı, sonra:
'Bükreşli üniversite talebesine bir dans bahşetmez misiniz?' dedi.
Dönmeye başladım ve ilk olarak o zaman bu kadına dikkatle
baktım. Ayaklarım dolaşır gibi ve içimde, uzak sezişlerle,
bir şey kırılır gibi oldu. Onun da gözleri bana dikilmişti. Kendimde
bir şey söyleyecek kudret bulamadım ve dans bitinceye
kadar kendime gelmeye çabaladım. Hiçbir şey konuşmadan
ayrıldık.
Fakat ondan sonraki danslarda, isminin Marina olduğunu,
bir mağazada satıcılık ederken güzellik kraliçesi seçildiğini ve
yarın gene işe başlayacağı için bu iki günlük yorgunluğun kendisini
düşündürdüğünü öğrendim.
Bu tatlı, fakat devamsız rüyadan artık uyanmak ister gibi
bir hali vardı. Bu hal beni büsbütün ona yaklaştırdı. İhtimal etrafımda
bu kadar tabii mahluklar görmüş olmadığım için bu
kızın yanı bana ılık ve gürültüsüz bir köşe gibi görünüyordu.
Ertesi günlerde de kendisini görmek için söz aldım.
Ne diye uzatmalı bu lafları, efendi!.. Hulasa o geceden sonra
onu her gün gördüm. Köstence'de kaldığım on beş gün bir
saat gibi geçti. Ah, o on beş günün hatırasını içimde nasıl bir
yerde saklıyorum bilseniz... O günlerde bütün dünyayı bir parmağımla
yerinden oynatabileceğimi sanıyordum. O günlerde
benim için her şey kabildi. Bütün kainatın ve milyonlarca senelik
hayatın hiçbir manası olmasa böyle bir on beş günün bunlara
mana verebileceğini düşünüyordum. Sahilde yan yana dolaşıyor
ve sadece birbirimize bakışıp gülümsüyorduk. Yalnız rüzgarın
dolaştığı ve dalgaların yaladığı plajlarda paltolarımıza
bürünerek koşuyor ve birbirimizin soğuktan kızaran yanaklarını
öpüyorduk.
Fakat on beş gün çok çabuk geçti. Bükreş'e dönmek zamanı
geldi. Ona evlenmeyi vaat etmiştim, fakat bunu aileme açmama
ihtimal yoktu. Bir mağazada satıcı olan ve sonra güzellik
kraliçeliği gibi, burjuva muhitlerinin aforozuna kafi bir sıfatı
üzerinde taşıyan bir kızın lafını evde ağzıma almak bile tehlikeli
olurdu.
Mektebi bitirince hemen gelip kendisini alacağımı, o zaman
müstakil olacağım için kimseye danışmaya hacet kalmayacağını
söyledim. İstasyona gelmesi doğru olmadığı için, bir
gün evvelden ayrıldık. O dakika hala gözlerimin önündedir.
Belki yarım saat birbirimizi kucakladıktan ve ağlaştıktan sonra,
ben uzaklaşırken, arkamdan seslendi. O zamana kadar kendisinden
duymadığım ciddi bir sesle:
'Sakın beni bırakma... Ben sonra çok fena olurum Gravila!'
dedi.
Ben bu ihtarın dehşetini hiç düşünmedim. Fakat ne bilirdim...
Bunun bu kadar şiddetle hakikat olacağını ne bilirdim?..-
Gravila biraz durdu. Gözlerini uzaktaki köşede uyuklayan
kadına çevirdi ve sonra şarap bardağını yakalayarak sonuna
kadar içti. Şarap damlaları tıraşlı çenesinden kirli gömleğine
süzülüyordu. Eliyle onları siler gibi yaptıktan sonra devam etti:
-Ben Bükreş'e döndükten sonra birkaç ay mektuplaştık.
Onun her mektubu daha ateşlenmiş olarak geliyordu. Fakat
ben dünyanın en neşeli şehrinde ve dünyanın en neşeli insanları
arasında Köstence Güzellik Kraliçesi'ni icap ettiği kadar çok
hatırlayamıyordum. Son mektuplarımdan bunu, hissetmiş olacağını
zannediyor ve üzülüyordum. Fakat o hiçbir şekilde bunu
ima edecek bir şey yazmıyordu. Benim mektuplarım gitgide
seyrekleşti. Dersler, arkadaşlar beni çok meşgul ediyorlardı ve
tekrar aynı pansiyona taşındığımız küçük Besarabyalı, insana
göz açtırmıyordu. O da beni unutmaya başladı diyordum. Çünkü,
üst üste üç mektubunu cevapsız bıraktıktan sonra o da yazmaz
olmuştu. Ben bu macerayı da diğer hatıraların arasına
gömdüm. Yalnız, onları hatırlamak bana tatlı bir iş gibi geldiği
halde, bunu aklıma getirmekten adeta korkuyordum.
Üniversite bitti. Ben hiç Köstence'ye uğramadan, o sıralarda
Bükreş'e gelmiş olan babamın ve annemin gönlünü yaparak,
buraya, Almanya'ya geldim. Mesleğimde ilerlemek istiyordum.
Neşeli ve hoş günler tekrar başladı ve bir buçuk sene sürdü.
Sonra Romanya'ya döndüm. Bir kabine açmak için lazım
olan parayı koparmak maksadıyla Köstence'ye gittim. Bu sırada
güzellik kraliçesi hakkında korka korka malumat almak istediğim
bir arkadaş, onun uzun zaman evvel birdenbire ortadan
kaybolduğunu söyledi. Oh, dedim, mukadderat bizim ayrı
yollarda yürümemizi istemiş, ne yapalım?
Fakat ne kadar yanılıyormuşum. Ah, efendi, bilseniz ne kadar
yanılıyormuşum. Fakat sizi sıkıyorum, değil mi? Affediniz,
sonuna geldim... Evet, babamdan bir miktar para alıp Bükreş'e
döndüğüm günlerde, birkaç kişi birlikte bir müzikhole gitmiştik.
Onu orada, birkaç sarhoş talebenin masasında gördüm.
Göğsü bağrı açık ve fitil gibi sarhoştu. Beni uzaktan tanıyamadı.
Yanına yaklaşınca gülerek doğruldu. Sonra birdenbire kaşları
çatıldı. Sarhoş dimağı birçok hatıraların hücumuna uğruyormuş
gibi gözleri bulandı ve beni eliyle göğsümden iterek sallana
sallana uzaklaştı; o akşam bir daha salonda görünmedi.
Ben harap bir halde kaldım. Fazla oturamayarak yattığım
yere döndüm ve ertesi akşam erkenden aynı müzikhole koştum.
Oradaydı, benim geleceğimi biliyormuş gibi, hayret etmeden
yanıma yaklaştı. Masama oturdu. Şundan bundan konuştuk.
Fakat ne bir kelime ile kendi vaziyetinden, ne de eski günlerden
bahsetti. Ben sözü açmak isteyince sert bir tavırla susturdu ve:
'Ben bütün geçen günleri unuttum. Hiçbir şey hatırlamıyorum!'
dedi.
Her akşam oraya devama başladım ve her akşam aramızdaki
bu manasız konuşmalar tekrarlandı. Benimle bir arkadaş
gibi konuşuyor, beraber içiyor, dans ediyor, fakat bir kelimeyle
bile eski şeylere dokunmama müsaade etmiyordu.
Tekrar deli gibi ona aşık olduğumu hissettim. Bir uçurumun
kenarında ve yuvarlanmak üzere olan bir adam gibi çırpınıyordum.
Son bir ümitle kendisine buradan ayrılmasını ve benim
yanıma gelmesini söyledim; sadece güldü, acı acı güldü.
O zamandan beri benim için dayanılmaz hayat başladı.
Marina bir yerde durmuyor, muhtelif şehirleri, memleketleri
dolaşıyordu. Ben de her şeyi bırakarak onunla beraber dolaşmaya
başladım. O, buna itiraz etmedi. Hatta benimle alakadar
oldu. Bana yardım etti. Fakat başka hiçbir şey... Sanki etten, kemikten
ve sinirden yapılmış bir mahluk değildi. Sanki bir mermer,
bir kaya yahut bir ölüydü. Ne ağlamalarım, ne kendimi
mahvedercesine geçmişi tamire çalışışım fayda vermedi. Altı
senedir bu hayat, bu cehennem hayatı devam ediyor. Bu altı senede
onun kalbinin bana karşı bir kere bile yumuşadığını görmedim.
Demin gördüğünüz gibi, benimle çok alakadar ve dosttur.
Fakat o kadar. Bir kere kapadığı kalbini bir daha açmıyor.
Dolaştığımız şehirlerde aynı yerlerde, bazan aynı odada kalıyoruz.
O, aramızda görünmez, soğuk bir duvar bulundurmasını
biliyor. İstiyorum ki, bana kızsın, beni tahkir etsin, beni dövsün.
Her şeye razıyım. Hatta beni öldürsün. Yalnız aramızdaki
bu kahredici uzaklık bir parça azalsın. Tahammül edemeyeceğimi,
bu hayatı daha fazla sürükleyemeyeceğimi sandığım anlar
oldu. O zaman her şeye bir son vermek istedim. Fakat bir
ümit elimi bağladı. Bazan günlerce ortadan kayboldum. İstedim
ki, o benim artık bırakıp gittiğimi sansın ve başka bir erkek
bulsun. Bugünlerde onu hep uzaklardan gözetledim. Yanında
bir erkek görsem, eve başka bir erkekle girdiğini veya onun
başka bir erkeğe gittiğini görsem bir anda kurtulacak, hem onu,
hem kendimi öldürerek, bu parçalayıcı azaplara bir son verecektim.
Fakat bir kere bile, efendi, onu bir kere bile başka bir erkekle
görmedim. Beni asıl berbat eden bu... Onun beni sevdiğini,
hala beni sevdiğini, deli gibi beni sevdiğini, benden başkasını
asla sevemeyeceğini bilmek... Fakat bir kere olan şeyi artık
unutamadığını, sırf bunun için yaşamanın ikimiz için de dünyanın
en dayanılmaz işkencesi olduğunu düşünmek... Ah... bilseniz
o beni ne kadar seviyor. Bunu anlıyorum. Siz anlamadınız
mı?.. (O da ne kadar azap çekiyor görmüyor musunuz? Ne yapayım
efendi, ben ne yapayım?..-
Açık mavi gözlerinden yaşlar boşanıyordu.
İçeride kimseler kalmamış gibiydi. Marina ağır ağır geldi.
Hiçbir şey söylemeyen gözlerle beni süzdükten sonra onu
omuzlarından tutarak sarstı:
-Kalk Gravila, gene sarhoş oldun. Eve nasıl gideceğiz?..-
Gözleri çivilenmiş gibi, erkeğin ağlamaktan sarsılan başına
bakıyor ve anlaşılmaz ışıklarla, gizli bir muhabbete benzeyen
bir parıltı ile yanıyordu. Yüzünde bir an onu kucaklıyormuş gibi
bir tatlılık belirdi. Fakat hemen silindi. Şimdi bu çehrede demin
gördüğüm sarsıcı melankoliden başka bir şey yoktu. Aman
Yarabbi, bu kadın ne kadar azap çekiyordu.
Daha fazla duracak ve bu sahneyi seyredecek kudretim
kalmadığını hissederek yerimden fırladım. Sudan bir veda ile
kendimi dışarı attım. Sabah yaklaşmıştı. Kafama serinlik veren
bir sisin içinde yürümeye başladım. Büyük şehir bütün karmaşıklığı,
sonsuzluğu içinde sessiz sedasız uyuyor ve koynunda
birbirine benzemez milyonlarca insan ve macera saklıyordu.
Esmer taş duvarları aşan bir muhayyile için bunun tasavvuru
bile korkunçtu. Fakat bir insan kalbi bu şehirden daha karmakarışık,
daha uçsuz bucaksız değil miydi?
Ayda Bir, Haziran 1936
:::::::::::::::::
You have read 1 text from Turkish literature.
  • Parts
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 01
    Total number of words is 3301
    Total number of unique words is 1911
    30.9 of words are in the 2000 most common words
    45.0 of words are in the 5000 most common words
    52.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 02
    Total number of words is 3381
    Total number of unique words is 1927
    27.4 of words are in the 2000 most common words
    42.3 of words are in the 5000 most common words
    49.5 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 03
    Total number of words is 3322
    Total number of unique words is 1876
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    45.5 of words are in the 5000 most common words
    53.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 04
    Total number of words is 3510
    Total number of unique words is 1859
    32.9 of words are in the 2000 most common words
    47.1 of words are in the 5000 most common words
    54.4 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 05
    Total number of words is 3392
    Total number of unique words is 1930
    32.3 of words are in the 2000 most common words
    47.1 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 06
    Total number of words is 3291
    Total number of unique words is 1909
    32.8 of words are in the 2000 most common words
    45.9 of words are in the 5000 most common words
    52.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 07
    Total number of words is 3457
    Total number of unique words is 1970
    33.4 of words are in the 2000 most common words
    48.4 of words are in the 5000 most common words
    55.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 08
    Total number of words is 3302
    Total number of unique words is 2043
    30.0 of words are in the 2000 most common words
    44.2 of words are in the 5000 most common words
    50.6 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 09
    Total number of words is 3341
    Total number of unique words is 1996
    31.9 of words are in the 2000 most common words
    47.1 of words are in the 5000 most common words
    53.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 10
    Total number of words is 3423
    Total number of unique words is 2041
    31.9 of words are in the 2000 most common words
    45.3 of words are in the 5000 most common words
    53.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 11
    Total number of words is 3472
    Total number of unique words is 1944
    31.9 of words are in the 2000 most common words
    47.3 of words are in the 5000 most common words
    54.8 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 12
    Total number of words is 3400
    Total number of unique words is 1894
    32.2 of words are in the 2000 most common words
    47.9 of words are in the 5000 most common words
    55.7 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 13
    Total number of words is 3526
    Total number of unique words is 1912
    35.0 of words are in the 2000 most common words
    51.0 of words are in the 5000 most common words
    58.9 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 14
    Total number of words is 3584
    Total number of unique words is 1895
    31.0 of words are in the 2000 most common words
    43.6 of words are in the 5000 most common words
    52.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 15
    Total number of words is 3543
    Total number of unique words is 1818
    31.7 of words are in the 2000 most common words
    44.1 of words are in the 5000 most common words
    52.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 16
    Total number of words is 3503
    Total number of unique words is 1920
    32.2 of words are in the 2000 most common words
    47.3 of words are in the 5000 most common words
    55.2 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 17
    Total number of words is 3435
    Total number of unique words is 1879
    36.1 of words are in the 2000 most common words
    50.7 of words are in the 5000 most common words
    58.1 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 18
    Total number of words is 3418
    Total number of unique words is 1855
    33.6 of words are in the 2000 most common words
    49.5 of words are in the 5000 most common words
    57.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.
  • Değirmen, Kağnı, Ses - 19
    Total number of words is 2017
    Total number of unique words is 1135
    37.4 of words are in the 2000 most common words
    51.1 of words are in the 5000 most common words
    58.3 of words are in the 8000 most common words
    Each bar represents the percentage of words per 1000 most common words.